23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
11 ARALIK 1990 * * * CUMHURİYET/21. Kedisi ile kıvanç duyuyor tngiltere'nin başkenti Londra'da UlusaiKedi Kulübü tarafından her yıl güzel kedi yanşması düzenlenir. Bu yüki yanşmaya "Dese" adlı kedisi ile katılan 9 yaşındaki Simone Anthony, yanşma sooucundao emin göriinüyor. (Totoğraf: Reuter) İlksan kesintîsi artıyor ANKARA (ANKA) — İlko- kul Öğretmenleri Sağlık ve Sos- yal Yardım Sandığı'na (İlksan) oğretmenlerin maaş alımı esna- sında kesilen 5 bin üralık aida- tın yuzde 300 arttırılarak 20 bin liraya çıkanlmasıyla ilgili karar, ocak ayı itibariyle yurürlüğe gi- recek. Böylece yeni yılda İlk- san 'ın kasasına, her 240 bin il- kokul öğretmeninden kesilen ai- datla 4 milyar 800 milyon lira girecek. İlksan'ın bir yıllık aidat geliri ise 57 milyar 600 milyon lira civannda olacak. İlksan Genel Kurulu'nda, söz konusu aidatın miktarı önce 50 bin lira olarak önerilmiş, ancak İlköğretim Genel Müdurii Ek- rem Yangın'ın önerisiyle bu ra- kam indirilmişti. ÖzÜrlÜİerOlİmpİvadlTayland'daKampuçya'dan kaçan göçmenlerin kampında geçen hafta ilginç bir yanşma dü- zenlendi. 12 yıl siıren iç savaşta sakat kalmış Kampuçyalı göç- menlerden ikisi, Özürlüler Olimpiyadı'na el arabası ile katıidı- lar. (Fotoğraf: AP) Fransa'dan koşııUu sağlık kredisi ANKARA (ANKA) — Fran- sız hükumeti, Ankara Onkolo- ji Hastanesi ile İstanbul Kartal Hastanesi radyoterapi bölümu- nün donanımı için Türkiye'ye 120.5 milyon Fransız Frangı tu- tarında, 'koşullıT kredi verdi. Kredilerden faydalanma için son tarih 31 Mart 1991 olarak öngöruldü. Krediye ilişkin pro- tokol metninde, Fransız hükü- metinin, anılan kredilerle ger- çekleştireceği projelerin, "Tür- kiye'nin kalkınmasına olan et- kisini değerlendirme yapma hakkına sahip olduğu" ve ge- rekli durumlarda bu gibi değer- lendirmeleri yapmak üzere, Türkiye'ye heyet gönderebilece- ği kaydedildi. MOSKOVA'DA ÇIPLAK KADIN POSTERİ—Moskova'nın bir metro islasyonunda gülerek poz veren bu kadın, çıplak ka- dın posterleri satıyor. Sovyetler Birliği Devlet Başkanı Gorba- çov, geçenlerde pornoya karşı miicadele çağnsında bulunranş- to. (Fotoğraf: AFP) HABERLERİN DEVAMI Erken Seçim İçin... (Baftarafı 1. Sayfada) Her akşam televizyon haberlerini biraz iz- leyenler, her sabah gazetelerin birinci say- falanna şöyle bir göz atanlar için her şey apaçık orta yerdedir. Bugün Türkiye'de siyasal açıdan sorum- lu olması gerekenler devre dışıdır, sorumsuz olan devrededir. Anayasaya göre sorumlu- luğu olmayan bir cumhurbaşkanı, muhale- fet liderlerinin de vurguladıkları gibi, ekono- miden dış politika ve savunmaya dek en te- mel konularda ülke yönetimine el koymuş- tur. Kural ve sınır tanımaz biçimde, olağa- nüstü bir inat ve gözükaralıkla kendi başına çektiği çizgide ilerlemektedır. Buna karşı iktidar kanadında sessızlik ve boyun eğiş geçerlıdir. Muhalefet liderleri dün Mecliste bu konuda eleştirilerini yaparken, gözümüz Bakanlar Kurulu üyeleri ile ANAP milletvekıllerinın oturduğu sıralara takıldı. Demokrası adına üzüldük. Doğrusu, on- ların yerinde olmak istemezdik. Bir cumhurbaşkanı siyasal rejimi böylesi- ne rayından çıkartırken, bunu böylesine uy- sallık ve tepkisizlikle sanki olağan bir şey- miş gibi karşılayabılen bir siyasal topluluk için daha fazla bir şey söylemek içimizden gelmiyor. Çok yazık. Türkiye gün geçtikçe bir belırsizliğe doğ- ru yol alıyor. Geleceğe ilişkin karamsarlığın ağır bastığı bir ortam oluşuyor. Bir an önce -selametle- seçim sandığına ulaşmak gerekli. Ama bu ANAP grubundan bir erken seçim kararının çıkabileceğine pek ihtimal vermiyoruz. Bununla birlikte muhalefet, erken seçim için eylem birliği yapabilirse, kuşkusuz yararlı olacaktır. İktidarın tükendiği bir ülkede muhalefet bir umut olarak varlığını kanıtlayabilirse, toplum rahat bir nefes alır. ENÖNÜ Sandık gelecek ANAP gidecek (Baftarafı 1. Sayfada) dak'taki maden işçilerinin gre- ğıru, Türkiye'nin siyasal partüeriy- vine de değinen İnönu, TRT'de le, aydınJanyla, düşünürleriyle dış buna yer verilmesini istedi. İnö- politikaya, savunmayan milli ka- nü, laiklik konusunda görüşle- rakter kazandırması gerektiğini rini açıklarken okullarda din vurgulayan inönü, bazı bakanla- n "Bu kontıyu Özal'a sorun" ya da "Hükümet Özal'a bağlı degil" diyemedikleri için eleştir- di. Başbakan'a yurtdışındaki toplantılarda "Özal'ın sessiz yardımcısı" rolu düştuğune, sa- vaş oiasılığı ile karşı karşıya bu- lunulan bir ortamda Dışişleri, Milli Savunma bakanlan ile Ge- nelkurmay Başkanı'nın arka ar- kaya istifa ettiklerine dikkat çe- ken İnönü, Başbakan'ın ise olaylann tamamen dışında ol- duğunu belirtti. Zongul- derslerinin zorunlu hale getiril- mesini, teokratik düzen yanlıla- rının bazı yurtlarda etkinlikleri- ni eleştirdi. İnönü, "Bu bir siya- sal mücadeledir, bir din kavga- sı değildir. İnananlarla inanma- yanlar arasındaki miicadele de- ğildir. Kendi din yorumlanm ge- rekçe diye göstererek Türkiye'ye teokratik ve totaliter bir dikta- törliik düzeni getirmek isteyen bir siyasal hareketle bugünkü çağdaş laik demokratik bukuk devleti duzenini korumak iste- yen siyasal hareketler arasında- AKBULUT Ne hakla seçim istiyorsunuz? (Baftarafı 1. Sayfada) şısında söyleyemeyeceğim birta- kım beyanlarda bulunuyorsu- nuz?" diye sordu. Konuşmalar sonunda yapılan oylamada 1991 bütçesi ile 1989 yılı kesin hesabının maddeleri- ne geçilmesi kabul edildi. Kahveci, dun Kaya Erdera'in başkanhğında toplanan TBMM Genel Kurulu'nun saat 09.00'da başlayan birleşiminde butçeyi sunuş konuşması yaptı. Kahve- ci sözlerine, "Avrupa'nm hasta adamı denilen Türkiye kefeni yırttı" diyerek başladı. Tür- kiye'nin iç ve dış borçlannın gi- derek azaldığını anlatan Kahve- ci, GAP'ın "hayati öneme haiz bir proje olduğunu" söyledi. Yabancı sermaye konusunda ayrıntılı olarak görüşlerini akta- ran Kahveci, "yabancı sermaye- ye karşı çıkılması yüziinden in- sanlanmızı el kapılannda birinci sınıf insan yaptık. Peki o fabri- kalar burada kurulsa o insanlar burada çalışsa ne olurdu? Sö- mürü neden insanların aklına o zaman gelmedi?" diye konuştu. Muhalefet milletvekilleri Kahve- ci'nin bu sözlerine, "Zongul- dak'a gel" diyerek tepki gös- terdiler. Kahveci başka ülkelerde ya- bancı sermayenin önüne "kırnu- zı halı serildiğini" belirtcrek, "geçmişte yapılan hataların gi- derilmesine çalışıldığım" kaydetti. Başbakan Yıldırım Akbulut, DYP lideri Demirel'in konuşma- sını dinledikten sonra TBMM'den aynlırken gazeteci- lere, "Yeni bir şey yok. Yalnız 'ülfce batıyor mu?' dedik. Hal- buki daha önce 'ülke batıyor' demişti" yanıtını verdi. Demi- rel'in "Hodri meydan" sözleri- nin anımsatılması üzerine de, "Meseleyi hodri meydana bağ- lamaya niyetimiz yok" dedi. Devlet Bakanı Kâmran İnan Demirel'in konuşmasını değer- lendirirken, "Çok zayıf. Bir tur- lii vites degiştiremedi. Aynı ko- nulara takıldı. Allah vatandaş- tan razı olsun birkaç mektup göndermiş. Onları okudu" de- di. Sanayi ve Ticaret Bakanı Şiikrii Yiiriir de, "Bu gidişle an- cak Meclise dilekçe komisvonu- na uye olabilir. Demirel'in söy- lediklerinin tiimii yalan" şeklin- de konuştu. Akbulut, TV'den naklen ya- yımlanan bütçe görüşmelerine ara verilmesi üzerine Başbakan- lık Konutu'na gitti. Burada dev- let bakanlan Kemal Akkaya ve Işın Çelebi ile birlikte daha ön- ceden hazırlanan konuşma met- ni üzerinde çalıştı. DİE ve Mer- kez Bankası başkanlanyla tele- fonda görüşerek bilgi aldı. Ak- bulut saat 12.45'te ayrıldığı TBMM'ye 14.15'te dönerken ga- zetecilerm soruları üzerine Cumhurbaşkanı Turgut Özal'la telefon gorüşmesi yapmadığını söyledi. ANAPMılar Görüşmelerin oğleden sonra- ki bölümünde ANAP grubu adına ANAP Grup Baskanvekili Ülkii Giiney konuştu. Güney ye- rel yonetimleri eleştirerek, ANAP'ın hiçbir dönemde se- çimden kaçmadığını söyledi. ANAP Grup Baskanvekili Onursal Seref Bozkurt da ceza- evlerindeki iyileştirme çalışma- larına karşın politik amaçla aç- lık grevleri yapılmasından duy- duklan üzüntüleri dile getirdı. Bozkurt, Özel Harp Dairesi ko- nusunda, "yaygara lüzumsuz ve amaçsız", Torumtay'ın istifası konusunda da "bir nöbet değişikliği" dedi. HEP Genel Başkanı Fehmi Işıklar. SHP Genel Başkanı Er- dal İnönu'nun konuşmasından sonra kürsunün önune kadar gelerek söz hakkı istedi. Işıklar "Biz terzi ustasımn da kalfası- nın da çırağının da değişmesini istiyoruz" dedi. Ancak TBMM Başkanı Erdem, söz hakkı vere- meyeceğini bildirdi. Akbulut kürsüde Başbakan Yıldınm Akbulut kursüye gelirken ANAP'lı tüm milletvekilleri ile bakanlar aya- ğa kalktı. Muhalefet liderlerinin konuşmalarında program açık- layamadıklarını, 1980 öncesi yöntemleri savunduklannı söy- İeyen Akbulut, 80 oncesi ekono- miyi ayrıntılarıyla eleştirdi. ANAP'ın iktidarda olduğu donemlerdeki hizmetlerini anla- tan Akbulut konuşurken SHP ve DYP grup başkanvekilleri, milletvekillenni laf atmamalan için sık sık uyardıklan gorüldü. Akbulut, "Şimdi insan haklannı savunanlar iktidarlan boyunca bu konuda hiç adım atmışlar raı?" dedikten sonra kendi hü- kümetinin insan hakları konu- sunda yaptıklarını anlatınca gu- lüşmelere yol açtı. Akbulut, "Tek parti zihniyetinin uzantısı olanlar var. İnsanlar önemli de- ğildir. İnsanlar yukarıdan idare edilirler" deyince de muhalefet sıralanndan alkış ve "bravo" al- dı. Akbulut sözlerinin bu şekil- de tepki gormesi üzerine de "CHP döneminde ratandaşı elit dediğimiz kişiler tepeden idare ettiler. Onu söylemeye çalışıyorum" diye seslendi TBMM kürsüsünden. TCY'nin 141, 142 ve 163. maddelerinin değiştirilmesi için hazırhklann tamamlandığını ve değiştirileceklerini belirten Ak- bulut laiklik konusunda da, "Gelin insanlarımız hiir olsun. İstediği gibi inansın; ibadet yap- sın. Biz insanlara bu inançlan en iyi şekilde yerine getirecekleri ortamları sağlayayalım. Bundan korkmayalun" dedi. Akbulut'un iktidarın yaptıklannı anlatırken, "F-16 savaşan uçaklan" demesi de gülüşmelere yol açtı. Akbu- lut, SHP lideri İnönu'nun ken- disiyle Torumtay'ın istifası ko- nusunda yaptığı görüşmeleri açıklamasını da eleştirdi. Akbu- lut, "İnönü 'bizi tatmin edemedi' diyor. Bilemiyoruz ki İnönü'yü nasıl tatmin edeceğiz" şeklinde konuştu. Akbulut, inö- nü'yü yaptığı açıklamalarla or- duyu siyasete çekmekle de suçladı. Akbulut konuşmasının son bölümünde muhalefet milletve- killerine bakarak, "Siz neyinize bakıp da erken secime gidelim diyorsunuz? Neyinize giıveni- yorsunuz da burada vatandaşın karşısında söyleyemeyeceğim birtakım beyanlarda bulunuyorsunuz" diye seslendi. Akbulut Zonguldak'taki grev konusunda da hukümetin one- rilerini yineleyerek sendika baş- kamna gorüşme çağnsında bu-, lundu ve sorunun siyasi hale ge- tirilmemesini istedi. Muhalefetin "Hukümetin yetkilerini Cumhurbaşkanı kullanıyor" şeklindeki eleştirile- rıne de Akbulut, "Herkes bili- yor ki parlaraenter sistem çift başlıdır" karşılığmı verince mu- halefet milletvekilleri "Haydaa nasıl oluyor bu iş" diye bağırdı- lar. Akbulut da anayasanın 8. maddesinde yürütme yetkisinin cumhurbaşkanı ve hükümete ve- rildiğini söyledi. Akbulut muhalefetin bu ko- nudaki eleştirilerini sürdurmesi uzerıne 1961 ve 1980 anayasala- n arasında karşılaştırmalar yap- tı. Akbulut, Cumhurbaşkanı- nın ANAP'ın kurucu olmasın- dan iftihar duydujunu, nm.ha- lefetin ulusal bayramlara katıl- madığını anlatarak, "Ama ma- aslarda beraber olduk" dedi. Anayasanın değişebileceğini belirten Akbulut'a DYP'li Ömer Barutcu "Seçim ne zaman, kı- vırma?" diye bağırınca Akbulut da, mahalli seçimleri öne almak istedikleri zaman kıvırtmalar ol- duğunu belirtti. Akbulut konuş- masını bitirip kursüden inerken ANAP Grubunun büyük ço- ğunluğu uzun süre ayakta alkış- ladı. Ancak Necmettin Karadu- man, Fethi Çelikbaş ve Müker- rem Taşcıoğiu'nun da aralann- da bulunduğu bazı ANAP'lıla- rın alkışlamadan oturdukları dikkati çekti. Akbulut'un konuşmasıyla il- gili olarak SHP Genel Başkanı inönü, "Sayın Başbakan hiçbir şeye cevap vermedi" dedi. İno- nü, Akbulut'un "Nelerine güve- niyorlar da seçim istiyorlar" so- züne karşılık olarak da, "Hiç anlamı olmayan sozler. Mesele o değil ki. Mesele biz seçim is- tiyoruz. Kabul ediyor mu etmi- yor mu? Onu söylesin" dedi. DYP lideri Sülevman Demirel. Akbulut'un konuşmasını "gülünç" olarak değerlendirdi. Demirel, "Bir acz abidesi gibi. Yazık bu Türkiye'ye" diye ko- nuştu. Akbulut'un erken seçim konusundaki sözleriyle ilgili ola- rak da Demirel, "Izni yoktur. Ben ondan cevap bekliyor deği- lim. Benim muhatabım başkası" dedi. ANAP genel başkan adayla- rı Hasan Celal Güzel ile Mesut Yılmaz Başbakan'ın konuşması hakkında değerlendirme yap- manın doğru olrnayacağını söy- lediler. Kişisel göruslerini açık- lamak üzere sözfâlan ANAP Konya Milletvekili Kadir Demir, muhalefeti "Özal düşmanlığı ile politika yapmak"la suçladı. Konuşmalardan sonra yapüan oylamada 1991 butçesi ile 1989 yılı kesin hesabının maddeleri- ne geçilmesi kabul edildi. Baş- bakan Yıldırım Akbulut, göruş- melerden sonra gazetecilerin, "Demirel'in hodri meydan söz- lerine yanıt vermediniz?" soru- ları üzerine, "Cumhurbaşkanı seçimi ile erken seçimi bir araya getirmek benim anlayışıma ters geliyor. Anayasa degişikliğini milletin raenfaatine olduğu için istiyoruz. Ama bunun arkasın- dan önünden seçim işi konuşul- maz. Erken seçim falan yok kar- deşim. Seçim 1992'de zamanın- da yapılır" dedi. Akbulut, De- mirel'in "muhatap" konusunda- ki sözleriyle ilgili olarak da, "Siz işi kanştırıyorsunuz. Ben öyle şahısları karşı karşıya getirmiyorum" yanıtını verdi. Bütçe görüşmelerine bugün TBMM, Cumhurbaşkanlığı, Sa- yıştay, Danıştay, anayasa butçe- lerinin goruşulmesiyle devam edilecek. DEMİREL 7 nisanda erken seçime gidelim (Baftarafı 1. Sayfada) Ozal'ın pazar gunü yayımlanan gorüşlerinde, milletvekili sayısı- nın 600'e çıkanlması, seçmen yaşının 18'e indirilmesi ve Cum- hurbaşkam'nın halk tarafından seçilmesi önerilerinin yer aldığı- na dikkat çekerek erken seçim planını şoyle açıkladı: "Sayın Özal'ın erken seçim için istediği bu anayasa değişik- liklerini yapmaya yeter sayınız yok öyle rai? İşte 60 arkadaşım- la ben, bunlara kabul diyoruz. Var mı başka kaçacak yeriniz? Hem sizin, hem Sayın Özal'ın. İşte eksiğinizi tamamlıyoruz. Aradığınız ana\asayı değiştire- cek çoğunluk değil mi? Biz ta- mamlıyoruz noksanınızı. Gelin anayasayı değişlirelim. Bu dedi- ğiniz şeyleri yapalun. Ama iş bu- nunla bitmez. Şimdi açın tak- vimlerinizi... 1991 senesinin ilk pazarına bakın. Orada 7 nisan tarihini göreceksiniz. Şimdi 'Kaçtf, 'Kıvırttı' gibi devlet lu- gatine yakışmayan, sövleyene ya- kışsa bile soylediği makama ya- kışmayan bu sözlerin sahibine ve sizlerin hepinize, bizi dinleyen Türk milleti önunde sesleniyo- nım. Gelin o tarihte seçimi ya- palım." Demirel, Özal'ın sözlerinde yer alan "kıvırttılar" sözünu eleştirirken Bakanlar Kurulu şı- rasında oturan Devlet Bakanı İs- mel Özarslan, Ozal'ın sözlerini onaylayınca, "Çok ayıp, bu söz- leri onaylamak bile çok ayıp" dedi. 7 nisanda erken seçim öne- risini SHP ve DYPlılerın alkış- larıyla karşılanan Demirel, da- ha sonra sözlerini şöyle sürdürdu: Çıkmaz ayın çarşambası '"Geç olur' divorsanız, 24 mart pazar veya 31 mart pazar da olabilir. 'Erken olur' diyor- sanız 5 mayıs veya 12 mayıs pa- zar da olabilir. Ama ondan öte- ye gitmeyin. Bu rarihlerin birin- de hem Millet Meciisi'ni yenile- riz hem cumhurbaşkanını halka seçtiririz ve seçmen yaşı 18'e in- dirilmiş seçmenle yaparız. Otu- ralım anayasanın bu dedikleri- tniz de dahil, gorıişülecek kısım- larını hep beraber görüşelim. Bu zamanın içine sığabilecek deği- şiklikleri karşılıklı anlaşarak ya- palım. Seçim kanunlannın ıslah edilmesi gereken yerleri varsa önseçime vanncaya kadar onları da yerine gelirelim. Ama rahat ve telassız bir ortamda memle- keti seçime götürelim. Ülke ni- çin hep koşuşturmaca şeklinde seçim yapmaya gitsin? Demokrasinin ve milli ege- menliğin bu ilk ve en kıymetli aracını heba etmeyelim. Tekrar ediyorum. istediğiniz değişiklik- leri aynen kabul ediyoruz. İki sene sonrasına randevu veren gülünç tekliflerle değil, ciddi bir öneriyle karşınızdayım. Bura- dan grubunuzun oylarıyla Çan- kaya'ya taşıdığınız Sayın Özal'ı mabçup etmeyin. Hodri meydan böyle olur. Çıkmaz ayın son çar- şambasına olmaz." Özal'ın gazetelerde yer alan anayasa değişikliği ve erken se- çim konusundaki sözleriyle ANAP adına beyanda buluna- rak "suçüstü yakalandığını" da savunan Demirel, onerilerini an- latırken ANAP milletvekillerine de "Şimdi orada sizin adınıza konuştuğuna göre siz de bura- da onun adına beni dinleyecek- siniz. Karşılıklı vekâletiniz de- vam ediyor. Milletin vekâletin- den koptunuz. Bari birbirinizin vekâletinden kopmayın, beni iyi dinleyin" dive seslendi. Demirel, bir ara GAP için hiç- bir şey yapılmadığını soyleme- diklerıni, daha iyisinin yapıima- sını istediklerini dile getinnce de başta Başbakan Akbulut ve ba- kanlar olmak uzere ANAP'lıIar tarafından alkışlandı. Korfez krizi ile ilgili olarak Türkiye adına birtakım taahhüt- lere girilip girilmediğini, hüku- metin bile bilmediğini, bu konu- da hükümete verilen asker gon- derme yetkisinin tumuyle geçer- siz olduğunu anlatan Demirel, Genelkurmay Başkanı Orgene- ral Necip Torumtay'ın istifasına da açıklık getirilmesini istedi. Demirel, bu konuda ANAP'lı- lardan tepki gelince de "Genel- kurmay Başkanı bana mı bağlı ki ben açıklaya>ım? Açıklama hükümete düşer. Sayın Başba- kan buradan gelip açıklasın" dedi. Demirel, konuşması sırasında >alnızca bir kez sine-i millet so- zunü kullandı. Butun sıkıntıla- rın arkasında rejim sıkıntısı yat- tığını belirttiğinde ANAP'lıIar laf atınca, "Sine-i milleti horla- mayın. Orası gül bahçesidir. Hiç olmazsa bu sıralarda oturanlar sine-i milleti horlamasın" dedi. i konuşmasma değerlendirmeler SHP Genel Başkanı Erdal İnönü, Cumhurbaşkanı Turgut Özal'ın ortaya attığı, DYP Ge- nel Başkanı Demirel'in de kabul ettiği Anayasa değişikliği oneri- leriyle ilgili olarak, "Biri hariç, öbürlerini biz de söylüyoruz" dedi. İnönu, Demirel'in erken seçim tarihi konusundaki oneri- sine de, "Erken seçimi zaten is- tiyoruz. Tarihi belirlenir, millet- vekillerimiz zaten bu konuda bir oneri götürmüşlerdi" karşılığmı verdi. İnönu, Demirel'in sozle- rinin çarşamba günu yapılacak zirveyi etkilemeyeceğini söyledi. SHP Genel Sekreteri Hikmet Çetin de, 18 yaşa seçme hakkı ve milletvekili sayısının 600'e çık- masının mumkun görduklerini, ancak başkankk sistemine kar- şı olduklarını ifade ettı. Devlet Bakanı Kâmran İnan, Demirel'in konuşmasını "Çok zayıf" diye değerlendirdi. İnan, "Bir türlü vites degiştiremedi, aynı konulara taktı. Allah va- tanrfaştan razı olsun, birkaç mektup göndermiş, onları okudu" dedi. ki mücadeledir" dedi. İnönü, Güneydoğu-Doğu Bölgesi'nde 12 yıldır olağan yö- netim uygulanmadığını, bölücü şiddetin durdurulmasını, anadil yasağının kaldınlmasını istedi. ANAP'ın TRT'ye guvendiği- ni, "kendisinin çalıp kendisinin oynadığını" söyleyen İnönü, "Yeter ki önlerine sandık gelsin. Bakalım o zaman hergün ekran- larda halka ahkâm kesenleri TRT kurtarabilecek mi? Hiç kimse umuda kapılmasın, az kaldı, seçim er geç olacak. San- dık gelecek, ANAP gidecek" di- ye de\ r am etti. ANAP'ın gideceğini en başta özal'ın bildiğini, bu nedenle çe- şitli siyasal manevralarla kendi geleceğini koruyacak formüller aradığını, Körfez krizine de "pi- yangonun büyük ikramiyesi" gi- bi sanldığını anlatan İnönü, "fji de kimse ulkenin kaderini ken- di kaderi ile karıştırmasın. İste- yen istediği riski alabilir, istedi- ği savaşa tek başına gönüllü yazılabilir" diye konuştu. İnönü, memura yüzde 40'lık zam önerilerinin bile geri çevril- diğini, bunun bir tercih sorunu olduğunu vurgulayarak, Akbu- lut'a "Çıkın nereye çıkacaksa- nu. İzin mi alacaksınız, tatimat mı alacaksınız. Hizmet anlayı- şınızla bağdaştırabiliyorsanız, ne alacaksanız alın, ama hiç olmaz- sa memura, işçiye, emekliye bir şeyler verin" çağnsında bulundu. İnönü, öaal*m şhwdr-dc yet- kili başkanlık sistemine yasal dayanak sağlayacak, kişisel ege- menliğini iyice pekiştirecek, bu- nu yıllarca uzatmayı hedefleyen anayasa'değişikliği girişimlerine başladığını söyledi. Anayasa dışı girişimlerin bu nedenle arttığı- nı ifade eden İnönü, Türkiye'nin ihtiyacının demokratik hak ve özgurluklerin genişletilmesi, dü- şuncenin suç olmaktan çıkarıl- ması, özgür ve baskı altında ol- madan yaşanması olduğunu an- lattı. SHP Genel Başkanı, buna yönelik önerilerinin hiçbirinin ANAP tarafından kabul edil- mediğini, buna karşılık "savaşa hayır" diyen insanların gözaltı- na alındığını anımsattı ve "Cumhurbaşkam'nı halk seçsin" önerisini şöyle değer- lendirdi: "Niçin? Belirii bir hukuksal, siyasal gerekçe yok. Ancak pra- tik bir gerekçe var. Bugünkü muhalefet Sayın Özal'ın Cum- hurbaşkanı olarak sürekli suçla- dığı, karşısına aldığı muhalefet yannki seçimler sonrasında ik- tidara gelecek ve o zaman Sayın Özal çok zor durumda kalacak. İşte pratik gerekçe bu. Bu rahat- sızlıktan kurtulmak için kendi- sini Meclis'in dışında bir orga- na tekrar seçtirmek istiyor. Onun için 'Cumhurbaşkam'nı halk seçsin' diyor." İnönu, anayasanın kişisel maksatlar doğrultusunda değiş- tirileceğini de vurguladıktan sonra özetle şu noktalar üzerin- de durdu: "— Ülkemizde hâlâ demokra- tik geleneklerin yeterince yerleş- memiş olduğunu biliyoruz. Anayasal düzenimizde gördüğü- müz, yakındığımız eksiklikler, devlet başkanının >a da başbaka- nın yetkilerinin azlığı değil, tam tersine vatandaşların ve sivil toplum örgütlerinin demokratik haklannı yeterince kullanma- dıklannda toplanıyor. Öyleyse Cumhurbaşkanı'mn yetkilerini arttıracak bir seçim şekline ni- çin geçecegiz? — Sayın Özal'ın seçim şeklin- den duyulan rahatsızlığı ortadan kaldırmanın yolu, TBMM'nin cumhurbaşkanını en az üçte iki oyla seçmesidir. — İçinde bulunduğumuz or- tamdan çıkışın, haksız ve halk- sız siyasal taModan kurtuluşun, toplumun nefes almasının ve esenlige kavuşmasının tek yolu bu parlamentonun artık vakit geçirmeden erken genel seçim kararı almasıdır. Çünkü Türki- ye'nin kendi sorumluluğunu ta- şıyacak hükümetlere ihtiyacı var, kendi hukukunu ve haklannı koruyacak Meclislere ihtiyacı var, bunları aramaya, istemeye hakkı var." GOZLEM UGURMUMCU (Baftarafı 1. Sayfada) Sayıştay Başkanı ve üyeleri TBMM Plan ve Bütçe Komis- yonu'nca seçiliyor. Bu konudaki can aJıcı nokta da işte bu- radan kaynaklanıyor. 1982 Anayasası'nda Sayıştay başkan ve üyelerinin TBMM ya da Plan ve Bütçe Komisyonu'nca seçilmesinin hiçbir da- yanağı yoktur. Sayıştay, yürütme erkinin yönetimindeki bütün akçeli iş- leri TBMM adına denetlemek ve sorumluların hesap ve iş- lemleri konusunda "kesin hüküm" vermek yetkisine sahip- tir. Bu işlev ve yetkileri nedeniyle Sayıştay üyeleri yargıç ba- ğımsızlığı ve güvencesi ile donatılmışlardır. Anayasa, TBMM yetkilerini tek tek saymıştır. Bu yetkiler arasında "Sayıştay üyelerini seçmek" diye bir yetki yer al- mış değildir. Ânayasada açıkça yazılır: — Hiç kimse veya organ, kaynağını anayasadan almayan bir devlet yetkisi kullanamaz... Yargı bağımsızlığı ve güvencesi ile görev yapması gere- ken Sayıştay üyelerinin çoğunluk partisi milletvekillerinin oy- larıyla seçılmeleri açıkça Anayasaya aykırıdır. Sayıştay Yasası, 3 Kasım 1990 günü değiştirilerek Kılıç'a "kın" bulunmuştur. Şöyle ki: Son değışiklikten önce Sayıştay Genel Kurulu'nca her boş yer için iki aday gösterilir; TBMM Plan ve Bütçe Komisyo- nu da gösterilen bu adaylar arasında seçimini yapar; bu seçim de TBMM Genel Kurulu'nca onanırdı. Anayasa Mahkemesi üyellği için Sayıştay Genel Kurulu'n- ca yapılan seçimde sonuç alınamayınca yasa değiştirildi! Ne yapıldı? Önce Sayıştay Genel Kurulu'nun her boş yer için iki aday belirleme yetkisi "her boş yer için üçer aday seçme" olarak değiştirildi. Ayrıca komisyonun değışiklikten önce üye se- çerken üye tam sayısının üçte iki çoğunluğu ile toplanıp se- çim yaparken bu toplantı için "salt çoğunluk" yeterli görül- dü. Böylece Sayıştay üyeliği seçim yetkisi iktidar partisi te- keline verilmiş oldu. Bu değişiklik yapılırken şöyle bir koşul da getirildi: — Sayıştay altmış gün içinde adayları seçmezse bu üye- leri Plan ve Bütçe Komisyonu kendisi seçer. Bununla da yetinilmedi. Bu altmış günlük süre de çok geldi ki bir geçici madde ile "Kılıç'ın kını" bulundu: — Devam etmekte olan aday seçimi on beş günde sonuç- lanmazsa üyeleri Plan ve Bütçe Komisyonu seçer. Bu yasa değişikliği yapıldıktan sonra dokuz üye komis- yonca seçilmiş; bu üyelerin de katıtımı ile yapılan Genel Ku- rul toplantısında yapılan oylama ile Kılıç Anayasa Mahke- mesi üyeliğine aday gösterilmiş, Cumhurbaşkanı da Kılıç 1 ın "evinde televizyon seyredip seyretmediğini" saptamak için "gizli bir soruşturma" yaptırdıktan sonra uğruna yasa de- ğiştirilen bu Sayıştay üyesini Anayasa Mahkemesi üyeliği- ne seçmiştir. "Hayırtt ve uğurlu olsun" diyemiyoruz. Çünkü böyle bir se- çim ne hayırlıdır ne de uğurlu. Neden mi? Sayıştay üyeliği seçiminde yasal kurallara da uyulmamış- tır. Sayıştay yasasına göre görev süreleri biten daire başkan- lan "boş üye koşulu aranmaksızın" üyeliklere dönerler. Üye- liğe dönen eski başkan, boş üyeliği doldurmuş olur. Sayıştay'da yeni üyelik İçin seçimler başladığında üç daire başkanı üyeliğe dönmüşlerdir. Bu durumda seçimlerin do- kuz değil, altı boş üyelik için yapılması gerekmekteydi. Bu arada, üyeliğe dönen eski başkanlardan biri ile bir başka üye de emekli olunca boş üyelik sayısı yeniden sekize çık- mıştır. Sayıştay başkanlığınm TBMM Başkanlığı'na yazdığı ya- zıda önce boş üyelik sayısı belirtilmemtş, daha sonra bu sayı 9 olarak bildirilmiştir. Sonuçta ne olmuştur? Sonuçta 49 kişilik Sayıştay Genel Kurulu, 49 üye yerine 50 üyenin katılımı ile toplanmıştır. Sayıştay Genel Kurulu, üye tam sayısının bir fazlasıyla Anayasa Mahkemesi üyeli- ği için üç aday belirlemiştir. Bu da seçim işlemini sakatlayan bir nedendir. Umarız, bu olay, hukuk fakültelerinde "kurpratik dersle- ri"nöe öğretim üyelerince anlatılır. Hukuk fakülteleri öğren- cileri de Anayasa Mahkemesi gibi bir yüce mahkemeye üye seçtirmek için iktidarın hukuk kurallarını nasıl kullandığını bu acı örnekle çok daha iyi öğrenirler. Ya mesleklerinin doruklarına erişmiş bulunan yargıçlan- mız? Onlar, bu oldubittilere ne diyecekler? Kılıç'ın kını hukuka sığmıyor; anayasayı da delip geçiyor... 3OSCARLIDEVFILM MARLONBRANDO-ALPACINO GöHfâHier BABA 1 Mario Puzo'nun satışrekorlankıran romaru. 17 yıl sonra yeniden ve KESİNTİSİZ OLARAK... Sinemalar'da 14ARALIKTA Ehliyetimi, sigorta kartımı kaybettim. Hükümsüzdür. ŞENOL KORAN ENSAN SICAGI Erdal Atabek 5. bası 6.000 lıra (KDV içinde) Çağdaş Yayınlan Tiırkocağı Cad. 39-41 CaZalo£lu-lstanbul Nüfus cuzdanı, sigorta kartı ve serbest giriş kartımı kaybettim. Hükümsüzdür. HASAN CEM CANGÜL
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear