23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
27 ARALIK 1990 HABERLER CUMHURİYET/5 Genç'in eleştirisi • ANKARA (UBA)— Sosyal Demokrat Halkçı Parti (SHP) Tlınceli Milletvekili Kamer Genç, "Türkiye'nin bir bölümünde faşizm, biı bölümünde çeyrek demokrasi var" dedi. Kamer Genç, UBA muhabirine yaptığı değerlendirmede, Olağanüsıü Hal Bölgesi kapsamındaki illerde grev ve lokavt uygulamalarının olağanüstü hal bölge valisinin Lznine tabi olmasını eleştirdi. Genç, "tşçiler hakkını araıken, ülkenin bir bölümündeki işçilerin hak arama hürriyetlerinin kısıtlanması diye bir şey söz konusu olamaz" dedi. Ozal, Bursa'da • BURSA (Cumhuriyct Bürosu) — Cumhurbaşkanı Türgut özal ve Başbakan Yıldınm Akbulut iki açılış, bir temel atma ve bir de toplantıya katümak üzere bugün Bursa'ya gelecekler. Saat 9.30'da Bursa Havaalanı'nda karşılanacak olan özal ve Akbulut, buradan Gemlik'e hareket edecekler. Gemlik'te Türkiye'nin özel sektör eliyle yapılacak Uk limanmın temelini atacak olan özal ve Akbulut, törenden sonra Bursa'ya dönerek bir kent turu atacaklar. Saat 13.00'te Çelik Palas Oteü'nde dinlenmeye çeküecek özal ve Akbulut, daha sonra 14.30'da Beşevler'de küçük sanayi sitesi, 17.15'te isc Penguen adlı şirketin şoklama tesislerinin açilışlanru yapacaklar. Bu törenlerden sonra saat 18.30'da Bursa Devlet Tiyatrosu'na gelecek olan özal ve Akbulut burada Bursalı esnaf, zanaatkâr ve işadamlanna hitaben konuşacaklar. 'Politika cambazr • ANKARA (ANKA)— Türk Tabipleri Birliği (TTB), Sağhk Bakanı Halil Şıvgın'ı, anlamsız kampanyalardan yararlanan "politika cambazı" olarak niteledi ve yeni yılda uygulamaya konulacak olan ana-çocuk yaşatma programırun kaynak israfına yol açacağını öne sürdü. TTB Merkez Konseyi'nden yapılan açıklamada, "Geçen yıl, zaten yetersiz kaynakların önemli bir bölümünün fiyasko ile sonuçlanan Türkiye Birinci Sağlık Taraması Projesi'nde çarcur edildiği yetmiyormuş gibi şimdi de, ilkinin kötü bir benzeri olan yeni bir program uygulamaya konulmaya çalışılıyor" denildi. Oğultürk için soruşturma • ANKARA (AA) — Yenimahalle Belediye Başkanı Abdurrahman Oğultürk hakkında, "görevi kötüye kullandığı" iddiasıyla soruşturma başlatıldı. Belediye meclis üyesi Emine Aydın'm, Oğultürk hakkında, "Belediyeye ait 7 dönümlük araziyi ihale yapmadan bir hemşerisine verdiği", "Batıkent ve Çamhdere ilçesinin sokaklarını, belediye araçlannı kullanarak asfaltlattığı" iddiasıyla savahğa suç duyurusunda bulunması üzerine soruşturma açıldı. 24TDKPTİ PGlVrde • tZMtR (Cumhuriyet Ege Bürosu)— Emniyet Müdürlüğü'nün kentin çeşitli semtlerinde sürdürdüğü TDKP operasyonunda gözaltına alınan 24 kişi DGM SavcüığYna gönderildi. Emniyet Müdürlüğü'nden yapılan açıklamada, gözaltına ahnanlann ev ve üzerlerinde yapılan aramada bir adet tabanca, iki adet şarjör, 20 adet mermi, pankart ve örgütsel dokümanların bulundugu bildirildi. Inönü-Demirel zirvesinde erken seçim için çaba gösterilmesi istendi Sine-i millete savaş engeliLiderlerin de katıldığı SHP-DYP ortak çalışma grubunda savaş olasıhğı gözönünde tutularak, yasama yıh sonuna kadar erken seçime gidilmezse sine-i millet dahil bütün gereklerin yerine getirilmesi kararlaştırıldı. ANKARA (Cumhuriyet Bü- rosu) — SHP ve DYP, savaş olasılığını göz önünde tutarak ülke ve dünyadaki gelişmeleri yakından izleyerek yasama yıh sonuna kadar erken seçime gi- dilmezse 'sine-i millet' dahil 'bütün gereklerin yerine getirilmesi' karanna vardı. SHP Genel Başkanı Erdal tnöoii iie DYP Genel Başkanı Süleyman Demirel'in açıkladıklan ortak bildiride, tarih belirtilmemekle birlikte, haziran ayı sonunda ge- lişmelere göre TBMM'den top- luca çekilinebileceği ifade edildi. Inönü ve Demirel, dün ikinci kez bir araya gelerek ortak ça- hşma gmbunun önerilerini de- ğerlendirdiler. tnönü'nün TBMM'deki oda- sında gerçekleşen, iki liderin gö- rüşmesini çok sayıda gazeteci iz- ledi. tnönü açıklamasında, hal- kın desteğini kaybetmiş bir ik- tidar ve sonımsuz biçimde ana- yasa dışma çıkarak ülkeyi yöne- ten bir cumhurbaşkanı bu- lunduğunu kaydederek Türki- ye'nin bir savaş olasıhğı ile kar- şı karşrya kaldığına dİKkati çek- ti. Inönü, bu sorunlann çözü- münün ancak seçimle mümkün olacağını dile getirdi. Demirel de milleti yeniden iktidar yap- manın yolunun sandık olduğu- nu behrterek sandığa giden yo- lu açmaya çalıştıklarını bildirdi. Demirel, "Bunu teker teker ic- rm edemiyorsak, bir araya gele- rek icra etmek de uygarca bir iş- tir. Bir araya gelerek icra ede- miyorsak, nasıl icra edecegimi- zi halka söylemek bizim görevlerimizdendir" dedi. Gazetecilerin dışan çıkmasın- dan sonra liderler Inönü'nün odasının yan tarafında bulunan çahşma salonuna geçtiler. SHP'den Hikmet Çetin, Genel Sekreter Yardımcısı Ertugrul Günay, grup başkanvekilleri Hasan Fehmi Güneş ve Onur Kumbaracıbaşı ile DYP'den ge- nel başkan yardımcılan Hüsa- mettin Cindoruk, Hasan Ekin- ci, Grup Başkanvekili Vefa Ta- mr ve Genel Idare Kurulu üyesi Köksal Toptan'ın katıldığı gö- rüşme saat 14.30'da sona erdi. Liderlerin iizerinde anlaştık- lan metne son biçüni verüip fo- tokopide çoğalüJdıktan sonra lnönü ve Demirel ayn ayrı ba- sm toplantısı düzenlediler. SHP hderi, ortak bildiriyi okuduktan sonra gazetecilerin sorularım özetl» şöyle yanıtladı: " — TBMM içinde çözüm alı- namazsa mı sine-i millete dö- nülecek? tNÖNÜ — Gerekeni ne za- man yapacağumzı behrlemek üzere, dünya ve ülke şartlaruun gelişmesini göz önüne alarak bir araya geleceğiz. Bugünkü du- rumdan siz sonuçları çıkarın. Bu sonuçların önümüzdeki ge- üşmelerle ne hale geleceğini er- ken seçimin ne zaman karşımı- za çıkacağını göreceğiz. — Dünya ve ülke şartlan sine-i millete dönmeyi engeUiyor mu? tNÖNÜ — Sine-i millete dönmek bizim için 'Döndük bitti' demek değil. Bugün mil- letin kucağmda olmayan iktidar partisi. Şimdi söz konusu olan milletin kucağına gitmek değil, parlamentoyu boşaltmak. Mu- halefetin parlamentoyu boşalt- ması seçimi gctinnek amacıyla yapılacak. Bunun için uygulaya- bileceğimiz metotların sonucu- nu hep birlikte gözleyeceğiz. — O zaman 199} kasımım buluyor... tNÖNÜ — Biz erken seçimi hemen istiyoruz. Ama bugünkü durum budur. Benden bir baş- ka tarih söylememi beklemeyin. Benim söylediğim, memleketin, halkın beklentilerini gerçekleş- tirecek bir takvimi yürütmek. Bu takvimi yürütmek sadece be- nim elimde değil. Ama biz eli- mizde olanı yapacağımız gibi, eümizde olanın Türkiye'ye seçi- mi getireceğine inamyonız. — Savaş tehlikesine karşı ik- tidan nasıl durdııracaksuuz? tNÖNÜ — Türkiye'yi sava- şa sokacak olan muhalefet de- ğil. Türkiye'yi savaş tehlikesi ile karşı karşıya getiren iktidarın davramşıdır. Biz onu engelleye- ceğiz diyoruz. Halkı uyararak iktidan uyararak böyle bir sa- vaşta Türkiye'nn yeri olmadığı- nı herkese söyleyerek vatandaş- lanmızı kendi çıkarlanna olma- yan bir savaşa gitmemeleri için uyaracağız. Demirel'in sözleri Demirel de, DYP Gnıp Yö- netim Kurulu odasmdaki basın toplantısına ortak bildirinin ba- zı bölümlerini okuyarak başla- dı. Bildiride, Türkiye'nin idare- sini yenilemesinin gerekçesinin dile getirildiğini anlatan Demi- rel, "Demokratik kurum ve ku- ruluşlar ve halkla beraber ay- dınhğa çıkma kararlığı gösteıildiğini" söyledi. Bildiri- deki, parlamentodan çekihnek dahil bütün önlemlerin ortaya konulması zamanırun dünya ve Türkiye koşullanna bağlı oldu- İNÖNÜ — "Buynın Sayu Demirel siz böyle oturun. (Fotograf: Rıza Ezer) ğunu yineleyen Deraire), bu ara- da iki partinin ayn ayrı miting- ler yapabileceğini belirtti. Demi- rel'in sorulara verdiği yanıtlar şöyle: — Yapılacak harekeüeri Kör- fez krizine göre mi belirieye- cekâniz? DEMtREL — Savaş çıkarsa bizim eylem planı tabii ikinci planda kahr. Türkiye şöyle ve- ya böyle bir savaşa sürüklenir- se, 'tlla biz eylem planı yapacağız' diye halkın önüne nasıl çıkanz? Bizi asan şeylerdir bunlar. Türkiye'yi de aşan şey- lerdir. Aslında 12 arahk-26 ara- lık arasında dahi konjonktur değişmiştir. 15 ocaktan itibaren bölgede bir savaş tehlikesi var- ken TC hükümeti bu savaşa pa- çalanm sıvamış, 'Çevik Kuvvet' isteyerek âdeta savaşa koşarken halkıımz bize demez mi, 'Yahu bunlan biraz düşünseniz' diye. — Sine-i millete hazirandan sonra mı gideceksiniz? DEMtREL — Yasama yıh sonu haziran imiş. O konuşul- du. 1 hazirana kadar Türkiye'- nin seçime gidebilme ihtimalini anyoruz. Bu geUşmeler sayesin- de seçime giderse zaten mesele yok. Bu arayışı takvim bakunm- dan dünya şartlannı, Türkiye şartlanna uygun bir şekilde gö- türmek istiyoruz. Hazirana ka- dar seçimi bulursak mesele yok. Bulamazsak yeni bir durum de- ğerlendirmesi yapıp, burada yazdığımız tedbirlerin uygulama yollanm arayacağız. — Yani sine-i millet baziran sonrasına kaldı... DEMİREL — Hayır, bilemi- yoruz. Ocak ayı içinde şubat ayı içinde ne olacak, onlan şu an- da bilemediğimiz için her hafta Türkiye ve dünyada yeni şartlar meydana geldiği için bu tarihleri size söyleyemiyoruz. Bir takvim veremeyişimizin nedeni dünya şartlandır. — Öneriler bölümünden bir koaüsyon beyannamesi sezili- yor. DEMtREL — Iş çıkarmayın başırmza. Biz geleceği değil, gi- deceği tayin ediyoruz. — Yeni görüşme için bir ta- rih öngörüldfi mü? DEMtREL — öngörülen bir tarih yok. 15 ocak bütün dün- yamn önündedir. O tarihi bir görelim, ondan evvel bir şey ol- maz. Eğer çok zaruri bir şey çıkmazsa... SHP-DYP OKTAKBÎLDİRİSlNtN TAMMETNÎ 12 Aralık 1990 tarihinde bir araya gelen SHP ve DYP genel baskanları, ülkemizin gün geçtikçe yoğunlaşan ve giderek buna- lıma dönüşme isüdadı gösteren ağır sorun- ları karşısında, ancak bir erken genel se- çimle demokratik çıkış yoluna ulaşılabile- cegi noktasında görüş birliğine varmış- lardır. 26 Aralık 1990 günü yeniden bir araya gelen SHP ve DYP genel başkanlan erken seçim konusundaki kararukklannı kamu- oyuna sunmayı gerekli görmektedirler. I. Turkiye, 12 Eylül 1980 müdahalesi üe içi- ne itildiği yapay siyasal ortamı ve olümsuz- luklar sürecini daha fazla gecikmeden aş- mak zorundadır. 1983 genel secimlerinin bilinen yasak ve kısıtlamalar çerçevesi içinde gerçekleşme- sinden sonra 1987 genel secimleri de Seçim Yasası'run antidemokratik özellikleri ve en- gellemeleri yüzünden, önceki yapay duru- mun bir anlaında devamı sonucunu doğur- muştur. Bu genel seçim sonuçlan iizerinde tar- tışmalar sürerken 26 Mart 1989'da yapılan genel yerel seçimler Türkiye Büyük Millet MecUsi'ndeki iktidar partisinin, gerçekte bir azınlık iktidan olduğunu, siyasal ve toplumsal desteğe sahip bulunmadığıru bir kez daha kauıtlamıştır. Bütün bu tartışmalı seçim sonuçlanna karşın TBMM'de haksız çoğunluğa sahip bulunan iktidar partisi, ülkemizin çağdaş, demokratik, laik, hukuka ve insan hakla- nna dayalı sosyal bir devlet olması yönünde hiçbir çaba göstermemiştir. Siyasal yasama yapılan son müdahale- nin üzerinden 10 yıl geçmiş olmasına rağ- men Türkiye, insan hak ve özgürlüklerine ve hukuka dayalı demokratik bir devlet ol- ma niteliğine kavuşamamışnr. Bu süre için- de insan hak ve özgürlüklerindeki evren- sel gelişmeler bütün anlaşmaların imza sa- hibi tarafı olan Türkiye'nin iç hukukuna ve uygulamalarına yansıtılmamıştır. Demokratik rejimlerin temel dayana|ı sayüan kuvvetler aynhğı ilkesi, anayasa, ya- sa ve bu iktidarın uygulamalanndan kay- naklanan tutumlarla âdeta terk edihniştir. KHK'ler yoluyla TBMM'nin yasa yap- ma yetkisine önemli ölçüde el atümış, KHK'ler hakkında ayrıca anayasanın ön- gördüğü süreç engellendiği için TBMM bu alanda devre dışı bırakılmıştır. Yasama gücünü elinde tutması gereken TBMM'nin bu yetkisi fülen KHK'leri ama- cını asarak kullanan yürütme organınca ele geçirilmiştir. Meclis gündeminde biriken çok sayıda sözlü ve yazılı sorular ile genel görüşme ve Meclis araştırması önergelerinin görüşül- mesi geciktirilerek TBMM'nin denetim gö- revi kısıtlanmıştır. Fon uygulamalarıyla devletin bütçe ge- lirlerinin, devlet harcamalannın deneıimi engellenmiştir. Anayasadan gelen sınırlamalarla kısıt- lanmış bulunan yargı bagımazlığı uygula- madan da kaynaklanan tutum ve davranış- larla fiilen "bagımsız yargı Kavı<ırııı <uı- lamını yitirmiş, yargıya müdahale günlük işler arasına girmiştir. Devletin hiçbir alanda belirli, sürekli te- mel polıtikası kalmamış; dış politika ve milli savunma alanlannda ülkemizin çıkar- lan ile bağdastığı kuşkulu kişisel yaklaşım- lar egemen olmaya baslamıştır. Kişisel güç elde edebilmek uğruna ülke, ulusal çkarlarımızı aşan ölçülerde Körfez krizinin içine itilerek savaş gerginligine so- kulmuş; Türkiye, dünya kamuoyuna hak- sız biçimde savaş isteyen ve bundan ken- disi için cıkar uman bir devlet olarak gös- terilmiştir. Uluslararası iyi ilişkilerimiz düş- manlığa dönüşebilir hale getirUmiş, böy- lelikle dış politika geleneklerimiz ile birlikte ulusal savgınlığımız ve ulusal çıkarlanraız da a|ır biçimde zedelenmiştir. Bütün öğünmelere rağmen, ülkede anar- şi ve terör durmamış, önemli sayıda güven- lik görevlisinin yanı sıra değerli bilira ve dü- şünce adamlanyla basın mensuplanmn da aralarmda bulunduğu birçok yurttaşırmz yasamını yitirmiştir. Büyük şehirler soy- gunların, cinayetlerin, şiddet eylemlerinin sergilendiği kanunsuz şehirler haline gel- miş; ülke, birçok alanda yasadışı bir başı- boşluğa teslim ediuniştir. TRT hiçbir demokratik ülkede görülme- dik bir biçimde tek sesh ve partizan bir ya- yıncılık anlayışıyla bir "aile haber bülteni" haline getirilmiştir. Hizmette ve devlet imkânlannın dağıtı- mında baş gösteren adaletsizlik, yerel yö- netimlerin kamu hizmetlerini başarması- nı engelleyecek ve yurttaşlanmızı en temel haklarından yoksun bırakacak ölçusüzlük- lere vardırılmıştır. Ekonomik politikalar :onucu gelir da- ğılımı giderek kötüleştirilmiş; Türkiye, dün- şikhklerle içi boşaltilmış "sözde bir hak" haline sokulmuştur. Sendikalar, meslek kuruluşları ve mes- lek odalan işlevlerini yapamaz hale gehniş; memurlann, işçilerin tüm çaüşanlann milli gelirden aldıklan pay 1980'lerin çok geri- sine inmiş; bu kesim, gelecek umidini yi- tirmiştir. İşçilerin ücretlerini pazarlık etme ve emeklerinin değerlerini elde etme, grev yap- ma hakları iktidann duyarsızhğı nedeniy- le sonuç vermez hale gelmiş, bu alanlarda gerekli yasal düzenlemeler de yapılmadığı için ülkede çahşma barışı derinden sarsıl- mıştır. Toplantı, gösteri, yürüyüş hak ve özgür- lüklerinin özü uygulama ve sınırlamalarla işlemez bir biçime dönüştürülmüştür. Yanhş bir yaklaşımla kadrolu-sözleşmeli personel ayrımı amacından sapunhnış ve devlet personel rejimi, icinden çıkıhnaz bir hale getirilmiştir. Son yapılan nüfus sayımından da açık- ça anlaşılacağı gibi 32 il göç verir hale gel- miş, nüfusun yansı 12 ilde toplannuş, sağ- lıksız kentleşme ve cevre sorunlan alabil- diğine artmıştır. tşsizlik oranı yükselmis, üniversite me- zunlan dahil olmak üzere her kesimden gençler kapı kapı dolaşarak işa aramak zo- runda bırakılmıştır. Ülkemiz, demokratik katüımın ve seçmen eğilimlerinin adil biçimde yansıyacağı demokratik bir seçim hukukunun sonucunda gerçek demokrasiye kavuşabilecektir. Siyasi partiler ve tüm siyaset adamları olarak temel görevimizin ülkemizi layık olduğu yaşam düzeyine ulaştırmak olduğuna ve bu yolda hiçbir özveriden kaçınmamak gerektiğine içtenlikle inanıyoruz. yada gelir dağJımı en bozuk ülkelerden biri haline getirihnişür. Başta Doğu, Güneydoğu olmak üzere ül- kenin diğer geri kalmış yörelerini geliştiri- ci hiçbir politika üretilmemiş ve gelişme sağlanamamıstır. Bölgeler arası kalkmma farldıhklan endişe verici boyutlara çıkmış- tır. Bu bölgelerin en önemli sorunlan olan güvenlik, yoksulluk, issizhk, eğitim ve sağ- lık sorunlarını giderecek adımlar atılma- mıştır. Nüfusun yansı gelecek endişesi içinde ve sosyal güvenlik şemsiyesinin dışındadır. Emeklilerimize bir aylık geçimi için bir günlük gelir verilmektedir. Emeklilik sta- tüleri arasındaki farklılıklar sosyal güven- ceyi değersiz kılrnıştır. Ülkede ekonomiyi geliştirecek yatınm- lar durdurulmuş; sanayi ve onun temelini oluşturan imalat sanayii alamnda yatınm- lar gerilemiştir. Devletin iç ve dış borcu, altından kalkı- lamayacak, yıllık anapara ve faizi ödene- meyecek boyutlara doğru ileriemektedir. Yılhk borçlantna büyüklüğü GSMH'nin yüzde 10'u civanna tırmanmıştır. Ülke hız- la dış borç krizine doğru sürüklenmekte- dir; iç borç miktan ise bütçenin yansını aş- mıştır. Basın özgürlüğü, sürekli artan maliyet- ler, yoğun baskılar ve yapılan yasal deği- Esnaf, Bağ-Kur primini ve yılhk vergi- sini ödeyemez hale gelmiş, işyerini kapat- mak durumunda kalmıs, iflaslar birbirini kovalamıştır. Tanm girdilerindeki yüksek artışlar ta- ban fiyatlanna yansıtılmadığı ve üreticinin parası zamanında ödenmediği için devlet desteğinden yoksun bırakılan köylü ve çift- çi yoksullaşmıştır. Devlet eğitim ve sağlık alanlanndan ne- redeyse tümüyle çekihniş, milh eğitimde kapanan okul sayısı 1000*1 aşmış, hastane- ler yoksullar ve hatta orta gelirliler için önünden gecilemez bir hal almıştırj Eğitimde, kültürde, sanatta insani deger- lerin çiğnendiği, ulusal ve evrensel zengin- liklerin gözardı edildiği, iktidara egemen olan düzeye uygun olarak yozlaşma, çürü- me ve ticarileşme anlayışlan yaygınlaşarak gençliğin ve bütün toplumun sağlığım ve geleceğini olumsuz yönde etkileyecek bo- yutlara ulaşmıştır. Üniversiteler biüm öz- gürlüğünün, bağımsız eğitimin kurumlan olmaktan çıkarılmış, YÖK'ün baskıcı yö- netimine bırakılnuştır. II. Bütün bu sorunlar karşısında hükümet duyarsız, ilgisiz ve etkisizdir. Hükümetin yetkileri, yasal olsun ya da olmasın Cumhurbaşkanı tarafından kulla- nılmaktadır. 26 Mart 1989 yerel seçim sonuclarından sonra Cumhuriyet geleneklerfni zorlayarak tek parti seçiciliği içinde Cumhurbaşkanı olan ANAP Genel Başkanı, önceki göre- vini sürdürerek hükümetin, TBMM'nin ve çoğu kez ANAP grubunun iradesini hiçe sayan "tek adam" yönetimini açıkca ser- gilemektedir. Türkiye'de parlamenter" re- jimin temelleri zorlanmakta; ülke kuralsız, yasasız ve ilkesiz bir anlayışın elinde hu- kukun dışında yönetilmektedir. Tarih ve ulus önünde ağır sorumluluk- lar yaratacak olan bu oldubitti karşısında hükümet ve ANAP grubuna dönüştürül- mek istenen TBMMçoğunluğu etkisiz kal- maktadır. Bu ortak tespitleri göz önünde bulundu- ran SHP ve DYP, toplumumuzun demok- rasiye inanan bütün kurum ve oluşumla- n, halkın bütünü ile elbirliği içinde ve ya- salara özenle bağlı kalarak, ülkemizi de- mokratik bir çıkışın aydınlığma kavuştur- mak kararhhğmdadır. SHP ve DYP bu amaca parlamenter yöntemle, önerüerle varmak için ortak ça- ba harcamaya öncelik vereceklerdir. Bu süreç içinde, siyasal oluşumlann, ba- sınımızın, demokratik kitle örgütlerinin, sendikalann yaklaşımları, katılımlan ve düşünceleri özenle değerlendirilecek ve sağ- lanacaktır. Türkiye bu yasama yıh içinde yeni bir Türkiye Büyük Millet Meclisi'ne ve onun elleriyle gelişecek aydınhk bir geleceğe eriş- melidir. Bu yasama yıh sona ermeden TBMM genel seçim karan alarak ulusun haklanm da, kendi saygınhğım da özenle korumalıdır. Yüce Meclisin bu darboğazı aşacağına olan güvenimizd sürdürmek is- tiyoruz. Gelişmelerin zorunlu kılması ve TBMM içinde tıkanan çözümlerin açılamaması ha- linde, milli egemenliğin kaynağına döne- rek gücünü halkın gücüyle çoğaltmak için 12 Aralık 1990 tarihli ortak bildiride de be- lirtildiği gibi TBMM'den topluca çekilme karan dahil ülkeyi seçimle demokratik bir çözüme kavuşturmanın bütün gereklerini yerine getireceklerdir. 2000'li yılların eşiğinde Türkiye, tarihi- nin enginJiği, toprağının ve kültürünün zenginliği ve insanının olgunluğu ile her alanda yaşadıklarımızdan daha iyisine la- yıktır. Ülkemiz, demokratik katüımın ve seçmen eğilimlerinin adil biçimde yansıya- cağı demokratik bir seçim hukukunun so- nucunda gerçek demokrasiye kavuşabile- cektir. Siyasi partiler ve tüm siyaset adamları olarak temel görevimizin ülkemizi layık ol- duğu yaşam düzeyine ulaştırmak olduğu- na ve bu yolda hiçbir özveriden kaçınma- mak gerektiğine içtenlikle inanıyoruz. SHP ve DYP, önümüzdeki günlerin bi- zi, başka ülkelerin çıkarlan için bir savaşa sürükleme tehlikesi karşısında, kamuoyu- nu uyarmayı ve iktidan durdurmayı, mu- halefetin en önde gelen sorumluluğu ola- rak görmektedirler. SHP ve DYP genel başkanlan, bu amaç- ların gerçekleşmesi doğrultusunda dünya ve ülke şartlanndaki gelişmeleri yakından izleyerek ortak olarak yapılacak girişimle- ri yeniden değeTİendirmeyi ve sadece de- mokratik yöntem ve araçlarla gerçek de- mokrasinin oluşacağına inançlanm kamu- oyu önünde tazelemeyi görev saymakta- dırlar. Kamuoyuna saygıyla sunulur. CÜNEYT ARCAYÜREK YAZIYOR Havanda Su Dövüldü Diyecekler Ama... ANKARA — İki parti bir araya gelmeden önce kısa söyie- şimizde İnönü, "Birbirimize söyleyeceklerimiz var, toplantı kısa sürmez" demişti. Ortak çalışrna grubunun bir metin hazırlamasına karşın iki liderin kimi paragraflara yaptığı müdahaleler, ortak açık- lamanın yeni baştan düzenlenmesine, sonuçta toplantının iki saate yakın sürmesine neden oldu. Koridorda sayısız gazeteci doğacak çocuğa elbise biçi- yordu. Genel kanıya göre iki parti miltetvekilîerinin bugün- den tezi yok, en gec yarın sabah toplu istifalannı verecegi- ni ilan eden bir açıklama çıkmayacaktı. Garip olan yan şuydu: Basının bir bolümü, iki liderin se- kiz sayfalık açıklamasını okuduktan, sorulan sorulara ver- dikleri yanıtları dinledikten sonraki dakikalarda da "havan- da su dövüldüğü" gibi yorumlar yapıyordu. Üstelik olaylar gözler önünde gelişmişti. DYP'nin sine-i millete -SHP'nin katıtması koşuluyla- hemen dönmeyi örter- mesinden sonra başlayan ortak toplantıların birincisinde de "hemen ya da derhal veya bugünden tezi yok" gibi itadeler kullanılmamıştı. Ortak grup çalışmalarında daha çok bir takvim üzerinde çalışılmış, sine-i milletin kaçınılmaz olacağı zamanın sap- tanmasına uğraşılmıştı. Dünkü ortak açıklama, bir biçime "kaçınılmaz zamanı" tarif eder nitelikteydi. Ne var ki Erdal İnönü sorumuz üzerine açıklamanın sine-i millete uzanan yöntemleri bir takvime bağladığını söylemek- ten özenle kaçındı. Aynı soruya az sonra Demirel olumlu ya- nıt veriyordu. g ^ P Ortak açıktamarun mamış bir takvim içe- (Jİkkat ÇekİCİ ÖDemlİ SdİffitaîS: özelljği, biri sağ öteki şın aydınlığma kavuş- SOİ İkİ partİDİn 6.5 turmak diye tanımla- o«wfaı/a o/ğan tam 9S dıklan erken seçime »ay'a/a ^ ' 9 » " ı a m Ö D iktidan zorlayabilmek paragrâfta Uİke ^ ^ sorunlan üzerinde aynı ldbaya öncelik' vere- y g cekterini,(2)-Buyasa- birleştiklehni vaiın SJ" hSn r ^nd n a ifadelerie duyurmalan. TBMM tatile girme- den iktidarın genel seçim karan almasını bekleveceklerini, (3)- TBMM İçinde tıkanan bu tür çözümlerin açılamaması halinde TBMM'den topluca çekilme karan dahil ülkeyi se- çimle demokratik çözüme kavuşturmanın gereklerini yeri- ne getireceklerini, (4)- Yeni ve demokratik bir seçim yasa- sıyla ülkenin gerçek demokrasiye kavuşabilecegini ilan edi- yorlar. Ortak çalışma grubunun yazdığı metnin son iki paragra- fına iki lider müdahale ediyor, yeniden yazılmasına ön ayak oluyor. İnönü, "başka ülkelerin çıkarlan için bir savaşa sü- rüklenme tehlikesi karşısında kamuoyunu uyarmayı ve ikti- dan durdurmayı muhalefetin önde gelen sorumluluğu" görüyor. Demirel ise açtkİPdıkları amaçların gerçekleşmesini sağ- layacak uygulamalara "dünya ve ülke şartlanndaki gelişme- leri yakından izleyerek" geçebileceklerini yazdırıyor. Kısacası savaş başlarsa, kamuoyuna duyurulan süreç tü- müyle askıya alınacak. Gerekli gördüklerinde "dünya ve ül- ke şartlanndaki gelişmeler"i görüşmek üzere iki liderin bir araya gelmesi kararlaştırılıyor. Ortak açıklamanın dikkat çekici önemli özeliiği, biri sağ,: öteki sol iki partinin 6.5 sayfaya sığan tam 35 paragrâfta ül- ke sorunlan üzerinde aynı yargılarda birleştiklerini yahn ifa-' delerle duyurmalan. Âdeta bir koalisyon protokolü. Kuşkusuz böyle bir yargıya varmak için "zaman çok er- ken". Açıklamanın verdiği bu izlenimi Demirel'e söytedik, şöy- le yanıtladı: "Başıma iş çıkarmayın!" P A R T İ L E R D E N Sokmenoğlu'nun çağrısı ANKARA (Cumhuriyet Bttrosa) — Cumhurbaşkanı Turgut Özal'ın Cumhurbaşkanı seçilmesi üzerine milletvekilliğinden istifa ederek tek başına sine-i millete dönen eski DYP Hatay Milletvekili Murat Sökmenoglu, bugün Ankara'da toplanacak olan DYP Temsilciler Meclisi'ne bir telgraf gönderdi. Sökmenoglu, DYP'yi tek başına da olsa sine-i milJete dönmeye çağırdı. Temsilciler meclisi toplantısmm, geçen yıl aynı gün TBMM Genel Kurulu'nda Anayasa'nın 84. maddesine göre milletvekilliğinden istifasımn oylandığı güne rastlamasım "il^nç" olarak niteleyen Sökmenoglu, telgrafında şu görüşlere yer verdi: "G«Iiniz, ülkeyi çıkmazdan, tek adam sultasından kurtaralım. Rejimin öniiniı tıkayanlardan. demokratik parlamenter sisteme göz dikenlerden anndıralım. Savaşa hayır mitinglerinin serbest olduğu halde, DGM'lerde yargılanan 'savaşa hayır'cüan savunabilir bir Türkiye yarataum. Kansu, darbesiz, entrikasız seçimlerin yapılabiliriiğini sağlayalım, sandık düşmanlanna sandığın geçerliliğini kanıtlayahm. DYP, tek başına sine-i millete dönse de fayda etmez diişiincesinden sıynlalım. SHP yanaşmasa da ara seçimin yapılmasuu sağlayalım. Çiinkii ara seçim, erken seçimi de gttndeme geürecektir. Eğer, sine-i millet formülü benimsenmiyorsa temcit pilavı gibi halkın önüne getirilmesini önleyelim, milleti usandırmayahm." Açıklama yapsınlar ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) — SHP Genel Başkanı Erdal İnönü, Başbakan Yıldınm Akbulut ve Cumhurbaşkanı Turgut Özal'ı "Türkiye'nin savaşa girmeyecegini" açıklamaya çağırdı. İnönü, '.'Sayın Akbulut açıklayamıyorsa, madem ki Sayın Özal herşeye kanşıyor. O açıklasın, 'Ben vatandaşlann hayatıyla kumar oynamam, kendi paramla oynarım' desin" diye konuştu. inönü, dün partisinin TBMM grubunun olağanüstü toplantısında DYP Genel Başkanı Süleyman Demirel ve önceki gün Başbakan Akbulut ile yaptığı görüşmeler ve Körfez gezisi hakkında bilgi verdi. Türkiye'nin dışmdaki güçlerin "adım adım ülkeyi savaşa sürüklediklerini" anlatan İnönü, "Savaşı biz çıkartmayacağız. Ben savaşmadan banş süreci ile sonuca ulaşüabilecegi görüşündeyim. Ama savaş isteyenler de var" dedi. Zonguldak Meclisie ANKARA (ANKA) — SHP Eskişehir Milletvekili Cevdet Selvi, Başbakan Yıldınm Akbulut'un "Zonguldak grevinin sol 3örgüüer tarafından yönetildiği, sol •' örgütlerin Zonguldak'ta cirit attığY'na ilişkin suçlamasını bir soru önergesiyle TBMM gündemine getirdi. Ökterrfin 21 ayı tc Politika Servisi — Ümraniye Belediye Başkanı Şinasi Oktem, SHP il ve ilçe örgütüne 21 aylık çahşmalan hakkında brifıng verdi. SHP tstanbul Milletvekili tsmail Cem, SHP tl Başkanı Ercan Karakaş, il ve ilçe yönetim kurulu Uyelerinin de katıldığı toplantıda Şinasi Oktem belediye çahşmalannı dia, istatistiksel rakamlarla mahalle bazmda anlattı. Ümraniye Belediyesi Tiyauo Salonu'nda yapılan toplantıda, Ümraniye'nin sürekli olarak göç tehdidi altında olduğunu belirten öktem, sadece Duduüu Mahallesi'nde 1985 yıhnda 40 bin olan nüfusun 1990 yılında 120 bini aştığını belirtti.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear