28 Kasım 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CUMHURİYET/6 y DİZİRÖPORTAJ 5 ARALIK 1989 Islam'ın bestseller kasetlerî Küçük Emrah, İbrahim Tatlıses, Ferdi Tayfur ve Müslüm Gürses'in "acılı arabesk"leri kadar ilgi gören lslami "ajitasyon" kasetleri, 3 ila 5 bin lira arasında değişen fiyatlarla yok satıyor. FUAT KOZLUKLU "Şu cadddere, sokaklara, etrafa, mekteplere, kitaplara. televizyon aynasına, radyo mikrofonuna, gazetelere İslam hâkim midir? Netice elde edilinceye kadar çahşmayan, miicadele etmeyen. bu davada canını malını harcamayanlar, kıldıkları namazla beraber cebcnneme gideceklerdir. lslam hâkim olacak... Onlaria çarpısın. Bu erari veren Allah'tır..." Yukarıdaki satırlarda geçen "mücadeleye çagn", ne bir tarikat toplantısından, ne de tran sokaklannda konuşan mollaların ağzından çıkan sözler. Bu ve benzeri sözler, tstanbul başta olmak üzere ülkenin birçok kentinde meydanlarda, cami avlularında, okul önlerinde dolaşan çember sakallı, gri ve yeşil pardösülü, yaşİarı 18 ile 25 arasında değişen gençlerin kaset tezgâhlanndaki teyplerden yükseliyor. Küçük F.mrah, İbrahim Tatlıses, Ferdi Tayfur ve Müslum Gürses'in "acılı arabesk'Meri kadar ilgi gören lslami "ajitasyon" kasetleri, 3 ila 5 bin lira arasında değişen fiyatlarla "yok" satıyor. "İslamın bestseller" kasetlerinde, Müslüman olanlardan Kuran'a uygun hayat tarzının sağlanması için "yogun mücadele" ve "çaltşma" isteniyor. Bu davete "icabet" etraeyenler ise "hayvanat bahçesinde yaşayanlar" arasında kabul ediliyor. Kasetçiler Çarşısı ÎMÇ'deki esnafın "korsan" dediği bu bantlar, üniversite önlerinde, yurt kapılannda el altından dağıtılıyor. Kasetlerin nerede kayn edildiği belli değil. Tarihleri ise oldukça eski. Kimi üç, kimi de beş yü önce doldurulmuş. Ancak kasetlerin sahiplerince verilen "çogalülarak satılma" talimatı doğrultusunda çalışmalar hızla sürdürülüyor. Bazılanrun kapağında Ayasofya Müzesi'nin fotoğrafı bulunan kasetler, yoldan gelip geçene, sesi sotıuna kadar açılmış teypten "gerçek Müslümanın dinkmesi gereken eserler" denilerek dinlettiriliyor. Dinlediğimiz kasetten yükselen ses, 536 yü önceki "lstanbul'un Fethi'nin bugün yeniden gerçekleştirilmesi gerektiğini gerekçeleriyle anlatıyor. Anlatıcı, Bizans ordularınm tstanbul'a yeniden geldiğini söylemiyor. Söylediği tek şey, "yeni Fatih'ler doguracak kadınlann kalmadığı" ve mevcutlannın da "adi" olduğu. Cami vaazlarından derleniyor, 'korsan olarak piyasaya sürülüyor 'Cihat ve Aşk' kasetinden Fettullah Hoca'nın sesi, küfrün soluğuna karşı Uzun bir aradan sonra hafta sonu, tzmir'de ortaya çıkan eski diyanet işleri görevlisi Feıhullah Hoca'run Cihat ve Aşk kasetinde yer alan bazı bölümler şöyle: "Cihad, bir bakıma müminin kayyumudur. Müminlerin hayatında cihad yoksa, lslami hayatın ayakta durmasına da imkân yoktur. Müminin ruhunda cihad heyecanı onu 1314 asır ayakta tuttu. tstanbul katiyen fethedilecektir. Fatih devrinde nasıl fethedildi ise, yeniden kirli ellerden alınmak suretiyle öyle fethedilecektir. Ayasofya yeniden fethedilecektir. Hz. Fatih yeniden anılacaktır. Onu Fatih nesli yaptığı gibi yeni bir Fatih nesli de bunu Allah'ın lütfu keremiyle yeniden yapacaktır." "Heyecanlannıza hız vermeye çalışın, çeşitli klik mücadelelerini bir tarafa bırakarak, Hz. Muhammed için bütün ruhları feda etmeye bakın. Bu meseleye gonül vermiş, bu meseleyi oluşturmada, bu meseleye hayat gesınız Müslümanlardan. Dinsiz gazeteciler, dinsiz gazeteler. tslama sataşmayı medeniyet zanneden alçak gazeteler." Hoca'nın yukarıdaki sözlerine, "hediye" aldığı kasetleri montuna yerleştiren polis memuru, üniversite önünde bekleşen gazetecileri kastederek, "Bekliyorlar kâflrier" diyerek destek veriyor. Okuldan çıkan öğrencileri gören bant satıcısı, teybin sesini biraz daha açıyor. Ağlamakh sesiyle Timurtaş Hoca, bu bölümde de "Müslümanlan kendilerine gelmeye" davet ediyor: "Hayatta camiye ugramanuş adamı, ölür ölmez yallah Şfcşlt Camii'ne götürüyorlar. Niye camiye? Meself hayattayken en çok gazinoya mı uğnıyordu, ee oradan kaldınn eenazeyi. Goturün gazinoya üzerine şarap dökün öyle kaldınn eenazeyi. Niye hayattayken camiye uğramayan adamı ölünce getiriyorsun? Ahb, şu Müslümanlar ne zaman uyanır?" "tsiamın bestseller" kasetlerinden ilk beşini alıyor ve gazeteye dönüyoruz. Dinlediğimiz kasetlerin içinde Fettullah Hoca'mn (Gülen) ve özcan Hoca'nın "eserlerinin" birçok bölümünün sansürlü olduğunu saptıyoruz. "Zaten satıcı da söylemişti" deyip, Timurtaş Hoca'mn "tstanbul'un Fethj" adım verdiği üçüncü kasedini dinliyoruz. Oldukça kalabalık bir kitle önünde verildiği tsUnbul'un merkeziade, Yeni Carai'nia önünde tezgâh kuran kasetçilerde, her türlö 'tslami kaset'i bulmak mümkün. sedin adı, "Sahte Müslümanlar". Sesin sahibi ise birçok kere mahkemelerde yargılanan ünlü Timurtaş Hoca (Uçar). Ağlamakh sesiyle, bugün sokaklara hâkim olmayan İslamın "zaferi" için harekete geçilmesi gerektiğini anlatıyor: "tslam, Türkiye'ye hâkim degil, sadece camide. Camide çıplak yok, kumar oynanmıyor. Camide çalgı yok, viski >ok. Muslumanlann eemiyeti aynen camideki gibi olacak. Her yerde bu olacak. Yeni Cami'de merdivenin uslüne öyle çıplak oturmuş ki, apış arası görünüyor. Ne Müslumanlıgı be?.. Ve siz yaklaşıp da 'Hanımefendi bu ne hal?" diyemiyorsunuz. Çünkü tslam hâkim degil. Camide nasıl içki içilmiyorsa, camide nasıl çıplak bulunmuyorsa. caddenizde de çıplak bulunmayacak. Bugün cami ayn, cemiyet ayn. Böyle cemiyet olur mu? Anlayın ne demek istediğimi. İslamın hâkim olması lazım..." lerindeki kandillerin ışığını belediye, elektrikkuramu yakıyor. O basit bir kandil, geçersiz... Kuran kandili nerede? Müslümanlar horul horul uyuyor, kâf irier ise hanl hanl çalışıyorlar. lslam cepbesinde, dunya tslam sahnesinde büyük gelişmeler var. Her şeye ragmen, inşallah bu boşluğu dolduracagız. Aynı tslami ahkama gönül veren, yeryüzüne tsiamın hâkim olmasını isteyen, pazarlıksız ve tereddütsüz Müslüman bir topluluk haline gelecegiz. Kâfir Avrupa, kendine gei Müslüman. Erkek ol, ürkek olma. Yara almamış kimse kalmamtş. Ama tedavi olunmamız lazım. Devletimizi, millctimizi Kuran'ı Kerim'e mahkum eyle yarabbi. İdaremizi, idarecilerimizi Kuran'ı Kerim'e mecbur eyle yarabbi..." Kapak içlerinde, "Eserlere ait bilumum imalatçı ve mülkiyet haklan mahfuzdur. Kopyesi yasaktır" uyarısı yazılı olan bantlann camiİerde doldurulduğunu vurgulayan satıalar, bazı "hocalann" kasetlerini satarken şu açıklamayı yapıyorlar: "Özcan Hoca'mız tanınmış bir hocadır. tstanbul'da gorevini rahat surdurebilmesi için, vaazlarından doldurdugumuz bantlan biraz sansürlüdür. Sivri sözlerini, kayıtta sildik. Ama isterseniz birkaç gün sonra bulabilirsem kesintisiz olanından da getiririz. Timurtaş Hoca gibi mahkemesi falan yok Özcan Hoca'nın. Şimdi şeytan fikirliler de bu kasetleri gelip alıyorlar. Emniyete falan götürseler neyse. Gazetecilere veriyorlar. Onlar da yazdı mıydı, emniyet mecbaren şnbcye çekiyor." Timurtaş Hoca'nın kasedini dinlemeye devam ediyoruz. Yanımızdan t.tüde "Her an bir olay çıkabilir" düşüncesiyle Beyazıt Camii önünde bekleşen yiizlerce polisten birkaçı geçiyor. Hocamn ağlamakh sözleriyle irkilen çevik kuvvet görevlisi iki polis memuru geri dönüp sese kulak veriyorlar. Polislerden biri kasetten almak istiyor, ancak satıcı genç, "Para olmaz muhterem kardeşim. Hediyemiz olsun" deyip Timurtaş Hoca'nın "eseri" iki ayn kasedi paketliyor. tirmede üniversite koridorlannda bu cemaate bakanların hurmetine, lise koridorlannda seccadesini serip secdeye baş koyan talebeler hurmetine Hz. Muhammed filizlerini israf etmesin. Bir tohum ekildi, eğer dikilen her tohum çürumeden çıkarsa, küfrün soluğunu kesecektir. Dünyada öyle kargaşalar meydana getirecektir ki Çin de Rusya da yıkılacaktır. Ama şu anda bu cemaatin halınden bunu bekleyemeyiz. Tohumlann filizleri büyümüştür. Küfür ve kafır ümitsizliğe düşmüştür. Artık bundan sonra söz Kuran'ındır." "vokal" seslerden anlaşılan vaazında, Hoca, "kadınlan" da ihmal etmemiş, Hoca'ya göre sokaklarda gezen her 10 kadından neredeyse! 9'u "fahise". Şöyle devam ediyor: "Fetih nerede, Fatih nerede? Okullardan Kuranı Kerim'i kaldıralı, hiçbir nesil yetiştiremediler. Fatih nesli nerede? Fatihleri doguracak bir tek kadın koymadılar. Hepsini şehl vetin, hepsini zinanın ve fuhuşun zeburu ha! line getirdiler. Bacagına geçirdiği daracık kot pantolonuyla, şehevi gıcıklamalarla akşama! kadar şehvet arayan kadınlar mı Fatihleri hayata getirecek? Deniz kıyılannda şehvetten! başka bir şey görmeyen hayvani duygularia! çalkalanan adi kadınlar mı Fatih yetistirecek?' Neslimizi harap etmisler be bizim. Dava, tsiamın hâkim olması davasıdr. Bundan başka! dava yoktur. Zengin fakir ayırmadan, parti1 kürsü ayırmadan soruyorum: Bugün din ve İs' lam tstanbul'a hukmedebiliyor mu? Şu cad! delere. sokaklara, elrafa, mekteplere, kitapla: ra, televizyon aynasına, radyo mikrofonuna, ga^elelere tslam hâkim midir? Bu netice elde edilinceye kadar, çahşmayan mücadele etmeyen bu davada canını malını harcamayanlar, kıldıklan namazla beraber cehenneme gideceklerdir. tslam hâkim olacak. Onlarla çarpışın. Bu emri veren Allah'tır." 'Kafir gazeteciler' Kalabalık kendinden geçmiş, Timurtas'ın "stero" sesi Beyazıt, Meydanı'nda dalga dalga yayılıyor. Hocamn ağzından çıkan sözler, ANAP iktidarımn ülkeye yaymaya çaiıştığı "gazeteci sevgisiyle" benzer nitelikte: "lslanun düşmanı, kâfir ve pis gazeteciler. Yann mahşer günü göruşürüz sizinle. Bugun benim sahibim yok samyorsunuz. Gazetenizde yazdıgınız yazınızla beni imha ettireceğinizi sanıyorsunuz. Peşinizden gölge gibi gelecegim. Kellemi kesseniz, ömür boyu kurtulamayacak Hocamn her geçen dakika yükselen ve azarlayıcı bir üslup kazanan sesinden, günümüz toplumunun tslamdan ne kadar uzak olduğunu ve neler yapılması gerektiğini dinlemeye devam ediyoruz: "Kadir Ocesi'nin kaynagı İslamdır. İslam Yer Beyazıt Meydanı, kaset tezgâhının ba var mı bugün sokaklannızda? Kuran tatbik şındaki beş on kadar gençle satıcının yeni ediliyor mu? Yok. Ee, hangi Kadir Gecesi'ni taktığı kasedi dinlemeye hazırlanıyoruz. Ka kutluyorsunuz siz? Bugiin camilerin minare Bizim Ocak Dergisi'nden EŞ. Bizim Ocak dergisi yetkilileri, sokağa dökülmenin, düzenin işine yarayacağını, silahlı mücadelenin ise artık bütün imkân ve şartların bittiği yerde deneneceğini söylüyorlar. NİHAT HALICI tstanbul Universitesi öğrencileri geçen haftayı olaylı bir biçimde kapattüar. Kendilerini "ülkücü g«açier" olarak adlandıran bir grubun sol görüşlü öğrencilerce afis asmak konusunda engellenmesi, işgale, yüz milyonlarca lira 'Silah bizim icin son care' ya kadar varan hasara yol acacak olaylan doğurdu. lstanbul Universitesi Basın Yayın Yüksekokulu'ndaki olaylann patlak vermesine neden olduğu iddia edilen afişte etkinliği duyurulan ve "ülkücü" görüşler doğrultusunda yayın yapan "Bizim Ocak" Dergisi yetkilileriyle konuştuk. yok. Hatta bu seferinde okurlanmıza, "Reklam yapmayın, dar bir muhtevada sobbet yapalım" demiştik. Okurlanmız kendileri yapmışlar. Son olaya gelelim. "Ülkücü" düşünceleri savunan Ülkücü ögrenciler derginizin bir dergi olarak sag ve sol görüşadının yer aldıgı afişi asmak iste lü ögrencilerin çadşmasını nasıl diler. Sizin olayla dergi olarak yorumluyorsunuz? herhangi bir bağlantınız var mı? BİZİM OCAK Bize iletilen BİZİM OCAK Duyurulan etkinlik birimdı. Ama okur ken şu: Daha önce BYYO kantininde disi yazmış, çoğaltmış ve afîşler yine aynı afişlerden yapıştırılmak halinde asıyor. Bizimle bir ilgisi istenmiş. Ancak bunlar sökülüp atılmış. Ülküdaşlanmız da eğer şimdi gereken tavn koymazsak daha çok üstümüze gidecekler diye düsünmüşler. Bunun üzerine toplu olarak hukuktan, siyasaldan, tıptan oraya gidildi. Oradaki insanların yainız olmadığını göstermek istediler. Üniversite öğrencisi olduklarından fotoğraflanm da çektirmeyen E.Ş. ve E.T.A. rumuzlu "Bizim Ocak" Dergisi temsilcileri, kendilerine yönelttiğimiz sorulan şöyle yanıtladılar: devrimciy» yumnık atbrarak olaylan başlatan menfaat çevreleri ve bunun hizmetlilerini açıkça ortaya koymuştur. Kavga ortamının Türkiye'ye hiçbir yarar saglamayacağı açık olduguna göre hangi fikirde olursa olsun, her türlü provokasyon ve ajitasyona karşı basınımızı ve milletimizi uyamk olmaya çagınyor, olayı yaratanlan ve özelilkle bu tür olaylardan yarar umanlan şiddetie kımyonız." Öte yandan geçen cuma günü Ülkücü öğrencilerden birisinin gözdagı vermek amacıyla silah gösterdigi söyleniyor... BİZİM OCAK Bir kere silahi gören hiç kimse yok. Ülkücü hareket açısından aslında bu kesinlikle tasvip edileraez. Bugünkü şartlarda silahlı mücadeleye kesinİikle karşıyız. Zaten bunu isteyen, sağ ile solu birbirine kırdırmak isteyen düzenin kendisi. Bizim mücadelemiz hiçbir grupla değildir, yalnızca düzenledir. Mücadelemiz yalruzca Allah nzası için tlâyı Kelimetullah ve Nizamı Âlem davasıdır. Ama bizim arkadaşlanmıa n herhangi birine her ne sebeple olsun yapılacak herhangi bir şiddet eylemine, harekete daha fazla şiddetie cevap verilecektir. Ama bir de şunu vurgulamak gerekir: önümüzdeki dönemde bizim adımızla ortaya çıkıp ortalığı karıştırmak isteyenlere rastlanabilir. Basın Yayın'daki olay solsağ çatışması için başlangıç noktası oluşturabilir mi, ne dersiniz? BtZİM OCAK Bu bize bağlı. Eğer ki biz bunu başlangıç noktası olarak düşünür, bütün yurt sathına yayarsak muhakkak aynı şeyler yaşanacaktır. Aslında başlangıç olmasını herhangi bir şekilde istemiyoruz. lnsanlar mümkün olduğunca her zamanki gibi okullanna, fakültelerine gideceklerdir. Ama onlar a saldınlır, dövülmeye çalışılırsa da gereken tavır gösterilecektir. Ülkücü harekete 12 EylüPün 9 yıl ardından nasıl bakıyorsunuz? BİZİM OCAK Sokağa dökülmenin hiçbir yarar getirmediğini, bunun düzenin işine yaradığını düşünüyoruz. Silahlı mücadele ise artık bütün imkân ve şartların bittiği yerde denenecektir. Bizim 9 yıldır ortada gözükmememizin nedeni de güçsüzlüğümüzden kaynaklanmıyor. veETA. FettuUaKa Diyanefte soruşturma Fettullah Gülen'in lzmir Hisar Camisi'nde verdiği vaazla ilgili olarak idari soruşturma başlatıldı. ANKARA (Cumhuriyel Bürosu) Diyanet Işleri Başkaııhğı'nın, "Fettullahcilar" diyerek adlandınlan grubun lideri Fettullah Gülen'in lzmir Hisar Camisi'nde verdiği vaazla ilgili olarak "idari sonışturma" başlattıği öğrenildi. Gülen'in vaaz vermesine izin veren Konak Müftüsü B ı m u m ı Yenidede'nin Ankara'ya çağnlarak, kendisinden vaazla ilgili bilgi alındığı saptandı. Bazı din adamları, Fettullah Gülen'e Diyanet izniyle vaaz verdirilmesini eleştirdiler. Eski Devlet Bakanlarından Lütfi Dogan, "camikrde verilen vaazlar konusunda bir başıbozukluk yasandığına" dikkat çekerek, bunun, 1980 yılında Anayasa Mahkemesi tarafından bazı maddelej ri iptal edilen Diyanet İşleri BajJ kanhğı Yasası'mn 9 yıldır yeniden çıkanlamamasından kaynaklandığıru söyledi. Kamuoyunda "Fettullahçüar" olarak bilinen diııi grubun lideri olan Fettullah Hoca'mn, tzmir Hisar Camisi'nde verdiği ve civar illerden katılımlarla 17 camiden naklen yayımlanan vaazıyla ilgili tartışma sürüyor. Diyanet İşleri BaşkanlığVnda vaaz bantımn dinlendiği öğrenildi. Diyanet tşleri Başkanlığı'nın, Fettullah Hoca'ya vaaz izni verilmesi konusunda "idari soruşturma" başlattıği saptandı. Başkanlığın, Gülen'in konuşmasına izin veren Konak Müftüsü Ramazan Yenidede'yi Ankara'ya çağırdığı ve bilgisine basvurduğu belirlendi. Diyanet İşleri Başkanlığı'nda vaaz bandımn dinde yürütülen soruşturma sonucunda, vaaza izin verilmesi ve vaazda suç unsuru bulunup bulunmadıği konulannda bir karara vanlacağı kaydedildi. Öte yandan Fettullah Hoca'nın verdiği vaaza tepküer sürüyor. Ankara Üniversitesi llahiyat Fakültesi eski öğretim üyesi Prof. Dr. Bahriye Ücok, Fettullah Hoca'nın "türban eylemlerini eleştirmesini" olumlu bulduğunu, ancak vaazın sokaklara taşarak dinlenilmesi ve toplu olarak tekbir getirilmesinin Türk Ceza Yasası'nın 163. maddesini ilgilendirebileceğini söyledi. Üçok, "Asd mesuliyet, Fettullah Hoca gibilere vaaz verdiren Diyanet tşleri Başkanlığı'na a i t t i r " diye konuştu. Eski Devlet Bakanı Lütfi Dogan ise, Diyanet tşleri Başkanlığı'nın Gülen'den "fahri vaiz" olarak yararlanabileceğine işaret ederek, şu anda vaazlar konusunda bir başıbozukluk bulunduğunu söyledi. 'Bizim Ocak' Dergisi İÜ işgali sonrası açıklama yaptı 'Olayla ilgimiz yok' lstanbul Habcr Servisi t.Ü. BYYO'da geçen cuma günü okul duvarlanna "Bizim Ocak" adlı ülkücü görüşte yayınlar yapan derginin el ilanlannın asılmak istenmesiyle yasanan işgal olayi sonrası dün dergmin tstanbul temsilciliğince, 'Olaylarla doğnıdan veya dolaylı olarak baglantımız yoktur" şeklinde yazılı bir açıklama yapıldı. Tüm basın kuruluşlarına gönderilen açıklamada, okulda meydana gelen olaylar "miiessif" olarak değerlendirilip, "Ola> ne yazık ki dergimizce düzenlenen bir konferansa ilişkin ögrenci okurtanmızın asüklan ilanın, başka ögrencilerce anlayamadıgımız bir stbepten yırtılarak indirilmesinden ve bunu protesto eden bir grup oğrenciye başka bir gnıp içerisindeki bir kişinin yumrukla saldırması sonucu gelişmiştir" denildi. Î.Ü. Basın Yayın Yüksekokulu'nda geçen hafta sonu meydana gelen ve 160 öğrencinin gözaltına alınmasıyla sonuçlanan "işgal"e neden olduğu öne sürülen "Bizim Ocak" Dergisi tstanbul temsilciliği yetkilileri, dün bir yazılı açıklama yaptılar. Derginin "Ülke yağmalanırken ülkücü tavır" başlıkh ve üzerinde uç ay bulunan kırmızı bayrak resmi olan son sayısının da ek olarak konduğu açıklamada, olaylarla derginin hiçbir ilgisinin bulunmadığı iddia edildi. Insanlara fîkirlerinden dolayi cop vurulmasına, saldınlmasına, fikir ürünlerinin yakılıp yırtılmasına karşı olduklarını betirten Bizim Ocak Dergisi tstanbul temsilciliği yetkilileri şu görüşlere yer verdiler: "Öncelikle olayın dergiuıizle doğnıdan veya dolaylı baglantısının buhınmadığinı. esasen bir derginin bu şekilde organizasyon kurmasının mumkun olamayacagını hatıriatmak isteriz. Olay ne vazık ki dergimizce düzenlenen bir konferansu ÜSşkin, ögrenci okurlarımızın asüklan ilanın başka ögrencilerce anlayamadığımız bir sebepten yırtılarak indirilmesinden ve bunu protesto eden bir gnıp ögrenciye başka bir gnıp içerisindeki bir kişinin yumrukla saldırması sonucu gelişmiştir." Açıklamanın "dergi politikamız" başlıklı bölümünde, ülkücü fikirlerin savunulduğu belirtilerek, "empervalizmin, kapitalizmin, komünizmin, faşizmin, velhasıl bütün beşeri ideoloji ve Türkiye Barolar Biriigi, türbaniB, şeriat özkmcffi|taia OmgeA haHne getirilmek istendiginj belirtü. Barolar Birliği Disiplin Kurulu kararı Türkiye Barolar Birliği, Samsun Barosu avukatlarından Canan Kambur'un türban takmakta direnmesi üzerine aldığı kararda, "Bir avukatın görev sırasında başım türban veya başörtüsü ile örtmesine ve davranışı ile gösterişli ve iddialı biçimde bir dine mensup olmasını sergilemesine izin verilemez" dedi. ANKARA (Cumburryet Bürosu) Türkiye Barolar Birliği, kamuoyunun gündemine sık sık "Knranlı, tekbirli" protesto gösterileri ile getirilen 'türban' konusunda, "Kişinin yainız vicdanında ve özel yaşamında benimseyebileceği ve saygı duyabileceği inançlannın, laikligf karşı baskı aracı olarak kullanılmasına rıza gösterilemez" yorumunu getirdi. Türkiye Barolar Birliği Disiplin Kurulu, türban takmakta direnen bir avukatın bu eylemini de "cumhuriyetin temel ilkelerine yönelik bir meydan okuma" olarak değerlendirdi. Samsun Barosu avukatlarından Canan Kambur'un türban takmakta direnmesi üzerine, hakkında Samsun Barosu'nca verilen "ceza tayinine yer olmadıgı"na ilişkin karara yapıtan itiraz üzerine konuyu inceleyen Türkiye Barolaı Birliği Disiplin Kurulu'nun kararı açıklandı. Başkan Ayhan Erol ve üveler Mahir Can Ilıcak, Özbey İmamoglu, Ömer Dedeoğlu, Cavit Turgay ile Kayıhan Uraz'dan oluşan disiplin kurulunun kararında, "Türkiye Cumhuriyeti'nin temelini Atatürk devrimleri oiuşturur. Atatürk devrimlerinin özirise laiklik ilkesidir. Akıl ve aydınlanma çagına açılmayı Türbana yasak amaçlayan laiklik devrimi ile dinsel bukuk kaldınlmış ve onun yerine akılcı, yani laik hukuk gen'rilmiştir" anımsatması yapılarak, "Cumhuriyetin esas niteligini belirleyen ve anayasaya da geçirilen bu ilkelerin tşıgı altında, kişinin yainız vicdanında ve özel yaşamında benimseyebileceği ve saygı duyabileceği inançlannın, laiklige karşı baskı aracı olarak kullanılmasına nza göslerilemez" denildi. ve iddialı biçimde bir dine mensup olma özelliğini sergilemesine izin verilemez" denilen kararda, şöyle denildi. "Kovuşturma konusu olayda, avukat dunışma hâkiminin türbanını çıkarması yolundaki uyansına uymuş, ancak baro yönetim kurulunda sözlü savunmasının alınması sırasında, uyanya rağmen türbanını çıkarmamakta direnmiştir. Avukat, görevi dolayısıyla yapılan bir sonışturma nedeniyle davet edildigi baro yönetim kurulu toplantısına türbanlı olarak katılamayacağı gibi, türbanla dolaştıgını ve dolaşacagını bildirdigi; kalemde, keşfe giderken, mahkeme koridorlannda, icra müdürlüklerinde cübbeli olarak veya olmayarak da türban ve başörtüsü kullanamaz. Çünkü avukatın (srarla türban kullanacağını belirttigi bu yerler onun görevi gereği ve "avukat" sıfatıyla bulunduğu yerlerdir. Avukatlık görevi müvekkili sadece mahkemelerde temsilden ibarel olmayıp, avukat mahkeme kalemlerinde, adliye koridorlannda, keşifte, icra dairelerinde ve bürosunda da görevi başındadır. Bu nedenle karsısında, baro disiplin kurulunca eylemin cumhuriyetin temel ilkelerine yönelik bir meydan okuma niteliğinde bulunan gerçek amacı ve anlamı gözardı edilerek yapılan degerlendirme yerinde göriilmemiş ve şikâyetli hakkında disiplin cezası tayini gerekmiştir." Türkiye Barolar Birliği Disiplin Kurulu, Avukat Canan Kambur'u, "eylemin özel ağırlığını da gözeterek" 150 bin lira para cezasına çarptırdı. tstanbul Universitesi Basm Yayın Yüksek Okulu'nda geçen cuma günü çıkan olaylarla ilgili olarak Bizim Ocak dergisi şu açıklamayı yaptı: 'Olay ne yazık ki dergimizce düzenlenen bir konferansa ilişkin ögrenci okurlarımızın astıkları ilanın başka öğrencilerce yırtılmasmdan ve bunu protesto eden bir grup öğrenciye, başka bir grup içerisindeki bir kişinin yumrukla saldırması sonucu gelişmiştir.' Şeriat özlemciliği "Son yıHarda toplumumuzun bir kesiminde, türban ve başörtüsü olayının. laiklik ilkesine karşı baskı aracı ve şeriat özlemciliğinin simgesi haline getirilmek istendigi bilinmektedir" de denilen kararda, Anayasa Mahkemesi'nin türbanla ilgili bir kararı "Cumhuriyet, şeriat karşıtı bir düzendir" gerekçesiyle iptal ettiği, Danıştay'ın da YÖK kıyafet yönetmeüğindeki başörtüsü ve türbana ilişkin maddenin gecersizligi konusunda karar aldığı anımsatıldı. "Bu nedenle, kamu hizmefi ' gören ve baglı olduğu kamu kurumu niteligindeki baronun denetimi altında bulunan bir avukatın gorev sırasında basım türban veya başörtusü ile örtmesine ve bu davranışı ile gösterişli izmkrin janlışlıgına karşı "Nızamı Alem Ülküsü"dür politikamız" deniliyor. Son gunİerde basının üzerindeki baskıların da kınandığı açıklamada, derginin adının, oynanan oyunlara alet edilmesinin bir rastlantı olmadığı görüşü savunuluyor. Açıklama şöyle devaın ediyor: "Yapdan araşbrmalar, basını da alet ederek ülkede yeniden gençüği kavga ortaınına çekmek iste\en v« bonnr' :in Uc bir »ozde l.Ü. BYYO'da gelişen olaylar sonrası okul binasına "Bizim Ocak" Dergisi ilanlarını asmak isteyen gruptakiler aynı derginin Sultanahmet'teki bürosunda toplanmış ve eylemin bir değerlendirmesini yapmışlardı. Gazetemizde de yer alan habere göre ülkücü eylemciler bu değerlendirme sırasında, "Bundan sonra neler olacak göreceksiniz. Daha yeni başladık. Marşlarımızla gidecegiz üzerlerine" şeklinde konuşmuşlardı.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear