24 Kasım 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CUMHURİYET/2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER nun "kaba sofu", "ham sofu", "softa", "mutaassıp" diye yaftaladığı kara dinciler işi yokuşa sürseler sanki hiç yararlarulamaz olanaklar gibi göstermeye kalkışsalar da Müslümanlıkta bir "içtihat" ve onun bir türü olan "kıyas" mekanizması vardır. Eski llâhiyat Fakültesi Mezhepler Tarihi Profesörü rahmetli Yusuf Ziya Yörükân, Diyanet Işleri Başkanlığı yayını olan "Müslümanhk" adlı kitabında, içtihadı şöyle tanımlıyor: "lçtihad, kişinin bütün kuvvetiyle çalışması, ceht etmesi demektir. Dinde içtihad bir Müslumanın nasıl hareket edümesi gerektiğini bilmediği dini mesele karşısında kendi reyi ile karar vermesi veya bir alimin bütün bilgilerini usulü dairesinde kullanarak yeni bir mesele karşısında bir hükme varmasıdır" 2 . Günümüzün aklı başında ve içtenlikli Müslümanları arasında da zaman zaman bu olanağı hatırlatanlar bulunuyor. Geçen yü Tercüman Gazetesi'nde "Cuma Sohbeti" köşesinde yayımlanan, Hamdi Mert imzalı "lçtihad Kapısı Neden Kapalı" başlıklı yazıdan da bir alıntı yapalım: "Din, temel esasları değişmez ilahi esaslardır. Hayat ise yürüyor. Bu değişmez esaslar, yürüyen hayata nasıl cevap verecek? Bu sorunun cevabı Islâm hukukunun kendi dinamiğinde mevcut. trade edilmiş ki Kitap ve Sünnet ile getirilen değişmez temel esaslara dayanılarak yeni ihtiyaçlara yeni cevaplar bulunsun". Bizim bugün okullanmızda "Din ve Ahlak Külrii yaftası türü " vaffası altında okuttuihımuz Müslümanhk okuttuğumuz derslerinin kitapları ve hocaları böyle şeyler söylemiyorlar. Bu hocaların büyük bir bölümü, en geri, en sert, en yobazca görüşleri dile getirerek en temiz vicdanlı, en çok sorumluluk duygusu taşıyan, en duygulu çocukİanmızın, en korkunç bir günah duygusu altında ezilmelerine, hastalanmalanna yol açacak, ya da "fıtne çıkancılar" durumuna geçmelerine neden olacak yönlendirmelerde bulunuyorlar. Türkiye'de bugün, laikliğe ulaşmada iki büyük engelimiz var: Birincisi, okullanmızdaki zorunlu din dersleri. lyi bir ders kitabı da hazırlatsamz, din hocasımn, sınıfa girip kapıyı kapattıktan sonra çocuklanmıza neler anlatacağını tek tek denetleyemezsiniz. Ayrıca, anayasasından "devletin dini Müslümanlıktır" hükmünü çıkartmış bir ülkede, zorunlu Müslümanhk dersleri verdirmek, sureler ezberletmek, cinlerin neden yaratıldıklarını anlatmak, anayasaya da aykın olsa gerektir. Din dersine gereksinim duyanlar için önerebileceğim şu olabilir: Imam hatip çıkışhlar, üniversitelere alınacaklanna camilere imam tayin edilsinler, camilerdeki vaizlerle birlikte olabildiğince sıkı denetim altına alınacak cami kurslan düzenlensin, isteyen aileler de çocuklannı bu kurslara göndererek din dersleri aldırsınlar. Böyle bir yöntem. "Tevhidi Tedrisat" Yasası'na yasarun özü bakımımından, bugünkü laik okulların zorunlu din derslerinden daha uygun düşer kanısındayım. Sabahleyin pozitif bilim, öğleden sonra kutsal kkabın dedikleri çelişkisinden kurtulunmuş olunur. Her konu kendi yerine oturur. 24 NİSAN 1989 Anayasa, Müslümaıüık ve Zorunlu Ders! Türkiye'de bugün, laikliğe ulaşmada iki büyük engelimiz var: Birincisi, okullanmızdaki zorunlu din dersleri. lyi bir ders kitabı da hazırlatsamz, din hocasımn, sınıfa girip kapıyı kapattıktan sonra çocuklarımıza neler anlatacağım tek tek denetleyemezsiniz. Ayrıca, anayasasından "devletin dini Müslümanlıktır" hükmünü çıkartmış bir ülkede, zorunlu Müslümanhk dersleri verdirmek, sureler ezberletmek, cinlerin neden yaratıldıklarını anlatmak, anayasaya da aykırı olsa gerektir. Prof. Dr. JALE BAYSAL İ.Ü. Ed.Fak. Bölümü Başkanı Laiklik, dini, kişi ile tann arasında bir vicdan sorunu olarak görmek, kimsenin inancına kanşmamaktır. Laiklik, toplum işlerini, dinden ve gelenekten gelme esaslara göre değil, çağdaş bilimin ve aklın ilkelerine göre duzenlemektir. Laiklik, özellikle Türkiye gibi bir tslâm ülkesinde, her hangi bir felsefi düşünce değil, bir zorunluluktur. M.S. 609'da inmeye başlamış Kuran ayetlerini, 1989 Türkiyesi'nde harf harf ve satır satır uygulama olanağı kalmamıştır. Bir iki örnek verelirn: Başörtülerini özel bir biçimde kapatıp etekleri yerleri süpürerek Müslümanlığı geri bir ortaçağ dini kıhğında çevrelerine "takdim etme" işine girişmiş üniveTSİteli kızlarımız, televizyonda aeıkoturumlara kadar çıkıp baş örtmeyi Kuran'ın Nur, Asr ve Ahzab surelerinde, doğrudan emrettiğini savunuyorlar. Onlarla birlikte bir de Bakare suresine bakahm: Bakare suresi 173'üncü ayet! "Ey inananlar, öldürülenlere karşı kısas size farz edilmiştir. Hür olana karşı hür, köleye karşı köle, kadına karşı kadın. öldüren kardeşinden azıcık bir affa nail olursa o zaman kısas kaikar; örfe göre bir şey ödenmelidir" '. Başörtüsü konusunda YÖK çok ılımlı davrandı ve dinsel inanç nedeniyle başın ve boynun örtülebileceğini hükme bağladı. (Anayasa Mahkemesi'nin onaylamadığı hüküm). Başka bir inanç sahibi CUMHURtYET'TEiV OKUKLARA... OKAY GÖNENSİN Vah Yazık... B Din adamı, mtisteşarhk yolunda! Ikinci engel yukanda da işaret ettiğimiz gibi, imam hatip okulu mezunlanna üniversite kapısını açmaktır. imam hatip okulu, din görevleri için meslek elemanı yetiştiren bir "meslek okulu" smın içinde kalmalıdır. Bugün için imamlar ilkokul mezunu, imam hatip okullan mezunlan, bakanlıklarda müsteşarlık yolunda! Böyle bir çelişki dünyanın hiçbir yerinde yoktur. Bu iki temel engel yarunda başka bir baş ağnsı da TRT'nin din konulu programlan. Bu programlar, bir milyon yıl öncesinin hikâyelerini goygoycu üslubu ile geveleyip duracaklarına, dinle ilgili günlük sorunlarımızla uğraşmalılardı. Son yıllarda başörtüsü sorunu hep gündemdeydi. Neden bu lr<>rm ;ı<> ;i™;ı; olumlu u; ;:ı ı gidilmedi? Sen ,m c konu ile ilgili »ı,. n ı,. bir içtihada .j.ı istediğini söyle, ben bildiğimi okuyayım demek değil midir bu? Ne diyelim? Çağdaş dünyayı yaşamaya kararlı Müslümanların Tann yardımcısı olsun! (1) Kuran. Bu eser seçkin bir heyet tarafmdan, çeşitli dillerde çıkan Kuran tercümeleri de gözden giçirilerek meydana getirilmiştir. 3. Basım. Ankara, Okat Yayınevi, 1963. s. 15. Aynca bakınız: Türkçe Kuranı Kerim Tercümesi. 2. Bası. Çeviren: Izmirü Ismail Haxkı. Istanbul, 1932 s. 45. Bu ikinci çeviri "mensuh" ayetleri, yani bir kere nazil olduktan sonra yürürlükten kaldınlmış olan ayetleri de içine aldığından, andığımız ayet, 179. olarak gösterilmektedir. (2) Prof. Yusuf Ziya Yörükân, Müslümanlık. Ankara, Türk Tarih Kurumu Basunevi, 1961. Diyanet Işleri Başkanlığı Yayınlan, Sayı 85, s. 37 Kütüphanecilik de kan davasına, kısasa girişip adam öldürse ve sonra "Kuran'ın Bakare suresine uydum" dese hâkim onu dinsel inanç nedeniyle beraat mı ettirecek? Hangi devlet böyle bir hükmü destekleyici tavır alabilir? Tekrar bakahm: Nur suresi, 2. ayet: "Zînâ eden kadın ile zînâ eden erkeğe her birine yüz kırbaç vurun. Alaha ve ahiret gününe inanıyorsanız Allah dininde bunlara acımanız tutmasın. tnananlardan bir tâife de onlann azabına tanık olsun". Zina suçtur ve yalruz din değil medeni kanunlar da bu suça karşı yaptırımlar getirmişlerdir. Ancak yaşadığımız günde, iki insanı şehrin meydanlarından birine götürüp yüzer kırbaç vurmak, üstelik olayı başka insanlara seyrettirmek, doğrudan doğruya işkenceye girer. Devletimiz, işkence konusunda uluslararası anlaşmalara imza atmıştır. Aynca, halk ruhunun bugün ulastığı noktada insanlar böyle bir cezayı onaylayamazlar. Kuran'daki bu hükmün de uygulanmasına hiçbir şekilde olanak yoktur. Zorunlu din dersi gereksiz Bu örnekler daha da çoğaltılabilir. O halde ne yapacağız? Dinimizden mi olacağız? Yüreklerinde gerçekten din duygusu taşıyan insanlar için böyle bir korkunun hiç yeri yoktur. Bu bakımdan Müslümanlık, başka hiç bir dinde bulunmayan olanaklara sahiptir. Osmanlı toplumu EVET/HAYIR OKTAYAKBAL TEŞEKKUR SHP Sanayi Alanında Ne Yapacak? Üçü bir yerdeydi. Üçü de sıvıldı. ikisi mühendis, biri fizikçi. Ülkemizi yönetmiş ya da yönetmekte olan ya da ilerde yönetmek isteyen üç adam, üç politikacı: Inonu, Demirel, Özal... Seçim gecesinde Uğur Yüce) de üç lideri karşımıza çıkartmıştı. Üçünü de ayrı ayrı konuşturmuştu. Çok da başarılı olmuştu. Türk kamuoyu ilk kez üç lideri bir arada görmek mutluluğuna ulaştı. uncülüğü Yücel yaptı, arkasını TRT geiirdi. İşte size üç lider, buyurun izleyin, beğenin beğendiğinizi dedi. Soruşturmuşlar, üç politikacı arasında birinciliği Demirel'e vermişler. Gerçekten Demirel içlerinde en rahat olanıydı. Kolay değil, on yıl başbakanlık yapmış bir kişi... ilk kez kırk yaşında hüküm etin başı olmuş, seçim üstüne seçim kazanmış... İnönü'nün de son yıllarda büyük aşama yaptığı kesin. Politika liderinden çok devlet adamı niteliği ağır basıyor Sanki geleceğin cumhurbaşkanı adayı... Özal ise her zamankinden daha tutuk, daha etkisizdi. Kolay değil 21.75'ın ağırhğından kendini kurtarabilmek!.'! Özal bir de bağışlanmaz bir davranışta bulundu. CHP demek karne demekmiş. İnönü İkinci Dünya Savaşı'nda millete ekmek karnesi dağıtmış! CHP ya da onun yerini alan SHP işbaşına gelirse yine bir karne dönemi yaşarmışız! Bunun yanıtını Erdal inönü verdi, 'esef duyduğunu belirttı. Savaş sırasında, hatta savaş sonrasında İngiltere, Fransa gibi ülkeler bile karne uygulamasını sürdürmüştür. inönü ülkemizi savaşa sokmadı, bu az bir başarı mı? Savaşın türlü sıkıntılan arasında ekmeği karneye bağlamış! Bundan doğal ne olabilirdi? Özal bir de soru sordu, 'sanayi alanında ne yapacaksınız?' İnönü bu soruya yanıt vermedi, veremedi. "Hele bir iktidara gelelim, o zaman görürsünüz" gibilerden sözler söyledi. Oysa SHP'nin iktidara geldiğinde ne yapacağı ne yapmayacağı açık açık söylenmeliydi. Neden bundan kaçındı bilemem. Ben açtım 'Uygulamalı SHP Prograrrn'nın Ulusal Sanayinin Geliştirilmesi bolürnünü. Orada bu soru oldukça kapsamlı biçimde yanıtlanmış. Evet ikide bir ben bu programdan parçalar sunuyorum. SHP'liler kendi programlarını iyice okumamış olacaklar ki kimse orada ne yazılı ne değil bilmiyor. Bay Özal 'ben programı okudum' dedi. Oyleyse SHP'nin bu alanda ne yapacağını öğrenmiş olmalıdır. Sayın İnönü de hiç değılse bu programdaki görüşleri halkın önünde sergilemeliydi. Bakın programın bu bölümünde neler yazılı: "SHP sanayileşmeyi toplumsal yaşamın toptan değişimi için de öncelikli görmektedir. Bunu gerçekleştirmek üzere parti demokratik planlama çerçevesinde gerekli önlemleri alır. Sanayileşmenin ülkenin değişik bölgelerine dengeli bir biçimde yayılması, bölgesel gelişme farklılıklannın giderilmesi, çağdaş sanayi toplumuna geçiş için zorunludur. Ulusal sanayinin geliştirilmesi için alınacak önlemler bölgesel ve genel bir planın bir parçası olacaktır. Bu amaçla uygulanacak Yeniden İnşa Programı ile SHP sanayi planlamasını yeniden ele alacaktır." İnönü, programda yer alan bu görüşleri halkın önünde bir bir açıklayabilirdi. SHP'nin iktidara geldiğinde uygulayacağı sanayi leşme planı, devletin sanayi sektöründe etkinliği açık açık yazılmış. Bunda saklayacak bir yön yok ki! Yoksa SHP Merkez Yönetimi programda belırtılen görüşleri de mi değiştirmek hesabı içinde! Bakın daha neler var programda: "Sanayileşme ulusal çıkarlar doğrultusunda gerçekleştirilecektir. Böyle bir planı gerçekleştirmek için hem devletin hem de özendirilecek özel kesimin üretici gücünün birlikte harekete geçirilmesi amaçlanmaktadır. Sanayi planı çerçevesinde ithal ikamesı, korumacılık ve dışa açılma stratejileri bir uyum içinde kullanılacak dengeli sanayi politikası uygulanacaktır." Bir önemlı nokta da şu: "Yabancı sermayeden, ileri teknoloji getirmesi, sanayileşme politikalanna uygun olması ve ödemeler dengesine olumlu katkı yapması şartlarıyla yararlanılaçaktır." Peki ya KİT'ler ne olacak? "Devlet fabrikalarında, KİT tesislerinde dar boğazlar giderilecek, bu işletmeler tam kapasite ve üç vardiya esasına göre çalıştınlacaktır. Devlet Sanayi Yatınm Bankası olanakları büyük ağır sanayi projelerıne aktarılacak. Devlet Yatırım Bankası bu amaçla yeniden düzenlenecektir. SHP programında sanayi konularına üç sayfa ayrılmış. Demek sosyal demokrat bir iktidar sanayileşmeyi başıboş bırakmayacak, sıkı bir düzenlemeyi gerçekleştirecek. SHP'nin bu alanda neler yapacağı programda ayrıntılanyla anlatılıyor. Benim şaştığım TV'deki açıkoturumda Başbakan Özal'ın sorusuna SHP Genel Başkanı'nın gerekli yanıtı vermemesi oldu. Oysa programda yer alan önemli görüşleri söyleyerek Özal'ı kolaylıkla susturabiiirdi. Ayrıca milyonlarca izleyici de SHP iktidarında devletin sanayileşme sorununu nasıl çözümleyebileceğini de öğrenirdi. İnönü'nün, Özal'ın sorusunu geçiştirmesi hiç iyi olmamıştır. SHP programını bilmeyen, okumayan yurttaşlarda sanayi ve sanayileşme konularında partinin belirli görüşleri olmadığı izlenimini yaratmıştır. Sosyal demokrasi sanayileşmeye dayanmaktadır. Günümüzde az gelişmiş ülkelenn yalnız özel girişimcilikle sanayileşmeleri, çağdaş sanayi toplumu durumuna gelmeleri olanaksızdır. SHP sanayileşmede KİT'lerin çok önemli rolü olduğu görüşündedir diyen SHP'nin bu görüşünü halktan saklar gibi davranmasını anlamak güçtür. ^Hfybnus ÜSKÜDAR ÜÇÜNCÜ ASLİYE CEZA MAHKEMESt HÜKÜM ÖZETİ Gerçekleştirdikleri başanh ameliyatla bcni yeniden sağlığıma kavuşturan, GATA Haydarpasa Eğitim Hastanesi Plasök ve Rekonstrüküf Cerrahi Servisi Başkanı Sayın Doç.Dr. Lüftti BAŞ vile Sayın Doç.Dr. Ayhan NUMANOĞLU, Sayın .:c\<3 Uzm.Öğr. Dr. Özhan ÇELEBİLER ve Anestezi ve Rehabilitasyon Khnigi Başkanı Sayın Doç.Dr. Uğur ORAL \\e Sayın 1987/745 1988/902 1987/144 M.Alaeddin Kılağ 14849 Necdet Kitay 14664 Sevgi Şimşek KH Usküdar Vergi Dairesi Müdürlüğü'ne izafeten Istanbul Muhakemat Müdürlüğfl. Vekili : Av. Leyla Ercan, tstanbul Muhakernat Müdürlüğü Hukuk Servisi Sanık : ARİF HtSARLIOĞLU: Mehmet Eşref ogluZehra'dan olma, 1945 doğumlu, evli, 3 çocuklu, elektrik malzemesi satar, okuryazar, halen Ercnköy Marmara Cad. Işık Apt. 27/2'de oturur. Sabıkasız, Türk, tslam. Vekili : Av. Remzi Tunçyürek, Ak&aray Yeşiltulumba ve Mimarbası Sokak, Tankişi Han, Kat: 4, No: 1920, lstanbul Suç : 213 sayılı Vergi Usul Kanunu'na muhalefet Suç tarihi : 1984 yıh Karar tarihi : 24.11.1988 Sanık Arif Hisarlıoğlu'nun ikran, dosya içindeki tutanak ile sanığın sattığı mallara gerekli fatura kesmediği, deftere işlemediği, bu nedenle 241821 liralık vergi matrahırun ziyana sebebiyet verdigi, ancak sucun tesebbüs derecesinde kaldığı sabit olduğundan 213 sayılı Vergi Usul Kanunu'nun 358. maddesi delaletiyle 360 maddesi gereğince bir ay müddetle hapis cezası ile tecziyesine, takdiren TCK. 59 maddesinin uygulanmasına mahal bulunmadığına, Kısa süreli hapis cezalannın uslandıncı niteliği bulunmadığından 646 Sk.4 maddesi gereğince işbu hapis cezasırun beher günü 300liradan olrnak üzere 9 bin lira ağır para cezasına çevrilmesine, 647 S.K.5 maddesinin 8. fıkrası baki kalmak şartı ile aynı kanunun aynı maddesinin 3. fıkrasının tatbikine mahal bulunmadığına, 213 sayılı Vergi Usul Kanunu'nun 360. maddesi gereğince sanığın 1 ay müddetle ticaret sanat mesleği icrasından mahrumiyetine, Masraf hükümlüden alınmak üzere (karar kesinleştikten sonra) keyfiyetin gazetede ilan edilmesine, 647 S.K. 6 maddesinin tatbikine mahal bulunmadığına, Müdahil kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden 6500 lira maktu ücreti vekâletin sanıktan tahsili ile müdahil hazineye verilmesine, 2640 lira yargılama gidennin sanıktan tahsili ile hazineye irad kaydına, Talep gibi Yargıtay yolu açık olmak üzere sanığın ve sanık vekilinin vicahında müdahil vekilinin gıyabında C.Savcısı Necdet Kitay'ra huzurunda verilen karar açıkça okunup anlatıldı. Ra<ın 7I7S7 Esas No Karar No C.Savcılık C. Hâkimi C.Savcı Yazı Iş Md. Davacı Müdahil : : : : : : : : Yrd.Doç.Dr. Savaş KONUK'a ve beni konuk eden, her zaman yakın ilgilerini gördüğümüz Kalp, Damar Cerrahisi KHniği'nin tüm ögretim üyelerl, doktorlan, hcmşlrelcri ve personeline sonsuz teşekkürü borç bilirim. ütün ülkede işçiler farklı eylem blçimleriyle protestolannı kaç gündür sürdürüyorlar, yüz binlerce işçi, her gün sokakta... TRTnin herhangi bir haber bülteninde tek sözcuk duydunuz mu? Bu ömek tek başına bağımsız gazetelerin ne kadar vazgeçilmez oiduğunu, hele ülkemiz koşullarında önemlnin buyüklüğünü bir kez daha ortaya koymaktadır. Dr. Uygur Kocabaşoğlu, Medya Dergisi'nin son sayısında 1869 yılında Bursa'da yayımlanan "Hüdavendigâr" Gazetesi'nden bazı alıntılar yapmış. Gazetenin ne oiduğunu şöyle anlatıyor HüdavendigaYın yayıncısı: "Gazete ne yapar? Once görevi gereği, ne olursa olsun doğruyu yazar. Hiç dalkavukluk bilmez. Ve etmez... Ve buldukları yerleri neye müsaitse ve kendilerinin yerleri ve doğaları gereği ne yapmak ve neye çalışmak gerekirse birer birer söyler. Bunlardan başka komşularının hallerinden dahi bahsederler. Fedakârhk eylerler. Masraf ederter. Herşeyi iyice öğrenir, ahaliye bildirirler." Hüdavendigâr, o yılların koşullarında gazetecilere de görevlerini anımsatmak gereğini duyar ve şöyle seslenir: "Ey gazeteciler. Bilirsiniz ki medeniyet ve ilim ve maarif güneşi dünyayı yaktı. Birtakım milletler işbu güneşin nurundan yararlanıyorlar. Ve kimileri dahi yararlanmaya çalışıyor. Birtakım ise henüz gaflet yatağında derin uykuda kalıp yatıyor. Bunları kim ikaz edecek? Kim uyandıracak? Ve bu güneşin parıltısını, bu gafillerin gözüne kim sokacak? Gazetecilerimiz. Tamam bu meslek ile mi? Adam hâlâ üçbeş sene kadardır herkes bar bar bağırıp dururken lisanımızı düzeltemedik. Elan gazetelerde yazılan masallar, hikâyeler... Vah yazık..." HüdavendigaYın tam 120 yıl önce yaptığı çağrı sürekli olarak ylnelenip duruyor, ama ne ölçüde ilerleyebildik? Küçük bir bilançoyu yineleyelim: ANAP yönetiminin 5 yılında gazeteciler için yapılan takibatın sayısı 2.12Tdir ve 1.426 dava açılmıştır. 1986'da 3, 198Tde 15, 1988'de 50 yayın toplatıldı... Bir yanda bu ortam süregiderken öteki yanda iktidar çevreleri, basının yalnızca promosyon yanşını görmekte ve konuştuklarında bundan duyduklan memnuniyeti gizlemeye bile gerek görmemektedirler. Her yeni okuyucu için 10 bin liralık promosyon harcaması yapıldığını hesaplamakta ve gazetelerin, televizyondaki bıktıncı hale gelmiş olan lotarya reklamlanndan alayla söz etmektedirler. Lotarya reklamlannın olağanüstü boyutlara ulaşmış olmasının halk gözünde genel olarak basının prestijinl düşürdüğü gerçeği ortadadır. Basın kendi İçinde bunun tartışmasmı yapmaktadır, ancak yarış hâlâ sürmektedlr. Ne var ki olayın bu boyutlara gelmesinin temelinde iktidarın tutumu en önemli etkenlerden biridir. Yüzde 21.75'lik iktidarın, basına bakışını ve tutumunu değiştirmesini beklemek bir düştür. Ülkemizde basın sorunlarının daha uygar bir ortamda tartışılmasını ve çözümhr aranmasını umabilmek için, daha temel oluşumların gerçekleşmesi gerekmektedir. O zamana kadar da anlaşılan bu sağırtar kavgası süregidecek, lotaryalı rekabet hızını azaltmayacak, okur azlığı sızlanmaları bitmeyecek... Şu anda HüdavendigaYın söylediğinin dışında söylenecek başka bir şey yok gibi: "Vah yazık..." Av. ŞEHNAZ YÜZER ESAS NO: 985/432 KARAR NO: 987/295 HÂKİM: TURGUT YÜKSEL 17874 KÂTİP: TÜRKÂN İŞBECEREN DAVACI: K.H. SAN1KLAR: 1 ALİ NAFİZ KAPLAN: Servet ve Rukiye'den olma, 1938 d.lu, Rize, Ikizdere, Ortaköy, H.175, C.031/02, S.26'de nOf. kayıtlı, halen Bağcılar Cad., Park sok., No:25, Rüçhan apt. Haznedar'da mukim. 2 OSMAN CANCAN: Şükrü ve Emine'den olma, 1938 d.lu, Zonguldak, Eflani, Saraycık köyü, H.8, C.O53, S.16'da nüf. kayıtlı halen Bağcılar Cad., No: 52, Kaplan Ekmek Fabrikası sahibi. SUÇ: GIDA MADDELERİ TÜZÜĞÜNE AYKIRI HAREKET SUÇ TARİHI: 20.2.1985 KARAR TARİHİ: 16.2.1987 C. SavcılığVnın iddianamesi ile tevdi olunan davanın mahkememizde yapılan davası sonunda: GEREGİ DÜŞÜNÜLDÜ / Sanıklardan Osman Cancan'ın olay günü ruhsatnamesi üzerine kayıtlı fınrunda diğer sanık Ali Nafiz Kaplan ile birlikte imal edilen ekmeklere etiket yapıştırmamak suretiyle Gıda Maddeleri Tüzüğü'ne muhalefet suçunu isledikleri sabit olmakla TCK.'nun 389. ve 647 sayılı kanunun 4. maddeleri gereğince sonuçta 32.000'er lira ağır para cezası ile cezalandınlmalanna, 402. maddesi gereğince 3 ay süreyle tatiline ve işyerlerinin 7 ay süreyle kapatılmasına, kesinleşen karar Ozetinin kapatma suresi kadar işyerine yapıştınlmasına kanun yolu açık olmak üzere sanık Ali Nafiz Kaplan'ın yokluğunda ve sanık Osman Cancan'ın yüzüne karşı açıkça okunup anlaüldı. 16.2.1987 Basın: 21499 T.C. BAKIRKÖY 3. SULH CEZA MAHKEMESİ KARAR ÖZETt VEFAT VE TEŞEKKUR Ayvalık eşrafından, sevgüi babamız MUSTAFA CÖMERTin Ölümü dolayısıyla bizzat gelerek, telefonla ve telgrafla büyük acımızı paylastıklarını bildirerek bizi yalnız bırakmayan akrabalannuza ve dostlanmıza candan teşekkür ederiz. EVLATLARI ÖZGER CÖMERT, ERDOĞAN CÖMERT, SENGÜL CÖMERT, ALİCÖMERT .M. emeğin bayrağı SOSYALIST DERGI KİRALIK ÖZEL BİNA Pangaltı meydanında iki caddeye cepheli. restore edilmiş, 4 katlı. kalorrferii müstakil bina kiralıktır. Reklâmcılık, turizm, yabancı kuruluş temsilciliği, ihracat, modaevi için özel bir mekân arıyorsanız telefonlaşalım. Esas No : 1989/167 1989/327 Karar No Hâkim H. OKTAY KONURALP 152491 Yazı İşi Müd. : GÜLNUR BAYSAL Kartal Hamam Sokak No: 47'de BEKİR ATEŞ satısa sunduğu sağlığa zararlı yoğurdu sattığı sübut bulduğundan T.C.K'nun 398'nci maddesi gereğince 3 ay hapis ve 5000. lira ağır para cezasıyla tecziyesine, 647/4 mad. gereğince 1 günü üç yüz lira üzerinden hesap edilerek 27.000 lira ağır para cezasıyla tecziyesine, 72'nci maddesi gereğince para cezalan toplanarak neticeten 32.000 lira ağır para cezasıyle tecziyesine, T.C.K.'nun 402'nci mad. gereğince sanığın hapis cezası müddetine müsavi olarak cürme vasıta kıldığı meslek ve sanatının ticaretinin TATİLtNE, 7 gün müddetle işyerinin KAPA•HLMASINA 647/6'ncı maddesi gereğince TECtlİNE T.C.K.'nun 94'ncü maddesi gereğince ihtarat yapılmasına (ihtarat yapıldı) karar verildi. 5.4.1989 Basın: 22123 İLAN T.C. KARTAL 1. SULH CEZA MAHKEMESt GENEL SEKRETER ARANIYOR Deniz ticaret konulanna vakıf, çok iyi Ingilizce bilen, yüksek öğrenimini tamamlamış, deneyim sahibi bir genel sekreter aranmaktadır. Adaylann en geç 26 Nisan 1989 Çarşamba günü mesai saati sonuna kadar bizzat gelerek ya da mektupla (bir fotoğraf ve özgeçmişlerini içeren açıklamayı da ekleyerek) başvurmalan rica olunur. Başvurular gizli tutulacaktır. lstanbul ve Marmara, Ege, Akdeniz Bölgeleri DENtZ TİCARET ODASI Adres: Istiklal Cad. 286 Odakule tş Merkez Kat: 10 Beyoğlu 80050 lstanbul Tel: 143 54 95 ile 97 Fax: 143 79 35 Tlx: 2472725774 Basın: 22152 148 45 7514170 42 İÇt SEVDA DOLU YOLCULUK Cahit kulebi 2000 lira (KDV içinde) Çağdaş Yayınlan Türkocağt Cad. 3941 Cağaloğlulstanbul SAVAŞ YILLARENDA BtR SÜRGÜN Kemal Sülker 2000 Hra (KDV içinde) Çağdaş Yayınlan Türkocağı Cad. 3941 Cağaloğlulstanbul İngilizce bilenter, İngilizce öğrenenler 80.000 Kelime 470.000 eşanlamlı Züt&S&i %30'u Peşin 6ayTaksitle ELEKTRONİK YAZI MAKİNELERİ SILVER REED '88 FİYATLARIYLA. TÜRKİYE DİSTRİBÜTÖRÜ ELEKTRONİK SÖZLÜK Türkiye'de ilk defa mmt *Broşür İsteyin 'dan P.K. 429 Şlşll İSTANBUL Tel: 133 06 00(4 Hat) ARAÇ TELEFON SETI OTONUZA EK TESİSAT MOBİLANTEN »KIZAK • FİLTRE •SİSTEM KABLOSU •AH1ZEYUVASI •TEKNE«ÇAT1 ANTENLERİ • BESLEME ŞARj ADAPTORÜ • KOMPLE MONTAJ İlk BelMiye Cad. No: 25 Tünel Tel: 144 55 38 SUPER STAR TEKNOSAN İst. 149 17 66/67 144 48 81 149 87 71 Burc Ma*ına ve Levazım Tc ve Sar A Ş
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear