Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
19 TEMMUZ 1990 CUMHURİYET/15
HAVA DURUMU TÜRKİYE'DE BUGÜN
meteoroloji Genel Müdürtüğû'n-
den alınan bilgiye göre: Yurdun
kuzeybab kesimleri parçalı bulutlu,
ötekı yerier az bulutlu ve açık ge-
çecek. HAVA SICAKLlfil: Defiış-
meyecek. RÛ2GÂR: Yurdun kuzey
tesimiennde. kuzey ve doğu, ötekı
yerterde gûney ve batı yönlerden
haflf ara şıra orta kııvvette ese-
cek. DENİZLERİMİZDE: Karade-
niz ve Marmara'da yıldız ve poy-
raz Kuzey Ege'de yıldız ve karayel
güney Ege'de gûnbatısı ve kara-
ye) Akdeniz'de güntaüsı ve lodos-
2ü 2-4 yer yer 5 kuvvetinde sa-
atte 4-16 yer yer 21 denız miiı hızla esecek. Denız hafif
çalkantıl/ olacak dalga yüksekliği 0.3-0.5, yer yer 1 metre
dolayında bulunacak. VAN GÖUJNDE HAVA: Az bulutlu
ve açık geçecek Rüzgâr güney ve bat) yönlerden hafif,
ara sıra orta kuvvette esecek.
Adana A 32° 24° Dıyartıator A 42° 22° Manısa
Adapaan A 30
D
20°Eı*me A33°M°KMaraş
Adıyaman A 40° 25° Erancan A 35° 20° Mersın
A'yon A 28° 13° Erajrum A 29° 14° Mujla
AJrı A 30° 20° Esksehır A 29° 14» Muş
Anlara A 31° 16° Gazuntep A 41» 26» Mfrle
Antakya A 30° 25° Gıresun A26°2f0rtu
Amalya A 40° 25° Gümûşhane A 26° 15" flize
Artwın A 23° 15° Haköjı A 30°22°Samsun
Aydın A 38°20°tsparta A32°16°Sı>r1
Balıkesi' A 31° 15° teönbui A 28° 20° &m
Bılectk A 30° 14° tanır A 36° 24° Sıvas
Bıngûl A 39° 22° Kare A 28° 13° TefcrttaJ
Bıtis A 36° 19° Kastamonu A 26° 11° Tfataon
BMJ A 27° 13° Kaysen A 30° 12° Tunralı
Buna A 31° 16° KııMarelı A 32° 16° Uşak
Çaruldale A 30° 20° Konya A 30° 15° Van
Çonım A 27° 11° Kitahya A 30° 14° Yozgat
Denoli A 35° 22° M A 38° 17° Z k l
y g
A 35° 22° Malatya A 38° 17° Zonguklak A 26° 11°
ı bulutlu ')«0<nur!u rfcjnı A-jçık B-buhıDu G-gûneşk K-karlı S sısl. Y-yajmurlu
Helsınkı (,
Lenıngrad «h.
Moskova
Tebriz
• Sam
Karııre »
OÜNYA'DA BUGÜN
Amsterdam A
Amman
Atra
Bagtfat
Barcttona
Basei
Bdgnd
Berikı
Bonn
Brûhsel
Budapeşte
Cenevre
feayir
GcMe
Dubai
Fnrtdurt
&fne
HBtsnkı
KaMre
Kopenhag
KMı
Ljftosa
A
A
A
A
A
V
A
A
A
Y
A
A
A
A
A
>
A
A
A
A
24°
37°
35°
46°
31°
28°
30°
2<°
22°
25»
27»
28°
35°
•4°
43»
28°
31°
20°
38°
23°
22°
34°
Lfifimgrad
Londra
Madnd
Mılano
Montreal
Moslova
Münıh
New York
Oslc
Pans
Prao
Ronu
Sofya
$m
Tunus
Varşova
Venedik
Vıyana
Vöshmgt
Zurih
Y 21°
A 26°
A 36°
A 33°
Y 27°
Y 20°
A26°
A 32°
A 24°
A 28°
A 25°
A 44°
Y 28°
A 29°
A 39°
A 33°
A 37°
Y 23°
Y 28°
A 27°
A 33°
A 28°
BULMACA
SOLDANSAĞA: 1 2 3 4 5 6
1/ Vadesi belli olma-
yan ve yalnızca faizi
ödenen devlet tahvili.
2/ Karakter... Sodyu-
ınun sımgesi... Bir
renk. 3/ Yapma, et-
me... Tûrkçe eylem
çekiminde "şiradiki
zaman" eki. 4/ Yağda
kızartılarak üzerine
şeker dökülen bir ha-
mur tallısı. 5/ Ko-
nut... Bankacılıkca,
bir kişinın hesabın-
dan başka bir kişinin
hesabına para aktarı-
mı... 6/ tslam dinınin beş temel koşu-
lundan biri olan tapınma şekli... Avuç
içi. 7/ Türkiye'ııin plaka işareti... Vo-
leybol ve teniste küt inme. 8/ Bir bu'rç
adı.... Kakım da denilen bir kürk hay-
vanı. 9/ tstencin yitimi, dış etkilere kar-
şı duygunluğun ortadan kaikmasıyla
beliren sendrom.
YUKARIDAN AŞAĞIYA:
1/ Süsleme amacıyla yatak üzerine ko-
nulan yastık. 2/ Müstahkem yer... Bir
deniz yolculuğunda geminin ya da yükünün gördüğü zarar. 3/ Eriş-
miş, ulaşmış... Saırançta bir taş. 4/ Sıcak ülkelerde yetişen, kabu-
ğu ve odunu hekirnlikte kullanıian küçük bir ağaç. 5/ Kendi ken-
dine cinsel doyum sağlama. 6/ Bir nota... Yunanistan'ın plaka işa-
reti... Dinsel inançlan olmayan. 7/ Dağın ya da tepenin herhangi
bir yanı. 8/ Eski Çin felsefesinde evrenin birliğini yapan düzen il-
kesi... Kamer.... İskambilde bir kâğıt. 9/ Bir elektrik akımının bir
sinir ya da kasla uvarım oluşturabilmesi için gereken kısa süre.
oO YIL ONCE Cumhuriyet
Atletizm rekoru
.1 vı- ht-f vırtlc I
LUKS MILANO
I.tmha1.-trını Mcytuu
S.ıı. rnılıılM
kul,lı. .Ml.u. *Uk. T«.
bir ttckmk nutualm ve luın'.IJa
lla
»dı<rc Torimı caokt«ade M •• •
•»•* Kık(çı uık Hoki n KOpnıiıı
* 33 * F M
19 TEMMUZ 1930
Dün Taksim Stadyomu çok
canlı ve heyecanlı spor
hareketlerine sahne oldu.
Galatasaray'lılar senelik
atletizm bayramlarını yaptılar
ve muvaffakiyetli bir varlık
gösterdiler. Taksim Stadyomu
dört bin kadar seyirciyi
sinesinde toplamıştı. Atletizm
müsabakalarına bu kadar çok seyirci geldiği ilk defa vaki
oluyordu. Müsabakaların intizam ve mükemmeliyet ile saati
saatine yapılması bu yaz sıcaklannda bir spor aşkile
Stadyoma gelenleri müteessir değil, bilfikis memnun etti.
Galatasaraylı atletler, futbolcular, denizciler, temiz spor
kıyafetlerile tam saat dörtte, önlerinde askeri bir muzıka ve
bayjrak olfiuğu halde Stadyoma geldiler. Halkın önünde
güzel bir geçit resmi yaptıktan sonra saha ortasında mevki
aldılar. Muzıka tstiklâl marşını çalarken ortadaki direğe
şanlı bayrağımız keşide edildi. Sporcular, halkı selamladılar.
Bu güzel ve samimi merasirnden sonra müsabalara başlandı.
Müsabakaların hey'eti umumiyesi çok güzel oldu. Uzun
atlamada Türkiye rekoru beş santim farkla kırılarak 1.83
metreyi buldu. Bu yeni rekoru tesbit eden kıymetli atlet
Haydar Bey, saha ortasına davet edilerek halka takdim
olundu, TOrkiye rekorunu kırdığı bildirildi ve kınlan
rekorun şerefıne tstiklâl marşı tekrar çalındı. Ikinci bir
merasim yapıldı.
Hulâsatan kaydedelim ki dünkü atletizm bayramı çok
muntazam, çok iyi oldu. Bilhassa intizam hususunda
gösterilen gayret şayanı tebriktir. Dünkü müsabakalarda
alınan rieticeler berveçhiatidir:
" tçükler arasında 100 metro: Birinci Cevdet, ikinci Hakkı
saniye.
ARSLAN
KUVVET ŞARAB1
m t MftcUnnm m mnk^mmrtl ««
Bir «ı»- « » « uMiamtnıı
t BHUO nukbu h n ı u . Uruk
tamct. rtıı» UKllk rt p«Me-
i i «Maıunht Tfmrsldir St<nl
Bllûmum mr«hor ITMIM.
800 metro: Birinci Ziya, ikinci
Vâsıf 2.13 dakika.
100 metro sür'at: Birinci Semih,
ikinci Enver. 11 Saniye
"Türkiye rekorudur!'
Yüksek atlama: Birinci Haydar,
ikinci Münür 1.83 metro.
"Türkiye rekoru kınlmıştır:'
Disk atma: Birinci Naili, ikinci
Irfan 36.15 metro.
400 metro küçukler: Birinci Ali
Bahaettin, ikinci Hasan 59, 1-5
saniye.
200 metro: Birinci Enver, ikinci
Semih 23.3-5 saniye.
Sırıkla yüksek atlama: Birinci Saci 2.70 metro.
Gülle atma; Birinci Irfan, ikinci Selim 10.56 metro.
1500 metro: Birinci Ziya, ikinci Vasıf 4.48.4-5 dakika.
Uzun atlama: Birinci Saffet, ikinci Tevfik 6.30 metro.
Cirit atma: Birinci Mümtaz, ikinci Selim 43.97 metro.
Üç adım atlama: Birinci Tevfik, ikinci Selim 12.61 metro.
400 metro: Birinci Semih, ikinci Ziya 57 saniye.
Bayrak yarışıru 47 saniyede Semih.
30 YIL ÖNCE CumhuriYet
6-7 Eylül olaylan
19 TEMMUZ 1960
Milli Birlik Komitesince 6-7 eylül hâdisderinin yeni baştan
tahkikine karar verilmiştir.
Bununla ilgili olarak hâdiseler sırasında tanzim edilen
dosyaların fstanbul, tzmir ve Ankara Emniyet
Müdürlüklerinden istenmesi uygun bulunmuştur.
Bahis konusu dosyalar Ankara'ya celbedildikten sonra
Yüksek Soruşturma Kurulunun emrine verilecek ve hâdisede
methaldar olanların ifadesine müracaat olunacaktır.
Bu suretle hâdise ile ilgisi bulunan hakiki mesuUerin
tefrikine çalışılacaktır.
Bilindiği gibi 6-7 eylül olaylan hakkında sâkıt iktidar
zamanında muhalefetin verdiği Meclis tahkikatı talebi
raüzakere edilmeden reddedilmişti.
GEÇEN YIL BUGÜN Cumhuh^et
Zrken atama
19 TEMMUZ 1989
Ağustosta toplanacak Askeri Şûra'dan sonra bugünkü
komutan Orgeneral Kemal Yaraak'ın yerine kimin atanacağı
konusundaki tartışmalar dün 1. Ordu Komutanı Orgeneral
Doğan Güreş'in Kara Kuvvetleri Komutanlığı'na atandığının
resmen açıklanmasıyla sona erdi. Genelkurmay Genel
Sekreterliği'nin açıklamasma göre Orgeneral Kemal Yamak
görevinden 30 Ağustos 1989'da ayrılacak ve Kara Kuvvetleri
Komutanlığı'nda dün atandıgı açıklanan 1. Ordu Komutanı
OrgeneraJ Doğan Güres I Eylül 1989'da yeni görevine
başlayacak.
IART1SMA
Hedef Saptırması
Bir bilim kurumunun kitaplığının zenginliği bakırtıından en
önemli göstergelerden biri, o kitaplıktaki yapıtlardan kaç
tanesinin o kurumca üretilmiş olduğudur. Bir üniversitenin
düzeyi böyle ölçülür.
Bay Necdel Kobanç 24 haziran günlü Cum-
huriyet'te yayımlanan mektubunda, benim,
"Dogramacı'yı eleştirmek isterken aslında ve
ber nedensc Bilkent İ'niversitesi'ni hedef
aldıgınu" belinerek soze başhyor ve en sonun-
da da benden, "bu körpe ve genç üniverste-
nin belirii dönemlerden gecerek büyüyiip giir-
bıizleşmesi için izin" istiyor.
Hiç kuşkusuz -ve çok şükür- böyle bir izin
yetkira yok. Bu tür yetkiler, Bay Dogramacı
gibi büyük adamlarda oluyor. Nitekim bun-
dan 8 yıl kadar önce, tstanbul'da, tÜ'ye bağlı
bir Siyasal Bilimler Fakültesi için böyle bir so-
buyruğa karşın kim bir vakta Üniversite kur
durmaya kalkışmışsa bu işin kusuru da onun
dur. Demek ki hem vakıf başkanı olarak, hem |ini, sonra da kemale ereceğini varsayıyor. Iş-
de YÖK başkanı sıfatıyla bu işin kusurlusu te, olmayacak olan şey budur; açılan bir ku-
le, Türkiye'de üniversite kavramının "cılkı-
nı çıkaran" bu zattır. Böyle bir günahı işle-
yen kişiye, yasal olanak olsa bile, vakıf ku-
rup üniversite açma izni verilemez. Bu gibi-
ler. önce tarih önünde yaptıklarmın hesabını
vermelidir.
Bay Kubaç, bu kötü örnekten hareket ede-
rek, önce bir "üniversite" acılacagııtı, açılan
bu kurumun "emekleme" dönemine girece-
Bay Doğramaa'dır. Şunu da ekleyelim: O ka-
dar çok şeyi, bu kadar iyi bilen ve "beceretı"
kişi olarak Bay Doğramacı'nın "bu korah
okudum ama anlamadım" gibi bir özrü de
olamaz. Böyle bir sav, "eşyanın tabialına"
ve "yaşam olaylannın dogal aluşına" aykırı
bir şey olur.
2- Bay Kurbanç'ın ikinci yanılgısı, Bilkent'-
in düzeyi ile ilgilidir. Bilkent okulunun düzey-
run ortaya çıktığında, "iznim yok" diye tut-. siz ya da işe yaramaz bir kurum olduğu yo-
turup bu "genc ve körpe" fakülteyi yok et- lunda kimseden bir yakınma işitmedim ve ben
rneye kalkışmıştı. Neyse ki zamanın egemen-
lerinden birkaç paşa, kendisine "höt" dedi-
ler de yelkenleri suya indirdi. Bay Kubanç bu
acıklı öyküyü merak ediyorsa sevgili hocamız
Prof. T.Z. Tunaya'ya başvursun.
Bir yazının amacının ve hedefinin saptan-
masında bir bölüm okurun yanılgıya düşme-
si rastlanmadık bir olay değildir. Bunun ku-
suru, kimi zaman söylemek istediğini doğru
dürüst anlatamayan yazarda, kimi zaman da
yeterince anlayamayan okurdadır. Üçiincü
Reich Alman Genelkurmayı'nda bir askeri ta-
limname hazırlanırken iyi yazıldığından kuş-
ku duyduklan maddeler için kıtanın en önün-
den bin nefer çağınp metni okurlar ve "Hans,
bondan ne anladın" diye sorarlarmış. Hans
doğru dürüst anlamamışsa, maddeyi yeniden
yazmak gerektiği sonucuna varırlarmış.
Bu konuda bir tartışrnaya girmeden Bay
Kubanç'a önce şunu açıklamak istiyorum.
Ben o mektubumda birtakım "yaygınlaşmış
yanlışlan ve yanılgıları" ortaya koymaya ça-
lıştım. Bunları belirtirken, doğal olarak Bay
de, bilmediğim bir konuda, böyle bir yargı-
dabulunmadım. Görkemli yapılan, labrotu-
arlan, jimnastik alanlan ve aletleri, temiz kan-
tinleri, tuvaletleri.mükemmel mutfakları ve
nefıs yemekleri ile branın imrenilecek bir yer
olduğunu çok söyleyen oldu. Bütün bunlara
karşı benim diyebileceğim bir şey de yok. Ne
ki benim anlatmak istediğim bu değil. Sırf
bunlara bakılarak bir kuruma üniversite de-
nemez diyorum. Bir üniversitenin düzeyi,
mutfağıyla, kitaplığıyla ya da temizliğiyle de-
ğil, "bilim iiretimi" ile belirlenir. Bu üreti-
min göstergesi ve öleiitü ne bina vb. şeyler-
dir, ne de bilgisayar kumpanyaJarının ticarî
amaçla piyasaya sürdükleri "index" türünden
nesnelerdir. Bay Kubanç'ın, "Bilkent'in gör-
kemli ve zengin kitaplığı" ile ilgili övgüsü hak-
kında şunu ekleyeyim: Bir bilim kurumunun
kitaplğının zenginliği bakımından en önemli
rum, ancak emekleme dönemi tamamlanın-
ca üniversite olur. Benim, "üniversite knrul-
maz; olusur" diyerek anlatmak istediğim de
budur. "Anadolu Üniversiteleri" diye anılan
öğretim kurumiannda yapılan yanlışlık da bu-
radadır. Bu yanhşhğın Ulkenin başına ne dert-
ler açacağı -hatta açmakta olduğu- her mes-
lek dalında çalışanların dehşetle gözlemledik-
leri bir olgudur. Şunu da ekleyeyim: Avrupa'-
daki üniversiteler benim anlatmaya çalıştığım
gibi, zamanla gelişme göstererek, okuldan
üniversite dönüşmüş kurumlardır. Bay Ku-
banç'ın andığı "college"ler de bunun örne-
kelridir.
4- Bay Kubanç, Doğramacı'nın Bilkent
okuluna doksan milyar "harcama yaptıgını"
"kesin kaydı" ile öğrendiğini açıklıyor. Bay
Doğramacırun bu kadar parayı maaşından ta-
sarruf ederek bizzat telif ettiği bir kitabın ge-
lirini değerlendirerek, yarım gün esasına gö-
re dışarda çalışıp kazanarak ya da bizira bil-
mediğimiz başka bir kaynaktan tedarik etti-
ğini tahrnin edebiliriz. Sırf merakımızı gider-
mek için, Bay Kubanç'ın harcanan bu "dok-
san milyar liranın" (yaklaşık 4 milyon ABD
Doları eder) kaynağım da "kesin kaydı" ile
öğrenip bize de açıklamasını diierdik. Her
neyse, burada bu çapta büyük bir yatırım ola-
yı ile karşı karşıya bulunduğumuz muhakkak-
tır ve eğer bu girişimin arkasmda bzim bil-
mediğimiz başka bir amaç yoksa, bu yatırı-
üniversitenin düzeyi böyle ölçülür. Yok-
sa Bilkent'teki gibi kitaplar, ABD'nin büyük-
bir noktaya daha değinmek isterim: Ha-
yırsever Bay Doğramacı, bu kadar büyük bir
serveti mevcut üniversitelerden birine tahsis
Doğramaci'dan da söz etmek gerekiyordu. Çe kentlcrımn Hıghschool larında da var- etse idi, ömegm feyzaldığı 1Ü Tıp FalraMesi'ne
drr. Bay Kubanç'a bir de önerim var: Yolu
düşerse, tstanbnl Üniversitesi'nin sosytü bi-
limler fakültelerinin kitaplıklanna uğrayıp, bir
göz atsın, kartotekslerini incelesin. YÖK'ün
esirgediği bir lokma tahsisata karşın, sözünü
. , ettiğim düzey "ölçiilü" hakkında ciddi bir fî-
1- İlk yanılgı, yıne şu Üniversite tenmının k j r s a h i b j o l a b i l i r
Çünkü, kamuya bu yanlıslan bile bile kendi-
sinin "enjekte" ettiği kanısındaydım. Bay Ku-
banç'ın da bu enjeksiyonun etkisiyle yanlış
şeyler yazdığını gördüğüm için bunları yine-
lemek gereğini duydum:
verse idi, daha isabetli hareket etmiş olmaz
rmydı? Böylece, hem kendisini yetiştiren kök-
lü bir bilim kuruluşuna çok büyük bir destek
sağlamış olur hem de YOK Başkanı sıfatı ile
çeliştiği iddia edilemeyecek bir davraruşta bu-
lunmuş sayılırdı. Üstelik böyle bir tahsis ken-
disini anayasaya aykırı bir kurum oluşturma
3- önceden yanıtladığım mektubun sahibi ayıbma karşı da koruyacağı gibi birtakım ki-
Doğramacı'nm aldatraacasıdır. Anayasa bu- gibi, Bay Kubanç da kapısmda üniversite ya- Ş
lle
».
e
İ
r l b u
İ
r u
5
e
y
ler
yazarak yapılan car-
na izin vermiyor; üniversiteleri devlet kurar zan her yeri üniversite sanıyor. Bu, Bay Doğ- P ^ '5leri savunmak zorunluluğundan ya da
ramacı'nın Türk bilim yaşamına vurduğu en külfetinden de kurtarırdı.
ağır darbedir. Zamanın bu gibi konulardan
bîhaber egemenlerini kandırarak, nedenini bil- AYDIN AYBAY
mediğim bir misyonu gerçekleştirmek suretiy- Taksim - tstanbul
kullanıbşında. Bay Kubanç da vakıfların üni-
versite kurabileceklerini sanıyor. Bu, Bay
diyor. Benim yazımın yayunlanmasından he-
men sonra verilen Anayasa Mahkemesi kara-
rında da bu sorun böylece hükme bağlanmış
bulunuyor. Bu duruma göre anayasadaki açık
ÖZBİR MÜZİK ÜRETİMDEN
DEV BİR YAPIT DAHA
CEM KARACA
VĞUR BİKMEN
CAHÎTBERKAY
(1963-19891
MUSTAFA YILDIRIM
Temmuz sıcağı amansız
Bir gül kopanverdi aramızdan
Bir yıldız kayar gibi gökyüzünde
Belli belırsiz •
Dilim öldü demeye varmaz
öldurüldu desem yeridir
ABİSİ: MEHMET YILDIRIM
ve ARKADAŞLARI ADINA
MEHMET ZEKtTÜRK
GENEL DAĞITIM:
Bayar Müzik uretim
İMÇ 6BlokNo 6527,unlcaDanı tstanbul
Tel 511 y4 8/-512 40 20
DUYURU
ÇAĞDAŞ YAŞAMI DESTEKLEME DERNEĞİ'nce ûniversrte
öğrencileri arasında bir yazı yanşması düzenlenmiştir.
Yarışmanın konusu şöyledir:
Cumhuriyetin emanet edildiği
Türk gençliğinden
ATATÜRKÇÜLÜGÜN ÇAĞDAŞ YORUMU
Yazılı 5 daktilo sayfasını aşmayacak şekilde ve iki aralıkla
yazılacak ve 15 Ekim 1990 tarihine kadar
İstanbul Sirkeci P.K. 330 adresine gönderilecektir.
Yanşma sonuçlan 10 Kasım 1990'da
Taksim Alatürk Kitaplığı'nda saat 10.00'da yapılacak törende
ve ayrıca gazeteierde ilan edılecek. birinciliği kazanan
yazının yayımlanması sağlanacaktır.
ödüller: 1ye 1.000.000^- TL, 2ye 750.000^ TL ve
lye 500.000ı- TL olacaktır.
Jüri: Nazan İpşiroğlu, Prof. Dr. Jale Baysal,
Prof. Or. Necla Arat, Fahriye Çetinkanat, Gökşln Sanal
Nüfus cüzdanımı kaybettim.
Hükümsüzdur.
TEVFİK TÜZÜN
Hüviyetimi kaybettim.
Geçersizdir.
DENİZ ÇAĞLAR DUMAN
SATILIK
Silivri'de satılık YAZLIK
DAİRE 70 m2
, 46 miiyon,
vade yapılır.
Deniz kenarı, havuz, otopark,
kafeterya
176 15 98 veya 9.1887-4270
F A K S I M I L E
Servis Güvencemizle
Bilar Bilgi Araçlan Ticaret A.Ş.
İsttnbul Tel: 9d) 175 36 00 (4 Hat)
Ankan Tel : 9 (4) 117 85 60 (4 Hat)
A3NKARA NOTLARI
MUSTAFA EKMEKÇİ
Kutsal Çöl'deki Clnayet: (5)
Kitap Okuyana Kelepçe...
TBMM, bugün saat 15.00'te, "hac faciası"nı görüşmek için
toplanıyor. Bu görüşmelerden bir şey çıkar mı, göreceğiz. Mil-
letvekilleri, konuşmalarım yapmadan önce, hazırlıklannı yapma-
lıdırlar. Örneğin, uzun yıllar Suudi Arabistan'da çafışmış, olayları
yansız bir gözle gözlemiş kişilerle, örneğin, günlerdir "Ankara
Nottarı"nda serüveni anlatılan Gazi Eğitim Enstitüsü eski yö-
neticilerinden, öğretmen Aydın İpek'le, daha baskaJarıyia ko-
nuşmalıdırlar. "Tempo" dergisinin 1968'de yayımlanan 6.
sayısında çıkan "Arap Haremlerinde Türk Kadınlan" yazısını
okumalıdırlar. Hac dönemlerinde, kaçınlan hacı adayı kadınla-
rın durumlarıyia, milletvekili olarak, partiler olarak yakından il-
gilenmelidirler. Bunlar yapılmadan "kutsal topraklar"
edebiyatıyla, din sömürûsü yapıp, dağılacaklarsa, hiç toplan-
mamaları daha yerinde olurdu...
* • * • *
Aydın İpek, Suudi Arabistan'da geçen gözaltı günlerini an-
latıyor:
"Biz gözaltındayken, bizimle birlikte, Suudlu bir profesör de
yatıyor, adı Salman. Salman, ilginç bir adam; yemek getiren po-
lis, Prof. Salman'a birtakım kâğıtlar veriyor, adam okuyor. Sal-
man'ın kültürlü bir adam olduğu belli. Ancak, Salman'la birlikte
konuşmalarımızda, Salman'a, Atatürk'ten söz ettiğim zaman,
aynı biçimde bir tepki gösterdi; 'Zındık!' dedi. Bir on gün içeri-
de kaldıktan sonra, bizi ziyaret etti, içeriye atan polis Adnan;
daha doğrusu Komiser Adnan. O Suudlu biliyorsunuz; sakalım
filan uzamıştı, on günlük sakalım vardı. Dedi ki:
— Bir gereksiniminiz var mı? Sizi burada tutmaktan eza du-
yuyorum.
Bir ara, bizi Atilla ile birlikte bir araya koydular. Adnan'a de-
dim ki: 'Bir tıraş fırçası, diş macunu, iki; yemek yiyemryoruz, ye-
mekler çok pis. Gazete, kitap okuyamıyorum. Suudi gazetesi
de olabilir, gazete istiyorum.' Güldü, 'Okumayı seviyorsunuzi'
dedi. Polisi çağırdı, söyledi: 'Bu adamlara diş fırçası, diş macu-
nu, bu adamlara temiz havlu, gazete, varsa dergi aJıp gelin, pa-
rasını da biz vereceğiz!' Böyle dedi. Gazeteler geldi,
'Cumhuriyet' gazetesi de gelmişti. Prof. Salman da Cumhuri-
yet'i görünce şaşırmıştı! 'Bu gazete, krallıkla yönetilen bu ülke-
ye nasıl girer?' diyordu.
— 'Normal yollardan giriyor' yanıtını verdim. Gazetenin marv
şetinde o gün '20 bin ölü' diye yazıyordu. Sordu, anlattım; 'böyle
böyle, Meksika'da bir deprem olmuş, 20 bin kişi ölmüş, onun-
haberi...' dedim. Sordu:
— Müslûman mı bu ölenler?
— Yoo, diye karşılık verdim, 'insan!'
— Yani Müslûman değil mi bunlar? O zaman boşverf... Anh-
yor musunuz, deprem olmuş, 20 bin kişi ölmüş. Profesör diyor
ki, 'Boşver...' Güya, ölenler Müslûman olsaydı, ilgi gösterecek-
ti. Gazetede, 'Elli ytl önce Cumhuriyet' köşesinde, Atatürk'ün
resmi vardı:
— Kim bu? diye sordu.
— Atatürk.
— Zındık! dedi. (Zındık, Tann'ya, ahrete inanmayan, demek.)
— Yahu, sen bir profesör olarak nasıl bunu soylersin? Tanı-
man gerekir en azından Atatürk'ü. Atatürk otmasaydı, İslam git-
mişti Türkiye'de.
Adam, tahrik edici birtakım şeyler soruyor. Ben de konuşa-
cağım, o da içeriye raporunu verecek. Profesörden başka biz,
o odada 33-34 kişi vardık, Yalnız Suudlu o vardı; onun dışında
öbürleri, ya Hintli, Bangladesli, ya Srilankalı, filan. Suudlu bir
grup getirdiler, bir olaydan, hemen o gece salıverdiler. (Belki
de, Suudlular, yabancıların arasında kalıp bilinçlenmesin diye-
dir, ne bileyim? Öğrendiğime göre, Suud yönetimi her yıl gidi-
len 'hac' olayından da rahatsızmış. Gidenler, ne de olsa, ufaktan
ufaktan halkı da bilinçlendiriyor olmalı...) Mr. Salman, Arap dili
ve Arap yazısı profesörü, niye tutuklayıp oraya getirdiler, onu
bilmiyorum. Beni ilk götürdüklerinde kaldtğım bir hücre vardı;
o hücre, 'Kâbe baskını' sırasında kullanılmıştı. 1980 yılında, Kâ-
be'yi işgal ettiler biliyorsunuz. Silahlı bir grup yapmıştı. Günler-
ce işgal aJtında kaldı Kâbe. İki tane Türk işctsi, yaralanma
pahasına 'Kâbe'yi işgalden kurtardılar. işgalcileri de yakaladı-
lar. Bizimle tutuklu olarak, bu Kâbe işgaline karışmış işgalcile-
re yardım etmiş Suud ailesinden biri de vardı. Suud ailesinden
biri, hapıste ama, şöyle ayda bir, ya da haftada bir belki, eşiyle
birlikte görüşebiliyorlardı. Onu, benim kaldığım hücrede görüş-
türmüşlerdi. Tutukevi şefi geldi, bana Haydi çık, sen başka ye-
re gideceksin' dedi; beni koğuşa, Atilla'ların bulunduğu koğuşa
verdiler. Sen hücreden ayrıldıktan sonra, o hücrede Suudluyu
eşiyle görüştürdüler."
— Atilla'nın soyadı ne?
— Şifa, Atilla Şifa. Antatyalı Şifalardan...
"Bir gün Atilla ile beni çağırdılar. Atilla'ya:
— Seni suçsuz bulduk, dediler. 'İşinize gidebilirsiniz!'
Bu kez ben sordum:
— Beni suçfu mu buldunuz?
— Hayır, dedi, Mr. Aydın 'seni de suçlu bulmadtk. Ancak sen
kitap okuyorsun. Cok kitabın var, evinde gördük. Kitap okuyan
kişi, bizim için makbul kişi değildir. O nedenle, seni sınırdışı et-
mek zorundayız. Atilla'yı şirketine geri göndereceğiz. Seni de
'Gevszat'a göndereceğiz... (Cevazat, sınırdışı etme yeri)'
— Ne zaman göndereceksiniz beni?
— En kısa zamanda göndereceğiz. Cevazat'a bugün gönde-
receğiz. En kısa zamanda da sınırdışı edeceğiz..."
Üç dört görevli Aydın İpek'i bir cipe bindirirler, ellerine kelep-
çe vururlar. O sırada iki polis tartışmaktadırlar Biri, öbürüne:
— Kelepçe vurmayalım. Haline baksana, mazlum adam, ka-
çacak değil, kaçsa nereye kaçacak? Biz yanındayız zaten.
— Hayır arkadaş, Adnan "Kelepçe vuracaksınız!" dedi.
Cevazat'ta, müdürün karşısına çıkardılar. Müdür, polislere:
— Atın, dedi, "dört numaralı koğuşa", 4 numaralı koğuşta,
sınırdışı edilmek üzere bekleyen 500 kişi var. Odalar var, her
odada 20-30 kişi kalmaktadır. Bir Türke rastlamak için boydan
boya yürür Aydın İpek. Bulur da. Sonra, şirketinden yöneticiler
gelir, onu uğurlamaya gelmişlerdir. Bileti her şeyi hazırlanmış-
tır. Arkadaşları üzgündür. Türkiye'ye döner...
T.C. GAZİANTEP
1. SULH CEZA
MAHKEMESİ
HÜKÜM ÖZETÎ
Esas: 1990/327
Karar: 1990/922
Hâkim: Yücel Yurdakurban,
19841
Kâtip: Bilal Akgün
Sanık: Ali Satıl, Ali oğ. 938
D.lu, Karagöz Caddesi No:
17'de baklavaalık yapar. Ga-
ziamep.
Suç: Gıda Mad. Niz. Muh.
Suç tarihi: 9.11.1988
Yukarıda açık kimliği yazılı
sanık hakkında;
Sanığın üzerine atılı müsnet
suçtan TCK'nın 396,402 ve 647
sayılı kanun maddeleri uyann-
ca 37333 TL. lira ağır para ve
cürme vasıta kaldığı meslek ve
sanatmın 3 ay tatiline cürme va-
sıta kıldığı işyerinin 7 gün kapa-
tılmasına, karar özetinin,
tstanbul, Ankara, lzmir'de ya-
yımlanan tirajı yüz binin üzerin-
deki bir veya iki gazetede aynca
bir mahalli gazetede ilan edilme-
sine ve masrafıran sanıktan alın-
masına karar verildi. 19/6/1990
17-27 Yaşında Bayanlara
INGİLTERE'de
INGİLİZCE'yi
Ucuza ö§renmok için gûvenilir tek
yol AU PAHjaik yaptnaktır.
DEBİN ÜHrrED ŞTİ.
Ba>twa« Bu< Mazhaıpafa Sok 2/9
S*fita*4tf. T«l 16! 43 86-87
Ankan 213 68 67 Ignir 22 38 66
/h6(|acım2.
e
MÖNAKUS
Terdb
yıl bM
ömılydndon
14
/fe-
q
fcatil
EG£ TUR A.Ş.
İZMİR
Tel: (51) 21 79 21
2179 2S
Yalıkavak A.Ş.
ANKASA
Tel: |4| 126 24 60
126 3930
İSTANBUl
Tel: (I] 149 16 49
143 13 66