23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
24 HAZİRAN 1990 KÜLTUR-SANAT CUMHURİYET/5 Gösteri'de bu ay • Kültür Servisi — Hürriyet Gösteri dergisi _ ^ haziran sayısında *~^~ Sinema Kurultayı'yla ilgili çeşitli görüşlere yer veriyor. Mahmut Tali öngören'in "Ah Sinema Vah Sinema", Sevin Okyay'm "Bir Sinema Çalışanının Gözüyle Sinema Kurultayı" başhklı yazılarının sunulduğu dergide Tarık Dursun Kînın "Ağaçlar Gibi Ayakta" adlı romanından bir bölüm ile Atilla Birkiye'nin llhan Berk'in "Pera" adlı kitabı üzerine yazdığı "Pera Adlı Karşı Yaka" başhklı yazısı da yer ahyor. Gosteri'nin bu sayısında Şeyma Reisoğlu ile seramik ve heykel konusunda yapılmış bir söyleşi, Dostlar Tivatrosu'nun "Buruk Ezgi" adh oyunu üzerine eleştiri, Ismail Uyaroğlu, Lale Müldür ve Hüseyin Yurttaş'ın şiirleri de sunuluyor. Faruk Şüyün'ün Özdemir İnce ile ilk şiirleri üstüne yaptığı söyleşi, Seyhan Erözçelik'in Hulki Aktunç"la söyleşisi, Ahmet Oktay'ın Ahmed Arifin şiiri üzerine değerlendirmeleri, Haluk Şevket Ataseven'in Tiyatro Araştırma Laboratuvan üzerine bir yazısı da Gosteri'nin sayfalan arasında. Gosteri'nin bu ayki eki ise 18. Uluslararası Istanbul Festivali'ne ayrılnuş. Londra'nın gururu • Kültür Servisi — Avrupa'nın en eski kentlerinden Londra hem iş ve ahşveriş merkezi hem de tarihi ve turistik bir yöre olmanın yanı sıra parkları ve bahçeleri ile de dikkat çekiyor. Londra Müzesi, bugüne kadar farklı alanlarda tanınan kentin bu yönünü gözler önüne sermek amacıyla bir sergi duzenledi. 12 ağustosa kadar sürecek serginin adı: "Londra'nın Gururu: Başkent Bahçelerinin Tarihçesi!' İngiliz Turizm Dairesi BTA'mn bildirdiğine göre sergi, Londra bahçelerinin tarihçesini ve geçirdiği evreleri yansıtan ünlü ustaların elinden çıkmış tablolar, 89 yazı boyunca görevlendirilen fotoğrafçılann çektikleri başkent bahçelerine ait görüntüler ile maketleri içeriyor. Bu arada muzenin bahçesi de Londra'nın ilk fidanlığının bir benzeri şeklinde yeniden düzenleniyor. Londra bahçelerinin tarihçesini inceleyen tek yer Londra Müzesi değil. Eski bir kilise olan "St. Mary-at-Lambeth" de dünyanın ilk "Bahçe Tarihi müzesi" haline dönüştürüldü. Kilise bahçesinde egzotik bitkileri araştırmak üzere dünyayı gezen kişilerin mezarlan, bahçe tarihi konusunda sergiler ile yeniden düzenlenen bir 17. yy. bahçesi yer alıyor. Londra'daki belli başh bahçe ve parklar yaklaşık 25 milyon metre karenin üstünde bir alan kaplıyor. Günümüz Türk Sanatı • Kültür Servisi — Mimar Sinan Üniversitesi öğretim görevlileri ve öğrencilerinin bir yıllık çahşmalarıadan oluşan "Mimar Sinan Üniversitesi'nden örneklerle Günümüz Türk Sanatı" sergisi 26 Haziran 1990 tarihinde Federal Almanya'nın Kassel şehrinde açılıyor. Yurtdışında ilk kez gerçekleştirilecek olan sergide, resim, heykel, mimari, grafik, baskı, dekor ve sahne tasarımı gibi üniversitede oğrenim görulen tüm konulan içeren toplam 391 yapıt yer alacak. (Salon 18, Moritz Str. Kassel) adresinde 30 Temmuz 1990 tarihine kadar açık kalacak olan serginin açılışında Mimar Sinan Üniversitesi rektör yardımcısı Prof. Dr. Bülent Özer hazır bulunacak. Dtinya müzik günti • ANKARA/tZMİR (AA) — "Dünya Müzik Günü" bu yıl ilk kez Ankara'da ve Izmir'de kutlandı. 1980'li yıllarda Fransa'nın girişimiyle ilan edilen Müzik Günü'nde, Ankara Büyükşehir Belediyesi Kent Orkestrası, Zafer Çarşısı üstünde bir konser verdi. Bazı amatör müzik gruplan da çeşitli gösteriler yaptılar. Ankara Fransız Kültür Merkezi'nce düzenlenen Müzik Şenliği'nde ise amatör ve profesyonel sanatçılar, klasik, caz, çigan ve rock müzik örnekleri verdiler. ODTÜ ve AÜ dans gruplan da birer gösteri yaptılar. Müzik günü, Izmir'de de çeşitli kültür merkezlerinde ve parklarda kutlandı. İzmir Büyükşehir Belediye Başkanhğı ile Fransız, Alman ve Amerikan Kültür Merkezleri'nin işbirliği sonucu gerçekleştirilen şenliğe, çok sayıda amatör müzisyen ve müziksever katıldı. Fransız Kültür Merkezi Müdürlüğü, şenlik dolayısıyla, 10 bin adet rozet bastırırken, çeşitli kültür ve sanat odakları da kapılarını müzikseverlere açtılar. , *oe»ot Şairveyazjarlarınertelenen "Düşünceye Özgürlük"yürüyüşü 29haziranda Düşünce özgürlüğüne yürüyüşDüşünceleri yüzünden "suçlu" sayılan yazarlarımız, bu yasaklara karşın bizi yapıtlarından yoksun bırakmadılar. Yakın tarihimiz, hukukun üstünlüğü ilkesini yaralayan davaların tanığı oldu. ŞÜKRAN KURDAKUL 1924 Anayasası vatandaşa "te- fekkür, kelam, neşir" (mad.70), "fefaefe, ictihat" (mad. 75) özgür- lüklerini tanırken basının "kannn dairesinde serbest ve neşredilme- den evvel teftiş, maayeneye tabi" olmadığı (mad.77) hükmünü ge- tirmişti. Ama 1924-50 yılları bo- yunca "düsünce, söz, yayın" hak- lan tek parti ideolojisine bağlı ola- rak çıkanlan yasalarla sınırlandı. Düşünme ve yaratmaya "yasalar çerçevesjnde" tanınan özgürlük si- yasal iktidann tekeline alınmış ol- du böylece. Bu durum, özellikle Demokrat Parti'nin iktidar döneminde (1950-60), yaratma özgürlüklerine gölge düşürmeyerek kendilerini "sansür" etmeyen şair, yazar ve düşün adamlannı D. Abdülhamit dönemine taş çıkartacak biçimde uygulamalarla karşı karşıya bırak- tı. TCK'nın 141 ve 142. maddele- rinin öngördüğü cezalar beş kat arttırılarak düşün ve edebiyat ya- şamının üstünde damoklesin kılıcı gibi sallanmaya başladı. 1951-56 yıllannda Melih Cevdet Anday, Rıfat Dgaz, Oriıan Kemal, Oktay Rifat, Yaşar Kemal, llhan Berk, Cahil Irgat, Suat Taşer, Adalet Cimcoz, Fethi Naci, Metin FJoğ- h, Arif Damar, Şükran Kurdaknl vb. şiir, öykü, eleştiri kitaplannın 142. maddeye aykırı olduğu savı ile ağır ceza mahkemelerine ta- şındılar. Günlük basın da değişik yasa maddelerinin öngördüğü yasak- larla kuşatılmışa döndü o yıllar. Falih Rıfkı, Naci Sadullah, Metin Toker, Aziz Nesin, BedU Faik, îl- han Selçuk, Orhan Birgit, llhami Soysai vb. nîahkeme koridorlann- dan eksilmez oldu. Naci Sadullah gibi yüz yüı aşkın ceza alanlar var- dı aralarında. Bir iki yıl yatıp çık- mak "afavali adiyeden" sayılrnaya başladı. Oysa adı "Demokrat" olan par- tinin yöneticileri de (Bayar'lar, Menderesier) düşünce ve yaratma özgürlüğünün çağdaş, demokra- tik ve evrensel hukukun vazgeçil- mez ve onsuz olmaz (sine qua non) ilkesi olduğunu biliyorlardı elbette Çünkü Türkiye, Birleşmiş Milletler tnsan Haklan Bildirisi'ni imzalamış ve r949*da bu ilkeye saygılı olacağını dünyaya ilan et- mişti. Devlet, 1950'de "tnsan Haklannı ve Ana Hürriyetleri Ko- rumaya Dair Sözleşme" başhklı Roma Sözleşmesi'ni de imzala- makla açık biçimde düşünce ve yaratma özgürlüğüne -ülkesinde yaşayan tum insanlar için- saygılı olmayı Avrupa devletlerine karşı bir yükümlülük olarak üstleniyor- du. Özellikle Avrupa Insan Hak- lan Sözleşmesi'nde bu yükümlü- lük hukuksal yaptınmlara bağlan- dı. (Bkz. Orhan Apaydın'la ko- nuşmamız, Sanat Olayı dergisi, Ekiml981. DP'nin iktidardan düşürülme- sinden sonra hazırlanan anayasa- nın "uluslararası taahhütleri" göz önünde tutarak 20 ve 21. madde- lerle bilim, sanat özgürlüğüne sı- nırlama getirmemesine karşın Ce- za Yasası'ndaki 141, 142 ve ben- zeri maddeler, özgürlüğü kullan- ma olanağmı vermeyecek yasak- lar taşıyordu. Bu gerçek, daha 1963'lerde ABD'nin ünlü yayın organı New 1960'LARIN BABEUF DLRL ŞMASI — . Sabahattin Eyuboğlu ile Vedat Günyol'un 1%3'te Fransız devrimcisi Babeuften cevirdikleri "Devrim Yazılan" adlı kitap toplatılmış. 142. maddeden yargılınmıştı. Türk Edebiyatçılar Birliği. olayı protesto etmek için Taksim Amtı'naçiçek bırakmış. ancak bu olay da soruşturmaya uğraraıştı. Babeuf davası, aklanmayla sonuçlanmıştı. Duruşmada (soldan saga) Memet Fuat, Vedat Günyol, Edip Cansever. (Fotoğraf: lbrehim Köseoglu, 1964) York Herald Tribune'de büe şöy- le ifade edildi: "Bugün Turkiye'de yasak ve ta- kibat konusu olan sosyalizme raü- temayil yazılar, mesela tngiltere^ de, ancak yuzyıl önce Dickens'ın eserlerinde sosyal adaletsiziige karşı kampanva açıldığı devirler- de söz konusu olabilirdi. Bu ba- kımdan Turkiye'nin diger Avrupa memleketlerine nazaran en az yüzjıl geride olduğu akla gdmek- tedir. Sorumlulara uygulanacak olan Ceza Kanunu'nun 141 ve 142. maddelerinin Mussolini ttal- yası'nın faşist kanunianndan alın- dığı ve bugünkü Türk Anayasası- nı ihlal ettigi öne sürülmektedir." (5 Ocak 1963, Atoç dergisi I Şu- bat 1963) Düşün ve edebiyat adamlanmız 141 ve 142. maddelerin kaldınlma- sı için 1960'h yıllarda yoğun sava- şım verdiler. Ük kez, Türk Edebi- yatçılar Birliği'nin Genel Kurulu'n- da (16 Şubat 1963) Adnan öıj«J- çıner ve Onat Kutlar'ın önergele- riyle Ceza Yasası'mn 125 ve 178 arasındaki maddelerinin kaldırıl- ması için her türlü girişimde bu- lunulması karan alınarak şöyle denildi: "Türk sanatına ve edebiyatına layık olduğu saygıyı sağhunak için diiimizi bağlayan, kalemlerimize Idlit vuran, özgürlük düşmanı fa- şizm kalınösı kanun maddelerinin kaldınlmasını istiyonız." (Ataç dergisi, 1 Mart 1963) Aynı günler Halit Fabri Ozan- soy, Kemal Tahir, Melih Cevdet Anday, Fethi Naci, Şükran Kur- dakul, Leyla Erbil, Adnan Ozyal- çıner, Demir Özlü, Llkiı Tamer, Afşar Timuçin vb. gibi beş edebi- yat kuşağımn temsilcıleri Cağa- loğlu'ndan Bayazıt'a kadar yürü- yerek taleplerini kamuoyuna du- yurdular. TE Birliği ile birlikte Sa- natçılar Birliği ve daha sonra ku- rulan Türkiye Yazarlar Sendikası temel hakların elde edilmesi sava- şımını sürdurdü. Düşüncelerinden dolayı suçlu sayılan şairlerimiz, yazarlarımız, sanat adamlanmız yıllar yılı bu utanç verici yasaklara karşın ya- pıtlarından yoksun bırakmadılar bizi. Yakın tarihimiz, hukukun üs- tünlüğü ilkesini yaralayan akıl al- maz davaların tanığı oldu. Özel- likle 12 Mart ve 12 Eylül dönem- lerinin yarattığı hukuksal bunalı- mın, çağdışı uygulamaların, temel haklan hiçe saymaların bedelini, yüzlerce yıl hapis cezalan ile dü- şüncelerinden dolayı suçlu sayı- lanlara yüklediler. Bu gerçeğin bilincinde olan şa- ir ve yazarlanmızın "Düşflnceye Özgürlük" yuniyüşü için 11 hazi- ran günü Istanbul Valiliğine baş- vurduğunu biliyorsunuz. Yürüyüş isteminin, -gerekçe gösterilmeden 29 Haziran 1990 Cuma gününe ertelendiğini de biliyorsunuz. Kendimizden söz etroenin gere- ği mi var? Yapıtlarımız ortada. Nasılsa tarihin mezarhğma gö- mülecek olanlar mı durduracak bizi? Mick Jagger'a göre doksanlı yılların en önemli sorunları Doğal kaynaklarve eşitsîzlik6O'lı yıllardan bu yana varlığını koruyan Rolling Stones'un başanh ABD turnesini şimdi de Avrupa turnesi izliyor. Topluluğun üyeleri, ABD'de 32 konserde 3 milyon kişiye seslendiler, 3'er milyon dolar kazandılar. Kültür Servisi — 1989 yüı, Rol- ling Stones'un belki de hayata ye- niden dönüş yılı olarak geçecek kayıtlara. "Sted VVheels" albümü bütun dünyada satış rekorlan kı- rarken, en iyi pop müziğini yine de "eski rüfeklerin" yaptığını ka- nıtladı Rolling Stones. Yaz başuı- da ABD'de turneye çıkıp, 32 kon- ser veren grubun her üyesi tam ta- mına 3'er milyon dolar (7.8 mil- yar TL) kazandı. ABD'deki 32 konserde 3 milyon dinleyiciye ses- lenen Mick Jagger ve arkadaşla- n, ardmdan Avrupa konserlerine başladı. 10 ülkede 37 konserUk bir turne halen sürüyor. Fransız "Le Nouvel Observt- tew" dergisi grubun "patronK" Jagger ile Rotterdam'da görüştü: — Rolling Stones, 6O'lı Vıllar- da "isyancı gençler"di. Kendinizi hâlâ, arada sırada da olsa isyan- kâr hissediyor musunnz? SURAÎU 5İHİRU OM£ABT>I& Clİfeİ |LWrRAnx/^IMJZ İÇİN UÛtfEM HERKE2 ORS No ı Kat 2 Beyoğkı WM0 Itt 1*3 13 W-1« 16 « Fax 1*91353 T*i«* 39534 tvm O SATIŞ OFtSI Atrium Çarşı Haftao AtshAy »-10 I W t KM 2 3 4 7 » T»t S7J 47 03 — 6O'h yıllann başında ingiliz pop müziği sefil bir haldeydi. Cliff Richard filan gibi adamlar vardı. Sözleri, müzikleri, giyimleri, saç kesimleri her şeyleri berbattı. Biz- se "rythm and blues" çalmaya başladığımızda bu kötü ortamda insanlara yelpaze gibi geldik. Şid- detliydik ve saldırgandık. Biz de o zaman, her dönemin gençleri gi- bi ya da olmaları gerektiği gibi is- yancıydık. Ben hâlâ isyankâr mı- yım? Sanmıyorum. Yaşlandım ve değiştim. (Gülümseme.) — Peki sizce rock müziği, genç- lerin tutunr ve isteklerini etkiledi mi, degiştirdi mi? — Bu konuda sacma sapan şey- ler söylendi, yazıldı çizildi şimdi- ye kadar. Rock, bir dönemin de- ğer yargılannı, değişimlerini, so- runlannı ve gerginliklerini yansı- tır, ama sonuç olarak rock, kül- türel bir buluşma mecrasıdır. Çok değişik kültürel ufuklardan insan- lar, rockla bir araya geldiler. Kendi özgün kültürlerini bırakıp rockta birleştiler. Bu iyi bir şey mi, kötü mü bilmem, ama kötü olan bir ya- nı var ki o da kültür emperyalizm- lerinin doğumuna yol açtı rock. Ingiltere'de, Hollanda'da hatta Fransa'da bile rock müziği Ang- losakson gtlftelerin egemenliği al- tında. — Sizce 9O'lı yıllann temel so- ronn nedir? — İki sorun var Doğal kaynak- ların değerlendirilmesi ve sonuç- ta tükenmesi. Bir de eşitsizlikler sorunu var. Batı, giderek yoksul- laşan ülkeler karşısmda, olanak- lannın üzerinde daha ne kadar ya- şayacak? — Sizinle konuşarken, belirli bir soğukluk, belirli bir çekingen- Bk hisseder gibi oluyomm. Rolling Stones'un heyecanlı dönemleri ol- du rau hiç? — Heyecan mı? Eveet!.. (O sı- rada dışarıda bir fırtına patlar. Jagger, oturduğu yerden hafifçe doğrularak pencereye bakar.) He- yecan demiştiniz değil mi? Evet, hatırlıyorurn. tlk plağımızı çıkar- dığımız gün. Ses rezaletti, korkunç kötüydü, ama o plak radyoda ilk çaldığında tuhaf bir duyguya ka- pıldım. Hem kendi sesimi tanımış- tun, hem de garip ve yeni, aynca da somut bir şey, bir nesne icat et- miş gibi olmuştum. — 100 bin kişinin önünde sah- neye çıkmadan önce neler hisse- dersiniz? — Müthiş konsantre olurumr Kendimi adrenalin deposu gibi hissederim. MICKJAGGERVEKEITHRICHARDS —Mick Jagger veKeith Richards'ın da yer aldıgı Rolling Stones grubu. Avrupa lurnesini bütün görkemiyle sürdürüyor. (Fotoğraf: Keuter) ULUSLARARASI ISTANBUL FESTIVALI Moskova Oda Operası'nda herkes her işiyapıyor 10 parmağmda 10 marîfetKültür Servisi — Istanbul Fes- tivali'nde bugün 2 konser, 2 de opera var. Moskova Oda Opera- sı, Şostakoviç'in "Burun" adlı ya- pıünı Atatürk Kültür Merkezi'n- de, Istanbul Devlet Operası da Mozart'ın "Saraydan Kız Kacırma" operasını özgün mekâ- ru olan Topkapı Sarayı'nda sahne- liyor. Zagrep Solistleri, ikinci ve son konserini bugun yine Aya Iri- ni'de veriyor. İTU Devlet Konser- vatuvan Gençlik-Çocuk Korolan- nın konseriyle AKM Konser Sa- lonu'nda. Moskova Oda Müziği Tiyatro- su adıyla da bilinen Moskova Oda Operası, alışılmış opera topluluk- lanndan oldukça değişik bir top- luluk. Hemen herkesin her işi üst- lenebildiği Moskova Oda Opera- sı'nda küçük rol büyük rol ayn- mı yok. 30 şarkıa ile 20 çalgıcı ge- rektiğinde her işi üstlenebiliyor. Bu esneklik de topluluğun orkest- ra çukurundan, perdeden, dahası sahneden bile yoksun yerlerde temsil verebilmesini sağlıyor. 1972 yılında Moskova Bolşoy Tiyatrosu başyönetmenlerinden Boris Pokrovski tarafından kuru- lan Moskova Oda Operası'nın ge- nel muzık yönetmenliğine 1974 yı- lında ünlü orkestra şefi Gennadi Rojdestvenski getirildi. Moskova Oda Operası, Istanbul Festivali'nde biri çağdaş, öteki ba- rok iki yapıtla yer alacak. 1975 yı- lında ölen Sovyet besteci Dimitri Şostakoviç'in Gogol'ün yapıtın- dan esinlenerek gerçekleştirdiği FESTİVALDE BUGÜN Moskova Oda Operası (AKM Buyük Salonu, 21.30) İTÜ Devlet Koaservatnvan Geaçlik-Çoeak Koroları (AKM Konser Salonu, 18.30) Zagreb Solistleri (Aya İrini, 18.30) Sara.vdan Kız Kaçınna (Topkapı Sarayı, 21.30) FESTİVALDE YARIN ~ Moskova Oda Operası (AKM Büyük Salonu, 18.30) Carlos Santana (Açıkhava Tiyatrosu, 21.30) Ayangil Orkestra ve Korosu (Cemal Reşit Rey Konser Salonu, 21.30) "Bunın" adlı opera ve Alman bes- teci Geore Haendei'in 1740*13 bes- telediği "Imeneo" operası, iki de- ğişik dönemden iki seçkin örneği müzikseverlerin önüne getirecek. 13 Ocak 1930'da Leningrad'da sahnelendiğinde Proleter Besteci- ler Birliği tarafından "burjuva çü- rümesinin bir ürünü" diye ağır bir biçimde eleştirilen "Bnrun" ope- rası, Şostakoviç'in ikinci operası. Gogol'ün kaleme aldıgı "Bu- nın", trajikten komiğe, gerçekçi- likten fantastik düşlere atlayarak gündelik yaşamın bütün öğelerin- den yararlanan bir öykü. Gerçek- te tutuculuğun bir taşlaması olan "Burun"da Teğmen Kovalyov, burnunu kaybeder ve burun gide- rek kendi yaşamını sürdürmeye başlar, eski sahibini küçük görme- ye koyulur, sahte milletvekUi kim- liğiyle herkesi aldatır, ortalığı ka- rıştırır. 6 Her gün yeni bir • Kültür Servisi — Çahşmalarını HiLmi Bulunmaz yönetiminde sürdüren Bulunmaz Tiyatro Istanbul, "Bizde Her Gün Yeni Bir Oyun Oynanır" sloganıyla etkinliklerini bu hafta da surdüruyor. Saat 18.00 ve 20.00'de sergilenecek olan oyunlarm 25 haziran pazartesi günü "Bir Evlenme Teklifi" adlı oyunla başlayacak olan programı süresince salı günü "Güvercinin Türküsü Beyoğlu'nda Söylenmez", çarşamba günü "Kurbanlık Oyun", perşembe günü "Oyle Bir Öykü", cuma günü "Mutlu Son", cumartesi günü "Düş" ve pazar günü "Bir Evlenme Teklifi" adlı oyunlar izlenebilecek. '4. Boyut'un 3. sayısı • Kültür Servisi — Aylık yayımlanan "4. Boyut" adlı kültür-sanat dergisinin üçüncü sayısjnda Istanbul Kültür ve Sanat Vakfı Genel Müdürü Aydın Gün'le yapılmış bir söyleşi, Ebru Gürsan'ın "Bale Pabuçlanyla Anlatılan Masal" adlı yazısı, 1989-90 sinema mevsiminin bir değerlendirmesi, Nurten Mekki'nin "Faili Meçhul Cesetler" adh öyküsü, Lale Müldür ve Konstantin Kavafis'in şiirleri, ebru sanatçıları Mustafa Düzgünman ve Albert Valese üzerine yazılar, yayıncılarla yapılmış söyleşiler sunuluyor. Müzede sergi • Kültür Servisi — Basın Müzesi'nde 28 Haziran - 28 Temmuz 1990 tarihleri arasında Levent Sanat Galerisi Atölyesi Nevin Çokay beraberliğinde resim sergisi, Basın Yayın Yüksek Okulu öğrencüerinin fotoğraf sergisi, Altan Güvenni, Ali Yalçm resim sergisi ve "Usta Sanatçılanmızdan Sanat Butik" sergisi izlenebilecek. Tıyatro eleştirmenleri • Kültür Servisi — Tiyatro Eleştirmenleri Birliği, yaptığı yazılı açıklamada Istanbul Belediyesi Şehir Tiyatrolan'nın, yeni yönetmelik gereği oluşturulan Repertuvar Kurulu için birlikten hiçbir temsilci istemediğini, istediği takdirde ise böyle bir denetimci kurula temelden karşı oldukları için temsilci göndermeyeceklerini belirtti. 'Dtişünceye özgürltik' • Kültür Servisi — Kadıköy Belediyesi Kültür ve Sanat Merkezi'nde (Caddebostan) 27 haziran çarşamba günü saat 18.00'de "Düşünce ve Sanat Dünyamızı Olumsuz Etkileyen Yasaklar - Düşünceye Özgürlük" paneli yapılacak. Panele ressam Bedri Baykam, avukat Gülçin Çaylıgil ve yazar Şükran Kurdakul katılacaklar. E3izabeth Harwood öldti • LONDRA (AA) — lngiltere'nin en tanınmış sopranolarından Elizabeth Hanvood, yaklaşık 10 yıl önce yakalandığı kanserden 52 yaşında öldü. 1960'h ve 70'li yıllarda pek çok ünlü opera eserinde lirik ve koloratür rolleri başanyla canlandıran ve sahnede güzelliğiyle de ilgi çeken Harvvood, Metropolitan, La Scala gibi belli başh opera salonlarında pek çok kez sahneye çıkmıştı. Mozart'ın doğduğu kent Salzburg'da her yıl düzenlenen festivallere de katılan Harwood, Herbert von Karajan yönetimindeki birçok operada başrol oynamıştı. UGUN • DosttukGünüTurhal Kültür ve Dayanışma Derneği'nin düzenlediği Dostluk Günü Belgrat Ormanlan Mehmet Akif Ersoy Piknik Yeri'nde gerçekleştirilecek müzik ve halk danslan gösterileriyle yapılacak. Bugün de, her konuda ALTIN REHBER i açın,çözüme ulaşın!
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear