24 Kasım 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
22 ARALIK 1989 KULTURSANAT SEVEMA ATILLADORSAY CUMHURİYET/5 'Aljuk Sabuk IVıhri • Kültür Servisi Yönetmen Şerif Gören, Berlin dönüşü Türkiye'de ilk filmine başlıyor. 'Abuk Sabuk' 1 Film' adlı filmde Kemal Sunal ile biru'kte Şiva Gerede, Bülent Kayabaş, Murat İlker, Kutay Köktürk, Tayfun Çorağan, Gamze Gözalan, Selahattin Fırat rol alacaklar. Görüntü yönetmenliğini Erdal Kahraman'ın üstleneceği film, Penta Film'in yapımcıhğında gerçekleştirilecek. Penta Film 'Abuk Sabuk 1 Film' için 350 milyon lira ayırdı. Arjantinliyönetmen Fernando Solanas'ın 'Güney'i özgün birpolitikfılm Tango yalnız aşk anlatmaz Giiney (Smr) / Yönetmensenaryo: Fernando Solanas / Görüntü: Felix Monti / Müzik: Astor Piazzola / Oyuncular: Miguel Angel Sola, Susu Pecoraro, Philippe L^otard, Lito Cnız, Ulises Dumont, Roberto Goyemeche, Mario Lozano / Bir ArjantinFransa ortak yapırru / 115 dakika. (Beyoğlu Sineması). Oüşsel bir ışıkla aydınlanmış, dumanların süzüldüğü bir meydanda kurulu bir masada "demlenen" dört yaşlı adam, Latin Amerika'nın, bitmez tükenmez diktatörlüklere karşı verdiği savaşımdan paylanna duşeni anarlar. Bir bann önündeki kaldınmda tango söyleyen yaşlı Amado (neden tangoyu hep yaşhlar söyler?), deli gıbi tutkun olduğu genç yosmanın kendisini aldatmasından yakınır. Ama tangolar, yalnız aşkı ve kederi anlatmaz. Bir başka YEPYENt BtR SOLUK Fernando Solanas'ın Beyoğlu Sineması'nda gösterime giren "Giiney" adlı tango da şoyle der: "Fakirim, ama filrai, ilginç bir sinema mevsimine yepjeni bir soluk getiriyor. "Güney", yedinci sanata yeni kapılar satılık de£jl/Ve kimse beni itip ka aralayan, yalnız kendine benzeyen bir yapıt. kamaz." sı gereken, hayatta en çok sevdiği iç içe, bir kez daha yaşar. Bu, ala te birkaç sözcük: epik, düşsei, fan"Gelindk" anlamına gelen iki insan olan karısı Rosi ve kübildiğine öznd, kişisel bir hesap tastik, şiirsel... "Her halu kârda" TloreaT lakabıyla anılan bir genç çük oğlu Fideo değil midir? Delaşmadır. Ve sonunda, sabaha alabildığine kişisel... Kentte uzun adam, bir gece boyu Buenos Ai ğildir. Çünkü o uzun tutukluluk karşı, Floreal seçimini yapar. bir "gece yokulugu", yakın geçmires sokaklannda dolanır durur. yıllarında, Rosi'nin yanıbaşında"Giiney", geçen mevsim de şe (birkaç kuşak boyunca) bir yılYalnız değildir. Başta, çoktan öl ki çıplak bedeni denli ihanetini de müş (faşist polis tarafından kur düşlemiştir. ("Bir kadın bunca yıl "Tangolar"ını alkışladığımız bu dırım gezisi, kişisel bellek yoluyyük Arjantinli sinemacı Fernan la toplumsal belleğin tazelenme şunlannnş) eski dostu El Negro da erVeksiz yaşayabilir mi?"). do Solanas'ın yine belki bu kez çabası. Bir uzun şiir, bir büyük liyanıbaşındadır. Yalnız o mu? Bu Eve dönmeye cesareti yoktur daha da çok yoğun bir kişisel rik soluk. Ve ("Tangolar"da oldubitip tükenmeyen uzun gecede, geçmişini dolduran tüm kişiler, genç adamın. Onun yerine, elbet lik taşıyan özgün bir fılmi. Özel ğu gibi), tangoların (Aslor Piaztüm dostlar ve sevgililer de Flore te her şeyi görüp her şeyi bilen likle Amerikan sinemasının günü zola'mn besteleri, Roberto Goyeal'la birlikte bu dttş kentini arşın ölülerden El Negro'nun eşliğinde, müz sinema sanatına empoze et raeche'nın sesi ve Piazzola beşliyokluğunda olup bitenleri, dikta tiği anlatım kalıplarma karşı ol sinin yorumuyla) filmin yapısına, layıp dururlar. törlüğun yıkıntılarını, erkeklerin duğunu hiç saklamayan bu ilginç yabuzca "müzik" olarak değil, öyArjantin'de diktatörlüğun yıkıl direnişini, dostların ihanetlerini, sinemacı, bu kalıpları tumüyle küyü ve ya$amı özgün biçiminde dığı 1983 yılıdır. Floreal, uzun bir kadınların ten arzulanna teslim parçalayan, kendi ritmini, mantı yorumlama aracı olarak katılma karabasandan uyanmış ve uzun oluşlannı öğrenir. Birer birer. Tüm ğım ve söylemini olusturan bir si sı. tutukluluk yıllanndan sonra o ge kişisel geçmişini, tüm ulusunun ve nemayla karşımızda. Ama "Giiney", o denli de kişice serbest bırakılmıştır. tlk koşma tüm kentin toplumsa! geçmişiyle Bu sinemayı nasü anlatmah? tş sel, bireysel bir çaba. tumüvle marjinal bir film değil. Tersine, filmin içerdiğı yoğun bir siyasallık, açık politik bildiriler var. örneğin, "işkenee" olayı, filmin belki ana teması değil. Ama işte bir grup mahkumu, çınlçıplak soyulmuş ve bir duvann önüne dizilmiş gösteren sahne. "Ateş" komutuyla birlikte mahkumlann yere yıkıhr gibi olması. Ne var ki bu bir "ş*ka"dır, gerçekten ateş edilmemiştir. Ama hemen bunu izleyen sahnede, 3 mahkumun, bu kez giyimli olarak aynı duvann onunde yer almalan ve bu kez gerçekten ateş edilmesi, Arjantin djktatörlerinin ve onların maşalarının "mizan" duygulanmn sınırlıhğı bir yana, işkence denen şeyin de ne olduğunu güçlü biçimde duyurur. Ya da, alabildiğine "epik" bir bölümde, Freud'dan Foucault'ya, tncil'den Mant'a sayısız kitabı "anarşist, yıkıcı, Marksist, bozguncu" gibi koro halinde yinelenen nitelemeler esliğinde yok edildıği dev kitaphk sahnesi kadar "kültür düşmanhgı"nı simgeleyen kaç sahne ammsıyorsunuz sinemada? Filmde sık sık adı geçen "Güney projesi" ise, Solanas'ın çok önem verdiği bir olgunun, kapitalizm/sosyalizm aynmından çok, dünyamızı (gelişmiş ve sömürücü) Kuzey ve (geri kalmış ve sömürülen) Güncy olarak ikiye ayırmasım ve "Kuzey" ad) altında topladığı ABD/Sovyetler'e karşı tüm Latin Amerika'nın uyanışını önermesini simgelemiyor mu? (Meraklısı için: "Yüzyüze" kitabımızda Solanas'la konuşma.) "Giiney" ilginç bir mevsime yepyeni bir soluk katan, sinema sanattna yeni kapılar aralayan, "farklı" yalnız kendine benzeyen özgün bir film. Yalnızca tek bir sinemada (yeni açılan Beyoğlu Sineması) oynayan bu önemli filmi kaçırmayın derim. Tîyatrolara yardım • ANKARA (AA) Kültür Bakanlığı tarafından özel tiyatrolara yapılan yardım miktan önümüzdeki yıl 150 milyondan 600 milyon liraya çıkarılacak. özel tiyatrolara yardım kurulunda bu yıl Tiyatro Yapımcıları Derneği (TİYAP) Başkanı olarak bulunan Rutkay Aziz, yardım projesinin kurumlaşması ve kalıcı bir yapı kazandınlması için çalışıldığını söyledi. Rutkay Aziz, yardım miktarmın 5 milyar lira olması gerektiğini, rakamın bunun altında kaldıkça sadece sembolik olacağını da belirtti. Renault ödülü Kocabaşı'nın • Kıiltıir Scrvisi Oyak Renault Otomobil Fabrikaları A.ŞInin 20. kuruluş yılı etkinlikleri kapsamında düzenlenen "Türkiye'de Renault" fotoğraf yarışmasında birincilik ödülunü yukanda görulen "Renault As" adlı çalışmasıyla Mustafa Kocabaşı değer bulundu. 120 sanatçının 318 fotoğrafla katıldığı yarışmada ikincilik ödulu, "Isimsiz 4" adlı yapıtıyla Mahmut Güneş'in oldu. Mehmet Bayhan, Şahin Kaygun, Izzet Keribar, Nazif Topçuoğlu ve OyakRenault temsilcisi Fethi Süer'den oluşan jüri, "Uğurlama" adlı yapıtıyla Cem Turgay'ı üçüncülüğe değer gördü. Ayrıca Armağan Tekdöner'in "Akşam Yıldızı" adlı fotoğrafı mansiyona, Orhan AJpturk'ün 3 yapıtı da 20. Yıl Özel Ödulu'ne değer bulundu. 42 yapıtın yer aldığı OyakRenault 20. Kuruluş Yılı Fotoğraf Sergisi, ay sonuna kadar Kâzım Taşkent Galerisi'nde yer aldıktan sonra Bursa ve Ankara'da da görulebilecek. Şahin Kayguridan itiraz • Kiiltür Servisi Şahin Kaygun, yazılı bir açıklama yaparak "Dolunay" filminin 2. haftası dolmadan Beyoğlu Sineması yoneticileri tarafından gösterimden kaldınlmasını protesto etti. Kaygun, açıklamasında "Dolunay"ın ilk haftasında 1556 kişi tarafından izlendiğini ve 8 milyon 165 bin lira hasılat yaptığını belirterek sinema yetkililerinin yapılan sözlü anlaşmaya uymadıklannı ileri sürdü. Şahin Kaygun, SESAM'a da bir yazı göndererek "Dolunay"ın uluslararası festivallerde Türkiye'yi başarıyla temsil ettiğini, 5 ödule sahip olduğunu belirtti ve "Buna karşın ülkemizde boylesine keyfi bir davranışa maruz kalması ve hasılat konusunda yanlış beyanlarda bulunarak filmin küçük düşurülmeye çalışılması sinemamız adına üzüntü vericidir" dedi. Kaygun, filmin Atatürk Kültür Merkezi salonunda SESAM tarafından gösterilmesini de istedi. Broy Şiir Deı^isi • Kültür Servisi Broy Şiir Dergisi mayısaralık '89 toplu sayısıyla yayınına yeniden başladı. 64 sayfa olarak kuşe kâğıda yeniden basılan dergi iki bölümden oluşuyor. Dergjnin birinci bölümünde "Politik lyimserlik ve Yenibütun" genel başlığı altında, şiirin işlevi tartışılıyor. Bu bölümde Erdoğan Alkan, Füsun Erbulak, Cemal • Süreya, Ataol Behramoğlu, Seyyit Nezir, Veysel Çolak, Tiığrul Keskin ve Metin Cengiz'in yazıları yer alıyor. Broy'un toplu sayısında şiir dışındaki sanatlara açılma çabası da göze çarpıyor. Dergi yönetimi, daha önce de şiirmüzik ve sinema özel sayıları hazırladıklannı, bu nedenle bu açılımın okurlarca yadırganmaması gerektiğini belirtiyorlar. Lynbimov yeniden Taganka'da • Kiiltür Servisi Sovyet tiyatro yönetmeni Yuri Lyubimov, vatadaşlıktan çıkarıldıktan beş yıl sonra Taganka Tiyatrosu'ndaki eski görevine iade edildi. Sovyet haber ajansı TASS, Lyubimov'un önümüzdeki bir buçuk yıllık dönemde yurtiçi ve yurtdışı çalışmalannı birlikte yurüteceğini açıkladı. 72 yaşındaki sanatçının sahneye koyduğu cüretkâr oyunlar yüzunden yönetimle arası açılmış, 1984'te Ingiltere'de çalıştığı sırada "Sovyet devletine düsmanlıkla" suçlanmıştı. Kültürel yaşamdaki son iyileştirmelerle tedrici biçimde eski saygınhğına kavuşan Lyubimov'un 1988 başında yurda dönmesine ve Puşkin'in "Boris Godunov" adlı oyununu yönetmesine izin verilmişti. LyHbimov mayıs 1988'de vatandaşlık hakkını yeniden elde etti, geçen ay Sovyet Pariamentosu sanatçının uzun bir dönem çalışma arkadaşı olan Nikolai Gubenko'yu kültür bakanlığına getirdi. 'Avrupa Roman Ödülü' • MADRİD (Cumhuriyet) Dokuz Avrupa ülkesinden dokuz tanınmış yayınevi, bir Avrupa Roman Ödülü kurma karan aldılar. Ilki 1990 yılında verilecek ödül, Avrupa'da yeni yazarlar bulmayı ve desteklemeyi amaçlıyor. Yazarın tüm yapıtlarını değil, ödüle aday tek romanını değerlendirecek olan yarışmanın jürısi, kurucu dokuz yayınevinin önerdiği üyelerden oluşuyor ve yaklaşık 16.000 dolar para ödülunden başka kazanan yapıt söz konusu yayıncılar tarafından aynı anda dokuz dilde basılacak. 1990 yılı şubat ayında ilk kez îspanya'nın Barselona kentinde toplanacak olan seçici kurul, ilk ödül sahibini ve yapıtın dokuz dildeki baskısını kamuoyuna aynı yıl ekim aymdaki Frankfurt Kitap Fuarı'nda tanıtacak. Avrupa Roman Ödülü'nün kurucusu dokuz yayınevi şunlar: Alba Yayınlan (İsveç), Peter Alban (lngiltere), Carl Hanser Verlag (Batı Almanya), Nerodotos (Yunanistan), Marcos y Marcos (Italya), Muchnik Yaymcılık (Ispanya), Naren Sall (Fransa) ve Werwdbibliotheck (Hollanda). bu geliştiriyor. tlk kez karşımıza arasında gidip gelen bir kadının gelen filmi "Julia ve Julia" da, yö öyküsünü anlatıyor. netmenin büinen özelliklerinin dıDel Monte'nin sineması, bilebilşına taşmıyor. diğimiz hiebir "usta"dan referanslar taşımıyor. (Bir tek Hitchcock"JnUa ve Julia", sinemanın (ki un "Cinayet Var"daki unlu "maPeter del Monte, günümüzün il "trene, trene", "Öbür Kadın" "Pi mi zaman yazından esinlenerek) kasla cinayet" sahnesine gönderginç yönetmenlerinden biri. Ro so Pisello", "Yoiculuga Çağn" pbi daha önceleri de ele aldığı bir ko me dışında). Del Monte'nin ustama'da sinema eğitimi görmüş, filmlerinde, insan ruhunun derin nunun, acı bir olay karşısında bir lığı, Julia'nın bölunmüş kişiliğım 1943 doğumlu bu ltalyan sanatçı liklerine dalmayı deneyen yadırga "kişilik bölünmesi"ne uğrayan ve olduğu denli, düşleriyle gerçek ve sı, 1975'lerden başlayarak yaptığı tıcı, fantastik çağnşımlı bir üslu sürekli geçmişle şimdiki zaman şimdiki zamanla geçmiş arasındaki gelgiti de kolay ayırt edilmez biçimde, birbırinin içinde vermeyi başarması. Böylece fihn, özellikle Amerikan sinemasının sözde psikolojik filmlerine tümüyle ters düşen, özgun, yoğun ve karmaşık bir dunya kurabilen bir yapıt olarak gelişiyor. Bu karmaşık yapı içinde, seyircinin de önune açılan karanlık dehlizlerde yolunu kolayca >itirdiği ve birçok şeyi birbirine kanştırdığı söylenebilir. Ama ne önemi var? Del Monte'nin sineması öylesine sürekleyıci, usta işi bir sinema ki zaman zaman mantığın değil sezgilerin, "aitıncı dayu"ların gözüyle izlenmesinde yarar var. "Julia ve Julia" gerçekten ilginç bir film. Ama daha da ilginci, boylesine öznel, kişisel bir filmin gördüğü inanılmaz seyirci ilgisi. Yalnızca "Kathleen Turner veya Sting'i n \arhklanndan mı kaynaklanıyor bu? Sanmam. Bu ilgiyi de Halit Refiğ'in deyişiyle "bizi çok İNANILMA2 SEYtRCİ tLGİSİ "Julia ve Julia'nın başrollerini yann akşam TV3'te "Peggy Sue şaşırtan, akhmıza havaliraize gelEvlendi" fUminde de izleyeceğimiz Kathleen Turner ve ünlü rock şarkıcısı Sting paylasıyorlar. Peter meyen şu 1989 yuY'nın surprizlerinden biri saymak gerekiyor. del Monte'nin filmi seyirciden inanılmaz bir ilgi göriiyor. J a l i a v e J a l l a (Julia and Julia) / Yönetmen: Peter del Monte / Oyuncular: Kathleen Turner, Sting, Gabriel Byrne, Gabrielle Ferzetti, Angela Goodwin, Lidia Broccolino / Bir RAI (Italyan) filmi (Beyoğlu, Dünya). Kişilik dehlîzlerinde 'Julia ve Julia] Kathleen Turnefla Sting'i bir araya getiriyor yılbaşında gösterimde Berlin Film Festivali'nde de gösterilen "Yasemin", çağdaş bir TürkAlman "Romeo ve Juliet"i. Filmde Yasemin'i Ayşe Romey oynuyor. ' " Kültür Servisi Alman yo^' netmen Hark Bohm'un 1988'de çevirdiği "Yasemin" adlı film 1 Ocak 1990'da Beyoğlu Lale Sineması'nda gösterime girecek. "Romeo ve Juliet" öyküsünü günümüze uyarlayarak Federal Almanya'da bir Türk kızıyla bir Alman genci arasmdaki aşk öyküsünü anlatan Hark Bohm'un filminin daha sonra Kadıköy Sineması'nda da gösterilmesi bekleniyor. "Yasemin'Mn başrolünde ABD'de bir Türk anneyle Kıalderili bir babanın km olarak dünyaya gelen Ayşe Romey oynuyor. Yasemin rolü için 230 aday arasından seçilen Romey, bu rolüyle F.Almanya'da Altın Kurdele ödülüne değer görülmüstü. Berlin Film Festivali'nde de gösterihniş olan " Yasemin "de Yasemin'in sevgilisi Jan'ı Uwe Bohm, babayı Şener Şen, anneyi ise Sevgi Özdamar oynuyorlar. Filmde ayrıca Nedim Hazar, tlhan Emirli, Nursel Kösse, Şebnem Seldüz, Katharina Lehmann, Kaya Gurel. Michael Gwisdek ve Toto Karaca da rol alıyorlar. NICİN • » N I A 1 A J i * ,1 \ I \ J A Niçin Af • Kültür Servisi Necati Cumah'nın "Niçin Af' adlı kitabı Bilgi Yayınlan arasında çıktı. Cumalı kitabının girişinde af konusunda karara varabilmek için üzerinde dumlması gerekli bazı belirleyici etkenleri vurgulamak gerektiğini belirterek, suçun işlendiği dönemin koşullanndan soyutlanamayacağını söylüyor. Cumah kitabı nda Suç Ortamı, Gençlik Eylemleri, Gençlik Bunalımları, Hukukumuzun Insana Bakış Açısı başlıklanyla konuyu değerlendirdikten sonra "Niçin AF' sorusunu yanıtlıyor. Selim İleri'nin ilk yönetmenlik denemesi 'Hiçbir Gece' MÜZİK URETİM J SUNAR Herkes mutlu, ben mutsuz Hiçbir Geee / Yönetim, Senaryo: Selim îleri / Görüntü: Salih Dikişçi. Oyuncular: Hülya Koçyiğit, Murat Ülker, Gülşen Tuncer, İsmetAy, Güler Ökten, Levent dönmez, Güzin Çorağan, Bülent Oran / Bir Gülşah Film yapımı. Selim İleri, ilk senaryolarından başlayarak katkıda bulunduğu tüm fılmlere kendi duyarlığım, kendi özgun dunyasını taşıyagelmiştir. Öyle ki kendi adıma, bu filmleri eleştirirken, hep onun senaryo çabasını, kimi zaman yönetmenlerini (hakb olarak) kızdırıp danltmak pahasına, ön plana çıkardığımı anımsıyorum. Yaşama ustura keskinliğinde duyarlı bir bilinçle yaklaşmak, geçmişe değil, ama geçmişin hoyratça yok edilen veya nankörce bilmezlikten gelinen kişilerine, değerlerine, kavramlanna özlem, bir tür "yaşama hüznü" denebilecek olan şeye karşı eğilim. Romancı ve denemeci Selim lleri'den senaryocu Selim lleri'ye süregelen bu özelliklerin, ilk yönetmenlik denemesine de yansımasına şaşılır mı? "Mutsuz olmayı seçtim, çünkü herkes mutlu olmayı seciyor." Selim İleri'nin ilk filminin baş kişilerinden Bahadır boyle der. Herkesin "mutlu olmak" için gözyaşartıcı bir çabaya giriştiği şu garip dunyada, öykünün baş kişisi, ünlü yıldız Sevda Tanyeri'nin mutsuzJuğu (nedenleri çok açık seçik belli olmasa da) onun kişiliği, özgünlüğü, başkalanndan "farklıilk içten (gözuken) ilişkiye, bir "eş mantıksızhğı, acaba bir yabancıcinsel dostluğa" sığınmış Bahadır laştırma öğesi olarak mı kullanıliçin, Sevda'mn ilgisi (aşkı?) kur mış? tarıcı olabilecek midir? Ama bu "dikkatsizUk"lerin veya beceriksizliklerin yam sıra, "Hiçbir Gece", bir sinemasever "Hiçbir Gece" bize özgün, hğı" olarak belirir. Alabildiğine dostumun dediği gibi "tümnyle "otantik" bir yazarın dünyasını, bencil, çıkarcı, sözümona dostluk noş bir amatörlük kokan" bir "ilk kişiliğini taşıyor. Tumüyle belli bir larla veya apaçık düşmanlıklarla film." Selim İleri'nin daha kame karamsarlığın, dahası açık bir kuşatılmış olan Sevda, "aşk mı, raya tam anlamıyla egemen ola hüznün egemen olduğu bir film kardeşlik mi, annelik mi?" tam madığı, özellikle gece kulubü çe bu. Sevgiyi de yeni bir iletişimsizanlayamadığı bir duyguyla bir kimi gibi kalabalık sahneleri çö lik gibi yaşayan, "foizim için hiçgenç adamı, Bahadır'ı sever. Yine zümleyemediği görulüyor. Aym bir yerde, hiçbir gece, hiçbir şey bir sevgisizlik denizinde yüzen ve mekânlarda geçen sahnelerde hep yok" diyecek kadar buruklaşmış boğulmamak için karşısına çıkan aynı şarkıların duyulmasının insanların filmi. Paylaşın veya paylaşmaym, bu duyarhğın, bu hissedilmiş, gerçek duyarlığın sinemamız için özgünlüğunu yinelemeye gerek var mı? Selim İleri, filmde tsmet Ay ve Bülent Oran'a kendi kendilerini (başarıyla) oynatmış, "feminist / sosjalist" ve "nostaljiden hoşlanmayan" kadm yönetmende de kimbilir hangi Yeşilçamcılarla hesabını görmüş. Hülya Kocyiğitin ise çok inandıncı yazümamış bir rolde, yıllanmış yeteneğiyle çok başarılı olduğunu belirtmek isterim. Not: Piyasaya (ne yazık ki) çıkmayan "Hiçbir Gece", video kuluplerinde bulunmaktadır. Aynca film, bilindiği gibi geçen haftalardan birınde TRT Cumartesi Sineması'nda yer almış ve İleri'nin söyHENÜZ GÖSTERİME GİRMEDİ Hülya Koçyigit'in yanı sıra lediğine göre çok az kesintiyle Murat Ülker'in de oynadıgı "Hiçbir Gece" henüz sinemalarda sa (yalnızca bir "travtsti kuiübü"nde lon bulamadı. Geçen haftalarda televizyonda gösterilen "Hiçbir geçen 2 sahne) ekrana gelmiştir. Gece" video kuliiplerinin listelerinde yer alı>or. BüGÜN ~~ • Caz konseri Nükhet ve Neşet Ruacan, saat 20.00'de Beyoğlu Yapı Kredi Bankası Genel Müdürlük Binası'nda bir konser verecekler. • Akıncı sergisi Naile Alana'mn resim sergisi Ümit Yaşar Sanat Galerisi'nde açılıyor. BİLSAK'TA BUGÜN 22 Arauk Coma: 19.00 KONFERANS 90'h )iUarda Türkiye Ekonomisi Asaf Savaş AKAD 19 TtYATRO "İşte Baş, İşte Gövde, İşte Kanaüar" GORSEL SANAT ATÖLYELERİ Mehmet GÜLERYÜZ'le Resim Çalışmalan. Pe»şembeCuma. 10.0001.00 arası CAFEFOYERBAR BİLSAK Herkese Acıktır. BİLSAK, Sıraselviler, Soğancı Sok. No: 7 CİHANGİR 143 28 79 143 28 99 ASM MÛ2İK OHETtM PAZAHLAMA LTD $Tİ İMÇ 6. Blok No. 6610 Unkapanıİstanbul Tel. 520 73 68513 71 43
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear