25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CUMHURİYET/16 9 ARALIK 1990 A H ü ' r a k l « OPİHİ hgHtere'de yogun kar yagışı fırtınası, tngiltere'nin kuzeyine ve İskoçya'ya yapılan tren se- ferlerinin kesilmesine yol açtı. Karayollannda ulaşım büyiik ölçude aksadı ve çok sayıda araç yollarda mahsur kaldı. Yet- kiUler, yollarda mahsur kalanlar için kurtarma çauşmalannın sürdüriildüğünü keydettiler. (Fotoğraf: AFP) Büyük ikramiye 22 milyar ANKARA (AA) — Milli Pi- yango Yılbaşı Özel Çekilişi'nde büyuk ikramiye 22 milyar lira olarak açıklandı. Milli Piyango Genel Müdürü tlhan Kiismenoğlu, Büyük An- kara Oteli'nde dün düzenlediği basın toplantısında, yılbaşı özel çekilişinde büyük ikramiyeden başka ayrıca 22 kişiye birer mil- yar lira, 22 kişiye 500'er milyon lira, bir kişiye 22 kilogram. 22 kişiye birer kilogram külçe altın, aynca aralarında iki Mercedes, iki BMW, Opel Vectra gibi ya- bancı arabaların da yer aldığı toplam 222 adet otomobil dağı- tılacağını bildirdi. Küsmenoğlu, yılbaşı özel çe- kilişinde dağıtılacak toplam ik- ramiye tutarını da 292 milyar 563 milyon 200 bin lira olarak açıkladı. Çek Günleri sona erdi İstanbulda 30 Kasım - 9 Aralık 1990 tarihleri arasında düzenlenen "Çekoslovak Günleri", dün akşam Ramada Otel'de verilen bir kokteylle sona erdi. Türkiye-Çekoslovakya ilişkilerini geliştirmek amacıyla gerçekleştirilen Çek ve Stovak Günleri'nin son gecesinde, Çekoslovak müzisyen ve danscılarından oluşan bir gnıp programa katılırken, mankenlerin sunduğu defile gösterisi de ilgi ile izlendi. Bu arada, Dış Ilişkiler ve Ekonomi Başkan Yardımcısı Zdenek Cerbeni, Türkiye'de görev yapan Çek sefirlere hediye verdi. (Fotoğraf: Sabahattin Bostancıoğlu) Buca Cezaevfride açlıkgrevi tZMtR (Cumhuriyet Ege Bü- rosu) — Buca Bölge Kapalı Ce- za ve Tutukevi'nde 19 siyasi tu- tuklu ve hükümlü açlık grevin- de 19. güne girdiler. Cezaevlenndeki olumsuz ko- şulları protesto için Buca Bölge Kapalı Ceza ve Tutukevi'nde 2'si bayan 19 siyasi tutuklu ve hü- kümlünün başlattığı açlık grevi sürüyor. Açlık grevinde bulunan müvekkilleriyle görüşen İHD İz- mir Şubesi yöneticilerinden Avukat Seraa Pektaş, "Kendileri açlık grevindekilere şekerli ve tuzlu su verilmedigini söylediler. Bu arada sağhk durumlan bo- zulanlann doktora çıkartıldığı beiirtildi" diye konuştu. 'GİOrgİo' Türkiye'de Giorgio Beverly HUI parfümleri basına ve konuklara tanıtıldı. Azim Pazarlama larafından Türkiye'ye getirilen dünyaca iinlii Amerikan parfümü dün mankenler Deniz Pulaş, Ebru Ürün ve Yugoslav manken Zdravko Stojnic tarafından tanıtıldı. Giorgio, yasemin, gül, gardenia. portakal çiçeği, papatya ve sandal ağacı gibi bile- şimlerden oluşuyor. (Fotoğraf: Suat Kozluklu) HABERLERIN DEVAMI Muhalefette Diyalog Ama... (Baftarafi I. Sayfada) adamlığı ile neredeyse parti olmaktan çıkmış, darmadağınık bir ANAP... Böylesi koşullarda iktidar boşluğunun uç vermesi doğaildır. Zira artık iktidar partisi o)a- ğan ölçülerin dışında yıpranmış, çöküşün eşiğine gelmiş, halkın gözünde umut olmak- tan çıkmıştır. Peki, muhalefet ne yapıyor? iktidar partisinin bu denli gefilediği biror- tamda, muhalefet partileri yükseliyor mu? Yazık ki bu soruya da olumlu bir karşılık verme olanağından yoksunuz. Çünkü muhalefet partileri de henüz seç- menin gözüne girebilmiş değiller. Seçim araştırmalarına göre, daha hiçbiri yüzde 25 oranını bile tutturamamıştır. Yine kamuoyu yoklamalanna göre halkın çoğunluğu, yakın gelecekte işlerin düzele- ceğini sanmıyor, ileriye yönelik bir iyimser- liği yok. Bugün için kamuoyunda esen ha- va böyle. Muhalefet partileri de kuşkusuz bu hava- nın bilincindeler. Gerek SHP'de gerekse DYP'de yaşanmakta olan iç kaynaşmalar bundari kaynaklanıyor. Her iki parti de onun için kendılerıni yenilemek ve vitrinlerini şirin- leştirmek, böylece halkın güvenini kazanmak için yogun çaba sarfediyorlar. Aynca bir ülkede iktidar partisi çökerken, muhalefet de umut vermezse, giderek teh- likeli bir istikrarsızlığa kapı açılır. Türkiye'de böyle bir döneme ağır ağır, bel- li belırsiz giriliyor. Gittikçe nazikleşen bir siyasal ortam soz konusu. Bu durumda, terazinin çekeceği sik- leti ayarlamak, siyaset adamlarının öncelik- li görevidir. İki muhalefet lideri, Sayın İnönü'yle Sayın Demirel gelecek hafta buluşurken herhalde bu noktayı özenle göz önünde tutacaklar. ANAP iktidarını bir erken seçime zoriamak için eylem planında işbirliğine yönelmek, ye- rinde bir yaklaşırn olabilir. Ama bu işbirliği- nin nasıl gerçekleşeceği ayrı bir dikkati ge- rektiren konudur. Ömeğin sine-i millete dönmek... Birkaç yıl önce yine tartışılmış olan bu çağ- rının bugünkü sahibi DYP lideri Demirel'dir. Bize öyle geliyor ki, gerek Sayın Demirel, gerekse SHP içinde bu öneriyi destekleyen- ler, biraz tırnak içi politika yapıyorlar. Sine-i millete dönmek ne ölçüde gerçek- leşebilir? Sonuçları ne olur? Erken seçimi getirir mi? Yoksa bir ara seçimle birlikte 300'lük bir ANAP çoğunluğu ve dolayışıyla Sayın Özal'a başkanlık sistemini mi? Özal ne kazanır, ne yitirir? Bunalım politikası ül- keye ne getirir?.. Şine-i millete dönülmesini şöyle ya da böy- le savunanlann, tırnak ıçi politika yapmayı bir yana bıraktıklarında, buna benzer soru işa- retlerini değerlendirecek kadar yeterli siya- sal deneyime sahip olduklarını sanıyoruz. O yüzden, bu ülkeyi tükenmiş bir iktidar- la, "sorumsuz" bir cumhurbaşkanından kur- tarmak için önde gelen muhalefet partileri arasında ayakları yere basan, akılcı bir di- yaloğun kurulması yararlıdır. Bu diyalog kurulacaksa, 12 Eylül'ün he- men öncesindeki gostermeiik Ecevit-Demirel diyaloglarına benzemesın lütfen... Çünkü bunun, doğuracağı düş kırıklıkla- rı, muhalefete dönük güven bunalımını kö- rüklüyor ve meydan başkalanna kalıyor. SHP'den 31ü plan Birer gol attılar hepsi (Baftarafi Sporda) rtarak yapılıyor. Ali, Beşiktaş'a hareket geüriyor, Beşiktaş daha iyi oynamaya başhyor VValsh soldan milımetrik ortalarını yi- neliyor. Işte birinde Turan'ın arkasına düşen topta Metin ka- fayı çakıyor. Top Schumacher 1 - in bakışları arasında Sarı- Lacivertli ağlarda. Beşiktaş se- vinçli, Fenerbahçe üzüntülü. Beşiktaş'ın sevinci uzun sürmü- yor, çünkü sarı fırtınası Metin, kendisine yapılan "faul"ün ve- riüneyişine kızarak Özcan Oal'ı "şiddetle" protesto ediyor. Oal oyunu durduruyor elini arka ce- bine götürüyor. Evet "kırmızı kart", Metin oyun dışı, Beşik- taş "10 kişi" kalıyor sahada. llk yarının sonucu Beşiktaş: 1 - F. Bahçe: 0 oluyor. Ikinci yarıda Beşiktaş "bıicum" gücünden yoksun olarak sahaya çıkıyor. Bir tek Ali ileride, geri kalan "9 kişi" savunma ağırlıklı oynuyorlar. Fenerbahçe bu yarıda daha "diri" ve her an gol atmaya ha- zır gibi. İşte 74. dakikada Oguz'un sert şutunu Engin yumrukluyor, ceza alanına dü- şen bu topu Beşiktaş savunma- sı izlerken San-Lacivertli ekibin başanlı isrni İsmail geliyor vu- ruyor ve durumu 1-1 yapıyor. Bu kez sevinen taraf Fenerbah- çe oluyor. Ali çıkıyor Beşiktaş'- ta Hamit oyuna dahil oluyor. Sercan'ın attığı bir gol "Özcan Oal" tarafından "ofsayt" ge- rekçesiyle sayılmıyor. Daha sonraki dakakilar yine Fener- bahçe'nin baskısı altında geçi- yor. Beşiktaş bu dakikalarda ikinci golü yememenin hesaplan içerisinde. Ancak Beşiktaş sa- vunması "başanlı", Fenerbah- çe forveti "beceriksiz" ve "agır". Günün başanh ismi Öz- can Oal 90 dakikayı bitiren dü- düğiinü çaldığında iki taraf dostça başladıklan maçtan yine dostça aynlıyorlar ama kazançlı taraf Galatasaray oluyor. Ve insan (Baftarafi 1. Sayfada) hakkında dava açılması uzerine yargılandı. Yapılan soruşturma- da Zeus adlı Doberman cinsi di- şi köpeğin burnunda diş izleri olduğu saptandı. Hobbs, duruş- maya katılmadı. Sadece mahke- meye gönderdiği mektupta kö- peklerin burunlarını ısırmanın hayvanlan cezalandırma ve ter- biye etme konusunda çok iyi bir yöntem olduğunu bir kitapta okuduğunu, bunun üzerine bu yöntemi kendi köpeğinde de uy- guladığını belirtti. Mahkeme, köpeğin burnundaki diş izleri- nin yeterli kanıt olduğuna ve ce- zalandınlması gerektiğine karar verdi. "Köpeğin insanı ısırma- sı değil, insanın köpeği ısırması haberdir" kuralına uyan yerel gazeteler olaya geniş yer verdifer. Savaşa Milne disiplin adamı (Baftarafi Sporda) İşlerine kanşıldığı zaman tası- nı tarağını toplayıp ülkesine gidenleri de çok gördük. İşte Milne, ülkemize gelen In- gilizlerin sonuncusu. Geldiği za- man büyük sansasyon yaratnıa- yan, çok konuşmak yerine çok düşünen, hava yapmaktan ote- ye sessiz sedasız çalışan bu İn- giliz gençlerden kurulu bir Be- şiktaş yarattı. Hem de ingiliz yöntemi ile. Dün de izlediğimiz gibi Milne'nin takımı, Türkiye'- nin en klas oyuncularına sahip Fenerbahçe'yi lOkişiilezordu- rumlara soktu. Futbolcular ça- murlu havada büyük mücadele verdiler. Milne diğer antrenör- lere bir örnek olmalıdır. Beşiktaş'uı taktik (Baştarafı Sporda) Beşiktaş bu anlayış içerisinde başanlı da oluyordu. Hatta maçı izleyenlerde, boş alanlarda top dolaştıran ama Beşik- taş ceza alanı çevresinde etkisini yitiren Fenerbahçe'nin gol atamayacağı kanısı da pekişmişti. Ancak İsmail'in ağır fut- bol alanında Ust üste attığı iki çalımdan sonra yaptığı vuruş Fenerbahçe'ye eşitliği getirdi. Dünkü maç hiçbir bölümünde Galatasaray-Fenerbahçe derbysinin temposuna ve heyecanına ulaşamadı. Metin kır- mızı kart görerek, yağmur aitında maçı izleyen futbolsever- lerin keyfine ve belki de Beşiktaş'ın puanlanna sekte vurdu. Beşiktaş yandaşlarının hakeme yuklenmesi yersizdi. Çünkü Özcan Oal gösterdiği hiçbir kartta haksız değildi. Oyunun genelinde de başanlı yönetim gösterdi. Metin'in özcan Oal'a ne söylediğini bizim tribünlerden duymamız olası değildi. Ama hiçbir hakem ortada hiçbir şey yokken kırmızı kartını çıkartmaz. Günün programı 1. LİG: Trabzon (Avni Aker): 13.00 Trabzonspor - Sa- rıyer, İzmir (Alsancak): 13.00 Karşıyaka - Ankaragü- II cü, Bursa (Atatürk): 13.00 Bursaspor - Konyaspor, İs- 1° tanbul (Şenlikköy): 13.00 Bakırköyspor - Zeytinbur- nuspor, Adana (Şehir): 13.00 Adanaspor - Boluspor, Ankara (19 Mayıs): 13.00 Gençlerbirliği - Aydınspor, İstanbul (Ali Sa- mi Yen): 13.00 Galatasaray - Gaziantepspor. BASKETBOL İstanbul (Lütfi Kırdar Spor Salonuj: 12.00 İstanbul- spor - S.Beykoz (2. lig), 13.30 Yıldırımspor - Eczacı- başı (2. lig) 15.00 Efes Pilsen - Kolejliler (1. lig), 16.30 ITÜ-Nasaşspor(l.lig). VOLEYBOL ~ İstanbul (Burhan Felek): 11.00THY - Arçelik (B), 12.30 ENK \ Guneş Sigorta (B), 14.30 Galatasaray - Riga Raı'-otek (Baftarafi 1. Sayfada) havada avlanacak. İkinci aşamada, B-52 ağır bombârdıman uçakları Irak topçu bataryalan, komuta mer- kezleri ve ikmal yollan üzerine yüzlerce ton bomba atacaklar. Bu uçaklar, Irak'ın kimyasal ve nükleer merkezlerini de vurcbi- lecek. Ancak bu operasyonda yüzlerce sivil öleceğinden, B-52'lerin hedeflendirmesini Başkan Bush yapacak. Bu bombardımanda Irak pa- niği sürerken piyade, ilerleme>r e başlayacak. Havadan da Irak tank ve zırhlıları vurulacak. Pentagon, ne kadar bombâr- dıman olursa olsun, Irak ordu- sunun Kuveyt'ten atılması için göğüs göğüse çarpışma gerekti- ğine inanıyor. Üçüncü aşamada da üçgen biçiminde kurulmuş Irak savunma bataryalartnın aşılması gerekiyor. ABD, üçgen- leri tank ve zırhlılarla teker te- ker aşmayı planlıyor. Bu planda Suriye, Suudi Ara- bistan ve Mısır zırhlı bîrlikleri- nin, Irak birlik tahkimatlan üze- rine sürülmesi, daha hızlı olan ABD birliklerinin ise kanatlara saldırması öngöruldü. Planın, ABD Başkanı Bush'a 1 arahkta Camp David'de 3 sa- atlik bir toplantıda sunulduğu bildirildi. (Baftarafi 1. Sayfada) denle ilk İnönü-Demirel buluş- masının "çerçeve göriişme" ni- teliğinde olması ve "mutabakat" sağlanabilirse oluşacak görüşün, diğer partile- re ve demokratik kitle örgütle- rine götürülmesi planlanıyor. SHP kurmayları DYP ile "ortak zemin" oluşturulduktan sonra diğer partilere gidileceği- ni belirtiyorlar. SHP yetkilileri parlamento dışı partilerden ge- lebilecek "Bu seçim yasasına karşı mısınız" sorusuna yantt- lannın "evet" olduğuna da dik- kat çekerek "Seçim yasasının degiştirilmesine kapalı degiliz. TBMM'den de çekilebiliriz. Siz de bu konudaki ortak plattorm- da buluşursantz erken seçim için ne yapabiliriz. hep birlikte konuşuruz" göruşunü dile geti- riyorlar. "Sine-i millel bir araçtır. Önemli olan bu aracın ne za- man ve nasıl etkiii kullanılaca- ğıdır. Ya da ne zaman atesieneceğidir" goruşünu savu- nan SHP kurmaylan olağanus- tü kurultay öncesinde muhale- fette olan ve bugun yönetimde temsil edilen görüşlerin "de- mokratik muhalefet cephesi" önerisini parti meclisine daha önce göturduğüne, ancak o za- man kabul gormediğine de dik- kat çekiyorlar. SHP yönetimi- nin ve milletvekillerinin bu an- lamda "Sine-i millet korkusu" olmadığı ifade ediliyor. SHP kurmaylarına göre iki büyuk parti arasında "mutaba- kat sağlanmasının" ardından diğer partileri de kapsayarak "muhalefet bloku" genişletile- cek. Ardından mesleki kuruluş- lar ve sendikalarla ortak plat- form oluşturularak "erken seçim" talebi toplu olarak dile getirilecek. Gerekirse bu örgüt- leri ortak mitingler de duzen- lenecek. SHP kurmayları bu baskıya ANAP'ın dayanmasının güç ol- duğunu eğer toplumsaJ muhale- fetin yükselmesi ve muhalefet bloğunun giderek güçlenmesi halinde ANAP'ın ara seçim ya- parak da erken seçimden kurtu- lamayacağı goruşünu onaya ko- yuyorlar. SHP Genel Sekreteri Hikmet Çetin'in, DYP Genel Sekreteri Gökberk Ergenekon ile bir te- lefon göruşmesi yaptığı ve De- mirel - İnönü görüşmesi prog- ramının konuşulduğu kaydedil- du Demirel'den seçim tarihi DYP Genel Başkanı Süley- man Demirel erken seçim için nisan ayını önerdi ve seçim için 2 sene sonrasına randevu veril- mesini gülünç olarak niteledi. Demirel, ANAP'tan ayrılan 6 milletvekilinin öncülüğünde oluşturan DEMP'nin DYP'ye katılım töreninde Türkiye'nin bir çıkmaza sürüklendiğini bil- direrek bunun nedeninin halkın devre dışı bırakıünası olduğunu söyledi. Bütün sorunlann teme- linde ülkenin kötü idare edilme- sinin yattığını anlatan Demirel, artık sıkıntıları dile getirmenin imkânı bile kalmadığını bildirdi. Sorunlardan kurtulmanın tek çaıesinin halkın siyasi bölün- müşlükten kurtulup demokratik zeminlerde ve demokratik yol- lardan demokratik hedefe ulaş- malan olduğunu belinen Demi- rel, daha sonra şöyle konuştu: "Sorunlann sebebi iktidar yokiuğudur. Mubalefetin üze- rindeki baskı da iktidar yoklu- ğundandır. Halk muhalefette iktidarı aramaya gidiyor. Soru- nun çözümü seçimdir. Seçim için 2 sene sonraya randevu ver- meleri gülünçtür. Bunlar halk kaçaklarıdır, sandık kaçaklan- ŞİRİNYER HİPODROMU'NDAN TAHMİNLER 1. KOŞU: F: (1) Karlı, P: (2), Korhanbey, S: (4), Damla 1. 2. KOŞU: F: (2) Sambey, P: (1) Alser, S: (3), Şahin 116. 3.KOŞU: F: (2) Panter, P: (I) Elifim, S: (3) Luck Gril. 4. KOŞU: F: (6) Arslankız, PP! (1) Canca, P: (5) Ilknasip, S: (2), Alaaddin. 5. KOŞU: F: (2) Çekebey, PP: (1) Bey, P: (4) Adalım, S: (7) Bambi. 6. KOŞU: F: (8) Mermi, PP (6) Altulşah, P:(ll)Muska,P:(7) Hilal 12, S: (2), Yurdabak. 7. KOŞU: F: (4) Toptepe, PP: (1) Burak 12, P: (3), Sürbatur, S: (5) Kentbatur. dır, eğer kaçak degiliz diyorlar- sa Nisan'ın ilk baftası seçim ya- palım. Erken olur diyortarsa Mayıs'ın ilk haftasında yapa- lım. Nisan'a geç diyorlarsa Mart'ta yapalım." 26 Mart'tan bu yana zamanın boşa harcandığıru da vurgula- yan Demirel, son günlerdeki ge- İişmelere dikkat çekerek "Bu- gün ülkeyi yönetenlerin yüregi varsa, bırakın Körfez'i bir ke- nara Zonguldak'ın içinden de- ğil de kıyısından gecsinler. Çün- kü içinden geçemezler. Zongul- dak'ta olan hadise sosyal dev- letin enkaz haline geldiğini göstermiştir" dedi. Demirel, daha sonra gazete- cilerin, Başbakan Akbulut'un muhalefetin sine-i millete dön- mesi konusundaki "Dönsünler. Biz de ara seçim yapanz. Bir da- ha parlamentoya giremezler" sozlerini anımsatmalan uzerine, "Niçin seçim değil de ara seçim? İşte bu sandık kaçaklığıdır, halk kaçaklığıdır" dedi. SHP eski genel sekreteri De- niz Baykal da 'sine-i milkt' öne- risinin ciddiye alınmasını belir- terek "kararuiık içine girilmesi halinde, iktidarın bir erken se- çim noktasına getirilebileceğini" soyledi. Baykal, dun Izmir'de gazetecilerin sorulannı yanıtlar- ken Türkiye'de siyasal yaşamın kilitlenme ve tıkanma noktası- na geidiğine dikkat çekerek ul- kenin bir seçime gereksinimi ol- duğunu belirtti. Baykal, şöyle dedi: "Böyle bir yenüenmeyi hep beraber aramalıyız ve zorlama- lıyız. Sayın Demirel'in sine-i niillet'e dönme önerisini bn ko- nunun onemini vurgulayan bir girişim olarak göriiyonım. Siya- sal yaşamımız için bir imkfin, bir fırsat. bir şans olarak görii- yonım. Öyie bir karariılığın içi- ne girdikten sonra, çok çozum yollannın çıkabileceğini düşü- nüyonım." Baykal, bu konnda ana mu- halefet partisine önemli görev- ler düştüğünü de ifade ederek iktidar partisini bir erken seçim oluşturma noktasına getirmeye zorlarken 'uzlaşma' olanağının da araştırılması gerektiğini bil- dirdi. Baykal,'ANAP yönetimi en kısa zamanda ana muhalefet tarafından erken seçim için uz- laşmaya çağnlmaiıdır. İktidann böyle bir çağnya umursamazlık- la yaklaşması ise çok büyük bir talihsizlik olacaktır" dedi. SHP İstanbul II Başkanı Er- can Karakaş ise TBMM'nin iş- levini tumüyle yitirdiğini belir- terek milletvekillerinin çekilmesi gerektiğini ifade etti. Karakaş, dün yaptığı yazılı açıklamada, parlamento dışı partilerin de ka- tılımı ile "toplumsal uzlaşma zemini" oluşturulmasını istedi. DMP Genel Başkanı Bedret- tin Dalan da TBMM'deki tüm muhalefet milletvekillerinin is- tifası yerine sadece 12 milletve- kilinin çekilmesini önerdi. RP Genel Başkan Yardımcı- sı Rıza Ulucak SHP'nin erken genel seçim önerisini "gecikmiş" diye niteledi. Ulu- cak, 26 Mart yerel seçimlerinin hemen ardından RP Genel Baş- kanı Necmettin Erbakan'ın er- ken genel seçim çağrısı yaptığı- nı da anımsatmalan üzerine şöyle konuştu: "Genel başkanunız o dönem- de meclisteki muhalefet partile- rine erken genel seçime gidilebil- mesi için en güçlü olduklan yer- lerdeki milletvekillerini istifa et- tirerek ara genel seçime gidile- bümesine olanak sağlamalannı talep etmişti. O dönemde bu ya- pılsaydı şimdi hava daha başka olurdu. Ama onlar her şeyi za- mana bıraktılar. Bu talepten so- nuç ahnacağını sanmıyoruz." MÇP Genel Başkan Yardım- ası Şevket Bulent Yahnki SHP ve DYP'nin sine-i millete dön- mek konusunu daha önce de gündeme getirdiklerini ancak başaramadıklannı söyledi. Türk-İş hazır Türk-İş Genel Başkanı Şevket Yılmaz, SHP'nin erken önerisi konusunda gorüşlerini şöyle açıkladı: "1 Ocak 1991 600 bin kişinin toplusözleşmesi gundeme geli- yor. Bu konuda birligimizi bo- zacak bir teşkilat gormüyorum da, düşünmüyorum da. O za- man da zaten bu iş kendilünden gündeme gelecek. Şunıda bir aylık suremiz var zaten. Vakti uzatmak için, ipe un sermiyo- nım. Bu konuda zaten günde- me gelecek. Normal hak grev- leri başlamıştır, devam ede- cektir. Türk-İş Genel Kurulu'nun al- mış olduğu karar, erken seçim- dir. Erken seçime gidebilecek her yolda vanz. Her yolu des- tekliyonız." Zonguldak'ta grevci işçilerin örgütlü bulunduğu Genel Maden-lş Sendikası'nın Genel Başkanı Şerasi Denizer de, SHP'nin aldığı erken genel se- çim için işbirliği önerisi kararı- nı "çok olumlu ve yerinde" bir karar olarak niteledi. Ankara Ticaret Odası Meclis Başkanı Güngör Yener de, Türkiye'nin "en büyük ihtiya- cının siyasi istikrar olduğunu" bunun da tek yolunun erken se- çim olduğunu söyledi. DYP ve SHP'den gelen "bir- likte hareket etme" çağrılanna mevcut yasalar gereği siyaset ya- pamadıklan için yanıt vereme- diklerini beirten bazı mesleki kuruluşların yöneticileri, bu ko- nudaki desteklerinin "örtülü" olabileceğini ifade ettiler. Türk- iye Barolar Birliği'nin dünkü OlağanJ Yönetim Kurulu toplan- tısında değerlendirilen "erken seçim"önerileri konusunda res- mi açıklamanın bgün yapılma- sı bekleniyor. ; Ordu siyaset dışı' (Baştarafı I. Sayfada) bası gösteren oldu mu? TORUMTAY — Her zaman olduğu gibi vazife icabı göruş- tük, gayet normal ilişküer için- de görüştük. — Yani istifa kararınızı önce- den Özal ile göruştünüz mü ya da Akbulut ile? TORUMTAY — Hayır, hayır gorüşmedim. O gün haberleri oldu. Daha önce haberleri ola- maz. Şu bakımdan; prensip ola- rak istifa müessesesi hakkında düşüncem şöyle; "Söylenmez yapılır:' Bakın ben böyle bir ka- rar alıyorum' demenin anlamı yok. O zaman önemi kalmaz. — Sivil yaşantıda parti lider- leri bile beş altı defa istifa teh- didinde bulunuyorlar ve sonra da yetkili kunıllar "Aman efen- dim gitmeyin" diyor. Sizde böyle bir göriişme oldu mu diye sor- muştum. TORUMTAY — Onu bilemi- yorum. Benim bildiğim istifa edecek kişi duşünür, taşıhır, ka- rannı verir. Ve bunu da ağzın- da sakız gibi ciğnemez. Çünkü konuyu sakız ederseniz bir şeyi kalmaz. Önemi yani. Onun için ben bu konuda hiç kimseye bir şey soylemedim. Kimseye dedi- ğiniz gibi onceden soylemedim, ama bakın bilinçli mi bilinçsiz mi konusuna gelince, böyle bir karar bilinçsiz bir jekilde veri- lebilir mi? Tabii ki verilmez. — İstifanız kamuoyunda 'Acaba kuvvet komutanları da istifa edecek mi? Bir şeyler mi olacak yeniden?' türünden kor- ku ve kaygılara neden oldu? TORUMTAY — Asla. Canım niye arkası gelsin, niye olsun ki? Ama şu oldu. Herkes gerçekten derin üzüntülerini beyan etti. Budur. Yok öyle bir şey, kesin- likle yok. Aynca bunun dışında diğer kaygı ve endişeler gereksiz. — İstifa gerekçenizde "Dev- let anlayışımla hizmete devam etmeyi mümkün gormüyorum" dediniz. Yani size göre TC Dev- leti devlet gibi yönetilmiyor mu? TORUMTAY — Bu konuda asla bir şey sormayın. Çünku verdiğim mesaj yeteri kadar açık sanıyorum. — Görevinizden aynlışınız- dan âonra özellikle sivil çevreler- den muhtelif yorumlar yapıldı. İstifanız askeri otorite ile Mec- lis otoritesinin bir çatışması şek- linde mi oldu? TORUMTAY — Gerekçem açık. Bu konuda ben bir açıkla- ma yapsam bile spekülasyonlar devam edecek, arkası kesilmeye- cek. Onun için lütfen bu konu- larda hiç değilse bir on beş gün kadar beni olaylann içine sok- mayın. Kesinlikle Türk Silahlı Kuvvetleri'nin siyasetin içine so- kulmasını istemiyorum. GOZLEM UGURMUMCU (Baftarafi 1. Sayfada) 0 kadar az ki! Hocaların hocası Velidedeoğlu... Cumhuriyet okulunun başöğretmeni Başyazarımız Nadir Nadi... Bağımsız sosyalizmin maratoncusu M.AIi Aybar... Türk tarihinin yorulmaz araştırmacısı Tank Zafer Tunaya... Köy Enstitüleri'nin inançlı müdürü Rauf inan... 4O'lı yıllardan 9O'lı yıllara koşan bir siyaset savaşçısı Ah- met Tahtakılıç... 27 Mayıs devriminin yiğit generali Cemai Madanoğlu ve Sıtkı Uiay'ı, Yurdakuler ve Ö'kan'ı, Suphı Karaman'ı, Gül- soytrak'ı, Sami Küçük'ü, Ahmet Yıldız'ı, Tunçkanat'ı, Ekrem Acuner'i ile Kadri Kaplan'ıyla 27 Mayısçılar... Laikliğin ve insan haklarının elli yıllık dirençli savunucu- su Prof. Bahri Savcı... Gülmece ustalarından Rıfat llgaz ve Muzaffer izgü... Çeviri ve yazıları iie elli yıldır Babıâii yokuşunu durma- dan tırmanan Burhan Arpad... Bilge yazar Melih Cevdet Anday... Dızeleri ile Edirne'den Ardahan'a türküleri gibi dolaşan Cahit Külebi... 'Mutluluğun resmini' yapan AbkJin Dino... Tablotanndafır- ça vuruşlarıyla Kuvayı Milliye atlarını koşturan Avni Arbaş... Ve bağımsızlık, demokrasi ve devrim savaşçısı İlhan Sel- çuk... Atatürkçülüğün inanç ve coşkusunu bayrak gibi dalga- landıran Öktay Akbal... Türkiye'de işçi haklarının, sendikacılığın öncülerinden Prof. Cahit Talas... 1960 SBF'sinin korkusuz dekanı Prof. Fehmi Yavuz... Atatürkçü düşüncenin yılmaz generali Celil Gürkan... İnsan haklarının şövalyesi Emil Galip Sandalcı... 40'lı yılların cadı kazanlarında gericıliğe ve bağnazlığa karşı direnen onurlu öğretim üyesi Prof. Dr. Pertev Naili Bo- ratav... Yılların marksisti Prof. Sadun Aren, inançlı devrimci öğ- retmen Hamdi Konur ve cezaevlerinin çürütemediği Kur- may Albay Turgut Alpagut ve Yaşar Başaran... 12 Mart ve 12 Eylül'deki siyasal davaların hukuk devleti- ne bırakılmış çelengi Avukat Halit Çelenk... Kimi altmış yaşlannı geride bırakıp yetmiş yaşlarına do- ludizgin koşuyor, kimi yetmişli yaşları çoktan geride bırak- mış; kimi seksenli yaş merdivenlerini tırmanıyor... Kimi de Velidedeoğlu gibi delıkanlı yüreğindeki Kuvayı Milliye kalpağı ile seksen beş yaşına 'merhaba' diyor. Hepsi de hepsi de birer inanç heykeli gibi bugün dimdik karşımızdadır. Ne düşüncelerinden döndüler. Ne yıldılar. Ne korktular. Ne de inançlarını cami avlulanna terk edilmiş çocuklar gi- bi bırakıp kaçtılar. Ne hanlar, hamamlar, apartmanlar, ne 'bol temettûlü' yö- netim kurulu üyelikleri... Hiçbirine 'tenezzül' etmediler. Bütün bunları ellerinin tersiyle ittiler... Bütün bunları boş birer eldiven gibi düzenin sahipleri- nin yüzlerine çarptılar... 'Gözyaşlanndan kahkahalar süzeri ünlü yazar Aziz Ne- sin, bu yalnızca nüfus kâğıtları yaşlı, umutları ve inançları ile delikanlılar arasındaki 75. yaş gününü kutluyor. Aziz Nesin, hapislerde, sürgünlerde, polis takiplerinde ge- çen bu 75 yılın hesabını onurla veriyor... Bu hesabı, sıkıyonetim yargıçlarına değil... İşkenceci sor- guculara değil... Paşalara ve maşalara değil, 'Hoca Nas- rettin gibi ağlayan, Bayburtlu Zihni gibigülen' halkına veriyor. Ne mutlu Aziz Nesin'e! Gözyaşlanndan kahkahalar süzüp sözcükleri, bir kuyum- cu titizliği ile işleyerek inanç yumaklarına saran, demir par- maklıklardan, ranzalardan, kelepçelerden, hapislerden, sür- günlerden gülmeceler yaratan Aziz Nesin, bir acılı kuşa- ğın onurlu ve dirençli öncüsü olarak yetmiş beş yaşı ile tu- tuştuğu bilek ve yürek güreşinde yine kendısinden sonra gelen kuşaklara örnek oluyor. Nice yıllara Aziz Nesin, mangal yüreğinle, ak saçlarınla, ışık saçan kaleminle, düşüncelerimizin biley taşı inançla- rınla nice yıllara... Özal: Seçîlen yönetir (Baftarafi 1. Sayfada) bul'da yapurdığı diğer okullarda- ki öğrencilerden olan çocuklar- dan söz eden Özal, "Yolda gör- düğümüz çocuklann hepsi iyi gi- yimliydi. Burası Bayrampaşa. Giyimleri kuşamJan düzgündü" dedi. 2000'li yılların Türkiye için çok önemli olduğunu ve ul- kenin önünde yeni ufuklar açıl- dığına dikkat çeken Özal, "Ama çok dikkalli olmak lazım" dedi. Özal şunları söyledi: "Toplumda büyük değişme- ler oldu. Biz bunların değerini pek iyi bilemiyoruz. Halimize şükretmezsek, başımıza bir çok işler gelir. Halimize şükretmesi- ni de pek iyi bilemiyoruz. Hali- mize şükretmezsek, başımıza bir çok işler gelir. Ben bunları söy- lemeye mecburum. 1983 önce- sinin aynı karanlıklanna düş- mek bir mesele değildir. Herke- se bu acı günlerin, bir nevi bü- yük ikaz olması lazım. Görme- yen, yaşamayan insanlar için yanlışlık yapmak mümkündıir, ama görüp de yaşadıktan son- ra aynı yanlışlığı yapmak, ah- maklığın kendisidir. Memleke- timizde her türlü siyasi mücade- le olur. Her şeyi açık açık mü- nakaşa ederiz, ama > alanı dola- nı bir tarafa bırakın. gelin ha- kikatleri konuşalım." Türkiye'nuı çevresindeki tüm ulkelerden daha iyi durumda ol- duğunu belirten Özal, "Hiçbir ülkeyle bizi mukayese edemez- ler. Yunanistan'la da hatta, AT üyesi olduğu halde" dedi. Türki- ye'nin son 10 yılda geçirdi|i de- ğişiklikleri bir bir anlatan Özal, uydu yayınlarla ilgili olarak da "şikâyet edenlere şunu söylüyo- rum, diyorlar ki, 'Efendim gayri ahlaki şeyler oluyor' di- yorlar. Eee seyrediyorsun de- mekki sen. Beğenmiyorsan ka- patırsın düğmesini" diye konuş- u^ Yasakçı zihniyet Yasakçı zihniyetin hiçbir za- man başarılı olamayacağuıı ve ülkeye yarar getirmeyeceğini be- linen Özal, "Düşünce hürriye- tine hapis cezası vermeyelim. Ne söylerlerse soylesinler. Zaten es- ki komünistlerin hali kalmadı" dedi. Özal, Sayıştay adayları arasından kendisinin Anayasa Mahkemesi'ne üye olarak ata- dığı ve seçilişi usulsüz olduğu gerekçesiyle dava açılan ancak önceki gün ant içerek göreve başlayan Haşim Kılıç'la ilgili olarak da şunları anlattı: "Kalkıp diyoriar ki seçliğiniz adam şudur, budur. Bu ne bi- çim bağnazhktır. Bunlar gerici- liktir. Sayıştay genel kurulu üç kişiyi seçip gönderiyor. Birisini ben seçeceğim. Hemen bir kâ- ğıt geliyor 'Efendim bu zat evin- de televizyon seyretmez' diyor. İki kişiyi ayrı ayrı yolladım kontrol ettirdim. Adamın evin- de uydulu televizyon var."
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear