Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
5 OCAK 1990 EKONOMÎ CUMHURÎYET/13
Hazine bonosu
faizleri
• ANKARA (AA) —
Devlet iç borçlanma
senetlerinin faiz
oranlanndaki gerileme
devam ediyor. Yeni yıhn ilk
ihalesinde 6 ay vadeli
Hazine bonosunun yıllık
ortalama faizi yüzde 43.54'e
geriledi. Önceki gün
yapılan ihalede Hazine, 200
milyar liralık bono satışa
çıkarttı. Geçen yıl en son 6
aralıkta yapılan 6 ay vadeli
bono ihalesinde ortalama
faiz yüzde 44.42 olarak
belirlenmişti.
Uraz, yeniden
HTSO Başkanı
• BURSA (Cumburiyet
Biirosu) — Bursa Ticaret ve
Sanayi Odası'nda (BTSO)
meclis kararıyla görevden
alınan yönetim kurulu
üyeleri görevlerine iade
edüdi. BTSO'nun 17 yıllık
Yönetim Kurulu Başkanı
Ali Osman Sönmez'in
seçimleri kaybetmesinden
sonra olağanüstü toplanan
oda meclisüün kararıyla
görevden alınan Mutlu
Uraz başkanlığındaki
yönetim kurulu üyelerinin
idari mahkemeye açtıklan
"meclis karannın
bozulmasına" ilişkin dava
sonuçlandı. Mahkeme,
görevden alınan yönetim
kurulu üyelerinin isteklerini
haklı bularak "yürütmeyi
durdurma" kararı verdi.
ATO'dan burs
• ANKARA (UBA) —
Ankara Ticaret Odası
(ATO) 1990 eğitim
döneminde orta ve
yükseköğretime devam eden
50 öğrenciye karşıhksız burs
vermeyi kararlaştırdı. ATO
Yönetim Kurulu Başkan
Vekili Fuat Ünal, burstan
yararlanmak isteyenlerin
gerekli başvuruyu ATO
Genel Sekreterliği'ne
yapabileceklerini söyledi.
ATO'nun karşıhksız eğitim
bursundan yararlanmak
isteyenlerin lise ve dengi
mesleki teknik öğretim
kurumu ile ekonomi,
maliye, işletme ve yabancı
dil eğitimi yapmalan ve
başka bir kuruluştan burs
almamaları gerekiyor. ATO
geçen yıl 30 öğrenciye
karşıhksız burs vermişti.
\eni gelir
ortaklığı senedi
• ANKARA (ANKA) —
Toplu Konut ve Kamu
Ortaklığı Idaresi 100 milyar
lira nominal değerli yeni
gelir ortakhğı senedini
pazartesi günü satışa
sunacak. Idareden yapılan
açıklamaya göre yeni
senetler brüt elektrik
üretimi gelirleri ile Boğaziçi
ve Fatih Sultan Mehmet
Köprüsü gelirlerine endeksli
olacak. Senetler 100 bin,
500 bin, bir milyon, 5
milyon ve 10 milyon liralık
kupürler halinde 8-12 ocak
günleri arasında lş Bankası
ile Ziraat Bankası
şubelerinde satılacak.
"Business
CarcT
• Ekonomi Servisi — Yapı
Kredi Bankası, çahşanlara
şirketleri adına harcama
yapabilme olanağı sağlayan
'Business Card'ı hizmete
sundu. Mastercard/Eurocard
sistemine dahil 115 bin
banka şubesinden nakit
çekme imkânı veren
Business Card sahipleri,
ayrıca ücret ödemeksizin
150 bin dolara kadar ferdi
kaza sigortası, SOS sağlık
hizmetleri ve seyahat
sigortası ve FBTC (Sık
Seyahat Eden İşadamları
Kulübü) üyelik
avantajlarından
yararlanabilecekler.
ŞİRKETLERDEN
• HACI ŞAKİR,
kuruluşunun 100. yılını
uretim kapasitesini iki katına
çıkararak kutluyor. 1890
yıhnda "Sabuncuzade M.
Şakir ve Mahdumu
Müessesatı Ticari ve Sınai
TAŞ" adıyla faaliyete geçen
kuruluş, kendi mamulü olan
çeşitli sabunlar, el ve yüz
kremleri ve tıraş sabunlarının
yanı sıra yabancı firmaların
bazı ürünlerinin Türkiye'de
üretimini de gerçekleştiriyor.
• EGE KÎMYA'nm emaye
friti kısmı ABD'li Ferro
Corporation ile birleşerek
EGE-FERRO Kimya Sanayi
ve Ticaret AŞ adıyla
faaliyetine devam edecek.
• EBM tarafından üretilen
günümüzün en hızlı silikon
PNP transistörlerinin
geleceğin buyuk bilgisayar
sistemleri ile süper
bilgisayarlann işlem hızlarını
arttracağı açıklandı. PNP
transistörlerinden üretilen
sayısal devreler, çalışma
sırasında saniyede 25 milyar
kez açılıp kapanarak bilgi
iletebiliyor.
Sehze ithalinde inatlaşmaESİN SUNGUR
Güneş Taner'in, gümrük oranlarında ge-
ri adım atmasına rağmen yaş sebze ve mey-
ve ithalinde ısrar etmesinin ne sebze ve
meyveyi ucuzlatmakta ne de enflasyonu
düşürmekte yeterli olmayaca|ı savunuldu.
ANAP Kayseri Milletvekili Nuh Mehmet
Kaşıkçı, "Taner işi inada bindirdi, ama enf-
las\on böyle dıişmez" derken, gumruk ko-
misyoncuları, sebze ve meyvenin ithalat fi-
yatlanrun yüksekliği nedeniyle koruma
oranırun azaltılmasının ucuzluk getirme-
yeceğini öne sürdüler. Buna göre gumruk
duvarları ne kadar aşağıya inerse insin dı-
şardan gelecek malların fîyatlan yurtiçi fi-
yatlarla rekabet edemeyecek.
Devlet Bakanı Güneş Taner'le, hem
ANAP Meclis Grubu'nda hem de kuliste
tartışmaya girerek ya; sebze ve meyvede
gümrüklerin sıfırlanması konusunda Ta-
ner'e geri adım attıran Kayseri Milletveki-
li Nuh Mehmet Kaşıkçı, koruma oranları-
nın bu kez yuzde 20-30'lar dolayına çekil-
mesi yolundaki çalışmalar üzerine şu açık-
lamayı yaptı:
"Yaş scbze ve meyvelerde gümniklerin
yüzde 20ye inmesi balinde bile ithalat
raümkün olmaz. Ben konuyu inceledim.
Tiirkiye'de yetişetı sebze ve meyve biitiin
dunyadakilerden daha ucuz. Yani bunlan
sıfır gumrukle getirsen bile yine iç piyasa
fiyatından pahalı olur. L stelik bu sebzele-
rin ve mevvelerin tatlan bizinı alışlığımız
tatlar degil. Damak zevkimize uymu}orlar.
Biz me)>eleri iyice olgunlaşıp tatlanınca
yeriz, onlar daha farldı hoşlanj>orlar. Me-
Aynca
ithalat
ANAP Kayseri
Milletvekili \uh
Mehmet Kaşıkçı:
Güneş Taner işi
inada bindirdi.
Gümrükler yüzde
20'ye inse bile ithalat
mümkün olmaz.
hata pazarlamadaysa, ucuz
olsa da tüketiciye pahalıya ulaşır.
100 TL'lık gıda malı bugün kaça ithal edılıyor
CIF fiyatı
Gûmrûk V
KDV
fiy Istıkrar Fonu
Ulaş Aityapı Fon
Oamga resmı
Beıeöıye hıssest
Fon
Ithai mahyet
Bm
100
15
3
' 10
3
10
15
348
490 5
Ptrtafcal
100
15
3
10
3
10
15
232
374 5
indı
100
15
3
10
3
10
15
696
8385
Zeyth
100
10
3
10
3
10
15
232
3695
PifMÇ
100
1 .
3
10
3
10
15
58
186 5
Ispasak
100
10
3
10
3
10
15
58
195 5
seleye nereden bakarsak bakalım Türkiye1
ye ne meyve ne de ıspanak ithal edilebilir."
Devlet Bakanı Guneş Taner'in konuyu
bir "inat roeselesi" haline getirdiğini belir-
ten Kaşıkçı, "Enflasvonu indirmek icin uy-
gulanacak yol bu degil" diyerek sözlerini
şöyle surdürdü:
"Eğer enflasyonu düşüriip, sebze ve
meyve}i ucuzlatmak istiyorsak uygulana-
cak başka ledbirler var. Pahalı fiyata ıspa-
nak getirerek enflasyon dıişmez. Hala pa-
zariama ağındaysa ucuza ithalat yapsan da
tüketiciye yine pahalıya ulaşır. Onun için
önce dağıtım agını düzeltmek lazım. Bu-
nu yapmadan ithalah ucuzlalmanın ne tü-
keticiye ne üreticiye ne de memlekete bir
hayn olur."
Kayseri Milletvekili Kaşıkçı, Taner'in it-
halatı ucuzlatma kararmın kivi, avakado
gjbi tropikal meyveleri ithal edenlere yara-
yacağı yolundaki çörüşunü tekrarlayarak,
"Luks meyve tüketimine alışan kesimi do-
yunnak için ithalat yapıp, döviz harcamak
akıl kârı değil" dedi.
Koruma oranlan..
Yaş sebze ve me>vedeki koruma oranla-
nna ilişkin bilgi veren gümrük komisyon-
cuları da bu ürünlerin yurtdışı fiyatlarının
yüksek olduğunu belirterek gümrük ve fon-
ları aşağıya çekmenin istenen etkiyi yarat-
mayacağını, ithalatın yine Türkiye'de üre-
tilmeyen meyve ve sebzelerde yoğunlaşaca-
ğını savundular.
Devlet Bakanı Guneş Taner'in gumruk
ve fonlan sıfırlama kararı aldığı zeytin, la-
hana, turunçgilleT, elma, pirinç, armut, ay-
va ve baklagillerde mevcut koruma oranı-
mn yüzde 200 ile yüzde 800 arasında de-
ğiştiğhü hatırlatan komisyoncular, şu bil-
giyi verdiler:
"Halen sebzderden, yüzde 10u gümrük
vergisi olmak uzere yüzde 40'a yakın vergi
ve ton başına 25 dolar fon alınıyor. Bu
oranlar meyvelerde vergi olarak yüzde
46'ya, fon olarak ise 300 dolara kadar çı-
kıyor. Buna gore navlunu ve sigortası için-
de olmak üzere fiyatı 100 lira olan bir ki-
logram elma gumrukten 490.5 liraya, por-
takal 374ü liraya, incir ve muz 838.5 lira-
ya, tspanak ise 195.5 liraya çıkıyor. Şiradi
koruma oranı yuzde 20-30'a çekilirse 100
liralık ithal üriin 130 lira olacak, ama me-
sele yurtdışından 100 liraya mal bulunup
bulunraayacağıdır."
Hazine ve Dış Ticaret MusteşarlığYnın
rakamlarına göre 1989 yılının ilk 8 ayında
18 bin ton sebze ve meyve ithal edilerek 4
milyon 26 bin dolar ödendi. İthalatın çok
büyuk bir bolümunü taze-soğutulmuş pa-
tates, muz, hurma ve portakal olüşturdu.
Portakal ithalatının Kıbns'tan yapıldığı be-
lirlendi.
Konutta kredi kuynıgu
'Konut
hamlesi'ne bır
darbedalıa:
199O'da toplu konut
fonunun yansı bütçeye
aktarılıyor.TKKOİ
1990 programında
konuta açacağı kredi
miktannda artış
öngörmedi. Son altı
yılda 390 bin konut
krediyle bitirildi.
Sırada kredi bekleyen
592 bin konut var.
ABDURRAHMAN
YILD1RIM
80'li yıllann ortasında büyük
umutlarla başlatılan toplu konut
hamlesi 1990 yıhnda bir darbe da-
ha yedi. Yürürlüğe giren Bütçe
Kanunu'yla 1990'da Toplu Konut
Fonu'nun yansı bütçeye aktarılı-
yor. Toplu Konut ve Kamu Ortak-
hğı Idaresi de (TKKOİ) Yüksek
Planlama Kurulu'nun onayına
sunduğu 1990 programında konu-
ta açacağı kredi miktannda artış
öngörmedi. Son altı yıllık dönem-
de kredi açılarak bitirilen konut
sayısı 390 bin olurken, kredi al-
makta olan ve kredi açılmasını
bekleyen konut sayısı 592 bin 473
olarak belirlendi. Kaynaklanmn
yüzde 30'unu 1988'de, yüzde
15.7'sini 1989'da bütçeye devreden
Toplu Konut Fonu'nun 1990 yıhn-
da bu oranı yüzde 5O"ye çıkarma-
sı, "Toptn konutuıı geleceği karsıı-
lık" şeklinde yorumlandı.
TKKOl'den alınan bilgiye göre
1989 yıhnda konuta açılan kredi
miktarı 991 milyar lira oldu.
1988'de bu rakam 852 milyar liray-
dı. TKKOİ'nin 1990 için konuta
ayırmayı planladığı miktar ise bir
trilyon 83 milyar lira düzeyinde.
Enflasyon dikkate ahndığmda, re-
el olarak azalan bu kredi sadece
mayıs ayında çıkartılan 89/1 teb-
liği öncesinde inşaatı başlayan ko-
nutlann tamamlanması için kul-
lamlacak. Bu tarihten itibaren
başlayan konutlara 1990 yıhnda
kredi açılmayacak. Yine mayıs
1989'da yürürlüğe giren ve banka-
larda alıcı payı hesabı açılmasını
öngören yeni Toplu Konut Kredi
Yönetmeliği'nin uygulaması da
1991 yılına bırakılıyor. Yönetme-
lik gereğince bankalarda alıcı pa-
yı açılması için TKKOÎ'rün duyu-
rusu beklenirken, bu duyurunun
199O'da yapılması halinde bile en
az bir yıllık bekleme süresinden
dolayı kredilendirme işlemleri en
erken 1991 yılı içinde başlayabile-
cek. 1989'da sektörün başanlı
olamadığını, yönetmelik değişik-
liklerinin inşaat mevsımine yetiş-
tirilemediğini ve kredi artışlarının
doğru dürüst kullanılamadığını
hatırlatan Kent Koop Genel Sek-
reteri Muammer Niksariı, "Bu tür
kararlann mevsim başında alın-
ması gerekir. Yeni bir yaklaşımla,
bilirilmemiş konutlann tamam-
lanmasına ağıriık verümeli. l mu-
dumuz, 1989'da çıkıp da mevsim
bittiğinden dolayı kullanılamayan
kredilerin 1990'da kullanılmasm-
da" dedi.
Niksarh, 89/1 tebliğinde koope-
ratif üyehğuün devrinin serbestleş-
tirildiğini ve ödeme guçlüğu için-
de olanların üyeliklerini başkala-
nna devrettiğine işaret ederek şöy-
le konuştu: "Kooperatifler, ger-
çekte konut ihtiyBcı içinde olan-
lann degil de bu işten para kazan-
mak isteyenlerin, spekülatoıierin
eline geçmeye başladı. Kooperatif
taksitleri, uyelerin haklannı dev-
retme zonında bıraktırdı. Şimdi
kooperatif üyeliklerinde boyle hız-
lı bir el degiştirme gonıluyor."
Konutbirlik Genel Başkanı
Oguz Soydan da ödeme güçiüğü-
ne duşen uyelerin devir işlemleri-
ni yaparak kooperatifıere getirdik-
lerine işaret etti •
Irak'tan 600 bin ton kaçak petrolANKARA (AA) — Devlet Ba-
kanı Mehmet Keçeciler, Irak'tan
Türkiye'ye yüda 600 bin ton ka-
çak petrol üriinu girdığini söyle-
di. Keçeciler "Bu miktar çok bfi-
yük bir rakam. Kaçak petroDe dd-
di bir mücadele başlatbk ve sıkı
tedbirler aldık. Bu konudaki de-
netimlerimizi de aralıksız
siMdnrüyoruz" dedi.
Devlet Bakanı Keçeciler, son
günlerde yasal olmayan yollarla
Türkiye'ye giriş yapan kaçak pet-
rol ürünleri konusunda Anadolu
Ajansı muhabirine yaptığı açıkla-
mada, Irak'tan Türkiye'ye kaçak
pçtrol sokan tanker sayısının
156'ya ulaştığuu beürterek şunla-
n söyledi:
"Petrol girişi yapılan Habur
Güranık Kapısı'nı. elektronik ag-
laria hem boşaltma yerierin« hem
de Gümrükler Genel Müdürlnğn-
nün bilgisayar kontrol sistemine
bağlattık. Son yakaianan kaçak
petrol, kompitur kayitlanyla tespit
edildi. Habur'dan giren her tan-
kerin plaka numarasım, girişini,
çıkışı, boşaltma yerini, hangi fir-
maya ait olduğunu öğreniyonız.
Tanker boşaltma yerine gitmiyor-
sa, peşine düşulüyor, boyle bir ag
knrduk. Bu agı kurar kurmaz, 156
tanker sahte irsalive belgeleriyle
Türkiye'ye mal sokarken yakalan-
dı. Hepsi mahkemeye verildi. Biz
bu olayın uzerinde ciddiyetle dur-
maya mecburuz. Yoksa büyuk bo-
yuüara gider. Çünkü bizde petro-
lün üzerinden önemli miktarda
vergi alınıyor. Komşumuz ise pet-
rolü süb\«nsiyonlu olarak maliyet
bedelinin altında satmaktadır. ls-
ter istemez oradan buraya kaçak
olur. Ama bunun bir haksız ka-
zanç olduğunu unutmayalım."
Devlet Bakanı Mehmet Keçeci-
ler, kaçak petrol girişini önlemek
amacıyla Tüpraş'ın da yeni bir ça-
lışma başlattığını ve ürettiği pet-
role kimyasal bir madde kataca-
ğıru bildirdi. Keçeciler, "O kimyevi
maddeyi pompada bulursak pet-
rolün bize ait olduğunu. bulraa-
dığımız zaman da kaçak olarak
geldiğini tespit etmiş olacağız.
Çunku kaçak petrol pompaya gir-
diğinde yapacağımız fazla bir şey
olmuyordu" dedi.
Yabancı
menkul
kıymete
sınırtSTANBUL / ANKARA (AA)
— Bankalann kuracaklan menkul
kıymet yatırım fonlanna alabile-
cekleri yabancı menkul kıymet
oranı belirlendi. SPK Başkanı
Şükrü Tekbaş, 32 sayılı karardan
sonra bankaîarca oluşturulacak
yabancı menkul kıymete dayalı
yatınm fonlanna sıcak baktıkla-
nnı belirterek ancak bu fbnlann
sadece yüzde 25 oranında yaban-
cı menkul kıymet koymalarına
izin verileceğini bildirdi. Bu konu-
da çalışmaların sürdüğünü belir-
ten Tekbaş, ay sonundan itibaren
bankalann bu tür fon kurmalan-
na izin verileceğini açıkladı.
Bankalann yabancı menkul
kıymete dayalı kuracağı fonlara,
daha önce sermayenin yurtdışına
kaçışını önlemek amacıyla sınır
getirilmişti.
Devlet Bakanı Güneş Taner de
yatınmcılan daha az risk altına
sokmak amacıyla bankalann ya-
bancı menkul kıymet ahmına sı-
nır getirdiklerini söyledi. Banka-
lann, yurtdışındaki menkul kıy-
met borsalannı çok yakından ta-
kip edebilecek ve bu borsalara etki
edebilecek güçlerinin olmadığını
beürten Bakan Taner, şöyle konuş-
tu:
"Eğer bu fonlann hepsinin ya-
bancı menkul kıymetlerden oluş-
masına izin verseydik, yurtdışı
menkul kıymet borsalannda çok
büyük dalgalanmalar oldugunda,
bnradaki yaünmcı da büyük za-
rara girerdi. Biz yatınmcının ris-
kini, zarannı azaltmak için bn sı-
nın duşundük. Bir miklar da yerli
menkul kıymet koysun ki yakın-
dan izleyebildiği, etki edebildiği
bir ortamda riski daha azalmış ol-
sun. 1lerde bankalar çok guçlenir,
borsalara etki edebilecek hale ge-
lir, zarann hepsini kaldırabilirse,
o zaman da bu sınırı kaldırabili-
riz."
Bu arada, Vakıflar Bankası, da-
ha önce kurmak îçin başvurduğu
5 milyon dolarlık yabancı menkul
kıymet yatırım fonu yerine, 20
milyar liralık fon kurmayı planlı-
yor.
EKONOMİ NOTLARI
OSMAN ULAGAY
Varsayımını Yap,
Enflasyonunu Bul...
Devlet İstatıstik Enstitüsü'nûn verileri 1989 yıhnda Türkiye'de
enflasyonun yüzde 70'in hemen altında kaldığını ortaya koyuyor.
1989 yılındaki fıyat artışlarının, özellıkle tüketicı fıyatlarında, 1988
rakamlarının birkaç puan gerisinde kaldığı anlaşılıyor.
Doğrudur, emısyondaki anormal tırmanışa bakarak 1989 so-
nuna kadar enflasyonun yüzde 100'lere tırmanacağını söyleyen-
lerin tahmınleri tutmamıştır ve enflasyon, 12 aylık rakamlara gö-
re yıl ortalarında yûzde 75'lere tırmandıktan sonra yıl sonunda
yeniden yüzde 70'in altına çekilebilmiştır. Şimdi bunu "büyük
bir başart" olarak göstermek isteyenler mutlaka çıkacaktır. Bu
sonucun gerçekten bir "başarı" olup olmadığını herkes kendi
üslubu içinde tartışacak, herkesin kendıni göstermek ısteyece-
ği söz düelloları olacaktır herhalde.
Enflasyon rakamlarını politika malzemesi olarak kullanacak
olanlara iyi şanslar dilerken, enflasyonun dünü ve yannıyla ilgili
iki soru uzerinde durmanın daha yarartı olabileceğıni düşünü-
yorum.
1989 yıhnda hangi koşullarda enflasyon yüzde 70'in hemen
altında tutulabilmıştır? 1990 yıhnda enflasyon cephesinde nasıl
bir sonuç beklenebılir?
8u sorulara yanıt ararken, DİE Başkanı Sayın Orhan Güve-
nen'i telefonla arayarak onun görüşlerini de aldım. Konuya tam
bir bilim adamı ciddiyetıyle yaklaşan Prof. Güvenen'in değındı-
ği noktaları da kendi görüşlerimin yanı sıra aktarmaya çalı-
şacağım.
Benim görebiidiğım kadar 1989 ytlında fiyat artışlarının yüz-
de 70'in altında tutulabılmesinde, (1) Özellikle yıhn ilk yarısında
ekonomide ciddi bir durgunluk yaşanması ve iç piyasanın yük-
sek oranlı zamları "kaldırmaması"; (2) Türk Lirası'nın dolar ve
mark karşısında reel olarak değer kazanması, bunun girdi mali-
yetlerini olumlu etkilemesi ve hızlı kur ayarlamalarından kaynak-
lanan zincirieme zamları önlemesı; (3) Kredi faizlerınin giderek
düşmesi ve maliyetlere olumlu yansıması; (4) ithalatın ucuzla-
ması ve kolayiaşması ve (5) İhracatın duraklaması etkili oldu. Tüm
bu etkenler 1989 yıhnda fıyat artışlarının daha yüksek olmasını
önledi. Buna karşılık tarımdaki kuraklık nedeniyle tanrnsal ürün
fiyatlanndaki anormal artışların enflasyonu olumsuz etkiledıği bir
gerçek.
DİE Başkanı Sayın Güvenen de bu nokta uzerinde duruyor
ve özellikle bazı tarım ürünlerinde yüzde 90'ları bulan yıllık fiyat
artışlarının genel ortalamayı yukarı çektiğini, imalat sanayiindeki
fiyat artışlarının ise genekje yüzde 60'larda kaldığını, bazı ait sek-
törlerde yüzde 40'lara kadar ındiğıni belirtiyor.
Sayın Güvenen, son dört ayda fiyat artışlarında gözlenen ya-
vaşlamanın enflasyonun geleceği açısından umut verdığini söy-
lüyor, ancak olaya bilımsel olarak yaklaşıldığında Türkiye'de enf-
lasyonun geleceği ıçın sağhklı bir tahmin yapmanın olanaksız
denecek kadar zor olduğunu vurguluyor. Türkiye'de kurumsal-
laşrna olgusunun henüz çok eksik olduğunu, bu nedenle fiyat
artışlarının ancak yaklaşık yüzde 60'ının sağlıklı bir nedensellik
bağı kurularak açıklanabıleceğıni; geri kalan yüzde 40'ın
"tesadüfi" denebilecek gelişmelere bağlı kaldığını belirten Prof.
Güvenen, "Bu nedenle rakam vererek enflasyon tahminı yapan-
lara şaşıyorum doğrusu" diyor ve ekliyor: "Belli varsayımlar al-
tında Türkiye'de enflasyon yuzde 40'a da inebilır, başka varsa-
yımlar altında yüzde 100'ü de aşabilir. Bu varsayımlan ortaya koy-
madan enflasyon tahmini yapmak, enflasyon yüzde 80-90 ola-
cak demek bana göre anlamsız."
Prof. Güvenen, beklentilerin, özellikle de verecekleri kararlarla
enflasyonu etkileme d'irumunda olanlann beklentilerinın de enf-
lasyonun geleceğini belirleme açısından önemli olduğunu be-
lirterek özel sektördekı enflasyon beklentilenni ölçmek için yap-
tıkları ankete verılen son cevapların umut verici olduğunu söy-
lüyor.
DİE Başkanı Sayın Güvenen'e göre enflasyon rakamlarındaki
ve beklentilerdeki olumluya doğru gidişin sürmesi için KİT zam-
larında çok dikkatli davranılmasının, ekonomik kararlann tam bir
koordinasyon içinde alınmasının ve özel sektörün de bu koordi-
nasyonun kapsamı içinde düşünülmesinın önemini vurguluyor.
Türkiye'de bütün etkili ve yetkili kişiler enflasyon olayına Sa-
yın Güvenen'in yaklaştığı gibi ciddiyetle yaklaşsa abuk subuk
enflasyon nedenleri ıcat edip saçma sapan enflasyon tahminle-
ri yapmasa herhalde kafalar çok daha az karışacak, yönetimın
inandırıcılığı ve dolayısıyla enflasyonla mücadelede başarı şan-
sı artacak.
Bu konuda fazla umutlu olduğumu söyleyemem. Enflasyon
tahminlerınde yanılma rekorunu elinde tutanların bile bu huyla-
rından vazgecmelerı kolay olmayacak; şışinme meraklılarının enf-
lasyon rakamlarını kullanarak bu meraklarını tatmın etme özel-
liklerı herhalde gene ağır basacaktır
Enflasyonun geleceği açısından astl kaygı verici olan nokta
ise enflasyonun 1989 yıhnda belli sınırlar içinde tutulmasını sağ-
layan şartların 1990'da sürüp sürmeyeceği noktasıdır. Acaba eko-
nomide umulan canlanma olursa, ithalat talebi artarsa, ücret ar-
tışları tırmanırsa, 1989'da korunabilen kur ve faiz dengeleri
1990'da da korunabilecek midir? İç talepte ciddi bir canlanma
olursa bunu karşılayacak bir üretim artışı hemen devreye gire-
bilecek midir? Bankalardakı trilyonlara varan ve kısa vadeli he-
saplarda duran mevduat, halen enflasyonun gerisinde kalan mev-
duat faızlerine rağmen, enflasyonun düşmekte olduğu beklen-
tisiyte bankada durmaya devam edecek midir? Tarımda bekle-
nen bolluk yılı yaşanacak mıdır?
Bu sorulara verilecek cevaplar 1990'da enflasyonun kaderini
belirleme açısından büyük önem taşıyor. Herkes bu soruların ce-
vaplarını kendisı arayabılir ve buna göre kendi enflasyon tahmi-
nini yapabihr. En doğrusu da bu galiba: Varsayımını yap, enf-
lasyonunu bul.
1
KöNUK YAZARYerel yönetimlerin
borcuhızia artıyor Sanayileşme ve dış ticaret stratejisi1988 yılı sonunda 377 milyon dolar düzeyinde
bulunan yerel yönetimlerin dış borcu, hızlı bir
artış göstererek dokuz ayda 651 milyon dolara
yükseldi.
ANKARA (ANKA) — Yerel
yönetimlerin dış borcu hızlı bir ar-
tış göstererek 1989 yılının eylül ayı
sonunda 651 milyon dolara yük-
seldi. 1988 yılı sonunda 377 mil-
yon dolar düzeyinde bulunan ye-
rel yönetimlerin dış borç stoku,
dokuz ayda yüzde 72.6 oranında
274 milyon dolar arttı.
Yerel yönetimîerin dış borcu
1989 yılının ilk çeyreğinde sadece
2 milyon dolar artarak 377 milyon
dolardan 379 milyon dolara çık-
tı. Dış borç, ikinci çeyrekte 111
milyon dolarlık artışla 490 milyon
dolara, üçüncü çeyrekte de 161
milyon dolarlık artışla 651 milyon
dolara yükseldi.
Yerel yönetimlenn, 1983 yıh so-
nunda dış borcu bulunmuyordu.
ANAP'lı belediyelerin başlattığı
borçlanmayla yerel yönetimlerin
dış borcu 1984 sonunda 12, 1985
sonunda 37, 1986 sonunda 171,
1987 sonunda 365, 1988 sonunda
İ.Ü. Tıp Fakultesi kimliğimi
ve ehliyetimi ynirdim.
Hükumsüzdür.
. A. SUMRU BİLCE
da 377 milyon dolara çıktı. Büyük
ölçüde ANAP'h belediyelerin sağ-
ladığı dış borçlann SHP'li beledi-
yelerce yoğun bir şekilde kullanıl-
masıyla dış borç stokundaki bü-
yüme mart 1989dan sonra daha
da hızlandı.
Bu arada, 1989 yılının üçuncu
çeyreğinde Türkiye'nin toplam dış
borç stoku da arttı. Geçen yıhn
haziran ayı sonunda 35 milyar 249
milyon dolar olan Türkiye'nin dış
borç stoku, 1 milyar 54 milyon do-
lar artarak eylül sonunda 36 mil-
yar 303 milyon dolara yükseldi. 1
milyar 54 milyon dolarlık artışın
789 milyon dolan orta ve uzun va-
deli, 265 milyon dolan da kısa va-
deli borçlardaki artıştan kaynak-
landı. Eylül ayı sonundaki toplam
dış borcun 29 milyar 577 milyon
dolannı orta ve uzun vadeli, 6 mil-
yar 726 milyon dolannı da kısa
vadeli boıçlar oluşturuyor.
Dış borç, 1989 yıltnın uçüncü
çeyreğinde artmakla birlikte gerek
1988 yılı sonundaki, gerekse mart
1989 sonundaki düzeyinin altında
bulunuyor.
AT'ye üye olmakla tüm ülkeler azami kazancı elde edecekleri bir ortama
girmiş değillerdir; tersine AT kuralları ile uyum halinde kendi öz ticaret ve
sanayileşme strateji ve politikalarını geliştirip uygulamak zorundadır. Türkiye
GATT, AT ortakhk anlaşması, IMF ve OECD ile smırlı olan "ekonomik
politikaları uyumlulaştırma zarureti"nden yararlanarak, serbestçe strateji
oluşturma fırsatını değerlendirmelidir.
Proî. Dr. ÇELİK KURDOĞLU
FAX COKFARKLI
GONPSH.S IST 134 34 56 • 161 22 0» • 132 87 61 UiK 1363965 • 1372565 IZM.225215
Ikttsat FakûHBSi Ûğretım Üyesı
Son aylarda özellikle Avrupa'da önemli
olaylar yaşanıyor. Doğu Avnıpa ülkeleri-
nin dış ekonomik ilişkilerini COMECON
sınırlan dışında serbestçe düzenleme im-
kânına kavuşmaları, başta AT üyeleri ol-
mak üzere OECD blokunun dikkatlerini
bu bölgeye yöneltmelerine yol açmıştır. Av-
rupa pazanmn büyüklüğu Turkiye ile bir-
likte 300 milyon kişiden, Polonya, Doğu
Almanya, Macaristan, Çekoslovakya, Ro-
manya ve Bulgaristan'la 492 milyon kişiye
doğru genişlemektedir.
Avrupa'da bu gelişmeler olurken Uzak-
doğu'da Japonya önderliğinde bir ekono-
mik işbirliğİ örgütü kurulması girişimi hız
kazanmıştır. Kuzey Amerika'da ABD ile
Kanada 1989 yılı içinde bir serbest ticaret
anlaşması imzalamışlar, ABD bu tür an-
laşmalar yapmak üzere çeşitli ülkeler iti-
barıyla imkânlan araştırmıştır.
Bu yeni gelişmeler sırasında bir eski dü-
zenleme yeniden gözden geçirilmektedir.
1945 yıhnda imzalanan anlaşma ile mey-
dana gelen Gümrükler ve Ticaret Genel
Anlaşması GATT, uluslararası ticaretin fı-
zdk engellerden anndınlmasını, gümrükler-
den oluşan engellerin indirilmesini öngör-
mekteydi. Kennedy müzakereleri ve Tok-
yo müzakereleri, mamul ticareti üzerinde-
ki gümrük yükünün azaltılması hedefine
yönelik olmuştur. Halen yapılmakta olan
Uruguay müzakerelerinin görevi, hizmet-
ler ve tarım sektörünün GATT çerçevesine
ahnması şeklinde tammlanmıştır.
ABD Kongresi yeni bir dış ticaret yasa-
sım yürurlüğe koymuştur. Bu yasa bir >-an-
dan ABD'den yapılan ihracatı arttırmak,
bir yandan da bu ülkeye yapılan ithalatı
azaltmak için tek taraflı olarak ABD hü-
kümeti tafından uygulamaya konulacak
önlemlerden oluşmaktadır. Gerek ABD pa-
zarında gerek diğer pazarlarda ABD çıkar-
lanna zarar vermesi ihtimali bulunan ul-
keler, böyle bir ihtimale karşı Süper 301 adı
verilen yasa unsuru ile uyanlmakta ve bir
nevi kara listeye alınmaktadır. Japonya,
Hindistan ve BrezilyS bu durumdadır.
Telafi edici vergiler ABD ureticilerine ra-
kip ihracatçılann rekabet imkânını mutlak
olarak ortadan kaldırmakta, gönüllü ihra-
cat kısıtlaması olarak adlandırılan düzen-
lemeler, bu ihracatçılann pazar payını da-
ha başlangıçtan sınırlı bir duzeyde sabit-
leştirmektedir. Hedef Amerika sanayüni re-
kabete karşı korumak; iddia ihracatçı ül-
kelerin kendi üreticilerini koruduklandır.
Avrupa Topluluğu, Tek Pazar uygulama-
sıyla 325 milyon kişilik bir piyasayı AT üye-
si ulkelerin denetimine bırakmaktadır. tk-
tisadi bütünleşme, tercihli ticaret gibi dü-
zenleraelerin ticareti karşılaştırmalı mali-
yetlerin aksine, üye ulkelerin lehine saptı-
racağı zaten bilinmektedir. Çeşitli AT ül-
kelerinin ticaretinin yönündeki değişmeler
incelendiğinde, birçok ülkenin ticaretinin
Federal Almanya'ya yöneldiği görühnekte-
dir, AT bir adım daha atıp tek pazar dı-
şında kalan ulkelere uygulanacak şartlan
tarif ederek, bu ticaret sapmasını kurum-
sallaştırmaktadır.
Bu tespitlerden çıkan sonuç, tüm ulke-
lerin dış ticaret politikalarını sanayileşme
hedefleriyle ve orta-uzun vadeli bir pers-
pektifle ele aldıklarıdır. Bu ihtiyaç, ülke-
nin yukarıda sayılan uluslararası duzenle-
melere üye olmasından bağımsız olarak
mevcuttur. AT üyesi olan ulkeler bu üye-
lik sayesinde birlikte koordine ettikleri pi-
yasaya dışarıdan girişi tek pazar kuralları
ile denetleyebilecekleri bir ortama hitap
edebilmektedir.
Unutulmamalı ki bu ayncahk aynı za-
manda AT ekonomi-sanayileşme politikası
koordinasyonuna tabi olma sonucunu da
beraberinde getirmektedir. Yani ATye üye
olmakla tum ülkeler azami kazancı elde
edecekleri bir ortama girmiş değillerdir;
tersine, AT kuraüan ile uyum halinde kendi
öz ticaret ve sanayileşme strateji ve politi-
kalanru geliştirip uygulamak zorundadır-
lar. Bu sistem içinde kendi kazançlannı art-
tırmaları, deginilen stratejilerin ince aya-
rım ne kadar iyi yaptıklanna bağhdır.
Gümrük, kota, fon ve hatta gumruk dışı
engel adı verilen kaba aletler, >ı
erini çok da-
ha ustalık ve sanayi ile yoğun işbirliği ge-
rektiren tekniklere bırakmışlardır. Bu stra-
tejiler çeşitli düzeylerde ticaret kısıtlama-
lan, yatınm teşvikleri, caydıncı veya özen-
dirici mah'yetler, ticaret ve/veya yaunmı ko-
laylaştuıcı bilgi alımlan, araştırma - geliş-
tirme kolaylıklan gibi aletleri içerebilir. Ül-
keler dış ticaret ve sanayileşmeye ilişkin
stratejileri taraf olduklan ekonomik anlaş-
malardan bağımsız olarak geliştirmek zo-
rundadır.
Türkiye geniş anlamda ekonomi politi-
kalarını düzenlerken, taraf olduğu GATT
kurallanna uymak ve politikalann yine
üyesi bulunduğumuz OECD örgütünün
koordinasyonuna uyurnunu sağlamakla
yükümlüdür. Aynca Türkiye, AT ile imza-
lanan ortakhk anlaşmasının getirdiği yü-
kümlülüklere uymak zorundadır. Ancak
yukarıda çizdiğuîniz tablodan görüldüğü gi-
bi uluslararası ticaret aynı zamanda çeşit-
li bölgesel ve ikili düzenlemelerden oluşan
bir kurallar, anlaşmalar kümesiyle örülü-
dür. GATTm, Roma Anlaşması'nın imza-'
landığı, OECD'nin kurulduğu tarihten bu
yana bu tür düzenlemeler ve genel olarak
uluslararası ekonomik ilişkiler büyük de-
gişiklik yaşamıştır. Bu nedenle Türkiye ta-
rif edilen bu ortamda kendi çıkarlannı aza-
müeştirecek politika strateiilerini geliştir-
raek zorundadır.
Turkiye GATT, AT ortakhk anlaşması,
IMF ve OECD ile smırlı olan "ekonomik
politikalannı uyumlulaştırma zaruretinden
yararlanarak, gerek mevcut ticaret potan-
siyeli gerek yatınm faaliyeti düzeyinde ser-
bestçe strateji oluşturma, buna uygun po-
litika geliştirme fırsatını değerlendirmeli-
dir. Tek pazar, ikili tercihli ticaret bölgesi,
gümrük birliği gibi zaman içinde oluşacak
alternatif bağlantılar hareket serbestimizi
simrlandıracaktır. Bugün dunyada görülen
gelişmelerden aktif bir biçimde payımızı al-
mak için hızlı ve akıllı hareket etmeliyiz.