22 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CUMHURİYET/6 DİZİ-RÖPORTAJ 28 OCAK 1990 İranlı gazeteciyazarAmir Taheri, Gorbaçov'un Avrupa veAsya politikalan arasındakifarkı Cumhuriyefe anlattı Litvanya'yaöpticük, Bakü'ye tank— ı — SABETAY VAROL PARlS — Sovyetler Birliği'ndeki Müslüman cum- huriyetleri konusunda yazdığı "Kızıl Gökte Hilal" adlı kiîabı büyük ilgi uyandıran İranlı gazieteci yazar Amir Tıkeri ile Azerbaycan'daki son olayları görüştuk. Taheri, "Azerbaycan Halk Cephesi'nin Azerbaycan Pırlamentosu'ndan farklı olarak, özgiin bir slralejisi olduğunu, pariamentonun aynltna karannın siyasi bir blof anlamına geldigini" söyledi. — Son kitabınız dolayısıyla Azerbaycan'ı ve Miislü- manJann çoğunlukta oldugu diğerSovyelcumhuriyetleri- ni daha yakından incelediniz. Bugünkü gelişmeleri an- lamak için isterseniz biraz geriye gidelinı. Sovyetler re- jiminin çevre curahuriyeüerde çok zayıf oldugu kısa sü- rede ortaya çıktı. Nasıl oluyor da bu kadar az zamaıı- da Moskova'nın tum bağlantılan bir anda yok oluver- di? TAHERt — Sovyet rejimi; daha önce de Rus çarlı- ğı, Müslüman ulkelerde hiçbir zaman güçlü olmadı. Rusların Bakii'yü ilk işgal tarihi 1808.. Otarihten beri Bakiı kentinj 6 kez işgal ettiler. Sonuncu istila Bakü'- deki altmcı kan banyosudur. Unutulmaması gereken diğer bir gerçek de şu: Ha- len SSCB'deki siyasi tutuklulann yüzde 80'i Müslıiman. Bu çok önemli bir olgu. Zira bunların büyük çoğunlu- ğu aynı zamanda Türkçe konuşan insaniar. Yüzde 80 çok buyük bir sayı. Öte yandan Sayın Gorbaçov ikti- dara geldiğinden beri infaz edilen idanı cezalarının ta- mamının kurbanlan Muslümanlar. Özetleyecek olursak, yerine göre farklı kıstaslar kul- lanılıyor.. Sayın Gorbaçov'un Baltık cumhuriyetleri ya da Avrupa devletleri konusunda bir politikası var. Müs- lüman cumhuriyetleri için ise başka bir politikası. Lit- vanya'yagidiyor, bebekleri öpüyor. Yöneticilerle mü- zakerelere girişiyor. Bakü'ye tank gönderiyor. Litvan- ya'da yörenin halk cephesini lanıyor, Azerbaycan'da halk cephesini tanımayı reddediyor. Olan şu ki Gor- baçov iktidara geldiginden beri, ülke üst düzey yöne- ticileri arasında tek bir Musluman yok. Tek göze çar- pan şahsiyet özbekisianlı Refik Nişanof, o da KGB'nin çok eski bir uyesi... İşga) ettiği görev, daha zıyade bi- çimsel bir görev. Gorbaçov öncesinde siyasi büroda iki Müslüman var- dı. Şimdi lek bir tane yok. Gorbaçov'un SSCB'nin Müslüman cumhuriyetleri konusunda hiçbir deneyimi yok. Slalin Gürcüydü. Kruşçev bölgedegörev yapmış- tı. Brejnev Kazakistan'daki bir Türk boyunun onur üye- si olmuştu. Yani kardeş olarak benimsenmişti. Bütün bu faktörler rol oynadı. Bugün Azerbaycan'da bir ko- munist parti mevcut değil. Diğer Müslüman cumhuri- yetlerde durum aynı, yani parti buharlaştı.. Çünkü bu partiler yapay partilerdi.. Şimdi yeni yöneticiler var. Sovyetler Birliği'ndeki son seçimlerde: Avrupa cumhu- riyetlerindekiler nispeten özgürce geçti fakat Müslüman 'cumhuriyetlerde seçime hile katıldı. Bu alanda da iki farklı kıslas kullanıldı diyebiliriz. — Bu cumhuriyetlerde seçimler ne şekilde cereyan elti? Biraz daha aynntılı oiarak anlatabilir misiniz? TAHERt — Ekim ayında Dağıstanlı milletvekilleri tarafından bir akşam yemeğine davet edildim. Bunlar- dan bir milletvekili, kendi seçim bölgesine gitmeye ce- saret dahi edemediğini bana itiraf etti. İleri sürdüğii ge- rekçe sözümona teröristlerin kendisini öldürmek iste- yebileceği idi. Neden? Çünkü bu miilelvekili bir Rus. Müslümanlann seçtiği bir Rus (!). Vatikan'da bir Mus- lüman'ın milletvekili seçilmesi gibi bir şey. Kesinlikle düşünülemeyecek bir durum. Olan şu: Komünist Par- PORTRE TAHERİ İran'dan Fransa'ya İranlı gazeteci- yazar Amir Taheri. İran'da Şah döneminde ülkenin en yüksek tirajlı gazetesi Kayhan'ın genel yayın yonetmeni idi. İran devriminden sonra ülkeyi terk eden Taheri, 1982'den bu yana Fransa'da Kızıl Gökte Hilal (1989) yasıyor. Taheri bu dönemde The Sunday Times. International Herald Tribune ve Jeune Afrique gibi gazetelerde çalıştı. Dünyanın önde gelen liderleri ile mülakatlar yaptı. The Washington Post, The Los Angeles Times, The Guardian gibi gazetelerde makaleleri çıktı. Taheri Iran'da iken yazdığı Öksüz Yunanlı adlı kitapta felsefi yazılarmı topladı. Taheri'nin son yıllarda yazdığı kitaplar arasında "Humeyni ve İslam Devrimi" (1985), "Kutsal Terör" (1987), "Casuslar Şebekesi" (1988) ve Amir Taheri (solda), Sabetay Varol'a Azerbaycan'daki son gelişmeleri anlattı. (Fotograf: tbrahira Öğretmen) "Kızıl Gökte Hilal" (1989) bulunuyor. Amir TaheriAzerbaycan Halk Cephesi'nin taleplerini özetledû 1 - Hükümranlık Sovyet Azerbaycanı'nda Bagunsızlık 'Elbette son olaylarla Azeri halkının hükümranlığının tanınması. bağımsızlık meselesi de masanın üstüne -IMI Azeri dilinin tek resmi dil olması. y a t ı r ı l d L I n k â r e d i l m e s i i m k â n s ı z - N e -Parti kadroları Cumhuriyet içindeki kadrolann Azerileştirilmesi. istiyorsunuz? Evinizde oturuyorsunuz ve tanklar üstünüze geliyor. Yerel hükümete bile soran olmadı! ti ortadan kayboldu ve bir boşluk ortaya çıktı. Gorba- çov karşısında muhatap alacağı kimse bulamıyor. Azer- baycan istilasının hazırlık aşamasında, Brejnev'in Af- ganistan için yaptığını bile yapmadı. Brejnev Afganis- tan'da kukla bir hükümet yerleştirmişti. Bu garip hü- kemet Sovyetler'in istilasını talep etmişti. Bakü'de her- kes karşı. Komünist Parti bile, hükümet bile, Azeri cumhurbaşkanı bile, başbakan bile. Dolayısıyla aynı zamanda bir anayasa ihlali söz konusudur. — Batı basınına yansıdığı kadarıyla. ortaya atılan önemli tezlerden biri perestroyka adına bu partilerden temizlik yapılırken Leonid Brejnev yanlılannın da tas- fiye edildigi ve Moskova'nın bağlantılannın koptuğu.. Bunun en çarpıcı örneklerinden biri Geydar Aliyev'in siyasi büro üyeliğinden atılması. Öte varKİan Brejvnev'- in damadıyla işbirliği içinde oian ve Özbek mafyası adı verilen gnıp lemizlendi. TAHERİ — Bunlar hayal mahsulu iddialar. Aliyev, Brejnev'in bir yakını değildi. Aliyev Andropov'un ar- kadaşıydı, KGB sorumlusuydu ve Andropov tarafın- dan terfi ettirilmişti. Andropov'un yönetimi sırasında iki göz bebeği vardı. Biri Aliyev, diğeri Gorbaçov. Ali- yev Azerbaycan'da temizlik hareketini gerçekleştiren adamdı. Hatta bazı Azerbaycanlı bakanları biJe kur- şuna dizdirmişti. — Hangi nedenlerle bakanları kurşuna dizdirdi? TAHERİ — Rüşvet suçundan. Azerbaycan mafya- sına karşı temizlik harekannın şampiyonu idi. Rüşve- te karşı çok sert bir insan olan Andropov, bu yüzden Aliyev'i yanına almıştı. Gorbaçov ve Aliyev'in politik kökenleri tamamen aynıdır. Aynlması Azerbaycan'la ilgili değildir. Başka siyasi buro uyeleri neden aynldıysa, o da benzer nedenlerle aynldı. Gorbaçov, yönetime kendi arkada-.lannı yerleştirmek istediği için gitti. Sovyet propagandası şu sıra Azerbay- can'da mucadeleedenlerin gançster, terörist ve haydut olduğunu yayıyor. Afgan mücahitlerine karşı kullan- dıkları ifadelerin aynıları. Sonra şunu da söylüyorlar: "Gorbaçov çok iyi birisi. Bu yüzden de mafyalann komplosuna maruz kahyor". Oysa şoyle bir durum var; şimdiye kadar rüşvetten ötürü mahkûm olanlar Müs- lüman değil, Brejvnev 'in damadı ya da Sovyet Komü- nist Partisi üyeleri. Gerçi Özbek, Kırgız, Azeri ya da Tacik isimleri geçiyor. Ama şimdiye kadar mahkûm edilen olmadı. — Bu mafyalar ne ifade ediyor. Kısacası ne tiiriaa- liyetler gösteriyor? TAHERİ — Bu mafya her şeyi parayla satıyordu. Bakan koltuğu da buna dahil. Azerbaycan'da ticaret bakanı olmak isteseniz, 150 bin dolar ödemeniz gere- kiyordu. Oğlunuzu universiteye sokmak isteseniz, fa- kültesine göre 20 bin dolar vs. gibi fiyatlara mal olu- yordu. Gençlik kollanna katılmadan bu anda parti üye- si olmak isteseniz, bunu parayla satın alabilirdiniz. Parti kartlan satılıktı, her şey satılıktı. Çünkü ortada yapay bir durum söz konusu, toplum ikiye bölünmüş. Bir ta- rafta resmi toplum var, Komünist Partisi, Sovyet vs. altta gerçek toplum var, İslami bir toplum. Bu bağnaz dinci. softa bir topluluk demek değil. Tamamen farklı bir Müslüman toplum. Bu toplum diğeriyle sürekli ola- rak bir soğuk savaş yaşıyor. — Peki Halk Cephesi'ni oluşturan insaniar kiraler, islekleri neler? TAHERİ — Birincisi Azerbaycan'da çok sayıda parti var. Bu partiler Bolşevik Partisi'nden önce de vardı. Azerbaycan'ın kendi tarihi vardı. Kalkınması iyiydi ya da kötüydü. Bu farklı bir olay. Bir anda komünistler geldi. Bolşevikler Bakü'ye gangster gibi girdi. Kaldı ki gerçekten gangsterdiler. Örneğin Sergey Kirov, binlerce Azeriyi öldürdü ya da sürdü. Yakın zamana kadar Azerbaycan'ın her yerinde Kirov'un adı vardı. Neyse ki artık Kirov ya da Lenin gibi isimler yok. Kirov ve Orjenikidzegibi kişiler Bakü'ye gelerek katliam yaptı. Bu toprağı işgal ederek Bolşevizmi dayattılar. An- cak Bolşevizm buralarda kökleşemedi. Öyle ki ekjm devrimi öncesi partiler yeniden ortaya çıktı. Musavvat Partisi, Adalet Partisi, tctimaıyun Amiyun yani sos- yal demokrat parti gibi partiler var. Himmet, yani Gay- ret Partisi var. Nakşibendilik ve Kadirilik gibi tarikat- lar da yaygın. Bütün bunlar şimdi yer altından çıka- rak kulüpler şeklinde örgütleniyorlar. Aynca Hallc Cep- hesi var ki o da iki eğilim arasında bölünmüş bulunu- yor. — Halk Cephesi'nin temel talepleri neler? TAHERt — Birincisi Sovyet Azerbaycanf nın tama- mında Azeri halkının hükümranlığının tanınmasını is- tiyorlar. Bu çok önemli. İkincisi, Azeri dilinin tek res- mi dil olmasını istiyorlar. Litvanya ile tamamen aynı doğrultuda bir isteİc. Gorbaçov orada kabul etti. Bu- raya tank gönderiyor. Üçüncüsü, cumhuriyet içindeki kadrolann Azerileştirilmesini istiyorlar. Çünkü haliha- zırda parti lideri olan kişi bir Ukraynalı. Azeriler bu- nu kabul etmiyor. Neden kabul etsinler? Bir Azeri hiç- bir zaman Ukrayna'da parti lideri olamaz.. — Azerbaycan Yüksek Sovyeti 48 saat sıire vererek, Moskova birliklerini çekmediği takdirde aynlacağını duyurdu. TAHERİ — Bunun Halk Cephesi programıyla hiç- bir ilişkisi yok. Bunlar halk tarafından benimsenmek isteyen ve bunu bekleyen milletvekillerinin girişimi. — Yani Halk Cephesi liderlerinin aynlma, bağım- sız bir ülke olma talepleri yok mu? TAHERİ — Halk Cephesi'nin istekleri bu sıraladığım istekler. Elbette bu olaylarla birlikte bağımsızlık me- selesi de masanın ustüne yatırıldı. İnkâr edilmesi im- kânsız.. Ne istiyorsunuz? Evinizde oturuyorsunuz ve tanklar üstünüze geliyor. Yerel hükümete bile soran ol- madı. Ama şunu ısrarla belirtirim ki Bakü Meclisi'nin karan halk cephesinin karan değil. Halk Cephesi'nin, çatışmanın şerefli biçimde çozüme ulaşması için kendi özgün stratejisi var. Azerbaycan Sovyeti'nin karan si- yasi bir bloftu. İstilaya gerçekten karşı çıkma niyetleri olsaydı. aynlma talebini ileri sürme niyeti olsaydı, Sov- yet Anayasası'nda buna ilişkin geçerli maddeler var. O maddelere başvururlardı. StİRECEK HABERLER Notlar Sayılar kurultayı VECDİ SEVİĞ ANKARA — SHP'nin 977 delegeli 5. olağanüstü kurulta- ymda sayılann hâkimiyeti var- dı. Tüzük değişikliğinin delege- ler için en önemli özelliklerinden biri yetkili kurullarda kadınlann yüzde 25 oranmda temsiline ola- nak sağlanmasıydı. Bu nedenle de hanımlar Selim Sırrı Tarcan Spor Salonu'nun en hareketlile- riydi. Genel Başkan F.rdal lnönü, salonda tansiyonu, "Kurtuluşu Ankara'nın yüksek tepelerine kaçmakla bulanlar iyi bilsinler ki, halkın desteği olmadan hiç- bir yerde duramayacaklardır" sözleriyle yükseltti ve coşku ile alkışiandı. Alkışlar yavaşlarken salonu yeni bir heyecan dalgası daha sardı. fnönü, hareketlenen delegelere doğru baktığında ya- bancısı olmadığı bir çift gözle karşılaştı: Fatma Girik salona gjrmişti; delegeler Şişli Belediye Başkanı için ayaktaydılar. Sayılar kurultayında ilk saat- lerde bir formül dolaştı kuiak- tan kulağa: 24 + 9 + 11. 24 par- ti meclisine girecek "Baykal kon- tenjanı", 9 genel başkanın öne- receği adlar, 11 de "doğal olarak kadın iiyeler" biçiminde açıkla- nıyordu. Baskanlık divanı olusunca bir başka oran çıktı ortaya: 1/9. Yüzlerce imzanın yer aldığı ve parti yetkili organlarında kadın üyelerin en az yüzde 25 temsili- ni destekleyen dilekçenin salona doğru uzandığı baskanlık diva- nında sekizi erkek dokuz üye vardı. Salondaki organizasyon bo- zukluğu en fazla sigara içmeyen- leri etkiledi. Divan Başkanı Ha- san Fenmi Günes'in önergelere dayalı "sigara içmeyin lütfen" uyarıları etkili olmadı. Ankara Anakent Belediye Başkanı Mu- rat Karayaiçın, yoğunlaşan du- manı görup "İl Hıfzıssıhha Ku- rulu tatil karan alır raı acaba" diye duşündü bir ara... Dışanda bazılan "Mamak İl- çe Kadın Komisyonu" gibi du- yurular taşıyan köfteciler ve lah- macun tezgâhlarıyla çevrili salo- nun içinde kadın izleyirilerin do- ğal çoğunluğu ve hareketliliği dikkatten kaçmıyordu. Salonda ilk bakışta belirgin oian bir başka iiginçlik, basket maçiarında yedeklere ayrılan bö- lümde parti meclisi üyeleri için konulan masaydı. Masanın çıkı- şa en yakın ucunda ise yeni gö- revine artık kesin gozüyle bakı- lan Hikmet Çetin oturuyordu. lnönü: Güven vermelîyiz ANKARA (Cumhuriyet Buro- su) — SHP'nin dün başlayan se- çimli olağanüstü tüzük kurultayı bugün genel başkan ve ll'i kadın 44 parti meclisi üyesinin seçimiy- le sona erecek. Seçimde tnönü ve Baykal'ın üzerinde anlaşma sağ- ladığı adlar ileyenilikçi sosyal de- mokratların listesinin oylanması bekleniyor. SHP Genel Başkanı Erdal lnö- nü kurultayda yaptığı konuşmada Türkiye'de durumun iç açıcı olma- dığını belirterek, delegelerden par- tinin üye tabanında ve toplumda- ki saygınhğını arttıracak, devam ettirecek bir kadroyu seçmelerini istedi. fnönü, yeni yönetimin ni- teliklerinin, dinamizm, liderleri ve deneyimiyie güven verici, parti içi demokrasi ve hukuk ilkelerine bağlı olması gerektiğini söyledi. lnönü, Cumhurbaşkanı Turgul Özal'ı eleştirerek, mezhep ayrılık- larını körükleyen, "Anayasa bir kez çiğnenirse bir şey olmaz" di- yen, cuma namazlarını siyasi gö- rüşlerine alet eden, devlet kesesin- den Amerika'ya giden bir kişinin Çankaya'da olmaması gerektiğini söyiedi. SHP'nin seçimli olağanıistü tü- zük kurultayı dün Selim Sırrı Tar- can Spor Salonu'nda başladı. Hıncahınç dolu salona Genel Baş- kan Erdal tnönü ve Genel Sekre- ter Deniz Baykal girmeden önce Ankara Anakent Belediye Bando- su marşlar çaldı, halk oyunları gösterileri düzenlendi. İnönü ve Baykal saat 10.15'de birlikte salo- na büyük sevgi gösterileri arasın- da girdiler. Inönü ve Başkal salon- da bir tur atarken, delegelerin ve konukların kendilerim ayakta al- kışladıkları, sürekli çiçek ve kon- feti attıkları gözlendi. Yapılan seçimle kurultay baş- kanlığına TBMM Grup Başkan- vekili Hasan Fehrai Güneş seçil- di. Kurultay ikinci başkanlıkları- na da Abdurrahman Keskin ve Fevzi Ciritçi getirildiler. Kurultay Başkanı Hasan Fehmi Güneş yaptığı kısa konuşmada kadın kotasından söz ederek, tü- zükte yapılacak bu değişiklikle partiye bir üstünlük ve kalite ge- leceğini ifade etti. İnönü'nün konuşması İnönü, saat 11.00 sıralarında büyük sevinç gösterileri arasında başladığı konuşmasında, halkın uyumlu ve güçlu bir kadroyla SHP'nin iktidar olmasını istediği- ni belirterek, "Yurdumoza ve hal- kımıza ümit ve güven vermeliyiz. Kurultayımızda oluşacak jönelim kadromuz, SHP'nin uyumlu bir birlik içinde olduğunu gösterme- l'dir. Bu kurultay, SHP'nin birlik anlayışının, demokrasi ile hiçbir şekilde çelişmediğini, eleştiriye ve tartışmaya açık demokratik ıneka- nizmalardan güç aldığını göstermelidir" dedi. Özal'ın uzaktan kumandalarla partisini kurtarmaya çaiıştığını, ama bu arada devlet düzeninin al- tüst olduğunu da savunan lnönü, 199O'lı yıllara girildiğinde dünya- da demokrasi dalgası yayılırkeıı, Turkiye'deki görünümün içaçıcı olmadığını, düşünce üzerindeki yasakların halen sürdüğünü, ga- zete ve dergi kapatıldığıru hatırlat- tı. Anayasa Mahkemesi'nin hayat kadınlarına tecavüzü diğer kadın- lara oranla daha hafıf suç sayma- sını eleştiren Jnönü, ana dili Türk- çe olmay^anlara farklı davranılma- sınm, sendika ve dernekler üzerin- de kısıtlamalann surmesinin "Tiirkiye'ye yakışmadıgım" kay- detti. tnönü, "Dünyada yıkılmaz sanılan duvarlar bir günde yıkılı- yor. Yıkılmaz sanılan iktidarlar bir günde devriliyor. Dünyadaki gö- rünüm boyle iken Turkiye'deki durum hiç de iç açıcı değil" dedi. İnönü. Paris'te yapılan "Knrt Konferansı"na kauldıklan gerek- çesiyle 7 miletvekilini partiden ih- raç ettiklerini hatııiatarak, bu du- rumun "SHP'nin halkın bir kesi- mine karşı oldugu" şeklinde de- ğerlendirilemeyeceğini yineledi. lnönü "Ana dili farklı" diye ay- rım yapılamayacağını, yapanların her zaman karşısında olduklarım, tarihten gelen kultürel farklılıkla- rın korunması gerektiğini söyledi. Özal'ın "toplumsal uzlaşma" önerisini eleştirirken "Hangi yuzle bunu söylüyorlar. Halkın iradesin- den alacağıraız güçle bu anayasa- yı değiştirerek Özal'ı oradan indi- receğiz. İktidara geldiğimizde ilk isimiz Çankaya'ya saygın, halkın istediği bir kişiyi yerleştirmek olacaktır" dedi. İnönü şöyle konuştu: "Mezhep ayrılıklarını körükle- yen, 'Anayasayı bir defa ihlal et- mekle bir şey olmaz' diyen, cuma namazlannı siyasi gösteriye do- nüslüren, her sağlık kontrolu için devlet bütçesinden Amerika'ya gi- den bir kişi Çankaya'da oturamaz. Yıllarca halkı bir limon gibi sıkan bu kişi halktan gelecek yumruğun korkusuyla Çankaya'ya sığındı." Azerbaycan olaylarına da deği- nen SHP lideri, Özal'ın ABD'de- ki konuşmasımn ülke barışına za- rar verecek boyutlarda olduğunu, bunun çaresinin Özal'ın konuşma- sını engellemek olduğunu söyledi. İnönü, Özal'ın "kişisel maksallı" bu gezisinin parasının nereden çıktığını sordu ve "Sorulanmızın cevabım alıncaya kadar bu işin pe- şini bırakmayacağız" dedi. ANAP'tan bir an once kurtul- manın bir zorunluluk olduğunu anlatan İnönu, "24 Ocak Karar- larıyla çağ atladık diyenlere kar- galar bile güler" diye konuştu. ANAP'lı bir üyenin verdiği "ne- reden buldun" yasa önerisine de- ğinen lnönü, "Sayın Özal'ın mal bildiriminde bulunmasım" istedi. İnönü, Azerbaycan'daki olaylara da değinerek, katliamda yaşamla- nnı yitirenlere "kurullay adına rahmet ve bassağlığı" dileğindc bulundu. Dünyadaki Türklerin haklannın gözetilmesi ve sürekli izlenmesinin Türkiye'nin görevi ofduğunu da belirten İnönü, bu yapılırken anlaşma ve uluslarara- sı hukuk kurallarına bağlı kalııı- ması, içişlerine kanşılmaması ge- rektiğini hatırlattı. İnönü, Yuna- nistan'la ilişkilerde "Davos ruhu- nun tarihe kanştığım" Bulgaris- tan konusunda da hükümetin tu- tarsız poü'tıka izlediğini, Kıbns so- runu için KKTC'ye baskı yapılma- sının sorunu çözmeyeceğini, Ermeni tasansının geri çekilmesi gerektiğini kaydetti. SHP lideri konuşmasımn son bölümünde delegelere çağrıda bu- lunarak, yeni yönetim konusunda- ki bazı düşuncelerine de yer ver- di. İnönü, öncelikle SHP'yi birinci parti durumuna getiren, Parti Meclisi, Genel Sekreter ve tüm yö- netici kadrolara şükranlarını sun- du ve şöyle konuştu: "ANAP'la geçirilecek her gü- nün kayıp olduğunu, inanarak söyledim. Bir an önce erken seçi- me gidilmeli. Ülkemiz için tek çare budur. Seçim kendiliğinden su- runlan çözraez. Biz seçimi, Türk- iye'de sosyal demokrai iktidann kurulmasının başiangıcı olarak göriiyonız. Seçimlere ne kadar ha- zırlıklı girersek, seçimi ne kadar yüksek bir oy oranıyla kazanırsak, sosyal demokrasinin önündeki en- gelleri o kadar kolaylıkla aşanz. Türkiye'de sosyal demokrasinin başaniı olraasının birinci koşulu SHP'nin başaniı olmasıdır. SHFnin başanh ofanasımn birinci koşulu da parti yönetimimizin, üye üye kitlemizin ve toplumun güvenini ka/anmaktır. Parti yöne- timimiz hem dinamizmi ile, lider- leri ile, deneyimiyie güven verme- lidir, hem de parti içi demokrasi- ye, hukuk ilkelerine baglılıgı ile güven vermelidir. Parti yönetimi, eleştiri ve ozeleştiri kavramlannı işletmelidir. Parti içi demokrasi- yi geliştirmelidir. Ben, bu kurnl- tayda, partideki farklı görüşlerin dengeli bir biçimde yansıdığı yö- netimin seçilmesi gerektigi inan- cındayım. Kumltayımızın konula- ra, dar açılardan yaklaşmay^cağı- na enıinim. Kurultayda yapılacak tartışmalarda olumlu ve yapıcı yaklaşımlann egemen olacağına inanıyorum. Tüm arkadaşlanm- dan dileğim, parti içindeki de- mokrasiyi ve aynı zamanda birli- gi gerçeklestirecek bir biçimde davranmalandır. Sosyal demokrat partilerde gruplar ve kanatlar olu- yor, olabilir. Yeter ki tartışmalar demokratik bir zeminde yapılsın, parti içi davanışma. karşıJıklı sevgi ve saygı zedelenmesin. Parti or- ganlan için ovumu/u kullanırken, partimizin, üye tabanımızın gö- zünde, toplumdaki saygınlığım art- tıracak, devam ettirecek bir kad- royu seçmenizi bekliyorum." İnönü konuşmasından sonra kurultay delegelerinden seçilen bir heyetle Anıtkabir'e giderek Ata- türk'ün mozelesine çelenk koyup saygı duruşunda bulundu. Çelen- gin getirilmesi unutulunca İnönü, Anıtkabir'de 25 dakika kadar bekledi. SHP heyeti aynca, İsmet İnönü'nün de kabrini ziyaret etti. Katılanlar SHP kurultayını protokol bö- lümünde DYP Başkan Yardımcısı Mehmet Dülger, CDGP Genel Başkanı Gökhan Evliyaoğlu, Al- man SPD Türkiye masası sorunı- lusu Ludwig FeHermaier, aynı partinin Türk asıllı milletvekili Leyla Onur, KKTC'den milletve- kilieri Ergun Vehbi, Atay Cafer ve Fadıl Çağda, çok sayıda ülke- nin Ankara'daki misyon şefleri, Türk-İş Başkanı Şevkel Yılmaz, TZOB Başkanı Osman Özbek de izledi. Başbakan Yıldınm Akbulut da kurultaya bir telgraf göndererek başarılar dileğinde bulundu. Kurultayda delegelerin konuş- ması sırasında Sincan Belediyesi'- nden bir süre önce işten çıkanlan çoğu kadın yaklaşık 15 kişi "Sin- can'da isçi kıyunına son" pankar- tı açarak korsan gösteride bulun- dular. Olaya salon görevlilerinin engel olması üzerine başkan Gü- neş, pankartı baskanlık divamna getirerek salondakilerin görmesini sağladı. Günay'ın konuşması Kurultayın son siyasi gelişmeleri değerlendirmeye ayrılan bölümün- de söz alan Yenilikçi Sosyalde- mokratlann önde gelen isimlerin- den Ertuğrul Günay, "Biz olayla- Ortak adlar farklı lîsteler ÜMİT ASLANBAY ANKARA — Önceki gece başlayan bek- leyiş, dün gün boyu sürdü. Gece geç saat- lerde ise "dengeler belirlendi", adların ke- sinleşmesi ise sabaha karşı gerçekleşti. For- mül suydu: 14+9+11+10= 44 yani 14 MYK üyesi, 9 Genel Başkan İnönü'nün önerdlği ad, 11 kadın aday ve 10 tane de Baykal'a yakın il başkanlannın belirleye- ceği ad. Yani İnönü'nün önerdiği adları Baykal ve çevresi tamamlayacaktı. Formül tutacak mıydı? "Yenilikçilerin" bu kurultayda iyice sivrilen adayı Ertug- rul Günay, öğle saatlerine kadar umutluy- du. Istanbul İl Başkanı Ercan Karakaş ile parti meclisi üyesi Yakup Kepenek ise umutsuz. Telaş içinde Genel Başkan ile "lemas" olanağı arıyorlardı. Ancak, gelen haberler, "formülü" doğruluyordu. Bunun uzerine Günay da arkadaşlarına benzer duygularla kürsüye çıkarak, Baykal'a ya- kın kesimce "ayn liste çıkanyorlar" değer- lendirmelerine yol açan, "parlak" diye ni- telenen konuşmasını yaptı. Genel merkez yönetecileri ise daha ra- hat görünüyorlardı. "14 kişinin listede kalacağı" guvencesi kendilerine iletilmiş- ti. Sadece Günay'ın, getireceği eleştirileri yanıtlamayı düşunduler. Baykal, bu işle yardımcılan Tufan Dogu, Adnan Keskin ve Nail Gürman'ı görevlendirdi. Üç MYK uye- si Günay'ın konuşmasından sonra genel merkez binasına giderek, Gürman"ın ko- nuşmasını hazırladılar. Konuşmalar bitti, Baykal'a yakın il baş- kanlan, genel merkez yöneticilerine göre 10 adı belirlemek için, bizzat Baykal baş- kanlığında parti meclisi üyesi Nizameltin Çoban'ın Cinnah Caddesi'ndeki burosuna, "Venilikçiler" de ayn liste için Genel Mer- kez'in bulunduğu Necatibey'deki bir büro- ya hareketlendiler. Ama, formül tutacak mıydı? Çok kurul- tay geçirmişlere göre bunun yanıtı "hayır" idi. Dengeler, belki korunacaktı, ama lis- te "muhakkak delinecekti." . Formülün açılımı şöyle: Halen mevcut 14 MYK üyesi ortak listede yer alacak. An- cak, genel sekreter yardımcıları ile "uyum" içinde çalışmayan "yenilikçi" kanattanCev- det Selvi'nin adı "delegelerce listeden çizi- lebilecekti..." İnönü'nün adayları ise biraz'tanışmahy- dı Hikmet Çetin, İstemihan Talay, Güneş Gürseler, Abdülkadir Ateş, Kemal Akar. Turhan Hirfanoğlu, İbrahim Tez. Cevdel Selvi. Belki İsmail Cem, belki Ertuğrul Gu- nay ya da ikisi de değil. 11 kadın aday ise "en bilinmeyen" idi: Turkân Akyol, Birgen Keleş, Önay Alpa- go. Türkan Bayazıt. Nilgün Suzer. Yüksel Aybar, Güler Tanyolaç (aynı zamanda MYK üyesi), Tülay Öney, Bahriye Üçok, Pakize Oner, Perihan Ergun, Jale Candan, Ay la Akbal, Üstün Küsefoğlu, Berat San- car ilk akla gelenlerdi. Ama Inonu'nün ODTÜ'den Feyzan Pamuk'a öneri götür- düğü geç saatlerde oğreniliyordu. Genel başkanın kadın aday adları üzerinde ol- dukça etkili olacağı da biliniyordu. Nite- kim Tülay Öney istediği adlardandı. Bay- kal'a yakın il başkanlannın işi daha kolay- dı: Diyarbakır Milletvekili Fuat Atalay, do- ğu ve güneydoğudan hareketlenen Hasip Kaplan, Fuat Öncel, Orhan Veli Yıldınm yeni adlar olarak ortaya çıkıyordu. Mah- mut Keçeli. Abdülkerim Zilan diğerlerini oluşturuyordu. Ama mevcut parti meclisi üyelerinden bir seçim yapılacaktı. Şanslı- lar şöyle sıralanabilirdi: Suat Binici, Niza- meltin Çoban. Ayhan Arifağaoğulları, Eş- ref Erdem, Önder Kırlı, Erdoğan Yetenç, Cemal Seymen. Beşer Baydar ile Enis Tü- tüncü, Rıza Sirman daha az bir şansla bun- ları izliyordu. Bunlardan fazla gelen adları Baykal'ın başkanlığındaki il başkanlan 70'e yakın ad arasından sabaha karşı eleyecekler ve ku- rultaya hazır edecekler. "YeniJikçiler"inki de aşağı yukarı şöyleydi: "Bir kere Baykal dahil, sekter olmayan her Baykalcıya yer vardı" ve diğerleri Gü- nay'ın anlatııruyla: Ahmet Isvan, Ayla Akbal, Yakup Kepe- nek, Ertuğrul Günay, Mehmet Moğultay, Orhan Veli Yıldınm, Cevdet Selvi, Uğur Bahnaz. İsmail Cem, Ömer Tiirkçakal, Ta- hir Köse, Mustafa Kul, Metin Şahin, Yiğit Gülöksüz, Hikmet Çetin, Kamer Genç, ka- bul ederse kaydıyla Necdet Uğur. Bu listede, İnönü'ye yakın diye tanınan milletvekilleri de yer alacaktı Bütün bun- lar olurken, tüzük komisyonu toplanıp il ilçe başkanlarının belediye meclislerine baskanlık etmesini, disiplin cezalarının ge- rektiğinde parti meclisince kaldırılması, ke- sin ihraç cezalarının merkez disiplin kuru- lunda üçte iki çoğunlukla alınması ve ku- rultayın ilk amacı olan kadınlara yüzde 25 kontenjanı bugun kurultay iradesine sun- mayı kararlaştırmıştı. Bu arada Fuat Atalay ve doğulu delege- ler de "partiden ihraç edilen vc afılan kad- rolann geri döndüriilmesi için" bugun ku- rultaya sunacakları oneriyi hazırlamışlar- dı. ra hizip. kanat diye bakmıyonı/. Bu kurultay bu sorunlan aşmamu gereken bir kurultaydır. Gücümü- zü birleşlirmeli, iç lartışmalanmızı durdurmalı, partinin tumünu kav- rayıcı dengeli bir yönetim, oluşturmaayız" dive başladığı ko- nuşmasma şöyle devam etti: "Kamuoyu araştırmalan bizi 1. parti olarak gösteriyor, ancak oyu- muz sadece yüzde 28. Kendi iç so- runlannı tartışan partimiz, maa- lesef oylannı arttıramamış, top- lumdaki hareketliliği kucaklaya- mamıştır. Son seçimlerde oy umuz sadece 500 bin arttı. Partimizin üyeleri DYP liderini dinliyorsa bir eksikiik var demektir." Günay, Baykal'a yönelik "Özal'ın aday olamayacagı keha- netini gerçekleştiremediniz, şimdi de genel başkanımız hemen erken seçim isterken, seçimin ertelenece- gini söylüyorsunuz. Umutsuduk ve karamsarlığa yol açarsanız hiç- bir şey olamazsınız" dedi. Baykal'ın "parti koalisyooJa yönetilemez" sözlerine değinen Gunay, "Biz ayn parti değiliz. Biz bu partinin özüyüz. Nasıl koalis- yon diye niteienebilir? Biz bu par- tinin programına saygılıyız" diye konuştu. Baykal'a da ihtiyaçlan olduğunu söyleyen Günay, "dele- gelerin kimsenin askeri olmadığı- nı, özgür iradelerine göre parti ve Türkiye için ne gerekliyse onu seçeceklerini" sözlerine ekledi. Mustafa Timisi de konuşmasın- da "demokrasinin en basit kura- lının çoğunluğun karannın geçerli sayılması olduğunu, kuroltayda çoğunluğun karannın geçerli olacagım" söyledi. Bu arada bazı milletvekillerinin imzaladıkları Cumhurbaşkanı Özal'ı din ve mezhep ayrımcılığı yapmakla suçlayan bir protesto önerisi divan başkanlığına verildi. Parti meclisi üyesi Yakup Kepe- nek, "SHP'nin örgüüe biriikte po- litika üretmesi gerektiğini, parti- den uzaklaşbrılanlann ve aynlan- ların bir an önce partiye kazandj- nlmasımn zornnlu olduğunu" sovledi. Nail Gürman, ihraçlar ko- nusunda "Bir genel başkan olur, yedi genel başkan olmaz" dedi. Gürman, Yenilikçi Sosyal Demok- ratları "Genel başkanı sahipsiz bı- rakmaya çahşıp ardından sahip çı- kar görünmekle" suçlaması üze- rine bazı delegeler tarafından yu- halandı. İstanbul İl Başkanı Ercan Ka- rakas da herkesin birliktelikten soz ettiğini anımsatarak "Seçim- le gelenler görevden alınıyorsa bu parlide birliktelik nasıl gerçekle- şebilir" diye sordu. İsmail Cem ise Yenilikçi Sosyal De- mokıatların cıddi insaniar oldu- ğunu, Gürman ile en başta uslüp farkları bulunduğunu kaydetti.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear