Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
22SUBAT1990+*** HABERLERİN DEVAMI CUMHURİYET/17
ARDENDAKI
GERÇEK~ (Baştarafı 1. Sayfada)
~la eklenebilir. Yakın gelecekte
dış ilişkilerimiz alanmda iyim-
serliğe yönelik beklentiler za-
yıftır.
Saym Yılmaz'ın Dışişleri Ba-
kanlığı'nı sürdürmesi biraz da-
ha yıpranmasmdan başka bir
şey sağlayamayacaktı. Bu ba-
kımdan -istifa liderliğe dönük
çıkışın başlangıcıysa- zamanla-
maya kötü denemez.
Yılmaz'ın başan kazanıp ka-
zanamayacağı sorusu ise ayn bir
konuyu gündeme getirir.
ANAP'ın bugünkü konumu
sağlıksız bir görüntü sergilemek-
tedir. Partinin gerçek lideri
"resmm"partiden aynlmış, ya-
kın geleceğini kendine göre gü-
vence altına almıştır, ama yeri-
ne atadığı "vekiT, özal'ın bırak-
tığı olumsuz mirasın ağırlığı al-
tında ezilmektedir.
ANAP'ta politika yapmak,
geleceğe kapalı bir yolda yürü-
mekle eşanlamlıdır.
Bu durumda siyasal kişiliğini
ve geleceğini özal'ın saptadığı
kısırlık içinde eritmek isteme-
yenlerin ortaya çıkması doğal
sayılmalıdır. Akbulut hüküme-
tinde ilk çatlağm oluşması, 'fcy-
yarun tabiatı" gereğidir.
Mesut Yılmaz'ın çıkışı bu ba-
kımdan anlaşılabiür bir şeydir;
ANAP içindeki liderlik yanşın-
da kaybetse bile bütün yollar
Roma'ya çıktığmdan sonuçtayi-
tireceği bir şey yoktur.
Oy tabanı erimiş, halk deste-
ğinden yoksun kalmış, kurucu
lideri gemiyi terk etmiş bir par-
tinin geleceğine yönelik siyasal
yatınmların sonuç vermesi çok
Zordur. Saym Mesut Yılmaz'ın
bu güçlükler kapsamındaki fi-
kirleri ise şimdilik belli değil...
* + •
Sungıırlu'ya'hukııksavaş' Muhalefet dış politikada yüklendi
Haber Merkezi — İstanbul Ba-
rosu Başkanı Turgut Kazan, TİP
davasında yargılanarak mahkûm
olan avukat Alp Selek'in barodan
ihraç edilmediği gerekçesiyle Ba-
ro Yönetim Kurulu'nun görevden
alınmasını isteyen Adalet Bakanı
Oltan Sunguriu'ya "hukuk savaşı"
açtı. Türkiye Barolar Birliği de
Adalet Bakanlığı'nın girişimine
tepki gösterdi, bir avukat hakkın-
daki kayıt silme ışleminin geri
aJınmasının baroya yeniden kayıt
ve kabul niteliğinde olmadığıru,
dolayısıyla da Adalet Bakanhğı-
run onayına tabi bulunmadığım
öne sürdü.
tstanbul Barosu Başkanı Turgut
Kazan dün Gazeteciler
Cemiyeti'ndeki basın toplantısın-
da, İstanbul Barosu'nun bir par-
tinin il örgütü olmadığını söyledi.
Adalet Bakanı Oltan Sungurlu-
nun baro yönetim kurulunun gö-
revden abnmasırn istemekle sa-
vunmaya ve yargıya müdahale et-
tiğini, ancak hiç bir gücün baro-
lan sindiremeyeceğini belirten Tur-
gut Kazan, TİP davasında mah-
kûm olan avukat Alp Selek'le il-
gili kararlannın hukuka uygun ol-
duğunu belirtti. Kazan şunları
söyledi:
"Bakaniık, baroya müdahale
edip emir veremez. Bakanlık, yar-
gıya ait işleri üstlenerek bir fonk-
siyon gaspına yeltenmiş, baromuz
bn gaspı önlemeye çalışmıştır.
Adalet Bakanfağı güneşi balçıkla
sıvayamayacaktır Yargı fonksiyo-
nunu gasp eden boyle bir yoi seçü1
-
mesi diinyada ilk örnektir. tek ör-
nektir, dehşel verid bir örnektir."
Alp Selek'le ilgüi olarak, idare
hukuku profesörleri Lütfü Duran
ve Ülkü Arzak'tan rapor aldıkla-
rını ve raporda "bakanlık işlemi-
nin hukuka aykın bulunduğunu"
belirten Turgut Kazan, barolann
vesayet altına alındığını söyledi.
Konuşmasıyla yoğun alkış alan
Turgut Kazan, bugün Viyana'ya
gideceğini ve giderken de Adalet
Bakanı'ndan izin almayacağını
sözlerine ekledi.
Sabahattiıı Alı'ya
(Baştarafı 6. Sayfada)
Kara Harp Okulu davasını Do-
nanma davası izler.
Donanma davasındaki suç, de-
niz astsubaylar ile erlerin Nâzım
Hikmet ve Sabahattin Alı'nın ki-
taplarını okumalarıydı.
Donanma davasının suç gerek-
çesi Dr. Hikmet Kıvılcıralı ve Ke-
rim Korcan'ın dostluk ilişkilerine
dayanır. Kerim Korcan'ın ağabeyi
Haydar, Yavuz zırhlısında asker-
Hk yapmaktadır. Kitap Sevenler
Derneği adında bir dernek kuran
Kerim Korcan, ağabeyi aracılığı
ile Seyfi Özdilek adlı üstçavuşa ki-
tap gönderir.
Bu ilişki Milli Emniyet'çe sap-
tanır. Önce Dr. Kıvılcımlı, sorua
Kerim Korcan tutuklanırlar. Son-
ra da üstcavuşlar, erler. Ustçavuş-
lardan Nuri Tahir'in kardeşi Ke-
rnal Tahir de tutuklananlar ara-
sındadır. Sıra Nâzım'a gelir. Nâ-
Ermenfye yeşilışık
(Baftarafı 1. Sayfada)
kuvvetlendirdiği gibi, Başkan
Bush'un tasarıyı onaylayabileceği-
ni de gösteriyor. Oysa düne kadar
durum, Dole'un Byrd engelini aşa-
maması halinde Senato Cumhuri-
yetçi Parti liderlerinin artık bu
konu üzerinde fazladurulmaması
için Dole"a baskı yapacağı idi. Du-
rum aniden değişti. Artık sadece
Kongre değil, Amerikan yönetimi
deTürkiye'yi açıkca karşısınaalmış
oluyor. Türk makamlarında, bun-
dan kaynaklanan büyük bir hayal-
kınklığı ve kızgınlık var.
Dole'un önerdiği "Ermeni
Şehitleri" başhklı yeni metin, 24Ni-
san 1990 tarihinin "Ermenilerin
1915-1923 larihleri arasında srste-
matik bir şekilde yok edilişinin 75.
yıldönümünde şchirJergünü olarak
amlmasını" öngörüyor. Tasarı,
doğrudan, "Birsoykınmyapılınış-
tu" demiyor. Ama bunu, şöyle for-
müle ediyor:
"Kongre, Osmanu İmparatorlu-
gu'nun 1.5 milyon Ermeni kurbaıu-
nı anmak için 24 Nisan'ı "Ermeni
Soykınnu" günü olarak kabul eden
milyonlarca Ermeni ve diğerlerine
Amerikan halkını da kaülmaya ca-
gınr."
Tasanda bu olayların Türkiye
Cumhuriyeti'nin kuruluşundan
önce meydana geldiği de vurgu-
lanıyor.
Senatörlerin ofislerini arayan
Beyaz Saray'ın önerdiği formül şu:
"Dole'u Byrd engelini aşmakta des-
teklerseniz, o da Adalet Komitesi'n-
den geçeni değil, Senato'da
okuduğu yeni tasanyı getirecek. Bu
yeni tasarı da Başkan Bush'un kam-
panya vaadine uygundurT
Önceki giin yapılan göriişmeleri
Türkiye'nin Washington Büyükel-
çisi Nüzhet Kandemir, Başmüste-
şar Daryal Batıbay ile bir kısım
ABD yönetimi mensubu ve iki ta-
rafın lobicileri izledi. Görüşmeler
sırasında genel kurul salonunda,
konuşmacılar dışında ancak bir-
kaç senatörün bulunduğu dikkat
çekti.
Senatör Byrd, karar tasansının
hazuiayıcısı Senatöı Robert Do-
le'un önceki gün tasanyı Senato
Başkanlık Divanı'na sunmasmdan
sonra ayağa kalkarak, tasarının
gündeme ahnmasına karşı çıkmış-
tı. Bunun üzerine gündem üzeri-
ne usul görüşmeleri başladı. An-
cak Senatör Dole da usul görüş-
Rapora
(Baftarafı 1. Sayfada)
kip edilmediği izleniminin yara-
üldıgı" bildirdi.
Dün haftalık olağan basın bri-
finginde konuşan Dışişleri Bakan-
hğı Sözcüsü Murat Soogar, ABD
Dışişleri Bakanlığı'nın Kongre'ye
sunduğu raporda, Türkiye'deki
uygulamalar hakkında ilk elden ve
daha doğru bilgi edinme yerine
ABD Barolar Birliği'nin bir süre
önce yayımlanan önyargıh rapo-
runun esas kaynak olarak alındı-
ğına işaret etti.
Rapordaki iddialardan örnek-
ler de veren Dışişleri Sözcüsü Sun-
gar şunları söyledi:
"Raporda tşkenceden öldügiı
iddia edilen kişilere misal olarak
zikredilen tek isim Adem Satıl-
roış'tır. Gerçekte, hırsızlık suçun-
dan tutuklanan bu kişi 30.5.1989
tarihinde koğuş bahçesinde vole>-
bol oynarken rahatsızlanmış ve
kaldınldığı hastanede enfarktüs
sonuca ölmuştür. Bunu teyit eden
otopsi raporu da mevcuttur.
Raporda, gerçekierin carpıtıl-
masına bir diğer örnek de l lus-
lararası Af Orgütü'nun işkenceden
ölnm iddialan cevaplandmlırken
Urafımızdan verilen rakamlann,
raponın beşinci sayfasında, çelis-
kili oldugu izlenimi verilccek se-
kilde kullanılmasıdır."
melerinin fazla uzamaması için
bir yeterlilik önergesi verdi. öner-
ge bugün oylanacak. Eğer tasarı-
nın gündeme alınması kabul edi-
lirse, ki bunun için 60 senatörün
oyu gerekiyor, bu durumda tasa-
rı da tnutlaka gececek. Çünkü Do-
le'un halen 46 oyu var. Eğer 60 oy
bularak tasannın gündeme alın-
masıru sağlayabiliyorsa, geçmesi
için gerekli olanil oyu rahatlık-
la bulur. Ancak gündeme alınması
reddedilirse ve bu birkaç kez tek-
rarlanırsa tasarı rafa kalkabilecek.
Usul üzerinde yapılan salı gün-
kü görüşmelerde, ilk sözü Senatör
Larry Pressler aldı. "Vabudi soy-
kınmını kabul eden Almanlann
medeni cesaretleri nedeniyle say-
gı gördiigünii, oysa Türkiye'nin
aynı cesaretle ortaya
çıkamadıgını" ileri süren Pressler,
"Tirkiye pisligi halının alüna
süpüıüyor" dedi.
Pressler'den sonra söz alan ta-
sarının sahibi Senatör Dole,
Türkiye'yi kastederek, "Amerikai
nın artık güçlü bir müttefik ve
onun çıkariannı temsil eden lobi-
ler önande boynunu egmemesini"
istedi ve Türkiye ile Ermenistan'ı
karşılaştırmaya başladı. Türkiye'-
nin büyük ve güçlü bir ülke oldu-
ğunu, güçlü lobi şirketleri tutabil-
diğini, yüda yarım milyar dolar
yardım aldığını, Türkiye ile iş ya-
pan Amerikan ştrketlerini mobi-
İize edebildiğini vurguladıktan
sonra, oysa Ermenistan'ın bunlar-
dan yoksun olduğunu kaydetti ve
"Ankara lobicilik için harcadığı
parayı Ermenilere tazminat olarak
verse konu çoktan çözülürdü" de-
di. Dole, Türkiye ile Ermenistan
arasında paralellikler kurmayı, tn-
cil'deki "Davut ve Golyat" bölü-
müne atıfta bulunarak sürdürdü.
Senatör, Türkiye'yi dev Golyat'a,
Ermenistan'ı da kendisinden çok
güçlü ve üstün olan dev Golyat'ı
akb ve azmiyle yenmeyi başaran
Hazreti Davut'a benzetti. Dole,
"Bu tasan Türkiye'yi rencide
eder, bu da NATO'ya zarar verir'
deniyor, ama NATO ne kadar ya-
şayacak bilmiyorum" diye konuş-
tu. E>ole şöyle devam etti:
"198Tde Avnıpa Topluluğn Er-
meni soykınmı konusunda benim
tasanmdan çok daha sert ifade-
ler taşıyan bir tasanyı göriişürken
Turkiye sert misilleme yapacağı
tehdidinde bulundu. Bu tasan Av-
rupa Parlamentosu'nda kabol
edildi. Türkiye'nin gerçek tepkisi
ise sessizlik oldu. Türkiye, toplu-
laktan- vazgeçmedi, tam ttyelik
için caba harcamayı sürdürdü.
Toplulnk üyelerine karşı siyasi ya
da ekonomik misilleme yapmadı.
Tnrkiye'nin şimdi blöf yaptığını
söylemiyorum, ama Ankara için
bu konu önemli olduğu kadar
başka önemli konnlar da var."
Tasannın kabulünün Türkiye1
yi parçalamak için ilk adım olma-
dığmı ileri süren Dole, "Türkiye1
nin toprak bürünlügü üzerinde
biçbir plan ve talebimiz yok. Be-
nim bildigim, ErmenUer de böyle
bir şey istemiyor" diye konuştu.
Dole'un konuşmasından sonra
söz alan Senatör Byrd, Dole'un
yakındığı Türkiye'nin baskılann-
dan kendisinin haberdar olmadı-
ğım, hiçbir Türk lobici ile konuş-
madığı gibi Türk seçmeni de bu-
lunmadığıru vurguladıktan sonra
üstelik ABD yönetiminin de açık-
ca ortaya çıkıp karar tasarısına
karşı olduğunu söyleyemediğini
vurguladı.
Byrd'den sonra sırasıyla Carl
Levin, Paul Simon, Pete W Uson ve
Claiborne Pell söz alarak tasan-
nın gündeme alınması yönünde
konuştu. Daha sonra Senatör Do-
le tekrar mikrofona geldi ve "sun-
duğu raetinde ısrariı olmadıgıaı.
uzlaşmaya açık olduğunu" belirtti
zım, Harpokulu davası nedeniy-
le lstanbul'da Sultanahmet Ceza-
evi'nde tutukludur. Nâzım, Ya-
vuz gemisine götürülerek sorgu-
lanır.
tlk sorguyu yapan savcılar Ha-
Ink Şehsuvaroglu ve Fahri Ço-
ker'dir. Duruşma savcüığını Şerif
Badak yapar. Budak, Kara Harp-
okulu davasında da savcıdır.
Şehsuvaroglu, bu olaydan son-
ra yargıçlıktan ayrılacak, öğret-
menlik ve müze müdürlüğü yapa-
caktı.
Askeri yargıç Fahri Çoker, tü-
mamiral rütbesinden emekliye ay-
nldıktan sonıa Korutürk'ün cum-
hurbaşkanlığı döneminde Cum-
hurbaşkanlığı Hukuk Danışman-
lığı görevinde bulunacaktı.
Yapılan yargılarna sonunda
Nâzım, 28 yıl 4 ay ağır hapis ce-
zasına çarptırılmıştı. Suç aynıydı:
Askeri isyana teşvik..
Fevzi Çakmak, kendisini Içiş-
leri Bakanı Şükrü Sökmensüer'e
karşı savunurken bu davalan aç-
tırdığını söyleyecekti!
Nâzım'ın yakın arkadaşı Şevket
Süreyya Aydemir, o günlerde Sa-
nayi Bakanlığı'nda iktisat işleri
müdürüdür.
Nâzım Hikmet'in Harpokulu
davası nedeniyle tutuklandığını
öğrenir öğrenmez CHP Genel
Sekreteri Recep Peker'e başvurur.
Peker, "emrin Fevzi Çakmak'tan
geldigini" söyler.
Yapabilecekleri hiçbir şey yok-
tur.
Aydemir, komşusu Askeri Yar-
gıtay Başsavcısı Münir Karaçı-
tak'a da başvurur. Sonuç değiş-
mez.
Emir yüksek yerden gelmiştir!
ANKARA (Cumhuriyet Büro-
su) — TBMM Genel Kurulu'nda
DYP'nin dış politika konusunda
genel görüşme açılmasına ilişkin
önergesi, ANAP'lılann oylanyla
reddedildi. TV'den de naliden ya-
yımlanan görüşmelere, Dışişleri
Bakanlığı'ndan dün istifa eden
Mesut Yılmaz katılmadı. Başba-
kan Yıldınm Akbulat ile muhale-
fet liderleri Erdal tnönü ve Sülej-
man Demirel'in kürsüye geldiği
görüşmelerın odak noktasını
ABD Senatosu'nda görüşülen Er-
meni karar tasarısı oluşturdu.
Başbakan Yıldınm Akbulut,
Ermeni karar tasansına karşı ön-
lemler alınacağını açıklarken,
DYP Genel Başkanı Süleyman
Demirel, tasannın kabul edilme-
sinin ardından Ermenilerin toprak
taleplerinin gündeme geleceğini
öne sürdü. SHP Genel Başkanı
Erdal Inönü ise Ermeni karar ta-
sarısınm kabulü halinde ABD ile
ilişkilerin asgari ölçüye indirilme-
sini istedi.
Dışişleri Bakanlığı'ndan istifa
eden Mesut Yılmaz'ın Dışişleri Ba-
kanlığı'nda gazetecilerle sohbet et-
tiği sırada kürsüye gelen Başba-
kan Yıldınm Akbulut'un konuş-
masına bazı bakanlar ile ANAP
milletvekillerinin ilgi gösternıediği
ve kuliste "Yılmaz'ın istifasını"
değerlendirdikleri görüldü. Akbu-
lut da görüşmelerin sonunda ya-
pılan oylamaya katılmadı.
Muhalefet liderleri, beklenenin
aksine Mesut Yılmaz'ın Dışişleri
Bakanlığı'ndan istifası ile ortaya
çıkan durunia fazla değinmediler.
Başbakan Yıldınm Akbulut,
konuşmasında dışa açık ekonomi
modelinin dış politikaya yeni bo-
yutlar kazandırdıgını söyledi. Ak-
bulut, Ermeni karar tasansının
ABD Senatosu'ndan geçmesi ha-
linde Türk- ABD ilişkilerinde ye-
ni krizlere yol açılabUeceğini, Kaf-
kasya'da meydana gelen kanlı
olaylann ardından Ermenistan
Cumhuriyeti'nin genişleme arzu-
lannın tahrik edilebilecefini ifa-
de etti.
Ermeni tasansının kabulünün
Türkiye'yi hiçbir şekilde bağlama-
yacağını anlatan Akbulut, "Bu-
nun dışında yapılan çalışmalar
Türkiye'nin elinde de çeşitli kade-
raelerde alabileceği karşı tedbirler
de vardır. Bu asamada bu tedbir-
ler hakkında tefernıala girmeme-
mi anlayışla karşılayacağımzdan
eminim" dedi. Başbakan, tasan-
nın kabulünün ABD'nin Türk
milletinin gözündeki saygın yeri-
ni de kaybettireceğini söyledi.
TBMM GENEL KURULU: DYP gnıbunca verilen dış politika ko-
nusundaki genel görüşme istemi, TBMM Genel Kurulu'nda ANAP-
lılann oylanyla reddedildi. Hukumet adına konuşan Başbakan Ak-
bulut hayır oyu kullanırken Dışişleri Bakanlığı'na atanan Ali Bozer
de tebrikleri kabul etti. (Fotoğraf:AA)
tnönü, "Böyle bir ifade kulla-
nılamaz. Süper devlet de olsa,
sanki lütfetmiş. gibi bir yaklaşımı
kabul etrnek Türkiye Cumhuriyeti
Basbakanına yakışmaz. Bir daha
böyle yapmamastnı diliyorum"
dedi.
tnönü, geçmişte, SSCB ile
Türkiye ilişkilerinin Sovyet Erme-
nistanı'nın toprak talepleri üzeri-
ne bozularak, asgariye indirildiği-
ni anımsattı ve ABD'nin böyle bir
karar alması halinde Türkiye ile
askeri alanda güvenilir bir işbir-
liğıni sürdüremeyeceğini söyledi.
tnönü, "Bu tasan kabul edilirse
ABD ile bütün ilişkilerimizin ye-
niden iyice gözden geçirmeliyiz.
tlk yapacağımız iş de askeri alan-
daki işbiriiğini derhal durdurmak
olmalıdır... Bugün konuşulan söz-
de Ermeni soykınra tasansını her-
kes bilsin ki ABD Ue ilişkilerimi-
•û. böyle bir asgari düzey dönemi-
ne sokacakür" diye konuştu.
tnönü, Dışişleri Bakanlığı'ndan
istifa eden Yılmaz'ın dış politika
konusunda kritik günler yaşanır-
ken kabinedeki arkadaşlan tara-
fından iç politika>
r
a yönelik ola-
rak yıpratılmasını da eleştirdi.
SHP lideri, Cumhurbaşkanı
Turgut Özal'ın da yurtdışındaki
konuşmalannı "gaflarla" dolu ol-
duğunu, ancak resmi kayıtlara,
geleneğe aykın olarak geçirilme-
yen sözlerinden dolayı uğranılan
tahribatın ise henüz bilinmediği-
ni ve buna yanıt verecek bir kabi-
ne üyesinin de bulunmadığını kay-
detti.
İnönii'nün konuşması Demirel'in konuşması
J Âü -
Kenan Öner davası
SHP Genel Başkam Erdal Inö-
nü ise Cumhurbaşkanı, Başbakan
ve bakanlann tutum ile söderinin
dış politikamızı sıfır noktasına ge-
tirdiğini, tahribata uğrattığını vur-
gulayarak, Başbakan Yıldınm Ak-
bulut'u "Bazı isteklerimiz ABD^
den kabul görraüştür" biçiminde-
ki sözlerini de sert bir biçimde
eleştirdi.
DYP Genel Başkanı Süleyman
Demirel ise Başbakan Akbulut-
un konuşmasında Kıbns konusu-
na yer vermemesini eleştirerek, dış
politika yönetiminin çok başlılığı-
na dikkat çekti. Demirel, Dışişle-
ri Bakanlığı'ndan istifa eden Me-
sut Yılmaz'a atfen gazetelerde yer
alan, "tşier çığnndan çıktı" biçi-
mindeki sözlerini de anımsatarak.
"Bizinı soyltdiklerimiz bu sözterle
de teyit ediliyor, ama biz bu ko-
nuda başka bir yorum yapmaya-
cağu" dedi.
ABD Senatosu'ndaki Ermeni
tasansının Türk milletini incitece-
ğini ve Türkiye ile ABD arasında-
ki ilişkileri soğutacağını belirten
Demirel şöyle konuştu:
"Bu tasannın çıkmaması için
ne Tiirkiye Cumhuriyeti hükümeü
ne de ABD yönetimi ustune dü-
şeni yaptı. ABD Senatosu Türki-
ye'yi tanımayacak kadar cahildir.
Bu tasandan sonra başka talepler
gündeme gelecektir. Vilayet-i Sid
de ortaya atılacakar. Yani Erme-
nilerin Türkiye'nin altı vilayetin-
de hak iddialan bundan sonra or-
taya atılacaktır."
Demirel'in, "Biz de burada
Amerikalılar. Kızılderilileri kesti
elleri kanlı diye bir karar alsak
Amerikan halkının hoşuna gider
mi" diye sorması da başta Devlet
Bakanı Kâmran tnan olmak üze-
re ANAP milletvekilleri tarafın-
dan alkışlarla karşılandı. Demirel,
Türkiye'nin en büyük dostu ABD
Ue ıplerinin kopma noktasına gel-
diğini de vurgula>urak, "Burada
ülkeyi yönetenlerin sorumluluğu
yoktur diyemezsiniz. Amerika yö-
netimi bu işi istedigi gibi iyi tut-
mamıştır. Türkiye'de iş V¥ashing-
ton büyükelçisinin üzerine kalmış-
ür" dedi.
Dünyada, büyük değişiklikler
olduğunu da belirten Demirel, hü-
kümetin bunlar olurken Türkiye
1
de neler yapılacağını bildirmesi
gerektiğini savundu.
Demirel, önerge sahibi olarak
ikinci kez kürsüye çıktığinda da
Bulgaristan'dan göç, Yunanistan
1
daki Türklerin somnlan ve Kıb-
rıs politikasına değindi. Demirel,
ANAP iktidannın uyguladığı dış
politikalar nedeniyle ortalığın
yangın yerine döndüğünü bildire-
rek, "Avnıpa çogulcu rejime yö-
nelirken biz burada tek parti yö-
Detimlerine özenmemeliyrz" dedi.
r
Esbank
Yunus Emre
Resim
Yarısması
7. Yarışma
Getenekselleşen Esbank Yunus Emre Resim
Yarısması, Eskişehir İl Terlip Komiiesi'nce
düzentenen ve 6-10 Mayıs 1990 tarihleri
arasında kutlanacak Yunus Emre Kûltür ve
Sanat Hatiası erkmliklen içinde bir kez daha
yer atacaktır. Yedinci kez...
Ödüller ve sergileme
Seçici Kurulca başarılı bukjnan 5 esere
5'er milyon lira ve Yunus Emre şildi
verilecektir. Ödül almayan eserler de
sergilenecek ve bu eserlerden sahipterince
izin verilenlere satış olanağı sağlanacaktıt
Katılma koşulları, son teslim tarihi ve
tesirm adreslerini ıçeren broşür Esbank
Genel Müdürlüğü, Esbank şubeleri ve
Eskişehir Devlei Güzel Sanatlar Galerisi'nden
temin edilebilir.
Seçici kurul
1. Gülşen Akın -~_ ^ .:
Eskışehir Oevlst GüzeJ Sanatlar Galerisi MûdürO
2. Prot.Dr Mustafa Aslıer
Marmara Ünjversıtesı
Güzel Sanatlar Fakültesi Oekanı
3. Harnit Kmaytûrk
Sanat Çevrasi Dergisi sahibi
4. Prof.Dr.Belkıs Mutlu
btanbul Resim Heykel Müzesi Müdurü
5. Prof.Dr Bülent Özer
Mimar Sinan Üniversilesi RsMör Yardımcısı
6. Prot.Dr ismailTunalı
Istanbtıl Üniversitesi Avrupa Topluluğu Bölümü
Öğretim Üyssi
7. Doğan Tunalı
Esbank T.A.Ş. Genel Mödür Yardımcısı
8. Prof.Dr.Ali ismail Türemen
Marmara ve Anadoiu Üniversiteleri
Oğretim Üyesi
9. Ihsan Yûceözsoy
Kültür Bakanlığı
Güzel Sanatlar Genel MüdCr Yardımcısı
F
Şubelerimiz
İstanbul/Merkez • Adana • Adapazan • Ankara • Antalya • Istanbul/Bakırköy
İstanbul/Bayrampaşa • Balıkesir • Burdur • Bursa • Denizli • Istanbul/Eimadağ
İstanbui/Eminönü • Eskişehir • Gaziantep • Isparta • iskenderun • izmir
İstanbul/Kadıkoy • Istanbul/Karaköy • btanbul/Kartai • Kayseri • Kocaeli • Konya
Kütahyâ • İstanbul/Mecidiyeköy • Mersin • Eskişehir/Sakarya • Eskişehir/Sanayi Çarşısı
Kütahya/Tavşanlı • Samsun • Ankara/Ulus • Uşak
G Ö Z L E M UĞUR MUMCU
(Baştarafı 1. Sayfada)
Önce olayı özetleyelim:
Avukat Alp Selek, 12 Eylül döneminde İstanbul Sıkıyöne-
tim Askeri Mahkemesi'nce Ceza Yasası'nın 141. maddesi
gereğince suç işlediği gerekçesi ile sekiz yıl ağır hapis ce-
zasına çarptırılmıştı.
Cezaevinden çıkan Selek, yeniden avukatlık yapmak ama-
cıyla istanbul Barosu'na başvurdu. istanbul Barosu, 1988
yılında Selek'in baroya kaydına karar verdi. Adalet Bakanlı-
ğı, Avukatlık Yasası'nın ağır hapis cezasına çarptırılanların
avukatlık yapamayacaklarını öngören 5. maddesine daya-
narak Selek'in baro levhasından silinmesini istedi.
Baro, bu emre uydu.
Selek, bu karara karşı Türkiye Barolar Birliği'ne başvur-
du; birlik, baro kararı ile "kazanılmış hak doğduğu" gerek-
çesi ile kayıt silme işlemini kaldırdı.
Bakanlık, Barolar Birliği kararını onaylamadı; Alp Selek
de bu kararın iptali için idari yargıya başvurdu.
Dava sürüyor.
Avukat Alp Selek, 1989 yılının ekim ayında İstanbul Ba-
rosu Başkanlığı'na başvurarak baronun daha önce verdiği
"kaydın silinmesi" kararının geri alınmasını istedi. İstanbul
Barosu da istem dogrultusunda karar verdi.
Adalet Bakanlığı, İstanbul Barosu'nun bu işlemini onay-
lamadığını bildirdi; baro da bu kararın "Adalet Bakanlığı'nın
onayına bağlı kararlardan olmadığı" gerekçesi ile kararında
direndi.
Bakanlık, bu direnme kararından sonra Turgut Kazan baş-
kanlığındaki İstanbul Barosu Yönetim Kurulu'nun görevden
alınması için İstanbul Başsavcılığı'na yazılı emir verdi.
Olayı boylece özetledikten sonra gelelım konunun hukuk-
sal özelliğine:
Adalet Bakanlığı'nın barolar üzerinde "idari vesayeti" var-
dır. Bu "vesayef" ancak ve ancak yasada belirlenmiş yol ve
yöntemlerle kullanılır.
"Barodan kayıt silme" Adalet Bakanlığı'nın denetim yet-
kisi içinde olan bir konu değildir. Bu yüzden bakanlık, "Se-
lek ile ilgili karar benim onayıma bağlıdır" diyemez.
Adalet Bakanltğı, "barodan kayıt silme" işlemini "levhaya
yeniden kayıt işlemi" sayarak işlem yapamaz. Yaparsa, ida-
re hukukunda buna "yetki gaspı" adı verilir.
"Yetki gaspı" idare hukukunda "Yok hükmünde" adı veri-
len geçersiz işlemleri doğurur.
Bakanlık, kaynağında sakatlık taşıyan bu geçersiz işle-
me dayanarak İstanbul Barosu'nun görevden alınmasını is-
teyemez.
Konu Avukatlık Yasası'ysa; şu çok "liberal", şu "demokrat"
ve şu "sivil toplumcu" ANAP'ın 1984 yılında bu yasada yap-
tığı değişiklige de kısaca göz atalım:
ANAP, göreve başlar başlamaz, Avukatlık Yasası'nın ba-
zı hükümlerini değiştiren askeri hükümetin çıkardığı yasa
gücündeki kararnameyi yasalaştırmıştı.
Bu yasa değişikliği ile de hakkında "kamu davası açılan"
avukat, işten yasaklanıyordu!
Söz gelişi, haklarında Barış Derneği davası nedeniyle ka-
mu davası açılan DİSK davası avukatlarından istanbul Ba-
rosu'nun eski Başkanı Orhan Apaydın, yeni Başkanı Turgut
Kazan ve Halit Çelenk'in avukatlık yapmaları engelleniyor-
du.
Siyasal davalarda avukatlık mı yapıyorsun? Aç kal da gör!
ANAP'ın hukuk ve devlet anlayışı buydu...
Neyse ki Anayasa Mahkemesi bu hükmü anayasayâ ay-
kın bularak iptal etti.
Aynı ANAP, aynı yıllarda Pasaport Yasası'nın 22. madde-
sini değiştiriyor; "Zimmet, ihtilas, irtikâp, rüşvet, hırsızlık, do-
landıncılık, sahtecilik, inancı kötüye kullanma, hileli iflas" gi-
bi yüz kızartıcı suçlarla, altın, döviz, gümrük, silah ve uyuş-
turucu madde kaçakçılıkları ve seks ticareti suçlarından yar-
gılananların pasaport engellerini kaldıran yasayı da çıkarı-
yordu.
* Buyurun liberalliğe!
ANAP, ^imilerine görüyorsunuz, pek ama pek liberal ve
kimtlerine de işte böyle buyurgan ve yasakçıdır...
Bugün Ceza Yasası'nın 141 ve 142' nci maddelerinin de-
ğiştirilmeleri ya da kaldınlmaları konusu görüşülürken, Ada-
let Bakanlığı 141. maddeden cezalandırılmış bir hukukçu-
nun avukatlık cüppesini giyerek ekmek parası kazanması-
na engel olmaya çalışıyor.
Ve seçilmiş baro yönetimini de görevden almak için emir-
ler veriyor!
Türkiye'de Marksist olmak, Güney Afrika'da zenci olmak-
tan da beterdir.
Sosyalistlikmiş, demokrasiymiş, inançmış, şuymuş,
buymuş.
Avukat Alp Selek de gitsin "hayali ihracat" yapsın, günü-
müzde nasıl olsa bu gibi suçlan işleyenlere karada ölüm yok-
tur.
Ve devlet de ancak bu gibi suçlara liberaldirt
Karakış fena vuruyor
(Baştorafı 1. Sayfada)
uzatıldı. Yoğun kar ve tipi yüzün-
den birçok il arasında ulaşım ya-
pılamıyor. Çok sayıda köy yolu
da tamamen kapalı bulunuyor.
Iki gün önce Muş merkez ilçe-
ye bağh Aşağı Yongalı Köyü'nden
Yukan Yongalı Köyü'ne yürüye-
rek giden Salih Şener (10), Nasır
Şener (12), Faik Sezgi (60) ve Zii-
be>ir Turan (35) donarak öldüler.
Ağn'mn Eleşkirt ilçesinden As-
langazi Köyü'ne giden Hamit
Keskin'in de donarak öldüğu öğ-
renildi. Muş'un Varto ilçesine
bağlı Alabalık Köyü'nde ise bir
evin üzerine düşen çığ Kekil Pı-
nar ve Verni Pınar adlı kişilerin
ölümüne neden oldu.
Bu arada, Doğu ve Güneydo-
ğu Anadoiu bölgelerinde yaklaşık
1 haftadır süren yoğun kar yağışı
ve tipi, yerleşim birimleri arasm-
daki ulaşımı da engelliyor.
Öte yandan öneeki gün Tortum
Gölü'ne uçan yolcu otobüsünde
bulunanlardan altısımn kimlikleri
belirlendi. trfan Akın, Nedim
Uyar, Zehra Aslan, Zeynep As-
lan, Ömer Çınar ve Fatma Sezen-
can'ın gölden halen çıkanlama-
yan otobüste olduklan anlaşıldı.
Hamburger yerken
ESBANK
(Baştarafı 6. Sayfada)
6— Büfe sahibi ve çalışanlany-
la, olay esnasında birlikte oldu-
ğum tslanbul Barosu avukatlann-
dan Üiker Ankan ve arkadaşlan
da olayın tanığıdırlar.
7— Bu nedenlerle gerek meyda-
na gelen olay, gerekse kırılan ön
dişimi 3 aya yakın bir süredir te-
davi ettirememem dolayısıyla ma-
nevi tazminat hakkım ve gerekir-
se fazlaya ilişkin talep haklarım
saklı kalmak kaydıyla...
Işbu ihtarnamenin tebliği tari-
hinden itibaren 5 gün içinde 530
bin liranın tarafıma ödenmesini,
aksi takdirde yasal yollara başvu-
racağıraı, aynca mesele>i Cumhu-
riyet SavcüiğTna ve basına intikal
ettireceğimi muhataba ihtaren bil-
diririm."
Bu ihtarnameden sonra neler
olduğunu ise dilerseniz yine Nec-
la Omay'dan dinleyelim:
• TSE'ye yaptığım başvuru olum-
suz. Çünkü Pınar-Et'le araların-
da anlaşma yokmuş. Zaten TSE
ambletninin bulunduğu hangi mal
piyasada var diye bir baktım, bi-
zim tüketici olarak kullandığimız
mallarda bu iş o kadar sınırlı ki...
Anladığım kadarıyla TSE ile fir-
malar arasında yapılan anlaşma-
lar, bugünkü haliyle maalesef tü-
keticiyi korumaktan çok, üretici
firmaya TSE damgası vererek ço-
ğu kez satışta tüketiciye güven
vermekten, yani satışı kolaylaştır-
maktan öteye gidemiyor.
• Sanayi ve Ticaret Müdürlüğü'-
ne başvurdum. Ama onlar bu ola-
yı işleme koyamazlannış, çünkü
konu kendi alanlarına girmemek-
teymiş.
• Hıfzıssıhha'ya gittim. Orası da
bu konuyla ilgili bir işlem yapa-
mazmış. Ancak aynı mamulden
yeni bir örnek alıp tahlil yaptıra-
bilir vt sağlığa aykın bir durum
söz konusu olursa tutanak tutu-
lup konu Cumhuriyet Savcılığı'-
na verilebilirmiş. Olaya meydan
veren kemik parçasına bir işlem
yapılamazmış.
• İstanbul Ticaret Odası'na yap-
tığım başvuru işleme koyuldu.
Ancak İTO, konuyu tzmir Tica-
ret Odası kanalıyla Pınar Et'e ilet-
ti. Pınar Et, görüşme yoluyla be-
nim zaranmın tazmin edileceğini
bildirdi, ama yine sonuç çıkma-
dı. Bana gösteriien gerekçe, kın-
lan tek bir dişin tedavi ücreti ola-
rak 530 bin lira gibi bir rakamın
istenmesinin çok yüksek olduğuy-
du. Ancak kınlan dişim, yanında-
ki dişlerle köprü yapılmadan ye-
rine takılamayacağı için dişimin
tedavisine minimum böyle bir
miktar gerekliydi. Kaldı ki, eğer
dişimi tedavi etme niyetleri ciddiy-
se, bunu, kendi gösterecekleri ve
benim de kabul edebileceğim bir
dişei aracılığıyla yaptırabiliılerdi.
Son olarak Beyoğlo Cumhuri-
yet Savcıhgı'na yapnğim başvuru-
ya verilen yamt ise "Bu konuda
işlem yapılamaz, şahsi dava
açınız" yolunda...
Pınar-Et yetkililerinin ödedik-
ödüyoruz-ödeyeceğiz yollu oyala-
maları nedeniyle dava açmak için
gerekli süre de geçmiş oldu ve ben
hâlâ tedavi ettiremediğim kınk ön
dişimle, konuşurken, ağzımı ka-
patma gereği duyarak dolaşıyo-
rum.