25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CUMHURİYET/2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER 29 OCAK 1990 Devlet Bakanlannın Görevleri 2311.1989 tarihlı başbakanlık genelgesı, bazı devlet bakanlarına hukumet ve iktidar partısi ilişkilerinin sağlanması ve eşgudumu gorevini verdiği, bazı devlet bakanlarını aynı ya da benzer nitelikte hizmetlerle gorevlendirdıği, bazı devlet bakanları arasında başbakanlıkla ilgilendirilmiş kamu iktisadi teşebbuslerinı paylaştırdığı ölçude 3046 sayılı kanuna aykın ya da rasyonel sayılamayacak bir duzenleme getirmiştir. Prof. Dr. HİKMET SAMİ TÜRK Başbakan Yıldınm Akbulut'un başkanlığında kı hukumetın kuruluşundan bu yana ıkı ayı aşkın bır zaman geçtığı halde, gerek hukumetın kendı ıçınde bazı bakanlar arasında, gerek hukumetle ık tıdar partısi ıçındekı bazı gruplar arasında bırta- kım sorunlar olduğu, haua bu sorunlann gıderek artma eğılımı gösterdığı, hemen hemen her gun ga- zetelerde çıkan haberlerden anlaşılrnaktadır Şup- hesız bu sorunlann çeşıt! nedenlerı bulunmakla bır- lıkte, bır bolumu, şımdıkı hukumetın devlet bakan ları sa>ısım 15'e çıkararak hızmet bakanları sa>ı- sına eşıtleyen >apısından ka>naklanmaktadır 15 devlet bakanı arasındakı ışbolumu ve gorev dağı- lımı, Başbakan Akbulut'un 23 11 1989 tarihlı ge nelgesıyle duzenlenmıştır Hiıkumet-parti ilişkileri Bılındığı gıbı, 2"1 9 1984 tarıh ve 3046 sayılı Ba- kanlıkların Kuruluş ve Gorev Esasları Hakkında Kanun'a göre "Başbakana yardım etmek. Bakan- lar Kurulu'nda koordınasyonu sağlamak, ozel önem ve oncelık taşıvan konularda tecrube ve bıl- gılerınden ıstıfade edılmek amacıvla başbakanın teklıfı ve cumhurbaşkanının onavı ıle" atanan dev- let bakanları, "Başbakan tarafından verılecek go- rev lerı >erıne getırırler" (m 4/1, Ila) Ancak ana- yasanın 112 maddesının III fıkrasına göre "ba- kanlann görevlerının anayasa ve kanunlara u>gun olarak yerıne getırılmesıru gözetmek ve duzelüa ön- kmlen almakla >ukurnlu" olan başbakanın de%- let bakanlarına vereceğı görevler de "ana>asa ve kanunlara uygun" olmak zorundadır Başbakanın 23 11 1989 tarihlı genelgesı bu cer- çeve Kinde ıncelendığınde başlıca dört nokta dık- katı çekmektedır 1) Bu genelge ıle ıkı devlet bakaruna öbur görev - len vanında "partı genel merkezı ıle hukumet ılış- kısırun sağlanması", başka bır deyışle, "hukumet- partı genel merkezı ılışkılen" ek gorev olarak, ıkı devlet bakanına "hukumet partı ılışkılen koordınasvonu"' aslı görev olarak verılmıştır Ay- rıca ıkı devlet bakanı, 'hukumet ve parlamento grubu ılışkılerının koordınasvonu" ıle gorevlendı- rılmıştır Anılan ıbarelerde 'genel merkezı", teş- kılatı >a da "parlamento grubu" ıle ılışkı kurula- cak ya da koordınasyon sağlanacak partı bellıdır Bu, doğrudan doğruja ıktıdar partısi ANAP'tır Yoksa sozu geçen devlet bakanlarına venlen görev, ana>asanın 68 maddesının II fıkrasında "demok- ratık sı>ası ha>atın vazgeçılmez unsurlan" kabul edılen sıvasal partılerle genel olarak ılışkı kurulması ya da en azından TBMM'de grubu bulunan sıya- sal partılerle bazı onemlı konularda uzlaşma ve ış bırlığı olanaklarının araştırılması değıldır Zaten ge- nel olarak "hukümet parlamento ılışkılen" ıle go- rev lendırılmış ıkı devlet bakanı daha vardır Bovlece hukumetre ıktıdar partısi \a da organ- ları arasındakı ılışkılerın vurutulmesı va da koor- dınasvonu ıçın toplam altı devlet bakanı gorev len- dırılmış bulunmaktadır Turkı>e'de ılk kez goru len, fakat muhalefet partılerımn şımdıye değın her hangı bır tepkı göstermedıklerı bu uygulama, uze- rınde durulmaya değer nıtelıktedır Kuşkusuz hükumetlerle ıktıdar partılen arasın- da vakın ılışkıler olması doğaldır Çunku her hu- kumet, dayandığı sıvasal partı va da partılerın prog- ram ve goruşlerı doğrultusunda ulkeyı yonetmeve, devlet ışlennı yurutmeye çalışır Hatta bazen partı ve hukumet görev lerı ayru ınsanların kışıhğınde bır araya gelebılır Orneğın bızde ve çeşıtlı ulkelerde ıktıdar partısının lıderı, genellıkle aynı zamanda başbakandır Aynı bıçımde bır bakan da partı yö- netımınde belırlı bır görev ustlenmış olabıhr Ancak bu ve benzerı örnekler, aslında aynı ın- sanın ıkı a>n görev ı yurutmesmden başka bır şe> değıldır Bu ıkı gorevı bırbırıne karıştırmamak ge- rekır Her bırının nıtelığı ve hukukı rejımı farklı- dır Nıtekım bakanlık görevırun kapsamında partı gorevı yoktur Başka bır de>ışle partı görevı, ba- kanlık görevırun bır parçası ya da öğesı değıldır Böyle bır durum, ancak tek partılı rejımlerde dü- şunulebılır O>sa23 11 1989 tarihlı genelge ıle alü devlet ba- kanına bu sıfatla >uruteceklerı görev olarak huku- met ve ıktıdar partısi ılışkılennın sağlanması ve eş- gudumu (koordınasvonu) venlmıştır Bu, devlet ba- kanları ıçın 3046 savılı kanunun 4 maddesıvle çı- zılen çerçeveyı aşan bır görevlendırmedır Çunku devlet bakanı olarak "başbakana yardım etmek", kendısıne ıktıdar partısi genel başkanlığı görevın- de değıl, başbakanlık gorevınde yardım etmek de- mektır "Bakanlar kurulunda eşgudumu sağlamak" ıse hukümet ve ıktıdar partısi ılışkıle- rının eşgudumu görevını ıçermez Aynca bo>le bır görev, devlet ıçın "özel önem ve öncelık taşı>an" bır konu sayılamaz Kaldı kı 3046 savılı kanunun amacı, "kamu hız- metlennın duzenlı, suratlı, etkılı, verımlı ve eko- nomık bır şekılde vürütulebılmesı ıçın bakanlıkla- rın kurulmasına, teşkılat, gorev ve yetkılerıne ılış- kın esas ve usullerı duzenlemektır" (m 1) Ovsa 23 11 1989 tarihlı genelge ıle altı devlet bakanına verılen gorevı kamu hızmetı olarak kabul etmek olanağı >oktur Nıtekım cumhurıyet Turkıvesı'nde ılk kez hızmet bakanlan vanında devlet bakanları atanması u>gulamasını başlatan 13 9 1946 tarıh ve 4951 sa>ılı Bakanhklar Kuruluşu Hakkında Ka- nun'dan son olarak devlet bakanlan sayısının 15'e çıkanlmasına olanak tanıvan 9 2.1988 tanh ve 3407 sayılı kanuna kadar bu konu ıle ılgılı kanunların hıçbırıne aıt gerekçede boyle bır görev den soz edıl- memış, devlet bakanlarından böyle bır hızmet bek- lenmemıştır 1 Dolavısıyla böyle bır gorevı yurut- mek uzere bakanlık kurulması ya da devlet baka- nı atanması, gereklı kadrolar ıçın devlet butçesın- den odenek ayrılması, açıkça 3046 sayılı kanunun sözune ve amacma aykırıdır Kanunun verdığı yet- kı, amacı dışında kullamlmıştır Devlet bakanlan arasında gorev dağılımı 2) 23 11 1989 tarihlı genelge ıle bazı devlet ba- kanlarına obur devlet bakanları >a da mevcut hız- met bakanlıkları ıle aynı ya da benzer nitelikte go- rev ler venlmıştır Bu durum, ozellıkle ekonomı ve dı> tıcaret konularında görulmektedır Gerçekten malıye ve gumruk, sanayı ve tıcaret gıbı hızmet ba- kanlıkları vanında uç devlet bakanı daha ekono- mık ışlerde yetkıh kılınmış, bu arada -genelgedekı sıraya göre- bınncısıne Turkıve Ihracat ve Kredı Bankası (Exımbank) "ılgılı kuruluş ', ıkıncısme Ha- zıne ve Dış Tıcaret Musteşarlığı "bağlı kuruluş" olarak venlmış, uçuncusu ıse "dış muteahhıtlık hız- metlerının gelıştırılmesı ve koordınasyonu", "ıh- racat ve yatırımların teşvıkı" ıle görev lendınlmış- tır Bırbırıyle bu kadar yakmdan bağlantılı hızmet- lerı uç ayrı devlet bakanı arasında paylaştırmayı rasyonel bır görev dağılımı ya da ışbolumu kabul etmek olanağı yoktur Kaldı kı çeşıtlı noktalarda vetkı uvuşmazlıklanna da yol açtıgı gorulen bu du- rum, öteden ben merkezı yonetımın venıden du- zenlenmesı çalışmalannda savunulan ve 3046 sa- yılı kanununla da berumsenen vönetımde butunluk ve "aynı ve benzer hızmet ya da gorevlerın tek bır bakanlık tarafından va da sorumluluğunda yurutulmesı" ılkelenne de ters duşmektedır (m 3/II a,c) Lstelık bu tur hızmetlerın her yenı hukumet kuruluşunda ya da kabıne revızyonunda sayüan bı- raz daha antınlan devlet bakanları arasında boluş- turulmesı, 3046 sayılı kanunu once 13 12 1983 ta- rıh ve 174 sayılı Bakanhkların Kuruluş ve Görev Esasları hakkında kanun hukmunde kararname olarak vururluğe kovan ıktıdar partısının kendı programından da uzaklaşması sonucunu doğur- maktadır Gerçekten Anavatan Partısi programın- da "kamu ıdaresının esaslan" arasında şu ılke de yer almaktadır- "Değışık bırımler tarafından aynı maksada dö- nuk olarak yurutulen hızmetlerın bır arada toplan- ması, yetkı ve sorumlulukların dağınıklıktan kur- tarüarak teşkılatlanmada sadeleşmeye gıdılmesı, bakanlık ve her sevıyede teşkılat sayısının asgarı- ye ındırılmesı zorunludur" (m 30/IV) Öylevse23 11 1989 tarihlı genelge ıle belırgınle- sen durum, ozellıkle son altı yıl ıçınde çeşıth ka- nun ya da kanun hukmunde kararnamelerle baş- bakanlığa venlen ya da devredılen hızmetlerden ba- zılarının ayrı ayrı devlet bakanları elıyle yurutul- mesı yerıne bırer hızmet bakanlığı olarak teşkılat- landınlması, orneğın -daha once bır ara yapıldığı gıbı- bu- "dış ekonomık ıhşkıler bakanlığı" ya da bır "dış tıcaret bakanlığı" kurulması zamanının gel- dığını göstermektedır Dışa açılan, dış pazarlara yö- nelen bır Turkıye'de böyle bır bakanlığın kurulma- sında buyuk yarar vardır 3) Benzer bır durum, yıne ozellıkle son yıllarda başbakanlıkla ılgılendırılen çeşıtlı kamu ıktısadı te- şebbuslerının 23 11 1989 tanhlı genelge ıle ayTi ayrı devlet bakanlannın vönetımıne verılmesı uygula- masının surdurulmesınde de gorulmektedır Bu uy- gulamanın temelındekı duşunce, Anavatan Partı- si 6 Kasım 1983 seçım beyannamesının "bakanhk- ların reorganızasyonu" bolumunde şoyle açık- lanmıştı "Yenıden duzenleme tamamlanıncaya kadar, ba- zı bakanlıklann aslı fonksıyonlannı yuruten (TMO, EBK gıbı) kuruluşlar dışında kalan kamu ıktısadı teşebbüslerı devlet bakanlıklan üe ılgılendırılecek, böylece bakanlıklann asıl görev lennı yapmaları sağlanacaktır"121 Fakat bu duşunce, kamu ıktısadı teşebbuslennın, orneğın enerjı ve tabıı kaynaklar, sanayı ve tıcaret gıbı asıl ılgılı olduklan hizmet bakanlıklan'ndan alınıp başbakanlıkla ılgılendınlmelen ve bırer - ıkı- şer ayrı ayTi dev let bakanlan arasında dağıtılması uygulamasını haklı gösterecek ağırlıkta değıldır Eğer ılgılı hızmet bakanlıklarının yuku gerçekten hafifletılmek ıstenıyorsa, gerek 3046 sayılı kanun- la benımsenen, gerek ıktıdar partısının programın- da yer alan ılkeler doğrultusunda tutarlı uygulama, kamu ıktısadı teşebbüslerı ıle ılgılı hızmetlerını - daha once de zaman zaman yapıldığı gıbı- bır "ış- letmeler bakanlığı" çatısı altında toplamak ve or- tak sorunlanna orada çözum aramaktır 4) 23 11 1989 tanhlı genelge ıle bazı devlet ba- kanlarına venlen görevler bakımından yukarıdakı orneklere benzer bır dağınıklık soz konusu olma- makla bırlıkte, bu bakanlarca vurutulen hızmetle- nn nıtelığı ya da onlann temelındekı sorunlann gu- numuzdekı onemı, artık bırer hızmet bakanlığı ola- rak teşkılatlandırılmalanru zorunlu kılmaktadır Bu çerçeve ıçınde bır "çevre" ve bır "gençlık ve spor bakanlığı", öncelıkle kurulması gereken bakanlık- lardandır Zaten 23 11 1989 tanhlı genelge ıle bır devlet bakanının Çevre Fonu'nun yonetımı ıle go- revlendınlmesı ve Çevre Musteşarlığı ıle Özel Çevre Koruma Kurumu Başkanlığı'nın kendısıne bağlan- ması, başka bır devlet bakanına ıse "spor ve genç- lık kuruluşunun gelıştırılmesı, gençhğın boş zaman- ların değerlendınlmesı" görevlennın verılmesı, Gençlık ve Spor Genel Mudurluğu ıle Futbol Fe- derasyonu Başkanlığı'nın kendısıne bağlanması, hızmet bakanlığına dönuşmeyı kolaylaştıracaktır Sonuç Özetle23 11 1989 tanhlı başbakanlık genelgesı, bazı devlet bakanlanna hukumet ve ıktıdar partısi ılışkılerının sağlanması ve eşgudumu görevını ver- dığı, bazı devlet bakanlarını aynı ya da benzer nı- telıkte hizmetlerle gorevlendirdıği, bazı devlet ba- kanları arasında başbakanlıkla ilgilendirilmiş ka- mu ıktısadı teşebbuslennı paylaştırdığı ölçude 3046 sayılı kanuna aykın ya da rasyonel sayılamayacak bır duzenleme getirmiştir Turkıye'nın gelışmesı ne ve çağın gereklenne, dolayısıyla hukumetlerın çözmek zonında olduklan sorunlann artmasına ko- şut olarak yenı kamu hızmetlennın ortaya çıkma- sı ve bunları yurutmek uzere yenı bakanhklar ku- rulması doğaldır Ancak 23 11 1989 tanhlı genel- ge ıle devlet bakanları arasında vapılan gorev da- ğılımı, devlet bakanlan sayısının 15'e çıkarılması- nın ıktıdar partısi ıçındekı pek fazla tutmamış gozu- ken denge hesaplarından çok, hızmet gereklerın- den kaynaklandığını kanıtlamaktan uzaktır Bununla bırlıkte aynı genelge, genel olarak ba- kanlıklar arasındakı görev dağılımı ve ışbölıimü- nun yenıden gozden geçırılmesı zorunluluğunu da ortaya koymaktadır*' 1 Ozellıkle bırbırıyle yakın- dan bağlantılı bazı konuiarda bırkaç devlet baka- nının yetkıh kılınması uygulamasının surdurülme- sı, ıdarı hızmetlerın sunuluş bıçımı bakımından da sakıncalıdır Vatandaşlar ya da genel olarak butün ılgıhler, bır ışın hangı aşamada hangı devlet b?ka- nının yetkı alanına gırdığım araştırmak zorunda kalmamalı, o ışın hangı hızmet bakanhğında gö- rulduğunu kolayca anlayabılecek durumda bulun- malıdır 1) Bu konuda genış açıklamaiar ıçın bk Hikmcl Samı Turk, "Yenı Hukumetın Yapı»ı ' Cumhurı>et 26 11 1989,0 10 2) «ınavalan Partısı Programı Anavaıan Partısi 6 Kasım 1983 Seçım Bevannamesı Hukumet Programı, Ankara (1983) s 68 3) Bu konuda aynca bk Turk, *gm <dn 1). EVET/HAYIR OKTAY AKBAL Geçen Zamanda Ziya Osman... 'Bır şey değışmemış sankı daha dun Yıne ortancalar altı camının Dışarda sukûnu yaz akşamının Bahçemız sulanmış ıslak her cıçek — Kapı çalınacak babam gelecek" Hemen her şıırınde olum vardı Kımılerı bu olum sozcuğunu gordukçe olume neden bu kadar yakınlık duyduğunu soruyor- lardı Hatta bırısı çıkmış Sabaolum şaırıdır'kanısını belırtmıştı Daha çocuk yaşından berı ölmeyı ozlermış gıbı, olumün mutlu bır bıtış olacağına ınanırmış gıbı 1 Zıya Osman Saba 46 yaşında oldu Yıl 1957 Karlı 29 ocak gu- nu Eyupte toprağa verdık Ümıtler ıçındeyım çok şükur olecegız' dıyen, Eskı bır evde olmak, orada, Eyupsultan'da' dıyen Zıya Osman Saba gerçek yaşamında hıç de olumu bek- leyen, ozleyen bır kışı değıldı Tanıdığım bıldıgım kadar, yaşa- mın guzellıklerınden hoşlanan onlardan yararlanmak ısteyen bır ınsandı 29 Ekım gunlerınde Modadan denıze gırdığım bılıyo- rum Sevmeyı sevılmeyı yaşamın guzel yanlarını tanımayı öz- lüyordu Şıırlerınde olum temasının ağır basması bence onda- kı yaşama ozlemının, sevıncının bır çeşıt belırtısıdır ' Butun saadetler mumkundur Şu kapının acılması Içerı gırıvermen Bahar, kuşlar gunduz \te butun dunya Bır an ıçınde gurultusuz" Yaşam bır an ıçınde butun tadlarım duyuruverır ınsana Bır kapının açılışı, sevılen bır yuz bır Dakış Saba, her guzellığın, her mutluluğun ardında er gec sona erecek bır kesınlık goru- yordu şıırlerınde Bu yuzden hem mutlu, hem mutsuzdu Dıze- lerındekı olüm sozcuklerının gereğınden çok yer alması 'bu gu- zel dünyanın bır gun uzak bır duş olması' gerçeğı ıdı Zıya Osman Sabayla 1947-50 arasında bırlıkte olduk Mıllı Eğı- tım Basımevı'nın Duzeltme Burosu şefıydı O sıralar ben de Ter- cüme Burosu nun Klasık yayınlarında gorevlıydım Haftanın uç dort gunu çoğunlukla aynı odada çalışırdık Oğle vaktı bırlıkte çıkardık Sultanahmet'e Bır kucuk lokanta vardı, oraya gıderdı Ayasofya çevresınde parktabırsuredolaşırdı Yedı Meşale gun- lerının anılarını dınlerdım Hıçbır arkadaşı ıçın eleştırıcı bır so- zunu duymadım Kızgınlığını, öfkesını bellı etmedı, boyle ılkel duygular ona yaklaşamıyordu lyılık, dostluk duyguları ağır ba- sıyordu Butun şaırlere yazarlara dostça, sevgıyle yaklaşıyordu Şıırlerındekı oykulerındekı kadar ıçtenlıkle bakıyordu kışılere, olaylara Olumunden sonra Varlık ta çıkan bır yazımda şoyle demışım 'Zıya Osman Saba çırkın bır savaş töresıne boyun eğen bır topluma, bır dunyaya uyamazdı O dunyamıza yakışmayan ın- sanlardan bırıydı Bırseruvendeyaşadı Bır seruvende yazdı ya- zacaklarını Bır seruvende dunyadan aynldı Bır masal, bır duş, bır oyku oldu Onun seruvenı tıpkı zalım bır elın vıtrınden çekıp attığı o ıkı genç ınsanın resımlerı gıbı kayboldu sılındı, uzaklaş- tı 'Sızlen goreceğım geldı lyı ınsanlar - Hur gemıcıler, denız, yol- lar, şen şarkıcılar dıyen bır şaır gerekınce de ' Dudaklarının ucunda yalanları - Damarlarında kan, etlerınde şehvet - Kın ga- rez, hırs hıddet - Allahım sen yaratmadın ınsanları' mısralarını soyleyen bır seruven ancak 46 yıl devam edebılırdı ' Anımsadım bırden Sultanahmet caddesındekı fotoğraiçının genış vıtrınınde ıkı gencın resımlerı yanyana duruyordu Bır genç kızla bır delıkanlı Bırbırlerınden habersız ıkı kısı Belkı Istan- bul dışından gelıp resm çektırmısler burada Fotoğrafçı da bu ıkı guzel ınsanı bırbırıne yakıştırmış resımlerını yanyana yerleş- tırmış Zıya Osman Saba bu vıtrını seyreder hayaller kurardı Da- ha doğrusu bırlıkte kurardık Belkı evlenmışler çocuklan olmuştu Belkı bambaşka bır evrenın ıçındeydıler Yaşlanmışlardı olmuş- lerdı belkı de 'Mesut Insanlar Fotoğ r afhanesı oykusunun ya- zılmas nda bu olayın etkısı olmuştur sanırım Yaşasa 80 yaşın eşığınde olacakmış A-na oyle ınsanlar bu yaşlara gelemezler kM Saba da Cemal Sureya nın ozledığı gıbı 60 yaştan once dunyadan ayrılmasını bılen şaırlerdendı Ellısını bıle bekleyemedı 1 Leprasız Bir Türkiye Turkiye'deki lepra savaşı çalışmalannda ana ilke, bilinen her hastayı yeniden tek tek kontrolden geçirmek, yenı modern ilaçlarla tedaviyi uygulamak, aile bireyleri ve yakın çevreyi özellikle çocuklan ve gençleri muayene ederek yeni hasta olup olmadığını saptamak ve bulununca derhal tedavisini vermektir. Prof. Dr. TÜRKÂN SAYLAN 1978'de Alma Ata konferansı'nda "2000 Yılında Herkes Içın Sağlık" adlı sloganın ya- ratılışından sonra pek çok vıl geçtı, 2000'h yıl- ların ucu gozuktu bıle, oysa "herkes" ıçın onerılen "bağlık" kımbılır nerede'' \eryuzu nufusu denetlenemez ve neredeyse logarıtmık şekılde artarken, ınsanlar kıtleler halınde aç- lıktan olurken, ınsanları besleyecek doğa, du- şuncesızte ve acımasızca yok edılmeye devam ederken, saçma sapan nedenlerle yaratılan ve surdurulen savaşlar yuzbınlerce olunun yanın da kolu bacağı kopmuş, vuzu bedenı yanmış bınlerce varı canlı ınsan kalıntısım oluşturur- ken. ınsanlığa mutluluk getıreceğını umduğu- muz ılerı teknolojıdekı her turlu ış kazasında atom bombası atılmışçasına kıtlesel kayıplar ve Kuşaklar boyu burecek sakathklar ortaya çıkarken ve de ustune ustluk AIDS belası da ortalığı kasıp kavururken "herkes ıçın sağlıktan" nasıl soz edebılırız kı 1 İthal lepra Nufusun kontrolsüz artışı, açlık ve yoksul- luk her turlu enfeksıyon hastalığmın toplum- larda artması ıçın en uygun koşullardır Bu nedenle, son yıllarda ınsan sağlığı ıle ılgılı pek çok aşama yapılmış olmasına karşın, en azın- dan enfeksıyon hastalıklan bağlamında unlu AJma Ata Konferansı'nda alınan ılke karar- larının 2000 yılında pek fazla bır gerçeklık ka- zanmabi olanaksız gozukmektedır Yeoiızun- den yok edılmeyen ve gerı kalmış ulkelenn ana sağlık sorunlarından bırı olan lepra (cuzzam) hastalığmın konumu da bu tabloya çok uy- maktadır Dunya Sağlık Orgutu'nun ve pek çok gonullu kuruluşun olağanustu çaba ve katkılarına karşın yervuzunde toplam 11 mıl- yon kadar bılınen lepralı hasta bulunmakta- dır Bu sayının aslında 20 mılyona varabıle- ceğı duşuncesını taşıyanlar da vardır 11 mıl yon, koskoca bır ulkenın tum nufusu olarak duşunulduğunde, ozellıkle gelışmekte olan ul kelerın bu konuda da ne zor durumda olduk- lan kolayca anlaşılabılır Yeryuzunun gelışmış ulkelerınde ıse lepra hastalığı, ulke dışında doğup buyumuş ve has- talığıvla gerı donmuş yurttaşlarında, melez- lerde ve de en sık olarak goçmenlerde gorul- mektedır Ucuz emeğı kapışan sanayı ulkele nne yoksul ışçıierle bırlıkte armağan edılen lepraya "ıthal lepra" adı takılmışnr Bu ne- denle de bugune dek bu konuda fazla bır so- runu olmayan ulkeler lepra taru ve tedavısı bağlamında yenıden örgutlenmek zorunlulu- ğu duvmaktadırlar Akdenız'ın kuzevındekı ulkeler, eskıden be- rı lepra hastalığı odakları bulunan, her yıl bır rmktar veru hastanın saptandığı, ama gelışme- lerı nedenıyle de enfeksıyonun yayılma koşul- ları bulamadığı, savının bu nedenle gıderek azaldığı ulkelerdır Portekız, Ispanya, ttalva, Y unamstan ve Turkıve bu kuşağı oluşturmak tadırlar ve buralarda lepra tanı ve tedavı ça- lışmalan, gereken onem verılerek dığer sağ- lık hızmetlerıyle paralel bır etkınlık ıçınde sur- durulmektedır 'Miskinhaneler' Anadolu yarımadasından gelıp geçen ka vımler, buyuk bır olasıhkla doğudan batıva sadece tıcarı unsurları değıl lepra hastalığını da getırmış, bunlan ulkelenne taşırken bır kıs- mını da topraklanmızda bırakmışlardır Bu nedenle çok eskı çağlardan ben hastalığın yö- remızde bulunduğu bılınmektedır Romalılar donemınde çeşıtlı yerlerde çok sayıda lepro- zaryumlar (lepralılann tecrıt edıldığı yerler) yapıldığı, hastalara sağlamlardan ayrı >aşa- yacaklan adalar aynldığı anlaşılmaktadır Sel- çuklu ve Osmanlı devletlerı donemınde has- taların sayısı gıderek azalmakla beraber "mıskınhaneler" dıye nıtelenen tekkeler oluş- turularak o gunku koşullarda lepra sorunu- na çozum getırılmeye çalışılmıştır Turkıyemızde cumhurıyet kurulup kayıtlar tutulmaya başlandığından berı toplam 11 bın kadar lepra hastası saptanmıştır Bu çalışma- larda buyuk hekım Doç Dr EtemUtku'nun ıtıcı gucunu her zaman mınnetle anmak ge- rekır. Bugunku duruma baktığımızda eskı ve yaşh hastaların çoğunun yaşlılık nedenıyle ol- muş olduğunu ve resmı sayının 3900'lere ka- dar ındığını goruyoruz Sağlık Bakanlığı, lstanbul ve Ankara tıp fa- kultelerı ve cuzzamla savaş derneklen son on yıllarda buyuk bır çaba harcayarak bu çağ- dışı hastalığı ulkemızde kontrol altına alma- yı ve hatta vok etmevı amaçlamak uzere el ele vermışlerdır Gonullu kuruluşların da buyuk çabalarıyla hem tıbbı hem de sosval sorunla- nn ustesınden gelınmeye çalışılmaktadır Lepra, enfeksıvon hastalıklan arasında ın- sandan m&ana en zor bulaşan hastahktır Ge- nelde enşkın bırevlerın leprava karşı doğal dı- rencı vardır Enfeksıvon, ancak hıç tedavı gor- meyen ve yok fazla basıl (etkenın genel adı) taşıyan bır hastanın hapşırık ve öksurük gıbı damlacıklarıyla yakınında bulunan ve surek- h temas halınde olan kuçuk yaştakı cocukla- ra geçme olasıhğı taşır Yanı lepra adeta bır çocukluk hastalığıdır ve ılk belırtılerını çocuk yaşlarda gosterır Butun enfeksıyonların ya- şamasına olanak sağlayan bozuk sosyo- ekonomık koşullar, orneğın tek tıp beslenme, ıç ıçe yaşama, koruyutu sağlık hızmetlerı ve genel dırencı arttıran aşılanma vb onlemler- den yararlanmama da lepra hastalığmın bır evde, aılede gehşmesınde onemlı bır yer alır Her şeye rağmen vukacıda sıralanan tum ko- şullar da bır ınsanın lepraya vakalanması ıçın yeterlı olmamakta, lepra basillennın gırebıl- dığı orgamzmada hastalık yapabılmesı ıçın o bırevın doğuştan bu hastalığa vatkın olması, yanı dırencının duşuk olması gerekmektedır 1988'den bajlavarak Hındıstan, Afrıka ve Guney Amerıka olmak uzere uç bölgede bır- bırınden farklı olarak gelıştırılmış lepra aşı- ları denenmektedır Bır on yıl ıçınde belkı de ınsanlığın bu en eskı duşmanı bır aşı yoluyla yok edılebılecekıır Turkiye'deki lepra savaşı çalışmalannda ana ılke, bılınen her hastayı yenıden tek tek kontrolden geçirmek, veru modern ilaçlarla te davıyı uygulamak, aıle bıreylerı ve yakın çev- reyi ozellıkle çocukları ve gençleri muavene ederek yenı hasta olup olmadığını saptamak ve bulununca derhal tedavısını vermektir Av- rıca eskı ve yeterlı tedavı ve sağlık eğıtımı ve- nlmedığınden sakat olmuş hastaların rehabı- lıtasyonları ıçın de buyuk çaba harcanmak- tadır; çunku bılındığı gıbı erken tanı konup hıçbır ız bırakmavacak şekılde tedavı edılen lepra hastalığı, ne vazık kı ıhmal edılırse kol, bacak ve yuz sınırlenm harap ederek duvu ku suruna ve lepraya "korkunçluk" sıfatını yuk- leyen sakatlıklara yol açmakta, sakathklar voksul hastavı daha da yoksul hale sokmak- ta ve kısır dongu oluşturmaktadır Sonuç Eğer Sağlık Bakanlığı, tıp takuitelerı ve go- nullu kuruluşlar şımdı olduğu gıbı bır on vıl daha el ele çahjmava devam edebıhrlerse, goğ- sumuzu gere gere "2000 yılında leprasız bır Turkıye" dıyebılmenın mutluluğunu vaşava bılırız Burada hedef tum hastalarımızın ye- nıden kontrol ve tedavılerının yanında artık hıçbır yenı hastanın saptanmamasıdır Bu konuda son on vıllarda havlı yol alın dı, ancak çalışmaların ve katkıların tum top luma yayılması ısterulen duzeye ulaşmadı Hâ- lâ gıttıklen hastanelere kabul edılmeven has talarımız var, hâlâ ışlerınden atılan veva ışe alınmayan hastalanmız sıfır noktasının altın- da yaşıyor, bu nedenle bu dertten kurtulmak ıçın elbırhğı etmenın gerekhlığı bır kez daha ortava çıkıvor Gelın "2000 yılında leprasız bır Turkıye" ıçın el ele verelım İSTANBUL BÜYÜKŞEHİR BELEDİYE BAŞKANLIĞI'NDAN Fatıh Unkapanı geçıt altında bulunan aşağıda numara geçıcı temınatları ıhaleye ıştırak temınatları yazılı dukkânlar muhammen bedellerı uzerınden ayrı ayrı şartnamelerı vechıle 1 yıl sure ıle kıraya verılecektır Dukkân No. Aylık muh bedel Geçıcı tem. Ihaleye ışt. tem 5 10 2 3 4 20 000 TL 200 000 TL 200 000 TL 200 000 TL 200 000 TL 72 000 TL 72 000 TL 72 000 TL 72 000 TL 72 000 TL 1 200 000 TL 1 200 000 TL 1 200 000 TL 1 200 000 TL 1 200 000 TL Şartnamelerı Emlak Mudurluğü'nden gorulebılır Yukarıda yazılı ısler 13 Şubat 1990 Salı gunu saat 11 00'de lstanbul Buyukşehır Beledıye Encümenı'nde 2886 sayılı yasanın 45 maddesıne gore açıkarttırma usulu ıle şartnamelerı veçhıle ayrı ayrı ıhale olacaktır Ihalelere katılmak ısteyenlerın geçıcı temınat mektup veya makbuzları ıle ıhaleye ıstırak belgelenyle sartnamesınde yazılı dığer belgelerle bırlıkte yukarıda yazılı gun ve saatte Ist Buyuk Şehır Beledıye Encümenı'nde hazır bulunmaları gerekmektedır Basın 16509 CUMHURIYET TEİV OKURLARA... OKAY GÖNENSİS 15 Dakikahk Bir Şey C umhurbaşkanı Turgut Ozal, ABD gezısınde çeşıtlı talıhsız açıklamalarının yanı sıra Turk basınını bır kez daha aşağılama fırsatını da kaçırmadı Sayın Cumhurbaşkanı sabah gelen Turk gazetelerıne 75 dakıka göz attığını, bırkac yabancı gazeteyı ıse 15 saat okuduğunu söyiedı Elbette dünya olaylarını ızlemek ıçın yabancı gazetelere 1 5 saat ayırabılmesı cumhurbaşkanı ıcın onemlı bır olanaktır, ama Turkıye'de neler olup bıttığını, Turk ınsanının çeşıtlı kesımlerden yurttaşların duygu ve duşuncelennı ızleyebılmek ıçın Turk gazetelerıne de bıraz daha zaman ayırması zorunludur Sayın Cumhurbaşkanı ya da dığer sıyasıler genel olarak Turk basınından memnun olmayabılırler, rahatsız olabılırler ya da bazı gazetelerın polıtıkalarından tedırgındırler, bu onlann sorunudur Ama Turk ınsanının nabzının nasıl attığını ızleyeceklen başka bır yer de yoktur Turk basını, yukanlarda ruyası cok gorulen 'maıestelennın basını" olmamıştır henuz Ve "butun gazetelere 15 dakıka goz gezdırmek" ne yazık kı bızce goz gezdıren açısından hıç de ovünc vencı bır durum değıldır • Italyanlar bugun gazete okuyamayacak, radyo ve televızyonda da haber ızleyemeyecek Her kesımden gazetecılenn katılacağı bu genel grevın nedenı, "ozel 7V kralı" dıye nıtelenen ışadamı Sılvıo Berlusconı'nın ' ulkenın en buyuk yayın kuruluşlarından Mondadorı'yı de ele geçırerek buyük bır tekel olması Italyan gazetecılenn ısteğı hemen basında bır antı-trost yasa çıkarılarak bu yenı devın ortadan kaldırılması Berlusconı'nın önlenmeye çalışılan ımparatorluğunun dokumu ozetle şoyle — Içlennde en yüksek tırajlı ve etkın La Repubblıca'nın da bulunduğu 17 gunlük gazete ıle toplam gunluk tırajın yuzde 16'sı, — Espresso, Panorama, Epoca, Canzonı gıbı en buyük dergılenn de aralarında bulunduğu 20 dergı ıle haftalık toplam tırajın yuzde 34'u, — Kıtap yayıncılık pıyasasının yuzde 20'sı, — TV kanallanyla yuzde 40 ızlenme oranı, — Ulkenın toplam reklam pastasından yuzde 50 pay Bu arada, Berlusconı'nın Fransız ve Italyan ozel TV'lerınde de tartışmalı hısselerı bulunuyor • Gazetecılık mesleğıne yonelen gençlerın duzeylerının yuksek olması, toplumlardakı değışımlen kavrayıp ızleyebılecek altyapıya sahıp olmaları, mesleklerındekı gelışmelere ayak uydurabılecek eğıtımden geçmelen Batı'da bellı ölçude sağlanmış durumda Demokrasının ışleyışının guvencesı olan gazetecılık mesleğını yapanların lyı yetışmıs olmaları Batı da gereken duyarlıkla ızlenıyor Ama sık sık yıneledığımız gıbı bu acıdan da basınımız epeyce gerı ve guç bır durumda Bu sıkıntıyı duyan kuruluşlardan Humyet de vakfı aracılığıyla "Erol Sımavı Ozel lletışım ve Eğıtım Merkezı' adıyla sureklı kurslar duzenlemeye başlıyor Basın Yayın Yuksek Okullan ıle sosyal bılımler ağırlıklı fakulte mezunlanna açık olacak bu kurslar genel sorunun çozumu yolunda onemlı bır başlangıc adımı olacak * Celal Başlangıc'ın 3 yıla yakın bır sure yuruttuğu Adana temsılcılığınden merkezde Iç Polıtıka Servısı Şeflığı'ne atanmasınm ardından bu sure ıçınde onunla bırlkte Istıhbarat Şeflığı'nı yuruten Çetın Yığenoğlu arkadaşımız bu gorevı devraldı Kozan 1948 doğumlu olan Çetın Yığenoğlu lstanbul Gazetecılık Yuksek Okulu mezunu ve 3 yıl once aramıza katılmadan once çeşıtlı gazetelerde muhabır ve yönetıcı olarak deneyım kazandı Adana'dakı yenı temsılcımız Çetın Yığenoğlu genc bır kadroyla yoredekı buyuk sorumluluğumuzu ustlenecek Evlı ve ıkı cocuk babası olan arkadaşımız gecen yıl "Irazca Yıldız Koy Gazınosu" adlı bır de oyku kıtabı yayımladı Bu arada Cemıl Cığerım arkadaşımız Samsun'da, Bulent Ecevıt arkadaşımız Antalya'da, Adnan Bastopcu arkadaşımız da Bursa'da başarıyla surdurduklerı muhabırlıklerını bundan boyle aynı merkezlerdekı burolanmızın sorumlusu olarak yurutecekler Tum arkadaşlarımızın yenı gorevlerınde daha oncekı basarılarını surdureceklerıne ınanıyoruz Çetın Vıgenoğlu AUSTRALIA.N BUSINLSSCOLLI CLS SIONEY PERTh CANIEARA MEIIOURNE ADHAI0E AVUSTRALYA'DA İNGİLİZCE GENEL INGIUZCE-TURIZM-BILGISAYAR-YÖNETICILIK KURSLAHI AVUSTRALYA AMERIKA INGILTERE UNIVERSITFLERlNfc KESIN GIRlS EĞITIMINIZ SURESINCE PART TIME CALISMA OLANAGI TEK A$ ,352 39 5 i fl 362 *C 96 8AÛDX T CA0 NO 5IO<6 BOSTAHCl ISTAHBJL ZMlR RTI8*'BUROSU 5ı J- 5' 21 TEŞEKKUR Seveılı varlığımız, buvuğumuz SABAHMTİN SELEK'in 19 ocak cuma gunu aramızdan ayrılışı nedenıyle yakın ügılerını esırgemeyen Sa\ın Erdal İnonu've Sayın Ozden Toker ve İnönu \akffna Sa\ın Bulent Ece\it*e Eski CHP'li parlamenterlere Harp Okulu Mezunlanna Suvari Da>anışma Topluluğuna Basın Iları Kurumu Genel Mudurluğu ve şubelerine SEK4 Genel Mudurlügu'ne Basın \a\ın \e Enformasyon Genel Mudurluğu \e lstanbul II Mudurluğu'ne Kadıköv Belediye Baçkanlığı'na 4nadolu 4jansı'na Anka Ajansı'na Cumhuriyet. Milliyet, Hurriyet, Tercunıan ve •Vdımlar gazetelerıne Butun gazeteci ve vazar arkada^larına \ET Şirketler Grubuna Batı Dilleri Merkezi'ne Utaş Demir Ticaret Sanayi \.Ş.'ne. Cenaze torenıne katılarak, çelenk gondererek, Turk Eğıtım Vakfı'na bağışta bulunarak, telefonla, telgraf ve mektupla, bızzat e\ımıze gelerek acımızı pavlaşan tum akraba, dost ve arkadaşlarına ıçten teşekkurleıımızı ^unarız AİLESİ
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear