26 Aralık 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
14 NİSAN 1989 % 9 CUMHURİYET/15 AT ile ilişkilerde zor yıl ANKARA Tam üyelik başvurumuz 2. yılını doldurdu; BrükselKomisyonu nun 'değerlendirme raporunu buyıl vermesigerekiyor Başvuru Tam üyeliğe hazırlanıyoruz süreci işliyor ERBİL TUŞALP ANKARA AT ile ilişkilerden görevli Devlet Bakanı ve Başbakan Yardıması Ali Bozer, tam üyelik için başvurumuzdan bu yana geçen iki yıl içinde Avrupa Topluluğu ile ilişkilerimizin yeni bir hız ve kapsam kazandığını söyledi. Bozer, "Esas hedefimiz olan tam üyelik yolunda ülkemizdeki hazırlık çalışmalan yogunlaşarak sürmektedir" dedi. Cumhuriyet muhabirinin sorularını yanıtlayan Bozer, Türkiye'deki demokratikleşme sürecinin ulaştığı ileri düzeyin Avrupa Parlamentosu'nun kendi kararlarıyla da onaylandığını vurgulayarak, "Çoğulcu parlamenter demokrasimiz tüm kunımlan ile işlemektedir" diye konuştu. Başbakan Yardımcısı BozeT'e yöneltilen sorularla, yanıtları şöyle sıralanıyor: Tam üyelik başvurusundan bugüne dek geçen süreyi Türkiye açısından degerlendirir misiniz? Geçen iki yıl içinde Avrupa Topluluğu ile ilişkilerimiz yeni bir hız ve kapsam kazanmıştır. Başvurumuzun toplulukta olağan usuller çerçevesinde incelenmesi sürnıektedir. AT Komisyonu Başkanı Delors'un açıkladığı gibi komisyon, ülkemizle temas halinde hazırladığı raporunu bu yıl sonundan önce Bakanlar Konseyi'ne sunacakur. Bundan sonra beklentimiz, konseyin makul bir süre içinde ve her halukârda 1992'den önce tam üyeliğimiz konusundaki iradesini belli etmesi ve müzakere aşamasına geçilmesidir. AT ile ortaklık anlaşmamız çerçevesindeki ilişkilerimizde belirli bir canhlığın sağlandığını sevinerek söylüyorum. ilişkilerimizin geliştirilmesinin tam üyelik hedefîne katkıda bulunacağına inanıyorum. AT İLE İLİSKİLERDEN SORUMLÜ DEVLET BAKANIBOZER: EKÖNOMİ CEPHESİ BOZER'DEN SEMİH İDİZ ANKARA AT işlerinden sorumlu Devlet Bakanı Ali Bozer'in Brüksel'de Belçika Dışişleri Bakanı ve topluluğun Dönem Başkanı Leo Tindemans'a Türkiye'nin üyelik başvurusunu elden vermesi üzerinden tam iki yıl geçmiş bulunuyor. Bu dönem içinde beklenen gelişmeler gerçekleşti mi? Hayal kınklıklan yaşandı mı? Ankara geleceğe umutla bakıyor mu? TürkAT ilişkileriyle ilgili en üst düzey yetkililer bu soruları yanıtlarken, Ankara ile topluluk arasında çözümlenmesi gereken zorlu sorunlar olduğunu göz ardı etmiyorlar. Ancak Ankara'ıun üyelik başvurusuyla ilgili normal sürecin işlediğini vurguluyorlar. Toplulukla ilişkfler hakkındaki beklentilerini dile getirirlerken genel bir iyimserlik ve kararlılık içinde olduklan gözlenen bu yetkililer, Türkiye'nin AT üyeliğine kabul edilmesinin bir "lütuf" olmadığını, bunun 1963 yılında imzalanan Ankara Antlaşması gereğince "kazanılmış bir hak" olduğunu vurguluyorlar. Yetkilüer, AT'ye tam üyelik başvurusundan bu yana gerçekleşen başlıca olumlu gelişmeleri şu şekilde sıralıyorlar: 1. 14 Nisan 1987'de yapılan tam üyelik başvurusu tüm karamsar beklentilere rağmen kısa bir süre sonra Bakanlar Konseyi taıafından "göıüş" için AT Komisyonu'na sevk edildi. Böylece ilk engel aştlmış oldu. Komisyon Başkanı Delors, bu görüşün 1989 yılı içinde Bakanlar Konseyi'ne gönderileceğini bildirmişti. Şiradi bu görüşün aktif bir şekilde beklendiği bir döneme girümiş bulunıriuyor. 2. Komisyonla Türkiye arasındaki teknik temaslar hız kazandı. özellikle son dönemde Türkiye'nin üyeliği konusunda sadece "iyiniyel beyanlannın" yapıldığı bir süreçten çıkıldı. Bu çerçevede en üst düzeyli Türk bürokratları Brüksel'e giderek teknik konularda bilgi alışverişinde bulunuyorlar ve müzakerelere giriyorlar. Buna paralel olarak da Türkiye'deki teknik uyum çalışmaları hızlandırılmış bulunuyor. 3. 12 Eylül'den sonra Türkiye'ye 8 yıl süreyle "küsen" ve "sırt çeviren" Avrupa Parlamentosu ile ilişkiler normal seyrine dönüyor. Bu çerçevede TürkAT Karma Parlamento Komisyonu tekrar canlandınlarak ilk toplantısıru bu ydbaşında yaptı. Türkiye ile parlamento arasındaki diyalog böylece yeniden kurulurken, karşılıklı parlamenter trafiği de artmaya devam ediyof. Avrupa Parlamentosu Başkanı Lord Plumb'ın önümüzdeki günlerde Türkiye'ye gelecek olması bu "nonnaiizasyon" sürecinin açık bir ifadesini oluşturuyor. Öte yandan aynı dönemdeki başlıca olumsuz gelişmeler ise şu şekilde sıraJanıyor: 1. Türkiye ile topluluk arasındaki ilişkilerin her yönüyle ele alındığı TürkAT Ortakhk Konseyi'nin Yunanistan'ın Kıbns'ı bu platforma sürükleme çabaları nedeniyle tam üyelik başvurusundan sonra toplanamamış olması, 2. Avrupa'da bazı çevrelerin Türkiye için tam üyelik yerine "genişletilmiş bir ortaklık" veya "serbest mübadele" ilişkisi gibi alternatif seçenekleri telaffuz etmeye başlamaiarı, 3. 12 Eylül'den sonra dondurulan 4. mali protokol gereğince AT'nin Türkiye'ye vermesi gereken 600 milyon ECU (Avrupa para birimi) tutarındaki mali desteğin halen canlandırılamamış olması. Ülkemizin dem okratikleşme sürecinde ulaştığı ileri düzey, Avrupa Topluluğu'nun kendi kararları ile tescil edilmiştir. nu ortaklık ilişkilerimizle irtibatlandırma teşebbüsü dolayısıyla yapılamamıştır. Biz Ortaklık Konseyi'nin toplanmasına, topluluk ülkelerinin ortak bir görüşle gelmeleri ve gerektiği gibi salt ortaklık konularımn görüşülmesi kaydıyla taraftarız. Esasen, Ortaklık Konseyinin toplanrnası, ülkemizin olduğu kadar topluluğun da cıkarınadır. Bizim esas hedefimiz olan tam üyelik yolunda ülkemizdeki hazırlık çahşmalarının yoğunlaşarak sürdürüldüğünü söyleyerek de bu sorunuzu yanıtlamak isterim. Ortaklık anlaşmasının geregi olan gümriik birliği, mali destek gibi öteki konularla ilgili gelişmeler hangi aşamada? önemli gelişmeler oluyor. Örneğin anlaşmamızın gereği olan AT ile aramızda gümrük birliğinin gerçekleştirilmesi yolunda bir süredir durdurulmuş olan gümrük indirimleri ve ortak gümrük tarifesine uyum uygulaması, belirli bir takvim dahilinde yeniden başlatılmıştır. Bu arada ATnin ülkemize 600 milyon ECU tutarındaki mali desteği ile ilgili IV. Mali Protokol'ün AT Komisyonu'ndaki işlemleri tamamlanmış olup, bu yıl içinde Bakanlar Konseyi'nde onaylanması beklenmektedir. Sonra, toplulukla ekonomik ve teknik işbirliğimizin desteklenmesi için 1980'de kabul edilmiş olan özel tşbirliği Fonu'ndan 29 milyon ECU, projelere bağlanmıştır. AT ile ortaklık ilişkilerimizin daha iyileştirilmesi sizce neye bağlıdır? Ilişkilerimiz bir ölçüde ortaklık organlannın gereği gibi çalışmasına da bağlıdır. Bilindiği gibi, nisan 1988'de toptanması öngörülen bakanlar düzeyinde Ortaklık Konseyi toplantısı, Yunanistan'ın Kıbns sorunu Türkiye'deki temel insan hak ve özgürlüklerinin bugiinkiı durumu ile AT'ye tam üyelik başvurumuzu nasıl degerlendiriyorsunuz? Demokrasi ve insan hakları konusunda ülkemize, AT'ye tam üyelik adaylığımızla irtibatlı olarak bazı çevrelerin tenkitlerine ilişkin bir iki noktayı özellikle vurgulamak isterim. Her şeyden önce, ülkemizin demokratikleşme sürecinde ulaştığı ileri düzey Avrupa Parlamentosu'nun kendi kararları ile tescil edilmiş durumdadır. Çoğulcu parlamenter demokrasimiz tüm kurumları ile işlemektedir. Kuvvetler aynlığı tamdır. Batı anlamında hür basınımız icra'yı kontrol görevini serbestçe yapmaktadır. Demokratik hürriyetleri kısıtladığı ileri sürülen bazı hükümleri, aslında Jnsan Hakları Evrensel Beyannamesi'nde ve Avrupa insan Hakları Sözleşmesi'nde, ülke bütünlüğünün korunması, kamu düzeni gibi mülahazalarla öngörülmüş olan istisnalar ve Avrupa însan Hakları Komisyonu ve Divanı'nın ilgili kararları ışığında değerlendirmek gerekir. İnsan haklanrun dinamik niteliği göz önünde tutulduğunda, koşullann elverdiği ölçüde daha da genişleyeceği tabiidir. Hükümetimizin bu konuda gösterdiği büyük hassasiyet, attığımız somut adımlarla da kanıtianmıştır. Türkiye ile ilişkiler parçalı bulutlu Geçen iki yıl içinde BrükselAnkara ilişkilerinde "kıymeti harbiyesi" olan herhangi bir ileri adım atılmadı. "Mütalâa Raporu" bu yıl sonuna kadar hazıt olacak. Ancak rapor büyük olasılıkla ilk kez "iki aşamalı" olacak. HADİ ULUENGİN tilecek. Belçika başkentindeki kaynaklara göre Delors'un 'sözü', yürütme organından karar organma sunulacak raporun 'nihai" olacağı anlamına gelmiyor. Bu kaynaklardan edinilen bilgilere göre zaten Türkiye'nin başvurusuna verilecek cevap için iki yıldır hiç aceleci davranmamış olan komisyon ve AT başkentlerinin, şimdi yeni bir stratejiyle, önce "birinci rapor", sonra da "ikmci rapor" yöntemini seçmiş olmalan büyük olasılık oluşturuyor. RUKSEL Ekonomi Servisi Türk özel sektörii, Avrupa Topluluğu'na (AT) tam üyelik başvurusunun ikinci yılında ilişkilerin yavaş yürüdüğü görüşünde. Geçen bu sürede komisyonun Türkiye hakkındaki raporunun hazırlanraaması yamnda, AT çevrelerinde "daha aynnblı" ikinci bir rapordan söz edilmesi, özel sektörde rahatsızlık yarattı. AT'ye daha önceki başvurularda olduğu gibi komisyonun raporunu daha fazla gecikmeden hazırlaması ve konseyin de müzakereleri başlatma karannı hızlandırması istendi. Özel sektörün AT ile ilişkilerini koordine eden îktisadi Kalkınma Vakfı'nın (İKV) Genel Sekreteri Haluk Ceyhan, tam üyelik prosedürünün geçen iki yıllık sürede yavaş ytirütüldüğünü belirtirken, TÜSİAD'm AT Çalışma Grubu Başkanı Yıldmm Aktürk, raporun henüz hazırlanmamış olmasının Türkiye'nin aslında bu konuyu ön planda tutmadığını gösterdiğini söyledi. Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Başkanı Ali Coşknn, AT'nin Türkiye'nin tam üyeliği konusundaki eğiliminin bu yıl sonuna kadar belirgin hale geleceğini tahmin ettiğini kaydederken, Marmara Üniversitesi AT Enstitüsü Müdürü Doç. Dr. Haluk Kabaalioglu. ikinci bir raporun hazırlanmasının Roma Anlaşması'nın ihlali olacağını vurguladı. AT'ye tam üyelik başvurusunun ikinci yılında şu değerlendirmeler yapıldı: Ali Coşkun (TOBB Başkanı): Şu anda AT'ye üye olmak, eskisine göre daha zordur. Şimdi AT'nin önündeki büyük sorun, 1992'deki tek pazara uyumdur. Türkiye'nin tam üyelik müracaatı bütün bu zorluklara ve eskisinden zor şartlara rağmen oldukça hızlı gelişmiştir. Benim tahminim bu yılın sonuna kadar AT'nin bu konudaki eğilimi belirgin hale gelecektir. Bilindiği gibi bu yıl AT parlamento seçimleri var ve her ülke parlamenterlerini yeniden seçecek. Büyük ölçüde değişiklik olmasa bile, parlamentonun yeni yapısı içinde Türkiye'nin bu konudaki çalışmalarını çok yönlü ve amaca yönelik olarak ele alması gerekir. AT'ye girilmesi halinde iktisadi, sosyal ve kültürel bakımdan karşılaşüacak fevkalâde önemli zorluklan yenebilecek hazırlıklann, istenen seviyede yapıldığını söylemek ise mümkün degildir. Özel sektör endişeli ~~ BRÜKSEL Türkiye'nin henüz çiçeği burnunda "Bay AT"si Ali Bozer'in, Brüksel'in ünlü "Egmont Sarayı"nda, Belçika Dışişleri Bakanı ve Ortak Pazar Dönem Başkanı Leo Tindemans'a, Ankara'nın Avrupa Topluluğu'na tam üyelik başvurusu yaptığım belirten mektubu verdiği günden beri tam iki yıl geçti. Bu sürede, eğer Avrupa Parlamentosu ile gerçekleşen kısmi normalleşme'istisna tutulursa, ne TürkiyeAT ilişkilerinde dokuz yıldır süren "donuklugon" giderildiğini ne de tam üyelik konusunda kayda değer bir ilerlemenin sağlandığını söylemek mürnkün. Diğer bir deyişle, geçen iki yıllık dönemde de BrükselAnkara ilişkilerini belirleyen süreç eski statüko oldu ve tam üyelik başvurusuna rağmen, "kıymeti •arbiyesi" olan herhangi ileri bir adım atılamadı. Şüphesiz, bu durum çeşitli nedenlerden kaynaklandı. Türkiye1 nin Avrupa standartlannda bir demokrasiye sahip olmadığı yönündeki endişeler, Batı kamuoyiannın Ankara'ya ilişkin olarak kendi hükümetleri üzerinde uyguladığı manevi baskı, topluluk ülkelerinin mali konularda cimriliği elden bırakmaması ve en önemlisi de Kıbns sorununun çözurnlenmesinden yola çıkan Yunanistan'ın, 'Davos nthana' rağmen, AT'nin her kademesinde Türkiye'ye "çomak sokması", geçen iki yıllık sürede AnkaraBrüksel ilişkilerinin rayına oturamamasındaki temel etkenleri oluşturdu. Yine aynı dönemde, tam üyelik başvurusu konusunda fazla bir gelişrae olmaması ise yukandaki genel nedenlerin yanı sıra hem Türkiye üyeliğinin topluluk devletleri için siyasi, kültürel, sosyal ve ekonomik açüardan bir "kâbus" oluşturmasından hem de 1993 "tek pazar" Avrupası'nı önüne tam hedef koyan AT'nin, esas olarak kendi iç bünyesine dönmesinden kaynaklandı. Üyelik başvurusundan iki yıl sonra halen mevcut olan konumu, TürkiyeAT ilişkileri ve tam üyelik perspektifi açısından olmak iizere iki ayn cephede ve olduğu gibi saptamakta yarar var. Birinci bağlamda, 12 Eylül müdahalesiyle kopma noktasına gelen ilişkiler, biraz normalleşmesine rağmen, şu anda Ankara'nm taleplerine cevap vermekten çok uzak bir seyir izliyor. öncelikle, "normalleşmenin mihenk taşı" olarak nitelendirilen ve artık tamamen sembolik bir anlam taşıyan 600 milyon ECU'iuk 4. mali protokol imzalanmasından dokuz yıl sonra hâlâ işlerlik kazanabilmiş değil. AT ülkelerindeki TC yurttaşlan için öngörülen "serbest dolaşım" ilkesi ise tamamen ve fıilen askıya alınmış durumda. Öte yandan, bütün bu pürtizlü sorunlann tartışma mekanizmasını oluşturan ve Türkiye ile topluluk arasındaki en yüksek karar organı niteliğini taşıyan "Ortaklık Konseyi" ise toplanamıyor. Kon Serbest dolaşım askıda AT ülkelerinde T.C. yurttaşlan için öngörülen 'serbest dolaşım' ilkesi fiilen askıya alınmış durumda. Türkiye'nin tam üyelik başvurusunda bir gelişme olmamasının nedeni. Türkiye üyeliğinin topluluk devletteri için siyasi, kültürel, sosyal ve ekonomik açıdan kâbus oluşturmasıyla birlikte lek pazar'ı önüne hedef koyan AT'nin kendi iç bünyesine dönmesinden kaynaklanıyor. seyin bir araya gelmesi için geçen 25 nisanda Lüksemburg'da yapılan girişim, kelimenin tam anlamıyla, fiyaskoyla noktalanmış bulunuyor. Buna karşüık, geçen iki yıllık dönemin olumlu hanesine yazılabilecek tek noktayı, 'ATnin vicdanı' sıfatını taşıyan ve bütün topluluk kurumlan içinde Ankara'ya karşı "en uzlasmaz" davranan Avrupa Parlamentosu'nun, 1988 sonbahannda Türkiye ile ilişkileri kısmi biçimde normalleştirme karan almış olması oluşturuyor. İki taraf arasındaki başka bir ortaklık organı olan "Karma Parlamento Komisyonu"nun (KPK), sekiz yıllık aradan sonra yeniden toplanması biçiminde gerçekleşen bu normalleşme ise son tahlilde biçimsel bir içerik tasıyor. Her halukârda da 'AT vTcdanının' bundan böyle Ankara'yı bağnna basacağı anlamına gelmiyor. Yine olumlu haneye yazılabilecek öteki bir gelişmeyi ise somut herhangi bir netice alınmasa dahi, geçen yıl AnkaraBrüksel trafiğinin yoğunlaşmış olması oluşturuyor. Başvuruya ilişkin 'gelişmelere' gelince! Bilindiği gibi, Ankara'nın talebi ertesinde, 24 Nisan 1987 günü AT Konseyi tarafından alınmış olan karar, topluluk yürütme organı durumundaki Brüksel Komisyonu'nun Türkiye'nin tam üyelik perspektifini bütün yönleriyle inceleyecek bir 'mntalaa rapora' hazırlaması biçiminde olmuştu. iki yühk sürede, söz konusu rapor hazırlanmış değil. Halen bu konuda mevcut tek belgeyi, esas olarak Türkiye ekonomisınin istatistik verilerini kapsayan ve AT Komisyonu'ndan Emmerson'un kaleme almış olduğu 84 sayfalık metin oluşturuyor. Brüksel Komisyonu yöneticisi Jacques Delors'un 18 ocak günü Strasbourg'daki Avrupa Parlamentosu önünde yaptığı açıklamaya göre ise Türkiye'nin tam üyelik başvurusuna ilişkin "mütalaa raporo" kesinlikle yıl sonuna kadar hazırlanmış olacak ve bu tarihten önce de AT Konseyi'ne ile Yunanistan faktörü Yetkililer, 1988 yılında Yunanistan'ın engellemesiyle toplanamayan Ortaklık Konseyi konusunda Ankara'fun zamanında sergilediği tutumunda bir değişiklik olmadığını vurguluyorlar. Yani, Türkiye'nin Ortakhk Konseyi'nin "her ne pahasına olursa olsun" toplanmasına halen karşı çıktığını belirtiyorlar. Ortakhk Konseyi'nin TürkAT ilişkileriyle ilgili olduğunu bildirerek, Kıbns sorununun bu platformda yeri olmadığını kaydediyorlar. 4. mali protokol öte yandan, rakam olarak artık Türkiye açısından büyük önem ifade etmeyen, ancak normalizasyon süreci çerçevesinde "sembolik degeri" olan 4. mali protokol ile ilgili işlemlerin ise AT Komisyonu'nda tamamlandığına işaret eden yetkililer, bu paketin 1989 içinde Bakanlar Konseyi'nce onaylanmasını beklediklerini bildiriyorlar. "Çogunluk oyu" ile Avrupa Parlamentosu'ndan da geçmesi gereken bu "mali paketin" burada takılıp kalmayacağı konusunda iyimser görünüyorlar, Söz konusu yetkililer önümüzdeki dönemde AT'den olan en önemli beklentilerini ise şu şekilde özetliyorlar: "tlk aşamada AT Komisyonu'nun mütalaasının bu yıl içinde Bakanlar Konseyi'ne sevk edilmesi gerekiyor. Burada zaman kazanmak açısından bir 'ön rapor' seçeneginin benimsenecegine ilişkin bazı duyumlar mevcut. Türkiye bunun böyle olmamasını umuyor. Öte yandan tam üyelik müzakerelerinin bir an evvel başlaması önemli. Gerçekçi tahlilde bu müzakerelerin bu yıl başlaması beklenmiyor. Aynca Türkiye, 1992'den önce bu yönde önemli bir siyasi irade beyanı beklemektedir." AvTupa'dan Türkiye'ye yörüendirilen demokrasi ve insan hakları eleştirilerinin son zamanlarda arttığına işaret edildiğinde ise yetkililer bu eleştirilere olan "hassasiyetlerini" sezdirerek şu görüşlere yer veriyorlar: "12 Eylül'den sonra uzun bir süre için seslerini fazla yükseitmeyen bazı çevrelerin bugün Türkiye'de dcmokrasinin yerleştirilmesi ve insan haklannın iyileştirilmesi için arayışlar içine girildiği ve yükümlülükler içeren uluslararası sözleşmelerin imzalandıgı bir dönemde eleştirilerini yoğunlaşbrmalan dikkat çekkidir. Türkiye'nin AT üyeliği konusunda zaman kazanılmaya çalışıyormuş gibi bir görünüm çıkıyor ortaya. Olumlu gelişmeler göz ardı edilerek düzeltilmeye çalışılan olumsuduklar ön plana çıkanlıyor. Öte yandan Türkiye'ye somut bir şekilde hayır demek Avrupa'daki yöneticilere kolay gelmiyor. Yasalarda iyileştirme gerekli ŞÜKRAN KETENCİ TürkiyeAT ilişkilerinde, siyasi iktidarın, kamuoyu dikkatinden uzak tutmaya çabaiadığı, işcilersendikacılar cephesi de var. TürkiyeAT ilişkilerinde, Türkiye1 ye yönehk değerlendirme ve karariarda, işçi sendikalanmn görüşleri geçmişte olduğu gibi gelecekte de önemli rol oynayacak. AT ülkeleri sendikaJannın örgütiendiği Avrupa İşçi Sendikalan Konfederasyonu ETUC ve Türktş'in bu konuda sayısız girişim ve açıklamalan var. 1973 yılında kurulan ASK'ın amacı, AT ile Avrupa serbest mübadde bölgesini oluşturan ülketerdeki işçilerin sosyal, ekonomik ve kültürel çıkarfanm korumak ve geiiştirmek. Avrupa'da örgütlü 36 işçi konfederasyonu 43 milyon işçiyi kapsıyor. Komisyonu'nun ocak 1989"da da toplanmasını şiddetle elestirmislerdir. Her iki işçi örgütü "asken bükümel döneoüBde kabul edikn antidemokraök yasaların halen yüriırlükte olduguna" dikkat cekmekte. Türk hükümetinin aksini savunmasına karşüık yasal düzenin ILO temel ilke ve sözleşmelerine aykırı düştüğünü söylemektedirler. ASK bu çerçevedeki girişimierini daha önce de Avrupa Parlamentosu'nun tstanbul'da temmuz 1986'da yaptığı "miniorurnm" ssrasında ve bir yıl sonra ekim I987'de Avrupa Parlamentosu Hukuk tşleri Komisyonu'nda sürdürmüştU. ASK çeşitli zamanlarda Cumhurbaşkanı Kenan Evren'e, Başbakan Bslend Ulosu ile Turgut Özal'a başvurarak, antidemokratik uygulamaiann durdurulmasııu istemistir. ASK açısından Türkiye'deki durum, Avrupa'nın demokrasiden yana güçlerinin "Kimin yanında yer aldıklannı göstermeleri için önemli bir fırsattır. Demokrasi. insan baklan, sendikal hak ve öıgnrlükler >önünde hartket ettiğine dair işarer göriilmeyen Tiirki SENDIKA CEPHESI Siyasi iktidarın bu önemli rolü göz ardı etme çabası, bu cephedekî geüşmelerin sürekli aleyhinde ASK, girişimierini özellikle AT gelişmesinden kaynaklanıyor. ve Avrupa Konseyi'nde sürdürdü. Sendikalar cephesindeki gelişme 600 milyon ECÜ tutarındaki (1 ler, oradan gelen ses ve istemler si ECU "Avrupa Para Birimi" = yasi iktidarın işine gelmiyor. Siyasi 2013 TL.) mafi protokolün üyguiktidar yaklaşımları değismezse de lanmasının durdurulmasında biisçilersendikaiar cephesi Türkiye1 rinci derecede etkili oldu. nin AT üyeliğinde en önemii enTürkiye'de demokrasinin ortagelierden biri olmaya aday gözü dan kaldırılması, insan haklanna küyor. tsçilersendikalar cephesi, ve sendikal hak ve özgürlüklere Türkiye sendikal lıak ve özgürlük yapılan ağır saldırı ASK tarafınlerde AT ülkeleri, Uluslararası Ça dan stirekli kınanmış, ASK'ın gilışma Örgutü 1LO ilkeleri stan rişimleriyle Avrupa Parlamentodarüanna gelmedikçe, Türkiye'nm su Karma Parlamento KomisyoAT Üyeliğine karşı çıkacakları ve nu'nun toplanması 1719 Ocak bu doğrultuda savaşım verecekle 1989 tarihine kadar ertelenmişti. rini AT ve Türkiye kamuoyaına yoASK ve üyesi olduğu üst örgüt nelik uyanlannı yapmış bulunu Hür tşçi Sendikalan Konfederasyorlar. yonu ICFTU.Kanna Parlamento Yıldmm Aktürk (TÜSİAD AT Çalışma Grubu Başkanı): Komisyonun hazırlayacağı rapora Üç alternatif önrapor adını taktılar. Bununla zaman kazanıyor AT Komisyonu'nun bu yılın so olabilirler. Bir de geçen yıl "Özal beş sene daha nuna kadar "mntalaa raporunu" iktidarda" diye dışanya mevcut politikaların desunduğu varsayımından yola çıkAli Coşkun: (TOBB tığımız takdirde ise bu raporun içinde yer alması çok muhtemel Başkanı): Şu anda A T'ye üye görüşleri şöyle sıralamak mümolmak, eskisine göre daha kün: zordur. Şimdi A T'nin • AT, hiçbir şekilde, "tek paönündeki büyük sorun, zar^'ın hedeflendiği 31 Aralık 1992 1992'deki tek pazara tarihinden önce yeni üyelerle geuyumdur. nişleyemez. • Türkiye'de bugün mevcut si Haluk Ceyhan (İKVGenel Sekreteri): yasi, ekonomik ve sosyal şartlar, bu ülkenin Avrupa Topluluğu'na Tam üyelik başvurumuzdan sonra geçen tam üye olması na zemin hazırla iki yıl zarfında ilgili prosedür yavaş yacak nitelikte degildir. Siyasi ola yürümüştür. İki yıl oldu rapor yok. rak, Türkiye'nin bütün yönleriyle Doç. Dr. Haluk Kabaalioglu (M.Ü. AT standartlannda bir demokra AT Enstitüsü Müdürü): İkinci bir rapor siye sahip olması gerekmektedir. hazırlanması Roma Anlaşması'nın Ekonomik planda, enflasyon düşürülmeli, himayeci önlemler kal ihlalidir. dırılmaJı, gümrük tarifeleri indirilmeli, AT ile rekabet edebilecek ğişmeyeceği yönünde güvence verilebiliyordu. yapısal bir rasyonalleşmeye gidil Şimdi ise AT ilişkilerinde yabancı sermaye eliyle melidir. Sosyal alanda ise sendi bazı adımlar atılmasında muhalefetin görüşleri sokal özgürlükler gerçek olarak sağ ru işaretleri ortaya koyuyor. Politik kararsızlık lanmalı, toplumsal dengesizlik ve ohlara bir koz vermiş olabilir bu raporun hazıreşitsizlikleri giderecek tedbirler lanmasında. Belki biz bastırırsak bu, komisyon üzerinde baskı yaratabilir. Aslında raporun iki yılalınmalıdır. "Mütalaa raponı"nun bu sap dır hâlâ hazırlanmamış olması da bizim bu metamalan yapmasından sonra öne seleyi çok ön planda tutmadığımızı gösteriyor. rilebilecek alternatiflerin ise esas Topluluk çevrelerinde ise başka rüzgârlar esiyor. olarak AT başkentlerinde belirle "92 tek pazanna hazırlık" diyorlar. Yeni üyelikneceği ve Brüksel ile bu başkent lere ayıracak zamanlan olmadığını belirtiyorlar. ler arasında gerçeklesecek "dirsek Türkiye'nin katılımma karşı çıkan Yunanistan ve temaslan"ndan sonra rapora yan Danimarka için henüz bir şey yapılmış değil. Bu sıyacağı kesin. Şu anda, mevcut ülkelerin en aandan nötr hale getirilmeleri gerealternatifler arasında en yakın kir ki Türkiye için olumlu bir karar alınabilsin. gözüken ihtimal, "mütalaa rapo Toplulukta bizi EFTA (Avrupa Serbest Ticaret ru"nda Türkiye'ye tam üyelik ye Birliği / tsviçre, Isveç, Norveç, Avusturya) ülkerine 'ayncahklı iliski" formülünün leriyle aynı kategoride görme eğilimi var. önerilmesi biçiminde şekilleniyot Haluk Ceyhan (tKV Genel Sekreteri): Tam üyelik başvurumuzdan sonra geçen iki yıl zarfında ilgili prosedür yavaş ytirümüştür. Topluluğun eski genişlemelerinde, başvürunun ardından bir yıla kadar komisyon raporunu hazırlamış ve bu rapordan en geç bir yıl sonra müzakereler başlatılmıştı. Biz de ise iki yıl olmuş, ortada rapor yok. Hatta çelişkili ifadeler var. Bunun ilk rapor olacağından söz ediliyor. Bu, raporlann ikincisi, ye'yi bu yaptsıyla destefdejvceider üçüncüsü, dördüncüsünün hazırlanacağı demek midir? Yoksa. demokrasiden ve mi? Bu konuda Türkiye yavaş yavaş rahatsızlık insan haklanndan yana lavır duymaya başladı. Türkiye bu raporun hızlandıalacaklardır?" rılmasım ve onun arkasından müzakerelere başTürkİş ve DİSK'in birlikte üy£ lama tarihinin açıklanmasını istemektedir. Ülkesi olduklan ASK'ın en son hazi mizde geçen iki yıl içinde AT'ye hazırlık yönünran 1988'de Cenevre'de yapılan yo den ciddi çalışmalar başlatıldı. netiırt kurulu toplantısında, anaDoç. Dr. Haluk Kabaalioglu (M.Ü. AT Enstiyasa ve yasalarda, temel demok tüsü Müdürü): İlk bakışta iki yıllık süre oldukça ratik haklarda var olan önemli kı uzun bir zaman gibi gelebilir. Yunanistan için başsıtlamalar bir kez daha vurgulan vurusundan altı ay sonra rnütalaanın hazırlanmamış, Türk hükiimeti ve AT kamu sına rağmen, lspanya ve Portekiz için bu sürenin oyu uyanlmıştı. 1416 aya çıktığmı dikkate alarak, iki yıllık süreTürklş Genel Teşkilatlandırma ye toleransla bakılabilir. Ancak bundan sonra koSekreteri ve ASK Yönetim Kunı misyonun çalışmalanm hızlandırarak, Roma Anlu üyesi Orhan Balaban ise bugün laşması'nın 237. maddesi gereğince raporunu bu gelinen noktada Türkİş'in göru yıl içinde hazırlaması ve AT Konseyi'ne sunması şünü şöyle özetliyor: beklenmelidir. Komisyonun bu raporunun ilk mü"TürkiyeAT ilişkilerinin geHş talaa olacağı ve çeşitli çevrelerde tartışıldıktan sonmesindeki en önemli engelkrden ra daha aynntıh ikinci bir rapor hazırlanacağı şekbiri, Türk demokrasisinin içinde lindeki bir eğilim varsa, bu kesinlikle kabul edibulanduğu dunımdur. Türkiye ya lemez, anlaşmanın ihlali demektir. Bir başka sesaksız demokrasivi, tüm kuram ve naryo ise komisyonun bir rapor hazırlayıp, konkurallan ile knrup işletmcdikçe, seye göndermesi ve konseyin ise bu raporu yeteı Avrupa Topluiuğu'na giremeye li bulmayıp, komisyondan yeniden daha ayrıntıcektir. Türktş buna izin vermeye lı bir rapor istemesidir. Topluluk çevrelerindtn ceklir. Türkiy^de Baö demokra sondaj mahiyetinde belirtilen bu tür görüşlerin sisine uygun bir düzeıtin kurulahiçbir şekilde kabul edilebilir bir yanı yoktur. Kobilmesi, öncelikle 1982 Anayasamisyonun hazırlayacağı rapor bağlayıcı degildir. sı'nın kamu özgürlnkleri. özellikle işçi hak ve özgürlöklerini kısıtla Istişare mahiyetindedir. İspanya ve Portekiz için yan bükümlerinin değiştirilmrsi olumsuz rapor verilmesine karşın, topluluk konseyi siyasi mahiyette bir karar alarak, katılma müni gerektirmektedir. • * zakerelerini başlatmıştır. 1
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear