23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CUMHURİYET/10 HABERLER 14 KASIM 1990 P A R T I L E R D E N Suç katıldığı telekonferansın Fransız Antenne-2 kanalında yayımlanmamasına rağmen TRT'de yayımlanmasıyla ortaya çıkan skandal nedeniyle TRT Genel Müdürü Kerim Aydın Erdem hakkında g cumhuriyet savcıhğına suç duyurusunda |İJ bulunacak. SHP'nin başvurusunda Genel j Müdür Erdem'in ağır hizmet kusuru işlediği gerekçesiyle cezalandırılması istenecek. Gölge kabinenin TRT'den sorumlu Devlet Bakanı Tayfur Ün, Magic Box yayınlarıyla ilgili olarak PTT Genel Müdürlüğü hakkında suç duyurusunda bulunmak üzere de gerekli çahşmalara başladıklarını da söyledi. (ANKARA/UBA) Gericilikle mücadele ^o e b r S,a ve mücadele partisi kurulacak. Parti kurucusu avukat Cemal Özbey, Türkiye Cumhuriyeti'nin sadece tabelalarda kaldığını öne sürerek "Amacımız, yobazlarla mücadele etmek ve Türkiye'yi bulunduğu durumdan kurtarmak. Sol partiler bu mücadeleyi veremiyor" dedi. UBA muhabirine bilgi veren Cemal Ozbey, partinin tüzüğünün hazır olduğunu belirterek şunları söyledi: "Partimiz Atatürk ilke ve inkılaplarına saygılı olacak ve onun karşısındakilerle mücadele edecektir. Türkiye'ye şeriat ve hilafet hâkim olmuştur. Türkiye Cumhuriyeti'nin adı sadece tabelalarda kaldı. Bütün radikaller parti çatısı altında toplanarak mücadele etmeliyiz." (Ankara/UBA)' D e v l e t Bakanı Mustafa T a ş a r ı n R e f a h Partisi'nin güçlenmesine yönelik raporundan sonra, yaptıkları araştırmalarda benzer sonuçlar gördüklerini belirten ANAP Genel Başkan Yardımcısı Metin Gürdere, "Refah Partisi'ndeki kıpırdanma, yasanan köklü değişikliklere direniştir. Serçeden korkan dan ekmez, a m a biz tepkilerden korkarak değişikliğin önüne geçmeyeceğiz" dedi. ANAP'ın araştırma ve planlamadan sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Metin Gürdere, Mustafa Taşar'ın raporundaki saptamalann sır olmadığını belirtti. Kendilerinin de benzer sonuçlara vardığını kaydeden Metin Gürdere, Refah Partisi'ndeki gelişmeyi, "kurulu ekonomik düzene, sosyal düzene ve üstü örtülü şekilde anayasal düzene tepki olduğunu" belirtti. (ANKARA/ANKA) P A R L A M E N T O D A N Ilaç önergesine ret Aydın Milletvekili Hilmi Ziya Postacı ve arkadaşlan tarafından "ilaç fiyatlan ve ilaç sanayii" konusunda verilen genel görüşme önergesi reddedildi. önerge üzerinde hükümetin görüşlerini acıklayan Sağlık Bakanı Halil Şıvgın, son 10 yılda ilaç fiyatlannın 46 kat arttığını, enflasyonun ise 49.5 kat yükseldiğini belirterek "tlaç fıyatları enflasyona göre daha asağı tutulmaktadır" dedi. SHP grubu adına konuşan Hilmi Ziya Postacı, ülkemizde yeterli sayıda ilaç üreticisi firma bulunmasına rağmen ağırhğın yabancı sermayeye ait olduğunu söyledi. Postacı, ilaç hammaddelerinin yüzde 70'inin ithalat yoluyla karşılandığını anlatarak ilaç iç piyasasında sağlıklı bir rekabet ortamı bulunnıadığını bildirdi. (Ankara/AA) HEP İl Başkanı DGM'de • ŞANLIURFA (AA) — Şanhurfa'da güvenlik kuvvetleri tarafından gözaltına alınan Halkın Emek Partisi il başkanı Dr. Halil Acar, Diyarbakır Devlet Güvenlik Mahkemesi'ne sevk edildi. Acar'ın, geçen günlerde Kahramanmaraş'ta yapılan bir operasyonda sağ olarak ele geçirilen ve halen Diyarbakır DGM'de yargılanan bir teröristin ifadesi üzerine gözaltına alındığı ve daha sonra DGM'ye sevk edildiği bildirildi. Perinçek yargılandı • ERZİNCAN (Cumhuriyet) — Tunceli lnsan Hakları Derneği'nce düzenlenen bir konferansta KurtçUlük lehine konuşmalar yaptığı gerekçesiyle Erzincan Devlet Güvenlik Mahkemesi'nde hakkında dava açılan gazeteri- yazar Doğu Perinçek'in yargılanmasına dün Erzincan DGM'de başlandı. Eski 2000'e Doğru Dergisi Yayın Yönetmeni Doğu Perinçek, Ktirt sorunu çözümünde devletin iflas ettiği görüşünü savundu. 21. yüzyıla yaklaştığımız bugünlerde uluslan zorla birleştirmenin olanaksız olduğunu savunan Doğu Perinçek, "Böyle bir birlik anlayışı vicdana aykırıdır. Ben konferanstaki konuşmamda samimi olarak birliği savundum" dedi. Mahkeme heyeti davayı Tunceli'deki konferanstan alınan teyp bandının dinlenmesi için 11 aralık salı gününe erteledi. İnönü ve EcevitTi sempozyum • Istanbul Haber Scrvisi — Istanbul Üniversiteleri öğretim Üyeleri Derneği'nce düzenlenen "Yüksek öğrenim Sorunları Sempozyumu" 24-25 kasım tarihlerinde Maçka Maden Fakültesi salonlarında yapılacak. Sempozyuma SHP lideri Erdal İnönü ile DSP İideri Bülent Ecevit'in de katılacağı bildirildi. Sadi lnnak'a devlet töreni • tSTANBUL (AA) — îstanbul Tıp Fakültesi Hastanesi'nde ölen eski başbakanlardan Ord. Prof. Dr. Sadi lrmak, bugün devlet töreniyle toprağa verilecek. Irmak için bugün saat 10.00'da îstanbul Tıp Fakültesi 14 Mart Amfısi, saat 11.00'de l.Ü. merkez binası ve vilayet önünde tören yapılacak. Sadi Irmak'ın cenazesi daha sonra Fatih Camii'nde kılınacak ikindi namazından sonra Aşiyan Mezarhğı'nda toprağa verilecek. Unalp toprağa verildi • İZMİR (Cumhuriyet Ege Bürosu) — Kalp krizi sonucu yaşammı yitiren DYP kurucularından, Merkez Karar ve Yürütme Kurulu Uyesi Halil Ünalp dün toprağa verildi. Partililerce Alsancak Hocazade Camisi'ne getirilen Ünalp'in cenazesi DYP il binası önüne getirildi. Buradaki törenden sonra Karşıyaka Mezarlığı'na götürülen Ünalp'in cenazesi, kılınan cenaze namazının ardından toprağa verildi. Cenaze törenine DYP îl Başkanı Rasih Öztürk, eski il başkanlan Rıfat Serdaroğlu, Sabit Osman Avcı, eski îzmir Belediye Başkanı Jhsan Alyanak, partililer, belediye meclisi ve il genel meclisi üyeleriyle Ünalp'in ailesi ve yakınlan katıldı. ÖLÜM ~ Doç. Dr. Mithat Enç • ANKARA (AA) — özürlü çocuklann eğitimi konusunda yaptığı çalışmalarla tanınan Ankara Üniversitesi Eğitim Fakültesi emekli öğretim üyelerinden Doç. Dr. Mithat Enç, geçirdiği bir rahatsızlık sonucu önceki gece Yalova'da öldü. Evli ve 2 çocuk babası olan Doc. Dr. Mithat Enc, tngilizce ve Almanca biliyordu. EnçMn cenazesi, 15 kasım perşembe günü Ankara'da toprağa verilecek. AÇIKLAMA • Gazetenizin 23.10.90 tarih 23768 sayı'lı nüshasının 18. sayfasının ilk sütununda "700 Yaşındaki Cenovah öldürülüyor" manşetli iki sütundan ibaret Ümit Beyazoğlu tarafından hazırlanan yazıdaki haber beyanı, tarafıma ait olmayıp tamamen hilafı hakikattır. Durumdan hiç haberim olmadığı gibi aslen böyle bir durum da söz konusu değildir. Başkaları tarafından adım kullanılarak beyanda bulunulmuştur. NUR GÖRPE DYP lideri Demirel, ÖzaVı Bush'a özenmekle suçladı 'Başkankk sistemine hayır'DYP lideri, cumhurbaşkanını halkın seçmesinden yana olduklarını, ancak başkanlık sisteminin Türkiye'yi ve parlamentoyu bir kenara atacağını, Türkiye'nin başkanlık sistemine henüz hazır olmadığını söyledi. ANKARA (Cumhuriyet Bü- rosu) — DYP Genel Başkanı Siüeyman Demirel, Cumhur- başkanı Özal tarafından ortaya atılan başkanlık sistemine kar- şı çıktı. Cumhurbaşkammn halk tarafından seçilmesine "evet" dediklerini bildiren Demirel, başkanlık sisteminin parlamen- toyu bir kenara iteceğini söyle- di. Demirel, dün DYP Grubu'n- da yaptığı konuşmada, son günlerdeki öldürme olaylarına değinerek bunları kamu görevi yapanlan yüdırma çabası olarak niteledi. Sözlerine, Bayrampa- şa Cezaevi Savcısı Niyazi Fikret Aygen'in öldürülmesini kınaya- rak baslavan Demirel. "Bu fil- mi daha önce de seyretmiştik. Bu defa başanya ulaşabilecegi- ni sanmıyorum" dedi. Bugün meydana gelen olayların 1979 eylülündeki olaylarla benzerliği olduğuna dikkat çeken Demirel, şöyle konuştu: "Cinayetler dcvam ediyor. Ülkeyi yönetenler, huzurdan, güvenden sıkılmadan bahsedi- yorlar. Her gün anarşi haberle- ri var. Güneydogu Anadolu oJa- yı yatışmış degil. tstanbul'daki 13. cinayettir. Bunlardan hiçbi- rinin faiii bulunamamıştır. Dev- let cinayet işleyenleri bulamaz- sa, yargı organları bunları kısa zamanda neticeye baglamazsa bir yere varmanız mümkiin de- gildir. Bugün kanunlann yeter- siz oktagundan söz etmek müm- kitn değildir. Dün de mümkün degildi. BugUn devletimiz işle- miyor. Devlet işliyorsa, Türki- ye'de niçin bu kadar insan öl- dürülüyor, katilleri bulunamı- yor?" 12 Eylül harekâtının terörtl önlemekgerekçesiyle yapıldığı- nı vurgulayan Demirel, Türki- ye'nin anarşiyle değil, siyaset ve siyasetçi ile hesaplaştığını söyle- di. Demirel, 12 Eylül sonrasın- da da yapılanın yapanın yanın- da kâr kaldığını anlatarak "Can ve mal güvenliği için medisleri, demokrasiyi, müesseseleri çigni- yorsunuz, sonra h&li niye bunu sağlayamıyorsunuz?" diye sor- du. Demirel, ANAP ve özal ta- rafından ortaya atılan başkan- lık sistemi konusundaki görüş- lerini de dile getirdi. Demirel, bugün de facto bir dunımda başkanlık sisteminin sürdurül- düğünü belirterek "Başkanlık sistemi olsa bugün yaptıgınızın dışında ne yapacaksuuz?" dedi. Demirel, sözlerini şöyle sürdür- dü: "Bu zat diyor ki anayasada 1-2 madde degişse ben başkan- lıkhk sistemini yürütüriim. Türidye'de başkanlık sisteminin üstüne bemen herkes abanmtş- tır. Ama bugün Türkiye'de se- çilmiş bir pariamento var mı? Evvela secilmiş pariamento la- zun. Halkın yüzde 20'sinin des- «egini alabflen, Türkiye'de ve dünyada gülünç duruma düs- müş iktidardan kurtulmak la- zım. Şimdi 'milli irmdeden aMı- ğımız güçle' gibi laflar ediyor, Siz ne zaman milH iradeden güç aldınız ki? Çankaya'dmn güç ai- dınız. Ben ülkemde rejimin rayına otunnasını ve ülkenin gerçek yönetidlerine kavuşmasını isti- yornm. Gelin seçime gidelim, millet, Idm ehilse ona testim et- sin. Ama bunlann ehil olmadı- ğını berkes biüyor. Söylemeye bUe gerek yok. Biz secilmiş cumburbaşkanın» taraftarız. Ama başkanlık sistemi Türkiye ve parlamentoyu bir kenara atar. Henüz Türkiye buna ha- zır değildir. Türkiye'nin taraf- sız hareket eden, miletin tümü- nü temsil eden, milletin yüzde 50'sinden fadasının oyuna da- yanan bir cumhurbaşkanına ib- tiyacı vardır. Başkanlık sistemi- ne, Bush'a falan özenmeye ge- rek yok. Orada başka dengeler var, Kongre var, özgür kamuo- yn var. Türkiye'de bugünkü du- rumu yüriitemlyorsunuz, onn hiç yürütemezsiniz. Daha çok kargaja yaratırsınız. Sayın Özal'ın 'Bu yetkiler az geldi, bir de secilmiş cumhurbaşkanı olayım' bevesi varsa, hay hay hemen yapalım. Ama öyle baş- kanhk sistemi üzerine degil, se- cilmiş cumhurbaşkanı olarak. Getin Türkiye secilmiş cumhur- başkanına ve secilmiş pariamen- toya kavuşsun." Demirel, Körfez krizindeki son gelişmeleri değerlendirirken ise savaş rüzgârlarının estiğini bildirdi ve "Körfez savaşsu bit- mez göriinüyor. Yalmz bangi şartlarda, ne zaman, kim tara- fından yapılır, kaça mal olur bilinmiyor" dedi. Saddam'ın fevkâlâde yüksekten konuşma- ya devam ettiğini, "Bu kafanın başına gelecek olduğunu" an- latan Demirel, ABD Başkanı Busb'un savaş konusunda kong- reyi aşmayacağını söylerken özal'ın hem hükümeti hem Meclisi devre dışına çıkardığını bildirdi. Demirel, özal'ın Japonya'da önüne gelenle görüştüğünü, "Irak Kuveyt'ten çekflmezse sa- vaş olur" diyerek Türkiye'ye ve dünyaya inciler gönderdiğini bildirdi. Demirel, "Bunu söyle- mek için ta Tokyo'ya gitmeye gerek yok. Bunu herkes 150 de- fa söyledi" dedi. Faralyah DYP'ye girdi Türkiye Odalar ve Borsalar Biriigi eski Başkanı Ersin Faralyalı dün DYP'ye girdi. Faralyalı'yı, DYP Genel Başkanı Süleyman Demirel öperek kutladı. Demirel, Faralyalı'nın partiye giriş büdirgesini "Bismillahirrahmanirrahim" diyerek imzaladı. Bu arada, DYP'nin 24-25 kasımdaki büyük kongre öncesi çeşitli etkinlikler düzenleyecegi belirtUdi. 1 9 - 2 0 - 2 1 kasım tarihlerinde Ankara'da "Türkiye'nin Temel Sorunlanna Bakış" konulu üç ayrı panel düzenlenecek. 24 kasım günkü kongreye Genel Başkan Demirel, konvoy eşliginde evinden alınarak getirilecek, aynı şekilde kongre bitiminde geri götürülecek. (Fotograf: Cumhuriyet) DEMP StYASl YAŞAMIMIZDA Hülle partisi bugün kuruluyor ANAP'tan ayrılan bağımsızların kuracağı yeni partinin adı Demokratik Mücadele Partisi olarak belirlendi. Amblemi açık bir kitap olan yeni partinin bir süre sonra kendini feshetmesi ve DYP'ye katılrhası bekleniyor. ANKARA (Cumhuriyet Bü- rosu) — ANAP'tan ayrılan, DYP yolcusu milletvekillerinin oluşturduğu hülle partisi bugün kuruluyor. Kuruluş belgeleri bugün tçişleri Bakanlığı'na ve- rilecek olan partinin adı De- mokratik Mücadele Partisi (DEMP) olarak belirlendi. Kısa bir süre sonra kurucular kurulu kararıyla kendisini fes- hederek DYP'ye katılma kara- n alacak olan parti, DYP için- de huzursuzluklara neden oldu. Bazı DYP genel merkez yöneti- cileri ile milletvekillerinin eski ANAP'lı milletvekillerinin bu yolla partiye transferl :rine karşı çıktıklan belirlendi. Bu DYP'li- lerin hülle partisi yoluyla trans- Muhalefet, Bütçe Plan Komisyonu'nu "KralMeclisi"ne benzetti Üniversîfe bütçeleririe ürpan28 üniversitenin 1991 bütçeleri Plan Bütçe Komisyonu'nda kesintili olarak kabul edildi. Muhalefet milletvekillerinin "ek ödenek" önergelerine Komisyon Başkanı Yusuf Bozkurt Özal, karşı çıktı. ANKARA (Cumhuriyet Bü- rosu) — TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu'nda Universite büt- çeleri görüşülürken, bazı rektör- ICT yeterince ödenek aynlmama- suıdan ve bütçe uygulamalan sı- rasında ödeneklerden kesintiye gidilmesinden yakındüar. İnönü Universitesi'ne bağlı Turgut özal Tıp Fakültesi Hastanesi için ayrılan 150 milyar liralık ödenek de komisyonda benim- senirken, Anadolu Universite- si'ne bağlı olan ve 14 yıldır ta- mamlanamayan tıp fakültesi hastanesi için hiç ödenek ayrıl- maması eleştiri konusu oldu. DYP'li Mahmut Öztürk, ek ödenek önergelerinin reddedil- mesi üzerine Komisyon Başka- nı Yusuf Bozkurt Özal'a, "Bu- rası kral meclisi degil" diye ba- ğırdı. TBMM Plan ve Bütçe Komis- yonu'nda dün universite bütçe- leri ele alındı. Görüşmelerin ba- şında Komisyon Başkanı Yusuf Bozkurt Özal'ın, ödeneklerin arttırılmasına ilişkin önerge ve- rilmemesini istemesi tartışmaya yol açtı. özal, arkadaşlarıyla görüştüğünü ve ödenek arttırıl- masına ilişkin önergelerin Ma- liye Bakanhğı bütçesi sırasında ele alınacağını ve üniversitelere yatınmları hızlandınna fonu ile yedek ödenek fonundan para ayrılabileceğini kaydetti. Özal, "Şimdi ödenek arttınmlan bu- rada yapılırsa kaptı kaçtıya ge- lir" diye konuştu. ÖzaJ'ın bu açıklamasına ilk tepki DYP Niğde Milletvekili Mahmut Öztürk'ten geldi. öz- türk, geçen yılda benzer uygu- lama olduğuna işaret ederek, üniversitelerin ödeneklerinin bloke edilmesini eleştirdi. SHP İçel Milletvekili Ethem Cankur- taran'da, özal'ın ANAP gru- buyla görüşerek bazı kararlar almasını kınayarak, "Bunu yapmaya hakkınız yok" diye konuştu. Özal'ın, "Ben istedi- ğim arkadaşımla otunır, konu- şunım" demesi Üzerine yeniden söz alarak, "TBMM'den sonra bütçe komisyonunu da forma- lite haline getirdiniz. Krallann bile meclisi var, böyle olmaz" diye tepki gösterdi. Daha sonra Üniversitelerin 1991 yılı bütçe tekliflerinin oy- lanmasına geçildi. Bütçelerin onaylanmasından sonra söz alan çoğu rektör "teşekkür"le yetinirken, Uludağ Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Nihat Balkır, istedikleri ödeneğin sadece yüz- de 40'ının verilmesinden yakı- narak, "Istediğimiz bütçeyi al- mayı hayal ediyoruz" dedi. İnönü Üniversitesi bütçesi maddelerinin oylanması sırasın- da da SHP İzmir Milletvekili Birgen Keleş, adım vermeden bu üniversiteye bağlı Turgut özal Tıp Fakültesi Hastanesi kurul- ması için ayrılan ödeneğe karşı çıktı. Komisyon Başkanı Özal, bunun üzerine, "Bu konnda ben bir şey söyleyemiyorum. Herhangi bir yerde hastane ya- pılması hayırlıdır" biçiminde konuştu. Komisyonda Üniversitelerin bütçeleri herhangi bir değişikli- ğe gidilmeden benimsenirken, DYP Niğde Millevekili Mahmut Öztürk, Dicle Üniversitesi öde- neklerinin arttırılmasına ilişkin önerileri kabul edilmeyince, "Yazıklar ofenn! Malatya'ya gdince veriyorsunuz. Burası kral medisi degil" diye bağırdı. 28 Üniversitenin bütçelerinin kabul edilmesinden sonra söz alan Milli Eğitim Bakanı Avni Akyol, mevcut üniversitelerin bazı gereksinimleri ile yeni üni- versiteler açılması için gerekecek ödeneklerin Maliye Bakanhğı bütçesi göriişmeleri sırasında ve- rilmesini istedi. Akyol, komis- yona çalışmalarından ötürü de teşekkür etti. TRT'de 10 Kasım soruşturması"Atatürk Haftası" süresince 'Atatürk'ü tanımayan vatandaşlardan "diktatör" benzetmelerinin yapıldığı programları da yayımlayan TRT sorumlulan hakkında soruşturma başlatıldı. ANKARA (Cumhuriyet Bü- rosu) — TRT'de "Atatürk Haftası" ve 10 Kasım günü ya- yımlanan programlarda yapılan "yayın hatalan" için bir dizi so- ruşturma başlatıldı. Televizyon Daire Başkanlığı, "Gün Başlıyor" programında "Ata- türk'ü tanımadıgını" ifade eden bir vatandaşın sözlerinin yayun- lanması, 9 kasımda TV 4'te Ata- türk'e "dikUtör" benzetmesinin yapıldığı "Dünya Diyor ki" ve 10 Kasım günü yayımlanan "Cumhurbaşkanianmız" belge- selinde Atatürk'le ilgili bölUmün ekrana 50 saniye sessiz gelmesi üzerine yapımcı ünitelerden bilgi istedi. Gün Başhyor programında, Atatürk Haftası nedeniyle ha- zırlanan programın bir bölü- münde spikerin bir vatandaşa yönelttiği "Atatürk kimdir?" so- rusuna "Ben cahilim, bilmiyo- ram, Atatürk'ü duyuyonım, ama tanımıyorum" yanıtını ver- mesi ve bunun TV'den yayım- lanması üzerine başkanlık, An- kara Televizyon Müdürlüğü ve Program Sorumlusu Seynan Le- vent'ten bilgi istedi. Atatürk Haftası'nda yapılan "yayın hatalan"na ilişkin ikin- ci soruşturma ise Izmir Televiz- yonu'nca 9 kasım akşamı yayım- lanan "Dtinya Diyor ki" prog- ramı için açıldı. Geçen cuma ak- şamı saat 19.45'te TV 4'e ya- yımlanan programda Ingiliz ya- zar Armstong'un Atatürk'e "diktatör" benzetmesini yaptı- ğı sözlerinin yayımlanmasından üç gün sonra başkanlık, İzmir Televizyonu'ndan program kase- tini istedi. ferin DYP'ye bir yarar getirme- yeceğini savunarak, "Biz geç- mişteki Güneş Motd transferle- rini deştiren bir parti olarak bu olayı nasıl sindirecegiz?" görü- şünü dile getirdikleri bildirildi. Amblemi "açık bir kitap" olan yeni partinin ne zaman kendisini feshederek DYP'ye katılacağı konusunda da farklı görtlşler savunuluyor. Kurucu- lardan bir bölümü 24-25 kasım- da yapılacak DYP büytlk kong- re öncesinde bu işin gerçekleş- tirihnesini savunurken, bir bö- lümü de bu olayın zamana bı- rakılmasını istiyorlar. Birinci görüşü savunanlar, "Amaç, DYP'ye kablıp ona bir güç ver- mekse bunun kongre öncesind* gerçekleştirilmesi ve böylece biı hava yaratılması daha dognı olur" görüşünü dile getiriyor- lar. Anayasanın 84. maddesi, partisinden ayrılan bir milletve- kilinin başka bir partiye geçme- sini engelliyor. Tüzük ve programı DYP'nin tüzük ve programı ile aynı olan Demokratik Mücadele Partisi'- nin kurucuları arasında ANAP'tan aynlan Kayseri Mil- letvekili Servet HacıpaşaogJu, Samsun Milletvekili Ilyas Ak- taş, Niğde Milletvekili Akın Gö- nen, Aydın Milletvekili Nabi Sabuncu, Zonguldak Milletve- kili Veysel Atasoy ile Kastamo- nu Milletvekili Nurhan Çetiner bulunuyor. DEMP'in diğer ku- ruculan ise şunlar: Baki Berberoglu (müteahhit), Mebmet Saral (avukat), Alem- dar Cenap Berberoglu (inşaat tekn.), Ugur Eyüboglu (inş. yük. müh.), S. Avni Gürcüog- lu (avukat), özcan Atali (es- naO, Adem Kâgıtçı (avukat), t. Selim DeveUoflu (tüccar), Ali Nevzat Çetinal (emekli general), tlhan Hacıpaşaoglu (doktor), Behzat İşçimen (inş. yük. müh.), S.Taner Koç (ekono- mist), Seyfettin Sayın (sigorta- cı), Nacl Akın (işletmeci), Mn- rat Etkin (sigortacı), tbrahim Utma (tüccar), Osman Baran (esnaf), Muzaffer Yaşar (teknis- yen), Ismai) Sden (emekli kor- general), Sümer Unal (elekt. yuk. müh.), Öter Uzel (prof. dr.), Sadık Ülkü (mimar), Ab- dullah Günay (tüccar), Gürer Peker (emekli memur), O.Fah- ri Şahin (tüccar), Osman Ak (tüccar), Beklan Susmuş (hu- kukçu), Aydıngör Milli (mali müşavir), Rıza Coşkun (mühen- dis). CUNEYT ARCAYUREK yazıyor ita Değişir, Harita Değjşmez! ANKARA — Dün sabahki grupta İnönü, de- ğinilecek pek çok konuyu bir yana bıraktı, tek konuya ağırlık verdi. Amacı dün akşamki TV ha- beıierinde sözünü ettiği tek konuyla ilgili eleş- tirilere ağırlık verilmesini sağlamaktı. TFTT sadece liderlerin Meclis'te ya da parti gruplarında yaptığı konuşmaları kendi anlayı- şına uydurarak ekrana özgü bir sansür yarat- mıyor. TRT, Türkiye'de sözü edilen, üzerinde tartışılan güncel önemli konularla bağlamlı ge- lişmelerin hiçbirini halka yansıtmıyor. Örneğin, laiklik üzerine düşen gölgelerden sonra universite bünyelerinde başlayan hare- ketlerin kaçta kaçı ekrana geldi? Hemen hiçbiri! Oysa TRT'nin habercilik anlayışına çekici ge- lecek gelişmeler yaşanıyordu universite bün- yesinde. TRT haber servisinin işine yarayacak bir örnek verilebilir. Bir süre önce Dil Tarih ve Coğrarya Fakülte- si'nde türbanlı öğrencileri derse almadığı için Latin Dili ve Edebiyatı Kürsüsü'nden araştırma- cı Haydar Dümen hakkında, Fakülte Dekanı Rüçhan Arık soruşturma açtırıyor. Aynı dekan, Prof. Rüçhan Arık, önceki gün öğretim üyelerine gönderdiği bir yazıyla, "üni- versitelerimizde tırmanışa geçen kaygı verici durumlar karşısında, Atatürk iikelerine bağlılı- ğımızı ve inancımızı dile getirmek üzere" dün saat 11.30'da topluca Anıtkabir'e gidileceğini ve saygı duruşunda bulunulacağını bildiriyor. TRT, parti liderierinin söylediği gerçekleri hal- kın gözünden nasıl kaçıracağım diye uğraşı ve- recek yerde, yaşadığımız tezatlar dünyasını ka- nıtlamak için "bir dekan iki sonuç" başlığı al- tında bu iki olayı pekâlâ verebilirdi. Hem laikli- ğe hem laikliğe inananlara hem de gazeteci- lik mesleğine hizmet edebilirdi. Erdal İnönü, dilediği kadar söyleyeceklerini tek konuya indirerek ekranda eleştiri dozunu arttıracağını hesaplaya dursun, TRT bu, yine bir punduna getirip sıraladığı eleştirilerin en ha- fifini bulup çıkaracak. Örneğin Tokyo'da bası- na savaşın kaçınılmaz olduğunu yineleyen TÖ : den söz ederken "kimi kandırıyor, nasıl bir oyu- nun içinde" gibi cümlelerin TV'den yansıma- yacağını herkes gibi İnönü de biliyor. İnönü'nün dünkü "tek" konusu, TÖ'nün Kör- fez bunalımında izlediği politikaları ilk günün- den düne kadar irdelemeye ve amacını sergi- lemeye yönelikti. Cümle aralarına öylesine söz- cükler, değerfendirmeler oturtuyordu ki her biri yenilir yutulur cinsten degildi. ömeğin, ABD'nin Körfez'de sürdürdüğü yan- lış politikalara TÖ'nün "katkılarından" söz açı- yordu. Burada banşa oynuyor, Bush'a gtdip "sa- vaşa hazırım" dediğini vurguluyordu. Tahrar^ da 7 saat Rafsancani ile görüştükten sonra, Tokyo'da basına "harita değişikliği" olmayaca- ğını söylemesini daha başka alanlara kaydıran inönü, toprak bütünlüğü güvencesinin sadece Irak'a değil, Lübnan'a, Filistinlilere Araplararası bir zirvede bildirilmesini istiyordu. Üç ay önce harita değişikliğiyle Türkiye'nin büyük kazançlar elde edeceğini hemen her gün savunan TÖ, Rafsancani ile görüştükten sonra bu görkemli görüşünden birdenbire ni- çin vazgeçiyordu? İnönü, harita benzeri tezat- lar üzerinde duruyor ve TÖ'nün kaçınılmaz gör- düğü savaşa karşı çıkıyor. Oysa, olayda başka yorumlar yatıyor. Bir ay önce Dışişleri yüksek düzeyine bir kay- gı geldi yerleşti. Harita değişecek diyen Türki- ye, bir yerde Kerkük-Musul petrollerine el ko- yacağını açıklıyordu. Ne var ki savaş bu, ya Iran, daha önce davranarak sınınna bize göre daha yakın Musul petrollerine el koyarsa? Bu, sadece bir varsayım degildi. Kimi bilgilerin IŞH ğında İran'la ilgili kaygılar giderek değer ka- zanmıştı. TÖ, Tahran'da yedi saat çeşitli senaryoları Rafsancani ile tartışırken kuşkusuz harita de- ğişikliği olasılığına dayalı Tahran'ın düşlerini de öğrenmeye çalıştı. Şu niyetinden de kuşku duy- mamak gerekiyor: TÖ, Tahran'ın savaşla birlikte Musul ve Kerkük'e uzanıp uzanmayacağını Raf- sancani ile yaptığı uzun soyleşide "keşfetme- ye uğraştı." Belki de Rafsancani Türkiye'nin "harita de- ğişikliğine dayalı düşlerine" değindi. Türkiye adım vermeden, Kerkük ve Musul'u kolay lok- ma sananların yanılgılanna işaret etti. İran'ın değerli petrol bölgesine iştah ile baktığını his- settirmedi, kimilerinin düşlerindeki sakatlığı anımsattı. İran harita değişikliği istemiyorsa, herhalde Türkiye'nin Musul ve Kerkük'ü alarak haritayı değ^tirmesine pek yanlı olmadığı da ortadaydı. TO yedi saatten sonra üç aydır kamuoyuna işlediği düşleri bir anda yıkıyerdi, harita deği- şikliği yokmuş, açıkladı! İnönü'nün dediklerine katılmamak olanaksızdı. SHP lideri Türkiye'yi savaşa sürükleme politikasını TÖ'nün "kendi kişisel prestijini içerde ve dışarda yüksek tut- mak için" yürüttüğünü söylüyordu. Kişisel prestij politikaları derken Türkiye mad- di manevi başka değerler yitirecekmiş, kimin umuruna?
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear