28 Kasım 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
30 NİSAN 1989 HABERLER CUMHURİYET/7 Ankara'da dün başlayan Demokrasi Kurultayı, Aziz Nesin'in konuşmasıyla açıldı Demokrasiyi kıırma çağrısı D e m o k r a s i bn degil Demokrasinin Türkiye'ye dışalım yoluyla geîdiğini belirten Aziz Nesin, çok partili sistemin demokrasinin vazgeçilmez bir yanı olmasına karşın, özü degil, biçimi olduğunu ifade etti. Nesin, "Demokrasi bu olsaydı, işte partiler, işte özgür seçimler. Demokrasiye kavuşmuş olmamız gerekirdi. Oysa görülüyor ki demokrasiye gerçekten kavuşamadık" dedi. ANKARA (Cnmhuriyel Bıirosu) Aziz Nesin, "dışahm" yoluyla geîdiğini belirttiği demokrasinin, Türkiye'de yerleşemediğini söyledi. Demokrasinin Batı'dan biçimsel olarak almdığını kaydeden Nesin, çok partili sistemin demokrasinin bir yanı olmasına karşın, demokrasinin özü olmadığını belirtti. Nesin, "tş.te partiler, işte rejim. Demokrasinin özü bn olsaydı, demokrasiye kavuşmuş olmamı/ gerekirdi. Oysa görülüyor ki demokrasiye gerçekten kavuşamadık" diye konuştu. SP Genel Başkanı Ferit llsever, Türkiye'de işçilerin 1.5 aydır 1 Mayıs Işçi BayTamı'nı kutladıklarını belirterek "Işçi sınıfı, 1 Mayıs 1989'u, tarihinde görülmemiş en görkemli şekilde kutlayacaknr. tşçiler, 15 aydır küçuk 1 Mayıslarla buna hazıruk yapıyor" dedi. Aziz Nesin'in başkanı olduğu bir kurulun düzenlediği Demokrasi Kurultayı dün Ankara'da başladı. Oturum başkarilığını Sadun Aren'nin yaptığı açıh$ oturumunda, SHP Genel Başkanı Erdal tnönü, DYP Genel Başkanı Süleyman Demirel, RP Genel Başkanı Necmeltin Erbakan, SP Genel Başkanı Ferit IIsever, DtSK Genel Başkanı Abdnllah Baştürk, Türktş Örgütlenme Sekreteri Orhan Balaban, TMMOB Genel Başkanı Teoman Alptürk, Esnaf ve Sanatkârlar Konfederasyonu Genel Başkan Vekili Cemal Tercan Ue tnsan Hakları Derneği Genel Başkanı Nevzat Helvacı konuştu. Kurultaya 930 kişi çağnldı. Demokrasi Kurultayı, Aziz Nesin'in konuşmasıyla açıldı. Kurultayın "parti kunnak 0e sonuçlanacağı" söylentilerinin doğru olmadığını söyleyen Nesin, "Türkiye'de demokrasinin santnuculannın kurultaya çağnlan 930 kişiyle sınırlı olmadığını" belirtti. Demokrasinin Türkiye'ye dışalım yoluyla geîdiğini kaydeden Nesin, şurilan söyledi: "Her aşamadaki sagcılarla, her aşamadaki solculann. gerek birbirleriyle, gerek kendi aralarında tartışmalan. çatışraalan dogal olsa da bir ülkenin insanlan olarak hepimizin birleştigimiz ve ortaklaşa tanıyacağımız ilkeler vardır. Örnegin ulusal bagımsızlığımız, ulusal onunımuz konusunda elbette birieşecegiz. Demokrasinin 'olmazsa olmaz' knrallanm ve Küçük 1 M a y ı s l a r Demokrasi Kurultayı'nda bir konuşma yapan SP Genei Başkanı Ferit llsever, Türkiye'de 1.5 aydır 1 Mayıs yaşandığını vurgulayarak, "Bu yıl 1 Mayıs Türkiye'nin tarihinde görülmemiş en görkemli şekilde kutlanacaktır. îşçiler 1.5 aydır küçük 1 Mayıslarla buna hazırlık yapıyorlar" diye konuştu. İlsever, işçinin haklarını almak için sokağa çıktığını söyledi. Ukelerini, yurdumuzda var etmek için elbette birleşeceğiz. İnsan haklarına saygı duyulması konusunda elbette birleşeceğiz. Bunlar güncel ve yaşamsal konulanmızdır. Bunlann elde edilmesindeki yollanmız ayrılsa da hepimiz ülkemizin çagdaşlaşmasını, uygarlaşmasını istediğimize göre ortaklaşa hedeflerimizde birieşmek zornndayız. Bu kurullayın, bence en öoemli ve değerii yanı da sağ ve sol güç temsilcilerinin, ortaklaşa hedeflerini saptayıp buraya gelmiş olmalandır." Gerçek demokrasinin Türkiye'ye gelemediğini belirten Nesin, bunun nedenleri arasında, demokrasinin Türkiye'ye dışalım yoluyla gelmesinin de yer aldığım anlattı. Bu nedenle demokrasiye sahip olamadığımızı söyleyen Nesin, "Demokratik kurumlara hak ederek, savaşım vererek sahip olmadık" dedi. Nesin, "dünyamn hiçbir demokratik ülkesinde, yasal partilerin taşınmaz mallannın, bir insanın tek istenciyle ahnamayacağını, alındıgında kıyamet kopacağını" kaydetti. DtSK'in, siyasal partilerin mallannın alınmasına karşın Türkiye'de hiçbir şey olmadığını belirten Nesin, A n a y a s a l a r Demokrasi ve anayasa konusundaki görüşlerini açıklayan Prof. Dr. Mümtaz Soysal, anayasa metinlerinin yukanlardan aşağıya kabul ettirilen yasalar olmaması gerektiğini ifade ederek, "Eğer anayasalar toplumsal sözleşmelerse o zaman toplum tarafından yapılmaları gerekir. Türkiye'de anayasaların hiçbirisi toplum tarafından yapılmamıştır" dedi. "Buradaki eşitlik, matematik eşitlik degildir. Sosyal eşitliktir. Herkes sosyal yönden eşit olarak payını abrsa, hangi partiyeoy vereceğini bilir. Kendi partisini, kendi çıkarlannı bilir. Bu demokratikleşme olmamışbr." Dogmatikliğe saplanmış bir kafanın, demokratik yapıyı oluşturması olanağı olmadığım kaydeden Nesin, Batı'dan aJınan laikliğin, Türkiye'de Batı modeli olarak uygulandığını anlattı. Nesin, "Bir Müslümanın laik olmasının olanağı yoktur. Türkiye'de laiklik sözde kalmıştır, sahteciliktir. Laiklik, ozde din ve devlet işlerinin aynlması değildir. Bu sonuçtur. Özde, dogmaya karşı, akılcı, egemen olmasıdır. Devletin örgütleri arasında Diyanet tşleri Başkanlıgı bulundukça, din görevlileri aylıklannı devletin bütçesinden aldıkça, kendileri özerk bir kurul kurmadıkça, Türkiye^ de demokrasi olamaz. Bütün İslami kurullann gerek egitsel, gerek dinsel kurullann özerklik kazanması gerekir. Sadece Müslüman Sünnilerin değil, Alevilerin de kendi özerk kunımlarını kurması demokrasinin gereğidir" diye konuştu. "Çünkü mülkiyet hakkını, hak ederek alraamış bulunuyoruz. Demokrasi de böyle. tğretidir. Ne yapmak gerekir, umutsıızluğa mı kapılmalı? Yıllardır gerçekleşmeyen demokrasi için toplumsal sıçrama yollannı aramak gerekir" dedi. Nesin, toplumsal sıçramanın itici gücünün, emekçi halk olduğunu, onları da aydınlann uyandmnası gerektiğini söyledi. Nesin, aydınların bu görevi yeterince yerine getırmediği için demokrasinin yerleşmediğini bildirdi. Demokrasinin biçimsel olarak alındığım kaydeden Nesin, çok partili sistemin demokrasinin vazgeçilmez bir yanı olmasına karşın özü değil, biçimi olduğunu ifade etti. Nesin, "Demokrasi bu olsaydı işte partiler, işte özgür seçira, demokrasiye kavuşmuş olmamız gerekirdi. Oysa görülüyor ki, demokrasiye gerçekten ka>uşamadık" dedi. Demokratikleşmenin bir ülkenin nimetlerinden ve külfetlerinden, olumluluklanndan ve olumsuzluklanndan, her yurttaşın eşit olarak pay altnası olduğunu bildiren Nesin şöyle konuştu: DYP GENEL BAŞKANI DEMİREL ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) 1989 Türkiyesi'nde hâlâ "Aman 80 öncesine dönersiniz, ha" tehditlerinin savurulduğunu belirten DYP lideri Süleyman Demirel, "1980 öncesinde olmuş olaylardan demokrasiyi suçlu tutmaya devam ederseniz, biz demokrasiyi falan yapamayız. Evvela Türkiye'de demokrasiyi bir beraat ettirmek lazım" dedi. Demokrasi Kurultayı'nda Türkiye'de demokrasinin, 40 senedir "Ben de geliyorum" dediğini belirten Demirel "Son 25 senedir de, bunun her rürlü tarbşmasının içine girdik. tndiği yerde, çıkngı yerde bulunduk. Buraya kadar geldik" dedi. Türkiye'de demokrasiyi yerleştirmenin sadece partilerin işi olmadığını bildiren Demirel, "Türkiye'de demokrasi herkesin işidir. Herkes işi yaparaadığı için, demokrasi sekteye uğradıgında, her defasında alluş aldı. Ondan sonra faturası ödendi. Ve sonra yine aranmaya başlandı. Aranan demokrasi miydi, değil miydi, o da başka. Aranan, içine düştüğümüz durumdan çıkışb" biçiminde konuştu. Demirel, Türkiye'de demokrasiye geçişte demokrasiyi anlamada ve uygulamada, demokrasiye sahip çıkışta en büyük sıkıntının, "Müşteriyi yaygın hale getinnemek" olduğunu kaydetti. Demokrasinin bir uzlaşma işi olduğunu vurgulayan Demirel, daha sonra şunlan söyledi: "Demokrasiden çok kolayhkla vazgecebiliyoruz. Zaten vazgeçememezliğimiz ortaya konulabilirse, deraokrasiyi işletebilecegiz. Anzalannı da düzehebilecegiz. Biz anza düzeltmesine eğilemedik ki. Biz anzayı göriiyoruz, yıkıyoruz, yeni baştan yapmaya çalışıyoruz. Her yıktığımız zaman da, ondan uzaİdaşıyo 'Evvela demokrasiyi beraat ettirmek lazım' kınca, savcı yakanıza yapışır mı? Muhterem heyetiniz ülkenin seçkin bir gnıbudur. Eğer dognı bildiğiniz şeyi, eğer savcı yakama yapışır diye söyleyemezseniz, herhalde banun soylenmesini eli nasırlı, kasketti, taria ve fabrikalarda çalışan insanlardan bekleyemezsiniz. Ülkenin cntelektüellerine sesleniyorum. Demokrasi halkın hukukunu konıma işidir. Ama o halk sizin halkınız" diyen Demirel sözlerini şöyle sürdurdü: " B u halk da nereden çıkü, bu cahil adamlann aklı neye erer dedigimiz zaman Türk entelektüelleri olarak, evvela demokrasiye olan vazifemizi biz yapmanuş oluruz. Zaten demokrasi olayı, kim idare edecek kavgasıydı. Elit mi, yoksa halk mı? Elit insanlar olarak biz, idare hakkını kendimizde görüp hem de 'Canım idare eden halktır' gibi duble standart kullandığımız sürece, bir yere varamayız. Bence, şurada, burada kusur, kabahat aramadan önce, Türk demokrasisine hizmet vermek isteyen herkes, kendi tavrını dfizeltme durumuna girmetidir." 1983'te üç partinin seçime sokulmasını eleştiren Demirel, Türkiye'nin güdümlü rejimden demokrasiye geçmeye çalıştığını söyledi. 1989 senesinde, hâlâ, "Aman 80 öncesine dönersiniz h a " tehditlerinin savrulduğu bir ortamda yaşandığına dikkat çeken Demirel, "1980 öncesinde hür basın, hür radyotelevizyon, hür meslek kuruluşlan, hür işçi teşekkülleri vaVdı. Zaten, o savunulamasın diye bu yapılmaktadır. 1980 öncesinde olmuş olaylardan demokrasiyi suçlu tutma>a devam ederseniz, biz demokrasi fîlan yapamayız. Evvela Türkiye'de demokrasiyi bir beraat ettirmek lazım. Zihinlerde ve gönüllerde beraat ettirmek lazım" biçiminde konuştu. Üç Iktef yan yauAnkara'da dün başlayan Demokrasi Kurultayı'na, SHP Genel Başkanı Erdal Inönü, DYP lideri Süleyman Demirel ve Retah Partisi Genel Başkanı Necmettin Erbakan da katılarak birer konuşma yaptılar. (Fotoğraf: Banş Bıl) "Türkiye, artık rahatlıkla düşünmeli" diyen SHP lideri tnönib halkın hukukunu koruma işidir. Ama o halk sizin halkınız. "Bu halk da nereden çıktı, bu cahil adamlann aklı neye erer" dediğiniz zaman Türk entelektüelleri olarak, evvela demokrasiye olan vazifemizi biz yapmamış oluruz. Bence, şurada burada kusur, kabahat aramadan önce, Türk demokrasisine hizmet vermek isteyen herkes, kendi tavrını düzeltme durumuna girmelidir. Ülkenin entelektüellerlne sesleniyorum Demokrasi nız. 1980 Türkiyesi'nin en önemli meseleleBütün siyasi partilerin bir uzlaşma noktası rinden biri depolitizasyondur. Türkiye. geçen bulmak zorunda olduklarını söyleyen Demidokuz sene zarfında, bu dokuz senenin altı rel, "Bu mutabakata yanaşraak istemeyen senesi zarfında demokrasiden tamamen uzak varsa, halk onun hakkında karar verecektir. laştınlraıştır. Demokrasi Türkiye'de suçlan Halkı öne çıkarmak lazım. Türk demokrasimıştır. Kan dökülmesinin sebebi sayılmıştır. sinin en önemli meselesi bu. Halkı, nemelaIsbraplann sebebi gösterilmiştir. Yalnız de amcı olmaktan kurtarmak lazım. 'Kim ne yamokrasi degil, demokrasi ile beraber ülkenin parsa yapsın, bana dokunmayan yılan bin yıl hür olması ve o ülkede hürriyet adına birta yaşasın'dan halkı kurtarmak lazıra. Bu evvela kım şeylerin yapılması dahi kusur sayılmış eütten başhyor. Enlelektueller. Türkiye'de detır. Bana göre Türkiye'de siyasi partiden ön mokrasinin ortadan kalkmasını, elleri şişene ce gelen demokrasidir. Siyasi parti dahi, var kadar alkışlarsa işin içinden çıkamazsınız. Sihgını demokrasiye borçludur. Öyleyse demok zin sevmediğiniz adamlar bu süratte gidebirasiye siyasi partilerin tiimü sahip çıkabüme lir ama onunla beraber başka şeyler de gitti" Bdir." biçiminde konuştu. Türkiye'de azınlık bulunmadığmı da bildiDemirel, tnsan Haklan Beyannamesi'nde yer almış bulunan haklan, hukukun içerisin ren Demirel, "Kürtçe konuşan insan, kendide sağlamak için demokrasinin olduğunu kay sini herhangi bir etnik gnıba mensup sayan detti. Demokrasinin hedefınde insan ve insan insanlar, Türkçe konuşan ve yine kendisini onurunun olduğunu ifade eden Demirel, bu başka bir etnik gruptan sayan insanlar karnun hukuk rejimi ile sağlanabileceğini söyle deştir. Eşit haklara sahiptir. Ancak ülkede di. Demokrasinin sağlanması için bir ülkedeki devlet olarak, bir gruba ayncalık tanınıyor, kurumların özgür olması gerektiğini vurgu bazılanmn hakkı verilmiyorsa bu yanhşür. Bir layan Demirel, "Yani bir 'hür'ler zinciri ola ülkede herkesin karaı tok, sırrj pek olmahdır. cak. Eğer bu hürler zinciri tümüyle, hürriyetçi Medeniyet ülkenin her yerinde aynı olmalıdır. demokrasi dediğimiz sisteme sahip çıkmazsa Herkes, din ve vicdan hürriyeüne sahip olmabunlardan birinin sahip çıkması yetmez. Ya lıdır. tstediği şeye inanmalı, istediği gibi ibani sistem tek sahipli olmayacak, pek çok sa det edebilmelidir. Bunlann tümü sağlanabihipli olacak. O zaman bu sistemi işletmek, lirse, Türkiye birliği de saglanır" diye konuşvarsa, kusurlarını yol boyunca tamir etmek, tu. düzeltmek imkânlan olacaktır. Demirel üzerinde herkesin anlaşabileceği ortak kavramın, "İnsan Haklan Beyannamesi'nde yer almış olan haklar. O haklan gerANKARA (Cumhuriyet Bürosu) RP Geçekleştirecek olan hukukun üstünlüğüne danel Başkanı Necmettin Erbakan "DemokrayaİL hukuk rejimi ve millet iradesinin sinin başının, önce millete güven" olduğunu üstünlügü" olduğunu söyledi. söyleyerek, "Biz güveniyoruz. Varsa kendiHalksız bir demokrasi düşünmenin olanak ne güvenen erkek çıksın ortaya" dedi. Erbasız olduğunu kaydeden Demirel, "Eğer ida kan, "demokrasi divanı" kurulmasını önerre edenleri, idare edilenlerin üstünde saydıgı di. mız takdirde, o bir demokratik idare degilDemokrasi kurultayında konuşan Erbakan, dir. Başka bir ceşit idaredir. Orada despotizm 26 Mart yerel seçimlerinde milletin özal hühâkim olur" diye konuştu. Demokrasinin ol kümetine " g i t " dediğini, ancak gitmediğini duğu bir ülkede düşüncelerin korkusuzca söy belirtti. Erbakan, "Demokrasi nerede? Niye lenebilmesi gerektiğine dikkat çeken Demirel, gitmiyor? Çünkü dış güçler sömüriinün deşunları söyledi: vam eunesini istiyor. Hile rejimi yürütülüyor" Bugün Türkiye'de demokrasi yok mu? biçiminde konuştu ve milletin çoğunlukla alVar diyeceklerdir. Ben de diyeceğim. Bütün dıgı kararın geçerli olmadığını söyledi. mesele ne kadar vardır? Demokrasi yoksa, bu Güdümlü demokrasi ile "Bunu istiyor mubrflan nasıl konusabiliyorsunuz derler adama. sun, istemiyor musua, istemiyorsatuz şöyle Ama burada istedigimiz kadar, her şeyi ko olacak" diye seçenekler sunulduğunu belirten nuşabiliriz. Konuşuruz ama acaba kapıdan çı Erbakan, sözlerini şöyle sürdürdü: şey olmamalı. Bunun ortadan kaldınlması, iktidara geldiğimizde çok kısa zamanda sağlanacak bir aşama olacaktır. Bu konuda kimsenin şüphesi olmamalı. Bunu tam manasıyla gercekleştirmek bizim için, 'olmazsa olmaz, olmazsa iktidanmız olamaz, olmazsa biz herhangi bir şekilde gücümüzü göstermedik' diyebilecegim bir aşamadır. Biz, bu ülkede herkesin fikrini söylemesini Demokrasi konusundaki görüşlerini açık istiyoruz" dedi. Fikir özgürlüğünü, birtakım partilerin kulayan înönü, demokrasi içinde ilerleyen ve bunun için yıllardır uğraş veren Türkiye'de, rulmasma bağlamarun yanlış olduğunu bebugünkü siyasal konjonktürün ne olduğu lirten tnönü, sözlerini şöyle sürdürdü: "Fina bakmak gerektiğini söyledi. Türkiye'de kir başka şeydir, eylem başka şey. Tüm meki demokraside birçok eksikliklerin olduğu sele fikirlerle eylemleri birbirinden ayırmaknu belirten tnönü, "Bunlar niçin hâlâ dü tır. Bunu bir türlü yapamıyonız. Bunu yazelmiyor? Bunlan düzeltecek olan siyasi güç pamamak, bizim için kabul edilecek bir davniçin bir türlü ortaya çıkamıyor?" diye sor ranış değildir. Bu konuda, soldakiler, sağdu. Türkiye'de 12 Eylül askeri müdahalesin dakiler, herkesin birleşmesi gerekiyor. Onden önce daha geniş bir demokrasi ortamı lar solcudur, sağcıdır diye, birini yasaklayıp olduğunu vurgulayan Inönü, sözlerini şöy birini serbest bırakmak olmaz. Her türlü fıkir serbest kalacakür. Türkiye bunu niye kalle sürdürdü: dıramayacak? Bunu anlamaya imkân yok"İşçi haklan, anayasa, fikir özgürtüğü açıtur. Ama bir defa yanlış bir yola girilince, sından gene eksikükler vardı. Ama şiradikinoradan çıkmak çok zordur. Bunu yıllardır den çok daha iyi dunımdaydık. Müdahale yaşadık, hâlâ da yaşıyoruz. Bizim için büoldu, bir ara dönem geçirdik, ama bitti. Ontün fikirlerin serbestçe söylenmesi esastır. dan sonra tekrar seçimler oldu, demokrasiBunu gerçekleştireceğiz. Buna karşı gelecek ye yeniden geçtiğimizi her yerde söylüyoruz. hiçbir güç tasavvur edemiyorum. Yeter ki biz Ama hâlâ o eksikler, eski dönemdeki mevhalktan siyasal gücümüzü alalım, halkın cut eksiklikten büyük eksiklikler hâlâ devam oyuyla iktidara gelelim. O zaman bütün fiediyor. Bundan şimdiki iktidar partisi sokirleri serbest bırakacağız." rumludur. İktidara gelirken, onun temel göAsıl konunun eylem ve fikrin aynlması olrevlerinden birisi, demokrasiyi yerleştirmek duğuna işaret eden tnönü, "Birtakım insanidi. Buna hiç vaklasmadılar. Demokratik atıların laiklige karşı örgüt kurmaları durulımlar her seferinde halkın katıhmıyla oldu. munda, anayasanın 163. maddesi olmadan Siyasi yasaklann kalkması bile halkoylaması da bunu durdurmanın mümknn olduğunu" ile gerçekleşti." söyledi. tnönü anayasadaki 141 ve 142. maddeler kaldınlmasa bile silahlı eylem için bir Halkın sabırsızlığı örgüt kurulmasma engel olacak maddelerin tnönü, 26 Man yerel seçimlerinin, halkın Tîirk Ceza Yasası'nda olduğunu bildirdi. demokrasi yolunda üerlemek için ne kadar tnönü, konuyla ilgilı tüm yasalardaki madsabırsız olduğunu gösterdiğini iktidann bu delerin hukukçular tarafından gözden geçinu, bütün kandırmaca ve sapürmalanyla ka rilmesini ve daha iyi bir çözüm önermeleribul etmediğini açıkça gösterdiğini söyledi. ni istedi. tnönü, "Sadece bir iki maddeye înönü, Türkiye'de demokrasinin artık tam saplanarak, 'onları kaldırınca mesele anlamıyla, bütün kurum ve kurallarıyla yer kalmaz' demek doğnı değildir! Bizim anlaleşmesini istediklerini vurguladı. SHP'nin yışımız fikirlerin serbestçe soylenmesine izin bunun temel amaçlardan biri olduğunu ifa vermekür. Ama silahlı örgüt kuracaksınız, de eden tnönü, ekonomik kalkınma, demok şiddet hareketiyle anayasayı degiştireceksirasi ve hakça bölüşmenin birbirinden ayır niz, buna izin venneyiz. Bugün Avrupa'mn madıkları hedefler olduğunu bildirdi. en ileri demokrasilerinde. anayasayı değişDemokraside hâlâ bu denli çok eksiklik tirmek için silahlı eylem yaparsanız engellilerin olmasımn utanç verici olduğunu söy yorlar. Demokrasi kendisini korumak zorunleyen tnönü, 'Türkiye'de fikir suçu diye bir dadır. Bu başka mesele. Ama fikirier serbest ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) SHP Genel Başkanı Erdal tnönü, "Türkiye'de fikir suçu diye bir şey olmamalı" dedi. Demokrasi Kurultayı'nda konuşan Inönü, fikir suçunun kaldmlmasının, SHP iktidara geldığinde çok kısa sürede sağlanacak bir asama olacağını belirtti. Inönü, "Türtdye artık rahatlıkla düşünmeli, konuşmalı, yazmalıdır" dedi. Fikir suçu ol ıııaıııalı kalmah, Marksizmi destekleyen fikir de söylenmelidir. Teokratik düzeni koruyacak fikir de söylenmelidir. Komünistler de Avnıpa'da her yerde yasal hale gelmiştir. Ama her türlü fikir söylenmelidir. Biz fikirleri duyacağız. Ama bangisi doğru, hangisi yanlış, hangisi tehlikeli hangisi tehlikesiz ona kendimiz karar verecegiz. Her yaştan gençlerimizin de bunu yapacak güçte olduğuna inanıyoruz. Serbest duşünceji, fikir özgürlugünü, hiçbir şekilde engellememeliyiz. Bunu engellemekle biz, aslında kendimize engel çıkanyonız. Fikir hayatımızı engellediğimiz gibi fikire dayanan her türlü gelişmeyi de engelliyoruz. Türkiye'de zaman zaman büyük düşünürler, büyük bilim adamlan, büyük yazariar tabii çıkıyor, ama niye daha çok çıkmıyor1? Avrupa, dünyada niye daha iyi bir rekabet başansı sağlamıyoruz? Bence bunun temel nedeni bu yasaklardır. Bu engellerdir. Türkiye'de arnk herkes rahatlıkla düşüp yazmalıdır." Demokrasinin korunması Demokrasinin kendisini konımasının önemine değindikten sonra, "Bütün fikirier serbest kahrsa, bir gün bir teokratik düzen, bir faşist düzen veya bir diktatörler düzeni, halkın oyuyla iktidara gelebilir mi" diye soran İnönü, sözlerini şöyle tamamladı: "Gelmemeli. Vatandaşlar akıllanm, giiçlerini kullanmalı. Oylanyla böyle bir şeye aracı olmamalı. Bunu yapacak güçte, anlayışta olduklarma inanıyoruz vatandaşlanmızın. Ama bu varsayımı da yapmak zorundayız. Yani vatandaşlarımız sağdan fikirier doğnıltusunda bir araya geleceklerdir. Türkiye'de büyük partileri var, geçmişi var, geleceği var. Halkımıza güvenerek, demokrasi içinde yerieşme, gelişmek mümkundur. Halkımıza güvenmezsek, demokrashi geliştiremeyiz. Daha başka, anayasadan kaynaklanan pek çok eksikliklerimiz var. İşçi haklan hâlâ bugün Batı demokrasilerinde olan düzeye çıkmadı. Şimdi adım adım o düzeye çıkmaya başlıyoruz. Ve ber adım ayn bir uğraş gerektiriyor. Ama böyle olduğu için de kalıcı oluyor. Böyle olduğu için de kolayhkla alınmadığı için de bir daha gitmeyecek şekilde toplumumuza yerleşiyor. Bu defa demokrasi, halkın katılımıyla, halkın desteğiyle tabii partilerin öncülüğüyle Türkiye'de yerleşiyor. Onun için de bir daha kesintiye falan ugramayacaktır." Erbakarîdan demokrasi divanı kıırma önerisi "Sen bir anayasa yapıyorsan, ben de bir anayasa yapacagım. Hadi bakalım, millet hangisini istiyor, göreceğiz. Kime yutturuyorsunuz bu oyunlan? Demokrasinin şartı var. Güdümlü demokrasi demokrasi değildir. Milletin ne istediginin tespitinin kuralı var. Herkes çocuk degil, kime yutturuyorsun? Belki benimkini istiyor millet, bırakın da ben sorayım bakalım erkeksen. 60 milyonu çocuk yerine koyuyorlar yahu. Bu düzen böyle yüriiyecek, öyle mi? Anayasamn orasını rötuş, burasım düzelteceksin. Bu neyi değiştirir? Bu işin özünü isteyen erkekler çıksın ortaya, yutturmacasını değil" sözleri üzerine salondaki bayanların "kadınlar da var" biçimindeki protestosuyla karşılaşan Erbakan, "Onlar da erkek" dedi. olmasımn yeterli olmadığını belirterek, Inönü'nün konuşmasını şöyle eleştirdi: "Dü$ünce hür olacak, ama örgütlenmeyecek buyurdular. Öyle yagma yok. Siz kümeste tavuk istiyorsunuz. Otur düşün. sırası gelince kafanı keseyim. Demokrasi ona müsade etmez. Buraya erkekçc konuşmaya geldik. Biz yıllardır bunun tiasretini çekiyoruz." tnanç ve fikir özgürlüğünün dört unsurunu, "ifade özgürlüğü, yayma özgürİüğü, örgütlenme özgüriüğü ve ögretme özgürlüğü" diye sıralayan Erbakan, "mecburi din dersi olacak mı?" diye soran bir izleyiciye. "Bir insana zorla kendi inancınızı kabul ettiremezsiniz. Ama kendi inancını kabul ettirecek olan insana da mani olamazsınız. Temel esas budur. Hodri meydan. Erkekçe gelin. Dünyaca Milletin ne istediginin samimi olarak orta kabul edilmiş bu standartlara uyarak şu ülya konulmasını isteyen Erbakan, fikrin özgür keye ilk defa hürriyeti, insan hakkını, demok rasiyi getirelim" karşılığını verdi. Düzenleme komitesine dönerek, toplantıya MÇP, IDP temsilcilerinin çoğalmadığını soran Erbakan, "Gazetelerde okuduklanmıza inanmak istemiyor>:m. Bunlardan birisini parti saymıyonız, öbürunü de faşist sayıyoruz. İyi ama bu sizin karanmz. Hani demokraside biz kendimiz ayrım yapmayacaktık, o aynmı millet yapacaktı. Bu sebepten dolayı, fikir hürriyeti dediğimiz zaman, herkes birbirini itham ettigi takdirde hiçbir şey yapamayız" dedi. Demokrasi kurultayında konuşulan konuIarı lafta bırakmamak için bir "demokrasi divanı" kurulmasını öneren Erbakan, kurultaya katılan kuruluşların hepsinin birer tane temsilci göndermesin' istedi. Herkesin bu divana Türkiye'deki faaliyetleri gelip şikâyet etme hakkına sahip olmasını istedi. Demokraside tabular olmaması gerektiği halde, Türkiye'nin tabular ülkesi olduğuna dikkat çeken Nesin, halkın sayısından çok tabular olduğunu, bunlar arasında cinsel, dinsel, askersel ve dış politika tabularının önde geîdiğini belirtti. Türkiye'de Kürt sorunu demokratik biçimde çözümlenmeden demokrasi olamayacağını savunan Nesin, "Bn insanlar Kürt olduklannı söyleyemiyorlarsa ve bunlara zorla tarih tezi uygulayarak 'Siz Türksünüz' diyorsak, 0 ülkede demokrasinin uygulanması olanağı yoktur. Bu yasalann kaldınlması için, aydınlann, partilerin çaba göstermesi gerekir. Bugün aynı felakete Türkiye dışındaki Türkler uğramaktadır" dedi. tnsanlarm her çağda, o çağın koşullanna göre tanımlandığını bildiren Nesin, 20. yüzyılın insanının "örgütsel yaraük" olduğunu söyledi. Örgütleri olmayan insamn, çağdaş insan olmadığmı vurgulayan Nesin, Türkiye'deki insanlann örgütlü olmamalan için her türlü engelin önlerine konulduğunu kaydetti. Nesin, "Çagdaş insan değilsek insan değiliz demektir" dedi. Türkiye'de demokrasinin, AT'ye girmek için bir araç olarak kullamlmak istendiğini savunan Nesin, şunları söyledi: "Bizim demokrasiyi kendi gereksinmemiz için dde etmemiz gerekir. Asıl demokrasinin sahibi böyiece olabiliriz. Yoksa başkalanna uymak için uğraşırsak. demokrasiyi bunun için kurmaya çalışırsak, kuramayacağız demektir. Bunun yasal ve yasal olmayan engelleri vardır. Ceza Kanunu'nda, 141, 142. maddeler artık bu ülkenin utanç belgeleridir. Bu maddelerin kaldınlması için, insamn komünist olması gerekmez. Yalnızca bilinçli insan olması yeler." SP Genel Başkanı Ferit tlsever, Türkiye'de 1.5 aydır 1 Mayıs yaşandığını vurgulayarak, "Bu yıl 1 Mayıs Türkiye'nin tarihinde görülrnemiş en görkemli şekilde kutlanacakbr" dedi. Müyonlarca işçinin, 9 yüdır kaybettiği haklarını elde etmek için sokağa çıktığını söyleyen tlsever, Türkiye'de iki anayasa olduğunu kaydetti. Bunlardan birinin 1982 Anayasası olduğunu ifade eden tlsever, emekçi halkı ikinci anayasayı, son aylarda arayarak meydanlarda yazdığını söyledi. llsever, Türk halkımn gereksinimlerine yanıt verecek anayasamn da bu anayasa olduğunu vurguladı. tlsever, işçilerin 1 Mayıs tşçi Bayramı'nı kutlayabilmelerinin yasallaştırılmasını istedi. "tnsan dışkısı yedirme" ve "Kasaplar Deresi" olaylannı örnek göstererek, haksızlık yapanlardan hesap sorulmadığını ve açılan soruşturmaların hemen kapatıldığını söyleyen tlsever, bu kişilerden hesap sorulmasını istedi. tlsever, bunu istemenin intikam duygusuyla ilgisi bulunmadığını kaydetti. tlsever, "Bu istekkr sadece, demokrasiye ne derece bağlı olduğumuzun, ne derece içimize sindirdiğimizin ölçüsü olmahdır" dedi. DtSK Genel Başkanı Abdullah Baştürk, demokrasilerde örgütlenmenin önemine değindi. Baştürk, sendikal hakların olmadığı veya kısıtlandığı yerde demokrasinin rafa kaldırılmış olduğunu kaydetti. Baştürk, Türkiye'de tutarlı demokrat olmanın ölçüsünün, işçi hakları ve genel grev konusundaki yaklaşım olduğunu ifade etti. TMMOB Genel Başkanı Teoman Alptürk ise sözleşmeli personel statüsünün antidemokratik olduğunu ve bu uygulamanın demokratik yollardan ortadan kaldınldığını anlattı. Alptürk, 1982 Anayasası'nın çağdaş meslek örgütlenmelerinin önüne koyduğu engellerden anndırılmasını ve demokratik bir öze kavuşturulmasının, meslek kuruluşlarımn önünü açacağını belirtti. Türkiye'de demokrasinin önündeki engeller konusunda konuşan Sadun Aren, toplumsal haksızlığın kaynağının ekonomik sömürii olduğunu bildirdi. Toplumsal haksızüklar olmasa, demokrasi denen bir şeyin de otmayacağını kaydeden Aren, TCK'nın 163. maddesinin kaldmlmasının hak aramayla ilgili olmadığını belirterek, "Oysa, TCK'nın 141 ve 142. maddeleri hak aramayı sınırlıyor. Şeriat düzeni ve din kurallanna göre Türkiye idare edilse, Türk toplumu bundan ne kazanır ki? Demokrasinin önündeki en büyük engel 141 ve 142. maddelerdir" dedi. Türkiye'de demokrasinin mücadele ile elde edileceğini kaydeden Aren, bunun da emekçi sınıfların yılgınlığını kırmakla gerçekleşeceğini söyledi. Demokrasi ve anayasa konusundaki görüşlerini açıklayan Prof. Dr. Mümtaz Soysal da anayasa metinlerinin yukanlardan aşağıya kabul ettirilen yasalar olmaması gerektiğini ifade etti. Soysal, özetle şöyle konuştu: "Eğer anayasalar toplumsal sözleşmelerse, o zaman toplum tarafından yapılmalan gerekir. Türkiye'de anayasalann hiçbirisi toplum tarafından yapılmamıştır. O zaman eğer bir anayasa yapılmak isteniyorsa, toplumun bugünkü siyasi güçlerinin tümünün göriişü alınarak gerçekleştirilmelidir. Anayasa değiştirilmek isteniyorsa, toplumun bugünkü siyasi güçlerinin kanlımı sağlanmaudır. Bundan sonraki Meclls, anayasayı değiştirecek Meclistir. Eğer erken seçim deniyorsa bugünkü partiler şimdiden anayasa değişikliğine ilişkin görüşlerini açıklamahdırlar." Prof. Soysal ayrıca özerk kuruluşlara anayasalarda önem verilmesi gerektiğini kaydetti ve TCK'nın 141, 142 ve 163. maddelerinin ortadan kaldmlmasını isteyerek "tkinci sınıf bir demokrasi yerine, birinci sınıf bir demokrasiye hazır bir toplum olduğumuzu iddia ederek işe başlamamız gerekiyor" diye konuştu. Tartışma bölümünde konuşan Haluk Gerger, Türkiye'nin dış politika tutumunu eleştirdi ve Amerikan Dışişleri sözcülerinin demeçlerini örnek göstererek, Amerika'nın Türkiye'deki militarizme destek çıktığını anlattı. Gerger, "Türk dış politikasının çatışmacı olması antidemokratikligi ve militarizmi köriiklemektedir" dedi. Vecihi Timuroğlu da demokrasinin zorun ve gücün siyasi iktidar tarafından kullanılmadığı bir rejim olduğunu, ancak Türkiye'de bunun tam tersinin uygulandığını anlattı. Prof. Muammer Aksoy da TCK'nın 163. maddesinin kaldınlmasının, özgürlükleri geliştirmek değil, özgürlükleri esaret altına alma anlamına geleceğini bildirdi. MlT'in Türkiye'nin ve solun belası olmaktan çıkarılması gerektiğini ifade eden Aksoy, insan onurunu kabul etmeyen hiçbir rejimin hürriyetle bağdaşamayacağını söyledi.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear