Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
CUMHURİYET/2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER 19 TEMMUZ 1990
Yazmı Kargaşası
Yeni TDK Başkam tarafından hazırlanan ve adlarını
andığımız bir duzine akademisyen tarafından "özenle gözden
§eçirilerek geliştirilen" bu yazım kılavuzunun eski bir deyimJe "dört
aşı mamur" bir yapıt olması gerekmez miydi? Gerekirdi elbette.
Ancak ne yazık kı sonuç böyle olmamış ve ortaya alışılmışın dışında,
çelişkili ve Turkçenın gramerine aykırı birtakım yeni yazımlar getiren,
kısaca tutarsızlıklar ve yanlışlarla dolu, kılavuz olma niteliğinden uzak
bir yapıt çıkmıştır.
Prof. Dr. TALÂT TEKİN
Her şey yeni Dıl Kurumu'nun 1985'te yayımladı-
ğı lmlâ Kılavuzu ıle başladı Alışılmışın dışında,
TDK ımzası ıle değı! de Prof Dr Hasan Eren ım-
zası ıle yanı kışısel bir yapıt olarak yayımlanan bu
yazımtalavuzununönce adı tepkı ıle karşılandı öy-
le ya eskı Dıl Kurumu'nun 197O'ten berı yayımla-
dığı kılavuzlar Yazım Kılavuzu adını taşıyordu De-
mek kı btr şeyler olmuş, yeni Dı] Kurumu, Öz Türkçe
yazım sözcuğu yenne Arapça kökenlı ve anlamı bu-
lanık imlâ sözcüğunü yeğlemıştı Bu ad degışıklı-
ğı, haklı olarak Osmanlıcaya dönuşun belırtısı
sayıldı
Bu mu "geliştirme"?
Kapağına bakılmca kışısel bir yapıt sanılan lm-
lâ Kılavnzu'nun böyle olraadığı, başındakı "Gınş"
ten anlaşılıyordu Orada belıruJdığuıe göre bu ya-
pıtı Prof Dr Melıha Ambarcıoğlu, Prof Dr Zey-
nep Korkmaz, Doç. Dr Orhan Okay, Doç. Dr
Hamza ZUlfikar ve edebıyat araştırmacısı Fevzıye
Abdullah Tansel'den oluşan beş kışılık Imlfi Komis-
yonn "özenle gözden geçırmi}" ve ona "birtakım
değerlı katkılar getırnnş"tı Yıne "Gınş"ten öğre-
nıldığıne göre Sayın Eren'ın hazırlamış oldugu bu
kılavuz, Dıl Kurumu Yönetım Kurulu'nda Prof Dr
Mehmet Akalın, Prof Dr Kemal Eraslan, Prof Dr
Zeynep Korkmaz, Doç. Dr Ahmet Ercılasun, Doç.
Dr Zeynep Kerman ve Doç. Dr Mertol Tülum ta-
rafından "bır daha görden geçınlmış" ve "yeni kat-
kılarla gelıştınlmış"tı
Yeni TDK Başkam Prof Dr Hasan Eren tara-
fından hazırlanan ve yukarıda adlarını andığımız
bır düzıne akademisyen tarafından "özenle gözden
geçırılerek geliştirilen" bu yaam kılavuzunun eskı
bır deyımle "dört başı mamur" bır yapıt olması ge-
rekmez mıydı? Gerekirdi elbette. Ancak ne yazık kı
sonuç böyle olmamış ve ortaya alışılmışın dışında,
çelışkıL ve Türkçemn gramenne aykın bırtalam yeni
yazımlar getıren, kısaca tutarsızlıkiar ve yanlışlarla
dolu, kılavuz olma niteliğinden uzak bır yapıt çık-
mıştır
lmlâ Kılavnzn'nun, yazıma getırdığı yenılıkJenn
en çok tartışılanı öteden ben bıtışık yazılan birta-
kım bırlesık sözcuklen ayrı yazmasıydı Orneğın bu-
gun, ilkokul, açıkgoz, daztaban, agırbaşlı, anoean-
ne, babaanne, sutanne. sutnıne, lurkayak, altıpar-
mak, karabatak, karetahta, alışveriş vb gıbı belkı
yarım yüzyıldır her yerde bıtışık yazılan bırleşıkler,
bu kılavuza göre bıtışık değıl ayn yazılacaktı Bu
ayn yazım önensı kamuoyunda, hakh olarak, bıi-
yiık tepküere neden oldu Eskı Dıl Kurumoılar İmlâ
KJavaza'nu bu yüzden kıyasıya eleştırdıler ve kı-
lavuzdakı çelışkıL yaamlara dıkkat çektıler Bu kı-
lavuzda, örneğın ilkokul ayrı, fakat Ukbahar, son-
babar bıtışıktı, pısbogaz ayn, fakat boşbogaz bıtı-
şıkü, karabatak ayn fakat karakuş, karatavak bı-
tışıktı, serinkanh, sofukkanlı, sıcakkanlı ayrı, fa-
kat delikanlı bıtışıktı Bu eleştırılerın kılavuzun
ıkıncı baskısına yaran olacağını sananlar aldandı-
lar 1988'de yapılan ıkıncı baskıda ılk baskıdakı ayn
yaamlara dokunulmadığj gıbı daha önce bıtışık ya-
zılan Ukbahar, sonbahar, karatavnk gıbı kımı bır-
lesıklenn de ayn yazım kuralına uydurulduklan gö-
ruldü Aynı yazım anlayışı Turkçe Sözlük'ün 1988'de
çıkan yeni baskısında da "lmlâ Kılavuzu'na uymak"
gerekçesıyle ve örnekler daha da arttınlarak sür-
dürüldü
Bırlesıklenn yazımı hemen heT dılde sorun olmak-
la bırhkte, dılbılımcıler yıne de bunların tanımın-
da ve yazımmda kullanılabılecek bırtaktm dılbüım-
sel ölçutler bulundugunu belırtmışlerdır örneğın
Amenkan dılbılımcılerımn babası Bloomfield, In-
gılızcedekı bırleşıklen önce ıkı gruba ayınr 1) Söz-
dızımsel bırleşıkler (syntactic corapounds), 2) Söz-
dızımdışı bırleşıkler (asyntacbc compounds). Bu ay-
nm, başka bırçok dıller ıçın olduğu gıbı Türkçe ıçın
de doğrudur Söylemeye gerek yoktur kı sözdızım-
dışı bırleşıkler bıtışık yazılmak zorundadır, çünkü
bunlar adı ustünde, sözdızımıne aykırı bırleşıkler-
dır Örneğın Türkçe anneanne, babaanne, sutanne,
stıtnine, solkardeş, başortu, sacayak, şışkebap, o(o-
yol, dübilim vb gıbı yapılar sözdızundışıdır, çün-
ku bunlan oluşturan adlar, böyle ek almaksızm söz
öbeğı kuramazlar Bunlann sonlarındakı 3 kışı ıye-
bk ekı duşmüş ya da düşürulmuştur Bu durumda
ayn yazılmalan Turkçenın gramenne aykırı olur
İmlâ Kılavuzu'nun ayn yazdığı açıkgoz ve doz-
taban gıbı bırleşıkler de sözdızımdışı (asyntactic)
sayüırlar, çünkü bunlar "açık olan göz", "düz olan
taban" anlamında olmayıp "gözu açık olan, uya-
nık olan, kurnaz" ve "tabanı duz olan" anlamında
"eksütılı" bırleşıklerdır Eksıltılıdırler, çünkü bun-
lar daha eskı "açık gözlu", "duz tabanh" gıbı -lı
eklı altyapüardan (deep stnıctures) kısaltüarak oluş-
turulmuşlardır Bunlan ayrı yazan lmlâ Kılavuzu,
bunlarla aynı yapıdakı boşbogaz ve dalkavuk bır-
leşıklennı bıüşık yazmış ve kendı ıçınde çelışkıye
dılşmüştıir'
Bırleşıklerın tanımında kullanılabılecek bu baş-
ka ölçüt de vurgudur Ikı sözcükten oluşan normal
söz öbeğınde öbek vurgusu ılk sözcükte, onun son
hecesınde olur Bır bölük bırleşıklerde ıse öbek vur-
gusu kalkmış, bırleşığın son hecesıne kaymıştır Yu-
kanda andığımız açıkgoz, duzUban türünden ek-
sıltılı bırlesıkler aynı zamanda vurgusu son heceye
kaymış "vurgu bırleşıklen"dır, kesm olarak ayn ya-
zılamazlar Dalkavuk, daltaban, alüparmak, kırka-
yak vb gıbı
Kolayca anlaşıhr
Gelelım bugun, ilkokul, Ukbahar, sonbahar, ka-
rabatak, karatavuk, karatabta, ağırbaşlı, sennkanlı,
sogukkanlı, sıcakkanlı vb gıbı sözdızımsel bırleşık-
lere. Sayılan her dılde pek çok olan bu tür bırle-
şıklen normal söz öbeklennden ayırdetmek ıçın de
dılbılımsel ölçüt vardır elımızde. Bu ölçüt sözko-
nusu yapınm normal söz öbeğınden farklı bır an-
lamı olup olmadığıdır Bu ölçütü kullanarak her-
hangı bır yapımn normal bır söz öbeğı mı yoksa
bır bırlesık mı olduğunu kolayca anlayabılınz Ör-
neğın bugıin bır bırleşıktır ve bıtışık yazılması ge-
rekır; çünkü anlamı yalnızca "ıçınde bulunulan
gün" değıl, "bu günler, bu yıl", hatta "bu >ıllar"
dır (Ing today); bu gun ıse "ışaret edılen gun" an-
lamına bır söz öbeğıdır (Ing this da>). tlkokul da
ayn yazılamaz, çunkü bır bırleşıktır ve normal söz
öbeğı ilk okul'dan (Ing first school) apayrı bır an-
lamı vardır (tng pnmar> school, eiemantary scho-
ol). tlkbahar ve sonbahar sözcuklen de böyledır
Bunlar ayrı yazıljrsa normal söz öbeklen olur ve
anlamları ayrıdır Ayrıca "Bu Ankara'dakı ılk
ılkbahanmız" ya da "Bu tstanbul'dakı son
sonbaharıraız" dıyebüırız
Karabatak'takı batak bıldığımız anlamda değıl,
"suya batıp çıkan, dalıp çıkan (kuş)" anlamında-
dır, üstelık vurgusu da son heceye kaymıştır, tam
bır bırleşıktır Karatavuk da "tavuk" değıl, bır tür
kuştur Bunu ayn yazarsak "kara renklı tavuk" an-
lamında bır söz öbeğı elde edenz. Karatahta genel-
lıkle kara renklıdır ama yeşıl olanlan da vardır'
Agırbaslı "başı ağır" demek değıldır, serinkan-
lı, sogukkanlı, sıcakkanlı bırleşıklennın özel
"mecazı" anlamları vardır, bunların kılavuzda bı-
tışık yazılan delikanlı'dan farkları yoktur
Bırleşıklen ayırdetmede kullamlan başka bır öl-
çüt de bunlann cekım eklerı karşısındakı durum-
landır Ikılemelerden oluşmuş bırleşıklerde çekun
ekı yalmzca ıkıncı sözcüğe eklenır, ıkılemelerde ıse
her ıkı sözcuk çekım eklenru ayn ayn alır tmlâ Kı-
lavuzu bu ölçütü şöyle açıklıyor "îkılemelenn her
ıkı bölumu de kullanışta ayrı ayn çekıme uğrar Ev-
siz bark-sız kaldı, So\-una sop-unu topiamıs, Çolug-
u çocuğ-u sevındi" (s 18) Evet kılavuz, kuralı doğ-
ru koymuş ama bunu uygulayamıyor, çunkü alış-
veriş bırleşığını yalnız bırıncı baskıda değıl, ıkıncı
baskıda da ahş veriş bıçımınde ayn yazıyor' Bu, hıç
şüphesız kı bır yazım yanlışıdır; çunkü alışveris, ev
bark soy sop, çotuk çocuk gıbı bır ıkıleme değıl, bır-
leşıktır Alışvens-e gıdenz, alış-a verij-e değıl,
aüşveriş-ten gelırız, alış-tan vens-ten değıl'
Bu yazıda bırleşıklenn tanımı ve yazımı ıle ılgılı
olarak söyledıklenmız yepyenı, uzmanlık ısteyen, bı-
hnmedık ve bılınmeyecek şeyler değıldır Tam ter-
sme, bu söyledıklenmız sıradan heT okuryazann
(okur-un yazar-ın değıl) bıldığı, bıleceğı şeyler, es-
kı bır deyımle "haraâlem" bılgılerdır Bu harcıâ-
lem bılgılenn profesör, doçent gıbı yuksek akade-
mık unvanlar taşıyan, umversıtelenmızde Türk dı-
Iı ve edebıyatı okutan, ya da okutmuş olan, üstelık
yeni Dıl Kurumu'nun yönetım ve bılım kurulların-
da görev alan kışılerce bılmmemesı düşünulebılır
mı9
Düşünüle'
EVET/HAYIR
OKT4YAKBAL
Helikopterie Terzi Getirtmek
İnsan kırk yıla yakın bır suredır hemen her gun yazı yayınlar-
sa tanhın bır parçası olmuş sayılır Köşe yazarlığı güncelden kop-
mamaktır, guncelın ıçtnde yaşamaktır Dahadoğrusu güncel olay-
larla, ınsanlarla ıç ıçe olmaktır Polmkacılar geçer gıder çoğu-
nun adı anımsanmazolur, 'kımdı, neydı, necıydı' dıye düşündük-
lerımız çoktur Zamanın acımasızlığı ıçınde bır zamanlanrt ün-
lülen daha yaşarken sılık bır ad, kımsenın anımsamadığı kışıler
olmuşlardır
Cumhurbaşkanlan geldı geçtı, başbakanlar bakanlar, ünlü par-
tı lıderlerı, mılletvekıllerı geldı geçfı Arkalarında güzel anılar bı-
rakanlar var, tatsız olaylara karışanlar var DüşunOyomm, on beş
yırmı yıl sonra bay ve bayan Ozal nasıl anımsanacak, adları ge-
çınce ınsanlar ne dıyecek''
'Yeni Asır' gazetesı ılgınç bır haber duyurdu Bayan Özal özel
terzısını Turk Sılahlı Kuvvetlen'ne aıt helikopterie Otluk köyun-
dekı yazlık 'saray'a getırtmış Cumhurbaşkanın Çankaya köşkü
var Istanbul'da Boğazıçı'nde Huber köşku var Bunlar yetmıyor-
rriuş gıbı Gokova korfezınde bır de Otluk köşkü kurulmuş, bay
ve bayan Özal yaz günlennı Otluk'ta geçınyormuş, Bayan Özal'a
gıysı gerekıyor bu yüzden Bayan Müberra'yı Ankara'dan Dala-
man'a getırtıyor Asken bır helıkopter alıyor bayan terzıyı, Otluk'a
getırıyori Gelmış geçmış cumhurbaşkanlarından hıçbırı özet ter-
zılerını askerı helıkopterlerle gezdırmemıştı Özalların saltanatı
akıl almaz dereceye vardı dıyenlere gelın de hak vermeyın'
Yeni Asır' yazan Muammer Yaşar bu ılgınç konuya şöyle de-
ğınmış
'Devlet adamlarının ve eşlerının arkadaşları her zaman ılgı
çeker Rahmetlı Atatürk'un Çankaya sofrasında devrın sıyaset
ve devlet adamları yanında ılımde sanatta, fıkırde sıyasette hıç-
bır özellığı olmayan fakat para gücuyle ısım yapmış kışıler Ata-
nın yanına yaklaşamazlardı Özallara bakıyorum çevrelerınde
ılımde, fıkırde sanatta kendını kanıtlamış kımse yok Eskı baş-
bakan ve şımdıkı Cumhurbaşkanı özal bugüne kadar hangı Türk
romancısı ıle oturup konuştu'' Hangı sanatçı ıle yemek yedı? Han-
gı fıkır adamı ıle bırlıkte oldu dıye duşunüyorum "
Bay özal'ın sanatla, yazınla, fıkırle hıçbır ılgısı yok Hıçbır za-
man da olmamış Hem hangı kışılıklı yazar, sanatçı, fikır adamı,
bılım adamı gıder de Bay Özal'ın yemeğını yer, sofrasına otu-
rur? Ülkemızın kışılık sahıbı sanat ve bılım adamları herşeyden
önce Özal'ı gerçek anlamda cumhurbaşkanı saymıyoriar kı
1
Hem
gıtseler de ne konuşacaklar'? Red Kıt romanlarını mı? Arabesk-
cılen mı, Tatlıses'le Ajdaları mı^
Özel terzısını Ankara'dan Dalaman'a oradan yeni yazlık köşk
Otluk'a hem de askerı aracla getirtmek kendını bılmezlık, açık-
çası görgüsûzluk. daha açığı umursamazlık örneğı değıl mıdır''
Kendını TC'nın başbakan adaylığına yakıştıran bır bayan böyie
şeylere dıkkat etmemelı mı' Kendını bılmezlığını böylesıne ser-
gılemekten kaçınmayı artık oğrenmemelı mı7
Muammer Yaşar, Ozal'a kendı düşündüğü dünyadan söz ede-
cek arkadaşlar gerektığını bunun da Özal'ın kışılığıne hıç de aykın
düşmedığını soyledıkten sonra şu soruyu soruyor
"Aykırı olan terzı hanımın TSK'nın vatan savunması ıçın uçur-
duğu helıkopteriere bınmesı Bır saatlık uçuşuna mılyonlar öde-
nen askerı helıkopterlerın hanımları Ege'de tunsük sefer yapan
pırpırlar gıbı taşıması Turkıye Cumhurbaşkanı, eşı, TC cum-
hurbaşkanına refakat eden resmı gorevlıler askerı araçlara bı-
ner Ama sılahlı kuvvetler aşçıya, yardırncılara, terzıye uçar bır-
lıklerı tahsıs edemez Edıyorsa nasıl edıldığını büyük komutan-
lar lütfen açıklasıniar Emrı kım vermış?"
Onemlı bır tonudur bu Kayıtsızlığın, umursamazlığın, cıddı-
yetsızlığın, en başta da kendını, haddını bılmemenın yarattığı bır
olay
BÖBREK TAŞI KIRMA VE
ÜROLOJİK HASTALIKLAR
MERKEZİ
Değerlı hekım ve hastalanmız, OZEL YAŞAR
HASTANESİ'nın bunyesınde, Avrupa'da
gclıştırılmış teknolojık cıhazlarla vucut dışından
bobrek taşı kırmayı gerçekleştırmış bulunuyoruz
Amelıyatsız ve ağnsız olarak gerçekleştnJen bu
yontem dışında, Urolojık Hastalıklar Merkezı'nde
gelışmış modem cıhzızlarla teşhıs ve tedavı
yapmaktayız Uzman hekım kadromuzla 24 saat
hızmetınızde olup aynntılı bılgı ıçın bızı anyabılırsınız
SAPEK SAĞLIK HİZMETLERt A.Ş.
İncirli Cad. No: 24
Baktrköy/İstanbul
Tel: 543 26 41 - 47 570 35 96
Çoook Türkçe. . .
Bir usta: "Duzyazı, pencere camına benzemeli, ardını
dupduru göstermelidir" dermiş. Işte unutulmaması gereken
bir vazgeçilmez altın kural.
ABDULLAH AŞÇI
leydm de be kardeşim, bılgılerinle bılgelıklennı
yapıtında kullanmaktan nıye sakındın, Ustünde
yetennce dunıpeksıksız çıkaramaz mıydın ya
pıtmı ortaya
9
Olgunlaşmasmı beklemeksızın
mı bır şeylennı hemen ıstıyor senden toplum
9
Senm zamanın dar olabılır, ancak okurunkı
pek mı bol'
Yapıtı hakkında ıçınden çıkılamaz, ıpe sapa
gelmez sözcüklerle kımınde boyuna konuşuyor
şaır, boyuna konuşuyor romancı, öykücü, öte-
kı sanat dallanna el atabılınz, yontucu, resırn-
cı, müakçı ekleyebılınz bunlara, bıhmcı de
Acıklama ya da yorumda söylenıp yazılanlann
oysa gölgesıne bıle dokunulmamıştır, uzagın-
dan da yakınından da geçılmemıştır Yapılmak
ıstenen, bırbınnı ıten laf kalabalığıyla okuru
gargaraya getırme kurnazlığıdır
Kışı, yapıtını acıklama ya da yorumlamaya
kalkısmamalıdır GulUnç duruma duşulüyor
çünkü Kışının dedığı, demek ıstedığıyle sezdır-
dığı, yapıtta yer almalı, başka de>işle okur kar-
şısına eksıklerden annmış çıkılmalı, yapıt tam
bır bütunlük taşımalı, dışandan ona ne tek söz-
cükkatılmalınedeondanartmaJı.sorulabıle-
cek her soruyu yanıtlamalıdır
Arada tamk olunan şu Kımındekışı, yapıtı
hakkında rahatlıkla konuşuyor ya da yazıyor
Çehşkımn göz ardı edılışı şurada Yapıt zayıf-
ça ya da ınce elenıp sık dokunulmadan yazıl-
mıştır, yazar da ayırdındadır bu durumun, an-
cak acıklama ya da yoruma kulak venldığınde
ağzmdan da kalemınden de bal akıtmaktadır
Şunu yapmayı ya da bunu gerçeklestırmeyı de-
nemış, ama yapılan hep yanlış algılanmıştır
Adam, ışın tam göbeğıne, başka deyışle felse-
fesıne ındığınden dem vurup nelen nelerle çağ-
nştırdığını öne surüyor, fakat yapıtta bunlann
tekıne bıle rastlanıhp rastlanılmadığına değın-
mıyor
Oysa kendısı gün ışığını kıskandıracak
bır cevherdır, önemlı olan yapıt değıl, üle ya-
zarın acıklama ya da yorum ıçın ağzından dö-
külenlerdır Sorulmaz mı adamdan Pekı öy-
Yetkin örnekler
Kafamıza dank etmelıdır kı sıtmalı savun-
ma, yapıtı ne daha güçlu kılacaktır ne hamlık-
tan annmış' öncelıkle yapılması gereken, ya-
pıtı pışırıp kotararak pıyasaya sürmek, okura
saygılı davranıldığını duyumsatmak değıl
mıdjr'
Yetkın örnekler mı
7
Vargerçekten ulkemız
de, göğüs kabartan sanatçı yazariar kıtlıgıyla
karşıla^mıyoruz bereket
Yıllardır ızJedığım Cumhunyet gazetesıne
güvenle bakabılınz Elden avuçtan kayıveren
hukuk ıncelıklennı, Hıfzı Veldet Velidedeoğ-
lu Hoca, günluk konusma dılının sınırlan ıçı-
ne sokuvermıyor mu her hafta pazar gunlen,
dıştakılere yabancı, demır leblebı ya^ın sorun-
lannı, bıldık sözcüklerle tath tatlı anlatmıyor
mu Melih Cevdet Anday; yıne cuma gUnlen,
anadıl tutkunu Vehbı Belgil de haftada bır tek-
mk bılımlerle buluşlann hem kaygan hem özel
dıkkat gerektıren konulannı ustaca araştınp
yoğurarak okumaktan zevk aJınan konuma
yukseltmıyor mu
7
Nerede mı ışm püf noktası' Önce anadılı yel-
kince knllanmada, sonra yapılan ışe tam egU-
medc... Bır yabancı dıl öğrenmeye çabalayan
kışı, nasıl ılgıyle gözden geçınr her aynntıyı,
Türkçemızı yazıp söylerken de aynı özenı gös-
termek zorundayız Hele yapıtlanmızı acıkla-
ma ya da yorumlama>a kalkışmak ıçın anadı-
lımızı kanştınp harmanla>arak anlaşümaz bı-
çıme düşürmeye hıç mi hıç hakkımız yoktur,
tektır Türkçemız, asla çok değıldır
Sevgılı dost, öğretraen-yazar Halil Beyhan-
gil'ın beş on yıl öncekı mektubunda okuduğu-
ma göre, bır usta "Duzyazı, pencere camına
benzemeli, ardını dupduru göstermelidir" der-
mış
tşte unutulmaması gereken bır vazgeçilmez
altın kural
KAMU EMEKÇİLERİNE
ÇAĞRIMIZDIR
Bızlerı açlığa, yokluğa mahkûm etmek isteyenler?
Bızlerı onursuzluğa ıtmek ve sadaka bekler duruma getırmek isteyenler'
örgutlü olarak mücadele etmemızı, haklarımızı almamızı ıstemeyenler?
HAYIRi. Bızler artık kendı hakkımızı kendımız almak ıstıyoruz
İnsanca yaşayabılecek koşullara kavuşmak ıçın
Haklarımızın kalıcılığı ıçın ORGUTLENMEK gerekıyor.
Bu örgütlulük GREVLI-TOPLUSOZLEŞMELI SENDIKADIR
Varsın 657'ye bağlı Kamu Emekçıferı sendıka kuramazlar -desınler- Eğer sen-
dıka bır haksa -kı oyledır7 bu hak meşru ıse -kı oyledır- BIZLER BU HAKKI ALI-
RIZ. Alınması yolunda bır adım gerekıyordu bu adım atılmıştır Bundan sonra
da atıldığı yolda devam edecek Ve sendıka hakkımızı söke söke aldığımızda
da bunun bır lutuf olmadığı, mücadele ıle bedel odenerek alındığı gerçeğı go-
rülecektır
BU GERÇEKLIK HAK ALMA GERÇEKLIĞIDİR ..
BU GERÇEKLIK KALICILIĞIN GERÇEKLIĞIDİR ..
Bız BEM-OER'lı memurlar olarak dıyoruz kı
SENDİKA HAKKIMIZI SÖKE SÖKE ALIRIZ sloganını daha güçlu
HAYKIRMALIYIZ'
GREVLI, TDPLUSÖZLEŞMELI SENDİKA HAKKIMIZI ALMAK İÇİN
ÖRGUTLENELIM, MÜCADELE EDELIM, DIRENELIM.
BEM-DER'li memurlar adına
ALİ ORAL
Adres BEM-DER
Belediye Memurian Sosyal Yardımlaşma Derneği
Çakırağa Mah. Çakırağa Cami Sok. Birlik Ap. No: 13/4 Aksaray
Tel.: 589 18 93
mg
H4IKPBE
TURSEM'IN REHBCRUfilNDE
LONDRA,QXP0W), CAHBRID
B0URKEM0UTH,BÎUGHT0K,
DE SECKIN DIL OKUU>WM0* YAZ tti
YAOA BUTUN YIL/N6IUZCE ÖĞRENfU
12TAKSİTTE ÖD
K0LÂYUG1
DEVAM
EDİYOR/
5 KURSLAR
•TICWll İN&IUZCE
• TUR.IZM INGILIZCES1
• BANKACILtK. fNûlLIZCESI
•5INAV KURSLARI. CambrKİge
•Rrst Ccrtrfıcatc, Profıcıtncy,
TOEFLAteLS(Sl>
ttırsem
İNGİÜZUSANOKULLARI
DANIŞMA MERKEZİ
Cumhunyet Cad 173/4-B Elmadag
80230 Istanbul Hılton Otelı Karşısı
Tel 1483977 1487943 1482849
Fax 1329729 Tlx 27498 tusmtr
SATILIK VÎLLA
BURHANİYE DE ARKENT SAHİP SİTESİNDE
sahıbınden satılık 79 m2
arsada net 40 m2
bahçelı,
mustakıl vılla
ÎSTANBUL Tel: 519 15 73
#* CEM MÜZİK YAPIM SUNAR
KAVGAYI SEÇTIM ZAMANIDIR DAGLARl DELMENIN
Crup
Turkıye nın en guzel
düğun salonlan
NtŞANTAŞI
1 RESTAURANT
Düğıin Salonlan
150 ki5
ı ,çın
Yemekh 1 785 000
Yemekli mezeü 2 175 000
Rez 147 62 39 -147 74 40
• Sahnkmmız khmahdır •
CEM MttZIK VAPIM IMC S Blo* No 5?11 Unkapam/IST SIPARIŞLERINI2 IÇIN Tel 513 5438
BAR1ŞA ÖZLEM
Prof. Dr. Hüsnu Göksel
2000 lıra (KDV ıçınde)
Çağdaş Yaymlan Turkocağı
Cad 39-41 Cağatoğlu îstanbul
Odemeli gondenlmez.
PENCERE
TCK 158'inci Madde
ve Özal...
Turgut Özal, Cumhunyet gazetesıne savcılık elıyle dört dava
bırden açtırmak ıçın gınşıme geçtı Davaların tonusu TCK (Türk
Ceza Kanunu) 158'ıncı madde
"Cumhurbaşkanma hakaret ve sövme' "
Sanıklar kımler^
Savcılık Oktay Akbal'ın bır, Profesör Alı Gıtmez'ın bır, benır
ıkı yazımda 158'ıncı maddeye ılışkın bır şeyler görmüş olacaK
kı dördümüzu de sorguya çağırıyor, ama erbabı da bılır kı bu
gıbı ışler hep "yukandan" yönlendırılır
Nereden?
Köşk'ten, Adalet Bakanlığı Müsteşarlığı'ndan (demek kı pek
ünlü Arıf Yüksel'den)
Ancak 158'ıncı maddeden sorgulanan yalnız bız değılız, yur-
dun her yanında cumhurbaşkanma hakaret ve sövme suçundan
davalar açılıyor Sözgelımı bunlardan bın de Sayın Dr Ahmet Mıs-
kı'dır Mersın'de oturan Doktor Mıskı, Köşk'e bır telgraf çekmış,
hemen yanıtını almış, sorguya çağrılmış
Sorun gıttıkçe büyûyor
•
Geçen yıl Özal Köşk'e tırmanmak ıçın gınşıme geçınce, bu
ışın sarpa saracağını yazmış, TCK 158'ıncı maddesını ele alan
ıkı yazı (27 Ekım ve 3 Kasım 1989) yazmıştım Çünkü özal, hal-
kın değıl 12 Eylul'un emanetçısı ANAP'ın cumhurbaşkanı ola-
rak Çankaya'ya çıkacaktı, Başkan BabaUğa özenecektı, sıyasal
ıktıdarın başı gıbı davranacaktı, anayasayı çığneyecektı elbet
tepkıler alacak, ağır eleştmler başlayacaktı Bu durumda savcı-
lıklar uyarılacaktı
— 158'ıncı maddeyı ışletın'
Yasalar zorlanacak, Özal usulü cumhurbaşkanlığına yurttaş-
ları alıştırmak ıçın savcılıkları ve mahkemelerı kullanmak ıste-
yen güçler ortaya çıkacaktı
Üstelık 158'ıncı madde bu sıyasete elverışlı hıçbır unsur ta-
şımıyor
*
158'ıncı rnaddenın n/telığı nedır?
Turkıye 1926'da, 1889 tarıhlı Italyan Ceza Yasası'nı benımse-
dı 158'ıncı madde italyan Ceza Yasası'nın 122'ncı maddesın-
den alınmadır "Tarafsız ve sorumsuz" bır devlet başkanını sa-
vunmak yolunda düzenlenmıştır
1931 yılında 158'ıncı maddeye bır ek yapıldı, "cumhurbaşkanı
hakkında edep ve hürmete münafı hareket VB neşriyat" yapanlar
da cezalandırılacaktı kı bu, maddenın Italyanca aslında yoktu
1950 mayısında Celal Bayar cumhurbaşkanı olunca Demok-
rat Partı'nın başı gıbı davranmaktan vazgeçemedı, bu tutuma
eleştırıler yöneltılınce çok kışının canı yakıldı, Celal Bey ıçın ağ-
zını açan "edep ve hürmete" ters düştüğü ıçın cezalandırılıyor-
du, demokrası memokrası lafta kalmıştı
27 Mayıs devrımınde Bayar düşurülünce, davalar da dûşk
158'ıncı maddedekı "edep ve hürmete mûnaH hareket ve neşnyat"
sözcüklen de kaldırıldı
O tarıhten berı 158'ıncı madde yalnız cumhurbaşkanma
"hakaret' ve "sövme"y\ cezalandırmaktadır, 158'ına madde, cum-
hurbaşkanının "Şeref ve haysıyetını özel unsurlarla duzenler" ol-
maktan çıkmıştır Herhangı bır kışıye hakarel ıle cumhurbaşka-
nma hakaret arasında suçun oluşması bakımından hıçbır ayrım
gozelılmemektedır
"158'ıncı maddedekı suçun hareket unsuru, TCK 480 ve 482'ncı
maddelerdekı genel hakaret ve sövme Mlenyle ılgılı unsurlarla aynı
nltelıktedır"
Profesör Dr Çetın Özek'ın "Devlet Başkanına Kars/ Suçiar" adlı
kıtabında (îstanbul Ünıversıtesı Hukuk Fakültesı Yaymlan) bu ko-
nu bütün kanıtları ve ayrıntılarıyla sergılenmektedır
•
3 Kasım 1989 gûnu bu köşede yayımlanan yazımı şu tümce-
lerle bağlamışım
» "özal'ın cumhurbaşkanlığına doğal tapkBer başlayacaktr önü-
müzdekı günlerde sorumluluk görevlılerde, öncelıkle savcılarda-
dır Yurttaşın her eleştınsmı ya da tepkısını cumhurbaşkanma ha-
karet saymak, ortalığı büsbûtün kanşüracak, yasalara ters düşen
btr oluşuma yol açacaktr"
158'ıncı madde "Başkan Baba'iığa kalkışan bır cumhurbaş-
kanını "dokunulmaz" kılmak ıçın anlamını aşacak bıçımde kul-
lanılırsa, lao'/^e"nın adını "sıyasıye" dıye değıştırmek gerekır kı
savcı ve yargıçlarımız böyle bır eyteme elbet alet olamazlar
VEFAT VE TEŞEKKÜR
Çok degerü varhğımız
ALt DLRNA'ıun
Sıvas'ta geçırdığı trafîk kazasında ılk tnildahaleyı ve amelıyatı
>apan Cumhunyet Ünıversıtesı Tıp Fakültesı doktorlarından
Sayın ZAFER KARS'a ve olaganusiü çaba gösıeren mesaı
arkadaşları doktor ve hemşırelere, lstanbul'a naklınde ve yoğun
tedavı süresmde üstün çaba gösteren INTERN 4.TIONAL
HOSPITAl-ın değerlı doktom ABDLRRAHMAN LRAS ve
hastanenın değerlı yönetıcılen ve personelıne, babarnızın tedavısı
süresuıde ve ölümünde her türlü yakın ılgjsını gördüjümuz, bızı
yalnız bırakmayan SHP Sıvas ll Örrttn'ne, SHP lsunbol Ö
örgnto'ne, SHP Kuçükçekmece tlçe örgütu'ne, KuçnkçekBecc
Belediye Bajkanlığrna, dostlanmjza, arkadaslarınııza,
akrabaJanmıza, cenazesıne katılan, çelenk gönderen, telefonla,
lelgrafla veya bızzat gelerek başsağlığı dıleklennı üetenlere
sonsuz teşekkürlerımızı sunarız
AtLESt ADBVA
KAMBER DURNA - MERDAN ASLAN
TEŞEKKUR
14 Temmiiz 1990 cumartesı gunu bır törenle
TURAN GÜNEŞ adını Açıkhava Tiyatrosu'na
veren KÖRFEZ BELEDİYE BAŞKANI
SAYIN HÜSEYÎN AVNt ŞtRİN'e
ve bu karan oybırliğı ıle onaylayan
TÜM BELEDtYE MECIİS ÜYELERİNE
böylesine ınce ve vefakâr davranışlarından dolayı
duygulandığımızı bıldınr, içten şukranlannuzı
sunarız.
Prof. Dr. TURAN GÜNEŞ AİLESİ
Değerli arkadaşımız
AHMET BULUTu
bir kaza sonucu yitirdik.
'Solmayan bir çiçek olacaksın'
unutmayacağız.
İTÜ'lü arkadaşları adına
NURHAN KARABIYIKOĞLÜ
BERIVAN
Gıttığin gunden berı senden haber alamadık
Hayatından endışe duyuyoruz Lütfen eve dön
Bızımle konuş
BABAN
KALBİNİZI
KORUYUNUZ
Turk Kalp Vakfı
Muayene.Teşhıs.Tedavi,
Laboratuvar, Rontgen
175 12 44/45-148 58 66