02 Haziran 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
21 ARALIK 1989 EKONOMÎ CUMHURİYET/13 Sanayi Konseyi • ANKARA (AA) Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Sanayi Odalan Konseyi toplantısı Ankara'da yapıldı. Toplantıya, IstanbulAnkara ve lzmirAnkara bağlantılı uçak seferlerinin hava muhalefeti nedeniyle yapılamamasından dolayı 30 konsey üyesinden 15'i katılamadı. Toplantıya, Sanayi Odaları Konseyi Başkanı Şinasi Ertan, Başkan Vekili Mehmet Şuhubi, TOBB Yönetim Kurulu Başkanı Ali Coşkun'un yanı sıra tstanbul, Izmir, Denizli ve Adana Sanayi Odalan'nın yönetim kurulu başkanları ile bazı üyeler gelemediler. Ankara Sanayi Odası Başkanı Alaeddin Ceceli makro ekonomik hedeflerin tümünde olumsuz bir tablonun ortaya çıktığını bildirdi. \abancı sermaye teıııkiııli ESİN SUNGUR Türkiye'de yatırun yapmak için izin alan yabancı sermayenin yandan fazlası henuz yatırınunı gerçekleştirmedi. Doğu Avrupa ülkelerinde başlayan dışa açılraa eğiümlerinin'hızlanmasımn Türkiye'ye girip girmemekte tereddüt eden sermayenin yön değiştirmesine neden olabileceği belirtiliyor. Devlet Planlama Teşkilatı'nın rakamlarına göre yabancı sermayeye izin verilmeye başlandığı 1954 yıhndan 1989'un ilk 11 ayı sonuna kadar geçen sürede, Türkiye'de yaurım yapmak için 4 milyar 172 milyon dolarlık yabancı sermaye izni aluıdı. Aynı dönemde fiili girişi sağlanan yabana sermaye miktan ise 1 milyar 840 railyon dolar oldu. 19541979 yıllan arasında girişine izin verilen 228 milyon dolarlık yabancı sermaye aynı dönemde realize olurken 1980 yıhndan sonra izinler ile gerçekleşme miktan arasında uçurum açılmaya başladı. 1980 yılında yatırım izni verilen 97 milyon dolarlık yabana sermayenin yüzde 19'u, 18 milyon doları yurda girdi. 1983 yılında izin verilen 103 milyon dolarlık sermayenin yüzde 85'inin, 87 milyon dolannın fiili girişiyle yabana sermaye gerçekleşraesi doruğa ulaştı. 19831988 döneminde verilen izinlere göre geıçekleşme oranı yüzde 32'ye kadar düşme gösteren yabancı sermayenin 1989 yıhnın ilk 11 ayında vasat bir seyir izlediği belirlendı. Ocakkasım döneminde verilen yabana sermaye izinleri 1 milyar dolar ile cumhuriyet tarihinin rekorunu kırarken, fiili giriş izinlerinin yüzde 38'i oranında, 380 milyon dolar oldu. 1954'ten 1989'un kasım ayı sonuna kadarki sürede, giriş izni olduğu halde Türkiye'ye gelmemiş 2 milyar 332 milyon dolarlık yabancı sermayenin hangi oranda gerçekleşeceğinin ulke içi koşullar kadar dünyadaki gelişmelere bağlı olduğu ifade ediliyor. DPT yetkilileri önümüzdeki donemde Doğu Bloku'ndaki gelişmelerin Türkiye'yi yakından ilgilendireceğini belirterek yatınm planlaması yapan yabancı sermayenin Doğu Avrupa ulkelerine kayabileceğini savundular. Yetkililer, Türkiye'ye ilgi duyan yabana sermayenin Avrupa kökenii olduğuna işaret ederek şimdiden tedbir alınmasi gerektiğını savundular. DPT'nin rakamlarına göre Türkiye'ye giren yabana sermayenin yüzde 70'i Avrupa kaynaklı. Türkiye'ye en büyük yabancı sermaye yatınmını yapan ilk 10 ülke şöyle sıralanıyor: İngiltere (Yüzde 16), Isviçre (Yüzde 12), Federal Almanya (Yüzde 11.7), ttalya (Yüzde 10.7), ABD (Yüzde 8.5), Hollanda (Yüzde 6.2), Fransa (Yüzde 5.4), Japonya (Yüzde 4.8), Suudi Arabistan (Yüzde 4.2), Danimarka (Yüzde 2.5) Yatırım izni alan yabancı sermayenin yarısı geldi IŞÇIMN EVREMNDEN ŞÜKRAN KETENCİ Örgutlerde lıderler semboldür. Kamuoyunda bir örgütün yapılanmasına ilişkın kanaat, örgüt liderının kimliğıne bakılarak oJuşur. Oysa özellikle az gelışmış ülkelerde yeterlı kurumlaşma olmadığı için örgutlerdeki liderlerin tartışılamaz etkinlikleri ve otoritelerine rağmen bu her zaman doğru değildir. Örneğin Türkİş'te Şevket Yılmaz, 12 Eylül yönetimi ile butünleşmiş, uzlaşmacı, tutucu; aynı zamanda çok kumaz, yetenekli, Amerikan ekolünden gelmiş sendikacı tipinin ve sendikal anlayışın sembojü olmuştur. Kamuoyu Şevket Yılmaz'ın değişmemesi ile Türkİş'teki sendikal anlayış ve gelecek üç yıldaki politikanın değişmeyeceği sonucuna varmıştır. Bu yargı genelde doğru, ancak sonuçları bakımından son derecede yanıltıcıdır. Gelişmeye bıraz daha yakından bakmakta yarar vardır. 12 Eylüle Ibrahim Denizcier Başkanlığı'nda gırılmiştır. Oenizcier TİP kurucuları arasında yer almış, DISK yöneticileri ile çok yakın dostluğu olan bir kimliğe sahip olmasına karşın, yönetiminde, 12 Eylül hükümetıne genel sekreterı Sadık Şide'yi Bakan vermiş bir sendika lideridır. Daha da önemlisi, Türkİş'in uluslararası sendikal platformdaki politıkası, 12 Eylül rejiminı savunmak ve DİSK'ı suçlamak olmuştur. Karşılığında da Türkİş, Hür Dünya İşçi Sendıkaları Konfederasyonu ICFTU'da üyelığinın askıya alınmasi cezasına çarptırılmış, uluslararası sendikal platformda "cunta ile bütünleşen ışçı örqütü" damgasını yemiştir.Türkiş'te, sendikal anlayışta özdedeğışiklik olmadan, bu damgadan sıynlma operasyonu gerçekleştırilmış, Şevket Yılmaz boylece başkan seçılmıştır. Bu mısyonu gerçekleştırebılmek üzere de bir yandan Sadık Şıde'nin görevde kalmasına karşı çıkarken, diğer yandan uluslararası sendikal platformda tanınan ve Seyîi Demirsoy'un yetıştirdiği uzmanları yeniden Türkiş'e alarak süreç ıçınde Türkİş'i yeniden uluslararası sendikal platforma kabul ettırmeyı başarmıştır. Türkİş'in ILO'da, hükümet değil işçı cephesinde yer alması da bu sayededir. Yönetimının içinde, sendikal ilkelere bağlı kımliklerin etkilemesi, süreklı hak kaybeden işçılerın tabandan gelen baskısı ile Yılmaz, zaman zaman fanatık sağla karşı karşıya gelmiş, zaman zaman da uzlaşmayı seçerek zikzaklar çizmiştir. Yine de 1984 sonrası DİSK'ın tabanının gelmesi, uzlaşmacı sendikacılık ile bıle anlaşmaya yanaşmayan Özal hükümetlerınin ıtıci politikaları, aralıksız işçi haklarındaki gerilemelerin yarattığı şiddetli taban tepkisiyle Türklş, siyasi iktidar karşısında çalışan bir işçi konfederasyonu kimlıği kazanmıştır. Ne var ki alınmış eylem kararlarının çoğunun yeterli etkinlikte, caydırıcı nrtelikte gerçekleştirilmemesı, bir kısmından dakapı arkalanndakı anlaşmalarla sessızce geri dönülmesi, Türkİş'i "uzlaşmacı" kimliğinden arındıramamıştır. Sürekli hak kayıpları tabanda tepkiyı, beklentıyı, istemleri arttırınca da taban tavanı yönlendirmeye başlamış, ışçı sınıfımızın tarihindeki en kitlesel eylemlerı olan pasif direnişler, bahar eylemleri gerçekleşmiştır. Bunu 3 büyük 4 orta boy sendikada, bahar eylemlerinin havasmı getıren darbe niteliğinde, sol, taban lehine yönetim değişiklikleri izlemiştir. Türkİş'in son genel kurulunda, daha önce %30'lan aşamayan sol kanadın gücü, çıplak, soyut delege dağılımı olarak %50'yi de aşan bir görüntüyü verecek şekilde guçlenmiştir. Ancak deneyli, koltuğunu korumak isteyen tutucu yapı agır basmış, profeiyoneller amatörleri yenerek sonucu ters yüz etmeyi başarmışlardır. Taıbandan gelen akışa, değişımden korkan gerçek gerçek profesyonel ve tutucu kadrolar, dış kimlikleri fanatik sağ, denge sağı, denge solu da olsa yeniye, değişime karşı kenetlenmışlerdir. Sağ ıttıfaka soldan bu anlamda gelen destek de eklenince, sol listenin oyları %41'lere düşmüştür. Şevket Yılmaz'ın lıstesi böylece seçim kazanmıştır. Ancak olay kamuoyunun sandığı gibi Türkİş'in kabuk değiştirememesı ile sınırlı değildir. Daha önce gücünü dengelerden alan Şevket Yılmaz, yerinı korurken bu kez sadece ve sadece sağ ittifak ile yenilikten korkan tutucu sendikacıların gücüne dayanmaktadır. Türkİş yönetimınin genel kurul öncesı yerıni, yapısını koruması söz konusu değildir. İç dınamızmini sağlayan kimlikler ve destekleyen yapı tasfiye olmuş, tam tersı, tabanı, solu tasfiyeye niyetli kadrolar Türklş yönetimini denetleme gucünü kazanmıştır. Türkİş'te yenilenme yerine çok önemli geri adım atılmıştır. Türkiye'deki, işçi tabandaki gelişime, eşyanın tabiatına aykırı bu tabloda yönetimde görev alan sendikacıların işi gerçekten zordur. Bir Adım Geri Gerçekleşme yüzde 95 DPT Yabancı Sermaye Başkanı tbrahim Çakın Yabancı sermayenin verilen izinlere göre gerçekleşme oranımn yüzde 50'lerde olması girişlerin yetersiz kaldığj anlamına gelmez. Yatınmlann realize edilmesi en az 23 yıllık bir dönemi kapsar. Firmalar bu dönem içinde taahhüt ettikleri yabana sermayeyi peyderpey getirirler. Aslında yıllar itibarıyla izlendiğinde gerçekleşme oranı yüzde 95'in üzerine çıkıyor. Tabii bazı durumlarda yatırım kararlanndan cayma da olabiliyor, ortaklar arasında anlaşmazlık çıkıp yabancı sermaye girişi gerçekleşmiyor, ama bu çok önemsiz bir rakam oluşturur. 1989 yüında hedeflerimize ulaştık. 1990 yılında müsaade bazında 1.8 milyar doları, gerçekleşme olarak da 900 milyon doları bulacağımızı tahmin ediyorum. BTSO'da geçici yönetim • BURSA (Cumhuriyet Bürosu) Bursa Ticaret ve Sanayi Odası'nın (BTS'O) geçen hafta yaptığı olağanüstü meclis toplantısında yapılan oylama sonucu görevden alınan yönetim kurulunun yerine, Sanayi ve Ticaret Bakanlığı 3 kişilik geçici yönetim kurulu atadı. Görev dağüımına göre Iktisat Bankası Bursa Şube Müdürü Ali Sedat Ünal Yönetim Kurulu Başkanı, Garanti Bankası Bursa Şube Müdür Yardımcısı Bingöl Çapanoğlu Odadan Sorumlu Başkan Vekili, tş Bankası Bursa Merkez Şube Müdür Yardımcısı Mehmet Ertaş da Sanayi Bölgesi'nden Sorumlu Başkan Vekili oldu. Doğu Avrupa etkilemez YASED Başkanı Atilla Midillili: Turkiye"nin yabana sermaye girişi bakımından Doğu Avrupa ulkelerindeki gelişmelerden çok olumsuz bir şekilde etkileneceğini sanmıyorum. Doğu Avrupa ülkeleri 5060 yıldır çok farklı bir politik platformda geliştiler. Şimdi ekonomilerini bir çırpıda değiştirip dışa açamazlar. Açüsalar bile onlarm seviyesi bizden 10 yıl daha geride. Altyapı ve sanayinin yeniden yapılanması bakımından yabancı sermayenin yine Türkiye"yi tercih edeceğini sanıyorum. Türkiye'de yatırım yapmak isteyen firmalar bundan vazgeçip Doğu Avrupa'ya yönelmezler, fakat bu bloktaki gelişmeleri dikkatle izlememiz gerektiğini göz ardı etmemek lazım. 1990 yılında Türkiye'ye olan ilginin dalıa da artacağını tahmin ediyorum. Erez: Hazine, fonlardan elini çeksin tTO Başkau Erez: özel sektör ve özellikle imalat sanayii "5* yatınmlannın " , f hızlandınlması için |\ 1 Hazine'nin I j sermaye I jfcl kaynaklanndan ve banka fonlanndan elini çekmesi gerekir. Bunun için bütçenin denkleştirilmesi zorunludur. Ekonomi Servisi Istanbul Ticaret Odası Yönetim Kurulu Başkanı Yalım Erez, "1990 yılında istikrarlı ve hızlı büyümeyi mutlaka sağlamak gerekir" dedi. Basına yaptığı yazılı açıklamada, 1989 yılını değerlendiren ve gelecek yıla ait beklentilerini açıklayan Erez, 1989 yılına damga vuran ve üretimin daralması, işsizliğin artması, ihracaün gerilemesi gibi olumsuz sonuçlar doğuran büyume hızırun, önemli sorunlara neden olmasından kuşku duyduğunu belirtti. 1989 yılının diğer önemli gelişmelerini sıfıra yakın büyümeye karşın enflasyonun 1988'deki rakarrun üstüne çıkacağının anlaşüması ve ihracat artışımn tamamıyla durması olarak özetleyen Yahm Erez'e göre Türk Lirası'ndan kaçışı önlemek amacıyla yüzde 85'lere çıkarılan faiz oranları, bugün yaşanan ekonomik durgunluğun önde gelen nedenlerinden birini oluşturuyor. Erez bu karann hem enflasyonu körüklediğini hem de ekonomik büyümeyi engellediğini vurguladı. Bir yandan enflasyon işletme sermayelerini eritirken, diğer yandan kabaran cirolara karşın fırmaların yüksek kâr sağlamamış olmalanndan yakınan Erez, 1989 yılında sağlanan en önemli gelişmenin de sermaye hareketleri olduğunu belirtti. tTO Yönetim Kurulu Başkanı, döviz bolluğunun asıl kaynağımn bu sermaye hareketlerinden doğduğu kanısında. 1990 yılından beklentisini "Hızlı bir ekonomik buyüme" olarak özetleyen Yalım Erez, gelecek yıl da bütçe açıkları ve iç ve dış borç servisinin ekonominin temel sorunu olmaya devam edeceğini vurguladı. Erez'in açıklamasında şu sözlere yer veriliyor: "Özel sektör ve özellikle imalat sanayü yatınmlannı hızlandınlması için Hazine^ nin sertnaye kaynaklanndan ve banka fonlanndan elini çekmesi gerekir. Bunun için ise butçenin denkleştirilmesi ve borçlanma ibtiyaciDin ortadan kaldınlması zorunludur. Devletin ekonomiye hâkimiyeti sadece KtTler ve benzeri işletmeler degildir. Devletin ekonomideki agırlığının aıtmasına yol açan asıl etken Hazine'nin borçlanmalandır." özel sektöre ağırhk verdiğini ileri süren bir siyasi partinin bugünkü bütçe uygulamalannın, benimsediği temel prensibe aykın düştüğünU belirten Erez, bu çelişkinin ortadan kalkması gerektiğini vurguladı. Kamu flnansmamndaki dar boğazlar sürdüğü ve hatta daha da ağırlaştığı sürece, vergicilik alanında yeni girişimlere, sürpriz kararlara hazırlıklı olunması gerektiği inancında olan Erez son olarak şunları söyledi. "Büyümeyi hemen hemen bütun ekonomik sorunlann çözumunu saglayacak köklü, kalıcı ve etkili yegftne çare olarak göruyonım.*' İMKB'deyenilik • ANKARA (AA) İMKB bünyesinde "Takas Merkezi" ve "Saklama Merkezi" oluşturulacak. Borsa'da ahnıp satılan menkul kıymetler veya bunlan temsil eden belgeler ile bedelleri Takas Merkezi'ne teslim edilecek. Borsa'da menkul kıymet satan üyeler, sattıklan menkul kıymetleri veya temsil belgelerini Takas Merkezi'ne teslim ederek bedellerini tahsil edecekler. AEROSPATIALE . DUNYA ÇAPINDA BİR SANAYİ IŞBIRLIGI. AEROSPATIALE'ın Avrupa'da ve töm dünyada izlediği politika, işbirliği içerisinde üretim isteyen ülkelerin en ileri teknolojiyi gerektiren sanayi işlemlerini elde etmelerini sağlamaktadır. Kullanıcıiar arasındaki ilişkilerin düzenlenmesi, teknik ve ticari konularda sürekli destek, etkili bir satış sonrası servis, acil teknik yardım ve personel eğitimi, AEROSPATIALE' ı güçlü kılan en önemli etkenlerdir. Yaratıoltk, sürekli ilerleme politikası, dinamik bir sanayi ve ticari yapı, AEROSPATIALE'ı Avrupa'nın bir numaralı helikopter öreticisi durumuna getirmişttr. Bugön, dünyadaki her üç helikopterden biri AEROSPATIALE yapımıdır. 114 değişik ulkeye 8000'i aşkın helikopter satan AEROSPATIALE, bu alanda dünyanın en büyük ihracatçısı. Panther adlı en yeni ürünü, şimdiden kanıtlanmış bir başarıdır. PANTHER
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear