Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
CUMHURİYET/14 24 KASIM 1990
AMELİYATI BEKLERKEN— Kas zayıflaması hastalığına
yakalanan 6 yaşındaki Fransız ikizler. anneleri ile top oynu-
yoriar. tkizler aralık ayımn başında ameliyat edilecekleri gii-
nii bekliyorlar. (Fotograf: AFP)
Haksız
gözaltıya
tazminat
ANKARA (Cumhuriyet Bü-
rosu) — Ankara 1. Ağır Ceza
Mahkemesi, Ankara DGM Baş-
savcılığı'nın talimatıyla 6 gün
gözaltında tutulduktan sonra
serbest bırakılan, Adımlar Der-
gisi Ankara Temsilciliği Haber
Müdürü Atilla Aşut'a 3 milyon
lira manevi tazminat ödenmesi-
ne karar verdi. Aşut, Adımlar
Dergisi bürosunda yapılan bir
arama sonrasında, "TBKP
mensubu olmak, bu parti adına
faaliyette bulunmak" savıyla,
18 Ocak 1990 tarihinde gözaltı-
na alınmıştı. 6 gün gözaltında
tutulan Aşut, daha sonra ser-
best bırakılmış, DGM Savcılığı
da hakkında koğuşturmaya yer
olmadığı karan vermişti. Bunun
üzerine Aşut, "Maliye hazine-
si" aleyhine tazminat davası aç-
mıştı.
Avurtraljalı Çiftçi Don Arm-
strong, 140.000 hektar arazinin
yanmasına neden olan yangından sonra geride kalanlan hii-
zünle seyrediyor. Çalıların tutuşmasıyla çıkan yangında bin-
lerce koyun da telef oldu. (Fotograf: Reuter)
Alman gemisi
Silah
araması
İSTANBUL (AA) —
Haydarpaşa Limanı'nda demirli
Alman bandıralı "Kalkara" ad-
h gemide silah arama çalışma-
larının sürdürüldüğü bildirildi.
"Kalkara"nın acentesi, gemi-
nin Yunanistan'dan yükleyece-
ği 2 konteyntr silahı, tstanbul'-
dan geçerek Almanya'ya götür-
mek istediğini Türk makamla-
nna bildirdi. Yetkililerin, Türk
karasularından silah geçirilme-
sinin kabul etmeyeceklerini be-
lirtmeleri üzerine, acente, tale-
bini geri aldı.
Ancak önceki akşam ilaç ve
bazı kimyevi maddeleri bosalt-
ma için Haydarpaşa'ya yanaşan
gemide, her türlü ihtimal değer-
lendirilerek arama yapıldı. Yet-
kililer, henüz silah bulunmadı-
ğını, ancak arama çalışmalan-
nın sürdürüldüğünü belirttiler.
Korku
parkı - Lai
Mei Chai,
Hong
Kong'daki
'korku'
parkında
çalışıyor.
Işlerinin
başında da
fiberglastan
oluştunılan
kopekbaüklan-
nın tozunu
almak gdiyor.
(Fotograf:
Reuter)
HABERLERIN DEVAMI
Genelkurmay, ÖzelHarp Dairesi - Kontrgerilla ilişkileri hakkında basına briflng verecek Özel T V Gazete Sahîplerî
Demirel: Devlet cinayet işletmezANKARA (Cumhuriyet Bü-
rosu) — Kontrgerilla tartışmala-
n genişleyerek sürüyor. DYP
Genel Başkanı Süleyman Demi-
rel, "Devletin birtakım esraren-
giz teşkilatlar vasıtasıyla cinayet
işlettirdiğini kabul etmiyonım.
dedi. Genelkurmay Başkanlığı,
özel Harp Dairesi'nin faaliyetle-
ri konusunda 3 aralık günü ba-
sına brifing verileceğini açıkladı.
DYP Genel Başkaru Demirel,
partisinin dün yapılan grup top-
lantısında kontrgerilla konusu-
na değindi.
1973 yılındaki bazı cinayetle-
rin, "kontrgerilla" adıyla de\
r
lete
bağlı bir örgüt tarafından işletil-
diği iddialannın o dönemin ana-
muhalefet partisi CHP tarafın-
dan ortaya atıldığını hatırlatan
Demirel, şöyle konuştu:
'"Türkiye'de cinayetler işleni-
yor. Bu cinayetleri devlet
işletiyor' ithamının altında TC
Devleti olmazdı. Devlet şu elde,
bu elde, o elde olur, ama TC
Devleti, cinayet işleten devlet
imajıyla Türk halkının öniinde
durmaz. Bu ithamlar karsısında
devlet nerede? 'öyle birşey yok-
tur, devlet cinayet
işlettirmemiştir' desinler. Yabut,
'vardır' desinler. Kim yaptırdıy-
sa, yanndan tezi yok, milletin
savcılığı ne gıine durnyor? Cina-
yet işleme imtiyazı devlet dahil,
kimseye verilmemiştir. Hani biz
Universiteler
anayasa devleti, hukuk devleti
olacağız. Devletin birtakım esre-
rengiz teşkilatlar vasıtasıyla ci-
nayet işlettirdigini kabul etmiyo-
nım. 'Hayır işlettirmiştir' diyen
varsa, ben dahil, devleti idare et-
miş berkesin y-akasına yapışınız.
Eğer benim bu çağnmdan son-
ra hicbir şey yapmazlarsa, biitiin
bu töhmetleri onlann üzerine bı-
rakınm."
Başbakanlığı döneminde ken-
disine bazı ihbarlarda bulunul-
duğunu da kaydeden Demirel,
devlet olarak gerekli tedbirleri
aldıklannı, bir ihbar üzerine za-
manın muhalefet lideri Bülent
Ecevit'i uyardıklannı anlattı.
Demirel, CHP iktidara geldik-
ten sonra da meselenin üzerine
giderek muhalefette bulunduk-
ları sırada "kontrgerilla" iddia-
larını ispata çağırdığını, ancak
zamanın hükümet cevrelerinden
"AHahaşkına kanştırmayın" di-
ye kendisine haber yollandığını
açıkladı. DYP lideri Demirel,
Ecevit'in, BBC muhabirinin bir
sorusu üzerine, "üstüne
varamadık" dediğini ve muhabi-
rin bunu kendisine ilettiğini
söyledi.
SHP'nin TBMM'de grubu
bulunan partilere kontrgerilla ile
ilgili 'Meclis araştırması
yapılsın' önerisi, partilerde tartı-
şılıyor. SHP Grup Başkanvekili
Onur Kumbaracıbaşı, gruplara-
rası ortak tavır belirlenememesi
SERBEST BffiAK1LAN MEMURLAR YİNE GÖZAI3TNA ALEMYOR
DGM 'dilekçecf peşinde
ANKARA (Cumhuriyet Bü-
rosu) — Ankara'da geçim sıkın-
tısı içinde olduklannı belirterek
BM Gıda ve Tarım örgütü'n-
den (FAO) gıda yardımı isteyen
memurlardan gözaltındaki İS'i
dün serbest bırakıldı. Ancak
DGM Başsavcısı Nusret Demi-
ral'ın, "olayın arkasmdaki baş-
ka kişilerin ortaya çıkarılması"
için, dilekçe veren tüm memur-
ların ifadelerinin alınmasını is-
tediği kaydedildi. Bunun üzeri-
ne polis, başkentte FAO'ya di-
lekçe veren memurlara yönelik
kapsamlı bir "gözaltı
operasyonu" başlattı.
DGM Başsavcıhğı'nın dilek-
çeci memurlar için Toplantı ve
Gösteri Yürüyüşleri Yasası uya-
nnca başlamğı soruşturma ne-
deniyle polise verdiği taiimat
üzerine, BM Ankara Temsilci-
liği'ne dilekçe veren belediye
memur ve işçilerinin tümünün
ifadelerine başvurulmak üzere
harekete geçildiği kaydedildi.
Bu işlemin, semt karakolları
aracılığıyla gerçekîeştirildiği,
bircok semt karakolunda bu şe-
kilde ifadesine başvurulmak
üzere gözaltına alman memur ve
işçi bulunduğu öne sürüldü.
Esat Karakofu'nda halen bekle-
tilen 8 memurdan 7'sinin kadın
olduğu, bu kadınlardan yaşlı
olanların sağlık durumlarının
köîü olduğu da öne sürüldü.
Ancak, gözaltı sayısına ilişkin
kesin bir bilgi elde edilemedi.
Olaya ilişkin soruşturmayı
yüruten Ankara DGM Başsav-
cısı Nusret Demiral, dilekçe ve-
ren tüm memur ve işçilerin ifa-
delerine başvurulacağını belirte-
rek "Tümünii dinleyecegiz tabii
ki. Biz şimdi onlan bu işe kimin
tevessul ettirdiğini araştınyoruz.
Bizim memurlanmızla. işçileri-
mizle bir zorumuz yok. Bizi asü
ilgilendiren olayın arkasındaki
kişiler" dedi.
Önceki gece gözaltına alına-
rak, dün de DGM Savcılığı'na
getirilerek 3 saat süreyle sorgu-
lanan 15 memur, akşam saatle-
rinde serfesrbırakıidır—
OZAL'DAN THATCHER'A MESAJ
IUv<
polise
<ıstifanız hepimiziçok üzdü'
protesto
Haber Merkezi — Üniversite-
lerde dün de olaylı bir gun ya-
şandı. Yıldız Üniversitesi'nde
öğrenci derneği başkanı ve bir
üye gözaltına alındı. Basın Ya-
yın Yüksek Okulu'nda kantin-
den öğrencileri çıkarmak için
güç kullanan polis çok sayıda
öğrenciyi tartakladı, bir öğren-
cinin kolu kınldı. Çukurova
Üniversitesi'nde önceki gün iş-
gal nedeniyle gözaltına alınan
öğrencilerden'15'i tutuklandı.
Dün saat 12.10 sıralarında İs-
tanbul Üniversitesi Basın Yayın
Yüksek Okulu kantinine gelen
yaklaşık 30 kişilik çevik kuvvet
ekibi kantinin duvarındaki
"Üniversitede polis istemiyoruz'
yazılı afışleri söktü ve dışan çık-
tı. Polisin dışan çıkması üzeri-
ne kantinde bulunan öğrenciler
polisin üniversitede bulunması-
nı alkışlarla protesto ettiler. Al-
kışları duyan polisler, tekrar
kantine girerek öğrencileri zor-
la dışan çıkarttı. Bu sırada kız
öğrencilerin saçlarından sürük-
lenerek dışan alındığı, erkek öğ-
rencilerin de coplandığı görül-
dü. Polis, olaylarla ilgili olarak
Fehmi Kaya, Ali Kemal Sağlam,
Kürşat Akyol, Mithal Kahra-
man adb öğrencileri gözaltına
aldı. Okul müdürü Tayfun Ak-
güner'in girişimi sonucu 4 öğ-
renci daha sonra serbest bırakıl-
dı. Olaylar nedeniyle dün yapı-
lacak tüm vize sınavlan ileri bir
tarihe ertelendi.
Yıldız'da iki gözaltı
Polis dün öğle saatlerinde ise
Yıldız Üniversitesi'nin yemekha-
nesine girerek yemekhanede asıh
bulunan "fstanbul Yüksek Öğ-
renim Gençliği Dayamşma Der-
neği"ne ait bildirileri indirdi.
Buna karşı çıkan öğrenci Der-
neği Başkanı Zeynel Aslan ile
dernek üyesi Oğuz Giindüz po-
lis tarafından gözaltına alındı.
Olaylar üzerine öğle saatlerinde
üniversite bahçesinde toplanan
öğrenciler bir forum düzenledi-
ler. Forumda öğrenciler, üniver-
sitelerde artan polis baskısını ve
polisin okullara girmesini pro-
testo ettiler, kartondan yapılmış
iki polis şapkasını yaktılar. Öğ-
renciler daha sonra üzerinde
"Yaşasın demegimiz" adlı yazıh
iki pankartı açarak dış kapıya
doğru yüriidüler. Dış kapıya
pankartlan asan bir grup öğren-
ci, sloganlar atarak okula girdi-
ler. Olaylara polisin müdahaie
etmediği gözlendi. Pankartlar
daha sonra polis tarafından in-
dirildi.
ANKARA (Cumhuriyet Biı-
rosu) — Cumhurbaşkanı Turgut
Özal. tngiltere Başbakanı Mar-
garet Thatcher'a bir mesaj gön-
dererek görevden aynlma kara-
rından üzüntü duyduğunu bil-
dirdi. özal, Thatcher'ın "önde
gelen uluslararası bir şahsiyel"
olduğunu ifade ederek, Türkiye
ile tngiltere arasındaki dostlu-
ğun Tahtcher döneminde önem
kazandığını vurguladı.
özal, Thatcher'a dün gönder-
diği mesajda, "Ülkenizin yöne-
timinin başında geçen yıllarda
almış olduğunuz cesurane ka-
rariar seckin kariyerinize dam-
gasını vurmuş olmakla birlikte,
özellikle bu kararınız hepimizi
çok iizmüş bulunuyor" dedi.
Özal, Thatcher'ın karanm içeren
mesajı "büyük bir üzüntü ile"
aldığını belirterek şu görüşleri
dile getirdi:
"Zira siz, sadece kendi ülke-
sinde tarihi başarılar elde etmiş
önemli bir lider olmakla kalma-
yıp, aynı zamanda zeka ve sağ-
duyusu dunyada berkesin saygı-
sını kazanmış. önde gelen ulus-
lararası bir şahsiyetsiniz.
Önceki başanlı siyasi hayatı-
nızı hiç düşünmesek bile başba-
kan olarak görev yaptığınız 12
yıla y«kın süreye şöyk bir bak-
tıgımızda sizi ve sizi takdir eden-
ler için gurur duyacaklan bir ba-
şanlar hazinesi görüriiz."
özal, mesajında, Thatcher'ın,
sağUıksLz ekonomiyi canlandırdı-
ğı, "Büieşik Krallıgın demokrasi
ve banşm savunucusu rolünü"
ülkesinin "şanlı geçmişine
yanışır" biçimde pekiştirdiği go-
riişüne yer verdi. Özal, mesajın-
da. "mutlu bir raslantı sonucu
Türkiye'de benimkiyle cakısaa
görev süreniz boyunca ekono-
mik ve diger alanlardaki ilişki-
lerin yanısıra siyasi alanda da
ikili ilişkilerimizin seviyesinden
büyük bir memnuniyet ve ger-
çekten gurur duvacagımız ne-
denler olmuştur. Siz her zaman
benim gercek bir şabsi dostum,
ülkeniz ise sizin liderliğinizde
güçlü bir müttefikimiz
olmuştur" dedi.
Özal, mesajını şöyle ta-
mamladı:
"Sizi dün televizyonda ve ber
zaman olduğu gibi büyük bir
azimle konuşurken göriince, bir
kez daha hur dünyanın istisnai
yeteneklerinize ve sağ duyunu-
za güvenebilecegi ve geçmişte ol-
duğu gibi gelecekte de geniş tec-
rübenizden yararlanabileceğine
emin oldum."
rngütere'nin politikası değişnıeyecek
LONDRA (Cumhuriyet) —
Türkiye'nin Avrupa Topluluğu
üyeJeri arasındaki en sadik dost-
lanndan olan Başbakan Marga-
ret Thatcher'ın yerine gelecek
yeni liderin tngiltere'nin Türki-
ye'ye karşı 11.5 yıldır sürdürdü-
ğü siyaseti değiştirmesi beklen-
miyor.
12 Eylül 1980'den beri Türki-
ye'nin sürekli yanmda yer alan
Thatcher yönetimi, Türkiye'nin
Avrupa Konseyi'nden çıkartıl-
ması girişimlerine de sürekli
karşı durmuş ve 1981-1983 ara-
sındaki Milli Güvenlik Konseyi
(MGK) döneminde Türkiye'nin
özellikle Avrupa forumunda se-
sini duyurmasma yardımcı oldu.
Türkiye'ye bu dönemde en yakın
olan Avrupa hükümeti Ingilte-
re'ydi. Başbakan Thatcher ile
dönemin başbakanı Özal arasın-
daki siyasal görüş benzerlikleri
de Türkiye-lngiltere yakınlığını
arttırdı.
Çeşitli komplo teorilerine
karşın Thatcher yönetimi, Tür-
kiye'nin öneminin farkında ola-
rak ve Thatcher'ın, "Sürekli ba-
nş, güçlü savunma ile mümkün-
dür" görüşünden de hareketle
Türkiye*yi olanak çerçevesinde
koUayarak bir denge siyaseti
güttü.
Thatcher'ın yerini alması bek-
lenen üç adaydan yalmzca Mic-
hael Hesejtioe, Türkiye savunma
siyasetinde etkin bir rol oynadı.
Savunma bakanhğı sırasında
Türkiye'ye Tornado uçaklan,
Ingilterede zorlu yanş
(Baştarafı 1. Sayfada)
görüşü yazılı ve sözlü başında
sürekli biçimde işleniyor. Ma-
jor'ın alçakgönüllü ve sade geç-
mişi de bir avantaj olarak sunu-
luyor. Devlet adamı olmak için
mutlaka ayncalıklı ailelerden
gelerek özel okullar ve mükem-
mel üniversitelerde okumak ge-
rekmediği örnek olarak gösteri-
liyor. Babası bir sirkte trapezci
olan Major, ortaokuldan terk,
otobüs şoförlüğü için başvur-
muş, ama işe alınmamış, banka
memurluğundan bankacılığa ve
Maliye Bakanlığı'na yükselebi-
len bir yetenek olarak sunulu-
yor.
Adaylardan Dışişleri Bakanı
Douglas Hurd, saygınlığı olan
ancak 1970'lerden gelen, beş yıl
sonra 65 yaşına, yani emeklilik
çağına girecek "bir devlet
adamı" olarak görülmekte. Sırf
Major'm seçilmesine yardımcı
olmak, "onun elinden tutmak"
amacıyla liderlik yarışına
'kerhen' girdiği belirtiliyor.
Hurd, partinin, Ingiliz sermaye
ve siyaset eevrelerinin "dnnnuş
oturmuş" kesiminin adayı. Hele
Körfez bunalımı savaşa dönüş-
me asamasma gelmişken dış si-
yasette en yetkili uzman olarak
görülüyor.
Muhafazakâr Parti'de büyük
çalkantıya neden olan Michael
Hesdtine ise Thatcherizm'de re-
form öneren bir aday. özellik-
le Avrupa Topluluğu konusun-
daki göriişlerini iki ayrı kitapta
toplayan Heseltine, lngiltere'-
nin AT ile bütünleşmesi ve AT'-
nin gelecegi hakkında en çok
F-16 uçaklan için elektronik do-
nanım, sırtta taşınır telsiz sis-
temleri, zırhlı personel taşıyıa ve
helikopter satışı olanaklan araş-
tınldı. En büyük satış kalemini
oluşturan Tornado uçaklan için
gerekli mali düzenleme, 1984'te
"tngiltere İhracatı Destekleme
Dairesi" (ECGD), Türkiye"yi
kredi açısından riskli gördüğü
için yapılamadı. Tornado uçak-
lannın yapımında rol alan Al-
manya ve Italya, Türkiye'ye açı-
lacak krediyi yüzde 85 oranın-
da garantiledikleri halde, Thatc-
her hükümeti, ECGD'den olum-
suz yanıt aldığı için harekete ge-
çemedi.
Sutta taşınır telsiz ihalesini ise
geçen yıl Marconi şirketi kazan-
dı.
kafa yoran kişi, ancak "Thatc-
her gibi bu rüzyıfan en başanlı
lideri"ne karşı çıktığı için
Thatcher'a sadık milletvekille-
rinin, Heseltine'ın ardmdan git-
mesi şimdilik uzak bir olasıük
görülüyor. Buna karşılık, lider-
lik için yapılan ilk tur oylama-
da milletvekillerinin yanya ya-
kıru kendisini desteklemişti. ln-
giltere'nin iş ve ticaret merkezi
'Ciry' için en çok güven veren
isim yine o. İlk kurduğu işte if-
las eşiğine gelerek ardından
ikinci kez milyoner olabilen He-
seltine, çokuluslu finans ve sa-
nayi çevrelerının yakından tanı-
dığı bir kişi. Özelleştirme, kişi-
sel girişim, rekabet, piyasa eko-
nomisi, parasalcılık gibi Thatc-
her dönemi ile ilişkili siyasetle-
re yatkın.
durumunda, SHP eski Genel
Sekreteri Deniz Baykal ile lzmir
Milletvekili Ahmet Ersin'in
"kontrgerilla" konusunda ayrı
ayn verdikleri Meclis araştırma
önergelerinin işleme konacağını
söyledi.
Kontrgerilla tartışmalanyla il-
gili olarak Ankara Cumhuriyet
Başsavcısı Fadü tnan, UBA'ya
başında çıkan haber ve açıkla-
malan ihbar kabul etmediklerini
söyledi. Inan, bu tartışmalann
Türkiye'de uzun yıllardan beri
sürdüğüne dikkat çekerek "Me-
muriyerimizde bu konuda ber-
hangi bir soruşturma açılmadı,
açılması da duşünülmüyor. As-
keri suçlarla ilgili konular, askeri
savcüıklarla askeri mahkemele-
rin görev alanına girer. Biz hayal
edenlerie, mücerret şeylerle uğ-
raşmayız. Vatandaşın dilekçe
verme hakkı vardır. Bize dilekçe
verilirse her dilekçe gibi o da is-
lem göriir" şeklinde konuştu.
Bu arada Genelkurmay Baş-
kanlığı'nca yapılan açıklamada,
Özel Harp Dairesi'nm/faaliyetle-
ri konusunda 3 aralık günü ba-
sına brifing verilecği açıklandı.
Genelkurmay Başkanı Orgene-
ral Necip Torumtay,
"kontrgerilla-Özel Harp
Dairesi" ilişkileri konusundaki
iddialar üzerine geçtiğimiz gün-
lerde bir açıklama yapmış, an-
cak bu açüclamanın yeterli ol-
ttathfı öne sflrtihnıiştu.
Thatcher
(Baştarafi 1. Sayfada)
tileri ile çeşitli örgütler^rafından
Türkiye'ye insan haklan konu-
sunda yöneltilen ağır eleştirile-
re rağmen Bayan Thatcher'ın
Ankara'ya karşı her zaman 'uz-
laşmacı' bir tutum takındığı da
bir gerçekti. Bayan Thatcher bu
nedenle, iilkesinde kendisine yö-
neltilen eleştirilere ise hiçbir za-
man boyun eğmedi.
'Demir Leydi'nin, biri resmi
biri de gayrı resmi olarak Tür-
kiye'yi iki kez ziyaret etmesine
yol açan Özal-Thatcher dostlu-
ğunun temelinde her iki liderin
ekonomik alanda aynı felsefeye
inanmaları yatıyordu. Nitekim,
Bayan Thatcher, Türkiye'ye ni-
san 1988'de yaptığı resmi ziya-
ret sırasında onuruna veriJen ye-
mekte dönemin Başbakanı Tur-
gut özal'a dönerek şöyle konuş-
muştu:
"ingiltere'de secmenler benim
Özal'cı politikamı onaylamışlar-
dır. Sizin poliükanızın Türkiye1
de nasıl adlandırüdığını bilmiyo-
ram. Ancak aynı şeylere inandı-
ğımız bir gerçektir."
İki lider arasındaki özel dost-
luğun filizlenmesinde ilginç bir
tesadüfün de etkisi büyüktü.
Çeşitli uluslararası toplantılarda
alfabetik sıralamada Türkiye'nin
tngiltere (United Kingdom) ile
yan yana düşmesi, Cumhurbaş-
kanı özal ile Başbakan Thatc-
her'm birbirlerini daha yakın-
dan tanımalanna yol açmıştı.
özal'ın 1986 yıhnda tngiltere'ye
yaptığı resmi ziyaretle başlayan
bu yakınlık, Bayan Thatcher'ın
başbakanhğının son günlerine
kadar sürdü.
Bayan Thatcher'm, 1988 yıhn-
da Başbakan özal'ın resmi da-
vetlisi olarak Türkiye'ye gelme-
si, birkaç açıdan önemliydi. Her,
şeyden önce bu bir tngiliz baş-
bakam tarafından Türkiye'ye ya-
pılan ilk ziyaretti. Ziyaretin 12
EylüTün yarattığı olumsuz ima-
jın silinmesi için çabalann sür-
düğü bir sıraya rastlaması ise
Batılı diplomatik çevrelerde
"Türkiye ile dayanışmamn bir
siyasi ifadesi" olarak yorumlan-
mıştı.
Özal-Thatcher görüşmelerinin
gündeminin esas maddelerinin
Kıbns ve Türkiye'nin AT üyeli-
ği gibi konulardan oluşacağı ön-
ceden bildirildiyse de içeride ve
dışandaki kuşkucu kesimler zi-
yarete farklı açıdan bakmışlar-
dı. Bu kesimler Bayan Thatc-
her'ın, başta 3. Boğaz Köprüsü
olmak üzere özellikle savunma
sanayii alanında çeşitli uluslara-
rası ihalelerin tngiliz şirketleri-
ne verilmesi gibi pragmatik bir
nedenle Türkiye'ye geldiğini sa-
vunmuşlardı.
Margaret Thatcher'ın Türki-
ye/ve son ziyareti ise geçen nisan
ayında gerçekleşti.
(Baştarafı 1. Sayfada)
lerde Cumhurbaşkanı, Başba-
kan ve pariamentoda grubu bu-
lunan siyasi partilerin genel baş-
kanlanna gönderecegiz ve görüş
toplayacağız" dedi.
TRT'nin yeni düzenleme ile
"maH özerklige" kavuşturulma-
sı üzerinde önemle durduklan-
m belinen Ali Baransel, Yüksek
Kurul'un anayasanın televiz-
yonda devlet tekelini düzenleyen
133. maddesinin değiştirilmesi
konusunda görüş birb'ğine var-
dıklannı söyledi. Baransel bu
konuda, "TRT Genel Müdürlü-
ğü'nün özerk ve tarafsız bir ku-
nıluş olmasını öngörüyoruz.
Aynı zamanda bu kuruluşun
mali açıdan daha da güçlendi-
rilmesinden yanayız. Çünkü bu
kuruluş bu özerk yapısıyla ulu-
sal yaymcılık misyonunu daha
etkili ve daha duyarlı bir şekil-
de sürdürecektir" diye konuştu.
özel radyo ve televizyon için
ana ilkeleri belirlediklerini söy-
leyen Ali Baransel, "Batı dün-
yasında bulunmamız nedeniyle
bu dünyanın benimsenen hukuk
ilkeleri, ifade ve iletişim özgür-
lüğü, çoğulculuk gibi ilke ve
kavramlardan yola çıkılarak"
yabancı sermaye payının sınırlı
tutulacağı bir "özel bizmel"
şekii planladıklannı bildirdi.
Baransel, özel radyo ve TV ya-
tırımcılarında ayrıca "Türkiye
topraklarının yansına hitap
edebüecek" nitelik aranması ge-
reğine inandıklannı söyledi.
Radyo Televizyon Yüksek
Kurulu Başkanvekili Ali Baran-
sel, ilgili yerlere sunacakları ra-
porun içeriği konusunda da şu
görüşü açıkladı: "Özel radyo ve
TV'lerin de bir kamu hizmeti ni-
teiiğinde görev yapmalan gerek-
tiğini düşünüyor ve istiyoruz. O
zaman Yüksek Kurul'u bağla-
yan ilke ve prensiplerin aşağı
yukan bu kuruluşlan da bagla-
masını istiyoruz. Bunlar ne? Ya-
yınlarda ülkenin ve milletin bö-
lünmez bütünlüğünü, toplumun
huzunınu, genel ahlakını konı-
yucu ve egitim amaçlı yayınlan
yapmak biçiminde sıralanıyor".
(BafUtrafı 1. Sayfada)
lerin işçi sendikasınca yeterli gö-
rülmediği vurgulandı.
Üç gazetede grev uygulaması-
na geçileceğinin duyurulması
üzerine Türkiye Gazete Sahiple-
ri Sendikası Genel Sekreteri
Remzi Erkürem'in yaptığı yazı-
lı açıklamada, bazı gerçeklerin
açıklanmasının zorunlu görül-
düğii kaydedildi ve şöyle denildi:
"Sendikamız üyesi gazetelerin
bugüne kadar demokrasi ve bu-
nun doğal sonucu olan toplu pa-
zarlık ve işçi haklan konusun-
da gerekli öncülüğü, saygıyı ve
titizliği gösterdiği yadsmamaz.
Gazete çalışanlan sendikası ile
yapılmış olan Toplu tş Sözieş-
mesi işçi haklan açısından Ül-
kemizde bugüne kadar imzalan-
mış bulunan diğer Toplu İş Söz-
leşmeleri içinde en yüksek hak-
Iarı taşıyan örnek sözleşmeler-
dendir.
İşçi çıkarmaları konusunda
gerek tşçi Sendikalarmın gerekse
bu konuyla ilgilenen bilim
adamlannın en büyük özlemi
olan gerekli sebebe dayamlarak
işten çıkarma konusu Türkiye
Gazeteciler Sendikası ile yapılan
sözleşmelerimizde yer almış, taz-
minatsız işten çıkarma uygula-
ması da hemen hemen hiç olma-
mıştır. Yine ihbar Anellerinde 7
aya varan süreler kabul edilmiş
ve kıdem tazminatı her yıl için
50 gün olarak saptanmıştır. Bu-
ler ile yılda ancak 180 gün civa-
nnda bir çaüşmayı öngörmekte-
â\f:
Açıklamada, "Parasal konu-
larda ise, aslında yüksek olan
sosyal yardımlarda yüzde 300
oranında artışlar sözJeşme mü-
zakerelerinde işveren sendikasın-
c& önerilmiş olmasına karşın
bunlar işçi sendikasınca yeterli
görülmemiştir. Bir önceki söz-
leşmede enflasyona endekse edi-
len ve böylece korunan ücretler,
bu kez hem gelebilecek enflas-
yonu aşacak hem de önemli öl-
çüde refah payuıı kapsayacak şe-
kilde işverenlerce önerümiştir"
denilerek şöyle devam edildi.
"Buna göre örneğin ortalama
giydirilmiş brüt ücreti
1.500.000r- TL olan personelin
ilk altı ay içinde giydirilmiş
ücreti 3.380.000- TL, bunu ta-
kip eden ikinci altı ay için de
3.825.000^ TL ve ikinci yılm
başında 5.866.00&— TL olacak-
tır.
2.000.000=— TL ücreti olan
ise, ilk altı ay 4.257.000r- TL,
ikinci altı ayda 4.832.000r- TL
ve ikinci yılın başında
7.476.000^ TL olacaktır.
Türkiye Gazeteciler Sendika-
sı'nın her yıl toplusözleşme yap-
ma önerisi, dünyamn hemen he-
men her yerinde ve Ülkemizde
yerleşmiş iki yıllık sözleşme sü-
resi geleneğine aykın, aym za-
manda olanaksız bulunmustur!'
na karşı İşçi Sendikası işyerlerin- rGSMen açiklama
deki iş disiplinini ve etkinlikleri Türkiye Gazeteciler Sendikası
felce uğratacak bir tutumla ka- Genel Sekreteri Ziya Sonay,
bulü olanaksız öneriler getirmiş- Milliyet, Cumhuriyet ve Tercü-
tir. Bu öneriler, gazetelerin uy- tnan gazeteleri için sürdurül-
mak zorunda olduğu çağdaş ge-
lişme ve teknolojilere açılma
olanaklannı tamamen önleyici
nitelikte bulunmustur. Çalışma
süreleri, toplu sözleşmeye tabi
gazetelerimizde haftalık 35 saat" sında, görüşmeler sırasında iş-
olarak düzenlenmiş, yülık ücretli verenler tarafından getirilen her
izinlerde de en az 30 olmak üze- önerinin, en kısa sürede üyele-
re 45 günlük izin hakkı kabul re duyurulduğunu belirtti. So-
edilmiştir. İşçi Sendikası bu uy- nay, "Ancak, gerek sendika yö-
gulamalara karşı da önemli netimi, gerekse üyelerimiz, işve-
oranlarda fazla istemlerde bu- ren önerilerini kabul edilebilir
lunmuştur. Sendika yeni öneri- nitelikte bulmamışlardır" dedi.
man
mekte olan toplu iş sözleşmesi
görüşmelerinde, işverenlerin
önerilerinin kabul edilebilir ni-
telikte olmadığını söyledi.
Ziya Sonay, yazılı açıklama-
BM'de 'sıcak' hafta
(Baştarafı 1. Sayfada)
lannın, gelecek hafta New
York'ta bir araya gelerek,
Irak'a karşı güç kullanılmasını
görüşeceklerini duyurdular. BM
dıplomatlarına dayamlarak ve-
rilen bu haberlerden önce, İngü-
tere Dışişleri Bakanı Douglas
Hurd, Güvenlik Konseyi'nin bir
hafta içinde Irak'a karşı güç
kullanılmasına izin veren bir ta-
sarı için toplanacağını açıkladı.
İsrail 'iizgün'
İsrail Savunma Bakam Moşe
Arens, Suriye Devlet Başkanı
Hafız Esad'la Irak Devlet Baş-
kanı Saddam Hüseyin arasında
"fark olmadığını" öne sürdü.
Arens, Tel Aviv Üniversite-
si'nde yaptığı konuşmada, "Su-
riye, terorizme kansmaya devam
ediyor ve acımasız bir diktatör
olan Hafız Esad silaha başvur-
raaktan çekinmiyor" dedi.
Amerikan yönetiminin Suri-
ye'yi "terorizmi destekleyen ül-
keler" listesinden çıkarmasın-
dan kaygılandığını belirten
Arens, bununla birlikte Bush-
Esad görüşmesini olumsuz kar-
şılamadığmı kaydetti ve "Şamir
de Esad'la görüşürse memnun
olurum" dedi.
tsrail Savunma Bakanı,
Bush'un bölgede, Mısır, S.Ara-
bistan ve şimdi de Suriye lider-
leriyle görüşmesine karşın îsra-
il'e uğramamasından ve Israilli
yöneticilerle görüşmemesinden
yakındı. Arens, Dışişleri Baka-
nı Baker'ın da Bush gibi davran-
dığını vurguladı.
Almanya Başbakanı Helmut
Kohl, Körfez krizine banşçı yol-
dan çözüm bulunması çağrısını
yineledi, ancak Irak'ın Batılı ül-
ke vatandaşlannı elinde tutma-
ya devam ederek "ateşle oyna-
dığını" bildirdi.
Irak'ın, tüm Alman vatandaş-
lannı serbest bırakacağı yolun-
daki açıklamasından memnuni-
yet duyduklannı belirten Kohl,
ancak bunun yeterli olmadığını
kaydetti ve tüm rehinelerin salı-
verilmesini istedi.
Şevardnadze Çin'de
SSCB Dışişleri Bakanı Edu-
ard Şevardnadze, "sürpriz" ola-
rak nitelendirilen Çin gezisinde
meslektaşı Kian Kişen ile Kör-
fez krizini görüştü.
Çin Haber Ajansı, Şevard-
nadze ile Kian arasındaki görüş-
mede, iki tarafın da Körfez kri-
zine ilişkin pek çok noktada gö-
rüş birliğine vardığını bildirdi.
Ajans, iki dışişleri bakanımn
da Irak'ın Kuveyt'i işgalini ve ü-
hakını şiddetle kınadığını ve en
kısa zamanda Irak'ın Kuveyt'ten
çekilmesini istediklerini kaydet-
ti.
Kian'la Şevardnadze arasında
yaklaşık bir buçuk saat süren
görüşmede, krizin giderilebilme-
si amacıyla bundan sonraki adı-
mın ne olabileceği konusunda
anlaşmaya vanhp varılmadığı
konusunda bilgi verilmedi.
Ajans, görüşmeleri 'özel' ola-
rak nitelendirdi ve iki dışişleri
bakanına da sadece bir danış-
man ve çevirmenin eşlik ettiği-
ni bildirdi.
Yabancı basın mensuplanrun,
iki ülkenin dışişleri bakanlan
arasındaki görüşmeyi izlemesi-
ne izin verilmedi. Şevardnadze
Moskova'ya gitmek üzere Çin-
den ayrıldı.
Washington Post
Bu arada VVashington Post
gazetesi, Amerikaü askeri yetki-
lilerin savaş çıkması durumun-
da mühimmat ve yedek parça-
lann yetmemesinden kaygı duy-
duklannı ve üretimi arttırmak
amacıyla çalışmalar yürüttükle-
rini bildirdi.
Genelkurmay başkanı ve ba-
zı birlik komutanlannın 30 gün-
lük stok bulundurma amacını
güttükleri kaydedildi.
Pentagon sözcüsü, bü konu-
ya ilişkin açıklama yapmayı red-
detti.
VV'ashington Post, Amerikan
ordusunun Körfez'deki gereksi-
nimleri karşılamak amacıyla
NATO stoklarındaki bazı geliş-
miş silahları kullandığını öne
sürdü.
Gazete, silah ve mühimmatta-
ki bu sıkıntıyı, yaklaşık 400 bin
Amerikan askerinin hizmete
aJınması için bir belirti olarak
nitelendirdi.
ABD, Körfez bölgesine gön-
dereceği takviye güçlerin taşın-
ması için NATO'daki müttefik-
lerinden uçak ve gemi yardımı
istedi.
Kuveyt'te yasak kalktı
Irak yönetimi, Kuveyt'te 2
ağustos tarihinden bu yana yu-
rürlükte olan gece sokağa çıkma
yasağını kaldırdığını açıkladı.
Irak resmi haber ajansı İNA ta-
rafından dün verikn habere gö-
re, 23.00-07.00 saatleri arasında
uygulanan sokağa çıkma yasa-
ğını kaldırma karan, "bölgede
yasamın normale döndüf ü" ge-
rekçesiyle ahndı.
Anayasa
(Baştarafı 1. Sayfada)
Adayların özgeçmişleri:
Ahmet Mesçioglu: 1942 yüın-
da Ankara'da doğdu. Ankara
tktisadi ve Ticari tlimler Aka-
demisi'nden mezun olduktan
sonra 1968'de Sayıştay'da de-
netçi yardımcısı olarak göreve
başladı. 1985 yılında, TBMM
Plan ve Bütçe Komisyonu'nda
ANAP milletvekillerinin oylan
ile Sayıştay üyeliğine seçildi.
Halen 1. Daire üyesi olarak gö-
rev yapıyor.
Haşim Kıbç: 1950 yıhnda Kır-
şehir'in Çiçekdağ ilçesinde doğ-
du. 1972 yılında Eskişehir Ikti-
sadi ve Ticari tlimler Akademi-
si'nden mezun olduktan iki yıl
sonra Sayıştay'da denetçi yar-
dımcısı olarak göreve başladı. ,
1985 yılında da Mesçioglu gibi
ANAP milletvekillerinin oylan
ile Sayıştay üyeliğine seçildi.
Halen 8. Daire üyesi olarak gö-
rev yapjyor.
Emin Utaş. 1928 yılında Kay-
seri'de doğdu. Ankara Hukuk
Fakültesi'nden mezun olduktan
sonra bir süre avukatlık yaptı.
1959'da Sayıştay'da denetçi yar-
dımcısı olarak göreve başladı.
1982'de de Sayıştay üyesi oldu.
Halen 6. Daire üyesi olarak gö-
rev yapıyor.
SATILIK PORTATÎF
BİLGÎSAYAR
TOSHIBA (T 1000)
512 KB
1500 USD
Vade yapılır.
TeJ.: 517 65 96