25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
Cumhuriyel Sahisı: Cumhuriyet Maıbaacılık ve Gazetecilik Turk Anonım Şırketı adına Nadir \adî % Gene! Yayın Muduru: Hasan Cemal. Müe^scse Mudurı.: Emine l>aklıgil. Yi?ı Işlerı Muduru: Okı> donensıo. # Habe- Merkezı Muduru: Yalçin Bayer, Sayfa Duzenı Yonetrr.eni Ali tof. # Temsılaier ANKARA: Ahmet TlB. İZ.MİR: Hikmei Çttmkra. Iç Polıtika: Cdal Baataagif. Dıs Habcrler Elpu M o . Ekonomı: Ccngiı Turtan. 1; SendiKa Şokns k>uoci. Kuhtır: Cdal Ista. Eğmm: G*na> Ş*y*uı. Haber Arasuraıa: tsmel Berkan, Yur HabCTİcn Neairt Dogııı, Spcr Diiısıraru. AbduUjrfır Yucdıau, Dız: Ylnlar Kıran Caaşiun. Arajtırma. ŞaUn Aifaty. Düzdnr.e: Abdulall Yraj. 9 Kooniinaıcr AMDCI KonıhajL, # Maı: Işier: Erol EıfcuL • Muhaseoe Bofcm VtrKT # But«e-Plaıilama $r>(i Osnanblşeotla • Reklam: V)f Tonm. • Ek Ya>vuar Hai» Ai-tol 0 IdiTT Hıumn Gum-, # l;.«_~e Ün*r Çdik. • Bılp IÜCTH Nail İBaL • Pmonei: Scvfi Bosunoa«|u. w yiıvö/ı (_umhjmrt Marhaacıbk vç GazettafcV TA.S Turk Ocagl Cad. 39 '41 Ca£üa£hı la PK: 2J6-InanM Td ?12 0? 0? (20 haı>, Tcio: Z22« Fıx: (I) 526 60 72 # Ankjn: Zj>a Gokalp Blv lnfc-ıtap S No 19.4. Tel: 133 11 4M^, Td©L 42344 Fax: (4ı 133 # \nmr H Zıya Bh. 1352 SJ/3. T<± :3 12 » . Tdot 52359 F a * 151) 19 53 60 nonu Cad [19 S. Vj: 1 Kat 1, Td: 19 37 52 (4 hai), Tclot 62155, Fajt p l ) 19 37 52 TAKVIVI: 28 OCAK 1990 İmsak: 5.43 Güneş: 7.1 1 Öğle: 12.22 Ikindi: 14.58 Akşam: 17.22 Yatsı: 18.44 Herkese avuç avuç mücevher Tişörtlerden hangisi sahici, hangisi taklit? Üstte soldaki taklit, sağdaki sahici; ortada soldaki taklit. sağdaki sahici; altta soldaki sahici, sağdaki taklit. Gerçek taşlar değilse de ne gam! En az gerçekleri kadar güzel. Bir boleronun, bir keten ceketin üstüne fındık, ceviz büyüklüğünde pırlantalar, yakutlar, zümrütler sergiliyor. Hızını alamayıp eteğe boca ediliyor mücevher kovası. O da yetmiyor pabuçlara... Taklit, moda dünyasında her zaman vardı. Bundan sonra da olacak. Bunu önlemeye olanak yok. Herkes birbirini taklit ediyor. NECL SEYHUN Bir efsane sona ermek üzere. Hazreti Süleyman başını bir kaldırsa da görse, gelen yaz, hazinesinin bugüne değin süregelen büyüsünü yerle bir etrnek üzere. Bir hazine enflasyonu var 90 yazında. Herkese istediği kadar yakut, zümrüt, pırlanta... Ama istediği kadar!.. Avuç avuç... Gerçek taşlar değilse de ne gam!.. En az gerçekleri kadar güzel. Yalancı mücevherin moda dünyasına girişi yeni değil ashnda. Bugüne kadar tum modacılarca denendi. Yalancı taşlardan yakutlar, zümrütler, pırlantalar, akikler, yeşimler, lapis lazuliler sanatçıların elinde şık, görkemli küpelere, kolyelere, broşlara, bilezik ve yüzüklere dönüştü. Öyle güzel taklit mücevher yapan ustalar var ki moda dünyasında, yalancısını sahicisinden ayırmak mümkün degil. Her ne kadar ünlü modacıların yalancıları -para bakımından- handiyse sahiciierine yaklaşıyorsa da moda gerçek taşlann pabucunu en zenginlerde bile dama attırabiliyor. Örneğin bir Prenses Caroline, Dior'un damla incili görkemli küpelenni, kolyesini, kendi paha biçilmez gerçek takılarından önde tutuyor. Bir Dior elbiseyle, ona en çok yakışan bir Dior yalancı kolye, küpe, bilezikie süslüyor kıyafetini. Bir prenses Süreyya, bir Diana, bir petrol kralının e$i, ünlü bir yıldız, olanakları elver'diği halde. maddi değere değil de göze hoş gelmesine, günün moda eğilimini yansıtmasına önem veriyorlar. Çünkü gerçek takılarla bugunden yarına değişen moda akımlarına, modanın baş döndürücü akımlarına ayak uydurabilmek olanağı yok, Ama Hazreti Süleyman'ın hazinelerini yerle bir edecek. büyüsünü bozacak olanlar bunlar değil. Yalancı takılar çok uzun yıllardan beri var. Mücevher avuç avuç geliyor moda dünyasına bu yaz. Yeni olan bu! Avuç avuç... Bir boleronun, bir keten ceketin üstüne fındık, ceviz büyüklüğünde pırlantalar, yakutlar, zümrütler serpiliyor. Hızını alamayıp eteğe boca ediliyor mücevher kovası. O da yetmiyor, pabuçlara... Tişörtlerde ışıldıyor mücevherler, pantolonların, eteklerin, elbiselerin desenleri arasında motiflerde. Önümüzde kelimenin tam anlamı ile ışıl ışıl, şıkır şıkır bir yaz!.. Kişiye özel hazinelerle dolaşacak kadınlar sokaklarda. Plajlarda hatta. Mayoların üstünde. Taklit olsun ne zarar?.. O ışıltıyı \eriyor ya... Taklit, moda dünyasında her zaman vardı. Her zaman da olacak. Moda dünyasının en ünlüleri bile birbirlerini taklit ediyorlar çoğu kez. Bir bakıyorsunuz Lagerfeld'in bir ceketi bir mevsim sonra bir başkasında. Dior'un bir yakası ötekisinde. Bunu önlemeye olanak yok. Herkes birbirini taklit ediyor. Daha defileler gösterildiği anda, modeller moda evinden daha önce üretiliyor kopyacılarca. Dağıtılıyor dünyanın dört bir yanına, harıl harıl satılıyor. Sonia Rykel takımlar, Chanel takılar, Hermes eşarplar, Gaultier'tişörtler, Dior'lar, Givenchy'ler... Sahici olsa ne olur, yalancı olsa ne olur?.. Eğer yakışıyorsa, eğer mutlu ediyorsa, ne fark eder?.. Şıkhğın, çekiciliğin en kestirme reçetesi mutluluk aslında. Kendine o güveni, gözlere o pırıltıyı mutluluktan başka ne verebilir ki? Değil Süleyman'ın, dünyanın tüm hazinelerinin gücü yetmez buna. Evet, ha yalancı, ha sahici. Fark eden yalnızca kıyafetlerin içindeki o etiket, o marka, yalnızca o!.. Dileyen de o markaya, o "caka"ya dilediğini ödesin!.. İşte 90 >azı için aeryek bir ^vc^ Saint Laurent takım. Piyedöpulden. Konyualtı'na otelizni verildiAntalya Çevre Gönüllüleri ve Yeşiller Partisi, kararı protesto etmek için bugün "Uçurtma Rahat Uçsun" pikniği düzenliyorlar. BÜLENT ECEVİT ANTALVA — Antalya'nın Konyaalu sahilinden "müşteriler" için yer isteyen Ste- igenberger Falez Hotel ve Shera- ton Oteli'ne belediye izin verdi. Yapılacak tesislerin projesi için de belediye komisyon oluşturdu. Steigenberger Falez Hotel'in Ge- nel Müdürü Alexander Keller, yapılacak plaj tesislerinin halka açık ve denetimin belediyeye ait olacafınj söyledi. Antalya Çevre Gönüllüleri ve Yeşiller Partisi de kararı protes- to etmek için yüzlerce çocuk ile birlikte bugün "uçurtmalar rahal uçsun" pikniği duzenleyecek. Konyaaltı, falezleri üzerinde yapılan 5 yıldızlı Steigenberger Falez ve Sheraton otelieri beledi- yeye basvurarak sahilden plaj ye- ri istemeleri üzerine çevreciler tepkilerini dile getirerek yaklasık 3 bin imza toplamışlardı. Stei- genberger Falez Hotel'in Genel Müdürü Keller, konu ile ilgili Anadolıı liselerinde kontenjan auşurüldu ANKARA (ANKA) — Milli Eğitim Bakanlığı Anadolu liseleri kontenjanlarını düşürdü. Karar- la Anadolu liselerinde sınıflarda- ki aşırı kalabalığın azatılması he- defleniyor. Milli Eğitim Bakan- lığı Müsteşan Şener Birsöz, bu ytl Anadolu liselerine 13 bin 572 kişi alınacağını açıkladı. Bu kon- tenjan geçen yıl Anadolu lisele- rine alınan 15 bin 192 öğrenciden 1620 kişi daha di'şük ilan edildi. Milli Eğitim Bakanlığı Müsteşa- n Şener Birsöz bu yıl Anadolu li- selerine girmek için 150 bin öğ- recinin başvuruda bulunacağının tahmin edildiğini bildirdi. Bu tahmine gore sınava baş\uran her yüz öğrenciden 9I'i amacına ulaşamayacak. yüz öğrenciden 9'u Anadolu liselerine girebile- cek. Bu arada Bayburt'a bir Ana- dolu lisesi kurulması konusunda- ki kararı Milli Eğitim Bakanı Av- ni Akyol'un onayladığı öğrenil- di. olarak sahilde müsterilerinin ra- hat denize girmeleri için şezlong \e şemsiye koyacaklarını ve por- tatif büfe yapacaklarını söyledi. Keller, "furist denizi karsıdan gönip gireme«e Tiirkiye için kö- tü propagandasım ülkesİDde ya- par. Bu da turizm turizm diye çır- pınan Türkive için iyi olmaz. Biz Antalya halkı ile turislin bir- likte yaşamasını istiyoruz" dedi. "İlk zamanlar halka açık tu- tarsınız daha sonra kapatabilir- siniz. O zaman ne olacak?" şek- lindeki sorumuzu Keller, "Yasal prosedür ne gerekiyorsa imzala- nz. Kesinlikle halka kapatılma- yacaktır. Avnca belediyenin ekipleri var, polis var. Eğer biz kapatırsak engellerler. Biz bele- diyenin hazırlayacağı projeyi ya- pıp vereceğiz" diye yanıtladı. — Anlaha'da yaşanmış ör- nekleri var Sayın Kelier. Sera Oteli ve Dedeman, Keraer, Side ve Alan>a°daki birçok otel de sa- hili bu şekilde 'halka açık olacak' diye kapattı. Sonra da 'Turkler lurisli rahatsız ediyor' gerekçe- siyle halka plajdan yararlanmak olanağını kaldırdı. Sizinki de böyle olmasın? KELLER — 5 yiidızlı bir ote- le gelen turist bazı servisler ister. Çadır turisti değil bunlar, büyük miktarda para harcıyorlar, döviz bırakıyorlar. Aslında belediye kendisi de açabilir böyle bir te- sis. Ben de kapalı bir yer yapmak istemiyorum. Yalnız şunu da söyleyeyim kesinlikle halk gire- cektir buradan denize. — Belediye izin veriyor mu? KELLER — Belediye tarafın- dan komisyon oluşturuldu. Proje hazırlanıyor. Yapacağız. Ama kamuoNunun yanlış anlamasını istemiyoruz. Konyaaltı sahilinin kapaiılma- sı tehlikesi üzerine Antalyalı çev- reciler imza kampanyasından sonra daha ?ert eylem yaparak protesto edeceklerini açıkladılar. Bugün Yeşiller Parıisi Antalya il bina^nda yapılacak toplanndan sonra yuzkrce çocuk ""uçt'rlına- lar rahat uçsun" pikniğine kaıı- lacaklar. Lçurmıalarla Konyaaltı falezlerinin üzeıinde yapılacak pikniğe. çevreciler ve Yeşiller Partisi. Belediye Başkanı Hasan Subaşı'nı da cağırıyorlar. Ale- \andcr Keller, çcvrecilerin bu ey- lemine karşı çıktı. Çöplükten bir tarih çıktıÇöplükte bulunan cam negatifler bir dönemin İstanbul yaşamını anlatıyor. Burma bıyıklı insanlar, süzme gözlü dilberler, Süleymaniye semalarında süzülen zeplin. BEHZAT ŞAHİN Yaşamlarını fotoğrafa adamış genç çift gördüklerine inanamı- yorlardı. Soluklarını tutarak bul- dukları kutuları itina ile açmaya başladılar. Karşılarına çıkan 90-100 yılhk İstanbul fotoğrafla- rıydı. Bir yaşam yatıyordu, o yıl- larda kullanılan "cam negatif'le- rin yüzeylerinde. Burma bıyıklı insanlar, sürme gözlü dilberler, sı- nm gibi denizci subayları. donan- maya ait gemiler, İstanbul man- zaralan ve Süleymaniye Camisi semalarında süzulen Türkiye'de- ki ilk "zeplin..." Heyecanlan- makta haksız da değildiler, "çöp- liikten bir tarih çıkmıştı." Bundan 5 yıl önce bir gün pro- fesyonel fotoğrafçılık yaparak ya- şayan Mediha-Saadeltin Aşkın çifti rastlantı sonucu çöplük için- de bulmuşlardı bu İstanbul tari- hini. Çöp bidonlarının durduğu binanın kapıcısı ile konuştular. Yıllar önce ölen ve yalnız başına yaşayan yaşlı bir adamın eşyaları arasından çıkmıştı kutu kutu ne- gatifler. Kapıcı merak edip almış, araştırdıktan sonra yalnızca "cam" olduklarını karar getirip tekrar çöpe atrruştı. Ve Aşkın çifti rastlantı sonucu kutuları görme- selerdi belki de 100 yıl öncesinin İstanbul'unu. geleneklerini, yaşa- mını anlatan bu belgeler bir çöp kamyonunun sırtında parçalanıp yok olacakları çöp alanlarına gi- deceklerdi. Araştırd^lar. "kimdi ölen adam', 'kimsesi yok muydu', 'ne iş yapardı' sorularını yönelt- tiler. ancak aldıkları yanıt 'Ne bi- le) im. İşte adam ölünce bunları atmışlar. Bende durdu bir süre, ama ben de cam diye attım' sek- linde oldu. Mediha Aşkın Mimar Sinan Üniversitesi Fotoğraf Ana Sanat Dalı mezunu, profesyonel fotoğrafçı ve fotoğrafa gönül ver- miş sanatçılardan. Eşi de fotoğ- rat'ın "alayh" takımından. Yak- laşık 15 yıldır bu işin teknik ve kimyasal kısmıyla uğraşıyor. Aş- kın çifti fotoğrafa öylesine gönül vermişler ki bulduklan bu yakla- şık 100 yıllık tarihi anlatırken göz- lerinin içi parlıyor ve "Bunlar 20-30 yıl sonra yok olacak. Ko- runmava alınmalı" diye parasal olanak arıyorlar. Gerekirse dev- YÜKSEK RLTBELİ SUBAYLAR — Halim Bey... Marmara Üssü Bahri Komutanı. Yaşlı bir amiral. sol öndeki kişiyi tanıyor. Halim Bey'in 1903 ile 1920 yılları arasında bir tarihte cfkilmiş olduğu sanılan bu fotografında yanındakilerin yiiksek riitbeli derüz subaylan olduğu tahmin ediliyor. letle ilişkiye geçip korunmalannır sağlanması kaydıyla. Aşkın çiftinin bulup bir çocuk gibi korumaya aldıkları negatif- ler karta aktarıldığında birbirın- den ilginç gorüntülerle karşılaşı- yoruz. Fenerbahçe fenerinin 90 sene önceki hali, Sülaymaniye Ca- misi semalarındaki zeplin, burma bıyıklı bir denizci eri. piyano ba- şındaki alımlı bir genç kız. İstin- ye tersanesinin o sakin hali ve İs- tanbul Boğazı kıyılarının binasız, bol yeşilli görüntüleri. Fotoğraf- lar arasında en çok yeri demz araçları ve o dönemin giysileri içindeki denizci subayları, bahri- ye nazırları. Osmanlıya ait harem yaiı. belki de dunyada ilk kez uy- gulanan yuzer hastane, yelkenli- ler, yatlar ve nostaljik havası için- de ahşap İstanbul evleri ve daha yüzlercesi oluşturuyor. Aşkın çif- tinin Zincirlikuyu'da işlettiklen 'Karanlık Oda' adlı atölyeleri tanı bir tarihi üs olmuş. Masaların üzerine yaydıklan fotoğraflann ve cam negaıillcrin tarihlerini, ne- resi olduklarını. insanların kim ve hangi uluslardan olduklarını sap- tamaya çalışıyorlar. Tarihçilerle, Osmanh tarihi uzmanlarıyla ko- nuşuyorlar bir bir. Kimi ip uçları da yakalamamış değiller. Bu ta- rihi belgeleri oluşturan kişi ama- tör bir fotoğrafçı aynı zamanda. Büyük olasılıkla bir denizci suba- yı. Çünkü çok sayıda deniz aracı ve denizci fotoğrafı bulunuyor. Aynı kişi ailesini de hemen hemen bir yaşam görüntülemiş. Çocuk- lan, gençlikleri, yaşlılıkları kare kaıe saptanmış. Fotoğraflann bir diğer özelliği de o döneme ait çev- re ve mekânı anlatmakla birlikte giyim kuşam hakkında da önem- li bir belge oluşturması. Mediha Aşkın, heyecanlı heye- canh, 'O çöplükte bu cam nega- tifleri buidugumuzda içimizi ga- rip bir duygu kapladı. Önce ina- namadık. Alelacele inceledigimiz- de neyle karşılaştığımızı anladık. Bir kısmı dağılmış parçalanmıştı. Hemen daldık çöpün içine, o za- ıııaııtiaıı ucri çöplüklerin içine bakıyoruz' diyor. Beş yıldan bu yana da cam negatifleri tek tek basarak kâğıda aktarıp tarih sap- tamaya çalışıyorlar. Edindiklerı bilgiye göre 19. yüzyılm sonu ile 20. yüzyılın başı ve İ930'lu yilla- ra kadar uzanıyor. Saadellin Aş- kın, fotoğraflarla ilgili teknik de- taylan anlatıyor: "Bu fotoğrafları çckenin bir amalor olduğunu kullandığı neya- tiflerden aniıyoruz. Çünkü o yıl- larda profesyoneller 13 x 18 ve>a 18x24 negafif kullanırlardı. Oy- sa bu negatifler 9x12 boyutlann- da. Zalen fılıtı kutulannın üzerin- de amatörler için diye yazıyor. Bir kutuda folograf filmini icat cden Lumiere'in adı var. larih 1904." Atölyelerinde profesyonel ka- ranlık oda hizmeti veren Aşkın çiftinin en büyük sorunları ellerin- deki negatiflerin zaman içinde yok olup gitmesi. 'Neden' diye so- ruyoruz, anlatıyorlar: "Teknik ve kimyasal olarak bu fotoğraf negatifkri zamanla ken- di kendine yok olur, geriye cam kalır. Biz istiyoruz ki foloğraflar- dan herkes yararlansın. Araştır- macılar incelesin. Şimdi ilk olarak bunlann baskılanyla bir sergi aç- mayı planhyoruz. Ancak büyük mali biryük bu. Bu cam negalif- leri kimyasal olarak korumak mümkün. ancak bu da çok büyük maliyetler içerivor. Bizim gücü- müzu aşıyor. Amerikan Kodak firmasında bu kimyasal koruma maddeleri ve yöntemleri var, ama dediğimiz gibi aşıyor gücümüzü. Yardım edilirse 278 negatif kur- tulacak." Bir rastlantı sonucu çöplükte bulunan tarihi negatifler şimdi et- kin ve yetkin ellerde. ancak im- kânsızlıklar içinde korunuyor. Zincirlikuyu'daki işyerlerinde kendi ekonomik imkânlarıyla fo- toğrafları karta aktarıp koruma- ya çalışan Mediha-Saadettin Aş- kın çifti bir yandan fotoğrafa olan >evgileriyle mutlu. diğer yandan giderek yok olan gorüntüler kar- iisındaçaresiz "ilgi" bekliyorlar. Radyasyon temizleyici • ANKARA (AA) — Macar bilim adamları, vücuttaki radyasyonu temizleyen madde geliştirdiler. İlaç ve Kimya Endüstrisi îşverenler Sendikası'nın yayın organı raporda, Budapeşte'de kurulu biyolojik ve radyasyon araştırmalan yapan Frederic Joliti-Curie Enstitüsü'nün, Macar bilim adamlannca, vücuttaki radyoaktif metallerle ağır metallerin vücutta tutulmasını önleyen iki madde geliştirdikleri belirtildi. Bu maddelerin enjeksiyonla kullanılabilen PTR-23 ve tablet şekliyle alınan TVSV-31 maddeleri olduğu bildirilen yazıda, maddelere patent ahnması çalışmasının sürdüğü, bu iki bulgunun şimdilik sadece acil durunılarda kullanılabileceği kaydedildi. Termik santrala ceza • ELBİSTAN (AA) - Bacalanndan kül puskürterek çevre kirliliği yarattığı gerekçesiyle Afşin- Elbistan Termik Santralı'na Çoğulhan Belediyesi tarafından 200 milyon lira ceza kesildi. Çoğulhan Belediye Başkanı Halit Yıldız, yaptığı açıklamada, kirliliğin Sulh Ceza Mahkemesi'nden getirilen bir heyete de tutanakla tespit ettirildiğini bildirdi. Belediye Başkanı Yıldız, Termik Santral'ın milyarlarca lira harcanarak yapıldığını, ancak neden olduğu çevre kirliliğini bir türlü önleyemediğini söyledi. Gazetecilik ödülü • ERZLRLM (AA) — Merkezi Erzurum'da bulunan Doğu Anadolu Gazeteciler Cemiyeti, 1989 yılının başarılı gazetecilerini belirlemek amacıyla "Gazetecilik Başarı Ödülü" yarışması düzenledi. Bölgede görev yapan gazetecilerin 1989 yılındaki çalışmalarıyla katılabileceği yarışma, haber, fotoğraf, spor haberi, karikatür, fıkra-makale, sayfa düzeni, radyo ve TV haberciliği, TV görüntü, radyo program yayıncılığı dallarında gerçekleştirilecek. Doğu^nun Iglesias^ı • STOCKHOLM (ANKA) — Türkiye'nin bu yıl ilk kez, İsveçli turistlerin tercihi bakımından "üç büyüklere" girdiği bildirildi. İsveç'ten Türkiye'ye gelenlerin sayısında geçen yıl yüzde 50 artış olduğu kaydedilirken, İsveçli "seyahatseverler"in, Ibrahim Tatlıses'i "Doğunun Julio lglesias"ı olarak tanımladığı belirtildi. İsveç'in ikinci büyük gazetesi olan Sevenska Dagblaget. özel seyahat ekine Türkiye'yi başlık yaptı. Gazetede geçen yılın ilk altı ayında 659.153 isveçli'nin ülke dışına seyahat ettiğine değinildi. 3 bin kişiye AIDS taraması • ANTALYA (AA) — Antalya'da geçen yıl 3 bin kişinin AIDS taramasından geçirildiği bildirildi. Çağın hastalığı olarak bilinen AIDS'in, Antalya'da yayılmaması amacıyla İl Sağlık Müdürlüğü'nce alınan tedbirler çerçevesinde turistik tesislerde çalışanlar ile genelev kadınları AIDS taramasından geçirildiler. Yapılan taramalarda, Antalya'da AIDS vakasına rastlanılmadı. Borsada >eni kararlar • İSTANBUL (AA) — İMKB'de, ilk aşamada birinci pazar ve ikinci pazar olmak üzere. kot dışı pazar ve resmi pazarın birleştirilecekleri açıklandı. Borsadan yapılan açıklamada, 24 ocak günü yapılan yönetim kurulu toplantısında alınan karar gereğince, borsadaki pazarların, gerekli hazırlıklar tamamlandıktan sonra, ikinci bir duyuru ile birleştirilecekleri belirtildi. Takas Merkezi'nin çalışma gün ve saatlerinin de değiştiği bildirilen borsa açıklamasında, 25 ocaktan itibaren bir gün kıymet ve para kabulünün, ertesi gün de tesiıminin yapılacağı kaydedildi.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear