Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
20ŞUBAT1990 DIŞ HABERLER CUMHURlYET/3
Reagan'ın
ifadesi
• NEW YORK (AA) —
ABD eski Başkanı Ronald
Reagan'ın, Irangate
skandalı ile ilgili olarak
hafta sonunda verdiği've
video banda kaydedilen
ifadesinde, Ulusal Güvenlik
Danışmanı'na yasadışı
ışlemler yapması için
talimat vermediğini
söylediği bildirildi. New
York Times Gazetesi,
Reagan hakkında ayrınulı
bilgi sahibi olan bir kişiye
dayanarak verdiği
haberinde, eski başkanm
ifadesinin geçmişteki
açıklamalarının büyük bir
bölümünü içerdiğini
bildirdi.
Atina: İlk tur
sonuçsuz
• ATİNA (Cumtauriyet) —
Yunanistan
ParlamentosıTnda
cumhurbaşkanlığı seçimi
için dün başlayan ilk tur
oylamalar sonuçsuz kaldı.
500 sandalyelik
parlamentoda dün yapılan
ilk oylamada sosyalist
PASOK ile komünistler,
Cumhurbaşkanı Hristos
Sartzetakis'i aday
gösterdiler.
Atina'da bir
doktor
öldürüldü
• ATİNA (Cumhuriyet)
— Yunanistan'ın ünlii
nörolog ve ruh doktoru
Manos Maratos (52) dün
gece Atina'da evine
girerken, kimliği tespit
edilemeyen iki kişi
tarafından öldürüldü.
Maratos son yıllarda
Koridalos Cezaevi'nde
uyuşturucu madde
rehabilitasyon bölum*n •> ** <•
müdurlüğü görevindeydi.-
Comaneci ve
Rumen devrııııi
• NEW YORK (AA) —
Eski olimpiyat şampiyonu
Rumen jimnastikçi Nadia
Comaneci, kastm ayında
Batı'ya gizlice kaçmasınm
Romanya'daki devrim
sürecinin hızlanmasına
katkıda bulunduğunu
söyledi. Comaneci, aylık
Life dergisinin mart
sayısında yayımlanacak
demecinde, "ABD'ye
kaçışım Romanya'da bomba
gibi patladı. Halk o zaman
'Nadia bile kaçtı' diye
düşündü" dedi.
Görev yine
Carlsson'a
• STOCKHOLM (AA) —
lsveç/te yeni hükümeti
kurma görevi, geçen hafta
istifa eden Başbakan
Ingvar Carlsson'a verildi.
Muhafazakâr "ılımlı
pani"nin lideri Carl Bildt,
parlamento oaşkanının,
kendisinden yeni hükümeti
kurmasını istediğini, ancak
sosyal demokratlann
katılmadığı bir coğunluk
hükümeti olusturamadığını
söyledi. Bildt, "Top şimdi
Ingvar Carlsson'a gidiyor"
dedi. Carlsson'un sosyal
demokrat hükümeti,
parlamentoda kemer
sıkmayla ilgili bir yasa
tasarısının reddedilmesi
üzerine istifa etmişti.
Denktaş'ın New York'tayapacağıgörüşmelerdenfazla.birşey beklenmiyor
Ankara, iyimser değîlDışişleri'ne göre Rumlann tutumlarını
değiştirmeleri beklenemez. Ankara bu nedenle
Denktaş'ın 26 şubatta Rum lideri Vasiliu ve BM
Genel Sekreteri de Cuellar ile yapacağı
görüşmeler konusunda beklenti içinde değil.
SEMİH İDİZ
ANKARA — Ankara, KKTC
Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş'ın
BM Genel Sekreteri Perez de Cu-
ellar ve Kıbns Rum lideri Yorgo
Vasiliu ile New York'ta gelecek
hafta başında yapacağı görüşme
konusunda büyük bir beklenti
içinde değil.
Yetkili çevreler, buna gerekçe
olarak Rum tarafının genel yak-
laşımında gerekli olan değişıkliğın
bugüne kadar gerçekleşmemiş ol-
masını gösteriyorlar.
Sorunun temelinde Türk tara-
fının eşit statüsunün ve "self
determinasyon" (kendi kaderini
tayin etme) hakkının tanınmasının
yattığını ifade ediyorlar. Oysa
Rum tarafının bu ilkelere karşı
duyduğu "alerjinin" sürdüğü be-
lirtiliyor.
Bu arada ABD ve Ingiltere'nin
son dönemde Kıbns Türk tarafı
üzerindeki baskılanndan vazgeç-
tiği gözlenirken mevcut ortamın
Türkiye'nin Kıbns konusunda bir
jestte bulunması içüı uygun olma-
dığı ifade ediliyor.
Ankara'daki yetkili çevreler,
Rum tarafırun New York'ta bir so-
nuç elde edilemediği takdirde so-
runu BM Güvenlik Konseyi'ne gö-
türme "tehdidi" ile BM Genel
Sekreteri Perez de Cuellar'ın 1
martta Güvenlik Konseyi'ne suna-
cağı Kıbrıs. raporu arasında bir
bağlantı bulunmadığmı belirttiler.
Konuyu Guvenlik Konseyi'ne
götürme tehdidinin Rum tarafının
genel stratejisi çerçeyesinde değer-
lendirilmesi gereküğini belirten bu
çevreler, "Bunu sürekli söylüyor-
lar. Son dönemde bu konuda ses-
siz kalan Klerides bile artık bunu
söylemeye başladı. Ancak her za-
man olduğu gibi bu kez de boca-
hyorlar. Böyle bir adımın ne den-
li yararlı olacağını kestirmiş
değiller" diye konuştular.
Aynı çevreler, BM Genel Sekre-
teri de Cuellar'ın 1 martta suna-
cağı raporunu, Denktaş ve Vasi-
liu ile yapacağı görüşmenin seyri-
ne göre erteleyebileceğini de kay-
dettiler.
Diyalog sürecinin tekrar başla-
tılması için olanaklann araştınla-
cağı görüşmelerin hemen ardın-
dan böyle bir rapcrun sunulma-
sının zaten "abes" olacağını söy-
leyen bu çevreler, "Genel Sekreter
raporunu sunmaya kalksa bile,
rnevcut ortamda suya sabuna do-
kunmayan bir belge olacaktır" gö-
rüşüne yer verdiler.
New York görüşmesi hakkında
fazla bir beklenti içinde bulunma-
dıklannı da belirten bu çevreler,
bunun gerekçelerini şu şekilde
açıkladılar:
"Karşı tarafın tutumu belli. Biı
kere sonınun özunde yatan eşıtlik
ilkesini tanımalan gerekiyor. Bu-
nunla da bağlantüı olarak self-
determinasyon ilkesi var. Ancak
bu ilkeleri tanımamakta ısrarlüar.
Alerjileri sürüyor. Çünkü bunla-
n kabul ettikleri takdirde epeyce
gerilemiş olacaklar. Öte yandan
şimdiden, 'Türk tarafı şartlarla
geliyor. Nasıl olsa bu görüşmeler
bir işe yaramayacak' şeklinde bir
yaklaşım içinde bulunuyorlar. Bu
ortamda New York'tan süresiz so-
nuçlar beklemek gerçekçi olmaz."
Yeıkili çevreler, Rum tarafının
KKTC Cumhurbaşkanı Denktaş
tarafından ortaya konan ve soru-
nun çözümü için gerekli temel il-
keleri içeren 'niyet beyanı'nı da
'önemsememe eğiliminde
olduğunu' belirtiyorlar. "Bu bel-
genin amacı, duyulan güvensizli-
ği gidermektir. Hal böyleyken,
Rum tarafının takındığı tavır aç-
mazdan çıkılmasına yardıma olan
bir tavır değil" diye konuştular.
Öte yandan ABD ve tngiltere1
nin Kıbns Türk tarafı üzerinde
ocak ayında hissettirdikleri baskı-
lardan şimdilik vazgeçtikleri göz-
leniyor.
Anımsanacağı gibi bu baskılar,
adadaki iki tarafın "Camp David"
türü maraton görüşmelerde bu-
lunmalarını" amaçlıyordu.
Yetkili çevreler, gerek ABD'nin
gerekse lngıltere'nin şu aşamada
konudan çekildiklerini ifade ede-
rek, "Ocak ayında yarattıkları bu-
nalımın sorunun çözümü açısın-
dan bir yarar getirmediğini her-
halde anladüar" görüşüne yer ver-
diler.
KAIFLI KAZANDI — Japonya'da geçen yıl pallak veren skandalların ardından, hükümetin sarsıntı gecirraesine karşın pazar günkü seçimden Kaifu kazançlı çıktı.
Başbakan Kaifu: Seçim başansı, lekelenmiş olanpartimin bağışlandığını gösteriyor
Japonyada iktidar
4
aklandı'
Seçimlerde, iktidardaki Liberal Demokrasi
Partisi'nin en büyük rakibi Sosyalist Parti
öhemli başan elde ederek meclisteki üye sayısını
83'ten 136'ya çıkardı: ""*•"
Dış Haberler Servisi — Japon-
ya'da önceki gün yapılan Temsil-
ciler Meclisi seçiminde, iktidarda-
ki Liberal Demokrasi Partisi ye-
terli çoğurüuğu sağlayarak iktida-
rını sürdürürken, Başbakan Toşi-
ki Kaifu, seçim sonuçlarını, adı
skandallarla lekelenmiş olan par-
tisinın 'aklanması' olarak nitelen-
dirdi.
Temsilciler Meclisi seçiminin
kesin sonuçlanna göre iktidarda-
ki Liberal Demokrasi Partisi, 512
sandalyeli mecliste 275 üyelik el-
de etti. Libçral Demokrasi Parti-
si'nin en önemli rakibi Sosyalist
Parti ise meclisteki üyelik sayısı-
nı 83'ten 136'ya çıkardı. Seçimle-
re katılan 6 partiden, Sosyalist
Parti dışında hepsinin önemli
oranda oy kaybına uğradığı bildi-
riliyor. Muhafazakâr Liberal De-
mokrasi Partisi'nin meclisteki san-
dalye sayısı 295'ten 275'e düşer-
ken, Komeito 54'ten 45'e, Japon
Komünist Partisi 26'dan I6'ya,
Demokratik Sosyaüsl Parti 25'ten
14'e indi. Onceki günkü seçimden
önce mecliste 4 üyesi olan Birie-
şik Sosyal Demokratik Parti bu
sayıyı korudu. Daha önce mecliste
8 sandalyeye sahip olan bağımsız-
lar ise bu seçimde 22 sandalye el-
de ettiler. Ancak bağımsız üyeler-
den 14'unün Liberal Demokrasi
Partisi'ne katılması bekleniyor.
Liberal Demokrasi Partisi'nin, ik-
tidannı sürdürebilmesi için 257,
ülke yönetiminde en etkili organ
olan Tehısilcüer Meclisi'ndeki yö-
netimini ele geçirebümesi için de
271 üyelik kazanması gerekiyordu.
Başbakan Toşıld Kaifu, seçim
sonuçlannın belli olmasından
sonra yapıığı açıklamada, Liberal
Demokrasi Partisi'nin kazandığı
başannın, partinin halkm gözün-
de aklandığı anlamına geldigini
söyledi. Partinin Genel Sekreteri
Ichiro Ozaiva ise dün parti genel
merkezinde bir konuşma yaparak
H;ORBİ'NİN Ç.ÖZDÜĞÜ K APLAN KENDİNE BİLE SALDIRABİLtR'
NAFO komutanından ihtiyat çağrısı
P v l l
NATO Askeri Komite Başkanı
Orgeneral Vigleik Eide, Doğu
Avrupa ve SSCB'deki değişimlerin
gerçekçilik ve ihtiyatla izlenmesi
gerektiğini söyledi.
ZAFER ARAPKİRLİ
NATO Askeri Komite Başkanı
Norveçli Orgeneral Vigleik Eide,
Sovyetler Birliği'nde ve Doğu Av-
rupa ülkelerinde görülen değişik-
liklerin büyük bir ihtiyat ve ger-
çekçilikle izlenmesi gerektiğini
söyledi. Orgeneral Eide, bu ülke-
lerin "daha çok yol katetmeleri
gerektiğini" belirterek "Sovyet li-
deri Gorbaçov bile iplerini çözdü-
gü kaplanı kontrol etmekte güç-
Ink çekebilir. Kaplan, Gorbaçov-
un kendisine saldırabilir" uyarı-
smda bulundu.
Genelkurmay Başkanı Orgene-
ral Necip Torumtay'ın konuğu
olarak önceki gün lstanbul'a ge-
len NATO Askeri Komite Başka-
nı Orgeneral Eide, dün sabah
Harp Akademileri Komutanlığı'n-
da bir konferans verdi. Konuk ge-
neral, Genelkurmay Başkanı Or-
general Necip Torumtay'ın yanı sı-
ra bazı ünivçrsite rektörleri, pro-
fesörler, konuk subaylar ve Harp
Akademileri öğrencileri tarafın-
dan izlenen konferansında, Doğu
Bloku'ndaki son gelişmeler ve
paktlararası askeri indirimlere de-
ğindi.
SovTetler Birliği'ndeki değişim-
lerin temelinde sosyo ekonomik
sistemlerinin -çöküşünün yattığını
anlatan Orgeneral Eide, bu ülke-
deki reform çabalarının Doğu Av-
nıpa ülkelerindeki değişimler için-
de bir "katalizör görevi yapüğını"
söyledi. Eide, bununla birlikte "bu
iilkeler haiklannın özgürlük ve ba-
ğımsızlığa olan özlem ve isteğinin
de" katkısı olduğunu belirtti.
"Bu ülkelerin bir demokratik
geleneği olmadığına" da dikkat
çeken NATO Askeri Komite Baş-
kanı, "Daha çok yol katetmeleri
gerek" diye konuştu. Sovyetler
Birliği'ndeki gelişmelerin gelece-
ği konusunda ihtiyathlığın elden
bırakılmaması gerektiğini de vur-
gulayan Vigleik Eide, "Kamuoyu
ve bazı basın organlannda aşın
iyimserlik göze çarpıyor. Oysa is-
tikrara yönelik tebdiüer sünnekte"
dedi.
Orgeneral Eide, konuşmasının
Türkiye ve NATO içindeki rolüne
ilişkin bölümünde de ülkesi Nor-
veç ile benzerliklerine işaret etti.
Eide, "Bizim gibi kanat ülkelerin
güvenlik endişeleri N ATO'nun ge-
nel güvenlik endişelerinden biraz
farklıdır. Ankara'dan bakıldığın-
da görünüm, bir VVashington, Pa-
ris veya Londra'dan farklıdır.
Turkije'de Doğu Bloku'na karşı
savunma denince kendi sınınnda.
yani Sovyet sınınnda savunma
anlaşılır" diye konuştu.
Avrupa'da Konvansiyonel Kuv-
vet Müzakereleri (AKKUM) çer-
çevesinde yapılacak indirimlerin
önemli bir aşama olduğunu anla-
tan Orgeneral Eide, "Ancak AK-
KUM indirimleri NATO'nun cay-
dıncılık stratejisini degiştirmeye-
cektir. Caydıncılık bir nükker öge
üzerine oturtulmalıdır ve bu da
mutlaka ABD'nin nükleer caydı-
ncılığını ve Avnıpa'daki variıgını
içerecektir" dedi.
NATO Askeri Komite Başkanı
Vigleik Eide, daha sonra dinleyi-
cilerin sorulannı yanıtladı. tki Al-
manya'nın birleşmesine ilişkin bir
soruyu, "Bu konudaki gelişnıek-
ri yakından izlemek için gazetele-
ri bir giin önceden okumak
gerekiyor" diye yanıtlayan Orge-
neral Eide, "Bana göre askeri açı-
dan birieşik bir Almanya tarafsız
olmamalı. Ancak Batı bölümü-
nün topraklannda NATO knvvet-
leri bulunurken Doğu kesiminde
askeri etkinlik bulunmaması şek-
linde bir çözüm uygulanmah" di-
ye konuştu.
Japon seçmenine teşekkür etti.
Geçen yıl iktidardaki Liberal
Demokrasi Partisi'nin adı çejiüi
yohuzluklara kanşmış, Başbakan
Noboru Takeşita istifa etmek zo-
runda kalmıştı. Takeşita'nın yeri-
ne başbakanlık görevine gelen So-
usuke Uno ise bir seks skandalı
nedeniyle, göreve geldikten iki ay
sonra istifa etmişti. İktidar parti-
sinin art arda skandallara karış-
ması Japon seçmende güvensizlik
yaratmış ve 35 yıldır iktidarda bu-
lunan Liberal Demokrasi Partisi,
ilk kez senato seçimlerinde büyük
oranda oy kaybına uğramıştı.
Papandreıi'nun
bakanuıa
tutuklcana
ATtNA (Cumhuriyet) — PA-
SOK hükümeti döneminde Mali-
ye Bakanlığı yapan Nikos Athana-
sophoulos Yugoslavya'dan ithal
edilen tonlarca mısır ve buğdayı
uyesi olduğu diğer AT ülkelerine
Yunanistan'ın malıymış gibi ihraç
ettiği gerekçesiyle açılan davadan
sonra ytıksek mahkeme kurulu ta-
rafından dun tutuklandı. PASOK
hükümetleri döneminde meydana
gelen 5 buyük skandaldan biri
olan bu yolsuzluk Yunanistan'da
Yugoslav raısın" skandalı olarak
tarunıyor. Bu arada haziran seçim-
lerinden sonra kurulan geçici hu-
kümetin sözkonusu skandalları
açıklığa kovuşturmak için başla-
tılmış olduğu araştırmalann sonu-
cunda tutuklanan i)k bakan
oluyor.
Savcılık açıklamasında eski ba-
kanın yurtdışına kaçmasınm en-
gellemesi amacıyla tutuklandıgı
bildirildi. AT, söz konusu mısır sa-
tışıyla ilgili olarak Yunanistan hu-
kümetini 3 milyon 800 bin dolar
para cezasma çarptırmıştı.
DUN^ADA BUGUN
DlS BASIN
Yunan basınında Batı Trakya'daki azınbk sorunu
Dış Haberler Servisi — Yunanistan'da çıkan bağımsız "Kathimerini" gazetesi ile
mizah dergisi Pontikf'de Batı Trakya ile ilgili iki vorum çıktı. Yorumların ilginç
yanı, Türkiye'yi süçlamalarımn yanı sıra Atina'mn politikasını da sert biçimde
eleştirmeleri. îki yorumu okurlarımıza sunuyoruz.
«A
• ^ nup naı |Mma
nONTIKI"Batı Trak>-a'daki son olaylar, Yünanistan-
ın yıllar boyunca azınlıklar konusunda izle-
diği aptalca ve cesaretten yoksun siyaseti ile
yayılmacılık eğilimi gösteren ve her fırsatta
koloni edinme siyasetine kaymak isteyen An-
kara'nın tutumundan kaynaklanmaktadır.
Dergimiz, bundan önceki sayılannda Yu-
nan hükümetlerinin izledikleri siyasetlerinden
ötürü Batı Trakya'nın bir 'saatli bomba'ya dö-
nüşeceğini yazmıştı. Gümülcine olaylannın
başbımasında, birkaç yüz beyinsiz Hıristiya-
nın, Müslüman azınlığa karşı giriştiği saldı-
nlaıla ülke çapında bir kesimin milliyetçilik
duyjularını hortlatan Dışişleri Bakanınuz
Antonis Samaras'ın Arnavutluk'taki Yunan
azıriığı için yaptığı açıklamalar neden olmuş-
tur.
Her konuda olduğu gibi Atina hükümet-
leri, azınlıklar konusunda da hiçbir zaman
açık ve uzun vadeli bir siyaset izleyememiş-
tir. Bu nedenle yerel makamlar yasalan iste-
dikleri gibi kullanıyor ve Müslüman azırılı-
ğın bir gün bıkıp usarup bu diyarlardan göç
edeceği umuluyordu.
Örneğin bir Müslüman vatandaş, inşaat iz-
ni alabilmek için yerel yöneticilere gitmek ve
gerekli "bahşişi" vermek zorunda bırakılıyor-
du. En kötüsü de örneğin Türkiye kanalıyla
kaçakçılık yapan ve ağır suç işleyen Müslü-
man vatandaşlara da aynı "kolayhklar" gös-
teriliyordu. Bu durum, Müslumanlar arasında
cirit atan başka bir paralel yönetimi de do-
ğurdu. Türkiye'nin GümülcinVdeki ünlu kon-
solosluğuydu bu... Konsolos, aşamah olarak
"koruyucu meleğe" ve Müslumanlar için
"devletin terasilcisine" dönüştü. Bu "deviet"
tabii kı Yunan değil Türk devletiydi. Öyle bir
devlct Ki gerek azınlık okullarına tayin edi-
len Türk öğretmenlerin, gerekse özellikle
1980'den sonra Suudi Arabistan'dan para yar-
dımı alan hocaların arasında bir ağ kurma-
ya başladı. Yunan devleti ise aklına geldiği
zaman politikasını değiştiriyor \e Müslüman
azınhğm Batı Trakya'dan, Yunanistan'ın baş-
ka bir yerine göç etmesi amacıyla teşvik edi-
ci krediler dahi verme eğilinıini gösteriyordu.
Ve doğal olarak hiçbir aptal yöneticinin ak-
lına, Batı Trakya gibi güzel ve özellikle ve-
rimli olan bölgede Hıristiyanlarla Müslüman-
ların bir arada kardeşçe yaşaması için herhan-
gi bir kalkınma projesi uygulamak gel-
miyordu.
Samaras, olaylann yatışması için Mesut
Yılmaz ile bir telefon görüşmesi yaptı. Ardın-
dan Başbakan Xenofondas Zolotas başkan-
lığında bütün siyasi parti liderleriyle (Mitso-
takis, Papandreu, Florakis) olağanüstü bir
toplantı duzenlendi ve bölgenin kalkınması
için gerekli projelerin uygulanmasına karar
verildi. Yani diğer bir deyişle Yunan devleti-
nin bölgedeki varlığını hissettııecek bir uğ-
raşı gösterilecek. İnşallah öyle olur. Ancak
biz ilk önce görmek, sonra inanmak istiyo-
ruz."
HKA6HMEPINH
Azınlık konusunun bütünüyle
dışa güdümlu olduğunu kabul et-
mek, belki de işlediğimiz hatala-
nn en büyüğüdür. Azmhğın bü-
yük ölçude kendiliğinden bir iç di-
namizmi olduğunu görmek iste-
miyoruz. Azınlık konusuna yak-
laşımımız bir yandan siyasi bilim-
lere aykın düşmekte; diğer yandan
hem azınlık uyeleri arasında bir
gruba etkin olmaya çalışan Anka-
ra'nın bu amacına yardım etmeye,
ayrıca azınlık üyelerini Yunanis-
tan'ın sosyal yapısının dışına it-
mektedir.
Azınlık sorununun dışa gü-
dümlü olarak gösterilmesi için iki
yol izleniyoı: Birincisi, bütün
azınlık üyelerini Ankara'nın or-
ganlan olarak görüyor, Müslü-
man vatandaşlarımızın karşüaştığı
sorunları görmezlikten geliyoruz.
Buna paralel olarak da var olan
sorunlannı dile getirenlerin doğ-
ru söylediklerini inkâr etmek ve
aşın milliyetçi suçlaması yapmak
gibi değişmeyen bir siyaset izliyo-
ruz. İkincisi Batı Trakya'da Türk-
çe konuşan azınhk ü>clerinin ka-
deriyle, Istanbul'un Helence ko-
nuşan Hıristiyan Ortodoks azın
L
lığın kaderini karşılaştırmak gibi
bir eğilim gösteriyoruz.
Izlenilen birinci yol için konuş-
mak gerekirse, Ankara'nın Gü-
mülcine'deki konsolosluğu aracı-
lığıyla azınlık uyeleri arasında et-
kin olmaya çalıştığını görmemek
elbette saflık olur. Aynı şekilde
Müslüman vatandaşlanmızın kar-
şılaştığı sorunlann Ankara tara-
fından abartıldığı ve bundan siya-
si çıkar sağladığını kabul etme-
mek de hata olur. Ancak bu nok-
tadan hareket ederek Batı Trakya-
daki bütün azınlık üyelerini, An-
kara'nın birer piyonu olarak gör-
mek d'oğru değildir.
AUSIRMEN
Bir Olumlu Ses
Dr Sadık Ahmet'in Gümülcine'deki duruşmasına katılmış olan
İstanbul Barosu Başkanı Av. Turgut Kazan, Türkiye-Yunanistan
arasındaki ilişkilerin daha da gerginleşmesini önlemek amacıyla
Yunanistan'da bazı kişilerin seslerini yükseltmeleri gerektiğini
söylüyordu Geçen gün Atina'dan aldığım telekste, Kazan'in çağ-
rısının yankı yaptığını gördüm. Abdi İpekçi Barış Ödülü kurucu-
su ve Tûrk-Yunan Dostluk Dernegi üyesi Andreas Politakis, 7 Şu-
bat 1990 günü Avgi gazetesinde yayımlanan, "Neler Oluyor?"
başlıklı yazısında Atina'da da aklın sesinin kendisini duyurabii-
dığinı kanıtlıyor. Bu tür girişimler ve bu tür sağduyu sahibi kişi-
ler Ege'nin iki yakasında da arttığı takdirde Türk-Yunan ilişkileri
çok daha sağlıklı bir doğrultuya oturabilecektir.
Dostum Andreas Polıtakis'in yazısını olduğu gibi yayımlıyorum:
— Cuma gecesi, Dışişleri Bakanlığı'ndan belirtildiği üzere hü-
kümet, koalisyonu oluşturan üç partinin önderlerıyle görüştük-
ten sonra Türkiye'nin Komotini (Gümülcine) Başkonsolosu'nu st-
mrdışı etme kararı almıştır.
Bu satırlar kaleme alınırken büyük bir otasılıkla sınırdışı etme
ışlemi de gerçekleşmış bulunacaktır.
Başlangıçta bu ışlemden dolayı ortaya atılan temel gerekçe
Rodopı Valisi'ne hıtaben yazılmış bir mektuptur Bu mektupta
Başkonsolos Komotini'nin Müslüman yurttaşların (aşın eylern-
cilerin girışımlerinden zarar görenler) "homogenis" (homojen)
sözcuğu ile tammlamıştı.
Her ne kadar Türkçedeki "soydaşlar" sözcüğünün bu şekil-
de tercümesı Türk tarafınca itırazla karşıtanmtşsa da Dışişleri
Bakanlığı bu konuda direnmıştir.
Haber metninm ortaya çıkmasıyla birlikte, akla gelen ilk soru
şudur: Koalisyon hükümetınin başbakanının bu son derece
önemli konuda görüşü alınmış mıdır? Ya da sorunun üzerinde
yeterli biçimde durulmuş mudur? (Üç styasal parti önderlerinin
bu konuda anlaşmaları sağlanmış mıdır?)
Aynı sorun hükümet uyeleri için de geçertidir. Bu son derece
kritik konu Bakanlar Kurulu'ndan geçirilmiş midir? Bakanlar Ku-
rulu'nun bütün uyeleri bu konuda görüş birliği içinde mıdir? Ya
da her bir bakan, bu konudaki kişisel sorumluluğunu bütünüy-
le parti lıderlerine mi devretmiştir?
Bu son soru; üç sıyasal parti lideriyle ilgilidir. Üç parti lideri-
nin de bu eylemde ve bu eylem için göstenlen neden üzerinde
görüş birliği içinde otduklanna inanmak son derecede güçtür.
Çünkü:
1- Bay K. Miçotakıs: Bay Miçotakıs, Turgut Özal ile Attalia'da
yaptığ* görüşmeden döneli henüz altı ay geçmemiştir ve bu gö-
rüşme sonucunda yayımlanan deklarasyonda, "Batı Trakya'da-
ki azınlığa esas olarak Türk asıllı Müslümanlardan, Pomaklar-
dan ve Çingenelerden oluşmaktadır ve hepsi Müslümandır" den-
mektedtr. (Bu deklarasyonun metni kolayca elde edilebilir.)
Boylece azınlığın büyük bir bölümünün Türk başkonsolosu-
nun söylediği gibi "homogenis" olduğu açıktır. (Yani bunu sa-
dece Bay Miçotakıs söylemiyor.) Aksi takdirde biz Yunanlıların,
"homogenis" sözcüğünün anlamını değiştirmemiz gerekirdı.
Başkonsolosu sınırdışı etme gerekçesı olarak kullanılan bu söz-
cuğün anlamı bizim bildiğimiz ve kullandığımızdan farklı olma-
lıdır. Biz "homogenis" sözcüğünü Amerika'daki üçüncü ve dör-
düncü kuşak Yunan asıllı Amerikalılar için kullanırdık. (Bu söz-
cük bize öyle öğretilmişti) Kanada ve Avustralya yurttaşı Yunan
kökenlıler için de aynı sözcüğü kullanırdık. İstanbullu Rumlar.
Kıbrıslı Rumlar. Arnavutluk'taki azınlığın uyeleri ve benzeri gi-
bi... •Homogenis" sözcüğü ayrıca dünyanın her yerinde Yunan
büyükelçilik ve konsolosluklannda çalışan memurlan kapsayan
bir sozcük olarak bilinmektedir.
Lozan Antlaşması Batı Trakya'daki azınlığı "Müslüman" ola-
rak tanımlamaktadır, bir başka deyişle bu insanların dinsel kim-
likle tanımlanması onların bir kökenı olmadığı ya da Lozan Ant-
laşması'mn onları kökeninden yoksun kıldığı söylenemez Bu
mürnkün müdür? Bir insanın bir kökene sahip olması ya da kendi
kökenı konusunda karar vermesı yadsınamaz bir insan hakkı-
dır.
Bülgar rejiminin sadece sorunu çarpıtması değil, fakat ülke-
nın guneydoğusunda yaşayan azınlığın kökenini zor kullanarak
değıstırmeye kalktığı zaman neler olduğunu gördük. Bütün dünya
öfkeyle ayağa kalktı ve Bulgarlar azınlık politikalari yüzünden sal-
dınlara, hakaretlere maruz kaldılar. Bir insanın kökenini zorla de-
ğiştirmek mümkün müdür?
Bütün bu nedenlerden dolayı Bay Miçotakis'in sınırdışı etme
Kararına katıldığına inanmak çok güçtür.
2- Bay Papandreu: Eski Başbakan, resmi ya da gayri resmi
çeşitlı şekillerde Kıbnslı Rumları ve Yunanistan dışında yaşayan
Yunan asıllıları "homogenis" olarak tanımlardı Böyle yapmak-
ta da haklıydı. Çünkü o insanlar Yunan ulusundan geliyorlardı.
Öyle ise neden Müslüman yurttaştarın Türk kökenli olduklarını
biz kabul etmeyeceğiz?
3- Bay Florakis: Bay Florakis, sınırdışı etme kararının gerek-
çesini nasıl kabul edebilir? O değil miydi birkaç gece önce tele-
vızyonda, "Türkler işlerini yapıyorlar. Biz ne yapıyoruz?" diyen?
Gerçekten biz ne yapıyoruz? Kendi ülkemize karşı bir öfke ve
kızgınlık dalgasını mı yükseltmek istiyoruz? Sadece Türkiye'de
değil (aslında bu yaptığımız şey Türkiye'deki Tûrklerin sevinçle
ellerinı ovuşturmalarına neden oluyor) fakat başka ülkelerde de
uluslararası kamuoyunda, basında, AT'de. NATO'da, BM'de, Av-
rupa Konseyı'nde, hatta ortalama bilinç düzeyine sahip insan
için sınırdışı etme gerekçesi kabul edilebilir mi?
Eğer biz Türkiye'nin Komotini (Gümülcine) Başkonsolosu'nu
sınırdışı etmek zorunda idiysek, (bu büyük bir olasılıkla gerek-
lıydı. Çünkü tarafsız birçok gözlemciye göre başkonsolos, bir-
çok kez görevinin gereğini aşan ışler yapmıştı) nedenleri gayet
iyi formüie edilmeli ve bunlar yadsınamaz gerçeklere dayanma-
lıydı. Hiç kimsenın itiraz edemeyeceğı gerçeklere. Ama acaba
bizim görevlilerimiz bu konuda üzerlerine düşeni yaptılar mı?
Yaptılarsa başkonsolosun görevinin sınırlarını aştığını gösterir
kanıtlar nerede?
Aşırı elemanlar ve onların harekete geçirdiği eylemciler, ya-
saları çiğneyerek bir terör ortamı yaratmışken ve Türk asıllı Müs-
lümanlann mallanna ciddi zararlar vermişken, "Türk Başkonso-
losu'nun bu ışlerle ilgilenmeye hakkı yoktur" diyebilir ve bu ko-
nuda yabancıları ikna edebilir miyiz?..
...Kim bu yanlış ve acele kararı almışsa ve bu karar ile azın-
lıkların asimilasyonu, işbirliği sağlanarak bir ulusal hedef ger-
çekleştirilir diyorsa, acı bir düş içinde demektir. Çünkü tam ter-
si olmuş, tam bir ayrışma ortaya çıkmış ve bir zıtlaşma baş gös-
termiştir
Bu yazıda ortaya atılan bütün görüşler basrttir ve kolaylıkla an-
laşılabilir. Bu noktaların başbakan, üç parti lideri, Dışişleri Ba-
kanı ve Dışişleri Bakanlığı yetkilileri tarafından gözden uzak tu-
tulması mümkün müdür? O halde, nihai soru şudur:
"Neler oluyor?"
UMUT
Beyoğlu DUNYA—149 93 61 • KadıköyMODA—337 01 28
OrtakoyOKM—158 69 87 • Ankara TALIP—126 99 36
Ankara METROPOL—125 74 78 • İzmir KOŞK—311 628
Mersin KEMER—16723 • EFES FİLMCILIK
Ihluıııı
Operatör Doktor
DÜNDAR ATİK
Göı Hastalıkları Mütehassısı
MıiiiMMtliiUi. : l2.tMM8.OO
ıniov Cuıi. \o: 151 7 BesıUuş-ISTASBUL
Ti-1: l\S 0J 01 t'v: 3SS 66 20
l.ııtft- alır