Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
CUMHURÎYET/10 HABERLER 6 EYLÜL 1990
P A B T I L E B D E N
r i 26 Mart yerel seçimlerinde
1 1
belediye başkanlıklannın
büyük çoğunluğunu kazanan SHP, şimdi de belediyelerin
yolsuzluk ve partizanca tutumlanndan yakınıyor.
Söz konusu yakınmalan sona erdirmek ve bclediyelere
'çeki-dUzen' vermek amacıyla kamuoyuna
bir çağn yapan SHP Genel Merkezi,
belediyelerle ilgili her türlü ikna edici
şikâyetler ve yolsuzluklarla ilgili belgelerin
j gönderilmesini istedi. Konu ile ilgili olarak
Merkez Yürütme Kurulu'nca görevlendirilen
Genel Sekreter Yardımcısı Önder Kırlı,
yaptığı açıklamada belediyelerle ilgili
şikâyetleri ciddi ve titiz bir şekilde
incelemeye aldıklannı söyledi. Kırlı, belediyelerin kendi
seçmeniyle zabıtalar yoluyla yabancılaştığı yolunda
şikâyetler aldığını da belirtti. (ANKARA / ANKA)
Rabıta gündemde 2
'
3 e y l ü l
yayımlanan, "Gökçedere'den Şeriat Çağrısı" başlıklı yazı
üzerine SHP, Yalova Gökçedere köyünde oturan Rabıta'nm
Meclis üyesi Şeyh Muhammed Mahrnud Es-Sawarın
tutumunu Meclis gündemine getirdi. SHP Hatay
Milletvekili Doç. Dr. Ali Uyar, Jçişleri Bakaru Abdülkadir
Aksu'nun yanıtlaması istemiyle dün TBMM Başkanhğı'na
bir yazılı soru önergesi verdi. Uyar soru önergesinde
gazetemizde yer alan röportajında şeriat çağnsında bulunan
ve Rabıta'nın Türkiye'yi de kapsayan bu yöndeki
çahşmalanna ilişkin açıklamalarda bulunan Es-Savvaf
hakkında herhangi bir yasal işlem yapılıp yapılmadtğıru
sordu. Uyar, önergesinde şu soruların yanıtlarının
verilmesini istedi: "Bu adamın TC sınırları dahilinde bu tür
faaliyetlerde bulunması başta cumhuriyet ilkesi olmak üzere
diğer ilke ve inkılaplara ters düşmüyor rau? Es-Savvafm
aleni şekilde şeriat propagandasına göz yummanız daha ne
kadar sürecek? Yine bu felaket tellalının Türkçeye çevrilmiş
eserlerinin satılmasına nasıl ve kim müsaade etmiştir?"
(ANKARA / Cumhuriyet Bürosu)
nayır
Genel Merkezi'nde
hazırlanan seçim raporunda
"ANAP, muhalefetin yerli yersiz her mekânda söylediği
gibi bir dağılmanın ya da çözülmenin eşiğinde değildir.
Bunun böyle olmadığı, son yapılan 19 ağustos seçimlerinde
, 14 belde ve ilçeden ll'inin ANAP tarafından
«iAVARn^ 1 alınmasıyla anlaşılraıştır" denildi. ANAP'm
" / £ { * 26 Mart'ta yüzde 21.18 olan oy oranını 3
S f f ^ haziran ve 19 ağustos seçimlerinde surekli
t - -"\ bir artış kaydederek yüzde 25'lere çıkardığı
-vx--——* da belirtilen raporda şu görüşlere yer verildi:
p**rrt»l J "26 Mart 1989 mahalli seçimlerinde, sandık
başına gitmeyen seçmenin Anavatanlı
seçmenler olduğunu bir yana bıraksak bile halk, 26 Mart'ta
ikaz ettiği ANAP'ın gerekli mesajı aldığını fark etmiş ve
değerlendirmesini yeniden bu doğrultuda yapmıştır. Bu en
açık bir ifade ile şu demektir; ANAP'ın arkasında bir halk
desteği mevcuttur ve halkımız ANAP'ın alternatifini
karşılarında bulamamaktadır. Çünkü ANAP'ın kısa bir
süre içinde başardıklarını gerçekleştirebilecek hiçbir parti
yoktur. Söylenildiğinin aksine yok olma sürecine giren
ANAP değil, kırsal ve kentsel yerleşim merkezlerinde büyük
bir oy kaybına uğrayan muhalefet partileridir." (ANKARA
/ AA)
Sosyalist Birlik Partisi Ordu
tl Girişim Kurulu üyeleri, başına
yazılı bir açıklama yaparak Türkiye'nin 12 Eylül
generallerince gizli olarak yapılan anlaşmalarla savaşa
sürüklendiğıni söylediler. SBP tl Girişim Kurulu üyelerinden
Bahattin Kılıç, Ibrahim Ydmaz, Şenay Yeşilyurt ve Osman
Gül, Türkiye'nin yazgısının Bush ve özal'ın iki dudağı
arasında kaldığını, parlamentonun devre dışı bırakıldığıru
söylediler. Yazılı açıklamada şöyle denildi: "12 Eylül
generallerince gizli olarak yapılan anlaşmalarla ülke savaşa
sürüklenemez. Bu tür anlaşmaların derhal geçersiz kılınıp
sorumlularından hesap sorulmalıdır. Türkiye'nin ABD ve
Batı'mn Ortadoğu'da jandarmalığım yapraasını asla kabul
edflmez buluyor, halkımızı savaş kışkırtıcılanna karşı
uyanık olmaya cağırıyoruz. Savaşa karşı yurtseverlerle
birlikte direnme kararındayız." (ORDU / Cumhuriyet)
K r i z z a m m ı
Hallun Emek Partisi (HEP
>
••-*-1
•*^J
c u ı u ı u Genel Başkanı Fehmi Işıklar,
memurlara ve işçilere 'kriz zammı' verilmesini istedi. HEP
Genel Başkanı Fehmi Işıklar, Ortadoğu bölgesinde yaşanan
krizin Türkiye'de başta petrol olmak üzere
hemen hemen bütün tüketim mallannın
fiyatlannın artmasına neden olduğunu
söyledi. Memurlara temmuz ayında yapılan
yüzde 25 zammın özellikle Körfez krizinden
sonra yapılan zamlarla sıfırlandığım
kaydeden Fehmi Işıklar, "Memurlara
temmuz ayında yapılan net zam miktarı
ortalama 100 bin ile 200 bin lira arasındadır.
Sadece son otobüs zammıyla memurlann ceplerinden en az
30'ar bin lira gitmiştir. Buna diğer zamlar da eklenince
memurlara temmuz ayında yapılan zamların yok olduğunu,
hatta memurlann zarara girdiğini açık bir şekilde görmek
mürakündür. Şu anda memurlar temmuz ayı öncesinden
daha kötü durumdadır" dedi. (ANKARA / UBA)
n l t i T l i S H P
Edirne Milletvekih Erdal
O1L1111 K a l k a n
Türkiye Vakıflar Bankası
Genel Müdürü Ismet Alver'in, Cumhurbaşkam Turgut özal
adına bir adet altın bastırıp hediye ettiği yolundaki
iddialann gerçek olup olmadığım sordu. Kalkan, Başbakan
Yıldınm Akbulut tarafından yazılı olarak cevaplandırüması
istemiyle TBMM Başkanlığı'na verdiği soru önergesinde, bu
iddia doğru ise Genel Müdür hakkında soruşturma açüıp
açılmadığının bildirilmesini istedi. önergesinde, Alver'in
yaptığı bazı basın toplantılarına katılan gazetecilere de
çanta, kalem, kumaş gibi hediyelerin yanı sıra bir
toplantıda da birer Vakıf Altını hediye ettiği yolunda
iddialar bulunduğunu bildiren Kalkan, bunların toplam
değerinin ne kadar olduğunun açıklanmasım talep etti.
(ANKARA/AA)
Bakan üazar'ın annesi
• ANKARA (AA) — Dün sabah bir süreden beri tedavi
altında bulunduğtı Ibni Sina Hastanesi'nde vefat eden
Devlet Bakanı Mehmet Yazar'ın annesi Servet Yazar,
Kayseri'de toprağa verildi. Karayoluyla Ankara'dan bu
sabah Kayseri'ye getirilen Servet Yazar'ın cenaze namazı
Hunat Camii'nde kılındı. Kalabalık halk topluluğunun
katıldığı cenaze namazı sırasında Devlet Bakanı Mehmet
Yazar'ın oldukça Uzgün olduğu, zaman zaman
gözyaşlannı tutamayarak ağladığı görüldü. Namazdan
sonra, Kiçikapı meydanına kadar yaklaşık 500 metre
ellerde taşınan Servet Yazar'ın cenazesi, daha sonra
götürüldüğü Şehir MezarhğYnda toprağa verildi.
Fbtoğrafta, Devlet Bakanı Mehmet Yazar annesinin
tabutunu taşırken görülüyor. (Fotoğraf: AA)
Ozal'ın tanıklıgı istendi
• tZMİR (Cumhuriyet Ege Bürosu) — Boyunlanna "in
oradan aşağı" yaah tabela asarak Toplantı ve Gösteri
Yürüyüşleri Yasası'na muhalefet ettikleri savıyla açılan
davada Hüseyin Cimşit ile eşi Yaserain Cimşit,
yargılandı. Sanıkların avukatı Burhan Apaydın, davanın
DGM kapsamına girdiğini öne sürerek yetkisizlik kararı
verilmesini ve Cumhurbaşkanı Turgut Ozal'ın tanık
olarak dinlenmesini istedi.
KÖRFEZ KRİZİ...KÖRFEZ KRİZİ... KÖRFEZ KRİZİ...KÖ
Demîrel: 4
Hain bir senaryo'Demirel grupta yaptığı konuşmada,"bu ülkenin
çocuklarımn kanını dökerek veya çöllerde telef
ederek karşılığmda para alacağız diye kim
düşünüyorsa boğazına dursun, boğazına.
Kraldan fazla kralcı olmamızın bize büyük
zararı olur. "dedi.
ANKARA (Cnmborivet Büro-
sn) — DYP Genel Başkanı Süley-
man Demirel, hükümetin asker
gönderme ve asker çağırma yetki-
süıe ilişkin isteminin kapalı otu-
nımda görtlşülraesini sert bir dil-
le eleştirerek, "Neyi kaçınyorsB-
nmz milletten?" diye sordu. Sava-
şa varabilecek bir olayla karşı kar-
şıya olunduğunu belirten Demirel,
"Bu hain bir senaryodur" dedi.
Demirel, yetki istemine ilişkin
Başbakanlık tezkeresinin kapalı
oturumda görüşüleceğinin kesin-
leşmesi üzerine dün TBMM genel
kurulu öncesinde DYP grubunu
olağanüstü olarak topladı. Genel
kuruldan 15 dakika önce toplanan
grupta konuşan Demirel, hükü-
metin yetkiyi kendisine mi, yok-
sa başkasına mı istediğinin belli
olraadığını belirtti. Demirel,
"Çünkü hükümet bu yetidkri
kendisi kallanmıyor. Hükümetiıı
naibi var. Hükümete niyabeten iş
görüyor Özal. HÜkümet gibi iş
göniyor. Bn, anayasa ve hukuk dı-
şıdır. Yetki hükümete degJI, Ozal'-
ın saga sola reklam yapabilmesi
için ve bugüne kadar verdiği söz-
l«i milletin sırbndan yerine geti-
rebilmesi için lazım. Eger TC hn-
kak devleti ise parlamentosa ev-
veia anayasasına sahip çüanaİKHr"
diye konuştu.
Demirel, 22 gün önce "tecavüz
oiursa yetki istiyoruz' diyenlerin
bugün ne için yetki istedikleri ma-
lum olmadan ortaya çıkmalaruu
taaccüple karşıladığını belirterek.
bu durumu "aeaip iş" diye nitele-
di. Demirel, tezkerenin görüşül-
mesinin kapalı toplantıda yapıl-
mak istenmesfne de değinerek
şunlan söyledi:
"Neyi kaçınyorsanuz nüTletteiı?
Eger savaş karan müncer oiursa
bu savaşı, arkanızda yüzde 15 rey
bulunmadığı gerçekken, sizin ar-
kanızda olanlar mı yapacak? Sa-
vaşı milletin bütün çocnklan ya-
pacak. Bunun sıkıntüanna mille-
tin tümü katlanacak. Sizin arka-
nızda size destek olanlann sayısı
bn savaşı taşunaya yetmez. Milli
birlik beraberik şantajı içinde bir
yere varamazsınız. Birlik beraber-
lik isteyenlerin evveia milleti tem-
sil etmesi lazım."
Sinirli olduğu gözlenen Demi-
rel, görüşmelerin halktan kaçınl-
masmı ayıpladığını belirterek,
ABD*nin resmi hedefı içinde Sad-
dam'ı ortadan kaldırmak bulun-
mamasına karşın, Türkiye'nin
böyle bir hedefe yöneldiğine dik-
kati çekerek şöyle dedi:
"Kraldan fazla knücı olmamı-
zın bize çok büyük zanuian olur.
Yann bakarsmız Saddamiı bir
Irak'a razı olurlar. Hani başkala-
nndan önde gitmeyecektik. Bnn-
lar el alnndan söyleniyor. Resmi
beyanlar tamamen başkadır.
Türldye resmi beyanlara göre ça-
hşmıvor, gayri resmi birtakım laf-
faira göre çaûşıyor. Bir de 'savaş ol-
mabdır, oiursa biz bo işten kftrlı
çıkanz' deniliyor. Nasjl kârb çrica-
nz? Bn bize bulaştr, ama bizim
cağnmız olnr, para pul alınz di-
yorsanız bu ülkenin çocnklanmn
kanını dökerek veya çöHerde teJef
ederek bonun karşüıgında para al-
mayı kim duşünüyorsa bofazına
darson, boğaaııa-. Bandan daha
ayıp, bandao daka ahlaka, vicda-
na sıfmavan bir sey düşnnemiyo-
rnm. Ekonomi kan üzerine otnr-
maz. Kan üzerine ornran ekono-
mide ah olur. Alma yen'min ahım
çıkar abeste abestt. Bunda yetimm
ahı olur, mazlumnn ahı olnr."
Demirel, Meclis koridorlannda,
"Saddam güçlenirse >ann Türki-
ye'nia başına iş çıkanr" diye ko-
nuşulduğunu da bildirerek, Tnr-
Uye Cmnburiyeti devleti eger Sad-
dam'daa ya da başka komşularm-
dan korkacak olsaydı bu zamana
kadar, ört ki ölem. Türkiye hiç bir
zaman namert köpriisünden geç-
medi. Namert köprüsünden geç-
mektense koparsın sn seni,
koparsın" dedi.
Demirel, dinamik politika soz-
lerinin de hedef saptırma olduğu-
nu anlatarak, önenüi olanın van-
lacak hedef olduğunu belirtti ve
"Dvnıp durdoğnnnz yerde, 'bana
ablgan desinler' diye kendinizi be-
laaın içine de, ateşe de atmazsı-
nız" dedi. Fırsat çıkmışken bir po-
tansiyel tehhkeyi ortadan kaldıra-
lım diye işe girişmenin hiç bir ak-
li yanı olmadığım da vurgulayan
Demirel, "Savaşın faturasını da-
ha sonra halk öder. Ama o zaman
siz olmazsınız. tş işten geçmiş
olnr" diye konuştu. Demirel, par-
lamentonun yalnızca zabıtlar ve
duvarlar için var olmasına üzül-
düğünü, parlamentoda konuşu-
lanların BBC'den ve CNN'den
dinlenebildiğini de vurgulayarak
şöyle konuştu:
"Bnralardan dinleyenler bir
aructur. Zaten Tnrkive bir avuç
insan için var. Pakalıbğa katlana-
cak olan, asker gönderecek olan,
vergi verecek olan ber türlü me-
şakkate katlanıp. ber türlü yanhs-
hgın fatnrasmı öde>ecek olan bn
ülkenin sessiz milyonlan dinleye-
mesia. Bizim irirazımız bnnadır.
Ba toptan&ya gimMsek bunn izafa-
ta zorluk çekeriz. Fikrimizi söyk-
memiş otanakta da zorhık çekeriz.
Çünkü savaşa varabilecek bir
olayla karşı karsıyayız. Ba hain bir
senaryodur. Yardım esası üzerine
savaşcı olmak, paralı aduriik de-
mektir. Bana ba iş çtktıfı günden-
beri idraz ediyornz. Eger Ortado-
gn'da istikrar bozulmuşsa bu sa-
dece bizim işimiz degil, dünyanın
işi. Dünyadan üç metre önde ko-
şnyoruz maşaflah. Gelin, ülkenıi-
zi ne kadar sıkıntıdan kurtarabi-
lirsek o kadar...
Dinamizm ve potansiyel tebli-
ke sözlerinin her ikisi de ynttur-
macadır, aldatmacadır. Ba aldal-
macalan bu zeminde de söyleye-
lim. Sonra dönup meydan meydan
halka anlatalım."
Hukukçular hükümete asker gönderme izni veren tezkereyi değerlendirdiler
Sınırsız iziıı,aııayasaya aykırı
Teziç, hükümetin TBMM'den alacağı izni
ancak bir Bakanlar Kurulu kararıyla
uygulayabileceğini de belirterek "Hem
TBMM'nin verdiği iznin hem de Bakanlar
Kurulu'nun uygulamaya ilişkin karan yargı
denetimine tabidir" dedi.
Prof. Dr. Günday: "TBMM, ancak sınırlarını
açık bir biçimde belirlemek suretiyle savaş
ilanına, yabancı ülkelere silahlı kuvvet
gönderilmesine ya da yabancı silahlı
kuvvetlerin Türkiye'de bulundurulmasına izin
verebilir!'
ANKARA (Cnmhariyet Büro-
su) — Hukukçular, hükümete, sı-'
nırı ve kapsamı açıkça belirtiune-
yen bir izin verilmesinin anayasa-
ya aykın olduğunu söylediler.
TBMM'nin ancak sımn ve kapsa-
mı açık biçimde belirlenecek bir
konuda hükümete izin verebilece-
ğini belirten hukukçular, belirle-
necek sınır ve kapsam aşılmaya-
cak biçimde sadece Bakanlar Ku-
rulu'nca kullanüabileceğini ifade
ettiler. Hukukçular, TBMM'nin
izin karannın yanı sıra Bakanlar
Kurulu'nun bu izni kullanmasına
ilişkin karannın da yargı deneti-
mine tabi olduğu görüşünü savun-
dular.
tstanbul Üniversitesi Hukuk
Fakültesi Anayasa Hukuku Kür-
süsü öğretim üyelerinden Prof.
Dr. Erdoğan Feziç, hükümete ve-
rilen iznin bu haliyle, hükümete
"açık çek" vermek anlamına gel-
diğini belirterek şöyle dedi:
"Bu ise kdimenin tam anlamıy-
la yasama yetkisinin devridir. İs-
tenilen izin konusuna ilişkin giri-
şim ve hareketierin lüzum, hudul
ve şamnlünün tayinini, ancak
Meclis yapabur. Bnnan bikümete
tanınması, anayasanın üem izne
dayanak gösterileıı 92. maddesine
hem de TBMM'nin förev ve yet-
kilerinin tanımlandığı 87. madde-
"sine aylunuk oluşturur."
Teziç, izin tezkeresinin altında,
Meclis'e açık bir güvensizliğin de
yattığını belirterek, "hangi ülke-
ye, hangi koşolarda, ne miktarda,
hangi süre ve amacla asker gön-
derilecefini hangi yabancı asker-
lerin Turkiye'ye geleceğini ya da
hangi yabancı ulkeden asker iste-
nilecegmin Mecüsin açık seçikbe-
lirlemesi gerektigini" söyledi. Te-
ziç. "Bu beHrieme de kanmıca, hö-
kümetin getirece^i bir yasa tasa-
rmnın Medis'te kannn biçiminde
olvştnracağ] bir işlemle mümkün-
dür. Anarasamn 87. ve 92. mad-
11. TÜRK TARİHKONGRESİBAŞLAPf
Özal, Körfez krizini anlattı360 bilim adamının
katıldığı kongrenin
açılışında
Cumhurbaşkanı Özal,
Körfez bunalımını
anlattı. Özal, bu tür
sorunların bir ölçüde de
olsa tarihi gelişmelerden
kaynaklandığımn
dikkate alınması
gerektiğini söyledi. özal,
"Yanlış tedbirlerin ilerde
büyük problemlere
sebep olabileceği
düşünülmelidir" dedi.
ANKARA (Cumhuriyet Böro-
sn) — 11. Türk Tarih Kongresi
Ankara'da başladı. Cumhurbaş-
kanı Turgat özal kongrenin açılı-
şında yaptığı konuşmada, dünya-
da banş ycnünde umut verici ge-
lişmelerin olduğu bir dönemde
tüm dikkatlerin bölgemizde orta-
ya çıkan kriz uzerinde yoğunlaş-
tığına dikkat çekerek, "Bütün bü-
yük olaylar gibi son bir yıMa ge-
lişen olaylann da bazı tarihi geUş-
mekre davandıgı, bir öiçüdede ol-
sa ba gettşmeierdea kaynakiandıgı
dikkate aiınmahdv. BaşlangıçU
iyi bir sonuç, iyi bir cözüm gibi
gönınen birçok tedbirin ileride is-
tenmeyen olaylara kaynak oMofn-
nu biUyoruz" diye konuştu.
Ankara Hilton Oteli'nde başla-
yan 11. Türk Tarih Kongresi'nin
açıüş törenine Cumhurbaşkanı
Turgnt Özal, Başbakan Yıldınm
Akbalnt, bakanlar, Atatürk Kül-
tür Dil ve Tarih Yüksek Kunımu
yöneticileri, YÖK ve üniversitele-
ÖZAL VE AKBULUT — Türk Tarih Knrumn Kongresi'nin açılış konuşmasını Özal yapü. Özal'ı konuşma sonrası Akbnlut kutladı.
rin yöneticilerinin yanı sıra başta
Sovyetler Birliği'nin Ankara Bü-
yükelçisi Albert Çernisev olmak
üzere Ankara'daki diplomatik
misyonlann temsifcileri ile yurti-
çi ve yurtdışından yaklaşık 360 bi-
lim adamı katıldı. Akbulut'un
kongreye, beraberinde Dışişleri
Bakanı AH Bozer ile birlikte gel-
mesi dikkat çekti.
özal, kongrede yaptığı açılış
konuşmasında tarihten herkesin
alacağı dersler bulunduğuna işa-
ret ederek, "Siyasetçflerin çok iyi
bir tarih bilgisiyle teçhiz edUme-
sinin gerekli oldnğnna
inanmaktayım" dedi. Atatürk
Kültür Dil ve Tarih Yüksek Kunı-
mu'nun Atatürk'ün adına yaraşır
çalışmalar yaptığını kaydeden
Özal, kuruma bağlı kuruluşlann
düzenlediği kongrelerin de uluslan
birbirine yakınlaştıracak nitelikte
olduğunu söyledi. Kongreye gos-
terilen ilginin tarih açısından ol-
duğu kadar kurum açısından da
sevindirici olduğunu ifade eden
özal, Türk ve dünya tarihi alanın-
da yapılan cauşmalann yoğunlaş-
tırılmasını istedi.
Tarih arşivlerinin yabancı bilim
adamlarına açıldığına da dikkat
çeken Özal, bununla Türk mille-
ti, dili ve tarihi hakkında haksız
nedenlerden kaynaklanan yaban-
cı ülkderdeki bazı önyargılann or-
tadan kaldınlmasının amaçlandı-
ğını bildirdi.
Konuşmasında dünyada son
jirkaç yıl içinde ortaya çıkan ba-
iş yönündeki umut verici gdişme-
ere değinen ve bu gelişmelerin de-
/amımn sağlanmasının kendi ku-
^aklanrun sorumluluğu olduğunu
uüatan özal, Körfez krizine de-
Jinerek şöyle konuştu:
"Dünyada umut verici olaylar
ılnrken bölgemizde son bir ay
çinde başgösteren kriz, dikkatle-
rin banşı tehdit eden bu gelişme-
ier uzerinde toplanmasına neden
»Mu. Bütün büyük olaylar gibi
«>n bir yılda gelişen olaylann da
İMua tarihi gelişmelere dayandıgı,
bir ötcüde de olsa ba gelişmeler-
ien kaynakiandıgı dikkate alın-
nalıdır. Başlangtcta iyi bir sonuç,
iyi bir çözüm gibi görünen birçok
tedbirin ileride istenmeyen olayla-
ra kaynak oklııgvnn biliyoruz. Bu
«beplerie gerçelder tam tespit edi-
lirse, öğretid ve yarariı bir mahi-
yet kazamr. Aksi halde yaahş ted-
birierin ileride büyük problemle-
re sebep olabileceği düşünülmeli-
ılir."
delerine göre olnştnrulacak böy-
le bir işlem de Anayasa Mahkeme-
si'nin denetimine tabidir" dedi.
Tezkerenin bir Meclis kararı ile
benimsenmesi halinde de Anaya-
sa Mahkemesi denetimine tabi
olacağını savunarak, bu konuda
geçmişte yaşanmış bir örneğin de
bulunduğunu kaydeden Teziç,
"Barada iki aşamalı bir işlem söz
konusudur. tster karar, ister ka-
nan biçiminde okun, Mecüs'in iz-
ni bir işlem, bu iznin kullaaılma-
sına ilişkin Bakanlar Kurnln ka-
ran ayn bir işlemdir. Buoun için
de verilecek iznin sınır ve kapsa-
mının açık bir biçimde betirtilme-
si, hükümetin de bu izni belirtilen
sınır ve amaç içinde luita»ı« KH-
rnlu araalıgıyb kullanması gcre-
kir. Verilen sınınn aşılması halin-
de ise hükümetin siyasi ve cezal
sorumluluğu dogar. Ancak tezke-
renin bn haliyle kabul edilmesi ha-
linde, hükümetin ba sorumluraga
belirsiz kalmaktadır" diye konuş-
tu.Teziç, "Asiına balahrsa, yabana
ülkeye silahlı kuvvet göndermek
savaş ilanının ta kendisidir. Onnn
için tezkeredeki 'savaş ilanı' söz-
cügünün çıkanlması bir anlam ta-
şunamaktadır" dedi.
Ankara Üniversitesi Hukuk Fa-
kültesi îdare Hukuku Kürsüsü öğ-
retim üyelerinden Prof. Dr. Me-
tin Günday da TSK'nın yabancı
ülkelere gönderilmesi ya da ya-
bancı silahlı kuvvetlerin Türkiye1
de bulundurulmasına izin verme
yetkisinin 92. maddeye göre Mec-
lis'e ait olduğunu belirterek,
"TBMM, ba yctkbini topyekün
bir biçimde yürütme organına
devredemez. Çünkü TBMM'nin
yasama yetkisinin devredUemeye-
cegi anayasanın 7. madoesiade
açıkça beiirtilmiştir. Anayasanın
92. maddesine göre TBMM ancak
sınırlannı açık bir biçimde belir-
lemek saretiyle savaş ilanına, ya-
baaa ülkelere silahlı kuvvetlerin
gönderilmesine ya da yabancı si-
lahlı kuvvetlerin Türkiye'de bu-
lundurulmasına izm verebilir" de-
di.
Anayasa Hukuku Doçenti Fa-
zıl Sağlam da 92. maddedeki ko-
nularda izin verme yetkisinin tü-
müyle TBMM'ye ait olduğunu be-
lirterek, "Bu münhasır bir yetki-
dir, devredilemez. Nitekim ayaı
maddede bazı istisnalar da getirD-
miştir. Bn istisnalann açıkça zik-
redilmesi de gösteriyor ki istisna-
lar dışında Meciis'in izin verme
yetkisi münhastrdır, devredDemez.
Bn nedenle Meclis'çe verilecek
izinde, iznin suresi. kapsamı, sınır-
ları, yani hangi ülkeye yönelik ol-
duğu ya da hangi ülkeyi kapsadı-
gı gibi aynnblann beUrtilmesi ge-
rekir. Aksi takdirde bunlar belir-
tilmezse yapılan bir yetki devri
mahiyetindedir" dedi.
Ozal ANAP'ta tek belirleyiciHükümete asker gönderme izni verilmesine
ilişkin gelişmelerde Özal tek belirleyici olurken
Başbakan Akbulut'un hükümet ve grup
üzerindeki etkisi azaldı. Genel Başkan
adaylarından Mesut Yılmaz ve Hasan Celal
Güzel güç durumda kaldı.
Hasan Celal Güzel kendi arkadaşları ile ters
düşerken Yılmaz yanhsı ANAP'lılar kendi
aralarında bölündüler. Taşçıoğlu, Aral ve Tuzcu
asker gönderme izni karşısında yer alırken
Akarcah izin verümesi eğiliminde oldu.
ANKARA (Cumhuriyet Büro-
s«) — tlk izin tezkeresine karşı çı-
kan ANAPTıların Cumhurbaşka-
nı Turgut Özal'ın agırlıgını koy-
ması üzerine Körfez'e asker gön-
dermeye "evet" demelerinde kong-
re hesapları belirleyici oldu. Tez-
kereyle ilgili getişmeler, Başbakan
Yıldınm Akbulnt'un hükümet ve
grup üzerindeki etkisini daha da
azaltırken genel başkan adayları
Mesut Yılmaz ve Hasan Celal Gü-
zel de güç durumda kaldı.
Başbakan Akbulut, asker gön-
dermek için izne gerek olmadığı
görüşünü savunmasına karşın,
Cumhurbaşkanı Özal'ın isteğine
karşı direnemeyince ANAP gru-
bu Uzerinde yerel seçim sonuçla-
rıyla oluşmaya başlayan etkisini
yitirdi. Akbulut'un grafiği düşer-
ken ANAP'ta Cumhurbaşkam
özal'ın "lek belirieyici" olmaya
devam ettiği havası yaygınlaştı. Bu
gelişmeler ANAP'ta yeni lider
arayışlarını gündeme getirdi.
özal'ın Körfez ile ilgili tavrırun
Akbulut'u "gözden cıkardıtım ke-
sin olarak ortaya koyda|n" yo-
rumlan ortaya çıktı ve "Özal'ın
kafasındaki isim kim" sorulan
tartışümaya başlandı.
Bazı Bakanlar, Körfez krizi ne-
deniyle özal'ın Akbulut'u gözden
çıkarmasının "ANAP kongresi De
Dgili senaryosnnnn da hazır oldn-
ğu anlamına gddigini" savunarak
"Curahorbaşkam'run senaryosu
hazırsa kafasında mntlaka Akbu-
lut'un yerine koyacagı isim de b«4-
lidir. O ismi yıpratmayacak ama
kongreye az bir zaman kala orta-
ya çıkaracaknr" yorumunu yapı-
yorlar. Bakanlar, özal'ın kafasın-
daki ismin Devlet Bakanı Hösnü
Dofan olabileceğini ifade ediyor-
lar. Aynı tartışmalar sırasında
Devlet bakanları Güneş Taner ile
Işm Çdebi'nin "Çajıkaya nezdin-
deki itibarlannıa da giderek
artmasına" dikkat çekiliyor.
özal'ın Körfez krizi sırasında
izlediği yöntemin başkanhk siste-
minin fiilen uygulanması anlamı-
na geldiği, asıl hedefinin de yarı
başkanlık ya da başkanhk sistemi-
ni yasallaştırmak olduğu dile ge-
tiriliyor. Ancak ANAP yönetici-
leri ve bakanlar, gnıbun ya Mec-
lis aritmetiğinin henüz bu yönde
bir anayasa değişikliğine haar ol-
rnadığını, bunu gerçekleştirene ka-
dar özal'ın ANAP üzerindeki
"hakimiyetinden taviz vennek
istemedigini" kaydediyorlar.
Kongre hesaplan
ANAP genel başkan adaylann-
dan Hasan Celal Güzel ile Mesut
Yılmaz, Cumhurbaşkanı özal'ın
asker gönderme izni konusunda
diretmesi karşısında grupta güç
unımda kaldılar. ANAP'ın önü-
müzdeki yılbaşlannda toplanması
gereken kongre hesaplan nedeniy-
le, hükümetin izin tezkeresine açık
tavır aJamayan Yılmaz ve Güzel-
in yandaşları da kendi içlerinde
bölündüler.
llk tezkereye karşı cıkarak, yu-
muşatüması yolunda ANAP gru-
bunda büyük çaba harcayan Me-
sut Yılmaz, Özal'ın istegi karşısın-
da bu kez fazla direniş göste-
remedi.
Ydmaz yanhsı ANAPTılar da
kendi aralannda bölündüler. Yü-
maz'ı destekleyenlerden Müker-
rem Taşçıoğlu, Cahit Aral ve Şa-
dan Tuzcu asker gönderme izni
karşısında yer alırken Bülent
Akarcah hükümete bu iznin veril-
mesi eğüimine girdi. Mesut Yıl-
maz'm hükümet tezkeresine ilişkin
uzun süre net bir görüş açıkla-
maktan kaçınması da grup içinde
yükselmeye başlayan grafığini
olumsuz etkiledi.
Mesut Yılmaz, dün de
TBMM'de arkadaşlan ile bir ara-
ya gelerek durum değerlendirme-
si yaptı. Yılmaz yanhsı ANAP'h-
lar, grubun çoğunluğunun hükü-
mete asker gönderme izni verilme-
si isteğinde olduğunu dile getire-
rek ANAP grubunun eğilimi doğ-
rultusunda hareket edilmesi ge-
rektiği, kongre öncesinde Cum-
hurbaşkam özal'ın tepkisini çeke-
bilecek ve Akbulut hükümetini
zor durumda bırakacak davramş-
lardan kaçınılması görüşü ağırkk
kazandı.
Diğer genel başkan adayların-
dan Güzel ise asker gönderme iz-
ni konusunda kendi yandaşianna
ters düştü. Güzel, asker gönder-
me izni verilmesine karşı tutumu-
nu korurken yakın arkadaşlan,
"Akburut'u yalnız bırakmamak ve
özal'a ters düşmemek" duşünce-
siyle "olumlu oy" kullanmayi uy-
gun buldular.
ANAP Elazığ Milletvekili Ca-
hit Aral, Cumhuriyet muhabirinin
sorulanm yanıtlarken Körfez'e as-
ker göndermenin fiilen Türkiye
1
nin sıcak savaşın içine girmesi ola-
cağını belirterek "Ben bu neden-
le hükümete asker gönderme izni
verilmesinin karşısındayım. İkna
olmus da degilim" dedi.
Aral, önceki günkü grup top-
lantışında "cekimser" kaunasırun
gerekçesini de şöyle açıkladı:
"Grup toplantısında benim so-
nüanm üzerine Basbakaa, 'Asker
göndermeyeceğız' dedi. SMİece bk
gemi gönderüebüecegini söyiedi.
Bunun üzerint ben, çeldmser kal-
mayı terdh ettim."