Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
22 HAZİRAN 1989 HABERLER CUMHURİYET/9 lfaşam, Pınarcık köyüne geri döndü İki yıl önce 30 köylünün kurşuna dizildiği Pınarcık'a devlet elini uzatmış. Evleryeniden yapılmış, yeni lojmanlar eklenmiş. Köyü terk edenler artık geri dönüyor CELAL BAŞLANGIÇ Minar tepesinden ikı el silah atıldı. Çocuklar kadınlara sanldı; konıcular otomatik tüfeklerin soğuk demirine. Metina dağlaraun kuytu bir köşesine kurulmuş Pınarcık köyü, gecenin karanlığında, siyah bir tül gibi giyinmişti sessizliği. Köyde çıt çıkmıyordu. Yine bir mektup muydu gelen1? Daha önceleri de ikişer el silah atılmış; kadınlar çocuklanna, korucular tüfeklerine sarıimış, ancak arkası gelmemişti ölum korkulu bekleyişin. Neden sonra dışan çıkan köytın erkekleri, silah sesinin geldiği yöne yürüyünce bir mektup bulmuşlardı: "Silahlanmn bırakın. Hainlik yapmayın." Bir mektup da Pınarcık'm erkekleri yazmıştı. Ertesi giln aynı yere koymuşlardı yanıtlarını, elbet iki el silah patlatarak: "Silahlanmızı bırakmayacagız." İki el süah abmlı" haberleşme yöntemiyle, sürüp gitmişti mektuplaşma. Yine bir mektup mu gönderümişti? EUer tetikte, silah sesinin arkasını bekliyordu Pınarcık köylüleri. Arkası geldi de. Korku daha da büyiımaştü. Bu kez gelen mektup değıldi. ölümün habercisi yerine kendi gelmişti. Karanlığın ıçinden iki el silah sesi daha geldi. Arkasından, Metina dağlarındaki volkanik taşlann duyabileceği belki de en kanlı ses bir megafondan bağınyordu: Vunın, öldürün, yakın... On silahı vardı Pınarcıkh koruculann. Uçü G3, yedisi Gl. Her tüfeğe yüz kadar mermı verilmişti. Konıcular, daha önce evlerinin damına, yanına yaptıkları siperlere koştular. Karşılarında düşmandan önce karanlık vardı. Gecenin sessizliğine ateşlediler silahlarını... Mina tepesinde bağıran megafon, ölüm emrini yineledi: Vunın, öldürün, yakın... Korucular bir kez daha karanUğa ve dağlara ateşlediler sılahlannı. Boşa mermi yakmalar bir saatten fazla sürdu. Köyü kuşatanlar korucuların mermilerinin bittiğini anlamış olacaklar ki, yeni bir emirle, Pınarcık'ın kıyısına kurulu olduğu derenin yatağından otuz kişilik bir grupla saldırıya geçtiler. Saat 22.00'yi biraz geçiyordu. Işte bundan tarn iki yıl önce 20 haziran gününü 21 hazirana bağlayan 1987'nin "bir yaz gecesT'nde, kanatlı ölum kuşu böyle kondu Pınarcık köyünün üstune. Daha önceden bdirlenen "nokta hedeF'lere, evlerin kapılan kınlarak girüiyor, yakalandıkları yerde konıcular, çocuklan, kadınlan kurşuna dizüiyordu. Ahırdaki hayvanlar, ambardaki buğdaylar el bombalanyla yok ediliyor, alevlerin ardından geriye, yanık et kokusu kalıyordu. Toplam iki buçuİc saat sürmüştü çatışma. Baskmdan geriye o alösı çocuk, altısı kadın toplam otuz ölü, evleri yıkılmış, ahırları ve ambarlan bombalanmış bir Pınarak kalmıştı. Kül, yıkınü ve ölü yığımndan ibaret. Dünya televizyonlanna çıkmış, gazetelere geçmişti Pınarcık'ın Bundan tam iki yıl öncesıne değın kimsenin haben yoktu Pınarcık'tan. Bağlı olduğu ilçe Omerli'ye on iki kilometrelik bozuk toprak yolla bağlı köyü belki kendi ili Mardin'de bile pek bilen yoktu. Oysa Ömerlı de Mardin'e yirmi üç kilometre uzaklıktaydı. Yani hem kente çok yakındı Pınarcık hem de bir o kadar uzak. Guneydoğu'da 12 Eylül'den bu yana yaşanan en kanlı köy baskını ilgili ilgisiz, yetkili yetkisiz herkese "Bir Pınarcık varmış" dedirtmişti. 21 Haziran 1987 sabahı "en kanlı baskın"ı oğrenen zamanın lçişlerı Bakanı Yıldırım Akbulut, helikopterle Pınarcık'a gidiyordu. Pınarcık'a giden yollar tutulmuştu. Toprak yol uzenndeki butün köyler Pınarcık'a benziyordu; birbırine sokulmuş taş evleri, aralarındaki eğri büğrü toprak yollanyla. Yuzleri si>aha boyalı komandolar, Pınarcık'a gitmek isteyenleri kimlik denetiminden Güneydoğu'daki en kanlı PKK baskınının ikinci yıldönümünde Bir Pınarcık varmış... Katliamın bilançosu... geçıriyordu. Koy olum kokuyordu. Geriye kalan kadın ve çocuklar otuz olusunu alıp mezarlığın taşları arasına toplanmış ağıt yakıyorlardı. Yuzlerindeki anlatım donup kalmış erkekler, hâlâ birkaç saat oncesınin dehşetindeydi. Herkes kendi olusunü kefenlıyordu beyaz bir torbayla. Otuz mezarı kazacak insan gucu kalmamıştı Pınarcık'ta. Belediyeden getinlen bir ekskavator Pınarcık olulerine "loplu mezar" kazıyordu. Gorevli bir subay köye gelen Bakan Akbulut'a baskınm nasıl yapıldığını, kimin nerede oldurulduğunu anlatıyordu. Her ölenin duştüğü yer, beyaz boyayla çepeçevre belırtilmişti. İnsanı içine alan her daırenın ortasında da artık kurumaya yuz tutmuş kan lekelerı vardı. "Vunın, oldurun, yakın" emri en insafsız biçimıyle yerine getırılmişti Pınarcık'ta. Baskından sağ kurtulanlar bile enkaz haline gelmişti. 7. Kolordu ve Dıyarbakır, Mardın, Surt, Hakkâri ıllerı Sıkıyonetim Komutanlığı 21 Haziran 1987 tarınınde Pınarcık katliamı için şu acıklamayı yaptı: "20 Haziran 1987 gunu saat 21.20de Mardin ili Ömerli ilçesi Pınarcık koyu bir grup terörist tarafından silahlı saldıma maruz kalmışlır. Degişik istikametlerden başlangıçta kövu ateş altına alan leroristlerle geçici koy korucuları arasında çatışma meydana gelmiştir. Bilahare diğer bir istikametten köye giren lerörisl grup larafından muhtar ve geçici koy koruculannın evlerine ateş açılmış, el bombaları ve molotof kokteyli kullanılmak sureti>le evler ateşe verilmişlir. E\den kaçmaya çalışan ev halkından kadın ve çocuklan kurşuna dizerek acımasızca katleden terorisller, ko>lulere ait bazı ev ve ağılları da ateşe vermişlerdir. Ola>da l'i muhtar ve 4'u geçici koy korncusu olmak uzere 8 yetişkin erkek, 6 kadın ve 16'sı çocuk olmak uzere 30 vatandaşımız hayatını kaybetmiş, 3 vatandaşımız da varalanmış olup ola>ı muteakip lerorisllerin yakalanması için geniş çaplı harekâta başlanmıştır. Ola>da hayatını kaybeden vatandaşlann kimlikleri şöyle belirlendi: "Sulteyla Yavuz (35), Murat Yavuz (18), Canan Yavuz (16), Bircan Yavuz (10) Fırat Yavuz (8), Ramazan Yavuz (4), Hadi Yavuz (43), Rabia Yavuz (30), Fatma Yavuz (15), Avşe Yavuz (12), Emine Yavuz (10), Ahmet Yavuz (6), Mehmet Yavuz (4), tzzettin Yavuz (59). muhtann eşi Fatma Yavuz (45), Musa Yavuz (18), Sultan (Ayse) Yavuz (16), Adnan Yavuz (25), Ibrahim Kukçe (25), Seyfullah Uzeren (12)., Menife Yavuz (20), Latife Yavuz (16), Edip Öztep (25), Edile Oztep (35), Merat Öztep (15), Nurten Öztep (2), Veysi Örtep (18), Ahmet Ali Yavuz (36), Ahmet Çelik (35), Edıbe Uslep (22)." ra ve yakınlarını yitiren yaşlılara maaş bağlanmış. Çocuklar elli bin, tek başına kalanlar da yuz bin liranın uzerinde aylık alıyorlar. Baskından önce dünyaylabağ < lantısı yoktu Pınarcık'ın. Şimdi bir PTT acentesi var. Köyluler tek sıkıntılannın, ikide bir bozulan telefonları olduğunu anlatıyorlar. Baskın sırasında eşyaları yananlara FakFukFon'dan bırer buçuk milyon lira yardım yapılmış. Şimdi köylülerin de "yatak odası takımı" var. Hatta baskında eşini yitiren şimdiki muhtar Sıddık Oztep'e kaymakamlık bir buçuk milyon lira "başlık parası yardunı" yapmış. O da komşu köyden Nure ile evlenmiş. o parayla. Mardin Valisi Aykut Ozan söz vermiş "Yolunuz asfall olacak" diye. Kısa sürede yapılacağına inanıyorlar. Eğer yeterlı sayıda öğrenci olursa önümuzdekı öğretim yılında öğretmen de atanacakmış Pmarcık'a. iki yıl sonra Pıaarcık PKK katliamı sonucunda 30 kışının ölduğü Pınarcık'ta yasam yenıaen başlıyor. Kadınlar yeniden ekmek tandmnın başında, çocuklar oyunda. Eskınin belirgin izleri ikı kışıde yaşıyor Bunlardan bin o günden bu yana bir türiu kendıne gelemeyen. konuşrnayan, gulmeyen Ercan Yavuz. Ötekı hâlâ hastaneden çıkamayan Aysel Yavuz... adı. Arük herkes tanıyordu Pınarcık'ı. Köye yardım yağıyordu. Un, şeker, yağ... Çuvallarla taşınıyordu köye. Giysi gönderiliyordu. Ancak kimse, gönderılerüere dönüp bakacak gücte değüdi. Köyun sağ kalan insanları, gunlerdir çıkmıyorlardı mezarlıktan. Kimi oğlunun, kimi anasının, kimi kocasının mezar taşına sarılmış, günler önce tutturdukian ağıtı sürdurüyordu. Helikopteri, bakanı, valiyi görmüştü Pınarakhlar, böylesine büyük bir katliama uğrayınca. 8 Ternmuz 1987'de de, yani baskından tam on dokuz gün sonra, başbakan da göreceklerdi. Köyde tum çevrede güvenlik önlemleri alınmış, dağa taşa asker dizilmiştı. Başbakan Özal Mardin'de konuşurken, PKK'lılara "Gelip teslim olsunlar, yanlış yoldan aynlsınlar" çağnsı yapmıştı. Sonra da helikoptere binip Pınarcık'a doğru yola çıkmıştı. Yanında eşi Semra Özal da vardı. Ancak helikopterleri köye inmeden, telaşlı bir özel araç köye girdi. Topuklu nıgan ayakkabüan, kalça üstüne düşen çapraz kuşaklı giysileri, bazılanrun spreyieri yolda kurumuş saçlan ile beş kadın, ellerinde iki torbayla araçtan indi. Baskın anında köyde olan erkekler, özel araçtan inenlere öyle hayretle baktılar ki, PKK militanları köyü bastığında belki bu kadar şaşırmamışlardı. Türk Kadınını Guçlendirme ve Tanıtma Vakfı'nın, namı diğer "Papatyalar"ın yöneticileri geliyordu. Aslında baskını duyar duymaz köye koşmuşlar, ancak on yedi günde ulaşmışlardı. Yine de genel başkanları Semra ÖzaTdan önce köye girmeyi başarmışlardı. Pınarcık'ın taşh yollarında, yüksek topuklan uzerinde sekerek mezarlıkta toplanan kadınların yanına heyecanla koşuştular. "Geçmiş olsun" diye yanlanna gelen bu "cıvıltüı" kalabahğa boş gözlerle baktı Pınarcık'm kadınları. Dil farkı olduğu için hem söyleneni, hem de aralarında kaç çağ fark olduğunu anlamamışlardı. İki taraf da birbirinin dilini bilmiyordu. Ama olsun, vakıf uyeleri Turk kadırunı guçlendirme ve tanıtma görevini yerine getirmeye kararnydılar. Ellerindeki torbaları açtılar; içinden çıkan "topi t o p " ve "Assonnent" kutularındaki şekerleri, önce "yakala" diye annelerinin eteklerine tutunmuş çocuklara, sonra da annelerine dağıtmaya başladılar. Özalları taşıyan helikopter 19.00'da Pınarcık köyüne indi. Güneş dağlann ardına doğru çekilmişti. Köyü bir kez de Başbayırmi evden çoğu göçmüştü. ü kanh baskın sırasında ise köyde sadece on altı ev vardı. Bunlardan da onu yakıhp yıkılmıştı. Terör, göçü hızlandırmıştı Pınarcık'ta. Baskınla beraber herkes Diyarbakır'daki, Kızıltepe'deki, Mardin'deki, Izmir'dekı akrabalannın yanına dağılmıştı. Aradan geçen iki yıl içinde, son yıllann en kanlı baskırunı yaşayan bu insanlara ne olmuştu? Köyü terk edip gittikleri kentlerde mi surduruyorlardı yaşamlannı? Verilen sözler tutulmuş muydu? Terörun yaraları sarüıyor muydu? Bu sorulann yanıunı almak için Mardin'den ötnerli'ye, oradan da Pınarcık'ın on iki kilometrelik toprak yoluna vurmak gerekiyor... Köyiln girişindeki okul kaBugunkü Pınarcık rakol olmuş, baskından bu yana Terör, insanları "agır yarala "sürekli konıma"da Pınarcık. mıştı". 1980'li yıllarda zaten bir Çardağın altında gölgeleniyor asgöç yaşıyordu Pınarcıkhlar. Yüz kerler. Köyde iki yeni yapı çarpıkan Özal gezdi. Alelacele temeller atılmıştı. Zarar gören köylulere ev ve yardıra yapılacak, hatta eşya alınacaktı. Köyluler verilen bu sözlere inanmaz gözlerle bakıyorlardı. Başbakan özal o gece Diyarbakır'adöndu. 9Temmuz 1987'nin sabahı daha da kanlı bir haberle uyandı Guneydoğu. Başbakan Özal'ın "teslim ol" çağnsı yaptığı PKK'hlar, birkaç saat sonra Midyat'ın Yuvalı ve İdil'in Peçenek köylerini basmışlardı o gece. Bir de yola döşedikleri mayın patlayınca, bir günde ölenlerin sayısı otuz biri bulmuştu. En kanlı yazını yaşamıştı 1987'nin haziran ve temmuzunda Guneydoğu... On yedi oyla bir muhtar seçilmiş Ekmeği yeniden Pınarcık'a. Telefon yapmak Kuruyan bağları yeşerbağlanmış. Hatta tilmiş Pınarcık'ın. yenidendönen • Geriye baskında eşini yaklaşık otuz beş Pınarcıklı, bir yitiren eski korucu, avuç tarlalanna domateslerini, sayeni muhtara Fak latalıklanm ekmişler bile. Yıldö • nümü olmasına karşın o kara gü > nu bir daha anmak istemiyorlar. . FukFon başlık parası bile vermiş. Arada bir yakalanan terörisüeri Kuruyan bağları getiriyorlarmış. Köyu nasıl bastık '. lannın tatbikatını yaptırırken asyeniden yeşertilmiş kerler, Pınaraklılar da gizlı bir lanetle ızliyorlarmış. Gelen teröristPınarcık'ın. Geri lere sessizce baktıklannı anlatırdönen yaklaşık ken Bedirhan öztep, "Devlet geregini yapar, biz devlelten daha otuz beş Pınarcıkh, güçlu değiliz ya" diyor. "Mühim bir avuç tarlalarına olan insanlık yapmak. Bize zaran olan bile olsa kararlıyız biz, yidomateslerini, ne de insanlık yapacağız." salatalıklarını Köyde, ekmek için tandırlar yeekmişler bile. niden yakılmış. Kadınlar sırtlannYıldönümü da su taşıyor evlere. Basktn sıraolmasına karşın o sında on iki yaşında olan Aysel Yavuz, bugün on dört yaşına gelkara günü bir daha mış. Ancak o zamandan beri Gulhane Hastanesi'nde yatıyor; yüanmak zünde beş merminin iziyle. Köyistemiyorlar. luler dokuz yaşındaki Ercan Yavuz'u göstenyorlar "Bir bunla baArtık Pınarcık'ın şa çıkamadık" diye. Baskın sıratandırları tütüyor. sında annesi ölmüş Ercan'la, uç yaşındaki Ramazan'm. Ercan'ı Elleri yana yana önce Diyarbakır'ın bölge yatılı sıcak ekmek yiyor okuluna vermisler. Ancak durmamış Ercan. Fırsatını buldukça çocuklar köy kaçmış. Gece Diyarbakır sokakyollarında. Altı lannda yatmış. Bakmışlar ba$a çıdeğil, bu çocuğunu yitirmiş kılacak gibiYurdu'na kez Mardin Yetıştirme göndermişbir eski korucu, ler Ercan'ı. Gundüzleri okula, geceleri yurda... Ancak orada da odasında Kur'an durmamış Ercan. Her gece Marokuyor. din'deki yurttan kaçıp Kızıltepe'yor göze. Demek ki atılan temeller bitirilmiş. Ortalanna bir de tuvalet yapılmış. Askerler, baskından yıkılan evlenn de yeniden onanldığını anlatıyorlar. İki yıllık insansızlıktan sonra yeniden yaşama dönmeye başlamış Pınarcık. Artık insanlan birer ikişer geri geliyor. tlk dönenlerden biri Bedirhan Öztep. "Bir sureligine gittik" diyor öztep, "Yoksa kovü bırakmak niyetinde degildik." En çok dönuş de yerel seçimler öncesı olmuş. Baskın sırasında sağ kurtulan dört korucudan biri olan Mehmet Sıddık öztep, öldürülen muhtann yerine aday olmuş. On yedi oyun tümünu alarak seçilmiş muhtarlığa. Köyluler devletin kendilerine gösterdigi ilgiden hoşnut. Biri tek, diğeri de dört ailelik lojman yapılmış. Babalan ölen çocuklara altışar milyon lira para verilmiş. Babası ölen çocukladeki akrabalannın yanına gitmiş. Mecburen köye getirmişler. Tek sözcük konuşmuyor Ercan. tlkokula gittiği halde okumayı yazmayı öğrenememiş. Tek korkusu yeniden yurda gönderilmek. Pınarcık'ta mutlu yaşıyor. Amcalan bölge yatılı okulunda "uyumsuz" olduğunu anlatıyorlar Ercan'm. Artık Pınarcık'ın tandırları tutuyor. Elleri yana yana sıcak ekmek yiyor çocuklar köy yollarında. Altı çocuğunu yitirmiş bir eski korucu, odasında Kuran okuyor. Pınarcıklılar'a verilen sözler tutulmuş. Daha yapılmatnışların da bir gün olacağına inanıyor insanlar. Yaşam yeniden dönmuş Pınarcık'a. Insanlar kendilerini yalnız ve terk edilmiş duyumsamıyorlar. Acaba Güneydoğu'daki diğer insanlann da kendilerini böyle guven içinde duymaları içm bir gece kanlı bir ölüm kuşunun köylerine mi konması gerekiyor? 'Pınarcık emrini Apo verdi' HADt ULUENGtN OOSTBURG Geçen hafta Hollanda'da kurşun yağmuruna tutularak yaralanan PKK'nın eski Avrupa sorumlusu Avukat Hüseyin Yüdınm ve L.T. (Ali) kod adlı militan, söz konusu saldırının kendilerini fiziken tasfiye etmek kararı alan PKK lideri Abdullah Öcalan'ın "Şam'daki merkezinden gönderdiği emirle" gerçekleştirildığinı belirttiler. Öcalan'ı, "despot", "Turkiye Cumhuriyeti'nin nzlaşmacısı", Kürt kurtuluş hareketinin "azıh düşmanı ve belası" olarak niteleyen Yüdınm ve L.T., Pınarcık katliamının da "Apo"nun direktifiyle yapıldığını vurguladılar. Bu açıklamalan tedavi gördükleri ve çok sıkı polis koruması altında bulunduklan Oostburg Hastanesi'nde yapan Hüseyin Yıldırım ve L.T., Pınarcık katliamı emrini bizzat partiyi tamamen tek başına yoneten PKK liderinin verdiğini, Öcalan'ın, 1986 yılında Merkez Komitesi'ne seçtirtriği yirmi kişiden sekizini birkaç ay içerisinde tasfiye ettiğıni; bunların yüzde doksanınm kendilerinin dahi merkez komitesine üye olduklarını bilmediklerini; "Apo"nun aslında Kürdistan bağımsızlığı hedefıni gütmediğini ve bu yuzden intihar niteliğinde emirler vererek gerilla hareketini tasfiyeye yöneldiğini; hiçbir devnmci ve ulusal kurtuluş hareketinde olmayan biçimde militanlan aşağıladığını ve hor gördüğunü; en ufak bir eleştiri durumunda bu militanlan olümle cezalandırdığım ve artık kendisıne "ulusal lider" yerine, "sosyalizminin lideri" denmesini istediğini öne sürduler. Geçen hafta pazartesi günu Hollanda'nın "Retranchement" köyundeki bir kahvede kurşun yağmuruna tutulan ve çenesinden ağır yaralanan L.T. ile bacağından isabet alan Huseyin Yıldırım, Bruksel'den gelen Turk gazetecıler için Oostburg Hastanesi'nde düzenledikleri basın toplantısında, bu saldınnın PKK lideri Abdullah Öcalan'ın emriyle gerçekleştirilğini belirttiler. Saldınnın yapıldığı kahvede 14 mm. çapında 17 kurşun kovanımn bulunduğunu ifade eden Yıldınm ve L.T., daha önce Öcalan'ı eleştirdikleri için kendileri hakkında olum emrinin çıkartıldığmı duyurdular. Hüseyin Yıldınm ve L.T., PKK'nın iç işleyişı hakkında ipuçlan veren açıklamalarında, butun suçlamalan Abdullah Ocalan'a yönelttiler ve şu ana noktalar uzerinde durdular. Partinin tum ışleyişini " A p o " tayin eder ve onun söylediğinin dışında, hiçbir şey olamaz. İstediğini derhal tutuklama ve öldürtme yetkisine sahiptir. Kendisine potansiyel rakip olarak gördüğü herkesi ya öldürtür ya intihara zorlar ya da intihar niteliği taşıyan eylemlere gönderir. Bir gun kendisine gelecek ajanlık suçlamasından hiç kimse muaf değildir. Apo, özellike cezaevlerinde bulunan arkadaşlanmızdan korkmaktadır. DUaver Yıldınm hapisten çıktıktan sonra, ajan olduğu Hollanda'da vurulan eski PKK sözcüsü Yıldırım gerekçesiyle Beka'daki kampta başına bir kurşun sıkılarak öldurulmuştur. Diyarbakır Cezaevi'ndeki büyuk direnişin önculerinden olan Gönül Atay, Lubnan'a geldikten sonra ajan olduğu gerekçesiyle hapse atılmış, sonunda da dayanamayarak TC'ye teslim olmuştur. Terzi Cemal hakkında önce ölüm emri çıkmış, sonra da bu emir Türkiye'ye gönderilerek intihar eylemine katılmaya dönüşturulmuştur. Buna karşılık, "Apo", her zaman kullanabileceği bütün ihanetçileri kendi yakın çevresine almaktadır. Korumalarına ve yardakçılarına ımkânlar bahşetmektedir. Turkiye'de, Kürdistan'da, Ortadoğu'da, Avrupa'da, Apo'nun emri olmadan hiçbir şey gerçekleşemez. Pınarcık katliamı emrini bizzat Öcalan vermiştir ve bunun kayıt bandı mevcuttur. Apo, bu emri kendisinin vermediğini iddia ederken yalan söylemektedir. Abdullah öcalan, PKK militanlannı akıl almaz derecede aşağılamakta ve hor görmektedir. Geçen yıl haziran ayında kampta verdiği bir "derste", Kürt halkmdan hıç adam çıkmayacağını söylemiş, militanlan "eşşekoğlu eşekler" diye haşlamış ve Kürdistan'da ölen gerillalann "nallan diktigini" ifade etmiştir. Apo'nun esas amacı, Kurt bağımsızlığı değildir. Onun bütün hedefi, Turkiye ile masa başına oturabileceği bu zemini yaratmaktır. Geçen yıl, İKDP lideri Celal Talabani ABD'den dönmeden önce, onun Blzi de yaşatmazlar Gözaltına alınan ve 48 gündur kendısınden haber alıVVashington'dan getireceği cevap namayan Omer Savun'un aılesı korkudan köyü terk etb Annesi ve eşi "Ömeıçın yanıp tutuşmuştur. nmıze kotu bir şey yapanlar bızı de yaşatmazlar dıyorlar Eruh'ta 3 köylü kayboldu ERLH Siirt'in Eruh ilçesine bağlı köylerde son iki ay içinde jandarma tarafından gozaltına alınan ya da jandarmaya teslim edilmek uzere korucular tarafından çağrılan uç köylüden bugüne değin haber alınamadı. Guçlükonak köyu yakınlannda bulunan ve Osînan Esendemir adlı kayıp köylüye ait olduğu sanılan kafası kesık ceset Eruh Cumhuriyet SavcüığVnca Adli Tıp'a gönderildi. SHP Diyarbakır Milletvekilı Fuat Atalay tçişleri Bakaıu Abdülkadir Aksu'nun yanıtlaması istemıyle verdiği soru onergesınde bölgedekı son kayıplara değındı ve bulunan cesedin kime ait olduğunu sordu. Guçlukonak köyu yakınlarında koyunlannı otlatırken 16 haziran gunu bir ceset bulan çobanlar dunımu ailelerine bıldırdi. Koruculann korkusu yuzunden ancak pazar gunu savcılığa ıletilen olayla ilgili olarak bolgeye Eruh'tan gönderilen heyet ilk incelemelerinı yaptı. Başı kesik cesedin yanında bulunan gıysilerin cebinde Osman Esendemir adlı koylüye ait nüfus cüzdanı bulundu. Cesedi Eruh'a getiren yetkilıler otopsi için lstanbul Adli Tıp Kurumu'na gönderdiler. Savcılık yetkilileri, cesedin ıskelet halınde olduğunu ve soruşturma için Adli Tıp raporunun beklendiğinı açıkladılar. Osman Esendemir adlıkoylunün bir sure önce ikamet ettiğı Güçlükonak köyü yakınlarında koyunlannı otlatırken çıkıp terörist olmuş' dedi" diye konuştu. Ömer Savun'un ailesine 16 haziran günü bir ceset bulan çobanlar durumu ailelerine büdirdiler. Korucular tarafından çağırılan üç ne yanıt vereceğini bilemediğini anlatan muhtar Ekin, binbaşıyı kişiden ise bugüne kadar haber ahnamadı. dava edeceğinı sözlerine ekledi. Fındık bucağuıdan, "Seni jandarAğabeyi ömer Savun'un gözCENGtZ MUMAY ma isüyor. Güçlükonak'ta önce konıculan gör" isteği uzerine aynldığı ve bir daha köyüne dönmediği bildırıldı. Huseyin Demırtaş adlı bir diğer köylü ise yine jandarmaya teslim edilmek uzere yörede korucu başı olarak bilinen Bahattin Aktuğ (Baho Ağa) tarafından cağrıldı. Mayıs ayında Baho Ağa'ya teslim olan ve bir daha kendisinden haber alınamayan Demirtaş'ın ailesi, Guçlukonak köyüne geldi. Burada Baho Ağa ile göruşen Demirtaş'ın eşine, "Çok merak ediyorsan şu dereleri ara. belki eşini n lesini bulursun" yanıtının verildiği one suruldu. Eruh'un Ormaniçi köyünden bir süre önce gözaltına alınan Ömer Savun adlı yurttaşla ilgili olarak "Can güvenliginden kuşku duyulduğu" gerekçesiyle Valilik, Kaymakamlık ve Savcılığa başvuruda bulunuldu. Ormaniçi köyu muhtarı Halil Ekin, ömer Savun'u, Fındık Bucağı Jandarma Komutanı olan binbaşının isteği üzerine bayramın birinci ğünü teslim ettiğıni anlatarak, " 6 mayıstan sonra beni Guçlukonak Jandarma Karakolu gözaltına aldı. Dört gün sonra serbest bırakıldığımda benden Ömer Savun'u istediler. Fındık'a giderek durumu binbaşıya anlaltım. O bana serbest bıraktığını söyledi. Köye gittim, ailesi de nerede olduğunu bilmiyor. Fındık'ta teslim ettigim binbaşıya donduın. Bana, 'Dağa altına alındıktan sonra kaybolması üzerine resmi girişimlerde bulunan Ahmet Savun (19), "Onu ya öldürmüşteT va da saklıjoriar. O terorist olamaz. Amaamız devleti şikâyet etroek değil. Onu bulalım yeter. Gözaltına alınan bir kişi nasıl kaybolur" diye yakındı. Muhtar Ekın'le birlikte Siirt Vali Yardrmcısı Zülkarnin Özlürk'e dilekçe veren Ahmet Savun, Ağabeyimin sağ ya da ölü olduğunun tarafımıza biMirilmesini istiyornm" dedi. Öztürk'ün yanında bir saat kalan Savun'un dilekçesiyle ilgili olarak ll Jandarma Alay Komutanlığı'ndan Siirt Valiliği'ne, "Fındık Tabur komu(anlıgımız gözaltına aldıktan bir buçuk saat sonra serbest bırakmış. Güçlükonak bir başka konuda anyor. Ortada olmadıgına göre orgutle baglantısı olduğunu tahmin ettiğimizden PKK'ya kaüldığını samyonız" bilgisi verildi. Son iki aydır bölgede güvenlik güçlerine teslim olduktan sonra kendilerinden bir daha haber alınamayan şahıslarla ilgili olarak Eruh Cumhuriyet Savcısı Necati Ekinci, soruşturma başlattı. Savcı, Savun'la ilgili dılekçenin kendisine ulaştığım, Osman Esendemir'in ise adli tıbba gönderilen cesediyle ilgili otopsi raporu geldikten sonra soruşturmaya başlanacağını açıkladı.