Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
CUMHURİYET/12 PAZAR KONUĞU 11 MART 1990
Prof. Dr. Ilber Ortayk
Kafkasya bir lıalklar ıııozaiğiSovyetler Birliği'ndeki Kafkasya bölgesi, öteden beri hem
coğrafi konumu, hem zengin petrol yatakları, hem de çeşitli
din ve milliyetlere mensup insanlannm varlığıyla dünya
kamuoyunun ilgisini çekiyor.
Günümüzde, özellikle etnik çatışmalar ve Sovyetler
Birliği'ndeki cumhuriyetlerin bağımsızlık talebi konularında
öne çıkan Kafkasya bölgesi, sınır ortakhğı, din ve dil
ortaklıkları, yaşanan tarih ve etnolojik açılardan Türkiye'yi
de yakmdan ilgilendiriyor.
Eğitim Şervisi Şefimiz Gencay Şaylan, Prof. Dr. İlber
Ortaylı ile Kafkasya'nın dünü ve bugünü üzerine konuştu.
SOYLESI GENCAY ŞAYLAN ~
PAZAR
KONUĞU
I Sayın Ortaylı, isterseniz önce Kafkasya-
nın toplumsal yapısı üzerinde duralım. tlk bakışla
Kafkasya, Lübnan ya da Makedonya'ya benziyor.
Gûreli olarak ufak bir alan üzerinde çok sayıda
etnik grup ve halklar yaşıyor, yönetsel açıdan da
üç büyük Sovyet cumhuriyeti, Ermenistan, Gür-
cistan ve Azerbaycan var. Siz bu konuyu nasıl de-
ğerlendiriyorsunuz ?
Kaflçasya'yı Lübnan'a benzetmek ilk bakışta
kolay; ama aslında boyle bir bçnzetme pek geçerli
olmaz. Kafkasya, her şeyden önce bir diller ve mil-
letler mozaiği. Mitolojideki "Kaf Dagı" Kafkas-
ya. Kuzeyde Kuban nehri, güneyde Aras nehri
Kafkasya'nın bölgesel sınırlarını belirliyor. Kaf-
kas dağları da kuzeyden güneye bölgeyi ikiye ayı-
nyor; Kafkas dağlannın kuzeyinde kalan kesim
Kuzey Kafkasya, güneyinde kalan kesim ise Gü-
ney Kafkasya olarak adlandınhyor. Araplar bu-
raya Maverai Kafkasya, Avrupaülar Trans Kafkas-
ya, Ruslar da Zakafkasya diyorlar. Üç önemli bir-
lik cumhuriyetinin yer aldığı bölge işte bu Güney
Kaskasya'dır. Bu üç cumhuriyet içinde Azerbay-
can, topraklarının bütünü Ue bir Sovyet Cumhu-
riyeti oluşturmaktadır. Gürcistan Cumhuriyeti
içinde iki tane özerk cumhuriyet vardır: Abhazi-
ya, yani bizim Abaza dediğimiz bölge ve sınır
komşumuz Acaristan. Hemen sınınn yanındaki
Batum, Acaristan'ın başkentidir. Azerbaycan, ara-
ya giren bir Ermeni koridoru ile bölünmüştür.
Iran- Türk sınınndaki Nahcivan ile özerk vilayet
statüsune sahip Dağlık Karabağ da Azerbaycan
toprağıdır.
1936 Anayasası ile oluşturulan Sovyetler Birli-
ği yönetim yapısı, bilindiği gibi birlik cumhuri-
yetleri, özerk cumhuriyetler ve özerk bölge ya da
vilayetler olarak sıralanmaktadır. Bu yapı, ana
hatlan ile günümüzde de varhğını sürdürmekte-
dir ve bugüne kadar işlemiştir. Ama yine bildiği-
miz gibi mevcut statü ve ilişkiler bazı sonınlara
yol açmış gözükmektedir.
Kuzey Kafkasya, etnolojik ve lengüstik
\an Güney Kafkasyadan farklı mı?
Kuzey Kafkasya'da bir sürü otonom bölge,
özerk cumhuriyet var. Bunlann hepsi Rusya Sov-
yet Sosyalist Federal Cumhuriyeti'ne bağlıdır. Ku-
zey Osetia Özerk Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti,
Çecen-tnguş Özerk Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti,
Dağıstan Özerk Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti,
Kabardin - Balkar Özerk Sovyet Sosyalist Cum-
huriyeti, Karaçay Özerk Bölgesi, Çerkez özerk
Sovyet Sosyalist Bölgesi ve Federatif Rusya'ya
bağh Kuzey Kafkasya ülkeleridir.
••^MSq>wt Ortaylı, bunlann hepsi etnik açı-
dan farklı ve özgün toplumlar mıdır?
Yukanda da değindiğimiz gibi Kafkasya,
karmasık bir etnik mozaik manzarası göstermek-
tedir. Örneğin Gürcistan Cumhuriyeti'nin nüfu-
su 5.5 milyondur. Bunlann 3.5-4 milyonu Gür-
cüdür, gerisi Abhazlar gibi farklı etnik Kafkas
halklanndan oluşmaktadır. Azerbaycan'da, Dağ-
lık Karabağ bölgesinde Ermeniler yaşar. Ermenis-
tan ise etnik açıdan oldukça homojendir. Kafkas-
ya'da çok sayıda dil konuşulmaktadır. Bunlann
bir kısmı, semitik, aryen yani Indo-Avrupa, Fin-
no - Urgik ya da Altayik ya da Türkik dillere gir-
meyen dilkrdir. Örneğin bugünkü Gürcüce büyuk
mengrelik dil grubu böyledir. Kafkasya'da konu-
şulan bir büyük dil grubu da Türkik dillerdir.
Azerbaycan dışında, Karaçay - Balkar bölgesin-
de, Dağıstan'da Türkik diller konuşulmaktadır.
Örneğin Dağıstan'da konuşulan Kumukça bizim
dil reformu üzerinde etkili olmuş, bu dilden bir
sürü sözcük alınmıştır. Kafkasya'da konuşulan ar-
yen diller, sadece Ermenice ve Osetçedir.
Kafkasya'nın dil yapısını ve etnolojisini ince-
lemek bugünkü fılolojinin ulaşamadığl bir alan-
dır. Bu dillerin bugün Avrupa'da uzantılan ola-
bilir. örneğin Baskça, Arnavutça bu dillerle bağ-
lantılı olabilir. Tarihte kaybolmuş dillerin de bu
dillerle bağlantüan olabilir. Kafkasya öyle bir bol-
gedir ki buradan çıkan bir kısım halklar etrafa
yayılmış ya da kuzeyden gelen bir takım halklar
da buraya yerleşmişlerdir. Birbirine çok yakın yer-
lerde farklı dillerin konuşulması bunu kanıtla-
maktadır. Ayrıca diller kendi içlerinde alt kate-
gorilere de aynlmaktadır. örneğin Gürcücenin bir
sürü alt dalı vardır. Gerçekten bütün bunları in-
celemek neredeyse filolojinin dışına çıktı. Nite-
kim 1930'lann ünlü filologu Nikolai Mar'ın bu
bölgeden çıkması rastlantı değildir.
I ^ ^ ^ H Efendim biraz da Kafkasya'nın yakın ta-
rihi üzerinde duralım. Rus Çarlığı'nın egemenli-
ği altına girmeden önce Kafkasya'da nasıl bir si-
yasi yapı vardı, Rus Çarlığının bölgeyi ele geçir-
mesi nasıl bir etkileşim yarattı?
Tarih açısından çok ilginç bir durum var. Eski
bir Iran etkisinden söz etmek mümkün. Milli dil-
ler de hızla gelişmiş, örneğin Gürcüce ve Erme-
nice yaklaşık olarak 5. yüzyıldan beri kendi alfa-
beleri ile yazılıyor. Milli kilîseler de çok erkenden
oluşmuş. Ortaçağlarda büyük bir Gürcistan Kral-
lığı var, zaman zaman bu krallık çok güçlü hale
gelmiş, Kuzey Anadolu'ya bile girmiş, zaman za-
man da zayıflamıştır. 1773 yılında II. Katerina
Gürcistan Krallığı ile bir himaye anlaşması yap-
mış ve 1801 yılında da Gürcistan Çarhk tarafın-
dan ilhak edilmiştir. 19. ve 20. yüzyıllarda da Er-
menilerin etkinliği artrmştır. örneğin Dağlık Ka-
rabağ bölgesindeki Ermeni yerleşmesi de bu dö-
nemde olmuştur. Sözü edilen Ermeni göç hare-
ketinin günümüzde ne tür sorunlara yol açtığı gö-
rülmektedir.
• M M Acaba bu Ermeni göç ve yerleşmelerinin
Çarlığın yöreyi kontrol politikalan ile ilgisi ola-
bilir mi?
— Tabii bunu böyle yorumlamak mümkün. Bi-
lindiği gibi bir bölgeye yeni gruplar yerleştirmek
tipik bir ekonomik ve politik kontrol girişimidir.
Nitekim Kafkasya'ya çok sayıda Rus ve Ukray-
nalı göçmen de getirilmiştir. Böylece ortaya kar-
masık bir yapı çıkmıştır. örneğin Erivan, yakın
zamanlara kadar Azerbaycanlıların çoğunlukta
olduğu bir şehirdi. Bazı yerlerde de Ruslar ya da
Ukraynalılar üçte ikiye yakın çoğunluk haline gel-
mişlerdir. Aslında nüfus hareketleri Kafkasya'da
devamlılık gösterir ve bu bölgeye bir renklilik ver-
mektedir. Kafkasya'nın ortak dili bir zamanlar
Türk dil grubuna giren dillerdi, sonra Rusça ol-
muştur. Ama çeşitli dallan ile Türkçe hâlâ çok
yaygın bir dildir.
Kafkasya'daki devletçikler, Iran, Osmanlı
Imparatorluğu ve Rus Çarhğı arasında kalmakla
beraber uzun bir siire devamlılıklarıru korumuş-
lardır.
örneğin Gürcülerin 15. yüzyıldan sonra Os-
manlılara ve Safevilere karşı 108 çarpışma yap-
tıkları bilinmektedir. 18. yüzyılın sonlarından iti-
baren de Rusya Kafkasya'ya girmeye başlamıştır,
ancak bu pek kolay olmamıştır. Çarhk, özellikle
Azerbaycan ile çok mücadele etmek zorunda kal-
mıştır. D. Katerina'nın generali Titnyanov Azer-
baycan hanlıklarını, Nahcivan'ı, Gence'yi, Seki-
yi, Karabağ'ı, Bakır Derbent'i, Erivan'ı Rus top-
raklanna katmayı başaran komutan olarak tanın-
maktadır. 19. yüzyılın ortalarında Dağıstan'da
patlayan Şeyb Şamil ayaklanması,"Miiridlzm"
adı verilen bir inanç temelinden kaynaklanmıştır
ve bu büyük isyan derhal Azerbaycan'da da etki-
lerini göstermiştir. Bilindiği gibi bu isyan sonun-
da Ruslar bir ölçüde gerilemek zorunda kalmış,
ancak 19. yüzyılın ikinci yansında bu bölgede tam
anlamı ile egemenliğini kurmayı başarabilmiştir.
Osmanlılar bir kısım Ermenistan ve Gürcistan
topraklarına girmeyi başarmış, ancak hiçbir za-
man Azerbaycan'a ulaşamamıştır. Bilindiği gibi
Osmanlı ordulannın Azerbaycan'a girişi ancak Bi-
rinci Dünya Savaşı sonunda mümkün olabilmiştir.
Rus Çarlığının Kafkasya'da egemen olması,
Rusça'mn bu dağınık ve kozmopolit yörenin ida-
ri ve kültürel dili haline gelmesine yol açmıştır.
Rus işgalinin bir diğer etkisi de toplumsal yapı de-
ğişikliğidir; işgal bir zadegân sımfın ortaya çık-
masına neden olmuştur. Uçüncü olarak da eko-
Üzeyir Hacıbekov'un "Leyla ile Mecnon" opera-
sımn ilk sahneleniş tarihi 1908'dir. Gelişen sana-
yi ve buna bağh olarak toprakta mülksüzleşme,
şehirlerin hızlı bir biçimde büyümesi yeni siyasal
hareketlerin ortaya çıkması için uygunzemini de
hazırlamıştır. 20. yuzyılın başmda Baku, Kafkas-
ya'daki bütün politik hareketlerin merkezidir;
Menşevikler, Bolşevikler, Sosyal Revolüsyonerler
sözü edilen bu yeni politik hareketlerin en önde
gelenleri arasında sayılabilir. Bu çerçevede modern
ulusçu ideoloji de yine bu yörelerde gelişmiştir.
Bilindiği gibi Türk ulusçuluğunun gelişmesin-
de de Kafkasya'nın önemli bir payı vardır. Müzi-
ğin yani sıra dil ve edebiyat alanında da önemli
gelişmeler olmuş, bu gelişmeier bir ulusçuluk dü-
şuncesinin ortaya çıkmasına yardım etmiştir. ör-
neğin ilk Latin aflabesi kullanma projesi Ahun-
dov'dan gelmiştir. Bu projenin Tanzimat döne-
minde bazı Tanzimat yandaşı gruplar tarafından
ciddiyetle karşılandığuu biliyoruz. Bakın devrim-
den sonra Bakü ve Tiflis'te yerel güçler ilk üni-
versiteleri kurmuşlardır. Bu girişim bile Kafkas-
ya'da düşünce yaşamının ne kadar gelişmiş oldu-
ğunu kanıtlamaktadır. Bu bölgeyi Rusya Impa-
ratorluğu'nun başka periferileri (çevre) ile karşı-
laştırmak doğru olmaz, örneğin Orta Asya'ya hiç
benzememektedir. Kafkasya'daki yaygın, büyük
diller daha oldukça erken bir tarihte Batı Avru-
pa'nın bilinen, ünlü edebi ve düşünsel yapıtlarını
kazanmış, yani bu yapıtlar çevrilmiştir, Kafkas-
ya'nın yerli aydınlan Rusya'nm aydınlan Ue seç-
kinleri ile yakın ilişkiler kurmuşlardır.
Sayın Ortaylı, Kafkas halklan Bolşevik
devrimine karşı nasıl bir tepki gösterdiler, örne-
ğin iç savaş sırasında nasıl davrandılar?
İ L B E R
O R T A Y L IProf. İlber Ortaylı 1947 yılında Viyana'da
doğdu. tlk ve orta öğrenimini Ankara'da
tamamladıktan sonra Siyasal Bilgiler
Fakültesi'ne girdi aynı zamanda Dil Tarih ve
Coğrafya Fakültesi'nin Tarih Bölümü'ne
kaydoldu. Bu iki fakülteyi bitirdikten sonra
Türkiye yönetim tarihi üzerinde doktorasını
yaptı. 1973 yılında Ankara SBF'ye asistan
olarak girdi. 1979 yılında doçentliğe, 1989
yılında profesörlüğe yükseltildi.
1982 yılında üniversiteden ayrıldı ve yurt
dısına gitti. Almanya, Fransa ve Amerika'da
çeşitli üniversitelerde dersler verdi ve 1989
yılında yurda dönerek tekrar üniversiteye
intısab etti. Profesör Ortaylı'nm Türkiye'nin
yönetim ve kültür tarihi ile ilgili yayımlanmış
çeşitli çalışmaları var.
Bölge, bildiğiniz gibi homojen değildir ve tüm
Kafkasya için geçerli homojen bir tepkiden söz
etmek yanlış olur. Rusya ile sıkı iktisadi bağlar
vardır. Daha Bolsevikler bölgeye gelmeden 20 Ey-
lül 1918 tarihinde Ermeniler, Gürcüler ve Azer-
baycanlüar bir Zakafkasya Cumhuriyeti kurmuş-
lardır. Kasım ayında vapılan secimlerin gayri resmi
sonuçlanna göre (çünkü bu seçim sonuçları hiç-
bir zaman resmileşememiştir) Gürcüler arasında
Menşevik, Ermeniler arasında Taşnak ve Azer-
baycanhlar arasında Müsavat partileri büyük ço-
ğunluk sağlamışlardır. Bu seçimlerde Bolsevikler
silinmemiş, ancak her yerde azınlıkta kalmışlar-
dır.
Kafkasya'nın 1917'den sonraki macerası çok
uzun ve renklidir, ancak halen karanhk kahnış
yönleri vardır. Örneğin buradaki Ingiliz işgali bir
boşluğu dolduramamış, etnik unsurlar arasında-
ki dengesizliği kışkırtıcı bir rol oynamıştır. Ingi-
liz işgali döneminde Bakü'de Ermeniler ile yerli
Müslümanlar arasında kanü çatışmalann çıktığı
bilinmektedir.
W^^^M Burada bir noktaya dikkatinizi çekmek
istiyorum. Sözünü ettiğiniz harekelli dönemde or-
Prof. İlber Ortayh, Kafkasyalı aydınlann dün olduğu gibi, bugün de Baö'ya yönelik bir grnp oluştarduklannı söyiüyor. (Fotoğraf: Banş BU)
nomik etkilerden söz edilebilmektedir. Rus yöne-
timi askeri tedbir ve önlemlerin yanında birtakım
ekonomik politikalar uygulamış, özelbkle tarım
ve ulaşım alanında yenilikler gerçekleştirilmiştir.
Iv ıfkasya'nın 1917'den
sonraki macerası çok uzun ve
renklidir, ancak halen karanhk
kalmış yönleri vardır. Örneğin
buradaki İngiliz işgali bir
boşluğu dolduramamış, etnik
unsurlar arasındaki dengesizüği
kışkırtıcı bir rol oynamıştır.
İngiliz işgali döneminde,
Bakü'de Ermenilerle
Müslümanlar arasında kanh
çatışmalar olmuştur.
Çarhk döneminde Kafkasya'ya, Orta Rusya'ya
oranla daha fazla yatırım yapılmıştır. 19. yüzyı-
lın ikinci yansında Kafkasya şehirleri birçok Or-
ta Rusya şehrine göre daha gelişmiş, daha fazla
harcama yapılmış merkezler konumundadır. Bu
aslında açık bir yeni kolonyal politikadır, Zakaf-
kasya'nın merkezi durumuna geçen Tiflis, 19. yüz-
yılın sonlarmda tam anlamı ile kültürel bir mer-
kez halini almıştır. Bu gelişmenin etkileri günü-
müzde de kendini göstermektedir, Gürcistan ay-
dınlan fevkalade Batı'ya yönelik bir grup oluş-
turmaktadır.
• • • M Efendim bildiğiniz gibi Rus Çarlığı'nda
19. yüzyılda bir aydmlanma yaşanıyor, bilim, ede-
biyat, müzik ve siyasal düşünce alanında gerçek-
ten son derece parlak kişiler çıkıyor. Eğer böyle
bir aydınlanmadan söz edebiliyorsak bunun Kaf-
kasya üzerinde etkileri ne olmuştur?
Rus Çarlığı'nın düzene karşıt aydınlan, hep
Kafkasya'ya çekilmişler, zaman zaman bu yöre-
de yaşamayı tercih etmişlerdir. Sözü edilen bu ay-
dınlar Kafkasya hayranıdırlar, örneğin uzun sü-
re burada yaşayanlan olmuştur. Griboyedev, Gür-
cülerin Çavçavadzesi ile akraba olmuş, onun kızı
ile evlenmiştir. Tiflis sadece Gürcülerin değil bü-
tün Kafkasyalılann Batı'ya acıldığı bir kültür mer-
kezidir. Azerbaycan'ın da bütün önemli aydınla-
n esas olarak bu şehirde yaşamışlardır.*Mirza Feth
Ali Ahnnzade bu grubun parlak örneklerindendir.
ı
Tiflis'in yanında, 19. yüzyılın sonlanna doğru
petrolün önem kazanması ile Bakü çok hızlı bir
gelişme göstermiş ve büyük bir merkez haline gel-
miştir. Bakü'de etkin bir Azerbaycan burjuvazi-
sinin ortaya çıktığından söz edilebilmektedir. Ör-
neğin Tugiyef, Nagiyef gibi ünlü petrol milyarder-
leri ortaya çıkmıştır. Çok hızlı bir biçimde geli-
şen Bakü, Azerbaycan'ın yeni uyanışının merke-
zi olmuştur. Örneğin 20. yüzyılın başında bir
Azerbaycan operasından söz edilebilmektedir,
taya çıkan bir "Kafkasyalılık" bilinci var mı?
Bir Kafkasyalılık bilincinden söz edilebilir, baş-
ka uluslann karşısında evrensel platformda ortaya
çıkan bir kültürel Kafkasyalılık bilinci var. Ama
B,'ilindiği gibi bir bölgeye
yeni gruplar yerleştirmek tipik
bir ekonomik ve politik kontrol
girişimidir. Nitekim
Kafkasya'ya çok sayıda Rus ve
Ukraynalı göçmen de
getirilmiştir. Böylece ortaya
karmasık bir yapı çıkmıştır.
Örneğin Erivan, yakın
zamanlara kadar
Azerbaycanhların çoğunlukta
olduğu bir şehirdi.
bu bilinç bir Kafkasya düşüncesine yol açmamış,
yani aynı zamanda yok sayılabilir. Çeşitli ulusal
topluluklar arasında yakınhk var, bir kısım ulu-
sal topluluklar arasında da gerilim var. Ermeni-
ler açısından bakıldığmda bu gerilim açıkça gö-
nilüyor ve zaman içinde Azerbaycanhlar-Ermeni
gerilimi artıyor. Tarih olarak da şunu söylemek
mümkün, Birinci Dünya Savaşı sonunda Türk or-
dusunun Bakü'ye girişi ile Gence'de kurulan Azer-
baycan hükümeti Bakü'ye taşınıyor, ama bir sü-
re sonra Kızılordu'un Kafkasya'ya girişi ile Azer-
baycan'm Müsavat hükümeti dönemi son bulu-
yor ve Zakafkasya federasyonu yeniden kurulu-
yor. Önce Gümrü, sonra Moskova-Kars Antlaş-
ması ile Türkiye sınırlan çiziliyor ve 1936 Ana-
yasası ile Kafkasya bugünkü biçimi alıyor.
^ • ^ H Bir de ikinci Dünya Savaşı var. Bu sa-
vaş sırasında Almanlar, Kafkasya'ya kadar gel-
diler. Sovyet halklan Alman istilasına karşı nasıl
tepki gösterdi?
Almanlar, Kuzey Kafkasya'ya girdiler. Çeçen-
Inguş bölgesini istila ettiler, ama Gürcistan'a ve
Azerbaycan'a kadar gelemediler. Kafkas halklan
ve ülkeleri Sovyetler ittifakı içinde savaşü, herkes
askerliğini yaptı ve yurt savunmasına katıldı.
I,slam Jcöktenciliği
Azerbaycan'da mesafe almış
mıdır? Doğu'da ve Batı'da bir-
takım insanlar kimi kasıth, kimi
hayal içinde yorumlar
yapıyorlar. Kafkasya'da yaşayan
toplumlar laiktir. Bir din ya da
mezhep anlayışından doğan
çatışma yoktur. Aym dili
konuşan Hu-istiyan Gürcülerle,
Müslüman Acarlar bir arada
yaşamaktadır.
Dil haritası yanında bir de din haritası
var. Bu konuda dikkati çeken ilginç noktalar var
mı?
Hıristiyanlık, daha 5. yüzyılda Ermeniler ve
Gürcülar arasında ulusal kiliseleriyle egemen ol-
du. Ama öyle Kafkas halklan vardır ki yakın za-
manlara kadar pagan inançlannı sürdürmüşler-
dir. Müslümanlık Iran etkisiyle girip, yayılmışür.
Bu yavaş ve sürekli bir yayılmadır. Örneğin Ku-
zey Kafkasya'nın Karaçay bölgesinde Müslüman-
lık 18. yüzyılda egemen olmuştur. Bu arada böl-
gede tslami tarikatlar da yayılmaya başlamıştır.
Orneğin Şeyh Şamil'in mensup olduğu Müridiznj"
aslında Nakşibendi tarikatının bir koludur. An-
cak hemen altını çizmek gerekir ki bugünkü Kaf-
kasya'da din toplumsal yaşamı ve ideoloji belir-
lemiyor. Maalesef bu konuya çok yanlış bakılı-
yor, örneğin Sünni-Şii aynmı yapılıp sonuç çıka-
nlmaya çalışıhyor. Mezhep farkhlığı 19. yuzyıl so-
nundaki ulusal-laik hareketlerle ve giderek yay-
gınlasan eğitimle gerüemeye baslannştır. Azerbay-
can'da modern eğitim, bütün Rusya Müslüman-
lan arasında olduğu gibi 20. yuzyıl başından be-
ri iyice yaygınlaşmıştır. Sovyet döneminde de hal-
kın dünya görüşü ve yaşam biçimi Şiiük ve Sün-
nilik gibi ayrımlara girmeyecek kanallarda geliş-
miştir. Şiilik, her şeyden önce bir örgütlenme işi-
dir. Acaba Azerbaycan'da böyle bir örgütlenme
var mıydı ya da şimdi var mıdır? Iran'da halkı yö-
nelten, eğitim ve siyasal yaşamına yön veren bir
müçtehit zümresi vardır. Peki bu durum Azerbay-
can'da var mıdır? Islam köktenciliği Azerbaycan-
da mesafe almış mıdır? Doğu'da ve Batı'da bir-
takım insanlar, kimi kasıth kimi hayal içinde yo-
rumlar yapıyorlar. Kafkasya'da yaşayan toplum-
lar laiktir. Bir din ya da mezhep anlayışından do-
ğan çatışma yoktur. Örneğin aynı dili konuşan Hı-
ristiyan Gürcüler ile Müslüman Acaralar çok iyi
ilişkiler içinde, bir arada yaşamaktadırlar.
Sayın Ortaylı demin değindiğiniz nokta
üzerinde biraz durmak istiyorum. Efsaneleşen
Şeyh Şamil direnişini bir Nakşibendi hareketi ola-
rak yorumlayabilir miyiz?
Bu hareket yerel bir direnme girişimidir, tari-
katla ilgisi olmayan birtakım başka kuvvetler de
katılmıştır. Bu hareketin temel motivasyonunun
tarikatçılık olduğunu söylemek bir spekülasyon
olur. Olaylan, tarihi, yanuş değerlendirmeye gö-
türür.
Bugünkü Kafkasya'da yerel kültürlerin
ve ulusal bilinç düzeyinin oldukça yüksek oldu-
ğu gözlemleniyor. Bu olguya bakarak Sovyet yö-
netimi asimilasyona dayanan monolitik bir kül-
tür yaratmaktan çok yerel, ulusal ve etnik kültür-
leri geliştirme politikalan izledi denebilir mi?
Bunu söylemek oldukça zordur. Biliyorsunuz
Sovyet devrimi Kafkasya'da yerel kültürleri, dil-
leri korudu, geliştirdi, bu yörelere modern eğiti-
mi sokarak bu toplumlan çağdaşlaştırdı gibi id-
dialar vardır. Tabii buna karşı Sovyetler'in, yerel
kültürleri baskı altına alan asimilasyoncu bir po-
litika izledikleri de ileri sürülmüştür. Bence bu iki
görüş de yanlıştır. Kafkasya'da konuşulan diller
çok eski dillerdir. Bakın Genceli Nizami şiir yaz-
dığı zaman birçok önde gelen Batı dili daha oluş-
mamıştı. Kafkasya'nın büyük dilleri, kökleri ne-
redeyse ilkçağlara uzanıyor. Böylesine köklü dil-
lerin ve doğal olarak kültürlerin kendilerini ko-
rumalan çok kolay bir iştir. Kafkasya çok renkli
bir yer, büyük dil ve kültürlerin yanında, çok sa-
yıda yerel dil ve kültüre rastlanıyor. Örneğin 120
kişiliic bir grubun konuştuğu dil bile var. Kafkas-
ya'nın yerel dilleri Sovyet devrimi ile bir alfabeye
kavuştu ve bunun sonucu olarak bir gelişme gös-
terdi. Gürcülerle Ermenilerin ise kendi orijinal al-
fabeleri var. Azerbaycan, Türkiye'den çok daha
önce Latin alfabesine geçmişti. Bu bile, tek başı-
na o kültürün gelişme olçütü olarak değerlendi-
rilebilir.
Daha sonra, 1930'larda Azerbaycan'da Kiril al-
fabesine geçildi. Kafkasya'da üniversiteler yerel
dille eğitim veriyorlar, yani Gürcistan'da, Erme-
nistan'da ve Azerbaycan'da kendi dilleri Ue üni-
versiteler eğitim yapıyorlar. Ortaöğretim cağında
ise okullarda çocuklara Rusça öğretiliyor. Bakın
bu nokta çok önemli. Bir taraftan Kafkas dilleri
gelişiyor, bilim dilleri haline geliyor;'diğer taraf-
tan da Kafkasya'nın insanlan kültürel açıdan "iki
dilli" yetişiyorlar. Ana düin yanında bir başka dili
bilmenin ne kadar önemh' olduğunu biz kendi ya-
şam deneylerimizden büe çıkarabiliyoraz. Düşü-
nün, tüm Kafkas halklan iki dilli insanlardan olu-
şuyor. Bu bakımdan sözü edilen kültürel gelişmeyi
ya da asimilasyon tezlerini hep bu çerçeve içinde
ihtiyatlı bir biçimde ele almak gerekir.