25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
21 AĞUSTOS 1990 DIŞ HABERLER CUMHURİYET/17 KORFEZ KRİZI...KÖRFEZ KRÎZt... KÖRFEZ KRİZÎ...KÖRFEZ KRÎZL.. KOI AMERİKALlSTRATEJİSTLER ZAMANIN ALEYHTEİŞLEDİĞİKANISINDA 'ABD vuracaksa bir an önce vursun'Irak'ın manevralan karşısında 'eli kolu bağlı dev' şeklinde oturan bir ABD'nin itibar kaybedeceğine inanan bazı stratejistler, bunun da dünyaya 'Amerika mağlup oluyor' mesajı vereceğini savunuyorlar. UFUK GÜLDEMİR mSHINGTON — ABD Körfez'deki as- keri gücünü her geçen gün biraz daha art- tınrken bu gücü ne ölçüde ve ne zaman kul- lanacağı konusunda çeşitli tartışmalara sah- nejjluyor. Her ne kadar Zbigniew Brzezinski gibi stratejistler Irak işgali altındaki bir Kuveyt fîkrine Amerika'nın kendisini ahşürması ge- rektiğini savunuyorsa da buradaki genel ha- va, "Efer Irak vunılacaksa bir an önce vu- rnlsnn, yoksa zaman aleyhimize isliyor" yö- nünde gelişiyor. önceki gunku Washington Post gazetesinin "Körfez'deki hedefler" baş- Iıklı Eüşmakalesinde, "Stratejisüerin, eğer vurulacaksa. şiradi yapılınasu geç yapıima- sından daha doğru olur" gorüşünde oldu- ğu vurgulanıyordu. Ote yandan Amerikan basııuna yansıdığı kadanyla, Kudüs de "Za- manın Amerika aleyhine isledigi" kanısın- da. Ancak bu konudaki en çarpıcı analizi ABD eski Dışişleri Bakanlarından Henry Kissinger yapıyor. Kissinger, "Eğer Amerika ekonomik önlemlerden kesin sonuç alınma- yacağını kestiriyorsa, o zaman hemen Irak- ın tiim askeri yeteneğini ortadan kaldırmayı bedefleyen cerrahi bir müdahaleyi göz önö- ne almalıdır" diyor. Bu görüşte olanlar, Amerika'nın Körfez krizinde artık "geri dönülemez noktayı" geçtığini, Irak, Kuveyt işgalini siirdürürken ABD'nin de Suudi Arabistan'da "eli kol« bağlı bir dev" olarak oturmasının, dünya- ya "Amerika'nın mağlup olduğu" mesajını vereceğini savunuyor. Bu mesajın ise tiira dünyada büyük siyasi ve ekonomik yansı- maları olabilecegi kaydediliyor. Kuveyt'te Amerika'ya karşın tutunmayı başarabilen bir Irak'ın, zaman içinde, zayıf komşulan- nı işgal etmesine bile gerek olmadan hariç- ten yönetmeye başlayabileceği, dolayısıyla da d'unya petrol fıyatlanru kontrol edebile- ceği kaydediliyor. Bu bakımdan, geçen za- manın Amerika'ya "müttefik" olraadığı vurgulanıyor. Bu çerçevede ortaya atılan senaryolardan birisine göre her ne kadar Suudi Arabistan, Venezuela, Emirlikler ve Nijerya petrol ure- timlerini 4.1 milyon varil arttırarak Irak ve Kuveyt'in dilimini doldurmayı taahhüt et- miş olsa da bunu uzun süre sürderemeye- cekleri kaydediliyor. Köşeye sıkışan Irak'ın Suudi Arabistan'ın üretimini engelleyebile- cek bir faaliyete girişip bunda başanh ol- ması halinde ise dünyanın büyük bır petrol krizine girebileceği ve Irak'a karşı ambar- gcnun sürmesinin olanaksızlaşacağı vurgu- lanıyor. "Zaman Amerika'nın alevhine işliyor" ar- gümanının dayandığı bır başka nokta da Amerika'da Kongre, muhalefet ve basın'n zaman içinde ABD'nin Körfez'deki vartığına karşı çıkan bir tutum alabileceği. Aynı tehlike Arap kamuoyu için de ge- çerli. Kriz uzadıkça Bağdat'ın bölgedeki an- ti Amerikan duyguları mobilize etme şansı yüksek. Irak'ın, Kuveyt işgali ıle Filistin ko- nusunu irtibatlaması, bu görüşü savunan stratejistlerce, son derece "nstaca" atılmış bir adım olarak görülüyor. Aynca ambar- godan hızla sonuç alınamayıp zaman geç- tikçe, Irak da buna dayanabilecek güç gös- terdikçe, kriz başlangıcında Irak'a karşı ce- saretlenerek tavır almış komşulannm, gide- rek umutsuzluğa kapılabileceği, "Saddam'ın devrilmediğini gorunce onunla bir arada ya- şayabilmenin yoUannı arayabilecekleri, boy- lece özellikle gıda aMukasının her köşeden delinebilecegi" vurgulanıyor Aynca Irak 1 ın Kuveyt'i işgaline son veremeden bölge- den çekilecek bir Amerika'nın, Beyrut'tan apar topar aynlışı da hatırlarursa, arük "Or- tadogu istikrannın bekçisi" rolunu oynama- sının olanaksızlaşacağı vurgulanıyor. Bun- dan daha tehlikelisi de Amerika'nın bu ro- lünü yakın vadede kimsenin üstlenemeye- cek olması şeklinde uç veriyor. ABD eski Dışişleri Bakanlanndan Henry Kissinger yukarda anlatılan unsurlar ışığm- da bu konuda şöyle diyor: "Amerika'nın kaybetmeye tahammülü olamaz, çünkii sonuçlan çok agır olur. Eğer Amerika ekonomik önlemlerden kesin so- nuç alınamayacağını kestiriyorsa, o zaman hemen Irak'ın tüm askeri yetenegini orta- dan kaldırmayı bedefleyen cerrahi bir raü- dahaleyi göz önüne almalıdır." Ozetle, Amerika'da hava, şimdilik, "Kı- sa ve ani bir kriz, kuşkulu sonuçlan uzua vadede ahnabikcek bir ablukadan daha faz- la menfaatimize olur" yonunde esiyor. ABD, son 15 gün içinde Körfez'e, Viet- nam savaşından bu yana en büyük dış as- keri gücunu yığdı. Vietnam'dan farklı ola- rak, ABD, Körfez için önceden hazırlan- mış kontenjan planları olduğu için bu ka- dar kısa bir sürede muazzam bir askeri gü- ce erişebildi. Amerikan makamlan resmi sayılan açık- lamaktan kaçınıyor. Ama Pentagon muha- birlerinin haberlerine göre halihazırda 60 bin asker bölgeye indirilmiş durumda. Ay- nca 45 bin deniz piyadesi de yolda. ABD aynca sivi] havayollan şirketlerine ait uçaklarla da bölgeye asker göndermeye hazırlaruyor. ÜRDÜN Ambargo deliniyor PARİSTE SADDAM YANLILARI — Önceki gün Paris'te bir grup Saddam yanlısı, yabancı güçlerin Suudi Arabistan'a gitmesini protesto etti. (Fotoğraf: AP) FRANSA Fransa, ABD'nin çizgisine geldi SABETAY VAROL PARİS — Körfez bunalımı konusunda kendini ABD ve İngiltere politikasından ayırt etme eğilimi, Fransa'da giderek zayıf- hyor. Bağdat rejiminin Irak ve Kuveyt'te yaşayan Batılıları rehine olarak kullanma niyetinin kesinlik kazanmasından sonra ön- ceki gün, Fransız hükumeti Basra Körfe- zi'ndeki deniz kuv vetlerine "gereginde zor kullanma" emri verdi. Böylece, BM kara- rıyla uygulanan "ambargo" kavramıyla "abluka" arasmda Fransızlar'ın yaptığı ta- rumlama farkı, pratikte geçerliliğini yitir- di. Şimdiye kadaı "Baü bloğunda çatlak mı var" sorusunun uyanmasına yol açan "özgiin" Fransız polilikası, olaylaruı hızı- na dayanamadı. Cumhurbaşkanı François Mitterrand, ilgili bakanlardan oluşan "kriz hücresi"ni akşam saatlerinde toplayarak Körfez bunalımına ilişkin kesin politikası- nı saptayacak. Bu toplanu sonrasında şu so- nuçlar çıkması bekleniyor. 1- Fransa, prensip olarak ekonomik am- bargonun uygulanması için gereginde Irak'a mudahale edecek BM şemsiyesi al- tında bir uluslararası askeri güç teşkilini sa- vunuyor. Ama bu gücun oluşmasını bek- lemeksizin de Fransız birlikleri askeri ope- rasyonlara girebilecek. 2- Arap ülkeleriyle temaslar sürdurüle- cek. Ancak Fransa'nın bundan sonra askeri planda da Washington'la daha uyumlu bir politika saptaması bekleniyor. örneğin Amerikalılar, Irak'a karşı sürpriz bir sal- dınya girişirlerse Paris'in buna destek sağ- laması şaşırtıcı olmayacak... Fransızlar, ABD ile şimdiye kadar olan "görüş. farklı- lığı"nın, özden çok biçime ilişkin olduğu- nu vurguluyorlar. Birçok gözlemci, buna- lımın ilk iki haftasında Fransa'nın Arap ül- keleriyle iyi ilişkileri korumaya ağırlık ve- ren bir siyaseti önemsediğine, son gelişme- lerden sonra bu farkhhkların önernini yi- tirmeye başladığına dikkat çekiyor. Fransa'da genel eğilim, Bağdat'ın "ge- rilimi arttırma" stratejısi izlediği ve siyasi çözum olasılıklannı bir bir devre dışı bırak- tığı biçiminde. Gerçi önceki gün Dışişleri Bakanlığı'nın yayımladığı bildiri. Fransa'- nın ablukaya katılma kararını, "ekonomik ambargonun etkin bicimde uygulanması ih- tiyacı"yla açıklıyor. Ancak Kuveyt'te bu- lunan 27 Fransız vatandaşırun stratejik öne- mi haiz tesislere göturulmek üzere Bağdat rejimince seçilip perşembe gününden beri kendilerinden haber alınmayışının, Paris'- in Irak'a karşı politikasını sertleştirmesin- de etkili olduğu düşünülüyor. Ne var ki bunalımı Irak'ın Kuveyt'i iş- gali meselesinden çıkarıp bir "rehİDder kri- zi"ne dönüştürmek istemeyen Paris, yeni kararından sonra Amerikan donanmasıy- la Fransız donanması arasında son karar- larla birlikte hiçbir fark kalmadığıru vur- guluyor. FATİH M. Y1LMAZ AMMAN — Ürdün, metropoldeki bü- yük işadamlarımn aldığı ani kararlarla if- lasın eşiğine süruklenen açıkgöz taşra tuc- carlannı andınyor. Kral Hüseyin'in ulkesi, Basra Körfez'indeki krizi, ekonomisinin he- men hemen her alanında yoğun biçimde his- sediyor. Ürdün'ün giderek durma noktası- na gelen ihracatı, turizmi, taşıma sektörü, gündelik yaşarıda da yıkıntılara yol açıyor. öyle ki 34 derece sıcağa karşın, tüm resmi dairelerde havalandırma cihazlannın çalış- tınlması yasaklanıyor, halka enerji tasarru- funda bulunulması yönünde çağrılar yapı- lıyor. Kral Hüseyin'in BM Güvenlik Kon- seyi'nin ekonomik ambargo karanna uya- cağım belirtmesine karşın, Ürdün 'çeşitli yollardan' Irak'a yiyecek maddesi göndenp, petrol almayı sürdüruyor. Ortadoğu'nun en demokratik ulkesi olarak gösterüen Ürdün- de, komünistlerden radikal tslamcılara ka- dar uzanan siyasi yelpazede yer alan grup- lar da ABD karşıtı ortak bir deklarasyonla 'Ulusal Cephe' kurulması amacıyla, adırn- larını hızlandınyorlar. Yedi tepe Ozerine kurulmuş, mahalleleri birbirinden duvarlarla aynlan bir kent Am- man. Aynı zamanda, bir biçim evlerin oluş- turduğu bir taş yığını da. Ürdün'ün kuze- yinden çıkarılan 'haraş' adlı taşlar, en önemli yapı malzemesi olarak kuUanılıyor. Briket görünümünde, ancak daha sağlam bir yapıya sahip olan bu taşlar, Amman'ın bütün sokaklarmda karşınıza ya bir apart- mana, ya bir iş merkezine ya da bir resmi daireye dönüşmüş sekliyle çıkıyorlar. Çelim- siz ve boy fakiri ağaçlarm süslemeye çalış- tığı Amman sokaklannda tastan yapılma bu binalar, melankolik duygulara da çok uy- gun düşüyor. Amman'da bir sokağa girdi- ğinizde, bir Ürdünlünün gözlerınde, "ülke- nin içinde bulunduğu açmazı" kolayca far- kedebiliyorsunuz. "Halimiz ne olacak, ya- şam seviyemiz diişecek rni" sorulan, Am- riıan'm bir biçim taştan yapılma evlerinden, resmi binalanndan, işyerlerinden çıkarak sokaklarda yankılanıyor. Irak'ın Kuveyt'i işgali sonucu, BM Gü- venlik Konseyi'nce alınan ekonomik ambar- go kararına ilk başlarda açık açık sırt çevi- ren Ürdün, geçen hafta sonundan itibaren, biraz da 'metazori' olarak uymayı kabul et- tiğı bu karann, zayıf ekonomisine yükleye- ceği ağır faturanın muhasebesini yapıyor. Irak gibi önemli bir ekonomik kaynaktan (ki ihracatının yiızde 50'si Irak'a yapıhyor ve petrolün yüzde 95'i bu ülkeden sağlanı- yor) raahrum kalmanın faturası, Ürdün için çok pahalıya mal olacağa benziyor. îhraca- tında günden güne kendisini enikonu his- settiren azalma, egzotik Akabe için yaptı- rılan tüm turistik rezervasyonların iptali, Amman'ı, endişenin hıiküm sürdüğu bir ka- osun içine doğru hızla itiyor. Bu endişeli IISS'DEN DON KERRİN TAHMÎNİ 'ABD saldırırsa üsleri isteyecektir'Uluslararası Stratejik Araştırmalar Enstitüsü Ortadoğu uzmanlarından Don Kerr, Irak'a karşı bir askeri operasyon halinde bunun hava kuvvetleriyle mümkün olabileceğini, bu nedenle ABD'nin, Türkiye'deki üslerini kullanmak isteyebileceğini söyledi. SEMtH tDİZ ANKARA — Merkezi Londra'da bulu- nan Uluslararası Stratejik Araştırmalar Enstitüsü (IISS) Ortadoğu uzmanlarından Doa Kerr, ABD'nin Irak'a karşı bir ope- rasyon düzenlemesi durumunda bunun ha- va kuvvetleri ile olacagını söyledi. Bu ne- denle ABD'nin Türkiye'deki usleri kullan- mak isteyeceğini belirtti. Körfez'deki son gelişmelerle Turkiye'nin stratejik öneminin azaldığı yönündeki düşuncelerin "kesin bir şekilde gözden gecirilmesi gerekeceginj" be- Lrten Kerr, "Mevcut gelişmelerle AT uye- liği arasında bir bağianb kurmak çok kar- maşık bir konu" dedi. Kerr, buna ragmen Türkiye'nin Baü'ya yönelik yükümlülükle- rini üstlendiğine işaret ederek "A\Tupa'nın sınırlan genişleyecekse Tiirkiye niçin top- luluk içindeki yerini almasın?" diye sordu. Körfez'deki bunalırrun Avrupa'da en ya- kından izlendiği yerlerden bin de dünya ça- pında üne sahip IISS. Ortadoğu uzmanla- rından Don Kerr ile son gelişmeler konu- sunda telefonla söyleştik. Kerr'e sorduğu- muz sorular ve verdiği yanıtlan şöyle: " — Körfez'deki son gelişmeler Avrupa'- nın Türkiye'ye yönelik duşuncelerini değis- tirdi mi? KERR — Eğer Avrupa açısmdan Türki- ye'nin stratejik öneminin azaldığı yolunda duşünceler varsa ve bunlar ust düzeylerde savunuluyorsa, o zaman son gelişmelerin bunların kesin bir şekilde yeniden gözden geçirilmesine neden olması gerekir. Orta- doğu'nun siyasi açıdan beürsiz bir bölge ol- duğu gerçeği duruyor. Ortadoğu'nun aynı zamanda görülebilir gelecekte dünyanın başhca enerji kaynağı olacağı gerçeği de du- ruyor. Bu iki unsunı birleştirdiğınizde böl- geye dışarıdan mudahale yapılması olasıh- ğı her zaman gündemde kalıyor. Bu çerçe- vede önemli olan nokta da böyle bir mu- dahale olacaksa o zaman sağlam uslere ge- reksınme olması. Mevcut durumda, kendi- sine yönelik bir tehdit gören Suudi Arabis- tan özgun bir kararla topraklarına asker gönderilmesi için uluslararası camiaya ve tabii özellikle ABD'ye davet gönderdi. Ama Körfez bölgesinin geneline yönelik olması- na ragmen, Suudi Arabistan'ı doğrudan tehdit etmeyen bir gelişme olsaydı, Suudi Arabistan bu kararı alır mıydı? Bu durum- da Körfez'e etkin yakınlıkta bir güç yerleş- tirilmesi ne kadar kolay olurdu? Bunlar ka- nımca çok farku sorular. ABD herhalde Mısır'dkki üsleri kuüanabilme konusunda belli bir rahatlık içinde olurdu. Aynı şekil- de Umman'a asker yerleştirilebileceğine inanırdı. Ancak Umman küçük bir ordusu olan küçük bir devlet. Kaldı ki komşuları ile ilişkilerini de düşünmesi gerekiyor. Açık- ça söylemek gerekirse, üsler konusunda Türkiye'ye dönme opsiyonu olmazsa bura- da etkin bir mevcudiyet gerçekleştirilemez. — Peki, Türkiye'nin birdenbire aalaşı- lan bu önemi Tiirkiye ile Batı Avrupa iliş- kilerine nasıl yansıyacak? Burada işin bir de AT boyutu var. Türkiye'nin bu kez de •hem de büyük kayıplan göze alarak Batı'- dan yana taraf alması takdir edilecek mi? KERR — Takdir edilme konusunu ele alırsak, en azından bunun Londra'da açık- ça goruldüğünü size kesinlikle soyleyebili- rim. Ama sizin de anlayacağımz gibi, mev- cut gelişmelerle AT üyeliği arasında bir bağ- lantı kurmak çok karmaşık bir konu. Yeni bir devletin AT'ye dahil edilmesi çok has- sas değerlendirmelerden sonra oluyor. Bi- liyonım, dışandan bakıldığında bu çok ben- cil gibi görünüyor. Çünkü topluluk adeta başvuran ülkenin kredisini değerlendiriyor- muş gibi davranıyor. Bu çerçevede toplu- luk, lehine bir bilanço göremiyorsa o za- man üyeliğe yeşil ışık yakma konusunda çe- kingen davranıyor. Türkiye'nin dar bir de- niz ile de olsa Avrupa'dan coğrafi açıdan ayınlmış bulunması da zihinleri yoran bir nokta. Aynca bildiğiniz gibi şu anda 'Do- ğn Avrupa ülkeleri üyelige kabul edilsinler mi, Sovyetler Biriiği'nin en azından bir bö- lümü kabul edilsin mi?' şeklinde yoğun tar- tışmalar da var. Kısacası şu anda, AT'nin sınırlarının nereye kadar genişletilebilece- ği sorusuna bir yanıt bulunmuş değiî. Ama bana kaiırsa, Turkiye eğer bir NATO üye- si ise ve ittifakın üyesi olarak sorumluluk- larını yükleniyorsa, üstelik Kore'yi hatırlı- yorsak ve mevcut durumu gorüyorsak; o zaman Avrupa'nın sınırlan genişleyecekse Türkiye niçin topluluk içindeki yerini alma- sın. — Körfez'de bir sıcak çatışma olasılığı ne kadar yüksek sizce? KERR — tyi donatılmış silahlı güçlerin konfrantasyon pozisyonunda bulundukla- n durumlarda gelişmelerin taşma noktası- na gelmesi olasılığı her zaman mevcut. An- cak Irak'ın Suudi Arabistan'a saldırması- mn geçen haftaya oranla şimdilik daha az olası olduğunu düşünüyorum. Buradaki te- mel neden, bir yandan ABD güçlerinin kı- sa bir zamanda ve etkin bir şekilde bölge- ye gönderilmesi, diğer yandan da bölgeye diğer Islam ülkelerinden çokuluslu bir güç gönderilmiş olması. Tabii bu gucün onemi, sayılarda değil gönderilmiş olmasında ya- tıyor. Mısır'ın asker gönderdığini gördük. Suriye'den temsilcilerin gönderildiğini gör- dü. Pakıstan ve Bangladeş de asker gonder- mekten söz ediyorlar. Bu karumca çok çar- pıcı bir kararlılık gösterisi. — Sıcak bir çatışma olursa Türkiye bu- na doğrudan katılır mı? Biliyorsunuz An- kara ambargo karanna u>du. Ama toprak- lanndaki üslerin saldın amacıyla kullanıl- masından once çok dikkatli düşünmesi ge- rekecektir. Ne de olsa bolge ülkeleriyle has- sas ilişkileri var. KERR — Dediğiniz çok doğru. Bunun Turkiye için çok zor bir karar olacağına ina- nıyorum. Bu sorunuzun yanıtını, çatışma çıkarsa bunun ne şekilde gerçekleşeceğin- de aramak gerekir. Kanaatime göre ABD'- nin Irak'a kara kuvvetlerini göndermesi çok zor olur. Çünku bu uzun ve maliyeti yük- sek bir savaş olasıhğıru gündeme getiriyor. Başka bir ifadeyle Körfez'deki durum sı- cak çatışmaya dönuşurse bence ABD, tum Irak uzerine gerçekleştirilen hava akınları yöntemini uygulayacaktır. Tabii, bunu söy- lediğim an İncırlik ve Doğu Anadolu'daki diğer usler gundeme gelıyor. ABD'nin bun- ları kullanmak isteyeceğini düşunuyorum. O nedenle bir sıcak çatışma durumunda ABD'nin Türkiye nezdinde girişimlerde bu- lunarak bu yönde talep getırmesi beklen- melidir. Taraflar arasında bu konuda şim- diden bir anlaşmaya \arılmadıysa tabii." bekleyiş, Amman'da Kral Hüseyin yöneti- minin de çalışmalannı giderek zorlaştırıyor. Parlamento, hükümete bir nota göndererek ambargo karanna uyulmatnasııu istedi. Parlamentoda yapılan toplantılarda, Aka- be Limanı'nın Irak'a kapatılması durumun- da, bu işten geçimini sağlayan 100.000 ki- şinin işsiz kalacağı konuşuluyor, ülkenin uy- gun fıyatla petrolü Irak dışında kimden ala- bileceği tartışdıyor. Işte böyle bir ortamda, geçen cuma gü- nü Akabe'den Irak'a yiyecek yüklenmedi- ğinin resmi ağızlardan açıklanmasına kar- şın, limana önceki gün yanaşan Irak ban- dıralı bir geminin, yükunu, Bağdat'a gide- cek kamyonlara yüklediği öğreniliyor. Bu- nun yanı sıra Ürdün'den Bağdat'a çeşitli yol- larla yiyecek gönderildiğini de artık sağır sultan bile duymuş bulunuyor. Amman'daki diplomatik gözlemciler, Irak'ın son günlerde Ürdün'e yaptığı petrol ihracaunı büyiik mik- tarda arttırdığını belirtiyorlar. tleri surülen tüm bu görüşlere karşın, Ürdün'de enerji alanında da tehlike canları çalıyor. Ürdün Başbakanı Mudar Badran tarafmdan tüm resmi ve özel kunıluşlara gönderilen bir ge- nelgede, havalandırma cihazlannın çalıştı- nlmasının ve akşam saatlerinde elektrik kullanımımn yasaklandığı belirtildi. Genel- gede aynca, sokaklarda gece yapılan aydın- latmamn da yarı yanya azaltılacağı kayde- dildi. Ürdün Enerji ve Tabii Kaynaklaı Ba- kanlığı da dün bir açıklama yaparak, halk- tan enerji tüketimini kısmalannı istedi. Ba- kanlık yetkililen, kısıtlama ile gunde 200 va- ril ham petrol tasarrufu yapılmasırun plan- landığını bildirdiler. Ürdün, komşulan Irak, Suudi Arabistan ve Mısır'a oranla çok daha demokratik bir ülke. Ürdün'de kralı doğrudan hedef alma- dıkça, her türlü görüş serbestçe dile getiri- lebiliyor. Kral Hüseyin'in topraklan üzerin- de tngiliz tipi bir demokrasi arayışı içinde olduğu da açıkça görülüyor. Batısında, Is- rail gibi bir 'düşmanla' yaşamak zorunda olan Ürdün'de komünistinden radikal ts- lamcısının kadar siyasi yelpazenin içinde yer alan tüm gruplar, Kral Hüseyin'in Körfez krizine ilişkin çabalarını destekleyip, eko- nomik krizin aşılması için kendisiyle aynı görüşleri paylaşıyorlar. ATİNA Yunanistan Körfez'e savaş gemisi gönderiyor STELYO BERBERAKİS ATtNA — Basra Körfezi'ndeki dramatik gelişmelerden sonra Yunanistan hükumeti de bu bölgeye yığılan çokuluslu askeri gü- ce katılmaya karar verdi. Suudi Arabistan ve Kuveyt'in çağnlarından sonra dün top- lanan bakanlar kunılu, muhalefet partile- rinin şiddetli tepkilerine karşın Yunan de- niz kuvvetlerine ait LIMNOS adlı fırkateyni Basra Körfezi'ne gönderme kararı aldı. Başbakan Konstantin Mitsotakis, bakan- lar kurulu toplantısından sonra yaptığı açık- lamada, "Yunanistan, BM'nin almış oldu- ğu kararlar doğrultusunda hareket etmek- tedir. Yunanistan, bolgeye asker gönder- mekle BM üyesi guçsüz devletlerin işgalini de protesto etmektedir. Bunun canlı örne- ğini Kıbrıs'ta da gormuştuk. Almış oldu- ğumuz karar, Kıbns bükümetince de tasvip edilraiştir" dedi. Ne var ki ülkenin muhalefet partileri, Yu- nanistan'ın Basra Körfezi'ne asker gönder- mesine şiddetle karşı çıktı. Ana muhalefet PASOK lideri Andreas Papandreu, Yuna- nistan hükümetinin Basra Körfezi'ne asker gönderilmesiyle ilgili kararının "çok tehlikeli" olduğuna dikkati çekti. Papand- reu, Basra Körfezi'ndeki gelişmeler çerçe- vesinde BM, AT ve NATO'da alınan karar- lann hiçbirinde, bölgeye asker gönderilmesi şartının bulunmadığım anımsattı ve buna Türkiye'nin tutumunu örnek gösterdi. Pa- pandreu, Türkiye'nin Irak'a karşı alınan ekonomik yaptırımlar çerçevesinde petrol hattını kapatmaktan başka, bölgeye ne as- ker gönderdığini ne de ABD üslerinin Irak'a karşı saldın amacıyla kullanılmasına izin verdiğini belirtti. Oysa Yunanistan'ın böl- geye asker göndermekle ilan edilmemiş bir savaşa katıldığını ve bundan hiçbir ulusal çıkar sağlanamayacağını söyledi.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear