Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
CUMHURÎYET/6 DÎZİ-RÖPORTAJ 18 MART 1990
GENÇ MUSLUMANLAR VE ISLAMCI HAREKET
İslamcılar nasıl bir Türkiye istiyor?
Sunuşlslamcı akımlar, son 5-6
yıldır Türkiye'nin siyasal
gündeminde ön sıralarda
ycr alıyor. özellikle 1980
yılından sonra hızla gelişip yükselen tslamcı akımlar, laiklik
sorunu üzerindeki tartışmalann yoğunlaşmasına neden oldu.
Aslında bu durumun sadece Türkiye'ye özgü obnadığı,
bütün tslam ülkelerinde ve topluluklannda sözû edilen
akunın önemli bir gelişme gösterdiği gözlemleniyor. Bu
gelişmenin dünya ölçeğinde böylesine ilgi uyandırmasının
nedeni, aralarında önemli farklılıklar olmasma karşın tüm
lslamcı akımlann toplumsal ve siyasal düzenin tslam
esaslanna göre düzenlenmesi talebini yükseltmeleri. özelükle
lslam devriminin tran'da başarı kazanmasından sonra
Islamcı akımlara ilgi anıs gösterdi.
Türkiye'de de tslama akımlar, bir başka deyişle sosyo-politik
yaşamın Islama göre düzenlenmesi talebi, toplumun her
kesiminde çeşitli endişe ve kuşkulann dile getirilmesine yol
açıyor. Türk toplumu yanm yüzyıla yaklasan bir dönem
içinde siyasal demokrasiyi kurumlaştırtna ve yerlestirme
uğraşı içinde. Laikliğin böylesine yoğun tartışmalara ve
gerilimlere neden olması demokrasi için duyulan kaygılardan
kaynaklanıyor. Bu gehsen akım ve ideolojinin siyasa] yaşam
üzerinde ne gibi etkiler yaratacağı merak konusu.
"îslamcılar ne yapmak, neyi gerçekleştirmek istiyor?" sorusu
bugflnUn Türkiyesi'nde birçok çevre tarafından sorulmaya
başlandı. Kuşkusuz bu tür sorulara en gerçekçi cevabı verecek
olanlar lslamcılardır. tslamiyet bir din, yani bir inanış ve
ibadet biçimidir. Ama aynı zamanda hem bireyi hem de
toplumu her yönü ile kapsamak iddiasında olan total bir
ideolojidir. Bu nedenle lslamcı ideolojiyi tanımak,
lslamcılann bunu günümüzde nasıl yorumladıklannı bilmek
gerekir.
Türkiye'nin siyasal gündeminde giderek önem ve ağırlık
kazanan tslamcı akımlar özellikle son bes, altı yıJdır
kamuoyunu meşgul etmektedir, ama hiç kuşkusuz daha uzun
bir geçmişi vardır. Ancak genel kanı, dünyadaki gelişmeiere
paralel olarak özellikk 1980 yılından sonra önemli mesafeler
alındığıdır.
lslama akımlar homojen bir görünüm vermemekte; kendi
içinde, araJannda önemli farklılıklar olan kesimlere
aynlmaktadır. Bu kesimlerin îslamıyeti şu ya da bu ölçüde
farklı biçimde yorumlayabildikleri, buna bağlı olarak da
farklı talep ve hedefler belirledikleri soylenebilmektedir. Bu
farklılıklar üzerinde tartışma bir yana bırakılacak olursa
gündemdeki en önemli sonmlardan birinin tslamcı hareketin
haritası olduğu söylenebilir.
lslamcı hareketler, dış ülke kaynaklı örgütlenmeler ve
Türkiye içindeki çeşitli örgüt, tarikat, dernek ve vakıflarla
çok yönlü bir araştırma konusudur.
Biz bu dizimizde Cüneyt Arcayürek\n "resmi kaynaklara"
dayanarak derlediği bir lslama örgütler tablosu ve 12 Eylül
dönemındeki tslamcı hareketlerin gelişmesine yer verirken
Gencay Şaylan\a üniversite gençliği arasında "radikai
lslamcı" kişüerle yaptığı söyleşileri de okuyuculanmıza
sunacağız.
tslama hareketin günümiiz üniversitelerinde azımsanmayacak
bir etkinlik sagladığı biliniyor. örneğin Ankara Üniversitesi
Hukuk Fakültesi'nde okuyan öğrencilerin dörtte biri
kadannın lslamcı ideolojiye sempati ile baktıkları çeşitli
kaynaklarca ifade edilmektedir. lslama akımlann haritası
yanında üniversite öğrencisi konumundaki lslama gençlerin
de siyasal sorunlara bakış biçimi, çözüm önerileri ve
değerlendirmeleri günümüzdeki tslama akımı tanıyabilmek
için bir göruş çerçevesi sağlayabilecektir. Bu nedente görüş
bildirmeyi kabul eden üniversite öğrencisi gençlerle yapılan
karşılıklı söyleşiler en azından siyasal akımlann lokomotifî
konumunda bulunan gençlerin eğilimlerini aksettirebilecektir.
Burada göriişlerine yer verüen gençler, Ankara'da Hukuk,
Dil-Tarih, Gazi Universitesi Ekonomi Bölümü, Basın-Yayın
Yüksek Okulu gibi çeşitli yükseköğrenim kurumlannda
öğrencilik yapmaktadırlar. Bu gençlerin lslamcı kesim içinde
şu ya da bu grubu ya da örgütü temsil ettikleri söylenemez.
Zaten söyleşilerde bu nokta uzerinde durulmamıştır. Ancak
bu gençler okuduklan yükseköğrenim kummunda belirgin
bir konuma sahip olan ve lslamcı ögrenciler arasında
tamnan kişilerdir. Bu bakımdan burada ortaya aulan fıkir ve
değerlendinnelerin, en azından bir kısun lslamcı gençliğin
görüşünü temsil ettiği söylenebilir.
1990 TürkiyesVndeyeraltındaki 80 örgütün 16'sı "sağ"kanatta
Doğu'dan esen
tslam rüzffârı
T,ürkiye*ye yönelik tran kaynaklı İslam
propagandası üç koldan sürüyor. Cemalettin
Kaplan Almanya'dan Türkiye'yi "Tebliğ"
bombardımanına tutuyor. Ancak 1989 yılı
sonlarında Kaplan'ın eski yardımcısı Hasan Hayri
Kılıç, tamamen îran güdümüne giren yeni bir
hareket oluşturdu. Bürokraside lslamcı örgütlenme
ise dikkatleri üzerine çekiyor.
CÜNEYT ARCAYÜREK
— 1 —
tslami örgütlerle ilgili çaüşmalara başlar-
ken, laiklik tamşmalan iki büyük olayla he-
nüz yeni bir aşamaya ulaşmamısü.
31 Ocak 1990gecesi Prof. Mummer Ak-
soy'un öldürulmesiyle başlayan "tslami ör-
gütlerden kaynaklanan terör" savları, daha
önce ortada yoktu. Laikliği yıkmaya yöne-
len lslama hareketler kuşkusuz biirniyordu,
fakat cinayete varan eylemlere yöneküklerin-
deo söz edilmiyordu.
Gazeteci Çetin Emeç'in hemen bütün
cumhuriyet dönemi aydınlan gibi laikliği sa-
vunan yazıları gözönünde tutularak, tslami
örgütlere bağlanan cinayetlere bir yenisinin
eklendiği bir sav olmaktan öteye, bir yargı
olarak öne sürüldü.
Düşün ve yazın çizgilerine bakılarak Ak-
soy ve Emeç cinayetlerini Türkiye'de varlığı
bilinen veya henilz bilinmeyen tslami örgüt-
lerin işlediği kanısı giderek güçlendi.
Mantık belki bu kanılan besliyordu. Fa-
kat bu cinayetleri işleyenleri ya da örgütü
devlet bulup çıkarmadıkça öne sürülen ka-
nılan, varsayımları yargıya dönüştürmek
olanaksızdı.
Türkiye'de tslami örgütler hemen her dö-
nemde var oldu. Kimilerinin kimliği -
devletçe- uzun süredir biliniyordu. Kimileri
ise adlannı ve varlıklannı Iran'daki tslami
devrimden sonra Türkiye'de duyurmaya baş-
ladılar. Devletçe izlenmeye ahndılar.
1990 yıhnın şubat ayında görüştüğüm bir
"yetkiH" şöyle diyordu:
"Bugiın devletin eliDdeld bflgi sndur
Türkiye'de sag ve sol 80 örgütün variıgı bi-
liniyor. 80N>rgririiıı 16'sı sagda. lclerinden
bazılan tslami hareketlere bagh."
Hepsi izleniyordu.
Ya devietin bümedikleri? Var mıydı, yok-
sa dış dünyada kurulu bir üçgen -son
dnayetleri- tezgâhhyor muydu?
Cinayetlerin dış bağlamh olduğunu kesin-
kes gösterecek ya da kanıian güçlendirecek
bir işaret de yoktu elde.
Yıllardır devlet yönetiminde ust düzeylerde
görev yapan, gizli,ttstükapalı örgilîleri dev-
let istihbaratıyla Ldeyen bir başkası, şunlan
söylüyordu;
"Ük koşal, her Od daayeti kimln ya da
bangi örgütün Iskdigini ortaya çıkarmak.
Aksi haldc öne siiriilen varsayunlar, Mıislü-
man olan ulke insanlannı' lndtecek, hatta
onanlmaz durumlanı itecek noktatara nunr.
Gerçekten cinayetleri tdama bir örgüt iş-
lediyse, bu sonoçia halkı yine bMtirnc bag-
buaanak gerekir. Şu çizgi nedeı dikkate
ahmnıyor
Libya-Lnbaaa-Taknn eksenine nedeo ba-
kılmıyor?"
Libya görüşü, kitni nedenlere bağlanabi-
lirdi. Tahran ise, lslam devriminin Türkiye'de
de gerçekleşmesine -bilinen somut
örneklerle- yönelen istekler içindeydi. Ya
Beyrut?
Aynı kişı'ye göre "Beyrnt'ta çeşitli örgüt-
ler vardı, dışa bağımlıydılar. Fakat onemU
yaolan 'profesyond terörist' otmalarrydL Dış
bagJajıblardai] öteye önemli kiınlikleri, le-
rorizmi 'meslek' edinmeleriydL"
Evet, 1990 Türkiyesi'nde 80 gizü örgüt var-
dı. On altısı sağ... Kimileri lslama örgüttü.
Şimdi, sağlam kaynaklardan alınan bilgiler-
le, tslamcı örgütlere bakalınr
Şemada yer alanlar
Resmi kaynaklar, tslamcı örgütlerin şema-
sım ayrıntılarla vermeden önce "Home>T>i-
dlik faaiiyetleri" bashğı aJünda bir giriş ya-
pıyorlar:
"Şah yönetiıniııin yıkılması ve tslam cnm-
bariyetiniıı kurulımuudaB soara traa; ölke-
sindeki rejimi, özellikle balkı Miisluıan
olao alkeiere beoimsetmek ve bu ülkelerde
de Jran tipi, temdi tslama dayalı rtjimlerin
ttsisi için yogmı bir faau'yet sarfetoıektedir.
Hedef akhgı ülkeJer arasında Törkiyc'BİB ön
sıralarda yer aldı&ı görülmektedir."
lkinci başhk: "Inuı'ın Tıirkive'ye yonelik
faaliyetleri":
A- Tahran ve Tebriz radyobuuun yayınla-
n:
Tahran ve Tebriz radyolannın Türkiye'ye
yoneük TOrkçe yayuüannda, 'tran'da gerçek-
leştirilen tslam devrimi, tran'tn komşusu bu-
lunan Türkiye'de de etkisini gösterecektir. Er
geç Tiirkiye'de bir tslam devrimi
vapdacaktır' şeklinde yıkıcı ve bölücü nite-
lileli cümlelere yer verilmektedir.
Ayetullah Humeyni de 'Kâfir ve faşist yö-
netimler aitındaki halkı Müslüman olan ül-
keleri ve özellikle THrkiye'yi kııtannanuz fc-
rekir, bu bizim görevimizdir. Halkı Müslü-
man olan bu ulkeierin halkına sesleniyorum;
•e durnyorsvanz, mücadele etmek için sila-
ha gerek yoktur' şekiinde konuşuyor ve bu
konusmalan radyo yayınlan arasında yer ah-
yordu.
Bu yayınlar hmnı -Türkiye'nin karşı çıkış-
lanndan sonra- azaltmış görünmelde birlik-
te, tran'ın aynı doğrultuda faaliyetlerini bas-
ka kanallarla yurüttüğü gözleniyor.
B- trşadi tslam Bakanhğı'nm faaliyetle-
ri:
Bu bakanlık tarafından bastınlan ve tran
lslam devrimini övücü nitelikteki bildiri ve
yayınlar, Humeyni'nin resimleri, poster ve
vaaz kasetleri posta ile gönderildi ya da
Türkiye'ye giriş yapan vasıta soförlerine ve-
rilmek suretiyle dağıttınldı. Böylece kendi-
lerine yakın olan ve tslam düzen hayranla-
nna devrim ve yönetim hakkında gereldi bil-
gi ve direktifler verüiyor.
KAPLAN — F. Almanya'da oslenen Kaplan
Hoca "cinat" çajnlanııı sürdüriiyor.
C- traa misyonlannıa faaliyetleri:
tran misyon şeflerinin, Türkiye'de faali-
yetlerin yürütülmesinde önemli derecede rolü
bulunuyor, temsilciliklerine gelen Türk va-
tandaşlanna tran devrimi ve Humeyni hak-
kında övucü mahiyette kitap, resim, broşür,
bildiri ve çeşitli konulan ihtiva eden kaset-
ler verüiyor. Aynca tran'a gitmek isteyenle-
re araa oluyorlar.
Humeynicilik faaliyetleri ılk zamanlarda
bazı Sünni vatandaşlanmızca benimsendi.
Ancak daha sonra bu akıma karşı antipati
duyulmaya başlandı. Bunu sezen tran tslam
Cumhuriyeti yetkilileri, propaganda faaliyet-
lerini Alevi vatandaşlarımızın yoğun olarak
bulunduğu bölgelere yönelterek kendi resmi
mezhepleri olan Caferi mezhebini ortaya at-
mak ve bu vatandaşlarımızın dini duygula-
nnı istismar etmek suretiyle yoğun faaliyet-
ler içerisine gırdiler.
Örgütler
tslami Cemiyet ve Cemaatkr Birligi: (Ce-
malettia Kaplan'ın örgütlenmesi)
Eski Diyanet Jşleri Başkan Yardıması ve
emekli Adana Müftüsu Cemalettin Kaplan
(Hocaoğlu) liderligindeki bir grubun 'Milli
Görüş Teşkilatları öze Dönüş Hareketi' adı
alünda Avrupa Milh' Görüş Teşkilatı'ndan
kopması sonunda ortaya çıktı.
lslam Cemiyeti ve Cemaatler Birligi, Fe-
derai Aimanya'nın Köln şehrinde Cemalet-
tin Kaplan'ın Genel Emir, Ahmet Polat ve
Selahattin Yazjcı'nın Emir Yardımalıgı ma-
kamına getirümeleri ile 25.11.1984 günü res-
men kuruldu.
Bu kuruluşun açık hedefi, tran örneğine
uygun bir 'Türk lslam Cumhuriyeti'nin' ku-
rulması. 15 Eylul 1986'da yayımlanan 1986
yılına ait faaliyet raporunda İslami Cemiyet
ve Cemaatler Birligi -lCCB'nin-kuruluş
amacının 'Acayasası Kur'an olan bir lslam
devleti kurmak, olduğu belirtiliyor.
İslami Cemiyet ve Cemaatler Birligi; ya-
kmlannı gönnek için TÜrkiye'ye gelen vatan-
daşlanrmz aracılığı ve çeşitli posta vasıtala-
rıyla irticai nitelikli broşür, kitapçık, bildi-
ri, video ve teyp kasetlerini gönderiyor.
lCCB'ce gerçekleştirilen bütün bu faaliyet-
ler 'teblij melodu' olarak adlandmlıyor.
Cemalettin Kaplan ve başında bulundu-
ğu tslami Cemiyet ve Cemaatler Birliği'nin
Türkiye'ye yönelik propaganda faaliyetleri
Alman makamlarınca da zararlı görüldü ve
Köhı tdare Mahkemesi Cemalettjn Kaplan
ve ICCB'nin Türkiye'ye yönelik cihat çağn-
sı yapmasını 1987 temmuzunda yasakladı.
Kaplan'dan kopma
Cemalettin Kaplan tran modeli bir tslam
dcvletini örnek almakla birlikte, tran dev-
rim lideri Humeyni'nin aşın derecede yücel-
tilmesine ve O'na bi'at edilmesine karşı çık-
tıgından, eski yardımcısı Hasan Hayri Kılıç
ile arası acıldı ve bu kişirun üderligınde 1989
yılı sonlarında 'kopma' oldu. Aynlan bu
grup tslami Hareket adını aldı. İslami Ha-
reket'ın tamamen tran güdümünde hareket
etmesine karşılık, Cemalettin Kaplan, Iran'ın
EW-i Sönnel dışı oldugunu, bu sebeple ts-
lam âlemine önderlik yapamayacağını savu-
nuyor.
U.1990 günü tstanbul'da gerçekleştirilen
operasyonla "Mnsufa Kemal'ln babası
kim?" başhkh kitapçıklardan 3012 adet ele
geçirildi. Bu kitapçıklan bastırıp dağıtmak
ve tCCB'ye üye olmak suçlanndan; İCCB
Istanbul basın sorumlusu ümran ÇUe, pro-
paganda sorumlusu Hakan Aydın, kitapçık-
ların dagıtımında görev alan Murat Aydın,
kiupçıklan basan Celal Yıhnaz, Ümran Çi-
le ile Segmur Aksun tutuklandılar. Gözaltı-
na alınan diğer 6 kişi ise serbest bırakıldı.
Söz konusu şahıslann sorgulamalan so-
nunda ICCB lstanbul sorumlusunun halen
Almanya'da bulunan Şevket Aydın olduğu
anlaşıldı.
Bürokraside tslamcılar
İslami örgütlere geçmeden önce Cemalet-
tin Kaplan'la ilgili "iki olaydau" söz etmek
gerekiyor.
"Bidm Ocak" adh aylık siyasi dergınin
mart 1990 tarihli 72. sayısında şu saurlar yer
alıyordu:
"MiUi Egitira Bakanhgı'nda 67 nst düzey
biirokrat pasif görevlere getirildi. Balcanlı-
ğa geldiklen sonra yapbgı ilk açıklamalar-
dan biri olan 'bakanlıfı dincilerdea
temizkîtcegim' sözünan dogrnltasunda en
bayök idımı atan Avni Akyol, yapbklannın
sadece düzenleme oldugunu söjledi."
Gerçekten, şubat 1990'da Milli Eğitim Ba-
kanhğı'nda özellikle personel ve öziük işle-
rinde görevli olan kimi "bürokratlar" görev-
lerinden alındılar. tstanbul'da ele geçirilen,
Atatürk'ün annesine dil uzatan broşürden
sonra, bakanlık bünyesinde "özel bir soroş-
tanna" yapıldı.
Bu soruşturmadan sonra kimi isimlerin,
doğrudan Cemalettin Kaplan hareketiyle il-
gili olduğu saptandı. Sağ eğilimli "Bizim
Ocak" dergisi, görevlerinden ahnanlann sa-
yısını 67 olarak veriyordu. Oysa bakanlık üst
düzey yetkilileri sayuun on beş dolayında ol-
duğunu bildiriyor.
Ordoda temizlik
16 Nisan 1989 tarihinde Genelkurmay
Başkanı Orgeneral Torumtay'a (Nokta der-
gisi) şu soru yönetildi:
"Son zamanlarda özellikle Almanya'dan
gelen bedelli yükümlöler arasında Cemalet-
ÖB Kaplaıı'iD müriüeriııin yer aldıgı ve bun-
lann da askerin içine sızdı|ı iddia ediliyor.
BB konoda araşürma veya sonıştiırma yap-
brdınız mı?"
Torumtay yamtlıyor: "Böyle bir olay vu-
kn bBİmamıs ve bu konuyla ilgili berbaagi
bir soruşturma yapılmamıştır."
Soru: "Askeri okullarda irticai faaliyetle-
re kanştığı gerekçesiyle kaç öğrencinin okulla
ilfşkisi kesildi? Soruşturma süren okul var
mı?"
Torumtay'm yarutı: "trtkai faaliyetleR ka-
nşükian gerekçesiyle bugnne kadar 95 as-
keri okul ogrencinin okullaria aUşkisi kesil-
miştir. Bııgün askeri oknllarda böyle Mr so-
mştnrma soz konusu değildir."
Öte yandan, Silahlı Kuvvetler bünyesinde
"irticai hareketferc" kanştıklan savıyla, özel-
likle Hava Kuvvetleri'nden 146 subay ve ast-
subayın ilişkilerinin kesildigini, Cumhuriyet
muhabiri Evren Değer saptadı. Şubat
1990"dan geriye doğru on iki ay içinde as-
kerlikle ilişkisi kesüenlerin çoğunluğu astsu-
baydı.
SCRECEK
MİLtTAN tSLAM— Tiirkiye'de genç tslama harekeUer giderek daha 'militan' bir havaya banınuyor. ktanbul'da bir tslama göstert.
Genç kuşaktan 'radikaltslamcılar' ne düşünüyor?
^Müslüınaıılarııı çoğu
Islamı uygulaımyor'
GENCAY ŞAYLAN
Genç bir insanın bir ideolojiyi, bir siyasi
akımı benimseyişi oldukça karmaşık bir sü-
reçtir. Gencin kişiliği, aile çevresi, arkadaş
çevresi, eğitim sistemi ve daha bir süru etki
onun şu ya da bu görüşü benimsemesine yol
açar. Bu süreçte bazan raslantısal değışken-
ler de belirleyici olabiur.
Kuşkusuz "tslama göniş" açısından ilk
akla gelen değişken aile çevresidir. Türki-
ye'de insanlar genellıkle tslam ilke ve değer-
leri hakkjndaki ilk bilgileri aikleri içinde edi-
nirler. Bu bakımdan dinsel eğilimleri güçlu
aile çevresinden gelen gençlerin tslamcı gö-
rüş ya da değerleri öncelikle aıine ya da ba-
balanndan aldıklan varsayüabih'r. Ancak,
belki de ilginç bir raslantı, burada görüşle-
rine yer verilen tslama gençlerin hiçbirinin
esas olarak ailelerinden etkilenmediği göz-
lemlenmektedir. örneğin hukuk faküitesin-
de okuyan bir "radikal lslamcı entelektüel"
olarak nitelenebüen genç, aile çevresini şöyle
tanımlamıştır :
"Ben 1970 doğumluynm. İlk ve orta ög-
reniminu doğduğum Karadeniz şehrinde ta-
mamladım. AUem çok knlrnrln sayılmaz,
babam ticaretle ugraşır. Ancak agabeyim ve
amca focnklanm farkbdır, oniar lstaabal'-
da oknmuş. bayağı külttirio kişilerdir. An-
cak materraiist gönışe sahiptirier. Benim bse
ögrencUigım onUnn etkisi altmda gelisti, so-
la yöDelik. materyalist bir çizgim vardı de-
nebilir. tlkoknlda iken solcu bir öğretneni-
miz vardj, bize devrimci saıialar öğredr, du-
varlara jazılar yazdınrdı. Bu dğretmenim
galiba hâlâ hapiste. Lise çağında bir örgüt-
te ilişkim yoktu, ama bol bol okurdum.
Özellikle Aziz Nesin'i çok severdim. Cunı-
buriyet gazetesini oknrdum, hâla okurnm.
tslama kesimde bizim gazetemiz yok."
Gazi Üniversitesi Ekonomi Bölümü'nde
okuyan genç de aile çevresi açısından ben-
zer bir konumda bulunmaktadır;
"Benim ailem orta hallidir. Bir tç Ana-
dolu sehrinde ticaretle meşgul olan babam
inannuş bir Muslıimaadır. ama laiktir. Be-
ni kuçükken Kuran kursuna yollamışlardı,
ama evde toplumsai soruniar din açısından
degerlendirilmezdi. Bu bakımdan ramazan-
larda onıç tutardık, bayram namazına gi-
derdik ama iş orada biterdi. Benim tslamcı
göriışe meyletmem üniversiteye, okumak
için Ankara'ya gelince başladı."
Hukuk fakültesi öğrencisi radikal genç,
tslamcı görüşe kendi kendine kitap okuya-
rak uiaştığını şöyle ifade etmiştir:
"Baslangıçta Seyid Kutup, Mevdudi gibi
tslami düşünurieri okumuştum, ama beni
özellikle etkileven yazar Hüsmi Aktas oldu.
Risalei Nur'dan da birkaç kuçiik kitap oku-
muştum. Bunlar beni çok etkiledi. Bu ara-
da materyalistlerin ve ateistierin çok tuttuk-
lan Descartes'ın Tann'ya inandığım oğren-
dim. Bu, benim tslama Ugimi çok arttırdı.
Üniversiteye gelince çok sayıda tslamcı ar-
kadaşla tanışdm, onlaria konuşmak bana
getişJBe fırsab verdi. Allakii Teala'nıa insa-
oa verdiği bir nünet var, konnsma ve düşiin-
me. Bakın ben şimdi bir tslaracıyım. ama
bir arkadaş beni ikna edebüirse materyaiist
doşÜDceye yöadebilirim. Benim kalbimi ls-
lam ikna etti. "
İmam-hatip liselerinin enemi
tmam-hatip UseJerinden mezun olan genç-
lerin lslama kesimde yer alması doğal bir
süreç sayılmalıdır. Nitekim bizimle konuşan
gençlerin bir kısmı imam-hatip lısclerinden
mezun olduktan sonra üniversite öğrencisi
olmuşlardır.
örneğin Hukuk'ta okuyan ve "MflB
Göriiş" sempatizanı bir genç, lslamcı kesim-
GEIVÇ MISLUMANLAR
NE Ü Ü
Descartes'ın Tannya
inandığını öğrenince
tsîam'a ilgim arttı.
Türk olmayan lslam
âlimlerinin yazdıkîarı bana
çok daha mantıklı
geJiyordu.
İmam-hatipte okurken
Humeyni devrimi oîdu.
Bundan çok etkilendim.
Müslümanlann çoğu
ibadet ediyor, ama Islamın
gereklerini yerine
getirmiyor.
Batı'nın ilerlemesi esas
İslamdan kaynaklanıyor.
Müslümanlar îslamdan
uzakîaştıkça geri kaldıîar.
Yapılacak iş bellidir:
Allah'm kitabını ve Hz.
Peygamber'in sünnetini
tekrar hâkim kılmak
gerekiyor.
de yer alma surecinı şöyle anlatmaktadjr:
"1964 yüında Ordu'nun bir köyunde dog-
dum, 4 kız, 3 erkek 7 kardeşiz. Ailenin mad-
di dunımu hiç fena saydmaz, ama öyle ts-
lami kaygıları yoktur. Daha çocuklu|umda
okuma merakım vardı, Murat Sertoglu'nun
kiUplannı çok severdim; sonra ünam-hatip
lisesinde önce tarihe merak saldım, sonra ts-
lam konusunda yazılmış ciddi eserleri oku-
tnaya aşladtm. Ancak imam-baüp liselerin-
den mezun olan berkes İslasacı olmuyor,
Kuranı Kerimi okumakla, uç dort barf
Arapca ögrenmekle tslama oinnmaz. Nile-
kim beaim tslamcı olmamda ne aile çcvre-
min ne de okuduğum okulun etkisi vardır.
Ben Necip Faalı. Cerail Meriç'i, Edip Ak'ı
okudura. Daba sonra yabana, yani Tark ol-
mayan İslam alimJerini okumaya bsşladım,
onlann yazdıklan, getirdikleri eleşoiiler ba-
na Törldye'de yazıianlardan çok daha man-
Oklı gehli. Onlan okuyonım ve başka arka-
daşlara da okumalan için tavsiye ediyorum.
Okumayas insan ileri gidemez, sadece slo-
gao tekrariar."
Gazi Üniversitesi Basın-Yayın Yüksek
Okulu öğrencisi olan genç ise Islamcılığa ge-
çişini şöyle anlatmaktadır:
"1966 dogumluyum. Çok kuçiik yasım-
dın beri meraklı birinsanım. Beş yaşmdan
beri hep 19 baber boltenlerini dinlerim. Diu-
>ayı tanımak benim için en bıiyuk ilgi alanı
dmuşru. Dünyanın ber yerinde ezflen, sıkın-
0 içinde olan insanlar hakkında bflgi almak
Lsterdira. tmam-hatip lisesinde okurken
tran'da Humeyni devrimi oJda ve bundan
çok etkilendim. Diger Müslüman nlkeler ko-
nusunda btigi topiamava başladım ve ger-
çek Müslüırıan oMafnmu o zamao anladım.
Dünyada yön veren beili başh uç sistem var-
dı. Kapitalist sistem. komönist sbtem ve ts-
lın. Okndağum okulun bu çlzgiyi bolmam-
da yardımı oldu, ama tslami oiretmek açı-
sından yeterli defildi. tnsanıa İslami keodi
kendine ogrenmesi gerek. Toplumumuzda
gekneksellslami kiilrurie tslami kendi kay-
nağından alan. dipdiri göriiş çat;şma halin-
de. Moslamaniann çogu, ahret korkusu ile
ibadet ediyorlar, ama Islamın gereklerini ye-
rine getirmiyorlar. Faiz alıyorlar, tsiamın
ozünü hâkim kılacak bir tntum içine girmi-
yoriar.
Dil-Tarih'in Tarih Bölümü'nde okuyan
genç, tslama yönelmesinde tarihe duyduğu
ılginin yattığını belirtmektedir.
"Daba iraam-batip lisesinde ögrenci iken
tarihe çok meraklıydım. Zaten bu nedenle
tarih okumaya karar verdim, berbalde ile-
ride tarib hocası olumm. Tarih bana ilmin,
medeniyetin Baüya İslamdan teçtigini gös-
lerdi. Tıp, cebir, matematik, Ldam alinıle-
rince gelişJirikli, BatabJar onlardan akb. De-
mek Batı'nın iieriemesi esas olarak tslam-
dan kaynaklanıyor ve Miisiümanlar tslam-
dan uzaklaşükça geri kaldıîar. O balde ya-
pılacak is bellidir, Allab'ın kiubıru ve Hz.
Peygamber'in sünnetini tekrar hikim kıl-
mak gerekmektedir. Utt ben tslami çizgiye
boyle gektim, tarih merakım >e arkadaş çev-
rem bana istikamet verdi."
Göruldüğu gibi bu gençlerin lslamcı gö-
rüşlere yönelmesinde, okuma, ağırlıklı bir
rol oynamıştır. 1980 sonrası Türkiye'de ya-
yımlan ile etkinlikleri ile lslamcı akım ge-
lişmektedir ve bu gelişme kaçuulmaz olarak
genç insanlan etkilemektedir. Kuşkusuz an-
ne ve babalarının bir tarikat üyesi olduğu
dururolarda lslamcı çizgiye yönelmek daha
kolay olabilrnektedir. Ancaİc burada söyle-
şi yapan gençlerin hiçbiri için bu durumun
söz konusu olmadığı, hatta bazılarının ai-
lelerinin benimsedıklerı siyasi çizgiye karşı
tepki gösterdıkleri anlaşılmaktadır.