25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
20 CUMHURİYET/7 EVSANLAR FÜSUN ÖZBİLGEN GORÜŞ Yasal Kısıtlama Söyleyeceği şeyter varsa insanlar bunu her yerde söylemelı. Anayasa kısıtlıyor, kanunlar kısıtlıyor dememeli Bunlar yasal olabilır, ama mesru değildir. a İsmail Beşikçi BALTALİMANI'NDA ALMANYA, TÛRKLER VE BAŞBAKANLAR KONUŞULDU Teröre Almanca bir bakışTÜRKİYE'den Almanya'ya işçi göçunun başlayışmdan bu yana 30 yıl geçmış. Bu nedenle Bursa Üniversitesi'nde düzen- lenen sempozyuma katılmak için bazı Alman bilim adamla- n da Turkıye'ye geldi. Sempozyumun duzenleyici- lerinden Turkiye Araştırraalar Merkezi'nın Başkanı Dr. Fanık Şen, geçen akşam tstanbul Universitesi'nin Baltalımanı'n- daki sosyaJ tesislerinde Alman ve Turk konuklara bir yemek verdi. Yemeğin şeref konuğu da eski Essen Beledıye Başka- nı, SDP Milletvekilı ve Federal Alman Parlamentosu Ekonomi Komisyonu Başkan Yardımcı- sı Peter Reuschenbach idi. Reuschenbach yemekte yap- tığı konuşmada, Almanya'nın gundeminde bugün birinci ağır- hğın Doğu Almanya ile bütun- leşme olduğunu belirterek, Al- manya'daki Turklerin konu- munun gundemde tutulabilme- si için bugune kadar çaba gös- teren kuruluşlann, artık daha büytlk bir çaba göstermcsi ge- rektiğini açıkça belirtti. Bursa'daki toplantıdan son- ra TÜSES'in lstanbul'da du- zenledıği "Degişen Avrnpa ve Türkiye" konulu uluslararası konferansa da konuşmacı ola- rak katılacak olan Alman par- lamenterden, Almanya ve Turkiye'dekı terör olaylarını karşılaştırmasını istedik. Almanya'da Deutsche Bank Başkanı'nı ölduren Kızıl Or- du'nun eylemleri ve demokra- tik bir ulkede polisin bu tür ör- gütlerle ilgili olarak alabilece- ği önlemler konusunda şunları söyledi: "Kızıl Ordu'nun Almanya'- daki eylemleri genellikle finans dunyasının onde gelen kişüeri- ne yönelik suikastler şeklinde gelişiyor. Demokratik bir ulke- de bu tür orgutlerin eylemleri- nin öniıne geçmek için aşın on- leraler almak imkânsız. Yani suikastleri polisiye onlemlerie ortadan kaldırmak mumkun degil. O zaman yapılacak şey bu teröra yaratan kişilerin te- mel hedefierini belirlemek ve bu hedefe varmada yürudükJeri düşiınce biçimleri ile mücade- le etmektir. GOKDELEN INŞAATIN1N IŞÇILERI Gokdelenler yukseliyor ımı.. 'tsçileri sıkıntı ıçınde. Proletarya ne anlatıyor? lSTANBLL'da öasllıkle Levent civarında hızla gokdelenler yükseliyor. 20-30-40 katlı gok- delenler. Yapı Kredi gökdeleni- ni bitirdikten sonra Sabancı Center insaatına devredilen iş- çiler, şımdı lstanbul'un en yuk- sek binası olacak olan 39 katlı bu gökdelenı yapıyorlar. "Gök- dden proleterleri", arkadaşımız Muharrem Ajdın'ın sorularını şöyle yanuladılar: — Gokdelen yapmak zor iş olsa gerek. Yaşam koşullarınız bn zorluğa u>umlu mu? Sıkın- tınız var mı, iş gu\enligi nasıl? — Burada 200-300 kışı çah- şıyoruz. Yattığımu koğuşlar 16 kişilik. Koğuşlarda su yok, pis- lik içinde. Soba yanıyor, ama ısınamıyoruz, yemekler kötü. Burada bir işçinin aldığı en yüksek saat ucreti 1950, en dü- şüğu 1225 lira. Bunlar brut ra- kam. Şubat ayında elimiz'e ge- çen para 250-300 bin lira ara- sında. Şimdi olay şu. Bir insanın karnı doymuyorsa, bu insanın gurbette iki haneli bir evi var- sa ve bu para yetmiyorsa çalış- ma gücu ne olur? Bir insan kar- nı doyar, öyle çalışır. Zaten o insan gurbete çıkarak ailesıni parçalamış oluyor. — Bu bina Sabancılar'a ait. Sakıp Sabancı hiç buraya geldi mi, sizlerle goruştu mü? — Hayır, öyle bir diyalog ol- madı. Sadece şantiyeye iki uç kez geldi. Üst duzeydekilerle goruştu ve gitti. İşçinin bir so- runu var mı, ne ucret alıyor, bu- nu biliyor mu, onu da bilmıyo- ruz. Bizim buradaki durumu- muzu yakından gelip incelesin. Öyle dışardan bakmakla olmu- yor. Belki de o yöneticiler Sa- kıp Ağa'ya bizleri cennetteki iş- çiler olarak göstermiş olabilir. Sakıp Ağa'mn Akbank'ın yıl- dönumunde Zühal Olcay'a 50 milyon lira verdiğini okuduk gazetelerden. Bizler de geçimi- mizi sağlayacak kadar para is- tiyoruz. — Bina hakkında bilgi verir misiniz? — Sözleşme geregi, 3 ya da 5 senede anahtar teslimi söz ko- nusu. 39 katlı olacak. Yaklaşık 150 metre fılan. — Burada çaltşan işçiler da- ha once bu gibi yuksek binala- rın inşaatında çalışülar mı? — Buradaki işçilerin çoğun- luğu biraz ilerideki Yapı Kredi- nin biten binasından akta- rıldılar. — Yüksek katlarda çalışır- ken neler hissediyorsnnuz? — Valla yükseklik adı altın- da bir prim koydular. Bu bizi ne kadar kurtanr bilemeyiz. Ama iş guvenliği açısından şu andaki kalıp sistemi normal. Tabiı mutlaka bir korku var. Yukarıdaki vinçlerin ustüne çı- karken korkuyoruz. Ben ilk gelişte kulelerin üze- rine çıktığımda korkuyordum. Yer çok dar olduğu için iki kişi çıksa yapamıyor. Betoncuların durumu çok sakat. Bazen ko- va geliyor, kovayı durduramıyo- ruz. Kova aşağı inerken salla- myor, biz de sarsılıyoruz. O tür tehlikelerimiz çoktur. Buradaki binada fazla bir çıkma olmadığı için sakınca yok, ama daha önceki Yapı Kredi inşaatında korkuluk ol- madığı için dış cephe duvan de- diğimiz parabette ızgaraların üstündekı işçiler kendi cesare- tiyle ve cambazlık yaparak, is- kele filan olmadan, açıkcası bir sirk maymunu gibi gidip ge- liyordu. Şu andaki vinçlerin yüksekli- ği 60 metre. Biz, burada aşağı- daki arkadaşla kırmızı bir bay- rakla malzeme indirip malzeme çıkanyoruz. Tek isteğimız telsi- zimizin olması. Şu anda 60 metredeyiz, ama yann 180 met- reye çıkacağız. Daha önce söy- lediğimiz halde telsiz ihtiyacı- mız yerine getirilmedi. Benim kaldırdığım malzeme 10 ton. Ben onu kaldırırken düşündü- ğüm, acaba sapı iyi bağlandı mı? Kafa tam sıkılmamıştır, gevşek kalnuştır, bana ışaret ve- rirler. Yukarıdan kafa gevşedi- ği zaman malzeme aşağıya dü- şer. Her zaman bu korku var. Sozlü bir diyaloğumuz olsa da- ha iyi olur. — Bina bittiginde neler his- sediyorsunuz? — O binanın her metrekare- sinde bizim emeğimiz var. Ne diyebiliriz ki. Allah hayırlı uğurlu etsın diyoruz. İnşaat bit- tiğinde malzemeleri teslim edip başka bir inşaata gidiyoruz. Orada başlıyoruz. Burası da bittiginde başka bir yere gide- ceğiz. Almanya'da Kızıl Ordu'nun eylemleri ile mücadele etmek daha zor, çiinku varmak iste- dikleri hedef bilinmiyor. Onlar daba çok finans dunyasını sar- sarak Almanya'da bir "kaos" yaratmak istiyorlar. Turkiye'de ise teroru yara- tanlann hedefleri belli. Funda- mental lslamcılann ne istedik- leri biliniyor ve bunun mucade- lesi amaçladıklan doğrulto ile ilgili onlemlerie olacaktır..." Turkiye'de "Acaba Prof. Muammer Aksoy'u kim oldür- du? Çetin Emeç'i kim öldür- dû?" diye çeşitli senaryolar uzerinde durulurken Alman parlamenterin uzaktan ayrıntı- sını bilmeden vardığı teşhis bu kadar yalındı. Yemekten önce verilen kok- teylde de yine terör konusu gündemdeydi. 2000'e Doğru Dergisi Genel Yayın Yönetme- ni D o | u Perinçek, Çetin Emeç'in katilleri konusunda çeşitli senaryolar kurduklarını belirtirken Prof. Emre Kongar şoyle diyordu: "12 Eylül oncesi oldıinılen- lerin katilleri iie ilgili o günler- de soylenenlere dikkat edin. Hepsi doğru çıktı. Yani herke- sin kafasında hangi gnıbun d- durdüğu imajı belirdi ise, kim öldürdu diye soylendiys« katil- ler o gruptan çıktı. Hiçbir za- man bir kandırmaca olmadı. Sağcılar denildi ise oyle çıktı, Üikuculer denildi ise Ülkücu- lerdi ve solcular oldurdu deni- lcn kişilerin katilleri de sahiden so\ gruplardı. Yani polis ro- nıanlarındaki 'katil sonuçtan ^ iran olan kişidir' kuralı hep iş- k'dı. Bugun de aynı kuralın ge- çerli olduguna inanıyorum. Aksoy ve Emeç, kimlere karşı mücadele veriyoriarsa katilleri de o kesimler içinden çıkacak- ör.." Ciddi konulann konuşuldu- ğu yemek,-tatlı ve kahve ile bir- likte gelen "başbakan" fıkra- lan ile noktalandı. Turkler, Akbulut; Alraanlar da Kohl fıkraları anlatarak iki ülkenin "başbakanlar dözeyinde benzertigl" konusunda Fıkir birliğine vardılar... TELSİZ TAKSI OFİSİ TARABYA'DA 6 BAKAN Önce İnsan paneliItJRKİYE gazeıesinın "Ön- ce İnsan" konulu paneli, cu- martesi gunu Tarabya Oteli'nde yapıldı. "Önce Bakan" paneli dedirtecek olçude bakan bollu- ğu olan toplantıda tam altı ba- kan arka arkaya söz aldı. Prof. Nevzat Yalçıntaş'ın yönettiğı panelde devlet bakanları Işın Çelebi, Mehmet Vazar, Ercu- ment Konukman ve Mustafa Taşar ile Sağlık Bakanı Halil Şıvgın ve Kultur Bakanı Namık Kemal Zeybek konuşmacıydı- lar. Devlet bakanları içinde en ilginç konuşmayı Ercüment Ko- nukman yapü ve şöyle konuş- tu: "1990'h yıllar Turklük dun- yasının uğraş yıllan olacaktır. Bulunduklan cografi yerlerde külturel varlıklannı koruyarak ve guçlendirerek, Turkiye'yi de kendilerine rehber kabul ede- rek, sayılan 150 milyonu aşan gıiçlü bir Turkluk dunyası mey- dana gelecektir. Bu sayede Turkiye, dunya yiıznnde ozle- nen, beklenen, güçlü ve gıiven- Mehmet Yazar, Cahit Bajar ve Yusuf Tiirel yan yana oturdular. li yerini bulacaktır." Daha sonra başlayan ikinci panelın yöneticısi Prof. Mim Kemal Öke idi. Konuşmacılar ise Bakırköy Belediye Başkanı Vıldınm Aktuna, TUSİAD Başkanı Cem Boyner, Selçuk Universitesi tlahiyat Fakultesi Dekanı Prof. Orhan Karmış, eski Devlet Bakanı Adnan Kah- yeci, TZOB Başkanı Osman Özbek ve Turk-Iş Başkanı Şev- kel Yılmaz. Panellerden «ionra "erıien ye- mekte, Mehmet Yazar ile lstan- bul Valisi Cahit Bayar ve llim Yayma Cemıyeti Başkanı Yusuf Türd yan yana oturdular, uzun uzun sohbet ettiler. Yemek sı- rasında TRT'nin haber bulteni izlendi. Türkiye gazetesınm pa- nelinden sadece Mehmet Ya- zar'ın sozleri verildiğı halde Sa- bah gazetesinın duzenlediğı gu- zellik yarışması göruntulu ola- rak verilince salonda eleştiriler yukseldi. Taksiler biraz düzelecekmi? TAKSİLERİMtZİN duru- mu perişan. Sigara izmariti dolu küllükler, duman duman bir araba, pis ve tıraşsız bir so- för, yaylan fırlamış koltuklar, bazı semtlere gitmeyeceğini söyleyen surücüler. Taksi sorununu duzeltip, Avrupa ve ABD'de yıllardır uygulanan telsiz taksi sistemini lstanbul'da da uygulamaya çahşan bir Telsiz Taksi Ofisi kuruluyor. Ömer Tuncer ve Hidayet Kılıc, kurduklan Tel- siz Taksi Ofisi ile ilgili şu bil- giyi veriyorlar: "Avnıpa'da ve Amerika'da uygulanan bu sistemi yerinde inceledik. Aslında uygulama- da geç bile kaldık. Şirketimi- ze bağlı butun arabalarda bir teisiz olacak. Bir kanalı direkt merkeze, diğer kanalı ise en- niyete bağlı olacak. Şoforler- le devamlı baglantı halinde olacagız. Gelen taksi istekkri- ne göre o bolgeye en yakın taksiye adresi vereceğiz. Boy- lece her yere yetişebileceğiz. Aynca emniyete baglı olan ka- nal sayesinde de şoförierin can guvenliklerini konıyacağız. Yolcunun goremeyeceği bir yerde olan dugmeye şoför zor durumda kaldığı veya saldın- ya uğradığı an basacak. O za- man polisten telsiz diıüenecek. Anında arabanın plakası ve bulunduğu yer tespit edilecek. Bovlece şoforlerin can guven- liğini yuzde 95 oranında sag- lamış olacagız. Aynca hukuk- çulanmız olacak. Şoforlerin herhangi bir olayla karşılaş- maları halinde savunmalannı yapacaklar. Bu sistem sadece soförlere hizmet etmeyecek, balka da hizmet edecek. Her arabanın kapısuıda firmamızın adı ya- zılı olacak. Şoforden gordu- ğu kotu bir muamele karşı>ın- da şikâyetini yapabilecek, ara- bada unuttuğn eşyasını isteye- bilecek." Tuncer ve Kılıc, bu sistemın trafık \e hava kirliliği ile ben- zin sorununa daçozum getire- ceğını belirterek şoyle konuşu- yorlar: "Buyukşehir Belediyesi ile de konuştuk. Bize taksicilerin boş olduklannda durabilecek- leri merkez yerier gosterecek- ler. Boylece taksiler az benzin yakacak, boşuna trafikte do- laşıp trafigi tıkamayacak ve havayı kirletmeyecekler." HAYVANLAR ISMAIL GLLGEÇ PIKNIK PİYALE MADRA HIZLI GAZETECİ \E(DET ntiıZ YA • ^ f l k ' ÜS7İ//V/E UATA YAPIY0Ç. )\ PEGERLEhlOtRMYOPSUNUZ ">'> SOİLEYEÜ TARAF Z. O ZAMM OdOt CLUM ÇÎZGÎLÎK KÂMtL MASAH4CI AĞAÇ YAŞKEN EĞtLİR KEMAL GÖKHAy GLRSES USÜMÜ ANU- GARFIELD J1M DAVIS TARİHTE BLGÜÎV MÜUTAZ ARIKA\ 20 Mart NAZI l$GALI YAKIAŞIRKBN.. uyE MILLETVE- t94O T4 SüGOAJ, (MOİptyE), GO££VtHt>EN OLOUSU KADIKAL so£X4usr pAerı ' SEÇlL£JZ£tC Sry/ISET , UÇ tZEZ BAŞ&4KAMLIK, B'GÇOK HUKÜ- M£7T£ Oe gAKAMUK y/4PA*/ŞTf. 1938 'DE SON KEZ BAÇ8AKANLIK GOGEVttJDEY*Z£N, OZ.eJ.UKLE ALMANYASfMA KAIZŞI U2LAÇMACI ; AUCAK, 1939 'OA POLONrA 'Y! f$GAL £T- MELEGtMDEN SoN/SA, INGiL.T£IS£ ICE BıfZt-lKTE:, AL- SAI/AÇ AÇMAK PU&UMUNOA KAİ-M/ŞT7 SAl/AÇ ILANIHA r>E6lN UYGULAPtĞl D/Ç POLtr/KA HEDENlYLE ÇOK ELEÇTieJt-£N DALAD'EG, AL- MAAJIA/S/N F/SAM£4'YI IŞSAL/NDeN BlfiKAÇ CMVCE gAÇBAKANUKTAN AYG/LMrSrr. Daiadıer tıfan/iı ıS- TÜRK VE DÜ>YA KARİKATÜRÜNDEN Selahattin Kana Bill Woodman-USA
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear