Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
22 EYLÜL 1990 * * * * HABE EVAMI
Moskova'da Bir Uçtan Obür Uca.
(Baştarafı 1. Sayfada)
manın ve Doğu Avrupa'dan çekilişin özel-
likle ordu mensupları arasında yaratacağı iş-
sizliğe, konutsuzluğa işaret eden Uteratur-
naya Gazeta, değerlendirmesınde "askeri-
sınai kompleks"\e "askeri darbe" deyimle-
rini yan yana getirdi.
Bunun üzerine hafta içinde bir açıklama
yapan Savunma Bakanı Yazov, Kızılordu'-
nun ekonomide reform planından yana ol-
duğunu söyledi ve darbe iddialarını yalanla-
dı.
Tüm çalkantıların düğüm noktasında, ola-
ğanüstü ekonomik çöküntüyle siyasal çözül-
me yatıyor. Ülke tam anlamıyla bir yol ayrı-
mına gelmiş durumda.
Gündemin baş köşesindeyse piyasa eko-
nomisi var.
Sovyetler Birliği'nin her açıdan bel kemi-
ğini oluşturan Rusya Federasyonu, 500 gün
içinde piyasa ekonomisine geçmeyi öngören
bir planı benimsedi. Başkan Gorbaçov'un ra-
kibi ve radikal Bofis Yeltsin'in başkanlığın-
daki Yüksek Sovyet'ten geçen program, ilk
100 günde, bazı devlet işletmeleriyle devlet
çiftliklerinin özel kişilere satılmasını, son 100
günde ise sanayi kuruluşlarının yüzde 70'ıyle
inşaat ve ulaşım sektörünün yüzde 90'ının
özelleştirilmesini amaçlıyor.
Piyasa ekonomisine son derece radikal bir
geçişi hedef alan 500 Gün planı, 1 ekimden
başlayarak Rusya Federasyonu'nda uygu-
lanacak.
Planın altındaki imza, 56 yaşındaki ekono-
mi profesörü Stanislav Şatalin. Özellikle Baş-
kan Gorbaçov'un kendisini geçen mart ayın-
da Başkanlık Konseyi'ne danışman olarak
atamasıyia birlikte adı ön plana çıkmaya bas-
ladı.
Bugün gelinen noktanın ilginçliği şu: Baş-
kan Gorbaçov da Şatalin Planı'nı ilke olarak
benımsedığini açıklamış durumda. Bu açı-
dan Sovyet lideri, piyasa ekonomisine aşa-
malı ve yumuşak geçişi savunan Başbakan
Rijkov'dan farklı düşünüyor.
Ancak Gorbaçov, Şatalin Plant'nda belir-
li değişikliklerin yapılmasından da yana. Sov-
yet liderini tedirgin eden nokta şu soruda
özetlenebilir: Merkezin ekonomik yetkilerin-
den tümüyle vazgeçilerek, cumhuriyetlerin
ekonomik egemenliklerınin de tamamen ta-
nınması, Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Bir-
liği'nin (SSCB) sonunu. siyasal çözülüşünü
hızlandırmak değil midir?
Ne var ki bu yerinde soru, Sovyetler'de
her gün yaşanan gerçeği değiştirmiyor; çö-
zülme, birbiri ardından ilan edilen egemen-
lik ve bağımsızlık kararlarıyla her gün yeni
bir ivme kazanıyor. Örneğın Rusya Federas-
yonu'nun 1 ekimde uygulamaya sokacağı
Şatalin Planı'nı hangi güç durduracaktır?
Şimdilik Moskova'da yanıtı olmayan bir so-
ru sayılıyor bu.
Başbakan Gorbaçov'un da Şatalin Planı'-
na ilke olarak evet demesiyle birlikte ülke ka-
çınılmaz olarak piyasa ekonomisi rayına gir-
miş oluyor.
77?e Washington Post gazetesi, konuyla il-
gili geçen haftaki bir başyazısında şu yoru-
mu getirmiş:
"Moskova'da hazırlanmakta olan radikal
ekonomik reformia birlikte perestroykanın da
sonu ilan edilmiş oluyor; yani Mihail Gorba-
çov'un sosyalizmi 'yeniden yapılandırmaya'
dönük büyük fikrinin sonu. Böylece yeni '500
Gün' programı, sosyalizmden vazgeçerken,
onunla bir piyasa sistemini kapitalizmi yer de-
ğiştiriyor."
işte böyle!
70 yılın sonunda bir uçtan öbür uca gidili-
yor Sovyetler'de.
Ve bizler, tarihin olağanüstü bir yaprağı-
nın çevrilişine tanık oluyoruz.
CUMHURİYET/19
Emekli lokomatif.Devlet Demir Vollan'n-
da 45 yıl hizmet veren lo-
komatif artık Konya Gar'ını süsleyecek. Bugüne kadar binlerce
vagon çeken, milyonlarca >olcu taşıyan Alman malı (Nohan)
marka lokomatif Konya Gan'nın girişine raylar üzerine yerleş-
tirildi. Gunumuzde artık >ok olmaya yüztutan buhaıiı lokoma-
tife özellikle yabancı turistler bıiyuk ilgi gösterraesi bekleniyor.
(Fotoğraf: AA)
Anıtmezar
proiesini
kinı
hazırladı?
tstanbul Haber Servisi — Ad-
nan Menderes, Fatin Rüştü Zor-
lu ve Hasan Polatkan için Top-
kapı'da yaptınlan mezar ve çevre
düzenlemeleri ile ilgili olarak İs-
tanbul Mimarlar Odası İstanbul
Şubesi bir açıklama yaptı. Açık-
lamada, mezar ve çevre düzen-
lemesi projelerinin mimannın 16
eylülde TV-l'de yayımlanan
programda Turan Baykara ola-
rak tanıtıldığı, oysa projenin
Bayram Yağcı, İzzet Yağcı ve
Müyesser Yağcı'dan oluşan BİM
İnşaat Muhendislik ve Mimarlık
Şirketi tarafından gerçekleştiril-
diği belirtildi.
Herkül'ü dilim dilim
IstanbuTda soygun
(Baştarafı l. Sayfada)
soyguncularla çahşanlar arasın-
da çıkan boğuşmada, saldırgan-
lann tabancalarını ateşledikleri,
ancak yaralanan olmadığı belir-
tildi. Paralan alan soyguncular
kaçarken giriş bölümüne içinde
bomba olduğunu söyledikleri
bir de çanta bıraktılar. Çevreye
ateş ederek kaçmaya çalışan soy-
guncuları şantiye binasındaİci
görevlilerin de koşarak izleme-
ye çalıştıklan öğrenildi. Izlen-
diklerinin farlana varan soygun-
cular, sağa sola ateş ederken yol-
dan geçmekte olan bir çocuk an-
nesi Serap Öner'i tabancayla vu-
rarak yaraladılar.
öte yandan ellerindeki para-
larla yaya olarak kaçan soygun-
culardan birinin içinde 4.5 mil-
yon lira bulunan küçük bir tor-
bayı yol kenarında duran Veli
Aldırmaz adlı yoksul bir vatan-
daşa attığı öğrenildi. Veli Aldır-
maz'ın soyguncular tarafından
kendisine atılan parayı olay ye-
rine gelen guvenlik guçlerine tes-
lim ettıği belirtildi. Olay sırasın-
da yaralanan Serap Öner, Hay-
darpaşa Numune Hastanesi'ne
kaldırılarak tedavi altına alındı.
Olay yerine gelerek inceleme-
lerde bulunan istanbul Emniyet
Müdürü Hamdi Ardalı soygun-
culann eşkâlinin belirlendiğini
açıkladı.
Kapalıçarşı soygunu
Kapalıçarşı Çadırcılar Cadde-
si Tektaş Han 48 numarada bu-
lunan Liilfü ve Mehmet Mavi
kardeşlere ait antika, halı ve do-
viz satışı yapılan dukkâna, dün
saat 14.15 sıralannda müşteri gi-
bi giren iki kişi, bin 500 Federal
Süper emeklilîkte iki
(Baştarafı 1. Sayfada)
Hükümet yetkilileri, Bakanlar
Kurulu'ndan çıkan, ancak
ANAP Meclis Grubu'nda tartı-
şılacak olan süper işçi emeklileri
ile ilgili yasa taslağı konusunda
şu bilgiyi verdiler:
• Birinci seçeneğe göre: Eğer
süper emekli başlangıçta 4 mil-
yon 200 bin lira ödemişse, 4 mil-
yon 200 bin liranın yuzde 7'sini
alacak. Bu rakam, 294 bin lira.
Bu rakam kendisine 6 ay ödene-
cek. Yani, ayda 294 bin lira ol-
mak iizere, 6 çarpı 294 bin lira,
1 milyon 764 bin lira alacak. 6
ay içerisinde müracaat ederek is-
terse, 4 milyon 200 bin lirasını
da alacak. Böylece toplam 5
milyon 964 bin lira alarak sis-
temden çıkacak.
Başlangıçta 5 milyon 40 bin
lira ödeyen super emekli de ay-
da 352 bin 800 lira alacak. Ya da
6 ay, 352 bin 800 lira alacak. Bu-
nun 6 aylık toplamı da 2 milyon
116 bin 800 lira olacak. Isterse
6 ay içerisinde muracaat ederek
5 milyon 40 bin lirasını da ala-
cak. Bu super emekli de toplam
7 milyon 156 bin lira alarak sis-
temden çıkacak.
• tkinci seçeneğe göre: 4 mil-
yon 200 bin lira odeyenler ayda
294 bin lira, 5 milyon 40 bin li-
ra odeyenler de ayda 352 bin 800
lirayı ömür boyu almaya devam
edecekler. Süper emeklinin ölü-
mü halinde de bu odeme, eşle-
rine aynen intikal edecek.
Yetkililer, taslağa gore, toptan
ödeme almak isteyenlerin, yasa
çıktıktan sonra 6 ay içinde
SSK'ya başvurmalan gerektiği-
ni de anımsattılar.
Alman Markı almak istedikleri-
ni soylediler. Lütfü Mavi'nin ka-
sayı açması üzerine, biri sustu-
ruculu olan silahlarını çeken
soyguncuların "Bu bir
soygundur" diyerek dükkânda-
ki 3 kişiyi etkisiz hale getirdik-
leri öğrenildi.
Lütfü Mavi, babası Mustafa
Mavi ve dükkânda bulunan
Ömer Çekiç'i yere yatıran soy-
guncular, kasadaki yaklaşık 150
milyon liralık dövizi bir torba-
ya doldurdular. Daha sonra, dı-
şarıda bekleyen 3 arkadaşıyla
birlikte kaçmaya çalışan kimli-
ği belirsiz soyguncular, han için-
de kendilerine engel olmak iste-
yen komşu esnaftan Kemal Yıl-
dız'ı kasığından tabancayla ya-
raladılar. Kapalıçarşa içinde de,
kendilerini tutmak isteyen Mi-
kail Aslantaş'ı bacağından, Se-
lami Özdü'i ise kolundan yara-
layan saldırganlar, paraların bu-
lunduğu torbayı düşürduler.
Soygunculardan birinin de, ta-
bancasının dolu şarjörunü du-
şürduğübelirtitdi. Soyguncular,
ara sokaklara dalarak izlerini
kaybettirdiler.
Yaralılar, Haseki ve İstanbul
Tıp Fakültesi hastanelerine kal-
dırılıp tedavi altına ahndılar.
Öte yandan, Kozyatağı Bağ-
başı Caddesi'ndeki Metiö Oda-
başı'ya ait Canlar Market'e dün
sabah kapıyı kırarak giren Ay-
han Burak ve Nedim Giiçliı, ka-
sadan aldıkları 300 bin lira pa-
rayla kaçmaya çalıştılar. Ancak,
soygunculardan Ayhan Burak,
olaya müdahale eden polis ekip-
lerinin açtığı ateş sonucu kası-
ğından yaralı olarak yakalanır-
ken, Nedim Giiçlii de bir süre
sonra ele geçirildi. Burak'm SSK
Göztepe Hastanesi'nde tedavi
altına alındığı kaydedildi.
(Baştarafı 20. Sayfada)
çalışan Atlantis Galerisi'nin or-
taklarından Jonathan Rosen
zengin müşterileri için "altın
kiirdan" icat eden bir Amerikalı
kuyumcu ve galeri sahibi hak-
kında bir soruma karşılık şöyle
diyecekti:
"Bugün New York'un bir nu-
maralı antikacısı oiduguna bak-
mayın. Sattığı malın ne olduğu-
nu bile bilmeyecek kadar cahil-
dir. Babası kuyumcuydu. Ame-
rikalı kuyumcuyu antikacılığa
Selim başlatu denilebilir. Selim,
daha o sıralarda Türkiye'de idi.
New York pazanna eser getirir-
di. Bir keresinde o kuyumcuya
gitti. Konsinye olarak (satıldı-
gında ödenmek iizere) bir Yu-
nan vazosu önerdi.
Galeri sahibi \itrinine bu va-
zoyu koydu ve dekoratif etkisin-
den yararlanarak üzerinde de-
gerli bir kolye sergiledi. Dukkâ-
na gelen bir miisteri kolyeyi de-
ğil vazoyu satın almak isteyince,
hem de Selim'in önerdiği flyatın
5-6 katını ödeyince, Amerikalı
kuyumcu karar verdi ve antika-
cılığa başladı."
Rosen bana iki ay önce söy-
lediği bu sözleri Selim'e de tele-
fon ederek aktarmıştı. Selim'i
bir başka konuda telefonla ara-
dığımda Rosen'e ateş püskürü-
yordu. Onun izni olmadan hak-
kında bir Türk gazetecisine na-
sıl bilgi verebilirdi? Eğer bu söz-
leri yazarsam Rosen ve beni da-
va edecekti.
Daha önce Türkiye'de eski
eser kaçakçılığından polisle ba-
şı derde giren Selim, bir iki kez
gözaltına alınıp tutuklanacak ve
1974'te iki yıla mahkûm olacak-
tı. Selim'in o günlerini tstanbul
Afk«ok>}i Müzesi'nden bir y«-
kili şöyle özetliyor:
Değerli mühürler
"Herkiil lahtinin soruşturma-
sının uzantısı olarak mahkeme-
ye verildi. Sepet sepet eserine el
konuldu. Kapalıçarşı'daki diik-
kânında her çeşit eser vardı. Bu
arada müzeye geidi, gitti. 'Hep-
si feda olsun, şu mühür kolek-
siyonunu geri verin, yeter' diye
yalvardı. Bir süre sonra yeniden
geldi. Mahkemeyi kaybettiğini
söyledi. Ondan sonra bir daha
gönnedik kendisini..."
Selim bu olaydan sonra
Londra'ya geçecektir. Bu arada
Amerikalı antika sikke tüccan
Dr. Arnold Saslow'un her onü-
ne gelene anlattığı doğru>'sa. Se-
lim, Türkiye'de işkence gördük-
ten sonra New York'a gelinceye
kadar Londra'daki evinde kala-
cak ve oldukça sıkıntılı günler
yaşayacaktır.
Her üçü de Süryani ailesi olan
Farac-Fuat-Berc Üzülmez, Ibra-
him - Fuat Aydıner gibi Kerim
- Selim - Aziz de babadan ku-
yumcu ve dolayısıyla babadan
antikacıdırlar. Asıl mesleği ku-
yumculuktur. Selim bilimsel bil-
gi eksikliğini 30 yüı aşkm bir sü-
redir bu işi yapmanın verdiği de-
neyimle başan ile yürütmekte-
dir.
Nitekim, ortaklığı sona erip
galerisinin kapanacağını bana
söylediğinde "New Jersey'de ha-
nımın başında durduğu baba
mesleği kuyumculuğa dönece-
ğim" demişti.
Fortuna Galerisi
Kısa bir sure sonra da kısmet
anlamına gelen ve Yunan tanrı-
çası Tyke'den adını alan
"Fortuna" adlı galerisini açtı.
Hem de John J. Klejman'ın es-
ki dükkânında. Oldukça güzel
iyi iş yaptığını sanıyorum. öte-
ki antika galerilerinin yaptığı gi-
bi bazı üniversite profesörlerini
de kendisine danışman tuttu.
Amerikan gazetelerinde galeri-
sinden de söz edilmeye başlan-
dı.
Amerika'da iki TV kanalı var-
dır. Günûn her saatinde halka
telefonla satış yapar. Gömlek-
ten, oturma odasına, bisikletten
Salvador Dalli'nin tıpkıbasım
tablolanna kadar her şey seyir-
ciye kredi kartı aracıbğı ile pa-
zarlanır.
Yakın dostu Dr. Arnold Sas-
low'un anlattığına göre Selim,
bir keresinde Türkiye'den gelen
bir antik definede yer alan ve
dünyada çok sayıda benzeri olan
bazı sikkeleri pazarlamakta güç-
luk çeker. Değeri düşüktür. Se-
lim bunları bu iki TV kanalı
aracıhğı ile her şeyi toplamaya
meraklı Amerikalı seyircilere,
hayatlarında görmedikleri bu
antik sikkeleri normal bedelinin
çok ustünde pazarlar.
Bu arada Antalya Müzesi'n-
deki heykelin restorasyonu Dr.
Nusin Asgari'nin gözteminde
başan ile tamamianır. Bu arada
Paul Getty müzesinden geri
gönderilen bir parça da yerine
konulur.
Ancak İS 150-160 yılları ara-
sına tarihlenen bu lahdin bugün
2.5 parça halinde Herkül'ün ge-
yik, ahırlar ve Altın Elma öykü-
leri ile bir köpek eksiktir. Her-
kül lahti irili ufaklı 108 parça
birleştirilerek restore edilir.
Bu arada Dr. Asgari bir kam-
panya başlatır. Bir yabancı mes-
lektaşı kendisine önemli bir ipu-
cu verir. Kayıp parçalar 1979 ta-
rihinde Almanya'daki Kassel
Müzesi'nde adı açıklanmayan
bir kişi adına sergilenmektedir.
Dunım zamanın genel müdü-
rü rahmetli Cüneyt Ölçer'e bil-
dirilir. Bir Avrupa gezisi sırasın-
da müze yetkililerine "sözlü"
olarak girişim yapar ve bunlann
geri verilmesini "dank" diye ve
sözlü olarak ister. Kendisine adı
açıklanmayan sahibinin gonder-
diği yanıt, "bedelinin ödenmesi
halinde geri vermeye hazır" ol-
duğu yolundadır.
Dr. Nusin Asgari lahtin Per-
ge atölyelerinde İS. 2. yy. orta-
larında yapılmış olduğunu orta-
ya koyarken Herkül'ün 12 işin-
den hangilerinin kayıp olduğu-
nu da belirtir.
Kayıp Herkül'lerin
adresi
Önceki gün Nihat Kolasın'ın
dünyanm en güzel gümüşten
hayvan biçiminde yapılmış içki
kaplarını (riton) tsviç-re'de otu-
ran Bolivyalı gümüş kralı olan
bir koleksiyoncuya sattığına kı-
saca değinmiştim.
Bu koleksiyoncu George Or-
tiz'di. Fotoğrafçı oğlu bir uçak
kazasında ölmüş, kızı da fidye
isteyen teröristlerce kaçınlmıştı.
Oıtiz'in başı 1973'te Yeni Zelan-
da'dan kaçmlan bir eski eserden
dolayı da derde girmişti.
İşte Kassel Müzesi'nin adını
açıklamadığı ve Antalya Müze-
si'nde eksik parçalan ile birlik-
te sergilenen Herkül lahtinin bu
kayıp parçaları George Ortiz'-
deydi. Türkiye'den kaçınbnış en
değerli eserleri herkesten önce
görme alışkanlığına sahip bu il-
ginç koleksiyoncu ile Türk hü-
kümetinin bir sanatsal - diplo-
matik görüşme yapmasmda her-
halde yarar olsa gerek.
Bir arkeolog demişti ki: "Keş-
ke Herkül bugün yaşamış olsay-
dı. İ stun gücüyle once lahtini
kaçıranlara ve ardından da tüm
tarihsel ve kültürel mirası talan
edenlere karşı bir süperman gi-
bi savaş açarak 13. işini gerçek-
leştirirdi."
Yarın: Damlıbogaz
seramikleri
işportaya döştö
Y A K I N D A G Ö R E C E Ğ İ Z !
KULÜBÜNÜZE DESTEKOLUN.GÖNÜL ÜYESİOLUN.
Irak'ın Knveyt'i
veren Körfez kri-
zi bolge ulkelerinde turizmi önemli olçüde etkiledi. Yaz başında
turist kaynayan İ rdün'un Lut Gölu kıyılannda Körfez krizi pat-
Iak verdikten sonra tek tük turist görulüyor. Krizden korkma-
yıp tatillerini Lut Golii kıyısında geçirmeye karar veren bu tu-
ristler de tenhalığın ve gölün ılık sulannın tadını böyle çıkan-
yorlar. (Fotoğraf: Reuter)
GOZLEM
UGUR MUMCU
(Baştarafı I. Sayfada)
nu yüreğinizde duyuyorsunuz.
Ord. Prof. Dr. Velidedeoğlu, çocuk denecek yaşta ilk
TBMM'de memurdur. TBMM Başkâtibi Recep Peker'in ya-
nında memur olarak göreve başlayan Velidedeoğlu, bir ara
Meclisten ayrılarak lise öğrenimini tamamlar, 1922'de ye-
niden aynı göreve döner.
Velidedeoğlu, 86 yıllık yaşamı ile devrimlere ve karşıdev-
rimlere tanıklık eder.
Velidedeoğlu, ilk Meclisi şöyle anlatıyor:
— Birinci Meclis'in karakterinin bir yönü de diktatör niteli-
ğiydi. Bütün devlet güçleri, yani yasama, yürütme ve yargı
onun içinde toplanmıştı. Yunanlıların Anadolu'da ilerlediği o
ölüm kalım günlerinde ülkenin türlü yeherinde çıkan ve is-
tanbul hükümetince kışkırtılıp desteklenen iç isyanlaria sa-
vaşmak ve türlü propagandalarla ayartılıp ordudan gizlice
ayrılarak şurada burada eşkıyalık yapan asker kaçaklığını ön-
lemek için Birinci Büyük Millet Meclisi kendi üyeleri arasın-
dan seçtiği milletvekilleri ile "İstiklal Mahkemeleri" kurmuş,
bunları Anadolu'nun türlü yerlerine göndermişti.
Dısarıdan sanıldığı gibi Birinci Meclis, Mustafa Kemal Pa-
şa'nın her dediğini yerine getiren bir "uydu Meclis" değildir.
Zaman zaman üyeterinden kimileri herhangi bir konuda Mus-
tafa Kemal Paşa'nın görüşlerine karşı çıkar, Paşa konuşma
kürsüsüne gelerek düşüncelerini tekrar tekrar savunmak zo-
runda kalırdı. Yani yetkileri bakımından diktatör niteliğinde
olan bu Meclis, içişleri yönünden tam demokrat bir Meclis
1
ti. Her üye istediğini söyler, gerekli gördüğü konularda yasa
önerisi verirdi.
Okuyanlar için biraz çelişkili gelecek, ama diktatör nite-
likli bu Meclis, öte yandan tam halkçı, halka açık bir parla-
mentoydu.
Velidedeoğlu, ilk Meclis'e gelen üyeleri şöyle tanımlıyor:
— ...beyaz sarıklı. aksakallı, cübbeli, eli tesbihlihocalar,
oınl pırıl üniformalı genç subayiar, yazma veya şal sanklı aşiret
beyleri, külahlı ağalar ve kavuklu çelebiierle Avrupa'da yük-
sek öğrenimlerini bitirip Batı kültürü ile yetişmiş, nokta bı-
yıklı Kuvayi Milliye kalpaklı gençler...
Bu Meclis şu biluirgeyi bütün dünyaya karşı haykıran Mec-
listir:
— TBMM hükümeti, hayat ve bağımsızlığını kurtarmaya
•biricik amaç ve erek bildiği halkı emperyalizm ve kapitalizm
tahakküm ve zulmünden kurtaracak yönetim ve hâkimiye-
tin gerçek sahibi kılmakla amacına erişeceğikanısındadır...
' Velidedeoğlu, 1920'lerdekı bu coşku, inanç ve ulusal bi-"
lincin 1990'larda nasıl adım adım yok edildiğini de şu sa-
tırlarla anlatıyor:
— "...Türklüğü bir yana koyup Araplaşma, ümmetleşme,
uşaklaşma çabalarına bakıyorum da "ulusal ruh" denilen tin-
sel (manevi) değerin sürekli olarak benimsenmesi gereken
kutsal bir duygu olduğu sonucuna varıyorum. (...) İşte bi-
zim derdimiz de bu: Eğitimsizlik. Halkın ulusal bilinç taşıma-
sını istemeyenler de dış düşmanlarla ış ve kazanç ortaklığı
içinde bulunan çıkarcı çevre/er. Onlar için para nerede ise
vatan orada! Millet ne olursa olsun ne denli karanlıkta kalır-
sa kalsın ne önemi var. Ümmet toplumu olmak için ne gere-
kirse yapılıyor. Kırk yıldır sağ iktidarların desteğiyle bu amaç
hızla gerçekleşme yoluna girdi...
Velidedeoğlu'nun kitabı Kuvayi Milliye günlerinin inanç
ve coşkusunu taşıyor.
Kitabı okuduktan sonra şu yetmiş yılda nereden nereye
geldiğimizi, Kurtuluş Savaşımızın inanç ve amaçlarına ne-
den ve nasıl yabancılaştırıldığımızı da de acı acı düşünmek-
ten kendinizi alamıyorsunuz.
VELtEFENDİ'DEN FİKRETDAĞUOĞLV
Gapano koşmayacak
KEMAL AKYER
1. AYAK: Hafta içinde ağır
pistte güzel bir galop yapan As-
lanım 1, iyi durumunu koruyan
Guçlücan ve Ekrem tarafından
hazırlanan Daisy's Boy arasın-
daki mücadele yanşın birinci-
sini belirleyecektir. Yarışın
sürpriz tayı Sibel 2'dir.
2. AYAK: Güzel dereceli ga-
loplarla hazırlanan ve dün sa-
bah 400/24, 200/11.5 R yapan
Nurtay, yanşın en şansh tayıdır.
Misliciler kuponlarına tek ya-
zabilir. İdmanlannda göz dol-
duran Askontes daha sonra du-
şünülebilir. Azamet ve Beşikta-
şılı'yı sürprizde öneririm.
3. AYAK: iyi durumunu ko-
ruyan Şahlan ile Akbulut ve
dün sabah 400/26, 200/13 R
yapan Gönül 1 birincilik müca-
delesi verecekler. Pistin kuru ol-
ması halinde Enter, Kayra, Ya-
ğızcan sürpriz yapabilecek
formdalar.
4. AYAK: Perşembe sabahı
talihsiz bir şekilde arka ayağı
çatlayan Gapona koşmayacak.
Akın'la ilk kez koşacak olan ve
dün sabah 600/37, 400/24.5,
200/12 R sprintiyle George
Thomas, günün banko atıdır.
Cartekitt ve Gizmo daha son-
ra düşünülebilir.
5. AYAK: Dün sabah sprin-
tinde 400/25, 200/13 Ç yapan
Varol İzzet ve 600/40.5,
400/26, 200/13 R yapan Kav-
çinbe>, birincilik mucadelesi ve-
recekler. Hafta içinde iyi göru-
nen Ilgın ile formunu koruyan
Tırpan ve Doğubatur, yanşın sı-
rasıyla şansh atlarıdır.
6. AYAK: Formunun zirve-
sinde olan Yemeni'yi 400/23,
200/11.5 R sprintiyle başta tu-
tuyoruz. Dün sabah 600/36.5,
400/23.5 R yapan Best Line
sert rakipleridir. Eastern Boy ve
grubun kaliteli atı Mehter l'i
sürprizde öneririm.
TAHMİNLER
1. KOŞU: F. Menekşe (3), PYa-
rol (1), P. Tunçpınar (4), S. Nur-
şo(7)
2. KOŞU: F. Aslanım 1 (2), P.
Daisy's Boy (4), S.Güçlücan (1)
3. KÖŞU: F. Nurtay (8), P. As-
kontes 0), P- Azamet (3), S.Be-
şiktaşlı (4)
4. KOŞU: F. Şahlan 1 (9), P.
Akbulut (1), P. Gönül 2 (13), S.
Enter (4)
5. KOŞU: F. George Thomas
(4), P. Cartekitt (2), P. Gizmo
(5), S. Sauthern Dancer (6)
6. KOŞU: F. Varol İzzet (10), P.
Kavçinbey (6), P. Ilgın (13), P.
Tırpan (8), S. Doğubatur (2)
7. KOŞU: F. Yemeni (5), P. Best
Line (3), P. Eastern Boy (8), S.
Mehter 1 (1)
OTORİTELERİN GÖRÜŞLERİ
F. Dağlıoğlu
Kemal Akyer
Naip Yılmaz
Orhan Ozsu
2-4
2-4-1
2-6
2-1-4
1-3-4-8
8
8-1
8
9-5-11
9-1-13
1-9-13-4
9-11-1
4
4
4-5
8-6-12
10-6-13
10-2-8
4 6-10
5
5-3-8-1
8-6
8-9-6-3