Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
CUMHURÎYET/10 PAZAR YAZBLARI 18 MART 1990
Stockholm'dan
Mandela'nın
can yoldaşıMandela ve Oliver Tambo, 50 yıl kadar önce
Johannesburg'da ortaklaşa bir avukat bürosu
açmışlardı. Sonra biri hapse düştü, diğeri
sürgünde mücadeleyi sürdürdü. Tam 28 yıl
sonra iki siyah özgürlük savaşçısı Stockholm'da
kucaklaştı. İkisi de hâlâ dinç ve inançlıydılar.
YAVUZ BAYDAR
STOCKHOLM — Tarih dü-
ğümlerinin bir bir çözüldüğü, ye-
ni düğümler için hazırlıkların ya-
pıldığı günlerin ortasmdayız. Da-
ha dun olanaksız gorunen pek çok
şey, bugün gözlerimizin önünde
gerçekliğe dönüşüveriyor.
Nelson Mandela'nın hafta ara-
sındaki Stockholm zdyareti de hem
kendisi hem de dış dOnya için, çok
özel bir anlam taşıyordu.
Siyah muhalefet hareketi
ANCnin 71 yaşındaki 'raanevi' li-
deri, yanm yüzyıllık dava yoldaşı
OJiver Tambo'yu tarn 29 yıllık bir
aradan sonra yeniden Stockholm
1
da görebileceğini acaba hiç tahrrun
etmiş miydi?
ANCnin 'manevi' ve 'fiziki' li-
derleri, hayli ihtiyarlamış olarak
Stockholm'ün devlet konukianna
ayrılmış ünlü sarayı Haga'da pa-
zartesi akşamı bir araya geldiler.
İki zinde ihtiyar... Birini 27 yıllık
hapis, diğerini aynı süreli sürgün
yaşamı ezmeye çalışmış, ama gö-
rüldüfü kadanyla pek ba$anlı
olamamıştı.
ANC Genel Başkanı OHwr
Tambo, bir suredir Stockholm'da
tedavi göniyordu, geçen ağustos
ayında asın calışmadan ötürü ge-
çirdiği hafif bir beyin kanamasın-
dan dolayı, sağlığı ANC çevrele-
rinde endişe yaratmıştı, ama Man-
dela ile buluşmasında sergilediği
görüntü olumlu izlenim uyandı-
rıyordu.
Kişi, yasamında nelere tanık ol-
muyor ki.. Son yıüarda uluslara-
rası kamuoyunun yoğun baskısı
ile birer efsaneye dönüşen bu iki
lider, siyahlann özgürlük mücade-
lesinin dinamik savaşçıları olarak
Johannesburg'da 50 yıl kadar ön-
ce bir avukat bürosu açmışlardı
ortaklaşa...
Komünizme inaruyorlardı. Pre-
toria'nın vahşi antikomünizmi
karşısında silahlı mücadelenin sa-
vunuculuğunu da üstlendiler.
Vahşetin tırmanışı da hızb ve sert
oldu tabii. llke kana kan, dişe dişti
çünkü: Martin Luthcr King "Gözr
göz demeye devam edersek etraf
körlerie dolar" dememişti henüz.
Ünlü Sharpeville kıyımından
sonra iki avukat önce Soweto'da
bir getto mutfağında -1960 rnart
ayıydı- bir araya geldiler, son ola-
rak da birbirlerini 1962 haziran
ayında Tanzanya-Zambiya sınırı
yakırunda gördüler. Tambo müca-
deleyi dışanda sürdürecekti, Man-
dela ise illegal bir muhalif olarak
içeride.
Görüş o görüş oldu. Mandela
ömurboyu hapis cezasıyla par-
maklıklar arkasına kapatüırken
Tambo da bir sürgun olarak yasa-
maya koyuldu. 'Fiziki' lider ola-
rak ANC'yi bir arada tutmaya ça-
lıştı: Bu yüzden de 30 yıl Güney
Afrika topraklarına ayak ba-
samadı.
Nelson Mandela tsveç'e gelişin-
de bir devlet adamı gibi karşılan-
dı, ama protokol, havaalanına ini-
şinden kısa bir süre sonra bozu-
luverdi. Olof Palme'nin eşi Lis-
beth Palme'nin 'teklifsiz' karşıla-
ma ortamını yaratmasıyla ve sür-
günde yasayan eski ANClilerin
bir bir ortaya çıkmasıyla havaala-
nında DYP'nin seçim gezilerine
benzer görüntüler yaşandı. 'Bir
deve kesilmediği lcaidı' dense ye-
ridir.
İsveç, II. Dünya Savaşı'ndan bu
yana bazı özgürlük hareketlerine
"iivcy babalık" edegelmiştir. Ki-
mi övgü payı çıkarır bundan, ki-
mi de kızar. Bu sonuncular genel-
likle Isveç'i 'kahve dögücünün
hınk deyicisi' bulan elestirmenler-
dir. lsveVin Viet-Kong'u, FKÖ'yü
desteklemesi sık sık öfkeli konuş-
malara neden olur.
Bu tür devlet politikalannın
doğruluğu yanlışlığı tartışmalıdır,
ama evrensel bir davayı içerdiği
için Isveç'in ANC angajmanına
pek bir itiraz gelmiyor. Bir iç kon-
sensüs de görülmekte. Mandela-
nın parlamentoda yaptığı konuş-
ma her siyasi görüşten alkış aldı
bu nedenle. Mandela demokrasi-
ye tam olarak geçilinceye dek si-
lahlı mücadelenin süreceğini açık
bir dille «öylese de komünist de ol-
sa, herkeste Mandela'nın ülke-
siride 'burjuva demokrasisi'ne ha-
yır demeyeceği inancı var çünkü.
iki 'ihtiyar' ANC'li avukat, ör-
gütün Stockholm'da dün sona
eren tarihi toplantısında bu ve
benzeri konulan tartıştılar etraflı
olarak. Banşçı bir mücadele stra-
tejisine giden ilk adımlar da bu-
rada atildı denebilir.
Mandela, parlamento konuş-
masından önce yaptığı basııı top-
lantısında, "Gorbaçov hakkında
ne dıişiinüyorsuıtuz" sorusuna şu
yanıtı verdi: "Gördiigüm ve anla-
dıgım kadanyla çok düriısl bir li-
der. Balılı pek çok liderin aksine
ülkesindeki sistemin lemel eksik-
liklerini açık olarak kabul ediyor.
İlçüncii Oünys'nın emperyalizm
altında ezilmesine de karşı."
Dünya 30 yıl öncesinin dünya-
sı değil tabii. SSCB'den gördük-
leri destek kadar Batı'yı da tanı-
yan iki ANC'li, kurulmakta olan
dünyanın da farkında görünüyor-
lar. Stratejilerini de özgürlük
zorluyor.
ParisHen
Bilgi işlem
ve demokrasiFransa'da hükümet, terör olaylanna karışan ya
da yardımcı olabilecek kişilerin, siyasal eğilim,
din, hatta ırksal özellikleriyle bilgisayara
fişlenmesini öngören bir kararname çıkarınca
kıyamet koptu. Le Pen'in hemen desteklediği
kararnameyi, hükümet, kamuoyunun tepkisi
üzerine geri almak zorunda kaldı.
SABETAY VAROL
PARİS — Terör, siyasal istih-
baraı, fişleme... Türkiye'nin sii-
rekli gündeminde olan bu sözcük-
ler son günlerde Fransız kamuo-
yunu sarsan bir tartışmanın teme-
lini oluşturdu.
Geçen hafta içinde Resmi Ga-
zete'de yayımlanan bir hükümet
kararnamesi, tçişleri BakanlığV-
na bağiı "genel istihbarat" servi-
sinin, kişileri nasıl fişleyeceğine
dair hükumler getiriyordu. Terör
eylemlerine katılan ya da bu ey-
lemlere yardımcı olabileceklerin
fişlendiği bu dosyalara kaydedi-
len bilgiler arasında, fişlenen ki-
sinin siyasal inançlan, dini, hat-
ta ırksal özellikleri yer alıyordu.
Ustelik kararname, ilk kez bu fiş-
lerin bilgi işlem merkezlerinde
toplanmasına olanak veriyor,
böylesi bir uygulama için gerekli
izni verecek kuruluş olan
"CNIL" (Bilgi İşlem ve Özgürlük
Ulusal Komisyonu) adh komisyo-
nun da onayını taşıyordu.
Haber bir anda tüm gazete ve
TV'lerde bomba gibi patladı:
"Çok özgürlükçü" geçinen sosya-
list bir hükümet, faşist rejimlere
layık bir polisiye fişleme yontemi-
ni Fransa gibi bir özgürlükler ül-
kesine taşıyordu. Tüm vatandaş-
lar din, ırk ve siyasal inançlarına
göre dev bilgisayarlarda fîşlene-
cek, yarın öbür gün canı isteyen
totaliter bir hukumet polisi, bil-
gisayarın duğmesine basınca, ör-
neğin Fransa topraklannda yaşa-
yan sol göruşlu, esmer, kıvırcık
saçlı ve Müsluman kokenli tum
insanların listesini 'printer'e çıka-
rabilecekti.
Aşırı sağcı Jean Marie Le Pen
kararnameyi anında onaylayan az
sayıda politikacıdan biri oldu. Le
Atina'dan
8 nisan seçiminde
17 Kasım gölgesiHer seçim öncesinde olduğu gibi bu seçimlerde
de polis alarma geçmiş durumda. 17 Kasım
örgütünün herhangi bir eylemine karşı siyaset
adamları, savcı, yargıç, avukat ve ünlü
doktorlar, sanayici ve gazeteciler korumaya
alınmış durumda.
Canlı cinsel gösteri merkezinde, cinsellik kırtasiyesi (kuçiik resim) ve gosteri bir arada.
Madrid'den
Ole Live Sex
kan haberlere bakılırsa, Yunan
makamları, Türkiye'deki
"meslektasları" ile alelacele
"temas" kurmuş ve "göriiş
alışverişiade" bulunmuştu. An-
cak bu "görüş alışverişlerinin"
sonucu sır gibi gizli tutuluyor.
Ne var ki 17 Kasım "ef&anele-
şirken" 8 nisan pazar günü yapı-
lacak olan genel seçim tarihinin
yaklaşması, Yunan polisini oduk-
ça düşündurmeye başladı. Polis,
17 Kasım terör örgütünün bundan
bir ay önce Atina'daki Harp Mü-
zesi'nden ulu orta ve gün ışığın-
da çaldığı iki adet bazukayı ne ya-.
pacağını haklı olarak merak edi- >
yor. Bazukalar 17 Kasım terör ör-
gütünün bildirisine göre "çalın-
mamıs" asker terımiyle "yer de-
ğiştirmisti".. Bunun anlamı ne
olabilirdî acaba? 'Yoksa parla-
mentoyu mu başka bir bakanlık
binasını mı, havaalanını mı hava-
ya uçurmayı planlıyorlar?' soru-
ları uzman kişilerin kafasında bi-
rikiyor ve her türlü önlem alım-
yor.
Bu konuda her seçim öncesin-
de olduğu gibi bu seçimlerde de
"alann" durumuna geçen güven-
lik makamları, siyaset adamla-
rmı, sava, yargıç, avukat ve Ün-
lü doktorlan, sanayiciyi ve gaze-
tecileri korumaya almış bulunu-
yor.
Madrid'de yeni açılan Live Sex Show Center her
yaştan insanlarla dolup taşıyor. Alt kattaki
kabinlerden birine girerseniz, önünüzde açılan
ekranda Adem ile Havva'yı izleyebiliyorsunuz.
MİNE G.SAULNIER
MADRİD — Bilirsiniz bütün
"taaza" düşünceler, okuyan in-
sanlann kafasından çıkar. tspan-
yol basını aviardır dümbelek ca-
Iıyor: "Ve sonanda güzel Mad-
rid'imizde, Avnıpa ayannda bir
canlı cinsel gösteri merkezi açıl-
dı! Live Sex Show Center!" Ge-
lin de merak etmeyin. Gazetelere
bakıyorum, El Pais, Tiempo fa-
lan.
Gidip görüp anlatan muhabir-
lerin de hepsi ve herhalde özellikle
kadın. Aa, dedim kendi kendime,
bızim bıyıklı Türklerin Batılı ha-
tunları sinekler gibi avladıklan
boyle evrensel bir yarış alamnda,
İspanyol bayanlardan daha az ga-
zeteci olamam!
Madrid'i çok sevmemin bir ne-
deni, bu kentte cehenneme bile gi-
debüeceğjm arkadaşlanmın yaşa-
ması. "tllaki beni bu merkeze gö-
tiiriio", diye tutturdum.
Doğrusu çok ısrar etmeme ge-
rek kalmadı ve beş kafadar, bir
Madrid gece yaruından sonra,
meyvalı dondurma külahı gibi
rengârenk bir "süperınarkette"
bulduk kendimizi. tlk bakışta içe-
risi, temizlik, modernlik ve plas-
tiklikten yana bir seks merkezin-
den çok Kaptan Kirk'ün uzay ge-
misıni andınyordu. Bin metreka-
reyi aşkın bir alanı birbirini gö-
ren uç kata ayınnışlardı.
Alt katta yan yana dizili ve
pembe kapılı kabinler, orta kat-
ta sıradan bir bar, üst katta ise pa-
zarlanan cinselliğin "lurtasiye"
bölümü vardı. Kitaplar, anahtar-
lıklar, oyuncaklar, her iki cinsten
şışme bebekler... lyi ki vardı bu
kırtasiye bölümü. Yoksa nerede
olduğumuzu unutabilirdik!
Kitap sevgimiz burada da
ağır bastı ve en çok, işlenen
"konuya" açıklık ve derinlik ka-
zandıran yayıralarla pek eğlendik.
Bu arada erotik endüstrinin son
buluşu, yenilebilir iç çamaşırlann
da çok ilgi çekici okjuğunu belirt-
meden geçemeyeceğim.
Carüı Cinsel Gösteri Merkezi'n-
de bizden başka çiftler, hatta yal-
nız ve "normal" kadınlar vardı.
Hepsi sakin sakin dolaşıyor, ka-
binlere girip çıkıyor, barda kah-
ve içiyor.lki hanım, kapıyı kapa-
tıp gösterilen bölmeye 500 peseta
attık.
Önumüzde bir ekran açıldı. Ek-
ran aslında otomatik bir pence-
reydi ve iki dakika süreyle, orta-
da dönen bir platoya açılıyordu.
Platonun üsiünde ikisi de esmer
güzeli bir Adem'le Havva vardı ve
cenetten atılmalarına neden olan
günahı isliyorlardı. Ancak, biz se-
yircileri sannedekilerden ayıran
cam, göruntüyü kesmiyordu. Ya-
ni biz Adem'i, Havva'yı ve daire
biçiminde sahne çevresine dizili
diğer kabinlerdeki öteki müşteri-
leri seyrederken; onlar da bizi gö-
rebiliyorlardı.
Kabinelerden birinde orta yaş-
lı.ciddı görunüşlu iki ev hanımını
görünce, Adem'le Havva'nın gül-
mesi tuttu. Günaha ara vermek
zorunda kaldılar. Biz ise günah
görmek için para veren diğer müş-
terilerin gazabını düşünerek ter-
lemeye başlamıştık ki iki dakika
bitti ve ekran kapandı. Alı al, rao-
ru mendil, dısarı attık kendimizi.
Aslında üç tur gösteri var. Biri
bu anlattığıznız. Diğeri, porno
fılmler seyredilen "bireysel" ka-
binler. Üçüncüsü ise kanlı canlı
bir kuzeyli dilberle birlikte, yine
"yaJnız" olacağınız hücreler. Dü-
berler; Sandra, Natalia, Veroni-
ca gibi birbirinden guzel adlarla,
fotoğraflı bir mönüde sergileni-
yorlar.
Tamam diyorsunuz, ben Nata-
lia'yı istiyorum. Kabine giriyorsu-
nuz, Natalia duğmesine basınca,
dilber geliyor. !lk 500 pesetaya
konuşuyor sizinle, ikınci 500'e üs-
tünü, üçüncu 500'e altım çıkartı-
yor; dördüncüye, kapıp koy-veri-
yor kendisıni. Ufak bir aksilik var
yalnız: Sizi Natalia'dan ses geçi-
ren, ama kurşun geçirmeyen bir
cam vitrin ayınyor.
Natalia, Almanya'nın kuzeyin-
den geldiğini söyledi. Hamburg
mu? diye sorduk, daha kuzeyden,
dedi. Bizım için Hamburg'dan
yukansı "buzul" denizi olduğu
için, Natalia'nın ilk bej yüz pese-
tadan "sonrasına" bakmadık.
Bana kahrsa gösteri merkezinin
sahipleri çok akıllı kişiler. Kuzeyli
dilberiere bakmanın, dokunmak-
STELYO BERBERAK1S
ATİNA — Yunanistan güven-
lik makamlarının "korkolu rii-
yası" haline gelen "17 Kasım"
adh terör örgutu, halk arasında
simgeleşmeye başladı. Kuçük ço-
cuklann "hırsız-poUs" ya da
"kovboyculuk" oyunlarına şim-
di "17 Kasım teröristleri-polis"
oyunu da katıldı. Hatta mahalle-
lerde çocuklar arasında oluşturu-
lan geleneksel "çele"lerin bazısı
daha da ileriye giderek bir örnek
giydikleri montlannın arkasına
"17 Kasım Jr." gibi çetelerinin
adını belirleyen yazıları işliyorlar.
Geçen hafta içinde bir süper
marketi soyduğu iddia edilen bi-
ri, mahkemenin 7 yıllık hapis ce-
zasını duyunca şöyle bağırmıştı
saJonun içinde, "..Ûlan 17 Kasnn
iyi yapıyor da hepinizi temidiyor.
Ama bütün yargıçları teker teker
temizlemesi gerekir ki rabat ede-
lim. Suçsnz oldugum taalde beni
bapse ükıyorsunuz. Bu ne iştir!"
oysa mahkeme karann» okuduk- A
frikalı için kopan fırtmanın diğer kentlere
Roma'dan
Göçmen avı'Zenci krizi'nin boyutları her gün büyürken
Floransa, tüm İtalya'nın endişeli bakışlarını
üzerinde topluyor. Floransa'daki 10 bin
tan sonra duruşmayı sona erdiren
yargıçlar, bu sözleri duyunca sa-
nık aleyhinde dava açtılar. Aynı
anda davacı yargıçların yerini
"ust makamlara kiifür edenleri"
yargılayan başka yargıçlar almış
ve yeni duruşma, anında başla-
mıştı. Sanık, karşısına dikiien ça-
tık kaşh yeni yargıçlara adeta yal-
vanyordu. "Yabn oe olur kusu-
nıraa bakmayın. Ben soygoncu
olmadıgımı aolaiamadım ve bir
önceki yargıçlar beni hapse atü-
lar. Karar okununca kendimden
geçtim. Vallahi ne dediğimi
bilmiyordum" dediyse de "yar-
gıçlara küfür ve hakaret etme"
suçundan 18 ay daha hapis ceza-
sı yiyivermişti.
Adıru, 17 Kasım 1973'teki cun-
taya karşı ayaklanan öğrenci ha-
reketinden alan bu terör örgütü,
Yunanistan'ın demokrasiye geçti-
ği 1974'ten bu yana 16 siyasi ci-
nayeti ve bırçok bombalı saldın-
>ı üstlenmişti...
Bu arada geçen ay içinde Türki
ye'de "pişmantık" yasasından ya-
rarlanan eski bir müitanın "17
Kasını'dan Yunan ordusu malı iki
labanca ledarikeltik" yolundaki
tan daha keyifli olduğunu hemen 'ifadesi, Yuaan^üvenltk raakam-
anlamışlar. Aşağıdaki döner pla- larını, ordu teşkilatını ve gizli ha-
toda da Adem'le Havva'yı, adam ber alma orgütü KYP'yi hareke-
gibi tspanyollara oynatıyorlar. tegeçirdi. Yunan gazetelerindecı-
Pen: "Bröton kokenli, Katolik ve
sağ egilimli olarak fislenmekJen"
rahatsız olmayacağını söyledi.
Ama sağlı sollu politika adam-
lannın ezici çoğunluğu kararna-
meye şiddetle karşı çıktı. Hükü-
met birkaç saatliğine de olsa ken-
dini savunmaya gayret etti. öz-
gürlükkri güvence altına almak-
la yükümlü CNIL gerekli izni ve-
rişini, mazeret gibi kullandı.
CNIL başkanı ve eski "L«
Monde" Gazetesi Genel Müdürü
Jacques Fauvet, istediği kadar,
gerçekte bu fişleme yönteminin
yeni olmadığını. yeni olanın sade-
ce fışleri bilgi işlem sistemine ge-
çirmekle ilgili olduğunu, bu vesi-
leyle başkanı olduğu komisyonun,
"fişleme kararnamesinin resmi
gazetede yayımlanmasının
sağlandığım" söylesin. kamuoyu-
nu frenlemek mumkun oimadı.
Bir gün sonra Başbakan Michel
Rocard, "Halkın uygulamayı ye-
terince anlamadan aşın duyariılık
gösterdigini" açıklayarak karar-
nameyi geri aldı.
Fransa, başta polisin kuliandığı
fışler olmak üzere, tum ıişleme
yöntemlerinde 'bilgi işlem'in kul-
İanımı konusunda hayli duyarlı
bir ülke. Bu duyariılık 1981'den
beri iktidarda olan sol hükümet-
le başlamıyor. Daha 1976'da sağ
egilimli Valery Giscard d'Fsta-
ing'in cumhurbaşkanljğı sırasın-
da tüm kamuoyu, 'bilgi işlem'in,
kötüye kullanıldığında nasıl öz-
gurlüğü kısıtlayacak bir silah ha-
line gelebileceğini anlamıştı. Na-
zi Almanyası'nın işgaline uğrayan
ulkelerinde, lkinci Dunya Savaşı
yıliarfnı ve güvenlik örgütünün
nasıl Almanlar ve faşist işbirlik-
çileri tarafından kullanıldığıııı biı
türlü unutamayan Fransa, bu ko-
nuda birçok ulkeden daha ihtiyat
lı.
Borsaya
başkan dopingiİstanbul Menkul Kıymetler Borsası Başkanhğı'na Yaman Törüner'in getirilmesi,
hisse senedine yatınm yapanlann ve aracı kuruluşlann moralini artırdı.
Borsacılar: "Yeni başkanla birlikte belirsizlik ve bekleme dönemi sona erdi."
Yaman Törüner. "Borsanın büyümesi gerekir."
HER HAFTA 8 SAYFALK BORSA BÖLÜMÜ
Hisseler için ayn ayn tahminler, beklentiler. Uzmanlann önerileri.
Hangı hisse senedini kim topluyor, kim saüyor?
Tuncay Artun ve Mehmet Gün Çalıka'nın borsa değerlendirmeleri.
Ekonomik Panorama'nın özel borsa endeksi...
BREZİLYA'DA GUNUN ADAM
OLAN TÜRK'LE KONÜŞTUK
Brezilya'da Mericez Bankası Başkanlığı'na
getirilen İbrahim Eriş, sorulanmızı
yanıtladı, ne yapacağını anlatn. İbrahim
Eriş'in Bafra'dan Brezilya'ya uzanan
yolunun öyküsü...
Türkiye'deki annesi ve laz kardeşlennin
sevinci...
Özal'a sunulan gizli "özelleştirme
raporu"nu açıklıyoruz.
Murtaza Çelikel: "Bankalar evlatlanm
yiyor."
Leasıngli yaşam tuttu. Arnk otomobiller Je
finansal kıralama yömemıyle satüıyor.
"Kopya reklam" tartışması büynyor.
Kamu bankalan, batan bankalara artık
babalık yapmayacak.
Prof Dr. Erdoğan Alkin "Avnıpa
Topluluğu, Sosyalıst Ülkeler. Türkiye"yi
yazdı.
Dünyadaki yeni hedef: Ticaretteki Berlin
duvarlanıu da yıkroak.
EKONOMİK YAŞAMMZ DEĞİŞEBİLİR
sıçramasmdan korkuluyor.
Kardinal Silvano Piovanelli bu-
nunla da kalmadı 22 martta ırk-
NİLGÜN CERRAHOĞLU
ROMA — Floransa, Pretoria
mı oldu?
îtalya'da şimdi herkes bu soru-
yu soruyor. Rönesansın merkezi,
hümanizmin beşiği, Mediciler'in,
Dante'nin kenti otmakla ün yap-
mış olan Floransa, son günlerde
ırkçüığm en kötü örneklerine sah-
ne oldu. Hatta durum öylesine
kontrolden çıktı ki kentin sosya-
list belediye başkanı Giorgio Mo-
rales görevinden istifa etmek mec-
buriyetinde kaldı. Belediye başka-
nı, kent merkezindeki sık butik-
lerin önunde işporta açarak geçi-
nen kaçak zenci isçileri şehirden
atmaya kalkmca kıyamet koptu
ve belediye meclisinde yönetimi
elinde bulunduran komünistlerle
sosyalistler birbirlerjne girdiler.
6 mayısta yapılacak yerel se-
çimlerin oy kavgası sosyalistlerle
komünistler arasındaki tansiyonu
yükseltkken Floransa birden "ku-
şatma altına ahnmış bir şehir" gö-
rûnumü arz etmeye başladı. Tüm
meydanlarda biriken polis kam-
yonlan/jandarmalar, sirenler ve
helikopterlerin traFıği altında,
kentten aniden 200 zenci işporta-
cı toplandı ve sımrdışı edildi. Bu-
na zenciler hemen tepki gösterdi-
ler ve kent merkezinde, Brunel-
leschi'nin ünlü "Duomo"sunun
bulunduğu San Giovanni meyda-
nında açlık grevine girdiler. 107
SenegaUinin başlattığı bu girişün,
ltalya'yı üç aydır etkisine alan öğ-
renci hareketi tarafından da ilgi
gördü. "P»n«*r" simgesi etrafıu-
da tüm haiya'da gösteriler yapan
ve amfileri işgal eden öğrenciler,
bu kez "zeoci kardeşler"inin im-
dadına yetişüler ve San Giovan-
ni meydanında onlar da bir "sil-
in" başlattılaı.
Panter'in meydana indiğini gö-
ren kent kardinali de boş durma-
dı. O da tüm "medya"nın ilgisi-
ni çeken bir açıklama yaparak
ttalyanları dayanışmaya ve bura-
da "Avrupa Topluluğu dışından
gelen göçmenler" olarak adlandı-
nlan zencilerle "kulturel diyalog,
dayanışma" kurmaya çağırdı.
çılığa karşı yapılacak olan yürü-
yüşu desteklediğini açıkladı.
Kardinal Piovanelli'nin açık
desteği ve hafta başından beri uy-
ku tulumlan içinde açlık grevi ya-
pan zencilere, sabahlan çay taşı-
yan rahibelerin ikramlanna rağ-
men, Floransa halkı genelde ırk-
çı bir tutum sergiliyor. Zaten
olaylann bu şekilde tırmanışa geç-
mesine yol açan etken de 20 şu-
bat günü Floransah esnafın yap-
tığı buyük yürüyüş oldu. Kendi-
sini "savunmasız vatandaş" ola-
rak adlandıran esnaf, Floransa'-.
nın, orada burada işporta açarak
kendisine "baksız rekabet yapan
AT dışı göçmenlerden anndınl-
masım" istediler.
Bu olayın üzerine sayılan hjz-
la artan zenci göçmenlere uzun
süre göz yummuş olan sosyalist
belediye başkanı Giorgio Morales
devreye girdi. Irkçılığın açık bir
karşıtlaşmaya dönmesine dek hiç-
bir önlem almamış olan belediye
başkanı, bu kez tçişleri Bakanlı-
ğı'nm desteğiyle birden bire poli-
siye önlemlere başvurdu. Beledi-
ye meclisindeki krizin arkasından
"ttalyan usıdü bir çözüm" bulun-
du ve zencilere ortaçağdaki cü-
zamlılar gibi, kent merkezinden
uzak, dört meydan teklif edildi.
Bu öneri, Duomu meydanında aç-
lık grevi yapan zencileri yola ge-
tirmek şöyle dursun, büsbütün
sertleştirdi.
"Dört mejdan" önerisi Floran-
salı esnafın da tepkisini çekti.
Kentin bu kaçak işcilerden temiz-
lenmesini isteyen esnaf temsilcile-
ri, Afrikalılara özel meydanların
tahsis edilmesi halinde sol parti-
lere verdikleri desteği geri çeke-
ceklerini söylediler.
"Zenti krizi" her gün daha bü-
yük boyutlara ulasırken Floransa
tüm İtalya'nın endişeli bakışlan-
nı üzerinde topluyor. 400 bin nü-
fuslu küçük-orta büyüklükte bir
kent olan Floransa'da toplam sa-
yılan 10 bini bulan Afrikalı için
kopan fırtınanın, diğer kentlere
sıçramasmdan korkuluyor.
Ö.ALP ABALIOĞLU
yarın (19.03.1989), doğduğu
(5.05.1972) kent Zürih'te toprağa
verilecektir. Acımızı candan paylaşan
tüm insan kişilere teşekkürlerimiz
sonsuzdur.
ABAUOĞLU-TÜRKER'LER
Reklamfikrinıgörsei
tasarıma dönûştûrebtlecek
btrikıme sahip
A R T D İ R E K T Ö R
Taslaktan pikaja,orijınaldefi
montaıa... tüm aşamalarda
tKİgisım yeieneğîyte.
tıtızliğı sorumlulukla
harmanlayacak, deneyımlı
G R A F İ K E R L E R
Fotoğraflı özgeçmişınız ve
çalışmalannızla birlikte,
iûtfen aşağıdaki adrese
başvurun:
HAS REKLAM PAZARLAMA ARAŞTIRMA A.Ş.
Mıraiay Şefikbey Sok.
No 19 Gumuşsuyu
Taksım
SATILIK
Suadiye'de Bağdat Caddesi üzerinde
Satılık Daire.
Tel: 151 99 04