Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
24 KASIM 1990 KULTUR-SANAT CUMHURİYET/5
SATRANÇ
Kapışmanın ikinci devresi
• LYON (Reuter) — Dünya Satranç Şampiyonluğu için
kısa bir süre önce New York'ta karşı karşıya gelen Sovyet
Satranç devleri Gari Kasparov ile Anatoli Karpov,
bugünden başlayarak Fransa'nın ikinci büyük kenti
Lyon'da yeniden kapışıyorlar. 24 oyun üzerinden
düzenlenen karşılaşmanın ilk 12 oyunu New York'ta
oynanmıştı. İlk 12 oyunda iki büyükusta da birer oyun
kazanmışlar, 10 oyun ise berabere sonuçlanmıştı.
Kasparov ile Karpov, büyük finalin Lyon ayağına 6-6
berabere başlıyorlar. tki satranç ustası bugüne kadar
toplam 132 kez unvan için karşı karşıya geldi. Bu
oyunlann 18'ini Kasparov, 17'sini Karpov kazandı, 97
oyun ise berabere bitti. 27 yaşındaki Kasparov 1985'ten
bu yana unvanı elinde tutuyor. tki oyuncu beşinci kez
unvan için karşı karşıya geüyor. Galibiyetlere 1,
beraberliklere yanm puan verilen unvan karşılaşmasında
Kasparov'un unvanını koruması için 12 puan yetiyor.
Karpov'un 1985'te kaybettiği dünya şampiyonluğu
unvanını geri alabilmesi için 12.5 puana ihtiyacı var.
KİTAP
(an Göknil İtalya'da
• Kültür Servisi —
Cemsiglio ormanlannın
eteklerinde küçük bir
ttalyan kasabası olan
Sarmede, bugünlerde
uluslararası bir merkez
haline geldi. 20 Ulkeden
50 sanatçının çağnlı
olarak katıldığı çocuk
kitaplan şenliğinde
ülkemizi Can Göknil
temsil ediyor. Sarmede
kentinin Treviso
bölgesinin Çocuk ve
Gençlik Kitaplan ttalyan
Kurulu'nun ve Padova
Üniversitesi'nin
girişimleriyle düzenlenen
etkinlikte yer alan
sanatçılar, teknik
yeterlilikleri, yaratıcı güçleri ve çocuklara yaklaşım
yetenekleri ile çocuksu değerlerin anlamını ve kalıcılığını
vurguluyorlar. 8. kez yinelenen kitap ve kitap resimleri
sergisi 23 aralık tarihine kadar Sarmede Belediye
Sarayı'nda sergilenecek.
SİNEMA
tki erkek. bir kadın
V • Kültür Servisi — "tki Erkek ve Bir Kadın - The
Fabulous Baker Boys" dün Beyoğlu Fitaş ve
Çemberlitaş Şafak sinemalarında gösterime girdi- Bu
yıl kadın oyuncu, seslendirme ve görüntü yönetmenliği
dallarında Oscar adayları arasma giren fılmin yönetmeni
ve senaryo yazarı Steve Kloves. Yapımcılığını Paula
Weinstein ile ünlü yönetmen Sydney Pollack'ın yaptığı
filmde, Michelle Pfeiffer, Jeff Bridges ve Beau Bridges
başrolleri paylaşıyorlar. Profesyonel olarak ilk senaryo
çalışmasını Richard Benjamin'in yönettiği "Racing With
The Moon" filmiyle ün yapan yönetmen-senarist Steve
Kloves, filmini şöyle anlatıyor: "Film şov dünyasını
anlatıyor, ama bu dünyanın bir öyküsü değil, değişen
dünyanın ve yaşamın gerçekliği ile yüz yüze gelen iki
kardeşin öyküsü.." Film, iki müzisyen kardeşin aralanna
çekici bir kadın şarltıcı almasıyla başlıyor. Bu yeni
şarkıcıyla olayların akışı bir anda değişiyor...
MÜZAYEDE
satdıyor
• Kültür Servisi —
Ünlu yazar Samuel
Beckett'in elyazmaları ve
mektuplanndan oluşan
bir koleksiyon
önumuzdeki ay
Sotheby'nin Londra
salonlarında açık
arttırmaya çıkarılacak.
85 bin sterlini aşkın bir
fiyata alıcı bulması
beklenen koleksiyonda
Sorel Etrog tarafından
yapılmış bir Beckett
portresi de yer alıyor.
Koleksiyon, 1949'da
kurulan John Calder
Yayınevi'nin sahibine ait.
Yaymevinin sahibi John
Calder, koleksiyonunu,
içinde bulunduğu mali
bunalım yüzünden satışa
çıkarttığını açıkladı. Beckett'in en yakın dostlarından
olan Calder, ünlü yazarın verdiği elyazmalan ve
kitapların kendisi için paha biçilmez bir manevi değer
taşıdığını söyledi.
SERGI
Atakan'dan ^ÇevreseP sergi
• Kültür Servisi — Nancy Atakan'ın resim sergisi 27
kasımda Galeri MD'de açılıyor. Sanatçı bu yıl içinde
yaptığı 28 büyük boy tablosunu sergileyecek. Soyut doğa
resimlerinde organik şekilleri geometriyle bütünleştiren
sanatçı, çevre yorumlarında "uyum ve denge" arıyor.
Atakan, çevrenin soyut betimlemesini yaparken
"çağınuzın keşmekeşi içindeki insanın duyduğu özlemi ve
aradığı ahengi" yakalamaya çalışıyor. 1969 yılında
tstanbul'a yerleşerek resim öğretmenliği yapan Atakan,
1968 yılında Virginia Üniversitesi'ni bitirdikten sonra
lisanüstü eğitimini Boğaziçi Üniversitesi'nde tamamladı.
Sanatçının "Çevresel" adlı sergisi 22 aralık tarihine kadar
sürecek.
POZITIF VIBRATIONS ÇAĞDAŞ MÜZIK HjtlNLIKLERI
Michal
Urbaniak
Urszula
Dudziak
24 kasım 1990, 5:30 ve 8:30
CEMAL REŞIT REY KONSER SALONU
Bık
Satonu"
GaRena S599S60
Vakkorama
Taksım 1511571
Suadrye
360 90 90
Oganızasyon
Pozıtıf 144 33 94
Orhan Pamuk'un 'Kara Kitap' romanı 20'den fazla eleştiri aldı, 20 bin sattı
Eleştiri tünelinde 'KaraKitap'Kültür Servisi — Orhan Pamuk 'un ge-
çen mart ayında yayımlanan dördüncü
romanı Kara Kitap, aradan geçen süre
içinde belki de en çok sözû edilen yapıt
oldu. Kara Kitap üstüne dergi ve gaze-
telerde 20'yi aşkın değerlendirme yazısı
çıktı. Bu arada 7. basımına ulaşan ve
yaklaşık 20 bin satan Kara Kitap'la ilgi-
li olarak Tahsin Yücel'in bu ayki Göste-
ri dergisinde yer alan eleştirisi bir bakı-
mayeni bir tartışmanın ateşleyicisi oldu.
Tahsin Yücel, "Kötü bir yazar, iyibir
romancı olabiür mi?" sorusuyla başlat-
tığı eleşiirisini şu sözlerle sürdürüyordu:
"Dilini doğru dürüst bilmeyen bir ro-
mancı olabilir mi?" Yücel, "Konu, kur-
gu, oluntu ve betimleme düzeyinde bu-
lamadığımız yeniliği, tutarhğı, içten bir-
liğiizlek düzleminde de bulamayız" di-
yordu.
Ardından Güneş gazetesinde Serhat
Öztürk'ün Tahsin Yûcel'le bir.söyleşisi-
neyerverildi. Yücel, "değerinin çok üze-
rinde ilgi gördüğünü " belirttiği Kara Ki-
tap için "Modemlikle bir ilgisi yok, Oysa
inodem) 'benzersiz'diye sunuldu ve ba-
zı eleştirmenler buna açıklamalar getir-
meye çalıştılar" diyordu.
Tahsm Yucei'e yanıt, yine aynı gaze-
tede Hahtk Şahin'den geldi Şahin köse-
sinde, "Orhan Pamuk ve 'vasat'ın sal-
dınsı" "Vasatzebanüeri" ve "Vasatistan
Cumhuriyeti" başlıklı 3 yazı yayımladı.
Şahin, "vasathğın ya da aleladeliğin ger-
çek yeteneğe saidtnsı" dıye nitelediği
Tahsin Yücel'in eleştirisi üstüne şöyle di-
yordu: "Yücel gibi biz de bağcıyı döv-
mek amacıyla yola çıksak sorabiliriv
Kötü bir yazar iyi bir eleştirmen olabi-
ür mi? Tahsin Yücel küçıklıfasulye gibi
boğazdan geçmeyen Türkçesi nedeniyle
bence kötü bir yazar (...) Belli ki amaç,
aynntılardan vurarak Orhan Pamuk'u
çökertmek. Tipik ve vahim olan da bu
zateru 'Vasat', gerçek yeteneğe genelük-
le aynntılardan saldınyor. Ülkemizde
her alanda oluyor bu. Sık sık ohtyor. Oy-
sa Türkiye'nin çağı yakalamasınm yo-
lu vasatın aşılmasında yatıyor..."
Bu tartışmayla birlikte Orhan Pa-
muk'un Kara Kitap'ı özellikle edebiya-
tayakın çevrelerdeyeniden gündeme gel-
di. Ancak bu arada kitapla ilgili düşün-
celerine başvuruİmayan belki de tek ki-
şi, kitabın yazarı Orhan Pamuk'tu. Aşa-
ğıda, Pamuk'un Kara Kitap'la ilgili dü-
şüncelerini ıçeren bir söyleşi sunuyoruz.
Aynca Kara Kitap'la ilgili olarakyayım-
lanmış olumlu-olumsuz çeşitli görüşle-
re yer veriyoruz.
Orhan Pamuk 'KaraKitap' adlı romanıyla ilgili düşüncelerini anlattv
Kitabım sözlükle anlaşılmaz
MÜRŞİT BALABANLILAR
— Sekiz ay once Kara Kitap yayım-
landığında ilk söyleşiyi biamle (Cumhu-
riyet) yapmışünız. O zaman Kara Kitap
1
ın çok fazla okunacagını sanmadığınızı
söylediginizi hatırlıyorum.
— Evet, yalnız yayıncım Erdal Öz'ün
değil, benim de düşuncem buydu. "Üç
beş kişi dışında kimselerin vakit ve dik-
kat verip zevk alacağı bir kitap değil bu,
ama ne yapalun, ben bö>le bir kitap yaz-
mak istiyordum" diye düşünüyordum.
Kitabın kimi "zor" bölumlerini, hatta
daha çok tuhaflığını gözümde büyütu-
yordum. Ama böyle bir kitaba dört yıl
vermiş olduğum için hiç pişman değil-
dim tabii.
— Kara Kitap yedinci basımına ulaş-
tı. Bn ilgiyi şimdi nasıl açıklıyorsunuz?
— Bir noktadan sonra açıklayamıyo-
rum. Kitabın parçalı yapısından dolayı
yer yer bazı bölümlerin öne çıktığının,
kolay okunduğunun farkındayım. Ama
öte yandan, aldığım bir yığın okuyucu
mektubundan da birçok okuyucunun ki-
tabın "esrariı" ya da "kara" diyebilece-
ğim havasına girdiğini biliyorum. Bazı-
ları kitabı okuduktan sonra başkalarıy-
la kitap üzerine konuşma ihtiyacı duy-
duklannı belirttiler, bazıları da yeniden
okumak istediklerini... Kitaptaki kimi
şifreleri, oyunlan çözerek bazı adresleri
bulan, o adreslere giden, hatta benim
oturduğum apartmana gelerek "apart-
man karanlığV'nı görmek isteyen okur-
lar da oldu...
Tabii bütün bunlar kitabın bazı okur-
larca ilgiyle okunduğunu gösteren birer
işaret, ama bu ilginin neden kaynaklan-
dığını bir noktadan sonra ben de açık-
Şimdiye kadar bir kitap
üstüne yazarıyla röportaj
yapılırdı. Şimdi "Kara Kitap"
yüzünden kitabın yazmayanı
ve öfkeli düşmanlarıyla
röportaj icat oldu. Batı bizi
örnek alırsa, son romanı için
Kundera'yla değil, romanının
kötülüklerini anlatan vasat
Çek yazarlarıyla röportaj lar
okuruz.
layamıyorum. Yani, "Okurlar yer yer eğ-
lenceli, yer yer zor, tuhaf, değişik, poli-
siye havalı, taribe dönıik, İstanbul'u an-
latan, esrariı, vs. vs. bir kitap bekliyor-
larmış meğer!" diyemem hiç. Üstelik ba-
zı okurların duyduğu kuvvetli ilgiyi du-
yamadan kitabı yanda bırakanlar da
oldu... Bu kadar çok okurun eline aldı-
ğı bir roman yazarsanu her türlü tepkiy-
le karşılaşıyorsunuz tabii. Beni en çok et-
kileyen bir geceyansı -geceleri çalıştığı-
mı bir yerde okumuş- telefon edip, "Sen
Celâlsin, ben de F.M. Üçüncü'yüm!" di-
yen okur oldu. Roman kahramanını;
F.M. Üçüncü'yü benim yapabileceğim-
den daha iyi taklit ediyor, bu da tuhaf
bir şekilde beni hem heyecanlandırıyor
hem de korkutuyordu.
— Kara Kitap'a çeşitli eieştirfler de yö-
neltfldi.
— Evet, kimi okuyucuların yer yer
zorlandıklannı, "belirsizUk" havasından
sıkıldıklarını biliyorum. Ama benim bu
kadar geniş bir okur yığınına seslenmek
gibi bir amacım yoktu. Kolay okunan bir
roman yazmadığımı biliyordum. Kitap-
taki "polisiye" havanın, bu zorluğu bir
ölçüde yumuşatacağını düşünmüştüm.
— Tahsin Yücel'den sert bir eleştiri
geldi. Ne diyorsunuz?
— Söylediler, benim için "kötü yazar"
demiş. Böyle acıklı bir sözü -hele başka
bir yazardan- işitince her aklı başmda ya-
zann yapacağı gibi meraktan çok ilgisiz-
lik duydum; zaten herhangi bir şeyini
merak etmediğim bu profesörün yazısı-
nı açıp da okumadım bile Bir de röpor-
taj yapmış, onu gördüm. Ondan cesaret
kaleme sarılan öteki yazarlar gibi,
onun için de bir şey söylemek istemiyo-
rum. Bana ilgi çekici ve tuhaf gelen şey
bütün bu seslerin Kara Kitap'ın havası-
na kendilerini kaptırmalan, özellikle po-
lemikçi, sevimli kahramanlannı taklit et-
meleri.
— Biraz açıklayabilir misiniz?
— Bunun ne kadarını bilinçle, ne ka-
darını farkında olmadan yaptıklannı
söyleyemem. Bir başkası da uzun uzun
Mevlana'nın eşcinsel olmadığını anlat-
mış. Tıpkı Kara Kitap'ın böyle şeyler söy-
leyip birbirleriyle gırtlak gırtlağa gelen
öfkeli ve sevimli kahramanlan gibi. Ki-
tapta eğlenceli bulduğum bu öfkeyi ha-
yatta da öyle buluyorum, ama onca eme-
ği de küçümsemek istemem, çunkü so-
nunda bir "edebi buluş"a bile yol açtı.
Bildiğim, şimdiye kadar bir kitap üzeri-
ne yazan ile röportaj yapılırdı; şimdi Ka-
ra Kitap yüzünden kitabın yazmayanı ve
öfkeli duşmanlanyla röportaj icat oldu.
Batı bizi örnek alırsa, bir gün son romanı
için Kundera ile değil; romanının kötü-
lüklerini anlatan vasat Çek yazarlanyla
yapılmış roportajlar okuruz.
— Dll üzerine eleştirilere diyecekleri-
niz? Soz gelimi uzun cümlelerden, bazı
Batı romanı Jo>ce, Proust, VVoolf, Fa-
ulkner ya da Nabokov'dur, bizde pek sa-
de, pek basit diye yıllarca övülen He-
mingway ile Steinbeck değil. Bu yavan
dile karşı çıkmadan, denemelere girişme-
den, tehlikeler, sakathklar, zorluklar
göze alınmadan dişe dokunur bir şey ya-
zılabileceğini sanmıyorum. Bir elde öz-
türkçe sözlük, diğer elde gramer kitabı
benim kitaplarım, hele Kara Kitap hiç
anlaşılamaz. '
— Haluk Şahin "Kara Kitap'a yönel-
tilen eleştirileri, "vasatlığın ya da alela-
deliğin gerçek yeteneğe saldınsı" olarak
özetledi.
— Haluk Şahin'in vasatlık konusun-
daki o çok eğlenceli ve zekice gözlemle-
rine ben de kendimce katkıda bulunmak
isterdim, ama başka bir şey anlatayım
Şimdi. Beyaz Kale nin tngilizcesi çıktığı
için tngiltere'ye gittim. Bugün tngiltere
1
de en çok okunan, en ilginç, en tuhaf ya-
zarlardan biri Peter Ackroyd. Ama İn-
giltere'de hangi yazar çizere onu sorduy-
sam bana Ackroyd hakkında en olma-
dık, en kötü şeyleri anlattı. Diyeceğim bir
da Peter Ackroyd'un kendisiyle karşılaş-
tım. Çok içmişti, Pisa kulesi gibi devri-
lecek gibiydi, ama beni görür görmez de
copyright vermeyen Türk yayınaların-
dan şikâyet edecek kadar ayıldı.
— Kanada'da ne yaptınız?
— Bir yazarlar festivaline çağnhydım.
Ben "Ali gitti, Veli geldi"
Türkçesiyle yazmıyorum. O
Türkçeyle yazsaydım, "Kara
Kitap"ı 4 yılda değil, 1 yılda
yazardım. Benim kitaplarım,
hele "Kara Kitap" bir elde
Öztürkçe sözlük, diğer elde
gramer kitabı hiç anlaşılamaz.
lngilizce yazan ya da kitaplan lngilizce
yayımlanmış dünyanın her köşesinden
yetmiş yazar. Her gün altısı yedisi kitap-
lanndan okuyorlar yanm saat. Kaldığı-
mız otelin misafir odasındaki kuvet ağ-
zına kadar buzla ve içki şişeleriyle do-
luydu: Dünyanın her yerinde yazarlar iç-
Sinema
söyleşileri
4 ROMANI VAR — Orhan Pamuk, bugüne kadar dört roman yazdı. tlk kitabı "Cevdet Bey ve Ogullan"nı "Sessiz Ev", "Be-
yaz Kale" ve "Kara Kitap" izledi. "Kara Kitap"tan bir bölüm sinemaya aktanldı. (Fotograf: Independent)
düşük cümlelerden söz ediliyor.
— Elinizdeki kıstasa bakar bu. Eliniz-
deki kıstasa göre bir cümle uzun da ola-
bilir, yorucu da, düşük de. Daha söyle-
yeyim uzundur, yorucudur, yoğundur,
katlanmış, sakat, asimetrik, eğik, yapay,
ya da tuhaftır benim cümlelerim, ama
üzerlerinde çok çahşılmış ve güzeldirler
de. Ben "AU gitti. Veli geldi" Türkçesiy-
le, bu Türkçenin kıstaslarını kıilianarak
yazmıyorum. O Türkçeyle yazsaydım
Kara Kitap'ı dört yılda değil; bir yılda
yazardım, ama başka bir kitap olurdu o.
Ömer Seyfettin'den bu yana dildeki sa-
deleşmeyi -o gülünç, yapmaak ve zorla-
ma yeni öztürkçeciliği demiyorum- he-
pimiz anladık, ama bu sadeleşmeyle bir-
likte farkında olmadan yavan ve ilkel bir
edebiyat dilini ve basit ve kaba bir cüm-
le yapısını neredeyse anonim, ortak bir
dil olarak benimsedik.
Benim sevdiğim yazarlar A. H. Tanpı-
nar, Yusuf Atılgan ya da Oğuz Atay, baş-
ka bir düzeyde Kemal Tahir ya da Yaşar
Kemal hiç kullanmadılar bu orta mah ol-
muş yavan dili. Ölçü Batı ise benim için
yazara, bir kitaba böylesine bir ilgi olun-
ca öteki yazarlardan gelen tepkiyi de ola-
ğan karşılamak gerekiyor. Tabii, Kara
Kitap benim de hiç beklemedigim kadar
sattı, okundu diye öfkeli yazarlardan
Dört beş yıldır düşündüğüm
kısa bir romanı en sonunda
yazmaya başladım.
Görmekten, görülmekten,
insanın kendi imgesinden,
resim sanatından genişçe söz
eden kısa bir tarihi roman.
Bir minyatürcü aracıbğıyla
bizim resim-görme-imge
dünyamıza girmeye
çalışıyorum.
özür dileyecek de değilim.
Başka bir konu, çünkü hayat rastlan-
tılarla dolu: Daha sonra, Kanada'da, To-
ronto'da bir gece yarısı, bir otel odasın-
kiden ve dedikodudan hoşlanıyorlar.
— Kara Kitap'tan kısa bir parçayı se-
naryolaştırmıstınız.
— Evet, kitaptan alınma kısaak bir
hikâyecik: Gizli Yüı. Filmin çekünleri-
ne başlandı, hatta gittim de, ama yalnız-
ca bir seyirci gibi. "Aman lambalan kır-
mayayını, kameranın önünden geçmeye-
yim, kordonlara basmayayım"dan fazla
bir derdim yoktu.
— Yeni roman?
— Aşağı yukan dört-beş yüdır düşün-
düğüm kısa bir romanı en sonunda yaz-
maya başladım. Eskiden "tarihi" demek-
ten hoşlanmazdım, benim "modern ve
tarihi" anlayışım belki bilinmediği için.
Görmekten, görülmekten, insanın ken-
di imgesinden, resim sanatından geniş-
çe söz eden kısa bir tarihi roman. Bir
minyatürcü aracılığıyla bizim resim-
görme-imge dünyamıza girmeye çalıştı-
ğım kadar, görmenin, görülmenin, res-
metmenin ve en önemlisi resmedilme ve
seyredilmenin özelliklerini, sihrini açma-
ya çalışıyor sevgili kahramanlanm. Ki-
tabın adı, tabii, daha belli değil.
KARA KİTAP tçtN KIMLER NE YAZDI?
Yneel
(Gfeteri): ...Or-
han Pamuk'un
Türkçesi gercekten
yetersizdir; bu ne-
denle en yalın nes-
neleri, en yaygın
sözcükleri bile bir-
birine kanştırır. Şurasını da söyleyelim
ki burada verdiğimiz örnekler 426 say-
fanm içinden cımbızla çekilmiş aykın ör-
nekler değildir, kitap, bir baştan bir ba-
şa, topal tümcelerle, aksak anlatımlarla
dolup taşar... öyle anlaşılıyor ki
"modernlik" Orhan Pamuk'un kendi
kendine verdiği bir sıfattır... Orhan Pa-
muk'un çabası, biçimde bile değil, söz-
de kahr: Ne bakış ve işlev değişimi ne şu,
ne bu: Her şey tıpkısının aynısıdır: Aynı
bıktırıcı, tekdüze, derbeder anlatım, ay-
nı sağlıksız, umutsuz, özellikle de yazın-
sız kenter bakışı hep sürer.
M.K. (Dergâh): ...Orhan Pamuk'-
un "gulup geçtiği" tasavvuf duşuncesın-
de şöyle bir söz vardır: Mecaz hakika-
tin köprüsüdür. Sanatla hakikat arasın-
da kurulan bu köpru bizim için önemli-
dir. Bu topraklar uzerinde vücut bulmuş
insanlar "uydurulmuş ve kurulmuş" bir
metin dahi okurken buna dikkat eder-
ler. Oysa Orhan Pamuk "okuma"ya şöy-
le yaklaşıyor: "Ben okumakla heyecan-
lanmay., zevklenmeyi, eğlenmeyi bir ye-
nilik duygusuna kapılmayı anlıyorum
daha çok... Okumak benim için bir pa-
nayıra gitmek, bir sirke girmek, bir şen-
liğe katılmaktır!'
Enls B a t a r <Ganeş): Kara Kitap
1
ın, belki de sahıcı ana kahramanı olarak
görülebilecek gunümüz toplumunun çö-
zümleniş sürecini Orhan Pamuk'un bü-
tün toplumbilimcilere parmak ısırtacak
bir ustalıkla kotardığını duşunuyorum.
Ali Sirmea (Cunhuriyet): De
ğerli genç romancımız Orhan Pamuk,
gercekten tanımlanması güç tatlar ala-
rak okuduğum Kara Kitap adlı son ya-
pıtında, inanılmaz ustalıkla birbirinin
üzerine konmuş görüntülerden oluşan
tarifsiz güzellikte bir tstanbul çiziyor.
Ali G n n v a r (Yeni Clke): Orhan
Pamuk Batı kultürünü iyi biliyor, ama
Doğu kulturünu hiç bilmiyor... Bunun-
la bir yere varması ve Doğu'yu anlama-
sı mümkün değildir. Batı için kendisi dı-
şındaki külturlerin kullanım değerleri ol-
duğu ölçude vardır. Batı anlamaya ça-
lışmaz, anlatmaya çalışır. Bu durumda
Orhan Pamuk da yapsa yapsa üslupçu-
luk yapar.
Hasan Bülent Kakraman (Ar-
gos): Orhan Pamuk'un romanı semio-
tik romanın hem de çarpıcı bir örneği.
Pamuk, romanda belirli bir kavramı,
'arayış' kavramını bir yandan nesnel bir
gerçeklik olarak, hatta fiili (de facto) bir
etkinlik olarak kullanıyor... Öte yandan
da bu kavramı iç içe geçen daireler gibi
geliştirerek romanın tum katmanlarına
ve kişilerine yayıyor.
Kemal Alakav (Adam Sanat):
Gerçek yaşam ile kurmaca yaşam arasın-
daki gelgitlerin, bu ikisi arasındaki ko-
şutluk ve karşıthklann özelhkle anlatıcı-
anlatı bağlamında 20. yüzyıl yazarları-
nı oldukça uğraştırdığını belirttik. Ben
Kara Kitap'ın bu sorunsala, romanın do-
kusuna büyük bir ustalıkla yerleştirilen
köşe yazıları ile çok yeni bir boyut ge-
tirdiğini düşünüyorum.
Fttsu Akatlı (Gösterl): Bu ro-
manın, hem modern anlatmın kuramcı-
ları için çözümlenecek, incelenecek
özgün bir kaynak değeri taşıması bakı-
mından, hem Türk yazınına -diğer tiır-
ler yanında görece kısıe sayılabilecek
olan- roman dalında yepyeni bir açılım
getirmesi bakımından, çok önemli oldu-
ğu kanısındayım. Ama edebiyat sever bir
okur için (hatta, edebiyat sever bir ede-
biyatçı için de!) böylesi bir "önem"den
önde gelen bir özelliği de var "Kara Ki-
tap"ın: Gerçek bir edebiyat doyumu ya-
şatıyor, tadı çıkarıla çıkarıla zevkle
okunuyor.
• Kültür Servisi — Film,
Televizyon ve Video Yapun
Ltd. Türk sinemasının
içinde bulunduğu koşullan
irdelemek ve sinemacı
gençliği bilinçli bir
Uretkenliğe motive etmek
amacıyla bir dizi söyleşi
düzenlendi. Koca Mansur
Sokak 34/5 Şişli adresinde
yapılacak söyleşilerin ilki
bugün saat 15.00'te Macit
Koper'in katüımıyla
gerçekleştirilecek. On beş
günde bir yapılacak
söyleşilere sırasıyla Bilge
Olgaç, Hilmi Etikan, Süha
Ann ve thsan Yüce
katılacaklar. FTV'nin ileriye
yönelik projeleri arasında
çocuklar ve gençlerarası
senaryo yanşması ve eylül
ayında yapılması planlanan
bir video kısa film
yanşması yer almakta.
Yılnıaz Güney
filmleri
• ANKARA (AA) — Film
yönetmeni Yılmaz Güney'in
"Yol" ve "Duvar" dışında
kalan tüm filmlerinin
gösteriminin serbest
bırakılması için Kültür
Bakanlığı tarafından
çalışmalar yapılıyor.
Bakanlıkça, Bakanlar
Kurulu'na, Yılmaz Güney'in
filmlerinin gösterimini
yasaklayan karann
değiştiıilmesi için öneri
götürülecek. öneri,
Bakanlar Kurulu'nca kabul
edildiği takdirde Güney'in
yurtdışına çıkmadan önceki
tüm yapımları
gösterilebilecek. Sanatçının
yurtdışuıda yaptığı "Yol" ve
"Duvar" Filmlerinin yasağı
ise devam edecek. 12 Eylül
1980'den sonra çıkan
Bakanlar Kurulu kararı,
Türkiye aleyhine
propaganda yaptığı
gerekçesiyle Türk
vatandaşîığından
çıkanlanlarm her türlü
evrak, basılı eser ve
filmlerinin yurda
sokulmasım yasaklıyor.
Ses-1885'te
konser
• Kültür Servisi —
Istanbul'da pop müzik
konser etkinliklerini
kapsayan "Pazartesi
Konserleri", 26 kasım gtlnü
Mazhar Fuat Özkan'la
ikinci yılına başlıyor. Bu
yılki konserler Ses
Tiyatrosu 1885'te
gerçekleştirilecek. Bu -
pazartesi günkü ilk konser -
saat 18.30'da başlayacak.
Mazhar Fuat Özkan
konserde, "Geldiler" adlı
son kasetlerinin yanı sıra
sevilen parçalarını da
seslendirecekler. Topluluk
27 kasım günü saat
20.00'de ikinci bir konser
verecek. Bu yılki Pazartesi
Konserleri'ne Sezen Aksu,
Aşkın Nur Yengi, Nükhet
Duru, Nilüfer, Kayahan,
Leman Sam, Aylin Livaneli
katıbrken çeşitli caz
programlan da
duzenlenecek.
Tıyatro
karşılaşması
• ANKARA (AA) —
Türk tiyatrosunun
gelişimine katkıda
bulunmak, tiyatrolan ve
sanatçıları ödüllendirmek
amacıyla Mersin Kültür ve
Sanat Vakfı (MEKSAV)
tarafından Türkiye'de ilk
kez 'Ulusal Tiyatro
Karşılaşması' duzenlenecek.
Ankara ve Istanbul'da
sahnelenen tüm oyunlann
geniş jüriler tarafından
değerlendirilmesi sonucu,
1991 haziran ayında
belirlenecek 6 oyun
arasında en iyi olamna 25,
en iyi yönetmene 15, en iyi
oyunculara da lO'ar milyon
lira para ödülü verilecek.
Doga resimleri
• İSTANBUL (ANKA) —
Ressam Sevim Kazmaoğlu
(Ersemiz) ilk kişisel resim
sergisini 26 kasım günü
Kadıköy Befediyesi Merkez
Sanat Galerisi'nde açıyor.
Sevim Kazmaoğlu, 1986'da
Çizgi Sanat Atölyesi'nde
Ressam Mahir Güven ve
Ressam Mehmet Pesen ile
çalışmaya başladı.
Kazmaoğlu'nun 25 yapıünın
yer aldığı sergi 5 araük
tarihine kadar açık kalacak.
BUGÜN
• İmza günü Hatay
Restoran'da saat 15.30'da
duzenlenecek imza gününe
Vedat Günyol, Behzat Ay,
Hasan Kıyafet ve Müslim
Çelik ve Abbas Cılga
katüıyor.
• Aşk ve Evlilik Tünel
Kadın Kültürevi'nde saat
14.00'te Füsun Erbulak'ın
"Aşk ve Evlilik" konulu
söyleşisi izlenebilir.
• Okuma saati Atatürk
Kitaplığı Çocuk Kitaplığı
Bölumü'nde saat 14.00'te
duzenlenecek okuma
saatine Erol özdemir, "İyi
Kalpli Kız"la kaulacak.