Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
20 AĞUSTOS 1989 PAZAR KONUĞU CUMHURİYET/13 Enflasyon büyümeniıı bedeli değil PAZAR KONUĞU Attila Karaosmanoğlu, Türk kamuoyunun yakından tanıdığı bir isim. 12 Mart 1971'den sonra Dünya Bankası'nın tepelerinden Türkiye'ye çağnlıp Nihat Erim başkanlığındaki 'reform' hükümetinde görevlendirilen Karaosmanoğlu, bu reformları gerçekleştiremeyeceği gerekçesiyle hükümetten ayrılan 'll'ler grubu' içinde yer aldı. Attila Karaosmanoğlu o günlerde olduğu gibi bugün de Dünya Bankası'nın zirvelerinde. Bankanın, Kore, Singapur, Japonya, Tayvan gibi ülkeleri kapsayan 'Pasifik Havzası'ndan sorumlu başkan yardımcısı. Attila Karaosmanoğlu, Tienanman olaylarmm olduğu, Pekin'de kitle katliamına varan gösterilerin yaşandığı günlerde Çin'deydi Washington muhabirimiz Ufuk Güldemir, Karaosmanoğlu ile Çin'i ve genel olarak Pasifik mucizesini konuştu. SÖYLEŞİ UFUK GÜLDEMİR [Dünya Bankası'nın Çin'i izleyen başkan Siao Ping, geçenlerde Çin'in ekonomik açılmaya \.. reformlara devam edeceğini gayet açık bir şekilde yardımcısı olarak bu ulkedeki son olaylan nasıldeğerlendiriyorsunuz? Ekonomik açılma ile dahafazla ifade etti. Onun için şu anda beklentimizin ekonomik açılmanın devam edeceği şeklinde olması lazım. siyasi özgürlük taleplerinin "mevcut sistem içinde" kesişeceği optimal bir nokta var mı? Çin'deki ekonomik gelişmeler gayet önemli ve en • • • • • A O / Y son yıllarda hem makul bir enflasteresan. Ama bunun son siyasi gelişmelerle ne ka yon oranı tutturdu hem de ytizde 1011 gibi çok yüksen büyüme hızlan k'aydetti. Bunu "Bırakınız dar bağlantılı olduğu konusunda bir şey söylemek yapsınlar, bırakınız geçsinler"felsefesisayesinde mi için bana zaman hem erken gibi geliyor, hem de pek başardı. yoksa ciddi bir plan mı uygulayarak?.. kolay bir bağlantı kurulacak bir konu gibi görünmüyor. Çin, biliyorsunuz Dünya Bankası'na 1981 yılında girdi. O yıldan bu tarafa Dünya Bankası ile ilişkileri çok hızla gelişti. Mesela bu yıl 19 proje için bankanın finansmanı söz konusu idi. Ve bu toplam Sadece Koreliler değil, Japonlar da ekonomileriolarak 2 milyarın ötesinde yeni kaynak bağlanmani bir plan içinde yürüttüler. Hâlâ da belli bir plan sını ifade eden bir faaliyet seviyesiydi. Çin'in Dün içinde yürütüyorlar. "Bugün başarılı olabilmek için ya Bankası'ndan bu kadar fazla kaynak alması ve her ekonomi düzeninin belirli bir politika planı olyararlanmasında, oradaki karar mekanizmalarının ması lazımdır. Plan derken, merkezi bir organımn Dünya Bankası'nın getirdiği teknik tavsiyelerden ve bütün kaynaklar ve istihsalin dağılımı, tüketimin ne genel yaklaşımdan Ulkenin büyük ölçüde faydalaşekilde olacağı yönünde kararlar alması şeklinde alınacağını düşünmeleri de gelmektedir. Banka ile ilişyorsamz, böyle bir plan değil. Kore'nin kalkınmakilerinde çok açık oldular. Çin'in ekonomik durusının önceki devrelerinde plan, kaynaklann dağılımu hakkında oldukça etraflı raporlar yazmamızı ismı konusunda direkt hükümet kararlannı da ihtitediler ve bu raporları gerek plan ve politikalarının va ediyordu. Ama gittikçe daha endirekt bir plan formüle edilmesinde, gerekse de merkezi kontrollü haline gelmeye başladı. Kore yakın ekonomik taribir ekonomiden, daha piyasa kurallanna göre hahine bakıldığında, başarılarının temeli olan unsurlardan bir tanesinin yanlış kararda ısrar etmemeleri olduğu görülüyor. Dünya ekonomik şartlan bazı' Ekonomik kaidelerin gözetilmesi çok önemli bu işte. Önemli olan, hukumetin politikasında gerekli duzeltmeleri yapabilmesi, sözüne guvenilir olması ve işadamlanmn veya çeşitli iktisadi kuruluşlann buna gerekli iktisadi cevabı süratle verebilecek şekilde onlarla koordinasyonda olması. Bir örnek vereyim: 1985 yılında Dunya Bankası toplantısı Kore'de yapıldı. O yıl artan faiz nispetleri ve çeşitli kurların birbirleri ile ilişkilerinin değişmesi sonucunda Kore'nin borç yüku ciddi bir şekilde artmış görünüyordu. İşadamlan da, hükümet de kötumser bir hava içindeydi. O sırada bizim burada yaptığımız analizler, Kore'nin dış ticaretinin mevcut gelişmelere çok süratle cevap verebildiğini gösteriyordu. Gerek dış ticarete konu olan mal ve hizmetlerin yapısında, gerekse ticaretin istikametinde çok süratli değişmeler olabilivordu. Ben bunlara dayanarak, Kore'deki durumun endişe verici olmadığını, kısa bir zaman içinde bu güç durumdan çıkabileceklerini, kendilerini aşırı borçlu bir memleket olarak duşünmemeleri lazım geldiğini söyledim. Bu değişik ton yüzünden basının tünı dikkatleri bu yaklaşıma çevrildi. Zaten sonra olaylar gösterdi ki, ekonomi dışardan gelen etkilere son derece süratle cevap veriyor. Kore'nin bugünkü dış ticaretinin yönünü ve kompozisyonunu, bundan 10 sene önceki yönü ve kompozisyonu ile mukayese ettiğiniz zaman ne kadar büyük değişiklikler olduğunu kolayca görebilirsiniz. önemli olan sadece hükümetin kararlan değil, iş çevrelerinin de bu kararlara gerekli reaksiyonu kısa zamanda gösterebilmesi. Tabii bunlardan ne bir tanesi ne öbürii kendi başına olabilecek olaylar değil. Birbirleriyle bağlantılı olarak gelişen reaksiyon şekilleri. Dünya Bankası'nın Paöifık havzasından sorumlu başkanyardımcısı Attila Karaosmanoğlu: IKore ö'rneğini evrenselleştirirsek, "gelişme yolunda bir ulkenin aşırı enflasyona sürüklenmeden yüksek bir büyüme hızı sağlaması mümkün" diyebilir miyiz? Yüksek gelişme hızı ile enflasyon arasında kırılmaz bir bağlantı olduğunu farz etmemek lazım. Oldukça yüksek gelişme hızlarını enflasyon yaratmadan gerçekleştirebilen ülkeler var. Tabii her ülkede belli bir hızın üstündeki hız, ekonominin ısınmaya başladıgjnı ve enflasyon tehdidinin ortaya çıkmaya başladığını gösterebilir. Ama enflasyon sıkıntısına nerede başlarsınız? Bu, gelişme hızının ne kadar gerçek tasarruflara dayandığı ile ilgili. Aynı zamanda kamu maliyesinin ne dereceye kadar bir denge içinde olduğu ve yeni mal ve hizmet yaratmayan kaynakların ne kadar kısa bir zamanda yatırımdan istihsal safhasınageçtiği ile ilgili. Onun için, eğer kalkınma hızı gerçek tasarruflarjı dayanıyorsa, bu gerçek tasarruflar kısa surede ve verimli olarak istihsale geçebilecek şekilde birtakım yatırımlarsa, yani secimleri makul ise ve kaynaklann tam olarak kullanıiması için mevcut kurumsal ve politika mekanizması kaynak kullananlar üzerinde kaynaklannı iyi kullanmalan yönünde bir baskı yapıyorsa, o zaman enflasyona uğramadan oldukça yüksek kalkınma hın gerçekleştirme olanağı var demektir. Eğer kamu açıklan ile yatınm yapılmaya çalışıyorsa, yatırımlar iyi seçilmiyor ve kısa zamanda bitirilmiyor ve verimli bir şekilde kullanılmıyorsa ve iktisadi politika çevresi kaynaklann iyi kullanılmamasına bir iktisadi ceza vermiyorsa, o zaman kalkınma hızı ile enflasyon arasında birdenbire oldukça güçlükler yaratan bir bağlantı ortaya çıkıyor. A T T İ L A KARAOSMANOĞLU 1932'de Manisa'da doğan Attila Karaosmanoğlu 195560 arasında Siyasal Bilgiler Fakültesl'ndeki asistanhk yıllarından sonra Devleı Planlama Teşkilatı 'nda lktisadi Planlama Daıresi Başkanlığı yaptı. Daha sonra bir süre Paris'te OECD'de danışman olarak çalısan Karaosmanoğlu, 1968'de Dünya Bankası'na katıldı. 12 Man askeri darbesinden sonra kurulan Erim kabinesinde başbakan yardımcılığı yapan Karaosmanoğlu, isti/ayla ayrıldığı bu görevinden tekrar Dünya Bankası "na döndü ve 1973 yılinda bankanın Avrupa, Orıadoğu ve Kuzey Afrika 'dan sorumlu dairesinin baş ekonomistliğine atandı. 1983 yılında bankanın Doğu Asya ve Pasifik'ten sorumlu başkan yardımcılığı görevîne getirilen Karaosmanoğlu halen bu gbıevde bulunuyor. Karaosmanoğlu son olaylar sırasmda Çin 'deydi ve hatta arabası bir süre karışıklıklarm tam ortasında kaldı. SIYASETEKONOMI WKKI^^KiKore'deki türde bir kalkınma sağlayabilmek için mutlaka otoriter bir rejim gerekir mi? Ben ekonomi ile siyasetin bağlantıları konusunda kendimi çok yetkili saymıyorum, fakat ekonomik başan ile siyasi sistem arasında çok ciddi bir bağlant: kurmanın doğru olduğu kanısında değilim. Yani siyasi karar vermek Öurumunda olan kimseler bazen siyasi yapıyı kendi karar vermekteki güçlüklerini mazur gösterebilmek için bir ozür olarak kullanabiliyorlar. Bugün dünyanın hiçbir yerinde gerçek anlamıyla plüralist olmayan bir devlet düzeni yok, fakat bu plüralizm kendisini çeşitli politik yapılarda çeşitli şekillerde gösteriyor. Yani daha otoriter bir siyasi rejimde hükümetin rahatlıkla karar verebileceğirü ve buVarara kimsenin etki yapmayacağını düşünmek, demokratik bir düzende karar vermek için çok kimseye danışmak, herkesi ikna etmeye çalışmak gibi güçlükler olduğunu düşünmek çok gerçekçi bir düşünce tarzı değil. Çünkü her duzende mevcut ekonomik dinamikler, baskı grupları, bu baskılannı çeşitli şekillerde hukümetlere ile ALTYAPI VE ENFLASYON ^ ^ ^ • B Bu durumda, "alıyapı yatırımlanna ağırlık verdik, oyüzden enflasyon fırladı"gibi birsöylem doğru olmuyor... Yatırımlann ne kadar dengeli olduğuna, ne kadar verimli bir şekilde kullanıldığına ve bunu kullananlann yatırımın idamesi için gerekli kaynaklann sağlanmasına ne kadar yardımda bulunduğuna bağlı... KORE MUCIZESİ ~ konomi ile siyasetin bağlantısı konusunda kendimi çok yetkili saymamakla birlikte, ekonomik başarı ile siyasal sistem arasında çok ciddi bir bağlantı kurmanın doğru olduğu kanısında değilim. Gelişme hızıyla enflasyon arasında kırılmaz bir bağ yok bence. reket eden bir ekonomiye geçişte gayet efektif bir baz olarak kullandılar. • • • • • Peki yapmak istedikleri nedir? Mevcut sistemlerini nereye kadar değiştirmek istiyorlar? Yapnıak istedikleri şey, merkezi planlama düzeninden, daha piyasa ekonomisine bağlı bir sisteme geçmek. Tabii bununla ilgili kararlan almak kendilerine ait bir şey. Ve bu kararları almak istediklerini, alabildiklerini çeşitli vesilelerle gosterdiler. Bizim, memleketlehn siyasi tercihleri konusunda söyleyebilecek hiçbir sözümüz yok. Bizim için önemli olan şu: Ulkedeki hükümet kalkınma ile ciddi olarak ilgileniyor mu? Bu kalkınmanın vereceği meyvelerin toplum içinde adalete uygun bir şekilde dağıtılmasına önem veriyor mu? Yapmak istedikleri ile yaptığı yatınmlar, uyguladığı politikalar arasında bir tutarlılık var mı? Biz bunlara bakıyoruz. Bu açılardan Çin programı üzerinde söyleyebileceğimiz şeyler oldukça olumlu. ^ ^ • • B Çin 'deki son olaylar, ekonominin açılma trendine gölge düşürür mü? Bunu söylemek için zaman çok erken, ancak Deng E, .ore'nin yakın ekonomik tarihine bakıldığında, başanlarmın temeli olan unsurlardan birinin yanlış kararda ısrar etmemek olduğu görülüyor. Dünya ekonomik şartları bazı kararların dejjpştirilmesini gerektiriyorsa hemen değiştiriyorlar. Kaynaklarını başka yöne aktaracak kararlan dolaylı ya da doğrudan almak güç ve kararlılıgım gösteriyor. Bu, ekonomiye devamh bir canlılık kazandırdı ve kazandırıyor. Bizim, memleketlerin siyasal tercihleri konusunda söyleyebilecek hiçbir sözümüz yok. Yani tamamen etkili çalışmak, verimlilik planlama işi. Elbette... Bir de kaynaklann arttırılması ile ilgili tedbirlerin alınması konusu var. Birtakım altyapı yatınmlan yapılıyor, bunlardan faydalananlar onların idamesi ve bakımı ile ilgili harcamalara bir şekilde katılmazlarsa, altyapının devam ettirilmesine imkân yok ve sonsuz bir talep meydana gelmesini kontrol altına alrnaya imkân yok. Onun sonucunda altyapı enflasyon yaratıyor gibi görünuyor. Aslında kalkınmanın gerçekten sağlıklı bir baza oturabilmesi için bir ulkenin altyapı yatınmlarına çok büyük önem vermesi ve bunları geride bırakmaması lazım. Ancak altyapı yapılınca, ancak idame ettirilebilecek ölçüde yapılmah. 11990'lara doğru, kalkınmakta olan bir ülke için aşırı enflasyonsuz bir büyüme modeli, ulke adı anmak gerekirse, hangısi olabilir? Enflasyonsuz bir şekilde ekonomilerini kontrol etmeleri açisından Endonezya diyorum. Ama Korede hâlâ örnek olmaya devam ediyor. K< Otoriter rejim $art değil Attila Karaosmanoğlu, ekonomik başanyı sağlamak için rejimin mutlaka otoriter olması gerektğı göruşlerineyakm durmuyor kararlann değiştirilmesini gerektiriyorsa hemen değiştirdiler. Kaynaklarını başka yöne aktaracak ya dolaylı ya direkt kararlan almak gucünu ve kararlılığını gosterdiler. Bu, ekonomiye devamh bir canlılık kazandırdı. Ve 20. yüzyılın en dikkati çeken kalkınma tecrubesini ya^adılar. Yalnız, Kore'ıiin yaptığını aynen başka ülkeler de yapabilir mi? Kore'nin, Japonya'nın vaptığım, onların bunu yaptığı zamandaki dunya ekonomisi içinde düşünmek lazım. Kore'nin bundan 1015 sene once yaptığını yaparsak, aynı şekilde başarıya ulaşınz diye bir bekleyiş içinde olmanın anlamı yok tabii. IKore'de anladığım kadarıyla hükümet özel sektö'run doğru kararlan almasma dönük aktifyonlendirmelerde de bulunuyordu. Bu durum serbest piyasa kurallartnm ihlali anlamma gelir mi? üyorlar. Bazıları demokratik bir düzende daha açık daha yaygın olarak yapıyor, diğer düzenlerde kapalı, ama daha yoğun bir şekilde yapılıyor. Fakat hükümette bulunan kişilerin karar aJışında ekonomik baskı gruplannın. dışında davranmaları diye bir şey söz konusu değil. Bu konuda uzman olmadığını söyluyoruın, çünkü birtakım kimselerin söylediği ile benim bu yaptığım gözlemler aynı değil gibi görünuyor. Eski okyanusun yeni ejderhaları Dış Haberler Servisi 21. yy'a girerken, dünya siyasi ve ekonomik coğrafyasında en buyuk değişiklik, bugün artık "yen bloğu" olarak literatüre yerleşen Japonya'nın başını çektiği yeni endustrileşen Pasifik ülkeleri topluluğu. Özellikle, "ticaret ülkeleri" olarak bilinen bir zamanlann ÜçüncU Dunya ülkeleri Güney Kore, Tayvan, Malezya ve Singapur, Japonya'yı taklit ederek hızlı hamleler kaydediyorlar. 1945'ten başlayan ekonomik transformasyon sureci ile Japonya bugün geldiği noktada bolgedeki butun diğer ulkelere bir örnek oluşturuyor. Japonya, bu ekonomik gücü sayesinde bolgedeki guçlenmenin merkezi durumunda. Pasifik'in üzerinde güneş batmayan imparatorluğunun egemenlik hayallerini iyi bilen yehi endustrileşen utkeler ise Japonya ile mümkun olduğunca az bağımlı bir ilişkıye girmek için bütün gayreti sarfediyorlar. Ancak düşük faizli ve bol miktardaki yen, daha şimdiden kaçımlmaz olarak Pasifik bloğuna "yen bloğu" damgasını vurdurmuş durumda. 'ASIFIKHAVZASI ±^y I \J lerden sonra bakıldığında Batılı ülkeleri önemli ölçüde korkutan bir gelişme var: ticari ilişkiler açısından Pasifik, Atlantik'ten' çok daha hızlı gelişiyor. Japonya'mn Asya'ya yaptığı yatınm, ABD'ye yaptığı yatırımdan çok daha fazla. 1Q7(V ^ ^^^. ^^^m ^*±. A . . .. ^^^ . . . . . . . ^^^^ . . Pasifık Araştırma Komitesi . de, .bir ek . kuruluş ola lık. kazandırılmasmı istiyor. PECC, OECD'nin Parak MITI'ye yardım ediyor. sifik versiyonu durumunda. Japonya, ayrıca aynı Kuşlar goç ederken havada bir V şekli çizerek iler amaçla, iki stratejik kurum daha oluşturdu. New Asiler. Japonya ve Pasifik'teki yeni endustrileşen ülke an Indüstries Development Plan (Yeni Asen Endüstler için bu benzetmeyi yapanlar aynı şekilde Japon rileri Gelişme Planı), diğeri ise AseanJapon Deveya'nın onderliğinde son derece koordine bir Pasifik lopment Fund (Asean Japon Gelişme Fonu). Gelişendüstrileşmiş ülkeler ilerlemesi olduğunu söylüyor. me Planı, Japonya'nm Asean ekonomisindeki kontJaponya 1987'de Ticaret Bakanının konuşması ile bu rolünün arttırılması açısından Japon yardımı, ticakoordine işbirliğini başlattı. 1980'lerin ortalanndan reti ve özel sermaye fazlalarımn doğrudan Japon yaberi bolgeye, kendi lidevliği ve ekonomik gucünu pe tırımı şeklinde yeni Asean ülkelerine akmasım sağlakiştirecek bir straleji ile yardım yapıyor. Japonya' yacak. Bu plan, 1950'lerdeki Amerikan AID'sinin bir nın yaptığı yardımdan aslan payını alanlar Çin, En benzeri. Plan üç aşamada hayata geçiriliyor; Birincidonezya, Malezya, Filipinler, Guney Kore ve Tayland. si, hedef ülke hakkında araştırma yapılıyor, ulkenin Bu altı ulke, Japon endüstrisinin önde gelen kay endüstriyel yapısı ve potansiyeli analiz ediliyor, Janaklarını; fuel, mineraller, plastik ve timber gibi kay ponya'dan teknoloji transferi, Japonya'ya teknik işbirliği açısından vaat ettikleri inceleniyor. Japonya, naklarını temin ediyorlar. Japonya'nın yeni politikası uyannca yeni endust Dışişleri Bakanlığı aracıhğı ile bu ülkeyle bir diyaloğa giriyor. Planın o ülke için hedefleri üzerinde koJaponya'nın bir yen bloğu oluşturma çabası Batı rileşen ulkelerle düşuk maliyet üzerine kurulacak iş nuşuluyor. Kurulacak miili ekonomi haritası üzerinbirliğinin yani sıra, bu ülke ekonomileri Japonya'nın lılan son derecerahatsızediyor. Japonya'mn artniyetli de çalışacak bir karma komite oluşturuluyor. Şu anhesaplan olduğunu duşunenler oldukça kalabahk. ve birbirlennin ihtiya;;lannı karşılayacak şekilde ge da Japonya'nın Tayland, Malezya ile karma komilişecek. Economist'in iddiasına göre, Japonya'nın heEconomist Dergisi, temmuz sonunda hazırladığı özel teleri var. Filipinler, Hindistan ve Endonezya ile işPasifik ekinde, Japonya'nın siyasi dış politikasınııı deflediği bütün bolge ekonomilerini büyuk Japonya birliği için ilk aşama görüşmeleri yapılıyor. Ikinci aşahaline getirmek. Bu buyük ekonomik bloğun merkeve guvenlik anlayışının sadece ekonomik güce bağlı zinde Japonya olacak. Japon Ekonomik Planlama ma teknik işbirliği, yönetim, üretimteknoloji stanolduğunu belirtiyor. Merkezi'nin çıkardığı bir çalışmaya göre "Asya dartlarının yukseltilmesi. Japon Dış Ticaret Örgütü'Japonların, bolgedeki endustrilerinin entegrasyo beyni" adı altında Japonya sadece içerde değil, bu nün (JETRO) kuracağı endustri teşvik merkezleri, Denunu geliştirmek için son derece detaylı ve uzun do tun yeni endustrileşen ekonomilerin gelişmesinin yö nizaşırı Teknik Yardım Komitesi (AOTS) bu aşamanemli stratejik hesaplan barındıran bir politikaya sa nünü tayin edecek. da devreye giriyor. Üçüncu aşama ise yatınm ve serhip olduğu iddia ediliyor. Japonya bu entegrasyonu maye sağlanması. JETRO, Japon Exim Bankası, gerçekleştirebilmek için gerekli bölgesel geniş cepheBu yeni yaklaşıtn Tayland ve Malezya'da yürürlü Merkez Bankası, Ticarel ve Sanayi Odaları burada yi oluşturmak uzere konsensus ortamı arayışı içinde. ğe girmiş durumda. doğrudan devreye giriyor. Japon MITI (Ministry For Imernational Trade and Pasifik Ekonomik tşbirliği Konferansı ile Pasifik lndustry) Ticaret ve Endustri Bakanlığı, bu buyuk po •icin uzun döncmli çalışmalara 1980'de başlandı. KonBolgedeki butun yeni endustrileşen ülkeler Japon litikanın beyin takımı. FA1R adlı İlerlemiş Bilgi ve ferans once bir ortak fon oluşturulniasını sağladı. Ye parçalarını bir araya gcıirerek Batıya transfer edilAraştırma Vakfı (Foundation For Advanced lnfor ni endusırileşen ulke yetkililcri, bolgedeki siyasi bü mesinde çalışıyor. Aynı şekilde Japonya'mn gereksimation and Research) ve kurumun oluşturduğu Asya tunlük hareketinin guçlenmesi için bu kurııma ağır nimlerini de düşük bir maliyetle karşılamaktalar. Me• ^ • ı ~«~\ 1 1 ' Ü" . . . sela Hitachi "semiconductor" (yaniletken) üretimini Malezya'da yapıyor. Viitsubishi bölgede yeni bir araba üretimi için uygun bir mekân aramakta; planlanan sadece Pasifik koşullanna uygun bir aracın üretilmesi ve bölgede satılması. FAIR'in çalışmalannda ise özellikle gümrük politikalan, gümruk yönetim planları üzerinde duruluyor. Diğer Asya ülkeleri de mümkün olduğunca Japon yardımı almak istemelerine rağmen, bağımlılık ipini gevşek lutmaya çabalıyorlar. Ticaret açısından bakıldığında 1970'lerden itibaren Pasifik'in Atlantik'ten çok daha hızlı gelişmiş olduğu ortaya çıkmakta. Pasifik'te yerel yatınm akışı da hızlanmakta. Yalmzca Japonya değil, Güney Kore ve Tayvan'dan da geliyor. Merill Lynch'ın hesaplarına gore bölgede Japon yatınmı yılda 18 milyar dolar civarında. Japonya'nın Asya'da yaptığı yatırım ABD'ye yaptığı yatırımdan çok daha fazla. Batılı araştırmacılar Pasifik'teki Japon emellerini, ABD ve Sovyetler Birliği'nin bölgeye ilişkin planlarıııın baltalayacağını iddia ediyorlar. Gorbaçov, Sovyetler Birliği'nin bolge ile yakından ilgilendiğini 1986'da Vladivostok konuşmasında ilan etti. Sovyetler'in glasnost koşullannda Pasifik'teki kıyasıya rekabeti nasıl omuzlayacakları henüz son derece muğlak. Askeri güçlerini halen aynı tutmaya devam ediyorlar. Ayrıca Pasifik'te balıkçı tekneleri politikasını da surdürüyorlar. ABD'nin bolgeye ilgisi ise yoğunlukla stratejik olmaya devam ediyor. ABD, Japonya'nın askeri gucunün arttınlmasından yana bir politika izlerken, kendi uslerini aynen tutmaya devam ediyor. Bu arada Guney Pasifik'te nukleer free zone konusunda Yeni Zclanda ile diplomasi savaşı sürduruyor.