25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CUMHURİYET/2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER 19 TEMMUZ 1990 Yazmı Kargaşası Yeni TDK Başkam tarafından hazırlanan ve adlarını andığımız bir duzine akademisyen tarafından "özenle gözden §eçirilerek geliştirilen" bu yazım kılavuzunun eski bir deyimJe "dört aşı mamur" bir yapıt olması gerekmez miydi? Gerekirdi elbette. Ancak ne yazık kı sonuç böyle olmamış ve ortaya alışılmışın dışında, çelişkili ve Turkçenın gramerine aykırı birtakım yeni yazımlar getiren, kısaca tutarsızlıklar ve yanlışlarla dolu, kılavuz olma niteliğinden uzak bir yapıt çıkmıştır. Prof. Dr. TALÂT TEKİN Her şey yeni Dıl Kurumu'nun 1985'te yayımladı- ğı lmlâ Kılavuzu ıle başladı Alışılmışın dışında, TDK ımzası ıle değı! de Prof Dr Hasan Eren ım- zası ıle yanı kışısel bir yapıt olarak yayımlanan bu yazımtalavuzununönce adı tepkı ıle karşılandı öy- le ya eskı Dıl Kurumu'nun 197O'ten berı yayımla- dığı kılavuzlar Yazım Kılavuzu adını taşıyordu De- mek kı btr şeyler olmuş, yeni Dı] Kurumu, Öz Türkçe yazım sözcuğu yenne Arapça kökenlı ve anlamı bu- lanık imlâ sözcüğunü yeğlemıştı Bu ad degışıklı- ğı, haklı olarak Osmanlıcaya dönuşun belırtısı sayıldı Bu mu "geliştirme"? Kapağına bakılmca kışısel bir yapıt sanılan lm- lâ Kılavnzu'nun böyle olraadığı, başındakı "Gınş" ten anlaşılıyordu Orada belıruJdığuıe göre bu ya- pıtı Prof Dr Melıha Ambarcıoğlu, Prof Dr Zey- nep Korkmaz, Doç. Dr Orhan Okay, Doç. Dr Hamza ZUlfikar ve edebıyat araştırmacısı Fevzıye Abdullah Tansel'den oluşan beş kışılık Imlfi Komis- yonn "özenle gözden geçırmi}" ve ona "birtakım değerlı katkılar getırnnş"tı Yıne "Gınş"ten öğre- nıldığıne göre Sayın Eren'ın hazırlamış oldugu bu kılavuz, Dıl Kurumu Yönetım Kurulu'nda Prof Dr Mehmet Akalın, Prof Dr Kemal Eraslan, Prof Dr Zeynep Korkmaz, Doç. Dr Ahmet Ercılasun, Doç. Dr Zeynep Kerman ve Doç. Dr Mertol Tülum ta- rafından "bır daha görden geçınlmış" ve "yeni kat- kılarla gelıştınlmış"tı Yeni TDK Başkam Prof Dr Hasan Eren tara- fından hazırlanan ve yukarıda adlarını andığımız bır düzıne akademisyen tarafından "özenle gözden geçırılerek geliştirilen" bu yaam kılavuzunun eskı bır deyımle "dört başı mamur" bır yapıt olması ge- rekmez mıydı? Gerekirdi elbette. Ancak ne yazık kı sonuç böyle olmamış ve ortaya alışılmışın dışında, çelışkıL ve Türkçemn gramenne aykın bırtalam yeni yazımlar getıren, kısaca tutarsızlıkiar ve yanlışlarla dolu, kılavuz olma niteliğinden uzak bır yapıt çık- mıştır lmlâ Kılavnzn'nun, yazıma getırdığı yenılıkJenn en çok tartışılanı öteden ben bıtışık yazılan birta- kım bırlesık sözcuklen ayrı yazmasıydı Orneğın bu- gun, ilkokul, açıkgoz, daztaban, agırbaşlı, anoean- ne, babaanne, sutanne. sutnıne, lurkayak, altıpar- mak, karabatak, karetahta, alışveriş vb gıbı belkı yarım yüzyıldır her yerde bıtışık yazılan bırleşıkler, bu kılavuza göre bıtışık değıl ayn yazılacaktı Bu ayn yazım önensı kamuoyunda, hakh olarak, bıi- yiık tepküere neden oldu Eskı Dıl Kurumoılar İmlâ KJavaza'nu bu yüzden kıyasıya eleştırdıler ve kı- lavuzdakı çelışkıL yaamlara dıkkat çektıler Bu kı- lavuzda, örneğın ilkokul ayrı, fakat Ukbahar, son- babar bıtışıktı, pısbogaz ayn, fakat boşbogaz bıtı- şıkü, karabatak ayn fakat karakuş, karatavak bı- tışıktı, serinkanh, sofukkanlı, sıcakkanlı ayrı, fa- kat delikanlı bıtışıktı Bu eleştırılerın kılavuzun ıkıncı baskısına yaran olacağını sananlar aldandı- lar 1988'de yapılan ıkıncı baskıda ılk baskıdakı ayn yaamlara dokunulmadığj gıbı daha önce bıtışık ya- zılan Ukbahar, sonbahar, karatavnk gıbı kımı bır- lesıklenn de ayn yazım kuralına uydurulduklan gö- ruldü Aynı yazım anlayışı Turkçe Sözlük'ün 1988'de çıkan yeni baskısında da "lmlâ Kılavuzu'na uymak" gerekçesıyle ve örnekler daha da arttınlarak sür- dürüldü Bırlesıklenn yazımı hemen heT dılde sorun olmak- la bırhkte, dılbılımcıler yıne de bunların tanımın- da ve yazımmda kullanılabılecek bırtaktm dılbüım- sel ölçutler bulundugunu belırtmışlerdır örneğın Amenkan dılbılımcılerımn babası Bloomfield, In- gılızcedekı bırleşıklen önce ıkı gruba ayınr 1) Söz- dızımsel bırleşıkler (syntactic corapounds), 2) Söz- dızımdışı bırleşıkler (asyntacbc compounds). Bu ay- nm, başka bırçok dıller ıçın olduğu gıbı Türkçe ıçın de doğrudur Söylemeye gerek yoktur kı sözdızım- dışı bırleşıkler bıtışık yazılmak zorundadır, çünkü bunlar adı ustünde, sözdızımıne aykırı bırleşıkler- dır Örneğın Türkçe anneanne, babaanne, sutanne, stıtnine, solkardeş, başortu, sacayak, şışkebap, o(o- yol, dübilim vb gıbı yapılar sözdızundışıdır, çün- ku bunlan oluşturan adlar, böyle ek almaksızm söz öbeğı kuramazlar Bunlann sonlarındakı 3 kışı ıye- bk ekı duşmüş ya da düşürulmuştur Bu durumda ayn yazılmalan Turkçenın gramenne aykırı olur İmlâ Kılavuzu'nun ayn yazdığı açıkgoz ve doz- taban gıbı bırleşıkler de sözdızımdışı (asyntactic) sayüırlar, çünkü bunlar "açık olan göz", "düz olan taban" anlamında olmayıp "gözu açık olan, uya- nık olan, kurnaz" ve "tabanı duz olan" anlamında "eksütılı" bırleşıklerdır Eksıltılıdırler, çünkü bun- lar daha eskı "açık gözlu", "duz tabanh" gıbı -lı eklı altyapüardan (deep stnıctures) kısaltüarak oluş- turulmuşlardır Bunlan ayrı yazan lmlâ Kılavuzu, bunlarla aynı yapıdakı boşbogaz ve dalkavuk bır- leşıklennı bıüşık yazmış ve kendı ıçınde çelışkıye dılşmüştıir' Bırleşıklerın tanımında kullanılabılecek bu baş- ka ölçüt de vurgudur Ikı sözcükten oluşan normal söz öbeğınde öbek vurgusu ılk sözcükte, onun son hecesınde olur Bır bölük bırleşıklerde ıse öbek vur- gusu kalkmış, bırleşığın son hecesıne kaymıştır Yu- kanda andığımız açıkgoz, duzUban türünden ek- sıltılı bırlesıkler aynı zamanda vurgusu son heceye kaymış "vurgu bırleşıklen"dır, kesm olarak ayn ya- zılamazlar Dalkavuk, daltaban, alüparmak, kırka- yak vb gıbı Kolayca anlaşıhr Gelelım bugun, ilkokul, Ukbahar, sonbahar, ka- rabatak, karatavuk, karatabta, ağırbaşlı, sennkanlı, sogukkanlı, sıcakkanlı vb gıbı sözdızımsel bırleşık- lere. Sayılan her dılde pek çok olan bu tür bırle- şıklen normal söz öbeklennden ayırdetmek ıçın de dılbılımsel ölçüt vardır elımızde. Bu ölçüt sözko- nusu yapınm normal söz öbeğınden farklı bır an- lamı olup olmadığıdır Bu ölçütü kullanarak her- hangı bır yapımn normal bır söz öbeğı mı yoksa bır bırlesık mı olduğunu kolayca anlayabılınz Ör- neğın bugıin bır bırleşıktır ve bıtışık yazılması ge- rekır; çünkü anlamı yalnızca "ıçınde bulunulan gün" değıl, "bu günler, bu yıl", hatta "bu >ıllar" dır (Ing today); bu gun ıse "ışaret edılen gun" an- lamına bır söz öbeğıdır (Ing this da>). tlkokul da ayn yazılamaz, çunkü bır bırleşıktır ve normal söz öbeğı ilk okul'dan (Ing first school) apayrı bır an- lamı vardır (tng pnmar> school, eiemantary scho- ol). tlkbahar ve sonbahar sözcuklen de böyledır Bunlar ayrı yazıljrsa normal söz öbeklen olur ve anlamları ayrıdır Ayrıca "Bu Ankara'dakı ılk ılkbahanmız" ya da "Bu tstanbul'dakı son sonbaharıraız" dıyebüırız Karabatak'takı batak bıldığımız anlamda değıl, "suya batıp çıkan, dalıp çıkan (kuş)" anlamında- dır, üstelık vurgusu da son heceye kaymıştır, tam bır bırleşıktır Karatavuk da "tavuk" değıl, bır tür kuştur Bunu ayn yazarsak "kara renklı tavuk" an- lamında bır söz öbeğı elde edenz. Karatahta genel- lıkle kara renklıdır ama yeşıl olanlan da vardır' Agırbaslı "başı ağır" demek değıldır, serinkan- lı, sogukkanlı, sıcakkanlı bırleşıklennın özel "mecazı" anlamları vardır, bunların kılavuzda bı- tışık yazılan delikanlı'dan farkları yoktur Bırleşıklen ayırdetmede kullamlan başka bır öl- çüt de bunlann cekım eklerı karşısındakı durum- landır Ikılemelerden oluşmuş bırleşıklerde çekun ekı yalmzca ıkıncı sözcüğe eklenır, ıkılemelerde ıse her ıkı sözcuk çekım eklenru ayn ayn alır tmlâ Kı- lavuzu bu ölçütü şöyle açıklıyor "îkılemelenn her ıkı bölumu de kullanışta ayrı ayn çekıme uğrar Ev- siz bark-sız kaldı, So\-una sop-unu topiamıs, Çolug- u çocuğ-u sevındi" (s 18) Evet kılavuz, kuralı doğ- ru koymuş ama bunu uygulayamıyor, çunkü alış- veriş bırleşığını yalnız bırıncı baskıda değıl, ıkıncı baskıda da ahş veriş bıçımınde ayn yazıyor' Bu, hıç şüphesız kı bır yazım yanlışıdır; çunkü alışveris, ev bark soy sop, çotuk çocuk gıbı bır ıkıleme değıl, bır- leşıktır Alışvens-e gıdenz, alış-a verij-e değıl, aüşveriş-ten gelırız, alış-tan vens-ten değıl' Bu yazıda bırleşıklenn tanımı ve yazımı ıle ılgılı olarak söyledıklenmız yepyenı, uzmanlık ısteyen, bı- hnmedık ve bılınmeyecek şeyler değıldır Tam ter- sme, bu söyledıklenmız sıradan heT okuryazann (okur-un yazar-ın değıl) bıldığı, bıleceğı şeyler, es- kı bır deyımle "haraâlem" bılgılerdır Bu harcıâ- lem bılgılenn profesör, doçent gıbı yuksek akade- mık unvanlar taşıyan, umversıtelenmızde Türk dı- Iı ve edebıyatı okutan, ya da okutmuş olan, üstelık yeni Dıl Kurumu'nun yönetım ve bılım kurulların- da görev alan kışılerce bılmmemesı düşünulebılır mı9 Düşünüle' EVET/HAYIR OKT4YAKBAL Helikopterie Terzi Getirtmek İnsan kırk yıla yakın bır suredır hemen her gun yazı yayınlar- sa tanhın bır parçası olmuş sayılır Köşe yazarlığı güncelden kop- mamaktır, guncelın ıçtnde yaşamaktır Dahadoğrusu güncel olay- larla, ınsanlarla ıç ıçe olmaktır Polmkacılar geçer gıder çoğu- nun adı anımsanmazolur, 'kımdı, neydı, necıydı' dıye düşündük- lerımız çoktur Zamanın acımasızlığı ıçınde bır zamanlanrt ün- lülen daha yaşarken sılık bır ad, kımsenın anımsamadığı kışıler olmuşlardır Cumhurbaşkanlan geldı geçtı, başbakanlar bakanlar, ünlü par- tı lıderlerı, mılletvekıllerı geldı geçfı Arkalarında güzel anılar bı- rakanlar var, tatsız olaylara karışanlar var DüşunOyomm, on beş yırmı yıl sonra bay ve bayan Ozal nasıl anımsanacak, adları ge- çınce ınsanlar ne dıyecek'' 'Yeni Asır' gazetesı ılgınç bır haber duyurdu Bayan Özal özel terzısını Turk Sılahlı Kuvvetlen'ne aıt helikopterie Otluk köyun- dekı yazlık 'saray'a getırtmış Cumhurbaşkanın Çankaya köşkü var Istanbul'da Boğazıçı'nde Huber köşku var Bunlar yetmıyor- rriuş gıbı Gokova korfezınde bır de Otluk köşkü kurulmuş, bay ve bayan Özal yaz günlennı Otluk'ta geçınyormuş, Bayan Özal'a gıysı gerekıyor bu yüzden Bayan Müberra'yı Ankara'dan Dala- man'a getırtıyor Asken bır helıkopter alıyor bayan terzıyı, Otluk'a getırıyori Gelmış geçmış cumhurbaşkanlarından hıçbırı özet ter- zılerını askerı helıkopterlerle gezdırmemıştı Özalların saltanatı akıl almaz dereceye vardı dıyenlere gelın de hak vermeyın' Yeni Asır' yazan Muammer Yaşar bu ılgınç konuya şöyle de- ğınmış 'Devlet adamlarının ve eşlerının arkadaşları her zaman ılgı çeker Rahmetlı Atatürk'un Çankaya sofrasında devrın sıyaset ve devlet adamları yanında ılımde sanatta, fıkırde sıyasette hıç- bır özellığı olmayan fakat para gücuyle ısım yapmış kışıler Ata- nın yanına yaklaşamazlardı Özallara bakıyorum çevrelerınde ılımde, fıkırde sanatta kendını kanıtlamış kımse yok Eskı baş- bakan ve şımdıkı Cumhurbaşkanı özal bugüne kadar hangı Türk romancısı ıle oturup konuştu'' Hangı sanatçı ıle yemek yedı? Han- gı fıkır adamı ıle bırlıkte oldu dıye duşunüyorum " Bay özal'ın sanatla, yazınla, fıkırle hıçbır ılgısı yok Hıçbır za- man da olmamış Hem hangı kışılıklı yazar, sanatçı, fikır adamı, bılım adamı gıder de Bay Özal'ın yemeğını yer, sofrasına otu- rur? Ülkemızın kışılık sahıbı sanat ve bılım adamları herşeyden önce Özal'ı gerçek anlamda cumhurbaşkanı saymıyoriar kı 1 Hem gıtseler de ne konuşacaklar'? Red Kıt romanlarını mı? Arabesk- cılen mı, Tatlıses'le Ajdaları mı^ Özel terzısını Ankara'dan Dalaman'a oradan yeni yazlık köşk Otluk'a hem de askerı aracla getirtmek kendını bılmezlık, açık- çası görgüsûzluk. daha açığı umursamazlık örneğı değıl mıdır'' Kendını TC'nın başbakan adaylığına yakıştıran bır bayan böyie şeylere dıkkat etmemelı mı' Kendını bılmezlığını böylesıne ser- gılemekten kaçınmayı artık oğrenmemelı mı7 Muammer Yaşar, Ozal'a kendı düşündüğü dünyadan söz ede- cek arkadaşlar gerektığını bunun da Özal'ın kışılığıne hıç de aykın düşmedığını soyledıkten sonra şu soruyu soruyor "Aykırı olan terzı hanımın TSK'nın vatan savunması ıçın uçur- duğu helıkopteriere bınmesı Bır saatlık uçuşuna mılyonlar öde- nen askerı helıkopterlerın hanımları Ege'de tunsük sefer yapan pırpırlar gıbı taşıması Turkıye Cumhurbaşkanı, eşı, TC cum- hurbaşkanına refakat eden resmı gorevlıler askerı araçlara bı- ner Ama sılahlı kuvvetler aşçıya, yardırncılara, terzıye uçar bır- lıklerı tahsıs edemez Edıyorsa nasıl edıldığını büyük komutan- lar lütfen açıklasıniar Emrı kım vermış?" Onemlı bır tonudur bu Kayıtsızlığın, umursamazlığın, cıddı- yetsızlığın, en başta da kendını, haddını bılmemenın yarattığı bır olay BÖBREK TAŞI KIRMA VE ÜROLOJİK HASTALIKLAR MERKEZİ Değerlı hekım ve hastalanmız, OZEL YAŞAR HASTANESİ'nın bunyesınde, Avrupa'da gclıştırılmış teknolojık cıhazlarla vucut dışından bobrek taşı kırmayı gerçekleştırmış bulunuyoruz Amelıyatsız ve ağnsız olarak gerçekleştnJen bu yontem dışında, Urolojık Hastalıklar Merkezı'nde gelışmış modem cıhzızlarla teşhıs ve tedavı yapmaktayız Uzman hekım kadromuzla 24 saat hızmetınızde olup aynntılı bılgı ıçın bızı anyabılırsınız SAPEK SAĞLIK HİZMETLERt A.Ş. İncirli Cad. No: 24 Baktrköy/İstanbul Tel: 543 26 41 - 47 570 35 96 Çoook Türkçe. . . Bir usta: "Duzyazı, pencere camına benzemeli, ardını dupduru göstermelidir" dermiş. Işte unutulmaması gereken bir vazgeçilmez altın kural. ABDULLAH AŞÇI leydm de be kardeşim, bılgılerinle bılgelıklennı yapıtında kullanmaktan nıye sakındın, Ustünde yetennce dunıpeksıksız çıkaramaz mıydın ya pıtmı ortaya 9 Olgunlaşmasmı beklemeksızın mı bır şeylennı hemen ıstıyor senden toplum 9 Senm zamanın dar olabılır, ancak okurunkı pek mı bol' Yapıtı hakkında ıçınden çıkılamaz, ıpe sapa gelmez sözcüklerle kımınde boyuna konuşuyor şaır, boyuna konuşuyor romancı, öykücü, öte- kı sanat dallanna el atabılınz, yontucu, resırn- cı, müakçı ekleyebılınz bunlara, bıhmcı de Acıklama ya da yorumda söylenıp yazılanlann oysa gölgesıne bıle dokunulmamıştır, uzagın- dan da yakınından da geçılmemıştır Yapılmak ıstenen, bırbınnı ıten laf kalabalığıyla okuru gargaraya getırme kurnazlığıdır Kışı, yapıtını acıklama ya da yorumlamaya kalkısmamalıdır GulUnç duruma duşulüyor çünkü Kışının dedığı, demek ıstedığıyle sezdır- dığı, yapıtta yer almalı, başka de>işle okur kar- şısına eksıklerden annmış çıkılmalı, yapıt tam bır bütunlük taşımalı, dışandan ona ne tek söz- cükkatılmalınedeondanartmaJı.sorulabıle- cek her soruyu yanıtlamalıdır Arada tamk olunan şu Kımındekışı, yapıtı hakkında rahatlıkla konuşuyor ya da yazıyor Çehşkımn göz ardı edılışı şurada Yapıt zayıf- ça ya da ınce elenıp sık dokunulmadan yazıl- mıştır, yazar da ayırdındadır bu durumun, an- cak acıklama ya da yoruma kulak venldığınde ağzmdan da kalemınden de bal akıtmaktadır Şunu yapmayı ya da bunu gerçeklestırmeyı de- nemış, ama yapılan hep yanlış algılanmıştır Adam, ışın tam göbeğıne, başka deyışle felse- fesıne ındığınden dem vurup nelen nelerle çağ- nştırdığını öne surüyor, fakat yapıtta bunlann tekıne bıle rastlanıhp rastlanılmadığına değın- mıyor Oysa kendısı gün ışığını kıskandıracak bır cevherdır, önemlı olan yapıt değıl, üle ya- zarın acıklama ya da yorum ıçın ağzından dö- külenlerdır Sorulmaz mı adamdan Pekı öy- Yetkin örnekler Kafamıza dank etmelıdır kı sıtmalı savun- ma, yapıtı ne daha güçlu kılacaktır ne hamlık- tan annmış' öncelıkle yapılması gereken, ya- pıtı pışırıp kotararak pıyasaya sürmek, okura saygılı davranıldığını duyumsatmak değıl mıdjr' Yetkın örnekler mı 7 Vargerçekten ulkemız de, göğüs kabartan sanatçı yazariar kıtlıgıyla karşıla^mıyoruz bereket Yıllardır ızJedığım Cumhunyet gazetesıne güvenle bakabılınz Elden avuçtan kayıveren hukuk ıncelıklennı, Hıfzı Veldet Velidedeoğ- lu Hoca, günluk konusma dılının sınırlan ıçı- ne sokuvermıyor mu her hafta pazar gunlen, dıştakılere yabancı, demır leblebı ya^ın sorun- lannı, bıldık sözcüklerle tath tatlı anlatmıyor mu Melih Cevdet Anday; yıne cuma gUnlen, anadıl tutkunu Vehbı Belgil de haftada bır tek- mk bılımlerle buluşlann hem kaygan hem özel dıkkat gerektıren konulannı ustaca araştınp yoğurarak okumaktan zevk aJınan konuma yukseltmıyor mu 7 Nerede mı ışm püf noktası' Önce anadılı yel- kince knllanmada, sonra yapılan ışe tam egU- medc... Bır yabancı dıl öğrenmeye çabalayan kışı, nasıl ılgıyle gözden geçınr her aynntıyı, Türkçemızı yazıp söylerken de aynı özenı gös- termek zorundayız Hele yapıtlanmızı acıkla- ma ya da yorumlama>a kalkışmak ıçın anadı- lımızı kanştınp harmanla>arak anlaşümaz bı- çıme düşürmeye hıç mi hıç hakkımız yoktur, tektır Türkçemız, asla çok değıldır Sevgılı dost, öğretraen-yazar Halil Beyhan- gil'ın beş on yıl öncekı mektubunda okuduğu- ma göre, bır usta "Duzyazı, pencere camına benzemeli, ardını dupduru göstermelidir" der- mış tşte unutulmaması gereken bır vazgeçilmez altın kural KAMU EMEKÇİLERİNE ÇAĞRIMIZDIR Bızlerı açlığa, yokluğa mahkûm etmek isteyenler? Bızlerı onursuzluğa ıtmek ve sadaka bekler duruma getırmek isteyenler' örgutlü olarak mücadele etmemızı, haklarımızı almamızı ıstemeyenler? HAYIRi. Bızler artık kendı hakkımızı kendımız almak ıstıyoruz İnsanca yaşayabılecek koşullara kavuşmak ıçın Haklarımızın kalıcılığı ıçın ORGUTLENMEK gerekıyor. Bu örgütlulük GREVLI-TOPLUSOZLEŞMELI SENDIKADIR Varsın 657'ye bağlı Kamu Emekçıferı sendıka kuramazlar -desınler- Eğer sen- dıka bır haksa -kı oyledır7 bu hak meşru ıse -kı oyledır- BIZLER BU HAKKI ALI- RIZ. Alınması yolunda bır adım gerekıyordu bu adım atılmıştır Bundan sonra da atıldığı yolda devam edecek Ve sendıka hakkımızı söke söke aldığımızda da bunun bır lutuf olmadığı, mücadele ıle bedel odenerek alındığı gerçeğı go- rülecektır BU GERÇEKLIK HAK ALMA GERÇEKLIĞIDİR .. BU GERÇEKLIK KALICILIĞIN GERÇEKLIĞIDİR .. Bız BEM-OER'lı memurlar olarak dıyoruz kı SENDİKA HAKKIMIZI SÖKE SÖKE ALIRIZ sloganını daha güçlu HAYKIRMALIYIZ' GREVLI, TDPLUSÖZLEŞMELI SENDİKA HAKKIMIZI ALMAK İÇİN ÖRGUTLENELIM, MÜCADELE EDELIM, DIRENELIM. BEM-DER'li memurlar adına ALİ ORAL Adres BEM-DER Belediye Memurian Sosyal Yardımlaşma Derneği Çakırağa Mah. Çakırağa Cami Sok. Birlik Ap. No: 13/4 Aksaray Tel.: 589 18 93 mg H4IKPBE TURSEM'IN REHBCRUfilNDE LONDRA,QXP0W), CAHBRID B0URKEM0UTH,BÎUGHT0K, DE SECKIN DIL OKUU>WM0* YAZ tti YAOA BUTUN YIL/N6IUZCE ÖĞRENfU 12TAKSİTTE ÖD K0LÂYUG1 DEVAM EDİYOR/ 5 KURSLAR •TICWll İN&IUZCE • TUR.IZM INGILIZCES1 • BANKACILtK. fNûlLIZCESI •5INAV KURSLARI. CambrKİge •Rrst Ccrtrfıcatc, Profıcıtncy, TOEFLAteLS(Sl> ttırsem İNGİÜZUSANOKULLARI DANIŞMA MERKEZİ Cumhunyet Cad 173/4-B Elmadag 80230 Istanbul Hılton Otelı Karşısı Tel 1483977 1487943 1482849 Fax 1329729 Tlx 27498 tusmtr SATILIK VÎLLA BURHANİYE DE ARKENT SAHİP SİTESİNDE sahıbınden satılık 79 m2 arsada net 40 m2 bahçelı, mustakıl vılla ÎSTANBUL Tel: 519 15 73 #* CEM MÜZİK YAPIM SUNAR KAVGAYI SEÇTIM ZAMANIDIR DAGLARl DELMENIN Crup Turkıye nın en guzel düğun salonlan NtŞANTAŞI 1 RESTAURANT Düğıin Salonlan 150 ki5 ı ,çın Yemekh 1 785 000 Yemekli mezeü 2 175 000 Rez 147 62 39 -147 74 40 • Sahnkmmız khmahdır • CEM MttZIK VAPIM IMC S Blo* No 5?11 Unkapam/IST SIPARIŞLERINI2 IÇIN Tel 513 5438 BAR1ŞA ÖZLEM Prof. Dr. Hüsnu Göksel 2000 lıra (KDV ıçınde) Çağdaş Yaymlan Turkocağı Cad 39-41 Cağatoğlu îstanbul Odemeli gondenlmez. PENCERE TCK 158'inci Madde ve Özal... Turgut Özal, Cumhunyet gazetesıne savcılık elıyle dört dava bırden açtırmak ıçın gınşıme geçtı Davaların tonusu TCK (Türk Ceza Kanunu) 158'ıncı madde "Cumhurbaşkanma hakaret ve sövme' " Sanıklar kımler^ Savcılık Oktay Akbal'ın bır, Profesör Alı Gıtmez'ın bır, benır ıkı yazımda 158'ıncı maddeye ılışkın bır şeyler görmüş olacaK kı dördümüzu de sorguya çağırıyor, ama erbabı da bılır kı bu gıbı ışler hep "yukandan" yönlendırılır Nereden? Köşk'ten, Adalet Bakanlığı Müsteşarlığı'ndan (demek kı pek ünlü Arıf Yüksel'den) Ancak 158'ıncı maddeden sorgulanan yalnız bız değılız, yur- dun her yanında cumhurbaşkanma hakaret ve sövme suçundan davalar açılıyor Sözgelımı bunlardan bın de Sayın Dr Ahmet Mıs- kı'dır Mersın'de oturan Doktor Mıskı, Köşk'e bır telgraf çekmış, hemen yanıtını almış, sorguya çağrılmış Sorun gıttıkçe büyûyor • Geçen yıl Özal Köşk'e tırmanmak ıçın gınşıme geçınce, bu ışın sarpa saracağını yazmış, TCK 158'ıncı maddesını ele alan ıkı yazı (27 Ekım ve 3 Kasım 1989) yazmıştım Çünkü özal, hal- kın değıl 12 Eylul'un emanetçısı ANAP'ın cumhurbaşkanı ola- rak Çankaya'ya çıkacaktı, Başkan BabaUğa özenecektı, sıyasal ıktıdarın başı gıbı davranacaktı, anayasayı çığneyecektı elbet tepkıler alacak, ağır eleştmler başlayacaktı Bu durumda savcı- lıklar uyarılacaktı — 158'ıncı maddeyı ışletın' Yasalar zorlanacak, Özal usulü cumhurbaşkanlığına yurttaş- ları alıştırmak ıçın savcılıkları ve mahkemelerı kullanmak ıste- yen güçler ortaya çıkacaktı Üstelık 158'ıncı madde bu sıyasete elverışlı hıçbır unsur ta- şımıyor * 158'ıncı rnaddenın n/telığı nedır? Turkıye 1926'da, 1889 tarıhlı Italyan Ceza Yasası'nı benımse- dı 158'ıncı madde italyan Ceza Yasası'nın 122'ncı maddesın- den alınmadır "Tarafsız ve sorumsuz" bır devlet başkanını sa- vunmak yolunda düzenlenmıştır 1931 yılında 158'ıncı maddeye bır ek yapıldı, "cumhurbaşkanı hakkında edep ve hürmete münafı hareket VB neşriyat" yapanlar da cezalandırılacaktı kı bu, maddenın Italyanca aslında yoktu 1950 mayısında Celal Bayar cumhurbaşkanı olunca Demok- rat Partı'nın başı gıbı davranmaktan vazgeçemedı, bu tutuma eleştırıler yöneltılınce çok kışının canı yakıldı, Celal Bey ıçın ağ- zını açan "edep ve hürmete" ters düştüğü ıçın cezalandırılıyor- du, demokrası memokrası lafta kalmıştı 27 Mayıs devrımınde Bayar düşurülünce, davalar da dûşk 158'ıncı maddedekı "edep ve hürmete mûnaH hareket ve neşnyat" sözcüklen de kaldırıldı O tarıhten berı 158'ıncı madde yalnız cumhurbaşkanma "hakaret' ve "sövme"y\ cezalandırmaktadır, 158'ına madde, cum- hurbaşkanının "Şeref ve haysıyetını özel unsurlarla duzenler" ol- maktan çıkmıştır Herhangı bır kışıye hakarel ıle cumhurbaşka- nma hakaret arasında suçun oluşması bakımından hıçbır ayrım gozelılmemektedır "158'ıncı maddedekı suçun hareket unsuru, TCK 480 ve 482'ncı maddelerdekı genel hakaret ve sövme Mlenyle ılgılı unsurlarla aynı nltelıktedır" Profesör Dr Çetın Özek'ın "Devlet Başkanına Kars/ Suçiar" adlı kıtabında (îstanbul Ünıversıtesı Hukuk Fakültesı Yaymlan) bu ko- nu bütün kanıtları ve ayrıntılarıyla sergılenmektedır • 3 Kasım 1989 gûnu bu köşede yayımlanan yazımı şu tümce- lerle bağlamışım » "özal'ın cumhurbaşkanlığına doğal tapkBer başlayacaktr önü- müzdekı günlerde sorumluluk görevlılerde, öncelıkle savcılarda- dır Yurttaşın her eleştınsmı ya da tepkısını cumhurbaşkanma ha- karet saymak, ortalığı büsbûtün kanşüracak, yasalara ters düşen btr oluşuma yol açacaktr" 158'ıncı madde "Başkan Baba'iığa kalkışan bır cumhurbaş- kanını "dokunulmaz" kılmak ıçın anlamını aşacak bıçımde kul- lanılırsa, lao'/^e"nın adını "sıyasıye" dıye değıştırmek gerekır kı savcı ve yargıçlarımız böyle bır eyteme elbet alet olamazlar VEFAT VE TEŞEKKÜR Çok degerü varhğımız ALt DLRNA'ıun Sıvas'ta geçırdığı trafîk kazasında ılk tnildahaleyı ve amelıyatı >apan Cumhunyet Ünıversıtesı Tıp Fakültesı doktorlarından Sayın ZAFER KARS'a ve olaganusiü çaba gösıeren mesaı arkadaşları doktor ve hemşırelere, lstanbul'a naklınde ve yoğun tedavı süresmde üstün çaba gösteren INTERN 4.TIONAL HOSPITAl-ın değerlı doktom ABDLRRAHMAN LRAS ve hastanenın değerlı yönetıcılen ve personelıne, babarnızın tedavısı süresuıde ve ölümünde her türlü yakın ılgjsını gördüjümuz, bızı yalnız bırakmayan SHP Sıvas ll Örrttn'ne, SHP lsunbol Ö örgnto'ne, SHP Kuçükçekmece tlçe örgütu'ne, KuçnkçekBecc Belediye Bajkanlığrna, dostlanmjza, arkadaslarınııza, akrabaJanmıza, cenazesıne katılan, çelenk gönderen, telefonla, lelgrafla veya bızzat gelerek başsağlığı dıleklennı üetenlere sonsuz teşekkürlerımızı sunarız AtLESt ADBVA KAMBER DURNA - MERDAN ASLAN TEŞEKKUR 14 Temmiiz 1990 cumartesı gunu bır törenle TURAN GÜNEŞ adını Açıkhava Tiyatrosu'na veren KÖRFEZ BELEDİYE BAŞKANI SAYIN HÜSEYÎN AVNt ŞtRİN'e ve bu karan oybırliğı ıle onaylayan TÜM BELEDtYE MECIİS ÜYELERİNE böylesine ınce ve vefakâr davranışlarından dolayı duygulandığımızı bıldınr, içten şukranlannuzı sunarız. Prof. Dr. TURAN GÜNEŞ AİLESİ Değerli arkadaşımız AHMET BULUTu bir kaza sonucu yitirdik. 'Solmayan bir çiçek olacaksın' unutmayacağız. İTÜ'lü arkadaşları adına NURHAN KARABIYIKOĞLÜ BERIVAN Gıttığin gunden berı senden haber alamadık Hayatından endışe duyuyoruz Lütfen eve dön Bızımle konuş BABAN KALBİNİZI KORUYUNUZ Turk Kalp Vakfı Muayene.Teşhıs.Tedavi, Laboratuvar, Rontgen 175 12 44/45-148 58 66
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear