24 Kasım 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
30 NİSAN 1989 CUMHURİYET/13 Ek ntikleer silah Sovyet Büyükelçisi Albert Şergeyeviç Çernişev, Ankara'daki görevini, özellikle "halkla ilişkiler" alamnda sürekli puan kazanarak 1987 yılından beri başarı ile yürütüyor. Bu süre aynı zamanda Sovyetler Birliği'ndeki "glasnost" ve "perestroyka" süreçlerinin geiiştirilmeye çalışıldıgı yıllara rasthyor. Bu çerçevede de TürkSovyet ilişkilerinin bir "bahar" dönemine girdiği gözleniyor. Ancak sorunların bulunmadığı da söylenemez. Şu anda NATO çerçevesinde büyük tartışmalara neden olan taktik nükleer silahların modernizasyonu konusu iki ülke arasında potansiyel bir "kara kedi" olarak duruyor. Nitekim Büyükelçi Çernişev, Türkiye'nin konvansiyonel güçlerinde "makul olmayan ölçülerde" modernizasyona gitmesi ve Sovyetler Birliği ile sınırlarına yeni nükleer silahlar yerleştirilmesi durumunda bunun "doğal olarak ilişkilerde etkisini göstereceğini" söylüyor. Büyükelçi Çernişev'le muhabirimiz Semih İdiz Ankara'da konuştu. SövyetlerBirliğVninAnkamBüyükelçisiSergeyeviç Çernişev: etkiler mak isterim. Bu konuda Sayın Evren'e Sovyet yönetiminin teşekkürlerini resmen bildirdim. PAZAR KONUĞU A L B E R T S. ÇERNİŞEV Albert Şergeyeviç Çernişev 1936'da doğdu. Moskova Uluslararası İlişkiler Enstitüsü 'nü bitirdikten sonra 19591967 yıllannda Dışişleri Bakantığı 'nda çalıştı. 1967 yılından itibaren SSCB Vietnam Büyükelçiliği'nde görev yapan Çernişev, 1971 'de merkeze döndü. 1976 yılından itibaren dışişleri bakanı özel danışmanlarından biri olan Çernişev, 1985'te bakan danışmanlığma ve SSCB Dışişleri Bakanlığı Istişare Kurulu üyeliğine atandı. 1987'den itibaren SSCB Ankara Büyükelçisi olarak görev yapıyor. Çeşitli uluslararası konferans ve toplantılara da katılmış olan Çernişev'in, SSCB dış politikası ve uluslararası ilişkiler sorunlan ile ilgili birkaç kitabı var. TICARET ARTMALI 3u arada, ekonomik ilişkilerimizde de büyük canlanma görülüyor. Evet, Türkiye'nin ve Türk iş çevrelerinin Sovyet pazarına duymakta olduğu ilgiyi büyük memnuniyetle karşılıyoruz. 1986 senesinde, iki ülke arasındaki ticaret hacmi 350 milyon dolardı. Geçen sene bu rakam, iki misli arttı ve 700 milyon doları aştı. Bizim kanaatimize göre bu sene, iki ülke arasındaki ekonomik ilişkilerin hacmi bir milyar doları aşmalıdır. Genel olarak bizim gibi iki büyük ülke için normal ticaret hacmi 34 veya 5 milyar dolardır. Ümit ediyoruz ki önümüzdeki senelerde bu rakamlara da ulaşılabilir. Bu arada normal alışverişin dışında, yeni işbirliği şekilleri de ortaya çıkıyor. Türkiye'den mal ve hizmet alabilmemiz için Türkiye tarafından bize verilen kredi bir misaldır. Aynca biz, Türk tarafına Sovyetler Birliği'nde kredi karşılığında çeşitli müteahhitlik işleri önerdik. lyi bir perspektifi olan bir işbirliği alanı da gemicilik. Türk şirketlerince Sovyetler Birîiği için gemi insaatına ilişkin bir anlaşma imzalandı. 12 gemi inşa edilmeye başlanmıştır. Zengin perspektifi olan bir diğer alan da turizm. Bu çerçevede Türkiye'nin Akdeniz kıyısında bir Rus tatil köyünün kurulmasını düşünüyoruz. Bizim turistlerimiz gemilerle Boğazlardan geçiyor, ama Türkiye'de kalmıyorlar. Bir tek, Kapalıçarşı'ya uğruyorlar. edilen belge uyarınca her ülke, ikili olarak diğer ülkeden insan haklanna riayet edilmesi konusunda bilgi isteyebilir. Saklamadan söylememiz gerekir. Türkiye'de insan haklanna nasıl uyulduğu bizim ilgimizi çeken bir husustur. Türkiye'de Sovyetler Birliği'nde insan haklanna nasıl uyulduğu konusuna ilgi duyuyor, ama bunu öyle yapabiliriz ki aramız hayatımızın sonuna kadar açık kalır. Biz görüşlerimizi saklamıyoruz, ama bu görüşlerimizi normal şartlarda ve normal ortamlarda belirtiyoruz. Çünkü burada da bir sürece ihtiyaç var. Türkiye ile Bulgaristan arasındâki sürtüşmelere gelince; biz şu kanaatten hareket ediyoruz. tnsan haklanna her ülkede riayet edilmelidir. insan hakları her yerde saygı ile karşılanmalıdır. Ama aynı zamanda sabır ve akıl çağrısında da bulunuyoruz. Güç de olsa görüşme ile Bulgaristan T,ürkiye sürtüşmeler arasındâki SÖYLESİ SEMİH İDİZ ISayın Büyükelçi, Sovyetler Birliği'nin sadece Türkiye ile değil genelde uluslararası iHşkilerinde son yıllarda önemli gelişmeler görüyoruz. Buradaki temel etmenler nelerdir? Daha •önce olmayıp şimdı olan unsurlar nelerdir? Daha önce bulunmayan ve şimdi olan unsur tabii 1985 senesinin nisan ayında ortaya çıkan perestroykadır. tkinci Dünya Savaşı'ndan 1985 senesine kadar belirli bir uluslararası ilişkileı sistemi söz konusuydu. Bu sistemin perde arkasında karşılıklı olarak korkutmak amacıyla bulundurulan nükleer silahlar vardı. Bu silahlann bir ölçüde caydına fonksiyonu olmuştur ve büyük savaş patlak vermemiştir. Bunu kabul ediyoruz. Fakat fizikte "istikrarlı deage" ve "istikrarlı obnayan denge" labirleri vardır. Yani bu istikrarsız bir barıştı. Gorbaçov ve arkadaşlan yönetime geldikleri zaman vardı kları sonuç bu durumun böyle devam edemeyeceğiydi. Zira bu durum bir gün insanlığı geri dönülemeyecek bir felakete sürükleyebilirdi. Sovyetler Birliği olarak bunun her türlü manüklı çerçevenin dışına çıktığını anladık. Işleri böyle devam ettirmek mümkün olmadığına göre ne yapümalıydı? Işte böylece 2000 yılına kadar nükleer sılahsız bir dünyanın kurulması progranu ortaya çıktı. Bu program Gorbaçov'un programı olarak tarihe geçmiştir. Böylece Amerikalılar ile stratejik silahlarda indirim yapılması için görüşmelere başladık. Ondan sonra orta ve orta kısa menzılli füzelerin yok edilmesine ilışkin görüsmeJer yapıldı ve bir antlaşmarun imzalanmasıyte sonuçlandı. Şimdi taktik nükleer silahların azaltılması ve ondan sonra tamamıyla ortadan kaldırılmasıru öneriyoruz. ITürkiye şu anda konvansiyonel silahlann modernizasyonuna büyük önem veriyor. Tarihi nedenlere dayanarak kendi savunma sanayisini kurmak istiyor. Bu alanda daha bağımsız olmak istiyor. Türkiye'nin bu çabalarını nasıl değerlendiriyorsunuz? Ordular, genel olarak şu veya bu şekilde bu süreç içerisindedirler. Bu kaçınılmazdır, ama sorun, ölçü sorunudur. Eğer eskilerin yerine gelen silahlann birkaç misli daha fazla tahribat gücü varsa, ki bugün konvansiyonel silahlar, tahribat gücü açısmdan nükleer silahlara yaklaşmak üzeredir ve eğer böyle bir modemizasyonun yapılması sınırlarırruzın yakınlarında söz konusu ise bunu dikkate almadan geçemeyeceğiz. Eğer yine Lance2'ler ortaya çıkarsa onları da dikkate almadan geçemeyeceğiz. Şayet yeni nükleer silah taşıyan uçaklar söz konusu ise bu yine dikkatimizi çekecektir. Bunlar makul çerçevenin dışına çıkacak olursa biz de gereken tedbirleri almak zorunda kalacağız. Doğal olarak bunlar iliş KÜLTÜREL İLİŞKİLER canlanma var. ~~ kültürel ilişkilerimizde de bir Kültürel ilişkilerimiz çok hızla gelişiyor. Bugünlerde kültürel alandaki Sovyet:Türk ilişkilerinin hacmi, Sovyetler Birliği'nin birçok Ortadoğu ulkesi ile olan kültürel ilişkilerin hacminden fazladır. Ankara, Istanbul ve lzmir festivallerine her zaman faal olarak katılıyoruz. Sizin sanatçılannız da gidiyorlar. Bugünlerde Sezen Aksu, Sovyetler Birliği'ne gitmeyi düş'ünüyor. Aynca bu sene kültür ve bilim alamnda iki senelik bir plan imzaladık. Muhteviyatı açısından çok yoğun bir plandır. Kültür anlaşması da parafe ıdilmiştir. Bu anlaşma Sovyet Dışişleri Ba konusunda biz şu kanaatten hareket ediyoruz: İnsan haklanna her ülkede riayet edilmelidir. İnsan hakları her ülkede saygıyla karşılanmalıdır. Ama aym zamanda sabır ve akıl çağrısında da bulunuyoruz. Güç de olsa görüşmeİer yapılmalıdır. Geniş protesto kampanyalarından ve ülkeleri olumsuz yönde etkileyebilecek davranışlardan kaçınılarak sorun görüşmeler yoluyla halledilmelidir. ler yapılmalıdır. Geniş protesto kampanyalarından ve ülkeleri olumsuz yönde etkileyebilecek davranışlardan kaçınılarak; sorun, görüşmeler yoluyla halledilmelidir. Ülkelere olumsuz etkide bulunabilecek davranışlar mantıkh bir yol değildir. Uluslararası ilişkilerde bu tür sorunlar böyle halledilmez. Uzlaşma yolları bulunmahdır. Mesela Batı Almanya, ülkemizde yaşayan Alman asıllı azınlıklarla ilgili olarak böyle gösterici yahut da baskıcı bir tutum edinmemiştir. Bizim ile olan sorunların çözüme kâvuşturulması gerektiği yönünde bir tutum edindiler ve ülkemizi terk etmek isteyen Almanlar var ise bu konuları görüştüler. Ülkemizi terk etmek isteyen Almanlar, büyük ölçüde gidiyorlar Batı Almanya'ya. Butün burflara ek olarak şunu da söylemek isterim. Bulgaristan bize dost ve müttefik bir ülkedir. Türkiye de bize dost ve iyi komşu bir ülkedir. Biz her iki ülke arasında iyi ilişkilerin otmasından yanayız ve bu yönde bize düşen ve elimizden gelen ne varsa onu yapmaya hazırız. I Ancak başta ABD olmak üzere diğer bazı NATO ülkeleri, Varşova Paktı'nın taktik nükleer silahlarda üstünlüğü olduğunu, bu nedenle taktik nükleer silahların modemizasyonunun büyük önem laşıdığını betirtiyorlar. Doğnı. Varşova Paktı ülkelerinin taktik nükleer füzeler açısından belli bir üstünlüğü var, ama bu, mevcut nükleer füzelerin modernizasyonu veya 480 km. menzilli Lance2 gibi yeni füzelerin ortaya çıkması için bir neden değil. Bunlann modernizasyonu ve artünlması değil, azaltılması ve tamamıyla ortadan kaldırümasından yanayız. Biz taktik füzelere ilişkin üstünlüğümüzün ortadan kaldırüması için görüşmeler yapmaya hazırız ve bunu öneriyoruz zaten. Ancak taktik nükleer silahların bir kompleks içinde görüşmesinden yanayız. Yani sadece üstunlü, ğe sahip olduğumuz taktik füzelerin değil, aynı zamanda NATO'nun çok büyük bir üstünlüğe sahip olduğu taktik nükleer silahlar taşıyan uçaklar, ile nükleer başlıklı mermileri atabilen obüslerin de görüşülmesinden yanayız. NATO biziın bu önerimizi kabul etmiyor. Karşı çıkıyor. MİLLIYETÇILİGI 'rmenistan Cumhuriyeti'nde yapılan bazı açıklamalarda, ' 'Ermeni soykınmından'' söz edilerek Türkiye'ye atıflarda bulunuluyor. Bu arada, isterSovyetdergisi "New Times" olsun, ister "Moscow News" Gazetesi olsun, depremden sonra Ermenisıan 'a yapılan en küçük yardımları bile bildirirlerken, Türkiye 'nin yaptığı yardıma hiçbir atıfta bulunmadılar. En azmdan ben göremedim. Niçin böyle oldu? Sizce Ermeni milliyetçiliği ilerde iki ülke arasında bir sorun olabilir mi? Ülkemizde perestroyka ve demokratikleşme süreçleri genel olarak iyi gidiyor, ama bu süreç içerisinde bazı olumsuz unsurlar da ortaya çıkıyor. Aşın müliyetçi unsurlar yalnız Ermenistan'da değil aynı zamanda bazı Baltık cumhuriyetlerinde, Gürcistan'da ve diğer yerlerde de kendini göstermeye başlıyor. Ama bu unsurlar belirleyici rol oynamıyorlar. Bunlann rolleri abanılmamalıdır. Bu unsurlann, Türkiye dahil diğer ülkelerle ilişkileri otumsuz yönde etkilemeleri kesinlikle söz konusu değildir. Türkiye'nin Ermenistan'a gönderdiği yardıma gebnce; biz bu yardımı takdirle karşılıyoruz ve çok minnettarız. Sovyet yönetimi adına Türk yönetimine ve Türk Kızılay Derneği'ne, Ermenistan'a gösterilen yardımdan dolayı resmi teşekkürlerimizi bizzat ben iletüm. Basınımızı yakından takip etmedim, ama Sayın Evren, Sayın Özal ve Sayın Yılmaz'ın gönderdikleri başsağlığı dileklerini bizim televizyonda verdiler. Bazı gazetelerde Türk yardımına ilişkin haberler de gördüm, ama New Times Dergisi'ne gelince, bir şey söylemenı çok zor. Modernizasyon uyansı Sovyetler Birliği'nin Ankara Büyükelçisi Çernişev, konvansiyo dan geçemeyiz" diyor. Çernişev benzer bir uyanyı Lance2 kısa menzilli füzelerin ortaya nel sılahların yıkım gucü açısından nükleer silahlara yaklaştığını söylüyor ve "Bu silahiar çıkması ya da yeni nükleer silah taşıyan uçaktann söz konusu olması halinde de gundeme daki bir modernizasyon sınırlarımızın yakınlarında söz konusu olursa bunu dikkate alma getirebileceklerini söylüyor. (Fotoğraf: Barış Bil) kilerimizde etkisini gösterecektir. Kaldı ki ordulann geniş modemizasyonunu zorunlu kılan gerekçeler de artık yavaş yavaş kalkmaya başlamıştır. Tehlike seviyesi yavaş yavaş aşağıya doğru inmektedir. Orta menzilli füzeler yok edilmektedir. Biz ordumuzda 500 bin kişilik bir indirim için tedbirler alıyoruz. Tanklanmızın sayısım azaltıyoruz, toplarımızı da önemli ölçüde azaltıyoruz. Tek yönlü olarak birkaç Varşova Antlaşması üyesi ülkeden taktik nükleer füzeleri çekiyoruz. Doğu Almanya'da bulunan birliklerimizi sırf savunma yapabilecek şekile getirmek için önlemler alıyoruz. Oradan hücum yapabilen birliklerimizi geri çekiyoruz. Geniş planda askeri doktrinimizi, savunmaya yönelik olarak değiştiriyoruz. dık. Birincisi, sadece kendi ülkemızın çıkarlarıru değil, karşı ülkenin çıkarlannı da anlayışla karşılamak ve ona gereken saygıyı göstermek. tkincisi ise karşı ülkenin politik seçeneğine saygı duymak. tşte bu yaklaşım içerisinde ikili ilişkilerin daha da ıyiieştirilmesi yönünde ABD ile Avrupa ile Türkiye dahil olmak üzere diğer komşu ülkelerimizle olumlu adımlar atmaya başladık. Türkiye'yi nasıl var ise öyle kabul etmemiz gerekiyor. Türkiye'yi çok önemli bir komşu olarak görüyoruz. Türkiye, gerek arazisi gerek nüfusu açısından küçük değil büyük bir ülke. tnkâr edilemeyecek bir husus daha var. O da Türkiye'nin hızla gelişmesidir. Üstelik ülkelerimiz komşu olan ülkelerdir. Bu nedenle ilerde nasıl yaşamamız gerektiği konusunda devamh düşünmemiz gerekiyor. Y'Yeni düşünce" diye lanımladığımız gelişme çerçevesinde son yıllarda meydana gelen değişikliklerin Türkiye ile ilişkilerinize yansıması nasıl oldu? Uzun yıllar biz Türkiye'yi nükleer silah bulunduran bir NATO üyesi ve bizim açımızdan diğer bazı olumsuz unsurlan olan bir ülke olarak gördük. Yaklaşımımız bu olumsuz unsurlar üzerinde yoğunlaştı. Ama sırf bu hususları göz önune almakla ilişkilerimiz durgun kalacaktı. İlişkilerimizi geliştirmek için dikkatlerimizin ağırlık noktasını bizi birleştiren unsurlara çekmemiz gerektiği sonucuna vardık. Şimdi ağırhkb olarak iki ülkeyi birleştiren alanı mümkün olduğu kadar genişletmeye ve dolayısıyla iki ülkeyi ayıran alanı daraltmaya çalışmaktayız. Politik alanda ortak noktalanmız, aynı görüşleri paylaştığımız konular az değildir. \Bu ortak noktalardan birkaçını sayabilir kam'nın Türkiye'ye yapacağı ziyaret sırasında imzalanacaktır. Kültürel ilişkilerin yam sıra askeri düzeyde yapılan temaslar da var. tki ülke Silahlı Kuvvetleri, genelkurmay başkanlan seviyesinde ve onlann bırinci yardımcıları seviyesinde düzenli, karşılıklı ziyaretler yapıyorlar. tlişkilerimiz bunun gibi hassas bir alanda dahi geliştiğine göre bu ilişkilerin genel olarak çok iyi bir seyir içerisinde bulunduğunu söyleyebiliriz. NÜKLEER SİLAHLARIN SIFIRLANMASI • ^ • • A a / 7 1 çıkarken INF'lerde uygulanan mantığı öne sürüyor. Yani, "bir yandan modernizasyon ve gerekirse konuşlandırmaya gidelim, diğer yandan denetlenebilir indirimlere ilişkin sağlam temele dayanan görüşmeleryapalım"diyor. Ktsacası nükleer silahların mevcut uluslararası konjonktürde kısa sürede sıfırlanması biraz hayal olarak görülüyor. Bunun yıllarca sürecek zorlu müzakereleri gerektireceği, bunlar sürerken de güvenlik boşluğu olmamalı diye düşünülüyor. Aslında mantıklarını anlıyorum. Korku ve baskı unsurunu muhafaza etmek amacıyla nükleer silalılan caydırıcı bir güç olarak istiyorlar. Başta ABD olmak üzere NATO ülkeleri nükleer silahlardan sonuna kadar vazgeçmek isteraediklerini, bunlann sonuna kadar yok edümesinden yana olmadıklarını söylüyorlar. Gerekçe olarak da "ilerde her şey olabilir. Birileri böyle silah edinebilir ve kendi şartlannı ortaya koyabilir. Teröristler de söz konusudur. Onun için biz belli bir ölçüde nükleer silah bulunduralım, böylece barış ve istikran bu yolda sağlayalım" diyorlar. Ama nükleer faktör kalıyor. Dolayısıyla devamh olmayan bir banş söz konusu oluyor. Biz buna karşıyız. • • ^ B Ancak çeşitli yerlerde bölgesel düzeyde cereyan eden şiddetli çatışmalar, uluslararası düzeyde istikrarsızhk yaratmıyor mu? Zannedersem Batı biraz da bunu göz önünde bulunduruyor. Batının ileri sürdüğü bu gerekçelere karşılık olarak bir uluslararası güvenlik sisteminin kurulmasını önerdik. Öyle bir sistem ki bunun içerisinde her ülke, kendisini güvenlikte hissedecek. Bu sistemin kurulmasında da bizim kanaatimize göre Birleşmış Milletler'e büyük rol düşüyor. Bu süreç çerçevesinde diğer sorunlar da çözüme kavuşmalıdır. Bu da artık başlamıştır. Mesela bizim açımızdan Afganistan örneğini getirebilirim. Oradan askerlerimizi çektik. Diğer yandan Kamboçya'da olumlu gelişmeler kaydediliyor. Angola'da da olumlu gelişmeler gördük. Bu sorunların kesin çözüme kavuştuğunu söylemiyorum, ama nihai çözüm konusunda ümitli olmak için her çeşit gerekçe ortaya çıkmıştır. Ortadoğu sorununda.büyük olmasa da bazı olumlu gelişmeler kaydediliyor. Kıbrıs sorununa gelince; toplumlararası görüşmelerin başlaması ve devam etmesi çok olumlu bir unsur oluşturmaktadır. Tabii bu, kolay olmayan bir süreçtir. Belki uzun zaman alacaktır, ama başka bir yol yoktur. Devamh bir barışa erişmek için mutlaka bu yolu katetmeliyiz. INSAN HAKLARI VE BULGARISTAN tAvrupa'da "AGtK süreci" son Viyana toplanusından sonra artık daha da önem kazandı. yıhnda iki ülke arasında ticaret hacmi 350 milyon dolardı. Geçen yıl bu rakam iki kat arttı ve 700 milyon doları aştı. Bizim kanaatimize göre bu sene iki ülke arasındâki ekonomik ilişkilerin hacmi bir milyar doları aşmalıdır. Genel olarak bizim gibi iki büyük ülkenin ticaret hacmi 34 veya 5 milyar dolardır. Ümit ediyoruz ki bu rakamlara ulaşılabilinir. Taktik nükleer silahlara ilişkin görüşmelerin yapılmasını öneriyoruz. Bütün bunlann ışığında kendiniz bakm, nükleer ve konvansiyonel silahlann modernizasyonu nasıl gözükebilir? misiniz9 IKILI İLİŞKİLER Bu aşamada ikili ilişkilere dönecek olursak, ülkeniz ile Türkiye arasında son yıllarda gelişen ilişkileri nasıl değerlendiriyorsunuz? Bu ilişkilere yaklaşımınız nedir? tkili ilişkiler konusunda şu iki basit sonuca var Mesela silahsızlanma alanım ele alırsak, Türkiye'nin INF Antlaşması'nı ve bugün Sovyetler Birliği ile ABD arasında yürütülmekte olan stratejik silahlarda yüzde 50 indirime gidilmesine ilişkin görüşmeleri desteklediğini biliyoruz. Kimyasal silahların azaltılması, yok edilmesi ve yasaklanması konusundaki tutumlanmız da aynı. Diğer alanlarda da mesela Ortadoğu sorununun çözümu, İranIrak Savaşı'nın çözümlenmesi, Güney Afrika ve Orta Amerika'daki durumların çözüme kavuşturulmasına ilişkin görüşlerimiz de aymdır. Türkiye'nin Afganistan'la ilgili tutumunu da oldukça esnek bir tutum olarak değerlendiriyoruz. Türkiye, Afganistan'da geniş tabanlı bir koalisyon hükümetinin kurulmasından yanadır. Biz de aynı görüşü paylaşıyoruz. Türkiye'nin Afganisıan'da esir düşen Sovyet askerlerinin salıverilmesi konusundaki tutumunu da özellikle hatırlatmak isterim. Sayın Cumhurbaşkanı Evren'in Pakistan'da mücahitler ile yaptığı görüşme sırasında bu konuyu ortaya koymasını da hatırlat nükleer silahlara yetişmek üzeredir. Eğer böyle bir modernizasyon yapılması ! sınırlarımızın yakınlarında ise , bunu dikkate almadan I geçemeyeceğiz. Eğer yine ! Lancr 2'ler ortaya çıkarsa onları da dikkate almadan geçemeyeceğiz. Eğer yeni nükleer silah taşıyan uçaklar söz konusu ise bu yine dikkatimizi çekecektir. İnsan hakları konusu da bu sürecin başlıca unsurlarından birisini oluşluruyor. Bu süreç çerçevesinde 1991 'de önemli bir insan hakları konferansına ev sahipliği yapacak olan Sovyetler Birliği'nin bu bağlamda aynca bölgesel istikrartn sağlanması açısından TurkBulgar ilişkiterinin duzeltilmesinde oynayabileceği bir rol var mı sizce? Bizim insan hakları konusunda çok aktif tutunVumuz var. İlk once bu ise kendimizden başladık. Bu konuda ülkemizde çok ciddi değişiklikler oldu ve bu değişikliklere devam edilecektir. Bugün dunyada hiçbir ülke yoktur ki insan haklafı sadece orada ihlal edilsin veya sadece orada insan hakları hiç ihlal edilmesin. Viyana'da yapılan konferans sonunda kabul B,'ugüntahrip gücü açısından konvansiyonel silahlar BASIN VE TANITIM ovyet basınında Türkiye ile ilgili genel haberlere geniş yer veriliyor mu? Doğrusu önceden Türkiye \e SovyetTürk ilişkileriyle ilgili haberler çok az yazılıyordu. Türkiye'ye ilişkin haberler basınımızda artık daha fazla yer almaya başlamıştır. Mesela Pravda Gazetesi'nin şimdi Beyrut'ta bulunan muhabiri, geçenlerde buraya geldi ve Sayın Mesut Yılmaz ile Sa\ın İnal Batu (Dışişleri Bakanlığı sözcüsü) ile görüşmeler yaptı. Bunun ardından Türkiye'deki hayat ve TürkSovyet ilişkileri ile ilgili büyük bir makale çıktı. Yine Pra\da Gazetesi'nde Türkiye'deki tiyatro hayatına ilişkin bir yazı çıktı. Mosco». News Gazetesi'nde geçenlerde SovyetTürk ilişkileri ile ilgili büyük bir yazı çıktı. Moskova Radyosu da Türkiye'ye büyük önem veriyor. Bu arada bazı Türk gazetelerinin muhabirleri Moskova'ya akredite oldular. Böylece gazetelerinizde Sovyetler Birliği'ne ilişkin haberler daha objektif ve olumlu yönde değişmektedir. Aynı sureç bizim basınımızda da gerçekleşmektedir. Sayın Büyükelçi, son bir soru sormak istiyorum. Sizi burada artık bir şahsiyeı olarak tanıyoruz. Basında sık sık yer ahyorsunuz. Elçiliğinizde resitaller düzenleniyor, guzel paniler veriyorsunuz. Kısacası, "halkla ilişkiler" işini artık Amerikalıtardan bile daha iyi becenyorsunuz gibi görıinuyor. Başarınızm sırrı nedir? Başarımın nedenini yine perestroyka olujturuyor. Tabii burada Türkiye'deki ortamın da buyuk önemi var. Çok güzel bir ortam oluşturuyoruz. Ben burada büyükelçi olarak elimden gelen ne varsa hepsini yapmaya çalışıyorum, ama ben büyük bir mekanizmada, bu\ük bir süreç içinde labircaizse. kuçük bir çivivim. Amerikalılar ile rekabete gelince; sırf bu alanda bir rekabet olursa. bu her üç ülkenin yararına olacaktır. Amerikalılar da Türkiye'de bu konularda aktif olsun isteriz.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear