Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
) ARALIK 1989**** CUMHURİYET/19 BAD NAUHEIM (AA) Türk Kadınını Güçlendirme ve Tanıtma Vakfı Başkanı Semra özal, dün F.Almanya'mn Bad Nauheim kentinde, TürkAlman Sağhk Vakfı ve Giessen Universitesi tarafından duzenlenen senıpozyuma katıldı. Semra Özal, sempozyumda yaptığı konuşmada, Türk kadımnın her yönüyle aydın, modern ve ileri görüşlü olduğunu beürterek, "Türk kadını artık Atatürk'ün söylediği ve görmeyi istediği düzeye ulaşnuştır" dedi. öte yanaan Bad Nauheim polisinin açıklamasına göre, yaklaşık 30 kişilik bölücü bir grup sempozyumun düzenlendiği otel önünde Türkiye aleyhine gösterilerde bulundu. Polisin otel ve çevresinde olağanüstü güvenlik önlemleri aldığı bildirildi. Semra Özal Türkkadınını anlattı Akyol: Yeterlilik smavı yapılacak ESKlŞEHÜt (AA) Milü Eğitim Bakanı Avni Akyol, bazı fenedebiyat fakültesi öğrencilerinin 'Haklarımız alındı' şeklindeki protestolarını yanıtlarken, "Biz kimsenin hakkinı almadık, almıyoruz" dedi. Bazı okullann açüışma katılmak ilzere dün Eskişehir'e gelen Bakan Akyol, protesto olaylanyla ilgili olarak sosyal devlet anlayışı içinde hakları eşitlik kavıamında ortaya koyduklanru belirterek şunları söyledi: "Biz nasıl başka mesleiüere saygı duyuyorsak onlann da bn mesleğe saygı duymalannı istiyoruz. Bir yüriiyüş degil bin yürüyüş de yapsalar bu karardan vazgeçmem. Öğretmeni seçeceğim. Herkes ögretmen olamaz. Ögretmenlik meslegini küçük düşürmeyecegim." Çifte kutlama Lnlu sinema oyuncusu Elke Sommer, Broadway'de de adını iyi oyuncular arasına yazdınyor. Elke Sommer, New Vork sahnelerine ilk çıkışını dostlan Carrol Baker ve şarkıcı Sting ile birlikte kutlarken, aynı zamanda 'Tamara' adlı Broadway oyununun da üçüncü yıldönümü kutlanıyordu. (Fotoğraf: AP) A 1* w. n+it +^.»»1 r » « +i Dokuz Eylül Universites i M a d e n Mühen Bölümü ögrencilerinden bir grup, Dünya Madenciler Gunü'nü, okul kantininde halay çekerek kutladılar. Okul yönetimi larafından hazırlanan kutlama programına katılarak bir konuşma yapmak islediklerini bildiren ögrencUer, bu isteklerinin kabul edilmediğini, bu nedenle alternatif kutlamava >öneldiklerini söylediler. Saz eşliğinde türkiiler söyleyen ve konuşmalar yapan ögrenciler, Türkiye'de maden mühendisinin konurauna değindiler. Ögrendler daba sonra halay çekerek dağıldılar. (Fotoğraf: AA) Alternatıt toplantı diSiiği HABERLERIN DEVAMI Davulla Tokmak... bızim anayasal slstemimizde "sorumsuz"(Baftarafi 1. Sayfada) dur. Hesabı Sayın Aktıulut'tan sormak, sanki Yani davul Sayın Akbulut'un boynunda, biraz haksızlık olurmuş gibi geliyor insana. tokmak Sayın Özal'da... Çünkü Sayın Başbakan'ın boynunda asıBu durum da Türkiye'yi fiili bir başkanlık lı olan davul... Tokmak başkasının elinde. sistemine doğru sürüklüyor. Sayın CumhurKimin? başkam ne denli perde arkasında kalmaya Herhalde Sayın Turgut Özal'dan başkası özen gösterse de yararı yok. Her geçen gün nın değil. belirginleşiyor bu gerçek, saklanamaz hale Ama o artık Çankaya Köşkü'nde, cumhur geliyor. başkanı seçilmedı mi? Örneğin, "Sayın Başbakan deyince Saym Oyle, ama birçok alanda olduğu gibi eko Özal da anlaşıltyor" diyen Hasan Celal Günomide de ipleri elinden bırakmış değil. Ha zel, bu durumdan şöyle yakınmakta: zine, Planlama, Merkez Bankası gibi kilit ku"Önemliolan Türkiye'de müesseseleri, sisruluşlarla Hişkileri en üst düzeyde sürdürü temleri yerli yerine otuıtabilmektir. Yani cumyor Sayın Özal. Örneğin, IMF nezdinde pa hurbaşkanımn cumhurbaşkanlığı yapması, rası konvertibl olan ülkeler listesine Türkiye' başbakanın başbakanhk yapması, bakanlayi dahil edebilmek için, Merkez Bankası Baş nn bakanlık yapması, milletvekitlerinin milletkanı'yla birlikte, özellikle çaba gösterdiğı vekilliği yapmasıdır. (...) Türkiye'de başkansöylenebilir Sayın Cumhurbaşkanı'nm. lık sistemi mevcut şartlar altında fevkalade Üstelik, ekonominin yönetimiyle ilgili bu mahzuriudur, yanlış olur. Monarşik eğilimledurumdan yüksek bürokratlar bir bakıma ri körükler, destekler. Hele hele ortada anamemnun. Nedenine gelince: Ekonomiden yasa yetkisi yokken, mevzuat müsait değilanlamayan bir başbakan... Politik açıdan so ken, sistem müsait değilken, kişilerin kendi rumsuzlaşmış, fakat hem ekonomiden anla inisiyatiflehnden doğan fiili uygulamalarla sisyan, hem de ipleri hâlâ elinde tutan bir cum tem değişikliğini andırır şekilde çalışmalan hurbaşkanı... "Böyle bir cumhurbaşkam, po yanlıştır, fevkalade tehlikelidir. Güzel şeyler litik kaygılardan bir ölçüde uzak olacağı için olmaz." (Tercüman, 30.11.1989; sayfa 8) daha doğru görebilir ekonomiyi" diye düşünSayın Hasan Celal Güzel'in uyarısı yerinmekte yüksek bürokratlar da. dedir. Temel ekonomik kararlarda Çankaya beAma etkisi ne olabilir? lirleyici olacağına göre, hesabı da oradan Bu konuda ne yazık ki iyimser olamıyoruz. sormak gerekmeyecek mi? Çünkü Çankaya'da da bildiğini okumaya Gerekir, ama sorulamaz. Zira o makam, devam eden bir Turgut Özal var. ABD'ye muhtıra Başbakan Akbulut, Fransa Cumhurbaşkam Mitterrand, İngiltere Başbakanı Thatcher ve Yunanistan Başbakanı Zolotas ile görüştü. YASEMtN ÇONGAR yaptırımlar konusunu "diplomatik biçimde iistü kapalı" olarak gündeme getirdiğini kaydettüer. Yetkililer, metinde Türkiye'nin tasannın içeriği konusunda uzlaşı formüllerine yanaşmayı asla kabul etmeyeceğinin vurgulandığını \e konunun tarihçilere bırakılması gereğinin dile getirildiğini de ifade ettiler. Başbakan Yıldınm Akbulut, Fransa Cumhurbaşkam Mitterrand ile yaptığı ikili görüşmede, Türkiye'nin Avrupa Topluluğu'na tam uyelik başvurusunu gündeme getirerek destek istedi. Akbulut, basına yaptığı açıklamada, Mitterrand'ın kendisine, Türkiye'nin topluluğa üyeliğine prensip olarak karşı olmadığını söylediğini belirterek, "Prensipte evet dendigini ögrenmek de bizim açımızdan olumlu bir aşamadır" dedi. İngiltere Başbakanı Thatcher ile görüşmesinde iki ulke arasındaki ticari ilişkiler ve dostluk bağlarını karşılıklı olarak övdüklerini belirten Başbakan Akbulut, Thatcher'ın Çanakkale Savaşı'nın 75. yıldonumü anma programı çerçevesinde, 1990 nisanında Türkiye'ye geleceğini açıkladı. Kısa bir süre once göreve başlayan Yunanistan Başbakanı Zolotas ile de bir araya gelen Başbakan Akbulut, Yunanistan ile ilişkilerin barışçı bir havada devam etmesi çağrısında bulunduğunu söyledi. Zolotas'ın da bu çağrıyı paylaştığını ve Türkiye ile Yunanistan halkları arasında düşmanhk olmadığını vurguladığını belirten Akbulut, Yunanistan Başbakanı ile bir zirve yapıp yapmayacağına üişkin soruyu ise Zolotas'ın kendisinin dört aylık bir dönem için başbakan olduğunu vurgulaması nedeniyle böyle bir kararları olmadığını açıkladı. Bu arada Dışişleri Bakanı Mesut Yılmaz da, Yunanlı meslektaşı Andonis Samaris ile dün NATO merkezinde kısa bir süre görüştü. tki bakan 13 arahkta NATO Dışişleri Bakanları toplantısı için tekrar gelecekleri Brüksel'de, önümüzdeki dört aylık dönemi kapsayacak konularda gündemli bir göruşme yapacaklar. Başbakan Akbulut, NATO karargâhında düzenlediği basın toplantısında, zirveye ilişkin izlenimlerini anlatırken, "NATO'nun, Doğu Avrupa'da yasanan süratli gelişmeler konusundaki tavn nedir sualine müspet cevap buldugunu ve bu nedenle başbakan olarak bu ilk dış temasından memnuniyetle aynlacağıoı" açıkladı. NATO'nun askeri gücünün yani sıra siyasal yonu de olan bir topluluk olduğunu vurgulayan Akbulut, Doğu Avrupa'daki gelişmelerin yarattığı tartışmalann NATO'nun mevcudiyeti ile ilgili olmadığını söyledi. Toplantıdaki konuşmalardan Doğu Avrupa ülkelerinin yakın zamanda Avrupa Topluluğu ile butünleşeceği gibi bir düşüncenin olmadığımn ortaya çıktığını da belirten Akbulut, Doğu Avrupa'daki gelişmelerin Türkiye'nin NATO ve AT açısından önemini azaltmayacağını açıkladı. Akbulut, "Çünkü Dogu Avnıpa'daki gelişmeler demokratikleşme dognıltusundadır. Eger Dogu Avrupa'da deokratiklesme gerçekleşirse ben şahsen Türkiye'nin durumunun çok daha emniyette olacağını ifade etmek islerim" dedi. Akbulut, aynca son gelişmelerin Doğu Avrupa ile ticari ilişkilerin de gelişmesini sağlayarak Türkiye'yi ekonomik açıdan da rahatlatacağını savundu. Akbulut, Doğu Avrupa ülkelerine yardımın bu ülkelerdeki demokrasi ve insan haklarıyla ilgili gelişmelere göre yapüması gerektiğinı söyledi. Bu sözlerini Bulgaristan'ı hedef alarak mı belirttigini soran bir gazeteciye, Akbulut, "Elbette birinci olarak Bulgaristan'ı kastettim. Ama elbette öteki Doğu Bloku ülkeleri de söz konusu" yanıtını verdi. Başbakan Akbulut, bugün Brüksel'deki Avrupa Topluluğu merkezinde Türk yetkililerce bir görüşme yapacak. Akbulut, buradaki Türk misyonundan topluluğa tam üyelik başvurusu çerçevesindeki gelişmeler ve Brüksel Komisyonu'nun hazırladiğı rapora ilişkin izlenimler konusunda bilgi alacak. Akbulut, daha sonra eşi ile birlikte kısa bir süre şehri gezecek ve TSİ 15.00'te GAP uçağı Ankara'ya hareket edecek. G O Z L E M UĞUR MUMCU Kadınlar zirvede buluşuyor (Baftarafi 1. Sayfada) mak için tstanbul'a gelen Arap Kadmlaı Dayanışma Derneği Başkanı Mısırlı Dr. Nawal El Saadawi, Cumhuriyet'e verdiği demeçte dünyayı saran Islami akım, Ortadoğu ülkeleri ünivesitelerinde kız öğrencilerin türban takmalan konulannda görüşlerini açıkladı. Dr. Nawal El Saadawi, Islami akımın ABD, Suudi Arabistan ve birçok gerici örgüt tarafından desteklendiği görüşünü savundu. El Saadawi, "Bu tslarai akım aslında bölgesel değil çok evrensel bir akım. Aynı zamanda da çok siyasi bir akım. Siyasi liderter buDQ araç olarak kullamyorlar" dedi. Dr. Nav»al El Saadawi, tslami akım ve Turkiye dahil birçok ülkede kadmlann başlannı örtmekte ısrar etmeleri konusunda şunları söyledi: "Gerçekte bu yeni sömürgeci bir akım. Bu yeni sömürgeci akım, bizleri (kadınları) baskı albnda (utmak için Tann'yı, dini kullamyor. Kadınlar ise beyinleri yıkandıgı için başlanm örtuyorlar. Kadınlann bunu isleyerek yapüklan söyleniyor. Oysa dogru degil. Kadınlann beyinlerini yayın organlan ve biraz da kamuoyu yıkıyor." Aklı başında eğitim görmüş insanlann beyinlerinin nasıl yıkanabildiği sorusuna Dr. El Saadawi şu açıklamayı getiriyor: "Ne yazık ki yıkanır. Çünkü egitim her şey demek degildir. İyi egitim görmüş bir insan iyi bir teknisyen olarak yetiştiriliyor. Ama insan olarak global bilgilerden yoksun kalıyor. Ne yazık ki Dogu'da da, Batı'da da üniversitejejde ögrepcilere bu tür bir egitim veriliyor. O nedenle de bu şekilde egitim gören kişiler de kolayca bu tür etkiler altında kalabiliyoriar." Dr. El Saadavvi, Islami grupların hükümetlerden destek almazlarsa güçlenemeyeceklerini belirterek, "Mısır'da hükümetten cesaret aldıklan için böylesine genişlediler. Mısır'da dinci parti kurmak yasakor. Ancak dinci gruplar bütün partilere sızabUdiler. Hatta Sosyalisl tşçi PaıHsi'yie bile işbirligine girdiler. O nedenle bugün ülkemizde tslami akım böylesine güçlendi" diye konuştu. Dr. El Saadawi, daha sonra Mısır'da universite öğrencilerinin başlanm örtmelerinin serbest, ancak peçe takmalanrun yasak olduğunu belirterek şunları anlattı: "Birkaç yıl önce Kahire Üniversitesi'nde okuyan bir kız ögrenci peçe takmak istedi, ama universite yönetiminin buna izin vermedigi gerekçesiyle dava açü. Davayı da kazandı. Şimdi durum biraz degişti. Universite yönetimi kızlann başlanm örtmelerine izin veriyor, ama peçe takmalanna kesinlikle karşı çıluyor." Dr. El Saadawi daha sonra, "Çogu kişi bu Islami akımı dinci bir akım olarak görüyor. Oysa tara tersi, bu siyasi bir alumdır. Bu işte büyıik paraJar dönüyor. İnsanlar bu paralan nereden buluyor? Bu paralan Suudi Arabistan, ABD, dünyadaki en gerici LEVE Deterjan ve kozmetik sahasfhda Türkiye ve dünyada öncü çokuluslu şırketimiz için aşağıda belirtılen elemanlar aranmaktadır. BRÜKSEL Türkiye, ABD Kongresi gündemindeki Ermeni tasansının iki ülke ilişkilerinde yara açacağını bildiren bir muhtırayı Amerikan yönetimine iletti. Başbakan Yıldınm Akbulut. dün NATO devlet ve hükümet başkanları toplantısı sırasında, ABD Başkanı George Bush'la bir görüşme yaparak, Beyaz Saray'ın tasan karşısırıda aktif rol üstlenmesini istedi. Malta zirvesini değerlendirmek üzere düzenlenen NATO toplaııtısının, liderlerin gündemli konuşmalanna ayrılan sabahki bölümunde, Başbakan Yıldınm Akbulut da söz aldı. Akbulut, büyiik bölümünü Doğu Avrupa'daki geHşmelere ayırdığı konuşmasında, Türkiye'nin Batı dünyası ve NATO içinde çok önemli bir yeri olduğunu vurguladı. Konuşmasını Türkçe yapan Akbulut, Avrupa'nın geleceğine ilişkin danışmaların, Avrupa ve Kuzey Amerika'yı çatısı altında toplayan Atlantik Ittifakı bünyesinde gerçekleştirilmesi istegini dile getirdi. Başbakan Akbulut, NATO toplantısının sabahki bölümünden sonra verilen arada, ABD Başkanı George Bush, Fransa gruplar saglıyorlar. Üstelik şim Cumhurbaşkam François Mitterdi bir cami yapma çılgınlıgı baş rand. İngiltere Başbakanı Margaladı. Köylerde, sokaklarda aç ço ret Thatcher ve Yunanistan Başcuklar gezerken cami yapımına bakanı Ksinofon Zolotas'la avrı dünyanın parası dökülüyor. Bu ayrı görüştü. NATO toplantısının bitiminde ne manüktır? Aslında bu şekilde Tann'yı bize karşı kullanıyoriar" bir basın toplantısı duzenleyen Yıldınm Akbulut, ABD Başkanı diye sözlerini süıdürdü. Dr. El Saadawi, Arap Kadınla ile görüşmesi sırasında, Ermeni rı Dayanışma Derneği'yle ilgili tasansı hakkındaki görüşlerini akbilgi de vererek örgütü Mısır'ın tardığını ve Bush'tan bu tasanya bir suikasta kurban giden Devlet karşı etkinlik göstermesini istediBaşkanı Enver Sedat'ın öldürül ğini söyledi. Akbulut, Başkan Bush'un, mesinden sonra 1982'de kurduklarını, şimdiki halde bütün Arap kendisine yanıt olarak Beyaz Saülkelerinden iki bine yakın üyeleri ray'ın konuyu yakından izlediğibulunduğunu ve bu üyelerin yüz ni ve tasannın engellenmesi için de 30'unun da erkek olduğunu her türlü gayreti gösterdiğini ifade ettiğini anlattı. Akbulut, aynsöyledi. öte yandan Çağdaş Yaşamı ca bu konuda yazılan bir mektuDestekleme DeTneği'nin düzenle bun toplantıya katılan heyet aradiği iki gün sürecek konferansa cıhğıyla Amerikan yönetimine ilekonuşmacı olarak SHP Genel tildiğini açıkladı. Türkiye'nin böyle bir mektup Başkanı Erdal lnönü, DYP Genel Başkanı Süleyman Demirel, DSP iletmeye neden gerek duyduğu koGenel Başkanı Bıilent Ecevit, Ça nusundaki bir soruyu yanıtlayan lışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Akbulut, "Yaalı bir mektup verİmren Ayknt, universite öğretim menin zaran var mı? Daha güzel, üyeleri, gazetecilerin yani sıra, resmi bir belge. Bush sitetnde buyurtdışmdan da konukiar katıh lundu mu?" diye konuştu. Bir yor. Bunlar Mısırlı Dr. El Saada başka soru üzerine Akbulut, mekwi, İngiltere Bradford Universite tubun altında kendisinin imzasıSosyal ve Ekonomik Araştırma nın bulunduğunu söyledi. lar Bölümü öğretim üyesi Prof. Dışişleri Bakanlığı yetkilileri ise SheUa Allen, Akdeniz Kadın Başbakan Akbulut'un "raektup" Araştırmaları Enstitüsü MUdürü olarak tanımladığı ve imzasmı taYunanlı Dr. Deni Slamiris, Bern şıdığını vurguladığı metni, "devÜniversitesi sosyoloji bölümün kiten devlete bir muhtıra'" olarak den Angeia Grosso, Helsinki Üni nitelediler. Yetkililer, muhtıranın versitesi sosyoloji bölümünden ABD yönetimini Ermeni tasansıSari Nare, Portekiz'den Kadınla nın ikili ilişkilerde yaratacağı ciddi nn Koşulları Komisyonu Başka sorunlar konusunda uyaran bir nı Dr. Reinolds De Souza, Rotns üsluba sahip olduğunu ve altında Psikoloji Enstitüsü'nden Dr. La bir imza yer almadığını belintiler. nra Benigm ve Dakka Üniversitesi Öte yandan ne Amerikan yönetarih bölümünden Prof. Sofıa timine iletilen metinde, ne de BaşAhmet. bakan Akbulut'un, Başkan SHP Istanbul 11 Kadın Komis Bush'la yaptığı görüşmede, yonu da bugünden başlayarak bir Türkiye'nin Ermeni tasansı karhafta sürecek çeşitli etkinliklerle şısında uygulamaya koyduğu on"Kadınlann bütün yerel ve genel lemlere doğrudan değinildiği bilseçimlerde en az yüzde 25 kota dirildi. Ancak metin konusunda hakkı tanınarak temsil edilmesi is bilgi veren Dışişleri yetkilileri, tateğini" kamuoyuna duyurmaya sannın geçmemesi doğrultusunda çok açık bir istek içeren metnin çalışacak. BRUKSELden AHMET TAN (Baştarafi 1. Sayfada) Avrupa'da barış ve kardeşlik umutları yeşeriyor. Bakışlaı geleceğe çevrilmiş. ABD'de ise, politikacılar, gözlerini tarihin gerilerine dikmişler. Bir ülkeyi mahkum etmeye çabalıyorlar. Dünkü toplantıda Türkiye'nin ABD Başkanı'na verdiği mektup, bu nedenle simgesel bir anlam kazanıyor. Büyük ülkelerin şimdilik, barışa ve kardeşliğe işlerine geldiği ölçude izin verecekleri anlaşılıyor. Dünku NATO toplantısı bu konuda da ipuçlan taşıyor. "Tek AU manya"mn kolay doğamayacağı, bu konuda,"sezaryen" yapılmasının da çok tehlikeli olabileceği ortaya çıktı. Fransa Devlet Başkanı konuşmasında "kandan, kan akroasından" söz etti. Yaşananları ihtilal diye nitelendirdi. Ancak, bu ihtilallerin kan dökülmeden gerçekleşmesi gereğini vurguladı. Daha önce de Mitterrand, Gorbaçov'un kendisine söylediklerini "Le Monde"a aktarmıştı. Gorbaçov, Mitterrand'a şöyle demişti: Gelişmeleri dogal akışına bırakmak. zorlamamak gerekir, Doğu Almanya'nın babyla birieştiğini ilan ettiği gün, bir Sovyet Mareşali iki satırlık bir mektup ile gelip benim yerime oturur." NATO müttefikleri Gorbaçov'a güvenmek gerektiğıni anlamış durumdalar. Bunu Bush da açıkça ortaya koyuyor. Yalnızca Gorbaçov'a güvenmek değil, onu korumak gereküğinin de bilincindeler. Zorlamaların gerginliği art»racağı konusunda herkes fıkir birliği içinde. Ancak F.Almanya'mn aceleci davranmasından duyulan korku da hemen tüm ülke liderlerinin konuşmasına yansımış gibi. Akouıuftan, vunamstan BaşbaKanı'na kadar dün soz alan bütün müttefik devlet adamlan Avrupa'daki gelişmelerin "müdahaleden uzak, kendi dogal akışı içinde" oluşması gereğini vurguladılar. Almanya'ya du\oılan kaygı, iki noktadan kaynaklanıyor. 1 . Batı Almanya aceleci davramrsa, Doğu Bloku'ndaki ve Sovyetler Birliği'ndeki dengeler çok çabuk bozulur ve her şey tersine döner. 2. Almanyalann birleşmesi Avrupa'daki Batı dengelerini bozar. Dünkü olağanüstü NATO toplantısında Türkiye Başbakanı'nın ağzından iki noktayı vurguladı. Akbulut'un NATO müttefiklerine yaptığı konuşmada satır aralarında biri özel, oteki genel iki mesaj verildi. Genel mesaj ı Akbulut şu sözcuklerle ifade etti. "Degişim süreci, Avrupa'nın çıkarian dogrultusunda ve birlikte şekillendirilmelidir." Akbulut, birlikte derken, hiçbir NATO üyesinin dışlanmaması gereğini vurguladı. Ama Akbulut asıl mesajını şu sözlerle ortaya koydu: "Avrupa'nın geleceğine ilişkin görüşmeler NATO bünyesinde gerçekleşmelidir." Bunun anlamı açık. Avrupa'daki yeni oluşumlann, Avrupa Topluluğu üyeleri arasında ele almması eğilimi var. AT üyeleri, Doğu Almanya'daki, Polonya'daki, Macaristan'daki değişmeleri ekonomik çıkışları topluluğun sorunu imiş gibi değerlendiriyorlar. Bu durum, Türkiye'nin yeni biçim alacak Avrupa'da safdışı bırakılma tehlikesini taşıyor. Türkiye'nin, Akbulut'un ağzından Doğu Avrupa'daki değişikliklerin NATO bünyesinde ele alınması gereğini vurgulaması, bu tehlikeyi ortadan kaldırmak için. Ankara'nın çizdiği politika, yeni oluşacak Avrupa'da Türkiye'nin seyircı değil, katılımcı olması yönünde. Bunun için konunun örgüt \e kuruluşlarda ele ahnmasını sağlamak durumunda. AT üyeleri ise, öncelikle doğudaki değişiklik rüzgârlarının kendilerini etkilediği inancı ile kararda Türkiye gibi üye olmayan bir ulkenin yer almasından yana gorünmuyorlar. Bunun için Ankara NATO kozunu, OECD kozunu iyi oynamak zorunda. (Baştarafi 1. Sayfada) açıklar. Bugünkü dile çevirerek aktaralım: Kürt sorunu, bizim, yani Türklerin çıkarlan için kesinlikle söz konusu olmaz. Çünkü, bizim ulusal sınııiarımız içinde Kürt unsurları öylesine yeheşmişlerdir ki pek sınırlı yerlerde yoğun olarak yaşarlar. Bu yoğunluklannı da kaybede ede ve Türklerin içine gire gire öyle bir sınır oluşmuştur ki Kürtlük adma bir sınır çizmek istesek, Türkiye'yi mahvetmek gerekir. Ömeğin, Erzurum'a giden, Erzincan'a, Sıvas'a giden, Harpufa kadar giden bir sınır aramak gerekir. Ve hatta Konya çöllerindeki Kürtleri de göz önünde tutmak gerekir. Atatürk, bu gerçekçi gözlemi yaptıktan sonra şu çözümü de öngörüyor: Bu nedenle bashbasına bir Kürtlük düşünmekten çok anayasamız gereğince zaten bir çeşit yerel özerklik oluşacaktır. O halde hangi bölgenin halkı Kürt ise onlar kendi kendilerini ö'zerk olarak yöneteceklerdir. Atatürk'ün bu sözlerini 1921 Anayasası'nın getirdiği sisteme bakarak değerlendirmek gerekir. 1921 Anayasası'nın 21. maddesi, illerin "manevi kişiliğe ve özerkliğe" sahip olduklarını belirtiyordu. Bu 'yerel özerklik" bugünkü bir çeşit belediye yönetimi gibiydi. İç ve dış siyaset, adliye ve askerlik ve ekonomik ilişkiler ile ilgili yetkiler tümüyle hükümetin elindeydi. Özerklik, "vilayet şuralan" eliyle illerin günlük işlerinin yönetimini kapsamaktaydı. Atatürk'ün bu sözlerinden "Kürtler ayrı devlet kursunlar" gibi bir anlam çıkmıyordu. 1921 Anayasası da böyle bir sistem öngörmemişti. Atatürk, Kürtler için "bir nevimahallimuhtar/yef'den söz ederken, "uniter devlet" dışında bir çözüm de öngörmüş değildi. Öngörülen; Kürtlerin yoğun olarak yaşadıklan il ve ilçelerde yerel yöneticilerini seçme haklarıydı. Atatürk, daha sonra görüşlerini şöyle açıklamıştı: Bundan başka Türkiye'nin halkı söz konusu olurken onları da beraber ifade etmek gerekir. ifade olunmadıklan zaman bundan kendileri için sorun çtkarabilirler. Şimdi TBMM hem Kürtlerin hem Türklerin yetkili temsilcilerinden oluşmuştur. Ve bu iki unsur, bütün çıkarlarını ve yazgılannı birl&ştirmiştir. Yani onlar bilirler ki bu ortak bir şeydir. Ayrı bir sınır çizmek doğru olmaz. Bugün Türkiye'de Kürt kökenli milletvekilleri var, Kürt kökenli bakanlar var, belediye başkanlan var, genel müdürler var, generaller, öğretim üyeleri ve ışadamları var. Kürtler ve Türkler, Türkiye içinde öylesine birbirlerine karışmışlardır ki Türkler ile Kürtler arasında bir sınır çizmek, o gün olduğu gibi bugün de olanaksızdır. Bugün Istanbul, İzmir ve Ankara gibi büyük kentlerdeyaşayan Kürt kökenli yurttaş sayısı, Diyarbakır, Malatya, Tunceli'de yaşayan Kürt kökenli yurttaşlanmızdan daha çoktur. Bu açıdan Atatürk'ün 1923 yılındakı görüşleri bugün de geçerliğini koruyor. Oyleyse sorun nedir? Sorun, Kürt sorunu konusunda izlenen emperyalist siyasetlerdir. Atatürk'ün 1923 yılındaki bu basın toplantısının üzerinden iki yıl geçmeden Doğu'da Şeyh Sait İsyanı patlak vermiştir. O günler, genç Cumhuriyet için çok onemli günlerdi. Lozan Anlaşması, Musul petrollen konusunu çözüme bağlamamıştı. Sorun, ingiltere ve Türkiye arasında çözülecekti. Bu isyan "padişahlık, hilafet, şeriat ve Abdülhamid oğullarından birinin saltanatını sağlamak" gibi din sömürüsü ile perdelenmişti. (TBMM tutanakları, I; 64, 25.2.1341, C: 2, S: 309). İsyanın şonunda Musul petrolleri Türkiye'nin elinden kaçtı. Şeyh Sait İsyanı'nın Türkiye'ye faturası Musul petrolleriydi! Bugün Kürt sorunu, azınlık şovenızmi, ayrımcılık ve terör ile değil; demokrasinin yerleştirilmesi ve insan haklannın, Edirne'den Ardahan'a kadar, her yerde uygulanması ile çözülür. ABD ve öteki Batılı ülkeler niçin birdenbire bu kadar Kürt yanlısı oldular? Bu soruya yanıt aramak zorundayız. ABD için sorun, İran, Irak ve Türkiye'nin birer bölümünü kapsayacak bir Kürt devleti uzerinde şimdiden egemen olmak ve olası petrol yataklarını bu Kürt devleti aracılığı ile elinde tutmaktır. Kürtler üzerindeki "Amerikan mandacılığı" hazırlığına kimse "sosyalizm", "Marksistlik" ya da "devhmcilik" etiketi yapıştırmamalıdır. ABD emperyalizmi, gerçekten uemperyalizm" ise Kürt sorununun bu kadar canlı tutulmasmda bu emperyalist siyasetin güttüğü amaç niçin gözardı ediliyor? Baykal: Istifalar (Baftarafi I. Sayfada) Bu her üyemiz için geçerlidir. İstifa eden sosyal demokrat duşunceye inanmayanlardır. Bu yapılan ihanettir" dedi. Önceki gece Taksim Toplantılan'nda konuşan Baykal dün İstanbul'da bir dizi görüşmeler yaptı. Daha sonra beraberinde MYK üyesi Nail Gürman ve eski İl Başkanı Mustafa Özyürek ile birlikte Büyükşehir Belediye Başkanı Nurettin Sözen'i makamında ziyaret etti, daha sonra il yönetimini ziyarete gitti. Ercan Karakaş'ın il başkanlığına seçilmesinden 3,5 ay sonra il binasına giden Baykal, Karakaş'la bir sure görüştü. Ardından ilçe yöneticileri %e bir grup partiliye hitap eden Baykai, istifalar, ihraçlar ve Güneydoğu sorununa partisinin bakışını içeren açıklamalarda bulundu. "Kimseye 'oh iyi oldu, gittiler' demeyin" uyansında bulunan Ba>kal, "Bir tek kişiye bile ihtiyacımız var. İstifa edenler olabilir. Demek ki bunlar gerçek ü)eierimiz degilntis. Partinin ilkelerine ters düşenler du>gusal hareket etmezler. Altı ayda bir parti yönetimine talura çıkamlıyor. Ga/tu haberleriyle hareket etme>elim" dedi. Partinin. Güne\doğu sorunu ile ilgili "net bir politikası" olmamasından \e ihraçlarla SHP'nin artık "öldüğünü" savunan G. Osmanpaşa ilçesinden bir üyeye Baykal, "Bunu kabut etmiyonım. Önümüzdeki bir seçimde SHP, Doğudan yine güçlü olarak çıkacaktır. SHP'nin Doğu politikası yok diyen babayiğidin yakasından tutup laflannı vediririm " dedi. Saat 20.00 uçağı ile Ankara'ya gideceğini belirterek partililerin sorularım kısa tutmalanm isteyen Baykal, "Istanbul il örgütüne güvenin tam olduğunu" bildirerek, "İstifa etmeyi düşünenlerin ikna edilmesini" istedi. Baykal, istifacılann suçlamalan karşısında "bagırlarına taş bastıklannı" anlattı ve "Parîs'e giden arkadaşlanmı ikna etmek için çok çatıştım. Disiplin cezasına manız kaldıktan sonra partiye bağlı kalmaları için de çok uğrasıvonız. Kendileri de bugüne kadar SHP'yi yıkmaya çaba göstermediler. Olgunluk sergilediler" dedi. Baykal partiiçi mücadcleden hızla sıyrılınması gerektiğini anlatırken, "Parti çalkalanmışlır. Bırakalım artık bu işi. Altı ayda bir gündeme kurultay gelircn bir parti olmaktan çıkalım. ÇalUanttyı küçük kurultayda asalım" dedi. Universitede gergin (Baftarafi 1. Sayfada) tik haklar, ögrenira, özgürlüğümüz ve can güvenliğimiz için polisidare ve sivilfasisl işbirliğine karşı mücadeleyi hep birlikte yükseltelim" denildi. İ.Ü. Hukuk Fakültesi önünde ana bina bahçesinde saat 14.00 sıralarında bir forum düzenlendi. Foruma katılan öğrenciler gözaltına alman ö|rencüerin serbest bırakılmasını, universiteden polisin çekilmesini istediler. Yapılan konuşmalarda BYYO'da çıkan olaylarda bir sağsol çatışması olmadığı, sağcı \e ülkucülerin terör estirdiği belirtildi. "Kahrolsun sömürgeci faşist diktatörlük" ve "Kahrolsun faşizm, yaşasın mücadelemiz" sloganları atıldı. Öğrenciler daha sonra yüruyüşe geçti. Ellerinde ve grubun en önünde uzerinde, "Sağsol çatışması yok. Faşist terör var" yazılı pankart taşıyan yüruyuşçüler, bu pankartı merkez bina önündeki iki ağaç arasına astılar. Polis bazı öğrencileri tartaklayarak pankartı indirdi. Öğrencilerin de polise taş attığı goruldu. Bazı öğrencilerin girişteki polis kulübelerinin camlannı kırdığı görüldu. Bir öğrenci de kırmızı boya ile yere büyük harflerle, "Arkadaşlarımız serbest bırakılsın" diye yazı yazdı. Siyasi Şube'deki 160 öğrencinin bugün DGM'ye se\k edilmeleri bekleniyor. Eminönü'nde saat 16.30'da toplanan bir grup öğrenci de gozaltındaki öğrencilerin serbest bırakılmalan için eylem yaptı. • TEKNİK MÜŞTERİ DANIŞMANLARI Istanbul. Antalya ve Izmırde görevlendirılecek 30 yaşını aşmamış Askerlik görevinı tamamlamış Çok iyi Ingilızce bıien Tercihan oto ehlıyetı olan GIDA, KIMYA ve MAKİNE MÜHEMDİSLERİ 1 İHRACAT ELEMANI 30 yaşını aşmamış Askerlik hızmetinı tamamlamış Universite mezunu (Tercıhan Işletme Bölümü) Çok iyi Ingılızce bilen Tercihan ıhracat konusunda tecrübelı llgilılerın en son çekılmış fotoğraflı ozgeçmışlerını LEVERIŞ. Eleman. P K 288 Mecıdiyeköy adresine 13/12/1989 tarıhıne kadar göndermelerinı rıca ederiz. Muracaatlar gızlı tjtjlacaktır SAHİBİNDEN, Osmanbey'de Abidei Hürriyet'te 150 m2, 4 oda, kaloriferli, badana boyalı masrafsız 150 m 2 125 milyon, 90 m2 çatı katı 50 milyon 146 08 44