Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
Cumhuriyet
Sahibi: Cumhuriyet Matbaacılık ve Gazeıecilik Ttırk Anonim Şirketî adına
N»dir Nıdi 0 Gcnel Ya>™ Mudürü: N n ı ı Cemtl. Muessese Müduru:
EmiiK UpMıgil. Ya2i Işlcri Muduru: Oki) Gontnsin. • Hab«r Mcrkezı
Müduru: YaJçia Ba>«r. Sayfa Duzenı Yöneimenı: AH Acv, 0 Jemsîlaler
ANKARA: Ahmet T«n, İZMİR: Hikmtt Çctuıkaya. ADANA: Çjün V*e»ogiıı
I, Poütıka: CftaJ B^hnpç, [>j HaberİCT: Eiguı Rüo. Ekonomı: C>«*û Turiua. I; Scndika: $ i u ı n Krtcım, Kultiır: CeM Üstr.
Eguım: Genca> Şayian, Haber .Araşnrma tsmri BcrfcM. Yud Haberieri: Nccdtt Dogu, Spor Danışmanı: AMulkadir Ybcdnuuı,
Diz: WıLır Komı Çmhşkan. Arajurma: Şıbiıi <U|a>. Duzdlme: Abdnbh Yizm. 0 KocmUnalOr AIKBM Konrisu. # Malı Uicr:
Erol Eıtul. • MuhaKbe: Bufcfll Vtoeı # BuivC-Planlama: Stvp Osaaabcftoglıı # Rcklam: \vjr Tonuu 0 Ek Yajıniar Hdya
Akyoi # Idarr: Husr.iı> GİÎRT. • lsfctnkr Öndtr Ç«*k. # Bilgi-ljlaıı: S«ll InL • Pmonei: S«vji
Sosan w Yayan: Cımhuma Waıb»alık w Gaandik TA£ TUrk O c * Cad. 19/41 * 0
H3M Is PK: 246-lsanM. Ttt 512 05 05 (20 hal). TetoL 22246 Faı: I» 526 «0 72 #
Burolar U t n Zi>* Gokalp Blv Inkjlap S No: 19/4. Tet 133 II 41-47, TtİDL 42344 Fat (4) 13]
05^ 65 0 l a r H Ziya Bh 1352 S2/3, TM: 13 U 30. Tdet S2359 FMC (51) 19 53 60
InOnu Cad. 119 S No: I Kal 1. Td: 19 37 52 (4 haK Tctac 62155. ft* (71) 19 37 52
TAKVlM: 11 HAZİRAN 1990 İmsak: 3.25 Güneş: 5.24 Ögle: 13.08 tkindi: 17.08 Akşam: 20.42 Yatsı: 22.32
Türk-Sovyet
ilişkiler
yelpazesi
ANKARA (Cumhuriyet Büro-
>u) — Türk-Sovyet diplomatik
ilişkilerinin 70. yıldönümünün
kutlandığı şu sıralarda, iki ülke
arasındaki ilişkilerin hemen he-
raen her alanda hızla "filizlen-
mekte" olduğu gözleniyor.
Türkiye'nin, kara ve deniz ol-
mak üzere, en uzun sının paylaş-
tığı bu dev kuzey komşusunda
son yıllarda esen köklü reform
rüzgârlanrun burada temel etken
olduğu tartışılmaz bir gerçek.
Mibail Gorbaçov'un 1985 yı-
lında işbaşına gelmesi, sadece
Doğu-Batı ilişkilerindeki gergin-
liğin kademeli olarak giderilme-
sini değil, aynı zamanda Türk-
Sovyet ilişkilerinde de^deta bir
"altın çagın" açılmasını sağladı.
Böylece, resmi ideolojilerdeki
köklü farklılığa dayanan ve yıl-
larca süren "fobiler" gerilerken,
şimdiye kadar ağırlıklı olarak
"zıt bloklar" temelinde ytirütü-
len ilişkiler, yerini giderek
"dognıdan" ilişkiiere bırakma-
ya başladı.
Özellikle son üç yil içinde bii-
yük hız kazanan ikili ilişkilerin
bugünkü "panoramasına" göz
atıldığında, geniş bir alanı kap-
sayan "ilişkiler yelpazesi"nden
söz etmek mümkün.
Çeşitli düzeylerdeki siyasi ve
askeri temaslann yaru sıra 1990
için hedeflenen 2 milyar dolarlık
ticaret hacmi ve Türk şirketleri
tarafından Sovyetler Birliği'nde
gerçekleştirilen dev müteahhitlik
projeleri, gelişmekte olan bu iliş-
kiiere rağmen Ankara'nın son
derece "dikkaili" bir resmi tu-
tum takınması; Moskova'mn ise
geçen yıl doruğa erişen Türk-
Bulgar gerginliğinde müttefıki
Bulgaristan'm tarafını tutraak-
tansa, "aracüığa" soyunması
buradaki başlıca ömekler arasın-
da sayılabilir.
Bu arada, sadece son üç yıl
içinde iki ülke arasında 15 anlaş-
ma veya protokol imzalanmış
bulunması ve yakın gelecekte 7-£
belgenin daha imzalanacak ol-
ması ilişkilerdeki "dinamizmi"
göstermek açısından ilgi çekiyor.
tmzalanan bu belgeler F1R
hattından nükleer kazalarda bilgi
alışverişine, Sarp sırur kapısının
açılması ve sırur ticaretinden Ka-
radeniz'de kirliliğin önlenmesine
kadar uzanan çeşitli konuları
kapsıyor.
Kısaca, "gerçekçitiğe" daya-
nan ve başta ticari ve ekonomik
alanlarda olmak üzere işbirliği-
ni her yönüyle gelişrinneyi amaç-
layan bir siyasi iradenin mevcu-
diyeti her iki başkentte açıkça
hissediliyor.
Sovyet lideri Gorbaçov'un
başdanışmanlanndan George
Arbatov'un, geçen günlerde ga-
zetemizde de yer alan bir deme-
cinde, "Törkiye'yi Sov>eder Bir-
ligi ile ba&lan giderek güçlenen
geieneksel bir komşu olarak
göriiyorum" demesi bu bakım-
dan anlamlı.
Sovyetler Birliği'nin Ankara
Büyükelçiliği'ndeki üst düzeyli
Türk-Sovyet diplomatik ilişkilerinin
70. yıldönümünün kutlandığı şu
günlerde, iki ülke arasındaki ilişkiler
hemen her alanda ilerliyor. 1985
yılında Gorbaçov'un işbaşına gelmesi
bu ilerlemede çok önemli rol oynadı.
ki agının farklı boyutlarını olus-
turuyor.
Öte yandan ister ekonomi ve
ticari, ister sağlık ister kültür ala-
nında olsun, Türkiye'de Sovyet-
ler Birliği'nden bir konuğun ağır-
lanmadığı hafta yok gibi. Aynı
şekilde Türk yetkililerinin Sov-
yetler Birliği'ne yaptıkları ziya-
retlerin hepsini takip etmek gün
geçtikçe zorlaşıyor.
Sovyet Dışişleri Bakanı Edu-
ard Şevardnadze'nin üç yıl önce
gündeme gelen Türkiye ziyareti
ise Ankara açısından tam bir "yı-
tan hikâyesine" dönüşmüş bu-
lunuyor.
"Halkla ilişkiler" yapısında
Türkiye'deki diğer meslektaşla-
rını adeta "toz dnman" içinde
bırakan Sovyet BUyükelçisi Al-
bert Sergeyeviç Çernişev bu ziya-
retin halen gerçekkşmemiş olma-
sının nedenlerini geçenlerde ga-
zetecilere "yan şaka" şöyle açık-
lamışlı:
"Kendisiyle kısa bir süre ön-
ce Moskova'da görüştiigümde
'Türkiye'ye ne zaman geleceksi-
niz' diye sordum. Yanıt ise,
'Türkivt ile ilişkilerimizde bir so-
runumuz yok ki. Bir sıiriı sonın-
lu yer varken nasıl geleyim?' ol-
du."
Sorunsuz ilişkiler
Gerçekten, "sorunsuz" olarak
nitelendirilebilecek ikili siyasi iliş-
kilerde gerek Ankara gerekse
Moskova'da hâkirn olan politi-
kanın, "potansiyel gerginlikler-
den kaçınılması" temeline otur-
tulduğu gözleniyor.
Sov^et birliklerinin ocak ayın-
da Azerbaycan'a girrnelerinin
Türk kamuoyunda yol açtığı tep-
bir yetkilinin şu sözleri de ayn-
ca dikkat çekiyor:
"Klasik perspektife dayanıla-
rak ber söyledigimize propogan-
da olarak bakılır. Ancak bir ger-
çek var ki Türkiye'ye biiyük
onenı veriyoruz. Nedeni ise ba-
sit: Dünyanın ber önemli bölge-
sinde hızla gettşen ve gdecege yö-
neiik iddialan olan bir ülke, bir
ekonomik ve siyasi g»ç göıiiyo-
nız. Türkiye bunlardan biri. Bu
ulkelerle iyi ilişkiler kurmak is-
tegimizin mantıgı burada yatı-
yor. Türkiye'nin sınır komşumuz
olması da doğal olarak buna
farklı bir boyut katayor."
Ankara'nın görüşleri
Moskova'mn bu yaklaşımım
"gerçekçi" bulan Dışişleri Ba-
kanlığı yetkileri, Türkiye'nin bü-
tun komşuları arasında şu anda
en iyi ilişkilerini Sovyetler Birli-
ği ile yürüttüğüne işaret edi-
yorlar.
Sovyetler Bırliği ile "karşılık-
lı çıkarlara dayanan" her düzey-
deki iiişkilerin teşvik edilmesinin
Türkiye'nin yararına olduğunu
vurgulayarak şu göriişlere yer ve-
riyorlar:
"Türkiye, diğer NATO ulke-
lerinden farkh olarak uzun bir sı-
nır paylaştığı Sovyetler Birliği ile
iUşkilerini her zaman rasyonel bir
lemelde yurutmustür. İttifak
içindeki sorumluluklannı aksat-
mamakla beraber gerginlige yol
açacak politikalan benimseme-
miştir. Karşılıklı güven ortamı
bugiin hızla gelisiyorsa bunda bu
yaldaşımın etkisini de görmek la-
zırn."
Seramik sanatçısı, dekoratör, fılm yönetmeni, reklamcı, belgeselfilmyapımcısı VedatAr
Çok yönlü yaraücılık"Sinemaya bir yenilik
getirmek, revülü filmler
yapmak istedim. İki filmiö
senaryosunu da hapisten
yeni çıkmış olan Nâzım
Hikmet yazdı. Doğrudan
tarihi film yapsaydık,
gülünç olurduk. Birer
modern kısım ekleyelim
dedim, Nâzım kabul etti."
ALPAY KABACALI
"Nâzım Hikmet, Türkiye'den
aynlmadan bir iki akşam önce
bizdeydi. O günlerde evde pipo
içerdim hep. Giderken Avrupa'-
dan getirdigim tütiin kesemle pi-
pomu istedi. 'Vedat, bir hatıra
kalsın bende' dedi. 'Hayatım, sa-
na canımı vereyim' dedim.' Ama
öyle aynlacakmışız gibi konuş-
ma.' 'Ver de seni hatırlayım' de-
di. Demek, gidecegini ima etti.
Ama ben anlayamadım."
Vedat Ar, Nâzım Hikmeî'le
tpek Film Stüdyosu'nda tanışıyor
1950'de. Hemen gerçek bir dost-
luk başlıyor aralarında. Bir yıl sü-
ren bu dostluk ve iş arkadaşlığı sı-
rasında, senaryosunu Nâzım Hik-
met'in takma adla yazdığı ilk fil-
mi yönetiyor Vedat Ar. Yönet-
mekle kalmıyor, dekorlanm, ope-
ratörlüğünü de yapıyor. Bunlar-
dan biri Üçüncü Selim'in
Gözdesi-Mihriban ile Sadullah
Aga, öteki Lale Devri adını ta-
şıyor.
"thsan tpekçi, Nâzım Hikmet'i
çok severdi" diyor. "Ben, stud-
yoda dekoratör olarak çalıştım
uzun yıllar. Filmleri Ertugnıl
Muhsin yönetirdi. O sıra Muhsin,
VEDA i AR - Seramik sanatınıa geHşatesin-
den mutluluk duyuyor.
PORTRE Prof. VEDAT AR
Belgesel filmler
19O7'de tstanbul'da doğdu. Sanayi-i Nefıse
Mektebi'nin (sonra Güzel Sanatlar Akademisi)
Afış Şubesi'ni bitirdi (1928). Paris'te Ecole
Municipale des Arts Applıques a l'Industrie'de
öğrenim gördü (1928-31). Istanbul'a dönünce
Güzel Sanatlar Akademisi Seramik Bölümü'nde
öğretim üyeliğine başladı. Aynca Ipek Film
Stüdyosu'nda da Darülbedayi'de (sonra tstanbul
Belediyesi Şehir Tiyatrolan) dekoratörlük yaptı.
tzmir Fuan'nda birçok pavyonun dekorasyonunu
gerçekleştirdi (1936-44), reklam filmleri çekti,
Türkiye'yi tamtan belgesel filmler hazırladı,
senaryosunu Nâzım Hikmet'in yazdığı Lale Devri
ve Üçüncü Selim'in Gözdesi filmlerini yönetti
(1950-51). Maliye Bakanlığı'nca açılan Madeni
Paralar Yanşması'nda iki kez birincilik aldı;
1982'de DGSA'nın 100. kuruluş yıldönümünde
Onur ödülü'ne (Osman Hamdi Ödülü) değer
görüldü.
Ankara'ya gitmiş, Nâzım da ha-
pisten yeni çıknuşb. Nâzım Uk se-
naryoyu yazdıktan sonra 'Buna
bir modern kısım ekleyelim' de-
dim. Dognıdan dogruya tarihi bir
film yapsaydık, gülünç olurdu.
Çünkü eldeki imkânlar çok dar.
Otantik bir tarihi film yapmak,
büyuk para, bol vakit işi... Kon-
servaruvar öğrencileri bir eser sah-
neye koysunlar, olaylar aynı za-
manda sahnede geçmiş olsun, de-
dim. Nâzım da kabul etti. tki
filmde de böyle modern kısımlar
vardır. Bir de fiyasko... Lale Dev-
ri'nde, padişah gec havuz başın-
da kızlaria oturmuş, fanuslarda
mumlar yanıyor, şarkılar söyleni-
yor, iyşünuş var... Havuz başına
güvercinler geüyor... Gece güver-
cin uçar mı? Ayaklanndan bag-
latıp çekmiştim. Sonra Ulunay
eleştirdi haklı olarak. Ama kinı-
se güvercinlerin gece uçmadıgım
söylemedi, bizim de aklımıza gel-
medi..."
Müoir Nureltin Selçuk, Peri-
han Alündag Sözeri gibi ses sanat-
çılannın, CabJt Irgat'ın, genç Mii-
nir Özkul'un rol aldıklan yapım-
lar, Mnhsin Ertugrul'un hep Şe-
hir Tiyatrosu oyuncularıyla çevir-
diği filmlerden bıkmış olan seyir-
ciden geniş ilgi görür. "Ipekçiler,
ticari olsun diye, Mnbsin'e hep
kopya filmler çevirtirierdi" diyor
Vedat Ar. "Önce Alman filmle-
rini fiian gösterüier, böyle olacak
derlerdi. Ben bir yenilik getirmek,
revülü filmler yapmak istedim."
Vedat Ar'ın uzun metrajlı film-
leri bu kadar. Ama filmciliğın
başka alanlannda da çalımaları
var. Sözü geçen filmlerden yirmi
beş yıl geriye gidelım bir an:
Sonradan Güzel Sanatlar Aka-
demisi adını alacak Sanayi-i Ne-
fise Mektebi'de öğrenim görür. O
yıllarda mektebin 'mevcudu" el-
li dolayında; Avusturyalı, ttalyan
hocaJarın ders verdiği Afiş Şube-
si'nde ise bir elın parmaklan ka-
dar öğrenci... 1928'de okulu bi-
tirir, açılan yanşmayı kazanıp
burslu öğrenci olarak Paris'e gön-
derilir. Orada, sabahlan kendi
okuluna gider, öğleden sonraları
aşk
yapmaktan
güzeF
Dış Haberler Servisi —
Fransız şarkıa ve sinema
oyuncusu Vanessa Paredis,
genç yaşta başladığı müzik
kariyerini başanyla devam
ettiriynr. Henüz 17 yaşında
ve Fransa'nın en sevilen
sanatçıları arasında olan
Paradis, son çıkardığı
"Variations sur le roeme
t'aime' - Aynı seni
seviyorum (tema) üzerine
çeşitlemeler adh albümüyle
eleştirmenlerden iyi not aldı.
Sesinden çok fiziği,
davranışları ve gençliği ile
öne çıkan Vanessa Paradis,
Fransa'da yayımlanan
LiWration gazetesine şu
düşüncelerini aktardı: Para
beni ilgilendirrniyor /
Marilyn Monroe ve Marlon
Brando'yu tutuyorum /
Köpek, en sevdiğim hayvan.
/ Ne fahişeyim ne de
eroinman. / Tanrı'nın
varlığından emin değilim. /
Doğaçlamayı seviyorum,
gelecek yok. / Yatmak
kelimesini, aşk yapmak
kelimesine tercih ediyorum.
/ Amacım Fransa dışındaki
ülkelerde de konserler
vermek, oralardaki insanları
da tanımak. Vanessa
Paradis, bu ayın başında
Fransız Antenne-2 kanalı
için yapılacak bir Türkiye
belgeselinin çekimleri için
İstanbul'a gelmiş, ancak
güzel yûzünü kameralara
göstermeye pek
yanaşmamıştı.
Doğalgaz anlaşması veperestmyka Türk-Sovyet ekonomik ilişkilerine canlıhk getirdi
Ttirk özel sektöründen Sovyet pazarma hücuın
Ekonomi Servisi — Türk-Sovyet ekonomik iliş-
kileri, cumhuriyetin kurulduğu yıllardan 1982'ye
kadar, karşılıklı geieneksel ihraç ürünlerinin taka-
sına dayanıyordu. 1970'li yıllarda Sovyet teknolo-
jisinin yardımıyla Türkiye'de kurulan Seydişehir
Alüminyum Tesisleri, lskendenın Demir-ÇcMk, Ali-
aga Rafinerisi, Orhaneli Terraik Santralı gibi bü-
yük çaplı yatınmlar ve 1979'da başlayan elektrik
ihracatı, iki ülke arasındaki ekonomik işbirliğinin
diğer ürünleriydi.
1982 yılında, karşılıklı ödemelerin serbest döviz
üzerinden yapılmasını öngören protokolün imza-
lanmasıyla, ekonomik ilişkilerde yeni bir dönem
başlamış oldu. Bu protokolü, iki yıl sonra 18 Ey-
lül 1984'te imzalanan Doğalgaz Anlaşması izledi.
tki ülkenin kamu kuruluşları Soyuzgazexport ve
Botaş arasında imzalanan ve doğalgaz naklini dü-
zenleyen kontrat, Türkiye'ye ihraç edilecek doğal-
gaz karşılığındaki gelirin büyuk bir bölürnünün, çe-
şitli Türk sanayi ve tüketim mallarının SSCB'ye ih-
racıyla karşılanmasını öngörüyordu. Ancak ilişki-
iere canlıhk kazandıran çok önemli bir diğer deği-
şiklik, doğalgaz anlaşmasından çok kısa bir sürt
sonra Sovyetler Birliği'nde başlayan "perestroyka"
dönemi oldu. Doğalgaz anlaşması ile prestroyka bir
araya gelince, Türk-Sovyet ekonomik ilişkileri, iki
ülkenin kamuoyiarına da yansıyan görülmemiş bir
canlıhk kazandı.
Doğalgaz Anlaşması, Türk ihracatçı ve müteah-
hitlerine, tam da Libya ve Irak'ta tıkandıkları bir
anda önemli bir kapı açmış oldu. Üstelik Sovyet-
ler Birliği, 26 yıldır bu ülkeyle iş yapmış olan Ba-
lin Şirketler Grubu'nun Başkanı Ertan Balin'in de
belirttiği gibi bugünedek dış taahhütlerinin hepsi-
ni yerinegetirmiş, güven uyandıran, cîddi bir tica-
ret ortağıydı. Türk özel sektörü, Doğalgaz Anlaş-
ması'nın imzalanmasıyla, tüketime aç, dev Sovyet
pazanna hücum etti. 1987'de 518 milyon dolar olan
SSCB-Türkiye dış ticaret hacmi, 1988'de 700 mil-
yon dolara, 1989'da ise 1 milyar 200 milyon dola-
ra yükseldı. Bu yıl sonunda rakamın 2 milyar do-
lara ulaşması bekleniyor.
Türkiye'nin Sovyetler Birliği'ne sattığı ürün yel-
pazesinde de önemli değişiklikler meydana geldi.
Daha önceki yıllarda, limon, fındık, kayısı, üzüm
gibi geieneksel ihraç ürünlerinin yerini, inşaat mal-
zemelerinden ilaca, temizlik maddelerinden ayak-
kabıya kadar değişik ürünler aldı. Öte yandan Sov-
canlanması amaçlanıyordu. Sovyetler Birliği Dış Ortak yatırımlarda Türk özel sektörünün çekin-
Ekonomik İlişkiler Bankası (Vneseconombank) gen davranmasımn en önemli nedenlerinden biri-
söylediği gibiTürkiye Temsilcisi Kuznetsov'un y ğ
"SSCB'de her alanda yatınm mümkün hale gelmiş-
ti."
Federal Almanya, Finlandiya ve ABD, Sovyet-
ler'e bu tür sermaye ihracında başı çekerken Türk
özel sektörü ise şu ana kadar önemli bir atılım yap-
mış değil. Son bir iki yıldır hem Türkiye'de hem
de Sovyetler'deki ortak yatırımlara gidiliyor. An-
cak bu yatınmlar. sanayiden çok hizmetlere yöne-
lik ve küçük çaplı şirketlerden oluşuyor. Net Hol-
ding ve Şen Holding'in üç Sovyet kuruluşuyla ger-
1987'de 518 milyon dolar olan SSCB-Türkiye dış ticaret
hacmi, 1988'de 700 milyon dolara, 1989'da 1 milyar 200
milyon dolara yükseldi. Sovyet pazarı Ortadoğu'da
tıkanan büyük inşaat firmalan için de yeni bir soluk oldu.
yel pa/^tıı, wıictuu£u ua ıihauaıı uuyu& ııı>ddt vc
taahhüt firmaları için de yeni bir soluk oldu. EN-
KA, Baytur, Tekser, MIR, Alarko gibi şirketler,
SSCB'de hastaneler, kültür merkezleri, oteller, fab-
rikalar, vb. yapmaya girişti. Sovyet gemileri bakım-
larının İstinye ve Erkal (Tuzla) tersanelerinde yap-
tırmaya, bazı gemicilik şirketleri de Sovyetler'den
gemi siparişleri almaya başladılar.
Perestroykayla birlikte Sovyetler, devlet kuruluş-
ları ve kooperatiflere, istedikleri yabancı şirkeller-
le ortak yatırımlara gitme hakkı tanıdı. Bu biçim-
de, yabancı sermayenm ülkeye çekilmesi ve ihtiyaç
duyulan hafif sanayi ve tüketim malları üretiminin
çekleştirdiği havacılık şirketi Greenair, Urasnaf Dış
Ticaret'le Sovyet Agrochim firmasının kurduğu
gübre üretimine yönelik Souraş şirketi, ilk Sovyet-
Türk gemi acenteliği ortak şirketi Transbosfor, yeni
kurulan Türk-Sovyet şirketleri arasında bulunuyor.
Sovyetler Birliği topraklarında ilk ortak yatırımı
gerçekleştiren grup ise geçen ay üç şirketi konkor-
dato ilan eden Farhold Şirketler Grubu oldu. Far-
hold, banyo küveti ve evye üretmek üzere SSCB'de
Sovyet ortağıyla birlikte Santefar şirketini kurdu.
Riga'da yapmayı planladığı ikinci ortak yatınm ise,
Baltık eumhuriyetlerindeki kaos nedeniyle şimdi-
lik bekliyor.
nin SSCB'den dışan kâr transferini gerçekleştirme-
de karşılaşılan sorunlar olduğu bildiriliyor. Çün-
kü Sovyet hükümeti kâr transferi için döviz tahsis
etmiyor. Bu durumda SSCB'de kurulacak şirket-
lerin ya ihracat yapması ya da döviz kazandırıcı bir
başka faaliyete de girişmesi gerekiyor.
Türk-Sovyet İş Konseyi Başkan Yardımcısı Alar-
ko Holding'den Tugrul Erkin, Sovyetler Birliği'n-
de yatırım yapmanın Batılı şirketlere bile (ciddi ve
uzun vadeli hedefleri olan dev şirketler hariç) faz-
la cazip gelmediğini, bu şirketlerin ortak yatınma,
ilişkilerini geliştirip ticaret yapabilmek için soyun-
duklannı, birçoklannın daha sonra yatınmdan vaz-
geçtiğini söylüyor.
Türk-Sovyet tş Konseyi'nin diğer başkan yardım-
cısı Ertan Balin ise Türk şirketlerinin ortak yatı-
nmdaçekingen davranmasını, Türkiye'deki serma-
ye birikiminin yetersizliğine bağlıyor. Mc Donald'ı
örnek gösteren Balin, bu dev Amerikan şirketinin
Moskova'da hamburger satabilmek için milyonlar-
ca dolar harcadığını, halbuki şimdilik herhangi bir
kâr beklemediğini, kâr elde edebilmek için ruble-
nin konvertibl hale gelmesini bekleyecek kadar bü-
yük çaplı bir şirket olduğunu söylüyor. Balin, Sov-
yetler Birliği'nde Türkler'in yatırıma gitmemesini,
Türkiye'de böyle büyük kuruluşların olmamasına
bağlıyor.
Sovyetler Birliği ile Türkiye'nin komşu olması
da ekonomik ilişkileri etkileyen bir başka unsur.
İki yıl öı»ce açılan Sarp sınır kapısından yalnızca
bir ölçüde kara taşımacılığı yapabiliyor. Ermenis-
tan'la Türkiye arasındaki tek geçit olan Doğu Ka-
pı Ahuryan'da da demiryolu bağlantısı var. Bura-
da bir karayolu yapılması da düşünülüyor.
da bir film stüdyosuna...
"Slndyoda bir çeşit hamallık-
la başladım işe. Depodan sete ara-
bayla aksesuar taşıyordum. Son-
ra Emerson'a yardımcı oldum.
Utvaayalıydı galiba. Rene Clair'-
ia dekoratörii. Onun bürosunda
Paris Damları Altında, Gece Bi-
zimdir gibi filmlerin dekorasyon
projeleri üstünde çalıştım. Çeki-
len filmleri izledim. Üç senede
25-30 filmin çekimini gördüm.
tpekçilerle, Muhsin Ertugrul'la
oraya geldiklerinde lanısüm."
İstanbul'a dönünce Akademi'-
nin Seramik Bölümü'nde öğretim
üyeliğine başlar. Birkaç öğrenci,
çokilkelbiratölye...
Vedat Ar, kalıp çıkararak ço-
ğaltma yöntemini getirir ilk kez,
uygular.. 1942'de Akademi'nin
60. yıl sergisini gezen 'Milli Şef
tsmet İnönü. onu tebrik eder ve
Sümerbank'a seramik fabrikası
açılması buyruğunu verir. Vedat
Ar da Yüdız Fabrikası kurulurken
danışman olarak çalışır.
Akademi'de kurs açarak birkaç
öğrenciye çizgi film yapımı tek-
niklerini öğretir. Savaş dolayısıyla
selüloit bulunamadığından,
1947'de ilk Türk canlandırma
fılmi Zeybek Oyunu öğrencılerce,
pelür kâğıtları üzerine çizilerek
gerçekleştirilir.
Savaş sırasında, Basın Yayın
Umum Mudürü Sefim Sarper'in
isteği üzerine, halkı tifüs salgını-
na karşı uyana bir film hazırlar,
balmumundan bitler yaptırarak...
1948-70 arasında üç yüzü aşkın
reklam filmi çeker kendi firması
Filmar adına.
Belgesel filmleri de var. 195O'de
iktidara gelen Demokrat Parti'nin
ileri gelenleri "Giriştiğimiz bayın-
dırlık çalışmalannı yansıtacak
filmler yapdralun" diye düşünür-
ler. İhsan ipekçi aracılığıyla Ve-
dat Ar'la ilişki kurarlar. "Ben
doğrudan dognıya propaganda
filmi yapmam", der. "DiyeUm ki
Trabzon'a liman yapılıyor. Önce
oranın özelliklerini, balığını. fın-
dığını yansıtmak, bu arada lima-
nı da göstermek daha dogru
olur." önerisi olumlu karşılanır.
Dekoratörlügünegelince... Pa-
ris'te tanıştığı Muhsin Ertugrul'-
un önerisi üzerine, İstanbul'a dö-
nünce Darülbedayi'de (sonra İ.B.
Şehir Tiyatroları) ve lpek Film
Stüdyosu'nda dekoratörlüğe baş-
lar tüç işi bir arada yüriitüyor,
Akademi'denöO, tiyatrodan 120,
İpekçilerden 150 lira alıyordur.)
"Darülbedayi'de degerti bir de-
koratör vardı: Perof. Birçok pi-
yesin, bu arada Kafatası'nın (Nâ-
zım Hikmet) dekorlanm da ben
yaptım. Akın piyesi (Fanık Nafiz)
için heykeller lazımdı. Bir çadır
var, önüne bozkurt heykelleri ko-
nacak. Muhsin, 'vazgeçelim
falan' dedi. Ben buna yapanm,
dedim, 'Ne istiyorsan emret', de-
di. Şu kadar çuval alçı, şu kadar
kıtık, şu kadar arapsabunu istiyo-
nım, bu kadar kap olacak... Bir
de yardımcı... Akşam onlar git-
tiler. Gece kurt heykelini yaptım,
çamurdan. Kalıbını aldım, dört
tane dökıip çıkardını. dizdim. Er-
lesi sabah Muhsin geldi, dört hey-
keli yan yana göriince 'Vedaaaat,
bunlar ne' dedi. Eyvah, dedim,
kurtlar köpege benzedi galiba...'
Ah Vedal'cım, nasıl oldu bu? Bu
ne mudzedir' dedi..."
Üç dört yıl sonra Şehir Tiyat-
roları'ndan aynlır.
1936'da ilk tzmir Fuarı açılır-
ken düzenlenen aydınlatma pro-
jesi yarışmasını kazanır; dekora-
tif ışıklann kurulmasını organize
eder. O yıl yirmi kadar pavyonun
dekorasyonunu da üstlenir; İstan-
bul'dan götürdüğü nitelikli ele-
manlarla birlikte, toz toprak için-
de günlerce çalışır. Sonraki yıllar-
da da kimi yabancı devletlerin
payvonlanyla İş Bankası, Sümer-
bank, Etibank pavyonlarım dü-
zenler. Gazetelerin, dergilerin öv-
güyle söz ettikleri başanlı deko-
rasyonlardır bunlar. 1939 Nevv
York Dünya Sergisi Türkiye Pav-
yonu'nun iç dekorasyon projesi
yarışmasını da Vedat Ar kaza-
nır...
Altmış yıl önce, çok ilkel koşul-
lar içerisindeki üç beş öğrencili Se-
ramik Bölümü'nde öğretim üye-
si olarak göreve başlayan ve bir-
çok başanlı seramikçi yetiştiren
Vedat Ar, bu sanatın günUmüz-
de büyük gelişme göstermesinden
mutluluk duyuyor. Her zamanki
gibi kendini ön plana çıkarma-
dan, alçakgönüllülükle izliyor
gençleri ve gelişmeleri...
Deniz
Kurdu-2 ^90
• GÖLCÜK (AA) —
Türk Deniz Kuvvetleri'nin
planlı tatbikatlarından
Deniz Kurdu-2 '90
tatbikatı, bugün başbyor.
Tatbikat, 11-24 haziran
tarihleri arasında Ege ve
Akdeniz'de Türk
karasularıyla uluslararası
sularda gerçekleştirilecek.
Donanma Komutanı
Oramiral Irfan Tınaz'ın
sevk ve idare edeceği
tatbikata, suüstü savaş
gemileri, denizaltılar ve
Hava Kuvveüeri'ne bağb
savaş uçakları katılacak.
Tatbikatta hakiki
mermilerle atışların yanı
sıra çeşitli muharebe
usulleri denenecek.
Nehir
yolculugu
• REGENSBURG (AA)
— Federal Almanya'dan
Türkiye'ye Tuna Nehri
üzerinden yük taşıyan
Donau-Transport-Service
adiı taşımacıkk şirketi,
aynı harta yolcu seferleri
başlatmayı amaçladığını
bildirdi. Şirket Genel
Mudürü Erçin Schutzbier,
"Tlına-Orient Ekpress"
adını verdiği yük
seferlerini, yolcu seferlerine
dönüştürmek için
çalışmaların
sürdüriildügünü, yeterli
talep olması halinde yolcu
taşımaya başlayacaklannı
kaydetti.
Ozüriülere
himaye
• ANKARA (AA) —
Cumhurbaşkanı özal'ın eşi
Semra Özal, Ulus
öğretilebilir, Eğitilebilir
Çocuklar Okulu
öğrencilerini himayesine
aldı. Bayan özal, Eğitim
ve Rehabilitasyon Merkezi
inşaatının bir an önce
bitirilebilmesi için destek
sağlayacağını da söyledi.
Semra Özal, Ulus
Öğretilebilir, Eğitilebilir
Çocukları Koruma
Derneği'nin verdiği öğle
yemeğine kaüldı. Yemekte
bir konuşma yapan özal,
zihinsel özürlü çocuklara
sahip çıkılması gerektiğini
söyledi.
4
Kül yagmuru
önlensın'
• YATAGAN
(Cumhuriyet) — Yatağan
Termik Santralı
elektrofiltrelerinin önceki
gün anzalanması sonucu
oluşan kül yağmurunun
yeniden yaşanmaması için
önlem istendi. Yatağan
Termik Santralı
elektrofiltrelerinin
arızalanmasıyla ilçe ve
çevresinde yaşanan kül
yağmuruna vurttaşlar tepki
gösterdiler. Önceki gün
yaşanan olayda santrahn 12
elektrofiltresinden 2'si de
devre dışı kalmış, bacadan
çıkan küller rüzgârın da
etkisiyle ilçe merkezine
doğru yayılmışti.
Dünyanın en
yaşlısı öldü
• LONDRA (AA) —
Guinness rekorlar kitabında
dünyanın en yaşlı kişisi
olarak kabul edilen John
Evans, tngiltere'nin Galler
bölgesinde Svvansea
yakınlarındaki evinde öldü.
Gelini Betty Evans, 112
yaşındaki John Evans'ın
birkaç gündür kendini iyi
hissetmediğini ve dün sabah
yatağının yarundaki
sandalyesinde uyurken
öldüğünü söyledi. John
Evans 111. yaş gününde
BBC'ye verdiği demeçte,
uzun yaşamasını içki ve
sigara içmemesine, küfür
etmemesine ve kumar
oynamamasma bağlamış,
bunun yanı sıra emekli
olduktan sonra her sabah
sıcak su ile birlikte bir
miktar bal içtiğini
söylemişti.
— BİR TERSLİK Mİ VAR?