25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
24 KASIM 1990 KULTUR-SANAT CUMHURİYET/5 SATRANÇ Kapışmanın ikinci devresi • LYON (Reuter) — Dünya Satranç Şampiyonluğu için kısa bir süre önce New York'ta karşı karşıya gelen Sovyet Satranç devleri Gari Kasparov ile Anatoli Karpov, bugünden başlayarak Fransa'nın ikinci büyük kenti Lyon'da yeniden kapışıyorlar. 24 oyun üzerinden düzenlenen karşılaşmanın ilk 12 oyunu New York'ta oynanmıştı. İlk 12 oyunda iki büyükusta da birer oyun kazanmışlar, 10 oyun ise berabere sonuçlanmıştı. Kasparov ile Karpov, büyük finalin Lyon ayağına 6-6 berabere başlıyorlar. tki satranç ustası bugüne kadar toplam 132 kez unvan için karşı karşıya geldi. Bu oyunlann 18'ini Kasparov, 17'sini Karpov kazandı, 97 oyun ise berabere bitti. 27 yaşındaki Kasparov 1985'ten bu yana unvanı elinde tutuyor. tki oyuncu beşinci kez unvan için karşı karşıya geüyor. Galibiyetlere 1, beraberliklere yanm puan verilen unvan karşılaşmasında Kasparov'un unvanını koruması için 12 puan yetiyor. Karpov'un 1985'te kaybettiği dünya şampiyonluğu unvanını geri alabilmesi için 12.5 puana ihtiyacı var. KİTAP (an Göknil İtalya'da • Kültür Servisi — Cemsiglio ormanlannın eteklerinde küçük bir ttalyan kasabası olan Sarmede, bugünlerde uluslararası bir merkez haline geldi. 20 Ulkeden 50 sanatçının çağnlı olarak katıldığı çocuk kitaplan şenliğinde ülkemizi Can Göknil temsil ediyor. Sarmede kentinin Treviso bölgesinin Çocuk ve Gençlik Kitaplan ttalyan Kurulu'nun ve Padova Üniversitesi'nin girişimleriyle düzenlenen etkinlikte yer alan sanatçılar, teknik yeterlilikleri, yaratıcı güçleri ve çocuklara yaklaşım yetenekleri ile çocuksu değerlerin anlamını ve kalıcılığını vurguluyorlar. 8. kez yinelenen kitap ve kitap resimleri sergisi 23 aralık tarihine kadar Sarmede Belediye Sarayı'nda sergilenecek. SİNEMA tki erkek. bir kadın V • Kültür Servisi — "tki Erkek ve Bir Kadın - The Fabulous Baker Boys" dün Beyoğlu Fitaş ve Çemberlitaş Şafak sinemalarında gösterime girdi- Bu yıl kadın oyuncu, seslendirme ve görüntü yönetmenliği dallarında Oscar adayları arasma giren fılmin yönetmeni ve senaryo yazarı Steve Kloves. Yapımcılığını Paula Weinstein ile ünlü yönetmen Sydney Pollack'ın yaptığı filmde, Michelle Pfeiffer, Jeff Bridges ve Beau Bridges başrolleri paylaşıyorlar. Profesyonel olarak ilk senaryo çalışmasını Richard Benjamin'in yönettiği "Racing With The Moon" filmiyle ün yapan yönetmen-senarist Steve Kloves, filmini şöyle anlatıyor: "Film şov dünyasını anlatıyor, ama bu dünyanın bir öyküsü değil, değişen dünyanın ve yaşamın gerçekliği ile yüz yüze gelen iki kardeşin öyküsü.." Film, iki müzisyen kardeşin aralanna çekici bir kadın şarltıcı almasıyla başlıyor. Bu yeni şarkıcıyla olayların akışı bir anda değişiyor... MÜZAYEDE satdıyor • Kültür Servisi — Ünlu yazar Samuel Beckett'in elyazmaları ve mektuplanndan oluşan bir koleksiyon önumuzdeki ay Sotheby'nin Londra salonlarında açık arttırmaya çıkarılacak. 85 bin sterlini aşkın bir fiyata alıcı bulması beklenen koleksiyonda Sorel Etrog tarafından yapılmış bir Beckett portresi de yer alıyor. Koleksiyon, 1949'da kurulan John Calder Yayınevi'nin sahibine ait. Yaymevinin sahibi John Calder, koleksiyonunu, içinde bulunduğu mali bunalım yüzünden satışa çıkarttığını açıkladı. Beckett'in en yakın dostlarından olan Calder, ünlü yazarın verdiği elyazmalan ve kitapların kendisi için paha biçilmez bir manevi değer taşıdığını söyledi. SERGI Atakan'dan ^ÇevreseP sergi • Kültür Servisi — Nancy Atakan'ın resim sergisi 27 kasımda Galeri MD'de açılıyor. Sanatçı bu yıl içinde yaptığı 28 büyük boy tablosunu sergileyecek. Soyut doğa resimlerinde organik şekilleri geometriyle bütünleştiren sanatçı, çevre yorumlarında "uyum ve denge" arıyor. Atakan, çevrenin soyut betimlemesini yaparken "çağınuzın keşmekeşi içindeki insanın duyduğu özlemi ve aradığı ahengi" yakalamaya çalışıyor. 1969 yılında tstanbul'a yerleşerek resim öğretmenliği yapan Atakan, 1968 yılında Virginia Üniversitesi'ni bitirdikten sonra lisanüstü eğitimini Boğaziçi Üniversitesi'nde tamamladı. Sanatçının "Çevresel" adlı sergisi 22 aralık tarihine kadar sürecek. POZITIF VIBRATIONS ÇAĞDAŞ MÜZIK HjtlNLIKLERI Michal Urbaniak Urszula Dudziak 24 kasım 1990, 5:30 ve 8:30 CEMAL REŞIT REY KONSER SALONU Bık Satonu" GaRena S599S60 Vakkorama Taksım 1511571 Suadrye 360 90 90 Oganızasyon Pozıtıf 144 33 94 Orhan Pamuk'un 'Kara Kitap' romanı 20'den fazla eleştiri aldı, 20 bin sattı Eleştiri tünelinde 'KaraKitap'Kültür Servisi — Orhan Pamuk 'un ge- çen mart ayında yayımlanan dördüncü romanı Kara Kitap, aradan geçen süre içinde belki de en çok sözû edilen yapıt oldu. Kara Kitap üstüne dergi ve gaze- telerde 20'yi aşkın değerlendirme yazısı çıktı. Bu arada 7. basımına ulaşan ve yaklaşık 20 bin satan Kara Kitap'la ilgi- li olarak Tahsin Yücel'in bu ayki Göste- ri dergisinde yer alan eleştirisi bir bakı- mayeni bir tartışmanın ateşleyicisi oldu. Tahsin Yücel, "Kötü bir yazar, iyibir romancı olabiür mi?" sorusuyla başlat- tığı eleşiirisini şu sözlerle sürdürüyordu: "Dilini doğru dürüst bilmeyen bir ro- mancı olabilir mi?" Yücel, "Konu, kur- gu, oluntu ve betimleme düzeyinde bu- lamadığımız yeniliği, tutarhğı, içten bir- liğiizlek düzleminde de bulamayız" di- yordu. Ardından Güneş gazetesinde Serhat Öztürk'ün Tahsin Yûcel'le bir.söyleşisi- neyerverildi. Yücel, "değerinin çok üze- rinde ilgi gördüğünü " belirttiği Kara Ki- tap için "Modemlikle bir ilgisi yok, Oysa inodem) 'benzersiz'diye sunuldu ve ba- zı eleştirmenler buna açıklamalar getir- meye çalıştılar" diyordu. Tahsm Yucei'e yanıt, yine aynı gaze- tede Hahtk Şahin'den geldi Şahin köse- sinde, "Orhan Pamuk ve 'vasat'ın sal- dınsı" "Vasatzebanüeri" ve "Vasatistan Cumhuriyeti" başlıklı 3 yazı yayımladı. Şahin, "vasathğın ya da aleladeliğin ger- çek yeteneğe saidtnsı" dıye nitelediği Tahsin Yücel'in eleştirisi üstüne şöyle di- yordu: "Yücel gibi biz de bağcıyı döv- mek amacıyla yola çıksak sorabiliriv Kötü bir yazar iyi bir eleştirmen olabi- ür mi? Tahsin Yücel küçıklıfasulye gibi boğazdan geçmeyen Türkçesi nedeniyle bence kötü bir yazar (...) Belli ki amaç, aynntılardan vurarak Orhan Pamuk'u çökertmek. Tipik ve vahim olan da bu zateru 'Vasat', gerçek yeteneğe genelük- le aynntılardan saldınyor. Ülkemizde her alanda oluyor bu. Sık sık ohtyor. Oy- sa Türkiye'nin çağı yakalamasınm yo- lu vasatın aşılmasında yatıyor..." Bu tartışmayla birlikte Orhan Pa- muk'un Kara Kitap'ı özellikle edebiya- tayakın çevrelerdeyeniden gündeme gel- di. Ancak bu arada kitapla ilgili düşün- celerine başvuruİmayan belki de tek ki- şi, kitabın yazarı Orhan Pamuk'tu. Aşa- ğıda, Pamuk'un Kara Kitap'la ilgili dü- şüncelerini ıçeren bir söyleşi sunuyoruz. Aynca Kara Kitap'la ilgili olarakyayım- lanmış olumlu-olumsuz çeşitli görüşle- re yer veriyoruz. Orhan Pamuk 'KaraKitap' adlı romanıyla ilgili düşüncelerini anlattv Kitabım sözlükle anlaşılmaz MÜRŞİT BALABANLILAR — Sekiz ay once Kara Kitap yayım- landığında ilk söyleşiyi biamle (Cumhu- riyet) yapmışünız. O zaman Kara Kitap 1 ın çok fazla okunacagını sanmadığınızı söylediginizi hatırlıyorum. — Evet, yalnız yayıncım Erdal Öz'ün değil, benim de düşuncem buydu. "Üç beş kişi dışında kimselerin vakit ve dik- kat verip zevk alacağı bir kitap değil bu, ama ne yapalun, ben bö>le bir kitap yaz- mak istiyordum" diye düşünüyordum. Kitabın kimi "zor" bölumlerini, hatta daha çok tuhaflığını gözümde büyütu- yordum. Ama böyle bir kitaba dört yıl vermiş olduğum için hiç pişman değil- dim tabii. — Kara Kitap yedinci basımına ulaş- tı. Bn ilgiyi şimdi nasıl açıklıyorsunuz? — Bir noktadan sonra açıklayamıyo- rum. Kitabın parçalı yapısından dolayı yer yer bazı bölümlerin öne çıktığının, kolay okunduğunun farkındayım. Ama öte yandan, aldığım bir yığın okuyucu mektubundan da birçok okuyucunun ki- tabın "esrariı" ya da "kara" diyebilece- ğim havasına girdiğini biliyorum. Bazı- ları kitabı okuduktan sonra başkalarıy- la kitap üzerine konuşma ihtiyacı duy- duklannı belirttiler, bazıları da yeniden okumak istediklerini... Kitaptaki kimi şifreleri, oyunlan çözerek bazı adresleri bulan, o adreslere giden, hatta benim oturduğum apartmana gelerek "apart- man karanlığV'nı görmek isteyen okur- lar da oldu... Tabii bütün bunlar kitabın bazı okur- larca ilgiyle okunduğunu gösteren birer işaret, ama bu ilginin neden kaynaklan- dığını bir noktadan sonra ben de açık- Şimdiye kadar bir kitap üstüne yazarıyla röportaj yapılırdı. Şimdi "Kara Kitap" yüzünden kitabın yazmayanı ve öfkeli düşmanlarıyla röportaj icat oldu. Batı bizi örnek alırsa, son romanı için Kundera'yla değil, romanının kötülüklerini anlatan vasat Çek yazarlarıyla röportaj lar okuruz. layamıyorum. Yani, "Okurlar yer yer eğ- lenceli, yer yer zor, tuhaf, değişik, poli- siye havalı, taribe dönıik, İstanbul'u an- latan, esrariı, vs. vs. bir kitap bekliyor- larmış meğer!" diyemem hiç. Üstelik ba- zı okurların duyduğu kuvvetli ilgiyi du- yamadan kitabı yanda bırakanlar da oldu... Bu kadar çok okurun eline aldı- ğı bir roman yazarsanu her türlü tepkiy- le karşılaşıyorsunuz tabii. Beni en çok et- kileyen bir geceyansı -geceleri çalıştığı- mı bir yerde okumuş- telefon edip, "Sen Celâlsin, ben de F.M. Üçüncü'yüm!" di- yen okur oldu. Roman kahramanını; F.M. Üçüncü'yü benim yapabileceğim- den daha iyi taklit ediyor, bu da tuhaf bir şekilde beni hem heyecanlandırıyor hem de korkutuyordu. — Kara Kitap'a çeşitli eieştirfler de yö- neltfldi. — Evet, kimi okuyucuların yer yer zorlandıklannı, "belirsizUk" havasından sıkıldıklarını biliyorum. Ama benim bu kadar geniş bir okur yığınına seslenmek gibi bir amacım yoktu. Kolay okunan bir roman yazmadığımı biliyordum. Kitap- taki "polisiye" havanın, bu zorluğu bir ölçüde yumuşatacağını düşünmüştüm. — Tahsin Yücel'den sert bir eleştiri geldi. Ne diyorsunuz? — Söylediler, benim için "kötü yazar" demiş. Böyle acıklı bir sözü -hele başka bir yazardan- işitince her aklı başmda ya- zann yapacağı gibi meraktan çok ilgisiz- lik duydum; zaten herhangi bir şeyini merak etmediğim bu profesörün yazısı- nı açıp da okumadım bile Bir de röpor- taj yapmış, onu gördüm. Ondan cesaret kaleme sarılan öteki yazarlar gibi, onun için de bir şey söylemek istemiyo- rum. Bana ilgi çekici ve tuhaf gelen şey bütün bu seslerin Kara Kitap'ın havası- na kendilerini kaptırmalan, özellikle po- lemikçi, sevimli kahramanlannı taklit et- meleri. — Biraz açıklayabilir misiniz? — Bunun ne kadarını bilinçle, ne ka- darını farkında olmadan yaptıklannı söyleyemem. Bir başkası da uzun uzun Mevlana'nın eşcinsel olmadığını anlat- mış. Tıpkı Kara Kitap'ın böyle şeyler söy- leyip birbirleriyle gırtlak gırtlağa gelen öfkeli ve sevimli kahramanlan gibi. Ki- tapta eğlenceli bulduğum bu öfkeyi ha- yatta da öyle buluyorum, ama onca eme- ği de küçümsemek istemem, çunkü so- nunda bir "edebi buluş"a bile yol açtı. Bildiğim, şimdiye kadar bir kitap üzeri- ne yazan ile röportaj yapılırdı; şimdi Ka- ra Kitap yüzünden kitabın yazmayanı ve öfkeli duşmanlanyla röportaj icat oldu. Batı bizi örnek alırsa, bir gün son romanı için Kundera ile değil; romanının kötü- lüklerini anlatan vasat Çek yazarlanyla yapılmış roportajlar okuruz. — Dll üzerine eleştirilere diyecekleri- niz? Soz gelimi uzun cümlelerden, bazı Batı romanı Jo>ce, Proust, VVoolf, Fa- ulkner ya da Nabokov'dur, bizde pek sa- de, pek basit diye yıllarca övülen He- mingway ile Steinbeck değil. Bu yavan dile karşı çıkmadan, denemelere girişme- den, tehlikeler, sakathklar, zorluklar göze alınmadan dişe dokunur bir şey ya- zılabileceğini sanmıyorum. Bir elde öz- türkçe sözlük, diğer elde gramer kitabı benim kitaplarım, hele Kara Kitap hiç anlaşılamaz. ' — Haluk Şahin "Kara Kitap'a yönel- tilen eleştirileri, "vasatlığın ya da alela- deliğin gerçek yeteneğe saldınsı" olarak özetledi. — Haluk Şahin'in vasatlık konusun- daki o çok eğlenceli ve zekice gözlemle- rine ben de kendimce katkıda bulunmak isterdim, ama başka bir şey anlatayım Şimdi. Beyaz Kale nin tngilizcesi çıktığı için tngiltere'ye gittim. Bugün tngiltere 1 de en çok okunan, en ilginç, en tuhaf ya- zarlardan biri Peter Ackroyd. Ama İn- giltere'de hangi yazar çizere onu sorduy- sam bana Ackroyd hakkında en olma- dık, en kötü şeyleri anlattı. Diyeceğim bir da Peter Ackroyd'un kendisiyle karşılaş- tım. Çok içmişti, Pisa kulesi gibi devri- lecek gibiydi, ama beni görür görmez de copyright vermeyen Türk yayınaların- dan şikâyet edecek kadar ayıldı. — Kanada'da ne yaptınız? — Bir yazarlar festivaline çağnhydım. Ben "Ali gitti, Veli geldi" Türkçesiyle yazmıyorum. O Türkçeyle yazsaydım, "Kara Kitap"ı 4 yılda değil, 1 yılda yazardım. Benim kitaplarım, hele "Kara Kitap" bir elde Öztürkçe sözlük, diğer elde gramer kitabı hiç anlaşılamaz. lngilizce yazan ya da kitaplan lngilizce yayımlanmış dünyanın her köşesinden yetmiş yazar. Her gün altısı yedisi kitap- lanndan okuyorlar yanm saat. Kaldığı- mız otelin misafir odasındaki kuvet ağ- zına kadar buzla ve içki şişeleriyle do- luydu: Dünyanın her yerinde yazarlar iç- Sinema söyleşileri 4 ROMANI VAR — Orhan Pamuk, bugüne kadar dört roman yazdı. tlk kitabı "Cevdet Bey ve Ogullan"nı "Sessiz Ev", "Be- yaz Kale" ve "Kara Kitap" izledi. "Kara Kitap"tan bir bölüm sinemaya aktanldı. (Fotograf: Independent) düşük cümlelerden söz ediliyor. — Elinizdeki kıstasa bakar bu. Eliniz- deki kıstasa göre bir cümle uzun da ola- bilir, yorucu da, düşük de. Daha söyle- yeyim uzundur, yorucudur, yoğundur, katlanmış, sakat, asimetrik, eğik, yapay, ya da tuhaftır benim cümlelerim, ama üzerlerinde çok çahşılmış ve güzeldirler de. Ben "AU gitti. Veli geldi" Türkçesiy- le, bu Türkçenin kıstaslarını kıilianarak yazmıyorum. O Türkçeyle yazsaydım Kara Kitap'ı dört yılda değil; bir yılda yazardım, ama başka bir kitap olurdu o. Ömer Seyfettin'den bu yana dildeki sa- deleşmeyi -o gülünç, yapmaak ve zorla- ma yeni öztürkçeciliği demiyorum- he- pimiz anladık, ama bu sadeleşmeyle bir- likte farkında olmadan yavan ve ilkel bir edebiyat dilini ve basit ve kaba bir cüm- le yapısını neredeyse anonim, ortak bir dil olarak benimsedik. Benim sevdiğim yazarlar A. H. Tanpı- nar, Yusuf Atılgan ya da Oğuz Atay, baş- ka bir düzeyde Kemal Tahir ya da Yaşar Kemal hiç kullanmadılar bu orta mah ol- muş yavan dili. Ölçü Batı ise benim için yazara, bir kitaba böylesine bir ilgi olun- ca öteki yazarlardan gelen tepkiyi de ola- ğan karşılamak gerekiyor. Tabii, Kara Kitap benim de hiç beklemedigim kadar sattı, okundu diye öfkeli yazarlardan Dört beş yıldır düşündüğüm kısa bir romanı en sonunda yazmaya başladım. Görmekten, görülmekten, insanın kendi imgesinden, resim sanatından genişçe söz eden kısa bir tarihi roman. Bir minyatürcü aracıbğıyla bizim resim-görme-imge dünyamıza girmeye çalışıyorum. özür dileyecek de değilim. Başka bir konu, çünkü hayat rastlan- tılarla dolu: Daha sonra, Kanada'da, To- ronto'da bir gece yarısı, bir otel odasın- kiden ve dedikodudan hoşlanıyorlar. — Kara Kitap'tan kısa bir parçayı se- naryolaştırmıstınız. — Evet, kitaptan alınma kısaak bir hikâyecik: Gizli Yüı. Filmin çekünleri- ne başlandı, hatta gittim de, ama yalnız- ca bir seyirci gibi. "Aman lambalan kır- mayayını, kameranın önünden geçmeye- yim, kordonlara basmayayım"dan fazla bir derdim yoktu. — Yeni roman? — Aşağı yukan dört-beş yüdır düşün- düğüm kısa bir romanı en sonunda yaz- maya başladım. Eskiden "tarihi" demek- ten hoşlanmazdım, benim "modern ve tarihi" anlayışım belki bilinmediği için. Görmekten, görülmekten, insanın ken- di imgesinden, resim sanatından geniş- çe söz eden kısa bir tarihi roman. Bir minyatürcü aracılığıyla bizim resim- görme-imge dünyamıza girmeye çalıştı- ğım kadar, görmenin, görülmenin, res- metmenin ve en önemlisi resmedilme ve seyredilmenin özelliklerini, sihrini açma- ya çalışıyor sevgili kahramanlanm. Ki- tabın adı, tabii, daha belli değil. KARA KİTAP tçtN KIMLER NE YAZDI? Yneel (Gfeteri): ...Or- han Pamuk'un Türkçesi gercekten yetersizdir; bu ne- denle en yalın nes- neleri, en yaygın sözcükleri bile bir- birine kanştırır. Şurasını da söyleyelim ki burada verdiğimiz örnekler 426 say- fanm içinden cımbızla çekilmiş aykın ör- nekler değildir, kitap, bir baştan bir ba- şa, topal tümcelerle, aksak anlatımlarla dolup taşar... öyle anlaşılıyor ki "modernlik" Orhan Pamuk'un kendi kendine verdiği bir sıfattır... Orhan Pa- muk'un çabası, biçimde bile değil, söz- de kahr: Ne bakış ve işlev değişimi ne şu, ne bu: Her şey tıpkısının aynısıdır: Aynı bıktırıcı, tekdüze, derbeder anlatım, ay- nı sağlıksız, umutsuz, özellikle de yazın- sız kenter bakışı hep sürer. M.K. (Dergâh): ...Orhan Pamuk'- un "gulup geçtiği" tasavvuf duşuncesın- de şöyle bir söz vardır: Mecaz hakika- tin köprüsüdür. Sanatla hakikat arasın- da kurulan bu köpru bizim için önemli- dir. Bu topraklar uzerinde vücut bulmuş insanlar "uydurulmuş ve kurulmuş" bir metin dahi okurken buna dikkat eder- ler. Oysa Orhan Pamuk "okuma"ya şöy- le yaklaşıyor: "Ben okumakla heyecan- lanmay., zevklenmeyi, eğlenmeyi bir ye- nilik duygusuna kapılmayı anlıyorum daha çok... Okumak benim için bir pa- nayıra gitmek, bir sirke girmek, bir şen- liğe katılmaktır!' Enls B a t a r <Ganeş): Kara Kitap 1 ın, belki de sahıcı ana kahramanı olarak görülebilecek gunümüz toplumunun çö- zümleniş sürecini Orhan Pamuk'un bü- tün toplumbilimcilere parmak ısırtacak bir ustalıkla kotardığını duşunuyorum. Ali Sirmea (Cunhuriyet): De ğerli genç romancımız Orhan Pamuk, gercekten tanımlanması güç tatlar ala- rak okuduğum Kara Kitap adlı son ya- pıtında, inanılmaz ustalıkla birbirinin üzerine konmuş görüntülerden oluşan tarifsiz güzellikte bir tstanbul çiziyor. Ali G n n v a r (Yeni Clke): Orhan Pamuk Batı kultürünü iyi biliyor, ama Doğu kulturünu hiç bilmiyor... Bunun- la bir yere varması ve Doğu'yu anlama- sı mümkün değildir. Batı için kendisi dı- şındaki külturlerin kullanım değerleri ol- duğu ölçude vardır. Batı anlamaya ça- lışmaz, anlatmaya çalışır. Bu durumda Orhan Pamuk da yapsa yapsa üslupçu- luk yapar. Hasan Bülent Kakraman (Ar- gos): Orhan Pamuk'un romanı semio- tik romanın hem de çarpıcı bir örneği. Pamuk, romanda belirli bir kavramı, 'arayış' kavramını bir yandan nesnel bir gerçeklik olarak, hatta fiili (de facto) bir etkinlik olarak kullanıyor... Öte yandan da bu kavramı iç içe geçen daireler gibi geliştirerek romanın tum katmanlarına ve kişilerine yayıyor. Kemal Alakav (Adam Sanat): Gerçek yaşam ile kurmaca yaşam arasın- daki gelgitlerin, bu ikisi arasındaki ko- şutluk ve karşıthklann özelhkle anlatıcı- anlatı bağlamında 20. yüzyıl yazarları- nı oldukça uğraştırdığını belirttik. Ben Kara Kitap'ın bu sorunsala, romanın do- kusuna büyük bir ustalıkla yerleştirilen köşe yazıları ile çok yeni bir boyut ge- tirdiğini düşünüyorum. Fttsu Akatlı (Gösterl): Bu ro- manın, hem modern anlatmın kuramcı- ları için çözümlenecek, incelenecek özgün bir kaynak değeri taşıması bakı- mından, hem Türk yazınına -diğer tiır- ler yanında görece kısıe sayılabilecek olan- roman dalında yepyeni bir açılım getirmesi bakımından, çok önemli oldu- ğu kanısındayım. Ama edebiyat sever bir okur için (hatta, edebiyat sever bir ede- biyatçı için de!) böylesi bir "önem"den önde gelen bir özelliği de var "Kara Ki- tap"ın: Gerçek bir edebiyat doyumu ya- şatıyor, tadı çıkarıla çıkarıla zevkle okunuyor. • Kültür Servisi — Film, Televizyon ve Video Yapun Ltd. Türk sinemasının içinde bulunduğu koşullan irdelemek ve sinemacı gençliği bilinçli bir Uretkenliğe motive etmek amacıyla bir dizi söyleşi düzenlendi. Koca Mansur Sokak 34/5 Şişli adresinde yapılacak söyleşilerin ilki bugün saat 15.00'te Macit Koper'in katüımıyla gerçekleştirilecek. On beş günde bir yapılacak söyleşilere sırasıyla Bilge Olgaç, Hilmi Etikan, Süha Ann ve thsan Yüce katılacaklar. FTV'nin ileriye yönelik projeleri arasında çocuklar ve gençlerarası senaryo yanşması ve eylül ayında yapılması planlanan bir video kısa film yanşması yer almakta. Yılnıaz Güney filmleri • ANKARA (AA) — Film yönetmeni Yılmaz Güney'in "Yol" ve "Duvar" dışında kalan tüm filmlerinin gösteriminin serbest bırakılması için Kültür Bakanlığı tarafından çalışmalar yapılıyor. Bakanlıkça, Bakanlar Kurulu'na, Yılmaz Güney'in filmlerinin gösterimini yasaklayan karann değiştiıilmesi için öneri götürülecek. öneri, Bakanlar Kurulu'nca kabul edildiği takdirde Güney'in yurtdışına çıkmadan önceki tüm yapımları gösterilebilecek. Sanatçının yurtdışuıda yaptığı "Yol" ve "Duvar" Filmlerinin yasağı ise devam edecek. 12 Eylül 1980'den sonra çıkan Bakanlar Kurulu kararı, Türkiye aleyhine propaganda yaptığı gerekçesiyle Türk vatandaşîığından çıkanlanlarm her türlü evrak, basılı eser ve filmlerinin yurda sokulmasım yasaklıyor. Ses-1885'te konser • Kültür Servisi — Istanbul'da pop müzik konser etkinliklerini kapsayan "Pazartesi Konserleri", 26 kasım gtlnü Mazhar Fuat Özkan'la ikinci yılına başlıyor. Bu yılki konserler Ses Tiyatrosu 1885'te gerçekleştirilecek. Bu - pazartesi günkü ilk konser - saat 18.30'da başlayacak. Mazhar Fuat Özkan konserde, "Geldiler" adlı son kasetlerinin yanı sıra sevilen parçalarını da seslendirecekler. Topluluk 27 kasım günü saat 20.00'de ikinci bir konser verecek. Bu yılki Pazartesi Konserleri'ne Sezen Aksu, Aşkın Nur Yengi, Nükhet Duru, Nilüfer, Kayahan, Leman Sam, Aylin Livaneli katıbrken çeşitli caz programlan da duzenlenecek. Tıyatro karşılaşması • ANKARA (AA) — Türk tiyatrosunun gelişimine katkıda bulunmak, tiyatrolan ve sanatçıları ödüllendirmek amacıyla Mersin Kültür ve Sanat Vakfı (MEKSAV) tarafından Türkiye'de ilk kez 'Ulusal Tiyatro Karşılaşması' duzenlenecek. Ankara ve Istanbul'da sahnelenen tüm oyunlann geniş jüriler tarafından değerlendirilmesi sonucu, 1991 haziran ayında belirlenecek 6 oyun arasında en iyi olamna 25, en iyi yönetmene 15, en iyi oyunculara da lO'ar milyon lira para ödülü verilecek. Doga resimleri • İSTANBUL (ANKA) — Ressam Sevim Kazmaoğlu (Ersemiz) ilk kişisel resim sergisini 26 kasım günü Kadıköy Befediyesi Merkez Sanat Galerisi'nde açıyor. Sevim Kazmaoğlu, 1986'da Çizgi Sanat Atölyesi'nde Ressam Mahir Güven ve Ressam Mehmet Pesen ile çalışmaya başladı. Kazmaoğlu'nun 25 yapıünın yer aldığı sergi 5 araük tarihine kadar açık kalacak. BUGÜN • İmza günü Hatay Restoran'da saat 15.30'da duzenlenecek imza gününe Vedat Günyol, Behzat Ay, Hasan Kıyafet ve Müslim Çelik ve Abbas Cılga katüıyor. • Aşk ve Evlilik Tünel Kadın Kültürevi'nde saat 14.00'te Füsun Erbulak'ın "Aşk ve Evlilik" konulu söyleşisi izlenebilir. • Okuma saati Atatürk Kitaplığı Çocuk Kitaplığı Bölumü'nde saat 14.00'te duzenlenecek okuma saatine Erol özdemir, "İyi Kalpli Kız"la kaulacak.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear