23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CUMHURÎYET/6 DİZİ-RÖPORr 12 TEMMUZ 1990 \ İ L (, l/ V (RRRAHOÛhlD E G I S E N L A T I N A M E R I K A Cumhurbaşkanı CarlosMenem yönetimindeki Arjantin, aydınlara göre ulusal 'ben'ini, kimliğini geliştirememiş bir ülke Menem'in ülkesi/beninVdiyemiyor— 5 — Haftauk "Semana" dergisi kapağına yapış- tınlmış 1 Australla bayilere ulaştığında; hiç kimse şaşırmamış. Derginin kapağındaki Austral; hızlı dolaşımı olan tttm paralar gibi buruşuk, yaıı yırtık ama geıçekmiş. "Dergi- •iataerkopyaana birer Austral yapışbrmak, paraaın fotognfını çekip hagmaktan daha K U * geMi" diye açıklamış bunu "Semana"- nın Genel Yayın Müdürü. Yapıştırılan Aust- rallerin tümünün değen 2S0 doları gecmemiş. Oysa paranın fotoğrafuu çekip, çoğaltmak ve sonra da bunu basraak için bunun iki misli gerekiyonnuş. Üzerine basıldığı kâğıttan da- ha az değer taşıyan Australle çıkan derginin kapağı için de "AnstnPbı öramii" başlığını uy- gun bulmuşlar. Pek çok Arjantinli'ye göre yalnız Austral de- ğil, Arjantin'in kendisi de yavaş yavaş ölüyor. Bir ülkenin ölümü nasü anlaşüır? Ne zaman fark edilir? Nasıl teşhis edilir? Bu somyu yal- nız söyleşilerde karşılaştığun ileri gelen poli- tikacılar, büyük yazarlar, önemli siyaset uz- manlan değil; gazete bayileri, taksi şoförleri, otel garsonlan ve banka memurlan da soru- yorlar. 195O*li yülara dek Batı'nın en zengin 7 ülkesinden biri olan Arjantin, bugûn aynı sıralamada Türkiye'nın üç ülke önünde, 62. sı- rada bulunuyor. Sanayi yüzde 35 kapasiıede çalışıyor. Üretiın değeri 1970 düzeylerinde sey- rediyor; gerçek ucretler de 1973 düzeyine dek gerilemiş bulunuyor. Mınimum Ucret düzeyi Haiti gibi 20 dolar civannda oynuyor.Bir yü önce iktidara gelen Cumhurbaşkanı Carios Menem, Peru'nun tngılizlere milyarlarca dö- viz ödeyerek devletleştirdiği fakat şimdi dalri- kada 4 bin dolar açık veren KtT'leti en yük- sek fiyat verene satıyor. Ülkenin telefon şebe- kesini bile ABD Bell Company ve tspanyol Te- lefonica şirketine satmaktan çekinmeyen Me- nem için "Derlerl ocuzrata çıkardı" diyorlar. Buna kısaca "Arjanön bilmecesi" deniyor. Arjantin'le birlikte yüzyılın başında aynı ge- lişme düzeyinde bulunan ülkeler bugün gelir düzeylerini bu Güney Amerika ulkesinden 4-5 kat yukan çıkanp, sağlam demokrasilere ka- vuşurken Arjantin giderek fakirleşiyor. Ülke- nin 1930'dan bu yana yaşadığı 6 yıllık ilk ke- sintisiz demokrasi serüveni ise sık sık sarsıntı geçiriyor. Dünyadaki tüm Ülkelerin aksine ne- den bu fllke geriye gjdiyor? Arjantin bilmecesi Arjantinliler bu bümeceyi her yerde tutkuy- la tartışıyorlar. Bir Paris ya da Viyana gibi "kahveler kenti" olan Buenos Aires'in aydın kahvelerinde, ressamlann, sinemacüann, siva- setçilerin, gençlerin, emeklilerin kahvelerinde ve Florida sokağında inci kolyeli hanımlann bol kremalı pastalar ve küçük sandviçler ye- diği "Richmond kahvesinde" hep bu tartışüı- yor. Tabii aradabir, bir iş konuşması geciyOT, karşüıklı göz suzmeler oluyor, kalp çar pıntılan yaşanıyor, önünden kuyruklann ek- sik olmadığ ChagaO sergisi konuşuluyor ve de- dikodu da yapüıyor. Ama neticede laf dönüp dolaşıp Arjantin bilmecesine dayanıyor. He- men Arjantinlilerin ünlü "kaybetmek tmtku- su"na ilişkin teorileri ortaya atılıyor. "ArjantinlUer" deniyor, "kaybetmek için do- ğar, bundan boslanır. Arjantin toplunn ko- kcBİeriBde hep giztt giztt bir kaybetmek tnt- knsn beslemiştir." Yazar OsvaMo Soriano ömeğin, bu teze ina- nıyor. "Sanki tek gerçek Arjantin bizim bel- legimizde kalan o eski Arjantinmiş gibi" di- yor, yaşamını Buenos Aıres ve Paris arasmda bolen yazar ve ekliyor: "Öbürunu çoktan tü- kettik çünkü." Soriano Arjantinlilerin melan- kolik karekterine uygun olan bu tezi aynca Carios Gardd mitosu ile açıkhyor. "Arjaatiı£ u en büyük tango yıldızı Carios Garde 1938 jriında bir ucak kazasında genç yaşta öldn" diye anlatıyor bunu Soriano; "Ualü jariaa o srada şöhretfn zirvesindeydL HoDywood ken- dini bekliyordu, müyonlarca kadıa peşinden koçayordo. Bir uçak kazaanda bir aada genç- ttk, gindik, o barika ses hcr fey rttrmdL Ben- ce Gardd nUtosn Arjantu rnhmıiın derinMk- lcrni betimkyen qkiş ve inişi gayet nel sinı- geUyor." Ideal kahve sohbeti konusu oluşturan çö- küşün metafızik teorileri arasında Arjantin kültürünün özgun nitelikleri, maço, emekten kaçınan, egoist, sorumsuz, kendine dönük, bi- reyci Arjantinlinin toplumsal geUşmeyi engel- liyen özellikleri de sayüıyor. Baa baa ülke- nin uzaklığı gibi biraz daha somut unsurlar da ileri sürülüyor. "Ne yapahm, bü dnnyannı laçmda kalmış bir ülkeyiz" dıyor ömeğin unlü komedyen Enriqoe Pinti. Gerçek şu ki Arjantinliler kendi kcndileri- ni sorgulamayı, tahlil etmeyi, edilmeyi ve bu- nalım edebiyatını çok seviyorlar. Yalnız kah- ve sohbetlerinde değil, Buenos Aires'in birbi- rinden şık kitapçüannda karşılaşıkn kitap ad- lan da bu tutkuv-u hemen ele veriyor: "Doygu Olarak Arjanti^', "Dnşünce Oia- rak Ariaathr**; Arjaatu Metaforn", "Arjan- tu'taı Uk Güam", "Arjaatin Krizlerinin Ta- rihr, "Prikanaite Iştgnda Arjatin FantezU" gibi başlıklar hep aynı melankoli ekonotnik konjonktürü inceleyen, bilimsel siyasi anali- ze dayanan kitaplar neredeyse aanlıkta kah- yor. ^ _ _ Psikanalistler kenti "Eret" diyor gazeteci CUqaita GaJssaai, "Gerçekte borası bir depresyon kenti. Biz ar- tık o kadar sık depresyon geçiriyor we bandan o kadar çok sık «öz ediyoraz ki bo kelimeyi kısahıp, yalmz 'depre* deyip geçhrriyonu. Bo- enos Aires, New Yorktaa sonra en yognn psi- kanalist nofnsana sabip olmakla tanuıyor, Hepainm de musterisi boi. Ekonomik kriz ne- deniyVe Insanlar sinemaya, Üyatroya gitmek- ten vazgeçiyorlar, ama psikaaalize gitmektea cayBuyoriar. EB ncaz psikaaalhia yaonVtatı 41- kede gene Arjaatin." Radyoda psikanaliz sohbetleri yapan ruh doktoru Maria Lnisa, Leder Guissanı'nin bu saptamasını doğruluyor. "Her ekolden psika- aaliste rastlayabOininiz bn kentte. Çoga Fre- ad Sokagı'nda otumyor" diyor Leder. Buenos Aires çatılanna bakan dairesinde, güneşü bir pazar sabahı kahve ve sıcak çörek- lerle yaptıgımız bir kahvaltıda konuşuyoruz. Arjantin'in tanınmış. ruh doktoru ile. llkpe- sin hastalaruu titizlikle seçtiğini, gazete oku- mayan hastayı kabul etmediğini anlatıyor. Ve konu gene dönüp dolayıp "Arjantin bilntecesine" geliyor. Leder'e göre, Arjantin- in bas sorunu "hafızasulık"tan kaynaklanı- yor. "BeUegi yok bu iükcnin" diye başlıyor sö- ze Leder ve bu tezini söyle açıkhor; "insana kisilik kazandıran sey beUekür. Bnna psikol- jide 'ben' denir. 'Ben' olaşurken algüanan ne- Arjantin'deki 'nıhsal bunalım' zenginUginin en önemli nedeni 'maddi fakirlik.' Göstericiler, faal nüfus içerisindeki oraaı yüzde 7'ye yaklaşan işsizligc son verilmesini istiyorlar. 'Evet" diyor ,gazeteci Chiquita Guissani, "Buenos Aires gerçekte bir depresyon kenti. Biz artık o kadar sık depresyon geçiriyor ve bundan o kadar çok söz ediyoruz ki bu kelimeyi kısaltıp 'depre' deyip geçiveriyoruz." Buenos Aires, New York'tan sonra en yoğun psikanalist nüfusuna sahip. Arjantin'in ünlü ruh doktoru Maria Luisa ise konuyu şöyle değerlendiriyor: "Çeşitli ülkelerden gelen göçmenlerden oluşan Ajjantin, ulusal 'ben'ini, kimliğini geliştirememiş bir ülke. Belleğinde ulusun kökleri yok. İşte bu nedenle askeri darbelerle ve Peronizmle iflasın eşiğine gelen Arjantin, sonunda yine gidip oyunu Peronizme vermiştir." Buenos Aires'te kapıda sohbet. Konu: Ne olacak balimiz? (Fotograf: Gian Paolo) Bir zamanlar altın külçelerini Merkez Bankası koridorlarına sığdıramayan Arjantin, şimdi birdenbire kendini 3. Dünya Ülkeleri arasında bulmuş durumda. Başlangıçta büyük göçmen dalgalanna kucak açmış bu ülke, şimdi akın akın devam eden bir beyin göçüne sahne oluyor. rjantinli 'enteller' arasında iyimser olanına pek rastlanmıyor. Peronizmin yeniden iktidara gelişi, 'rejim' kaygılarını yeniden alevlendiriyor. Toplumda yavaş da olsa önemli bir değişimin ilk belirtileri göze çarpıyor. Cumhurbaşkanı Menem'in insan haklannı çiğneyen cuntacılar için çıkarttığı affa tepkiler, bunun örneklerinden biri. sajlar çeUşkili olursa 'ben' sizofreniklesir. Gi- derek 'ben' beUegini, gerçek kavramını, ken- dine gnvenini yitiıir. Çttnkü beUek insana 'Dikkat et, orada hata yapmısbn. Oradan degil buradan git' diyen seydir. Bn bir insan için ge- çerü oktugn gibi halklar için de geçeriklir. Ce- attH nOsekrden gelen göçmenlerden ohtsan Ar- jantio nhısal ^eıı'hıi, künMJİni genşürememiş- tir. BeDeginoe ulusun kökleri yoktur. Köksüz- lük ve belleksiıMkten aynı hatayı tekrar tek- rar yineleınektedir. tste bencc bn nedenle Ar- jantin tekrar tekrar askeri darbderie sarsümış, Peronizmle iflasuı esifine gebnfa), ama sonnn- da gidip gene oynnn Peronizme vermiştir.'' Kimliksiz ülke tezi "Beüeksiz, kimliksiz ülke" tezi, yalnız yü- zeysel kahve sohbetlerinde tartışılmıyor. Bu- enos Aires'in aydınlannın kreması tarafından da geniş kabul görüyor. örnegin senaryo ya- zarı Aida Bortnik bu tezi şiddetle savunuyor. Türkiye'de de gösterilen ve ilgiyle karşılanan fılm zaten "Tarih halklann beileŞidir. Hiçbir halk belkksiz yaşayamaz" tümcesiyle başlıyor. "Sizce Arjantin, Alfonsinie baslayan demok- rasi senivemi boyunca bcüegine kavosabüdi mi" diye soruyorura Bortnik'e. EUeriyle kızıl saçlaıını alıunın gerisine dogru itiyor, "Kısmen" diyor, sonra bir an düşunüyor ve sözlerine ağır agır devam ediyor: "Bir dikta rejimint yasamak, onon baskıana maruz kal- mak; bir döşman ülke tarafından işgal edil- meye benzemiyor. Boyle bnjiik sosyal sonun- Inluklana söz konnsn oldugn durnmlarda halklar bn sorumlulogu kabol etmeye kolay kolay yanaşmıyor. özeleştiri yapmak, yalnız sosyal değil, kişisel sornmhdngıın büincine va- rabBmek çok gnçleşiyor. Ahnanlar bunn 40 yridv yapmaya çahsryoriar, ama bagaramıyor- bw. Kisisel dengeyi kartarabilmek için Uk baş- vurnian çıkıs yoln 'yadsımak' «luyor. Fakat gerçegi yadsûnak çok tehUkeli bir şey. Bunun maliyeti bir ballan kimliğini, kişUiğini yitir- mesiyle ötçtihiyof. Aıjanmfin yıkumna yol aç- mıs olan bodur." BUtün buıüan, "Lattn Amerikalılık'la, "Avrupalıhk" arasında sıkısmış nevrotik bir aydın sırufının kısır bunalım edebiyatı olarak algılamak mümkün değil. Genel gerçekler, bu sözlere sağlam bir temel oluşturuyor. Elli yü- lık çöküşıin öyküsü, yalnız bunalım geçiren entellerin hayal dağarcağından çıkmıyor. Bu coşkusu Arjantinliler gün be gün yasıyorlar. örnegin bir zamanlar Arjantin'i kendisine model olarak alan komşu Brezilya giderek bir Latin Amerika devine dönüşürken bu ülke tüm dinamizmini yıldan yüa yitiriyor. Potan- siyel zenginlikleriyle ilgi çeken, büyük ırk ya da din farkulıklanndan doğan geriUmlere sah- ne olmayan, verimli topraklara, yüzde yuze va- ran, bir okuma yazma oranına, birinci sınıf aydınlara sahip olan Arjantin'in frenleneme- yen düşuşü, fakirleşmesi tüm gözlemcileri şa- şırtıyor. Bir zamanlar altın külçelerini Mer- kez Bankası koridorlanna sığdıramavan ülke; şimdi birden bire kendisini üçüncü dünya ül- keleri arasında buluyor. Büyük göçmen dal- galanna kucak açmış olan topraklanndan şimdi akın akın bir beyin göçü başlamış bu- lunuyor. "Biz Latin degil, Avnıpalıvız" diye- rek kendisini hiçbir zaman etraftaki diğer La- tin Amerika ülkeleriyle özdeşleştirmemiş olan Arjantin, yakın geçmişinde en kanlı Latin Amerika ditatörlüklerinden birini yaşamış ol- manın şokunu hâlâttzerindenatamıyor. Otosansür "Duygusal veba" olarak tanımladığı Pero- nizm üzerinde en etkili kitaplan yazmış olan ünlü sosyolog Juan Josc Sebreli, belleksizli- ğin ^topinmnn kendi kendini saasür etmesine" ve bir "iç sansire" götürdügünü söylüyor: "Toplumon tarihael beBekten yoksan olmaa bizi geçmişteki tüm tatuz olaylan anntmaya, duzineyle yok eden General Menendez; Bue- nos Aires'in en başlıca işkence köşkü Donan- ma Mekânik Okulu'ndan sorumlu Amiral Va- nek ve Torti; Peronist olması nedeniyle Rioja valisiyken Menem'in kendisini 5 yü hapse mahkûm ettiren dikta döneminin içişleri ba- kanı General Hargnmdegay gibi en yttksek dü- zeyde sorumlular bulunuyor. Af edilenler için- de en çok öfke yaratanlar arasında Alfonsin'e karşı ayaklanan Seineldin ve Arjantin'i iflas ettiren Falkland savaşımn sonımlusu General Galtieri dikkati çekiyor. Falkland savaşım ilan ettiği günlerde elinde viski bardağı ile televiz- yonda içkiden dili dolanarak Ingüizlere karşı ira7ani)ar«k büyuk zaferi anlatan General Gal- tieri'nin vurdumduymaz küstahlığı hâlâ deh- şetle anlatılıyor. Savaş süresince "Casa Rosa- da"nm balkonundan sık sık Peron gibi kolla- n havada halkı selamlayan general, ayncadi- ğer cunta mensuplan gibi, şimdi cesetkri toplu mezarlardan kazüarak çıkartılan "kaybolan- lar"dan sorumlu bulunuyor. Buenos Aires, Rosario, Cordoba, Tbcuman, Mendoza, Bahia Blanca, Ushuaia ve Tierra dd Fuego gibi kentlerde ve yörelerde cumhurbas- kanlığı affına karşı protesto gösterileri düzen- leyen insan hakJan örgütlerinin tepkilerine rağmen Menem, Arjantinlilere şimdiye dek ol- duğu gibi bütün bunlan unutturmak istiyor ve böylece ordu ile sorun çıkartmamayı dü- şunüyor. Ne ki Alfonsin'in 6 yübk demokrasi döneminde filizlenraeve baslayan bir sivil top- lum bilincinin kendini göstennesinin önüne geçcmiyor. Şimdiye dek sessiz kalan çoğun- luk bu kez curahurbaşkanlığı sarayı önünde artık zaman zaman 200.000 kişinin katıldığı 2 kilometre uzunluğundaki gösteri yürüyuş- leri için sokağa dökühnekten çekinmiyor. / Sivil toplum bilinci Yazar Ernesto Sabato, yeni yeni oluşan bu sivil toplum biHncinin yalnız Menem'in bu ka- ranna karşı değü; Alfonsin dönemindeki ayaV İanmaiara karşı da kendini beüi ettiğini ve dar- benin önüne geçtiğini söylüyor. "AHoaahKİ demokrasi dtoemtade nç askeri darbe «irifimi oMn. Bn girişimlerin basannz- bkla »oauçlaamasjna yol açaa nnsv haUua karsı koynîaH oMn. Evet Evct tnaaalar *o- kaklara dttftaier. Eaknea butiafüifimler tep- kiyle karBdumaz, herkes ohıp biteai televiz- yondaa Merdi. Halboki bn son darbe girisi- mi sırasıada kadın, erkek, genç, yash ve ko- caklannda ya da karmmrmda çoaddanyla ha- mile kadınlar sokaga döknldiler ve ba«kal- dıran cnntacdarm makineU tifekleri karsı- sında bir insan davan otnştnrdvmr. Ülkeyi knrtaran bn oldn. Aakerler dOdf tattvamı- yacaklanaı aaladılar. Çnakü askeri ihtflaBer de konsenrib ister. Disyanm Mçbir ilkesia- de aalkta deste«wi bnlmayan IhtUal yapıla- Ekonomiye çeki düzen vermede etkisiz kal- masma rağmen, Alfonsin'in 6 yü içinde de- mokrasi kültürünü yerleştinnek için verdiği çabalar Buenos Aires'in aydın çevrelerinde öv- güyle karşüanıyor. Arjantinlilerin 1930'dan bu yana hiçbir zaman kendilerini Alfonsin döne- minde olduğu gibi özgür hissetmedikleri sık sık vurgulanıyor. "Resmi Tarih" gibi diktatör- lüğün çehresine ilk kez aynada bakabücn film- ler Alfonsin döneminde üretilmiş bulunuyor. Alfonsin, yıllarca otoriter Peronizm ile aske- ri diktatörlükler arasında gidip gidip gelmiş olan bu ulkeye kültürd özgürlükterin, hoşgörü ve özgür tartışma ortamının zevkini, kısaca de- mokrasi tutkusunu aşüamış bulunuyor. Her gece Buenos Aires'in "Liceo" tiyatro- sunda beş yüdır bir müyon seyu-cıyi kahka- hadan gülüp geçiren komedyen Enrique Pin- ti, "1M6 yıhnda darbe otvken ne yapıyordn- anzî Haürbyor mnsuamV diyerek açıyor şı vunu: "Ben 1966 yıhada açtkçaa bntipşe^ leri fazia düsnnmiyordam. Ük kez askeri re- )im tarafından Beatles tipi azatbgını saçlan- nu kesmcye zorianınca nyandun. Yahn bn dısında t«f«fatm»ı« bn ka- gercegi sansSr etmeye lorUmaktadır" diyor Sebreli ve ekliyor, "W7«'da Peronizmin ifla- sı, aynı Peronizme bognn xafcr sagiayan yart- taşlann bir kısnu tarafından tamamea nnn- talmostnr. (Diktatörtiiiün otüm knmandaU- n) THple-A'mn dnayetleri, (Falkland) savası feiaketinin anMan bastmlmaktadır. Gerçegta yadsMimaın, bn geçmis hatabvdn des ahnma- sını obmaksızla$tırmakta ve Arjantia topln- mo aynı hatatara dttsmek egttmini gostermek- tedir." Arjantinli "enteller" arasında iyimser ola- nına pek rastlanmıyor. Hele Peronizmin ye- niden iktidara gelişi, yeni bir "cadı avcıhgı", "rejim" kaygılarını yeniden alevlendiriyor. Ama Arjantin toplumunda yavaş da olsa, önemli bir değişimin ilk belirtileri de sezili- yor. Tipik bir "beüeksizUk'ie geçmişe sünger çekmeye çalışan Cumhurbaşkanı Menem'in insan haklannı çiğneyen cuntacüara verdiği af- fa gösterilen tepki, bu değişimin en güzel ör- neklerinden birini oluşturuyor. Karara karşı hemen tepki gösteren ve bir milyondan fazla imza toplayarak affın geri alınmasını isteyen insan haklan yetkiüleTİ, cumhurbaşkanhğı af- fım "adaletle alay" olarak tanımlıyorlar. Af edilen ordu mensuplan arasında "Cordoba kasabı" olarak bilinen ve rejim muhaliflerini dar Ugilenlrlene, k**M»'• içinde taşıdifimta Idmbflir aaari ngUer dedim kendi kendlme ve tenem attı" diye başlıyor sözlerine. "Ya '76 Darbesfade ne yaptyordnnnz?" diyor. "Abs- mtş degil mir diye gülmeye başlıyor. "Oa- mr 'İki tane ver' yıHanydı" diye ekliyor. Prizden krize Arjantinlinin '76'da da politik konularda fazla ilgUi olmadığını söylüyor aktör: "Kim- senin demokrasi, diktatörtükle falan OgUen- digi yoktn. Askeri rejim dotann deftermi da- snk tntmnstn. Hepimiz Mfaunl>e ahşvcriy tnr- buua çıkıyor, bol bol eJektrikü ev «fyatan ah- yordnnnz. Sonra bn esyatann bepsini aynı anda prlze soktnnnz. Ceryanlar kesildi ve krize girmV diye devam ediyor. Sahnede Arjantin bayrağının renklerinde- ki mavi-beyaz eşofmanıyla 2 saat terledikten sonra kuliste yaptıgımız sohbette bir daha as- keri rejim altında yaşamayı katiyen kabul et- meyeceğini, olası darbe girişimlerine karşı so- nuna dek mücadelesini sürdüreceğini ve yenik düşerse de pılısını pırtısını toplayıp gideceği- ni söylttyor. Seyircilerini de her gece bu mü- cadele için teşvik ettiğini belirten Pinti, "Bakın" diyor,-Ük kez, darbeüekesilmemaj otan demokratik bir hnknmet dönemi yasa- ak. bk kez bir demokratik ankomet darbe ue devrflmedea gdrevi bir baska demokratik hn- knmete devretti. 'lyi ama eskisinden daha iyi değil, daha kötü durumdayız 1 diye düBtaen- ler var. Fakat hiçbir ülke biyük Mr yıkıntı- nmaıthndan6-7yıliçmdetoparlanma* Ştot- di bn hükimetin de seçimle sona erip, görevi bir baska demokratik kakamete o Mr baska- sma, bir sonrald de Mr digerine «mtOMai hv a n . Araya darbe (irmeden 7 4 Miknmet sördüreMHrsek,denKikraaiyegeçifiterçekles- tirmiş oiacatu. Ancak 3» ymuk keamnmz Mr demokmiden sonra demokrasrfe tajnk bir halk olnp "tmadıtımm anlayacatız". Pinti Alfonsin'in demokrasi devrimini ken- disi gibi düşünen en az 5-6 milyon Ariantin- linin bilincini uyandırdığını soyiüyor. Ulker ihtiyaa olan istikrara ancak demokrasinin gv. - nişlemesi ve derinleşmesi ile vanlabüeceğini iddia ediyor. Peki ama çoğunluğun iradesi demokratik- leşme sürecinı baltalayan Peronist Menem gibi muhfazakâr hükümetlere yol actığında de- mokratikleşmeye nasü sahip çıkmalı? Sandık- tan bu konuda hiç duyarhk göstermeyen hü- kümetler çıktığmda ne yapmalı? Sivil toplum bilincini, 5-6 milyon Arjantinliden, 32 milyon Arjantinliye nasü yaymalı? Yaru: Alres'te *»•• Tang«*
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear