22 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
20 ŞUBAT1990 INSANLAR F Ü S U N Ö Z B Î L G E N CUMHURİYET/7 G Ö R Û Ş Sefalet Sefalet içinde yaşamanın bir yaran var. Hırsızdan korkmanızı önlüyor Alphonse Allais ŞİŞLİ DERESİNDE BİR TEMEL ATMA TÖRENİ '30 sene korku ile yaşadım'ZÜLFÜNAR 35 yaşlannda, alh güllü, şalvarlı, beyaz yemenisı ile siyah saçlannı sanvermiş, gu- leç yüzlu bır lcadın. Çorura'dan gelmiş. Kocası Karslı. Elinden tuttuğu 4-5 yaş- lanndaki çirkin, toparlak yüzlü ve çok sevımli afacan oğlunun adı Ramazan. tstanbul'un "mntena semüe- rindea" Şişirnin arka mahallele- rindc, hiç de Şişli'ye benzemeyen Şişli deresi yatağında bir gece- konduda yaşıyorlar. Birkaç ay önce belediye evlerini yıkmış, kendilerine de ayda 100 bin lira kira yardımı yapıruş. Birkaç ay sonra yardım kesilecekmiş. "Ne yapalım örair boyu kira- nnı vennezler ya?" diyor. Adının anlamını soruyoruz. Gulüveriyor "Ne bileyim, kim- selerde yok, beo de Utemiyonım ama koymuşlar." 1lerde yıne beyaz yemeni örtu- Şisli Deresi yatağında yıkılma korkusuyla bekieyeo gecekondalar. "Kızım bea bo derc yatagına geleli 30 sene oldu. Tam otuz se- ne once gecekondumuza yapbk. S yumruğun artık sarannaya baş- jamış morlugunu taşıyor Seyyar satıcı koca ıçerde uyuyor. Çocu- lü paltolu, heybetli duruşlu bir S o B ? d a U m M s * n e d i r h e r 8»" S u n u n önlüğunu gıydirmiş oku- ir«rfîT ı ı™w,n „«», t l h , ı , . gecekondurn yıkılacak diye bek- Ia haarlıyor. Sorulanmıza ürkekkadın. Uzaktan uzağa kalabalı- Şişli deresinde "ıslata " için temel atma tö- renine gelen kaiabalığı izliyor. Soruyoruz: "Bn çalışmadan memnun musun?" Yutkunduktan sonra ledim. Sen bilir misin ne demek- tir tam 30 sene bir gun gelip evi- oi basına yıkacaklar diye bekle- mek? Bir şey olmadı, yıkmadüar, ama ben tam 30 senedir bu bek- leyisi, bu korknyu yasadım..." Bir başka gecekondunun önunde bır başka kadın. Sağ gö- Şöyle bir ikı yutkunuyor, son- zünün altında ihtimal kocasından ra anlatıyor: 10-15 gün önce yediği sıkı bir urkek kaçamak yanıtlar veriyor. "Ben bilmem ki, ben anlamam" diye savuşturmaya çalışıyor. Yükseklerde görunen pıs du- varlı fabrikalarda çalışan işçiler, seyyar satıcılar, boyacüar, köfte- ciler bu yoz dere yatağında, kontraplak, naylon, briket, tene- ke kanşımı zavallı kulübelerde yaşıyorlar. Çevre koşullan küçtl- PARKTA BİR SONBAHAR GÛNÜ Kuğulann suzuluşu PAZAR gunü tstanbul, güneşli, ama soğuk bir bahar günii yaşadı. tnsanlar kendilerine bu tatil gününde değişik uğraşlar bulurken Gulhane Parkı'ndaki havuzun kuğuları etraftaki ağaçlann dalları arasından ustlerine vuran güneşin pırıltılan ile ısırtıp durgun suda süzulerek gezinip durdular. Burunlanyla suyun ıçinde yiyecek arayan bembeyaz renkleriyle kuğular da baharı müjdeleyen güneşin keyfini yaşadılar. (Fotograf: Muharrem Aydın) 78 MİLYONLUK ALMANYA'YA DOĞRU Türklerin isi zorYTLLARCA önce Türkıye"den Almanya'ya gelmiş, çelik sanayi- inde, köraür sanayiinde çalışmış, 55 yaşını aştığı için artık bu iş- kollarında çalışamayan Türkler şimdi ne yapacaklar? Şimdiye dek bu işçiler ıçin yeni bir mes- lek öğrenmelerine yarayan uyum kursları açılıyordu. Artık bu tür kurslar için yapılacak harcama- lar kaldırılıyor. Neden? Merkezi Bonn'da bulunan Türkiye Araştırmalar Merkezi yöneticısi Dr. Farnk Şen, iki Al- manya'nın birleşmesinin bu ülke- de yaşayan Türklere etkilerini şöyle anlatıyor: Şubatın ikinci haftasında 17 bakanı ile F. Al- manya'ya gelen Doğu AJman lj- der Modrovv, artık F. Almanya1 ya Doğu Almanya'run ilhakı İco- nusunda şartlan görüşmeye baş- ladı. Buyük bir olasüıkia 18 Mart 1990'da Doğu Almanya'da yapı- lacak seçimlerden sonra kısa bir süre içinde Doğu Almanya'ya F. Almanya katılacak, başka bir de- yimle ilhak olacak. Ekonomi po- Utikacılarının çektiği Doğu ve Baü Almanya arasında oluşrurul- ması düşünülen "para birliginin gerçekkşnıesr mayıs, haziran ay- larında oluşacak bir görünüme girdi. Yaz aylannda iki ulkede de aynı paranın ve Batı Alman Mar- kı'nın kullanıldığını göreceğiz. F. Almanya'dakı ekonomi uz- manlanrun göaışune göre büyuk bir olasıiıkla Doğu Alman Mar- kı, para birüğınden sonra 4'e bir veya 5'e bır oranında hesap edı- lerek Doğu Almanya'da da Batı Alman Markı kullamlacak. Bir örnek vermek gerekirse, bugun için F. Almanya'da bir endüstri işçisi 2.400 DM civannda bir ay- lık alırken Doğu Almanya'da ça- lışan bir Doğu Alman işçısimn eline geçen para da 2.100-2.200 Doğu Alman Markı cıvanuday- dL Bu kıstaslara göre yaz aylann- da Doğu Alrnanya'daki ücretler, Batı Alman Markı'na göre öde- necek ve bu ücretler de büyuk bır olasıiıkla 500 ila 700 Batı Alman Markı arasında değışecek. Ve Ba- tı Alman Markı'nın Doğu Al- manya'da ödenmeye başlanması ile birlikte Doğu Almanya'da ekonomik açıdan ve endüstriyel açıdan buyük gelişmeler bek- lenecek. 1990 yıhndan ıtibaren F. Al- manya butçesinden Doğu Al- manya'ya büyük bır kaynak ak- tanrru olacak. Bu gelışmelerin bi- zi ilgılendiren ekonomik boyut- lanna kısaca değinmekte yarar var. Bu konuda etkilenmeye F. Al- manya'daki Türkler 1989 sonun- dan itibaren başladılar. F. Al- manya'nın 11 eyaletinde Çalışma ve sosyal düzen bakanlıklannda yabancıların Alman toplumuna uyumu için aynlmış paralar bü- yuk ölçüde azaltılıyor ve bu pa- ralar artık Doğu Almanya'dan gelen göçmenlere yönlendiriliyor. F. Almanya'nın 11 eyaletinde 1.5 miryon Türke yönelik öngö- rülen bu butçeierdekj azatmanın etkisini önumuzdeki yıllarda da- ha açık bir şekilde görebileceğız. Buna göre Türkierin uyumuna yönelik çalışmalarda bulunan bir çok örgut veya kurum artık finansaJ olanakiar bulamaya- caklar. — Bunun dışında F. Almanya 1 da işsizhğin en yoğun olduğu 16 ila 20 yaşları ile 55 yaşın üstün- dekı yabancı ışsızleri iş piyasası- na tekrar sokabilmek için uygu- lanan projeler buyük ölçüde aza- lacak. Bunun dışında 55 yaşını aşıp da çalıştıkları çelik sanayi- inde ya da kömur sanayiinde iş bulamayan Türklerin yenı bir meslek öğrenmelerine yöneLk ya- pılan projeler de artık uygulama- dan kaldırılıyor. Bu gruplar için aynlan paralar da Doğu Alman- ya'dan gelen göcmenlere yönlen- dirilecek. — Bunlann dışında genel iş pi- yasasında ve konut piyasasında da Doğu Alman göçmenlerinin Türkler uzenne etkılen büyüye- celc F. Almanya'ya her geçen gün buyük sayıda gelen Doğu Alraan göcmenler F. hukumetin geliri az gruplar ıçın ayırdığı sosyal konut- lardan yararlanıyorlardı. Artık bu sosyal konutlar ozellikle Do- ğu Almanya'dan gelen göcmen- lere venliyor. Bunun dışında da Dogu Almanya'dan gelen ışsizler, F. Almanya'da öncelikle işyerle- rine yerleştiriliyorlar. Bunlann et- kisini vabancılar önumuzdeki gunlerde daha buyük boyutlarda görmeye başlayacak. Evet, iki Almanya birleşiyor. 78 milyonluk yenı bır dev doğu- yor. Bu arada yıllardır Türkiye1 den gidip Almanlara çalışmış Türklere de yol görundü. Bır yandan 70 milyonluk Türkiye olacağımı'zı söyleyen, et- rafa tafra satan, bır yandan da Turkiye'deki ış kapılarmı bile te- ker teker yok edenlere duyurulur. Bu 70 mılyonu artık Almanya1 ya da ihraç edemeyeceğız. Nere- de ne iş ile besleyeceğiz, düşunen var mı? Hayati Bey'in değinmeleri Hayganoş'un mantığı HAYGANOŞ. yetmişini çoktan aşmış, sc- vimlı bir Enneni hatun. Bir gün Kumkapı'ya bakk almaya gider. Bahkçı bıçkımn teki. "Bu- yur, Madama" der. "Bunlar palamut, bunlar löfer. tekir dc var. Hepsi canlı canh. Bak su- yvn içinde nasü da zrp zıp zıphyorlarî' Hayganoş, gözluklerinin ardından, o sevimli şivesiyle ba- bkçıya sorar: —Bunlar tazedir? —Hay akhnla bin yaşa emi Madama. Canlı canlı, dıyorum ya sana. Baksana kıpır kıpır oynuyorlar suyun içinde. Canlı bunlar Madama canlı.. Havganoş orah olmaz, baiıkçınm sözünü lceser nezaketle: —öyledir zo, der. Ben de canlıyım, ama taze değüirn. cük Ramazaniann bağırsak en- feksiyonundan ikı günde öbOr dünyaya gitmesi için yeterli mik- rop ve pısuk içinde. Su, yakındaki bir çeşmeden taşınıyor. Para yok, koşullar zavallı. Şişli Belediye Başkanı Fatma Girik, bu insanlan daha sağlıklı evlere kavuşturmak için Beledi- ye Şirketı tston ile anlaşma yap- mış, 100 tane sobalı daire inşa ediliyor Ayazağa'da. Pis derenin etrafındaki gecekondular yıkılı- yor, dere yatağı beton bir kanala aktanlıp borularla nakledilerek pislik ortadan kaldırılıyor. Fatma Girik botlannı ayağına çekmiş, temel atma töreni yapıyor. Gece- kondu kadınlan ürkek ürkek Fa- to'yu izliyorlar. Endişeliler. Çul çaputla, briketle, naylonlarla sar- maladıkları 'başlannı sokacmk dam'dan olma korkusu yürekle- rinde pır pır ediyor. Başkaca te- miz evlere taşınacaklanna inana- mıyorlar. Değişik isternler de getiriyor- lar: "Biıe daire vcrecegbıe arsa ver- sinler, ilerde kat çıkanz, evimizi kendiraiz yapalım...*' Veya: "Blri nzaklara, şehir dı?ına atacaklar, boralan zenfiıılere ye- şil alan yapacaklar..." "Kanalizasyonlar bu yeni bo- nılara bağlanmıyor, neden?" Türkiye'nin bır numaralı ken- tı Istanbul'un Şişli-Feriköy sem- tine şimdiye dek hiçbir şey veril- memiş, insanlan, •kendileri için iyi bir şey yapılacağına inanamı- yorlar. Ahşmamışlar. İnanamıyorlar Yenı kendilerinden bir şeyler aünacağı endişesini tasıyorlar yu- reklerinde. Çevrenin pisliği, dere- nin taşıp, selin insanlan götür- müş olrnası da ikinci derecede ka- lıyor. önce başlannı soktuklan damın korunması telaşına düş- müşler. Yeni bir eve taşınacakla- nna, kendilerine de bir iyilık ya- pan bulunacağına inanamıyorlar. Nurettin Sözen'in "sosyal demok- rat belediyecilik" anlatımını da uzaktan kuşkulu gözlerle izliyor- lar. Fato, zor bır ışe sıvanmış. Bu kadınlara daha iyi koşullar ver- meye hazırlanıyor. Beyaz yemeni- li kadınlar kendisinı dikkat ve kuşku ile izliyorlar. Ancak baş- ladığı işi bitirince inanacaklar kendileri ıçın bir şeyler yapıldığı- na... "ÇANCI" İSLAM Dilipak, Türk-İslam sentezine HAYVANLAR İSMAİL GÜLGEÇ karşı ABDURRAHMAN Dili- pak, Mılli Gazete yazarlann- dan ve îslama duşüncenin et- kin savunucularından. Geçen hafta sonu Bilsak'ta yapılan sempozyumda Türk-İslam sentezi düşüncesıni fena halde eleştirerek bu düşünceyi kilise imajını yansıtan "çancı İslam" şeklinde niteledi. Dilipak, Türkiye'de halk arasında yaygın olan gelenek- sel İslam anlayışını da kendi anJadığı manada "tsJam olao tslam" düşüncesine aykın bu- luyordu. 'İslam dışı çevreler" olarak nitelediğı laik aydınla- nn düşüncesine ise "vodziııda- azaydan gelen canavar" adını takmıştı. tşte Dilipak'ın anlattıklan teyp bandından: "Uç tane İslam var. Bir ta- nesi 'islam olan tslam', diğer bir tanesi 'Halkın yaşadığı ge- leneksel İslam', >ani kendi vic- danlannda, beyuüerinde, mus- kalannda, tutsulerde, bezlerde, muskalarda sarıp sarmalayıp sakladıklan bir islam var. Ya- ni bu eeleneksel bir tslam. Gerçek Islam'la bunun bir ala- kası yok. Üçüncü bir İslam da tslam dışı çevrelerin vehimle- rinde flreyen bir "Yodrinda", uzaydan gelen canavar. Şimdi dine karşı, din adına bu iki din örgutleniyor. Yani bu vehimlerde üreyen Islam'la geleneksel şekillenen İslam, gerçek Îslama karşı örgutleni- yor. Bu konudan çok şikâyetçi- yim. Allah'ın vahiy ettiği ve Peygamber'in bize bildirdiği Kuran'da yer alan din, kesin- lıkle bu ikinci ve üçüncü sımf dinlere karşıdır. Dine karşı din ve Türk-İslam sentezi gibi bir fantezi, Îslama karşı örgutleni- yor. Türk Ocaklan'nda ilk ön- ce örgütlenen, daha sonra de- ğişik oyunlarda savunulan, ama "çancı" bir Islamın Türk- iye versiyonudur. Yani bir Arap Islamı, Afgan Islamı, Libya Islamı, Iran Islamı, Su- udi lslamı yoktur. Siz hangi Is- lamcdardansımz, falan gibi bir sentez modası. Kesinlikle böyle bir lslamı ben reddediyorum;' PİKNİK PtYALE MADRA ONUÖPERSEM PRENSE DÖNÛŞÜR. HIZLI GAZETECİ JSECDET ŞEIV Z&mjk /^miR..8BN KEU&Aiım. KAF -Ma <-,,-^a (ARPMPAKİ ÜTOPMI ıSTıYoRLAK BOtfJEV ÇİZGİLÎK KÂMİL MASARACI r AĞAÇ YAŞKEN EĞİLİR KEMAL GÖKHAı\ GÜRSES GARFIELD jDt DAVlS TARIHTE BUGUN MIMTAZ ARIKAN V BEN Bl(2. INİSAN DE- 20 ŞUBAT URU6UAYDA BIY/K V£RGIS/ KONUYORf. 1963 'PA SUSl/ıV, f//tes/e AJANSl^er, UZUGUAY V/V /ŞAF/AIOAN KONPUĞUAJU 8tL&/£M(Çrr. DU&4ZAJO LAI&MN H/ NEPENIYLE YENİ EM İLUİNCt PE BtYfK BUNU TEPKIYLE 4A/T/Mr İÇlN İKI PESO YERGt ALINMASl KONUSUAtU MECLlSlME SÖrÜ/SME ÇAgASl IS£ 8lR SONUÇ l/£&/MEM/fTS. St/S SUNEY AME- ULKESf MAKTAYP/.. TURK ve DUNYA KARİKATÜRÜNDEN Jenö DALLOS - Macaristan Haydar ÖZEN
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear