22 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
Cumhuriyet Sahıbr Cumhumel Maıbaacılık \c Gazelecıhk Turk Anonım Şırketı adına >»dir N«di 9 Gencl Vavın Muduru Hısul Cemal. Muessesc Muduru Emiot Lşakkgil. Vaz> tjlerı Mudu-u Ok«> Gonensin. • Haber Me-kezı Muduru' Vfclçıa Blytr, Sa'-fa Duzenı Yoneunem Mi Acaı, 0 Temsuater ANKARA. AhnK* fan. IZMIR Hilunel Çttmkm. ADANA Çctin Y4tiK>0u I; Pobtıka Otal BasbngK. Dış HabcrlCT E/pni Bakı. Ekonomı Oogıl Turiıu. h Scndıka Şoknın Kıwno. Kulluf Ctlal Isttt. Eğıum Gcwa> Ş«)lan. Haber \ra$tırma tsmct B<rVan. Y_ırt Haberlen Nccdrt Dogan. Spor Danışman, AbduHutdir >ucHnun. Dıa Vazı-ar Kavm Çahştan. \ra$urma ^«lıuı *Jp«v, DuzdtnKT AbdolaJl Vazıa # K.oordına[ör \hmd Korulsan. 0 Malı Işler f-rol Effcul, # Muhascbe Bafcnt Vmcr • Bulç^Planlama S*vp Ogmnto^oghı # Rcklam V'K Tonın. # Ek Ya>ınlar Hulv» \k-»ol 9 Idaıc Hustyın G n . # l;l«tme Ondtr Çckk. # Bıigı-lşlOT Naıl ln«l % Pmone Sr«gı Bonınootl». Sasan !<• la«r. Cumhunw! MatMaakk w GaMeolık T^LŞ. TUrk O c * Cld. J9/4I H'M Is PK 246-Isanbul Td 512 05 05 (20 'm), U R . 2ZM6 Fax (I) 526 60 72 # Burolar \Am. Zı\* Cjokajp Bh Inmiap a No 19.4 Td 133 II 4!-4\ Titex. 423*4 Hx. (4) 1J3 m (.5 9 Lz«»r H Zj,a Bh 13*2 SJ/3. Td- 13 12 30 Tdn. 52359 Fta: (51) 19 53 «0 # U u : Inonn Cad l!<) S. No 1 Kjl I, Td 19 J"> 52 (4 hall, Ttk*. 62155. Fax (71) 19 37 52 TAKVÎM: 29 OCAK 1990 Imsak: 5.43 Guneş: 7.11 Öğle: 12.22 Ikindı: 14.59 Akşam: 17.23 Yatsı: 18.45 ONYAALTI 'Plaja oteV kararına uçurtmah tepki Yeşiller Partisi'nin düzenlediği "Uçurtmalar Rahat Uçsun" pikniğine çocuklar katıldı. 40yıllık radyoprogramcısı ve müzik konuları yazarı Fanık Yener: Müziğinvaktibitmez BÜLENT ECEVİT ANTALYA — Antalya Beledı- ye Başkanı Hasan Subaşı, Kon- yaaltı sahili plajından yararlan- mak için plajdan "muşterileri" için yer isteyen Steıgenberger Fa- lez ve Sheraton otellerinin plajı halka kapatamayacağını, ancak plajdan halkla birlikte turistin de yararlanması için izin verebile- ceklerini soyledi. Yeşilleı Partisi, otelleri protesto etmek için Kon- yaaltı falezleri uzerinde ve otel- İerin önünde çocuklarla "L'çurt- malar Rahat Uçsun" pikniği du- zenledıler. Antalyalı Çevre Gönulluleri, Yeşiller Partisi, Sosyalisı Pam, Insan Hakları Derneği ve Mimar- lar Odası uyelerinin katıldığı top- lantıda DYP'li Beledıye Başkanı Subaşı, duşuncelerirun halka açık bir plajdan yana olduğunu bıldir- di. Subaşı şoyle konuştu: •'Konyaaln sahilinin halka açıl- ması gerekli. Şimdiki hali hiç halk plajına benzemiyor. Beledi- >e olarak yapacak giicumiiz yok. Ne yapraak lazım? O oteller de plajdan yararlanmak istiyorlar mı? O zaman Antalya'nın mes- lek odalannın, mimarlannın gos- tereceği bir projevi gelişlirelim. Gıinübirlik tesis haline getirelira. Yani halkın da vararlanabileceği belediye plajı haline gelirelim." Plaj tesisleri ile ılgili kurallann belediye tarafından konacağı şe- kilde bir plaj tesısi yapılırsa otel- lere bunun bir kenarından kul- lanma iznı verebileceklerını soy- leyen Hasan Subaşı, "Uznn va- dede o oteller plajı kapatmazlaı mı?" sorusunu şoyle yanıtladı: "Korkunun ecele faydası yok. Güç bizimdir, iktidar bizimdir. Antalya hepimizindir. Sahili kim- se elimizden alaroaz." Çevre gönulluleri adına mımar Safai Özer, açtığı imza kampan- yasının 3 bin imzaya çıktığını ha- tırlatarak "Sa>ın Başkan, eğer konyaallı sahilini bakanlık tu- rizm alanı olarak ilan ederse bi- zimle beraber, buna karşı oldu- gunuzu gostererek yasal eylemle- re katılır mısınız" diye sordu. Başkan Subaşı "Bazı yetkilerimi- zi merkezi yönetim elimizden ala- bilir. Btı endişeyi taşımıyor deği- lim. Konyaaltı plajının halka ka- pattınlması mıımkun değil midir. Bunun için her şeye vanm. Mer- kezi idarenin bu tutumundan çe- kinmiyorum. Eğer boyle bir ka- rar alıp 'halka kapatıyoruz' de- seler bile her tavırda varız" şek- lınde karşılık verdi. Yeşiller Partisi Anıalya yone- ticileri ile MKYK uyesı Feridun Çalışır'ın, Konyaaltı falezleri uze- nnde duzenledik\eri "L'çurtma- lar Rahat Uçsun" pikniği yuz ka- dar çocuğun katıimasıyla gerçek- leştı. Çalışır, "Amacımız çocuk- larımuın şimdiden çevreye karşı duyarlı olmalannı sağlamaktır. Bu iki otel plajı kapatacaklarsa çocuklanmızdan izin almalan ge- rekiyor" dive konuştu. "Arabesk," halkın beğenisini sömüren bir araç. Başta ticari amaç gelmek üzere, arabeskte müzik dışı birtakım etkenler rol oynuyor. Bunun sonucu olarak böyle yozlaşmış bir müziğe geçerlilik kazandırılıyor." ALPAY KABACALI Faruk Yener, bir dunya reko- runun sahıbi: 1949 kasımından bu yana, hiç aravermeksizin, radyo- da muzik programlan düzenliyor. Adı değişse de ozu değişmiyor programın. Sanat müziğini tanıt- mayı, sevdirmeyi amaçlıyor. Da- ha once "Operada Bir Gece", "Bir Operet", "Her Plağın Bir Öykusu Var" gibi adlarla yayım- lanmış. 1990 başından bu yana "Şimdi Müzik Vaktidir" başlığıv- la cumartesı gunleri Radyo 3'te yer alı>or. Faruk Yener'in müzik tutkusu , pek kuyukken başlıyor. Evdeki borulu gramofondan bir >andan Strauss'un valslennı dinliyor, bir yandan yaşıyla bağdasmayan par- çalar, sozgelımi VVagner'in Tan- hauser'ini.. Ve kendıni bir or- ] kestra şefi olarak duşlüyor. Ay- rıca Anadoluhisan'nda oturduk- ları için kaptan olmayı, babasmın mesleği dolayısıyla harkiyeci ol- mayı da geçıriyor içinden... Âile durumu ve yetişme koşul- ları konservatuvara girip muzık oğrenımi görmesini engelliyor. Oysa sonradan piyano dersleri alırken, kulağının duyarlı olduğu \e guçlu bir muzik belleğine sahip bulunduğu anlaşılacak. Çok sevdiği mesleklerden biri de radyoculuk. Ankara Radyo- FARUK \TNER — Türk muziğindeki yodaşma sö- ruyor. (Fotoğraf: Erdogan Köseoglu) PORTRE FARUK YENER Müziğin sorunları 1923"te Ankara"da doğdu. Ankara Radyosu'nda spikerlik (1943). Istanbul Radyosu'nda program mudürluğu ve diskotek şefliği (1949-61) görevlerinde bulundu. Federal Almanya, Italya, Fransa (1952) ve ABD (1954) radyolarında incelemelerde bulundu. 1949'dan bu yana surekli olarak tstanbul Radyosu'nda haftalık Batı müziği programlan hazırlıyor. Mımar Sinan Üniversitesi Sahne ve Gorüntü Sanatlan Bölümu'nde öğretim gorevlısi olan Yener, 1989'da Avusturya hükümetinee Birinci Derece Kültür ve Sanat Nişam'na değer görüldu. 1942'den bu yana çeşitli gazete ve dergilerde muzik eleştirileri, müzik sorunları uzerine yazılar yayımlıyor. Musiki Lugatı (1945), Küçük Batı Müziği Ansiklopedisi (1950), Ünlu OperaJar (genişletilmiş yeni basımı 100 Opera adıyla, 1961), Müzik Kılavuzu (1971), Müzik (1988), Müzikte Kim Kimdir Ne Nedir (1988) adlı kitapları ve kimi çevirileri basıldı. su'nun açtığı spiker sınavına gi- riyor 1942 sonunda. Vedat rsedim Tor. Fuat Münir Bener, Hikmei Munir Fbcioğlu'ndan oluşan jıı ri, finale kalan beş altı aday ara- sından onu seçıyor. On dokuz ya- şındayken başladığı bu ilk radyo- culuk yaşamı, altı ay sonra aske- re gidişi üzerıne son buluyorsa da yararlı deneyimler kazandınyor Faruk Yener'e. Yıllar sonra bir yandan yukse- koğrenim yapar bir yandan çalı- şarak geçiminisağlarken. Istanbu! Radyosu'nun açılacağını habeı alıyor ve "Diskotek Şefi" olmak istediğini soyleyerek radyoevi mu- durluğüne ba^vurur. "Bu konu- da yeterli bilgiye sahip olduğuın inancındaydım" diyor. "Çünkiı daha 1943'tc Turkiyede Batı mü- ziği alanında ilk kilaplardan biri olan Musiki Lugatı adlı kitabım basılraıştı." Diskotek şefliğine atanır. Rad- yoevi Muduru Hasan Refik Er- tuğ, ayrıca program mudut luğu- nu yürutmesini de ister. Böylece Faruk Yener'in on ıki yıl sürecek radyoculuk dönemi başlar. 1952'de Almanya'ya giderek iki ay Munih'te, Bavyera Radyosu'n- da ve Hamburg'da Kuzeybatı Almanya Radyosu'nda inceleme- lerde bulunur. Türkiye'ye döner- ken ttalya'da RAI'yı, Fransa'da Fransız Radyo Televizyonu'nu in- celer. 1954'te dört ay süreyle ABD'de kalır: "Almanya'da, Av- rupa sisteminde radyo - televizyon anlayışının örnekierini gördüm. Amerikan radyo - televizyonculu- ğu isc liberal bir radyo işlelmesi- nin ne olduğu konusunda fikirler ve esinler verdi. Bu bilgilerle 1954'ten başlayarak, yeni atılım- lar yaptık. Halk onu programla- n ile radyo yepyeni bir havaya bü- riindu." Faruk Yener'in radyoculuk tut- kusunun önunde* çeşitli engeller vardır. tlki, ödeme güçlukleri 11- ginç bir anısını anlatıyor: "Halk onu programlan, 'On beş Gunde Bir' adıyla yayımlanı- yordu. tstanbul gibi zengin biı kaynaktan alabildiğine yararlan- Savarona denize hasret kaldı60 yaşındaki Savarona, uluslararası "süper yat" klasmanına uygun biçimde yeniden onarılıyor. Sadıkoğlular'm Maliye ve Gümrük Bakanhğı'ndan 49 yıllığına kiraladığı Savarona'nın onarımı için 40 milyar lira harcanacak. SERPtL GÜNDÜZ Savarona'dan geriye ne kaldı? Restore et-işlet-devret sistemiyle turizm için kiralanan Ataturk'ün yatı Savarona'da bugun için ne Ataturk'u hatırlatan tek bir şey ne de o gunlerdeki ihtışamını gozler önune serecek eşya var. Hakkında ka\galar kopan un- lü yat, bugün sadece bir isim \e bir kabuktan ibaret. Yüzmesi bi- le mucize. 60 yaşındaki Savarona, Tuzla'da sürmekte olan onarımın tamamlanması halinde en azından yeniden seyir yapabılır hale gele- cek, ama o eski gunler asla yeni- den yaşanamayacak. Savarona, şimdı uluslararası "süper yacht" klasmanına uygun biçimde yeniden onarılıyor. Tuz- la'da onarım çalışmaları sürdüru- len Sa\arona'nın yeni sahiplerı Kabraman ve Celal Sadıkoglu ile Japon Kajima fırması. 49 yıllığı- na Maliye ve Gumruk Bakanh- ğı'ndan kiralanan Sa\arona'nın onanmı için 40 milyar lira harca- nacak. Savarona'nın "özel sektor"e devredilmesi çeşitli tepkilere yol açmış, 12 Mayıs 1989'da Kültur Bakanı Namık Kcmal Zeybek'in yanıtlaması istemiyle TBMM'ye yazılı bir soru onergesi verilerek yatın "gezki muze" olması öneril- mişti. Bakan Zeybek ıse onergeye verdiği yanıtta, "bakım, onanm ve işletme giderlerinin çok yüksek olacağı kanaatine vanldığından, geminin bakanlıkça, mıize olarak kullamlamayacağı goruşune vanl- dığıru" soylemışti. Bu arada SHP Istanbul Millet- vekili Mustafa Sangul'un Savaro- na'nın 49 yıllık kira sozleşmesinin "iptali" için Bölge Idare Mahke- mesi'ne başvurması uzerine, mah- keme de yurutmeyi durdurma ka- rarı aldı. Sarıgul, "Tarih, tarihe mal olmalıdır" derken, Savarona yatındaki eserlerin bir tek çivisi- ne kadar hesap sorulacağını soy- ledi. Ama Savarona için bu tartış- ma sürerken yatta tek bir çivi bile zaten yoktu. Geçmişten sadece 5 parça de- mirbaş eşyası vardı Savarona'nın. Onarımı suren Savarona'yı gor- mek üzere Tuzla'daki tersaneye gittiğimizde, iskelet halinde, için- de çalışan 130 işçıyle karşıladı bi- zi. Her şey yeniden yapılıyordu.Di- le kolay, 60 yıllık bir seriiveni var- dı. Şimdi ise yepyeni bir yolculu- ğa hazırlanıyordu. Gölcük Donanma Komutanlı- ğı'ndan yapılan devir-teslim töre- ninden sonra Tuzla'ya getirilmiş ve ilk elde bütün kontrplaklar sökul- müştü. Bızim de gözlemlediğimiz gibi geminin bütun sacları delik deşik ve çürumüştü. Geminin ya- pıldığı 1930'larda kaynak olmadı- ğı için, kaynak yapılabilecek yer- ler, hep elle çivılenmiştı ve gemi bu yüzden ayakta duruyordu. 1938 yılında Ataturk için satın alınmasından sonra, 1951 yılında okul gemisi olarak kullamlmak üzere, Deniz Kuvvetleri Komutan- llğı'na devredilen Savarona, 1986 ONARIMA 40 MİLYAR LİRA — 3 Ekim 1979da yangın geçiren Savarona gemisinin, onanrnı için 40 rnilyar lira harcanacak. Sava- rona. ci\alı olduğu için 90 derece yatmadıkça batmayacak şekilde inşa edilmişti. (Fotoğraf: Erdogan Kbseoğlu) 1930 YILINDA KIZAGA KONDU Kuğuya benzeyen bir yatHaber Araştırma Ser>isi — Adını, Hindistan'da yaşadığı soylenen siyah bir kuğu türunden aldı Savarona. Atatürk için Cumhurbaşkanı yatı olarak satın alınmadan once varlıklı bir Amerikalı olan Bayan Richard M. Cadwalader için Alman Blohm und Voss tezgâhlarında kızağa konmuştu. Bayan Cadvvalader, "Öyle bir yat istiyorum ki kuğu gibi olsun" demiştı. Savarona'nın oturma odasına konmak uzere bir koşkte beğendıği jomıne kendisıne batılmadığı için de tum köşku satın aldığı rivayet edilmişti Bavan Cadvvalader'in. Savarona, doneminin özel orneklerınden sayılıyor. 1930'da kızağa kondu ve 28 Şubat 1931 'de tamamlandı. Aynı yılın temnıuz avında da burnunda şampanya şışesi kırılarak denize indirildi. Şampanya şişesınin bir parçası da gemide, eskı sahibı Cadvvalader'in ozel dairesinde fotoğrafının yanına konmuştu. 6 bin 130 tonluk Savarona, o gunun parasıyla 10 mılyon 400 bin dolara mal olmuştu. Savarona bugün 60 yaşında. • Hayatının en buyuk acısını 3 Ekim 1979'da geçirdiği bir yangınla yaşadı. "Kuğu" gibi tekneden geriye kapkara bir iskelet kaldı. Ataturk'ün, olumunden once 54 gununu geçirdiği Savarona'da yangın sırasında pek çok anı da kullere karıştı. Ataturk'e ait bir çok eşyanın denize atılarak kurtarılmaya çalışıldığı soylendi. Ancak pek çok eşya ve yakın tarihe au renkli ve guzel anılar yok oldu. Sabotaj dendi, ıhmal dendi, ihmali görülenler tutuklandı ama sonuç değişmedi. Giden gitti. Yangın sırasında geminin 4 ayrı yerden kundaklandığı ve en kuçuk bir söndurme girişiminde bulumılmadığı yer aldı basında. Yangın sırasında Büyükada onlerinde karava oturtularak batması önlendi. Savarona, Atatürk için satın alınmadan once ilk sahıbi Bayan Cadvvalader, yatı önce Hamburg sonra da Ingılters nın Sounampıon Limanı'nda satıhğa çıkardı. Tam o sıralarda da sağlığı bozulan Ataturk'e gerekli deniz havası ıçın vat aranıyordu. Gemiye 24 Mart 1938 yılında Southampton Limanı'nda yapılan torenle Türk bayrağı çekildi. 45 kışilik bir murettebat 12 nisanda gemivi Hamburg'a getirdi. 1 Haziran 1938'de Dolmabahçe'ye demirledı. Ataturk, berabennde Celal Bayar, Başkâtip Hasan Rııa Soyak, Başyaver Celal Tolgay. milletvekillerinden Kılıç Ali. Cevat Abbas Gürer. Salih Bozok ve Istanbul Valısı Muhittin t stundag ile birlikte Acar motoruna bınerek Savarona'ya gitti. 1986'da Savarona hizmetten çekildi ve Kultur Bakanlığı'na devredildi. yılında hizmeıten çıkarılarak Gol- cuk Askerı Tersanesi'nde koruma altın alınmıştı. Sonra da muze ola- rak kullamlmak uzere Kultür Ba- kanlığı'na devredıimişti. Bakanlık, daha sonra onarım ve işletme gi- derlerıni gerekçe gostererek Sava- rona'yı Maliye Bakanlığı'na dev- retmişti. 1989'da da restore et-işlet- devret sistemiyle ihaleye çıkarıl- mıştı. Savarona'yı kıralayan Kahra- man Sadıkoglu, geminin en buyük darbeyi Deniz Kuvvetleri Komu- tanlığı'na geçtikten sonra yediğı- ni soyluyordu. Bu dönemde Sava- rona'nın tüm kamaralarının bile şekli değişmişti. Savarona'yı bize gezdirirken vaptıklan çalışmaları anlatan Sa- dıkoğlu. ilk elde 180 ton sac de- ğiştırildiğıni ve şimdiye dek 3 mil- yar 200 milyon lira para harcadık- larını anlattı. Tuzla'da ayrıca Sa- varona'nın onarımı için kullaml- mak uzere 7500 metrekarelik ka- palı bir tersane de yapılmıştı. Deniz Kuvvetlen'nın 96 parça eşyayla gemivi teslim ettiğini soy- leyen Sadıkoglu, bunların apkik, masa ve ıskemle turu eşyalar ol- duğunu soyledı. Bu 96 parça da zaten tarihi eşya değildi. 3 Ekim 19"9'da geçirdiği yan- gın sırasında tarihi hiçbir şey kal- mamıştı Savarona'da. Yakın tari- he aıt bırçok anı da kul olmuştu. Savarona'da tarihi 5 parça demir- baj eşya gozukuyordu, Bir şomi- ne, merdiven trabzanları. sauna, vıne demır bir pano ve demirden yapılmış masaı aletı orijınaldi. Bır de banyodakı pembe favanslara dokunulmamıştı. Savarona'nın 1979'da geçirdiği yangından son ra, içindeki eşyalar Tepe Mobilya tarafından yeniden yapılmıştı. "Biz bu gemiyi yeniden vüzdu- receğiz, 60 yıllık gemiye bir 49 yıl daba veriyoruz" dıyen Sadıkoglu, gemilere İngilizcede kadınlara hi- tap edildiği şekilde "she" dendi- ğinı belirtirken "Gemiler yaşadı- ğı ve yüzdüğu için böyle soylenir. Yoksa bu gemi de bir süre sonra Yavuz gibi Aliağa'da parçalanıp hurdaya çıkacaktı" dıyerek duşun- celerini dile getıriyordu. Yabancı sularda Türk bayrağı taşıyacak Savarona'da Ataturk'ün oturma odası ve yatak odasının yeniden muze olarak duzenlenece- ğini belırten Sadıkoglu, guverte onarımı için Singapur'dan getırı- len "tik" ağaçları için de 3^5 bin dolar harcadıklannı soylerken, "Maliye yaptığımız tüm harcama- ları geriye verdikten sonra, isler- se Savarona'yı tekrar geriye alabi- lir" dıyordu. Geminin farelerden arınması için de 8 bin dolar harcanmış ve Denizcilik Bankası'nın yaptığı ilaçlama sırasında gemi 37 gun ka- palı kalmış ve vuzlerce fare olmuş- tu. 1991 haziranında sefere kona- cak olan Savarona kışın Karaib- ler'de, yazın Istanbul ve Ege'de tu- rıstik tur yapacak. Her bin 48 metrekare olan 18 kamarası ola- cak. Savarona'da açık ve kapalı yuzme havuzları, sauna, dukkân ve cimnastik salonları da yapıla- cak. Modern ve klasik dekore edi- lecek Savarona'nın iç dizaynı un- lu Donald Starkey Designs tara- fından 1 milyon 200 bin dolara gerçekleştirilecek. Geminin moto- runu ise 400 bin dolara Diana Yatch Design yapacak. Savarona için Maliye'ye her yıl 200 milyon lira kira odenecek ve bu para her yıl yuzde 25 arttırıla- cak. Ozel donanımı ve estetik yapı- sıyla Savarona bir donemın gemi uretiminin ozel omeklerinden sa- yılıyor. 5 katlı geminin dırekleri ile birlikte yuksekhğı 45 metre, geıüş- liği 16 metre, boyu ise 136 metre. Savarona'yı ayakta tutabilmek için her yıl 2-3 milyar gerektiğinı soyleyen Sadıkoglu, 48 personelin çalışacağı gemide, Ataturk muzesi ıçın şimdiden ona ait eşvalann toplandığını "Atatürk Kitaplı- ğı"nda ise Turkıve've aiı turistik kitap ve broşurlenn yer alacağını soyluvor. maya çalışıyorduk. Rahmetli li yatro sanatçtsı Muammer Kara- \ ca'yı çağırmıştık. O gün, her şey hazır olunca telefonlaştık, Gelıyorum' dedi. Halk, stüdyo, teknik ekip, her şey hazır... Gel- di ve içeri girerken parasını iste- di. 'Bılıyorsunuz, bordroyu ımza- layacaksmız, gerekli işlemi yaptı- rıp parayı mal mudürluğunden al- dıktan sonra size teslim edeceğiz' dedim. 'Ben anlamam' deyip, yapmayın etmeyinlere aldırma- dan, oyuncu arkadaşlannı da alıp gitti. Bizi studyoda halkla başbaşa bıraktı. Bu, karşılaştığım birçok olaydan biri." Öte yandan Demokrat Parti, radyoyu kendi iktidannın bir pro- paganda aracı olarak kullanmış, "Partizan radyo" terimi siyasal sozluğe bile girmiştir o dönemde. 1 Ekim 1958'den başlayarak her haber bülteninde iktidar partisi- ne, daha doğrusu DP'nin oluştur- duğu "Vatan Cepnesi"ne katılaıı- ların adlannın okunması büyuk tepkiler yaratmıştır. "O tarihte radyoculuk kesinlik- le devlet denetimindeydi" diyor Faruk Yener. "Bunu siyasal güç- lerin alabildiğine kullanması do- ğaldı. Nilekim oyle de oldu. O za- manın bakanlanna pek çok kez başvurduk, bunun sayısız zarar- lan olduğunu anlattık. Ama din- letemedik. Boyle sürıip gitti. 19S9'da aynldımsa da dönmek zorunda bırakıldım. 27 Mayıs 1960 gunü saat 01'de de radyoe- vine gittim ve o hareket içinde kal- dım. Bir iki yıl daha bırakmadı- lar. Programlan eski şekline koy- duktan sonra izin isteyip aynl- dım." 1963'te TRT Yasası çıkmadan once on tasarı hazırlayan kurul- da yer alan Faruk Yener, Türki- ve'de İngiliz ve Alman radyo - te- levizyonculuğunun ilkelerini temel alan bır sisteme gidilmesini one- nr. Bu oneri ontasarıda yer alır: "İşltimecilik ve denetim bakımın- dan, halkın sesini duyuran ve ko- nulan aynntılanyla bilen kurullar oluşturulmasım ongöruyordu. Bunların temsilcilerinden oluşan buyuk kunıl, kendi arasından yo- netim kurulunu seçiyor, o da ge- ncl muduru atıyordu. Bugün de işleyişi saglayacak olan, bu sis- temdir. Şimdiki kurullar huku- metçe^eçildiğinden seçilenler. hıi- kumetlerin etkisi altındadır." Faruk Yener, kımi Avrupa ül- kelerınde olduğu uzere, Turkiye'- de de buyuk sermaye toplulukla- rının kuracakları şirketlere ozel te- levizyon yayını yapma yetkısinin verilmesinin yararlı olacağı görü- şunde. Buna karşılık, TRT dışın- dakı kımi resmı kurumların rad- yolannı, duzeysiz muzik parçalan yayımladıkları için eleştirivor. Faruk Yener'in muzik yazarlı- ğı 1942'de Radyo Dergisi'nde ya- yımlanan "Sehumann'ın Hayatı" konulu yazısıjla başlıyor. 1950-54'te! Cemal Reşit Rey'in yonlendirmesiyle Vatan'da yazı- yor. 1954'te Abdi Ipekçı'nın çağ- rısı uzerine muzik eleştırıleriııi Milliyet'te surduruyor. 1953'te, Nadir Nadi'nın isteğiyle Cumhu- riyet'ın haftalık "Radyo" eklerıni hazırlamaya girişiyor. İki yıl bo- yunca yarım gazete boyunda, bol fotoğraflı radyo program ve ha- berleri, muzikçi ve sanatçılarla il- gıli haberler veren bu eki hazırlı- vor. Ona goreCumhuriyel, "Ba- sınımızda radyo - televizyon eki- nı ilk kez öngören ve yayımlayan gazetedir." Ulkemızde çoksesli müziğin yavgınlaşmakta olduğuna inanı- yor Faruk Yener. Konservatuvar sayısının artıji, kuruluş duşunce- sıvle birlikte katıldığı Istanbul Festivali'nın on sekizinci kez du- zenlenmesi için hazırlıkların surü- şü gibi olçutlere dayanarak bu yargıya vanyor. Bu ilgive karşı- lık verecek yeterli konser salonu bulunmayışından yakınıvor. Hafif Batı muzığını halkın çok- sesli muziğe yonelışi yonunden ya- rarlı bulan. birtakım parçalan öteden ben beğeniyle ızledığinı belırten Faruk Yener, "Mesut Ce- mil, Sadeltin Kaynak, Munir Nu- rettin gibi değerlerin koruyucu ka- nat açmalanna karşın" Turk mu- zığindekı yozla^manın surduğunu ve bugunku noktaya gelindiğinı ıfade ediyor. Ya arabesk? "Arabesk, halkın beğenisini sö- muren bir araç" dıvor. "Başta ti- cari amaç gelmek uzere arabesk- te birtakım muzik dışı etkenlerin rol oynadığına inanıyorum. Bun- ların sonucu olarak boyle yozlaş- mış bir müziğe geçerlik kazandı- rılıyor." yayın hayatında • LONDRA (Cumhuriyet) — Yayın hayauna üç yıl önce başlayan ve haftada 6 gıin yayımlanan "lndependent" Gazetesi'nin Pazar Gazetesi piyasaya çıkmaya başladı. "lndependent", geçen aylarda "Indy" adlı haftalık bir çocuk gazetesi de yayımladıgı için "Independent on Sunday" adlı yeni gaietesinden, basın çevreleri kısaca "Sindy" diye söz ediyorlar. Televizyonda renkli değil, siyah - beya2 ve çok sakin tek bir reklam filmi ile tanıtılan gazete, büyük boy siyah - beyaz 28 sayfa. 64 sayfalık bir yarım sayfa büyüklüğünde (tabloid) iş ve ekonomi eki, aynca yine aynı boyda 64 sayfa sanat - edebiyat eki var. w Çevre Bakanlığı • tZMİR (Cumhuriyet Ege Bürosu) — Mimarlar Odası Izmir Şube Başkanı Şükrü Kocagöz, Çevre Bakanlığı'nın kurulmasımn şart olduğunu belirterek, "Bu fikrin öncüleri olarak, yılmadan, sabırla sonuç alınıncaya kadar bu konuyu gundemde tutacağız" dedi. Kıyı yasasının bir an önce ve "doğru olarak" çıkmasını talep ettiklerini belirten Mimarlar Odası İzmir Şube Başkanı Şükrü Kocagöz şunlan söyledi: "Mimarlar Odası ülke çapındaki sorunlanmıza her zaman duyarlı olmuştur. Mimarlık sorunlanndan kültür sorunlanmıza kadar her alanda ilgi ve katkısını koymuştur. Bu bağlamda bir kez daha kamuya çevre bakanhğının kurulmasını talep ediyoruz!' Hobi turiznıi • KUŞADASI (AA) — Doğasever turistlerin, Avrupa'da aşın sanayileşme nedeniyle ortadan kalkan kuş ve bitki türlerini, doğal yaşamları içinde gozlemlemek için seyahat acentelerinin ülkemize düzenlemeye başladıkları "hobi turlan"na yoğun ilgi gösterdikleri bildirıldi. Merkezi Kuşadası'nda bulunan "Umay Türizm" Genel Muduru Demir Ünsal, Avrupa'da a>Ti bir sektor haline gelen bu turizm kolunun Türkiye'de de hızla yaygınlaştığını söyledi. Gürültüye karşı kampanya • ANTALYA (AA) — Turkiye Tabiatını Koruma Derneği Antalya Şubesi tarafından kent merkezinde giderek artan gürültüye karşı, ilginç bir kampanya başlaulacak. Derneğin Antalya şubesi Başkanı Dr. Tüncay Neyışçi, şubat ayının ilk haftasında, kent merkezinin en yoğun kalabalığa sahne olduğu akşam saaılerinde, kulaklarına pamuk tıkayıp dolaşacaklarını söyledi. Süper bilgisayar • İZMİR (Cumburiyet Ege Bürosu) — Turkiye'nin ilk süper bilgisayarı Ege Üniversitesi Bilgisayar Araştırma ve Uygulama Merkezi'nde kuruldu. Merkez Muduru Prof. Oğuz Manas "Artık dünyada super bilgisayarların devri başlıyor. Bunlar normal bilgisayarlardan çok daha hızlı işlem yapıyor. yakında bizim süper bilgisayarımız da devreye girecek" dedi. EARN (Avrupa Üniversite ve Araştırma Kurumlan AğO'nın Türkiye'deki merkezi Ege Üniversitesi oldu. EARN Türkıye Direktoru Prof. Manas şu anda kendilerinin ODTÜ ile birlikte Türkiye'de "en guçlu makinelere" sahip olduklarını sovledi. Termik santralın ikiyeni ünitesinin yapımı hızla sürmekte Soma 'canavarı' vavnduvorProf. Aysen Müezzinoğlu, termik santral kirliliği konusunda bölgede inceleme yaptıklannı ve bu konuda henüz ciddi önlem ahnmadığını saptadıklarını belirtti. •/ %l SERDAR K1Z1K İZMİR — Soma Termik Sant- rah'nın yapımı hızla sürdurulen iki veni ünitesi. herkesi ur- kutüyor. Yuksek bacasından gun- de 500 ton atık çıkan Çevre Mü- hendisı Prof. Dr. Aysen Muezzi- noğlu'na gore kırliliğe karşı hiç- bir ciddi onlemin alınmadığı So- ma Termik Santralı, "her gun beslenen, beslendikçe de buyuyen bır canavar..." Soma Beledıyesı'yle Dokuz E>- lul Üniversitesi Çevre Muhendis- liğı bölümü arasında imzalanan bır protokol gereği Prof. Dr. Ay- sen Müezzinoğlu başkanhğında bir grup. onceki hafta ilçede bır dızı inceleme yaptı. Hava ve su kırlilığıni belırleveeek ornekler alındı. tahliller başladı. Bu araş- tırmanın bilımsel sonuçları henuz ortaya çıkmadı, ama uzmanların gozlemlenne gore Soma ve yore- si için tehlike, azunsanmayacak bır boyutta. Araştırma grubunun başKanı Prof. Dr. Muezzınoğlu, tehlıkeye ve ciddi onlem alınma- dığına gozleriyle tanık olmuş. Analız sonuçlarının gözlemlerin- den daha da urkutucü çıkmasın- dan kaynaklandığını söyluyor Müezzinoğlu. Prof. Dr Müezzinoğlu Soma Termik Santralı'nın bacasından gunde 500 tona yakın atık çıktı- ğını. bunların kul, toz ve gazları içerdığmi söyluyor ve asil yağmu- runa dikkat çekiyor. Yine incele- melerıne gore santralda çevre kir- liliğine karşı alınan hıçbır ciddi önlem yok. Fıltrelerin sadece toz tuttuğunu, bunların da verimleri- nin çok düşük olduğunu vurgu- luyor Müezzinoğlu. Soma Belediye Başkanı Cihan Yazar da yûrede yaşayan yurttaş- lar adına tehlikeyi vurguluyor. Yazar, "Hiç olmazsa" dıvor, "yeni üniteler yapılmasın. Gaz- dan, külden tıkanan ciğerlerimiz en azından daha çabuk ölmesin. tukenmesin. Üreticiler daha çok zarar görmesin. Veni filtreler ya- pılsın."
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear