25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CUMHURÎYET/6 DÎZİ-RÖPORTAJ 18 MART 1990 GENÇ MUSLUMANLAR VE ISLAMCI HAREKET İslamcılar nasıl bir Türkiye istiyor? Sunuşlslamcı akımlar, son 5-6 yıldır Türkiye'nin siyasal gündeminde ön sıralarda ycr alıyor. özellikle 1980 yılından sonra hızla gelişip yükselen tslamcı akımlar, laiklik sorunu üzerindeki tartışmalann yoğunlaşmasına neden oldu. Aslında bu durumun sadece Türkiye'ye özgü obnadığı, bütün tslam ülkelerinde ve topluluklannda sözû edilen akunın önemli bir gelişme gösterdiği gözlemleniyor. Bu gelişmenin dünya ölçeğinde böylesine ilgi uyandırmasının nedeni, aralarında önemli farklılıklar olmasma karşın tüm lslamcı akımlann toplumsal ve siyasal düzenin tslam esaslanna göre düzenlenmesi talebini yükseltmeleri. özelükle lslam devriminin tran'da başarı kazanmasından sonra Islamcı akımlara ilgi anıs gösterdi. Türkiye'de de tslama akımlar, bir başka deyişle sosyo-politik yaşamın Islama göre düzenlenmesi talebi, toplumun her kesiminde çeşitli endişe ve kuşkulann dile getirilmesine yol açıyor. Türk toplumu yanm yüzyıla yaklasan bir dönem içinde siyasal demokrasiyi kurumlaştırtna ve yerlestirme uğraşı içinde. Laikliğin böylesine yoğun tartışmalara ve gerilimlere neden olması demokrasi için duyulan kaygılardan kaynaklanıyor. Bu gehsen akım ve ideolojinin siyasa] yaşam üzerinde ne gibi etkiler yaratacağı merak konusu. "îslamcılar ne yapmak, neyi gerçekleştirmek istiyor?" sorusu bugflnUn Türkiyesi'nde birçok çevre tarafından sorulmaya başlandı. Kuşkusuz bu tür sorulara en gerçekçi cevabı verecek olanlar lslamcılardır. tslamiyet bir din, yani bir inanış ve ibadet biçimidir. Ama aynı zamanda hem bireyi hem de toplumu her yönü ile kapsamak iddiasında olan total bir ideolojidir. Bu nedenle lslamcı ideolojiyi tanımak, lslamcılann bunu günümüzde nasıl yorumladıklannı bilmek gerekir. Türkiye'nin siyasal gündeminde giderek önem ve ağırlık kazanan tslamcı akımlar özellikle son bes, altı yıJdır kamuoyunu meşgul etmektedir, ama hiç kuşkusuz daha uzun bir geçmişi vardır. Ancak genel kanı, dünyadaki gelişmeiere paralel olarak özellikk 1980 yılından sonra önemli mesafeler alındığıdır. lslama akımlar homojen bir görünüm vermemekte; kendi içinde, araJannda önemli farklılıklar olan kesimlere aynlmaktadır. Bu kesimlerin îslamıyeti şu ya da bu ölçüde farklı biçimde yorumlayabildikleri, buna bağlı olarak da farklı talep ve hedefler belirledikleri soylenebilmektedir. Bu farklılıklar üzerinde tartışma bir yana bırakılacak olursa gündemdeki en önemli sonmlardan birinin tslamcı hareketin haritası olduğu söylenebilir. lslamcı hareketler, dış ülke kaynaklı örgütlenmeler ve Türkiye içindeki çeşitli örgüt, tarikat, dernek ve vakıflarla çok yönlü bir araştırma konusudur. Biz bu dizimizde Cüneyt Arcayürek\n "resmi kaynaklara" dayanarak derlediği bir lslama örgütler tablosu ve 12 Eylül dönemındeki tslamcı hareketlerin gelişmesine yer verirken Gencay Şaylan\a üniversite gençliği arasında "radikai lslamcı" kişüerle yaptığı söyleşileri de okuyuculanmıza sunacağız. tslama hareketin günümiiz üniversitelerinde azımsanmayacak bir etkinlik sagladığı biliniyor. örneğin Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi'nde okuyan öğrencilerin dörtte biri kadannın lslamcı ideolojiye sempati ile baktıkları çeşitli kaynaklarca ifade edilmektedir. lslama akımlann haritası yanında üniversite öğrencisi konumundaki lslama gençlerin de siyasal sorunlara bakış biçimi, çözüm önerileri ve değerlendirmeleri günümüzdeki tslama akımı tanıyabilmek için bir göruş çerçevesi sağlayabilecektir. Bu nedente görüş bildirmeyi kabul eden üniversite öğrencisi gençlerle yapılan karşılıklı söyleşiler en azından siyasal akımlann lokomotifî konumunda bulunan gençlerin eğilimlerini aksettirebilecektir. Burada göriişlerine yer verüen gençler, Ankara'da Hukuk, Dil-Tarih, Gazi Universitesi Ekonomi Bölümü, Basın-Yayın Yüksek Okulu gibi çeşitli yükseköğrenim kurumlannda öğrencilik yapmaktadırlar. Bu gençlerin lslamcı kesim içinde şu ya da bu grubu ya da örgütü temsil ettikleri söylenemez. Zaten söyleşilerde bu nokta uzerinde durulmamıştır. Ancak bu gençler okuduklan yükseköğrenim kummunda belirgin bir konuma sahip olan ve lslamcı ögrenciler arasında tamnan kişilerdir. Bu bakımdan burada ortaya aulan fıkir ve değerlendinnelerin, en azından bir kısun lslamcı gençliğin görüşünü temsil ettiği söylenebilir. 1990 TürkiyesVndeyeraltındaki 80 örgütün 16'sı "sağ"kanatta Doğu'dan esen tslam rüzffârı T,ürkiye*ye yönelik tran kaynaklı İslam propagandası üç koldan sürüyor. Cemalettin Kaplan Almanya'dan Türkiye'yi "Tebliğ" bombardımanına tutuyor. Ancak 1989 yılı sonlarında Kaplan'ın eski yardımcısı Hasan Hayri Kılıç, tamamen îran güdümüne giren yeni bir hareket oluşturdu. Bürokraside lslamcı örgütlenme ise dikkatleri üzerine çekiyor. CÜNEYT ARCAYÜREK — 1 — tslami örgütlerle ilgili çaüşmalara başlar- ken, laiklik tamşmalan iki büyük olayla he- nüz yeni bir aşamaya ulaşmamısü. 31 Ocak 1990gecesi Prof. Mummer Ak- soy'un öldürulmesiyle başlayan "tslami ör- gütlerden kaynaklanan terör" savları, daha önce ortada yoktu. Laikliği yıkmaya yöne- len lslama hareketler kuşkusuz biirniyordu, fakat cinayete varan eylemlere yöneküklerin- deo söz edilmiyordu. Gazeteci Çetin Emeç'in hemen bütün cumhuriyet dönemi aydınlan gibi laikliği sa- vunan yazıları gözönünde tutularak, tslami örgütlere bağlanan cinayetlere bir yenisinin eklendiği bir sav olmaktan öteye, bir yargı olarak öne sürüldü. Düşün ve yazın çizgilerine bakılarak Ak- soy ve Emeç cinayetlerini Türkiye'de varlığı bilinen veya henilz bilinmeyen tslami örgüt- lerin işlediği kanısı giderek güçlendi. Mantık belki bu kanılan besliyordu. Fa- kat bu cinayetleri işleyenleri ya da örgütü devlet bulup çıkarmadıkça öne sürülen ka- nılan, varsayımları yargıya dönüştürmek olanaksızdı. Türkiye'de tslami örgütler hemen her dö- nemde var oldu. Kimilerinin kimliği - devletçe- uzun süredir biliniyordu. Kimileri ise adlannı ve varlıklannı Iran'daki tslami devrimden sonra Türkiye'de duyurmaya baş- ladılar. Devletçe izlenmeye ahndılar. 1990 yıhnın şubat ayında görüştüğüm bir "yetkiH" şöyle diyordu: "Bugiın devletin eliDdeld bflgi sndur Türkiye'de sag ve sol 80 örgütün variıgı bi- liniyor. 80N>rgririiıı 16'sı sagda. lclerinden bazılan tslami hareketlere bagh." Hepsi izleniyordu. Ya devietin bümedikleri? Var mıydı, yok- sa dış dünyada kurulu bir üçgen -son dnayetleri- tezgâhhyor muydu? Cinayetlerin dış bağlamh olduğunu kesin- kes gösterecek ya da kanıian güçlendirecek bir işaret de yoktu elde. Yıllardır devlet yönetiminde ust düzeylerde görev yapan, gizli,ttstükapalı örgilîleri dev- let istihbaratıyla Ldeyen bir başkası, şunlan söylüyordu; "Ük koşal, her Od daayeti kimln ya da bangi örgütün Iskdigini ortaya çıkarmak. Aksi haldc öne siiriilen varsayunlar, Mıislü- man olan ulke insanlannı' lndtecek, hatta onanlmaz durumlanı itecek noktatara nunr. Gerçekten cinayetleri tdama bir örgüt iş- lediyse, bu sonoçia halkı yine bMtirnc bag- buaanak gerekir. Şu çizgi nedeı dikkate ahmnıyor Libya-Lnbaaa-Taknn eksenine nedeo ba- kılmıyor?" Libya görüşü, kitni nedenlere bağlanabi- lirdi. Tahran ise, lslam devriminin Türkiye'de de gerçekleşmesine -bilinen somut örneklerle- yönelen istekler içindeydi. Ya Beyrut? Aynı kişı'ye göre "Beyrnt'ta çeşitli örgüt- ler vardı, dışa bağımlıydılar. Fakat onemU yaolan 'profesyond terörist' otmalarrydL Dış bagJajıblardai] öteye önemli kiınlikleri, le- rorizmi 'meslek' edinmeleriydL" Evet, 1990 Türkiyesi'nde 80 gizü örgüt var- dı. On altısı sağ... Kimileri lslama örgüttü. Şimdi, sağlam kaynaklardan alınan bilgiler- le, tslamcı örgütlere bakalınr Şemada yer alanlar Resmi kaynaklar, tslamcı örgütlerin şema- sım ayrıntılarla vermeden önce "Home>T>i- dlik faaiiyetleri" bashğı aJünda bir giriş ya- pıyorlar: "Şah yönetiıniııin yıkılması ve tslam cnm- bariyetiniıı kurulımuudaB soara traa; ölke- sindeki rejimi, özellikle balkı Miisluıan olao alkeiere beoimsetmek ve bu ülkelerde de Jran tipi, temdi tslama dayalı rtjimlerin ttsisi için yogmı bir faau'yet sarfetoıektedir. Hedef akhgı ülkeJer arasında Törkiyc'BİB ön sıralarda yer aldı&ı görülmektedir." lkinci başhk: "Inuı'ın Tıirkive'ye yonelik faaliyetleri": A- Tahran ve Tebriz radyobuuun yayınla- n: Tahran ve Tebriz radyolannın Türkiye'ye yoneük TOrkçe yayuüannda, 'tran'da gerçek- leştirilen tslam devrimi, tran'tn komşusu bu- lunan Türkiye'de de etkisini gösterecektir. Er geç Tiirkiye'de bir tslam devrimi vapdacaktır' şeklinde yıkıcı ve bölücü nite- lileli cümlelere yer verilmektedir. Ayetullah Humeyni de 'Kâfir ve faşist yö- netimler aitındaki halkı Müslüman olan ül- keleri ve özellikle THrkiye'yi kııtannanuz fc- rekir, bu bizim görevimizdir. Halkı Müslü- man olan bu ulkeierin halkına sesleniyorum; •e durnyorsvanz, mücadele etmek için sila- ha gerek yoktur' şekiinde konuşuyor ve bu konusmalan radyo yayınlan arasında yer ah- yordu. Bu yayınlar hmnı -Türkiye'nin karşı çıkış- lanndan sonra- azaltmış görünmelde birlik- te, tran'ın aynı doğrultuda faaliyetlerini bas- ka kanallarla yurüttüğü gözleniyor. B- trşadi tslam Bakanhğı'nm faaliyetle- ri: Bu bakanlık tarafından bastınlan ve tran lslam devrimini övücü nitelikteki bildiri ve yayınlar, Humeyni'nin resimleri, poster ve vaaz kasetleri posta ile gönderildi ya da Türkiye'ye giriş yapan vasıta soförlerine ve- rilmek suretiyle dağıttınldı. Böylece kendi- lerine yakın olan ve tslam düzen hayranla- nna devrim ve yönetim hakkında gereldi bil- gi ve direktifler verüiyor. KAPLAN — F. Almanya'da oslenen Kaplan Hoca "cinat" çajnlanııı sürdüriiyor. C- traa misyonlannıa faaliyetleri: tran misyon şeflerinin, Türkiye'de faali- yetlerin yürütülmesinde önemli derecede rolü bulunuyor, temsilciliklerine gelen Türk va- tandaşlanna tran devrimi ve Humeyni hak- kında övucü mahiyette kitap, resim, broşür, bildiri ve çeşitli konulan ihtiva eden kaset- ler verüiyor. Aynca tran'a gitmek isteyenle- re araa oluyorlar. Humeynicilik faaliyetleri ılk zamanlarda bazı Sünni vatandaşlanmızca benimsendi. Ancak daha sonra bu akıma karşı antipati duyulmaya başlandı. Bunu sezen tran tslam Cumhuriyeti yetkilileri, propaganda faaliyet- lerini Alevi vatandaşlarımızın yoğun olarak bulunduğu bölgelere yönelterek kendi resmi mezhepleri olan Caferi mezhebini ortaya at- mak ve bu vatandaşlarımızın dini duygula- nnı istismar etmek suretiyle yoğun faaliyet- ler içerisine gırdiler. Örgütler tslami Cemiyet ve Cemaatkr Birligi: (Ce- malettia Kaplan'ın örgütlenmesi) Eski Diyanet Jşleri Başkan Yardıması ve emekli Adana Müftüsu Cemalettin Kaplan (Hocaoğlu) liderligindeki bir grubun 'Milli Görüş Teşkilatları öze Dönüş Hareketi' adı alünda Avrupa Milh' Görüş Teşkilatı'ndan kopması sonunda ortaya çıktı. lslam Cemiyeti ve Cemaatler Birligi, Fe- derai Aimanya'nın Köln şehrinde Cemalet- tin Kaplan'ın Genel Emir, Ahmet Polat ve Selahattin Yazjcı'nın Emir Yardımalıgı ma- kamına getirümeleri ile 25.11.1984 günü res- men kuruldu. Bu kuruluşun açık hedefi, tran örneğine uygun bir 'Türk lslam Cumhuriyeti'nin' ku- rulması. 15 Eylul 1986'da yayımlanan 1986 yılına ait faaliyet raporunda İslami Cemiyet ve Cemaatler Birligi -lCCB'nin-kuruluş amacının 'Acayasası Kur'an olan bir lslam devleti kurmak, olduğu belirtiliyor. İslami Cemiyet ve Cemaatler Birligi; ya- kmlannı gönnek için TÜrkiye'ye gelen vatan- daşlanrmz aracılığı ve çeşitli posta vasıtala- rıyla irticai nitelikli broşür, kitapçık, bildi- ri, video ve teyp kasetlerini gönderiyor. lCCB'ce gerçekleştirilen bütün bu faaliyet- ler 'teblij melodu' olarak adlandmlıyor. Cemalettin Kaplan ve başında bulundu- ğu tslami Cemiyet ve Cemaatler Birliği'nin Türkiye'ye yönelik propaganda faaliyetleri Alman makamlarınca da zararlı görüldü ve Köhı tdare Mahkemesi Cemalettjn Kaplan ve ICCB'nin Türkiye'ye yönelik cihat çağn- sı yapmasını 1987 temmuzunda yasakladı. Kaplan'dan kopma Cemalettin Kaplan tran modeli bir tslam dcvletini örnek almakla birlikte, tran dev- rim lideri Humeyni'nin aşın derecede yücel- tilmesine ve O'na bi'at edilmesine karşı çık- tıgından, eski yardımcısı Hasan Hayri Kılıç ile arası acıldı ve bu kişirun üderligınde 1989 yılı sonlarında 'kopma' oldu. Aynlan bu grup tslami Hareket adını aldı. İslami Ha- reket'ın tamamen tran güdümünde hareket etmesine karşılık, Cemalettin Kaplan, Iran'ın EW-i Sönnel dışı oldugunu, bu sebeple ts- lam âlemine önderlik yapamayacağını savu- nuyor. U.1990 günü tstanbul'da gerçekleştirilen operasyonla "Mnsufa Kemal'ln babası kim?" başhkh kitapçıklardan 3012 adet ele geçirildi. Bu kitapçıklan bastırıp dağıtmak ve tCCB'ye üye olmak suçlanndan; İCCB Istanbul basın sorumlusu ümran ÇUe, pro- paganda sorumlusu Hakan Aydın, kitapçık- ların dagıtımında görev alan Murat Aydın, kiupçıklan basan Celal Yıhnaz, Ümran Çi- le ile Segmur Aksun tutuklandılar. Gözaltı- na alınan diğer 6 kişi ise serbest bırakıldı. Söz konusu şahıslann sorgulamalan so- nunda ICCB lstanbul sorumlusunun halen Almanya'da bulunan Şevket Aydın olduğu anlaşıldı. Bürokraside tslamcılar İslami örgütlere geçmeden önce Cemalet- tin Kaplan'la ilgili "iki olaydau" söz etmek gerekiyor. "Bidm Ocak" adh aylık siyasi dergınin mart 1990 tarihli 72. sayısında şu saurlar yer alıyordu: "MiUi Egitira Bakanhgı'nda 67 nst düzey biirokrat pasif görevlere getirildi. Balcanlı- ğa geldiklen sonra yapbgı ilk açıklamalar- dan biri olan 'bakanlıfı dincilerdea temizkîtcegim' sözünan dogrnltasunda en bayök idımı atan Avni Akyol, yapbklannın sadece düzenleme oldugunu söjledi." Gerçekten, şubat 1990'da Milli Eğitim Ba- kanhğı'nda özellikle personel ve öziük işle- rinde görevli olan kimi "bürokratlar" görev- lerinden alındılar. tstanbul'da ele geçirilen, Atatürk'ün annesine dil uzatan broşürden sonra, bakanlık bünyesinde "özel bir soroş- tanna" yapıldı. Bu soruşturmadan sonra kimi isimlerin, doğrudan Cemalettin Kaplan hareketiyle il- gili olduğu saptandı. Sağ eğilimli "Bizim Ocak" dergisi, görevlerinden ahnanlann sa- yısını 67 olarak veriyordu. Oysa bakanlık üst düzey yetkilileri sayuun on beş dolayında ol- duğunu bildiriyor. Ordoda temizlik 16 Nisan 1989 tarihinde Genelkurmay Başkanı Orgeneral Torumtay'a (Nokta der- gisi) şu soru yönetildi: "Son zamanlarda özellikle Almanya'dan gelen bedelli yükümlöler arasında Cemalet- ÖB Kaplaıı'iD müriüeriııin yer aldıgı ve bun- lann da askerin içine sızdı|ı iddia ediliyor. BB konoda araşürma veya sonıştiırma yap- brdınız mı?" Torumtay yamtlıyor: "Böyle bir olay vu- kn bBİmamıs ve bu konuyla ilgili berbaagi bir soruşturma yapılmamıştır." Soru: "Askeri okullarda irticai faaliyetle- re kanştığı gerekçesiyle kaç öğrencinin okulla ilfşkisi kesildi? Soruşturma süren okul var mı?" Torumtay'm yarutı: "trtkai faaliyetleR ka- nşükian gerekçesiyle bugnne kadar 95 as- keri okul ogrencinin okullaria aUşkisi kesil- miştir. Bııgün askeri oknllarda böyle Mr so- mştnrma soz konusu değildir." Öte yandan, Silahlı Kuvvetler bünyesinde "irticai hareketferc" kanştıklan savıyla, özel- likle Hava Kuvvetleri'nden 146 subay ve ast- subayın ilişkilerinin kesildigini, Cumhuriyet muhabiri Evren Değer saptadı. Şubat 1990"dan geriye doğru on iki ay içinde as- kerlikle ilişkisi kesüenlerin çoğunluğu astsu- baydı. SCRECEK MİLtTAN tSLAM— Tiirkiye'de genç tslama harekeUer giderek daha 'militan' bir havaya banınuyor. ktanbul'da bir tslama göstert. Genç kuşaktan 'radikaltslamcılar' ne düşünüyor? ^Müslüınaıılarııı çoğu Islamı uygulaımyor' GENCAY ŞAYLAN Genç bir insanın bir ideolojiyi, bir siyasi akımı benimseyişi oldukça karmaşık bir sü- reçtir. Gencin kişiliği, aile çevresi, arkadaş çevresi, eğitim sistemi ve daha bir süru etki onun şu ya da bu görüşü benimsemesine yol açar. Bu süreçte bazan raslantısal değışken- ler de belirleyici olabiur. Kuşkusuz "tslama göniş" açısından ilk akla gelen değişken aile çevresidir. Türki- ye'de insanlar genellıkle tslam ilke ve değer- leri hakkjndaki ilk bilgileri aikleri içinde edi- nirler. Bu bakımdan dinsel eğilimleri güçlu aile çevresinden gelen gençlerin tslamcı gö- rüş ya da değerleri öncelikle aıine ya da ba- balanndan aldıklan varsayüabih'r. Ancak, belki de ilginç bir raslantı, burada görüşle- rine yer verilen tslama gençlerin hiçbirinin esas olarak ailelerinden etkilenmediği göz- lemlenmektedir. örneğin hukuk faküitesin- de okuyan bir "radikal lslamcı entelektüel" olarak nitelenebüen genç, aile çevresini şöyle tanımlamıştır : "Ben 1970 doğumluynm. İlk ve orta ög- reniminu doğduğum Karadeniz şehrinde ta- mamladım. AUem çok knlrnrln sayılmaz, babam ticaretle ugraşır. Ancak agabeyim ve amca focnklanm farkbdır, oniar lstaabal'- da oknmuş. bayağı külttirio kişilerdir. An- cak materraiist gönışe sahiptirier. Benim bse ögrencUigım onUnn etkisi altmda gelisti, so- la yöDelik. materyalist bir çizgim vardı de- nebilir. tlkoknlda iken solcu bir öğretneni- miz vardj, bize devrimci saıialar öğredr, du- varlara jazılar yazdınrdı. Bu dğretmenim galiba hâlâ hapiste. Lise çağında bir örgüt- te ilişkim yoktu, ama bol bol okurdum. Özellikle Aziz Nesin'i çok severdim. Cunı- buriyet gazetesini oknrdum, hâla okurnm. tslama kesimde bizim gazetemiz yok." Gazi Üniversitesi Ekonomi Bölümü'nde okuyan genç de aile çevresi açısından ben- zer bir konumda bulunmaktadır; "Benim ailem orta hallidir. Bir tç Ana- dolu sehrinde ticaretle meşgul olan babam inannuş bir Muslıimaadır. ama laiktir. Be- ni kuçükken Kuran kursuna yollamışlardı, ama evde toplumsai soruniar din açısından degerlendirilmezdi. Bu bakımdan ramazan- larda onıç tutardık, bayram namazına gi- derdik ama iş orada biterdi. Benim tslamcı göriışe meyletmem üniversiteye, okumak için Ankara'ya gelince başladı." Hukuk fakültesi öğrencisi radikal genç, tslamcı görüşe kendi kendine kitap okuya- rak uiaştığını şöyle ifade etmiştir: "Baslangıçta Seyid Kutup, Mevdudi gibi tslami düşünurieri okumuştum, ama beni özellikle etkileven yazar Hüsmi Aktas oldu. Risalei Nur'dan da birkaç kuçiik kitap oku- muştum. Bunlar beni çok etkiledi. Bu ara- da materyalistlerin ve ateistierin çok tuttuk- lan Descartes'ın Tann'ya inandığım oğren- dim. Bu, benim tslama Ugimi çok arttırdı. Üniversiteye gelince çok sayıda tslamcı ar- kadaşla tanışdm, onlaria konuşmak bana getişJBe fırsab verdi. Allakii Teala'nıa insa- oa verdiği bir nünet var, konnsma ve düşiin- me. Bakın ben şimdi bir tslaracıyım. ama bir arkadaş beni ikna edebüirse materyaiist doşÜDceye yöadebilirim. Benim kalbimi ls- lam ikna etti. " İmam-hatip liselerinin enemi tmam-hatip UseJerinden mezun olan genç- lerin lslama kesimde yer alması doğal bir süreç sayılmalıdır. Nitekim bizimle konuşan gençlerin bir kısmı imam-hatip lısclerinden mezun olduktan sonra üniversite öğrencisi olmuşlardır. örneğin Hukuk'ta okuyan ve "MflB Göriiş" sempatizanı bir genç, lslamcı kesim- GEIVÇ MISLUMANLAR NE Ü Ü Descartes'ın Tannya inandığını öğrenince tsîam'a ilgim arttı. Türk olmayan lslam âlimlerinin yazdıkîarı bana çok daha mantıklı geJiyordu. İmam-hatipte okurken Humeyni devrimi oîdu. Bundan çok etkilendim. Müslümanlann çoğu ibadet ediyor, ama Islamın gereklerini yerine getirmiyor. Batı'nın ilerlemesi esas İslamdan kaynaklanıyor. Müslümanlar îslamdan uzakîaştıkça geri kaldıîar. Yapılacak iş bellidir: Allah'm kitabını ve Hz. Peygamber'in sünnetini tekrar hâkim kılmak gerekiyor. de yer alma surecinı şöyle anlatmaktadjr: "1964 yüında Ordu'nun bir köyunde dog- dum, 4 kız, 3 erkek 7 kardeşiz. Ailenin mad- di dunımu hiç fena saydmaz, ama öyle ts- lami kaygıları yoktur. Daha çocuklu|umda okuma merakım vardı, Murat Sertoglu'nun kiUplannı çok severdim; sonra ünam-hatip lisesinde önce tarihe merak saldım, sonra ts- lam konusunda yazılmış ciddi eserleri oku- tnaya aşladtm. Ancak imam-baüp liselerin- den mezun olan berkes İslasacı olmuyor, Kuranı Kerimi okumakla, uç dort barf Arapca ögrenmekle tslama oinnmaz. Nile- kim beaim tslamcı olmamda ne aile çcvre- min ne de okuduğum okulun etkisi vardır. Ben Necip Faalı. Cerail Meriç'i, Edip Ak'ı okudura. Daba sonra yabana, yani Tark ol- mayan İslam alimJerini okumaya bsşladım, onlann yazdıklan, getirdikleri eleşoiiler ba- na Törldye'de yazıianlardan çok daha man- Oklı gehli. Onlan okuyonım ve başka arka- daşlara da okumalan için tavsiye ediyorum. Okumayas insan ileri gidemez, sadece slo- gao tekrariar." Gazi Üniversitesi Basın-Yayın Yüksek Okulu öğrencisi olan genç ise Islamcılığa ge- çişini şöyle anlatmaktadır: "1966 dogumluyum. Çok kuçiik yasım- dın beri meraklı birinsanım. Beş yaşmdan beri hep 19 baber boltenlerini dinlerim. Diu- >ayı tanımak benim için en bıiyuk ilgi alanı dmuşru. Dünyanın ber yerinde ezflen, sıkın- 0 içinde olan insanlar hakkında bflgi almak Lsterdira. tmam-hatip lisesinde okurken tran'da Humeyni devrimi oJda ve bundan çok etkilendim. Diger Müslüman nlkeler ko- nusunda btigi topiamava başladım ve ger- çek Müslüırıan oMafnmu o zamao anladım. Dünyada yön veren beili başh uç sistem var- dı. Kapitalist sistem. komönist sbtem ve ts- lın. Okndağum okulun bu çlzgiyi bolmam- da yardımı oldu, ama tslami oiretmek açı- sından yeterli defildi. tnsanıa İslami keodi kendine ogrenmesi gerek. Toplumumuzda gekneksellslami kiilrurie tslami kendi kay- nağından alan. dipdiri göriiş çat;şma halin- de. Moslamaniann çogu, ahret korkusu ile ibadet ediyorlar, ama Islamın gereklerini ye- rine getirmiyorlar. Faiz alıyorlar, tsiamın ozünü hâkim kılacak bir tntum içine girmi- yoriar. Dil-Tarih'in Tarih Bölümü'nde okuyan genç, tslama yönelmesinde tarihe duyduğu ılginin yattığını belirtmektedir. "Daba iraam-batip lisesinde ögrenci iken tarihe çok meraklıydım. Zaten bu nedenle tarih okumaya karar verdim, berbalde ile- ride tarib hocası olumm. Tarih bana ilmin, medeniyetin Baüya İslamdan teçtigini gös- lerdi. Tıp, cebir, matematik, Ldam alinıle- rince gelişJirikli, BatabJar onlardan akb. De- mek Batı'nın iieriemesi esas olarak tslam- dan kaynaklanıyor ve Miisiümanlar tslam- dan uzaklaşükça geri kaldıîar. O balde ya- pılacak is bellidir, Allab'ın kiubıru ve Hz. Peygamber'in sünnetini tekrar hikim kıl- mak gerekmektedir. Utt ben tslami çizgiye boyle gektim, tarih merakım >e arkadaş çev- rem bana istikamet verdi." Göruldüğu gibi bu gençlerin lslamcı gö- rüşlere yönelmesinde, okuma, ağırlıklı bir rol oynamıştır. 1980 sonrası Türkiye'de ya- yımlan ile etkinlikleri ile lslamcı akım ge- lişmektedir ve bu gelişme kaçuulmaz olarak genç insanlan etkilemektedir. Kuşkusuz an- ne ve babalarının bir tarikat üyesi olduğu dururolarda lslamcı çizgiye yönelmek daha kolay olabilrnektedir. Ancaİc burada söyle- şi yapan gençlerin hiçbiri için bu durumun söz konusu olmadığı, hatta bazılarının ai- lelerinin benimsedıklerı siyasi çizgiye karşı tepki gösterdıkleri anlaşılmaktadır.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear