Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
CUMHURİYET/16 26 ARALIK 1990
SOVYET GÜZELİNDEN SEVGİLERLE — Sovyetler BirB-
ği güzeU Mari» Keja, Londra'daki Dubai Oteli'nde tanışüğı
ve kaynaşıığı kraliyet askerlerine iyi Noeller dileyerek moral
verdi. (Fotograf: Reuter).
Bursa
Lösemili
Elifeyardım
BURSA (Cumhuriyet Büro-
su) — Tedavisinin tamamlan-
ması için 35 müycm liraya gerek-
sinim duyulan lösemili Elif Eke
(2) isimli çocuk için ailesi tara-
fından yardım kampanyası baş-
latıldı. Uludağ Üniversitesi, Tıp
Fakültesi'nde tanı konan ve te-
davi için Londra Royal Free
Hastanesi'ne gönderilen ALL
türü lösemili çocuk için ailesinin
bugüne kadar 150 müyon lira
harcadığı bildirildi. Kahraman
Eke, EliFe yardım etmek iste-
yen yardımseverlerin Vakıflar
Bankası, Bursa Merkez Şubesi'-
nde açılan 00-31998-8 nolu he-
saba para gönderebileceklerini
bildirdi.
KRALİÇENİN PROGRAMI — Kraliçe Elizabeth ve Sir Da-
vid Attenborough, krallçenin Noel mesajı ve programı için
bir araya geldiklerinde neşeli dakikalar geçirdiler. (Reuter)
Yietnamlılar
kendilerini
yakıyor
PARİS (UBA) — Amerika
Birleşik Devletleri'yle yıllarca
süren silahlı mücadeleden son-
ra başlayan iç çekişme ve kom-
şularıyla savaş nedeniyle ciddi
sıkıntılar yaşayan Vietnam'dan
kaçanlar, umduklannı bulama-
dıklan için intihara yöneldi.
Hong Kong'da göçmen kam-
pında yaşayan Vietnamlılardan
bir gnıp Avrupa ülkelerine göç
için yaptıkları başvunınun red-
dedüdiğini öğrendikten sonra
kendilerini yako. Arkadaşlan ve
görevliler tarafmdan hastaneye
kaldırılan Vietnamlı göçmenle-
rin sağhk durumu hakkında ay-
nntüı bilgi verilmezken yeni in-
üharlar olmasın diye göçmen
kampında bazı önlemler alındı.
PAKİSTAN'DA CEZA — Karaci'de Bajbakan N»waz Şe-
rif'e karşı gösteri yaparken yakalanan Nadeem adh Pakistaııh,
halk önünde 5 sopa cezasına çarptırüdı. Nadeem göriildüğü
gibi cezasını çekti. (Fotoğraf: AP)
HABERLERİN DEVAMI
Bağdaftan Notlar... (2)
(Baştarafi 1. Sayfada)
Ust düzeyde bir devlet memurunun, bir
genel müdürün maaşı, 180-200 Irak Dinarı.
Beş yıllık bir mühendis, bir doktor, 160 di-
nar maaş altyor.
1 Dinar'ın resmi kuru, 3.22 Dolar. Kara-
borsada ise geçen hafta sonu 1 dolar 5.5 di-
nardı. 15-16 misti bir fark var.
Ve piyasada 80 kiloluk bir çuval un, 215
dinara satılıyor. Yani bir genel müdürün ma-
aşı, bir çuval una yetişmiyor.
O yüzden serbest piyasada, çarşı pazar-
daki mal bolluğu çok şey ifade etmiyor; zira
fiyatlar el yakıyor.
Ancak dört aydır uygulanmakta olan am-
bargonun, gündelik gereksinmeler açısından
yaşamı henüz etkilediği söylenemez. Temel
gıda maddeleri devlet tarafmdan karneye
bağlanmtş bulunuyor. Bugün için işleyiş düz-
gün, bir sıkıntı yok.
İran'la sekiz yıl süren savaş koşullarında
zaten yokluklarla hep iç içe yaşamış sokak-
taki adam. Her istediğini her zaman bulma-
ya alışkın değil.
O yüzden, dört aylık ambargonun, özellik-
le gündelik yaşantı bakımından etkili olabil-
mesi ya da can acıtabilmesi için daha zama-
na gerek olduğu görülüyor.
Geçen ağustos ayında Bağdat'ta bir ara-
ya gelen OECD ülkelerinin ticaret müşavir-
leri, Irak'ın şeker stoğunu 18 günlük, un sto-
ğunu 36 günlük hesaplarhışlar. Bu öngörü-
lerin çıkmadığını belirten bir diplomatik kay-
nak, ekonomik ambargonun günlük yaşamı
felç etmeye başlaması için daha bir yıl geç-
mesi gerektiğinı söyledi.
Bununla birlikte, ekonominin henüz göz-
le görülmese de ambargo yüzünden darbe
yernekte olduğu bir gerçek. Örneğin Bağdat
yakınlarındaki bir lastik fabrikası üretimini
durdurmuş. Ama bunun etkisini gündelik ya-
şamda göstermesi için önce oto lastiklerinin
kabaklaşması ve arabaların evin önünde yat-
ması gerekiyor.
Onun için Bağdat'ta edlndiğimiz izlenimi
şöyle özetleyebiliriz: Ambargoyla Saddam'ı
yola getirmek zaman alacaktır. Bugünden
yarına sonuç almak, düş kurmakla eş anlam
taşır.
•
O zaman savaş mı?
Askeri çözüm mü?
Hayır.
Savaşa karşı çıkanlardan biri de ABD baş-
kanlarından Jimmy Carter'ın Ulusal Güven-
lik Danışmanı Zbignievv Brzezinski.
Amerikan dış politikasını oluşturan, biçim-
lendiren çevrelerde etkinliğini bugün de sür-
düren Brzezinski, askeri çözümü "saçmahk"
olarak niteliyor. Ambargonun zaman içinde
sonuç vereceğini savunuyor. "Gerçek fela-
ketin savaş olacağı"na işaret ederek, "Oluk
gibi para ve kanın akacağı savaş gerçekten
çok pahalrya patlayacak" diyor. Dışişleri ba-
kanlarından Dr. Kissinger'ın çatışmanın sı-
nırlı kalacağı yolundaki görüşüne alaycı bi-
çimde karşı çıkıyor ve ekliyor: "Bubana, Vi-
etnam savaşının nasıl sona erdiril&bileceği
konusunda Kissinger'in eski göriJşlerini anım-
satma/rta..." Brzezinski, Bush yönetiminde
etkisi büyük olan Kissinger'ı şöyle suçluyor:
"Sorunu çözmek gibi bir niyeti yok K/ss/nger'-
ın. Onun istediği Irak'ı yok etmek: Kuveyt yal-
nızca bir maz&ret..." Brzezinski'ye göre am-
bargo, Irak ekonomisîne büyük darbe indi-
riyor, bir yıl kadar sabredilirse tüm ekonomi
durabilecek. Bir yandan ambargoyu sürdü-
rürken, öte yandan diyalog kapısının açılma-
sında da bir sakınca görmüyor Brzezinski.
Askeri bir çatışmanın, ABD'ye karşı "çok
uzun süreti bir düşmanlığa" yol açacağına ve
VVashingtpn'a dost yönetimleri yıkacağına
inanıyor; İran'ın ve Suriye'nin böylece güç-
leneceğini, bölgenin daha da istikrarsızlaşa-
cağını söylüyor Brzezinski, (The Wall Stre-
et Journal, 17.12.1990, 2. sayia).
Arthur Schlesinger Jr. bir tarihçi ve yazar.
New York Üniversitesi'nde öğretim üyesi.
Başkan Kennedy'ye de danışmanlık yapmış.
The New York Times gazetesinde 17 aralıkta
çıkan makalesinde şu satırlar ilginç:
"ABD'nin Saddam politikasını şöyle bir
ammsaytn: iran'a karşı saldırdığtnda onu des-
tekledik; iranlılan gazla öldürdüğünde, Kürt-
leri katiettiğinde, karşıtlannı yok ettiğinde ka-
yıtsız kaldık; milyaharca dolara varan tanm-
sal krediler açtık; Kuveyt'e karşı saldınnca-
ya dek, Irak'a ekonomik yaptınmlar uygulan-
masına karşı çıktık. Bir yıl Saddam bizim dos-
tumuzdu, öbür yıl Hitler oldu. Bir yıl, Suriye'-
nin Hafız Esad'ı teröristler kralıydı, öbür yıl
dostumuz oldu. Buna da pişman olacağız.
Düne, önceki güne, daha önceki güne ka-
dar Ortadoğu konusunda bu kadar çoV hata
yaptığımıza göre, nasıl olabiliyor da bugün
doğru yolda olduğumuza inanabiliyoruz? Na-
sı/ oluyor da on binlerce Amerikalıyı ölüme
gönderebilecek kadar haklı olduğumuza ina-
nabiliyoruz?"
•
Kraldan çok kralcılar, şapkayı önierine ko-
yup serinkanlı düşünsünler.
Savaşa gerek kalmadan da Saddam yola
getirilebtlir; getiritmelıdir de.
Biraz sabır, sağduyu ve akıl...
BAŞKENT'TEN AHMET TAN
Israil alarmda
(Baştarafi 1. Sayfada)
Körfez'de savaşın çok yakın ol-
duğunu söyledi. Şamir, tsrail or-
dusunun en üst düzeyde alarma
geçirildi&ni belirtti. AFP'ye bil-
gi veren ısrail askeri yetkilileri de
urdün sınınndaki birliklerin
takviye edildiğini, hava ve kara
kuvvetlerinin de her an savaşa-
cak şekilde hazır olduklannı bil-
dirdiler.
tsrail Başbakanı Şamir, Sad-
dam Hüseyin'in önceki günkü
gözdağını ciddiye aldıklannı,
Irak'ın Tel Aviv'e saldırması du-
rumunda, çok sert karşılık veri-
leceğini söylemişti.
Ankara Büromuzun haberine
göre Irak Devlet Başkanı Sad-
dam Hüseyin'in, Körfez savaşı-
nın çıkması durumunda ilk he-
defin tsrail olacağı şeklindeki
açıklaması Ankara'da "tehlike-
li bir blöf olarak nitelendiril-
di. Kuveyı'ten çekilmeme konu-
sunda ısrarh davranan Bağdat'ın
bu son çıkışıyla aleyhinde olu-
şan uluslararası koalisyonu böl-
meyi amaçladığı savunuldu.
Türkiye'de bir yandan çevik
kuvvet Ue ilgili tartışmalar öte
yandan da SHP Genel Başkanı
Erdal İnönü'nün Bağdat'ta yap-
tığı ziyaret ve Cumhurbaşkanı
Özal'ın buna ilişkin tepkisinin
yankıları sürerken, Dışişleri Ba-
kanhğYnda Körfez'deki son ge-
lişmeler konusunda yapüan de-
ğerlendirmeler özetle şöyle:
1- Krize yönelik olarak aralık
ortalanna kadar süren diploma-
tik çabalar sahneyi yeniden sa-
vaş seçeneğine bıraktı. Irak Dı-
şişleri Bakanı Tank Aziz'in
ABD Başkanı Bush'la görüşme-
sine yönelik girişimlerden sonuç
alınamaması barışçı çözüm
umutlannı suya düşürdü.
2- Saddam Hüseyin, umutla-
nnı Amerikan kamuoyunun sa-
vaş aleyhtarlığma bağladı, Ame-
rikan televizyonlarını bu çerçe-
vede kullandı. Saddam bunu,
yakın geçmişe kadar da bir öl-
çüde başardı. Kongre'de hassas
sorularm gündeme gelmesini
dolaylı biçimde sağladı. Ancak
son kamuoyu yoklamaları Baş-
kan Bush'a desteğin yeniden art-
tığını gösteriyor.
3- Savaş opsiyonunun yeniden
ön plana gelmesi Irak'a içinde
bulunduğu zor durumu anım-
sattı. Bu nedenle Saddam Hü-
seyin son günlerde, 'savaş çıkar-
sa kimyasal silah kullanacağım"
ve "tlk hedeıim Tel Aviv
olacak" şeklindeki açıklamala-
nnı arttırdı.
tsrail'i krize çekmek suretiy-
le özellikle Arap dünyasını böl-
meyi umuyor. Israil Başbakanı
tzak Şamir'in sert tepkisi ise ts-
rail'e yönelttiği tehditin tehlike-
li bir blöf olduğunu gösteriyor.
Kendini düşman çemberi Ue çev-
rili hisseden lsrail'in herhangi
bir tehdide beklenmedik bir ya-
nıt verebileceğini gecmiş dene-
yimler gösteriyor.
4- Batı dünyasında destekle-
nen tsrail ile Araplar arasında
yeni bir savaş tohumunun ekil-
mesi Türkiye^yi de güç durum-
da bırakacaktır. Bu durumda
geleneksel "mesafe" politikası-
na dayanacak olan Ankara'dan
daha kararlı tutumlar alması
için başta Washington'dan gele-
cek baskılar artacaktır. Bu bas-
kılara bir ölçüde yanıt verilme-
si durumunda da hassas Türk-
Arap ilişkileri zedelenme tehli-
kesi ile karşı karşıya kalacaktır.
Irak, ABD, Birleşmiş Millet-
ler, SSCB, İngiltere ve Avustur-
ya büyükelçilerini "görüşmeler-
de bulunmak nzere" geri çağır-
dı.
Irak Dışişleri Bakanlığı'nın
üst düzeydeki yetkililerinin,
özellikle ABD ve Birleşmiş Mil-
letler nezdindeki Iraklı büyükel-
çilerle bir dizi daıuşma istişare-
leri yaptıklan bildirildi. Yetkili
bir kaynak, bu görüşmelerin
Körfez'deki durumu derinleme-
sine incelemek ve uluslararası
alandaki gelişmeler ışığında
Irak'ın tutumunu yeniden göz-
den geçirmek amacıyla yapıldı-
ğını belirtti.
Ürdün'ün El Şaab Gazetesi,
Bağdat'ın Güvenlik Konseyi
üyesi 15 ülkedeki büyükelçileriy-
le 1991'de konseye girecek Ekva-
tor, Avusturya, Belçika, Zim-
babwe ve Hindistan'daki büyü-
kelçilerini damşma için geri ça-
ğırdığını duyurmuştu. Gazete,
yüksek düzeydeki Arap diplo-
matik kaynağına dayanarak,
Irak'ın, Güvenlik Konseyi'nin
Filistin sorununu çözme karar-
lılığını açıklayan bir karar tasa-
nsım kabul etmesi karşılığında,
Kuveyt'ten ödün vermeyi önere-
ceğini yazmıştı.
öte yandan Katar'ın başken-
ti Doha'da dün sona eren Kör-
fez tşbirliği Konseyi (KtK) top-
lantısında, Irak'a Kuveyt'ten çe-
kilmesi yönünde bir çağrı yapıl-
dı. KtK sonuç bildirgesinde,
Irak'ın Kuveyt'ten çekilmemesi
durumunda savaşın kaçınümaz
olduğuna ilişkin bir madde de
yer aldı. Ajanslar, ortak sonuç
bildirgesine karşın, KİK üyesi
Arap ülkeleri arasındaki görüş
farkhlıklanrun giderilemediğini
bildirdiler.
ABD hazır mı?
Suudi Arabistan'daki ABD
üst düzey subaylannın, birlikle-
rinin şubat sonuna kadar Irak-
la savaşa hazır olamayacağmı
düşündükleri bildirildi.
ABC televizyonunda önceki
akşam, New York Times gaze-
tesinde ise dün yer alan haber-
lere göre bir süre önce Körfez
bölgesindeki ABD birliklerjni
ziyaret eden Savunma Bakanı
Dick Cbeney ve Genelkurmay
Başkanı Colin Powell, önceki
gün ABD Başkanı George
Bush'la bir görüşme yaptılar.
Cheney ve Powell, görüşmede
Bush'a, bölgedeki üst düzey su-
bayların, birliklerinin şubatın
sonuna kadar savaşa hazır ola-
mayacaklarını düşündüklerini
aktardılar.
BM toplanabilir
1
(Baştarafi 1. Sayfada)
Kimilerine göre ise "Borç bi-
ni aşınca baklava börek yeraek
gerekir"di.
ANAP'lılar, Cumhurbaşka-
nı'ndan en kenar 0in mOletveki-
line dek, tam kadro gelmiş, bak-
lava börek yiyorlardı. Mohale-
fet ise "gölgesi" ile katılıyordu.
SHP'den oe genel başkan vardı
ne de gnıp yöneticileri. Partiyi
"Gölge Maliye Bakanı" Kamer
Genç temsil ediyordu.
Kamer Genç, diş tedavisi yap-
Urdığından baklava börege pek
uzanamadı. Soaradan yemek
için bazı ön araşürmalar ya-
pıyordu.
Bir ara Semra Özal'la konn-
şan Başbakan Akbulut'un yanı-
na yanaştı.
Dedi ki "Sayin Başbakan, ben
de borsada kıymetli kagıtlarla
oynamak istiyorum. Ama hiçbir
fikrim yok. Bana yardım eder
misiniz?"
Akbulut, "Nasü?" der gibi
Kamer Genç'in yiizüne baktt.
Genç, Semra Hanım'ı işaret
ederek "Bana Hanımefendi'yi
tanıştırsanız" dedi.
Genç, Meclis'io gergin otu-
nımlanndaki gibi elektrik yttk-
lü idi. Akbulut, 'ia havJe" diye-
rek arkasını dönöp yurüdii...
Hodri Elbistan
Cumhurbaşkanı ilk kez bak-
layı ağıından çıkardı. "Taraflı"
olduğunu söylemekle kalmayıp
"Beni ANAP'a taraf olmaya siz
ittiniz" diye de ANAP'ldığının
altını çizdi. SHP'U Turan Beya-
zıt •'itirafı" alan muhalefet po-
litikacısı olarak övgüye deferdi.
Ama ne yank ki kokteyldeki ko-
nnşmalar tutanaklara gecmiyor-
du. Özal'ın ANAP'lılığı gazete-
cilerin sagdan soldan sandviç gi-
bi uzatılan teyptere geçtiği Ue
kaldı...
Özal neşeliydi.
Turan Beyazıt'ın, Kamer
Genç'in tutumlan bile neşesini
kaçırmadı. Hatta onlarla iddia-
laşarak neşesine neşe katmaya
bile çalıştı.
Turan Bevazıt, bir ara Semra
Hanım'a döndu, "Aday
olmalısınız" dedi.
Turgut Özal, "hane reisi" sı-
fatıyla Beyazıt'ın lafına karşılık
verdi:
— Sen kendine bak. Bir Ma-
raş'tan aday oldun, bir İz-
mir'den...
Beyazıt, "Ben ber yerden
seçüirim" dedi.
Turgut Özal ttsteledi:
"Elbistan'dan ol.."
Özal, "Elbistan'ın il
olacağınm" mesajuu mı veriyor-
du, yoksa "Oradan ol da kıçüs-
tii otur" mu demeye geti-
riyordu?
SHP'li Beyazıt, oy vermediği
Cumhurbaşkanı'na yanıt ver-
meyi nezaketsizlik saydığından
mı nedir, sustu.
Özal'a nedense ANAP'lı mil-
letvekillerinden çok, muhalefet
politikacılan ilgi gösterdi.
Eski SHP'li, HEPin Adana
Milletvekili Cüneyt Canver de
Özal ile "sohbet frekansı" tut-
turdu. Özal'a çok iltifatkâr dav-
randı. Özal da ona. Canver'in
Cumhurbaşkanı'na gösterdiği
içtenlik ve göze çarpar saygı,
herhalde, SHP'ye muhalefe-
tindendi.
Eski SHP'li yeni bağımsu İl-
bami Binici de Özal Ue diyalog
kuranlardandı. Binici, bir ara
Özal'a "Kontrgerilla konusunda
genel görişme açılması
gerektigini" söyledi.
Cumhurbaşkanı, "Açılacak"
dedi, "Başbakan bu konuda
açıklama yaptı."
Öyle anlaşdıyor ki Özal'ın
gözü başkanhk sisteminde idi;
ama yeri geldikçe, parlamenter
sisteme de kuvvetler ayrılığı U-
kesine de saygıda kusur et-
miyordu.
Anarşizmden
düzene
kurulu
Fransa Savunma Bakanı Je-
an Pierre Chevenement, Irak'a
karşı askeri seçeneğe başvurul-
madan önce "BM Güvenlik
Konseyi'nin tekrar toplana-
cağını" düşündüğünu kaydetti.
Suudi Arabistan gezisini ta-
mamlayıp ülkesine dönen Che-
venement, Fransız 5. kanal te-
levizyonunun kendisiyle yaptı-
ğı görüşmede, 15 ocaktan önce
Güvenlik Konseyi'nin tekrar
toplanması gerekip gerekmedi-
ği sorusu üzerine "sanırun olay-
lar Güvenlik Konseyi'ni toplan-
maya zorlayacakbr" dedi.
Canver, SHP'de iken kendisi-
ni "anarşist ruhlu-Pink Floyd
meşrepliyim" diye tanımlıyordu.
Ama HEP e geçince "kurulu
diizenden yana" akıllı uslu bir
politikacı olmuş.
Bunda Genelkurmay Başkanı
Orgeneral Doğan Güreş'in bem-
şerisi olmanın bir payı var mı?
Orgeneral Güreş, bu soruya
siyasal olduğu için yanıt venne-
yecekti. Ama Cüneyt Canver'in
hemşerisi olduğunu, Adana-
nın Döşeme mahallesinde do-
ğup büyüdüğünü söyledi. Güreş
Paşa, Adana'da çocukluğunun
geçtigi yerleri hâlâ özledigini, bir
türlii fırsat bulup zi>nret edeme-
diğini anlattı. Paşa, önümüzdeki
günlerde tncirlik l'ssü'nu ziya-
ret ettiginde, Adana'nın Doşeme
mahallesine gitme olanagını da
herhalde bulacaktı. Canver, bu
konuda bir şey söylemedi.
Ama Paşa yanından aynlınca
Canver, yanındaki gazetecilere,
Senato'daki komisyon toplantı-
lannda Amerikah politikacüa-
nn Genelkurmay Başkanlannı
nasıl sorguladıklarını anlattı.
Sonra da ekledi, "Biz kornu-
tanlara saati bile soramayız."
Kamer Genç uzaktaydı. Duy-
sa, "Kardeşim" diyecekti, "Bi-
raz önce yanındaydı, hem saati
sorabilirdin, hem de takvimi...
Sen sormazsan, ben sormazsam,
nasıl çıkar bu karanhklar aydın-
hğa?"
Bütçe kokteyli, bütçedeki
dengesizlikle uyumlu olsun di-
ye otmalı, ev sahibi Başbakan Ue
Maliye ve GUmrük Bakanı gel-
meden başladı. Onlar gittikten
sonra da devam etti.
Bunda, bükümetin bu butçe-
de yenik düşmesinin bir payı var
mı?
Bütçenin arkasındaki ekono-
mi kurmayı biirokratlara göre
var.
Çönkii bu bütçe Cumhuriyet
tarihinin en büyük açıklı ve en
yüksek oranlı borç bütçesi olma
"özelligi"nin dışında, bir başka
nitelik daha taşıyor.
Özal, Özal'a karşı!
Bütçe tarihinde belki de ilk
kez, bütçede kısıntı>ı, tasarruîu
hükümet değil, Meclis, yani
ANAP istedi. Aslında bunu is-
teyen Meclis de değildi. Özal.
sonbahar başında bütçe sipari-
şini verirken "100 trilyonu
aşmayın" demişti. Ancak, Büt-
çe Komisyonu, başında kardeş
Özal olduğu halde bu taiimatı
dinlemedi. Ödenekler arttınldı.
109 trilyona kadar çıkanldı.
Sonra da biraz düşürüldü. Da-
ha sonra Yüksek Planlama Ku-
nılu'nda yalnızca Güneş Taner-
in muhalefeti ile 104 trilyon 780
milyar lira olarak bağlandı.
Ama, Özal bastuth. Ve sonba-
hardaki talimatını yttzde l'lik
bir ödün ile, 101.2 trilyon ola-
rak gerçekleştirdi.
Ağabey Özal'ın dediği
olmuştu.
Plan ve Bütçe Komisyonu
Başkanı olduğu halde kardeş
Özal'uı "bütçe kudamaa"na ka-
ülmayışı, "kardeş kavgası" yü-
zünden mi idi?
Yoksa, 20.7 trilyonu borç fa-
izlerine aynlan 17J trilyon lira
açıklı bütçeden baklava börek
yemeği içine sindiremediğinden
mi?
Bütçe kutlamasından elde
kürdan aynlanlann kafahtn, bu
iki soru ile meşguldü...
Batıb diplomatlann
Isıııet Paşa Aııkarada
ANKARA (Cumhuriyet Bü-
rosu) — Türkiye'nin ikinci
Cumhurbaşkanı tsmet İnönü,
ölümünun 17. yılında Anıtka-
bir'deki mezan başında devlet
töreniyle amldı. İnönü'nün
Pembe Köşk'ün karşısına diki-
len heykeli de Anakent Beledi-
ye Başkanı Murat Karayalçın
tarafmdan açıldı.
İsmet İnönü için tzmir'de
doğduğu evde, Malatya'da ve
Adana'da da anma törenleri ya-
pıldı. İstanbul SHP örgütünde-
ki kadınlar da tnönü'nün Maç-
ka'daki büstüne çiçekler koydu-
Anıtkabir'deki törene Cum-
hurbaşkanı Turgut Özal adına
Cumhurbaşkanhğj Genel Sekre-
teri Kemal Yamak, TBMM Baş-
kanvekili Aytekin Kotü, SHP
Genel Başkanı Erdal İnönü,
Devlet Bakanı Mehmet Yazar,
SHP Genel Sekreteri Hikmet
Çetin ve Genel Sekreter Yar-
dımcısı Ertuğral Günay, SHP
TBMM Grup Başkanvekilleri
Onur Kumbaracıbaşı ve Hasan
Fehmi Güneş, eski SHP Genel
Sekreteri Deniz Baykal, MYK
üyesi Türkân Akyol, Ankara
Valisi Saffet Ankan Bedük,
Anakent Belediye Başkanı Mu-
rat Karayalçın katıldı.
Cumhurbaşkanlığı Genel
Sekreteri Kemal Yamak ve be-
raberindekiler, önce Atatürk'ün
mozolesine çelenk koyup saygı
duruşunda bulundular. Daha
sonra tsmet tnönü'nün kabrine
gelen grup, kabre Cumhurbaş-
kanlığı çelengini koyarak tnönü
için saygı duruşunda bulundu.
Kabirdeki törene, İnönü'nün
çocukları Ömer tnönü, Özden
Toker ve torunları ile diğer ya-
kınları da katıldılar.
Cumhurbaşkanı Turgut Ozal,
TBMM Başkanı Kaya Erdem,
Başbakan Yddınm Akbulut, 17.
olum yıldonümü dolayısıyla ts-
met İnönü için birer mesaj ya-
yımladılar. DYP Genel Başka-
nı Soleyman Demirel de İnönü'-
nün eşi Mevhibe İnönü'ye bir
telgraf gönderdi.
İnönü'nün Ankara'daki ilk
heykeli dün Karayalçın tarafın-
dan açıldı. Anakent Belediye-
si'nce yaptınlan İnönü Parkı'-
na dikilen bronz heykel, 5 met-
re yüksekliğinde ve 3 ton ağırlı-
ğında.
Cumhurbaşkanhğı'ndan tem-
silcinin bulunmadığı açıhş töre-
ninde bir konuşma yapan tnö-
nü Vakfı Başkan Yardımcısı
Özden Toker, sanatçı Mine Su-
nar tarafmdan yapılan heykelin,
halkın katkısıyla gerçekleştiğini
vurguladı. Toker, heykelin di-
kilmesinin 1982 yıünda karar-
laştınldıgını belirterek "Bu sıra-
da, Londra'da yaşayan ulusla-
rarası üne sahip sanatçı Mine
Sunar'ın bir İsmet İnönü heyke-
li üzerinde çahştığı haberi geldi.
Gidip görüştük, eseri biz ve da-
nışmanlanmız uygun buldular"
dedi.
Anakent Belediye Başkanı
Karayalçın ve Çankaya Beledi-
ye Başkanı Doğan Taşdelen de
birer konuşma yaptıktan sonra
heykelin açıUşı Karayalcın tara-
fmdan yapıldı. Açüışın ardın-
dan SHP Genel Başkanı Erdal
İnönü, özden Toker, SHP
Grup Başkanvekili Hasan Feh-
mi Güneş, eski Dışişleri Bakan-
larından İhsan Sabri Çağlayan-
gil ve eski Dışişleri Bakanı Me-
sut Yılmaz, tsmet İnönü'nün
çahşma arkadaşlan ve vatan-
daşlar, heykelin kaidesine çıka-
rak fotoğraf çektirdiler.
Öte yandan, Izmir Büyükşe-
hir Belediyesi tarafmdan düzen-
lenen ve Izmir Gazeteciler Ce-
miyeti Başkanı İsmail Sivri'nin
yönettği "İsmet İnönü'nün Si-
yaset Anlayışı" konulu panele,
gazetemiz yazarlanndan tlhan
Selçuk, Uğur Mumcu ile Oktay
Ekşi ve Hikmet Bilâ konuşma-
a olarak katıldılar. İlhan Selçuk
konuşmasında, tsmet tnönü'-
nün savaşçı kişiliğinin yani sıra
2. Dünya Savaşı'ndaki banşçı
tutumundan ötürü de tarihe ge-
çen bir değer olduğunu belirtti.
Selçuk, daha sonra şöyle dedi:
"İsmet Paşa asker kökenli
ama sivil. Bir de tersine bakın,
hiç hayatında savaşa girmemiş,
savaşın ne olduğunu bilme>en,
sivil kökenden gelmiş birisi de
'Savaş, savaş, savaş...' diye ol-
dugu yerde tepiniyor. Acaba
hangisi daha sivil, daha uygar?
tnönü ile Özal arasındaki bir
farkı düşündüğümüz zaman
Türkiye'nin nereden gelip nere-
ye gittiğini, hangi yükseklikler-
den gelip, hangi derinliklere,
uçurumlara gittiğini insan çok
iyi anlıyor. Mevhibe Hanım'la
Semra Hanım'ı da duşündüğü-
nüzde de insanlann yaşama ba-
kışındaki alçakgönüllülük, sa-
delik, yaşama biçimi ve çağdaş
insanın bu yaşama biçimi dev-
let hayatında bir örnek olarak
eşleriyle bniikte topluma sunul-
malıdır."
Uğur Mumcu ise konuşma-
sında tsmet tnönü'nün savaş
alamndaki başansını diploma-
si alanında da sürdürdüğünü
ifade ederek, banşçı ve dengeli
tutumuyla tkinci Dünya Sava-
şı'nda savaş koşullarından sıy-
nldığını anlattı. Mumcu, tek
parti dönemine karşın, tsmet
inönü'nün tek başına kararlar
almadığından söz ederek, "Ül-
kenin aydınlan Çankaya'da tar-
Oşıyorlar. Bugünkü gibi Çanka-
ya'ya İbrahim Taüıses'ler değil,
Hasan Ali Yücel'ler gidiyor. İs-
met İnönü'nün büyüklügü De-
mokrat Parti döneminde de ka-
nıtlanmıştır. Eski Başbakan ve
Cumhurbaşkanı çok partili ya-
şama da destek oluyor. O döne-
min muhalefet lideri olarak da
her türlü hukuk dışı baskıyla
karşılaşıyor" dedi. Mumcu,
Türkiye'nin gelmiş geçmiş en
büyük devrimcilerinin "Kuvayı
Milliyeciler" olduğunu söyledi.
Basın Konseyi Başkanı yazar
Oktay Ekşi de İsmet İnönü'nün
Türkiye'yi çok partili yaşama
geçirdiğini belirterek, "açık ya-
şam ilkesini" benimsediğini an-
lattı.
(Baştarafi 1. Sayjada)
Erol Ağagil de katıldı. Yaklaşık
1.5 saat süren görüşmeden ön-
ce Akbulut ve inönü bu tür gö-
rüşmelerin demokrasilerde
önemli olduğunu vurguladılar.
Görüşme talebinin SHP Genel
Başkanı Erdal tnönü'den geldi-
ği, Başbakan Akbulut'un da bu
teklifi "memnuniyeUe" kabul
ettigi belirtildi.
Görüşmeden sonra SHP Ge-
nel Başkam Erdal tnönü şu
açıklamayı yaptı:
"Çok yarariı bir gezi yapbm.
Bu gezideki izlenimlerini Başba-
kan*a anlattun. Konuşmaları-
mız hakkında bilgi verdim. Kar-
şımızdaki durum, bizi bir savaş
olasıhğıyla karşı karşıya bırakı-
yor. Biz uluslararası hukuk ih-
lalinin ortadan kalkmasını isti-
yoruz. Bütün dünyanın bu ko-
nuda birleşmiş olması, sorunun
banşçı jollardan çözümü konu-
sunu güçlendiriyor. Başbakan'a
Türkiye'nin savaşa girmesini
önleyecek yaklaşımlar bekledi-
ğimizi söyledim. tzlenimlerimin
bunun mümkün olduğunu orta-
ya çıkardığını anlattım."
Dış politikamn yürütülmesin-
de karşıhkh diyaloğun önemine
değinen İnönü, "Eğer bir savaş
olursa biz hiçbir şekilde yer al-
mamalıyız. Başbakanla görüş-
memizde Türkiye'ye saldın ol-
mazsa hiçbir şekilde savaşa gi-
rilmeyeceği izlenimini aldım.
Ancak kendisine bunu Meclis'-
te söylemesi gerektigini aktar-
dım" dedi.
tnönü, gazetecüerin "Akbu-
lut geziyle ilgili bir serzenişte bu-
hındu mu" şeklindeki sorusunu
"geziyle ilgili serzeniş Cumhur-
başkanı'ndan geldi. Sayın Özal,
bunu yapıyor. Başbakan bulun-
madı" diye yanıtladı.
Başbakan Akbulut da Başba-
kanlık binasından ayrılırken ga-
zetecîlerin sorulanna verdiği ya-
nıtta, "Yarariı bir görüşme ol-
du. Görüş alışverişinde bulun-
duk, memnun oldum" dedi.
Akbulut, tnönü'nün savaşa
karşı olduğu yolundaki fikrini
Meclis'te söylemesi gerektiği
açıklamasına "Ben savaşa kar-
şı olduğumuzu her fırsatta, her
yerde bütün dünyaya söylüyo-
rum. Savaş olmadan bu mese-
lenin çözümünü istiyoruz" kar-
şıhğını verdi.
Bu arada, SHP lideri, özal'-
ın dün başında yer alan sözleri-
ni eleştiren yazıh bir açıklama
yaptı. İnönü açıklamasında şu
görüşlere yer verdi:
"Sayın Özal'ın başında ya-
yımlanan demeci Türkiye'nin
dış politikasını doğrudan dofru-
ya kendisinin yönettiğini bir da-
ha ortaya koyuyor. Bu totnm
hem anayasaya hem ulusal çı-
karlanmıza aykındır. Ben, Bir-
leşmiş Milletler'in ortak gucünü
knllanarak, Irak'ın Kuveyt'ten
çekilmesini banş içinde görüş-
meler yoluyla sağlamanın müm-
kün olduğunu ama eğer bir sa-
vaş çıkarsa, Türkiye'nin bu sa-
vaşta yeri olmayacağını söylü-
yorum. Sayın Ozal "savaştan
başka care yoktur, biz de sava-
şa katılmahyız" diyor. Mflkti-
miz kimin haklı olduğnna, ki-
min Türkiye'nin çıkariannı ko-
ruduğuna karar verecektir. Sa-
yın Özal'ın tutumu, vatandasla-
nmızın hayatıyla kumar oyna-
maktır. Mevki ve unvanı ne
olursa olsun, hiçbir siyasetçinin
böyle bir şey yapmaya hakkı
yoktur."
öte yandan SHP lideri tnö-
nü, AA'ya yaptığı açıklamada
da, Sosyalist Enternasyonal Or-
tadoğu Işleri Sorumlusu Hans
Wichsnevsky'ye Körfez gezisi
ile ilgili telefonda bilgi aktardı-
ğını belirtti. İnönü, bu konuda
şunlan söyledi:
"Hans Wichsnevsky Ortado-
ğu'daki anlaşmazlıklann çözü-
mü nde yardımcı olmaya cahşı-
yor. Bu bölümde birçok ülkenin
partilerinin temsilcileri var. Be-
nim gezimden önce, VV'ich-
snevsky de Irak'a gitmişti. Ken-
disiyle son konuşmamda kö-
tumser bir hava içindeydi. Sa-
vaşa doğru gidildiğini söyledi.
Kendisine, ABD Başkam'nuı
önerdiği dışişleri bakanlannın
görüşmesi sürecinin yeniden
başlatüması gerektigini söyle-
dim. Görüşme bir türlü yapüa-
mıyor. Günün belirienmesi için
Batdı diplomatlann yardınu
olabilir diye düşünüyorum.
Böyle bir izlenim aldım. VVkh-
snevsky'e bunu söyledim. Ko-
nuyla ilgilendi ve elinden geleni
yapacağını söyledi."
97 bin işçi grev önlüğü
(Baştarafi 1. Sayfada)
Çok gülünç ve kabul edilme im-
kânı olmayan bir teklif. Verdik-
leri sosyal yardım zamları da
çok gülünç."
Özbek, işveren ile herhangi
bir görüşme yapmayacağmı, bu-
gün Türk Metal üyesi MESS iş-
çilerinin gTeve başlayacaklannı
açıkladı.
Türk Metal Sendikası, 195
MESS işyerinde grev kararı al-
mıştı. 195 işyerinden 22'sinde
grev oylaması istendi. Grev oy-
laması yapılan 3 işyerinde işçi-
ler grev istemediler. Bu durum-
da Türk Metal Sendikası, grev
oylaması yapılarak işçinin gre-
ve evet dediği 19 işyerinde yeni-
den uygulama tarihi belirleye-
cek. Diğer 173 işyerinde ise 80
bine yakın işçi bu sabahtan iti-
baren greve başlayacak.
Özdemir-İş de grev
başlattı
Hak-İş'e bağlı Özdemir-tş
Sendikası da MESS'e bağlı 12 iş-
yerinde 7 bin 500 işçi ile dün sa-
bah grev başlattı. özdemir-tş
Sendikası Başkanı Mehmet
Aras, ilk grevi Kocaeü'de kuru-
N.A. serbest
(Baştarafi I. Sayfada)
15'e yakın avukat savundu.
N.A. sorgusunda şunlan söy-
ledi. "Benim adım N ve A harf-
lerinden ibaret değil. Başında
adımın ve soyadımın baş harf-
leriyle ve gözüm bantlı olarak
yayınlar yapıldı. Benim sakla-
nacak bir şeyim yok, utanılacak
bir şey yapmadım. Yüreği yurt
ve insan sevgisiyle dolu ilerici,
devrimci biri olarak savaşa tep-
kimi göstermek istedim. Muh-
bir ve savaş yanlısı müdür tara-
fmdan işkencecilere teslim edil-
dim. Şubede işkencelerden geçi-
rttdik. Yargılanmak üzere, ada-
let dağıttığı söylenen DGM'ye
getirildiğimizde sizlerin gözü
önünde polis ve jandarmalarca
dövüldük."
Diğer sanıklar da örgüt üye-
liği ve örgütsel faaliyette bulun-
makla ilgili suçlamaları redde-
derek işkence gördüklerini, hak-
lu Çelik Halat ile Gebze'de ku-
rulu Feniş'te başlattı.
Çelik Halat ve Tel Sanayii'nde
çalısan 450 işçinin başlattığı gre-
ve Özdemir-tş Sendikası Genel
Başkanı Mehmet Aras ile birlik-
te bağımsız Otomobil-tş Genel
Başkanı Celal Özdoğan, ve ba-
ğımsız Çelik-tş Genel Başkanı
Metin Türker de katıldı. Destek
vermek için gelen Rabak Fabri-
kası ile Türk Kablo Fabrikası iş-
çileriyle birlikte Çelik Halat
Fabrikası önünde toplanan işci-
ler grevi toplu alkışlarla karşıla-
dılar.
Otomobil-İş
Bağımsız Otomobil-tş ve
Çelik-tş yöneticileri MESS yö-
neticileri ile son olarak dün ts-
tanbul'da bir araya geldiler.
Otomobil-îş Genel Merkezi'nde
yapılan görüşmelerde uyuşmaz-
hk giderilemeyince Otomobil-lş
ve Çelik-lş, grevleri başlatma
karan aldılar. Otomobil-tş Ge-
nel Başkanı Celal özdo|an
MESS'ın isteği üzerine
Otomobil-lş, Çelik tş ve
özdemir-tş ile MESS arasında
cumartesi günü yeniden görüş-
melerin başlayacağını bildirdi.
lannda hiçbir delil bulunmadı-
ğım bildirdiler.
N.A., Bünyamin Yücel, Ca-
nan Uçar ve Saliha Nilüfer Gen,
savaşa hayır demenin suç olma-
dığını söyleyerek tahliyelerini is-
tediler. Avukatlar da sanıklar
hakkında hiçbir suçlayıcı dehlin
bulunmadığını bildirerek tahli-
ye talebinde bulundular.
Savcı Çayhan Ülgen, Canan
Uçar Ue S. NUüfer Gen'in tah-
liyesi N.A. ile Bünyamin Yü-
cel'in tutukluluklanmn devamı
yönünde görüş bildirdi.
Mahkeme heyeti, delil duru-
muna, dosya içeriğine göre ve
sanıkların ikâmetleri belli oldu-
ğundan tümunün tahliyesine ka-
rar verdi.
İzleyiciler kararı alkışlarla
karşılarken, sanık yakınlannın
sarmaş dolaş olarak sevinç gös-
terileri yaptıklan görüldü.