14 Kasım 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
Cumhuriyet Sahibi: Cumhuriyet Matbaacılık ve Gazeıecilik Ttırk Anonim Şirketî adına N»dir Nıdi 0 Gcnel Ya>™ Mudürü: N n ı ı Cemtl. Muessese Müduru: EmiiK UpMıgil. Ya2i Işlcri Muduru: Oki) Gontnsin. • Hab«r Mcrkezı Müduru: YaJçia Ba>«r. Sayfa Duzenı Yöneimenı: AH Acv, 0 Jemsîlaler ANKARA: Ahmet T«n, İZMİR: Hikmtt Çctuıkaya. ADANA: Çjün V*e»ogiıı I, Poütıka: CftaJ B^hnpç, [>j HaberİCT: Eiguı Rüo. Ekonomı: C>«*û Turiua. I; Scndika: $ i u ı n Krtcım, Kultiır: CeM Üstr. Eguım: Genca> Şayian, Haber .Araşnrma tsmri BcrfcM. Yud Haberieri: Nccdtt Dogu, Spor Danışmanı: AMulkadir Ybcdnuuı, Diz: WıLır Komı Çmhşkan. Arajurma: Şıbiıi <U|a>. Duzdlme: Abdnbh Yizm. 0 KocmUnalOr AIKBM Konrisu. # Malı Uicr: Erol Eıtul. • MuhaKbe: Bufcfll Vtoeı # BuivC-Planlama: Stvp Osaaabcftoglıı # Rcklam: \vjr Tonuu 0 Ek Yajıniar Hdya Akyoi # Idarr: Husr.iı> GİÎRT. • lsfctnkr Öndtr Ç«*k. # Bilgi-ljlaıı: S«ll InL • Pmonei: S«vji Sosan w Yayan: Cımhuma Waıb»alık w Gaandik TA£ TUrk O c * Cad. 19/41 * 0 H3M Is PK: 246-lsanM. Ttt 512 05 05 (20 hal). TetoL 22246 Faı: I» 526 «0 72 # Burolar U t n Zi>* Gokalp Blv Inkjlap S No: 19/4. Tet 133 II 41-47, TtİDL 42344 Fat (4) 13] 05^ 65 0 l a r H Ziya Bh 1352 S2/3, TM: 13 U 30. Tdet S2359 FMC (51) 19 53 60 InOnu Cad. 119 S No: I Kal 1. Td: 19 37 52 (4 haK Tctac 62155. ft* (71) 19 37 52 TAKVlM: 11 HAZİRAN 1990 İmsak: 3.25 Güneş: 5.24 Ögle: 13.08 tkindi: 17.08 Akşam: 20.42 Yatsı: 22.32 Türk-Sovyet ilişkiler yelpazesi ANKARA (Cumhuriyet Büro- >u) — Türk-Sovyet diplomatik ilişkilerinin 70. yıldönümünün kutlandığı şu sıralarda, iki ülke arasındaki ilişkilerin hemen he- raen her alanda hızla "filizlen- mekte" olduğu gözleniyor. Türkiye'nin, kara ve deniz ol- mak üzere, en uzun sının paylaş- tığı bu dev kuzey komşusunda son yıllarda esen köklü reform rüzgârlanrun burada temel etken olduğu tartışılmaz bir gerçek. Mibail Gorbaçov'un 1985 yı- lında işbaşına gelmesi, sadece Doğu-Batı ilişkilerindeki gergin- liğin kademeli olarak giderilme- sini değil, aynı zamanda Türk- Sovyet ilişkilerinde de^deta bir "altın çagın" açılmasını sağladı. Böylece, resmi ideolojilerdeki köklü farklılığa dayanan ve yıl- larca süren "fobiler" gerilerken, şimdiye kadar ağırlıklı olarak "zıt bloklar" temelinde ytirütü- len ilişkiler, yerini giderek "dognıdan" ilişkiiere bırakma- ya başladı. Özellikle son üç yil içinde bii- yük hız kazanan ikili ilişkilerin bugünkü "panoramasına" göz atıldığında, geniş bir alanı kap- sayan "ilişkiler yelpazesi"nden söz etmek mümkün. Çeşitli düzeylerdeki siyasi ve askeri temaslann yaru sıra 1990 için hedeflenen 2 milyar dolarlık ticaret hacmi ve Türk şirketleri tarafından Sovyetler Birliği'nde gerçekleştirilen dev müteahhitlik projeleri, gelişmekte olan bu iliş- kiiere rağmen Ankara'nın son derece "dikkaili" bir resmi tu- tum takınması; Moskova'mn ise geçen yıl doruğa erişen Türk- Bulgar gerginliğinde müttefıki Bulgaristan'm tarafını tutraak- tansa, "aracüığa" soyunması buradaki başlıca ömekler arasın- da sayılabilir. Bu arada, sadece son üç yıl içinde iki ülke arasında 15 anlaş- ma veya protokol imzalanmış bulunması ve yakın gelecekte 7-£ belgenin daha imzalanacak ol- ması ilişkilerdeki "dinamizmi" göstermek açısından ilgi çekiyor. tmzalanan bu belgeler F1R hattından nükleer kazalarda bilgi alışverişine, Sarp sırur kapısının açılması ve sırur ticaretinden Ka- radeniz'de kirliliğin önlenmesine kadar uzanan çeşitli konuları kapsıyor. Kısaca, "gerçekçitiğe" daya- nan ve başta ticari ve ekonomik alanlarda olmak üzere işbirliği- ni her yönüyle gelişrinneyi amaç- layan bir siyasi iradenin mevcu- diyeti her iki başkentte açıkça hissediliyor. Sovyet lideri Gorbaçov'un başdanışmanlanndan George Arbatov'un, geçen günlerde ga- zetemizde de yer alan bir deme- cinde, "Törkiye'yi Sov>eder Bir- ligi ile ba&lan giderek güçlenen geieneksel bir komşu olarak göriiyorum" demesi bu bakım- dan anlamlı. Sovyetler Birliği'nin Ankara Büyükelçiliği'ndeki üst düzeyli Türk-Sovyet diplomatik ilişkilerinin 70. yıldönümünün kutlandığı şu günlerde, iki ülke arasındaki ilişkiler hemen her alanda ilerliyor. 1985 yılında Gorbaçov'un işbaşına gelmesi bu ilerlemede çok önemli rol oynadı. ki agının farklı boyutlarını olus- turuyor. Öte yandan ister ekonomi ve ticari, ister sağlık ister kültür ala- nında olsun, Türkiye'de Sovyet- ler Birliği'nden bir konuğun ağır- lanmadığı hafta yok gibi. Aynı şekilde Türk yetkililerinin Sov- yetler Birliği'ne yaptıkları ziya- retlerin hepsini takip etmek gün geçtikçe zorlaşıyor. Sovyet Dışişleri Bakanı Edu- ard Şevardnadze'nin üç yıl önce gündeme gelen Türkiye ziyareti ise Ankara açısından tam bir "yı- tan hikâyesine" dönüşmüş bu- lunuyor. "Halkla ilişkiler" yapısında Türkiye'deki diğer meslektaşla- rını adeta "toz dnman" içinde bırakan Sovyet BUyükelçisi Al- bert Sergeyeviç Çernişev bu ziya- retin halen gerçekkşmemiş olma- sının nedenlerini geçenlerde ga- zetecilere "yan şaka" şöyle açık- lamışlı: "Kendisiyle kısa bir süre ön- ce Moskova'da görüştiigümde 'Türkiye'ye ne zaman geleceksi- niz' diye sordum. Yanıt ise, 'Türkivt ile ilişkilerimizde bir so- runumuz yok ki. Bir sıiriı sonın- lu yer varken nasıl geleyim?' ol- du." Sorunsuz ilişkiler Gerçekten, "sorunsuz" olarak nitelendirilebilecek ikili siyasi iliş- kilerde gerek Ankara gerekse Moskova'da hâkirn olan politi- kanın, "potansiyel gerginlikler- den kaçınılması" temeline otur- tulduğu gözleniyor. Sov^et birliklerinin ocak ayın- da Azerbaycan'a girrnelerinin Türk kamuoyunda yol açtığı tep- bir yetkilinin şu sözleri de ayn- ca dikkat çekiyor: "Klasik perspektife dayanıla- rak ber söyledigimize propogan- da olarak bakılır. Ancak bir ger- çek var ki Türkiye'ye biiyük onenı veriyoruz. Nedeni ise ba- sit: Dünyanın ber önemli bölge- sinde hızla gettşen ve gdecege yö- neiik iddialan olan bir ülke, bir ekonomik ve siyasi g»ç göıiiyo- nız. Türkiye bunlardan biri. Bu ulkelerle iyi ilişkiler kurmak is- tegimizin mantıgı burada yatı- yor. Türkiye'nin sınır komşumuz olması da doğal olarak buna farklı bir boyut katayor." Ankara'nın görüşleri Moskova'mn bu yaklaşımım "gerçekçi" bulan Dışişleri Ba- kanlığı yetkileri, Türkiye'nin bü- tun komşuları arasında şu anda en iyi ilişkilerini Sovyetler Birli- ği ile yürüttüğüne işaret edi- yorlar. Sovyetler Bırliği ile "karşılık- lı çıkarlara dayanan" her düzey- deki iiişkilerin teşvik edilmesinin Türkiye'nin yararına olduğunu vurgulayarak şu göriişlere yer ve- riyorlar: "Türkiye, diğer NATO ulke- lerinden farkh olarak uzun bir sı- nır paylaştığı Sovyetler Birliği ile iUşkilerini her zaman rasyonel bir lemelde yurutmustür. İttifak içindeki sorumluluklannı aksat- mamakla beraber gerginlige yol açacak politikalan benimseme- miştir. Karşılıklı güven ortamı bugiin hızla gelisiyorsa bunda bu yaldaşımın etkisini de görmek la- zırn." Seramik sanatçısı, dekoratör, fılm yönetmeni, reklamcı, belgeselfilmyapımcısı VedatAr Çok yönlü yaraücılık"Sinemaya bir yenilik getirmek, revülü filmler yapmak istedim. İki filmiö senaryosunu da hapisten yeni çıkmış olan Nâzım Hikmet yazdı. Doğrudan tarihi film yapsaydık, gülünç olurduk. Birer modern kısım ekleyelim dedim, Nâzım kabul etti." ALPAY KABACALI "Nâzım Hikmet, Türkiye'den aynlmadan bir iki akşam önce bizdeydi. O günlerde evde pipo içerdim hep. Giderken Avrupa'- dan getirdigim tütiin kesemle pi- pomu istedi. 'Vedat, bir hatıra kalsın bende' dedi. 'Hayatım, sa- na canımı vereyim' dedim.' Ama öyle aynlacakmışız gibi konuş- ma.' 'Ver de seni hatırlayım' de- di. Demek, gidecegini ima etti. Ama ben anlayamadım." Vedat Ar, Nâzım Hikmeî'le tpek Film Stüdyosu'nda tanışıyor 1950'de. Hemen gerçek bir dost- luk başlıyor aralarında. Bir yıl sü- ren bu dostluk ve iş arkadaşlığı sı- rasında, senaryosunu Nâzım Hik- met'in takma adla yazdığı ilk fil- mi yönetiyor Vedat Ar. Yönet- mekle kalmıyor, dekorlanm, ope- ratörlüğünü de yapıyor. Bunlar- dan biri Üçüncü Selim'in Gözdesi-Mihriban ile Sadullah Aga, öteki Lale Devri adını ta- şıyor. "thsan tpekçi, Nâzım Hikmet'i çok severdi" diyor. "Ben, stud- yoda dekoratör olarak çalıştım uzun yıllar. Filmleri Ertugnıl Muhsin yönetirdi. O sıra Muhsin, VEDA i AR - Seramik sanatınıa geHşatesin- den mutluluk duyuyor. PORTRE Prof. VEDAT AR Belgesel filmler 19O7'de tstanbul'da doğdu. Sanayi-i Nefıse Mektebi'nin (sonra Güzel Sanatlar Akademisi) Afış Şubesi'ni bitirdi (1928). Paris'te Ecole Municipale des Arts Applıques a l'Industrie'de öğrenim gördü (1928-31). Istanbul'a dönünce Güzel Sanatlar Akademisi Seramik Bölümü'nde öğretim üyeliğine başladı. Aynca Ipek Film Stüdyosu'nda da Darülbedayi'de (sonra tstanbul Belediyesi Şehir Tiyatrolan) dekoratörlük yaptı. tzmir Fuan'nda birçok pavyonun dekorasyonunu gerçekleştirdi (1936-44), reklam filmleri çekti, Türkiye'yi tamtan belgesel filmler hazırladı, senaryosunu Nâzım Hikmet'in yazdığı Lale Devri ve Üçüncü Selim'in Gözdesi filmlerini yönetti (1950-51). Maliye Bakanlığı'nca açılan Madeni Paralar Yanşması'nda iki kez birincilik aldı; 1982'de DGSA'nın 100. kuruluş yıldönümünde Onur ödülü'ne (Osman Hamdi Ödülü) değer görüldü. Ankara'ya gitmiş, Nâzım da ha- pisten yeni çıknuşb. Nâzım Uk se- naryoyu yazdıktan sonra 'Buna bir modern kısım ekleyelim' de- dim. Dognıdan dogruya tarihi bir film yapsaydık, gülünç olurdu. Çünkü eldeki imkânlar çok dar. Otantik bir tarihi film yapmak, büyuk para, bol vakit işi... Kon- servaruvar öğrencileri bir eser sah- neye koysunlar, olaylar aynı za- manda sahnede geçmiş olsun, de- dim. Nâzım da kabul etti. tki filmde de böyle modern kısımlar vardır. Bir de fiyasko... Lale Dev- ri'nde, padişah gec havuz başın- da kızlaria oturmuş, fanuslarda mumlar yanıyor, şarkılar söyleni- yor, iyşünuş var... Havuz başına güvercinler geüyor... Gece güver- cin uçar mı? Ayaklanndan bag- latıp çekmiştim. Sonra Ulunay eleştirdi haklı olarak. Ama kinı- se güvercinlerin gece uçmadıgım söylemedi, bizim de aklımıza gel- medi..." Müoir Nureltin Selçuk, Peri- han Alündag Sözeri gibi ses sanat- çılannın, CabJt Irgat'ın, genç Mii- nir Özkul'un rol aldıklan yapım- lar, Mnhsin Ertugrul'un hep Şe- hir Tiyatrosu oyuncularıyla çevir- diği filmlerden bıkmış olan seyir- ciden geniş ilgi görür. "Ipekçiler, ticari olsun diye, Mnbsin'e hep kopya filmler çevirtirierdi" diyor Vedat Ar. "Önce Alman filmle- rini fiian gösterüier, böyle olacak derlerdi. Ben bir yenilik getirmek, revülü filmler yapmak istedim." Vedat Ar'ın uzun metrajlı film- leri bu kadar. Ama filmciliğın başka alanlannda da çalımaları var. Sözü geçen filmlerden yirmi beş yıl geriye gidelım bir an: Sonradan Güzel Sanatlar Aka- demisi adını alacak Sanayi-i Ne- fise Mektebi'de öğrenim görür. O yıllarda mektebin 'mevcudu" el- li dolayında; Avusturyalı, ttalyan hocaJarın ders verdiği Afiş Şube- si'nde ise bir elın parmaklan ka- dar öğrenci... 1928'de okulu bi- tirir, açılan yanşmayı kazanıp burslu öğrenci olarak Paris'e gön- derilir. Orada, sabahlan kendi okuluna gider, öğleden sonraları aşk yapmaktan güzeF Dış Haberler Servisi — Fransız şarkıa ve sinema oyuncusu Vanessa Paredis, genç yaşta başladığı müzik kariyerini başanyla devam ettiriynr. Henüz 17 yaşında ve Fransa'nın en sevilen sanatçıları arasında olan Paradis, son çıkardığı "Variations sur le roeme t'aime' - Aynı seni seviyorum (tema) üzerine çeşitlemeler adh albümüyle eleştirmenlerden iyi not aldı. Sesinden çok fiziği, davranışları ve gençliği ile öne çıkan Vanessa Paradis, Fransa'da yayımlanan LiWration gazetesine şu düşüncelerini aktardı: Para beni ilgilendirrniyor / Marilyn Monroe ve Marlon Brando'yu tutuyorum / Köpek, en sevdiğim hayvan. / Ne fahişeyim ne de eroinman. / Tanrı'nın varlığından emin değilim. / Doğaçlamayı seviyorum, gelecek yok. / Yatmak kelimesini, aşk yapmak kelimesine tercih ediyorum. / Amacım Fransa dışındaki ülkelerde de konserler vermek, oralardaki insanları da tanımak. Vanessa Paradis, bu ayın başında Fransız Antenne-2 kanalı için yapılacak bir Türkiye belgeselinin çekimleri için İstanbul'a gelmiş, ancak güzel yûzünü kameralara göstermeye pek yanaşmamıştı. Doğalgaz anlaşması veperestmyka Türk-Sovyet ekonomik ilişkilerine canlıhk getirdi Ttirk özel sektöründen Sovyet pazarma hücuın Ekonomi Servisi — Türk-Sovyet ekonomik iliş- kileri, cumhuriyetin kurulduğu yıllardan 1982'ye kadar, karşılıklı geieneksel ihraç ürünlerinin taka- sına dayanıyordu. 1970'li yıllarda Sovyet teknolo- jisinin yardımıyla Türkiye'de kurulan Seydişehir Alüminyum Tesisleri, lskendenın Demir-ÇcMk, Ali- aga Rafinerisi, Orhaneli Terraik Santralı gibi bü- yük çaplı yatınmlar ve 1979'da başlayan elektrik ihracatı, iki ülke arasındaki ekonomik işbirliğinin diğer ürünleriydi. 1982 yılında, karşılıklı ödemelerin serbest döviz üzerinden yapılmasını öngören protokolün imza- lanmasıyla, ekonomik ilişkilerde yeni bir dönem başlamış oldu. Bu protokolü, iki yıl sonra 18 Ey- lül 1984'te imzalanan Doğalgaz Anlaşması izledi. tki ülkenin kamu kuruluşları Soyuzgazexport ve Botaş arasında imzalanan ve doğalgaz naklini dü- zenleyen kontrat, Türkiye'ye ihraç edilecek doğal- gaz karşılığındaki gelirin büyuk bir bölürnünün, çe- şitli Türk sanayi ve tüketim mallarının SSCB'ye ih- racıyla karşılanmasını öngörüyordu. Ancak ilişki- iere canlıhk kazandıran çok önemli bir diğer deği- şiklik, doğalgaz anlaşmasından çok kısa bir sürt sonra Sovyetler Birliği'nde başlayan "perestroyka" dönemi oldu. Doğalgaz anlaşması ile prestroyka bir araya gelince, Türk-Sovyet ekonomik ilişkileri, iki ülkenin kamuoyiarına da yansıyan görülmemiş bir canlıhk kazandı. Doğalgaz Anlaşması, Türk ihracatçı ve müteah- hitlerine, tam da Libya ve Irak'ta tıkandıkları bir anda önemli bir kapı açmış oldu. Üstelik Sovyet- ler Birliği, 26 yıldır bu ülkeyle iş yapmış olan Ba- lin Şirketler Grubu'nun Başkanı Ertan Balin'in de belirttiği gibi bugünedek dış taahhütlerinin hepsi- ni yerinegetirmiş, güven uyandıran, cîddi bir tica- ret ortağıydı. Türk özel sektörü, Doğalgaz Anlaş- ması'nın imzalanmasıyla, tüketime aç, dev Sovyet pazanna hücum etti. 1987'de 518 milyon dolar olan SSCB-Türkiye dış ticaret hacmi, 1988'de 700 mil- yon dolara, 1989'da ise 1 milyar 200 milyon dola- ra yükseldı. Bu yıl sonunda rakamın 2 milyar do- lara ulaşması bekleniyor. Türkiye'nin Sovyetler Birliği'ne sattığı ürün yel- pazesinde de önemli değişiklikler meydana geldi. Daha önceki yıllarda, limon, fındık, kayısı, üzüm gibi geieneksel ihraç ürünlerinin yerini, inşaat mal- zemelerinden ilaca, temizlik maddelerinden ayak- kabıya kadar değişik ürünler aldı. Öte yandan Sov- canlanması amaçlanıyordu. Sovyetler Birliği Dış Ortak yatırımlarda Türk özel sektörünün çekin- Ekonomik İlişkiler Bankası (Vneseconombank) gen davranmasımn en önemli nedenlerinden biri- söylediği gibiTürkiye Temsilcisi Kuznetsov'un y ğ "SSCB'de her alanda yatınm mümkün hale gelmiş- ti." Federal Almanya, Finlandiya ve ABD, Sovyet- ler'e bu tür sermaye ihracında başı çekerken Türk özel sektörü ise şu ana kadar önemli bir atılım yap- mış değil. Son bir iki yıldır hem Türkiye'de hem de Sovyetler'deki ortak yatırımlara gidiliyor. An- cak bu yatınmlar. sanayiden çok hizmetlere yöne- lik ve küçük çaplı şirketlerden oluşuyor. Net Hol- ding ve Şen Holding'in üç Sovyet kuruluşuyla ger- 1987'de 518 milyon dolar olan SSCB-Türkiye dış ticaret hacmi, 1988'de 700 milyon dolara, 1989'da 1 milyar 200 milyon dolara yükseldi. Sovyet pazarı Ortadoğu'da tıkanan büyük inşaat firmalan için de yeni bir soluk oldu. yel pa/^tıı, wıictuu£u ua ıihauaıı uuyu& ııı>ddt vc taahhüt firmaları için de yeni bir soluk oldu. EN- KA, Baytur, Tekser, MIR, Alarko gibi şirketler, SSCB'de hastaneler, kültür merkezleri, oteller, fab- rikalar, vb. yapmaya girişti. Sovyet gemileri bakım- larının İstinye ve Erkal (Tuzla) tersanelerinde yap- tırmaya, bazı gemicilik şirketleri de Sovyetler'den gemi siparişleri almaya başladılar. Perestroykayla birlikte Sovyetler, devlet kuruluş- ları ve kooperatiflere, istedikleri yabancı şirkeller- le ortak yatırımlara gitme hakkı tanıdı. Bu biçim- de, yabancı sermayenm ülkeye çekilmesi ve ihtiyaç duyulan hafif sanayi ve tüketim malları üretiminin çekleştirdiği havacılık şirketi Greenair, Urasnaf Dış Ticaret'le Sovyet Agrochim firmasının kurduğu gübre üretimine yönelik Souraş şirketi, ilk Sovyet- Türk gemi acenteliği ortak şirketi Transbosfor, yeni kurulan Türk-Sovyet şirketleri arasında bulunuyor. Sovyetler Birliği topraklarında ilk ortak yatırımı gerçekleştiren grup ise geçen ay üç şirketi konkor- dato ilan eden Farhold Şirketler Grubu oldu. Far- hold, banyo küveti ve evye üretmek üzere SSCB'de Sovyet ortağıyla birlikte Santefar şirketini kurdu. Riga'da yapmayı planladığı ikinci ortak yatınm ise, Baltık eumhuriyetlerindeki kaos nedeniyle şimdi- lik bekliyor. nin SSCB'den dışan kâr transferini gerçekleştirme- de karşılaşılan sorunlar olduğu bildiriliyor. Çün- kü Sovyet hükümeti kâr transferi için döviz tahsis etmiyor. Bu durumda SSCB'de kurulacak şirket- lerin ya ihracat yapması ya da döviz kazandırıcı bir başka faaliyete de girişmesi gerekiyor. Türk-Sovyet İş Konseyi Başkan Yardımcısı Alar- ko Holding'den Tugrul Erkin, Sovyetler Birliği'n- de yatırım yapmanın Batılı şirketlere bile (ciddi ve uzun vadeli hedefleri olan dev şirketler hariç) faz- la cazip gelmediğini, bu şirketlerin ortak yatınma, ilişkilerini geliştirip ticaret yapabilmek için soyun- duklannı, birçoklannın daha sonra yatınmdan vaz- geçtiğini söylüyor. Türk-Sovyet tş Konseyi'nin diğer başkan yardım- cısı Ertan Balin ise Türk şirketlerinin ortak yatı- nmdaçekingen davranmasını, Türkiye'deki serma- ye birikiminin yetersizliğine bağlıyor. Mc Donald'ı örnek gösteren Balin, bu dev Amerikan şirketinin Moskova'da hamburger satabilmek için milyonlar- ca dolar harcadığını, halbuki şimdilik herhangi bir kâr beklemediğini, kâr elde edebilmek için ruble- nin konvertibl hale gelmesini bekleyecek kadar bü- yük çaplı bir şirket olduğunu söylüyor. Balin, Sov- yetler Birliği'nde Türkler'in yatırıma gitmemesini, Türkiye'de böyle büyük kuruluşların olmamasına bağlıyor. Sovyetler Birliği ile Türkiye'nin komşu olması da ekonomik ilişkileri etkileyen bir başka unsur. İki yıl öı»ce açılan Sarp sınır kapısından yalnızca bir ölçüde kara taşımacılığı yapabiliyor. Ermenis- tan'la Türkiye arasındaki tek geçit olan Doğu Ka- pı Ahuryan'da da demiryolu bağlantısı var. Bura- da bir karayolu yapılması da düşünülüyor. da bir film stüdyosuna... "Slndyoda bir çeşit hamallık- la başladım işe. Depodan sete ara- bayla aksesuar taşıyordum. Son- ra Emerson'a yardımcı oldum. Utvaayalıydı galiba. Rene Clair'- ia dekoratörii. Onun bürosunda Paris Damları Altında, Gece Bi- zimdir gibi filmlerin dekorasyon projeleri üstünde çalıştım. Çeki- len filmleri izledim. Üç senede 25-30 filmin çekimini gördüm. tpekçilerle, Muhsin Ertugrul'la oraya geldiklerinde lanısüm." İstanbul'a dönünce Akademi'- nin Seramik Bölümü'nde öğretim üyeliğine başlar. Birkaç öğrenci, çokilkelbiratölye... Vedat Ar, kalıp çıkararak ço- ğaltma yöntemini getirir ilk kez, uygular.. 1942'de Akademi'nin 60. yıl sergisini gezen 'Milli Şef tsmet İnönü. onu tebrik eder ve Sümerbank'a seramik fabrikası açılması buyruğunu verir. Vedat Ar da Yüdız Fabrikası kurulurken danışman olarak çalışır. Akademi'de kurs açarak birkaç öğrenciye çizgi film yapımı tek- niklerini öğretir. Savaş dolayısıyla selüloit bulunamadığından, 1947'de ilk Türk canlandırma fılmi Zeybek Oyunu öğrencılerce, pelür kâğıtları üzerine çizilerek gerçekleştirilir. Savaş sırasında, Basın Yayın Umum Mudürü Sefim Sarper'in isteği üzerine, halkı tifüs salgını- na karşı uyana bir film hazırlar, balmumundan bitler yaptırarak... 1948-70 arasında üç yüzü aşkın reklam filmi çeker kendi firması Filmar adına. Belgesel filmleri de var. 195O'de iktidara gelen Demokrat Parti'nin ileri gelenleri "Giriştiğimiz bayın- dırlık çalışmalannı yansıtacak filmler yapdralun" diye düşünür- ler. İhsan ipekçi aracılığıyla Ve- dat Ar'la ilişki kurarlar. "Ben doğrudan dognıya propaganda filmi yapmam", der. "DiyeUm ki Trabzon'a liman yapılıyor. Önce oranın özelliklerini, balığını. fın- dığını yansıtmak, bu arada lima- nı da göstermek daha dogru olur." önerisi olumlu karşılanır. Dekoratörlügünegelince... Pa- ris'te tanıştığı Muhsin Ertugrul'- un önerisi üzerine, İstanbul'a dö- nünce Darülbedayi'de (sonra İ.B. Şehir Tiyatroları) ve lpek Film Stüdyosu'nda dekoratörlüğe baş- lar tüç işi bir arada yüriitüyor, Akademi'denöO, tiyatrodan 120, İpekçilerden 150 lira alıyordur.) "Darülbedayi'de degerti bir de- koratör vardı: Perof. Birçok pi- yesin, bu arada Kafatası'nın (Nâ- zım Hikmet) dekorlanm da ben yaptım. Akın piyesi (Fanık Nafiz) için heykeller lazımdı. Bir çadır var, önüne bozkurt heykelleri ko- nacak. Muhsin, 'vazgeçelim falan' dedi. Ben buna yapanm, dedim, 'Ne istiyorsan emret', de- di. Şu kadar çuval alçı, şu kadar kıtık, şu kadar arapsabunu istiyo- nım, bu kadar kap olacak... Bir de yardımcı... Akşam onlar git- tiler. Gece kurt heykelini yaptım, çamurdan. Kalıbını aldım, dört tane dökıip çıkardını. dizdim. Er- lesi sabah Muhsin geldi, dört hey- keli yan yana göriince 'Vedaaaat, bunlar ne' dedi. Eyvah, dedim, kurtlar köpege benzedi galiba...' Ah Vedal'cım, nasıl oldu bu? Bu ne mudzedir' dedi..." Üç dört yıl sonra Şehir Tiyat- roları'ndan aynlır. 1936'da ilk tzmir Fuarı açılır- ken düzenlenen aydınlatma pro- jesi yarışmasını kazanır; dekora- tif ışıklann kurulmasını organize eder. O yıl yirmi kadar pavyonun dekorasyonunu da üstlenir; İstan- bul'dan götürdüğü nitelikli ele- manlarla birlikte, toz toprak için- de günlerce çalışır. Sonraki yıllar- da da kimi yabancı devletlerin payvonlanyla İş Bankası, Sümer- bank, Etibank pavyonlarım dü- zenler. Gazetelerin, dergilerin öv- güyle söz ettikleri başanlı deko- rasyonlardır bunlar. 1939 Nevv York Dünya Sergisi Türkiye Pav- yonu'nun iç dekorasyon projesi yarışmasını da Vedat Ar kaza- nır... Altmış yıl önce, çok ilkel koşul- lar içerisindeki üç beş öğrencili Se- ramik Bölümü'nde öğretim üye- si olarak göreve başlayan ve bir- çok başanlı seramikçi yetiştiren Vedat Ar, bu sanatın günUmüz- de büyük gelişme göstermesinden mutluluk duyuyor. Her zamanki gibi kendini ön plana çıkarma- dan, alçakgönüllülükle izliyor gençleri ve gelişmeleri... Deniz Kurdu-2 ^90 • GÖLCÜK (AA) — Türk Deniz Kuvvetleri'nin planlı tatbikatlarından Deniz Kurdu-2 '90 tatbikatı, bugün başbyor. Tatbikat, 11-24 haziran tarihleri arasında Ege ve Akdeniz'de Türk karasularıyla uluslararası sularda gerçekleştirilecek. Donanma Komutanı Oramiral Irfan Tınaz'ın sevk ve idare edeceği tatbikata, suüstü savaş gemileri, denizaltılar ve Hava Kuvveüeri'ne bağb savaş uçakları katılacak. Tatbikatta hakiki mermilerle atışların yanı sıra çeşitli muharebe usulleri denenecek. Nehir yolculugu • REGENSBURG (AA) — Federal Almanya'dan Türkiye'ye Tuna Nehri üzerinden yük taşıyan Donau-Transport-Service adiı taşımacıkk şirketi, aynı harta yolcu seferleri başlatmayı amaçladığını bildirdi. Şirket Genel Mudürü Erçin Schutzbier, "Tlına-Orient Ekpress" adını verdiği yük seferlerini, yolcu seferlerine dönüştürmek için çalışmaların sürdüriildügünü, yeterli talep olması halinde yolcu taşımaya başlayacaklannı kaydetti. Ozüriülere himaye • ANKARA (AA) — Cumhurbaşkanı özal'ın eşi Semra Özal, Ulus öğretilebilir, Eğitilebilir Çocuklar Okulu öğrencilerini himayesine aldı. Bayan özal, Eğitim ve Rehabilitasyon Merkezi inşaatının bir an önce bitirilebilmesi için destek sağlayacağını da söyledi. Semra Özal, Ulus Öğretilebilir, Eğitilebilir Çocukları Koruma Derneği'nin verdiği öğle yemeğine kaüldı. Yemekte bir konuşma yapan özal, zihinsel özürlü çocuklara sahip çıkılması gerektiğini söyledi. 4 Kül yagmuru önlensın' • YATAGAN (Cumhuriyet) — Yatağan Termik Santralı elektrofiltrelerinin önceki gün anzalanması sonucu oluşan kül yağmurunun yeniden yaşanmaması için önlem istendi. Yatağan Termik Santralı elektrofiltrelerinin arızalanmasıyla ilçe ve çevresinde yaşanan kül yağmuruna vurttaşlar tepki gösterdiler. Önceki gün yaşanan olayda santrahn 12 elektrofiltresinden 2'si de devre dışı kalmış, bacadan çıkan küller rüzgârın da etkisiyle ilçe merkezine doğru yayılmışti. Dünyanın en yaşlısı öldü • LONDRA (AA) — Guinness rekorlar kitabında dünyanın en yaşlı kişisi olarak kabul edilen John Evans, tngiltere'nin Galler bölgesinde Svvansea yakınlarındaki evinde öldü. Gelini Betty Evans, 112 yaşındaki John Evans'ın birkaç gündür kendini iyi hissetmediğini ve dün sabah yatağının yarundaki sandalyesinde uyurken öldüğünü söyledi. John Evans 111. yaş gününde BBC'ye verdiği demeçte, uzun yaşamasını içki ve sigara içmemesine, küfür etmemesine ve kumar oynamamasma bağlamış, bunun yanı sıra emekli olduktan sonra her sabah sıcak su ile birlikte bir miktar bal içtiğini söylemişti. — BİR TERSLİK Mİ VAR?
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear