22 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
Cumhuriyet Sahibi Cumhumct Malbaacılık ve Gazetecılık Türk Anonım Şırkccı adır.a k Poluıka CeU •vbac^, a> Hjbeıler trj.ı fcfcı. Ekononu Cratb ltota». 1; Smdıka şakm u w Kahur CeM (.an, lıunbul Nadlr \1<U 0 Genei Yayın Müdunı H u u Ceaal. MUessese MOdürü Hiböfcn b a ^ b « k . E|ıum Gtmem, > r l » Hater Anjlırma. b M Krka^ Vun HaOCTİtr Ntc*f Dot«K Spor Oanumuı EnİBc UşakJlgfl, YaZi lşlen Müdüru Okl> Goncasin, 0 Hab«T Merkezı lUrtürıik VKdaaa. Dm Yazılaı KCRB r-'n1 —^ Ara^ırnu ŞaMı \lp«? Düzdtıne AMaUaft VUKI 0 KoofduuUır Abaci Konfau MudUrü Vllçıo Ba><T, Sa>fa DUzenı Yfincımeıu Ali Adr 0 Temsllcıler 0 Maiı Itler trol Ertu 0 Muhiscbc hteaı Vran 0 Bmç* Planknu Sc^l Osw^q«>ita 0 RtUam Arj« k ı a 0 Ek ANKARA Ahmet TM, İZM1R HİkmfI ÇeÜHklYM, ^OAN \ ÇtÜm Ylfeaotftl ^vuıiar H.lı. U|ri 0 .lan Hnrys G«rr 0 liietme Onkr Çeltt 0 Bılg, Ij.mn Naıl İMİ 0 Prmmd Sn|i 1 Yayın Kurutt* Bafkın N ı * Nsdi Oluy AkM. Yllpa V>fr. Hnu C«™l Hlkarı Çntolajs, Ok»v Goaraia. L f MaBcı. lllııa SOçak Aü SkBı AkM Taa Bam* vt Ysym. Comhnnyo Mattaacılık ve Guneolık T A£ THrt Oa* Cad 39/41 34334 [K PK- 2« Igunbul Tet J12 05 03 (20 hal). Tda. 222*6, Fı> (I) 528 <0 73 0 Surotor AafcK Zıyı Gouüp Blv latıiap S. No 19/4, Td. 13} II 41-4'. Teka. 42344, Faı. (4) 1}] 05 6! 0 İZBİT H Zıjı Bh 1352 & 2/3. Td. 1} 12 30. W«x 533» ftı. (31) 19 31 «0 l»nil Cad 119 S No' ! K>t I Td 19 37 52 (4 hatl. lUet 62155 Faı. (71) 19 37 52 TAKVlM: 19 TEMMUZ 1990 lmsak: 3.48 Güneş: 5.40 öğle: 13.15 Ikindi: 17.13 Aksam: 20.41 Yatsı: 22.23 2 bakanlık 4 Ehııalr topıınu birbirine atıyor 27 milyar lira olarak tahmin edilen 'Elmalı Defînesi'nin geri alınması konusunda Kültür ve Dışişleri Bakanlıkları birbirlerini 'ağır aksak' davranmakla suçluyor. MUSTAFA BALBAY ANKARA — "Elmalı Definesi" ile ilgili olarak Ame- rika'da açılan dava konusunda Dışisleri ve Kültür Bakanlığı ara- sındaki kargaşa sürüyor. Iki ba- kanlık birbirlerini "ağır aksak" davranmakla suçluyor. "Yözyılın definesi" olarak ta- nımlanan 1900 adet antik gümuş sikkeden oluşan ve değeri bugun 27 milyar lira olarak tahmin edi- len "ElmaJj Definesi"nin geri alınması konusunda Türk hükü- metinin avukatlan Boston Fede- ral Mahkeraesi'nde dava açbktan sonra Türkiye'nin yüzde 100 güç- lü olduğunu anJayan üç Ameri- kah ortak Türk hükümetine ba?- vurarak "Mahkeme dışında iki- li görüşme" önerisinde bulun- muştu. Bu durum Türk Başkon- solosluğu'nca Ankara'ya iletil- miş, izlenecek yol hakkında ta- limat istenmişti. Türk bilirn adamlarınca "pazarük" olarak nitelenen bu ikili görüşme önerisine, New York'a ancak iki ay sonra tali- mat gönderilmi?, buna kar;ılık Türk hükümetinin avukatlannca bu talimat yeterince açık görül- medigi için Ankara'ya bazı yeni sorular yöneltilmişti. Bu sorulann sorulmasından üç ay daha geçtiği halde bugune ka- dar Ankara'nın hala yanıt ver- meyişinin, Türkiye'nin "D«va- daki giiçlii dunımunu Boston Mabkemesi'nde a$ındırmakta otdninnn" arkada$ımız özgen Acar birkaç gttn önce açık- lamıştı. önceki akşam Ankara'da Kül- tür BakanlığVnca düzenlenen bır resmi kabulde Kültür ve Dışişle- ri Bakanlığı ilgüilerinin birbirle- rine karşılıklı olarak "agır aksak" hareket etrnekle suçla- dıkları gözlendi. New York'taki Türk Başkon- solosluğu Ue Türk hükümetinin avukaüan Ankara'dan beş aydır yanıt alamamanın sıkıntısım çe- kerken bu konudan sorumlu ki- şilerden biri olan Müdür Yar- dımcısı Metin Göker, "Son tek- lif konusunda uç aylık bir gecik- menin fazla bir se> olduğuna samnıyornm. YıIIarca süren da- vaJar var" dedi. Gazetecilerle konuşur- ken'TürkiyenİD bu koanda geç kaldıgı iddialanm kabal etmeyen" Göker'in daha sonra Kültur Bakanlığı Müşteşar Yar- dımcısı Cevdct Türkeroglu'yla bas basa yaptığı görüşme ise şöy- lejeçti. GOKER— Sayın Türkeroğlu, New York'taki avukatlanmızuı istediği talimatı haJa bildir- mediniz. TÜRKEROĞLU— Biz size ge- rekli yanıtı 23 nisanda ve aynca mayıs ayında tekrar verdik. Siz New York'a bildirmediyseniz bu- na bir diyeceğim yok. GÖKER— Onlar değü. Ondan sonra yani üç ay önceki durum için karar bildirmediniz. TÜRKEROGLU— Nasıl büdir- meyiz? Biz bu konuda New York'tan gelecek soru ve istek- ieri anında cevaplamak için özel bir komisyon bile kurduk. Bu görüşmeden sonra "Cnm- huriyef'e "Biz saglam adımlar atmak zonındayız. Biz gazereci- ler gibi serbest hareket edemeyiz" demekle yetındi. Türkeroğlu ise"Komisyon kurduk. Bir haftaya kadar bir sonnç alabiliriz. O zaman bir açıklama yapüacakdr. Yalnız şu kadannı bilin, biz Kiılrur Bakan- lıgı olarak paaf davranraadık" dedi. SSCB Yüksek Sovyet üyesi ve Ogonyokdergisigenelyayın yönetmeni VitaliKorotiç 'Sovyettoplıımugebe'KEREM ÇALIŞKAN MOSKOVA — Vitali Korotiç. Sovyet gazeteci. Ogonyok Dergi- si Genel Yayın Müdüru. Turkiye^ de tarunan bir isim. Geçen yıl Ekin Bilar'ın davetlisi olarak Türkiye'ye gelen Korotiç, Ankara ve tstanbul'da verdiği konferans- larla Türk solunda çeşitli taruş- malara yol açmışü. Aynı zamanda SSCB Yüksek Sovyet üyesi olan Korotiç ile Mos- kova'da, Pravda binasının içinde- ki Ogonyok dergisi bölümünde, çalışma odasuıda görüşüyoruz. Korotiç 4.6 milyon tirajh Ogonyok dergisini parti ve devletten bağun- sız, kendi mali özerkliği olan bir dergi yapma çabasında. Dergi ça- lışanJannın oyları ile genel yayın müdürü seçüen Korotiç, şimdi ça- hşanların ortak hisse ile derginın sahibi olmalan için ugraş veriyor. Sempatik ve açık sözlü Korotiç her zamanki gibi "cesnr" konuşu- yor. "Komünist partiyi bölmeiiviz, pazar ekonomisinin dözeniemesi olmaz, Sov\ct toplumu gebe, de- mokratik değişim doğurmalı>ız" diyor. Işte sorular, işte Korotiç'in yanıtları: — Komünist Partisi'ne karşı çok sert bir muhalefet dalgasının yiikseldigi gozleniyor. SBKP'nin kaderini nasıl göruyorsunuz? KOROTİÇ — Bence SovyetİCT Birligi Komünist Partisi gerçek bir politik parti değü. Onun ne oldu- ğunu tam olarak kimse bilmiyor. O hükümettir, bir dindir, bir par- tidir. Aynı zamanda hepsi bir- dendir. Ben, bizim parlamenter tipte rnodern bir partimiz olması gerek- tiğini düşünüyorum. Bu partinin parlamentoda üyeleri olrnalı, ik- tidar için mücadele etmeli, ama aynı zamanda 20 milyon kişih'k tek bir parti olamayacağını anla- mak gerekir. Ashnda bu parti için- de 4 parti vardır. Bu Ligaçev'dir. Yakovlev'dir, Ninandreva'dır, Gor- baçov'dur. Bir parti yok, birçok parti vardır. Ve gerçekten Gorba- çov'un bu çok partiyi neden tek parti gibi yönetmek istediği anla- Korotiç, Ogonyok'taki odasında. KP bölünmeli Sovyet Komünist Partisi ashnda 'çok partili' bir parti. Bu partiler ayrılmalı. KP'nin mal varlığı bölünmeli. Partinin başka kurtuluşu yok. Pazar ekonomJsi Başbakan Rijkov'un 'düzenlenmiş pazar ekonomisi' tanımı saçma. Pazar düzenlenemez. Bu, Ingiltere'de trafiği soldan sağa alalım; önce otobüsler, sonra troleybüsler, en son arabalar geçsin demeye benziyor. 1917'den yararlanamadık Ekim Devrimi'nden bütün dünya yararlandı. îşçi ve mülk sahibi ilişkileri değişti. 1917'den bir bizim ülke yararlanamadı. Şimdi bu devrimin demokratik ruhunu uygulamalıyız. Yeltsin Toplumun umudu haline gelen Yeltsin gibi biri olmasa daha çok grev patlar, daha büyük kargaşalıklar ortaya çıkar. şılamıyor. Bızim parlamentomuz çok par- tili bir parlamento. Ben şimdi bu partiyi "bölmek" gerektiğıni dü- şünüyorum. En az iki parçaya. Avrupalı sosyal demokratlara da- ha yakın olan liberal-demokrat bır kanatla, belki daha çok milliyet- çi demokrat olarak adlandırılabi- lecek ve çeşitli milliyetçı eğilimle- ri içinde toplayabilecek bir frak- siyon oluşması gerekiyor. Parti yalruzca bir şeyleri destek- leyen insanlar demek değildir. Çünkü bu, parti değil, bir miting olur. Parti odalar telefonlar, sek- reterler, program bütçe demektır. Sovyet Komünist Partisi'nin asıl tehlikeli davranışı bu noktadadır. Bu parti mal varlığını bölmek is- temiyor. SBKP yeryüzündeki en zengin partidir. Ve eğer yaşamak istiyorsa mal varlığını bölmek zo- rundadır. Başka bir sosyalist par- tinin daha doğmasını sağla- malıdır. — Peki Komünist Partisi kira bölecek? KOROTtÇ — Merkez Komite, parti kongresi, hatta politbüro. Bu sorun politburoda tartışıldı. Ve onlar üyelere çok tutucu bir mek- tup gönderdiler. Mektupta parti- nin çizgisini kabul etmeyenlerin partiden aynlıp başka parti kur- masım söylediler. SBKP, bunun parti için en bü- yuk tehlike olduğunu anlamıyor. Çünkü bizim alternatif bir politik partimiz yok. Bu ülkede tek alter- natif güç - öziir dilerim Türk dos- tum, ama- bizim ordumuzdur. Bi- zim Polonya'daki "Dayamşma" gibi bir alternatifimiz de yok. Bi- zim komünist partiden başka hiç- bir şeyimız yok. — Komünist Partisi pratikte nasıl bolunecek? KOROTİÇ — Pratikte mi? Dün Moskova Parti Okulu Müdüru Şostavkovski bana telefon etti. 'Gddi insanlardan büyuk bir gnıp oluşturalım ve bu parti içinde bir fraksiyon olduğumuzu ilan edelim' dedi. Hatta "Anımıza merkez komiteden üyeleri de katalım" dedi. "Sonra Parti Mer- kez Komitesi'nin gidip mallannı bölmesini ve parenın bir kısmım aynı partinin yeni oluşan fraksi- yonana vermesini soyleyeüm" de- di. (Not: Bu söyleşinın ertesi gü- nü Şostavkovski partiden aynlıp bağımsız parti kurma çalışımala- nna başladı). Para talebi normakür. Çünkü bu para yalnızca Ligaçev'in parası de- ğil. Yalmzca bizim dergimiz Ogon- yok, yılda 65 milyon ruble kâr bı- rakıyor. Bütün bu para hüküme- tin cebıne gidiyor, partinin cebi- ne gidiyor. Ben Polozkov ve Liga- çev'e para ödemek istemiyorum. Biz dergimizin bağımsız olmak istediğini ilan ettik. Belgelerimizi de hazırladık. Şimdi bekliyoruz. Bizim dergide birçok kişi büyük gazete ve dergilerin tek parti sis- teminden aynlmasım istiyor. Biz yalnızca gerçekleri (emsil etmeli- yiz. Yahıızca gerçek enformasyo- nu vermeliyiz. Hepsi bu. Ve bu dergi ve gazetelerde çalısanların partili olması gerekli değildir. — Şimdi Sovyetler'de berkes pazar ekonomisi -ya da kontrollü ve işsizlikten söz ediyor. Bizim çevremizdeki bütün ülkelerde her- kes pazar ekonomisinde yaşıyor ve bizden daha iyi yaşıyor. Biz ise kimsenin bihnediği bir şeyleri kur- tarmaya çalışıyoruz. Esİci Türki- ye'deki dervişJere benzer bir anla- yışla yaşıyoruz. Mülksüzler en iyi vatandaştır. Herkes yoksul olma- lıdrr. Yoksullukta eşitlik olmalıdır! Ben 1917'deki devrimimizin nı- hunun, daha iyi çahşanın hiçbir şey yapmayandan daha iyi yasa- ması olduğunu düşünüyorum. Biz bu devrimi örgütledik. Ve ben bu devrimin sonuçlannın çok büyük olduğunu düşünüyorum. özgür Türkiye kısmen bizirn devrimimiz- le bağlantıh bir oigudur. Ingiliz tmparatorluğu bizim devrimimiz sonucu çöktü. Çaüsanlar ve mülk sahipleri arasındaki ilişkiler bizim devrimimiz sonucunda değişti. Ancak 1917 devriminin sonuç- lanndan yararlanamayan tek ül- ke bizimki oldu. Şimdi devrimi- mizden kendi mutluluğumuz için yararlanmak ve onun demokratik potansiyelini kullanmak gerektiği kanısındayım. Çevremizdeki herkesin -Türkiye dahil- bizden daha iyi yaşadıgını görüyoruz. Ama hepsi pazar eko- nomisinde. Evet, pazar ekonomi- si birçok işsiz yaratacak. Ama bu göreceli bir şey. Gelecek hafta bir istatistik yayımlıyoruz. Brezilya 1 da işsizler ayda 2.800 frank alıyor. Brezilya'da ticaret misyonunda ça- hşan Sovyet yurttaşlan ise ayda 1.200 frank ahyor. Yani göreceli bir olgu. — Peki pazar ekonomisüıe han- gi adımlar ablarak geçilecek. KOROTİÇ — Bizim dergimiz şimdi hükümete ait bir dergi. HU- kümet, lütfen bize kâğıt ver, çalı- pazar ekonomisine- bir an dnce şanlann parasını ver diyoruz ve geçUmesinden soz ediyor. Ancak y,ida 65 milyon ruble kâr hükü- bir yandan da esitsizlik ve büyük m e t i n cebine gidiyor. Pazar eko- sınıf farklan dogacak korkusu n o m i s j n e y i değiştirecek? Şimdi va Bu konnda ne düşünü biz finans olarak da bağımsız ol- js tiyO ruz. Hükümete soraca- baskı parası ne kadar? Kont- var. Bu konnda z? ne Cumhurbaşkanıyla ilgili kitapyazacak Prof. Kitsikis: ' dînciLEYLA TAVŞANOĞLU Bir süredir Türkiye'de bulunan ve Cumhurbaşkanı Turgut Ozal'- la ilgili yazacağı kitap için malze- me toplayan Yunanlı uluslarara- sı ilişkiler tarihi uzmanı Prof. Di- mltri Kitsikis Cumhurbaşkanı özal'ı çok sempatik bulduğunu, ama izlediğı sosyal ve ekonomik politikaları kesinlikle onaylama- dığını söyledi. Prof. Kitsikis, Cumhurbaşkanı özal'm dinciu'ği- ni "ıhmlı" olarak değerlendirir- ken erkek kardeşi Korkut Özal için "aktif dind" sözlerini kullan- dı. Prof. Kitsikis, özaJ'ın yazdı- ğı Fransızca "La Turqnie en Eorope" adh kitabı okuduktan okumuş ve çok şaşırmıştım. Çün- kü kitap hiç tahmin etmediğim bi- çimde, fazlasıyla diyebileceğim Yunan yanlısıydı. O kadar Yunan yanlısıydı ki Türkçeye çevrilme- mesine de şaşırdım. Ustelik kitabın neredeyse yan- sı benim fikirlerim üzerine kuru- luydu. Görüşlerimi paylaşıyordu. Bir başbakam böylesine etkileye- bihniş olmak benim için gurur ve- rici bir durumdu (Özal kitap ya- zıldığı sırada daha başbakandı). Onunla taruşmam gerektiğine ka- rar verdim. O sırada Kaya Tope- ri Ottawa büyükelçisiydi. Kendi- sine başbakanla tanışmak istedi- ğimi söyleyince, memnuniyetle, yanıtını verdi. Aynı şekilde Ati- Uluslararası ilişkiler tarihi uzmanı Prof. Dimitri Kitsikis, Özal'ı çok sempatik bulduğunu, ancak izlediği sosyal ve ekonomik politikaları onaylamadığını söylüyor. sonra cumhurbaşkanıyla tanışma- ya ve biyografisini yazmaya ka- rar verdiğini sözlerine ekledi. Prof. Kitsikis'le Cumhurbaşka- nı özal'la ilgili izlenimleri ve yaz- maya hazırlandığı kitap konusun- da yaptığımız konuşma şöyie: — Cumhurbaşkanı Özal'la il- gili bir kitap yazma fikri nasıl ve ne zaman aklınıza geldi? Prof. KİTSİKİS — Cumhur- başkanınızla hiç karşılaşmamış- tım. Ama onun 'non- conformiste' bir insan olduğunu duymuştum. Yani hiçbir düzene uymayan bir kişi... iki yıl önce de "La Turquie en Europe" (Avru- pa'daki Türkiye) adh kitabını na Büyükelçisi Gündüz Aktan'la da temasa geçip ondan da olum- lu yanıt aldım. Böylece özal'la tanıştık. Çok saşırmıştım. özal çok sempatik bir insandı. Ben pekçok devlet adamıyla tamştım bugune kadar. örneğin Karamanlis'in (Yunanis- tan Cumhurbaşkanı) biyografisini yazmak istemiştim. Ama birçok koşul koydu, yazdıklanma müda- hale etmek istiyordu. Bunun uze- rine kendisine 'Sayın Cumhurbas- kanı, kitabı siz kendiniz yazsanız daha iyi edersiniz' dedim. özal'la karşılaştığımda doğal bir sadeliği olduğunu gördüm. Karşısındakini hemen rahatlatma- sıru iyi biliyordu. Ben cumhurbaş- kamyım, ama sizler gibi de bir in- sanım. Onun için karşunda kesin- likle savunmaya geçmenize, ken- dinizi kollamanıza gerek yoktur, diyordu sanki. Biliyorum, basın ve pekçok kişi kendisini eleştiri- yor, devletin saygınlığinı yok et- mekle suçluyorlar onu. lş çevre- ierine yakın olmakla da suçluyor- lar. Ama Sakıp Sabancı, Koç ve TÜSİAD'a olan yakınlığını, ABD'yle bağlantısını, serbest pi- yasa ekonomisini savunduğunu hiç gizlemiyor ki. Ama bu arada Japon modeline duyduğu hayran- lığı da unutmamak gerek. Onun özelükle bu konulardaki flkirleri- ni paylaşmam mümkün değil. Çünkü ben bir sosyalistim. Yalnız şunu hiç akıldan çıkar- mamak gerek. özal Türk-Yunan yakınlaşması çabalan için çok ge- rekli bir kişidir. Yunan dostudur. Türkiye'yle Yunanistan'ın yakın- laşmasım içtenlikle istemektedir. Bu da hanesine yazılacak gayet olumlu bir puandır. İkinci olarak da dinı inançlan bütün bir kişi ol- masına karsın bu konuda ılımlı- lığıru koruyabümekte, irticaya karşı çıkmaktadır. Özal'ın bu tu- tumuyla da Turkiye için bir gu- vence oluşturduğuna inaruyorum. — Yalnız şunu unutmamak ge- rek. Türkiye'de irticanm Özal'ın başbakan seçilmesiyle birlikte canlandığı biçiminde çok yoğnn elestiriler bulunmaktadır. Bu ko- nuda basında çok seyler yazıldı. Prof. KİTStKlS — Biliyorum. Ama partisi içinde çeşitli ideolo- jiler var. Bunlardan biri de din- ciler. Araa kendisi ılımlı bir un- surdur. Evet, biliyorum, erkek kardeşi (Korkut özal) ondan da- ha fazla dinci, hatta aktif bu ko- nuda. Ama şunu da unutmamak gerek. Korkut özal'm Iran değil, Suudi Arabistan yanlısı olduğu söyleniyor. Bu da büyuk bir fark- tır. Biliyorsunuz Iran'daki irtica çok daha sert. Şunu belirtmek istiyorum: Ki- tabı yazarken son derece yansız olacağım, ona hiçbir armağan vermeye niyetim yok. Kitabı Fransızca yazacağım, daha sonra Ingilizce, Türkçe ve Yunancaya çevrilecek. — Peki, Türk-Yunan yakınlaş- ması çabalannda Özal'm sizce oy- nadığı önemli rol nedir? — özal bu konuda çok çaba harcıyor. Dediğim gibi Yunan dostu bir kişi. Ama çok dikkatli olmak gerek. Gerek bazı Yunan gazeteleri gerekse de bazı Türk gazetelerinde Turk-Yunan yakın- laşmasını tehlikeye duşürebilecek yayınlar yapıhyor, Türk gazetele- rinde Fener Patriği'nin ABD'de- ki karşıianışı ve temaslannı eleş- tiren yazılar, haberler gördüm. Bütün bunlar ikili görüşmeleri sa- bote eder. Çok tehlikeli. Bunun nereden geldiğini bilemiyorum. Bazı çevreler var; bunlar Türki- ye ile Yunanistan arasındaki du- rumun kötüleşmesini istiyorlar. Bunu kestirebiliyorum. ArOk erkekler de kadınlar gibi her mevsim modacılardan yeni tasanmlar bekliyor. İşte 91 baharının erkek modasv Genîş, bol ve az dikişliDış Haberier Senisi — Avrupa, 1993'ten itibaren tek pazar mekanizmasına hazırlanırken erkek giyim piyasasında, Fransızlarla ttalyanlar arasındaki rekabet donık noktasına yaklaştı. Her yıl Parıs ve Milano'da yapılan bahar kreasyonlan defilesi, iki ülke arasındaki çekişmeyi sergilerken Fransızlar bu yıl erken davranarak eylül ayım beklemeden 91 bahar kreasyonlan defîlesini temrnuz sonunda düzenlemeyi kararlaştırdı. Fransa'da 'erkeklerin giyim alışkanlıklan' konusunda yapılan bir kamuoyu anketı, erkeklerin de artık tıpkı kadınlar gibi her, hatta her mevsim yeni tasanmlar talep ettiğini gösteriyor. Bu nedenle başta Jean-Paul Gaultier, Claude Montana, Kenzo ve Yamamoto gibi tasanmcılar daha yoğun ve ayrıntılı çahşarak her seferinde yepyeni düşünü- yorsnnoz? KOROTIÇ — Bizim bütün ta- ^ baskı parası ne kadar? Kont rihimiz manüğa karşı savaşla geç- ra t yapl p bu parayı Ödeyecegiz. ti. 73 yıl mantığa karşı savaştık. Kâğıt ne kadar? Onun da parası- Şimdi birçok insan yoksuUuktan m ödeyecegiz. Vergiler ne kadar- sa onu da ödeyecegiz. Ama dergi çalışanlara ait olacak. — Siz de patron mu oia- caksuuz? KOROTtÇ — Hayır, beni on- lar seçti. Gene secebilirler, ama bunu şimdiden kimse bilemez. Derginin mülkiyet hakkının kay- dedilmesi 1.400 ruble tutuyor. Ça- lışanlara bu parayı toplamalannı ve dergiyi kendi üstlerine kaydet- tirmelerini söyledim. Ve kapının önünde yatın dedim. Biz ilk ola- rak kaydımıa yaptınp dergiye sa- hip olacağız. Oku>-ucu kazanmak ve her şey için mücadeleye başlayacağız. Eğer daha çok paramız olursa on- lara daha iyi ödeme yapanz, da- ha iyi muhabirler alınz. Para ol- mazsa cezasını çekeriz. Pazar eko- nomisinde hiç kimse okumak is- temediği aptalca şeyleri almaz. Başka bir şey daha. Benim hü- kümetim ne tip kravat üretilece- ğine, rengine, genişligine varana kadar her şeye karar veriyor. Bu- na Yaşam Endüstrisi'nin Gelişti- rümesi Bakanlığı karar veriyor. Bence bu, bakanlık işi değil. Ben bunu bakanhğın değil, özel kişi- lerin özel fabrikalann yapmasım istiyorum. Kim daha iyi kravatla- rı yaparsa daha iyi yaşar. Şimdi Başbakan Rijkov'un or- taya attığı oldukça garip bir fikir olan 'dözenlenmiş pazar ekonomisi' (regulated market eko- nomy) konusu var. Pazar pazar- dır. Pazar düzenlenemez. Biz bu ülkede her şeyi düzenkmeye ahş- tık. Ben bu konuda bir espri ya- pıyorum: Bizim yaptığımız Ingil- tere'de trafiği soldan sağa geçirme karan alıp, bunu adım adım ya- palım demeye benziyor. önce oto- büsler geçsin, sonra troleybüsler, sonra da arabalar... İşte düzenlen- miş pazar ekonomisi de buna ben- ziyor. önce şurada deneyelim, sonra burada deniyor. Ama 'ha- fif hamile' olrnak mümkün değiS- dir. Şimdi bizim toplumumuz iyi- ce hamiledir ve demokratik deği- şim doğurmak zorundayız. — Madenci hareketi ve isci ha- reketleri yiiksdiyor. Buna ne di- yorsunoz? KOROTİÇ — Bence Yeltsin bu konuda gerekli. Çünkü sokakta- ki insanın bir sembole bir umuda gereksinimi var. Şimdi bu sembol Yeltsin. Yeltsin, daha büyük kıya- metin kopmasım engeüiyor. Yelt- sin olmasa belki bir başka umut sembolü olurdu. Ancak bugün Yeltsin gibi bir umut olmasa da- ha çok grev, daha çok kavga pat- lak verirdi. Yeltsin şimdi Rusya Fe- derasyonu Devlet Başkanı olarak partiden aynldı. tlginç bir gelişme. Bence şimdi çok tehlikeli bir nok- tadayız. Bir kaç grev daha patlar- sa, demiryollan greve giderse ül- ke kargaşaya sürüklenir. Tutucu- lar bunu bekliyor. Böylece bazı ge- neraller olağanüstü hal ilan ede- bilir ve liberallere karşı bir ka- mpanva baslavabilir. tasarımlar oluşturuyor. Kumaş cinsi, renk, kesim ve çizgiler konusunda hep yeniliklerin peşinde koşan tasanmcılar, bu arada toplumsal ve ekonomik gelişmelere paralel olarak "şık demek, pahalı demek değildir" ilkesine uygun kreasyonlar gerçekleştirmeye çalışıyorlar. Kuşkusuz bu değişimde medyalann da önemli bir rolu olduğunu kaydediyor Ingiliz Independent gazetesinin raoda yazarı Roger Tredre. Amerikan Bergdorf Goodman gjyimevinin moda direktöru Andrew Basile, 91 baharının çizgilerini şöyle özetledi: "Gelecek yıl erkek giyiminde her şey geniş, bol, rahat ve az dikişli olacak. Ingiliz, Fransız ya da Japon tasanmcılann kreasyonlanndaki bu büyüklük, aslinda rub ve hislerdeki rahatlığı ifade etmek iızere tasarlandı." — Askeri bir darbe olabUir mi? KOROTtÇ — OlabUir, ama çok aptalca bir şey olur ve hiçbir sonuç vermez. önemli olan düzeni sağlamak değil, ekonomik refor- mu sağlamak. Üstelik bizim ordu Türk ordusu gibi değil. Çok poli- tik ve komünist örgütlenme için- deki bir ordu. Yani parti dışında hareket etmesi de çok zor. Gtizellik yanşması • ANTALYA (AA) — "Rute Grubu" üe Steigenberger Falez Oteli'nin birlikte düzenlediği "Türkiye Güzellik Kraliçeliği Yanşması", 26-28 temmuz tarihlerinde Antalya'da yapılacak. Organizasyon Komitesi sommlusu Refık Tuncer, Antalya'da düzenledigi basın toplantısında, yanşmaya yalnızca Türkiye'den değil yurtdışındaki Türk kızlannın da katıldığını belirterek "107 aday arasından ön elemede belirlediğimiz 24 finaüst, Türkiye güzeli olmak için yanşacak" dedi. İyi niyet elçilerî • İZMİR (AA) — Turizm Bakanhğı'nın davetlisi olarak fürkiye'de bulunan çeşitli ülkelerden 11 turizm yazan ile 11 ögrenci tzmir'e geldiler. Turizm Bakanı Ilhan Aküzüm tarafından "Türkiye'nin iyi niyet elçileri" olarak nitelenen konuklar, bu sabah, Izmir'den Selçuk-Efes'e gittiler. lzmir Turizm Müdürü Ayla Karamete, konuklann bugün Efes'te Meryemana Evi'ni, Efes antik kentini ve Selçuk Müzesi'ni ziyaret edeceklerini, geceyi ise Kuşadası'nda gerçireceklerini söyledi. Göğe yükselen kaşıkçıllar • BANDIRMA (Cumhuriyet) — Bandırma Belediyesi'nce, yaşatılması için mücadelesi verilen üç "kaşıkçıl kuşu"nun göğe yükselişini simgeleyen bir heykel yaptınldı. lzmir Dokuz Eylül Üniversitesi Eğitim Fakuitesi Heykel Bölümü son sımf öğrencilerinden üçünün gönüllü ve ücretsiz olarak yaptıklan heykel, Adnan Menderes Bulvan'na dikildı. Doğa ve canlıyı sembolize eden "üç kaşıkçıl kuşu" heykeh'nin, belediyece sürdürûlen Avrupa Konseyi A diplomasına sahip Kuş . , Cenneti Milh Parkı'nın sanayi kirliliğınden kurtanlması ve dört yıldu" düzenlenen uluslararası festivaJ calısmalarının bir devamı olduğu bildirildi. İllere çevre ödenegi • ANKARA (Cumhnriyet Biirosu) — Devlet Bakanı Vehbi Dinçerler, çevre kirliliğinin önlenmesi, çevTenin korunması ve iyileştirilmesi amaayla, valiliklere çevre fonundan ödenek verileceğini açıkladı. Dinçerler, ödeneğin yüzde 25'inin illerde kurulacak çevre koruma vakıfları kanalıyla kullanılacağını söyledi. Dinçerler dün yaptığı açıklamada illerin kategorilere aynldığını ve bu doğrultuda belli bir ödenek tahsis edildiğini belirtti. Dinçerler çevre kirliligini öıüeme fonundan illere ödenek gönderilirken, bölgedeki özelliklere göre bazı kriterlerin dikkate almacağını kaydetti. Bakan, bütün illere 1990 yılı içinde toplam olarak 23 milyar 700 milyon lira ödenek gönderileceğini söyledi. Milli Piyango 51 yaşında • ANKARA (AA) — Milli Piyango Idaresi'nin kuruluşunun 51. yüdönümü dolayısıyla bugün Ankara ,, Hipodromu'nda "Müzik Şöleni" düzenlendi. Ankara Büyüksehir Belediyesi ile ortaklaşa düzenlenen ve saat 20.00'de başlayacak müzik şöleni, ücretsiz ve halka açık olacak. Atilla Sarıkayalı'nın sunacağı programda ayrıca, düzenlenecek özel çeküişte, 5 adet l'er milyar liralık büyük ikramiyenin talihlileri ile amorti rakamları da belirlenecek.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear