26 Aralık 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
Cumhuriyet Sahîbi: Cumhuri>et Maıbaacılık ve Gazeıecihk Türk Anonim Şirketi adma N*dir NMÜ • GCTKI Yayin MUdünl: H*su Ccmal, Muessese MadOrü: EmİK l şıklıgil, Yazı Islen Müduru: Okı» Gönnuüı. • Haber Merktzi Mıldürü: Vılçıa Bıycr. Sayfa Düzenı YönetnKtıi: Ali Acmr, • TimsUciler: ANKARA AMntt Tın, İZMİR: Hikmel ÇcUnkjrjn, ADANA. Cclml BışUnipç. lstanbul Haberfcri: Erhn Akvüdc Dış Haberler: Ergun Bala, Ekooomi: Cengiz TurtiM, Kültur Cdal Üster. Spor Danışmanı: AMulkadir Yıicttann, DUzeltme: Rcfik Durbaş, Araşurma: Şahin \lp»>. IjSendika: Şâkr u Kcuod, Yurt Haberlen: Neciicl D o t u , Dızi Yazılar: Kcrem Çalışkan. # Koordinatör: Ahmel Korulsan, • Mali IŞICT: Erol Erkn, # Muhasebe BalcM \tmtt • BütçePlanlama: Scvgi Omubepotlu • Rcklam: Ay?t Tem, Ek Yayinlar. H0I71 Akyol # tdaıc: Hueyta Gftrer, Işlamt: Öadcr Ç«Uk, Bilgitşlem: Nail InaL Basan ve Yajn: Cumhurijet Mubuoiık vt Gazoeolik TA.Ş. TOrt Ocagı Cad. 39/41 Cltalotlu 34334 In PK: 246lsunbul Td: 512 05 05 (20 lnt), Tdet 2224* Fuc (1) 526 «0 72 • Bürolar Aakan: Zıyı Gakalp Blv. Inkılap S. No: 19/4, TU: 133 II 4147, Töo; 42344 Fsc (4) 133 I! 41/428 0 tmin H. Zıyl Blv. 1352 S2/3. Td: 13 12 30. TOot 52359 F u (51) 19 53 60 ~ e IrKJnü Cad. 119 S. N K 1 Kal 1, Id: 19 37 52 (4 hml), TUo; 62135. hjc (71) 19 37 52 TAKVİM: 30 NİSAN 1989 Irasak: 4.19 Güneş: 5.57 öğle: 13.06 Ikindi: 16.56 Akşam: 20.05 Yatsı: 21.37 Ramazanda dini turlar, her türden satıcılar ve turistlerle renklenen bir dünya Süleymaniye Günleri NECATİ GÜNGÖR Eurovisionu katılacak ekip Upuzun bir otobus, 302 Mercedes, Süleymaniye'nin daracık, ama hareketli sokaklarından hızlı ve usta manev ralarla çıkıp, cihan padişahı Kanuni Sultan Süleyman Han'ın namına yaptırılan ve dahi onun adı gibi dıllere destan olan görkemli caminin dış kapısı önünde "zınk" gibi duruyor... Mavi gömleği uniformayı andıran orta yaşlı şoför, "kırt kırt kırt" sesiyle el frenini de çekip işi sağlama aldıktan sonra kapılan açıyor. Romatizmalı, yorgun, otura otura uyuşmuş bacaklarıyla bir bölük yaşlı kadın sökün ediyor. Kimileri yaşlılık gözluğü takmış burnunun ustüne; hepsi başörtülü ve hepsi şalvarlı! Hiç ölmeyeceklermiş gibi yaşamaya tutkun, yarın öleceklermiş gibi ahiret kaygısına duşmüşler... Tutkuları ve kaygıları yuzlerinden okunuyor adeta... Şiveleri Balkanlı, tenleri akça pakça... Camiden çıkanlar Sultan Süleyman'ın Satıcı tezgâhları sıralanıp gidiyor sandukasına yüz sürmeye koşuyor. Süleymaniye'nin dış avlusunda: Yeşil Ellerini sandukanın yeşil örtüsüne ve namaz takkeleri, kırmızı Osmanlı fesleri, buram buram esanslar, Anadolu sedef kakmalı parmaklıklara sürüp yüzlerine götüren kadınlar kubbedeki işi nakışlı çoraplar, Bursa dokuması yıldız ışıltılarının gizini bir türlü namazlıklar, işlemeli başörtüler, renk çözemiyor ve dönüp dönüp bakmaktan renk ışıl ışıl tespih dizileri, hurmalar, namlı vaizlerin avaz avaz son kasetleri... alamıyorlar kendilerini... Bakmaya doyamadıkları bir başka taş da türbenin Kasetçinin yanında dini kitaplarla kapısına gömülü Haceri Esved parçası... turistik broşürler birlikte satılıyor. besi var. Kapı kilitli; içinde neler olduğu belli değil; ama orasının ne olduğunu anlamak için, hatun kişilerin aralanndaki konuşmalara kulak vermek gereki "Ha, orası mı, Meryem Anamızın türbesi..." Yazık ki buraları ziyarete gelen Hıristiyanlar, Hürrem Sultan'ın, aslında Meyrem Ana olduğunu bilmiyorlar! türbelerini gezip en son buraya gelmiş. Toplam 117 türbenin, 12 türbedanndan biri. 170 bin lira aylıkla ev geçindiriyor ve Allah rızası için olmasa, bu işe katlanılmayacağını özellikle vurguluyor... Çünkü, "Yalnızca türbedar degil, aynı zamanda bu degerli yapılann bekçisiyiz!" diyor Yıldırım... "Yirmi beş santimi kırk •nilyondan fazla eder şu gördüğünüz tarihi çinilerin. Öyle antika... Alhnı gümiişü, var ayncana... Almanlar, Hürrem Sultan Türbesi'nin çini panosunu çaldılar; ama yakaladık onlan... Mesai saatimiz belli değil, gece giındüz bekliyonız buralan... O gordüğunüz ev, aslında bekleme salonu olarak yapılmış eskiden; din âlimleri gelip orada dinlenirlermiş... Sonradan lojmana cevrildi; ama tuvaleti yok; fosseptik çukuru açıldı arkanuda; cami avlusunda satış yapılamaz diye... Kimsenin dinlediği yok ki! Zabıta bile kanşamıyor onlara! Şimdi bunlan açıkladıgımı duysalar, bana düşman kesilirler! F.fendim, daha neler var neler: Çökecek binaya elektrik, kalorifer tesisatlan yapıldı birinde. Çok sürmedi arası. bina gerçekten çöktü. Tesisat yıkıntının içinde kaldı! Ama birileri de bu arada zengin oldu..." Cami avlusunda oraya buraya kürelenmiş çöp yığınları; Sinan çeşmesinin kırık muslukları, bütun bu savların birer küçük kanıtı... Hafıze Özal'ın cenaze töreninden önce, Başbakan gelecek diye telaşla çekidüzen verilmiş ortalığa biraz; ondan sonra yine her şey kendi haline bırakılmış... Sultan Süleyman yattığı yerden başmı kaldınp da şöyle bir etrafa ba İŞTANBUL (AA) İsviçre'nin Lozan kentinde yapılacak 34. Eurovision Şarkı Yarışması'na katılacak Türk ekibi, dün uçakla İsviçre'ye gitti. TRT Müzik Eğlence Magazin Programları Müdürü Bülent Varol, yarışmada İngiltere, Ispanya ve Kıbns Rum kesimini favori olarak gördüğünü ve Türkiye'nin ilk 10 ülke arasına gireceğine inandığım söyledi. Lozan'da 6 mayıs gecesi yapılacak 34. Eurovision Şarkı Yarışması'nda, Türkiye'yi • Arzu Ece, Hazal Seçuk, | Sarper Semiz ve Vedat Sakman'dan oluşan "Grup Pan'', ' 'Bana Bana'' adlı parçayla temsil edecek. Guy larochetan kırmızı plise kokteyl elbisesi. Göğsu kırmızı gıpur dante! "havasını" koruyan modeller de çıkıyor ortaya. Ama istisnalar kaHer modelin bir öyküsü, bir ideyi bozmaz elbette. "perde arkası" var. O "diişlere Her modelde bir "oynama" girecek" güzellik derecesine ulaş olur. Her modelin bir öyküsu mak için nelerden, nerelerden vardır aslında. geçmiyor ki bir model?.. O ne çaÜnlu modacılarda modelleri ba, bazı umutlu, bazı umutsuz... ile ilgili binlerce ve binlerce anı. Bazan modelin başlangıç nokÖrneğin bir zamanların ünlü tası ile sonu arasında hiçbir bağyaratıcısı Jacques Griffe, bir anılantı yok. Başka türlü bir model sında bir modeline yer veriyor. düşlenmiş, ama değişiklikler yaDiyor ki: "Birdefile oncesi, son pıla yapıla, neticede bambaşka geee. Koleksiyonda kat kat ince bir model çıkmış ortaya. Neye nidantellerden yapılmış kopıik giyet, neye kısmet!.. bi bir modelim var. Modeli en iyi Örneğin modacı kırmızı, dra modelistlerimden biri dikiyor. peli bir modeli "canlandırmaya" koyulmuş. Çizgiyi, modele aktaracak. Ama daha provaların başında belki de renkten hoşlanmamış. "Kırmızı verine mavi olsa bu model daha iyiydi" dıyor. Kırmızı gidiyor, mavi geliyor böylece. ProvaJar, provalar... "Kumaş biraz kahn mı düştu ne?.. Krep jorjet yerine, krepdöşin yapalım bunu" diyor. NECLÂ SEYHUN Modellerin • "•••• 1 • • • • gizlı oykusu tavan suslemelerinden, otuz iki pencereden oluşan kubbe kasnağından gozlerini alamıyorlar... Yerleri kaplayan yumuşak halı, serin ve loş atmosfer, mistik sessizlik, merkezi kubbeyi ayakta tutan filayağı sütunların ihtişamı, kırmızı porfır sütunlara bağlanan zarif kemerler, Gotik mimarinin yanında daha sade kalan ve Osmanlı inceliğinin örneği süslemeler, kuşkusuz, bu yabancıları büOtobüsün önünde, beyaz bir yüleyen öğelerden birkaçı... bez üzerine kırmızı boyayla, "Dini Gezi" yazısı asılı. Bu türden Necef yıldızlan otobüslerin biri kalkıp biri geliyor Daha çok gecekondulu oldukdakka başı! Trakya çevresinden, ları izlenimini veren kadın grupŞile taraflarından, Duzce, Gere larının başında bazen bir erkek, de yöresinden... ordan oraya taşıyor ardındaki Kadmlar, topluca caminin dış mangayı. Elleri ve yuzlerinden avlusuna dalıyorlar. ötesi önuler içinde saklanmış hatunların hepsi yaşlı değil; aralarınGülyağı ve kaset da burnu hokka, ağzı mühür, kaşı Daha avluya adım atar atmaz yoğun bir gülyağı kokusu genzinizi yakıyor! Yerli, yabancı gezginler, satıcılar, semtin insanlan. nedense çoğu Diyarbakırlı boyacı veletler, hepsi bir coşku içinde! Stereo kasetçalarda Hafız Murat, rast makamında bir ilahi okuyor ki, değme ses sanatçtsına taş çıkarır: "Firdevs bağçesinde ebed / Kalanlardan eyle bizi!" Fiyatlarını soruyoruz kasetlerin, turistlere 4 bin, Müslümana 3 bin liraymış.. Arabın ezeli ve ebedi taamı, cennet meyvesi hurma, sandıklar dolusunca dökülmüş satılıyor! Kilosu bin beş yüze... Dışarıda aynı hurma iki bine oysa... Bu ucuzluğun nedenini, satıcı delikanlı, "Biz halden alıyoruz" diye açıklıyor. Hurmanın balını bir tatmış olan karasinekler, bir türlü ayrılmıyorlar çevresinden... Satıcı hem sinek kovuyor hem de muşten kovalıyor. Ramazanda iyi satış oluyormuş, ama sonra düşüyormuş... Satıcı tezgâhları sıralanıp gidiyor Süleymaniye'nin dış avlusunda: \ eşil namaz takkeleri, kırmızı Osmanlı fesleri, buram buram kokan esanslar, Anadolu işi nakışlı çoraplar, Bursa dokuması namazlıklar, işlemeli başörtüleri... Boydan boya renk renk, ışıl ışıl bir tespih sergisi; tespihlerin kimi ağaç' zeytin çekirdeği, çoğu da adi boncuktan... Bir tespih alana, bir de püskül, bedava! Bir başka köşede vaaz kasetleri satılıyor. Bu apayn bir sektör. Namlı vaizlerin, en son vaazları bantlara alınıp hemen piyasaya surülüyor. Seyfettin Altan, Hiiseyin Kumaş gibi hocaların kasetleri peynir ekmek gibi alıcı buluyor... Kasetçalarda ses sonuna kadar açık: Milli görüş neferi bir vaiz, yeryüzünün bütün haksızlıklanna başkaldıran bir ses tonuyla, öylesine hışım ve huşunet içinde bağırıyor: "Teneke bunlar, tenekee!" Orada bulunanlar hayranlık duygularıyla dolu vaize karşı. Hoca efendinin "teneke" dediği kimler? Üniversitelerde okuyan "kerimei cariye"lerin örtunmesine karşı çıkan profesörler!.. Kasetçinin yanı başındaki tezgâhta, dini kitaplarla turistik broşürler birlikte satılıyor. Satıcıların hangisine yanaşıp bir iki satır konuşmak istesek; alıa olmadığımızı anlar anlamaz surat asıp başlarını çeviriyorlar. Doğrusu pek de haksız sayılmazlar bu tavırlarında. Ortalık müşteri kaynıyor onlar için; maişet kaygısı, çenebazlıktan çok daha önemli! Süleymaniye başlı başına bir sektör. Çevresindeki yüzlerce insanın geçim kapısı hele ramazanda... Karadeniz'e feribot TRABZOy (AA) Türkiye Denizcilik İşletmeleri'nin tstanbulTrabzon, İstanbulGiresun feribot seferleri mayıs ayında başlıyor. Yarın tstanbul'dan kalkacak "lstanbul" feribotu çarşamba sabahı Trabzon Limanı'nda oiacak ve aynı gün saat 12.00'de geri dönecek. 3 mayısta tstanbul'dan kalkacak "Truva" feribotu ise curna günü Giresun Limam'na gelecek. Feribot aynı gün saaı 24.00'te geri dönecek." Ahiret nutku Türbelerin çevre yanı, aslında gulistan olarak düzenlenmiş; II. Mustafa'nın kızı Safıye Sultan buraya gömülünce, onu, devlet ricalinden başkalannın mezarları izlemiş, böylece küçük bir gömütlük oluşmuş zamanla... En son gömülen de Malatya'dan hemşerimiz Hafîze Özal. biliyorsunuz. THY uçağında doğum FRANKFURT (AA) IstanbulDüsseldorf seferini yapan Türk Hava Yolları uçağında, dün gece 27 yaşındaki bir yolcunun, bir kız çocuğu dünyaya getirdiği haber verildi. Doğumun uçak havadayken olduğu ve THY uçağının MünihRiem Havaalanı'na zorunlu iniş yaptığı öğrenildi. MünihRiem Havaalanı yetkilileri, uçağın zorunlu iniş yaptığı sırada bir doktorun hazır bulunduğunu ve ilk müdahalenin havaalanında yapıldığtnı kaydettiler. Milas da sallandı MUĞLA (Cumhuriyet) Muğla ve çevresinden sonra dün de Milas ilçesi sallandı. Milas ilçesine bağh kasaba ve köylerde ilk belirlemelere göre 17 ev oturulamayacak derecede hasar gördü, 50 evin orta derecede, 353 evin de kısmen hasar gördüğü bildirildi. Valiliğin kendi olanaklanyla yöreye 20 çadır, çok sayıda battaniye ve yiyecek gönderdiği, Kızılay'ın da 40 çadırla 200 battaniyeyi yola çıkardığı bildirildi. Kırmızı jorjet gidip, mavi jorjet gelmişti ya, şimdi o da gidip mavi krepdöşin geliyor. "Burada drape vardı, ama şimdi krepdöşinde güzel düsraedi" diyor modacı. "Drapeyi pliseye dönüştürelim!" Drape pliseye dönüşüyor. "Yaka çizgide kapah, ama biz biraz daha açalım" diyor. O "biraz daha" nın dozunu buluncaya dek, modelistle beraber yakayı kesip biçiyorlar. "Bel yiıksekçe idi, ama o krepjorjetin draptli duşüşüne ve kapalı yakaya yaktşıyordu. Oysa şimdi modelimiz ne jorjet ne drape ne de kapalı yakalı. Bu duruma sıkı, ince bir bel daha çok yaraşır. Modele bir kemer koyalım" koyuluyor. "Modelin havası iyice değişli" diyor modacı. "Buna kol >araşmaz artık. Kolsuz yapalım" Kol da atılıyor. "Eteği biraz daha kısaltalım, daha iyi." Etek de kısalıyor. Dini turiar lstanbul dışından "dini turiaria" Süleymaniye'ye gelen kadınlar bir örnek başörtüleri ile dolaşıyor ve dua ediyorlar. (Fotoğraf: Kayahan Güven) 3 bin forsa 3 yıl kazdı Süleymaniye'nin, bu görkemli, göz kamaştırıcı mabedin bir de görünmeyen yüzü var elbet. Yedi yılı aşkın bir sürede tamamlanan yapının harcını kaç insanın alınteriyle yoğurdular dersiniz? Bunu hesap etmek için sayısız icmal defterini, aylar boyu elden geçırmek gerek. Sengtıraşlar, bennâlar, neccârlar, nakkaşlar, haddadlar, askeri örgütlerin işçi bölükleri, lağımcılar, acemi oğlanlar, Hassa mimarları, sırt hamalları, taşocağı ameleleri ve daha nicelerinin el emeğiyle bu taşlar üst üste konulmuş... Bir de caminin yapımında kullanılmış esirler var: Nafaka karşıhğı, yani boğaz tokluğuna çalıştınlmış esirler! Üstat Evliya Çelebi, Süleymaniye Camii'nin yapımı sırasında, "Ayağı bağh (paybeste) üç bin forsanın, tam üç yıl temel kazma işinde" çalıştınldığını yazıyor Seyahatnâme'de. Yalam varsa, günahı Çelebi'nin boynuna... Ayrıca, bu arada lstanbul esnafına yükkeman öyle tazeler var ki tesettur onları daha da çekici kılıyor! Camiden çıkanlar Sultan Süleyman'ın sandukasına yüz sürmeye koşuyorlar. Sultan Süleyman. caminin mihrabı önündeki şirin türbesinde, sonsuz bir uykuya yatmış. Türbe, sekiz köşeli bir plan üzerine oturtulmuş. Çevresi revaklı, yirmi sekiz sütuna dayanıyor. Revakların her birinde uçer pencere yer alıyor. Bunlar da sivri kemerler ve nişlerle çevrelenmiş... Bir taç gibi oturtulmuş olan kubbe, zengin süslemelerle dolu. Duvarlar, bitki motifî çinilerle bezeli. Kubbenin harcına yer yer necef taşlan gOmülmüş; taşlar birer yıldızmış gibi yanıp sönüyorlar ışıl ışıl... Ellerini sandukanın yeşil örtüsüne ve sedef kakmalı parmaklıklara sürüp yüzlerine götüren kadınlar, kubbedeki bu yıldız ışıltılarının gizini bir türlu çözemiyor ve dönüp dönup bakmaktan alamıyorlar kendilerini... Bakmaya doyamadıkları bir başka taş da türbenin kapısının üstüne gömülen Haceri esved parçası... Kapının karşısında durup dakikalarca bakıyorlar bu kutsal kara taşa! lenen ek vergiler var; "zecri tedbirlerle" yani zorla, "Devlete ait binalarda çalışma yükümlülügü" getiren emirnâmeler, fermanlar var... Rumeli'den Anadolu köylerine, Ege adalarından İznik yöresine kadar taşocaklannda, kereste depolarında, çini atölyelerinde, bunların nakliyesi işinde, gemilerde çalışan insanlar var... Yedi yıl boyunca, Osmanlı mülkü, bütün tebasıyla, bütün olanaklarıyla Süleymaniye'ye bağlanıyor... Zorla çalıştınlanlar elaman deyip kaçıyorlar ilk fırsatta... Onlar kaçmasın diye, cizye kâğıtları ellerinden ahnıyor; gardiyan nezaretinde topluca hanlarda yatırılıyorlar... Gerek duyuldukça, "ustalıklanna müteallik âlât ve esbablanyla" askere celp eder gibi insanları evlerinden, ^rtlarından alıp getiriyorlar... Bir yandan Süleymaniye'nin yapımı için bir yandan da fütuhat için padişahın kulları habire toplatüıyor mülki şahane üzerinden... Armut toplar gibi! Halk uzerindeki baskı ve haksızlıklar günden güne o denli artıyor ki bütün bunlara, adı bilinmeyen bir tarihçi, Âli Osman adlı yazmasında şu sözlerle isyan etmekten kendisini alamıyor: "Bennâ ve akçe il vanından çıkar, Hazineden bir habbe harç olmaya. Dahi illere ödetmek istedikleri aceb nice maldır ki ve yahud ol suretle yapılan binadan sevab ummak düriist müdür, anın se>abmdan gecmeludür, eğer günahı olmazsa ve illâ günahından gayn nesi vardır ola. Ammâ padişahlar kapusuna ehli mu'ameie bezirgân kim hâkim ola, bu kadar olduğuna dahi şükür itmek gerekir." (Ömer L. Barkan / Süleymaniye Cami ve tmareti İnşaatı.) Bunlan belgeler söyluyor, biz değil; ama taht uğruna gözünü kırpmadan cengaver iki oğlunu boğduran Muhteşem Süleyman için kendi mülkünün bir parçası olan kullarının esamesi okunur mu diyeceksiniz... Kuşkunuz olmaya ki yerden göğe haklısınız! kabilseydi, kim bilir kimlerin kellesi uçardı o saat! Süleymaniye'nin iç ve dış avlularını ve dahi çevresindeki imareti inceden inceye tasarlayıp gerçekleştiren Koca Sinan, özellikle dış avlunun bugünkü işlevini asla akıl edemezdi! Yorgun yolcular ve işsiz güçsuz insanlar için açık hava oteli! Çevredeki harap evlerde oturan Malatyalı, Mardinli, Diyarbakırlı aileierin çocukları için oyun bahçesi, kalender meşrep bir akşamcı için gizli gizli demlenme yeri, kırsal kesimden gelip büyük kentin daracık evlerinde boğulan bizim oralı kadınların hava aldığı bir büyuk bahçe; ağaçlı, çimenli, gölgeli... Çalışanlarm pazar tatillerini geçirdikleri renkli bir park! Sinan'ın yaptığı hamam kapalı; müze kapalı, çeşrnenin musluklan yok.. Ne gam! Beş vakit ezanı Muhammedi'yi dinliyoruz ya, bin niyazla semaya uzanan o zarif minarelerden! Mahyalar şıkır şıkır yanıyor, dökülen ışıklar Haliç'in karanlık sulannda bir nur seli gibi akıyor ya... Ve istanbul'un yedi tepesinden bakıp o nur seli>le gözumuzü, gönlümuzü yıkıyoruz >a... Bundan ötesi önemli değil... Süleymaniye'nin görünmeyen yiizünü Âli Osman yazması aniatıyor Sabancı taburcu oluyor HOUSTON (Cumhuriyet) Kalp ve safra kesesi ameliyatı geçiren ünlü iş adamı Sakıp Sabancı'nın yoğun bakımdan çıktığı bildirildi. Sabancı'nın yoğun telefon trafıği nedeniyle bir süre daha özel odasına gitmesine doktorlar tarafından izin verilmediği belirtildi, Sakıp Sabancı'nın önümüzdeki günlerde taburcu edilmesi bekleniyor. Pterre BalmalırrJen mor renkli bir saten dekolte elbise. Çok iyi bir sanatçı, ama eli agır. Defile saatine kadar dantellerin dikimini bitiremedi. Birçok yerleri toplu iğnelerle tullurulmuş, tş sonuna yaklaşırken modacı: kalakaldı öyle. Modeli de bir se"Bu modelde işleme vardı vivorum ki... aslında" diyor. Ama "bu model", Mankenim Marüne ki en göz"o model" değil artık. Şu anda de mankenimdi benim büyük bir ki halinde işlemeye hiç yer yok. yüreklilikle o bitmemiş elbiseyi "Bunun en iyisi ne, biliyor mu giydi. Düşünebiliyor musunuz, sun? Bu modeli diiz ipekliden de toplu iğnelerle tutturulmuş olağil de bir emprimeden yapalım en rak çıktı o model davetlüerin iyisi biz..." önune... Toplu igneler ışıkların altında parlıyordu. Ama o ne alVe kapalı yakalı, kollu, uzun kıştı, ne büyük sükseydi o!... O etekli, drapeli, işlemelerle bezeli heyecan; o mutluluğu ölsera de kırmızı krepjorjet elbisenin yeriunutamam!.." ni; kolsuz, açık yakalı, ince belUnutulmayan anılar, unutuli, kısa etekli, mavi bir krepdoşin emprime plise elbise alıyor. lanlar... Yazılanlar, yazılmayanÜç aşağı beş yukarı, böyle lar... Bir renkli, bir garip. bir bübu!.. Arada ilk andaki çizgisini, yülıi dünya!... Lisanshlara 750 dolar ANKARA (ANKA) Yurtdışında lisans ve lisansüstü öğrenim yapan öğrencilere 1989 yılında yapılacak ödemeler belli oldu. Buna göre, ABD'de lisans öğrenimi görenlere aylık 750 dolar, lisansüstü öğrenim görenlere ise 850 dolar ödeme yapılacak. Milli Eğitim Bakanlığt'nm konuya ilişkin tebliği Resmi Gazete'de yayımlandı. Yurtdışında lisans ve lisansüstü öğrenim gören resmi burslu ve dövizli özel öğrencilerin değişik ülkelere göre gidiş ve dönüş yollukları TUrk Lirası üzerinden, aylıkları ise döviz cinsinden ödenecek. Turistler memnun Ramazan'ı Şerif dolayısıyla yoğun dini duygular içinde Süleymaniye ziyaretine gelenler yalnızca kendi insanlanmız mı? Elbette hayır... Bu dini ziyaretler, ramazan ayı için geçerli. Ama dünyanın dört bir yanından gelip Süleymaniye'nin gizemli güzelliğini, kutsal havasım yudum yudum tadanlar, asıl yabancılar... Boyunlannda fotoğraf makineleri, ellerinde tozlu ayakkabılan, memnun ve mutebessim bir çehıeyle dolaşıyorlar ortalıkta... Cami avlusundaki "interesting" curcunayı yadırgasalar bile belli etmiyorlar. Satıcı taifesi için ise asıl "interesting" olan, bu keferelerin yapacakları alışverişler! Resmi Gazete'de yayımlandı Şarth Vatandaşhk \asası yürürlükte ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Vatandaşhk Yasası'nda değişiklik yaparak, Türk vatandaşlığından çıkarılanlara "şartlı vatandaşhk" hakkı tanıyan yasa, Cumhurbaşkaru Kenan Evren tarafından onaylandı ve Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe girdi. lanıncaya kadar vatansız kalmaması için Bakanlar Kurulu'na şartlı olarak vatandaşlığa alma yetkisi tanıyor. Yasa değişikliğine göre bir şarta bağh olarak Turk vatandaşlığına alınanlardan iki yıl içinde şartları yerine getirmeyenlerin vatandaşlığa alınma kararları ıptal Yasa, doğuştan Türk vatanda edilecek. Türk vatandaşlığına şı olup da 19281964 yılları ara alınma başvuruları, ilgililerin sında vatandaşlıktan çıkarılmış oturduğu yerin en büyük mülki olanlara yeniden Türk tabiyetine idare amirine, yabancı ülkelerde de Türk konsolosluklarına yapıgecebilme olanağı sağhyor. Yasaya göre vatandaşlıktan çı lacak. Başvuruda bulunanlar kanlanlar iki yıl içinde Türk va hakkında soruşturma yapılacak tandaşlığına girme isteğinde bu ve durumları uygun görülenler, lunmaları ve bir sakınca görül vatandaşlığa alınacak, vatandaşmemesi halinde, yeniden Türk ta lığa alınanlardan gerekli gorülenbiyetine alınabilecekler. Yasa, lerin tam huviyetleri Resmi Gabaşvuran kişinin işlemler sonuç zete'de yayımlanacak. Kimi ziyaretçiler, bu yeni, henüz yapılmakta olan mezara uğrayıp bir fatiha okumayı ihmal etmiyorlar. Ziyaretçilerden biri Avrupa görmüş, umur sürmüş yaşhca bir âdem. Diyarı küffarda gördüğü mezarlıklar yanında bizimkilerin niye sade kaldığı konusunda söylev çekiyor: "Hıristiyanlann bu diinyasını mamur eyledim; onlar gösteriş içinde. varlık içinde yasasınlar bakalım... Mıislümanlann da ahiretleri mamur olacaktır! Onlann merdivenlerini bile yakuttan, ziimriitten yaptım..." Yuce Tann'nın ağzından aktarıyor bunu Avrupa görmüş âdem... Çevresindeki grup imanla dinliyor... Türbenin bahçesinde bir de ev kılıklı ahşap kulübe var; eski, döküntü durumunda... Mezar taşlarının ve kurumuş iki ağacın arasında. Bazen bir kadın girip çıkıyor bu eve; uzun mezar taşlarına gerili ıpe çaraaşırlar asıyor... Burası, turbedann lojmanı olmalı diye düşünüyoruz. Dini gezi c.obüsleriyle bölük bölük gelen kadınlar, ikindi namazını topluca eda ediyorlar içeride. Kefere erkeklerinin şortlu bacaklarına aldırmadan... Bildiğimiz kadarıyla, nisa taifesi, erkeklerin bulunduğu bir mahalde ve de aleni surette namaz kılamazTürbedar Hüseyin lar... Ama cami içinde kaç göç kalkmış her ne hikmetse! "Hayır", diyor Türbedar Hüseyin Yıldırım, "Orada başkalaTuristlerin başları hep ha\ada: tkindi guneşinin ışık oyunlarım Kanuni turbesinin beş adım n kalıyor." Huseyin Yıldırım yiryansıtan rengârenk vitraylardan, ötesinde de Hürrem Sultan'ın tur mi dört yıldır, İstanbul'un bütün ya, o çukur yüzünden koca ceviz ağaçlan kuruyup gitti..." Adının açıklanmasını istemeyen bir başka görevli de buranın bakımı için ayrılan paraların savurganca harcandığmı ileri sürüyor: "Alün varaklı yazılar silinip gidiyor, onlann yenilenmesi lazım; bu işler dunırken otlann temizlenmesi için paralar veriliyor. Bu cami ve bu türbeler, birtakım insanlar için büyük gelir kaynağı! Gerekli gereksiz birtakım ihakler yapılır; o ihaleleri de nedense hep aynı insanlar kazanır! Belki yirmi yıldır böyle bu: S.S. ve İ.T. kazanır boyuna ihaleyi... thalesi yapılan işler de ıvır zıvır: Avludaki mermer taşlann yıkanması, mezar taşlannın silinmesi, otlann biçilmesi... Milyonlar akar bu işlere. Birtakım çıkar çatısmalan olur bu yüzden, kurşunlarsıkılır... Badana ihalesi oıur. milyonlar verilir; boyanın kalitesizliği ertesi yıl hemen ortaya çıkar. Halılann >ıkanması ihale edilir, paralar verilir; üstünkörii bir süpünılür, silinir, o kadar... Temiz olmaz. Şu cami avlusu bile belli kişilerin elinde; kimse onlara karşı gelemez. çıkın burdan diyemez; başına bela almış olur! Aslında, Bakanlar Kurulu kararı var bu ko Tapu davası yılan hikâyesi ANKARA (ANKA) Mahkemelerin iş yükünün ağırlığı, davaların rekor denilecek sürelerde sonuçlanmasına yol açıyor Türkiye'deki en uzun süre. davaların, tapu sorunlannu ilişkin olduğu belirlendi. Tapu davalannın ortalama sonuçlanma süresi 1100 günu, yani yaklaşık 3 yılı buluyor. DlE verilerine göre, en kısa süren davalar ise Yargıtay ceza dairelerine gelenler olarak gözüküyor. Yargıtay ceza dairelerindeki davaların ortalama 39 gunde sonuçlandığı belirlendi.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear