23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
22 EYLÜL 1990 * * * * HABE EVAMI Moskova'da Bir Uçtan Obür Uca. (Baştarafı 1. Sayfada) manın ve Doğu Avrupa'dan çekilişin özel- likle ordu mensupları arasında yaratacağı iş- sizliğe, konutsuzluğa işaret eden Uteratur- naya Gazeta, değerlendirmesınde "askeri- sınai kompleks"\e "askeri darbe" deyimle- rini yan yana getirdi. Bunun üzerine hafta içinde bir açıklama yapan Savunma Bakanı Yazov, Kızılordu'- nun ekonomide reform planından yana ol- duğunu söyledi ve darbe iddialarını yalanla- dı. Tüm çalkantıların düğüm noktasında, ola- ğanüstü ekonomik çöküntüyle siyasal çözül- me yatıyor. Ülke tam anlamıyla bir yol ayrı- mına gelmiş durumda. Gündemin baş köşesindeyse piyasa eko- nomisi var. Sovyetler Birliği'nin her açıdan bel kemi- ğini oluşturan Rusya Federasyonu, 500 gün içinde piyasa ekonomisine geçmeyi öngören bir planı benimsedi. Başkan Gorbaçov'un ra- kibi ve radikal Bofis Yeltsin'in başkanlığın- daki Yüksek Sovyet'ten geçen program, ilk 100 günde, bazı devlet işletmeleriyle devlet çiftliklerinin özel kişilere satılmasını, son 100 günde ise sanayi kuruluşlarının yüzde 70'ıyle inşaat ve ulaşım sektörünün yüzde 90'ının özelleştirilmesini amaçlıyor. Piyasa ekonomisine son derece radikal bir geçişi hedef alan 500 Gün planı, 1 ekimden başlayarak Rusya Federasyonu'nda uygu- lanacak. Planın altındaki imza, 56 yaşındaki ekono- mi profesörü Stanislav Şatalin. Özellikle Baş- kan Gorbaçov'un kendisini geçen mart ayın- da Başkanlık Konseyi'ne danışman olarak atamasıyia birlikte adı ön plana çıkmaya bas- ladı. Bugün gelinen noktanın ilginçliği şu: Baş- kan Gorbaçov da Şatalin Planı'nı ilke olarak benımsedığini açıklamış durumda. Bu açı- dan Sovyet lideri, piyasa ekonomisine aşa- malı ve yumuşak geçişi savunan Başbakan Rijkov'dan farklı düşünüyor. Ancak Gorbaçov, Şatalin Plant'nda belir- li değişikliklerin yapılmasından da yana. Sov- yet liderini tedirgin eden nokta şu soruda özetlenebilir: Merkezin ekonomik yetkilerin- den tümüyle vazgeçilerek, cumhuriyetlerin ekonomik egemenliklerınin de tamamen ta- nınması, Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Bir- liği'nin (SSCB) sonunu. siyasal çözülüşünü hızlandırmak değil midir? Ne var ki bu yerinde soru, Sovyetler'de her gün yaşanan gerçeği değiştirmiyor; çö- zülme, birbiri ardından ilan edilen egemen- lik ve bağımsızlık kararlarıyla her gün yeni bir ivme kazanıyor. Örneğın Rusya Federas- yonu'nun 1 ekimde uygulamaya sokacağı Şatalin Planı'nı hangi güç durduracaktır? Şimdilik Moskova'da yanıtı olmayan bir so- ru sayılıyor bu. Başbakan Gorbaçov'un da Şatalin Planı'- na ilke olarak evet demesiyle birlikte ülke ka- çınılmaz olarak piyasa ekonomisi rayına gir- miş oluyor. 77?e Washington Post gazetesi, konuyla il- gili geçen haftaki bir başyazısında şu yoru- mu getirmiş: "Moskova'da hazırlanmakta olan radikal ekonomik reformia birlikte perestroykanın da sonu ilan edilmiş oluyor; yani Mihail Gorba- çov'un sosyalizmi 'yeniden yapılandırmaya' dönük büyük fikrinin sonu. Böylece yeni '500 Gün' programı, sosyalizmden vazgeçerken, onunla bir piyasa sistemini kapitalizmi yer de- ğiştiriyor." işte böyle! 70 yılın sonunda bir uçtan öbür uca gidili- yor Sovyetler'de. Ve bizler, tarihin olağanüstü bir yaprağı- nın çevrilişine tanık oluyoruz. CUMHURİYET/19 Emekli lokomatif.Devlet Demir Vollan'n- da 45 yıl hizmet veren lo- komatif artık Konya Gar'ını süsleyecek. Bugüne kadar binlerce vagon çeken, milyonlarca >olcu taşıyan Alman malı (Nohan) marka lokomatif Konya Gan'nın girişine raylar üzerine yerleş- tirildi. Gunumuzde artık >ok olmaya yüztutan buhaıiı lokoma- tife özellikle yabancı turistler bıiyuk ilgi gösterraesi bekleniyor. (Fotoğraf: AA) Anıtmezar proiesini kinı hazırladı? tstanbul Haber Servisi — Ad- nan Menderes, Fatin Rüştü Zor- lu ve Hasan Polatkan için Top- kapı'da yaptınlan mezar ve çevre düzenlemeleri ile ilgili olarak İs- tanbul Mimarlar Odası İstanbul Şubesi bir açıklama yaptı. Açık- lamada, mezar ve çevre düzen- lemesi projelerinin mimannın 16 eylülde TV-l'de yayımlanan programda Turan Baykara ola- rak tanıtıldığı, oysa projenin Bayram Yağcı, İzzet Yağcı ve Müyesser Yağcı'dan oluşan BİM İnşaat Muhendislik ve Mimarlık Şirketi tarafından gerçekleştiril- diği belirtildi. Herkül'ü dilim dilim IstanbuTda soygun (Baştarafı l. Sayfada) soyguncularla çahşanlar arasın- da çıkan boğuşmada, saldırgan- lann tabancalarını ateşledikleri, ancak yaralanan olmadığı belir- tildi. Paralan alan soyguncular kaçarken giriş bölümüne içinde bomba olduğunu söyledikleri bir de çanta bıraktılar. Çevreye ateş ederek kaçmaya çalışan soy- guncuları şantiye binasındaİci görevlilerin de koşarak izleme- ye çalıştıklan öğrenildi. Izlen- diklerinin farlana varan soygun- cular, sağa sola ateş ederken yol- dan geçmekte olan bir çocuk an- nesi Serap Öner'i tabancayla vu- rarak yaraladılar. öte yandan ellerindeki para- larla yaya olarak kaçan soygun- culardan birinin içinde 4.5 mil- yon lira bulunan küçük bir tor- bayı yol kenarında duran Veli Aldırmaz adlı yoksul bir vatan- daşa attığı öğrenildi. Veli Aldır- maz'ın soyguncular tarafından kendisine atılan parayı olay ye- rine gelen guvenlik guçlerine tes- lim ettıği belirtildi. Olay sırasın- da yaralanan Serap Öner, Hay- darpaşa Numune Hastanesi'ne kaldırılarak tedavi altına alındı. Olay yerine gelerek inceleme- lerde bulunan istanbul Emniyet Müdürü Hamdi Ardalı soygun- culann eşkâlinin belirlendiğini açıkladı. Kapalıçarşı soygunu Kapalıçarşı Çadırcılar Cadde- si Tektaş Han 48 numarada bu- lunan Liilfü ve Mehmet Mavi kardeşlere ait antika, halı ve do- viz satışı yapılan dukkâna, dün saat 14.15 sıralannda müşteri gi- bi giren iki kişi, bin 500 Federal Süper emeklilîkte iki (Baştarafı 1. Sayfada) Hükümet yetkilileri, Bakanlar Kurulu'ndan çıkan, ancak ANAP Meclis Grubu'nda tartı- şılacak olan süper işçi emeklileri ile ilgili yasa taslağı konusunda şu bilgiyi verdiler: • Birinci seçeneğe göre: Eğer süper emekli başlangıçta 4 mil- yon 200 bin lira ödemişse, 4 mil- yon 200 bin liranın yuzde 7'sini alacak. Bu rakam, 294 bin lira. Bu rakam kendisine 6 ay ödene- cek. Yani, ayda 294 bin lira ol- mak iizere, 6 çarpı 294 bin lira, 1 milyon 764 bin lira alacak. 6 ay içerisinde müracaat ederek is- terse, 4 milyon 200 bin lirasını da alacak. Böylece toplam 5 milyon 964 bin lira alarak sis- temden çıkacak. Başlangıçta 5 milyon 40 bin lira ödeyen super emekli de ay- da 352 bin 800 lira alacak. Ya da 6 ay, 352 bin 800 lira alacak. Bu- nun 6 aylık toplamı da 2 milyon 116 bin 800 lira olacak. Isterse 6 ay içerisinde muracaat ederek 5 milyon 40 bin lirasını da ala- cak. Bu super emekli de toplam 7 milyon 156 bin lira alarak sis- temden çıkacak. • tkinci seçeneğe göre: 4 mil- yon 200 bin lira odeyenler ayda 294 bin lira, 5 milyon 40 bin li- ra odeyenler de ayda 352 bin 800 lirayı ömür boyu almaya devam edecekler. Süper emeklinin ölü- mü halinde de bu odeme, eşle- rine aynen intikal edecek. Yetkililer, taslağa gore, toptan ödeme almak isteyenlerin, yasa çıktıktan sonra 6 ay içinde SSK'ya başvurmalan gerektiği- ni de anımsattılar. Alman Markı almak istedikleri- ni soylediler. Lütfü Mavi'nin ka- sayı açması üzerine, biri sustu- ruculu olan silahlarını çeken soyguncuların "Bu bir soygundur" diyerek dükkânda- ki 3 kişiyi etkisiz hale getirdik- leri öğrenildi. Lütfü Mavi, babası Mustafa Mavi ve dükkânda bulunan Ömer Çekiç'i yere yatıran soy- guncular, kasadaki yaklaşık 150 milyon liralık dövizi bir torba- ya doldurdular. Daha sonra, dı- şarıda bekleyen 3 arkadaşıyla birlikte kaçmaya çalışan kimli- ği belirsiz soyguncular, han için- de kendilerine engel olmak iste- yen komşu esnaftan Kemal Yıl- dız'ı kasığından tabancayla ya- raladılar. Kapalıçarşa içinde de, kendilerini tutmak isteyen Mi- kail Aslantaş'ı bacağından, Se- lami Özdü'i ise kolundan yara- layan saldırganlar, paraların bu- lunduğu torbayı düşürduler. Soygunculardan birinin de, ta- bancasının dolu şarjörunü du- şürduğübelirtitdi. Soyguncular, ara sokaklara dalarak izlerini kaybettirdiler. Yaralılar, Haseki ve İstanbul Tıp Fakültesi hastanelerine kal- dırılıp tedavi altına ahndılar. Öte yandan, Kozyatağı Bağ- başı Caddesi'ndeki Metiö Oda- başı'ya ait Canlar Market'e dün sabah kapıyı kırarak giren Ay- han Burak ve Nedim Giiçliı, ka- sadan aldıkları 300 bin lira pa- rayla kaçmaya çalıştılar. Ancak, soygunculardan Ayhan Burak, olaya müdahale eden polis ekip- lerinin açtığı ateş sonucu kası- ğından yaralı olarak yakalanır- ken, Nedim Giiçlii de bir süre sonra ele geçirildi. Burak'm SSK Göztepe Hastanesi'nde tedavi altına alındığı kaydedildi. (Baştarafı 20. Sayfada) çalışan Atlantis Galerisi'nin or- taklarından Jonathan Rosen zengin müşterileri için "altın kiirdan" icat eden bir Amerikalı kuyumcu ve galeri sahibi hak- kında bir soruma karşılık şöyle diyecekti: "Bugün New York'un bir nu- maralı antikacısı oiduguna bak- mayın. Sattığı malın ne olduğu- nu bile bilmeyecek kadar cahil- dir. Babası kuyumcuydu. Ame- rikalı kuyumcuyu antikacılığa Selim başlatu denilebilir. Selim, daha o sıralarda Türkiye'de idi. New York pazanna eser getirir- di. Bir keresinde o kuyumcuya gitti. Konsinye olarak (satıldı- gında ödenmek iizere) bir Yu- nan vazosu önerdi. Galeri sahibi \itrinine bu va- zoyu koydu ve dekoratif etkisin- den yararlanarak üzerinde de- gerli bir kolye sergiledi. Dukkâ- na gelen bir miisteri kolyeyi de- ğil vazoyu satın almak isteyince, hem de Selim'in önerdiği flyatın 5-6 katını ödeyince, Amerikalı kuyumcu karar verdi ve antika- cılığa başladı." Rosen bana iki ay önce söy- lediği bu sözleri Selim'e de tele- fon ederek aktarmıştı. Selim'i bir başka konuda telefonla ara- dığımda Rosen'e ateş püskürü- yordu. Onun izni olmadan hak- kında bir Türk gazetecisine na- sıl bilgi verebilirdi? Eğer bu söz- leri yazarsam Rosen ve beni da- va edecekti. Daha önce Türkiye'de eski eser kaçakçılığından polisle ba- şı derde giren Selim, bir iki kez gözaltına alınıp tutuklanacak ve 1974'te iki yıla mahkûm olacak- tı. Selim'in o günlerini tstanbul Afk«ok>}i Müzesi'nden bir y«- kili şöyle özetliyor: Değerli mühürler "Herkiil lahtinin soruşturma- sının uzantısı olarak mahkeme- ye verildi. Sepet sepet eserine el konuldu. Kapalıçarşı'daki diik- kânında her çeşit eser vardı. Bu arada müzeye geidi, gitti. 'Hep- si feda olsun, şu mühür kolek- siyonunu geri verin, yeter' diye yalvardı. Bir süre sonra yeniden geldi. Mahkemeyi kaybettiğini söyledi. Ondan sonra bir daha gönnedik kendisini..." Selim bu olaydan sonra Londra'ya geçecektir. Bu arada Amerikalı antika sikke tüccan Dr. Arnold Saslow'un her onü- ne gelene anlattığı doğru>'sa. Se- lim, Türkiye'de işkence gördük- ten sonra New York'a gelinceye kadar Londra'daki evinde kala- cak ve oldukça sıkıntılı günler yaşayacaktır. Her üçü de Süryani ailesi olan Farac-Fuat-Berc Üzülmez, Ibra- him - Fuat Aydıner gibi Kerim - Selim - Aziz de babadan ku- yumcu ve dolayısıyla babadan antikacıdırlar. Asıl mesleği ku- yumculuktur. Selim bilimsel bil- gi eksikliğini 30 yüı aşkm bir sü- redir bu işi yapmanın verdiği de- neyimle başan ile yürütmekte- dir. Nitekim, ortaklığı sona erip galerisinin kapanacağını bana söylediğinde "New Jersey'de ha- nımın başında durduğu baba mesleği kuyumculuğa dönece- ğim" demişti. Fortuna Galerisi Kısa bir sure sonra da kısmet anlamına gelen ve Yunan tanrı- çası Tyke'den adını alan "Fortuna" adlı galerisini açtı. Hem de John J. Klejman'ın es- ki dükkânında. Oldukça güzel iyi iş yaptığını sanıyorum. öte- ki antika galerilerinin yaptığı gi- bi bazı üniversite profesörlerini de kendisine danışman tuttu. Amerikan gazetelerinde galeri- sinden de söz edilmeye başlan- dı. Amerika'da iki TV kanalı var- dır. Günûn her saatinde halka telefonla satış yapar. Gömlek- ten, oturma odasına, bisikletten Salvador Dalli'nin tıpkıbasım tablolanna kadar her şey seyir- ciye kredi kartı aracıbğı ile pa- zarlanır. Yakın dostu Dr. Arnold Sas- low'un anlattığına göre Selim, bir keresinde Türkiye'den gelen bir antik definede yer alan ve dünyada çok sayıda benzeri olan bazı sikkeleri pazarlamakta güç- luk çeker. Değeri düşüktür. Se- lim bunları bu iki TV kanalı aracıhğı ile her şeyi toplamaya meraklı Amerikalı seyircilere, hayatlarında görmedikleri bu antik sikkeleri normal bedelinin çok ustünde pazarlar. Bu arada Antalya Müzesi'n- deki heykelin restorasyonu Dr. Nusin Asgari'nin gözteminde başan ile tamamianır. Bu arada Paul Getty müzesinden geri gönderilen bir parça da yerine konulur. Ancak İS 150-160 yılları ara- sına tarihlenen bu lahdin bugün 2.5 parça halinde Herkül'ün ge- yik, ahırlar ve Altın Elma öykü- leri ile bir köpek eksiktir. Her- kül lahti irili ufaklı 108 parça birleştirilerek restore edilir. Bu arada Dr. Asgari bir kam- panya başlatır. Bir yabancı mes- lektaşı kendisine önemli bir ipu- cu verir. Kayıp parçalar 1979 ta- rihinde Almanya'daki Kassel Müzesi'nde adı açıklanmayan bir kişi adına sergilenmektedir. Dunım zamanın genel müdü- rü rahmetli Cüneyt Ölçer'e bil- dirilir. Bir Avrupa gezisi sırasın- da müze yetkililerine "sözlü" olarak girişim yapar ve bunlann geri verilmesini "dank" diye ve sözlü olarak ister. Kendisine adı açıklanmayan sahibinin gonder- diği yanıt, "bedelinin ödenmesi halinde geri vermeye hazır" ol- duğu yolundadır. Dr. Nusin Asgari lahtin Per- ge atölyelerinde İS. 2. yy. orta- larında yapılmış olduğunu orta- ya koyarken Herkül'ün 12 işin- den hangilerinin kayıp olduğu- nu da belirtir. Kayıp Herkül'lerin adresi Önceki gün Nihat Kolasın'ın dünyanm en güzel gümüşten hayvan biçiminde yapılmış içki kaplarını (riton) tsviç-re'de otu- ran Bolivyalı gümüş kralı olan bir koleksiyoncuya sattığına kı- saca değinmiştim. Bu koleksiyoncu George Or- tiz'di. Fotoğrafçı oğlu bir uçak kazasında ölmüş, kızı da fidye isteyen teröristlerce kaçınlmıştı. Oıtiz'in başı 1973'te Yeni Zelan- da'dan kaçmlan bir eski eserden dolayı da derde girmişti. İşte Kassel Müzesi'nin adını açıklamadığı ve Antalya Müze- si'nde eksik parçalan ile birlik- te sergilenen Herkül lahtinin bu kayıp parçaları George Ortiz'- deydi. Türkiye'den kaçınbnış en değerli eserleri herkesten önce görme alışkanlığına sahip bu il- ginç koleksiyoncu ile Türk hü- kümetinin bir sanatsal - diplo- matik görüşme yapmasmda her- halde yarar olsa gerek. Bir arkeolog demişti ki: "Keş- ke Herkül bugün yaşamış olsay- dı. İ stun gücüyle once lahtini kaçıranlara ve ardından da tüm tarihsel ve kültürel mirası talan edenlere karşı bir süperman gi- bi savaş açarak 13. işini gerçek- leştirirdi." Yarın: Damlıbogaz seramikleri işportaya döştö Y A K I N D A G Ö R E C E Ğ İ Z ! KULÜBÜNÜZE DESTEKOLUN.GÖNÜL ÜYESİOLUN. Irak'ın Knveyt'i veren Körfez kri- zi bolge ulkelerinde turizmi önemli olçüde etkiledi. Yaz başında turist kaynayan İ rdün'un Lut Gölu kıyılannda Körfez krizi pat- Iak verdikten sonra tek tük turist görulüyor. Krizden korkma- yıp tatillerini Lut Golii kıyısında geçirmeye karar veren bu tu- ristler de tenhalığın ve gölün ılık sulannın tadını böyle çıkan- yorlar. (Fotoğraf: Reuter) GOZLEM UGUR MUMCU (Baştarafı I. Sayfada) nu yüreğinizde duyuyorsunuz. Ord. Prof. Dr. Velidedeoğlu, çocuk denecek yaşta ilk TBMM'de memurdur. TBMM Başkâtibi Recep Peker'in ya- nında memur olarak göreve başlayan Velidedeoğlu, bir ara Meclisten ayrılarak lise öğrenimini tamamlar, 1922'de ye- niden aynı göreve döner. Velidedeoğlu, 86 yıllık yaşamı ile devrimlere ve karşıdev- rimlere tanıklık eder. Velidedeoğlu, ilk Meclisi şöyle anlatıyor: — Birinci Meclis'in karakterinin bir yönü de diktatör niteli- ğiydi. Bütün devlet güçleri, yani yasama, yürütme ve yargı onun içinde toplanmıştı. Yunanlıların Anadolu'da ilerlediği o ölüm kalım günlerinde ülkenin türlü yeherinde çıkan ve is- tanbul hükümetince kışkırtılıp desteklenen iç isyanlaria sa- vaşmak ve türlü propagandalarla ayartılıp ordudan gizlice ayrılarak şurada burada eşkıyalık yapan asker kaçaklığını ön- lemek için Birinci Büyük Millet Meclisi kendi üyeleri arasın- dan seçtiği milletvekilleri ile "İstiklal Mahkemeleri" kurmuş, bunları Anadolu'nun türlü yerlerine göndermişti. Dısarıdan sanıldığı gibi Birinci Meclis, Mustafa Kemal Pa- şa'nın her dediğini yerine getiren bir "uydu Meclis" değildir. Zaman zaman üyeterinden kimileri herhangi bir konuda Mus- tafa Kemal Paşa'nın görüşlerine karşı çıkar, Paşa konuşma kürsüsüne gelerek düşüncelerini tekrar tekrar savunmak zo- runda kalırdı. Yani yetkileri bakımından diktatör niteliğinde olan bu Meclis, içişleri yönünden tam demokrat bir Meclis 1 ti. Her üye istediğini söyler, gerekli gördüğü konularda yasa önerisi verirdi. Okuyanlar için biraz çelişkili gelecek, ama diktatör nite- likli bu Meclis, öte yandan tam halkçı, halka açık bir parla- mentoydu. Velidedeoğlu, ilk Meclis'e gelen üyeleri şöyle tanımlıyor: — ...beyaz sarıklı. aksakallı, cübbeli, eli tesbihlihocalar, oınl pırıl üniformalı genç subayiar, yazma veya şal sanklı aşiret beyleri, külahlı ağalar ve kavuklu çelebiierle Avrupa'da yük- sek öğrenimlerini bitirip Batı kültürü ile yetişmiş, nokta bı- yıklı Kuvayi Milliye kalpaklı gençler... Bu Meclis şu biluirgeyi bütün dünyaya karşı haykıran Mec- listir: — TBMM hükümeti, hayat ve bağımsızlığını kurtarmaya •biricik amaç ve erek bildiği halkı emperyalizm ve kapitalizm tahakküm ve zulmünden kurtaracak yönetim ve hâkimiye- tin gerçek sahibi kılmakla amacına erişeceğikanısındadır... ' Velidedeoğlu, 1920'lerdekı bu coşku, inanç ve ulusal bi-" lincin 1990'larda nasıl adım adım yok edildiğini de şu sa- tırlarla anlatıyor: — "...Türklüğü bir yana koyup Araplaşma, ümmetleşme, uşaklaşma çabalarına bakıyorum da "ulusal ruh" denilen tin- sel (manevi) değerin sürekli olarak benimsenmesi gereken kutsal bir duygu olduğu sonucuna varıyorum. (...) İşte bi- zim derdimiz de bu: Eğitimsizlik. Halkın ulusal bilinç taşıma- sını istemeyenler de dış düşmanlarla ış ve kazanç ortaklığı içinde bulunan çıkarcı çevre/er. Onlar için para nerede ise vatan orada! Millet ne olursa olsun ne denli karanlıkta kalır- sa kalsın ne önemi var. Ümmet toplumu olmak için ne gere- kirse yapılıyor. Kırk yıldır sağ iktidarların desteğiyle bu amaç hızla gerçekleşme yoluna girdi... Velidedeoğlu'nun kitabı Kuvayi Milliye günlerinin inanç ve coşkusunu taşıyor. Kitabı okuduktan sonra şu yetmiş yılda nereden nereye geldiğimizi, Kurtuluş Savaşımızın inanç ve amaçlarına ne- den ve nasıl yabancılaştırıldığımızı da de acı acı düşünmek- ten kendinizi alamıyorsunuz. VELtEFENDİ'DEN FİKRETDAĞUOĞLV Gapano koşmayacak KEMAL AKYER 1. AYAK: Hafta içinde ağır pistte güzel bir galop yapan As- lanım 1, iyi durumunu koruyan Guçlücan ve Ekrem tarafından hazırlanan Daisy's Boy arasın- daki mücadele yanşın birinci- sini belirleyecektir. Yarışın sürpriz tayı Sibel 2'dir. 2. AYAK: Güzel dereceli ga- loplarla hazırlanan ve dün sa- bah 400/24, 200/11.5 R yapan Nurtay, yanşın en şansh tayıdır. Misliciler kuponlarına tek ya- zabilir. İdmanlannda göz dol- duran Askontes daha sonra du- şünülebilir. Azamet ve Beşikta- şılı'yı sürprizde öneririm. 3. AYAK: iyi durumunu ko- ruyan Şahlan ile Akbulut ve dün sabah 400/26, 200/13 R yapan Gönül 1 birincilik müca- delesi verecekler. Pistin kuru ol- ması halinde Enter, Kayra, Ya- ğızcan sürpriz yapabilecek formdalar. 4. AYAK: Perşembe sabahı talihsiz bir şekilde arka ayağı çatlayan Gapona koşmayacak. Akın'la ilk kez koşacak olan ve dün sabah 600/37, 400/24.5, 200/12 R sprintiyle George Thomas, günün banko atıdır. Cartekitt ve Gizmo daha son- ra düşünülebilir. 5. AYAK: Dün sabah sprin- tinde 400/25, 200/13 Ç yapan Varol İzzet ve 600/40.5, 400/26, 200/13 R yapan Kav- çinbe>, birincilik mucadelesi ve- recekler. Hafta içinde iyi göru- nen Ilgın ile formunu koruyan Tırpan ve Doğubatur, yanşın sı- rasıyla şansh atlarıdır. 6. AYAK: Formunun zirve- sinde olan Yemeni'yi 400/23, 200/11.5 R sprintiyle başta tu- tuyoruz. Dün sabah 600/36.5, 400/23.5 R yapan Best Line sert rakipleridir. Eastern Boy ve grubun kaliteli atı Mehter l'i sürprizde öneririm. TAHMİNLER 1. KOŞU: F. Menekşe (3), PYa- rol (1), P. Tunçpınar (4), S. Nur- şo(7) 2. KOŞU: F. Aslanım 1 (2), P. Daisy's Boy (4), S.Güçlücan (1) 3. KÖŞU: F. Nurtay (8), P. As- kontes 0), P- Azamet (3), S.Be- şiktaşlı (4) 4. KOŞU: F. Şahlan 1 (9), P. Akbulut (1), P. Gönül 2 (13), S. Enter (4) 5. KOŞU: F. George Thomas (4), P. Cartekitt (2), P. Gizmo (5), S. Sauthern Dancer (6) 6. KOŞU: F. Varol İzzet (10), P. Kavçinbey (6), P. Ilgın (13), P. Tırpan (8), S. Doğubatur (2) 7. KOŞU: F. Yemeni (5), P. Best Line (3), P. Eastern Boy (8), S. Mehter 1 (1) OTORİTELERİN GÖRÜŞLERİ F. Dağlıoğlu Kemal Akyer Naip Yılmaz Orhan Ozsu 2-4 2-4-1 2-6 2-1-4 1-3-4-8 8 8-1 8 9-5-11 9-1-13 1-9-13-4 9-11-1 4 4 4-5 8-6-12 10-6-13 10-2-8 4 6-10 5 5-3-8-1 8-6 8-9-6-3
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear