14 Kasım 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CUMHURİYET/2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER 25 TEMMUZ 1990 Düşüncelerden Kesitler... Şimdi, daha ciddi ve acı: Oğretim uyeleri''toplanmış, son zamanların günluk uğraşılanndan "ûniversiteyi nasıl kurtarırız" toplantısı yapıyoruz. Yasa tasarısı komisyonu kurulmuş. Özgur mu ozgur, ozerk mi ozerk, çağdaş mı çağdaş, universite nasıl olur diye tartışıyoruz. Prof. Dr. HASAN YAZICI Butunu tanımlamak kımı zaman zor kımı zaman da aldatıcı Gözune çarpanlan hep yek dığenyle ıl- gılı sanıyorsun Nesnellık kayboluyor Belkı de doğ- rusu parçalan sunup yargıyı okura bırakmak Cenaze törenı kadar can sıkıcı, ıç kapatıcı olay olamaz Ancak cenazenın ölume boyun eğmeden öte ınsana ezıklık veren, hatta kızdıran yönlerı var Önce gazetelerde boy boy kese kudretıne bağımlı duyurulan ılanlar Toplumbdımcı arkadaşlara öner- dım Çeşıth ulkdenn uygarlık duzeylenyle ölum du- yurulanmn nıtelıklen arasındakı olası ıhşkıyı araş tırın, dıye. Burun kıvırdılar Sonra torende sevdı ğınle, saydığınla bırlıkte -eğeı torene salt bu neden- lerle katılmak duzluğunu gostermışsen- yaşamanin ayncalığını, bu dünyanın geçıcılığını hıssedecek, bır yandan da öhıyu anıp ve de öluyu anımsayıp ken- dıne çekı duzen vereceksın En >alın, en ıçten, en duz olman gerek Ne mumkun Söylenenı anlamı- yor, Tanrına bıle anadılın dışında yakarmak zorun- da kalıyorsun Bır kısım aydınınuz tslam'da reform olamaz dıye tutturmuş Hele Islam'ı önce bır anla- yalım sonra duşunüruz, ne olur ne olmaz Reform bır yana hıç olmazsa ölumUzü anlayarak gömçlım Dıl konusu açılmışken bılmem hıç duşundünuz mü, reform örneğınde olduğu gıbı bazı sözcükle- rın Turkçe karşıhğı yok Randevu sözcüğü de öyle Yenı doçent olmuşum, YÖK öncesı fakülte kurulu Halen önemlı görevlerde bulunan bır profesör ya- rııma yaklaşıyor Hanımının bır arkadaşını görmemı ıstıyor Cebımden randevu defterımı çıkarıyorum Hazret pür hıddet "Dun bır bugün ıkı, hemen ran- devuyla mı hasta görmeye başladın" dıyor Çok özendığımız, televızyon reklamlannda dıllerden düş meyen ve de adına dernekler kurduğumuz "çağdaş" nıtelıgını taşıyan Batı kentlermde kırtasıyecjer son- baharla bırhkte yenı yü ıçın cep deften satmaya baş- larlar Boy bo>, çeşıt çeşıt Hatta son vıllarda bır de uğraşıya göre cep deften düzenleme olanağı or taya çıktı Cıldı ayn, yaprakları ayrı satıhyor Def tennde bulunmasım ıstedığın yaprak turlerını ken dın seçıyorsun İstanbul'un en ışlek yerlerındekı kır tasıyecılere ıse venı yıl cep defterlerı aralığın ıkıncı varısında gehr Yenı >ılda ne vapacağını kım plan- h\or kı9 Herhalde son zamanlarda yapılıyordur Be- nım çocukluğumda yerlı malı saat hıç voktu Anım- sadı|ım kadanvla Topkapı Sarayı'ndakı saatlerın tumu ganimet ya da bedıyedır "Ne zaman geleyım", "Çarşamba sabahtan gel", "Lutfen bır saat söyle de öyle geleyım", "Estağfurullah" Türk'un saatle arası yuzyıllardan ben bozuk Ola kı "çağdaş- laşmak" ıçın arada bır saate bakmak gerek "Universite nedir?" öz Turkçe karşılığı olma>r an başka bır sözcuk ıse "ıntıhal" Batı'da "plejınzm" dıyorlar Özetle baş- ka bınsının yaasal yapıtını kendının gıbı göstermek Aklıma hep çalıp-yazmak, aşınp-yazmak gıbı tam- lamalar gelıyor tntibal yenne geçecek bır sözcuk bulamıyorum Belkı en ıyısı öğretım uyelen arasında soruşturma (anket) yapmak tntıhale ne demelı7 YÖK'ten önce en alâsından vardı YÖK'le beraber olay daha bır su yüzüne çıktı, guncel ve sıradan ol- du Berum ıntıhal'ım bu kadar, senınkı ne kadar Şımdı, daha addı ve acı öğretım üyelerı toplan- mış, son zamanların gunlük uğraşılanndan "unı- versıteyı nasıl kurtannz" toplantısı yapıyoruz Ya- sa tasarısı komisyonu kurulmuş özgür mu özgür, özerk mı özerk, çağdaş mı çağdaş, universite nasıl olur dıye tartışıyoruz. Beyınler, kalemler keskın, ar- tık bundan böyle açık kapı bırakmayacağız. Yanı- hp bu toplumda Unıversıte dışında da duşünenler vardır, halımız nıcedır, onlara da bır danışmalı dı- yorum Sankı YOk denetçısıvmışım gıbı tepkı gelı- >or Idarecılerı bılımsellıklerı azçok kanıtlanmışlar arasından seçmeye valışahm dıvorum Kımın bılım- sel olduğuna kım karar \erecek, denıyor Derken yenıden başa donup universite nedır, onu tartışıyo- ruz Lzerınde valışılan vasa taslağının gırışınde üru \ersıtelerın ana ışlevlerınden bırının bılımsel araş- tırma olduğu vazılı Bılımsel araştırmanın hemen om.esıne ozgun (orıjınal) sozcuğunun konmasını sa- \unu\orum Zınhar! Ikı ana neden ılerı süru\or lar a) Ozellıkle hukuk gıbı sosyal bılımlerde özgun bıhm^el araştırma yapmak çok zormus, b) Öner- dığım kısıtlama konulursa, gunun bırınde "Senın araştırman özgun değıl" dıye öğretım uyesıne bas- kı vapılabıhrmış Hanımlar, beyler, ıstersenız aklî bılımler. naklî bılımler sımflamasına, beşık uleması duzenıne dönelım, bu ış bıtsm Öziuk haklarımız- la avunur gıdenz Şımdı anhyorum "ıntıhal" soz- cuğunun öz Turkçe karşılığı nıye yok Yıl 1963 Phıladelphıa - New York trenındeyım Vagonun kapısı açıhvor Kapıda eh paketlerle do- lu zencı ve şışman bır hanım Gözu, tıklım dolu kol- tuklarda Kımsenın kılı kıpırdamıyor Yarı okuyup yarı etrafa gösterdığım Dostoyevskı'nın "Budala" sını en fıyakalı bıçımde kapatıp, zencı bayana ve çevreye saçılan paketlerıne yer verıyorum Vagonun sahanlığına yönehrken yıne zencı kahve satıcısı en sevımlı gülumsemesıyle omuzuma vuruyor Dun- yalar benım Phıladelphıa - New York trenınde 18 yaşında bır Rousseau var, kendını bılmez Amerı- kalı>a ınsanlık dersi venyor Geçenlerde televızyon- da konuk olarak katıldığım 'akupunkturun bılımselhğı" uzerıne olan tartışma suresınce bu anı aklımdan hıç çıkmadı Kımı zaman Descartes, kı- mı zaman da Pasteur gıbı duyumsadım kendımı Çok tehhkeh değıl mı' Uzakdoğu mıstısızmının şak- labanlığa çok elverışh bır öğesını öylesıne benım- sedık kı sormayın Meğer Dünya Sağlık Teşkılatı akupunkturu gehşmekte olan ulkelere uygun bır te- davı yontemı olarak ılan etmış Herhalde Zulular' a da hacamatı önerırler Eğer kızmadan gözleyebı- hrsenız en eğlencelısı ne bılıyor musunuz9 Bıleğın- de altın kaplama romatızma bılengı, kulağında za- vıflamak ıçın taktığı akupunktur ığnesı, check up oluyorum diye 6 ayda bır bügisayarlı tomografi yap- tıranlar Gazetede okudum, SSK kajıtlılann hızme- tıne acılan bılgısayarh tomografi aletınm açıhş tö- renınde, bır kadırşınaslık örneğı, önce sayın Çalış ma Bakanı'nın tomografısını çekmışler Kardeşler, o tomografi aletı Çamlıca tepesınde altına yattığı- nız fıstık ağacı değıl Laf aramızda radyoaktıvıte ıle çalışıyor însan zaman zaman denn aşağüık duygusuna da duşuyor 23 Nısan torenlerı nedenıyle televızyonda anlatıldı Dedelerımız Osmanh'nın yuzyıllar boyu >enılmesı sonucu aşağılık duygusuna kapümışlar Dogrudur Yenı ogrendım Meğer Ittıfakçılar zama- nın Amerıka buyukelçısıne Osmanlı nazırhğı öner- mışler Eh Alman'dan paşa yapan, Amerıkan'dan nazır nıye yapmasın1 Bundan ıyı tşağılık duygusu can sağhğı Hocamız Behcet Kemal Çağlar, o abart- malı bıçımıyle (uslubuyla) şöyle derdı "Çocuklar, Amerıkan okulunda okuyorsunuz Sakın ha bun- ların başardıklannı görup aşağılık duygusuna ka- pılmavın Şöyle Aşıyan yokuşundan aşağıya ının Sağınızda Tevfik Fikret, solunuzda Yahya Kemal. Yokuşun sonunda bedbınlığımz yıne devam ederse ne sağa, ne sola, doğru denıze." Koca Mustafa Kemal ! Yıne yenı ogrendım Mustafa Kemal, Anzaklar' ın 1934 anma törenıne katılmayıp, konuşma hazır- lama görevını zamanın îçışien Bakanı'na venr An- cak Mustafa Kemal bu, ışın sonunu bırakır mı, "Şu dıyeceklerını önceden bır de bana oku" der Duy- duğu haması sozlen hıç beğenmemış olacak, hazır- lanan metnı herkesın gözu önunde bır guzel yırtıp şımdı ben söyleyeyım sen yaz, buyurur Sonuçta bu- gun Çanakkale'dekı yapıtı gerçek bır anıt yapan, sahıbı kadar evrensel sözler ortaya çıkar "Bu memlekette kanlarını doken kahramanlar, burada bır dost vatanın toprağındasını/. Huzur ıçın- de uvuMinuz. Sızler Mehmelçıkle \an yana koyun- ko>unasınız. Lzak dıyarlardan evlatİannı harbe gönderen analar! Gozyaslannızı dındınnız! Evlat- lannız bizim bağnmızdadır, huzur ıçındedirier. On- lar bu toprakta canlannı verdikten sonra artık bi- zim evlatlanmız olmuşlardır." Turk aydınının aşağılık duygusu, kısmen gunun modası Atatürk bezırganlığına tepkı, daha da de- nnleşmekte. Kesınlıkle bır yol Çanakkale'ye uzan- mak gerek EVET/HAYIR OKTAYAKBAL . Nereye mi? Çıkmazlara... Nereye gıdıyoruz' Bu soru dudaklardan düşmüyor Turkrye nereye gıdıyor? Hangı sonuca? Hangı cıkmaza' Hangı batağa? Ülke topraklarını yabancılara satıyoruz Ulke ışletmelerının ya- bancılara devredılmesını benımsıyoruz Turk basınının yabancı patronların elıne geçmesıne seyıra kalıyoruz Yobazlık, gerıcı- lık ülkede almış yurümuş, Arap parasıyla valılerımız hacca gö- türülmûş Bütün bunları doğal sayıyoruz Çankaya'da konuk olan kışı ve aılesı tam bır saltanat surmekte, bunu gorup öfkelenıyo- ruz, ama elımız kolumuz bağlı duruyoruz Bütun bunları bılıp du- yup yaşayıp susuyoruz, susuyoruz, susuyoruz 17 Şubat 1923'te Mustafa Kemal Paşa izmır iktısat Kongresı- nı açarken bakın ne demış "Gerçekten mazıde ve bılhassa Tanzımat devnnden sonra ya- bancı sermayesı memlekette müstesna bır mevkıye malık oldu Ve ılmı manası ıle denılebılır kı devlet ve hükümet yabancı ser- mayesının jandarmalığından başka bır şey yapmamıştır Artık her medenı devlet gıbı, mıllet gıbı, yenı Türkıye dahı buna muvafa- kat edemez Burasını esır ulke yaptırmaz " Yabancı sermaye 'kanunlarımıza uymak, saygı göstermek şartıyle' kabul edılebılır duşuncesındedır Mustafa Kemal Ya- bancı sermaye güçlenne 'esır' olmamak koşuluyla Şöyle der "Devlet yapısını yaşatmak ıçın dısarıya müracaat etmeksızın merpleketın kaynakları ve gelırlerıyle ıdare etmek çare ve ted- bırlerını bulmak lazım ve mümkündur" Ataturk dönemı yabancı sermayeden kurtuluş günlerıydı Os- manlı dönemınde yabancılann elde ettılderı ayncalıklar, başta kabotaj hakkı olmak üzere hepsı kaldırıldı Türkıye devletı ger- çek anlamıyla bağımsız olmalıydı "En önemlı esaslardan bı- nsı devletın ıç ve dış bağımsızlığından ıbarettı Mıllet bağımsız- lığından vazgeçmıyor ve geçmeyecek esası kabul edılmıştı" Son on yıldır, ozellıkle Ozal partısının yıllarında yabancı ser- mayeye bütün kapılar alabıldığıne açıldı Bunu ıktıdarın başın- dakı kışıler ozellıkle ıstedıler Sankı bız kendımız yönetmekte ba- sarısızmışız, sankı bız yabancılann yardımına muhtaçmışız 1 Yal- nız yabancı sermayenın gırmesı değıldı ıstenen, yabancılann ış- lerımıze de kdrışmasıydı Tam bağımsızlık kuralı bıle karşılıklı ba- ğımlılık adı altında tanınmaz bıçıme sokuldu Ataturk Türkıyesı- nın temel ılke ve kuralları attust edıldı Atatürk devnmı sılınıp gırtı Hemen her alanda büyük bır değışımle karşılaştık Şımdı de Turk basını yabancılara, hem de ülke yonetıcılerı- nın elıyle, hatta aracılığıyla teslım edtlıyor Ingılız uyruklu bır Asıl Nadır gelıyor bırkaç gazete ve dergıye sahıp oluyor Dûnya ga- zete kralları, ımparatorları bûyuk tırajlı gazetelenn önemlı hıs- selerım ele geçırmeye çalışıyor Maxvelller, Murdocklar Türkıye^ nın unlü gazetelerıne buyuk paralar odeyerek sahıp olmaya kal- kışıyor Ozel TV ıstasyonlan kurmak da var bunların yanı sıra1 Bır gun gelecek ülkemızın basın yayın dünyasına ıkı uç ulusla- rarası şırket egemen olacak' Bu, 55 mılyonluk bır ulusun düşün- me, duyma, anlama öğrenme durumunun yabancılann yönetı- mıne gırmesıdır Halkımızın yabancıların çıkariarına, ısteklenne, özlemlerıne göre bılınçlendınlmesı, daha doğrusu ulusal bılınç- ten yoksun bırakılmasıdır Işın en garıbı de bu basın patronlarının Çankaya ıle kurdukla- rı ılışkıdır Çankaya'da konuk olarak bulunan kışının de yabancı sermayeye destek vermesıdır Yabancı basın patronlarının ülke- mız gazetelerını ele geçırmeterınde hıçbır sakınca 9örmemesı, hatta bunu teşvık etmesıdır Akıl almaz bır olaydır bu' Türk ka- muoyunun ıçıne sındıremeyeceğı böyle bır teslımryete şaşma- mak olası değıldır Geçen gün bütün bu konuları tartışırken bır arkadaş "Madem kı yabancılar butün bu ışlen bızlerden daha ıyı yapıyorlar yurt yönetımını de yabancı holdınglere, şırketlere ıhale etsek daha ıyı olmaz mı" dedı Öyle ya, yabancı uzmanlardan kurulu bır Ba- kanlar Kurulu, bır Başbakan, hatta bır Cumhurbaşkanı ülkemızı nıye daha başarılı yönetmesın^ Gıde gıde varılacak nokta, ülke- mızın kendı elımızle sömürgeleştırılmesıdır Bunu Ataturk çok on- ceden görmuş ve 'dahılı ve hancı bedhahlann olacak' dıye genç kuşakları uyarmamış mıydı? Evet gıdış çok kötü' 'Nereye gıdıyoruz' dıye sormanın vakt geç- tı Gıttığımız yer açıkça ortada bır çıkmaza, bır batağa Uya- nın ey ehlı vatan" demenın sırasıdır desek yanlış olmaz sanırım F A K S I MI LE Servis Güvencemizle Bilar Bilgi Araçları Ticaret A.Ş. Istanbul Tel 9 11) 175 38 00 (4 Hat) Ankara Tel 9 «) 11 8S 60 (4 Hat) , Tarıhin Sürekliliği Odalar Birliği'nin ve sendikaların siyasette ağırlıklarının kaldırılması ve bunun yerini meslek kuruluşlarının (loncaların?) alması, doğruca faşist Mussolini Italyası'ndaki korporatif duzene geçmek demektir. Y. Müh. BURHAN OĞUZ Bır toplum bellı bır sıstem ıçınde kaldığı su- rece hıçbır önemlı olay bırdenbıre kendılığınden ortaya çıkmaz Onunmutlakageçmışteatılmış bır tohumu vardır Bu tohum her yıl, ıklım ko- şullarına göre yenıden az ya da çok baş \enr Son gunlerde baş vermış bu tur "sürgun"le- rı gözden geçırıp bunların tohumlannın ne za- man ve kımler tarafından atılraış olduğunu gö- relım Sayın Cumhurbaşkanı, 26 hazıran tarıhlı ga- zetelerde çıkan beyanları arasında şunları bu- yuruyor Ankara Sanayıcı ve lsadamları Der- neğı'ne (ASİAD) hıtaben "Odalar Bırlığı ve sendıkalann önumüzdekı dönemde polıtıka ve Türkıye uzenndekı etkılennı kaybedeceklenru" söylüyor Bunun yenrıe ASİADbenzen meslek derneklen ıle çevrecı örgut ve kuruluşların ağır lık ve önemlerının artacağını eklıyor Bundan başka sanayıcılerın yatırım yapar ken yüksek teknolojı seçımıne özen gösterme- lennı ıstıyor ve devam edıyor "Bugun artık ağır sanayının modası geçmıştır 1 " Devlet planlamasına (ve hele ıçıne sosyal re- formu da alacak planlamaya) fazlaca sıcak bak- mayan Saynn Özal, bunu altyapıya ınhısar ede- ceğını, "karayolunun hur sıstem" olduğunu, de- mıryolculuğun ıse "komunıst ıdeolojıye" uygun olduğunu, denetımı kola> olduğu ıçın komu- nıstlenn hep demıryolunda ısrar ettıklennı sa- vunuyor Grevın de şıddetle aleyhınde olan Sayın özal "Şımdı zaten komunıst ıdeolojı ve dıyalektık de kâlktığına göredaha kolay anlaşma sağlanabı- leceğı kanaatındeyım Fedakârlık yapmak la- zım Fedakârlık vapmadan bır yere varılamıyor" dıyor Ama fedakârhğın kımın sınına yukleneceğı hususunda hıçbır açıklık ge- tırmı\or Öbür yandan butun bu beyanlara Turk-lş ve Odalar Bırhğı'nden herhangı bır tepkı geldığını bır yerde okumadık Sankı herkes "takdır- ıla- hı"ye boyun eğmış gıbı suskun Kınkkale'dekı konuşmasında da Sayın Cum- hurbaşkanı "nereden buldun" vasasına karşı çıkmış, bu yasanın "mıllıyetçılık olmadığını" ıfade buvurmuş Mussolini İtalyasrna özenmiş Şımdı butun bu duşuncelenn "evvehyatı"na değınmeden önce bunları kısa bır tahhlden ge- çırelım Odalar Bırhğı'nm ve sendikalanr siyasette ağırhklarının kaldırılması ve bunun yerını mes- lek kuruluşlarının (loncalann9 ) alması, doğru- ca faşist Mussolini İtalvası'ndakı korporatıf du zene geçmek demektir Sayın özal bıze bunun ışaretını vermış oluyor O>sa, Dogu Bloku'nda- kı gehşmeler, dunya sendıkal hareketıne yenı boyutlar kazandınyor Sendıkal hareket, 1945'ler sonrası kaçırdığı bırlık ve da>anışma şansını bu kez sıyasal, ekonomık gelışmelenn gerısmde değıl, önunde yer alarak yakalamak ıstıyor "Ağır sanayının modası geço" lanran bızce tek bir anlamı olabılır Türkıye çelık, lokomotıf, top, motor uretmeyecek, arkasına don, göm- leklık bez, ayağına ayakkabı ımalı ıle yetmecek ve bunun ıçın de "yuksek teknolojı" kullana cak' Kaldı kı ağır sanayı demek belh merkezler de ışçı >oğunluğu demek olup bu da dupeduz bır "komunıstlık yuvası" oluştunır 1 "Yuksek teknolojı" tle ıse canlı ve cansız "robot"lar kul- lamlır Ama ortada bır çelışkı var gıbı gelıyor bıze Komunıstlık (ve dıyalektık) kâlktığına göre de- mıryolundan veağır sanayıden korkmayane ge- rek kalıyor 9 Avrupa'dan ve ozellıkle Amerıka'dan unlu ıktısatçılan çağınp ulkenın kalkınması ıçın fi- kırlennı (havlı de pahalıya) almak her zaman ıçın moda olmuştur Adamlar, başta 1947'de Inönu zamanında gelen Thornburg olmak uze- re (*), ağız bırlığı etmışçesıne hep aynı şeyı söy- lerler Gunlük basıt gereksınmelennızı karşıla- vacak emtıayı ımal edın, gensıne, ağır sanayı ve- saıreye kesınlıkle kanşmayın 1 Plan, ılk kez SSCB'de uygulandığı ıçın "komunıst" damga- sını vemış "Bıze plan değıl, pılav lazım" den- mış Hatta DP'nın ılk günlerınde (Lımancı) Hamdı Bey Meclıs'te plandan söz edecek ol- muştu, Menderes kursuye fırlayıp "Planımız plansızhğımızdır 1 " dıyerek Meclıs'ı doldurmuş (her partıden) toprak ağalannın çılgınca alkış- larını toplamıştı Ama Ingıhzler, savaş sonra- sı hıç de komunıst olmayan Beverıdge planını cıddıye almışlardı Karayolu ışıne gelınce 1946 Marshall planı sadece karayollarını hedef almıştı Turkıye'ye petrol, lastık ve araba satılacaktı Sayın Özal, sankı Teksas'lı petrolcuların temsılcısı gıbı ko- nuşmuş olmuyor mu' Böylece "Enderûn"da oğrendıklennı tekrarlamış olmuyor mu' Bıtta- bı çok özendığımız Japonya'nın bundan 30 >ıl kadar once gerçekleştırdığı Tokaıdo Lıne \e Fransızların bugunku Parıs-Lyon- Medıteranne hızlı trenlen, bırer komunıst uy- gulaması oluyorlar Yıllardır Istanbul, Ankara gıbı buyuk kent lerımızın trafık sorununun tek çozum yolu olan metronun yapımını bın dereden su getırerek ön leyenler bu aynı petrol ve lastık tröstlerı ve bun- ların yerlı uzantıları değıller mı' Yuzyülık kuşaklann ıçınde buyuduğu komu- nıst sıstemın akşamdan sabaha nasıl, ne mıktar, ne tur "kalktığı" konusunda karar vermenın er- ken olduğunu ıfade edıp "dıjalektığın kalktığı" konusunu felsefecılere havale edıyoruz Geçehm şımdı butun bunların "evvelı>'at"ı na Yazının başında soyledığımız kurala gore Sa>ın Özal bıze hıçbır yenı şey oğretmış olmu- yor, tıpkı "muhalefet" geçınen kışüenn ogret- medıklerı gıbı Demırel'ın yıne aynı gunlerde çıkmış bır beyanına yer \ereceğız, onemıne bı- naen "Mılletın sesı çıkmazsa ne ıstedığın» na- sıl bılelım' " Yıllarca ulusun kadennı elınde tut- muş kışı, mılletın ne ıstedığını bır turlu bılemı- yormuş' Bız ona bunu son bu kez sövleyehm Adam ekmek, ış, eğıtım, tedavı-ılaç, sosyal gu- vence ıstıyor Sayın Demırel bunlariıyıne unu tacak olursa ömrunun sonuna kadar meydan- larda aynı yaveyı boş yere tekrarlamaya mah- kûm olacaktiT Sayın Ozal ıle aynı "Enderûn" mezunu Demırel, "Ingıltere'de parlamento ra hıbın duasıyla açılır Benım ulkemde ıse ınanç- lar modernleşmeye engel değıldır " gıbı vecız laflar da etmış Erzurum'da Herkes, anayasaya karşın dını, bır yoldan ıs- tısmar edıyor Bu da yenı bır şey değıl DP'nın bu voldakı faalıvetlerıne karşın lnonu, seçım kaygısıvla (1950 seçımlen) unlu tıcanı tankatı, Şeyhı Pılavoğlu'nu Köşk'e akşam yemeğıne da- vet etmıştı Bu arada ağızlara bır parmak bal "Trakya'da denızde ve karadakı kaynak Yerlı gaz SPVUÎCI'" Çok alıştık bu turlu se\ınçlere Bugunlerde Turk-Yunan gergınlığı artarsa kımse şaşmasın Ne Sayın Özal'ın ne Demırel'ın sözlerı bızım ıçın yenı bır şev değıldır Bızım kuşak bunları el- lı yıldır dınlıyor, ışın "evvelı>at"ından ben Sonradan başbakan olan CHP Genel Sekre- terı Recep Peker, ltalya'ya gıdıp Mussolini ıle göruşuyor Duçe ona korporatıf devlet mode- lıruönenyor Odabunubenımseyıpprojeyıra- por halıne dökuyor, ama Ataturk buna kesın- lıkle yanaşmıyor (• •) Aradan zaman geçecek, unlu Recep Peker kabınesı kurulacak Ortada ne ış kanunu ne de sendıkalar kanu- nu vardı Bu sonuncular "Cemıyetler Kanunu" nadayanarak kurulabılı>ordu Bır gun, Şehza- debaşı Ferah Tıyatrosu'nda sendıkalar toplan- tısı yapıldı Büyuk kalabalık geldı %e toplantı haylı coşku ıçınde geçtı. Unlu Recep Peker ka- bınesının Çalışma Bakanı Sadı Irmak, rad>o- da program dışı bır konuşma yaptı ve kurul- makta olan "tşçı Derneklerı"nden soz ettı, ış- çılerı sendıkadan ıstıfa edıp bu derneklere ya- zılmaya çağırdı Faşist korporatıf duzenın ılk aşaması olan bu dernekler aynı zamanda ılk "sarı sendıkacılığı" da temsıl edıyordu (Şımdı bırılerının kulakları çınlasın) Ama hıçbır guvencesı olmayan ışçı, bu çağ- rıya ıltıfat etmedı Sonunda, sosyalıst geçınen Ticaret Bakanı Cemıl Saıt Barlas'ın da yer al- dığı hukumet, sol partılerı ve sendıkaları kapa- tıp çok kışıyı tutukladı \e bunlara haylı ezıyet etme jolunu tuttu (Parmaksız Hamdı'nın her- halde şımdı kemıklerı sızlıyordur) Dahası var... Bu vetmedı "Mıllı heyecana kapılmış" bır grup, polısındırektıf vehıma>esındeTan \eLa Turquıe matbaalarını kırıpyıktı Hıçsuçluya- kalanmadı Azız Nesın unlu "Marko Paşa"smı çıkanyor, bu avnı hükumet de sureklı kapatıyordu O da başka ad altında ("Malum Paşa, Mahut Paşa ") yenısını çıkanyordu Sonunda başa çıkaraadı lar ve gazete bavılerını bunu satmaktan polıs menettı O da sokaklarda bızzat sattı çok alıcıya bu son derece değerlı sıyası mızah gazetesını Bütun bunları okuyacak yenı gençlık, sankı bugunu yaşıyor gıbı olacak Ama butun bunlar, o zaman CHP'nın ıçınde palazlanan sağ kana- dın bılgı ve tasvıbı ıle oluyordu Derken Saba- hattın Alı olduruldu "Ev\elıyatı" boylece ozetledıkten sonra gu numuzde söylenenlere, bu arada "korporatıf rejım" müjdelenne şaşmamak gerekır lşı, "Enderûn" hocaları bö)le ıstıyor Yabaru bıtkı tohumu her zaman baş verır 12 Mart, MC hukumetlerı, 12 Eylul'ler (•) Thornburg Spr> JouleTurkes An economıcappra ısla New York 1949 (•*) Butun bu olaylarm ayrıntıları ıçın bkz BOguz Yüzyılar Bo>Tinca Alman Geıçeğı ve TurkleT, lsuuıbul 1983 s 480 PENCERE KısaltmaL AINMA Prs. lâarbay SEYİT ölum yıldönumunde ozlem ve saygıyla anıyoruz. EŞİ VE ÇOCUKLARI TEMMUZ 1990 SAYI 1 ESRA CAPLI ıle KÖKSAL KOÇ evlendıler Mutluluklar dılenz TURKAY AtLESİ BOBREK TAŞI KIRMA VE ÜROLOJİK HASTALIKLAR MERKEZİ Istanbu! Bakırkoyde OZEL YAŞAR HASTANESI'nın bunyesınde ılk dcfa hastane koşullannda Bobrek ve İdrar Yollan taşlan kınlmaya başlanmıştır AĞR1S1Z ve AMELİYATS1Z olarak vucut dışından yapılan bu tedavı dışında Urolojık Hastalıklar Merkezımızde modern teknolo)ik cıhazlarla teşhıs ve tedavı yapılmaktadır Uzman hekım kadromuzla 24 saat hızmetmızde olup aynntılı bılgı ıçın arayabıhrsınız SAPEK SAĞLIK HİZMETLERİ İncırh Caddesı No 24 Bahrköy-lstanbui Tel 543 26 4V47 570 35 96 İlk sayı "24 Temmuz Özel Sayısı'' olarak çıktı Semıh Balcıoğlu Hasan Cemal Nezıh Demırkent ' Ferruh Doğan Ozcan Ertuna Alpay Kabacalı Prof. Dr Çetın Ozek Ilhamı Soysal Ayrıca, eskı başbakanlardan Suleyman DEMI- REL, Prof Dr Sadı Irmak, Naım Talu basınla ıl- gilı görüşlerını BİZİM GAZETE'ye açıkladılar Turk ve dunya basmından olaylar, haberler, yaalar, gorüşler... Baaru yakından tatumak ıçin okuyacağınız aylık gazete... 68Mİ Daflrtım: GAMEDA te CımiıurfyM Kltap Kısaltma' çağımızın yararlı yontemlennden bırıdır Insan, za- manla yarışıyor konuşmada yazıda, haberleşmede kısaltma- lar boşuna emek harcamaya karsı önlemdır Orneklerını her yanda görebılırsınız Bılım kıtabtnın ılk sayfa- larında "kısaltmalar" rehben verılır Gazetelerde kısaltmalar- dan geçılmez AT, GAP, BM, NATO, ILO, GATT, AGIK, say saya- bıldığın kadar Arkadaşımız Cüneyt Arcayürek bu kuralı uygu- layarak Turgut Ozal'ı kısalttı, TO yaptı, bır hızmet gördü, artık herkes Ozal'ın kısaltılmışını kullanıyor Yalnız bılım ve polıtıka dunyası değıl, sınema çevrelen de kı- saltmadan yararlanır Iste sıze üç kısaltma MM CC BB Herkes bırmcının Marılyn Monroe, tkmcının Claudıa Cardına- le üçuncunun Srıgıtte Bardot olduğunu bılır, ama, her uçu de artık beyazperdemn geçmışınde kaldılar BB'nın pek yakınlarda bır guzellık ya da gençlık amelıyatı geçırdığmı, yuzünu çektırdı- ğını gazetelerde okuduk, ama, nafıle Sınemanın geçerlı kuralı şu Yıldızlar esktr yaşlanır, oyuncu- lar eskımez, yaşlanmaz Yıldtz kukladır, oyuncu sanatçıdır yıl- dız gençlığınde geçer akçedır, oyuncu yaşlandıkça değerlenır BB sınema tarıhıne gömûldu, ama, Turkıye'de BB kısaltması- nın bır başka anlamı var BB 'Başkan Baba' demek, Turgut özal her ne kadar Brıgıt- te Bardot'ya benzemıyorsa da Başkan Babalığa özendığınden adını ıster ıstemez anmak zorundayız, ama sız BB'yı ıstersenız Turkçe ya da Fransızca alfabeye gore 'BEBE ' dıye söylersınız, ıstersenız Ingılızce ya da Amerıkanca "BIBI" dıye seslendırırsı- nız keyfınıze bakar, neşenız bılır, AT'yı kımısı 'AT' (şu bıldığı- mız hayvan yanı beygır gıbı) dıle getırıyor kımısı de "ATE"yı yeğ- lıyor CIA'ya kımısı ' SIAYEY" dıyor, kımısı Turkçe CİA "Kısaltma" kımı zaman adın baş harflen yan yana getınlerek yapılır, kımı zaman da başka bır yöntem kullanılır Anlamdan kay- naklanan kısaltma daha da yararlıdır çünkü zaman kazandır- makla kalmaz, damga vurur Sozgelımı son gunlerde çıkarılan kararnameler SS (sansur ve surgun) kararnamelerı dıye anılı- yor Damgayı bu köşede ben vurdum, tuttu, fenada olmadı Çün- ku bır yandan faşızmın SS'lerıne çağrışımlı bır gönderme yapar- ken öte yandan guncel rejımın nıtelığını vurguluyor Kısaltmalar ınsanın aklında kalır, kullanıldıkça yayılır, yaygın- laşır doğallaşır 1990 Türkıyesı'nın kaç sorunu var' Say sayabıldığın kadar, ama hedef kuçultmek, öncelıklerı ve sonralıkları saptayabılmek, dağınık güçlerı bır odakta toparlaya- bılmek ıçın sorunları önce yırmıye sonra on beşe, beşe ve dıye- lım kı ıkıye ındırmek gıbı bır uğraşa gırılse, elde kalan nedır?, Ikı kısaltma BB SS BBJBaşkan Baba) olmak ıçın elınden gelenı ardına koyma- yan TO nun SS (sansur surgün) kararnamelerı rejimıne karşı ya- sal bır savaşımda seferber olabılırsek Türkıye çağ atlayacak, de- mokrasıye açılabılecektır Onurlu, özgur demokrat, bağımsız bır ınsan gıbı yaşamanın ılk koşuludur bu • Değışen dunyada Turkıye'nın yerınde sayması olanaksız, an- cak ozgurluğe açılış engellenıyor BB ıle SS rejımı oyle bır noktaya ulaştı kı savcılık TÛSIAD (Turk Işadamlan ve Sanayıcılerı Derneğı) Başkanı Cem Boyner'ı sor- guya çekıyor Baskıcı ıktıdar yalnız solda değıl, sağ kesımde ken- dısıne teslım olmak stemeyenlere de gözdağı vermek ve sın- dırmek ıçın gözü kara gıdıyor Tarıh baba yazar kı "kararan gozler körleşır" ^BEBE lığe ya da BİBI'lığe hevesle SS rejımı kurmak ısteyen- lerın heveslerı kursaklarında kalacaktır VEFAT Ailemizin kıymetli büyüğü Dr.AIİÂIÂL vefat etmiştir. Cenazesi 25.7.1990 Çarşamba günü, öğle namazını müteakip, Teşvikiye Camii'nden kaldırılarak Zincirlikuyu aile kabristanına defnedilecektir. AtLESİ TEKEL TÜTÜN, TÜTÜN MAMULLERİ TUZ VE ALKOL j.ŞLETMELERİ GENEL MÜDÜRLÜGÜ MÜFETTİŞ YARDIMCILIĞIGİRİŞ SINAVt 1- Genel Mudurluğümuz Teftış Kurulu Başkanhğı'nda kad- ro karşılığı (Istemlerı ve kuruluşun kabulü halınde mufettış yar- dımcıları sozlesmelı statude calıştırılabıleceklerdır) çalıştırılmak uzere alınacak mufettış yardımcıları ıçın yarışma sınavının ya- zılı bolumu 1 9 1990 ve 2 9 1990 günlerınde Istanbul İzmır ve Ankara'da yapılacaktır 2- Hukuk Sıyasal, İktısat, Isletme Iktısadı ve Idarı Bılımler Fakultesı Iktısadı ve Tıcarı llımler Fakultelerı ıle Iktısadı ve Tı- carı llımler Akademılerınden veya muadılı yerlı ve yabancı bır fakulteden bırını bıtırenlerden Devlet Memurları Kanunu nun 48 maddesınde yazıh koşulları tasıyan ve sınavın açıldığı yılın ocak ayı başında (30) (Askerlığını yapmış olanlar 32) yasını dol- durmamış olan askerlık görevını bıtırmış ya da erteletmış bu- lunan adaytar sınava gırıs şartlarmı ve sınav konularını gösteren broşur ve gereklı belgelen bızzat ya da mektupla A Istanbul da Ataturk Bulvarı No 27 Unkapanı adresındekı Genel Mudurluk Teftış Kurulu Başkanlığı'ndan B- Ankara İzmır Bursa, Eskışehır Adana, Samsun, Erzu- rum Dıyarbakır Gazıantep Antalya Trabzon Van Malatya Sıvas Konya Kayserı Edırne ve Zonguldak Tekel Pazarlama ve Dağıtım Başmudurluklerınden Temın edebılırler 3- Adayların ıstenılen belgelen en geç 20 B 1990 gunu ça- lısma saatı sonuna kadar Teftış Kurulu Başkanlığı na tevdı et- melerı gerekmektedır (Postada vakı gecıkmeler nazara alınmaz) 4 Mufettış yardımcısı olarak alınanlar uç yıllık staj devresı- nın sonunda yapılacak yeterlık sınavını basararak mufettış ol- duktan sonra Teftış Kurulu Yonetmehğı ndekı esaslar dahılınde kurulusumuzla ılgılı çesıtli konuiarda ınceleme yapmak uze- re yabancı ulkelere gonderılecektır Duyurulur
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear