24 Kasım 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CUMHURİYET/12 DİZİYAZI 99 30 NİSAN 1989 Afrika'nın yarattığı sömürgeci aristokratlar Tanzanya'da da yaşıyor Klinıanjaro^nun beyazlan Kara Afrika'da Beyaz Leke NİLGÜN CERRAHOĞLÜ 1 KLİMANJARO (TANZANYA) Corrado Davico'nun yumunası gereğinden fazla pişmişti. Üzerinden dumanlar çıkan kahvesinden uzun bir yudum alan Corrado, can sıkıniısıyla kahvaltı tabağını hafifçe öne itti ve "L'seyn" diye kükredi. Sıvah tenini busbutün karartan kolalanmış beyaz garson giysisiyle masaya koşan Huseyin, ürkekçe tabağı efendisinin önünden çekti ve yumurtaları yeniden pişırmek üzere aceleyle muıfağa doğıu seğirtti. Corrado Davico, bitkin bir sesle "Göriiyorsunuz ya" dedi, "Bir yumurta pişirmesini bile beceremiyorlar." Corrado Davico'nun babası Vittorio Davico, "Mondul" kahve planıasyonunu 1931 yılında, Uganda'dan Güney Afrika'ya yaptığı bir yolculuk sırasında keşfetmişti. Klimanjaro Dağı'nın eteklerindekı bu sahipsiz yemyeşil tepelerin buyusune kapılan baba Davico, hemen oracıkta 20 bin donümlük araziyi yok pahasına satın almış ve bir çırpıda buraya yerleşmişü. 1800 metre yükseklikte, bir Ekvator ormanının eteklerinde, gözün alabildiğince uzanan ve yüzyılların el değmemiş verimliiiğine gebe olan bu topraklar, bundan böyle Davicolar'ın yazgısı olacaktı. "Mondul"un, 2 bin dönumüne kahve eken Viıtorio Davico, 2 bahçıvan, 1 aşçı, 2 hizmetkâr ve 200 kişilik bir çiftlik personeli ile Afrika'nın yarattığı o köksuz, kolonyal aristokrasinin uyeleri arasına gırmiş oluyordu. SUNUŞ "Misyonerler geldiğinde; Incil onların , topraklar Afrikalılarm elindeydi Bize gözlerimizi kapavarak dua etmesini öğrettiler. Gözümüzü açtığımızda ise lncil bizim; topraklar onların olmuştu." Kenya'nm bağımsızlığı için 35 yıl mücadele veren Jomo Kenyatta'ya ait olan bu sözler hiç zamanaşımına uğramarmş gibi. Biri Nyrere'nin sosyalizm deneyiminin süzgecinden geçen Tanzanya; diğeri siyah kapitalizmin en özgün örneklerinden biri olarak gösterilen Kenya ile Ruanda ve eski Rodezya'nm bir bölümü olan Zambiya'da geçirdiğim iki ay boyunca yalnız Afrikalılarla değil, A/rika'ya hâkim olan yeni beyaz sınıfla birlikte iç içe yaşadım. Bulduğum ve gördüğüm Afrika, bağımsızltk coşkusunun yaşandığı '60'lann duşlerini ve umutlarım yitirmişti. Kenyatta Nkrumah, Nyrere ve Samora Machel'in peşinden koştuğu "Afrikalüar için yeni Afrika" ideallgri eriyip gitmiş, Afrika bir türlü Afrikalılarm olamamıştı. Bu yazılar Afrikalüar kadar Afrika'ya hâkim olan bankaalar, teknokratlar, çiftçiler ve çeşitli uzmanlardan oluşan yeni beyaz sömürgeci sınıfı konu alıyor. Afrika'nın daha az totaliter fakat daha sofistike bu yeni sömürgecili&inden kesitler sunuyor. NİL6ÛN CERRAMOĞUI ra kıtadaki gıda üretiminin yüzde 70'ini gerçekleştiren kadınlar, en az çocuklar kadar ezik. Her gün tarla'arda en ağır işleri yapan kadınlar, akşamları cve başlarında taşıdıkları 3040 kiloluk su güğümleri ya da ısınmak, aydınlanmak ve yemek pişirmek için kullandıkları odun yığınlanyla dönüyorlar ve hemen yemeği hazırlamaya koyuluyorlar. Yemek pişirmek için geç kalmaları halinde, kadınlar da çocuklar gibi istisnasız dayak faslından geçiyorlar. Klimanjaro bölgesinde Warusha kabilesı yaşıyor Kabile şefi Mzee Mnara'nın 9 kansı. 67 çocuğu, 4050 dĞnumluk bir arazisi var. Kadınlar genellikle ağır Elektrik yok işleri yapıyorlar Elektrik, Warusha kabilesi için olduğu ka ve henüz dar, Davicolar için de bir lüks burada. Tan bağımsızlığını zanya'nın iki numaralı kenti ve turizm mer kazanmamış kezi Arusha'dan yalnız 30 kilometre uzaklıkta çocuklarına bulunan Mondul çiftliğınde elektrik yok. Bu bakıyorlar. yüzden evde çamaşır makinesi, elektrikli sü Mnara'nın son pürge gibi aletler kullanılmıyor. Ama bu bü gözdesi yük bir sorun olmuyor, çünkü butün bu işle fotoğrafta ri ayda 30'ar dolar aylık alan hizmetkârlar ya göruldüğü gibi pıyor. Akşam, karanhğın basmasıyla çalıştı pek çalışmazken, nlan jeneratör, gece yansına dek çiftlik evi diğer kadınlar nin ışıklandırılmasını ve sıcak suyu sağlıyor. örneğin yemek Akşamları saat 6'da dönen Corrado Davico' pişirrnekte ya hizmetkârlar sıcak banyosunu hazırlıyor gecikirlerse lar, perdeleri k.ıpatıp, çay servisini yapıyor dayak faslından lar. Akşam yemeği ise dakik olarak her gece geçiriliyorlar. 8.30'da yeniyor. Şöminenin başında içilen bir içki ve kısa bir sohbetin ardından 10'a doğ sure sonra dünyanın en kaliteli kahvesi olaru, NVarushalar'ın uzakta parlayan bir yıldız rak piyasaya sürülecek olan bu kahveler, bungibi seyrettikleri çiftliğin ışıkları sönüyor ve dan böyle güneşte kurumaya bırakılıyor. Bu Mondul, kendini Ekvator gecesinin arada bir sürecin sonuııda da ihraç edilmek uzere devaslan kükremesiyle bölünen uzun sessizliğiııe let denetirnindeki "cofee marketing board" bırakıyor. 'a (kahve pazarlama kurulu) gönderiliyor. Bazı gecelerde, aslanlar ya da leoparlar çift Tanzanya ekonomisinin bel kemiğini oluştuliğin bahçesine dek iniyorlar. Bu nedenle Cor ran kahve, dünya fiyatlan yüksek olduğu surado'nun gözü gibi baktığı, her gün biberon rece Klimanjaro'nun kara altını sayılıyor. Fila bir litre sut içen bambi, çiftlik evinin orta yat düştüğünde ya da 28 yıllık bağımsızlıktan sındaki avludan dışarı salınmıyor. Birkaç ay bu yana sık sık gorülduğu gibi döviz darlığı önce, evin 30 metre ötesindeki bostanda bir nedeniyle ithal edilen makine ve kamyonlaineği yiyen aslanın, Mondul'un bekçiliğini ya rın yedek parça paralarının ödenemediği durumlarda, ekonomi krizeginyor. Mondul gibi büyuk plantasyonlara nazaran, kuçuk üreticiler bu durumdan daha az etkileniyorlar. Çünkü Kenya sınırından bir saatlik mesafe binde sadık bahçıvanıyla birlikte yatan Vittorio Da\ico, Mondul'den 1 kilometre otede / UGANOA hâlâ çamurdan ve palmive yapraklarından yapılmış kulubekrde yaşayan VVarusha kabilesine de kendısini bu bukulmez gücuyle say Mbfara» dırmıştı. \Varushalann, 9 kansı ve hepsinin adını hatırlayamadığı 67 çocuğu ile 4050 dönumluk bir arazi uzerinde yaşayan kabile reisi Mzee Mnara bugun hâlâ Vittorio Davico'dan söz ederken göz yaşlarını tutamıyor. Ne zaman doğduğunu bilmeyen Mzee, yaşını bile merhum Vittorio Davico'nun yaşından nganıka Dodoma "Galiba 56 >ıl farkımız vardı" diye hesaplıü • MorogoroÖ yordu. Vittorio Davico ile aynı eski toprağın TANZANYA • ürünü olan \Varushalann kabile reisi, son yıllarda astımdan şikâyet etmekle birlikte, doktorların "yonUma, yürüme" şeklindeki ihtarlarına hiç mi hıç kulak asmıyor. Doğduğu günden beri doğanın içinde yaşamaya alışık ZAMBİYA olan Mzee Mnara, her gun ormanda ortalama 4050 kilometre yurümeden eve dönmuyor. Radyosu, televizyonu, gazetesi, kitabı olmayan Mzee için yaşam, sabahları kuşlarla uyanan ormanın sesi, golgesi, kokusu ve çocukları denli >akından tanıdığı vahşi hayvanların dünyasından oluşuyor. Mzee ve karıları Vittorio Davico gibi boylu poslu, yapılı bir adam olan Mzee Mnara, bızi kalabalık ailesiyle birlikte yaşadığı "Manjatla" denilen küçük köyünün girişinde vakur bir el sıkışı ile karşılıyor. Uzerinde eski Romalılar gibi tek omzu üzerine bağladığı kırmızı Uzerine kareli bir kumaş parçası ve Corrado'dan devraldığı eski bir >un robdöşambr ceket var. Mzee bunu palto nivetine kullanıyor ve önünu iri bir çengelli iğne ile tutturuyor. Başında ise Tanzanya yerlileri arasında bir statu sembolu gibi kullanılan yun bir bere var. Birlikte bir resim çekmek onerimi, gereküği gibi giyimli olmadığı için geri çevinyor ve bir dahaki gelişımizde, onceden haber vermemizi istiyor. Davicolar'ın giicü Vittorio Davico, vaşamı uzun bir serüven olarak görenlerdendi. Afrika'ya, Uganda'da balayında olen erkek kardeşınin ölusünü almak için gelrniş ve bir daha Kuzey Italya'nın uzun kışlanna dönmek istememişti. Bir ara, hâlâ aile albumlerinde fotoğrafları olan İııgiliz sevgilisiyle altın arayıcılığı bile yapan Vittorio Davico, Mondul'un onune çıkardığı boy ölçüşme fırsatım geri çevirememiş ve şımdi Tanzanya olan, dönemin Alman sömurgesi Tanganika'ya yerleşmişti. Şimdi bel boyundaki kahve ağaçlarının örttüğu cetvelle çizilmiş, geometrik alanlara bolunmuş ve her santimi ışlenmiş arazi uzerinde, geçit vermeyen Ekvatorormanlarını tıraş etmekle işe başlayan Davico; toprakları çevirmiş, vahşi havvanlarla mücadele etmiş, su kuyuları açtnış, makineleri getirmiş, çiftlik binalarını, yolu inşa etmiş, Afrikalılara toprağı işlemeyi öğret Tanzanyalıların yüzde 9O'ı sadece mısır unu ve sudan yapılan bir mısır bulamacını yiyor. Günde yaklaşık birkiloluk mısır bulamacının yanı sıra, bulabilirlerse bol şekerli çay içiyorlar. Arada bir olağanüstü durumlarda bir keçikesilerek yeniyor. Keyifli anlara eşlik eden tek şey ise sarma sigara. Mısır, çay, sigara ce pazarhyor. Ote yandan, iki yıl öncesine dek uygulanan bu kapalı ekonomi modelinin kaçınılmaz sonuçlarından biri olan uretim gırdileri ve kaçak tuketim malları trafiği de gene bu sınırdan ışlıyor. Afrika alışkanlığı ekonomisinin bel kemiğini oluşturan kahve, dünya fıyaîları yüksek olduğu sürece, Klimanjaro'nun kara altmı sayılıyor. Fiyatlar düştüğünde ise eşeklere yüklenen kahve yarım saatlik mesafede bulunan Kenya sınırının öte tarafına geçiriliyor. Kapalı ekonomiye sahip Tanzanya dünyanın en fakir 20 ülkesinden biri. mişti. Bu, yoktan var etme surecinin epik boyutları, donüm dönum arazinin bolluğu, kolonyalist donemin feodal mantığı, Vittorio Davico ve çocuklarına başlangıçtan itibaren ham bir guç ve her şeyin ustunde olma duygusu vermişti. Öyle ki verlileri kırıp geçiren tropik hastalıklar bile, icabında Davicolar'ın gucü karşısında eğilmişler*. 1.90 boyundaki, guçlu kuvvetli Vittorio Davico, yıllar once tutulduğu "karasu humması"na bile pabuç bırakmamış. ateşler içinde yattığı 5 gün boyunca hiçbir ılaç bulunamadtğı halde, bol bol su içerek kendi kendisini tedavi etmiş ve ayağa kalkmıştı. Şimdı çiftliğe hâkim, zumrüt yeşili bir tepenin uzerinde dev bir jakaranda ağacının di Kara altın Tanzanya Baobab ağaçlarının cömert dalları arasında kaybolan günbatımım ilk kez gördüğünüzde, jıldızların aydınlattığı gecede, uzakta dans eden Warushaların çığlıklarını duyduğunuzda, fantasîik bir düşün içinden ... ve hastalığı arabanızın önüne Davıcolar"ı olduğu gibi, buralarda kalan Avrupalıları Afrika"va bağlayan tek guç ekofırlayan zürafanın iri nomik çıkarla sınırlı değil. Avrupa'da ancak sayılı zengınin bulduğu hizmetkârlar, aşçılar, gözleriyle sadık kâhyalar, şoforler, çamaşırcılar bu alkarşılaştığınızda, tek tın kafesin bir bovutu valnız. Hâlâ vahşi cazibesinden hiçbir şev \itirmeyen doğanın gümotorlu bir Cessna vollarda yapıuçağının uçsuz bucaksız cu, toprak sefennde başkente iki gunde araba lan ve her seruvene donuşen topraklar üzerindeki ince yolculukları. kimsenin eirmediği ormanlarda duzenlenen aslan avlarının yakıcı dakikaları gölgesini izlediğinizde, Afrika'vı. 20. vuzvıldan uzak, kendi temposunda, kendi başına, kendi yasalamla yaşabu hastahğın yan muazzam bir adava donuşturuyor. Bu gdsemptomlarını siz de rip adanın kendine has dunyasına bir kez giVVarushaların çocukları beyaz patron Corrado Davico'nun kahve plantasyonunda çalışıyoriar. Daha kuçükler ise ya bebelere bakıyor ya da kabile sefinin 100 ınekten oluşan sürüsünü oöatıyoriar. (Fotoğraflar: Gian Paolo) Ince uzun ariitokral sllcn ve tokyoları ıçindeki nasırsız ayaklarından, ağır işleri 9 karısının yaptığı hemen belli oluyor. Gerçekte Mzee ve karıları arasında kendine ozgü bir sos>al duzen var. Yaşh adam arazisini karıları arasında bolmuş. Örneğin kendi paylarına duşen toprağı işleyerek muz, tütün, mısır ve fasulye cken Mzee'nin karıları, bu topraktan gelen gelirin bir kısmını kocalanna veriyorlar, geri kalanı ile henuz bağımsızlığını kazanmamış kuçük çocuklarına bakıyorlar. Mzee, ancak hastalık gibi durumlarda çalışmayan karılarınaekonomik katkıda bulunuyor. Belli bir yaşa gelen çocuklar ise Corrado'nun kahve plantasyonunda çalışıyor. Ddha kuçukler ya bebelere bakıyor ya da Mzee'nin 100 ınekten oluşan surüsunü otlatıyorlar. Genellikle günü yalnız seker pancarı emerek geçiren çocuklar, her sabah saat 6'da inekleri otlatmaya çıkıyorlar ve gün boyu başka hiçbir şey yemiyorlar. Akşamüstü 5'ten,önce "Manyatta"yadönmeleri halinde ise kırbaçla cezalandınlıyoılar. Mnara ailesinin tek gıdası Tanzanyalıların yuzde 9O'ı gibi mısır unu ve sudan yapılan bir mısır bulamacı. Günde yaklaşık bir kiloluk mısır bulamacının yanı sıra, bulabilirlerse bol şekerli çay içiyorlar. Arada bir, olağanüstü durumlarda bir keçi kesilerek yeniyor. Keyiflendikleri zaman ise tütunu kâğıda sarıp, bir sigara tüttürüyorlar. Birleşmis Milletler htatistiklerine gore kapan kurt köpeklerinin peşine düşen gözüpek leoparın, kım tarafındaıı, nasıl vurulacağı, çiftliğin gundemindekı önemli sorunlar arasında gcliyor. de olan Klimanjaro yoresinde yaşayan \\ arushalar, urunlerini ihraç etmek için kamyon gibi modern ulaşım araçları kullanmıyorlaı. Birkaç dönümluk arazi uzerinde yetiştirdikleri kahve ve tütün gibi mahsuUerini. başlarının uzerinde taşıdıkları sepetlere ya da eşeklere jükledikleri gibi. aynı ormanların, aynı kabilelerin, avnı hay vanların yaşadığı sınınn öte tarafına geçirheriyorlar. Yıllardır .lıılius Nyrerc'in liderliğinde "kendi kendine vetınek" ilkcsi ile kalk\nma mu cadelcsı vcren kapa'ı Tanzanya ekonomisinin ycrinc lib^ral, açık ekonomi modelini benimseyen Kenşa, diğer urunleri olduğu gibi kahveyi de dunvanın en fakir 20 ülkesinden biri olan Tauzamu'va nazaran daha profesyonel Afrika hastalığı Tum bu sorunlardan ve geleceğin belirsizliğinden şikâyetçi olan Corrado Davico'ya sormadan edemiyorum: "Neden bu defteri kapatıp, kendi ülkenize donmiiyorsunuz?", "Bu ihtîmali hiç düşünmedim bile" diyor Davico, hiç tereddut etmeden. "Her şeyden önce, 196Tde Njrere Afrika sosyalizmi" modelini u>gulama>a başladığında, ulkedeki tum topraklar millileştirildi. Biz Mondul üzerindeki hakkımuı ispat edip. veniden bu topraklara sahip olana kadar muthiş bir mücadele verdik. Şimdi burayı satışa çıkarsam. hangi sivri akıllı alıcı olabilir. Tanzanvalıların elinde ise buravı salın alacak bir sermave >ok. Tubii devletin biçtiği değer, gerçek değerin çok altında. Bizim gibi buralarda kalan toprak sahibi uç be> Avrupalı ailenin de burada gözu yok, cünku onlar da avnı sorunlarla iç içe >aşi)orlar. Bir de şu var: Burada bu doğava, bu engin mekânlara alıştıktan sonra, Italva'nın o daracık sokaklannın trafik güriıltusunde >aşamam olanaksız. Her vagnıur mevsiminde kahve ağaçlanndan jayılan o keskin kokuvu duvmalı, çiftliğin uslune bir bulut gibi çoken bembeyaz kahve lomurcuklarının açışını görmelivim." Klimanjaro'nun kara altını Sabahları de Huseyin'in yatak odasına getirdiğı "eariy morning lea" ile uyanan Mondul, Masai kanı taşı>an ince uzun boylu Warushalar'ın, ağaçiardan topladıkları salkım salkını kjbııklu kahvderi, özel makineleı içinde ayıklamaya başlanıasıyla hareketleniyor. Kırmı/ı kabuklarıyla bu makinelere giren kahve tanoleri yıkanıyorlar ve dikdortgen scklindcki buvuk konteynerlerin içine beya/ \c avıklanmış olarak toplanıyorlar. Bir 7> ren Bat;iılar. insan ilişkilerinden \e kendi ülkelerinin değı>en >artlarından uzak, benmerkezci evrenlerinın ortasında doğa ile baş başa vaşıvorlar. Bazıları bunu "Afrika hastalığı" diye tanımlıyor. Baobab ağaçlarının comert dalları arasında kaybolan gunbatımını ilk kez gördüğünüzde, yalnız yıldızların aydınlattığı Afrika gecebinde, uzakta dans eden VVarushalar'ın çığlıklarını dinlediğinizde, fantastik bir duşün ya da bir Walt Disney filmınin içinden çıkarcasına arabamzm onune fırlayan zurafamn uzun kırpikli iri gozlerivle ilk karşılaştığınızda. tek motorlu bir Cessna uçağının guneşten kavrulmuş uçsuz bucakMZ topraklar üzerindeki ince gölgesini izlediğinizde, bu hastahğın semptomlarını siz de hi^edebiliyorsunuz. SIRECEK yeni bir soluk... A Y L I K D E R G i l 1 Mayıs Gül Çakır • Halklaşan işçi hareketi Süreyya Örgen O işçi sınıfı çağ atlıyor Yıldınm Koç D işçi neden "açız" diyor Veysi SevJğ D h T • IraUtşnnuD Dcjraılmu i|nkjt • î» nu Cr. E : Ş« Öai •flml'ıÖul l ı p t ı • Dış» Aç^naya R»a IDai Dçnıagojıje Hıyır • ">& »çümjjıtaı" Dcmtk IOUJ ın? • Oıal :r E nftosjo' Fıyısnos^ «UbmUmi ürık, •VU0m"t IıkaA2ıh aEmınel B:r ttt 4ar• rırklı lir Târkijt İçm luıl fc lltmutil • Ca|! Yataj&mayı Duşjmoek • «oKJia Itmıl ledin lojluyu loy^oit IvıkU? Burjuııamız Nende 9 • MuUfı b a ı l ' i s HMtfi MU. Öul'm ledtfi M? ÇAĞRI Biz aşağıda ımzası olanlar DtSKLİLER, işçi sınıfınuzın yeni mücadele yöntemleriyle ivme kazandırdığı bugunlerde kitlesel 1 Mayıs kuılamalarını destekliyor ve birlikte olduğumuzu bir kez daha vurguluyonız. Siileyman Çelebi DİSK Yürütme Kurulu Uyesi Kemal Nebioglu DtSKGıdaİş Genel Başkanı Çelin Uygur DİSK Yeraltı Madenlş Genel Başkanı Al«v Ateş DlSKASİS Sendikası Genel Başkanı Ömer Ülkü DİSKOLEYİS Genel Bş.vekili Niyazi Kızılav DİSKPetkim Yürütme Kurulu üyesi Halis Dogan DtSK Devrimci Sağlıklş Genel Sekreteri Tahsin Çalışkan DISKMadenIş Yönetım Kurulu Uyesi Mebmet Atay DİSKSosyalİş Yönetim Kurulu uyesi Muslafa Aktolgalı DtSKKeramıkİş, Genel Başkanı Celal Küçük DİSK Yönetim Kurulu Üyesi DİSK Lastikİş Genel Sek. Ayhan Dümen DİSKAsterIş Genel Başkanı Eyüp Sıhatli DİSK Yeni HaberIş Genel Başkanı Kâmil Sükymanoglu DtSK Limterlş Genel Başkanı Turgut Gokdere DİSKTurizmİş Gen.Bşk. İsmail Hamamcı DİSKNakliyatİş Mali Sekreteri Besim Usta DISKTekstil Başkanvekili Nedret Çark DİSKBANKSEN Yönetim Kurulu üyesi Yusuf Baştaş DİSKTekgesîş Şube Başkanı Hikmet Ölmez DlSKDERllş Gn. Sekreteri KULTUR VE EDEBİYAT DERGİSİ MAYIS'89 TURK KALP VAKFI Kantann topu neden yef inden fırladı T*ktaş Ağaoğhj O SHP ve iktidar Sodun Aren Z "Ne okx»k şımdı" yerine "ne yapmalı şimdi" T»vflk Çavdar • Hoş geldin ya şehrı Ramazan HhamlSoytol ~ Bankodan bankayaEıdal Atabek D "Dayan. kitap ite" Reha Isvan z SHP ve gençhK Tahlr Hatiboğlu C Vedai Turkah ıle soyleşı2 Çağatay Anadol • Ormansızlaşan TOrkıye Doç.Dr. Yucd Çağtar Z "Kadın'm gunahıi Oultln Kaçmaz C Danıtov manastırının çanları Orhan lyltor • Alacak çok yol var M.S»mih Gomaimcn D Yeni bir dergı Gelecek Sodun Aren ıle söyleşı 3 Avaktopu Con Vöcel D Goruşme Reflk Durbaf Z Buyukler pastayı paylaşsın, küçukler çoplenstn M.Fırat Yanardağ Z Sınai kıtlerde verimi.iiK Nurl Karacan Z Başarısız darbenın ardından Pıof. DrJCaf»r Ütkül Z Yasalaşma surecıne tarıhsel yoklaşım ve tnr duşsei onerı Vey»l Sansözen n Spartakus olmak Ahmet Koçınoz lEdebiyatımızın Bugünü IKafka mı, Lucacs mı? Ritsos 80 Yaşında Vedat Günyol, Can Yücel, Asım Bezircı. Adalet Âğaoğlu, Ahmet Oktay, Özdemir ince. Hilmi Yavuz. Afşar Timuçin. Aziz Çalışlar. Veysel Atayman. Füsun Akatlı, Sulhı Dölek, Ergın Koparan. Feridun Andaç. Semıh Acar, Turgay Fışekçı, Adnan Özer. Ömer Ateş. Özal'ı Aşmak İçin Osman Ulagay 2.BASKI Tuıtıye 1360 krte Oza. Oiayı •' j ' Yossa Tunkıye jı UUmı ba iusent frr. pturme çtîma Turkîyer,:nl>açına|fiten UÜftsiî bir nstkatı" nifttl 9 Voksa kfiBUertı kmıl kesutden »luıı ınaanltfm tşgıJtnt e yerit yenne o i 8ey e Oıa. neltr vuttedem umut 1 MAYIS'DATÜM BAYİLERDE ÇIKTI KADIKOY 2. SULH HUKUK HÂKİMLtĞİ 1988/281 Ter. Muris Anesti Penbezünbül'ün vefatı nedeniyle terekesine hâkimliğimizce el konulmuş olmakla, Muris Anesti Penbezünbül'ün mirasçıları olan Anastasiya Penbezünbul, Tanaş Penbezünbül'ün adresi tespit edilemediğinden duruşma günü olan 11.5.1989 tarihinde hazır bulunmalan tebliğ yerine kaim olunur. 19.4.1989 İçki ve Sigaradan. düzensiz beslenmeden kaçınınız... 175 12 44/45148 58 66 373 69 57 AFA YAYINLARI AFA Yaytncti* A Ş Babtalı Cad Sıhhrye Ap 1^/8 CaQa<o0luISTANBUL
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear