02 Haziran 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
24 NÎSAN 1989 EKONOMİ CUMHURÎYET/11 TÜRKİYE'den ÖzaU TÜSİAD toplantısında İSTANBUL (AA) Türk Sanayicileri ve hadamlan Derneği'nin (TÜSİAD) ytllık olağan üye toplantısı bugün lstanbul'da yapılacak. Etap Marmara Oteli'nde saat 1730'da başlayacak yılın ilk üye toplantısında, ekonomideki son gelişmelet değerlendirilecek ve gilncel sorunlar ele alınacak. 200'ü aşkın TÜStAD üyesinin katılacağı toplantının ardından bir akşam yemeği verilecek. Basına açık olarak duzenlenecek yemeğe, Başbakan Turgut özal'ın da katılarak bir konuşma yapması bekleniyor. TÜStAD Başkanı Cem Boyner, yemek öncesinde dernek üyelerine hitaben konuşacak. 'Daha sıkı para' açmazda Hazine, Merkez Bankası'na olan borcunun 850 milyar liralık bölümünü ödedi, ancak emisyon düşürülemedi ve 5.4 trilyona kadar îırmandı. Başbakan Özal'ın açıkladığı "mevduat munzam karşılıklannın düşürülmesV'ne Merkez Bankası sıcak bakmıyor. ANKARA (Cumhuriyet Bitrosn) Daha sıkı para politikası uygulamasından istenilen sonuç elde edilemedi. Hazine'nin Merkez Bankası üzerindeki yükünün hafifletilmesine rağraen, emisyonda bir düşüş sağlanamadığı, aksine emisyon hacminin daha da artarak 5.4 trilyon liraya yükseldiği göruldü. Merkez Bankası "para arZIIIID kontrolünü güçleştireceği" gerekçesiyle mevduat munzam karşılıklannın düşürülmesine sıcak bakmıyor. Edinilen bilgiye göre 20 nisan günü itibarıyla emisyon hacmi, yılbaşına göre 882 milyar lira artarak 5 trilyon 367 milyar lira dtlzeyinde gerçekleşti. Yerel seçimlerden hemen sonra uygulamaya konulan "daha sıkı para politikası" na karşın emisyon artışının önlenemediği dikkati çekti. Daha sıkı para politikası uygulaması ile, esas olarak Hazine'nin Merkez Bankası üzerindeki yüklerinin kaldınlması hedeflenmişti. Bu çerçevede dış borç ödemeleri nedeniyle Hazine'nin Merkez Bankası'na yatırmadığı toplam 1 trilyon 567 milyar lira tutarındaki Türk Lirası karşılıklannın 654.3 milyar liralık bölümü odendi. Hazine bu ödemenin 544 milyar liralık bölümünü iki yü, 110 milyar liralık bölümünü de üç yıl vadeli devlet tahvilleri ile yaptı. Aynca Tüpraş'm Merkez Bankası'na olan 190 milyar liralık borcu da söz konusu şirketin Hazine'den olan alacaklan ile mahsup edildi ve Hazine, Tüpraş için de Merkez Bankası'na 190 milyar liralık uç yü vadeli tahvil verdi. Merkez Bankası, Hazine tahvillerini değişken faizli olarak bankalara sattı. Aynca Hazine1 nin bir aylık süre içinde Merkez Bankasına borçlannı ödemek için yaptığı nakit ve tahvil ödemeleri tutan da 1 trilyon 635 milyar liraya ulaştı. Merkez Bankası'na olan net hazine borcu da 5 trilyon 48.2 milyar liradan 3 trilyon 413.2 milyar liraya indi. Ancak söz konusu dönemde emisyonda bu ödemelere paralel bir azalma olmadı ve emisyon hacmi 47.6 milyar lira artış gösterdi. sı'run bugünkü aşamada mevduat munzam karşılık oranlannın düşürülmesi formülüne sıcak bakmadığı öğrenildi. Merkez Bankası yönetiminin munzam karşılık oranlannın düşürülmesinin emisyon ve para aranm kontrolünü daha da güçleştireceği görüşünü taşıdığı belirtiliyor. EKONOMl NOTLARI OSMAN ULAGAY İktidar Adaylarının Vaatleri ve Borç Sorunu 1989 Türkiyesi'nde iktidara talip olan bir siyasal parti, geniş kitlenin ekonomik durumunu düzelteceğini, ekonomiyi durgunluktan çıkaracağını ve aynı zamanda enflasyonu aşağı çekeceğini ıddia ediyorsa bunu nasıl yapacağını ve işe nereden başlayacağını da söylemek zorundadır. Bunu yapabilen, ortaya inandırıcı bir çıkış yolu önerisi koyabilen parti, sanırım büyük puan toplayacak. gerçek bir iktidar adayı halıne gelebilecektir Benim görebıldığim kadar, Türk insanı, sokaktakı vatandaş, hesaba kitaba dayanan çözümlere, iyi anlatılabildıği takdırde destek verme eğilimındedir, hesaba kitaba dayanmayan vaatler ise eskisi kadar puan getirmemektedir Türkiye ekonomisinin bugün düşürülmüş olduğu noktada hedef, bir yandan kitlenin gelirini biraz yükseitmek ve ekonomideki durgunluğu hafifletmek, diğer yandan enflasyonu aşağı çekmekse işe Türkiye'nin iç ve dış borçlarından başiamaktan başka hiçbir çare yoktur. Bu görüşü paylaşan Tevfik Güngör, 19 Nisan 1989 günü Dünya Gazetesi'ndeki sütununda Türkiye'nin dış ve ıç borç servisi yükünün boyutlarım hesaplamış ve ortaya çarpıcı bir tablo koymuş. 1989 yılında hükümetin dış ve iç borç servisini yapabilmek için büyük miktarda Türk parası bulması gerektiğinı belirten Tevfik Güngör bu "büyük miktar"ı şöyle hesaplamış: • 75 milyar dolar dış 6orç servisi, 1 dolar 2200 lira ortalama kurdan 1&6 trilyon TL. eder. • 1989 yılında, konsolide iç borçlar hariç, iç borç yükü 10 trilyon lira dolayındadır. Bunun kısa vadeli borçlanmayla finanse edilecek kısmı dışında, net iç borç servisi yaklaşık 6 trilyon lira olacaktır. • Böylece bulunacak olan, toplam borç servisi için gerekli TL mıktarı 16.5 trilyon artı 6 trilyon, yani 22.5 trilyon TL mertebesinde olacaktır. Bu rakam 1989 mali yılında toplanması öngörülen vergi geliri olan 24.3 trilyon lıranın neredeyse tümüne, 28.4 trilyon liralık toplam konsolide bütçe gelirinin yüzde 80'ine eşittir. Gerçı dış borç servisinin bir bölümü de herhalde yeni dış kaynak sağlanarak yapılacaktır, ama bu rakam neresinden bakarsak bakalım muazzam bir rakamdır. Bu muazzam borç servisi rakarhı ortada durdukça Türkiye'nin bir yandan ekonomiyi ve insanlarını rahatlatması, diğer yandan enflasyonu aşağı çekmesi mümkün değildir. O halde bu tür vaatler yapan siyasal partilerin tutarlı ve uygulanabilir bir dış ve iç borç konsolidasyonu paketiyle ortaya çıkmaları zorunludur. Tevfik Güngör bu konularda da bazı öneriler geliştirmış. iç borç cephesınde kamu menkul değerlerıni ellerinde tutan tasarruf sahipleri, kurumsal tasarruflarını kamu kâğıtlarına yatıran kurumlar ve yasal zorunluk nedeniyle kamu kâğıtlarına yatınm yapan kuruluşlar arasında ayrım yapılarak her grup için farklı borç servisi yöntemleri uygulanmasını öneriyor ve böylelıkle kısa vadede önemli bir kaynak tasarrufu sağlanabıleceğıni belirtiyor. Dış borç cephesinde ise yılda 7.5 milyar dolar yerine bunun yarısı kadar bir mıktarın ödenmesi ıçın anlaşmaya varılması halinde arta kalan miktarı Türkiye'nin yatınm ve üretim içift kullanabileceğinı ileri sürüyor. Tevfik Güngör'ün önerileri kuşkusuz tartışılabilir, bazı noktalarda farklı öneriler geliştırılebilır. Ama bu hesabın yapılması, borç servisi yükünün azaltılması için formul aranması, sanırım ilk yapılması gereken şeydir. Borç konsolidasyonu operasyonu kolay bir operasyon mudur? Kesinlikle değildir. Özellikle dış borçlarda ödemelerin yeni bir takvıme bağlanması hiç değilse, ana para ödemeleri için yeni süre alınması, zor ve riskli bir iştir, başarılması büyük hüner gerektirir. Ne var ki bugün gelinen noktada Türkiye için, Türkiye'deki iktidarlar için kolay çözümler pek mümkün değildir.Çözumükolay sananlar kısa sürede yaptıkları vaatlerın altmda ezilir giderler. Bu nedenle zor işleri göze almak, işin zorluğunu harka da anlatarak çözüme bir yerinden başlamak belki de izlenebilecek en iyi yoldur. Borç konsolidasyonu operasyonu bu zor işlerden yalnızca biridir. Bu alanda saglanacak başarı, diğer zor ışlere el atılmasını kolaylaştırabilecektir. 1 puanlık indirim 280 milyar lira Yetküiler mevduat munzam karşüıklannda gerçekleştirilecek bir puanlık indirimin 280 milyar liralık emisyon artışı demek olduğunu ifade edryorlar. Merkez Bankası yetkilileri, mevduat munzam karşıhklan ve disponibilete oranlarının, önümüzdeki aylarda başlayacak olan tanmsal destekleme alımlarının fıÖte yandan Başbakan Turgut Özal'ın nansmanı ile paralel düşünülmesi gerektiaçıklamış olmasına karşın Merkez Banka ğini kaydediyorlar. Süne mücadelesi TEKİRDAĞ (Cumhuriyet) Tekirdağ'da buğday ekili tarım alanlannda süne mücadelesine başlandı Tekirdağ'da bu yıl 2 milyon 200 bin dekarlık alanda süne çalışması yapılacak. 6O'ı aşkın teknik elamanın katümasıyla 10 gün sürecek çalışmalarda metre kareye düşen süne adedi belirlenecek. Daha sonra parazit çalışmalanna geçilecek ve parazitin yoğun olduğu ekili alanlar tespit edilecek. Mayısın 15'ine dek sürecek çalışmalarda elde edilecek verilere göre ilaçlı mücadeleye geçilip geçilmeyeceğine karar verilecek. Sözde transformasyon Başbakan Turgut özal'ın, son günlerde yeniden gündeme getirdiği "Türkiye'nin transformasyondan (yapısal dönüşüm)" geçtiği yönündeki iddialannı istatistiklerle karşılaştırdığımızda, ne imalat sanayiindeki son 35 yıllık gelişim ne de aynı yıllar içinde nüfusun yapısal dönüşümünün ' 'tamamlanamadığı" ortaya çıkıyor. FARUK BESKİStZ Türkiye gerçek anlamda transformasyonu (yapısal dönüşüm) yaşadı mı? Yoksa Türkiye hâlâ bir transformasyon sürecinin içinde mi bulunuyor? Başbakan özal'ın son günlerde yeniden gundeme getirdiği "Türkiye'nin transformasyondan" geçtiği yönündeki iddialannı, istatistiklerle karşılaştırdığımızda ne imalat sanayiindeki son 35 yıllık gelişim ne de aynı yıllar içinde nüfusun yapısal dönüşümünün 'tamamlandıgı' ortaya çıkıyor. Bu konuda öncelikli olarak Türkiye imalat sanayiinde alt sektörlerin yıllar itibarıyla ağırlıklarına baktığımızda, 1950'lerde imalat sanayiinde yüzde 62'lik bir ağırlığa sahip olan gıda, işçi, tütün ve dokuma alt sektörlerinin 1985'li yülarda da yüzde 45.2'ük bir paya sahip olduğu ortaya çıkıyor. Istanbul Sanayi Odası Araştınna Dairesi Başkanı Erdo NE DEDİLER TürMye Yunanistan Portekiz jtalya bpanya İrtanöa HoHanda Fransa Danımarka Belçjka F.Ahnanya Isviçre Japonya Dolayh verginin payı % 54 ANKARA (ANKA) lik kez bu yü uygulamaya sokulan gecici vergide, iki aylık tahsilat 273 milyar lira olarak belirlendi. Dolaylı vergilerin payı yüzde 54'e çıktı. Ocakşubat aylannda Gelir Vergisi mükelleflerine 128 milyar, Kunımlar Vergisi mükelleflerine de 246 milyar liralık geçici vergi tahakkuk ettirildi. Tahsilat tutan ise Gelir Vergisi mükelleflerinde 93 müyar, Kunımlar Vergisi'nde 180 milyar lira olarak gerçekleşti. Toplam geçici vergi tahsilatı 273 milyar lirayı bulurken, tahsilatın tahakkuka oranı yüzde 73 oldu. Ocakşubat döneminde genel bütçe toplam vergi gelirleri geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 63.4 artarak 2 trilyon 673 milyar liraya ulaştı. Bunun 1 trilyon 158 müyar lirası gelirden, 71 milyar lirası servetten, 971 milyar mal ve hizmetleıden 472 müyar lirası ise dış ticaretten alınan vergilerden oluştu. Gelirden alınan vergiler içinde, Gelir Vergisi 932 milyar, Kunımlar Vergisi 226 müyar liralık paya sahip oldu. Yılın ilk iki aylık dönemi itibarıyla, genel bütçe vergi gelirlerinin içinde, gelir düzeyine bakümaksızın herkesten aynı miktarda alınan dolaylı vergilerin yüzde 54 gibi yüksek bir oran oluşturduğu dikkat çekti. Gelir, kazanç ve servet düzeyine bağlı olarak tahsil edilen vergilerin, dolaysız vergiler toplam vergi gelirleri içindeki payı ise yüzde 46 düzeyinde kaldı. •kart Tı 58 31 26 12 17 19 3 6 9 7 3 6 6 11 4 17 29 37 41 37 34 38 32 35 32 36 44 39 34 31 25 40 38 48 46 48 59 63 56 61 61 50 55 55 Antalyu'da kutlama ANTALYA (AA) 23 Nisan 1886 yılında kurulan Antalya Ticaret ve Sanayi Odası, kurulusunun 103. yılım kutluyor. ATSO Başkanı Osman Berberoğlu, fdanın kuruluş yıldönümü lolayısıyla yaptığı ıçıklamada, 1886 yılında Barutçuzade Abdi Efendi başkanlığında kurulan odamn bugün, bilgisayar sistemleri ve çağdaş teknoloji ile çalışmalarını sürdürdüğünü belirtti. Bodur'dan iftar yemeği j ÇAN (Cumhuriyet) tSO Meclis Başkanı tbrahim Bodur, Çan'da düzenlenen ve beş bin kişinin katıldığı geleneksel iftar yemeğindeki konuşmada, "ekonomiye dikkat" sinyali verdi. Bodur "Bir ülkenin ekonomisi zaafa uğratılırsa, hürriyeti de elden gider" görüşüne yer verdi. ğan Özörtn'Un yaptığı bir araştırmaya göre 1050'li yülardan itibaren, 1968 yılı sabit fıyatlanyla yapılan karşüaştırmalarda alt sektörlerde ağırlığa sahip yukarıdaki iki sektörün hâlâ en önemli sektör konumunu koruduğu gözlenirken, makine teçhizat gibi alt sektörlerin payınm 35 yılda yüzde 8.1 'den yüzde 18.8'eçıktığı saptanıyor. Bunun daha detaylı analizinde, sadece taşıt araçlan sektörünün payımn ise yuzde 5.1'den ancak yüzde 5.8'eçıktığı gözleniyor. imalat sanayiinin sektörler arasındaki dağılımında da büyük değişimler yaşanmazken; hatta 1980'den sonra gıda, içki, tütün ve dokuma alt sektörlerinin paylarını bir ölçude arttırdıkları görülürken, imalat sanayiinin yapısım bir başka kritere göre değerlendirdiğimizde de ortaya buna yakın tablo çıkıyor. Türkiye'nin Prof. Emre Koagar» Özal döneminde kentleşme ve endüstriteşme açısından yılların belirlediği genel değişim trendinde bir A hızlanma ve ivme söz konusu değildir. Transformasyondan söz etmek makul görünmüyor. Transformasyondan söz edebilmek için kentleşme, endüstrileşme ve demokratikleşmeye doğru ciddi yapısal değişiklikler olması lazım. Tanmın istihdamdaki payına {*) 1968 sabit fıyatlanyla ABD benzeri ülkelerdeki gibi yüz1962'de imalat sanayiinin mal de 35'lere düşmesi ihtiraslı bir ragruplarına göre dağılımında tüke kam olabilir, ama bugünkü ratim malları yüzde 62.2, ara mal kamlarda olamaz. lar yüzde 27.8 ve yatınm malları Erdoğan yuzde 10'luk paya sahipken, Özötün: Türki1987'de bu üç grubun payları sıye'de transforrasıyla yüzde 40.9, yüzde 44.7 ve 14.4 oldu. masyon yerine Transformasyonda bir başka 'geriye gösterge ise çalışabilir nüfusun tnuısformasyonsektörel dağılımından verilebilir. dan' söz edileAT ulkeleriyle yapılan karşılaştırbilir. Gıda, içki, malarda, Türkiye'nin çalışabilir tütün ve dokunüfusunun yüzde 58'inin tarımda ma alt sektörlerinin imalat sanaistihdam edildiği ve bu oranla ilk yii içindeki paylan 1980'den sonra sırada yer aldığı beliriyor. Yuna gerileyeceği yerde ilerlemiştir. Bu nistan'da istihdamın yüzde 31'i sektörler ağırlıklarım kaybetmitarım sektöründe iken, Portekiz' yorlar. Türkiye'de özellikle de bu oran yüzde 26'ya kadar dü 1980'den sonra sabit sermaye yaşüyor. ABD gibi gelişmiş ekono tırımları da artmayınca nüfusun milerde ise tanmın istihdam için tanmdaki çalışılabilirliği azalmadeki payı yüzde 4'lere kadar ge mıştır. Çok ilginç olarak, tanmın rilerken, özellikle hizmet sektörü milli gelir içindeki payı azalırken, nün payı yuzde 66'lara yuksele istihdam içindeki payı neredeyse biliyor. aynı kalmıştır. 1S5819M1MS Gtda içfct tutürt 42,8 26,0 34,4 Dokuma 19,6 16,7 10.8 Gjyim 3,3 2,7 2,7 Agaç urunlen 3,0 1.9 1,8 Kâğrt ve basım 2.5 2,7 2,7 öeri ve tasrtk 1.4 1,9 1,3 (ümya ve petro) urün 4.1 13,4 10,9 Taş ve topra* Mayi 4.1 5,7 4,1 Ana m e ö sanayi 3,8 7,2 8,0 Madeni esya 7,3 4,3 4,5 Matane ve teçhtzat (Etektnkt!, elektriksc taşıt araç ve diğer) 8.1 17,5 183 (Sadece ösıtaraçian) 5,1 8,6 5,8 Çalışıyorlar Dığer Madencilik. imalat İşgücunür yapısı (%) Satm alıyorlar Yiyorlar Kişi başına gunluk proteın mıktarı (gram) Büyüyorlar 14 yaşındakılenn ortalama boyu Erkek Kız Santımetre n Telefon Buzdolabı Televızyon Sahıbı aıleler (%) SlRKETLERDEN HABERLER • BİLSAN Firması'nın, "Trade Leaders Club" tarafından dünyanın en son teknolojilerini pazarlama teknik ve strateji saptamasındaki başansından dolayı ödüUendirildiği açıklandı. 10. Uluslararası Teknoloji ödülü 24 nisan tarihinde Frankfurt'ta yapılacak törenle şirket yetkililerine verüecek. • 2. Otomotiv ve Yan Sanayii Sempozyumu 2326 mayıs tarihleri arasmda Bursa'da Hotel Almira'da yapılacak. • BMW A6'mn 1988 faaliyet sonuçlan Almanya'da açıklandı. 56 bin 981 kişinin çalıştığı kuruluş, satış gelirlerini bir önceki yüa göre yüzde 13 arttırarak 20 milyar DM'a ulaştırdı. • TÜRK Philips Uluslararası Kalite Ödulü'nu 5. kez kazandı. Çaya alternatif: Narenciye RİZE (AA) Rize ve yöresinde geçmişte var olan narenciye uretimini yeniden ekonomik hale getirebilmek için başlatılan çalışmalar devam ediyor. Bu amaçla Rize ve yöresinde yılbaşmdan bu yana 40 bin narenciye fıdanı dağıtüdı. Dağıtımı yapılan fîdanlann satsuma cinsi mandalina, portakal, limon ve greyfurt fideleri olduğunu belirten yetkililer, fîdanlann tanesinin 5001000 liradan satıldığını bildirdiler. Tanm, orman ve balıkçılık Güney Kore'nin ekonomik devrimî Ekonomi Servısi Son 3 yılda Guney Kore 2 önemü değişiklik geçirdi. 25 yıl süren hızlı ekonomik büyümeden sonra ilk kez 1986'da dış cari işlemler dengesi fazla verdi ve iki yıl sonra da demokrasiye geçüdi. Geçen yaz 30 yıllık bir aradan sonra Roh Tae VV'oo, silah yerine oylarla seçilen Uk Güney Kore devlet başkanı oldu. Böylece Güney Kore ekonomik devrimle birlikte politik reformunu da gerçekleştirmiş oldu. The Economist Dergisi, büyümeyle birlikte Güney Koıelüerin toplumsal değerlerinin değiştiğıni ve ulusal gururun yeniden doğduğunu belirtiyor. Dergiye göre, Güney Kore"nin öyküsü ekonomik kalkınmayla birlikte başlıyor. 1964'te kişi başına gayri safı milli hasıla 500 dolar civannda iken, bugün 4 bin dolar düzeyinde, Ancak G.Koreülerin yaşam biçimleri tanınmayacak bir şekilde değişmiş durumda. Tanmda çahşanlann oranı üçte iki azalırken, imalat sektöründeki işgücü 3 kaüna çıktı. 30 yü önce G.Koreülerin mutfağının temel yemeği pirinç ve sebzeden oluşuyordu. Yoksul halk çok nadir olarak balık ve yüda bir kez de et yiyebiliyordu. 1960'larda ortalama Koreli günde 2 bin kalori alabiliyordu. Bugün bu sayı 3 bine çıkmış durumda ve 1965 ile 1985 arasında et tüketimi 3 kat arttı. Kentlerde pirinç tüketimi ise hızla geriliyor. 1965 ile 1985 arasmda her 10 bin G.Koreliye duşen doktor sayısı 2 katına, dişçi ve hastane yatağı sayısı 3 katına, hemşire sayısı ise 12 katına çıktı. Daha iyi beslenme ve sağlık koşullanyla birlikte çocuklar anne babalanna "tepeden bakıyorlar." Günümüzün 14 yaşındaki G.Koreli erkek çocuklan 1964'teki yaşıtlanndan 14 santim daha uzun. G.Korelüer artık dayanıkh tüketim malları için de rahatça para harcayabiliyorlar. 1985 rakamlanyla hemen her evde televizyon alıcısı bulunurken, kentsel kesimdeki evlerin üçte birinde köylerde de evlerin onda birinde çamaşır makinesi var. The Economist, bu rakariüann günümüzde çok daha yüksek olduğunu vurguluyor. Dergiye göre, kadınların yaşamı erkeklerden çok daha hızlı bir biçimde değişiyor. Çalışan kadmlann oranı yüzde 45'e çıkarken, özellikle kentlerde yaşayan kadınlar butiklerden alışveriş, kuaförler gibi modern yaşamın gereklerinden yararlanabiliyorlar. G.Korelüer tasarruflarını da arttınyorlar. Kaynak Ekonomik Ptanlama Kurulu 1965 70 75 80 85 87 Kaynak Ekonomik Plantama Kurulu Kaynak. Kore Kırsal Ekonom Enstitusu Kaynak Eğıtm Bakanltğı 1965 70 75 80 REHBER Hazırlayan: H.Turgut AR1Ğ Kooperatife yeni düzen Sayılan az da olsa bazı kooperaüfleriB olumsuz etkıleri, 1163 savüı Kooperatifler Yasası'nda. yeci değişiklikler getirdi. Kooperatif ünvanîanndan başiayan ek ve değişik maddeier, kamu düzeninin daha saghklı işlerüğini amaçlamaktadır. Yasadaki yeni değişikliklerle hem daha önce kurulan hem de yeni kumlacak kooperaıiflenn unvanlannda bundan sonra, kamu kurom ve kuruluslanmn: 1Adları kesinlikle yer almayacak, | 2 Çağrışımı da yapumayacak, "* 3 Uçüncü kişilerde kamusal bağlantılann yanhş dtişünce ve anlayışımn oluşması engeiienecek, 4 Gerçeğe aykın eklemelerin yapılması önlenecek. Bu amaçian hedefleyen yeni yasa ve genelge hukumkrine uyum saglamak için yapı ve tükelim koopeıatiflerince izienmesi gereken işlemler: 1 Kuruluş ilanırun yayımlandığı Türkiye Ticaret Sicüi Gazetesi, 2 Anasözlesmede degişikîik yapılmıssa, yajimlandığı Türkiye Ticaret Sicili Gaizetesi, 3 Yünlrlükteki (eski) anasözleşme, 4 Yürüriükteki <eski) anasözleşmenin yeni örnek anasözleşmeye dönüştürülınesi hakkında noterden onayîı Yönetim Kurulu Karan, 5 10 adet yeni örnek anasöziesmenin Yönetim KUTUIU üyelerince her sayfası imzaianacak (notere onaylanlmayacak), 6 Yeni örnek anasözleşme (tüzük) elde yoksa, T.Vakiflar femkası Maltepe şubesi Ankara t0019 SAMTEMKO hesabma 10 adet yeni anasözleşme bedeü 15000 üralık makbuzun fotokopisi eklen«cek, 7 Yeni örrsek anasözîeşmenin sonundaki Uk yönetim ve denetim kurulu üyeieri ile kuruculara ait maddelere eski anasözleşmedeki ilk yönetim ve denetim kurulu üyeleri ile kuruculann adlan aynen yazılacak, 8 Anasöziesmenin sonundaki boş sayfaya da halen görevde bulunan Yönetinı Kurulu üyelerinin adları yazüacak ve imzaianacak, 9 Yapı kooperatifîerinde FO. 1, tüketim kooperatiflerindefeeFO.2 fonnlanndan ikişer adet eklenecek. ihkıfbank 'tan ikinci fon ANKARA (AA) Vakıflar Bankası, oluşturduğu 5 milyar liralık ikinci yatınm fonuna ait katılma belgelerini bugün satışa sunuyor. Bankamn şubeleri ve menkul kıymetler müdürlüğü aracılığıyla satılacak fon, 100 bin hisseye bölündü. Fonda 1 hisselik en küçük payın satış değeri 48 bin 279 lira, 10 hisselik en büyük payın değeri ise 482 bin 790 lıra olarak belirlendi. Fon yüzde 33.12 Hazine bonosu, yüzde 41.22 fmansman bonosu, yüzde 40.78 dövize endeksli PTT tahvili ve yüzde 4.88 KöprüKeban B tertibi gelir ortaklığı senetlerinden olusuyor. KONUK YAZAR "Ka/dağının ardmdaki sağır sultan"ın dahi bildiği gibi, uluslararası şirketler, "transfer fıyatlaması" yoluyla kendi kâr planlarına göre verim artışının tümünii kârlarına yansıtabilecekleri gibi, kısmen de yansıtabilir, hiç de yansıtmayabilirler. PROF.DR. GÜLTEN KAZGAN Kârlı KİT'lerin özelleştirilraesine gerekçe, başlangıçta sermayenin tabana yayılması olarak kamuoyuna sunulmuştu. Yeni başlatılan yabancı sermayeye blok satışların savunmasıysa diğer bir gerekçeye dayandmüyor: Kârlı KİT'lerde dahi verim düşüktür, yabancı sermaye bunu yukseltecektir. önce bir noktayı saptamak gerekir: Kârlı KİT'lerin yabancı sermayeye blok satışları, gerçekte, sunulduğu gibi verim artışı değildır; Türkiye gibi ağır dış borç yükü altındaki ülkelere uluslararası kredi kurumlarmın yarattığı basküardır. Birkaç yıllık sürede bu yükü birkaç katına sorumsuzca çıkaranlann, tabii böyle bir nedeni kabullenmeleri söz konusu değildir. İkinci nokta şudur: Her verim artışı mutlaka ekonomiye, insanlanna yararh olmaz, bazen çok zararlı da olabilir. Buna en iyi örnek, son yıllarda Türkiye'de sera bitkileri, tavuk, et gibi verim artışına tanık olunan gıda maddeleridir. Kullanılan yem katkı maddeleri, sentetik hormonlar verimi arttırmıştır, ama aynı zamanda, bu gıda maddelerinin yenmesini sağlık açısından son derece zararlı hale getirmişür. Burada akla hemen gelen soru, son yıllarda tanmsal sanayüere üşüşen yabancı şirketlerin bu işte payımn ne olduğudur. Yabancı sermayeye kârlı KİT'lerin blok satışlarmda sorulması gereken bir diğer soru da şudur: Durgunlaşan dünya ekonomisi fırmalar arası rekabeti kızıştırmıştır. Rekabeti yok etmenin ya da azaltmanın bir yolu firmalar arası birleşmeyse, bir diğeri de rakip şirketi satın alıp, faaliyetini tatil etmektir. Blok satışlar, böylece, verimi arttırma değil de üretimin toptan durmasıyla sonuçlanabüir. Bunun ortaya çıkmayacağuu, açık pazar durumuna getirümek istenen Türkiye'de hangi güç, nasıl denetleyecektir? Diyelim ki, gelen yabancı sermaye gerçekten KİT'lerin verimini birkaç kat arttırmıştır. Bu verim artışı Türkiye'ye birkaç yoldan intikal edebileceği gibi, hiç intikal etmeyebilir de. Bu intikalin olup olmayacağı tamamıyla yabancı şirketin dunya çapında yaptığı kâr planına ve içinde bulunduğu ülkenin koşullanna bağlıdır. Verim artışının ekonomiye intikalinde bir yol, yabancı şirketin verim artışını olduğu gibi ürettiği mal hizmet fıyatlanna yansıtması, fıyatı düşürerek halkın gerçek satınalma gücunu yukseltmesidir. Ne var ki, bunun olabilmesi için piyasada serbest rekabet koşuUarının olması ve şirketin bu KIT'lerin yabancıya sunulması UGÜN Fakültesi Işletme îktisadı Enstitüsü "Üniversitelş hayatı tşbirliği Programı"mız çerçevesinde düzenlediğimiz dizi konferanslardan sekizincisi, Tokyo Senshu Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Tomiyoshi Yoshida tarafından "Japon tşletmelerinde Yönetim Sistemi" konusunda lşletme Fakültesi'nde saat 10.00'da verilecek. • Konferans /. Ü. Işletme baskı altmda fiyatı düşurmesi gerekir. Eğer birçok KtT için geçerli olduğu gibi, tekel durumu varsa ve yabancı şirket tekel dunımundan yararlanıyorsa, fiyatı düşürmek için kesinlikle hiçbir zorunluluk yoktur. Verim artışı olduğu gibi şirketin kârına yansıyıp, dış dünyaya aktanhr. Bu da, daha önce bulunmayan bir dış gideri cari işlemlere ekleyerek dış açığı büyütür. Yukarıdaki durumda yabancı şirketin sağladığı verim artışının Türkiye'ye (ya da hangi ülkede bulunuyorsa ona) intikalinin bir diğer yolu, yarattığı katma değerin daha büyük bir bölümünün yerli üretim faktörlerine ödenmesidir; yani işçinin daha yüksek reel ücret alması, hissedarlara daha yüksek temettü ödenmesi ve devletin vergi gelirinin artmasıdır. Böylece, verim artışı şirketin kârını arttırırken yerli işçinin, sermaye sahibinin ve devletin gelirini de arttırmak yoluyla ekonomiye intikal etmiş olur. Ancak bunun olabilmesi de birtakım şartlara bağlıdır: Btr kere, verim artışının şirket hesaplannda gözükmesi gerekir. Oysa, "Kaf dağının ardmdaki sağır sultan"m dahi bildiği gibi, uluslararası şirketler "transfer fıyatlaması" yoluyla kendi kâr planlarına göre verim artışının tümü(Bu yazı, Sayın Adnan Kahveci ve Sanü kârlanna yansıtabilecekleri gibi, kısmen yın lshak Alaton'a ithaf edilmiştir Prof. de yansıtabihr, hiç de yansıtmayabilirler. Dr. Gulten Kazgan.) Transfer fiyatlamasının bir yolu, ana şırketten ithal ettikleri girdi fiyatlannı yukseltip, içerdeki kârı böylece düşuk gösterip, bu arada kârı ana şirkete aktarmaktır. Ancak kân, planlanna göre Türkiye'de bırakmak uygun düşüyorsa, verim artışı yurtiçinde kalır. Verim artışımn işçi ucretinde reel artış, temettü artışı ve vergi artışı yoluyla ekonomiye intikal etmesi ise şu koşullan gerektirir: Güçlü işçi sendikalan ve reel ücret artışına uygun bir iktisat politikası bulunmalıdır. Reel ücretlerdeki düşuşün bilinçle "devlet poütikası"na dönüştürüldüğü, sendikal hakların kısıtlandığı, Türkiye'nin ucuz işçi pazan diye tanıtıldığı bir ortamda, hangi guçlü sendika bu artışı reel ücret artışına acaba nasıl dönüştürecektir? Temettü artışlanna gelince: KİT'ler blok halinde satıldığında yerli ortak yoktur ki temettü alması soz konusu olsun. Geriye devletin alacağı vergi kalmaktadır: Vergi artışı ise iyice hayaldir; izlenen politika sermaye üzerindeki vergileri neredeyse sıfırlamıştır. Kısacası, bugun Türkiye'nin izlemekte olduğu politikalara göre yabancı şirket satın aldığı KİT'in verimini bin kat arttırsa da bunun ekonomiye intikalini sağlayacak araçlar yoktur. Bundan ötürü, bütün verim artışı olduğu gibi şirketin kânnı arttınr ve dış dünyaya transfer edilir. Türkiye ise sadece dışarı kâr transferleri yoluyla dış açığının büyüdüğune tanık olur. Yani "Dimyat'a pirince giderken evdeki bulgurdan olur". Yani daha fakirleşir. Fotokopi makinaları Islanbul 133 03 49 133 03 Ankara 117 21 15 ı 5 !ıat \ımn 22 38 53 ftdana 3 53 91 DÖVİZ KURLARI Dövizın Cinsı 1 ABD Doları 1 Avustralya Doları 1 Avusturya Şilıni 1 Batı Alman Markı 1 Belçıka Frangı 1 Danımarka Kronu 1 Fın Markkası 1 Fransız Frangı 1 HoHanda Florını 1 isveç Kronu 1 isvıçre Frangı 100 İtalyan Lıretı 1 Japon Yeni 1 Kuveyt Dinarı 1 Sterlin 1 S.Arabıstan Rıyalı 24 NİSAN 1989 Döviz Satış 2066.13 1647.74 158.93 1119.00 53 47 287.36 499.67 330.05 991 66 328 01 1266 79 152.31 15 72 7144.29 3548.58 551.00 Efektif Alış 2062.00 1616.48 158.61 1116.76 52 45 286 79 490.19 329.39 989.68 327.35 1264.26 149.43 15.42 7008.79 3541.48 540.55 Efektif Satış 2087.00 1664.38 160.54 1130.30 54.01 290.26 504.72 333.38 1001.68 33132 1279.59 153.85 1588 7216.45 3584.42 556.57 Dövız Alış 2062.00 1644.44 158.61 1116.76 53.36 286.79 498 67 329.39 989 68 327.35 1264.26 152.01 15.69 7130 00 3541.48 549 90
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear