14 Kasım 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
20 OCAK 1990 KÜLTÜR-SANAT CUMHURÎYET/5 Sem'in kartpostal dizisi • Kültiir Servisi — Görsel sanatlar ve edebiyata ilişkin her türlü malzemeyi kartpostal albumler biçimde yayımlamayı amaçlayan Sem Yayıncılık, yayın hayatında altıncı ayını doldurdu. Sem Yayıncılık'tan bugüne kadar Mengü Ertel'in afiş, Jan Faust, Quino, Tonguç Yaşar ve Gıirbüz Doğan Ekşioğlu'nun (yukarıda bir çalışması görülüyor) karikatür albümleri ile 19. yüzyıla ait iki fotoğraf albumü, lstanbul gravürleri ve Munif Fehim'in "Istanbul Hayatı" resimlemeleri yayımlandı. Turgut Çeviker ile Mustafa Doğruer tarafından basıma hazırlanan ve yazışmalarda kartpostal olarak kullanılabileceği gibi albüm olarak da saklanabilecek olan Sem Kartpostal Albüm Dizisi'nden önümüzdeki günlerde Orhan Veli'nin resimlendirilmiş şiirleri, Türkân Şoray ve Cahide Sonku'nun film afişleri çıkacak. Destek'te resim ve seramik • Küllür Servisi — Serpil Akyıl'ın resim, Bingul Başarır'ın seramik sergisi 23 ocak salı güniı Destek Reasürans Sanat Galerisi'nde açılacak. Sergiler 16 şubat tarihine dek sürecek. Seramiğe 1960 yılında Füreya Koral ile başlayan Bingül Başarır yurtiçinde ve dışında pek çok sergi ve yanşmalara katıldı. Ankara ve Izmir'de birçok yapıda seramik pano ve şomenie çalışmalan olan Başarır 1%2'de Prag Uluslararası Seramik Sergisi, 1975 ve 1979 yılında Faenza Uluslararası Seramik Yarışmasfnda altin madalya ile ödüllendirildi. 1966'da DGSA resim bolumunden mezun olan Serpil Akyıl ise halen Anadolu Üniversitesi Eğitim Fakültesi Resim Bolumu'nde yardımcı doçent olarak gorev yapıyor. lfeni ZelandaVla konser rekoru • Kültiir Servisi — Ünlu soprano Kiri Te Kanawa, anayurdu Yeni Zelanda'da bir açıkhava konseri verdi. Te Kanawa'nın Auckland'daki Domain Parkı'nda verdiği konseri 140 bin kişi izledi. Bu rakamın, Yeni Zelanda'da verilen konserler açısından bir rekor olduğu belirtildi. Daha once aynı yerde U2 topluluğu, Mick Jagger ve David Bo^ie'nftı vermiş olduklan konserlere, bu rakamın. yarısı kadar izleyicinin geldiği vurgulandı. Uzun süredir lngiltere'de yasayan Kiri Te Kanawa'mn, Yeni Zelanda'da 1984'ten bu yana ilk kez konser verdiği öğrenildi. Aslen bir Maori olan Kiri Te Kanavva, konserini Maori dilinde söylediği "Evim evim, guzel evim" şarkısıyla bitirdi. 'Fransa ve Kemalist Türkiye' • Kültiir Servisi — Yargıtay üyesi Doç. Dr. Sami Selçuk'un "Fransa ve Kemalist Türkiye" başlıklı incelemesi Fransa'da yayımlanan "Revue des deux Mondes" Dergisi'nin Ocak 1990 sayısında yer aldı. 1829 yılından bu yana yayımlanmakta olan, onur kurulunda ve yönetim kurulunda dunyaca tanınmış duşünur, yazar ve bilim adamlarmın bulunduğu dergıdeki bu yazıda Sami Selçuk, "Tanzimat'tan bu yana Türkiye'deki Batılılaşma hareketlerine" değiniyor. Atatürk'ün batılılaşma yönündeki atılımlanndan Türkiye'deki demokratikleşme hareketlerine geçen Doç. Dr. Sami Selçuk şu sonuca ulaşıyor: "Eğer Türkiye Batı toplumu bünyesine, APye katılırsa katalizör bir işlev oynayarak Batı'yı zenginleştirecek, onun demokratikleşme sürecini hızlandıracaktır. Bu isteği benimsenmese bile Türkiye yine de Batı'ıun buruk, tüm insanhğın özverili ve barışçıl bir dostu olarak kalmakla birlikte, yönünu asla Doğu'ya döndürmeyecektir" ^Uzıın Hikâyenin Sonu' • Kiiltur Servisi — Türk tiyatrosunun ustalanndan Vasfi Rıza Zobu'nun anılanndan oluşan "Uzun Hikâyenin Sonu" adlı kitap yayımlandı. Vasfi Rıza Zobu, 1917 yılından 1950'ye kadar başından geçenleri, "O Günden Bugune" adını taşıyan kitapta toplamıştı. "Uzun Hikâyenin Sonu" ise 1950'den sonraki yıllarda Vasfi Rıza'nın başından geçenleri ve gözlemlerini yansıtıyor. Kitap, yakın tiyatro tarihimize, Şehir Tiyatrosu'nda yaşanan çeşitli gelişmelere ışık tutu>or, 1902 yılında Istanbul'da dünyaya gelen, 1917 yılında Darülbedayi-i Osmani Tiyatro Mektebi'ne giren Vasfi Rıza Zobu, 57 yıl Şehir Tiyatrosu'nda görev yaptı. Istıklal Cad No 140 Te! 151 18 65 - 66 PAZARTESİ 22 Ocak 1990 Pazartesi 21.00 ESİNAFSARÖn Dinleti Aysun Timurcan KONSERLERİ 30 yıl önceyitirdiğimiz ressamın yapıtları Garanti Sanat Galerisi'nde Portre ııstası Hasmet Akal26 ocağa kadar sürecek sergide Haşmet Akal'ın çeşitli özel koleksiyonlardan derlenmiş yapıtları yer ahyor. Yeniler Grubu'nun kuruculanndan olan Akal, 1940'taki Liman sergisine de katılmıştı. Andre Lhote ve Fernand Leger'nin de : öğrencisi olan sanatçı 42 j yaşında ölmüştü. NURER UĞURLU Çok uzun bir aradan sonra portre ustası Haşmet Akal'la îs- tanbul'da (Harbiye Garanti Sanat Galerisi, 5-26 Ocak 1990) karşı- laşlım. Sergiyi gezerken yılların ardında kalan anıları, dostlukla- n, izlenımleri, söyleşileri anırasa- dım. Bir kere daha Haşmet Akal'- ın, kuşağının en i>i portre ressam- lanndan biri olduğu gerçeğini vurguladım. Haşmet Akal, (1918-1960) ts- tanbul'da doğmuş, ilköğrenimini Galatasaray Lisesi'nin ilk bölu- münde yapmış, daha sonra Hay- darpaşa Lisesi'ni bitirmiş, 1938'de Güzel Sanatlar Akademi- si'ne girmiş, burada ünlu hoca Leopold Ltvy'nin öğrencisi ol- muş, bu yıllarda, Avni Arbaş, Fernıh Başağa. Nuri tyem, Nejad Devrim, Agop Arad, Selim Tu- ran, Mümtaz Yener, Turgut Ata- la> gibi arkadaşlarıyla birlikte Ye- niler Grubu'nu kurmuş, toplulu- ğun 28 Mart 1940'ta İstanbul Ga- zeteciler Cemiyeti'nin Beyoğlu Lokali'nde duzenledigi Liman RAİFE ULUS KOLEKSİYONUNDAN — Hasmet Akal'ın, Orhan Veli portresi (yanda) ile "Karaköy - Kadıköy Dolmuş Motoru" adlı biiyuk bo> tablosu (yukanda) da sergide yer alıyor. Her iki yapıt da Raife Ulus koleksiyonundan. (Fotoğraf: Muharrem Aydın) sergisine katılmıştır. Liman sergisini düzenleyen Ye- niler Grubu ressamları, resmin toplum sorunlanyla ilgilenmesi gerektiği gorüşünü savunmuşlar, halkın yaşayışını, gunlük çalışma- larını, sevinçlerini, acılanru ve kavgılarını yansıtmayı amaçla- mışlardır. Liman adını verdikleri ilk sergilerinde bu ressamlar, da- ha çok liman görünümleri çizmiş- ler, ekmeğıni denizden çıkaran in- sanların sorunlarını konu edin- mişlerdir. Sergi, Ahmet Köksal'ın da be- lirttiği gibi, zamarun Mustafa Şe- kip Tunç, Hilmi Zi>a İ'lken, Ah- met Hamdi Tanpınar, Fikret Adil gibi tanınmış ve etkin bilim ve sa- nat adamlarmın ilgisini çekmiş, övgusünü kazanmıştır. Bu yıllar- da Haşmet Akal, Orhan Veli, Sait Faik, Metin FJoğlu, Cahit Irgat, Salih Tozan gibi şajr, yazar ve oyuncularla dostluk kurmuş, ti- yatro çalışmalarına katılmış, ba- zı piyeslerin dekorlarını yapmış, resim, sanat, edebiyat uzerine eleştiriler, denemeler, makaleler yayımlamışlar. 1949'da burslu olarak Paris'e giden sanatçı, burada Andre' Lho- te, Fernand Leger gibi resim us- talannın yanında çalışmış, Jean Metzinger'e asistanlık yapmıştır. Yeni Gerçekçilik anlayışını be- nimseyen Haşmet Akal, bu yıllar- da yanında çalıştığı ustatarın et- kisi altında kalarak biçimciliğe yönelmiş, non-figüratif akıma il- gi duymuş, bu doğrultuda resim- ler çalışmıştır. Kuzey Fransa'da restore edilen bir kilisenin kon- kurlarını kazanan sanatçı, Valan- cienne kasabasına gitmiş, burada bir kilise ile bir hastanenin duva- rına resimler yapmıştır. 1953'te yurda dönen Haşmet Akal, bu- yü sonra Yapı ve Kredı Bankası'nın açtığı "Crelim" ko- nulu resim yanşmasında Balıkçı- lar isimli tablosuyla derece almış, aynı yıl lstanbul Şehir Galerisi'n- de eski ve yeni çalışmalarını içine alan bir sergi düzenlemiştir. Sa- natçı bu sergisinde, fîgurlü resira- leriyle birlikte soyut çalışmaları- na da yer vermiştir. 1955'te Haş- met Akal, Türkiye Buyuk Millet Meclisi'nin düzenlediği yarışma için Adana'ya gelmiş, yerel mo- tifler ve çeşitli belgeler toplamış, yaptığj "Dadaloglu". "Tahtacı- lar", "Pamuk Toplayıcılan", "Adana'nın Kurtuluşu" isimli tablolarıyla bir resim sergisi aç- mıştır. (Bu yazıda imzası bulunan yazar, Haşmet Akal'ı Adana'da bu sergisinde tanımıştır). 1956'da Mersin Lisesi resim öğ- retmenliğine atanan sanatçı, bu- rada kaldığı dört yıl içinde, özel- likle portreler, figürler, çocuk başları, naturmort ve çıplak, aka- demık ve gerçekçi anlayışın ürün- Olümünün 30. yılında hikâyeci ve romancı Nahit Sırrı Orik \akıiı geçmişimizi yaşamaımş gibi REFİK DURBAŞ 22 Mayıs 1895 tarihinde Istan- bul'da doğmuş. Babası Rüsumat müdir-ı umumiyeliğinden emekli Örik Ağası-zâde Hasan Sırn Be>. Beşiktaş'ta Afılab-ı Maarif Ruş- tiyesi'nde okumuş. Galatasaray Sultanisi'ne devam etmişse de bi- tirememiş. 1913'te Hukuk Mek- tebi'nde dersleri izlemiş. Daha çok kendi kendini yetiştirmiş. 1915-1928 yılları arasında Tiflis, Berlin, Paris, Viyana, Roma ve Kopenhag'da bulunmuş. 1928 yı- lında Cumhuri>et gazetesinde ya- zarlığa başlamış. MUli Eğitim Ba- kanlığı'nda çevirmenlik yapmış. Uzun sure Anadolu'yu dolaşmış. Hiç evlenmemiş. Yasamını gaze- te yazıları ve çevirilerle kazanmış. 16 Ocak 1960 tarihinde Istan- bul'da olmüş. Kısaca bu, Nahit Sırn Örik'in yaşamöyküsu. Bunun ötesinde öykü ve roman yazarı Nahit Sırn. En çok da "Sultan Hamit Düşerken"in ya- zan. Ne zaman, nerede Nahit Sırn adını gorsem, bu romanın adı da aklıma geliyor. Peki, nedir Nahit Sırrı'nın ede- biyatımızdaki yeri? Behçet Necatigil, "Edebiyatı- mızda İsiraler Sözluğü"nde şun- ları yazıyor onun ıçin: "İlk hikâyesi, 'Zeynep, la Courtisane' adıyla Paris'le 'Les Oeuvres Libres' dergisinde çıkan (1927) Nahit Sırn hikâye, roman, oyun, eleştiri, gea ve anı tiırierin- de eserler verdi. Genel olarak, Cumhuri)et devri hikâyeciligimiz- deki yeni gelişmelerden uzakta, eskice sa>ılabilecek bir anlatımla yasadığı çocukluk konaklannda hatıralan süregelmiş, eski zaman "Eski zaman >aşayışının kenar- da köşede kalmış kalıntılan, can çekişen eski toreler ve insanlar, Tanzimallan beri sıirup gelen bir kibar tabakanın önce maddi ve onun sonu manevi düşkünlükle- rinin tasviri." Yaşadığı sure içinde yirmi ya- pıtı yayımlanmış Nahit Sırn'nın. "Sultan Hamit Düşerken"in yazan Nahit Sırn Örik'in dergi ve gazete sayfalarında kalmış çok sayıda öykü, roman ve yazısı gün ışığına çıkmayı bekliyor. Nahit Sırn da değerini bilemediğimiz birçok yazanmız gibi edebiyat sözlüklerinin satırları arasında yaşamını sürdürüyor. kadın ve erkeklerinin artık masal- laşmış ha\atlannı tşledi. Yolculuk yazılarında >ine hareket, gözlem ve coğraf\adan çok tarih ayrınlı- ları uzerinde durdu." Tahir Alangu ise "Cumhuriyet- ten Sonra Hikâ>e ve Roraan"da Nahit Sırrı'nın oyku ve romanla- rı için şunları soyluyor: Bunlardan iki oyunu, "Para Uğnında" 1949'da İstanbul Şehir Tiyatrolan'nda, "Almyazısı" ise 1952'de Devlet Tiyatrosu'nda oy- nanmış. Bir de "Düşiiş" var, Ke- mal Bekir'in "Sultan Hamit Düşerken" romanından oyunlaş- tırdığı. Duşuş de 1976'da sahne- lenmiş. Bu yirmi yapıtın yanı sıra Na- hit Sırrı'nın dergi ve gazetelerin say falannda kalmış sayısı oıduk- ça fazla öyku, roman ve yazıları gün ışıgına çıkmayı bekliyor. Olumunun 30. yılında neyi ifa- de ediyor Nahit Sırn ve yaz- dıkları? O da işte değerini bilemediği- miz birçok yazanmız gibi edebi- yat sözlüklerinin satırları arasın- da yaşamını sürdürüyor. Yukanda üç beş satırla özetle- diğim yaşamöykusü ve yapıt- Iarıyla... Ama bir yazarı tanımak için bunlar yeterli mi? Bir yazan yaşatan onun gerçek yapıtları değil mi? Örneğin, Hilmi Yavuz'un "ger- çek bir tarihsel roman" olarak ta- nımladığı "Sullan Hamit Düşer- ken'M genç kuşaklar nerede bulup aasıl okuyabilecekler? Kendi adıma böyle bir yazann 30. ölum yılında böyle bir yazı ye- rine, bugün onun yeniden yayım- lanmış bir kitabı uzerinde yazmak ısterdim. Ancak böyle anlamı olabilir bir yazarı, bir sanatçıyı anmanın. "En yakın" geçmişimizi sanki hiç yaşamamış gibi daha bugün- den unutursak nasıl kuracağız ro- man, oykü geleneğımizi? Daha doğrusu edebiyatımızın geleceğıni... leri olan resimlerle çeşitli sergiler açmıştır. Aynı yıllarda oğrencile- rinden Haluk Aker, Zihni Balım, Güven Oğuzbaş. A.Hilmi Tur- han'la birlikte "Elek" adında bir sanat dergısi çıkarmış (1957-58), Adanalı ve Mersinli gençlerin or- taklaşa düzenledikleri çağdaş ti- yatro çalışmalarına katılmıştır. Sanatçı, 1960'ta Ankara'da sergilediği son dönem çalışmala- rının gördüğü büyük ilgi üzerine Gazi Eğitim Enstitüsü Resim Bö- lumu oğretmenliğine atanmıştır. Haşmet Akal bu yıllarda Salim Sengil'ın Ankara'da çıkardığı "Secilmiş Hikâyeler" ve "Dost" dergilerinde sanatla ilgili yazılar- la birlikte, kimi hikâye ve şiirleri desenlemiş ve süslemiştir. Haşmet Akal, 30 Aralık 1960 sabahı, beklenmedik bir kalp krizı sonucu, en verimli döneminde (42 yaşında) Ankara'da aramızdan ayrılmıştır. Sanatçının ötumunden az bir zaman sonra (1961), 21. Devlet Resim ve Heykel Sergisi'nde yer alan "Dadaloğlu" isimli tablosu, Milli Eğitim BakanlığYnın aynı yıl yayınüadığı "Sanat Takvimi"nin ilk yaprağını süslemiştir. Haşmet Akal'ın (olümünden sonra) Ankara Milli Kütüphane Galerisi'nde açılan ve bütün ça- lışmalarını ıçine alan bir sergisin- den sonra, resimleri günümüze kadar süren haksız bir unutul- muşluğa bırakdmıştır. Sanatçmın aramızdan ayrılışının otuzuncu yılında, Garanti Sanat Galerisi'- nin düzenlediği sergiyi ilk görme- ye giden dostlarından biri olmak- la birlikte, bu yazıyı, usta bir portre ressamını genç kuşaklara tanıtma'k amacıyla kaleme aldım. Haşmet Akal, "toplumsal ve yöresel gerçekçiliğe yonelen res- mimizin önculerinden biri olarak, özellikle figıir anlatımında başa- n gosteren sanatçılar" arasında sayılırsa da, bence, sanatçı asıl ki- şiliğini ve ustalığını, çok sayıda yaptığı portre çalışmalannda gös- termiştir. Bilirim. en hovarda aydınlık Akdeniz'dedir. Bunu Haşmet Akal, Mersin'in yosunlu kıyıla- nndan Akdeniz'in sonsuz mavi- liklerine bakarken ve "Liseli Kız", "Lzanıp Yaüvermiş", "Es- merGözeli" gibi unlu portreleri- ni yaparken şair Celâl Çumralı, ressam Nuri Abaç, hikâyeci Be- dii Demirseren, eleştirmen Ziya Ankan'dan daha yoğun, daha et- kin yaşamıştır. Ki buna Akdeniz tanıktır Bıletler Gıse ve Vakkoramada YAPIM & 0RGANI2ASY0N H E D E F Devlet Tıyatrosu'nda yeni oyunlar Kültiir Servisi — lstanbul Devlet Tiyatrosu'nun önümüz- deki günlerde sahneleyeceği ye- ni oyunlar belirlendi. Mehmet Bavdur'un yazdığı, Can Gür- zap'ın sahneye koyduğu "Yan- gın Yerinde Orkideler" adlı oyun 30 ocakta Taksım Sahne- si'nde başlavacak. Dekorlarını Ethem Özbora'nın, kostümlen- nı Serpil Tezcan'ın hazırladığı oyunda Metin Belgin, Levent Öktem, Ayda Yungul, M. Ali kaptanlar, Gönen Bozbej ve Sadrettin Kılıç rol alıyor. 13 şubat gunu AKM Oda Ti- yatrosu'nda ise Sabahattin Kud- ret Aksal'm "Kıral Lşumesi" adlı oyunu başlayacak. Ejder Akışık'ın yönettıği oyunun de- korları Refik Eren, kostumleri ise Halen Eren'e ait. Oyunda rol alanlar: Mahir Günşıray, Tiilin Oral, Mustafa Aykıran, Meral Bilgiler Gökdeniz, Cengiz Da- ner, Şerif Sezer, Sıdıka Şenkan, Cevza Şipal, Halil Doğan, Nu- ri Gökseven, Mithat Demokan ve Adnan Tönel. 27 şubat salı günü AKM Oda Ti>alrosu'nda ikinci bir o>un daha başla>acak: "Sevgili Soy- tarı". George Bernard Shaw ile Patrick Campbell'in mektupla- nndan Jerome Kilty tarafından sahneye uyarlanan oyunun çe- vırmeni Sait Talat Halman. Kartal Tibet'in sahneye koydu- ğu oyunun dekorlarını Nureltin Özkonu, kostumlerini Mihriban Oran hazırladı. Oyunda Tijen Par ve Attila Olgaç rol alıyor- lar. Bu arada lsıanbul Devlet Ti- yatrosu'nun yayımını surdurdu- ğü "Yeni Se\irci" adlı derginin üçuncu sayısı da çıktı. Kapak konusunu "Tiyalroda Yonel- men'in oluşturduğu dergıde Italyan yazar Lnigi Pirandello'- ya da özel bir yer ayrılıyor. Devlet Tiyatrosu'nda Fırıncıoğlu'nun atölye çalışması Düşünceye yön değiştirtme Tiyatro ve müzik çahşmalannı ABD'de sürdüren Fırıncıoğlu, D?vlet Tiyatrosu sanatçılarıyla bir seminer - atölye çalışması gerçekleştirdi. Çalışmada çağdaş tiyatro kuramsal ve uygulamalı olarak ele alındı. ESEN ÇAMURDAN Birikime donuşememiş bilgi za- man ve uzam içinde unutulup gi- der, ya da yüzeysel, kısır ve ka- lıplaşmış bir biçimde olduğu yer- de kalır; insana yarardan çok za- rar getirir. Yaşamın her alanında gozlem- lenen bu durum tıyatroda da gos- terir kendini. Bir tiyatro okulunu bitiren genç bır öğrenci kendini yenileyebilecek gerekli ortamı bu- lamaz ya da yaratamazsa okuldan öğrendikleriyle kalmaya, giderek gerilemeye, hatta yok olmaja mahkûmdur ne yazık ki. Hele bu oyuncu genellikle sanat merkez- lerini oluşturan metropollerin dı- şında bir yerde tiyatro yapıyorsa işi daha da guçleşir. Yaşayan sa- nat ve külturle yeterince beslene- meyen, alışverişte bulunamayan bir tiyatro sanatçısının bu yoksun durumu sahnesine de yansır, or- taya niteliğı tanışılır, kendi içine kapalı oyunlar çıkar. Devlet Tiyatroları, büyük mer- kezler dışında hizmet veren sanat- çılannın "oyunculuk guçlerinin devamlılıgını sağlamak" amacıyla bir iç eğitim nıteliğinde olan önemli bir girişimde bulundu. Halen, New York ağırlıklı olmak uzere ABD'nin çeşitli eyaletlerin- de tiyatro ve müzik çalışmalarını surdürmekte olan araştırmacı Se- mih Fınncıoğlu Adana Devlet Ti- yatrosu'nun konuğu oldu. Fırın- 1960'LARDAN BU YANA TtYATRO .— Semih Fınncıoğlu, 1960'lardan bu yana Batı tiyatrosundaki gelişmeleri de anlattı. Fı- nncıoğlu yeni kuramlarla ilgili bilgi venrken, çağdaş gösteri anlayı- şının temel ilkelerini de ortaya koydu. cıoğlu sanatçılarla birlikte ABD'- de tiyatro akademilerinde de uy- guladığı on bır seanstan oluşan bir seminer-atölye çalışması ger- çekleştirdi. Batı tiyatrosunda 1960'lardan bu yana yer alan gelişmeler konu- sunda bilgi vermek, yeni tiyatro kuramlan ve bu kuramlardan do- ğan sahneleme ve oyunculuk tek- nıklerini anlatmaktan oluşan ça- lışmamn amacı, tiyatroculuk mes- leğinin özunu yeniden gözden ge- çirmek ve onu tüm boyutlanyla irdelemekti. Çalışmalar, kuramsal ve uygu- lamalı olarak iki duzlemde yapıl- dı. Çağdaş tiyatroda, sanatta çe- şitli yaklaşımlar, örnekleriyle ta- nımlanırken değışık ifade biçım- lennin nasıl kullamldığı gösteril- di, keşfettirilmeyeçahşıldı. Çağ- daş tiyatronun gelişim çizgisini ele alırken 19. yüzyıl burjuva tiyat- rosundan başlayan Fınncıoğlu, anlatısının sınırlannı geniş tuttu, tiyatronun yanı sıra başta müzik ve resim olmak üzere, diğer sanat dallanndan da örnekler verdi. Öte yandan bunları aktanrken birbi- ri ardına gelen sanayi devrimleri- ni, sıyasal çöküntuleri, hızlı kent- leşmeyi ve öteki toplumsal deği- şimleri goz ardı etmedi. Doğalcı- lık olgusundan evrensel armoni- nin peşinde koşan Wagner'e ge- çen, Wagner'in disiplinleri yan yana getirişini anlatırken Brecht'- in ayrıştırıcı ozellığini vurgulayan ilginç, zekice hazırlanmış bir bil- gi aktarımı... Çağdaş gösteri kavramının baş- lıca ilkelerini vurgularken olsun gösteri sanatlarındaki birleşmeyi açıklarken ya da aynı bağlamda örnekler verirken olsun Fırıncıoğ- lu'nun hedeflediği, sanatçmın da- ha fazla gormesini, hissetmesini sağlayabilmek, olayları daha de- rin ve kapsamh yaşaması gerek- tiğinin altını çizmekti. Bunun so- nucu da doğal olarak kendini ifa- de yolları aramak olacaktı. Uvgulamalı bölümde ağırlık, bedensel çabşmalardaydı. Temel rahatlama-ısınma teknikleriyle başlayan çalışmalar giderek nefesleme-ritm ve zamanlama ha- reketlerini içerecek biçimde geniş- letildi. Seminer-atölye çalışmalannın sonuna doğru o güne dek söz ko- nusu edilen kuramsal bilgiler uy- gulamaya geçirilmeye başlandı. "Formalizasyon" (biçimleştirme denebilir) ve "Kurgu" olarak ad- landırılan denemelerde oyuncu- lar, tıyatroya yeni, değişik yakla- şımlarda bulunabihnek için tiyat- ro metinlerinden seçmelerin yanı sıra tiyatro dışı metinlerden de ya- rarlandılar. Tiyatroda soze dayalı anlatı mantığından sıynlıp görsel- leştirme kaygısı taşıyan bu araş- tırmaların amacı genelde "tiyal- rosal olanı" yakalamaktı. Bir başka deyişle, "statik ortamdan dinamik ortama geçmek", her sozsel anlatının görsel ifadesini bulabilmekti. Ünlu sanatçı Picabia, "Başla- rımız düşünceler yön değiştirebil- sinler diye yuvarlaktır"' der. Dev- let Tiyatrolan'nın ilk kez Adana'- da başlattığı bu çalışma kanımca "düşünceye yön değiştirme" de- nemesi. Bu tur gırişimlerin yay- gınlaştınlmasi, giderek birtakım yapıcı urunlere donuştürulmesi gerek tiyatro sanatçısına, gerek seyircısine yeni ufuklar açacaktır Sanlımaıı sergisi MDlde • Kültür Servisi — Ressam Tayfun Sanüman'ın yapıtları 13 şubat tarihine dek Galeri MD'de sergileniyor. 1960 yılında Güzel Sanatlar Akademisi Zeki Faik Izer Atölyesi'nden mezun olan Sanlıman, şimdiye kadar onu aşkın kişisel sergi açtı. Sanlıman, 1980 yılında Günaydm Gazetesi'nin Altın Palet ödülü'nü kazandı. James Bond'ıuı ogju • Kültiir Servisi — Eski James Bond'lardan Sean Connery'nin oğlu Jason Connery, bir televiıyon filminde, James Bond'un yaratıcısı yazar Ian Fleming'i canlandıracak. Bilindiği gibi, Ian Fleming'in James Bond romanları bir zamanlar satış rekorları kırmıştı. Fleming'in romanlanndan beyazperde>'e aktarılan ilk James Bond filmleri de ünlü ajanı canlandıran Sean Connery'yi yıldızlar arasına sokmuştu. Rauf Aykut öldti • Kultür Servisi — lstanbul Devlet Senfoni Orkestrası üyelerinden, viyolonsel sanatçısı Rauf Aykut önceki gün öldü. İDSO'ya 18 yıl hizmet veren sanatçı, 1947'de doğdu, lstanbul Konservatuvarf nda eğitim gördü. Aykut, 1968-1972 yılları arasında Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası'nda çalıştı ve 1972 yılında lstanbul Devlet Senfoni Orkestrası'na geçti. 'Bird' yeniden gösterimde • Kültür Servisi — 15 ocak tarihinde açılan, ancak yurtdışından getirilen makinelerin anza yapması yüzünden salı gününden bu yana film gösterimlerine ara vermek zorunda kalan Fitaş Cep Sineması, 'Bird'ün gösterimine devam etmeye başladı. "Dolby- stereo Sound" sistemle donatılan ve 320 kişilik bir kapasiteye sahip olan sinemanın yöneticileri, bu durumun teknik bir arızadan kaynaklandığını ve Clint Eastwood'un yönettiği, ünlü cazcı Charlie Parker'ın yaşamöyküsünü yansıtan "Bird" filminin dün 14.45 matinesinden itibaren gösterildiğini belirttiler. Ucretsiz riyatro • tSTANBUL(AA) — Zeytinburnu Belediyesi, kültürel etkinlikler kapsamında, ilçe halkından bir bölumünu ucretsiz olarak tiyatroya goturecek. llçeden 565 kişi, belediye araçlanyla Harbiye Muhsin Ertuğrul Tiyatrosu'na giderek "Ağrı Dağı Efsanesi" adlı oyunu izleyecek. Zeytinburnu Belediye Başkanı Hasan Yılmaz konuyla ilgili açıklamasında, bu organizasyonla vatandaşlara tiyatroya sevgisini, tiyatroya gitme, kültürel faaliyetlere katılma gibi aiışkanuklan edindirme amacında olduklarını kaydetti. BüGÜN ~ • Cemal Süreya anılıyor Hilmi Yavuz, Meüsa Gürpınar ve Şule Perinçek'in katılacaklan "Şiirleriyle Cemal Süreya" başlıkJj toplantı 15.30'da Kadıköy Gençlik Kitabevi'nde. • İmza ve sohbet Güngör Dilmen, Hulki Aktunç, Hikmet Temel Akarsu ve îbrahim Doğan 14.00-18.00 arası Kadıköy Kültür Kitabevi'nde kitap imzalayacak ve okurlanyla söyleşecekler. • 'Laiklik nedir?' Prof.Dr. Emre Kongar'ın yöneteceği, Prof.Dr. Toktamış Ateş, Prof.Dr. Reşat Kaynar, Necmiye Özer, Abdurrahman Dilipak'ın katılacaklan "Laiklik Nedir? Ne Değildir?" başlıkh toplantı 12.00'deTaksimNikâh Salonu'nda başlavacak. BILSAK'TA BUGÜN 20 Ocak Curaartesi: 14.00 GÜNLERİN GÖTÜRDOĞÜ: "Turk Basını 80'li yıllardaki Demokrasiyi Tartışıyor." 18.00 Konferans: Enformatik Cehalet. Nabi AVCI 19.00 TİYATRO: "İşte Baş, tşte Gövde, İşte Kanatlar." Yazan: Sevim BURAK, Oynayan: BtLSAK TİYATRO ATÖLYESI. 10.00-01.00 arası CAFE- FOYER-BAR B1LSAK, Herkese Açıktır. B1LSAK, Sıraselviler, Sogancı Sok. No: 7 CİHANGİR 143 28 79 - 143 28 99
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear