23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CUMHURİYET/2 OLAYLAR VE GORÜŞLER 28 HAZİRAN 1990 Yargıtay Karanm Düzeltmeli Böyle bir kararın Yargıtay'dan çıkması, Türk. adaleti için büyük bir talihsizliktir. Karar, baro-yargı ilişkilerinde güven duygusunu sarsacak niteliktedir. Hukukçular arasında haklı olarak düş kırıklığı yaratmış, Adalet Bakanlığı'nın vesayeti yanında bir de Yargıtay'ın vesayetinden söz edilmesine yol açmıştır. M. İSKENDER ÖZTURANLI İzmir Barosu Avukatlanndan Turk ulusu yüz yıh aşkın bir zamandan beri öz- gürlük savaşı verraektedir. Ama özgürlüğe kavuş- muş değildir. Düşüncelerinden oturü cezaevlerin- de çile çeken insanların sayısı eksileceğine, gittikçe çoğalmıştır. Düşünceler suçlanmış, kitaplar suçlan- mış, duşunürler ve yazarlar suçlanmıştır. Oysa dıi- şunce ozgurlüğünün nimetlerinden bol bol yarar- lanan ileri düzeydeki toplumlar, soyul bir özgürlü- ğün hiçbir anlam taşımadığı gerçeğine yıllar önce- si ulaşmışlardır. Özgürlükle birükte sozde kaian eşit- liğin de bir ışe yaramadığını, doğal insan hakları- nın yeterli olrnadığmı saptayarak kJasik hakların ya- nında sosyal hakları da gerçekleştirme yolunu tut- muşlardır. Giderek söz özgürlüğünun, vicdan öz- gürluğünun, düşünce ve basın ozgurlüğünün yanı sıra "ekonomik düşunce özgürlüğu" de önem ka- zanmıştır. Toplumcu yeni haklar Özgürlükle eşitlik arasında bir denge sağlanma- sı yoluna gidilmiştir. Başkalarının mutsuzluğu üze- rine kunılan mutlulukların, başkalarının ezginliği üzerine dayandırılan zenginlikJerin insanlık düşiin- cesine aykırı olduğu görulmüş, boylece klasik kişi hakları, ekonomik-sosyal ve kültürel haklarla do- natılmıştır. Gerçekten de klasik kişi hakları, insan gibi ya- şama olanağı sağlayamamıştır toplumlara. Mutlu- lukla birlikte mutsuzluk da getirmiştır yeryüzüne. Çok küçuk bir azınlığa mutluluk, büyük çoğunlu- ğa ise mutsuzluk vermıştir. Çoğu insanın yazgısını değiştirememiş, aç insan hep aç, yoksul insan hep yoksul, mutsuz insan hep mutsuz kalmıştır. Bu kor- kular içinde yaşayan insanın hiçbir zaman özgür olamayacağı anlaşılınca, sosyal ve ekonomik hak- lar çıkmıştır ortaya. Gunümuzün önemli sorunlarından biri, klasik hakları bir yana atarak onlann yerine başka hak- lar getirmek değil, insanlığa mal olan bu hakları yeni sosyal ve ekonomik haklarla tamamlamaktır. tşte 1961 Anayasası ile beiirlenen ve 1982 Anaya- sası ile de aynen benimsenen "hak arama dzgürlüğü" bu yeni haklardan ve özgürlüklerden- dir. Üstelik her iki anayasa da bu özgürlüğe, "Sos- yal ve Ekonomik Haklar ve Ödevler" bölümünde değil, "Temel Haklar" bolümünde yer vermiştir. * Hak arama ozgurlüğü, savunma özgürlüğünden ayrılamaz. Savunma özgürlüğu olmazsa, hak ara- ma özgurluğü yok demektir. Hakkını savunama- yan bir kişinin, onu elde etmesi olanaksızdır. Ancak bir ülkede hak arama ozgurlüğünün tam anlamıyla var olabilmesi için savunma mesleğinin de özgür ve bağımsız olması gereklidir. Aynca tek tek avukatlann bağımsız olmaları yeterli değildir. Meslek kuruluşu olan barolar ve barolar birliği de bağımsız olmalıdır. Savunma ve hak arama özgür- lüğüne giden yol, barolann bağımsızlığından geçer. Ne yazık ki Türkiye Baroları ve Barolar Birliği bağımsız değildir. Kararlarının birçoğu Adalet Ba- kam'nın onayı ile geçerlik kazanmaktadır. Son söz Adalet Bakanlığı'nındır. 1980 yılından sonra Avu- katlık Yasası sekiz kez değiştirilmiş, önce Adalet Ba- karu'na, yargı karan olmadan barolan kapatma yet- kisi verilmiştir. Sonra da Dernekler Yasası'na ekle- nen bir madde ile anayasanın birer kamu kurumu niteliğinde meslek kuruluşu olarak belirlediği ba- rolar, dernekler düzeyine indirgenmiştir. Barolann bağımlı olduğu bir yerde, savunma özgürlüğünden, hukuk devletinden ve hukukun ustünlüğiinden söz edilemeyeceği göz ardı edilmiştir. Yargıtay için büyük talihsizlik Türkiye Barolan, Adalet Bakanlığı'nın egemen- liğinden kurtulmak için onurlu bir savaşım verrnek- tedir. Bu savaşımı zaman zaman Yargıtay da des- teklemektedir. Bu nedenle 25 Mayıs 1990 tarihli bir yazı ile Adalet Yıh'nın açıhşında Türkiye Barolar Birliği Başkanı'nın yapacağı konuşma metninin Yar- gıtay'ca istenmesi çok düşündürücü olmuştur. Yar- gıtay Başkanlar Kurulu'nun oybirliği ile aldığı 'bu karardan anlaşılacağına göre gönderilecek metin be- ğenilirse programa alınacak, begenilmezse konuş- maya izin verilmeyecektir. Oncelikle söyleyelim ki böyle bir kararın Yargj- tay'dan çıkması, Turk adaleti için büyük bir talih- sizliktir. Karar, baro-yargı ilişkilerinde güven duy- gusunu sarsacak niteliktedir. Hukukçular arasında haklı olarak düş kırıklığı yaratmış, Adalet Bakan- uğl'nın vesayeti yanında bir de Yargıtay'ın vesaye- tinden söz edilmesine yol açmıştır. Bu kararın alınmasındaki etken, eğer Türkiye Ba- rolar Birliği Başkanı Sayın önder Sav'ın 10 Mayıs 1990 günü Danıştay'm kuruluş yıldönümu nedeniy- le, Cumhurbaşkanı'nın önünde kamu gucündeki ka- rarnameleri eleştirmesi ve adalet sorunları üzerin- de durması ise durum daha da tehlikeli boyutlara ulasmış demektir. Bu asamada "yargının üzerinde siyasal bir baskı mı var" kuşkusu ortaya çıkmak- tadır. Üstelik hemen arkasından Anayasa Mahke- mesi Sayın Başkanı Necdet Dancıoğlu'nun, Başba- kan Yıkîırım Akbulut'u övücü bir konuşma yapması ve Başbakan'ın onunde Yüksek Mahkeme'nin ha- calı kararlarından söz etmesi, bu kaygı ve kuşkuyu doğrular niteliktedir. Bu durum karşısında "yargı adamlanmıza ve var- gı organlarımıza ne oluyor" diye sormak herhalde hakkımızdır. Ve bazı gerçekler üzerinde durmanın da tam sırasıdır. Yıl 1981'dir. Anayasayı yaprnakla görevli Danış- ma Meclısı çeşitli kuruluşlardan göruş ıstemiştir. Bunların arasında Yargıtay da vardır. Yüce Yargı- tayımız, Danışma Meclisi Anayasa Komisyonu Baş- kanlıgı'na verdiği yanıtta, "Turk Ceza Yasası'nın 141 ve 142. maddelerine hiçbir yorumayer vermeyecek biçimde açık ve seçik kaynak teşkil edecek bir huk- mün yeni anayasada yer almasını" önermiştir. Bu öneri uzerine anayasanın 14. maddesine Türk Ce- za Yasası'nın 141 ve 142. maddelerinde bulunan şu yargı getirilmiştir: "Anayasada yer alan hak ve hür- riyetlerin hiçbiri... sosyal bir sınıfın diğer sosyal sı- nıflar üzerinde egemenliğini sağlamak... amacıyla kullamlamaz" Türkiye barolanrun yıllardan beri sa- vundukları düşünce özgürlüğu ve duşuncenin suç sayılmaması yolundaki göruşu bu suretle tarihe ka- rışmış, düşünce suçlarına anayasal bir dayanak ka- zandınlmıştır. Bu öneriden sonra Turk Anayasası, ceza yasası biçimine dönüşturülmüştür. Bilindiği gi- bi şimdi hemen hemen tum siyasal partiler bu iki maddenin karşısındadırlar. Yargıtay'ın 1981 tarihli önerisinin çağdışı ve gerçek dıjı olduğu açıkça or- taya çıkmıştır. Yüksek Mahkeme bu içtihadını 1988 yılında de- ğiştirmiş ve Yargıtay Birinci Başkanı Sayın Ahmet Coşar, Adalet Yılı'nı açış konuşmasında, "Türk Ce- za Yasası'nın 141 ve 142. maddeleri toplumumuz için gereksizdir... Siyasal suç kavramına açıklık getiril- meli ve bunun sınırları daraltılmahdır... Eyleme dö- nüşmemiş düşünce cezalandırılmamahdır... Eylem kavramının ölçu ve sınırlannın da belirlenmesi gereklidir" tümcelerini kullanmıştır. Hiç kuşkusuz bu değerlendirme o günkü Yargıtay Başkanı'nın de- ğil, Yüksek Mahkeme'nin bir değerlendirmesidir. Yargıtay'ın altı yıl sonra içtihad değiştirmesi ve ger- çek kimliğine kavuşması ne kadar sevindirici olduy- sa, bugün bambaşka siyasal bir kimlikle ortaya çık- ması o kadar üzücu olmuştur. Sonuç Ama unutulmasın ki savunma hakkı kutsal bir hak, savunma özgürlüğu kutsal bir özgürluktür. Sa- vunmanın böylesine ustun tutulmasının tek nede- ni, hukukun üstunluğüdür. Çünku savunma onu- runu hukukun onurundan almıştır. Bu onuru hiç kimsenin ve hiçbir kuruluşun zedelemeye hakkı yok- tur. Onun korunması ve yaşatılması ise başta yar- gıçlar, savcılar ve avukatlar olmak uzere tum hu- kukçuların görevidir. Türkiye Barolar Birliği, ko- numu ve savaşımı gereği hiçbir zaman yazılı bir me- tin gönderraeyeceğine ve gondermemesi gerektiği- ne göre yapılacak şey kararın yeniden gözden geçi- rilmesi ve düzeltilmesidir. EVET/HAYIR OKTAY AKBAL Cezaevlerinden Seslenişler"Oğlum büyüdün mü Garip yürüdün mü Benim hapse düşmeme Çok üzüldün mü? Yaşın üç oldu mu Babanı sordun mu Hapse düşmemı duyup Ağlayıp durdun mu?" Buca Kapalı Cezaevi'nde hükümlü Turgay Algan, 17 Haziran Babalar Günü'nde oğluna bu dizelerle seslenmiş: "Oğlumun adı Oğuz - Baban sana kılavuz - Yavrum bana üzülme - Yakında ka- vuşuruz." Adalet Bakanlığı'nın yayımladığı "İnfaz Postası" gazetesi son sayısını Babalar Günü dolayısıyia mahkûmların yazdığı şiirlere ayırmış. Yukarıda dizelerini okuduğunuz Turgay Algan da yıllar- dır oğlundan ayrı düşmüş babalardan bıri... İzmir Çocuk Islahevi Kız Koğuşu'ndan Türkân Sağlam da ba- basına şu dizelerle seslenmiş: "Dertlerımi paylastın - Umutlarıma kavuşturdun - Suçumu sana anlatamadım - Canım babacığım - Beni dünyaya getirdin - Sen- siz dünyam zindan - Suçumu sana anlatamadım - Canım baba- cığım." Başka bir genç kız da babasına içini şöyle dökmüş: "Mutluluğu kaybettim bulamaz oldum - Dostlan artık göremez oldum - Buralarda kimsesiz kaldım - Kendı kaderime kendım da- rıldım - Sen bana neden darıldın babam - Kızın da bir gün mut- lu olacak - Dört duvar arasından elbet çıkacak - O da bir gûn özgürlüğu tadacak - Gözümde tütüyorsun özledım babam." Dört duvar arasında yaşayanların kimi baba, ana özlemi çe- ker, kimieşçocuközlemi... Ozlemin tadı yok demişti bir sinema sanatçısı. Öztemin tadı, ancak kapalı duvariar ardında vardır. Acı bir tattır bu. Ozleyecek bir kişisı, bir umudu olmak... Erzincan Çayırlı Kapalı Cezaevı'nden Gürol Çevik, "Beni bu hallere getirenler utansın" diyor. "Duştüm buraya on sekizimde" diye başlamış. Şöyle sûrdürüyor: "Her yanım duvarlarla çevrili - Etrafı askerlerle örülü - Bede- nim hasretle gömülü - Beni bu hallere getirenler utansın - Sa- bahtan erken uyanırım - Anamı babamı görür sanırım - Sonra anlarım kı hep aldanırım - Beni bu hale getirenler utansın." Keşap-Giresun Kapalı Cezaevı'nden Ali Naci Erkan'ın tek is- teği de çocuklarına kavuşmak: "Uzaktan geldım pek çok yorgunum - Efkârlıyım benliğimden vurgunum - Gonca güldüm yel vurdu solgunum - Bırakın beni çocuk.'arıma gideyim - Sular akar dağlardan yavaş yavaş - Kal- mışım burada ben an arkadaş - Haber yok kimseden can gar- daş - Bırakın beni çocuklarıma gideyim." Son genel af çıkalı 16 yıl oldu sanırım. Ecevıt hükümeti ikti- dardaydı. Yıl 1974. Bunca zaman geçti aradan. Hapishaneler dol- du doldu, bir türlü boşalmadı. Seçimler oldu, iktidarlar değişti, dünyada büyük oluşumlar, büyük olaylar yaşandı. Duvarlar yı- kıldı, partiler yeni biçimler aldı, ıdeolojiler anlam degiştirdi. Ama biz hep aynı yasaklamacı, cezalandırmacı anlayışı sürdürdük. Dünyanın en eskı komünist partileri adlarını sosyalist partıye çe- virdi, bız hâlâ komünist partilerin kurulmaması için uğraş veri- yoruz. Cezaevlerimizde on bınlerce insan var. Bunların büyük bölü- mü genç. İçlerinden çoğu 'Beni bu hale getirenler utansın' di- yor. Yıllar akıp gıtmiş. on sekiz - yirmi yaşında içeri girmiş olan- lar otuz yaşlarına gelmiş, birtakım olayların insanları bugün bam- başka nitelikler, kişilikler kazanm/ş. Biz hâlâ gençlerimizi yıllar- ca dört duvar arasına kapatmayı bir başarı sayıyoruz! "Bazı gûnler bir yıl gibi geçiyor - Bazı yıllar ise bir gün misali - Bir gün dönüp baktım yatan aynaya - Saçlarım ağarmış kırlar misali." Adalet Bakanlığı tarafından çıkartılan on beş günlük İnfaz Postası' 17 Haziran Babalar Günü'nde koskoca bir sayfayı hü- kümlülerin özgürlüğe özlem şiirleriyle. yakınlanna seslenişleriyle doldurduğuna göre ilgili çevreler, sorumlular da dört duvar ara- sındakilerin bir an önce kurtuluşa ermelerinden yanadırlar. Evet, cezaevlerindeki on binlerce yurttaşı özgürlüklerine ka- vuşturmanın vakti çoktan gelip geçti. Yirmi birinci yüzyıla on kala bütün Türkiye böyle bir genel bağışlama bekliyor. TÜRKMEIS "...Yolun duşerse kıyıya bir gun Ve maviliklenni seyre dalarsai) denizın dalgaiara götüs germiş olanları halırla sclamla yüıeğin sevgi dolu çunku onlar fınınayla çarpıştılar Eşit olmayan savaşta sana iiman gösterdiier uzaita." UNUTMAYACAĞIZ DEVRİMCİARKADAŞLARIADINA MECİTDEMİR İZMİR-KÜLTÜRPARK VE FUAR YARIŞMA JÜRİSİ'NDEN DUYURU Jüri görevini sürdürmektedir. 21.6.1990 günü İzmir'de yapılan ve oda başkanı ile sekreterinin de katıldığı jüri toplantısında jürinin seçici üyeleri aşağıdaki görüşte birleştiklerini açıklamışlardır; yarışmanın bu koşullarda sonuçlanması halinde, Mimarlar Odası'nın İzmir Bölge Idare Mahkemesi'nde açtığı dava ile ilgili durum, açıklık kazanıncaya kadar jüri yarışmaya katılan projeler üzerinde değerlendirme çalışmasını başlatmayacaktır. TEŞEKKÜR Bypass ameliyatınu basanyîa gerçekleştiren Sn.Doc.Dr. ÖHAD BAKAY'a Sn.Ux.Dr. TUFAN PAKER'e Sn.As.Dr. BÜLENT POLATa Anestezist Sn.Doç.Dr. OSMAA BAYINDIRa Sn.Ux.Dr. DEMET AŞKPTa ve tüm ameliyat ekibine, aynca yakın ilgilerini gördüğum 1Ü Kaıdiyoloji EnstitüsO Kardiovasküler Cerrahi Bölümü'nün tıim uzman, aiijun doktor, hemşire ve personeline teşekkür ederim. TURANFIRAnj TEŞEKKÜR Beni saglıgıma kavuşturan, hastalığun süresince yakın ilgilerini esirgemeyen Sn.Prof.Dr. MUZAFFER ÖZTÜRK'e Sn.Prof.Dr. NURAJV YAaCIOCUTna Sn.Prof.Dr. DEMZ GÜZELSOVa Fizyoterapist Sn.Prof.Dr. MLGÜN CÜRSES ve ekibine Kauterlerimi yapan Sn.Doc.Dr. SEBVET ÖZTÜRK ve ekibine Yoğun Bakım Ünitesi, 18. Servis ve 3. Servis basta olmak üzere burada isımlcrinı sayamadıgun fü Kardiyoloji Enstitüsü'nOn tum uzman, asistan doktor, hemşire ve personeline teşekkür edcrira. TURAIVFIRArU PENCERE Z İ R A A T » T A M H İ Z M E T B A N K A C I L I Ğ I Azerbaycaıfda CHP Kurulacakmış... Arkadaşımız Faruk Bildirici, Azerbaycan'da Prof.Dr. Bahtiyar Vahapzade ile konuşmuş. Vahapzade, bağımsızlık yanlısı mu- haJefetin önde gelenlerinden... Faruk Bildirici soruyor: " — Azerbaycan'tn özgürlüğu konusunda ne diyorsunuz?" Vahapzade: " — Azerbaycan'/n özgürlüğu yarım bir özgürlüktür; tam özgûr- lük değildir" '— Azerbaycan bağımsız değil mi?" "— Sözde. Sözde federe bir devlettir, Ancak aslında federe bir devlet bUe değil. PeM kendimizin değil, ihraç ettiğimiz şeyler ken- dimizin değil. Biz Sovyetler'e çahşıyoruz. Biz ona çalışıyoruz. İs- tklalimizi kazanalım. Bağımsızlığımızı kazanalım." "— Nasıl bir devlet biçimi istiyorsunuz? Azerbaycan, Sovyat- ler'den tamamen aynlmaiı mı?" '— Elbette biz onu arzu ediyonız." "— Sizce tam özgühüğün yolu nedir?" — Gorbaçcv vermez. Biz almalıyız. Nasıl alacağımızı şimdi- den söyleyemem. Silahla olmayacak. Demokratik yolla yanipar- lamento yoluyla olacak." "— Komünist Parti'nin geleceğini nasıl görüyorsunuz?" '— Komünist Parti'nin geleceği kalmadı; Cumhuriyet Halk Par- tisi adıyla yenibirparti kuracağız." (Cumhuriyet 27 Haziran 1990) • Zamanlar iç içe yaşamyor. Yaşlı gezegenimizde bir yandan Av- rupa'da devletlerin bağımsızlığını törpüleyecek girişimler sürer- ken öte yandan Baltık'tan Kafkaslar'a ve Orta Asya'ya kadar ba- ğımsızlık rüzgârları esiyor. Sovyetler'in uluslar mozayiğinde "er- ken sosyalizm" ile "geç milliyetçilik"\r\ sorunları çakışırken Batı Avrupa'nın ileri kapitalist ülkeleri, aralanndaki sınırları kaldırmak ve tek devlette bütünleşmek sürecini yaşıyorlar. Neden?.. Çok değil, bir kuşak önce Fransa ile Almanya arasında gele- neksel düşmanlık geçerliyken yeni bir asamaya nasıl geçildi? Bu sorunun yanıtını önce ekonomik boyutlarda aramak gere- kiyor. Avrupa kültürü, yaşlı kıtada yaşayan halklar arasında el- bette tarihsel ortak payda oluşturmaktadır; ama süper kapitaliz- min gerekleri ulusal sınırları zoriamadan önce tek bir devlet dü- şüncesi hep düşlem olarak kalmıştı. Avrupa, geçmişinde önce din savaşlannı, sonra ulusal savaş- ları, ardından paylaşım savaşlannı yaşadı. Dünyanın hiçbir kıta- sında böylesine kan dökülmemış; yalnız İkinci Dünya Savaşı'n- da ölen 40 milyon insanın yüzde 9O'ı, belki daha da çoğu Avru- pa'ya gömûlmüştür. Şimdi demokrası, insan hakları ve temel öz- gürlükterfeteefesiüzerinde yükselen ekonomik bütünleşme, geç- mişteki çok acı deneyimlerin bilinçaltına yerlesen derslerinden de kaynaklanıyor. • Ancak Kafkasya'da tarihin bir başka evresi yaşamyor. Prof. Dr. Bahtiyar Vahapzade, Azerbaycan için bağımsızlığın ne demek olduğunu şöyle vurguluyor: '— Yüzyıllar önce yitmlen bir seyitekrarelde etmek ko/aydeğB..." Elbet kolay değil... Bağımsızlık halkın özgürlüğu; özgürlük bireyin bağımsızlığt- dır. Bu kavramlar ''maddi" temellere otururlar; soyut telsefe ürünü değillerdir. Belirii bir gedşmişlik düzeyini vurgular bağımsızlık fikri ve özgür düşünce... Vahapzade diyor ki: — Azerisaycan'da (bağımsızlık için) Cumhuriyet Halk Parbsi adıy- la yeni bir parti kuracağız..." Kursunlar... Ama kurmak bir şey değil; Azeri kardeşlerimiz ondan son- ra dikkat etsinler... Cumhuriyet Halk Partisi'ni ku- rup bagımsızlıklarını da sağladık- tan sonra tarihsel bilincten yok- sun beş general darbeyle iKtida- ra geçip partilerini kapatmasın... Tarih 30 Haziran Cumartesi Resmi Tatil. Emeklilere Sayın Emekliler, Size hiç bir zaman hizmetten kaçınmayan Ziraat, 29 Haziran Cuma akşamına kadar maaşınızı ala- mamanız durumunda, Şubeleri ve Özel İşlem Merkezleri ile, 30 Haziran Cumartesi günü de hiz- metinizde olacak. Emekli aylığınızı her zaman aldığınız Ziraat'ten ya da Özel İşlem Merkezi'nden kolayca alın, bayramı rahat karştlaym. Sayın Vergi Mükellefleri, Vergilerinizi daha rahat ödeyebilmeniz için, Ziraat'in ilgili Şubeleri 2 Temmuz Pazartesi (Arife günü) de tam gün hizmetinizde olacak. Ziraat, devlete ve vergi mükellefi vatandaşlan- mıza hizmetini bu tatil gününde de sürdürecek. TC ZÎRAÂT BANKASI2 I R A A T S I Z B İ R T Ü R K İ Y E D U 5 U N U I E M E Z mmıTURSEM'İKJ LONDRA,CKPOTD, CAMBRIDGK BOURNEMDUTH,BRiGîrrON. H S n S H r aDE rADA BÛTUH YILİN6IUZCE Ö6RENİU 12TAKSİTTE Ö KOUNUGl EDİYOR/ ... ,KURSIAR • TİCARİ İN6İÜZCE • TüdiZM İNGİLİZÇESI •BANKACIUK İN6İLİZCESİ •5INAY ÜURSLARI: Cambndge •Fırst Ccrtıficdte, Proficıencu , turnem İNGİLİZLİSANOKULLARİ DANIŞKA MERKEZİ Cumhuriyet Cad. 173/4-B Elmadağ 80230 Istanbul Hılton Otefı Karşısı Tel 1483977-148 7943-148 2849 Fax 132 97 29. Tlx-27498 tusmtr .17-27 Yaşında Bayanlara İNGİLTERE'de İNGİLİZCE'yi Ucuza öğrenmek için gûvenilir tek yol AU PAlBHiK yapmaKtır. DERİN ÜMtTED ŞTİ. Bwbwo6 Bui Mazturpefa Sc* 2/9 Başmaflst Ten 161 43 86-87 Ankara 213 68 67 l^nır 22 38 88 Türkiye'nin en güzel diiğün salonlan NİŞANTAŞI 1 RfcSTAURANT Düğün Salonlan 150 kişi ıçın Yemeklı 1 785 000 Yemekli mezeli 2.175.000 Kez: 147 62 39 -147 74 40 • Sakmkmmtz klimaltdır •
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear