Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2025
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
30 HAZİRAN 1990 DIŞ HABERLER CUMHURİYET/3
Japon prensi
evlendi
• TOKYO (AA) —
Japonya Imparatonı
Akihito'nun küçük oğlu
Prens Aya, dün sade bir
törenle halktan birisiyle
evlendi. tmparatorluk
Sarayı'ndaki 10 dakikalık
törende Prens Aya ve gelin
Kiko Kawaşima, Şinto
dinine göre bağlılık yemini
ettiler. 24 yaşındaki Aya,
universiteden arkadaşı 23
yaşındaki Kiko'yla
evlenerek imparatorluk
ailesinin içinden evlenmek
şeklindeki saray geleneğini
bozmuş oldu. Aya, veliaht
prens olan abisi
Nanıhito'dan önce
evlenerek bir geleneği daha
yıktı.
Honecker'e
cinayet
goruşturmagı
• DOCU BERLtN (AA)
— Demokratik
Almanya'nın geçen yıl
kasım ayında görevden
uzaklaştınlan eski Devlet
Başkanı Erich Honecker
hakkında, devlet başkanhğı
zamanında iki Almanya'yı
ayıran Berlin Duvan'ndan
Batı'ya kaçmaya
çalışanlarm vurulması
politikası nedeniyle cinayet
suçundan soruşturma
başlatıldığı bildirildi.
D.Alman haber ajansı
ADN, soruşturmanın
'sınırlarda uygulanan
görülenin vurulması ile
otomatik silah ve mayın
kullanılması' nedeniyle
başlatıldığını kaydetti.
Çiftçi eylemi
bitti
• VARŞOVA (AA) —
Polonya polisi, hükümetin
tarım politikasını protesto
eden ve Tanm BakanlığYnı
çarşamba gününden bu
yana işgal eden yüzlerce
çiftçinin eylemine son verdi.
Polisin bu akşam bakanlık
binasına baskın düzenlediği
belirtildi. Bölgedeki AFP
muhabiri, bakanlığı işgal
eden çiftçilerin bütün giriş
kapılannı bloke ettiklerini,
eylemlerine son vermeyi de
kabul etmediklerini, bunun
üzerine yaklaşık 200 polisin
binaya baskın yaptığını
söyledi. Baskın sırasmda
ölen ya da yaralanan olup
olmadığı belirtilmedi.
Saddam'dan
yeni tehdit
• Dıs Haberter Servisi —
Irak Devlet Başkanı
Saddam Hüseyin, tsrail'e
dönük tehditlerini
sürdürüyor. Hüseyin, Irak'a
karşı bir saldında
bulunması durumunda
Israil'e kimyasal silahlarla
karşılık vereceklerini
yineledi. Irak Devlet
Başkanı, ülkesinin nükleer
silah teknolojisine sahip
olup olmadığı konusunda
ise suskunluğunu
sürdürüyor.
Macaristarfda
yerel seçimler
• BUDAPEŞTE (AA) —
Macaristan geçici Devlet
Başkanı Arpad Goencz,
yerel seçimlerin 30 eylüjde
yapılacağıru acıkladı.
Basında yer alan haberlere
göre, Goencz dün kırsal
kesime yaptığı bir gezi
sırasmda, 29 eylül yapüacak
devlet başkanlığı seçiminde,
başkamn parlamento mu
yoksa halk tarafmdan mı
seçilmesi konusundaki
referandumun da 29
temmuzda
gerçekleştirileceğini belirtti.
Kırıma dönüş
hızlanıyor
• MOSKOVA (AA) —
Stalin rejiminin 1944
yılında topraklanndan
sürdüğü Kınm Türklerinin,
198Tdeki protesto
kampanyası sonucunda elde
ettikleri izinden sonra
başlayan 'yuvaya dönüş'
sürecinde, şimdiye dek 85
bin Kınm Türkünün
yarımadaya döndüğü
bildirildi. Sovyet
televizyonunun haberine
göre, topraklarına dönen
Kınm Türkleri kendi
çabalarıyla yerleşim
merkezlerini kuruyorlar.
NATOzirvesindeAnkara, ittifakın önemininazaltılmasına karşı çıkacak
Türkiye ^tutucu' kanattaYASEMİN ÇONGAR
ANKARA — NATO'ya üye 16 ülkenin
liderleri gelecek hafta perşembe ve cuma
günleri Londra'da buluştukian zaman, en
önemli tartışma konusu "NATO'nun
kaderi" olacak. Liderler resmi gündemi ol-
mayan zirvede, Doğu Avrupa ve SSCB'deki
son gelişmeleri değerlendirerek ittifakın sa-
vunma stratejilerini gözden geçirecekler.
Bu yıl sonunda imzalanması beklenen kon-
vansiyonel kuvvet indirimi (AKKUM) ant-
laşmasma yönelik gelişmelerin de ele alı-
nacağı toplantıda, "AKKUMdan sonra ne
olacak?" ve "AKKUM sonrasında kısa
menzilli nüklecr ffize müzakereleri nasıl ya-
pılacak?" sorulanna da yanıt aranacak.
Zirvede, Başbakan Yıldınm Akbulut'un
temsil edeceği Türkiye, NATO'nun güven-
lik işlevinin azalmadığı görüşüyle, ittifakın
geleceğine yönelik tartışmalarda "tntncu"
konum alan müttefık grubuyla birlikte ha-
reket edecek.
Kuzey Atlantik tttifakı, Doğu-Batı iliş-
kilerinde "soguk savaş"ı sona erdiren hız-
lı yumuşama sürecinden doğrudan etkile-
niyor. Genel Sekreter Manfred Wörner,
1989 yıl? 9 kasımında yaptığı "ünlü" ko-
nuşmasmdan beri NATO'yu Doğu Avru-
pa'daki değişimin "ebesT olarak nitelen-
diriyor ve Berlin Duvan'nın yıkılmasmdan
bu yana da NATO literatüründe "tehdit"
kavramının yerini "risk" deyimine bırak-
ması gerektiğini savunuyor. Bu tez, ittifak
dışişleri bakanlarının mayıs ayında Brük-
sel'de yaptıklan toplantıda genel kabul gör-
dü ve "risk" deyimi NATO belgelerinde
"tehdit" yerine kullanılmaya başladı. An-
cak NATO'nun gelecekteki işlevinin ne ola-
cağı, güvenlik örgütü olraa rolünü AGtK'e
devredip devredemeyeceği gibi konularda
ittifak içinde "tutucular" ve "refonncular"
olarak nitelendirilebilecek iki ayn grup bu-
lerinden Federal Almanya, Ülkesinin De-
mokratik Almanya ile birleşme süreci ne-
deniyle "reformcular" grubuna katıldı.
Bonn dışında Belçika ve ttalya başkentle-
ri de NATO'yu savunma rolünden daha
fazla anndırma görüşünde ısrarlılar. İşte
bu göriişün, Londra'da 16 lider arasında en
önemli aynşmalardan birini oluşturması
bekleniyor. Federal Almanya'nın başını
çektiği grup, örneğin NATO belgelerinde
yıllardır kullanılan "deterrence" (caydtrı-
5-6 temmuzda Londra'da yapüacak zirvede, ittifakın
gelecekteki rolü tartışılırken Türkiye, "askeri
yükümlülüklerin azalmadığı" temeline dayanan görüşü
ABD, îngiltere, Norveç ve Hollanda ile birlikte savunacak.
lunuyor. Dışişleri Bakannğı'nın konudan
sorumlu üst düzey yetkilileri, "tntucn" te-
rimini beıümsememekle birlikte, Türkiye
1
-
nin, ABD, Îngiltere, Hollanda ve Norveç
ile birlikte ittifakın geleneksel askeri rolü-
nün önemini yıtirmediği göruşünü savunan
grupta olduğunu belirtiyorlar.
Dünyadaki değişim, NATO içindeki kla-
sik "sahinler" ve "güvercinkr" aynmını da
etkiledi. İttifakın "şahinler" olarak bilinen
grubunda yer alan Türkiye, benzer bir tu-
tum izlemekle birlikte, aynı grubun öncü-
cılık) teriminin çok fazla "tehdit" anlamı
içerdiği gerekçesiyle Fransızca kökenli ben-
zer bir deyim olan "dissuasion" (vazgeçi-
ricilik) sözünün yeğlenmesini istiyor. Ay-
nı grup, Türkiye'nin de savunduğu "derin-
likli savunma" (defence in depth) anlayı-
şının yerini "defensive defence" (defansiv
savunma) yaklaşımma bırakmasından ya-
na tavır alıyor.
Türkiye, ASD ve Norveç gibi ülkelerin
NATO'nun önemini azaltabilecek adımlar-
dan ısrarla uzak dunnasının savunma stra-
AKBULUT-MirSOTAKIS ZİRVESİ
tejisinden kaynakh nedenlerinin yanı sıra
"ulusal çıkariarı" yakından ilgilendiren si-
yasi gerekçeleri de var.
Ankara'da yapüan üst düzeyli değerlen-
dirmeler, NATO'nun Türkiye'nin Avrupa
entegrasyonu içinde yer almasının "en sag-
lam ayaklanndan" biri olduğu ve ittifakın
önemini sürdürmesinin Türkiye'nin çıkar-
larına uygun olacağı doğrultusunda. Ar.-
kara, yeni Avrupa mimarisı içinde etkin rol
alabilmesinin en önemli araçlarından bi-
ri nin NATO olacağına inanıyor. Otuz beşli
Avıupa'nın içinde NATO'nun "tsm we eşit"
bir üyesi olarak yer almasının kendisine
"prestij" sağladığını düşünüyor.
Zirve MGK'da görüşiildü
Türkiye'nin NATO üyeliğini, değişen
koşullarda aynı etkinlik ve sorumlulukla
surdüreceği ve ittifakın ana ilkelerinin ko-
runmasında üzerine düşeni yapacağı bil-
dirildi.
Milli Güvenlik Kurulu (MGK), Cum-
hurbaşkanı Targut Ozai başkanlığında dün
toplandı. 5-6 Temmuz 1990 tarihlerinde
Londra'da yapılacak NATO zirvesi hazır-
lıklarının ve Türkiye'nin zirvede izleyece-
ği tutumun görüşüldüğü toplantıdan sonra
Dışişleri Bakanlığı'ndan yapılan açıklama-
da, ittifakın yeni koşullara kendisini uyar-
lama çalışmalannm bir "bütün olarak" ele
alınması gerektiği belirtildi.
Türk ve Yunan tarafları istekliLondra'daki NATO zirvesi sırasında Türk ve
Yunan başbakanlarımn buluşması 'son anda bir
değişiklik olmazsa' 6 temmuzda gerçekleşecek.
ANKARA (Cumhuriyet Biiro- raası planını değiştirmedi. Dışiş-
su) — Avrupa Topluluğu (AT)
Dublin zirvesinden Türkiye-
Topluluk ilişküerini Kıbrıs soru-
nuyla bağlantılı gösteren bir sonuç
bildirisi çıkmış olması Türkiye ve
Yunanistan başbakanlan arasında
Londra'da ikili bir görüşme yapıl-
leri Bakanlığı yetkilileri, "Bü kı-
sa bir tanışma göriişmesinin ger-
çekleşmesinden yana tutumumu-
zu surdüriiyonız" derken Yuna-
nistan diplomatik kaynakları da
"Londra'da en azmdan bir el sı-
kışma ve on bes dakikalık baş ba-
şa görüşme gerekli" göruşünü dile
getirdüer.
Yunanistan Başbakanı Kons-
lantin Mitsotakis'in ABD'deki te-
maslan sırasmda Türkiye'ye bas-
kı yapılması için yoğun propagan-
da yürütmesi ve daha sonra Dub-
lin'de topluluk ülkelerinin Türki-
ye"yi rahatsız eden bir bildiriyi
onaylamalarını sağlaması, Anka-
ra'da "Başbakanlann görüşmesi
için doğrn zaman mı" sorusunun
tartışılmasına yol açmıştı. Ancak
Türk ve Yunan basınında farklı
yönde haberler yer aimasına kar-
şın her iki ülke başbakanlartnın da
görüşme eğilimıni surdürdüğü
dün yetkililerce ifade edildi. Bu
konuda Cumhuriyet'e görüş akta-
ran üst düzeyli bir Turk diploma-
tı, "NATO zirvesinde iki lider do-
ğal olarak ilk kez bir araya gelmiş
olacaklar. Bu fırsatı yalnızca bir
tanışma görttşmesi olarak deger-
MONtTÖRDE MANDELA — Detroit'i ziyaret eden Mandda'yı Tîger Sudyumu'nda yaklaşık 50.000 kişi izledı.
GüneyAfrikalı siyah liderin ABD turu, yarın sona eriyor
6
Bütün iktidar Mandela'ya'ŞEBNEM ATİYAS
NEW YORK — Afrika Ulusal
Kongresi lideri Ndson Maadela^
nın on gün önce New York'ta baş-
layan ABD turu, yann sona eri-
yor. Irkçılığa karşı mücadelenin
"yılmaz" temsilcisi olarak ABD'ye
gelen Mandela'yı, Amerikalı si-
vahlann büyük çoğunluğu Martin
Luther King ve Malcolm X'ten
sonrakı liderleri olarak gördüler
ve izlediler. Bu nedenle, Mande-
la'nın silahlı mücadele konusun-
da ABD'li liberal ve muhafazakâr-
lara hiçbir ödün vermemesi, deği-
şik bir anlam kazandı.
Mandela'mn ABD gezisi Güney
Afrika yönetimine karşı desteİc
sağlama amacım aştı. Afrika kö-
kenli Amerikahlar için yeni bir ha-
reketliliği getirdi. Birleşmiş Millet-
ler'deki konuşmasında Mandela,
ırkçılıktan bütün dünyayı sorum-
lu tuttu. Basın toplanülannda yö-
neltilen sorular, Afrikalı ve Ame-
rikalılar'ın Martin Luther King ve
Malcolm X'ten sonra lider ilan et-
tikleri Mandela'mn Güney Afri-
ka'daki sorunlanndan çok, dün-
ya göruşünü sorgular nitelikteydi.
Özellikle Harlem ziyareti sırasın-
da sokaktaki göstericiler, "Bütün
iktidar Mandela'ya" diye bağıra-
rak, siyah Amerikaülar'ın duygu-
lannı dile getirdüer.
Her mesajında Güney Afrika
1
daki ırkçı rejime karşı dayanışma-
yı öne çıkaran Mandela, ırkçüığm
Güney Afrika ile sınıriı olmadığını
vurguladı. Silahlı mücadele konu-
sundaki sorulara, Güney Afrika-
daki ırkçı beyazlann silahlı olduk-
larını hatırlatarak cevap verdi. Bir-
leşmiş Milletler'deki basın topian-
tısında bu konudaki sorulara
"Her topluluk kendi kaderini U-
yin hakkı için savaşnıakla
yiikümlüdiir" cevabıru vererek bü-
tün muhafazakârlan bir kere da-
ha rahatsız etmekten kaçınmadı.
Washington'da ABD Başkanı
George Bush ile birlikte Beyaz Sa-
ray'ın bahçesinde yapılan basın
toplantısında Mandela "Göney
Afrika'da ırk eşitliginuı saglanma-
sı için şiddet ve silahlı mncadele-
yi ihtünal dışı bırakaraıyacağını"
söyledi. "Eğer şiddet ve silahlı
mücadeleyi seçmek zonında ka^-
yorsak, bn başka hiçbir secenece-
ğimiz olmadığındandır" dedi.
Televizyonlardaki röportajlarda
Mandela, Küba lideri Fidel Cast-
ro, Libya lideri Kaddafi ve FKÖ
lideri Yaser Arafat'ın dostu oldu-
ğunu söyledi. "Irkçılıga karşı Af-
rika Ulusal Kongresi'ni destekle-
yenleri niçin dostum, yoldaşım
olarak nitelendinneyeyim?" şek-
linde sorularla, Amerikan televiz-
yonunun en hızlı gazetecilerini
sessizlik içinde bıraktı. Mandela-
nın taviz vermeyen tutumuna karşı
durabilmek kolay degildi.
• BEŞIKÇI: TEK AT TEK MıZRAK
• ALEVILER ÜZERINE POLITIK OYUHLAR
• IŞÇIHAREKETIYASAUJK
SıNıRıNıZORLUYOR
• Ö6RENCI CENÇLIK MERKEZILEŞIYOR
• GENEL KURULLAR ONCESINOE
HALKEVLERI VE EĞIT-DER
• GÖNOMUZDESOSYALİZM
• "AŞKÖRGÜTLENMEKTIR
BIR OÜŞÖNÖN ABILER"
Mehmet Tanju AKAD • Cüneyi AKMAN Q Orhan ALKAYA • Fevzi ARGUN • Tanıl BORA
O Savaş BOZDEMİR • Cüneyt CANVER 3 Murat ÇELİKKAN • Selçuk DEMİREL 3
Ayşegül DEVECİOĞLU • Ziya GÜL 3 M.Cengiz GÜLEÇ • Ragıp İNCESAĞIR ü A.Başer
KAFAOĞLU • Yaşar KANBUR • Serdar ÖZBİLEN 3 Haldun ÖZEN • Kaan ÖZSARAÇ
Q Mustafa ÖZTÜRK • Sedef ÖZTÜRK • Melih PEKDEMİR • iskender SAVAŞIR D
• BülentSOMAYJ Ali ŞAHVERDİ • ÜlfetTAYLIÜ H. TULGA • Çetin UYGUR ü Hasan
UYSALaMecitÜNAL^l CanYÜCELü Hakkı ZABCI
TEMMUZ SAYISI BAYİLERDE
lendinnek diyalogdan yana turu-
mumnzu göstennek açısından
önemli. Son gelişmelerin rahatsız-
lık yarattıgı doğrn. Zaten Mitso-
Ukis'le gönişmesinde de Sayın
Akbulut'un 'Bakın bız diyalogdan
yanayız. Bu konuda ciddiyetimi-
ri ifade ediyoruz. Ancak sizin bazı
uluslararası platformlardaki giri-
şim ve tavırlaruuzın diyaloğu güç-
leştirdiğini de gözden
kaçırmıyoruz' demesi bekleniyor.
Bu da gerekli mesajın bem Atina-
ya hem tüm dünyaya verilmesini
saflar" dedi.
Başbakan Akbulut'un Mitsota-
kis'le görüşmoi reddetmesi gerek-
tiği yolundaki düşünce ise daha
çok 1988 Lüksemburg Ortaklık
Konseyi'nde yaşanan olayla bağ-
lantılandınlmıştı. Dönemin Dışiş-
leri Bakanı Mesut Yılmaz, Dublin
sonuç bildirisine benzer bir met-
nin Yunanlılar tarafından tuta-
naklara geçirilmesi üzerine top-
lantıyı terk etmiş ve OrtakiıkKon-
seyi oturumu yapüamamıştı. An-
cak Dışişleri Bakanlığı yetHüileri,
Ankara-Atina diyaloğunun Kıbns
konusunun dışında ikili bir kap-
sama sahip olduğunu ve Dublin
sonuç bildirisine gösterilecek tep-
kinin muhatabırun >
T
alnızca Atina
değil bir bütün olarak on iki AT
ülkesi olduğunu vurguluyorlar.
Bir yetkili, "Bizim ilk resmi açık-
lamamız da bu doğrultudadır.
Yoksa zaten Mitsotakis'Ie görüş-
me planlandığı zamanda da Ati-
na'nın Kıbns konusunu AT bildi-
risine sokmaya calışacağı bilini-
yordu. Bu kez bu çabaya boyun
egen ve hatalı davranan AT ol-
rauştur. Kurumsal düzeyde lek ta-
raflı olma hatasına düsmiiştür.
Yunanistan'ın kimden taraf oldu-
ğunu görmek herhalde şaşııtıcı
degil" diye konuştu.
EOKA LİDERİ
Samson'a
lüks odaLEFKOŞA (AA) — Kıbns'ın
Yunanistan'a ilhakı (ENOStS)
için yüzlerce Türk'ün kamnı akı-
tan ve bu amaçla Yunan cuntası-
nın 15 Temmuz 1974'te gerçekleş-
tirdiği darbede baş rolü oynayan
EOKA lideri Nikos Samson'a,
halen tutuklu bulunduğu Rum
Merkez Cezaevi'nde lüks bir oda
tahsis edildi.
Sürgün olarak 12 yıl yaşadığı
Paris'ten Kıbns Rum kesimine
dönen Samson'un, bütün gün ai-
lesi ile yakın arkadaşlanm lüks
odasında kabul ederek görüştüğü
ve dostlarına, "işledigi hata yii-
zünden cezasını fazlasıyla cekti-
ğini" söylediği bildirüdi.
Rum kaynaklara göre, Sam-
son, serbest bırakılması için baş-
vuruya hazırlamyor.
Samson'un, başvurusunda,
"Paris'te bulundugn süre içinde
sürekli tedavi gördügiinii
belgeieyen" raporlan sunacağı
belirtildi.
Kıbns'a dönüşüyle adada siyasi
tansiyonu arttıran ve KKTC'nin
sert tepkisine hedef olan Sam-
son'un, ortalık durulduktan sonra
tedavi için hastaneye götürülece-
ği ifade ediliyor.
Samson'un avukatı Hristofidis,
verdiği demeçte, müvekkilinin
kendi isteğiyle Paris'ten dönüp
hapse girdigini ve serbest bırakıl-
mak için hukuksal mücadele hak-
kını saklı tuttuğunu acıkladı.
Samson tartışması
20 yıl hapis cezasma çarptm-
lan, ancak 3 yıl cezaevinde yattik-
tan sonra Paris'e kaçan Samson'-
un mahkûmiyeti, Rum kesiminde
tartışmalara yol açtı.
Komünist Akel, Sosyalist Edek
ve Adisok Partileri yayınladıkla-
n bildirilerde, "Samson'un geri-
ye kalan cezasını çekmesi" gerek-
tiğini duyurdular. Akel, Samson'-
un geri dönmesinin sadece huku-
ki bir mesele olmadığını, aynı za-
manda ahlâki bir sorun olduğu-
nu belirterek, halkı uyanık olma-
ya çağırdı. Liberal parti de "ya-
salar ne gerektiriyorsa yapüsın"
göruşünü savundu.
DTJNILADA BUGUN
ALtSİRMEN
Kıbrıs'ta Kritik Günler1974 darbecilerinden faşist Nikos Samson'un Güney Kıbrıs'ta
EOKA hareketınin canlanmaya başladığı bir sırada adaya dö-
nüşünün rastlantı olduğuna kimseyi inandırmak olanağı yoktur.
Nikos Samson'u muayene eden doktorların kendisinin sağ-
lık durumunun iyj olmadığını söylemeleri de rastlantı değildir;
tıpkı Samson'u getıren uçakta Kıbrıs Rum yönetimi Dışişleri Ba-
kanı Yorgo Yakovu ile Rum Muhafız Bıriiği Başkanı Banayodis
Markopulos'un da bulunması gibi...
Her ne kadar Yakovu, Samson ile aynı uçakta bulunduğu-
nun ayırdında bile değil gibi görünüyorsa da yavastan yavaştan
bir şeylerin hazırlanmakta olduğunu, senaryonun aşama aşa-
ma yaşama geçırileceğini görmemek olanaksızdır.
Samson'un adaya dönüşü ile AT ve ABD'nin Kıbrıs'ta Rum
goruşlerine biraz daha ağırlık verir göründükleri bir dönemin ça-
kışmasının da rastlantı olduğu düşünülemez.
Dublin doruğunda Türkiye'nin AT
üyeliğinin Kıbrıs koşuluna
bağlanmasının hemen ertesindeki bu gelişmeler ve artan Ame-
rikan desteği, KıbriE Rum kesimi ile Yunanistan'ın Kıbrıs konu-
sunda yeni bir atağa hazırlandığını gösteriyor.
Bir yandan cumhurbaşkanlığı seçimleri öncesinde Kostotas'ı
Yunamstan'a iade eden ABD, öte yandan Kıbrıs konusundaki
desteğini arttırmış görünerek Yunan sağına iç polrtikada bir des-
tek sağlıyor ve öyle görünüyor.ki Kıbrıs'ta Yunan-Rum tarafı geç-
miştekilerinden çok daha ıçerikli, çok yönlü, çok seçenekli bir
atağa hazırlanmaktadırlar.
Ne acıdır ki bu sırada Kıbrıs Türk kesiminde muhalefetin boy-
kot ettiği bir parlamento ile topai bir siyasal mekanizma yürür-
lüktedir.
Denktaş'a seçenek arandığı sırada, yapılan genel seçimler-
de Ankara'nın çizmeyi aşan tutumlan, ANAP iktidannın, Türki-
ye'de de yaptığı gibi TRT'si ve tûm gücüyle işbaşındaki yöne-
timden yana ağırlık koyarak seçimi eşitsız koşullara itmesi kuş-
ku yok ki büyük bir yanfış olmuştur.
Oysa öyle görünüyor ki KKTC halkı, Ankara'nın bu kural dışı
davranışı olmasaydı bıle belki de Denktaş'ı ve UBP'yi bu ölçü-
de benimsemiş bile olsa, dışa karşı bir yanıt olarak yine bu kişi
ve kuruluşu seçecekti.
ANAP yönetimi, Kıbrıs seçimlerinde bu gerçeği görmemiştir.
Aynı şekilde hem Denktaş hem de UBP, son seçimlerde al-
dıkları oyların anlamını iyi değerlendirerek muhalefet ile zorun-
lu diyaloğu daha dirençle araytp daha esnek bir tavra girmedik-
leri için eleştirılebilirler.
"Muhalefet de seçimin hemen ertesinde kural dışı yöntemle-
ri eleştirmekte ne denli haklıysa da havayı bu denli gerginleştrr-
mekte o denli yanlış içindedir" denebilir.
Ama artık olan olmuştur ve KKTC'de iktidar-muhalefet diya-
loğunun koptuğu, Ankara'da ise iktidar boşluğuna muhalefet boş-
luğunun eklendiği bir dönemde, uluslararası plarformda olduk-
ça güçlenmiş bulunan Yunanistan ve Kıbrıs Rum tarafı, atağı
başlatma kararı almıştır.
Böylesi bol destekli ve çok seçenekli atağın adadaki sorunun
çözümüne ne getıreceğini kestirmek ise oldukça güçtür. Tûm
elindekı kozlara karşın -ki örneğin AT kozu güçlü değildir, çün-
kü Türkiye bilmektedır kı Kıbns'ın tümünü değil, üstüne bir de
Kıbrıs kadar toprak bile verse yine şu anda bu koşullarla AT'ye
girmesi olanaksızdır- Yunan Rum tarafının şimdiye kadar oldu-
ğu gibi bu oyundan fazla bir şey kazanmayacağı ve adadaki bö-
lünmüşlük durumunun gıderek pekişmekte olduğu söylenebi-
lir.
Kıbrıs'ta çözüm ikili görüşmelerde yatıyor.
İkili görüşmelere eşit koşullarla oturmayı kabul etmeden ya-
pılacak baskılann hiçbiri, en kötü koşullarda da olsa sonuç ve-
recek gibi görünmüyor. Ne yazık ki Yunanistan ile Kıbrıs Rum
yönetimi de bu gerçeği kavramış görünmüyorlar.
KöPENHAG
AGIKle yeni
'Avrupa anayasası'
Kopenhag'da dün imzalanan AGİK İnsani
Boyut Konferansı Sonuç Bildirgesi, 'ceza
yasası olmayan' bir Avrupa görünümünde.
FERRUH YILMAZ
KOPENHAG — Avrupa Gü-
venlik ve tşbirliği Konferansı
(AGİK) çerçevesinde Kopenhag-
da yapılan Insan Hakları Konfe-
ransı'nda Türkiye'nin "korktuğn
başına gelmedi." Kopenhag'da
dün imzalanan sonuç bildirgesin-
de azınlıklar konusunda yeni ta-
nımlar bulunmazken azınlıklann
haklarını koruyacak garantiler de
getirihnedi. Bildirgenin azmlıklar-
la ilgiü bölümünde azınlık hakla-
nnın kullanılması yaşadıkları ül-
kenin yasalanyla bağdaşma koşu-
luna bağlandı. Kullanımı belli
şartlara bağlanmış olsa bile bildir-
gede azınlıklara ulusal kimlikleri-
ni ve kültürlerini konıma ve geliş-
tirme güvencesi veriliyor.
Yaklaşık dört hafta süren kon-
ferans boyunca ortak bir azınlık
tanımı getirilmesi yolunda öneri-
lere rağmen önerilerinin tartışma-
ya bile açılmaması, Türkiye'nin
sorun yaratan ülke olmasım önle-
di. Azınlıklar konusundaki tartış-
malarda Türkiye'nin sözü bile
edilmezken özellikle Bulgaristan
ve Yunanistan sorun yaratan ülke-
ler olarak öne çıktılar. Azınlık
haklarının kullamlmasına getiri-
len sımrlamalar da bu ülkelerin
itirazlan sonucu bildirgeye alındı.
Türk heyeti başkanı Büyükelçi ll-
ter Tnrkmen, konferansın kapanış
bölümünde yaptığı konuşmada,
Türkiye'nin bildirgenin içeriğin-
den memnun olduğunu belirtti,
ancak öte yandan Türkiye'nin
azınlıklardan yalnızca uluslararası
ve ikili anlaşmalarda belirtilen
gruplan anladığım tekrarladı.
Bulgar heyeti başkanı da konuş-
masında bildirgenin azuüıklarla il-
gili bölümünu. "Her ülkenin dış
müdahale olmadan kendisinin be-
liriediği şekilde uygulayacagT şek-
linde anladıklanm özellikle belirt-
ti. Azınlıklar konusu daha sonra
yapılması düşünülen uzmanlar
toplantısında tekrar ele alınacak.
Daha sonraki AGİK toplantılann-
da azınlık kavramına yeni bir ta-
nım getirilmesi, Kopenhag Sonuç
Bildirgesi'nde yer alan azınlık
haklanmn uygulanması açısından
Türkiye'ye yeni yükümlülükler ge-
tirebilir. Türkiye bu nedenle
AGİK'in daha kurumlaşmış bir
mekanizmaya kavuşturulmasına
karşı çıkıyor.
Kopenhag'da imzalanan sonuç
bildirgesi konferansa gözlemci sta-
tüsüyle katılan Amavutluk dışın-
daki bütün Avrupa ülkelerini kap-
saması açısından yeni bir Avrupa
Anayasası'na benziyor;
İNGİLTERE'DEINGILIZCE
DÜNYA tLE ARANIZDAKİ DUVARI KALDIRIN
Bolu'da üç yılı aşkın süredir faalıyet gösteren,
Bilim-Kurs öğretmenleri nezaretınde Ingıltere'de bir dıl
okuluna 23 gun sürccek biT gezi düzenlenmıştir.
Siz de bize katılıp dilini öğrendiğimiz ülkenin kühürünü, /J
yaşam tarzını. gelenek ve göreneklerını. sosya! yaşantılannı ve
ınsanlannı yakından tanıma olanağını elde etmek istemez mısıniz
İŞTUR TURİZM ve SEYAHAT ACENTALIĞI LTD.
Büyükdere Cad Akıncıbayırı Sokak Kesmen Han No 2/1
Mecıdıyeköy-IST.
Tel. 175 44 77 - 175 44 78 - 174 09 87 - 174 09 88 Fax 174 66 55
SATILIK DAIRE
80 m
2
38 milyon
Fidanlık-BOSTANCI
Tel.: 364 61 38
AYDIN SULH CEZA
HÂKİMLİĞİ'NDEN
2.6.1987 tarihinde gıda maddeleri tüzüğiine muhalefet suçundan sa-
nık Sefer ve Fikriye'den olma 1943 D.lu. Aydın iü merkez Şevketiye
köyü nüfusuna kayıtlı ve halen aynı yerde oturur Andan Tosun hak-
kında Aydın Sulh Ceza Mahkemesi'nin 23.9.1987 gün ve 1987/2225
esas ve 1987/2979 karar sayılı ilamı ile TCK'nın 3%, 402, 402, 647
S.K.'nın 4 ve 5. maddeleri gereğince neticeden otuz iki bin lira ağır
para cezası ile tecziyesine, üç ay müddetle curme vasıta kıldığı mes-
lek ve sanatımn tatiline, yedi gün müddetle iş yerinin kapatılmasına
karar verildiği ilan olunur. 7.6.1990
Basın: 28286