23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CUMHURtYET/10 PAZAR YAZILARI 24 HAZİRAN 1990 Madrid'den Açlık ve ölümSevillano'nun açlık grevi sırasında ölümü, Ispanyol kamuoyunda yankı yarattı. GRAPO grubundan bir terörist olan SeviIIano ve arkadaşları cezaevinde bir arada bulunmak istiyorlardı. MİNE G. SAULNIER MADRİD — Jose Manncl Se- villano öldü. Jose Manuel, kendi (hşındaki nedetılerin sonucu bir gjdasızlıktan değil, inatla, bilinç- le, inançla ve 174 gfin sürdürdü- ğfl açlık grevi sonucu öldü. tnsa- noğhı gerçekten dayanıklı yaratjk. Tam 174 gün. Jose Manuel SeviIIano, altı ay boyunca her gün, inatla, bilincfe, inançla; takılmak istenen besletne borularuu kopartarak serumlan çıkartarak intihar etti. Anacıgının resmi var gazetelerde. Yoğun ba- lcun odasının camına yapıştırmış sağ elinin beş parmağını, üstttne alnını dayamış. O beş pannağın güçsüzlüğü insanın içini da- raltıyor. tspanyolcada "ölüm orocn" deyişı yok, biliyor musunuz? Yalnızca "«çhk grevi" diyor- lar. Ispanyolcada sözcüklerin ağır- lığı var. Jose Manuel Sevillano, 1989 yı- b kasım ayı sonunda, Madrid Ca- rabanohel Cezaevi'nde açhk gre- vine başlayan 68 turukludan biri. Soz konusu 68 tutukludan 30'u, ilk iki aydan sonra birer ikişer son verdiler greve. Geri kalan 38'i, ben bu yanyı yazarken açlık gre- vindeki 186'ncı günlerini tamam- lamışlardı ve aralanndan 14'ü k o raaya girmiş, beyinJeri onulmaz ölçüde zedelenen ikisinin yaşa- nundan daha umut kesilmişti. Siz bu yazıyı okurken belki onlar da ölmilş olacaklar. Jose Manuel ve arkadaşları, hükümetin kendi türlerindeki tu- tuklulara karşı başJattığı yeru po- litikayı protesto etmek için açlık Stuttgarttan Tepedeki dehşetAHMET ARPAD STUTTGART — Son iki yılda Batı Almanya'dan Pershing II ve Cruise Missiles fuzeleri çekildi. Ancak 75 milyar dolarbk bir "modernleştirme projesT'ne uy- gun olarak F-15E uçaklan (top- lam 400 adet) ülkeye getirildi. "Lantrin" denen bir sistem ile do- natılmış bu yeni uçaklar, düşman radarlanna gönlnmeden gece bi- le aiçak uçuş yapabiliyor. Kanat- lannın altında taşıdıklan B61 atom bombaları, Hiroşüna bom- basının 25 kalı gucünde! Yakıt ik- mali yapmadan 3000 km. uçabi- len F-15E'lerin Batı Almanya'dan havalanıp Rus topraklanna gidip dönmesi mümkün. Ülkede üslenmiş en modern sa- vaş uçaklan 100-70 metreye kadar alçalıp ses duvannı aşıyor. tnsan ruhu zarar görüyor. Doğa da. Bir- den meydana gelen dayanılmaz gürültü stres, ülser, tansiyon, ba- şağrısı, kalp yetmezliği gibi has- talıklara yol açıyor. özellikle yaşh insanlar ve küçük çocuklar alçak uçaklann gürttltusünden çok fazla etküeniyor. Gerek insan gerekse doğa dengesi alt-üst oluyor. Bundan kısa bir sttre önce Stuttgart yakınlanndaki Karlsnı- he kenti üzerinde alçak uçuş ya- pan iki savaş uçağı çarpısü. Uçak- lar havada paramparça olup so- kaklara ve caddelere dûştü. Kaza sonrası kentin tam 60 köşesinden toplandı bu parçalar. Bir çocuk yuvasının bahçesinden, bir kapalı yüzme havuzunun daımndan, yüzlerce insanın çalıştığı bir bü- ro yapısının avlusundan, binler- ce otomobilin gidip geldiği işlek otobanın kenanndan, bir evin sa- lonundan... Pilotlardan birinin yaşammı yi- tirdiği ve güpegundüz meydana gelen olayda kentte tek bir insa- na bile zarar gelmemesi bttyük bir mucizeydi. Geçen yıl Remscbeid'da 7, Ramstein'da ise 70 insan alçak uçuş yapan savaş uçaklannın düş- mesi sonucu ölmüştü. Sadece Amerikan Hava Kuvvetleri 1989 yıhnda ülke üzerinde tam 17869 alçak uçuş yapmış. Bu uçuşlardan bir kısmının Kanada'nın sonsuz orman bölgelerine ve Türkiye'nin ekin amban verimli Konya ova- sına aktanlması yülar boyu plan- landı durdu. Kısa bir süre önce Kanada'nın projeden vazgeçme- si üzerine, Milli Savunma Baka- nı Giray da: "Kanada'nın çekil- mcsi bizi zor damnKİa buaktı, bi- zi de çıkann, demck zorunda kaldık" demeci ile Konya ovası- nın kurtulduğunu açıkladı. Sağol- sun Kanada'ya! grevine başladılar bundan altı ay önce. Dışarı mı çılunak istiyorlar- dı? Hayır. Hapis cezaianıun azal- tılmasını mı? Yoo. Yalnızca bir arada aynı tutukevinde kalmak is- tiyorlardı. Cezalannı toplu olarak çekmek kısacası. Jose Manuel ve arkadaşlan, iğ- renç birer teröristtiler. Galiçya bölgesinin bağımsızlı- ğı için savasan GRAPO aynlıkçı örgütüne bağlıydılar. Kimi katil- dı, kimi de henüz öldürmeye fır- sat bulamadan ele geçmişti. Sos- yalist hükümet, dışarıdaki terö- ristleri caydırmamn en etkili yön- temini son zamanlarda keşfetti. Idam cezasımn uygulanmadığı tspanya'da, serbest terörist için hapse düştüğü takdirde, süreceği yaşam çok önemli. Bunları toplu tutmak yerine, teker teker başka mahkûmların arasına salmak ve yalnız bırakmanın kısa sürede ölüm cezasından daha etkili oldu- ğu anlaşıldı ve bu yola gidildi. lşte bu yüzden açhk grevine başladı GRAPO militanları. Hükümet, belli bir süre sonra tüplerle, bo- rularla hepsini zorla besleme ka- ran aldı. Fakat tutuklular, avu- katlan kanabyla mahkemeye baş- vurup zorla beslenmeyi "bilinç kaybolana" değin durdurdular. Henuz yakalanamayan iki GRA- PO üyesi, hükümlüleri zorla bes- leyen bir doktoru da öldürünce; ne hükümet ne de Hipokrat yemi- ni edenlerde açlık grevi yapanJa- rı mutlaka kurtarmak hevesi kal- 'Jose Manue! Sevillano ölünce çok şaşırdım. Açlık grevinden pek ölünmez; ya karşı taraf boyun eğer ya da grevci sonuna kadar dayanaraaz sanırdım ben. Araş- ünnca bir başka GRAPO'nun da- ha 1981 yıhnda açhk grevi sonu- cu öldüğünü öğrendim. Demek Ispanyol hükümeti bunların öle- bileceğini bilıyordu. Avuçlannda onlarca günahsı- zın kanı kuruyan katil ve fanatik bir topluluğu savunacak değüim. Sevillalı olan ve Sevilla'ya gömü- len Jose Manuel'in neden Galiç- ya bolgesinin bağımsızhğı için çar- pıştığını da anlayamadım. Ama Ispanyol sosyahst hükümetinin iki yuzlülüğünü yıne de iğrenç bulu- yorum. Çünkü aynı dağıtma po- litikasım, dışanda henüz epeyce adamı ve vurucu gücü bulunan ETA tutuklularma uygulayamı- yorlar. Korkudan. GRAPO'nun kökünü kazıma- ya iki üç kişi kaldı; onlarla "ödünsüz"ü oynuyorlar. Avrnpa Konsevi tşkenceyi Önleme Komis- yonu geldi. Hükümet, GRAPO'- ları görmelerine izin vermedi. Gönlntuleri iştah kapatıyor da. Kopenhag'dan Gazetecilik ne durumda?4. güç olarak tanımlanan basına karşı bütün dünyada artan bir ilgi var. Ancak gazetecilik mesleğinin gelişen teknoloji ile kazandığı yeni nitelikler de tartışmalı. NEW YORK GÜNLÜĞÜ — Her gün Mrcok rinayetin tyendigi sayısız gasp ve hırsızhk olayının yasan- dığı New York'U, polisler, agaç hırsızı peşine düşme>ecegi için herkes kendi agacını 'baglıyor.' New York'tan Zincirli ağaçlarGünlük şiddetin kol gezdiği New York'ta yeryüzünde bir dikili ağacı olsun isteyenler, fıdanlarını .ve ağaçlannı zincirle bağlayıp kitlemek zorundalar. Yoksa çahnıyor... ŞEBNEM ATİYAS NEW YORK — 87. Sokak Ue 5. Cadde'nin köşesinde. Terte- miz. Taze yeşil dallı bir çam fida- nı. Apartmanın çimenliğinde gü- nesin keyfıni cıkanyor. Yanındaki genç manolya ile rododendron da öyle bileklerinde hemen göze çar- pan çirkin zincirlere aldırış etme- den, yorulmadan dineliyorlar. Bu taze ndanlann bileklerinde- ki zincnier punk modasına uygun yeni bir dekorasyon yöntemi de- ğıl. Açıkta bulduklan her şeyi ça- lan hırsızlardan çiçekleri koruma- mn tek yolu. New York'ta, ev, araba ve her türlü özel mülkiyete kimsenin çözemeyeceği güvenlik yöntemleri geliştirmek zorunda kalan insanlar, çiçekleri kökleri- ne yerleştirdikleri zincirlerle ya da etraflanna sardıkları aşılamaz di- kenli tellerle korumak durumun- dalar. Çünkü dokuz saat içinde dokuz kişinin en vahsi şekilde öldürüle- bildiği bu şehirde, bir baştan bir başa sirenler içinde koşuşturan polislere iki gözü ağlamaklı hal- de gidip kapınızın önündeki kör- pe çam fidanının calındığından şikâyetci olmanız soruna kesinlik- le bir çözüm getirmeyecektir. Bu durumda her zamanki gibi kendi başınızın çaresine bakmanızda ya- rar vardır. Nitekim New Yorklu- lar bunu çok iyi bildiklerinden, hırsızlarla ağaçlannı zincirleyerek bir ölçüde başa çıktılar bile. Aslında çevreyi güzelleştirecek olan ağaçlann zincirli ve dikenli göruntüJeri estetik açıdan tatmin edici olamıvor. Ama evlerinin önündeki iki metreye yakın ağaç- lann büyük bir profesyonellikie köklenerek çaündığına tamk olan- lar estetikten vazgeçmiş görünü- yorlar. Belediye Umonluğundan geçen yaz boyunca tek tek ağaç- lar kaybolmaya başladı. Bahçenin düzenleyicısi Sarah Price önce po- lise başvurdu ve "agaç mı dedin bayan" gibi bir cevap aldıktan sonra birkaç ay uğraşıp ara sıra bahçeye devriye gelmesini sağla- dı. Polisler kimseyi yakaJayama- dılar. Şehrin zengince mahallerinden biri olan, yukan doğru kesimin- de oturan yazar William F.Buck- ley ve eşi de aynı şekilde kapıla- nmn önündeki ağaçlann kaybol- masını engellemek için ciddi bir mücadele verdiklerini belirtiyor- lar: "Önce agaçlan büyük a|ır Uş vazolar içinde sokafa koydok. Hırsızlar taş vazolan da birlikte götiirdnlcr. Sonra taş vazolan so- kağa çimenlolavarak sabit hale getirdik. Bu sefer >azolan yerden sökup götıirdıiier. Gece yansı ge- liyortardı. tkimiz de öyle parano- yak hale geldik ki sabaha karşı 4'te bir gurültu duyar duymaz, el fenerierini alıp sokaga koştnnı- yorthık. Tabii kimseyi bulamıyor- dok. Yalnızca ağaçlar verlerinde olmoyorlardı. Daha sonra agaç- fauu altına tahta *azolar koyduk. Tahtalan sokaga çiraenlolayıp vi- daladık. Bu sefer de vazolan bı- ralup agacı içinden sokup götnr- dnler. Sonunda kimsenin çalmak islemeyeceği. sıska, çirkin görii- nüşlu ağaçlar bulduk, bir de bu agaçlan o çok korkunç dikenli td- lcre sardık. Şimdi rahatız, belki çok kotu gönınu)oriar; ama hiç olmazsa bu ağaçlar bizim agaçla- nmız." Ağaçlann zincire vurularak New York'a özgü bir görüntü ka- zanmalanndan kısa bir süre son- ra yeni bir lehlike başgösterdi. özellikle Central Park'ta olmak uzere Manhattan'da yaşayan fa- re nüfusunun insan nüfusu ile bi- re bir orantılı duruma geldiği açıklandı. Uzun bir süre ağaçla- nn dipierine fare zehiri koyulması konusu tartışıldıktan sonra bunun kaçımlmaz olduğu ortaya çıktı. Şimdi ağaçlar zincirlerinin ve tel- lerinin yanı sıra bir de göğüsleri- ne yapıştınlmış tuhaf posterler ta- şıyorlar. Posterlerinjizerinde be- sili bir fare resmi ile zehir- kurukafa işareti bulunuyor. FERRUH YILMAZ KOPENHAG — Gazetecilik, bütün dünyada hep popüler bir meslek olagddi. Komünikasyon tekniğinin geüşmesi basının gü- cüyle birlikte popülerliğim de art- tırdı. Gazetecilik şimdi her zaman- kinden daha da popüler. Dani- marka'daki gazetecilik yüksek- okuluna başvuranlann sayısı her yıl giderek çığ gibi büyüyor. Gazetecüikte gençlen çeken ön- celikle gazetecilikle bağdaştınlan hareketli yaşam. Gazeteciler çat orada çat burada maceradan ma- ceraya koşuşturan çizgi roman kahramanlan gibi algılamyorlar. Hele bir de tamnmış bir yayın or- gamna kapağı atarak ünlü olma ve ünlülerle alt alta üst üste yaşa- ma rüyası gazeteciliği iyıce çekici kılıyor. Sonra 4. güç olarak adlan- dırılan basın mensuplanmn ka- lemlerini birer silah gibi kullan- dıklan şeklinde yaratılan imajı ve bu imaja bağh olarak "gûç1 elde et- me isteğini de yabana atmamak lazım. Tabii gazetecilik konusun- daki bütün imajlar, kamuoyu oluşturma gücünü dinde tutan basın organlanmn biraz da kendi saygınhklanm koruma kaygısıyla bu ımajı pohpohlamalan, kendi kendini güçlendiren bir mekaniz- rnayı ortaya cıkanyor. Basının kendisinin de yaratıl- masına katkıda bulunduğu bu imaj ne kadar doğnı? Geçenlerde Kopenhag yakınla- nnda duzenlenen bir seminerde gazetecilerle yakından muhatap olan kesimlerle, tamnmış gazete- ciler, basını kendilerinin nasıl gör- düğünü anlattılar. Amerika Birleşik Devletleri'n- / V ) / I / / | V 7 V//Z/I deki Araştırmacı Gazeteciler Der- *~*" **** ** ***** * neği'nin Başkam gazeteci Frederic Tnlsky, gazeteciliğın giderek ste- nografiye dönüştüğünü savundu. Yani gazetecilik birilerinin söyle- diklerini aktarmak, basın bildiri- lerini özetlemekle sınırlamyor gi- derek Tulsky'ye göre. Hemen hemen herkes'n hemfi- kir olduğu başka bir saptama da gazeteciliğın masa başmda yapı- lan büro işine dönüştüğü. Bu ikin- cisiıîde gazeteciliğin stenografik bir özellik kazanması kadar, ko- münikasyon tekniklerinin geliş- mesinin de onemi var. DOnyamn öbür ucundaki bir olay en uzman kişilerin deferlendirmderiyle bir- kaç dakika içinde görüntüsüyle birlikte redaksiyona yetişiyorsa, kalkıp olay mahalline gitmenin ne anlamı var? Seminerde gazetecilik konusun- daki imajı olumsuzlayan daha on- larca örnek sunuldu. Maliye Ba- kanlığı'ndan gelen bir bölüm baş- kanı -kendisi de daha önce gaze- tecilik yapmış- gazetecilerin resmi yayınlan izleyip anlamaktaki ek- sikliklerini anlattı. Bürokratlann, politikaalann ve işadamlannın gazetecileri nasıl aldattıklan, na- sıl yanlış yollara yönlendirdikleri örneklendi. Danimarka'daki kuruluşlano giderek kamuoyuna sızacak bilgi- lerin kendi kontroUerinde olması- nın önemini giderek kavradıkla- rından enformasyon müdürmkkri oluşturuyorlar. Bu göreve getiri- lenler de gazeteciliği, gazetecilerin nasıl düşündüklerini yakından ta- nıyan gazeteciler oluyor geneüik- le. Danimarka'daki büyük banka- lardan birinin enformasyon mtt- dürlüğünü yapmış eski bir gaze- teci de yine gazetecilerin kendile- rine sunulan bilgilere fazla eleşti- rel bakmadan nasıl yaklaştıklan- nı örnekleriyle göz önüne serdi. öbür taraftan araştırmalanyla ün kazamnış gazetecilerin anlat- tıklan, calışma koşullanmn hiç de öyle çizgi romanvari olmadıgınj gösteriyor. Aksıne ciddi bir çalış- ma, günlerini, haftalaruu kalın ev- rak dosyalannı incelemek, kütflp- hane köselerinde, devlet arşivlerin- de, mahkeme salonlannda, saat- lerini harcamayı gerektiriyor. 'Aydın'ı sevmeyen adalılar Hayatınızı ve bütçenizi tehdit edenlere DUR" DEYINIZ! 29 yıllık tecrübesiyle mutfağınızdaki, banyo- nuzdaki değerli dostunuz Aygaz uyanyor, Korsan ve korsan dolum yapılan likit gaz tüplerinden sakmmız! Çünkü Aygaz'ın gümüş tüpleri zanıan zaman belirsiz ve sorumsuz kişılerce toplanarak, ge- rekli kontrollerden geçirilmeden eksik dol- durulabilmektedir. Bu tüpler kurallara uyul- madan nakledilmekte ve emniyetsiz bir şekilde cihazlara takılmaktadır. Taklit likit gaz tüplerinden sakmmız! Çünkü orijinal detandör ile, kolay ve güvenli açma-kapama-kavrama sıstemi, ileri teknolojinin gereği olup, yalnızca Aygaz tüplerinde kullanılmaktadır. Aygaz'ın yıllardır uyguladığı bu sistem'in (Snap-on) yanı sıra, gümüş tüplerimizin biçimi ve rengi de çeşitli isimler altında taklit edilmektedir. Aygaz"Sorumluluğunu bilen marka' İŞTE AYGAZ GÜVENCESİ! Çift Emniyet Sistemi Aygaz tüpleri tüm kontrollerden geçen, otomatik kilitli ve tam güvenli valfe sahiptir ve TSE belgelidir. Aygaz tüpleri ile kullanılan TSE belgeli detandörlerde, kolay ve emniyetli açma-kapama-kavrama sistemi bulun- maktadır. Tam Dolum Güvencesi Aygaz tüplerinin gaz miktan tamdır. Ekonomiktir. Aygaz Amblemli Mavi Mühür Kapak Mavi mühür kapak, gümüş tiipün tüm kontrollerden geçti- ğini, ikmal ve bakım güvencesini, Aygaz'ın gücünü, üs- tünlüğünü gösterir. Yetkili Aygaz Bayii Güvencesi Yetkili Aygaz Bayii, tüpleri özel nakliye. araçlan ile taşır. Evinizde, işyerinizde kontrolünü yaparak cihazlanruza takar. Değerli dostunuz Aygaz tüpünüzü mutlaka Yetküi Aygaz Bayü'nden alın. Aygaz amblemli mavi mühür kapağı gözünüzün önünde açtınn. Hayatınız tehlikeye girmesin, bütçeniz zarar görmesin! EDtP FMtL ÖYMEN LONDRA — Kimi toplum, ay- dınlannı nereye koyacağını bile- mez. Anıtını diker, kitaplannı ku- şaktan kuşağa geçirtir. Kimi top- lum, aydınını hapse koyar, ora- da unutur ya da vatanından ka- çırtır. Kimi toplum da aydını ol- duğunu kabul etmez. Aydınlan da kabul etmezler. Ingilizler bu takımdan. Bu yassı adada aydın olduğu- nu söylemek, "Ben Fnuuuun" demek gibi bir şey. O kadar ki ba- zı yabana aydınlar, tngiliz aydın- lanyla tamşmak istedikleri za- man, büyük sorun çıkar ortaya: Aydın diyc ortaya kimi çıkaracak- lar? Ingilizler iyi teknisyen, iyi tek- nokrat olurlar, ama aydın ola- mazlar. Ülkenin havası, suyu, kültürii uygun değildir aydın ol- maya. Bu, büyük ölçüde suyun karşı kıyısındaki Fransızlara na- nik yapmak için böyle. Çünkü In- gütder, Fransa'yı hem sürekli ktt- çük görürler, alay ederler, hem de onunla asık atmaya çaiışırlar. Us- telik beceremezler de. tngiltere'de fikir adamı olmak dudak büküJüp hafıfe almacak bir iş. Fransa'da aydın olmak bir me- ziyet. Baska ülkede yasasalar o ül- kenin aydını olacak kadar kültür- lü ve fikir üreten az sayıdaki tn- giliz, kendi ülkelerinde aydın sa- yümazlar. lngiliz edebiyatında boy gösteren en belli başü aydın Hamlet'ti. O da her halde deliy- di zaten. Anasımn, kayınpederi- nin, sevgilisinin, onun babasının ve kardeşinin ölümlerine neden oldu. Edebiyattaki diğer kahra- manlann aydınbk ile o kadar il- gileri yoktur. ingÜiz düşünürleri dahi pratik- liği öne çıkartan görüşler savunur- lar. Alman ve Fransız felsefecile- rin "soynt" kavramlan Ingilizler için alay konusudur. "Aydın, sosis gördn mfi akhna Pfcasso geMr" ya da "Aydm, döa- yada kadmdan daha ttsjnç bir jey oldngmna sanan adandır" gibi küçük görücü ifadder, kafa caiış- tınp fikir uretmeye karşı duyulan nefretin işareti. Ama Ingilizler, pratik zekâya şapka cıkartır: Her fikir işe yaramalı, pratik bir ya- ran olmalı. Bugün de Başbakan Thatcher, üniversitelerin fikir ve bilim üretmekten çok, sanayiye yardımcı ounasını, sanayinin so- runlanm çözmesini isterken yine aynı ilkeden hareket ediyor: Fik- ri, fikir için üretmek gerekmez, fi- kir işe yaramah. Yaramazsa atın gitsin. Bu neden böyle? Neden en mü- tevazı toplumlar bile aydınlan ile övünürken tngilizler utamyor? tn- giliz aklı, daima orta yola, uzlaş- ma, itidal ve dengeye calışır. Ay- dm ise karşı görüş getirir, tartışır, icabında pratik olmayan, işe ya- ramayan fikir cimnastiği yapar. Oysa lngiliz'e göre bu, vakit kay- bıdır. Onun için de aydın, para- zittir, yabancı ve hele Fransızdır; anlaşilmaz fıkirlerle insanın kafa- sını kanştmr. Onun için eğer cid- den varsa, gerçek tngiliz aydınlan kirnliklerini surekli gizlemek zo- runda. "Avrnpalı" damgası ye- memek için.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear