25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
28 OCAK 1990 KÜLTÜR-SANAT CUMHURİYET/5 Füsun Onur'un heykelleri • Kiiltür Servisi — Füsun Onur"un heykel sergisi, 2 şubaıta Garanti Sanat Galerisi'nde açılacak. Bazı yapıtları halen Maçka Sanat Galerisi'ndeki ortak sergide de yer alan Füsun Onur'un Garanti Sanat Galerisi'ndeki kişisel sergisi, 23 şubat gününe kadar açık kalacak. İlk kişiel sergisini 1970 yılında açan Onur, 1971'de Paris Genç Sanatçılar Bienali'ne 5 yapiMyla katıldı. 1972'de heykel dalmda yılın sanatçısı seçilen Onur, 1974'te 35. Devlet Resim ve Heykel Sergisi ve Hadi Bara Konkuru ödüllerini aldı. Bunları 1975'te Anvers Açıkhava Sergisi, 1975 ve 1976'da Arkeoloji müzeleri sergilerinde ödüller, 1981'de Yeni Eğilimler Sergisi gümüş madalyası izledi. Onur bu sergisinde "lkon" dizisine yer veriyor. \eni Düşün Dergisi • Kültnr Servisi — Yeni Düşün Dergisi'nin "Kış '90" sayısı yayımlandı. Daha önce ayhk olarak yayımlanan ve yayınına 9 ay ara verilen Yeni Düşün Dergisi, bundan böyle üç ayda bir yayımlanacak. Yeni Düşün Dergisi'nin danışma kurulunda Berna Moran, Fethi Naci, Tomris Uyar, Onat Kutlar ve Cevat Çapan bulunuyor. Derginin yayın yönetmenliğini ise Bedirhan Toprak yapıyor. Fiyatı 10 bin lira olarak belirlenen Yeni Düşün Dergisi'nin üç ayhk periyot ve 160 sayfa olarak sürdüreceği yayınında, özellıkle ve ağırlıklı olarak inceleme, araşürma ve kapsamlı değerlendirmelere yonelik bir yayın olma çabasını taşıyacağı belirtiliyor. Yeni Düşün Dergisi'nin Kış '90 sayısında; Berna Moran, Fethi Naci, Ferid Edgü, Taner Timur, Murat Belge, Yalçın Yusufoğlu, Erdal Öz, Sargut Şolçün, Ayşe Davaz ve ömer Bedri Canatan'ın yazılarınm yanı sıra Ahmet Cemal ve Yakup Şahan'm çevirileri ve Orhan Pamuk'un onumuzdeki ay Can Yayınları arasında çıkacak olan "Kara Kitap" adlı romanından bir bölüm yer alıyor. Bir yıldız daha kaydı • UPLAND (AA) — Hollywood, Ava Gardner'ın ardından bir yıldızını daha kaybetti. Sessiz sinema dünyasının kraliçelerinden biri olarak kabul edilen Madge Bellamy, 89 yaşında kalp rahatsızhğı nedeniyle ABD'de öldü. Bellamy, 20'li yıllardan itibaren pek çok filmde rol almış, başrolunü John Ford ile paylaştığı "Demir At" (yanda) ve John Bovvers ile çevirdiği "Lorna Doone" ile üne kavuşmuştu. 1928 yılında yabancı basın tarafından Amerikan güzeli olarak lanse edilen Bellamy, 1932 yılında çevirdiği bir korku filminin başansızlığa uğramasının ardından sinemadan uzaklaşmıştı. Van Gogh açık arttırmada • NEW YORK (AP) — Vincent Von Gogh'un 1984'te Metropolitan Sanat Müzesi'ne odünç olarak verilen bir yapıtı mayıs ayında Christie salonlarında açık arttırmaya çıkanlacak. Siegfried Kramarsky koleksiyonunda bulunan "Dr. Gachet'nin Portresi" adlı yapıtın 50 milyon dolara kadar alıcı bulması bekleniyor. Van Gogh'un tablosu, 1961'de ölen Alman asıllı bir New Yorklu banker olan Kramarsky'nin vasiyeti üzerine kunılmuş bir vakıf tarafından müzayedeye çıkarılıyor. Dr. Paul-Ferdinand Gachet'nin portresini Van Gogh'un 1890'da intihar etmeden altı hafta önce yaptığı belirtiliyor. Van Gogh'un 1987'de 53.9 milyon dolara satılan "trisler" adlı tablosu ise halen açık arttırma rekorunu elinde tutuyor. Alev Ermiş Mavitan • ICüItiir Servisi — Alev Ermiş Mavitan'ın yapıtlanndan oluşturulan sergi Teşvikiye'de Galeri Vinci'de görulebilir. 1957 doğumlu olan Mavitan 1979-1985 yıllan arasında lstanbul De\'let Güzel Sanatlar Galerisi Yüksek Resim Bölümü Prof. Neşet Günal ve Neşe Erdok atölyelerine devam etti ve buradan mezun oldu. 1984'te İDGSA 100. Yıl Karma Resim Sergisi'nde Pamukbank teşvik ödülü ve 1985'te Gençlik Yıh Genç Sanatçılar öğrenci yarışmalı sergisinde mansiyon alan Alev Ermiş Mavitan, eşi Bihrat Mavitan ile birlikte sergiler gerçekleştirdi, ayrıca iki kişisel sergi açtı. Sanatçırun son sergisi 15 şubat tarihine kadar sürecek. 'Kilimlerde liaşayan Gelenek' • Kiiltür Servisi — Beyoğlu Belediyesi Sanat Galerisi'nde açılan "Kilimlerde Yaşayan Gelenek" sergisi, ay sonuna kadar görülebilecek. Beyoğlu Belediye Başkanlığı'nın sanat ve kültür etkinlikleri programı kapsamında düzenlenen sergide yıiz kadar kilim, yaygı, çuval ve örtülerden oluşan dokumalar yer alıyor. Özgün örnekleri her geçen gün azalmakta olan kilimlerin örnekleri, koleksiyonculardan ve halı, kilim ticareti yapan esnaftan derlenerek bir araya getirildi. Pozitif Vibrations çağdaş caz ve dans etkinlikleri STEVE LACY SEXTET C A Z K O N S E R İ Fransız Kultur Merkezı Destegı ile CHRISTINE BRODBECK MODERN DANS GÖSTERİSİ Pro Helvetıa Desteğı ile. Organızasyon POZITIF. 144 33 94. 145 41 Paris'te düzenlenen Yılmaz Güney'i anma toplantısına 7 bin kişi katıldı Görkemli ve olgun bir anmaEn büyük dileğim, bir gün ülkemizde bir Yılmaz Güney Vakfı'nın kurulması, Güney'e ait her şeyin bir araya getirilerek bir Yılmaz Güney Müzesi oluşturulması. Sinemamızın yetiştirdiği bu büyük sanatçıya hepimizin birey ve ulus olarak borcu var. ATİLLÂ DORSAY PARİS — Paris'in kuzey kapı- lanndan birine yakın olan Zenith Salonu, yakın bir zamanda açıl- mış. Bir kiiltür kompleksinin par- çası olan bu dev salon, 7000 kişi alabiliyor. Geçen haftalarda Fransızların gözdesi güldürü sa- natçısı Guy Bedos. bu salonu zar- zor doldurabilmiş. Vümaz Güney için anma toplantısı düzenleyen- lerin başbca kaygısı, Zenith'i dol- duramamak olmuş. Ama geçen pazar günü üçte başlayıp bütün bir gün, akşam sekiz buçuğa dek suren görkemli toplantı, tüm bu kaygılan boşa çıkarmış oldu. Görkemli... Evet, ilk akla ge- len sözcük bu... Ama bu, yalruz kalabalığın çağrıştırdığı bir söz- cük mü? Görkemli olduğu denli düzeyli, olgun bir anma toplantısı oldu bu... 20'yi aşkın "fraksi- yon"un, politik grubun çoğu genç, ateşli yandaşlanyla doiu bir salonda. her an yükselmesi olası ve yükselen "tansiyona", gerili- me karşın, Yılmaz Güney'i anma toplantısının bir sloganlar geçidi- ne, 7000 kişilik bir kitlenin siya- sal birikimlerinin boşalmasma dö- nüşmeden, olgun, "vakur" bir toplantı olarak başlayıp bitmesi, bence bu olayın en gü2el yanı ol- du. Tüm düzenleyicilere ve tüm katılanlara, uzaktan, ama içten bir teşekkür!.. MELİKE, VERA VE FATOŞ -Yılmaz Güney gecesinde Melike Demirağ (yanda) "Ar- kadaş" filminin şarkısıyla herkesi 16 yıl öncesine götürdü. Daha sonra Yılmaz Gü - ney'in eşi Faloş Güney ile Nâzım'ın eşi Vera Tulyakova-Hikmet sahnede buluştular. Sahnede hareketli bir duzen sağlanmış. Konuşmacılar, teker teker değil, meslek gruplanna gö- re birlikte sahneye çıkıyorlar. tlk grupta sinemacılar var: Atıf Yıl- maz, Şerif Gören, Tank Akan.. Özellikle Akan'ın "Sürii" ve "Yal" üzerine kimi anılan, içten- Iikleriyle etkileyici oluyor. Daha sonraki bir grupta yazar- lar var: Adalet Ağaoglu, Aziz Ne- sin. Erdal Öz. Server Tanilli. Her- kes kendi Yılmaz'ını anlatıyor, kendi Güney'ini söylüyor. Zaten bu yalnız konuşmacılar duzeyin- de değil, seyirciler düzeyinde de öyle: Herkesin, hepimizin bir ken- di Yılmaz Güney'i var. Tüm an- ma programı boyunca kendi Yıl- maz'ımızı anıyoruz. Kimileri onun sanatçıhğını, kimileri sınıf- sal savaşımını, kimileri Kürt so- runundaki savaşımcı, talepkâr ya- nını öne alıyorlar. Ama bir ara perdeye (dev boyutlarda) yansı- yan "Süru" filminin göruntuleri, tum salonda nefes almadan izle- niyor: Işte sanatın gücü, birleşti- rici yanı. Kendi hesabıma gözyaş- lanmı tutamıyorum, yıllar sonra "Sürii "nün görüntüleri önünde. Benım için aslolan sanatçı, si- nemacı, yaratıcı Yılmaz Güney... Ama başkalarının onu farklı, de- ğişik yanlarıyla yorumlamasına da itirazım yok. Büyük sanatçılar için bu hep böyle olmuş değil mi- dir ki? Daha sonra "gazeteciler" gru- bunda Nihat Behram, Mustafa Ekmekçi, Mahmut T.Öngören ve ben konuşuyoruz, kendi Yılmaz'- ımızı anlatıyoruz. Son grup ise politikacılar: tbrahim Aksoy, Sa- lih Snmer, Ahmet Ttirk, çok kısa konuşmalaria (herhalde Yılmaz Güney üzerine söyleyecek fazla bir şeyleri yok) sözü Fehmi Işık- lar'a bırakıyorlar. O da özellikle SHP yönetiminin iyice nasibini al- dığı bir siyasal konuşma yapıyor. Ama geceyi yalnız konuşmalar- dan ibaret sanmayın... Arada mü- zik de var. Bunca Turk ve Kür- dü, yalnız Fransa'dan değil, Al- manya'dan, Belçika'dan, Hollan- da'dan, Isveç'ten ve başka yerler- den kaldınp bu salona getiren, bi- raz da onlann adları, ünleri: Melike Demirağ, "Şimdi 16 >ü Yılmaz Güney anıt-mezar'projesiyarışmasını kazanan Erdal Sorgucu: Mezar değü, sonsuzluk evi Mimar Erdal Sorgucu, Yılmaz Güney anıt- mezarını bir sonsuzluk evi olarak tasarladı. Sorgucu, projeyi, keder ve umutlarla, Yılmaz Güney'le birlikte^ çoğalan, sonsuzluğu kuşatan bir yapı olarak düşündü. ANKARA (Cumhuriyet Büro- su) — Yılmaz Giiney'in Paris'te- ki mezarının anıtlaştırüması için eşi Fatoş Ganey'in açtığı proje ya- nşmasmı kazanan Mimar Erdal Sorguco, Güney'in yaratıcılığını, sanatçılığını en ince noktalarına değin özümsemiş genç bir mimar. "Yılmaz Giiney'in yarattıklan- na ve bize ilettiklerine bir yanıt vermek istedim" diye söze başla- yan Sorgucu, "Bir sonsuzluk evi" yaratma düşüncesini şöyle anlat- tı: — Yanşmaya katılmaya nasıl karar verdiniz? — Yılmaz Güney'in adıyla bir yanşma düzenlendiğini duydu- ğumda çok heyecanlandıra. Yıl- maz Güney'in yarattıklanna ve bize verdiklerine bü- cevap vermek amacıyla bu konuyu düşunmeye başladım ve kafamdaki taslaklar, şartnameyi gördükten sonra da- ha kesinlik kazanmaya başladı. Sonuçta gördüğünüz proje orta- ya çıktı. — Projeyi ne kadar sürede ta- mamladımz? — Yarışmanın 2.5 ayhk bir sü- resi vardı. Sürenin sona ertnesme ÇELtKTEN BİR YAPI — Erdal Sorgucu, anıt-mezan çelikten bir yapı olarak tasarlıyor. Yansıtıcı yüzey aracılığıyla da bakanlar hem kendilerini hem de Giiney'in izdüşümayle o derioliği görecekler. I ay kala fikir olarak bitmişti. Ge- ri kalan sürede de diğer detaylar- la ilgili çalışmalan tamamladım. — Projeyi nasıl tanımlıyorsn- naz? Hangi diışünceden yola çık- tı nız? — Öncelikle Güney'in sanatçı ve yaratıcı kişiliğini, mücadelesi- ni vurgulamak gerekiyordu. Böyle bir anıtı Paris'te çevresindeki me- zarlar arasında yapmak gereki- yor. Bu problemi çözmek konu- sunda "yansıtmak" olayını temel aldım, yansıtmak ve çoğaltmak. Bu bir yansıtıcı yuzeyle gerçekleşti ve bu yüzey üzerine oluşturulan. dü>Jemleri yok edilmiş bir yapı. Bununla birlikçe yansıtmak ve ço- ğaltmak olayı, "bir sonsuzluK evi". Dünyamızı ve evreni yansıt- mak, sonsuzluğu, insanları, ağa- cı ve ormanı, çiçekleri ve değişe- ni. Keder ve umutlanmızla, kav- gamızla ve Yıhnaz Güney adıyla birlikte çoğalmak. Sonsuzluğu kuşatan bir yapı. — Malzeme seçiıni de önemli sanınm? — Evet çelik bir yapı, bununla birlikte yansıtmak ve çoğaltmak olayını vurgulamak istedim. Ben mezar yapmak istemedim. Yaşa- yan ve yaşayacak sonsuziuğu an- latmak istedim. Yılmaz Güney ise bu sonsuzlukta bir yiğit, bir gü- zel ses çoğala.ı. Yapının çevresin- de yer alan mezar yapılarıyla farklı bir külturu temsil ediyor ol- ması da anlam taşıyor. — Bu ilk anıt-mezar projeniz mi? — Evet daha once hiç anıt-me- zar projesi yapmadım. Zaten şu sıralarda mezar yarışmaları da moda oldu. Onlara katılrnıyo rum. Buna Yılmaz Güney adını duyduğum için katıldım. Sanatçı olması, yaratıcı ohnası, hâlâ ya- şıyor olması, yanşmaya girraemin en büyük nedeni. Bu proje, Yıl- maz Guney için duşündüğüm çok özel bir şey. Bunu kesinlikle me- zar olarak düşünmüyorum. Me- zar olacak imgeleri çağnştırmı- yor. — Malzemenin seçilmesi, yapı- nın oluşturulması nasıl olacak? — Malzemenin yerinde seçil- mesi uygun. Paris'te gerçekleşe- cek bir proje bu. Onlann tekno- lojileri bizden kat kat üstOn. Mal- zeme ve detaylann yerinde yapıl- ması gerekir diye bu tür bir ça- lışmaya girmedim. Fikir olarak hazırladım. — Yansıtıcı yüzey ayna mı ola- cak? — Evet, bakan kendisini göre- bilecek, ikincisi de Yılmaz Gü- ney'in izdüşümüyle o derinliği gö- recek. Bunun altında toprak yok, gökyüzü, ağaçlar, sonsuzluk var. Kişi kendisini ve o derinliği göre- cek. Bir mezardaki hüznu ve ke- deri çağnştıracak elemanlardan ya da ölümü çağnştıracak mesaj- lardan kaçınmaya çalıştım. Bir taş, bir mermer... Bütun bunlar farklı olmalıydı. Güney'i anlata- cak bir şey olmalıydı. öncesine dönihoruz" diyerek "Arkadaş" filminin ünlü şarkısı- m söylemeye başladığında, gozle- rimde toplanan yaşları >ine tuta- mıyorum. 1974: Yılmaz'ın Selimiye'den çıktığı ve Kıyıkent'te "Arkadaş"ı çektiği o sıcak yaz... Öylesine ya- kın, ama öylesine de uzak ki!.. Sağolasın Melike, sesini de, "Ar- kadaş "taki ince, esmer güzelliği- nı de, Yılmaz'a bağlılığını da bun- ca yıl koruduğun için.. Sonra Edip Akbayram ve grubu, sonra ilk kez sahnede dinlediğim Abmet Kaya, sonra buyük Kurt ozanı Şi- van... Arada Mısırlı Aza Balba, Fransa Kultur Bakanı Jack Lang'ın anlam doiu mesajı, Fran- sız Yönetmenler Derneği, Fransız PEN'i, Fransa Özgürlükler Vak- fı adına konuşmalar... Ve finale döğru, heyecan artı- yor. Arif Sag'ın konseri buyük bir tezahüratla başlıyor, sürüyor. Sağ öylesine kaptırmış ki kendini, sa- natçılara aynlan sure çoktan dol- muş. Oysa salonu bir süre sonra boşaltma gereği var. Töreni baş- tan sona büyük bir başarıyla su- nan Tuncel Kurtiz, "Sağolasın Arif Sağ" deyip öylesine u'talık- la giriyor ki hem milletvekili- ozan Arif Sağ'ı incitmeden hem de kalabalığı öfkelendirmeden, işi çözumrayor. Ve işte sahnede Fa- toş Güney'le Moskova'dan gelen Nâzım Hikmet'in dulu Vera... Tüm bu organizasyonun ardında- ki ilk isim olan Fatoş Güney, he- yecanlı konuşmasmda, geceyi hiç- bir politik grubun etkisi altında kalmadan, yalnızca bir Yılmaz Güney'i anma toplantısı olarak duzenlediklerini söylüyor. Sonıa Vera Tulyakova - Hikmet, çok heyecanlı bir konuşma yapıyor. Nâzım ve Yılmaz arasındaki ka- der benzerliğine işaret ediyor, "Eminim ki Yılmaz Güney de şi- ir yazsaydı, Nâzım gibi yazardı" diyor. Yılmaz Güney'i anma toplan- tısı, katılanlann çokluğuyla hava- daki gergin heyecanla, benim için unutulmaz bir anı oldu. Yılmaz Güney adındaki büyük sinemacı- yı kitle olarak anmak, filmlerin- den gorüntuler, yaşamından ka- reler izlemek olağanüstü heyecan- lıydı. Konuşnıamda da belirttığim gibi, kendi adıma en büyük dile- ğim, bir gün ülkemizde bir Yılmaz Güney Vakfı'nın kurularak Yıl- maz'ın tüm filmlerini, ayrıca ona ait her şeyi, resimleri, mektupla- rı, belgeleri, kitaplan, senaryola- rı, her şeyi yeniden toparlaması ve bir Yılmaz Güney Müzesi kurma- sıdır. Sinemamızın yetiştirdiği bu en büyük sanatçıya, hepimizin bi- rey ve ulus olarak böyle bir bor- cu var. Güney'in dostları Stockholm'de buluştu £ _Bılet Satış AKM Gışelerı. Dunya Gertçlık Merkez (Nışantaş'l YAVUZ BAYDAR STOCKHOLM — Yılmfu Gü- ney adına mezar projesi için dü- zenlenen anma ve kutlama top- lantılannın ikincisi önceki gece Stockholm'de yapıldı. Fatoş Gö- ney, Prof. Server Tanilli, Nazını- ın eşi Vera lulyakova, gazetemiz yazan Mustafa Ekmekçi, şair Ni- hat Behram, SHP eski Milletve- killerinden Ahmet Türk ile İbra- him Aksoy, şarkıcı Abmet Kaya, Gülistan, İnsan Hakları Vakfi kurucularmdan mimar Yavuz Önen ve mimar Erdal Sorgucu- nun katıldığı toplantı, yaklaşık iki bin kişilik bir topluluk tara- fından izlendi. Toplantımn başlangıç bolü- münde Yılmaz Guney için yapıl- ması düşünulen anıt mezara iliş- kin bilgiler verildi. Bunun ardın- dan Prof. Server Tanilli ile Mus- tafa Ekmekçi birlikte sahneye çağrıldılar. Turkiye'deki siyasal ve yasal yapıyı sen bir dille eleştiren Ta- nilli, demokrasinin kunılması yo- lundaki mücadelenin "gerici giiçler" tarafından durdurulama- yacağını söyledi. Daha sonra söz alan Mustafa Ekmekçi de Aziz Nesin'in Paris 1 teki toplantıya katılmasına kar- şın Stockholm'e gelmemesinden duyduğu uzüntüyü dile getirerek Nesin'in Paris'te yaptığı konuş- madan bölümler aktardı. Toplantımn muzik bölümunde ise Abmet Kaya ile Kurt sanatçı Gülistan dinlendi. Toplantının son bölümunde ise Fatoş Güney ile Naam Hikmet'in eşi Vera Tulyakova birer konuş- ma yaptılar. Fatoş Güney konuşmasında, Turkiye'de temel hak ve özgür- lükler sağlanmadıkça Yılmaz Gü- ney'in de ozgurlüğune kavuşama- yacağını belinerek şunlan soyle- di: "L'mut filmi Damştay kara- nyla Turkiye'de gösterime yakın- da girecektir. Ancak diğer film- lerinin serbest bırakılması Türk- iye'nin bugünkü şartlarında mamkıin degildir. Duvar filminin Turkiye'de gosterilmesi imkânsız-1 dır. çunku yapılan işkence ve bas- kılan saklayan. yalanlayan. ancak | bir yandan da sürdürülmesine hizmet eden bir ahniyet hâkim- dir. Yol filmi de aynı dunımda- dır. Çünkü bu filmde Knrtçe ağıt ve konuşmalar vardır. Yılmaz'ın sansurden hiç geçmeyen senaryo- lan bir yana. tutukluluk döne- minde yazdıgı kitaplan da bugün Turkiye'de yayunlanamaz. Bu ya- zılanndan otünı hakkında yüz seneye yakın verilmiş hapis ceza- lan sözkonusudur. Bu ceza mad- deleri hâlâ yünirluktedir. Turki- ye'de ozgürlükleri kısıtlayıcı ve demokrasinin onunde engel teş- kil eden kimi anavasa maddeleri degişiklige uğramadıkça kökleri ülkesinin derinliklerinde olan Yıl- maz da hiçbir zaman tam olarak ifadesini bulamayacaktır." j ÖzdemirAltariın 1966-70 arasıyapıtları Lami Sanat Galerisi'nde 70 öncesi Özdemir Altan Özdemir Altan, "Tepegöz" ve "Sinek Kralının Oğlu" dizilerini, bir dönemin Türk sanatındaki "garantili resim" geleneği içinde özel farklılıkları olan yapıtlar olarak görüyor. Ona göre bu adlar, çalışma sürecinin bir parçası gibi kendiliğinden, yapıtla birlikte geiişiyor ve bir anlamda yapıtın sürekliliğini oluşturuyor. Altan, bu işlerini halı çalışmalarına da uygulamıştı. NUR NİRVEN Özdemir Altan'ın. 1966-1970 arasma tarihlenen ve sanat yaşa- mımn önemli bir kesitini belgele- yen Tepegöz ve Sinek Kralının Oglu dizisini oluşturan yapıtları, Lami Sanat Galerisi'nde sergile- niyor. Sanatçırun 1966'da nokta- ladığı uluslararası klasik sanatın izlerini taşıyan Krallar ve Kraliçe- ler dizisınden sonra görüntüye ge- len ve birkaçını halı çalışmaları- na da uyguladığı Tepegöz ve Si- nek KraJının Oğlu dizisi, daha sonraki çalışmalannın da haber- cisi olma gibi bir nitelik taşıyor. — Sayın Altan, bu dizi nasıl doğmuştu? — 1965-1966'da Paris'te yap- mış olduğum Kral ve Kraliçeler dizisi uluslararası klasik sanata olan sevgimin yapıtlarıma yansı- yan son izleridir. Turkiye'ye gel- diğimde simetri belirginleşti. İn- san oranlarına yakın, somut, sim- gesel dil kullanan bir yaratık çık- tı. Bunlar da Kral ve Kraliçeler gi- bi ayakta duruyor ve bana poz ve- riyor gibiydi. Ancak soyut bir mekân kavramı içinde ilk kez sı- metrik biçimlere dönüşüyorlardı. — Neden simetri? — Hepsi kendüiğinden. Her za- manki gibi iş bitince ortaya £ıktı- ğını gördüm. Sımetrik yapıt gibi bir niyetim yoktu. Bu dizinin ilk örnekleri Tepegöz, sonrakier Si- nek Kralının Oğlu adını taşıyor. — Bu adların ozel bir anlamı var mı? — Bugünkü resimlerimden de bilirsiniz, çalışmalanma ne bir ko- nu, ne bir adla başlıyorum, ne de çalışma bittikten sonra ad koyu- yorum. Adlar, çalışma sürecinin bir parçası gibi kendiliğinden, ya- pıtla birlikte gelişiyor ve bir an- lamda yapıtın sürekliliğini oluştu- ruyor. — Bu dizinin lürk sanatında yeri nedir? — Soyut bir mekân geliştirmiş ilk simetrik örnek olarak özel bir yerleri bulunabilit. Sanınm, o dö- nemın Türk sanaıındakı garanu- SİNEK KRALININ OGLU — Özdemir Altan'ın 1966 ile 1970 arasında gerçekleştirdiği dizinin ilk örnekleri "Tepegöz", daha sonrakiler ise "Sinek Kralının Oğlu" adlannı taşıyorlar. li resim geleneği içinde de özel bir farklılıkları vardır. — Bu desenleri halılara da uy- gulamıştınız, değil mi? — 1967-1968, benim uluslara- rası klasik sanatla ilintilerimin bü- tünüyle koptuğu yıllardır. Halı, bunun izlerini taşır ve daha son- raki soyut kolaj formlarının da habercisidir. Bu halılardan 24'er metrekarelik ikisi, lstanbul Rad- yoeyi'nde. Biri, "Çağdaş Müzik ve Üç Antik Anadolu Kralı". di- ğeri "Tepegozun Dansı". 'Ingiltere'de yılın kitabı • LONDRA (AP) — Ünlü İngiliz ozan Samuel Taylor Coleridge'in Richard Holmes tarafından yazılan biyografisi, İngiltere'de VVhitbread Yılın Kitabı Odülü'ne değer görüldü. Romantik ozan William Wordsworth'le aynı dönemde yaşamış olan Coleridge, bütün dünyada "Eski Denizci" ve "Kubilay Han" adlı şiirleriyle tanınıyor. Coleridge üzerine kapsamlı bir dizinin ilk kitabı olan biyografisiyle Richard Holmes, 22 bin sterlin tutarındaki VVhitbread Yılın Kitabı Ödulu'nü aldı. Sanat Çevresi • Kültür Servisi — Sanat Çevresi adlı derginin sergiler dizisinin ilki 30 ocâkta Atatürk Kültür Merkezi Sergi Salonu'nda açılıyor. Dergi sahibi Hami' Kınaytürk'ün düzenlediği sergide Süleyman Velioğlu, Tangül Akakıncı, Tamer Akakıncı, Nafı Çil, Güven Zeyrek, UIu Süngu'dan oluşan "Akatünvel Sanat Topluluğu"nun yapıtları yer alacak. Sergi 14 şubata dek görülebilecek. 4 Aç Sınıfın Laneti? • Kiiltür Servisi — Halen lstanbul Belediyesi Şehir Tiyatrosu'nda sergilenmekte olan Sam Shepard'ın "Aç Sınıfın Laneti" adlı piyesi Amerika'da sinemaya aktarılıyor. Kadıköy Haldun Taner Sahnesi'nde sergilenen oyunda Cüneyt Türel tarafından canlandınlan baba rolü filmde George C. Scott, İpekkaya'nın canlandırdığı anne rolü ise Olympia Dukakis tarafından canlandırılıyor. Hüsnü Koldaş resim seı^isi • Kültür Servisi — Hüsnü Koldaş resim sergisi 1 şubat perşembe günu Yapı Kredi Kazım Taşkent Sanat Galerisi'nde açılıyor. Genelde insanın serüvenine ilgi duyduğunu ve resimlerinin konusunu kısa anlarda tanık olduğu görüntülerin oluşturduğunu soyleyen Koldaş, MSÜ Güzel Sanatlar Fakültesi'nde araştırma görevlisi olarak çalışıyor. BUGÜN • Hint filmleri Hindistan Filmleri Haftası çerçevesinde saat 14.00'te "Şehirde Bir Gece", 17.30'da ise "Yüce Aşk" adlı Raj Kapoor filmleri Atatürk Kültür Merkezi Sinema Salonu'nda izlenebilir. BİLSAK'TA BU HAFTA 29 Ocak Pazartesi: 19.00 Radikaller Basını Vargılıyor. Sedef ŞANLI, Muhittin ERDEN, Aü KÖSE, Şaban DAYANAN, Ayşe DÜZKAN. 30 Ocak Salı: 19.00 SEMİNER: Edebiyat, Tarih, Zaman. Yön: Enis BATUR. 31 Ocak Çarşamba: 19.00 KONFERANS: Marmara'da Balık ve Balıkçılık. Murat Reis. 19.00 DERGt YAZI KURULLARIYLA TANIŞMA, SOHBET: BOMM Muzik Dergisi. 1 Şubat Perşembe: 19.00 SEMİNER: Edebiyat, Tarih, Zaman. Yön: Enis BATUR. 19.00 KONFERANS: İnsan Bedenindeki Enerji Merkezleri ve Bilinç Boyutları. Nil GÜN. 2 Şubat Cuma: 19.00 CEMAL SÜREYA. Tomris UYAR, Muzaffer BUYRUKÇU, Cengiz AREN, Ülkü TAMER, Füsun AKATLI. 19.00 TİYATRO: "İşte Baş, İşte Govde, İşte Kanatlar". Yazan: Sevim BURAK, Oynayan: BILSAK TlYATRO ATÖLYESİ. 3 Şubat Cumartesi: 14.30 GÜNLERİN GÖTÜRDÜĞÜ: Dusen Son Domino. ROMANYA. Dan IODAÇESKU, Baskın ORAN. Doğu PERİNÇEK. 19.00 TİYATRO: "İşte Baş, İşte Gövde, İşte Kanatlar" Yazan Sevim BURAK, Oynayan: BILSAK TİYATRO ATÖLYESİ GORSEL SANAT ATÖLYELERİ Mehmet GÜLERYÜZ'le Resim Çalışmalan. Perşembe-Cuma Ta'i Chı Chu'an Hareketli Meditasyon İlhan GÜNGÖREN Her Sah. 10.00-01.00 arası CAFE- FOYER-BAR BİLSAK Herkese Açıktır. BILSAK SıraselvUer, Soğancı Sk. No: 7 CİHANGIR 143 28 79-143 28 99
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear