Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
CUMHURİYET/10 PAZAR YAZILARI 22 NÎSAN 1990
Atincfdan
Cazve
dümbelek
Atina'da Çakalof
sokağındaki Jazz Bar'a
ara sıra bir çingene gelir,
sessizce sırasını bekler.
Yorgo'dan işareti alır
almaz dümbeleğini
tımbırdatır.
STELYO BERBERAKİS"
ATİNA — "Jazz Bar" Atina-
nın Kolonaki semtinın şimdiler-
de kaldırımlaştırılan Cakalof
Sokağı'nda bulunuyor. Üç kat-
lı, neoklasik bınanın ikinci ka-
tındaki "Jazz Bar" gece yarısın-
dan once boş olan, ancak saat-
ler ilerledikçe tıkabasa dolan bir
yer... Gecenin erken denebilecek
saatlerinde başlayan muzik, sa-
bahın erken saatlerine kadar ha-
fıf hafıf çalıyor. Müşterinin ve
hatta bar sahibi Yorgo'nun key-
fine göre zanıan zaman yukse-
len müzik oldukça coşturucu.
Cazdan hoşlanmayanlann bu
bara da ayak basmadıkları sanı-
lır. Oysa Yorgo, herkesin keyfi-
ne göre müzik seçmesini çok iyi
biüyor. Şık hanımların ve beyle-
rin, genç kız ve delikanlıların
"nabzıııa" göre çalan muzik ga-
lasında Frank Sinatra, Dean
Martin, Neil Sadaka, FJvis Pres-
ley ve Nal King Cole'un kadife
yumusaklığındaki şarkılanm da
dinlemek mümkün... Saatler
ilerledikçe ve yudumlanan içki
bardakları şişelere dönüştükçe
tango ve vals plaklan, pikaba gi-
riyor. tnsanların içkilerini yu-
dumlarken konuştuğu "siyasi
dunım" bir yana bırakılıyor ve
Jazz Bar her gece belirli bir sa-
atten sonra partiye dönüşüyor.
Jazz Bar'a arada sırada gelen
bir de Çingene var. Kendi halin-
de biri. Bir elinde sigara, diğe-
rinde bir dümbelek geliyor Jazz
Bar'a. Kimseyle konuşmuyor.
Otunıyor bir köşeye ve saatlerin
geçmesini bekliyor. Genç, yakı-
şıkb ve temiz giyimli olan bu çin-
gene, Yorgo'dan "işareti" alır al-
maz işe başlıyor. Elindeki dum-
beleği başlıyor çalmaya. Ortalık-
ta başka çalgı olmadan dümbe-
lekten çıkan seslerle hangi şar-
kının çalındığı kestirilebiliyor.
fnsanlar keyfe geiip bu kez gö-
bek atmalar başlıyor. Bütün
bunlar sabahın erken saat-
lerinde...
Çingenenin gelmediği günler
ve daha erken saatlerde fraklı ve
beyaz eldivenli, papyonlu bir
"tenor" çıkıyor ortaya. Kuçük,
yuvarlak mermer masalarında
içki içen ya da Jazz Bar'ın mid-
ye, makarna ya da et spesiyalle-
rini deneyenler, "Figaro",
"Traviala" ya da tenore sipariş
ettikleri aryalan dinleyebiliyor-
lar. Masa bulamayanlar, Ame-
rikan barın yuksek sandalyele-
rine oturmuş etrafı "kolacan"
ediyor.
"Sap" olarak tanımianan
"yalnız" kız ya da erkekler, göz
oyunlarıyla "flört" ediyor. Er-
keklerin çoğu modaya uymuş,
uzun saçlarını ya arkadan top:
luyor ya da kısa saçlarını "jöle"
ile parlatıyor. Kadınlar ise bu yı-
lın en rağbetli mini etelderinı
mümkun olduğu kadar siyah
giysilerle "asorti" ediyor. Ve
Jazz Bar, sabahın O5.3O'una ka-
dar açık kalıyor.
NagmakVden Stockhohviden
Kirazlar çiçek açınca Agksımra
kapalı kapıMUSTAFA BALBAY
NAGASAKİ — Kiraz ağaçlan
bir başka çiçek açıyor Japonya
1
da. Butun dallar bembayaz, gelin
gibi. Sanayi tesisleri ve yerleşim
alanlarından arta kalan yerlerde
sürdürülen tanmın önemli bir un-
suru kiraz. Çiçeklenmenin başla-
dığı mart ayında ülkenin birçok
yerinde "kiraz bayramian" yapı-
lıyor. özellikle kırsal kesimde, ge-
leneklerine sıkı sıkıya bağlı Ja-
ponlar şenliklerle karşılıyorlar kı-
razların çiçege duruşunu.
Saat gecenin ikisi.
Dallarına beyaz işlemeli bir ki-
raz ağacının karşısında, yerde otu-
ruyoruz. Toprakta nem, havada
baharın kokusu var. Rüzgarla bir-
likte kiraz ağacının çiçekleri ince
ince kanat çırpıyor.
Kiraz ağacı atom bombasının
ikinci ve son kez patladığı yerde
kurulan Nagasaki Parkı'nda,
ölenlerin anısma yapılan anıt-
mezann hemen yarunda. Puslu
ışıklarla yarı aydınlık Banş Par-
kı'nın ortasmda doğal bir fener gi-
bi duruyor.
Anıtın hemen önündeki plat-
formda çiçek vazoları var. Onlar-
ca çeşit çiçekle dolu, tümü taze...
6 Ağustos 1945'te Hiroşima'ya
atılan bombanın ardından iki
Amerikan subayının 9 ağustos gü-
nü Nagasaki'ye attığı atom bom-
basının küle dönüştürdüğü 70 bi-
ne yakın insanın anısına kurulan
Banş Parkı'nda insanın tüylerinin
ürpermemesi olası değil. Az son-
ra 70 bin insan gecenin karanlıgı-
nı yarıp üstümüze yürüyecekmiş
gibı tedirgin oluyoruz.
Oturduğumuz yerden kalkıp
anıtın önune giderken mavili, kır-
mızılı kağıtlarla örülen şeritlerin
çıkardığı sesler yankılanıyor. Anı-
ANA-ÇOCVK CEHENNEMDE — Nagasaki Parkı'nda atom bombasıyla ölenlerin anısına >apılmış heıkellerden birisi.
tın dibinde ayn ve küçük bir plat-
form üzerinde ise iki bardak su ve
bir avuç şeker.
Belki 1945 yazında çocukluğu-
nu yaşayan bir Nagasakili kaybet-
tiği arkadaşına getirdi bunu. Tüy-
lerimız diken diken. Bir anda kül
olan binlerce insan, ve onun bir-
kaç katı sakat...
Parkın içinde, uyuyan birisi
varmış gibi hiç konuşmaksınız,
ayaklarımızın ucuna basa basa
ilerliyonız.
Banş için dua eden bir genç kız
heykeli. Elinde kitap ve mum.
Heykelin altında da yine taze çi-
çekler, su bardağı...
Genç kızın barış duasını mer-
divenlerin yarundaki platform bü-
tünlüyor.
Nagasaki'ye atılan atom bom-
bası son olsun.
Saat 04.00'e geliyor. Hâlâ Ba-
nş Parkı'nın içindeyiz. Hasta bir
arkadaşımızı ziyarete gelmişiz de
ayrüamıyoruz sanki. Ne diyeceği-
mizi de bilemiyoruz. önümuzde
yine bir banş heykeli, dirseğine
konmuş güvercini kendisini izle-
yerüere gösteren bir ilkokul çocu-
ğu. Bombanın düştüğu yerin he-
men yanındaki Shıoyama llkoku-
lu öğrencileri anısına yapılmış.
Karmakarışık duygularla ayn-
lıyoruz parktan. Neredeyse gun
ağaracak.
Ertesi gün bir kuruluşun üst dü-
zey yöneticisine atom bombası
için ne düşündüğünü sorduk. Ya-
mtı hiç de beklediğimiz gibi
değildı.
— Bu bir savaştı, kaybeden Ja-
potrya oldu. Savaşı kaybettik, ko-
nu bu kadar basit Buno sürekli
dengelemenin geregi yok.
Nagasaki'de bir Japon böyle
duşunüyorsa dünya barışı için te-
dirgin olmamak gerçekten zor.
tsveçliler, kimlik göstererek elini kolunu sallaya sallaya
bahar pikniğine çıkabilirler komşu ülkelerde. Avrupa'nın
kuzeyinde sınırlar çoktan şeffaflaşmıştır. Ancak TC
pasaportu taşıyan esmer ve bıyıklı vatandaşlar için bu
özgürlük geçerli değildir.
saportunuzun iç sayfalarında da
oturma, çalışma izniniz. HaJiniz
harap! tskandinavlar ve öteki Av-
rupa ülkelerinin yurttaşlan sınır-
lan haldır-huldur geçerken, siz her
tskandinav ülkesi için birer vize
almak zorundasınız.
Bu durumun nedenlerinin,
Türkiye ekonomisinin insanlanm
dış göçe zorlamasının, Türkler
arasındaki kaçakçılık merakının
ve yerleştikleri topluma uyum sağ-
lamama inadırun, bu ülkelerde de-
mokratik yollardan hakkını ara-
mak gerekeceğini öğrenmeme ye-
teneksizliğinin ve bütun bunlann
tskandinav resnu makamlannda
pekiştirdiği önyargılann bilincin-
de değilseniz, özellikle Isveç ve
Danimarka'da Kuran kurslan ve
yobazlık faaliyetlerinin yörünge-
sine iyiden iyiye sokulan pek çok
Türk gibi siz de bu toplumlara
karşı düşman kesilebilirsiniz.
Kısacası, sorunun iki cephesi
var: Birincisi, lskandinavya'daki
TC yurttaşlarının serbest dolaşım
hakları kısıtlı ve acil çözüm bek-
liyor. tkincisi, bu duruma karşı
'insan haklan' argümanını getire-
bilmenin önünde 'Türkiye'de in-
san haklan' engeli duruyor.
New York'tan
Şimdi herkes çevreci olduEskiden çevre ve yeşil sözlerini bile duymak
istemeyen ABD'nin en muhafazakâr
politikacıları bile artık çevreci kesildiler. Başkan
Bush, Dukakis'e en büyük darbeyi daha etkin
çevreci vaatlerle vurmuştu.
ŞEBNEM ATtYAS
NEW YORK — Oregonlu
Cumhuriyetçi muhafazakâr mil-
letvekilinin ya da Alabamalı ba-
badan oğula muhafazakâr sena-
törun günün birinde çevreci kesi-
leceği, düne kadar tavizsiz savun-
duklan yeşil düşmanı sanayi tekel-
lenne karşı bayrak açacaklan söy-
lenseydi kimse inanmaz, bunları
söyleyene deli gözüyle bakardı.
Ama işler artık eskisi gibi değil.
Oregonlu Cumhuriyetçi, yeniden
seçilebilmek için daha önceki se-
çimlerde ızlediği tutumu değişti-
rerek kuzeybatıda Pasifik sahille-
rinde petrol arama ışlemlerine son
verilmesi sloganı ile ortaya çıkıyor.
Fktridalı muhafazakâr senatör da-
ha önce ağzına bile almadığı çev-
recılere kendini adadığım ilan edi-
yor. Alabamalı Cumhuriyetçi se-
nator Sierra, kuiübün desteğini is-
temek için çevrecilere mektup ya-
zıyor.
Bugün Dünya Günü'nün 20.
yıldönümü kutlanırken uzun yıl-
lar, sanayilesme karşıtı bir avuç in-
san tarafından savunulan çevre
konusu Amerikan politikasında
en önemli konulardan biri haline
geldiğini bissettiriyor.
Çevre düşmanı gruplann >"akın
dostu muhafazakâr Cumhuriyet-
çiter çevreciliği bir zamanlar ağız-
lanna bile almazken geleneksel
olarak çevrecilerden yana tanınan
Demokratları son kamuoyu yok-
lamalarında zorlar durumdalar.
Bugün Çe\'re Günü için yapılacak
kutlamalarda özellikle cumhuri-
yetçiler parsayı toplamaya çalışa-
caklar.
Cumhuriyetçilerin ani çevreci-
liğinde rol oynayan en önemli et-
ken, Amerikalıların yuzde
84'ünun çe% re sorunlanru ciddiye
alıyor olması.
The New York Times gazetesi-
nin Dunya Günu nedeniyle yaptı-
ğı kamuoyu yoklaraalarına göre
yüzde 84, çevre kirliliğini son de-
rece ciddi bir "milli sonın" olarak
değerlendiriyor. Çevre koruması-
nın son derece önemli bir milli go-
rev olduğunu düşünuyor. Ameri-
kalılann yüzde 71'i çevre koruma-
sı, hava kirliliğinin önlenmesi ça-
lışmalan için daha fazla vergi öde-
meye hazır olduğunu söylüyor.
Yüzde 51'i işlerini kaybetmek pa-
hasına bile olsa çevre korumasını
destekleyeceğini söylüyor.
özellikle vergi ve iş konusu,
çevre koruması için insanları so-
mut bir adım atmaktan alıkoyan
iki önemli konu olarak biliniyor.
Şimdiye dek seçmenler çoğunluk-
la çevre konusunda oy kullanırken
çevre koruma uygulamalan ile iş-
lerini kaybetme kaygısından ya da
vergilerin artması korkusundan
sözde davrandıklarından daha çe-
kingen olabiliyorlardı. Ancak po-
litik gözlemciler bu eğilımin artık
değişmekte olduğunu ileri süru-
yor.
Bush, 1988 seçim kampanyasın-
da çevre korumayı en temel kam-
panya konulanndan biri olarak
seçti. Çevre koruma konusunda
Demokrat aday Dukakis'ten çok
daha fazla kampanya yaptı. Du-
kakis'i çevreyi kirletmekle suçla-
dı. Dukakis, Bush'tan çok daha
çevre korumacı biri olarak tanın-
masına rağmen, Bush'un etkin
çevre koruma kampanyası daha
başarılı oldu.
Bush, "çevreci başkan" olarak
tanınmak istiyor. Bu nedenle bu
haftayı çevre temalarıyla dolu fo-
toğraflar çektirerek geçirdi. Fotoğ-
raf fırsatı dışında Bush'un çevre-
cilikle ılgili taahhutlerini yerine
getirip getirmeyeceği halen kesin-
lik kazanrruş değil. Amerıkalıla-
nn sadece yuzde 18'i Bush'un çev-
re konusunda girişım yaptığını du-
şunüyor. Buna karşın yuzde 68'i
başkanlannın bütun çabasının sa-
dece "lafta kaldıgı" kanısında.
Yüzde 57 Bush'un çevre konusun-
da "iyi" kararlar alacağına inanı-
yor.
Uzunca bir suredir ABD'de
Dünya Günü için süregelen yoğun
reklam kampanyalan ve Dünya
Gunu'nü sahiplenmek yansı ilginç
bir tablo oluşturmuş durumda.
Büyük şirketler televizyon reklanı-
lannda çevre ile ilgili tutumlannı
vurguluyor. Çeşitli urünler yeni-
den işleme sokulabilir türden am-
balajları ve genellikle çevreciliği
simgeleyen denizkaplumbağası
amblemleri ile tanıtılıyor. Her tür-
lü füketime yönelik girişim kamu-
ya çevreci yanı ile gösteriliyor.
Eskiden beri çevre sorunlan için
mucadele eden gruplar bu geliş-
meleri buyuk bir sevinçle karşılı-
yor.
YAVUZ BAYDAR
STOCKHOLM — Yunanıstan^
daki kadar yaygın biçimde kutlan-
masa da paskalya yortusunun Is-
veç*te de bir hoş tadı var. Tatilin,
baharın ilk kokulannın, kentten
uzaklaşmanın tadı. Protestan ts-
veçliler, Yunanlılar gibi yortu bo-
yunca süren ayinlerde toplulukla
ruhsaJ entegrasyonu değil, ortalık-
tan kaybolmayı, doğarun ortasın-
da sessizlik içinde huzur bulmayı
tercih ediyor genellikle. Eh, yor-
tu hafta sonu tatiliyle bitişik olur-
sa, ke>iflere diyecek bir şey de kal-
mıyor pek.
Peki, kentten çıkılıyor da nere-
ye gidiliyor? Kimilerine model teş-
kil eden refah devleti tsveç'te üç
aşağı beş yukan her ailenin bir kır
evi, kulübesi var. Askeri ve ticari
hırslarla, şaşırtıcı bir budalalığın
güdümü altında, parçası oldüklan
doğalarını talan ederek 'peki şim-
di n'apacağız'ın derdine duşen ka-
pitalist ve (eski) sosyalist alt Av-
rupa ülkelerini imrendirecek bir
kır ortamında tatil geçirmek iyi
bir fıkir tabii. Refah devleti mo-
deli her ne kadar baskıcı - yasak-
çı özellikleri içinde taşısa da ts-
veç"in, tsveçlinin en olumlu yan-
larından biri kuşkusuz bu: Taviz
kabul etmeyen bir çevre bilinci,
kuşaktan kuşağa -her sınıfta- ak-
tanlan güçlü bir doğa sevgisi. Nü-
fusun düşük, ülkenin geniş olma-
sının da doğanın temiz kalmasın-
da büyük payı var elbette.
Sadece doğanın derinliklerine
değil, kayak merkezlerine, Baltık-
taki eski Hanse uğrağı Gotland
Adası'na, Finlandiya ve Norveç'e
de gıdiyor tsveçliler. Gezmek ko-
lay tskandinayya'da. Bütün bölge
tek bir ulke gibı: Beş tskandinav
ülkesinın (tsveç, Norveç, Dani-
marka, tzlanda ve Finlandiya)
yurttaşlan sının cepte pasaport
geçmek zorunda değil. Kimlik
göstermek yeterli. ATde düşünü-
len uygulama bölgede >ıllardır yu-
rürlükte. Aynı şekilde bu ülkeler-
den bırini terk edip bir başkasına
yerleşmek, Sinop'tan Muğla'ya
göçmek kadar kolay. Çalışma,
oturma izni, uzun suredir kulla-
nılmayan bürokratik işlemler...
Yurttaşlık değiştirmek de tramvay-
da bilet almak kadar basit hale ge-
tirilmış durumda.
Ama yabancı diyarlardan gelip
de buraya yerleşenlerin dururnun-
da işler değişiyor bir parça. Söz
gelimi Kopenhag'tan gemiyle Mal-
mö'ye geçen, rengi biraz kahveye
çalan po'sbıyıkh, kara sakallı, eli
tespihJi bir şahıssanız, lskandinav-
ya'dan hangı pasaportu taşırsaruz
taşıyın, durdurulacaksınız ve va-
kit yitireceksiniz.
Diyelim ki tskandinav ülkele-
rinden birinin yurttaşlığına geç-
memiş birisiniz, Ustelik -talihsizlik
bu ya!- TC pasaportunuz var, pa-
FIRSAT DİYE BUNA DENİR!
ARÇEL İKL ERFAİZSİZ TAKSİTLERLE!
ARÇEÜK
Bugüne kadar yapılan Fırsat Kampanyalannda 976.993 aile, J.285.282 adet Arçelik ûrûnOne sahip
oldu. Siz de bu fırsatı kaçırmayın. Katılma formundaki seçenekleri inceleyin; yetkili satıalanmıza uğrayıp
ürünleri görün;
ihtiyaamz olan Arçelik'leri sabit fiyat garantisiyle ve peşin fiyatına faizsiz
taksitlerle alın. Çağdaş teknolojinin bu ürünlerinden, gerçek ve yaygın servis teşkilatının avantajlanyla
birlikte, yararlanın.
NASIL KATJLACAKSINIZ? •/. Seçenek için Arçelik Yefkili Satıası'na
gidin, peşinatı yatınn, ürününüzü hemen
alın, güle güle kullanın.
•//. ve III. seçenekler için katılma formunda
seçtiğiniz ürün ya da ürünleri ve ödeme
biçimini işaretleyin.
tlKafılma fonnuna adınızı, soyadınızı,
telebn numaronızı, açık adresinizi ve
posta kodunuzu okunaklı olarak yazın.
USeçtiğiniz ürün ya da ürünlerin peşinatım
aşağıdaki hesap numaralanndan birine
havale edin.
ARÇELİK AŞ
T. İş Bankası Beyoğlu Şubesi
Hesap No: 75000
ARÇELİK A.S.
Garonti Bankası Taksim Subesi
Hesap No: 6200130
MBanka havale makbuzunun kaşeli aslını
katılma fonvuna ekleyip aşağıdaki
adresimıze bir an önce taahhütiü
postaloyın. Banka makbuzunda,
yatınlan şube kodunun ve fiş numanasının
bulunmasına âkkat edin.
Arçelik "Satış" Karaoğae Cad.
No: 2 / 6 SÜHÜce, 80330,
istanbul
MKampanyamıza aynı kahlma formu ile
birden fazla ürün için katılabilirsiniz.
Seçtiğiniz ürünlerin peşinatlannın toplam
tutannı tek bir havale ile yatırabilirsiniz.
MSize en yakın Arçehk Yetkili
Satıası 'nı katılma formunda belirtiniz.
De+al tesbı<' seçeneğmie, peşnjl ödenrien âOn m i ' t o
â
İ ve lil seceneilerde, tTtpmrfflo •ştırattv l/
geçecet te sae en gec 20 Moyıs '99Q lcrıwe kodırts'
py m geçerStıhcâ ohn bu matty; ebuze
geaaatğı tiıtek engeçXMaye 1990 •mtine iodcr
yvtondah afesmıze knMûtlO mettupb boşvunn,z
6u ImpoHic, /3 Ocâ 1986 toritâ ksm Goz&e'öe
fflmfonan iaiı teoige uygun, öze txır*)ulonxx>r
f.yalhrmzoM/ebandroldchildir
KDV ve banâa amhnndo okhlecek değişiUer hdyo
aynefi yonsw.
ilmmz, l seçenette en geç lemuz tobd, t' sece^etk
en geç ağusk» taisrfööemen tesfo e&cebrr
JtUrizm, Btkaâ /HOUMS W FvHavtomatk
2200Hrin timii softlımştr. Saym Arttlik
Dofriorma, ilgi vt günnhri km teştklcvr ederiz.
KAnuufOtmı
maaotAHJutı
'Jfl UMAİlZ
35'l mKAMJ
40'l TtKKAmi
notmı.AHu
325-1 Itl KA'ILl
475 TIKIKAHU
425 7uCKAJ"ll
tmujM mntrcnnf
Aİ1AS MINI
Altr 7 SAHZIMAHll
U l m m !'X
FMutaioH 22K
mufmnKMum*
Ler* 170 fcori «a*»**
ASYJ1 1T Kunıtmc M»ın«.
Htmuı
AKF2KıAS'K
AfF-ltlUKnOA
AHF 29 EiKltO HUS
AHFJ AflLU
AHFJauıtonmo
AtFisurıs
A*F 12 cımıtOMAm
AHF ? AKIL T
UPSO
tumimjsufütaaa
AtS-!5 'CHtHADO
AK-lt
T
OtNADOnili
Afi-91' lıKîtOMC PWS
AHS-941 SJ'H StCOIOKlC PİUS
fi/aaıtYAunal
t«4 F SUPSI U\'
Att 25 tUHAHU UTU
AIX-60 Pt PtfSS UTV HAKIHESI
AK.53J54 m mu rma nus
AÜC59 10AS1HHMHIU2
ARMF-4 w ; ü M1N
1
W N
AIP2.UKSASl>ı*ArCl
mBHzr<miÂt-füxo
AtlY156M56mAK
A>TVİS5'JK55lKllAt-
MİZSİZ UKSttUtU
ı stcmu
BUHALltSÜM
MŞtKtl t 4 lUUtt
T2K"ım
MNOrj
»nnuou
160000
2'IOK
260000
210 000
260000
3X000
340000
91000
195 OOC
-
'a OK
'O6OO0
144 000
166000
200000
162000
240 OOO
2KOO0
2X000
70000
78 OOO
105 OOO
115000
46 000
29000
»000
UOOO
20000
60000
UOOO
mrum
mu
$00000
1090000
•300000
1400000
1300000
16X000
•700000
490000
mooo
-
S21000
5X000
720000
1X000
1000000
»10 000
1200000
1400000
1OOOOOC
350 000
390000
525000
575000
23ü 000
145000
475000
220 000
•IX OOC
300000
27ü OOO
a»
II
11
11
14
ıs
1*
17
11
U
11
11
41
41
41
U
45
4»
47
4$
Sl
i l
Sl
u
tl
tl
tl
t*
«5
t*
tl
n.SKBOK
HAZHAH • TİMMVZmiiM
falNAT t t TtUİT
meuı
UMUrj
Mauoı
- 96000
~ 1X000
^İKOOO
200000
~1KOX
200000
~220 OOO
74 000
-135 000
260 OOC
•05 OOC
ı
66 0CC
toooo
•10 OOC
120000
Z 90000
136000
'60000
•20 000
~ 46000
UOOO
~ 61000
~ 71000
30000
17 000
59 OOO
21000
12000
36000
~ 30000
mau
SAnatA
nrmuKM
UOOO
120000
140000
150000
140000
175000
115 OOO
52000
105000
230 000
90000
5» OOC
toooo
90000
110000
90000
133000
155000
''00O0
38 OOC
42 000
51000
63000
25 OOC
16 OK
52000
24 000
11000
3)000
30 000
mnjm
mu
mooo
1 090000
1X0000
1400000
1X0000
I6O00O0
170000C
490000
975000
2'OCOOC
125000
530 000
720000
1X000
1000000
UOOOO
1200000
'400000
'000000
350000
390000
525000
575000
230 000
145000
475000
220000
1X000
300000
270000
UJTOK öcuu Kourucı
rtmtmız * tmms raıM
nŞMAT* UTAJOtT
mtvı
rırmuCAM
^ SDO»
Z105000
160000
-16S0OO
Z160000
^ 140000
190000
: 53000
~ »5 000
2'5X0
'3 OOO
~ İ50OO
- 71000
- uooo
~ 96000
79000
-112000
~ 125 000
96000
- 400K
47000
55 OOO
60000
20 OOC
- -25O0
- 490OC
- 21 OOO
~ 11500
29000
3200ü
mofr
mau
SâHOTA
nnuM
70000
95000
110000
120000
ııoooo
140 OOO
'İSOK
42000
15 OOC
'11 OOO
-2 OOC
15000
62000
72 OOO
19000
71000
101000
125 000
S900C
30000
33000
45000
50000
20000
12500
41000
19 000
1500
26 000
23 000
•ssr
UOOOO
1 150 OOO
1 370000
14*5000
1370000
: nocco
:mooo
S'5000
1020000
?250 OOC
S65 00C
56000C
760 OK
175000
1075000
»60000
1300000
15OC0O0
1075 OOC
370 OOO
410000
550000
UOOOO
24ü 000
'50 OOO
500000
230000
'05000
315000
215 000
1
AITV151 UKSI EKtAN
ASTYf40Ut40lKIUH
ASTV '37 Ul 37 [KIAN
sumnaum
AK-5K IHMOtUTU
Aics/cssı nmoMAm
At&Jyli ST TltMOHIt
AK-7S SL % SCl İOfKN
AtG-mıtKM sofsen
HfOUT
112000
96000
S7000
132000
141000
ntaa
109000
9İ00C
17000
mooo
140 000
RtAÎ
uıooo
46» 000
435000
644000
701000
n
tl
$4
ts
HSttW
~ 68 OOC
52OOC
51000
76 000
UOOO
rusn
60000
52000
4)000
71000
77000
mAî
541000
461000
435000
644000
701000
mmu
52 000
53000
40000
61000
~ MOOO
TULS1T
50000
42000
40000
59000
UOOO
rırtT
602000
515000
4)0000
710000
770000
Soyadn;
ctMMMıİMna &nte wddxoMX osto. dkyv *rp*ı' "Sahf" Konofrf Cai. HK 116 SSl
admaae toohhjHposoyto h&nen »dhyrv &r+a mjltouzundo ronnian iUx ısMjnjn >« h numaranr^totunrosr*;cftfaı1
e&nı
Zino Davidoff ve purosu
ZürihLten
Puronun
dumanı
DOĞAN ABALIOĞLU
ZÜRİH — Güdümlü sosyaliz-
min gerçekleşmeyeceğini Orta
Amerika ve Doğu Bloku'ndaki se-
çimler ortaya koydu. Aynı görü-
şü benimseyen ünlü Davidoff da
Kuba ile olan ilişkilerini kopanp
Amerika Birleşik Devletleri'nde-
ki tecimsel varlığıru büyütmek için
kolları sıvadı.
Neu York'tan Beverly Hills'e
kadar uzanan dukkânlar zinciriyle
"Dayidoff'lar tüketiciye sunula-
cakmış. Bugün kadar bu purola-
rın alışkanları salt "Zino" tipini
alabilmek için New York'un Ma-
dison Avenue'deki tek dükkânına
gitmek zorunluluğundaymışlar. .
Küba'yla iplerin kopmasına ne-
den, acaba Castro'nun ağzından
eksik etmediği yaprak tütün sar-
masından sağlık yüzunden vaz-
geçrnesi miydi?
İki yıldan bu yana fırma kuru-
cusunun 84 yaşındaki oğlu Zino
Davidoff iie Cubatabacco arasın-
daki sürtüşmenin nedenini anla-
mak için olaya başka açıdan yak-
laşmak gerekli. tkinci Dünya Sa-
vaşı'ndan hemen sonra tsviçrelî
kuruluş Küba ile ilişkilerini geliş-
tirmeye başlamış. Ancak bir taraf
ağız tadının sürekli azaldığını vur-
gularken, diğeri hır çıkarmanın
arkasında Amerika Birleşik Dev-
letleri'ndeki genişleme politikası-
nın yattığını ileri sürüyor. Ta, Ken-
nedy döneminde başlayan Küba
kökenli dışsatım ürünlerine konan
ambargo ise bu işin gerçek perde
arkası.
Halen yıllık 3 milyon dolarlık
cironun yüzde 6O'ı sakallı dikta-
törün ulkesinde üretihyor. Ve 1970
antlaşması Cenevreli puro can ile
küçük ada arasındaki ilişkilerin
sürekliliğini vurguluyor. Davidoff
ise ününun tütunden kaynaklan-
madığını, esas kendi adının kişi-
lerce tutulduğu ınancında, yan çi-
ziyor.
Bize böyle bir kısıtlama uygu-
lanmadığı halde başımıza gelen-
leri düşününce DavidofPa hak
vermek gerekli. Adam tüccar, ma-
lını satma çabası en doğal hakkı.
Ancak dost bir ulkeye önce kaçak
yollarla giren, halkı alıştırdıktan
sonra yandaş bulup tecimsel ko-
numu yasallaştıran Amerikan tü-
tün şirketleri iğneyi hiç kendileri-
ne batırmayan kunıUışlar.
Şu ufacık çıkar savaşi; yöneti-
mimizın ağzında Davidoffla poz
verenlerini, Uğur Mumcu'nun Ro-
kx'iyle tamamladığımızda Ame-
rikan uygulamasının geçerliliğini
anlamamıza ve bizi hangi yola
sokmaya çalıştıklarını açıkça gör-
memize yeter mi dersiniz? Değer
yargılarını bırakıp her şeyin para
olmadığmı ne zaman anlayacağız?