Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
25 TEMMUZ 1990 KÜLTÜR-SANAT CUMHURtYET/5
Sanatçı Agâh Htin öldti
• İSTANBUL (AA) — Ünlü tiyatro ve sinema sanatçısı
Agâh Hün (solda), dün geçirdiği kalp krizi sonucu öldü.
Hün'ün cenazesi, bugiin Teşvikiye Camii'nde kılınacak
öğle namazından sonra toprağa verilecek. 1918 yılında
Istanbul'da doğan Agâh Hün, 1937 yılında girdiği
konservatuvardan 1942 yılında mezun oldu. 1951 yılına
kadar çalıştığı Devlet Tiyatrosu'ndan aynlarak Istanbul
Küçük Sahne"ye geçen Hün, 1959'da girdiği Oda
Tiyatrosu'nda bir yıl çalıştı. Hün, Küçük Opera'da bir yıl
rejisörlük yaptıktan sonra da 1%1'de Istanbul Belediyesi
Şehir Tiyatroları'na geçti. Agah Hün, Şehir
Tiyatrolan'ndan 1982 yılında emekli olduktan sonra
çeşitli TV fılmlerinde oynadı ve bazı oyunlan yönetti.
Unlü sanatçı "Jül Sezar", "Bizim Şehir", "Kibarük
Budalası", "Kahvehane", "Atina'h Timon", "Aman Avcı",
"Hamdi ve Hamdi" adh oyunlarda rol almıştı.
Festivalde son gün
• Kültür Servisi — 18. Uluslararası Istanbul Festivali
bugün sona eriyor. Dışişleri Bakanlığı ve Türkiye Radyo-
Televizyon Kurumu'nun katkılarıyla gerçekleştirilen
festivale 16 ülkeden 1052 yerli, 992 yabancı olmak üzere
toplam 2044 sanatçı katıldı. Festival süresince 9 ayrı
gösteri yerinde toplam olarak 104 gösteri, 73 program
gerçekleştirildi. Gösterileri 200 bin dolayında seyirci
izledi. Bu yılki festivalin en pahalı gösterisi Martha
Graham Dans Topluluğu oldu. Bunu sırasıyla Moiseyew
Halk Dansları Topluluğu, Carlos Santana grubu,.
Leningrad Filarmoni Orkestrası ve Tanita Tikaram
Topluluğu izledi. TRT, festival boyunca yayımladığı
"Festivalde Yann" adh programla Istanbul Festivali'nin
seslendiği kitlenin genişletilmesine katkıda bulundu.
George Benson, Carlos Santana, Dave Brubeck ve B.B.
King ilgi çeken gösterilerdi. Festivalin bu yılki cirosu
5.670.000.000 TL olarak belirtildi.
Thatcher RüşdPye karışmıyor
• LONDRA (AA) — Ingiltere Başbakanı Margaret
Thatcher, tran'ın eski dini lideri Ayetullah Humeyni'nin
hakkında ölüm fetvası verdiği, "Şeytanca Ayetler"
kitabımn yazan Salman Rüşdi ile ilgili bir Pakistan
fılminin Ingiltere'de gösterilmesinin yasaklanmasına
müdahale etmeyi reddetti. Thatcher, dün Avam
Kamarası'nda, kendisini "çifte standartlı olmakla"
suçlayan bir muhalefet milletvekiline verdiği cevapta,
filmi yasaklayan Ingiliz Film Değerlendirme Kurulu'nun
tamamen bağımsız olduğunu belirtti. Thatcher, "Eğer
fılmin dağıtımcıları, kurulun kararına itiraz etmek
isterlerse, uygun yollardan Video Temyiz Komisyonu'na
başvurabilirler" dedi. Rüşdi'nin ölümünü tasvir eden
"Uluslararası Gerillalar" adh filmin yasaklanması,
lngiltere'deki MüslUmanlann sert tepkisine yol açmıştı.
Elia Kazan Nevşehirde
• NEVŞEHİR (Cumhuriyet) — Türk asılh tinlü
Amerikalı yönetmen Elia Kazan eşiyle birlikte geldiği
Kapadokya'da tarihi ve turistik yerleri ziyaret etti. 15
günlüğüne geldiği Türkiye'de önceki gün doğum yeri
olan Kayseri'yi ziyaret eden Elia Kazan, daha sonra
Nevşehir'e geldi. Göreme Açıkhava Müzesi, Zelve ören
yeri ve Kaymaklı yeraltı kentini ziyaret ederek bölgenin
doğal oluşumu ve tarihsel gelişimiyle ilgili olarak bilgiler
alan Elia Kazan, "Eşimle çıktığım ilk tatil. Kapadokya
her konuda film çekimi içın çok ilginç bir plato
görünümünde. Bölgenin bu açıdan değerlendirilmesi
gerekir. Gerekli finans sağlandığı takdirde Kapadokya'da
bir film çekmek isterim" dedi.
Padişah besteleri
• Kültür Servisi — Osmanlı padişahlarının bestelerinin
^eslendirileceği "Milzisyen Osmanoğullan Gecesi" bu
>şam Yıldız Sarayı Has Bahçe'de yapılıyor. Osmanlı
hanedanında, padişahlar kadar şehzadeler ve sultanlar da
sanatla ilgilenmiş, şiirler yazmış ve besteler yapmışlardı.
Interbank'ın katkıları ile gerçekleşecek olan konseri,
bestekâr ve yorumcu Sadun Aksüt yönetiyor. Ayrıca pek
çok saz sanatçısı da bu konserde çalacak. Koro ise
değişik toplulukların ses sanatçılannın bir araya
gelmesinden oluşuyor. Konserde Sultan III. Selim'in
"Suzidilara Peşrevi", "Suzidilara Yürük Semaii",
"Hüzzam Şarkı" ve "Hicaz Peşrevi", Şehzade Seyfettin
Efendi'nin "Hüzzam Peşrevi" ve Sultan Abdülaziz'in
"Hicaz Hümayun Sirto" adh eserleri seslendirilecek.
Aspirin fotoğraf yarışması
• Kültür Servisi - Bayer Türk SM Grubu'nca bu yıl
düzenlenen "1990 Aspirin Fotoğraf Yarışmasf'nın konusu
"Çevre ve Sağlık" olarak belirlendi. Siyah/Beyaz Baskı,
Renkli Baskı ve Dia Pozitif dallannda yapılacak
yanşmaya, her yanşmacı ısterse 4'er yapıtıyla
katılabilecek. Tüm sanatçılara açık yanşmaya, son katıhm
günü 21 Eylül 1990 olarak belirlendi. Seçici Kurul, İFSAK
temsilcisi Cem Çetin, fotoğraf tarihçisi Engin Çizgen,
fotoğraf sanatçılan tsa Çelik. Sabit Kalfagil, Cengiz
Karhova ve Mustafa Vural, Bayer temsilcileri Ali Seven ile
Adem Kahveci'den oluşuyor. Yanşmada, her 3 dalda da
"Başan Ödülü" kazanan fotoğraflara 3'er milyon lira,
"Özendirme Ödülü" kazanan eserlere ise 500 biner lira ve
"Bayer Başan Plaketleri" verilecek. Yanşmanın
değerlendirilmesi 1 Ekim 1990 günü yapılacak ve sonuçlar
8 Ekim 1990 günü açıklanacaktır. Yanşmayla ilgili bilgiler,
fotoğraf derneklerinden sağlanabileceği gibi, "Aspirin
Fotoğraf Yanşması, Bayer Türk Kimya San. Ltd. Şti.,
Büyükdere Cad. 85, Stad Han, Kat: 1, Mecidiyeköy 80300
tstanbul" adresinden de alınabilecek. Yapıtlar da yine
aynı adrese ya elden teslim edilecek ya da postalanacak.
Artıkayrılıkdertdeğil:
PlastikAşkçıktı!
son k•s•t I
"P I a s t I k l | k ,
b ü t o n
k ı ı « t e l l * ı 4 t
KAYNAK MUZ1K TCARET
Teyyareo M.AIı Bey Sokak
No 6 Ş.şh-lstanbul
13135 74
MÜZİK FiLiz Aii
Bir festival böyle geçtiKlasik müzik ağırlıklı
konserlerde belirgin bir
amaç veya program
izlememeye devam
ediyordu festivalin
beyinleri. îki yıl sonra
20. yaşına basacak olan
bu çok önemli kültür ve
sanat hareketinin
önünde bazı kaçınılmaz
yol aynmları
görünmekte artık.
Son bırkaç yıldır Istanbul
Festivali'nin başan grafiğinin
Açıkhava Tiyatrosu için prog-
ramlanan konser ve gösterilere
kaydığı görülmekte. Toplumu-
muzun daha bol, çeşitli kesim-
lerinin ilgisini çeken flamenko
gruplan, modern dans, halk
dansları. daha da önemlısi caz
ve pop starlannı konuk ederek
ilgi alanını genişletiyor tstanbul
Festivali. 1990ın "star"lan
kuşkusuz John McLaughlin,
George Benson, Dave Brubeck.
B.B. King, Branford Marsalis,
Santana ve Tanita Tikaram'dı.
Klasik müzik ağırlıkh kon-
serlerde ise belirgin bir amaç
veya program izlememeye de-
vam ediyordu festivalin beyin-
leri. Gerçekten birinci sınıf bir
orkestra olan Leningrad Filar-
moni Orkestrası yanında bir
Oxford Şehir Orkestrası veya
tskoç Ulusal Orkestrası yer ala-
biliyordu. Orkestra konserleri-
nin programlan da herhangi
bir tema ya da amaca yönelik
hazırlanmamıştı. Sovyetler,
konser programlannda tümüy-
le kendi bestecilerini lanse edi-
yorlar, hatta Şostakoviçten bu
yana yetişen ve Batı'da büyük
yankilar uyandıran onca yeni
Rus bestecisini programlanna
almayarak bize biraz küflenmiş
bir mönü sunuyorlar, Britanya-
lılarsa programlanna mutlaka
birkaç Britanyah bestecinin
eserini katıyorlardı. Ancak
Walton'un. Brittenın ya da
Delins'un çığır açmış. özelliği
olan eserleri değildi bunlar.
Eser seçimlerinde nabza göre
şerbet vermek, başka bir deyiş-
le her zevke hitap etme kaygısı
sezüiyordu açıkça.
Oda orkestralan ve oda mü-
zıği gruplannın ve bu gruplann
programlannın seçimi büyük
senfoni orkestralanna oranla
daha isabelliydi oysa. Kemancı
Iona Brown'ın yönettiği Aca-
deray of St. Martin in the Fields
Oda Orkestrası bilinen, aruk
sakız olmuş repertuann dışına
çıkarak Schoenberg'in Verk-
larte Nacht gibi 20. yüzyılın ba-
şında bestelenmiş bir başeseri
ile Amerikalı genç kuşak mini-
malist besteci John Adams'ın
Shaker Loops gibi son on yıl
içinde bestelenmiş bir eserini
yorumlayarak çağımızın müzi-
ğınden iki uç örnek sunuyordu
dinleyicisine. Çek Dokuzlusu da
Martinu, Jaroch ve Lutoslaws-
ki gibi çağdaş Doğu Avrupa
bestecilerini programlanna ala-
rak 20. yüzyılda yaşadığımızı
bizlere anımsatıyorlardı.
I Musici, Zagreb Solistleri,
Concerto Avenna, Venedik
Madrigalistleri, barok önccsi.
barok ve klasik dönem repertu-
arlarından seçmeler sundular
konserlerinde. Concerto Aven-
na bu topluluklar arasında stil
özelliklerine gösterdiği titizlikle
sivrilen bir orkestra iken, Vene-
dik Madrigalisıleri'ninsunduğu
16. ve 17. yüzyıl Venedik beste-
cileri ağırlıkh program bu tür
müziği sevip de örneklerini bul-
rnakta güçlük çeken dinleyici
için çok ilginçti. Ne var ki Ve-
nedik Madrigalistleri'nin sop-
rano, tenor ve bas solistleri her-
halde vaktiyle çok daha iyi
günler görmüş, ama artık
emeklilik çağına ulaşmış sanat-
çılar olarak kendilerinden umu-
lanı pek veremediler.
La Scala Yaylı Çalgılar Top-
luluğu, dünyaca ününün ne
denli haklı olduğunu anladığı-
mız eşsiz soprano Katia Riccia-
relli'ye eşlik etti bu festivalde.
22 temmuz konserinde toplulu-
ğun başkemancısı Piero To-
so'nun yerini Mario Ferra-
ris'in aldığını gördük. Bay
Ferraris'e bu değişiklik tam
anlamıyla bir sürpriz olmuşa
benziyordu... Konserin açılış
eseri olan J.S. Bach m Mi Ma-
jör Keman Konçertosu'nu
sanki "prima vısta" ilk defa gö-
rüp deşifre edermiş gibi çalarak
yüreğimize indirdi ilk başta.
Gelgelelim, Katia Ricciarelli
tam anlamıyla bir rüya gibi im-
dadımıza yetişti de Bach facia-
sını unutmamıza yardımcı ol-
du. Ricciarelli'nin, Franco
Zeffirelli' nin Othelio filminde-
ki Desdemona tiplemesini gör-
müş olanlar sanatçının etrafına
hem sesi hem de kişiliği ile leke
siz, günahsız, masum ve biraz
da hüzünlü bir melek imajı yay-
dığını anımsayacaklardır. Kati-
a Ricciarelli'nin geniş boyutlu
soprano sesi bir uçtan öteki uca
renk değişimine uğramayan bir
enstrüman gibi kusursuzdu.
Entonasyonu üfleme ya da yay-
lı çalgılardan daha net, pınl pı-
nl, duru ve şaşmaz. "Ajilite"si
"Koloratur" süslemeleri eforsuz
ve akıcı. Katia Ricciarelli, ben-
ce 1990 yıh Istanbul Festiva-
li'nin doruk noktasına yerleş-
miş nadir bir orkideden farksız.
Festivalin bir başka zirvesi de
Moskova Oda Operası'nın yo-
rumladığı birbırine taban taba-
Sacha Pitoeff
öldü
• PARİS (AA) —
Çehov'un eserlerinden
yaptığj sahne çalışmalan ile
tanınan ünlü oyuncu ve
tiyatro yönetmeni Sacha
Pitoeff, geçirdiği bir kalp
rahatsızuğı sonucu Paris'te
öldü. Pitoeff, 11 Mart
1920'de tsviçre'de doğdu.
tkinci Dünya Savaşı
ertesinde kendi şirketini
kuran Pitoeff, Çehov'un
"Martı", "Vişne Bahçesi"
ve "Vanya Dayı" gibi
klasiklerini başanyla
sahneye koydu. Pitoeff,
"Marienbad'da geçen yıl"ın
da içinde olduğu çok sayıda
fibnde de rol aldı.
Masal
ŞENLİKTEN YILDIZLAR — Gitarcı John McLaughlin (solda, üstte), bu yılki festivalde hem üçlüsüyle bir konser verdi hem de ts-
koç Ulusal Orkestrası eşliginde kendi bestesi Akdeniz Konçertosu'nu yorumladı. Genç Yugoslav kemancı Stefan Milenkoviç (solda,
altla), şenliğe Aya İrini'deki resitaliyle katıldı. Academy of St. Martin in the Fields toplulugunun şefi ve başkennneısı Iona Brown bu
yıl bir kez daha şenlikteydi. (Fotograflar Tank Ersoy, Muhamm Aydın)
dan paha biçilmez bir ceneyim-'na zıt iki opera prodüksiyonu
idi. Dmitri Şostakoviçin "Bu-
run" operası tam anlamıyla
"kolektif virtüozite" isteyen
amansız zor bir sahne eseriydi.
Moskova Oda Operası sanatçı-
lannın tümü hem aktör hem
dansçı hem opera şarkıcısı hem
komedyen hem fıgüran hem de-
kor ve kostümcü olmak duru-
mundaydılar ve bu görevlerini
bihakkın yerine getirmekle kal-
mıyorlar, izleyenlerin soluğunu
kesecek derecede ustalık ve es-
tütik beğeni sergıliyorlardı.
Topluluğun sunduğu ikinci
eser ise G.F. Haedel'in "Imene-
o" operasıydı. 17. ve 18. yüzyı-
lın ilk yansında müzikli sahne
eserlerine "drama permusica"
yani "müzikli dram" denirdi.
Opera sözcüğü 18. yüzyılın
ikinci yansından sonra "opera
seria" ve "opera buffa" stilleri-
nin gelişmesiyle gündeme gel-
mıştı.
Moskova Oda Operası sade-
ce aryalann reçitatiflerle (mü-
zikli konuşma) birbirlerine bağ-
lanmasından ve her sahnenin
sonundaki final bölümünde yer
alan
a
ensemble"dan ibaret olan
müzığın dramatik akışını sağla-
yabilmek için gayet sade bir
sahne ve oyun stılizasyonu, op-
tik sahne tasanmı ve konunun
gelişimini seyirciye an be an an-
latan Türkçe yazılı yaftalardan
yararlanmışlardı. Haendel'in
hiç de kolay olmayan süslemeli
ses partilerini su gibi yorumla-
yan şarkıcılann her biri bu ka-
dar marifet yetmiyormuş gibi
bir de usta dansçı olduklannı
kanıtlıyorlardı eserin sahnelen-
mesinin estetiği içinde. Mosko-
va Oda Operası kolektif çalış-
manın. kollektif ya.ratıcılığın ve
yüzde yüz disiplinin nelere ka-
dir olduğunu gösterme açısm-
di.
Uluslararası Istanbul Festi-
vali 18. yıhnı kutlamış bulunu-
yor bu yıl. tki yıl sonra 20. yaşı-
na basacak olan bu çok önemli
kültür ve sanat hareketinin
önünde bazı kaçınılmaz yol ay-
nmlan görünmekte artık. Fes-
tivalin "uluslararası" olma nite-
liğini yeniden gözden geçirmesi
gerektiği kanısındayız örneğin.
İlk ağızda bazı soruların ya-
nıtlannı bulmalıyız...
İstanbul Festivali'ne sırf bu
festivali izlemek içindış ülkeler-
den kaç kişi geliyor?
Istanbul Festivali, dünyada-
ki pek çok festival örneğinde
görüldüğü gibi daha "spesifik",
daha "belirleyici'". daha
u
ti-
pik", daha "özgün" bir konu-
ma doğru yönelmeli mi?
tstanbul Festivali her yıl öz-
gün bir "tema" işleyerek dış
dünyanın ilgisini çekmeye çalış-
mamalı mı?
Temanın ille de Türk, Doğu
veya etnik kökenli olması da
şart değil kanımca... Temalann
da uluslararası olması artık
dünyada moda. Kendi sınırlan
içinde "izok" edilmeye çalışılan
ülkemiz kültürünü ulnslararası
kültürle aynı düzeyde yanştır-
maya yönelik çalışmalar festi-
valin olanaklanyla çok daha iş-
lerhk kazanacaktır kuşkusuz.
Aynca festivalin Türkiye'nın
dünyadaki yerini, en azından
sanat ve kültür açısından belir-
leyici kılma şansı ve gücü oldu-
ğu inancındayız.
Festivalin 18 yılda ulaştığı
altyapı sağlamlığı ve gücünü,
buna ek olarak hiç de yabana
atılmayacak seyirci desteğini
"uluslararası" arenaya tam an-
lamıyla çıkarak çoğaltacağm-
dan hiç kuşkumuz yok.
Müzik çalışmalarını ABD'de sürdüren Aydın Eserv
'Aranoni, müziğin karakteri'
Müzik öğrenimine
altıbuçuk yaşında
başlayan Aydın Esen,
müziğinde armoninin
hâkim olduğunu
söylüyor.Esen,
"Armoni, müziğin
ruhunu şekillendiren,
karakterini belirleyen
tekşeydir" diyor.
SEVtN OKYAY
"Aydın'la ilk tanışmamız kon-
servatuvarda oldu. Konservatuva-
ra ben 11 yaşında girdira. 70 se-
nesinde. Sen ne zaıtıan girdin Ay-
dın?"
"68 mi? 68 galiba. Altıbuçuk
>
ı
asında\dım konservatuvara girdi-
ğimde. tlkokul birde miydim?
Evet, birde."
The Marmara Oteli'nin lobisin-
de, ancak izleyenlerin kavrayaca-
ğı mükemmeliyetteki konserinden
bir gün önce, Aydın Esen, konser-
vatuvardan arkadaşı Serdar Kala-
fatoglu ile konuşuyor. Ben ise^ bü-
yük müşkülatla çalışan teybi te-
min eden ve ikisini bir araya geti-
ren kişi olarak, konuşmalanna ri-
yaset ediyorum.
Aydın Esen, altıbuçuk yaşında
başladığı konservatuvara, ilkokul,
ortaokul ve liseyi dışanda okuya-
rak, haftada birkaç gün zaman ya-
ratarak devam etmiş. Bir yandan
dışandaki derslerine çalışarak.
"Şimdi o durum kalkb galiba" di-
yor, "Dört Mevsim lstanbul"un ve
daha birçok dizinin müziğinin ya-
ratıcısı Serdar Kalafatoğlu. Son-
ra devam ediyor:
"O zamanlar, ildmiz de afak bi-
rer çocuktuk. ilk tanışmamız ay-
nı piyano ogretmeninde oldu, de-
ğil mi? Sert bir hocaydı. nefes al-
dırmazdı. Ama müzikaliteyi sonu-
na kadar öğretti bize. tkimiz de
çocuktuk ama, bir anda kaynaşı-
verdik. Bu kaynasma da değil mi
Aydın, ortak bir tutkudan çıktı.
Sonuna kadar, tarz falan gözet-
meksizin, müzik yaratmak tut-
kusu".
O zarnan onları uzaktan gören
birisi, çok şaşırabiürmiş, onlara
göre. Üç-beş tane minicik çocuk,
piyanonun başına çökmüş, bir
şeyler çalıyorlar. Dışandan hoş,
ahenkli bir şeyler geliyor kulağa
ama odarun içine girdiğin zaman,
bakıyorsun üç-beş tane velet otur-
• Kültür Servisi —
Italya'da Terme kentinde
uluslararası bir masal
yarışması düzenleniyor.
Konusu serbest bıraikılan bu
yanşmaya katılmak
isteyenler yapıtlarmı en son
20 ağustos tarihine kadar
aşağıdaki adrese
gönderebilirler. (Via
Matteotti 20, 47011
Castrocaro-Terme. Tel: 0543
766385)
Pavese'nin 40.
yıldöntimü
• Kültür Senisi — ttalyan
yazar Cesare Pavese"nin bu
yıl 40. ölüm yıldönümü 27
ağustos günü kutlanacak.
Ünlü yazann anısına
İtalya'da Confraternita
meydarunda çeşitli
yönetmenlerin fihnleri
gösterilecek. Belediye
Sarayı'nda ise yazann el
yazmaları ve yabancı dillere
çevrilen yapıtlarından
örnekler sergilenecek.
Bayrampaşa\la
konser
• tSTANBUL (AA) —
tstanbul Büyukşehir
belediyesi Kent Orkestrası,
bugün Bayrampasa'da
konser verecek. Abri
Akpınar Parkı'ndaki
konserde orkestrayı Ekrem
Tekeşin yönetecek. Konserin
ilk bölümünde, Rossini'nin
"Sevil Berberi Uvertürü" ile
Ulvi Cemal Erkin'in
"Köçekçe"si yer alacak.
tkinci bölümde ise solist
Nurcan Eren eşliginde,
"Bomboleo", "Radio
Romance", "La Luna",
"Oye Mı Canto", "Mor
Menekşe", "Yaz Yaz Yaz",
"Öyle Bakma" adh müzik
parçalan seslendirilecek.
Le Carre'den
yeni kitap
• Kültür Servisi — Yazar
John Le Carrt "Rus
Evi"nden (Casa Russa)
sonra yeni bir roman daha
yazdı. Le Carre'nin yeni
romanının adı "The Secret
Pilgrim". Bu kitap
önümüzdeki yılın başında
İtalya'da satışa çıkacak.
Romanın sayfalarında Le
Carre'nin önceki
romanlarından eski
"tamşlar" da yer ahyor:
George Smiley, Toby
Esterhase, Peter Guillam ve
diğerleri...
EN İYt OKULLARDA — Aydın Esen İstanbul Konsenatuvan'nın ardından New England Konser-
vatuvan'nda, Berklee'de, Royal Academy of Music'te, Norvec Müzik Akademisi'nde okumuş.
,0XF0M>, CAMBRID6B
B0URKEM0UTH,BWGHT0N.
HASTINGSEXETERGttE^im
muş piyanonun başına. Ve büyük
bir ihtimalle de piyanonun başın-
da Aydın oluyor. Serdar'a göre,
"Mükemmel bir teknigi vardı Aj-
dın'ın ve doguştan gelen bir yete-
nek."
Bir de Şcrif Yüzbaşıogla'yla ta-
nışması var.
"Ben Kadıköy Anadolu Lisesi-
ni çalıştınyorum. O zaman Milli-
yet'in orkestra yanşmalan vardı.
Onlara müzik hazırladım, bayağı
da çalışOrdım. Düzenlemeleri fa-
lan yaptım. Kafamdakiler, o za-
man için bile çok ilerici şeylerdi.
Çocuklar da iyi çakular, müzisyen
gibi müzisyen değillerdi ama, bu
işi çok scıen çocuklardı. O kadar
istidatlılardı ki, cidden çalabildi-
ler, hatta calabilmenin ötesine geç-
tiler. Yanşma sırasında, bcni
anons ettirdiler. ' Kadıköy Anado-
lu Lisesi'nin bestesini yazan, ça-
lıştıran aşağı gelsin' diye. Aşağı
indim, beni anyorlar. Bir adam
bekliyorlar berhalde, büyük bir
adam. Oysa ben çok ufaktım.
'Beni çağırtmışsınız' dedim.
'Kimsin sen? Buraya girmek
yasak' dediler. 'Ben Aydın
Esen?' dedim. "Nasıl olur?' de-
diler."
"Şerif ağabeyle çok iyi bir dost-
luğnmuz vardı. Nefis bir insandı,
ber konuda konuşabilirdik. Ar-
moni konuşurduk, devamlı kapı-
şırdık armoni konusunda. İyi bir
müzisyen olmak için, annoniyi iyi
bilmek gerekir. Armoni bilmeyen
biri müzisyen sayilmaz. olamaz
zaten, yaraücı olamaz. Baştan beri
en çok üstünde durduğumuz şey
oldu armoni. Benim müzigimde,
kesinlikle armoni hâkimdir. Ar-
moni, müziğin ruhunu şekillendi-
ren, karakterini belirleyen tek şey-
dir."
Aydın Esen'e göre bugün en bü-
yük kompozitörler bile öğrenme
çabası içinde "Birbirinden ödünç
alarak geliyor. O ödüncü, bir yer-
de, alamamak ayıp. Tamamen eli-
nizde olan bir şey bu, verilmiyor.
Gelmiyor zembille. Çok zevkli ta-
rafı da o, sanatın en zevkli taraf-
lanndan biri. O ödüncü, enerjinizi
sıka sıka almak. Alabildiginiz ka-
dar. Bunun da sonu yok. O sonn
bilmeden insan mutlu da oluyor,
stresli de. O sonun olanaklan çok
zevkli."
Aydın Esen'in hayatında, Şerif
Yüzbaşıoğlu'nun yeri çok büyük.
Bunun tek nedeni de birbirinden
faydalanmanın çok ötesinde, mü-
zik için konuşmalan, her konuda
konuşabilmeleri değil. "Çok şey
yapmak istedi, yapamadı. Yapürt-
madılar. Yapabtleceği kadannı
yapt. Hiç olmazsa. bir Şerif ağa-
bey vardı. Çok erken ayrıldı ama,
öyle bir insan vardu Bizim gibi in-
sanlara müzik yapma kapılarını
açardı. Halbuki Türkiye'de en bü-
yük problem, müzik yapma kapı-
lanaın suratınıza kapanmasıdır.
Bir kere kapandı mı snratnıza, bir
daha aralamak bayagı zor oluyor."
Aydın'la Serdar, zamanında ka-
panan kapılan aralamak için ba-
yağı ciddi mücadeleler vermişler,
örümcek kafalı insanlarla. Kon-
servatuvardaki bazı hocalarla, dı-
şanda beraber müzik yaptıklan,
isim olarak, ekonomik yönden on-
lardan daha güçlü müzisyenlerle.
Sekiz sene önceki olumsuz koşul-
ları zerrece göz önüne almadan,
ailesinin muhalefetine rağmen
yurt dışına cıkan Aydın Esen, New
England Konservatuvarı'nda
(Dünyanın super konservatuvarla-
rından biri), Berklee'de, (dört yıh
bir yılda bitirmecesine), Royal
Academy of Music'de, Norveç
Devlet Müzik Akademisi'nde ve
Julliard'da okumuş. Bu Julliard1
da okuyanlar bir garip, inanılmaz
piyano çalıyorlar. Tzimon Barto
da Julliard'dan mezundu.
"Üçbuçuk yıl yaşadıra Boslon-
da. Okullarda asistan profesorlük
yapıyordum. Tabii, kendi çahşma-
lanmı da yapıyordum. En çok za-
man gene bana kalıyordu. Zaten
en önemlisi de o, benim için. Öğ-
retmeyi seviyonım. Çok çalışıyor-
duk, tabii. Yani on, onbeş saat
müzik çalınıyordu. Yedi-sekiz se-
ne devamlı böyle oldu bu. Benim
muziğim. ya da başkalannın mü-
ziği. Her türlu kompozisyonn ka-
famızda düşüıune, yapabilme im-
kânımız vardı. -
YADA BUTİirt YlLİNûlUZCE ÖĞRENtM
12TAKSVTTE ODEME
DE\iAM
EDİVOR/
U KuRSUVR
•TİC^Rİ İNÛİLİZCE
• TUR.1ZMİN6İLİZCESİ
.8ANKAC1LIK.INÛIL1ZCESİ
•51NAV WJR5LAR|: Cambrıdgc
•Rrst Certificite, Profıcıtncy,
•TOEn_,AV«yiı (Soz^ü)
tursem
İNGİÜZÜSANOKULLARI
DANIŞMA MERKEZİ
Cumrtunyet Cad 173/4-B Elmadağ
80230 Istanbul Hılton Otelı Karşısı
Tel 148 39 77-148 79 43-148 2849
Fax 132 97 29, Tlx 27498 tusmtr
AKŞAM YEMEĞİ
İÇtN
Canınız ne istiyor?
Şöyle bir dûşünün
Karar verin ve aşağıdaki
numarayı çevirin.
Istediginiz saatte sıcacık
sofıanızda obun.
570 24 32 (Şimdilik sadece
Ataköy ve dvannda)