18 Haziran 2024 Salı Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
17 ARALIK 1990 HABERLER CUMHURİYET/5 Danıştay'a yeni başkan • ANKARA (AA)— Danıştay Başkanı Süleyman Turkoğlu 18 aralık salı günü yaş haddinden emekli olacak. Yasaya göre Türkoğlu'nun emekli olacağı gunden itibaren 15 gün içinde başkanlık için seçim yapılacak. Aday olmak isteyenler Danıştay Genel Kurulu'nun seçim yapacağı gün de dahil olmak uzere başvuru yapabilecekler. Yetkililer şu ana kadar 1. Daire Başkanı Basri Gültekin, 4. Daire Başkanı Ekrem lspir, 7. Daire Başkanı Atıf Kösebalaban, 8. Daire Başkanı Metin Güven ve 9.' Daire Başkanı Kemal Tarsuslugil'in adayhklanru açıkladıklannı belirttiler. Yasaya göre başkan seçilebilmek için DGK'nun 73 üyesinden 37'sinin oyunu almak gerekiyor. "Savaşa hayır" resimleri • ANKARA (UBA) — İnsan Haklan Derneği Ankara Şubesi'nin "Savaşa hayır" konulu resim yanşması sonuçlandı. Yarışmaya katılan 25 minik öğrencinin "Savaş istemiyoruz" konulu resimleri sergilendi. îbrahim Demirel, Hasan Demirel, Kayıhan Keskinok, Zafer Günaydın'ın katıldığı seçici kurul, 25 öğrencinin resimleri arasında birinciyi seçti. llkokul resim öğretmeni Mahmut Özturk, "Savaşa hayır" resim yarışmasına öğrencileri teşvik ettiği için özel ödule hak kazandı. Sevdağ Oğuzata, Sinem Gözde Balver ve Sabamir Mahmutoğlu da ödül kazanan öğrenciler oldu. Bakan Aksu taburcu oldu • ANKARA (AA) — lçişleri Bakanı Abdülkadir Aksu, geçirdiği mıde kanaması nedeniyle tedavi görduğü Gülhane Askeri Tıp Akademisi Hastanesi'nden dün taburcu edildi. Aksu, hastaneden GATA Komutanı Tumgeneral Ömer Şarlak tarafından uğurlandı. SHP'de kongre takvimi • tç Politika Servisi — SHP'de olağan kongresi öncesi kongre takvimi PM'nin bugün yapacağı toplantıyla belli olacak. MYK'nın kongre takviminin şubat 1991'de başlamastna ilişkin öneri programı görüşecek olan PM'de ayrıca Genel Başkan Erdal Inönü'nün Körfez temaslan ve sine-i millet konusundaki-son gelişmelerin de değerlendirilmesi bekleniyor. înönü, Güneydoğu Kararnamesi'ndekideğişikliğideğerlendirdi: Anayasaya aykırılık sürüyor"Yasalar Türkiye'nin her yerinde aynı uygulanmalı" diyen SHP Genel Başkanı "Doğu'daayrı,Batı'da ayn olmaz. Güneydoğu'da ana- diliyle konuşma yasağı getiriliyor. Böyle şey olmaz" şeklinde konuştu. tnönü, Zonguldak maden işçisinin grevine de değinerek "Bugün iktidara karşı bir direniş başladı" dedi. SERDAR KIZIK tZMİR— SHP Genel Baş- ,, kanı Erdal tnö- |§]nü, Bakanlar * 7 Kurulu'nun 424 sayıh kanun hukmünde ka- rarnameyı iptaliyle ilgili olarak, "Biz bunu insan haklanna, ana- yasaya aykındır diye Anayasa Mahkemesi'ne gotürduk, aylar süren mıicadelelerden sonra ip- taJ edileceğini görmeye başlayın- ca Bakanlar Kunılu toplandı, kararnameyi geri çekti" dedi. tnsan haklanna, anayasaya say- gının arada bir hatırlanacak bir şey olmadığını belirten İnönıi. insan haklannın bugün iktidar- da olanlar için de bir gün gere- kebileceğini, bugünkü iktidarın en büyuk ayıbının insan hakla- rı ihlali olduğunu vurguladı. Karşıyaka Belediyesi'nce yap- tınlan İnsan Haklan Parkı, Inö- nü'nün de katıldığı bir törenle açıldı. Belediye Başkanı Cihan Türsen'in parkın açılışını duyu- ran gazete ilanlannda törene Inönü'nün de katılacağını du- yurmaması tepkilere yol açtı. Inönü, törendeki konuşmasını üzerinde "ldam cinayettir" ya- zıh darağaana asılmış bir make- İNSAN HAKLARI PARKI — SHP Genel Başkanı Erdal lnonü, İnsan Hakları Parkı'nın açılışında konuşurken "ldam cinayettir" yazılı kukla ilginc bir görüntu sergiliyordu. (Fotograf: Zafer Aknar) tin önunde yaptı. Atatürk döne- minde Turkiye'nın demokrasi ve çağdaşlaşma çabalarıyla Avru- pa'ya ornek olduğunu, bugün- se birçok ülkenin gerisine düşul- düğünü söyleyen Inönü, "Bu- günkü iktidarın en büyük ayıbı, insan haklan ihlalleridir. Bun- dan kurtulmak için paraya, tek- nolojiye ihtiyaç yoktur. tnsan olmak, insan haklanna saygılı olmak yeter" dedi. Güneydoğu'da insan hakları- nın yoğun biçimde ihlal edildi- ğini belirten tnönü, 424 sayıh kararnamenin iptaline ilişkin de şunları söyledi: "Yasalar Türkiye'nin her ye- rinde aynı uygulanmalı. Doğu- da ayrı.Batı'da ayn olmaz. Gü- neydoğu'da anadiliyle konuşma yasağı getiriliyor. Boyle şey ol- maz. Biz Güneydoğu'yla ilgili kararnameyi Anayasa Mahke- mesi'ne götürdük. Yasaya, ana- yasaya aykın olduğunu beürttik. Aslında bu kararname Meclis- te görüşölmeiiydi, görüşülmedi. Anayasa Mahkemesi'nin aylar suren mücadelelerden sonra bu- nu iptal edeceği göriilmeye baş- layınca Bakanlar Kunılu toplan- dı,kararnameyi geri çekti. Ana- yasaya aykırı bir şey hâlâ uygu- lanıyor. Onun hesabını kim ve- recek? tnsan haklanna, anaya- saya saygı arada bir hatırlanacak bir şey degildir. "Anayasa Mah- kemesi iptal edeek, onun için geri çekiyorum". tşte bugünkü iktidarın hali budur." tnönü, Zonguldak'taki ma- den işçilerinin grevine de deği- nirken bugün iktidara Karşı bir "direnişin" başladığını vurgula- yarak konuşmasını şöyle sürdür- dü: "Halkımızın direnişi karşısın- da iktidar bocalıyor. Özal gaze- teleri anyor, istiyor ki anayasa- da değişiklik olsun, kendi yeri sağlamlaşsın. Biz o yerin sağlam olmadığını daha evvel kendisine soyledik. Sayın Özal üzüimesin, elbet bir gün seçim olacak. Se- çim olduktan sonra anavasayı değiştirme imkânı çıkacak. Cumhurbaşkanını Meclis'in seçmesi gerektiğini, Özal'm "Halk secsin" derken büyük bir kandırmaca yaptığını belirten lnonü daha sonra şöyle dedi: "Vatandaşımıza soruyorlar, cumhurbaşkanını seçmek ister misiniz diye. Tabii isterim diyor vatandaş. Bana da sorsa ben de isterim. Ama bunun arkasında başka bir şey var. Asıl sorulma- sı gereken başka bir şey var. Halka, bu cumhurbaşkanının Turkiye'de diktator gibi kalma- sını, padişah gibi davranmasını ister misiniz diye sonılduğu za- man evet demez. İkisi de aynı şey. Aslında istedikleri bu. Hal- kın seçmesi demek, aslında bir kişinin diktator olarak başımı- za gelmesi demek. Padişahhktan gelmiş bir ülkede bir insanı haik, cumhurbaşkanı seçerse, o insan tek başına diktator gibi davra- nır." Demirel "Eski uygulamaların sorumluluğunu kim üstlenecek" diye sordu 6 Pişman olup mu yumuşatrnışlar' Demirel, "Sayın Özal 'Seçim parlamentonun işidir' diyor. Hammefendisi 'Hayır, seçim benim işimdir, ben ne zaman söylersem öyle olur' diyor. Vay Türkiye'nin haline. Bakahm Akbulut ne diyecek" dedi. HAKKI ERDEM ISPARTA — DYP Genel Başkam Sü- leyraan Demirel, Güneydoğu Kararna- mesi'nin, Cumhurbaşkanı Özal'ın başkanlığındaki Bakanlar Kunılu top- lantısında değiştirilmesini "Pişman mı olmuşlardır da yumuşatmışlardır? Eski u\gulamaların sorumluluğunu kim üstlenecek" diye değerlendirdi. Memleketi Ispana'da erken seçim ge- zisini surdüren Demirel, gazetecilerin, Güneydoğu Kararnamesi ile ilgili soru- lannı yanıtlarken uygulamanın rejimin içinde olmadığım bildirdi. Demirel, şun- ları söyledi: namenin kendisidir. Temel insan hakla- nnı düzenleme yetkisi hukumetlerin olmamalıdır. GUvenlik önemlidir, ama güvenliği hukukun içinde kalarak sağ- lamak lazımdır. Aksi halde ulkeyi rahat- sız etmek isteyenlerin ekmeğine yağ sürmüş oluruz. Demek ki birtakım şeyter lüzumsuz- rnuş, değiştirmişler. Ama onlar uygulan- dı, onun sorumluluğunu kim üstlenecek? Bunlar yanlış olduğu halde uygulanmışür. Evvela sert, sonra yumu- şak uygulamalarından kaçmak gerekir. Acele etmek yerine doğrusunu yapmak ancak Mectis'ten geçmesiyle mümkün- dur. Demek, birincide doğruyu yapma- "Önemli olan değişiklik değil, karar- mışlar, ama uygulamadan zayi olan, çiğnenen temel haklann hesabını kim ve- recek? Lmanm ki bu kez hukumet, kı- sa surede Medis'te goruşulmesini saglar. Pişman mı olmuşlardır da yumuşatnuş- lardır? Böyle bir gun sert, bir gün yu- muşak, bir gün de çok sert yaparlarsa halk zarar görür." Demirel, parlamento dışı muhalefet partilerinin de boyle bir ara seçime ka- tılacaklannı sanmadığını büdırerek "Pariamento dışı partilerin böyle bir du- rumda fırsatı ganimet bilip hiıkumetin ekmeğine yağ sürerek seçime girecekle- rini sanmıyonım" dedi. Demirel, onceki gunku konuşmasın- da iktidarın çok sıkışacağını soylemek- le neyi kastettiğinın sorulması üzerine de şöyle dedi: "Bana göre öyledir. Bekle gör. Reji- mi tıkanmıştır Türkiye'nin. Halk fevka- lade sıkıntılıdır. Rejimin önünü açacağız, bunalımı aşacağız. Zamanı gelmiştir. Rejimin önünü açarken önü- nü ükayanlar fevkalade sıkışacaklar- dır." Demirel, Türkiye'yi kimin ida- re ettiğine milletin de şaşırdığını belirt- ti. Demirel, Semra Özal'ın seçimlerin 1992'de yapılacağı açıklamasına değine- rek şunları söyledi: "Ben o meselelere o kadar bulaşmı- yorum, ama hani seçim parlamentonun işiydi? Anlaşüan Çankaya'da ikilik var. Sayın Özal 'Seçim parlamentonun işidir' diyor. Hammefendisi 'Hayır, seçim be- nim işimdir, ben ne zaman söylersem öy- le olur' diyor. Vay Türkiye'nin haline. Esas söz sahibi, Sayın Akbulut ne diye- cek bakalım bunlara? O iyice gölgede kalmış gibi görünuyor." DYP lideri Demirel, daha önceden 4 gün olarak öngörülen Isparta gezisinde "hava muhalefeti" nedeniyle değişiklik yaptı. Demirel, bugun Ankara'ya döne- cek. GUNLEREV KOPUGU AHMET TAN En Önemli Yolumuz...ANKARA — Çiçekçiler için değışen bir şey olmayacaktı. Ha- cettepe Hastanesi yerine Cebeci Asri Mezarlığı'na taşıyacak- lardı çıçeklerini. Postacılar ise "geçmiş olsun" yerine, "başsağlığı" telgrafla- rı getireceklerdi. Semra-Turgut özal için de öyle. Ûzel Kalem'e çiçek yerine ce- lenk sıpariş ettireceklerdi. Gelip yatağın başına oturdukları gi- bi, belki cenaze törenine katılacaklardı. Elbette üzüleceklerdi. Geride kalan üç çoouğu, boy sırasına göre yanaklarından ok- şayacaklardı. Tıpkı önceki gün Süleyman Demirel'in de yaptığı gibi. Öteki siyasetçiier, .eş-dost, meslektaşlar için de öyle. Onlar da hastane yerine cenaze törenine katılacaklardı, hepsi o kadar. Üçüncü kişiler için üzülme dışında değişen fazla bir şey yok. Sonuç yalnızca "ölüm" adlı bilinmez karanlığa kayıp gitmeyen Yavuz Gökmen için farklı. Yatağının çevresinden koridora taşan çiçeklerin ortasında, gözü sargılar içinde "kaza gecesi"ni dü- şünmemeye çalışarak gazetesine döneceği günü bekliyor. Yavuz Gökmen, her yıl binlercesinı verdiğimiz trafik şehidin- den birı olabılirdı, ama alın yazısı biraz silik olduğundan her- halde, "trafik gazisi" olmakla yetindi. Gerçi gözünün btri ne öl- çüde görecek, boynundaki cam parçalarını çıkarmak için bu- gün gireceği üçüncü ameliyat ne ölçüde başarılı geçecek, ayn bir konu. Gazetecı, trafik kazasına uğrarken bile bu işin haber değeri yûksek bir yerde olmasını gözetiyor anlaşılan. Yavuz da öyle yaptı. Gitti, Türkiye'nin "en önemli yolunda" kazaya uğradı. "Türkiye'nin en önemli yolu" da ne demek? önemli insanlar kullanıyorsa, o yol ör.emlidir. Nitekim özal'ın da kullandığı KH zıiay'dan Çankaya'ya uzanan yola "protokol yolu" deniliyor. Türk- lye Büyük Millet Meclisi üyelerinın mahallesıni Ankara'ya bağ- layan, eski başbakanları, bakanları, 400 küsur milletvekilini, bir o kadar yüksek devlet memurunu Çankaya'ya bağlayan 8 kilo- metrelik Or-An yolu da bu anlamda Türkiye'nin en önemli yolu. Türkiye'nin en önemli yoluna bir göz atmak, Turkiye'de dog- ru dürüst htçbir şey yapılamayacağını görmek için yetip de ar- tıyor bile. Türkiye'nin en önemli yolunda aylardır insanlar ölüyor. Okul saatinde, hafta geçmiyor ki asfaltta, küçücük bir kan gölû orta- sında bir çanta, bir minik pabuca rastlanmasın... Güvenlikli yol yapamayan bir rejim, demokrasiyi nasıl sağ sa- lim getirebilecek? Belki de demokrasınin hâlâ kör-topal olması, bu yolları kul- lanmasından!.. TBMM lojmanlarından Çankaya'ya uzanan yolda trafik güven- liğini, yurttaşlannın can güvencesini sağlayamayan bir devlet, günün birinde demokrasiyi getirse bile, o demokrasinin hayrı- nı görecekler her yıl azalıyor, azalacak. Bugünkü Meclis'te milletvekili kottuklarının çoğu, trafik ka- zası sonunda ölenler nedeniyle boşaldı. Dünyada trafîğe en fazla kurban veren parlamento, herhalde TBMM'dir. DYP'li Zekerıya Bahçeci, ANAP'lı Mithat Balak, eski Sağlık Baka- nı Mehmet Aydın'dan sonra geçen haftalarda Adalet Baka- nı Sungurlu'nun kardeşı, Devtet Bakanı Mehmet Yazar'ın kızı "trafik şehitleri" listesine girdiler. Trafikte ölenlere şehit ya da gazı demek, yolların birer sa- vaş cephesı olduğunu peşinen kabullenmek bir anlamda. Yollar gerçekten bir cephe gibi risklerle, tehlikelerle dolu... Büyük bir olasılıkla Bayındırlık Bakanı'nın da kullandığı "Türkiye'nin en önemli yolu"nun öteki cephelerden hiç far- kı yok. Son haftalarda neredeyse her gün kana bulanan önemli yolun bir yolcusu olarak işte göze çarpan eblehlikler: — Tüm Turkiye'de olduğu gibi burada da yollann "balık sırtı" eğiminde olması zorunluluğu unutulmuş. Yol boyun- ca rastgele biriken sular, tehlike saçıyor Hava soğuyunca donuyor, donmazsa içine kumlar, molozlar doluyor. Sudan kaçarken başka arabanın altına girmek ya da direksiyonu kaçırmak kaçınılmaz. — Yol kenarlarma en tehlikeli yerlerde bile işaret konul- mamış. Yolun bir bölümünde onarım yapılıyorken, trafik öteKi bölümünden veriliyor. Ama karşıdan gelenler için bu yön de- ğişikliğini haber veren en küçük bir uyarı yok. Kendi yolun- da giderken birdenbire karşında beliren kocaman kamyon- lardan kaçmak isterken ya tarlaya ya dereye... — Yokuş aşağı inişte yolun yönü değışiyor. Yine uyarıcı yok. Daha da fecisi, tepeyi aşan araçların karşısına, döşen- mesi orta yerde bırakılmış bordür taşları çıkıyor. — Geceleri hurdahaş olmuş araçların kırık cam parçala- rı, gün boyu yol kenarında parıldayıp duruyor. — Milyarlar harcanan yola bir-iklnokta dışında hiç "cep" yapılmamış. Oysa, çevredeki yerieşimin yoğunlaşmasıyia mi- nibüsler iki adımda bir yolcu almak için fren yapıp duruyoriar. Türkiye'nin en önemli yolunda yol güvenliği sıfır. Hele ge- celeri eksı. Yavuz Gökmen de bu önemli yolda kazaya "etei" durumdayken uğradı. Kendisine devletten çiçekler, telgraf- lar yağıyor. Yavuz ise "Çiçekleri, keşke yol işaretine, buz gösteren ta- belaya dönüştürmek mümkün olsa" diyor... I L L I P I Y A N G O Y I L B A S I Ö Z E L C E K I L I S I N D E B İ R B İ L E T A L I N MILLI PiyAMGO H A Y A T I N I Z D E G İ S S İ N !
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear